POLİTİKA
Bakan Kacır: “Ay misyonunu da hep birlikte başaracağız” 18 Kasım 2024 Pazartesi - 21:34:08 Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, üzerinde çalışılan Ay misyonuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Kacır, Türkiye’nin kendi geliştiridği uzay aracıyla Ay’a gitmeyi hedeflediğini söyledi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Amasya Üniversitesi’nde düzenlenen programda gençlerle buluştu. Türkiye’nin son yıllardaki projelerle havacılıkta yakaladığı başarılara değinen Bakan Kacır, bu yıl uzaya gönderilen 4 tondan fazla ağırlıktaki ilk milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A’nın 36 bin kilometre yüksekliğe erişebildiğini vurguladı. Bakan Kacır, “Şimdi daha öteye gideceğiz. İnşallah milli hibrit roket motorumuzu uzayda ateşlediğimiz ve kendi geliştirdiğimiz uzay aracıyla Ay’a eriştiğimiz Ay misyonunu da sizler gibi Türk gençlerinin emeğiyle, gayretiyle hep birlikte başaracağız” dedi. Bu durumun yeni fırsatlar sunacağına işaret eden Kacır, “Hibrit roket motoru teknolojisini uzayda gerçekleştirmeyi başarırsak yörüngeler arası transferler yapabilen, uzay araçları üretebilen bir ülke olacak Türkiye. Uzayda uydular çoğalıyor. Uzaya erişim daha ucuz hale geldi. 10, 15 yıl önce yılda 150, 200 uydu uzaya gönderilirken, şimdi yılda 2 bin, 2 bin 500 uydu gönderiliyor. Bugün yörünge transferleri yapabilen araçları geliştirmek Türkiye’nin önünde uzay ekonomisinde yeni bir fırsat penceresi açacak” diye konuştu. “Bunu şu ana kadar yapabilen sadece 6 ülke var” Programda öğrencilerle Türkiye’nin uzay faaliyetlerine ilişkin bilgiler paylaşan Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı da, “Biz kendi etrafında ve Dünya’nın etrafında turlamaya devam eden Ay’da spesifik bir noktaya Dünya’dan erişerek sert iniş yapacak bir roket üzerinde çalışıyoruz. Bunu şu ana kadar yapabilen sadece 6 ülke var. Sonuncusu da Çin oldu” şeklinde konuştu. 2026-2028 yılları arasında planlanan bir proje üzerinde de çalışıldığını aktaran Gezeravcı, “İkinci bir fırlatmayla bu kez Ay üzerine bir bilimsel üniteyi indirip, orada araştırma yapmaya başlamayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı. Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, üniversiteye teknopark kazandırılacağını açıklayan Bakan Kacır’a teşekkür etti. Programa Amasya Valisi Önder Bakan, AK Parti milletvekilleri Haluk İpek ve Hasan Çilez ile Amasya Belediye Başkanı Turgay Sevindi de katıldı.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 21:22 AK Partili Kasapoğlu: “Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadık, kapılmayacağız” Eski Gençlik ve Spor Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu, “Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da dünyanın umudu olmaya devam edecek. Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadık, kapılmayacağız” dedi. İzmir’de AK Parti Dikili 7. Olağan İlçe Kongresi geniş katılımla yapıldı. Mevcut başkan Tahsin Şekerci’nin tek listeyle gittiği kongreye, eski Gençlik ve Spor Bakanı ve İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu, İzmir İl Koordinatörü ve Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, teşkilat mensupları ve partililer katıldı. Kongrede konuşan Milletvekili Kasapoğlu, “Yapacak çok işimiz var. Çünkü biz umudun adresiyiz, biz icraatın adresiyiz ve biz geleceğin adresiyiz. Önümüzde dünya lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ardımızda aziz milletimiz olduğu müddetçe daha gidecek çok yolumuz, daha yapacak çok işimiz var. Bizim kongrelerimizde sandalyeler havada uçmaz; kongrelerimiz, birlik ve beraberliğin adresidir. Kimseyi ötekileştirmeden kucaklayan bir gönül hareketiyiz. Gönlüne ve kalbine dokunamadığımız her vatandaşımız için daha çok çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Sağlıktan sanayiye, ekonomiden gençliğe ve spora kadar daha yapacak çok işimiz var, gençler. Gönül coğrafyamızda bizi bekleyen mazlumlar var; biz, onlar için de çalışacağız. Bu kongrelerimizi birer yeniden doğuş olarak görüyoruz. Her dönemde yeni başlangıçlarla doğmaya devam edeceğiz. Birlikte güçlü olduğumuzu biliyoruz. 15 Temmuz’da ve 17-25 Aralık sürecinde bunu defalarca ispat ettik. Önümüzde yürünecek yollar, hayata geçirilecek projeler ve milletimize sunulacak hizmetler var. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da dünyanın umudu olmaya devam edecek. Hak gelecek, batıl zail olacak; biz buna inanıyoruz. Bu davanın neferleri olarak durmak ve yorulmak nedir bilmeyiz. İşte bu yüzden bu kadrolarla gurur duyuyoruz. Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadık, kapılmayacağız. İnanıyoruz ki yeni süreçte partimiz Dikili’de yeni bir tarih yazacaktır” dedi. AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ise, “Bizim kongrelerimiz, Türkiye’nin yeni ve güçlü soluklarının müjdecisidir. İşte bu soluklarla Türkiye Yüzyılı yolculuğumuzu sürdürüyoruz. Gemimizin kaptanı belli. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tertemiz bir sayfada büyük Türkiye’nin destanını yazıyoruz. Bir yandan yeni anayasa süreciyle demokrasi standartlarımızı yükseltiyoruz. Bir yandan normale dönen makroekonomik verilerle enflasyonla mücadele ediyoruz. Bir yandan sınırlarımızda kurulmak istenen terör koridorlarını yerle bir ediyoruz. Ve bir yandan da tam bağımsızlık şiarıyla milli savunma sanayimizi güçlendiriyoruz. İnşallah yarınlar bugünden çok iyi olacak. Küresel ekonomik dalgalanmalar ve gerilim alanlarının oluşturduğu bazı ekonomik sıkıntılar tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkiledi. Ama büyük yürüyüşteki bu tür meseleler ciddiyetle aşılır ve bu kutlu kervan yoluna devam eder. Biz Türkiye’nin ve elbette İzmir’in aşını, işini, ekmeğini büyütme derdindeyiz. İstiyoruz ki bu büyümeden Dikili’de eser ve hizmet olarak nasiplensin. Çünkü CHP belediyeciliği diğer ilçelerde de olduğu gibi Dikili’yi de pas geçiyor. Konsere para var, çöp toplamaya yok. Yandaşa, siyasi rantçılara para var, işçiye ve memura yok. Adrese teslim ihalelere para var ama kentsel dönüşüme yok. Ama hükümetimiz bu iş bilmezlere ne Dikili’yi ne de İzmir’i bırakmadı. Hükümetimiz 23 yılda Dikili’ye sayısız eser ve hizmet sundu. Adliyemizi modernize ettik. Okullarımızı yeniledik, güçlendirdik. Dikili Tarıma Dayalı Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi inşaatında artık sona yaklaştık. Burada 3 bin 500 insanımız iş ve aş sahibi olacak. 