ASAYİŞ - 15 Kasım 2024 Cuma 13:24

Aracını üzerine sürdüğü kuzeninin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına neden olan iş adamına 40 yıl 6 ay hapis cezası

A
A
A
Aracını üzerine sürdüğü kuzeninin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına neden olan iş adamına 40 yıl 6 ay hapis cezası

Muğla’nın Fethiye ilçesinde aracını kuzenlerinin üzerine sürerek bir kuzeninin ölümüne, onun eşi ile diğer kuzeninın de yaralanmasına neden olmaktan tutuklu yargılanan iş adamı, 40 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.


Fethiye’nin Karaçulha Mahallesi’ndeki yaş sebze ve meyve halinde 13 Eylül 2023 tarihinde meydana gelen olayda Murat Erdoğan, bir gün önce kavga ettiği bir akrabası ile ilgili kamera görüntülerini almaya kuzenlerinin yanına gitti. Burada çıkan tartışma sonrası aracına binen Erdoğan, iddiaya göre aracını kuzenlerinin üzerine sürdü. Murat Erdoğan’ın aracı ile çarptığı kuzeni Bilal Erdoğan hayatını kaybederken, eşi Fatma Erdoğan ile diğer kuzeni Alaaddin Erdoğan da yaralandı. Yakalanarak tutuklanan şahıs hakkında Fethiye 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 1 müebbet ve kasten 5 kişiyi öldürmeye teşebbüsten de 50 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı.


Fethiye 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık Murat Erdoğan cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, tutuksuz sanık oğlu M.E. ile müştekiler Fatma Erdoğan, Alaattin Erdoğan, Mustafa Cevher Erdoğan, Aziz Erdoğan, Emine Erdoğan, Arif Erdoğan, Ebru Erdoğan, Emine Nur Erdoğan ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. Duruşmaya tutuksuz sanıklar A.E., H.K. ve Ö.A. ise katılmadı. Duruşmada savcının mütalaasını okumasının ardından mahkeme başkanı, sanıkların mütalaaya karşı savunmalarını yapmalarını istedi.


Fatma Erdoğan, tüm sanıklardan şikayetçi olduğunu tekrarlayarak, olayda eşinin öldüğünü, çocuklarıyla birlikte yalnız ve kendisinin sakat kaldığını belirterek, "Katil ve sanıklar en ağır şekilde cezalandırılsın" ifadelerini kullandı.


Diğer müştekiler Ebru Erdoğan, Alaaddin Erdoğan, Emine Nur Erdoğan, Aziz Erdoğan, Mustafa Cevher Erdoğan, Arif Erdoğan ve Emine Erdoğan da önceki beyanlarını tekrar edip, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep ettiler.


Tutuklu sanık Murat Erdoğan, yaklaşık 1 saat süren savunmasında pişmanlığını dile getirip, akrabalarından özür diledi. Sanıkların avukatı Ahmet Onaran ve sanığın kızı Ümran Özge Erdoğan ise olay anı görselleri ile yaşananları anlatıp, olayda kasıt olmadığını, karşı tarafın aracın önüne geçip tahrik ve tehditlerde bulunmalarından dolayı sanığın kaçma refleksinden bu olayın meydana geldiğini ileri sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.


Son sözü sorulan sanık Murat Erdoğan, "Büyük pişmanlık içindeyim. Kimseye husumetim yoktur. Yüce Türk adaletine güveniyorum. Suçsuzum. Beraatımı ve tahliyemi istiyorum" dedi.


Mahkeme heyeti, 25 dakikalık aranın ardından karanını açıkladı. Mahmeke, tutuklu sanık Murat Erdoğan’ı kuzeni Bilal Erdoğan’ı kasten öldürmekten dolayı müebbet hapis cezasına çarptırırken, haksız tahrik indiriminde bulunup cezasını 18 yıl hapse çevirdi. Mahmeke, Fatma Erdoğan’a karşı kadına karşı öldürmeye teşebbüsten de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmederken, bu cezayı haksız tahrik indirimleri ile 15 yıl hapis cezasına çevirdi. Tutuklu sanık Murat Erdoğan’ın diğer kuzeni Alaaddin Erdoğan’a yönelik kasten öldürmeye teşebbüsten müebbet hapis cezasını da haksız tahrik ve diğer indirimleri uygulayıp 7 yıl 6 ay hapis cezasına çeviren mahkeme, sanığı toplam 40 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırırken, diğer müştekilerin cezalandırılma taleplerinden ise beraat kararı verdi. Duruşmada tutuksuz sanıklar için de beraat kararı verilirken, Murat Erdoğan’ın tutukluluğunun devamına hükmedildi.


Tutuklu sanık Murat Erdoğan’ın avukatlarının cezalara karşı itirazda bulunup, istinaf mahkemesine başvuracakları öğrenildi.



