POLİTİKA
Bursa Büyükşehir Meclisi’nde camilere asılan tabela tartışması 16 Kasım 2024 Cumartesi - 10:22:37 Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde temizlik yapılan camilere Büyükşehir tabelası asılmasına ilişkin tartışma yaşandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, 1061 mahalledeki tüm cami ve derneklerden gelen talep doğrultusunda camileri temizlediklerini belirtirken, Ak Parti ve MHP’li meclis üyeleri Büyükşehir Belediyesi tarafından camilere tabela asılmasının uygun olmadığını ifade ettiler. Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, CHP’lilerin, “Camiler ellerinden alınıyor” sözlerine sert tepki gösterirken, “Lütfen bunu polemik konusu yapmayın” dedi. Ak Partili Orhaneli Belediye Başkanı Ali Osman Tayır ise, “Bizim temizlediğimiz camiye büyükşehir bir hafta sonra gelip yeniden temizlik yaptı ve tabela astı” dedi. Ak Partili meclis üyeleri Bozbey’e “Tabelaları kaldırsak, siz hizmette bayağı sıkıntı yaşarsınız” dedi. Bozbey ise, “Sizin hayaliniz yetişmez bizim hizmetlerimize” karşılığını verdi. Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç da camilere tabela asılmasının uygun olmadığını, tentelerdeki belediye isimlerinin de kaldırılması gerektiğini dile getirdi. Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran Cumhur İttifakının talebiyle teklif komisyonda yeniden görüşülmek üzere geri çekildi. Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde camilere yapılan temizliğin reklam malzemesi yapılmaması konusu damga vurdu. Başkan Bozbey, dernek başkanları ve muhtarlardan yoğun talep geldiğini, Nilüfer’de yaptıkları gibi Büyükşehir’de de tüm ibadethanelerin hijyen olması için gayret sarf ettiklerini dile getirdi. Büyükşehir Belediyesi’nin herkesin belediyesi olduğunu, siyasi bir yönü olmadığını anlatan Başkan Bozbey, “Cami hepimizin ibadet yeri. Büyükşehir Belediyesi camiye gidenlerin temiz hijyenik ortamda ibadet yapmasını sağlaması gerekiyor. Biz 3,5 milyondan sorumluyuz. Yaptık bundan sonra da yapacağız. İlçe belediyeleri de temizlik yapıyor. Biz yapılmayan yerlere gideceğiz. Tüm ibadethaneleri temizleyeceğiz” dedi. Ak Parti Grup Başkanı, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz da CHP’li üyelerin, “Camiler ellerinden alınıyor” sözlerine tepki gösterip, “Bizim camilerimizi elimizden kimse alamaz. Tüm milletin değeri . lütfen bunları polemik konusu yapmayalım. Arkadaşımızın bu meclisten özür dilememesini diliyorum. Bir problem yok. Her ilçe kendi programını yapıyor. Bunları hakikaten siyasetin meselesi yapmak doğru değil. Basit konular. Büyükşehir Belediyesi Bursa’ya dönük daha büyük projeler gerçekleştirsin. Biz komisyona geri gönderilmesini istiyoruz. İlçe belediyeleri kendi sorumluğundaki talep edilen camileri temizliyor” ifadelerini kullandı Ak Partili belediye başkanları da kendi sorumluluk alanlarındaki camilerin temizlik işlemlerini yaptıklarını kaydederken, Orhaneli Belediye Başkanı Ali Osman Tayır, “Biz caminin halılarını temizledik. Bir hafta sonra büyükşehir aynı yeri bir daha temizleyip tabela astı” dedi. Cumhur İttifakı meclis üyelerinin talebiyle mecliste görüşülen konunun düzeltilerek yeniden gönderilmesine karar verildi.
15 Kasım 2024 Cuma - 23:10 İstanbul’da KKTC’nin 41. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle resepsiyon verildi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 41. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle İstanbul’da bir otelde resepsiyon düzenlendi. İstanbul Şişli’de otelde düzenlenen resepsiyona KKTC Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek, İstanbul Valisi Davut Gül, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Metin Tokel, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, yabancı diplomatik misyon temsilcileri, Kıbrıs Türkleri ve diğer davetliler katıldı. Resepsiyonda konuşan KKTC Sağlık Bakanı Dinçyürek, "Bizler için, ülkemiz için, geleceğimiz için çok önemli olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 41. yıl dönümünü kutladığımız bu günlerde sizlerin arasında olmaktan büyük bir onur ve mutluluk duymaktayım. Bir neslin, bir milletin en önemli değeri devletidir. Bu devletin hangi koşullarda, ne bedeller ödenerek kurulduğu ortadadır. Bunu bilerek her gün bu devleti daha güçlü ve daha ileriye gitmesi için hepimiz tabiri caizse birer tuğla örerek bu devleti daha güçlü hale getireceğiz ve daha ileriye taşıyacağız" dedi. KKTC’nin 41. kuruluş yıl dönümünü kutlayarak sözlerine başlayan KKTC’nin İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel Demirel, "Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 41. yıl dönümü. 41 yıl önce Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın önderliğinde kurucu meclisimiz Cumhuriyetimizi ilan etti. Bugün geldiğimiz noktada Doğu Akdeniz’de yaşanan olumsuz olaylardan dolayı görüyoruz ki sınırları olan, kendi ekonomisi, kendi ordusuyla ayakta duran bir devlete sahip olmak çok önemli. Bu gururlu günümüzde hem Kıbrıs’ta çeşitli etkinlikler düzenlendi. Hem de yurt dışındaki temsilciliklerimizde resepsiyonlarla, çeşitli etkinliklerle günümüzü kutladık. Bu sabah Taksim Atatürk Anıtı önünde törenimiz vardı. Çelengimizi sunduk. Şehitlerimizi ve bugünleri bize bağışlayan herkesi minnetle andık ifadelerini kullandı" ifadelerini kullandı.