3 bin dönüm arazi üzerine kurulacak bu OSB projesinde 50 adet 25 dönümlük sera parseli, ayrıca 35 adet de sanayi parseli oluşturuldu. TOKİ marifetiyle bin adet konut Dikili’ye yapılacak. İnşaatı biten yeni 75 yataklı devlet hastanemiz 2025’te faaliyete girecek. Saymakla bitmez, yapmakla biter. Biz laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyan bir iktidarız. Bakın Dikili sahil şeridinde evlerden gelen atık sular direkt denize ulaşıyor. Yazıktır, günahtır. Yandaşlara, kifayetsizlere paraları oluk oluk akıtan CHP belediyeleri, daha bir altyapı meselesini çözemiyor. Dikili’yi kirlettiler, Körfez’de de aynı umursamazlıkla çevre felaketine neden oldular. Ama Dikili gerçekleri biliyor” dedi. AK Parti kongrelerinin yeniden dirilişin bir vesilesi olduğunu vurgulayan İzmir İl Koordinatörü ve Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan, “Dün itibarıyla Türkiye genelinde 728 kongremizi tamamlamış bulunuyoruz. Çok yakında il kongremizi de gerçekleştireceğiz inşallah. Sizler, birçok zorlu seçim sürecini geride bırakmış, bu kutlu davaya gönülden bağlı insanlarsınız. Bu birlik ve beraberliği sağlayan, bize vizyon kazandıran ve güven veren, elhamdülillah Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderimiz var. Yarından itibaren yenilenmiş kadrolarımızla birlikte Dikili’nin her sokağında tek tek çalışma suretiyle devam edeceğiz. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz Dikili 7. Olağan İlçe Kongremizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Katılımınız, destekleriniz ve gayretleriniz için her birinize gönülden teşekkür ediyorum” dedi. AK Parti Dikili İlçe Başkanı Tahsin Şekerci ise, "Kadın kolları, gençlik kolları ve kadın kollarımızla durmadan yola devam ediyoruz. Biz maddi olan şeyleri bir şekilde yerine getiririz imkanlarımız el verdiğince ama teşkilatta olan hiçbir kardeşimizi üzmeye, kırmaya hakkımız yok. Bu düsturdan ayrılmayacağız. 7. olağan kongremizin ilçemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 20:59 AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala’dan memleketi Oltu’ya ziyaret AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, memleketi Erzurum’un Oltu ilçesinde davul-zurna ile karşılandı. Annesi ve babasını da ziyaret eden Ala, “Baba ocağında olmak, burada büyümüş biri olarak Oltu’yu ziyaret etmek benim için çok anlamlı. Hemşehrilerimle kucaklaşmak, geçmişimi yad etmek çok kıymetli” dedi. AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, memleketi Erzurum’un Oltu ilçesini ziyaret etti. İlçe girişinde Oltu Belediye Başkanı Adem Çelebi, AK Parti İlçe Teşkilatı, AK Parti Kadın Kolları, MHP İlçe Teşkilatı ve çok sayıda vatandaş tarafından davul-zurna ile karşılanan Ala’nın ilk durağı AK Parti Oltu İlçe Başkanlığı oldu. Burada AK Parti İlçe Başkanı Oğuz Yavuz ile bir araya gelen Ala, seçimdeki başarısından dolayı Yavuz’a teşekkür etti. Partiyle ve Oltu ile ilgili konularda fikir alışverişinde bulunan Ala, Türkiye gündemine de değindi. Ala, Oltu’ya geldiği için büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek, “Burası benim çocukluğumun geçtiği yer. Hemşehrilerimle buluşmak, hatıralarımı tazelemek çok değerli. Burada hem Türkiye’nin meselelerini hem de Oltu’nun ihtiyaçlarını konuştuk. Hemşehrilerimle birlikte olmaktan büyük keyif aldım” dedi. Daha sonra Oltu Belediyesi’ni ziyaret eden Efkan Ala, Belediye Başkanı Adem Çelebi’ye ilçede yapılan başarılı çalışmalardan dolayı teşekkür etti. Başkan Çelebi, Ala’ya Oltu taşından yapılmış bir tesbih hediye ederken, Ala’nın eşine ise Oltu zümrütünden bir takı seti takdim etti. Son olarak Ala, babaevini ziyaret etti. Annesi ve babasını ziyaret eden Ala, “Baba ocağında olmak, burada büyümüş biri olarak Oltu’yu ziyaret etmek benim için çok anlamlı. Hemşehrilerimle kucaklaşmak, geçmişimi yad etmek çok kıymetli” diye konuştu.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 20:27 CHP MYK ikinci kez Esenyurt’ta toplandı Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasının ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), MYK toplantısını yine Esenyurt İlçe Başkanlığı’nda yaptı. Genel Başkan Özgür Özel’in başkanlık yaptığı toplantının ana gündem maddesini Özer hakkında başlatılan soruşturma oluşturdu. CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı, Genel Başkan Özgür Özel’in başkanlığında Esenyurt İlçe Teşkilatı binasında yapıldı. Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Genel Başkan Özel, “Parti tarihinde bir ilçe binasında yapılan üçüncü MYK toplantısını gerçekleştirdik. İlki Soma faciasının yıl dönümünde Soma’da yapılmıştı. Onun dışında Esenyurt’taki ikinci Merkez Yürütme Kurulu Toplantımızı gerçekleştirmeye geldik. Belediye meclis üyelerimiz artık belediye içerisinde partimize ayrılan salondadır. Meclis üyelerimizin belediyede olmaları ve denetleme görevlerini yapmaları çok önemli bir kazanımdır. Bundan sonra ne İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ne diğer belediyelerimiz Esenyurt’u bir dakika yalnız bırakmayacak ve sürekli bir elimiz ve gönlümüz Esenyurt’ta olacaktır” dedi. Özel, “Bundan sonra bir il örgütü, bütün seçilmişleriyle, il başkanı, ilçe başkanları, belediye başkanları, meclis üyeleri, il, ilçe yönetimleri ile birlikte her iki günde bir il Esenyurt’ta olacaktır” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı: “AB’nin haksız değerlendirmelerini reddediyoruz”