Aracını üzerine sürdüğü kuzeninin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına neden olan iş adamına 40 yıl 6 ay hapis cezası

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya MATSO Başkanı Güngör: “Yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar 10 Ocak 2025’e ertelendi” MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Oda olarak yaptıkları girişimler neticesinde tüm kartlı ödemelerin Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlar (YN ÖKC) ile yapılması zorunluluğunun, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 10 Ocak 2025 tarihine ertelediğini söyledi. Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) tarafından yapılan girişimler sonucunda banka POS cihazlarının kullanımının sona ermesi ve Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlar (YN ÖKC) ile yapılması ile yapılması zorunluluğu, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 10 Ocak 2025 tarihine ertelendi. MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Oda olarak tüm kartlı ödemelerin YN ÖKC ile yapılması zorunluluğunun ertelenmesi için girişimlerde bulunduklarını belirterek iş dünyasının sesine kulak vermesinden dolayı Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığına teşekkür etti. “Üyelerimizden döviz ile tahsilatlar konusunda talepler gelmektedir” Manavgat’ın bölgenin ve ülkenin en önemli turizm merkezlerinden birisi olduğunu ve turizmde önemli bir paya sahip olduğunu vurgulayan Başkan Güngör, döviz ile yapılan tahsilatlara ilişkin ve YN ÖKC ile ilgili çok sayıda talep aldıklarını ve bu taleplerin çözümü için ilgili mercilere girişimde bulundukları söyledi. Güngör, şu ifadeleri kulandı: “Üyelerimizden dövizle tahsilat yapılamadığına dair çok sayıda şikayetler tarafımıza iletilmiştir. Turizm sektöründe önemli bir paya sahip olan ilçemizdeki işletmelerin karşılaştığı bu sorun, odamız tarafından ilgili yetkili mercilere yazılı ve sözlü olarak bildirilmiş, söz konusu düzenlemenin oluşturabileceği olumsuz etkiler aktarılmıştır. Bu kapsamda; Odamızın girişimleri sonucunda Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 14.11.2024 tarih ve E-12436462-195.01-90584 sayılı yazısı ile banka POS cihazlarının kullanımının sona ermesi ve tüm kartlı ödemelerin YN ÖKC yapılması zorunluluğu, 10 Ocak 2025 tarihine ertelenmiştir. MATSO olarak üyelerimizin talep ve sorunlarının çözümü doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.”
Kayseri Başkan Yalçın: “Şehirlerin yaşanan mekanlar olma şartlarından biri de sosyal, kültürel ve spor mekanlarına sahip olmasıdır” Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın; katıldığı bir spor salonu açılışında yaptığı konuşmasında, “Şehirlerin yaşanan mekanlar olma şartlarından biri de sosyal, kültürel ve spor mekanlarına sahip olmasıdır” dedi. Düzenlenen açılış törenine AK Parti Kayseri Milletvekilleri Şaban Çopuroğlu ile Dursun Ataş, Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, Vali Yardımcısı Erkan Kaçmaz ve vatandaşlar katıldı. Programda açılış konuşması yapan Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın; "Şehirlerin artık yaşanan mekanlar olabilmesinin en önemli şartlarından biri de sosyal, kültürel ve spor faaliyetlerin yapılacağı mekanlara sahip olmasıdır. Burada sadece devletin ve belediyelerin yapmasını beklemeksizin, özel sektörün de bu işlerde elini taşın altına koyması ve bu sektörü canlandırması ayrıca bu kardeşlerimin cesaretini gösteriyor. Onlara da teşekkür ediyorum. Büyükşehir belediyemizin katkıları ve özel gayretleri ile 2024’de Kayseri, spor şehri ilan edildi. Aynı zamanda Talasımız da 2022, 2023 ve 2024’te hem U14 hem U19 hem de Türkiye Şampiyonlukları olarak amatör kümeden profesyonel kümeye geçen Talasgücü Belediyespor ile destek olmaya, spor yapmak isteyenlere her türlü mekanımızı hazırladık. Bununla beraber şimdi 3. Lig’de devam ediyor Talasgücü Belediyespor. Bununla beraber çocuklarımızın sporcu fabrikası diye kayıt oldukları ve şu anda yaz-kış, gece-gündüz devam eden spor faaliyetlerimizi de burada anmak isterim” dedi. AK Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş da, "Tabi ki şehirler gelişiyor. Gerçekten de içinde Kayseri’nin en gelişmiş ilçesi de Talas. Burada başkanımızın emeğini esirgememek lazım, ona da teşekkür ediyoruz. Böyle mekanların çoğalması gençlerin sokaktaki kötü alışkanlıklardan uzak durması, böyle mekanlarda sağlam bir vücuda sağlam bir kafaya, sağlam bir düşünceye sahip olmalarını sağlayacaktır. Başkanımız ’Kayseri Spor Şehri olarak anıldı’ dedi. Bu tür mekanların çoğalması gerekiyor. Talas’ta da gördüğüm kadarıyla çoğalıyor, önü açılıyor. İnşallah gençlerimizi sokaktaki kötü alışkanlıklardan uzak tutarlar” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından protokol tarafından kesilen kurdele ile spor salonu açıldı.