15 Kasım 2024 Cuma - 21:59 Adalet Bakanı Tunç: "Yeni bir anayasayı, demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Ülkemizi demokratik, katılımcı ve her görüşün, her kesimin kendini içinde bulduğu bir toplum sözleşmesini, yeni bir anayasayı, demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Eskişehir temasları kapsamında Valiliği ziyaret etti, Çocuk Adalet Merkezi Hizmet Binası ve Eskişehir Hakimevi’nin açılışlarını gerçekleştirdi. Ardından Eskişehir Adliyesi’ni ve AK Parti Eskişehir İl Başkanlığı’nı da ziyaret eden Bakan Tunç, son olarak AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanlığı’nın delegeleriyle düzenlediği programa katıldı. Partililerle bir araya gelen Bakan Tunç, yaptığı konuşmada, “Ülkemizi demokratik, katılımcı ve her görüşün, her kesimin kendini içinde bulduğu bir toplum sözleşmesini, yeni bir anayasayı, demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız” dedi. “Yeni bir anayasayı, demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız” Yaptığı konuşmada anayasa değişikliğinin gerekliliğine dikkat çeken Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bu ülkede bir daha demokrasinin önü kesilmesin diye önemli yapısal reformlar yaptık. Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı, Yüksek Askeri Şura’nın yapısı, Hakimler Savcılar Kurulu’nun yapısı, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, tüm bu kuruluşların, anayasal kurumların vesayetçi anlayışa uygun değil, demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirilmesi için çok önemli reformlar hayata geçirdik. Anayasamızda ‘Darbeciler yargılanamaz’ diye bir madde vardı. Sizin onayınızla kaldırdık, sizin oylarınızla. ‘Gerektiğinde sıkı yönetim ilan edilebilir’ diye anayasada madde vardı. Bunlar hep sizin desteğinizle, sizin referandumlardaki oylarınızla kalktı. Çok direnç gösterilmesine rağmen anayasamızı vesayetçi ruhtan arındırmanın gayreti içerisinde önemli ilerlemeler sağladık. Bu yeterli mi? Elbette ki yeterli değil. Hedefimiz; ülkemizi demokratik, katılımcı ve her görüşün, her kesimin kendini içinde bulduğu bir toplum sözleşmesini, yeni bir anayasayı, demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız. Çok sayıda reform yaptık, çok sayıda madde değişti. Tabii bu değişiklikler o maddeler arasındaki yeknesaklığın da bozulmasına ve hatta yüksek yargı kurumlarımız arasında da farklı tartışmalara ve yorumlara neden oldu. Tüm bunları ortadan kaldırmanın çaresi yeni bir anayasa, demokratik bir anayasa. İnşallah 28. Dönem Parlamentosu’nda mecliste milletvekillerimiz uzlaşır ve Türkiye yüzyılına başladığımız şu anlamlı dönemde ülkemizi yeni anayasaya kavuştururuz ve milletimize olan borcu da yerine getirmiş oluruz” dedi. “PKK terör örgütünü de, FETÖ’yü de, DHKPC’yi de ülkemizden silip atacağız inşallah” Terörle mücadelenin devam edeceğini belirten Bakan Tunç, "Dünyada da Türkiye ekseni politikalarımızı sürdürmenin gayreti içerisinde olacağız. Ülkemizi huzurlu bir geleceğe kavuşturmak zorundayız. Terörden arınmış, terörün her türlüsünü sona erdirmiş ve özellikle 40 yıldan bu yana ülkemizin huzurunu bozan, milletimizi rahatsız eden 10 binlerce şehit vermemize neden olan PKK terör örgütünü de, FETÖ’yü de, DHKPC’yi de ve diğer bütün terör örgütlerini ülkemizden silip atacağız inşallah. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bunun için elimizdeki tüm imkanları kullanacağız. Elimizdeki tüm araçları bu yolda kullanmamız gerekiyor. Bunun mücadelesini veriyoruz ve Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Kürdüyle biz hepimiz kardeşiz. Birbirimizden bizi ayıramazlar. Birlik ve beraberliğimizi bozdurmayacağız. O birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere, gerek dışarıdan gerek içeriden hiç fırsat vermeyeceğiz" dedi. Programa, AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak, AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Ayşen Gürcan, Fatih Dönmez ve Nebi Hatipoğlu katıldı.