31 Ekim 2024 Perşembe - 16:43 Dışişleri Bakanlığı: “AB’nin haksız değerlendirmelerini reddediyoruz” Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Komisyonu’nun 2024 yılı Türkiye Raporu’na ilişkin, "AB’nin özellikle siyasi kriterler ve iç siyasi dinamikler konusundaki haksız değerlendirmelerini reddediyoruz” dedi. Avrupa Komisyonu, 2024 yılı Genişleme Strateji Belgesi ile tüm aday ve potansiyel aday ülkeler için hazırlanan ülke raporlarını yayımladı. Dışişleri Bakanlığı tarafından Avrupa Komisyonu’nca hazırlanan rapora ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “2024 yılı Türkiye Raporu’nda AB’nin özellikle siyasi kriterler ve iç siyasi dinamikler konusundaki haksız değerlendirmelerini reddediyoruz. Raporda makroekonomik politikalarda kaydedilen ilerlemeye atıfta bulunulmasını ve Türkiye’nin hem işleyen piyasa ekonomisine ileri düzeyde uyumunun hem de Birlik içindeki rekabet baskıları ve piyasa güçleriyle baş edebilme kapasitesinin vurgulanmasını kayda değer buluyoruz. Rapor, Türkiye’nin mevzuatını AB müktesebatıyla uyumlu hale getirerek birçok alanda AB standartlarına uyum sağladığını teyit etmektedir. Ortaklık konseyi ve kritik alanlarda yüksek düzeyli diyalog toplantıları gibi askıya alınan tüm yapısal diyalog mekanizmalarının yeniden canlandırılmasıyla pek çok alanda ortak adım atmak mümkündür. Raporda, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yapıcı bir rol oynadığı, Yunanistan ile ilişkilerini iyileştirdiği ve AB ile ticari konulardaki iş birliğini geliştirdiği vurgulanmaktadır. Raporda kayda geçirilen yapıcı yaklaşımımız uyarınca 15 Temmuz 2019 tarihli konsey sonuçlarıyla uygulamaya konmuş olan Türkiye-AB ilişkilerinin önündeki siyasi engellerin kaldırılmasını bekliyoruz” denildi. Raporda Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının gerçeklerle bağdaşmayan, hukuk dışı ve maksimalist görüşlerinin yansıtıldığının altı çizilen açıklamada, “Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin meşru kaygılarını ve haklı politikalarını tamamen göz ardı etmektedir. Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik formatın yalnızca Ada’daki iki tarafı, üç garantör gücü ve Birleşmiş Milletleri içerdiğinin altını çizmek isteriz. Gelecekte varılacak herhangi bir çözüm, Ada’daki iki tarafın mutabakatıyla gerçekleşmelidir. AB’nin Kıbrıs meselesine ilişkin olarak, Kıbrıs Rum tarafının tutumunu kayıtsız şartsız yansıtan ve Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını dikkate almayan açıklamaları çözüm çabalarına katkıda bulunmamakta ve AB’nin çözüm sürecinde yer almasının neden uygun bir seçenek olmadığını açıkça göstermektedir. AB’nin üçüncü ülkelerin sınırlarını belirleme görevi veya bu konuda karar verme yetkisi olmadığını da hatırlatırız” değerlendirmesinde bulunuldu. Mevcut bölgesel ve küresel sınamaların Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir bakış açısı getirmesi gerektiği kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “AB’nin son dönemde Türkiye ile iş birliği yapılması yönündeki çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla beraber, ilişkilerin yeniden canlandırılması, AB’nin siyasi iradesine ve stratejik vizyonuna dayanan somut adımlar atılmasını gerektirmektedir. Aday ülke olarak Türkiye’nin AB ile ilişkilerini yapıcı bir şekilde geliştirme yönündeki siyasi iradesinin açık ve güçlü olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. AB üyelik sürecinde Türkiye’den beklenen ilerleme, AB’nin Türkiye’nin adaylık statüsüne uygun, yapıcı ve stratejik bir yaklaşımı somut adımlarla hayata geçirmesiyle hızlanacaktır. Bu bağlamda Avrupa Komisyonu ve yüksek temsilci tarafından hazırlanan ortak bildirimde yer alan tavsiyelerin herhangi bir gecikme veya ilave ön koşul olmaksızın uygulanmasını bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Senegal Cumhurbaşkanı Faye’yi resmi törenle karşıladı
31 Ekim 2024 Perşembe - 15:30 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Senegal Cumhurbaşkanı Faye’yi resmi törenle karşıladı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Diakhar Faye’yi resmi törenle karşıladı. Ankara’ya resmi ziyarette bulunan Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Diakhar Faye, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne geldi. Faye’nin içinde bulunduğu makam aracını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önündeki caddede karşılayan süvariler, Faye’ye protokol kapısına kadar eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Faye’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ana giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Faye’nin tören alanındaki yerlerini almalarının ardından 21 pare top atışı eşliğinde iki ülkenin milli marşları çalındı. Faye, Muhafız Alayı Tören Kıtası’nı ’Merhaba asker’ diyerek selamladı. Törende, tarihte kurulan 16 Türk devletini temsil eden bayraklar ve askerler de yer aldı. Heyetlerini birbirlerine takdim eden Erdoğan ve Faye, merdivenlerde Türkiye ve Senegal bayrakları önünde gazetecilere poz verdi. Baş başa görüşmeye geçen Erdoğan ve Faye, ikili ve heyetler arası gerçekleştirecekleri görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenleyecek. Törende Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Hakkı Susmaz, Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Politika Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ve Ankara Valisi Vasip Şahin de yer aldı.
IKBY Oluşumlarından Sorumlu Bölge Bakanı Aydın Maruf: ’’Terör örgütü PKK’yı yok etmek için mutlaka birlikte olmak lazım’’
31 Ekim 2024 Perşembe - 15:10 IKBY Oluşumlarından Sorumlu Bölge Bakanı Aydın Maruf: ’’Terör örgütü PKK’yı yok etmek için mutlaka birlikte olmak lazım’’ Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) İlk Oluşumlardan Sorumlu Bölge Bakanı ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) Merkez Yürütme Üyesi Aydın Maruf, ’’Terör örgütü PKK etnik grupların arasını bozmaya çalışıyor, hedefleri budur. İstikrarsızlık oluşturmaya çalışıyorlar. Terör örgütlerine karşı, özellikle de PKK’ya karşı hepimizin bir olması gerekiyor. Terör örgütü PKK’yı yok etmek için mutlaka birlikte olmak lazım. İş birliği yapmak gerekiyor’’ dedi. IKBY İlk Oluşumlardan Sorumlu Bölge Bakanı ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) Merkez Yürütme Üyesi Aydın Maruf, Arplak’ın davetlisi olarak Elazığ’a geldi. Kentte bir dizi incelemelerde bulunan Maruf, tarihi Harput Mahallesi’nde İhlas Haber Ajansı muhabirine gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkmenler olarak her zaman Erbil-Ankara arasında olan ilişkilerin kendileri için önemli olduğunu kaydeden Maruf, “Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu’da önemli bir ülke ve her zaman barıştan yana olup, bölgede, Ortadoğu’da ve Irak’ta Türkmenler başta olmak üzere diğer etnik gruplara ve vatandaşlara her zaman destek vermiştir. Zor şartlar altında olan insanlarımızın yanında olarak, her zaman destek vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Irak Türkmenleri için ana vatanımızdır. Son dönemde Irak Erbil’de, Kürdistan bölgesinde bir parlamento seçimi yapıldı. Biz Irak Türkmen Cephesi olarak seçime katıldık. Seçimden sonra hükümet kurma süreci var. Biz Türkmenler o bölgede önemli bir faktör, toplum ve varlığız. Her zaman hak ve hukuklarımızı barış ve diyalog yolu üzerinden elde etmeye çalışıyoruz. Orada olan Kürt kardeşlerimiz ve Hristiyan kardeşlerimizle beraber güzel bir şekilde yaşıyoruz. Her zaman Türkmenler ve Kürtler arasında olan ilişkiler bizim için çok önemlidir. Bir kardeşlik, akrabalık ve kan bağı var. Bu da bölgeyi olumlu yönde etkiliyor. Kurulacak 10. Hükümet kabinesinde biz de Türkmenler olarak yer almak istiyoruz. Türkmenler dediğim gibi önemli bir faktördür. Son dönemde olan gruplar arasındaki yakınlaşma da bölgede önemlidir. Bizim için Iraklı Türkmenler her zaman asil bir toplumdur. En yakın zamanda 10. Hükümet kabinesinin kurulmasından yanayız. Türkmenlerin de bu kabinede yer alması önemlidir’’ diye konuştu. ’’Türkiye mazlumların anavatanıdır’’ Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir ülke olduğunu belirten Aydın Maruf, ’’Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu ve dünyada önemli bir ülkedir. Her zaman bölgede barıştan yana olup, bölgede bulunan bütün insanlara sahip çıkmıştır. Irak’ta zor şartlarda olan Türkmenler başta olmak üzere diğer etnik gruplar, Kürt ve Arap kardeşlerimize her zaman sahip çıkarak, yanlarında olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu’nun örnek bir ülkesidir. Biz Iraklı Türkmenler olarak her zaman Türkiye ile gurur duyuyoruz. Bizim ana vatanımız olduğu gibi mazlumların da ana vatanıdır. Bunun yanında Türkler ve Kürtler öz kardeştir. Geçmişte de beraberlerdi, şimdi de beraberler, gelecekte de beraber olacaklardır. Terör örgütü PKK’nın amacı bu etnik grupların arasını bozmaya çalışıyor, hedefleri budur. İstikrarsızlık oluşturmaya çalışıyorlar. Terör örgütlerine karşı, özellikle de PKK’ya karşı hepimizin bir olması gerekiyor. Terör örgütü PKK’yı yok etmek için mutlaka birlikte olmak lazım. İş birliği yapmak gerekiyor. Aramızdaki bu kardeşliği daha da güçlendirmemiz lazım’’ şeklinde konuştu. Elazığ’da Arslanlı Holding’in açılışına katıldıklarını dile getiren Bakan Maruf, “Ticaret anlamında önemli bir holding, ticaret önemlidir. Erbil-Ankara arası olan ilişkiler mühimdir. Ekonomik, kültürel ve siyasi bir aşamaya geldik. Türkmenler olarak her zaman bu ilişkilere bir faydamız olsun ve bir katkı sağlayalım diye düşünüyoruz. Burada güzel bir misafirperverlik var. Burada olan soydaşlarımız ve kardeşlerimiz bizleri güzel bir şekilde karşılayıp ağırladılar. Türkiye Cumhuriyeti’nde olan bütün kardeşlerimize başarılar diliyoruz’’ dedi.