15 Kasım 2024 Cuma - 20:41 MHP’li Ersoy: “Asgari ücretteki işveren desteklerinin artırılmasının kıymetli olacağı kanaatindeyiz” Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada; “Asgari ücretteki işveren desteklerinin artırılmasının önümüzdeki dönemde yine kıymetli olacağı kanaatindeyiz” dedi. Küresel ekonominin son yıllarda pandeminin etkileri, jeopolitik gerilimler ve artan korumacılık gibi zorluklarla mücadele ettiğini dile getiren MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, “2023 yılında yüzde 3,3 büyüyerek direnç gösteren küresel ekonominin önümüzdeki yıllarda daha dengeli bir büyüme sürecine girmesi bekleniyor. Avrupa ve Orta Doğu pazarlarında toparlanma işaretleri ihracat odaklı büyüme hedeflerimiz açısından umut vericidir. Bu olumlu küresel tablonun yanı sıra enerji fiyatlarındaki gerileme ve emtia fiyatlarındaki düşüş eğilimi Türkiye’nin cari dengesine katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Sayın Bakanımızın belirttiği gibi, bu süreçte dış finansman erişiminin iyileşmesi ve Türk lirasına olan güvenin artması da ekonomik değerlerimiz açısından sevindirici gelişmelerdir. Geçtiğimiz dönemde Türkiye ekonomisi cari açığın azaltılması ve makrofinansal istikrarın sağlanması konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Özellikle cari açığın millî gelire oranının yüzde 5,5’ten yüzde 0,8’e düşmesi, uygulanan maliye ve para politikalarının başarısını göstermektedir” şeklinde konuştu. Ekonominin karşı karşıya olduğu en büyük zorluğun enflasyon olduğunu ancak uygulanan programların etkileriyle 2023 yılında başlayan dezenflasyon sürecinin umut verici bir gelişme olduğunu belirten Ersoy, “Özellikle temel mallardaki fiyat düşüşleri ve beklentilerdeki iyileşme enflasyonla mücadelede önemli aşamalar kaydettiğimizi de göstermektedir. Bu başarıyı kalıcı hâle getirmek için para politikasındaki sıkı duruşun sürdürülmesi, bütçe disiplininin sağlanması ve fiyatlandırma davranışlarının daha rasyonel bir zemine oturtulması büyük önem taşımaktadır. Büyüme oranımızın daha ılımlı ve dengeli bir seviyeye taşınması, uzun vadede gelir dağılımının iyileştirilmesine katkı sağlayacaktır. Özellikle deprem yaralarının sarılması, sosyal destek programlarının genişletilmesi ve eğitim, sağlık, tarım gibi alanlara yapılacak yatırımlar büyüme stratejimizin toplumsal faydasını artıracaktır” ifadelerini kullandı. Memur ve diğer kamu görevlilerinin aylıklarından kesilen vergi diliminin yüzde 15’e sabitlenmesi yönünde bir beklentilerinin bulunduğunu dile getiren Ersoy, “Statü hukukuna tabi devlet memurları maaş ve özlük haklarında iyileştirmeler beklemektedir. Özellikle 2024-2025 yıllarını kapsayan dönemde hedeflenen enflasyon oranlarının altında kalan maaş artışları nedeniyle ortaya çıkan mali daralmanın enflasyon farkına ek olarak bir refah artışıyla telafi edilmesi gerektiği sektör temsilcileri tarafından tarafımıza sık sık getirmektedir. Bununla birlikte Temmuz 2023’te yürürlüğe giren ilave ek ödemenin memur emekli maaşlarına yansıtılması talebi dile getirilmektedir. 1’inci dereceye ulaşan memurların ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi ve kamu işçilerinin ücret düzenlemelerinin çalışma barışını koruyacak bir denge gözetilerek yapılması da öneriler arasında yer almaktadır. Bu taleplerin kamu çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarının iyileştirilmesi yolunda dikkate alınmasının faydalı olacağı düşüncesindeyim. STK’lerimizin görüşlerini toplumsal refahın artırılmasına katkı sağlayacak öneriler olarak değerlendiriyor, tüm paydaşlarla istişare sürecinde çözüm odaklı bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğine de inanıyorum” şeklinde konuştu. Asgari ücretteki işveren desteklerinin artırılmasının önümüzdeki dönemde yine kıymetli olacağı kanaatinde olduklarını ifade eden Ersoy, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bunun yanında, EXIMBANK kredi faiz oranlarının daha cazip hâle getirilmesini talep ediyoruz. Özellikle serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmaların vergi avantajlarının belirli bir dönem daha devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Asgari ücretteki işveren desteklerinin artırılmasının önümüzdeki dönemde yine kıymetli olacağı kanaatindeyiz. Diğer bir talebimiz ise ithalatı engelleyen üretim ve faaliyetlerinde de ihracat desteklerinden ve teşviklerinden yararlanması yani ithalatı engellediğimiz her üretimde ihracatçı gibi destek ve teşvik almak istiyoruz. Bu firmaların bizzat tarafınızdan belirleneceğini ümit ediyorum.”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun’dan "kültürel seferberlik" çağrısı