Bakan Tunç: "Yüksek standartlı demokrasi yolunda emin adımlarla ilerlememizi sağlayacak yeni bir anayasaya ihtiyacımız var”
31 Ekim 2024 Perşembe - 14:20 Bakan Tunç: "Yüksek standartlı demokrasi yolunda emin adımlarla ilerlememizi sağlayacak yeni bir anayasaya ihtiyacımız var” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Türkiye Yüzyılı’nın eşiğindeyiz. Cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılına adım attığımız bu günlerde Türkiye’nin demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa ile yoluna devam etmesi lazım. Darbelere geçit vermeyen, 10 yılda bir muhtırayla ve darbeyle önü kesilmeyen, yüksek standartlı bir demokrasi yolunda emin adımlarla ilerlememizi sağlayacak yeni bir anayasaya ihtiyacımız var” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen Adalet ve Medya İlişkisi Adalet Mülkün Temeli, Medya Gerçeğin Sesi Paneli’nde konuştu. Bakan Tunç, “Bugün çok önemli bir konu için sizlerle bir aradayız. Bahçeşehir Üniversitesi’nin ev sahipliğinde İletişim Başkanlığımızın katkılarıyla Adalet Bakanlığımızın düzenlemiş olduğu ‘Adalet ve Medya İlişkisi’ konusunu ele alacağımız tam günlük bir paneller zincirini inşallah bugün sizlerle beraber gerçekleştireceğiz. Adalet ve medya ilişkisinin tüm boyutları farklı panellerde ülkemizin öncü medya kuruluşlarının temsilcilerinin, genel yayın yönetmenlerinin katılımlarıyla bugün burada değerlendirilecek. Çok faydalı olacağına ben yürekten inanıyorum. Çünkü onları dinlememiz lazım. Medya temsilcilerimizin düşünceleri bizler için çok önemli. Önümüzde bir yargı reformu strateji belgesi hazırlığımız var. Hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. Son aşamaya gelmişken dedik ki; medya mensuplarımızın özellikle son yıllarda çok daha değer kazanan ‘adalet ve medya’ ilişkisini bir masaya yatırmamız lazım. Bunu da taraflardan dinlememiz lazım. Tecrübeli gazetecilerimizden dinlememiz lazım. Bu anlamda yargı reformu strateji belgesine çok önemli katkılar sunacağını düşündüğümüz bu toplantının önemli çıktılara sahip olacağını ve yargı reformu strateji belgesine de ışık tutacağına yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı. “Bu mekanda ben 25 yıl önce yargılanmıştım” Başörtüsüne özgürlüğü savunduğu için 25 yıl önce yargılandığını söyleyen Bakan Tunç, “Bahçeşehir Üniversite’sinin bulunduğu bu mekanda ben 25 yıl önce yargılanmıştım. Burası Devlet Güvenlik Mahkemesi’ydi. Nereden nereye geldiğimizin, ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması konusunda nasıl mesafe aldığımızın bir göstergesi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı bundan 25 yıl önce. Başörtüsüne özgürlüğü savunduğumuz için genç bir avukat olarak hakkımızda iddianame düzenlenmişti. Başörtüsüne özgürlük diye bir imzadan dolayı iddianameyle karşı karşıya kalmış ve burada yargılanmıştık. Duruşmada ise karşımızda bir askeri hakim, üç üye ile beraber ifademizi almıştı. Bugün o mekanda bir eğitim yuvası olarak ülkemizin geleceğine imza atacak Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek gençlerin eğitim gördüğü bir yuvada bu sefer sanık olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı olarak sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti öncelikle belirtmek istiyorum. Türkiye’yi yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşturmanın mücadelesini hep beraber yapıyoruz. Çok mesafeler aldık, nereden nereye geldik. Türk yargısının geçmişteki durumu ile bugünkü durumunu kıyasladığımızda ya da Türk medyasının geçmişteki durumu ile bugünkü durumunu kıyasladığımızda Türkiye’ye haksızlık yapılmaması gerekir. Çok önemli mesafeler aldık” şeklinde konuştu. “Millet meydanlarda darbecilerle mücadele ederek şehitler verirken, bu ülkenin cumhuriyet savcıları adliyelere koştular” 15 Temmuz hain darbe girişiminde yargı mensuplarının adliyede mücadele ettiğini ifade eden Adalet Bakanı Tunç, “Türk yargısının, Türk adaletinin geçmişte belli dönemlerde 27 Mayıslarda, 12 Eylüllerde, 28 Şubatlarda demokrasinin yanında, Türk demokratik hukuk devletinin yanında değil de maalesef darbecilerin yanında saf tuttuğunu adeta onlara destek olduğunu, onlara anayasa desteğini verdiğini, onlara yargısal anlamda milletin hakkını, hukukunu koruyan bir yargı sistemi değil de maalesef vesayetçi anlayışın destekçisi olarak ortaya çıkan bir yargı sistemi. Tabi ki ibret alınması gereken bir durum. Bu yargı sistemini geride bıraktık. Türk yargısının, milletin yargısı olduğunu 15 Temmuz’da kahramanlıklarla gösterdik. Milletimiz 15 Temmuz’da darbecilere karşı meydanlara koşarken Türk yargı mensupları da cumhuriyet savcıları da evlerinde oturmadılar. Millet meydanlarda darbecilerle mücadele ederken, şehitler verirken, bu ülkenin cumhuriyet savcıları adliyelere koştular. Darbecileri gözaltı yaptılar. Yakaladılar ve yargı önünde hesap vermelerini sağladılar. Milletin hakkını, hukukunu korudular. Aradaki fark bu. Belki bugün Türk yargısı üzerindeki eleştiri yapanların, haksız eleştiri de bulunanların da aslında arka planında bunun olduğunu görmek lazım. Türk yargısı maalesef vesayetçi anlayışın arka bahçesi olarak görev yaptığı yıllarda maalesef hukuk sistemine çok zararlar vermişti. Onlar artık geride kaldı. 