08 Kasım 2024 Cuma - 11:26 Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun’dan "kültürel seferberlik" çağrısı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Kültürümüz adına millet olarak birlik, beraberlik içinde vereceğimiz mücadele, istiklalimizin ve istikbalimizin de teminatlarından biridir. Karşımızda kültürel sömürgeciliği norm edinen bir küresel hegemonya var. Bizim ne yerelde ne evrensel alanda mevcut kültürel hegemonya modellerinin bir benzerine daha ihtiyacımız var. Biz, evrenselde ve yerelde karşı karşıya kaldığımız sömürü ilişkilerinden muzdarip olduğumuz kültürel saldırı ve hegemonya kurma girişimlerine karşı kültürel seferberlik çağrısı yaparken, esas itibarıyla tarihsel, toplumsal ve kültürel varoluşumuzdan beslenen bir çağrı yapıyoruz" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığınca Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen "21. Yüzyılda Türkiye’nin Kültür Seferberliği" kitabının tanıtımı ve "Kaçış Yok" sergisinin açılışına katıldı. "Kaçış Yok" sergisini gezmelerinin ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun bir konuşma yaptı. Yaşanılan çağa birçok ad takıldığını ifade eden Altun, bunlardan birinin de "hız çağı" olduğunu kaydetti. Hızın yeri geldiğinde bir olgu, yeri gediğinde bir amaç, yeri geldiğinde bir değer halini aldığı bir toplumsal sistemde bir gündelik hayat rejimi içinde yaşanıldığını belirten Altun, "Bu sistem içinde, bu gündelik hayat rejiminde bırakınız kültürü inşa girişimlerini, kültürü muhafaza girişimleri dahi zorlu bir çaba gerektiriyor. Zira kültür her şeyden önce sebatın, sükunetin, istikrarın, uzun erimli insan emeğinin ve meydan okumalarla baş etme becerilerinin sonucunda ortaya çıkan bir birikimin de adı aynı zamanda. Dahası biz bu hız çağında toplum olarak, millet olarak, ülke olarak son derece güçlü kültürel saldırı girişimleriyle karşı karşıyayız. Dünyanın bir örnekleşmesi, küresel kültürel hegemonya inşası gayretleri bu kültürel saldırı girişimlerini daha tahripkar hale getiriyor. Bu küresel bağlam içinde karşı karşıya kaldığımız kültürel kuşatma girişimlerine karşı biz Türkiye olarak bir kültürel seferberlik hamlesi içinde olmamız gerektiğine inanıyoruz. Ve çalışmalarımızı bu yönde gerçekleştiriyoruz" dedi. "Kültürümüz adına millet olarak birlik, beraberlik içinde vereceğimiz mücadele, istiklalimizin ve istikbalimizin de teminatlarındandır" Kültür ve Turizm Bakanlığının yasa dışı yollarla yurt dışına götürülen çok sayıda tarihi eseri ait oldukları topraklara, Anadolu’ya geri getirmek için büyük çaba harcadığını belirten Altun, "2002 yılından itibaren 12 bini aşkın eserin Türkiye’ye iadesi sağlanmıştır. Bu iadelerin 8 bine yakını yani yaklaşık 3’te 2’si son 6 yılda gerçekleşmiştir. Rahmetli hocamız Teoman Duralı ’Kültürsüz toplum, toplumsuz kültür olamaz’ derdi. Ne var ki, bizim gibi toplumlar yıllarca batılılaşma adı altında kültürsüzleştirme tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Aslında bu girişimler toplumun imhası girişimleridir. Cemil Meriç’in dediği gibi emperyaller tuzağa düşürmek istedikleri ülkeleri kültürleriyle fethetmez; aksine onları kültürsüzleştirerek, kültürsüz olduklarına inandırarak yok eder. Buna karşı verilen mücadele, hiç kuşkusuz onurlu bir mücadeledir. Kültürümüz adına millet olarak birlik, beraberlik içinde vereceğimiz mücadele, istiklalimizin ve istikbalimizin de teminatlarından biridir. Elbette bizi mücadeleden, birlik, beraberlik içinde kültürümüzü yaşamaktan, kültürümüzü tanıtmaktan, kültürümüzden süzülen değerleri yaşatmaktan alıkoymak için uğraşanlar da var. Bu uğraş içinde olanlar, esasında kültürel alandaki sömürü ilişkilerini kurumsallaştırmak için çabalıyorlar. Karşımızda kültürel sömürgeciliği norm edinen bir küresel hegemonya var. Bir diğer yandan bu kültürel hegemonya sistemi etnosantrizmin, ırkçılığın, ayrımcılığın, yabancı düşmanlığının dünyanın farklı coğrafyalarında yeniden yeniden üretilmesine katkıda bulunuyor. Evet, evrensel alanda karşı karşıya kaldığımız, dünya kültürlerini tehdit eden bir tehlikeden bahsediyoruz. Görünmesi, farkedilmesi dahi kolay olmayan, gündelik hayata sızmış, renksiz, kokusuz bir tehlikeden söz ediyoruz" diye konuştu. Altun’dan "kültürel seferberlik" çağrısısı Konuşmasında kültürel seferberlik vurgusu yapan Altun, "Peki, evrensel alanda karşı karşıya kaldığımız, bütün toplumları olduğu gibi bizim toplumumuzu da sömürmeye çalışan bu tahripkar kültürel saldırı girişimlerine karşı ne yapmalıyız? Küresel alanda kaynağı bizde yeni bir kültürel hegemonya hamlesine mi ihtiyacımız var? Batı kaynaklı kültürel sömürgecilik hareketlerinin gönüllü temsilciliğini yapan yerel aktörlerin takındığı tepeden inmeci, tek tipleştirici, dışlayıcı yöntemlere mi başvurmalıyız? Elbette hayır, bizim ne yerelde ne evrensel alanda mevcut kültürel hegemonya modellerinin bir benzerine daha ihtiyacımız var. Biz, evrenselde ve yerelde karşı karşıya kaldığımız, sömürü ilişkilerinden muzdarip olduğumuz kültürel saldırı ve hegemonya kurma girişimlerine karşı kültürel seferberlik çağrısı yaparken esas itibarıyla tarihsel, toplumsal ve kültürel varoluşumuzdan beslenen bir çağrı yapıyoruz. Kültürel seferberliğin kültürel hegemonyadan farkı tam da burada