15 Temmuz’da verdiği sınav, gerçekten takdire şayandı. Vesayetçi anlayışla, milletiyle beraber mücadele etmeyi başardı” diye konuştu. “Türk medyasına baktığımız zaman hem milletimizi aydınlatıyor, hem de dünyaya mesaj veriyor” 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, 27 Mayıs’ta darbecilerin sözcülüğünü yapan medya yerine, bugün 15 Temmuz’da yargısıyla, milletiyle birlikte kahramanlık yapan medyanın olduğunu belirten Tunç, “Takdir etmeden geçmemek lazım. Türk medyası büyük bir sınav verdi. 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında televizyonlarımız canlı yayınlar yaptı. O sesler kesilemedi. O ekranlar karartılamadı. Ekranlarda yayın yapan gazetecilerimiz milli iradeye sonuna kadar sahip çıktı. ‘Milletçe darbecilere karşı koymamız lazım, bağımsızlığımıza sahip çıkmamız lazım’ dedi ve milletin meydanlara inmesinde medyanın çok büyük rolü oldu. Filistin konusunda da 7 Ekim’den bu yana bir soykırım, dünyanın gözünün önünde işleniyor. 50 bine yakın insan şehit edildi. Bunun yüzde 80’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Maalesef uluslararası medya katledilen çocukların hakkını koruyabiliyor mu şu anda. Maalesef katledenleri adeta destekleyen bir dezenformasyon yapıyor. Bunun yanında Türk medyasına baktığımız zaman hem milletimizi aydınlatıyor, hem de dünyaya mesaj veriyor. Uluslararası Adalet Divanı’nda Güney Afrika’nın başlatmış olduğu Türkiye’nin de müdahillik talebinde bulunduğu soykırım davasında delil olarak dosyamıza ilave ettiğimiz önemli kanıtlar var. Türk medyası olarak Filistin’deki mazlumların hakkının korunması ve uluslararası hukuk anlamında o dosyalara delil teşkil edecek, tarihe not düşecek çok önemli belgeleri Türk medyası sağladı. Filistin’de şehit olan tüm mazlumları rahmetle anıyorum” ifadelerini kullandı. “Adalet, insan onurunu korumaktır” Adaletin, Hz. Mevlana’nın deyimiyle ‘her şeyi yerli yerine koymak’ olduğunu aktaran Bakan Tunç, “Adalet, bir dengedir. Adalet, insan onurunu korumaktır. Adaletin olmadığı yerde toplumsal barış ve huzur olmaz. Adalet, toplumsal barış ve huzurun teminatıdır. Adalet, haksızın şirret çığlıkları arasında haklının sesini duyabilmektir. Kürsüde görev yapan bir hakimimiz, adaleti tecelli ederken haklının sesini duyabiliyorsa, haksızın şirret çığlıkları arasında cılız sesi duyabiliyorsa adalet tecelli olabilir. Bu anlayışta olmak gerekir. Yapay zekanın her alanda kullanıldığı gibi yargı alanında da kullanılması imkanları var. Bu konudaki hazırlıklarımız var. UYAP sistemimiz dünyadaki en gelişmiş yargı ağı sistemi. Birçok Avrupa ülkesi bunu nasıl başardınız diye gelip zaman zaman soruyor. O bizim bir avantajımız. Onu daha çok geliştireceğiz şimdi. Elektronik duruşmadan hem ceza davalarında hem de hukuk davlarında daha da yaygınlaştırılması, adalete erişimi daha da kolaylaştırmak, mevzuatı daha da sadeleştirmek. Uzun süren yargılamaların önüne geçebilmek için birtakım tedbirlerimiz var. Yargı reformu strateji belgemizde de bunları tek tek Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyu ile paylaştıktan sonra o hedefler doğrultusunda da mevzuatımızı geliştirmek için çaba göstermeye devam edeceğiz. Son 22 yılda temel mevzuatımızın tamamını değiştirdik. Bütün kanunlarımız, yenilendi. 80 yıllık kanunlarımızda ihtiyaca artık cevap veremez duruma gelen bu kanunlarımızı yeniledik. Önemli olan bu kanunların iyi uygulanması. En iyi kanun, en kötü uygulayıcının elinde en kötü kanun haline gelebilir. Sadece temel mevzuatın yenilenmesi elbette yetmiyor. Kürsüde görev yapan hakim ve savcılarımız kanunları uygularken en başta gözetecekleri husus anayasa. Anayasamızın özellikle darbe anayasası olması hasebiyle birtakım sorunlara yol açtığını, yargı sistemi içerisinde birtakım tartışmalara yol açtığını hepimiz görüyoruz. Anayasamızda yapılan değişiklikler, gerek yapısal değişiklikler, gerek temel hak ve özgürlüklerle ilgili hak arama yollarını artırmaya yönelik, temek hal ve özgürlükleri daha da tahkim etmeye yönelik gerçekleştirdiğimiz değişikliklerin anayasanın darbeci, vesayetçi kurgusuna sonradan monte edilen bu değişikliklerin maalesef maddeler arasında da birtakım yeknesaklıkların bozulduğunu ve bu konunun yargı kurumlarımız arasında farklı görüşlere neden olduğunu da görüyoruz. Anayasamızdaki vesayetçi ruhu azaltmaya, ortadan kaldırmaya yönelik bu büyük çabalara rağmen yönetim reformu da buna dahil olmak üzere anayasamızda küçümsenemeyecek reformları hayata geçirdik” dedi. “Yeni bir anayasaya ihtiyaç var” Basınla ilgili anayasada önemli