kendisini gösterir. Kültürel seferberlikte aşağıdan yukarıya, doğal toplumsal ve tarihsel dinamiklerle şekillenmiş, gerçek manasıyla katılımcı ve kültürel çoğulculuğu esas alan bir süreçten bahsediyoruz. Diğer tarafta tepeden inmeci, tek tipleştirici, elitler eliyle topluma dayatılan bir projeden bahsediyoruz. Bu toplum, bu millet, esas itibarıyla modern dönemde Batı dışı toplumlar, bu tepeden inmeci dayatma girişimlerinden, suni kültürel modernleşme projelerinden çok çekti" diye konuştu. "Bizlerin bir kültürel hegemonyaya karşı bir başka kültürel hegemonyaya değil, gerçek bir kültürel seferberliğe ihtiyacımız var" Programda bir anısını da anlatan Altun, "Bir gün İstiklal Caddesi’nde bir kitapçıya girdim. Hemen girişte müşterilerin en iyi göreceği yerde, terörün övüldüğü, terör propagandası yapılan kitapların sergilendiği bir tezgahla karşılaştım. Türkiye’nin kültür ve yayın dünyasını yansıtmayan ve yayın dünyasındaki çoğulculuktan eser taşımayan o ’tezgah’ bence bir ’kültürel hegemonya’ gösterisiydi. Tezgahın fotoğrafını çektim ve o fotoğrafı sosyal medyada ’Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek’ mesajıyla paylaştım. O mesajın üzerinden sanırım 8 sene geçti. Şunu açıkça söylemeliyim ki; o gün hangi çizgideysem bugün de aynı çizgideyim. O gün olduğu gibi bugün de Türkiye’nin renklerini, Türkiye’nin çoğulculuğunu gerçek manada yansıtan bir kültürel zemine, gerçek manada bir çoğulculuğa ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. O gün olduğu gibi bugün de bizlerin bir kültürel hegemonyaya karşı bir başka kültürel hegemonyaya değil, aksine gerçek manada bir kültürel etkileşim zeminine, gerçek bir kültürel seferberliğe ihtiyacımız olduğunu savunuyorum. O gün olduğu gibi bugün de kendinden olmayanı ötekileştiren, dışlayan, hakaret eden, mahalle baskısı uygulayan ’sözüm ona kültür entelijansiyasına’ karşı bizlerin kültürel çoğulculuğu, kültürel sahiciliği savunmamız gerektiğini iddia ediyorum. O gün de, bugün de terörü övenlerin, sözüm ona ’devrimci şiddet’ adı altında terör propagandası yapanların, vandalizmi romantize edenlerin yazıp çizdiklerinin ’Türkiye gerçeği’ diye yansıtılmasının, açık ve net bir kültürel faşizm olduğuna dikkat çekiyorum. Ve bunlarla mücadele edeceğiz, etmeliyiz diyorum. Bu mücadeleyi vermeye mecburuz. Ömrünü bilime, kültüre adamış rahmetli Fuat Sezgin hocamız ’Bizler, köksüz değiliz. Derinlere kök salan bir medeniyete beşiklik etmişiz. Fakat uzun yıllar bu medeniyetin görmezden gelindiğini, hakkının yenildiğini ve yaptıklarının elinden alındığını gördüm’ derken bir çağrı yapıyordu. Bir uyanış çağrısıdır, bir seferberlik çağrısıdır. Ve bu seferberliğin de merkez üssü Anadolu’dur, Türkiye’dir. Türkiye 22 yılda bir yandan büyük badireler atlattı, öte yandan devasa atılımlar gerçekleştirdi. Vesayet odaklarıyla, terör örgütleriyle, bunları himaye eden uluslararası güçlerle hesaplaştı. Batıcı hegemonyayı tahtından indirdi. Türkiye kendi ad ve hesabına siyaset ve strateji üretmeye başladı. Bu süreçte Türkiye dönüştü, dönüştükçe de milletimiz kazandı. Türkiye büyüdü, özgürleşti, daha müreffeh hale geldi. Batıcı hegemonya ile birlikte Batıcı modernleşme paradigması da, bu paradigmanın içinden konuşarak topluma kültürel hegemonya dayatan imtiyazlı elitler de meşruiyet zeminini yitirdi" dedi. "Göreve geldiğimizden bu yana yaklaşık 8 bin eseri ülkemize, yani ait olduğu topraklara getirdik" Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy ise yaklaşık 8 bin tarihi eserin ait olduğu topraklara geri getirildiğini belirterek, "Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yürüttüğümüz projelerle kültürel mirasımızı yalnızca korumakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası alanda daha görünür hale getirmek için çalışıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanındaki müzeler, arkeolojik kazılar, restorasyon projeleri ve sanat etkinlikleri ile medeniyetimizi maziden atiye ulaştırıyoruz. Bu kadim topraklara ait eserleri dünyanın neresinde olursa olsun gidip alıyoruz. Dünyanın herhangi bir yerinde eğer Türkiye’ye ait bir eser sahibiyseniz artık biliyorlar ki Türkiye bunu gelip sizden alacak Bu kararlı takibimiz neticesinde eser sahipleri de artık bize ait olanı iade etmeye başladılar. Göreve geldiğimizden bu yana yaklaşık 8 bin eseri ülkemize, yani ait olduğu topraklara getirdik. 2018’den bu yana 204’ü hiç kütüphane olmayan yerlerde sıfırdan yapılan olmak üzere toplamda 524 kütüphaneyi hizmete açtık. Bu yıl Bakanlığımıza bağlı olarak hizmet veren kütüphane sayısı bin 296’ya ulaştı. Ülkemizin kültür mirasını UNESCO Geçici Miras Listesi’ne kaydettiriyoruz. Ne mutlu ki bizlere 2018 yılı da dahil olmak üzere dört alanımız listeye dahil edildi. Ülkemiz çabalarımızın bir karşılığı olarak UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listeleri’nde 30’a ulaşan kültürel değeriyle en çok unsur kaydettiren ikinci ülke haline geldi" diye konuştu.
Başkan Zeyrek Akhisar’da STK temsilcileri ile buluştu
08 Kasım 2024 Cuma - 00:08 Başkan Zeyrek Akhisar’da STK temsilcileri ile buluştu Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Akhisar ilçesinde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Her hafta gerçekleştirdiği ilçe ziyaretleriyle vatandaşlarla bir araya gelen ve sorunları yerinde dinleyen Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, bu hafta Akhisar ilçesini ziyaret etti. Akhisar Belediyesi Meclis Salonu’nda, Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Başkan Zeyrek ve Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu’ya CHP Akhisar İlçe Başkanı Hayriye Hacet de eşlik etti. "Sözlerimizi yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyorum” Sivil toplum örgütleri temsilcileriyle bir araya gelen Başkan Zeyrek, verdiği sözleri tutmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek sözlerine başladı. Başkan Zeyrek, “Gittiğimiz diğer illerde ve ülkelerin şehirlerinde biz hep özenen taraf olduk. Manisa’da bunlar olsa, Manisa bunlardan eksik kalmasın diye keşkeleri yaşardık. Geldiğimiz ilk günden beri özenen değil özenilenlerin şehri olması için çok büyük gayret ve çaba içerisindeyiz. Sosyal belediyecilik anlamında Türkiye’de, Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliği diye bir gerçek var. Bunun en büyük yansıması sosyal belediyeciliktir. Kent Lokantası, yaklaşık 8-10 yıldır ülkenin her yerinde vardı ama Manisa’mda yoktu. Halk Mandra, Halk Ekmek, birçok belediyemizde vardı. Ulaşımda annelere, 65 yaş üstü vatandaşlarımıza, öğrencilerimize her yerde destekler vardı, maalesef Manisa’da bunların hiçbiri yoktu. Bunları var etmek için başladık sürece. Bunlar için pilot bölgeler belirledik. İnternet ve telefonların çekmediği 400 mahallemiz var. Burada Akhisar’ı pilot bölge olarak belirledik. Şu anda 75 mahalleye internet ve altyapı hizmetini sunmuş haldeyiz. Ücretsiz olarak bu hizmeti verirken şunu amaçladık. Orada bulunan vatandaşların sosyal hayatlarını güçlendirerek, kırsaldan kent merkezlerine olan göçü önlemek istiyoruz. Bir diğer amacı ise ücretsiz online dershaneyi başlattık. Okullara gitmekte zorlanan gençlerin ayağına dershane hizmetini götürmek gibi bir hedefimiz ve hayalimiz vardı. 147 mahallemizde içme suyu yoktu. Bu çağda yaşıyoruz, içme suyu hattı döşenmemiş. Proje kapsamında 127 mahallemize içme suyu hattı götürdük” dedi. “Amaç, sorunların çözümü için ortak aklı oluşturmak” Geride bıraktığı süre içinde her haftanın bir gününü bir ilçede geçirdiğini hatırlatan Başkan Zeyrek, “Bunu yapmamdaki amaç, sorunu yerinde görerek, birlikte çözebilmek ve ortak aklı oluşturmaktır. Maalesef Manisa’mda bu zamana kadar ortak akılla yürütülen bir belediye olmadı. Bugün de burada birlikte olmamızın en büyük amacı, Akhisar’ın ve sizlerin sorunlarını dinlemek ve çözümleri noktasında ortak aklı oluşturmak. Biz Manisa’da artık ortak aklı oluşturuyoruz. Geçtiğimiz aylarda nasıl bir yönetim şekli olacağına yönelik bir sunumumuz oldu. Bu sunumda ‘Gelin şehri birlikte yönetelim, şehrin yönetiminde sizler de pay sahibi olun, fikir sahibi olun’ dedim. Bu şehrin yönetiminde de ben sizlerden fikirlerinizi almak istiyorum. Bu fikirler doğrultusunda projeler oluşturmak istiyorum. Bu birliktelik ve bütünlüğümüzde, bize ışık tutacak noktanın bu toplantılar olduğunu biliyorum. Burada Akhisar’ımızda bizden önceki dönemde