düzenlemeler yaptıklarını dile getiren Bakan Tunç, “Basın araçlarına el konulamayacağına yönelik düzenleme 2004 yılında anayasa değişikliğiyle, anayasamızda yerini almıştır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kapsamını daha da genişleten düzenlemeleri hem anayasal hem de alt düzeyde hayata geçirdik. Basın özgürlüğü konusundaki çabaları da küçümsememek lazım. Hem Türk Ceza Kanunumuzda hem Terörle Mücadele Kanunumuzda hem de Basın Kanunumuzda eleştiri sınırını aşmayan, haber değerini aşmayan düşünce açıklamalarının suç teşkil etmeyeceğini mevzuatımızda düzenledik. Tüm bunlar ülkemizin demokratik hukuk devleti ilkesini daha da tahkim etmeye yönelik düzenlemelerdi. Türkiye Yüzyılı’nın eşiğindeyiz. Cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılına adım attığımız bu günlerde Türkiye’nin demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa ile yoluna devam etmesi lazım. İnşallah bunu başarırız. Darbelere geçit vermeyen, 10 yılda bir muhtırayla, darbeyle önü kesilmeyen, demokrasimizi daha güçlü yapan yüksek standartlı bir demokrasi yolunda emin adımlarla ilerlememizi sağlayacak olan yeni bir anayasaya ihtiyaç var. İnşallah parlamentoda bu uzlaşma gerçekleşir. Bu uzlaşmaya yanaşan siyasi partiler, milletvekilleri elbette ki milletimizden bir takdir toplayacaklardır. Aksi durumda milletimiz bunun cevabını yeri geldiğinde verecektir” şeklinde konuştu. “’Yargıda çürüme var’ şeklindeki dezenformasyonların kasıtlı olduğunu görüyoruz” Medya ve adalet ilişkisinin önemini anlatan Tunç, “Adaletle ilgili, sosyal medyada da yorumlar yapılıyor. Tabii ki yargı kararları verildikten sonra eleştirilebilir. Bu konuda hiçbir mahsur yok. Hatta bu eleştiriler yargıda kaliteyi artırmaya vesile olur. Hatalı olan yargı kararları da elbette olabilir. Hatalı kararların düzeltilmesi için mevcut yolları var. Hem istinaf, hem temyiz süreci tamamlanmadan ilk derecenin vermiş olduğu kararı medya önünde eleştirerek hatta eleştiri sınırını aşarak, itiraz süreci henüz değerlendirilmekteyken, yargı topyekün böyle kararlar veriyor, yargıda çürüme var şeklindeki dezenformasyonların da kasıtlı olduğunu görüyoruz. Elbette ki iyi niyetli eleştirilere saygı duyuyoruz. Yargının gelişmesini sağlar. Henüz daha dava devam ederken, soruşturma devam ederken, soruşturmanın gizliliği esas. Çünkü oradaki toplanacak delilleri karartılmaması lazım. Dosyanın içeriği ile ilgili bilgi sahibi olmadan, kimsenin bilmediği, soruşturma aşamasındayken ‘acaba böyle mi olmuştur şöyle mi olmuştur’ şeklinde birtakım haberler, maalesef iddianame ortaya çıktığında ‘bu çok tartışılmıştı, neden iddianame de yok’ şeklindeki yorumlara neden oluyor. Bu da tabii yargıya güveni zedeleyen bir durum. Soruşturma aşamasında hatta yargı aşamasında da bir lekelenmeme bir masumiyet karinesi evrensel bir hukuk ilkesi dolayısıyla, henüz bir soruşturma aşamasında, henüz daha hüküm verilmeden eğer o kişi hakkında bir soruşturma başlatılmış ya da yargılama devam ederken kişinin suçluluğu konusunda henüz yargı daha karara varmadan basının karara varması ve bu anlamda lekelenmeme hakkına yönelik ihlallerin olması tabii ki adaletini tecellisine de zarar veren bir durumdur. Sosyal medyadaki etkileşimin konvensiyonel medyaya yansımasıyla birlikte özellikle yargı mensuplarımızın vermiş olduğu kararlarla ilgili olarak farklı yorumlara yargıyı yıpratacak sorunlara neden olduğunu da görüyoruz. Masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı. Bu hakkında korunması konusunda da ülkemizde çok önemli mevzuat değişiklikleri gerçekleştirdik. Çok sayıda yargı düzenlemesini hayata geçirdik. Bunlardan en önemlisi lekelenmeme hakkı. Soruşturmaya yer olmadığına dair karar verme müessesi ülkemizde yoktu. Daha bir kaç sene öncesi mevzuatımıza girdi. Bir buçuk milyon civarında soruşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Eğer bu sistem olmasaydı kişiler hakkında soruşturma açılacak ve sonrasında kovuşturma açılmazsa bu kişi bir soruşturma bir kişi olarak lekelenmesi söz konusuydu. Bunun önüne geçmek için soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilebilme imkanına da getirdik. Bu anlamda bu medya için de çok önemli. Yargı yani bir ihbar karşısında bir şikayet karşısında eğer bunun ciddiyetinin olmadığının herhangi bir delile dayanmadığını somut bir delilin ortada olmadığını gördüğünde hiçbir işleme gerek kalmadan kişinin ifadesini almadan soruşturmaya yer olmadığına dair karar verebiliyor” diye konuştu. “Düşünce ve ifade özgürlüğünün bir sınırı var” Geçmişte bu kararın verilemediğini ve soruşturma açılması gerektiğini söyleyen Bakan Tunç, “O kişi manşetlere çıkardı ama sonra bir bakmışsınız o kişinin olayla ilişkisi yok. Masumiyet karinesi hukukun en temel ilkelerinden birisi o nedenle masumiyet karinesine en çok önem vermesi gereken yargı olduğu gibi aynı zamanda medyamızdır. Medyamız, kişilerin kişilik hakkı ile ilgili özellikle sosyal medyadaki dezenformasyonda vatandaşların mağduriyeti söz konusu. Bunun önüne geçmemiz lazım. Sosyal medya özgürlük alanı. Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. Daha da önünü açmak için mücadele etmeliyiz. Ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün de bir sınırı var. Tabi bu sınır kişinin kendi kişisel görüşüne göre yapılmış bir sınırlama değil. Bu sınırlama evrensel hukukta da var bizim hukukumuzda da var. Bu sınırlar içinde düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanındayız. Sosyal medya bir suç işleme alanı değildir. Gerçek hayatta bir fiil bir hareket suçsa bu sosyal medyada gerçekleştirilmişse bunu düşünce özgürlüğü olarak kabul edemeyiz. Kişilik hakkını korumak hukukun en önemli görevidir. İnsan onurunu korumak adaletin en önemli unsurudur. Sosyal medyada suç işlenmesinin önüne geçebilmek de bugünkü teknolojik imkanlarla çok da kolay olmuyor” ifadelerini kullandı. "Sosyal medya şirketlerinin Türk hukuk sistemine Türk kanuna uyma zorunluluğu var" Sosyal medya şirketlerinin Türk hukuk sistemine, Türk kanuna uyma zorunluluğunu hatırlatan Adalet Bakanı Tunç, “Eğer siz Türkiye’de yayın yapıyorsanız, Türk sisteminin alt yapısından yararlanıyorsunuz o ülkenin kanunlarına saygı göstermek zorundasınız. O ülkenin insanları sizin sağladığınız mecra nedeniyle zarara uğruyorsa o zarardan sorumlu olmalısınız. Basınımız için bu sorumluluk var ama bu sosyal medya şirketlerin sorumlu olmayacağını düşünmek mümkün değil hukuki değil. Bu mevzuatın uygulanması sırasında yargı sistemimiz eleştirilerle karşı karşıya kalıyor. Ama vatandaşın hakkını koruma açışından bu çok önemli. Dakika başı bir dezenformasyonla karşı karşıya kalıyoruz. 5 yıl önce yargılaması bile bitmiş bir olayla ilgili bir görüntüyle dezenformasyon yapılıyor. Bazı gazetecilerimiz bunu paylaşıyor. Ceren Özdemir balerin kızımız Ordu’da bir katliama maruz kalmış. Bunun hükümlüsü ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bir gazetecimiz bir yayın yaptı. ’Katil yüksek güvenlikli cezaevinden açık cezaevine çıkarıldı’ diye yayın yaptı. Sosyal medya yıkıldı. Olaya müdahale ettik. Bu kişinin yüksek güvenlikli cezaevinde cezasını çektiğini söyledik. Yalan haber dünyayı dolaştı. Bizim doğru haberimiz sınırlı kaldı. Yalanın alıcısı biraz daha fazla. İletişim Başkanlığımızın bu durumlarda büyük katkısı var. Vatandaşlarımızın doğru bilgilendirilmesi çok daha önemli. Yılda 12 milyon karar veriliyor. İçlerindeki birkaç olumsuz karar sistemin tamamının eleştirilmesine de yol açıyor. Doğru bilgi ise gerçekten haklı eleştiri ise başımızın üzerinde yeri var. Ama dezenformasyon yönelik ise adaletimiz yıpranıyor. Hep birlikte kamu hizmeti yapıyoruz. Hep birlikte yargı mensuplarımız da medya mensuplarımız da kritik görev yapıyor. Bu kritik görevi ifa ederken de adaletle medya ilişkisini zaman zaman masaya yatırmamız gerekli” dedi.
Başkan Taşkın Kanalboyu esnafıyla buluştu
31 Ekim 2024 Perşembe - 13:36 Başkan Taşkın Kanalboyu esnafıyla buluştu Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, her fırsatta vatandaşlarla bir araya gelmeye devam ediyor. Başkan Taşkın, bu kez Kanalboyu’ndaki esnafı ziyaret ederek taleplerini dinledi. Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, Kanalboyu esnafını ziyaret ederek sorun ve taleplerini dinledi, esnafın ihtiyaçlarına yanıt vermek için çalıştıklarını ifade etti. Esnafın güler yüzlü karşılaması ve samimi sohbetleri, ziyaretin sıcak bir atmosferde geçmesini sağlarken, Taşkın, Battalgazi halkının beklentilerine kulak vermeye devam edeceklerini vurguladı. Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, ziyaret esnasında vatandaşlarla ve esnafla sohbet ederken, onların dilek ve isteklerini bizzat dinledi. Başkan Taşkın, yaptığı açıklamada, “Günün her saati, her vakit hemşehrilerimizle bir aradayız. Onların gülen yüzü ve samimiyeti, günümüzü bereketlendirdi, içimizi ısıttı. Bizim için önemli olan, vatandaşımızın huzur ve mutluluğudur. Esnafımızın işlerini kolaylaştırmak, taleplerine kulak vermek, onlarla omuz omuza çalışmak bizim önceliğimiz. Hemşehrilerimizin gülen yüzü ve samimiyeti, sadece günümüzü değil, çalışmalarımızı da bereketlendiriyor. Battalgazi Belediyesi olarak, esnafımızın sorunlarını çözmek ve ilçemizi daha yaşanabilir bir hale getirmek için her daim yanlarında olacağız. Bu ziyaretler, halkımızla bağlarımızı güçlendirirken, sorunları yerinde görmemize de imkan sağlıyor’’ ifadelerini kullandı. Ziyaret boyunca esnafla yakından ilgilenen Başkan Taşkın, talepleri not alarak belediyenin bu talepleri değerlendireceğini belirtti. Esnaf, Başkan Taşkın’a gösterdiği ilgi ve destekten dolayı teşekkürlerini iletti. İlçe esnafıyla düzenli olarak bir araya gelmesi, Başkan Taşkın’ın esnaf ve vatandaşlarla belediye arasındaki iletişimi güçlendirmesine katkı sağlıyor.