başlayan bisiklet yolumuz vardı. Öncelikle bu bisiklet yolunu ivedilikle tamamlayıp, oradaki çalışmaları bitirdikten sonra alışveriş merkezinin yanına yapılacak kreş ile birlikte projeyi sonlandırmayı hedefliyoruz. Projeyi de en hızlı şekilde ilerletiyoruz. Önümüzdeki aylarla da Akhisar’ımızın hizmetine sunacağız. Akhisar’ımızın en büyük sorunların biri ring yoluydu. Besim Dutlulu başkanım ile birlikte bir protokol yaptık. Bitümü biz veriyoruz, asfaltı Besim Başkanımızın ekibi yapıyor. Ortak işçilik ile birlikte ring yolunun altyapısını tamamladıktan sonra Akhisar’ımızın hizmetine sunmak istiyoruz” diye konuştu. “3 mahallenin yağmur suyu altyapısını değiştiriyoruz” Başkan Zeyrek, Akhisar’da yağmur sonrası oluşan olumsuzları gidermek için çalışmaların devam ettiğinin bilgisini verdi. 3 mahallede çalışmaların devam ettiğini söyleyen Başkan Zeyrek, “Ben biliyorum ki Akhisar’da, her yağmur sorun oluyordu, bunları bir daha yaşatmamak için söz vermiştim. Şu anda 3 mahallemizde altyapı yağmur suyu projelerimizi tekrar değiştiriyoruz. Yeni baypaslarla birlikte inşallah bu kış, sel baskınlarının en aza indirgendiği bir dönem olacak” dedi. “Akhisar için 2025 projelerini görüştük” Başkan Zeyrek, Akhisar’ın sorunlarının çözümü konusunda toplantılar gerçekleştirdiklerini söyleyerek, “Bu toplantılarda Akhisar’ımıza 2025 yılında neler yapabileceğimiz konusunda birçok noktada mutabık kaldık. Biz, sizlerle burada bir araya gelerek bu projeleri daha da geliştirmek istiyoruz. Eksik kaldığımız yerleri sizinle birlikte tamamlamak istiyoruz. Biz Manisa’da yaşayan 1 buçuk milyonluk çok güzel bir aileyiz. Bu ailenin her ferdinin söz hakkı vardır ve hepimizin bir tane ortak noktası var. O da Manisa’yı yaşanılabilir, örnek bir kent haline getirmek ve hak ettiği değeri kazandırmaktır. Başka hiçbir amacımız ve hedefimiz yoktur. Biz bunları yaparken de kendi cebimizdeki paralarla yapmıyoruz. Hepimizin verdiği vergilerle, devletimizin bize emanet ettiği parayı sadece halkımız için harcıyoruz. Bu parayı harcarken benim yanımda çalışan her insan şunu bilir, attığı her imzada, içtiği bir bardak su da bile dağ köylerinde yalınayak dolaşan çocukların hakkı ve vebali vardır. Biz bu hakka sahip çıkacağız ve bunu her zaman koruyacağız. Halkın parasını her zaman için halk için harcayacağız. Geçtiğimiz 6 aylık süreçte, Cumhurbaşkanlığının kısıtlama tedbirleri var. Bizi bu kadar kısıtlayan tedbirler olmasına rağmen, geçtiğimiz 6 aya bakıyorum, bence iyi bir yol kat ettik. Bu yolu kat ederken, parayı nerden buluyorsunuz diye soruyorlar. Devletimizden gelen para ile maaş ödüyoruz, elektriği, suyu ödüyoruz. Kalan çok az para ile hizmet etmeye çalışıyoruz. Biz parayı şuradan buluyoruz. Biz artık halkın parasını ranta değil halk için harcıyoruz. Bu yüzden sizlerle birlikte olmak benim için çok önemli. Gerçek sorunları konuşalım, çözümü noktasında da birbirimizi takip edelim. Birliğimizi devam ettirelim. Bu birliğimiz Akhisar’a hizmet olarak dönecektir. Sizin fikirleriniz Akhisar’a hizmet olarak dönecektir” diye konuştu. Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sami Karaoğlan, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in yaptığı ziyaretten dolayı duyduğu memnuniyeti ifade etti. Başkan Karaoğlan, “Başkanımızı tekrar burada görmekten mutluyuz. Büyükşehir Belediye Başkanı’nı çok sık görmeye alışık değiliz. Bunun için teşekkür ederiz” dedi.
Bakan Kacır: "Savunma sanayi Türkiye’de yüksek teknolojiye geçişin lokomotif sektörü oldu"
07 Kasım 2024 Perşembe - 21:24 Bakan Kacır: "Savunma sanayi Türkiye’de yüksek teknolojiye geçişin lokomotif sektörü oldu" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Savunma sanayi Türkiye’de yüksek teknolojiye geçişin lokomotif sektörü oldu. Dolayısıyla buradaki elde edilen kazanım tüm sektörlerin hızla yaygınlaşması, Türkiye için sanayi politikasında temel yaklaşımların başında geliyor" dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığın bütçesine ilişkin sunum yaptı. Sunum sonrası milletvekilleri, bütçe üzerine görüşlerini bildirerek Bakan Kacır’a eleştiride ve öneride bulundu. Kacır, ardından milletvekillerinden gelen soruları yanıtladı. “İmalat sanayindeki gelişimin diğer ülkelere mukayesesi nedir” şeklindeki soruya ilişkin Kacır, “AK Parti iktidarları döneminde imalat sanayimizin katma değerinin dünyadaki imalat sanayi katma değeri içindeki payı yüzde 0,7’den 1,33’e yükseldi. Yani imalat sanayinin katma değerinin dünyadaki payını iki misline çıkarmışız. Bir Türkiye’nin üzerine adeta bir Türkiye ilave ettik. 2020 yılından bu yana toplam istihdam 26 milyondan 32 milyona yükselirken, sanayi istihdamı 5 milyon 480 binden 6 milyon 730 bine yükseldi. Yani 1,3 milyon sanayimizde ilave istihdam oluşturduk. Pandemi öncesinde işsizlik oranlarımız 2019 yılı itibariyle yüzde 13,7 iken bugün yüzde 8,5 işsizlikten söz ediyoruz” diye konuştu. “İmalat sektöründe yeni kurulan ve kapanan şirket sayıları nedir” sorusu üzerine Kacır, “2024 yılında 2 bin 2023 yılında da 3 bin 300 sanayi sicil sahibi işletme sayısında artış olduğunu görüyoruz. 2024 yılında imalat sektöründe kurulan şirket sayısı, 12 bin 600 iken kapanan şirket sayısı 4 bin olarak gerçekleşmiş. Yani kapanandan 8 bin 600 daha fazla imalat sektöründe şirket kuruluşu gerçekleşmiş” ifadelerini kullandı. “2021 yılında KOBİ’lerin toplam kredilerden aldığı pay yüzde 21, 9 iken 2023 yılında yüzde 27,5’e yükselmiş” KOBİ’lerin Türkiye’deki finansman imkanlarından aldıkları pay ve KOBİ kredilerinde takibe düşen kredi oranlarıyla ilgili soru üzerine Kacır, “2021 yılında KOBİ’lerin toplam kredilerden aldığı pay yüzde 21, 9 iken 2023 yılında yüzde 27,5’e yükselmiş. Yine ticari kredilerden aldığı pay 24,7’den 2023’te 35,7’ye çıkmış. Takipteki kredi oranı ise bu yıl yüzde 1,81 düzeyinde. Yani yüz liralık kredinin 1,81 lirası takibe düşmüş. 2023 sonu itibariyle de bu oran 1,78’di Dolayısıyla geçen yılla bu yıl arasında takipteki krediler açısından önemli bir kötüye giriş olmadığını açıklıkla ifade edebiliriz. Geçmişte diğer sektörleri de desteklemesi konusunda kararlar almıştık. 2024 yılının Ocak -Ekim arası dönemde sanayi sektöründe 17 bin 165, hizmet sektöründe 9 bin 213, ticaret sektöründe 12 bin 312 inşaat sektöründe 2 bin 79, KOSGEB desteklerinden yararlanmış” şeklinde konuştu. “Savunma sanayi Türkiye’de yüksek teknolojiye geçişin lokomotif sektörü oldu” “Savunma sanayinde elde edilen kazanımların diğer alanlara transferiyle ilgili neler yapıyorsunuz” şeklindeki soru üzerine Kacır, "Savunma sanayi Türkiye’de yüksek teknolojiye geçişin lokomotif sektörü oldu. Dolayısıyla buradaki elde edilen kazanım tüm sektörlerin hızla yaygınlaşması, Türkiye için sanayi politikasında temel yaklaşımların başında geliyor. Biz de bir yandan sanayi işbirliği projelerinde, tramvay araçlarından, rüzgar tribünlerine kadar pek çok kamu yatırımında yerli sanayinin gelişmesi yaklaşımını uygulamaya alırken bir yandan da özel sektörün savunma sanayindeki birikimi sivil sahalara transfer etmesine dönük yatırımlarını teşvik ediyoruz. Bugün TOBB Ankara’da bir araştırma merkezi kurmuş durumda. Bu merkez akıllı araç teknolojileri alanında çalışan bir merkez” dedi. “Hiçbir destek programımızda herhangi bir şirketin kayrılması söz konusu olamaz” Bakanlık olarak verilen teşviklerle ilgili soru üzerine Kacır, “Bu teşviklerde siyasi kayırma ithamı elbette tümüyle reddettiğimiz bir şeydir. Asla bizim hiçbir destek programımızda herhangi bir şirketin kayrılması söz konusu olamaz. Ayrıca bizim desteklediğimiz ve teşvik ettiğimiz hiçbir şirketin, siyasi görüşüyle ilgilenmeyiz. Siyasi görüşünü bilmeyiz. Bunların arasında parlamentoda grubu bulunan partilere üye insanlar olabilir. Bunlarla da siyasette hiçbir şey olmayan insanlar olabilir. Onların bu ülkeye kattıkları değer bizim için baş tacıdır. Gerçekleştirdikleri yatırım, üretim, sağladıkları istihdam, ihracat bizim için baş tacıdır. Ve bu yaklaşımımızdan da taviz vermeyeceğiz. Biz hiç kimseyi herhangi bir partinin mensubu olduğu için desteklemiyoruz. Hiç kimseyi bir partinin mensubu olduğu için de desteklemekten asla imtina etmeyiz” cevabını verdi.