Antalya 20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) tarafından düzenlenen 10. Avrasya Acil Tıp Kongresi ve 20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı. Türkiye’den bir prodüksiyon ve teknoloji şirketi tarafından geliştirilen ALARA X’in açılışında yer aldığı, “Acil Servisler Değişiyor” temasıyla katılımcılarla buluşan kongrede konuşan TATD Başkanı Doç. Dr. Bülent Erbil, “Türkiye’de acil servis için değişen dinamiklerimiz artık daha kritik, daha kırılgan ve daha kalabalık. Acil servislerdeki artan kalabalık ve sorunların ‘buz dağının görünen kısmı’ olduğunun bilincinde olarak, sağlık sisteminin bütününe odaklanılması gerektiğini ve acil servislerin dar alanda sıkışıp kalmadan yönetilmesi gereken özel ve ayrıcalıklı alanlar olduğunu hatırlatmak isteriz” dedi. Kıtaları birleştiren kongre olarak lanse edilen 10. Avrasya Acil Tıp Kongresi ve 20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da gerçekleşiyor. IAMX.Live ilk dijital karakteri olan ALARA X’in online katılımla açılışını yaptığı programa, çok sayıda uluslararası konuk katılım sağlarken, etkinlik sırasında müzik dinletisi yapıldı ve halk oyunları performansı sergilendi. 21 farklı ülkeden, 70 farklı şehirden konuşmacı ve dernek başkanının katılımıyla düzenlenen kongrede, 45 panel, 4 açık oturum, 5 ED Masterclass, 6 uydu sempozyumu, 4 kurs ve acil tıbbı bir adım ileriye taşıyacak projelerin sektörün önde gelen isimleriyle geliştirileceği EMATHON ve kritik hasta yönetme becerilerinin gözden geçirileceği INNOVEM gerçekleştirilecek. “Toplumun yüzde 25’i ile yüzde 30’u arasında değişen oranlarda acil sağlık hizmetine başvuruluyor” Türkiye Acil Tıp Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Bülent Erbil, kongrede acil hekimlerinin önemini anlattıklarına işaret ederek, acil servislerin toplumun sağlık güvenlik ağını oluşturduğunu ifade etti. Erbil, “Acil servisler, acil sağlık hizmetleri, toplumun sağlık-güvenlik ağını oluşturuyor. Bu kavram bizim için çok önemli. Çünkü; 7/24 hizmet veren, herkesin başına gelebilecek sıkıntılarda başvurabileceği, Türkiye’nin her şehrinde var olan hastanelerin acil servisleri, bir güvenlik ağ işlemi görüyor. Acil servisler, depremlerde, pandemide, herhangi bir kazada, acil olarak yaşadığınız her şey de başvurabileceğiniz, 7-24 açık kapı. Türkiye’de, toplumun poliklinik olarak başvuru sayısının en yüksek olduğu yerlerden biri. Toplumun yüzde 25’i ile yaklaşık yüzde 30’u arasında değişen oranlarda acil sağlık hizmetine başvuruluyor. İnsanların acil sağlık hizmetine başvuru nedeni, oradaki memnuniyetinden kaynaklanıyor. Oranlar yüksek gelebilir ama toplumun güvendiği bir alan var. Bu alan, yoğun olabilir, karmaşık olabilir, her gün değişiyor olabilir ama insanlar buraya başvuruyor” şeklinde konuştu. “Türkiye’de Acil Servis yönetim ilkeleri, sil baştan düzenlenmeli mi?” Acil servislerin, sağlık sisteminin güvenlik ağı, toplum sağlığının sigortası olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bülent Erbil, acillerin, bütüncül ve eksiksiz sağlık bakımının yapıldığı alanlara dönüştüğünü kaydetti. Erbil, “Hastalar, yakınmalarının tıbbi tanımla ‘gerçek acil’ olmadığı durumlarda dahi, sağlık hizmetine erken ulaşmak ve hatta rutin bakımları için yardım istemek üzere acil servislere daha fazla başvurmaktadır. Türkiye’de Acil Servis yönetim ilkeleri, sil baştan düzenlenmeli mi? Türkiye’de acil servis için değişen dinamiklerimiz artık daha kritik, daha kırılgan ve daha kalabalık. Acil servislerdeki artan kalabalık ve sorunların ‘buz dağının görünen kısmı’ olduğunun bilincinde olarak, sağlık sisteminin bütününe odaklanılması gerektiğini ve acil servislerin dar alanda sıkışıp kalmadan yönetilmesi gereken özel ve ayrıcalıklı alanlar olduğunu hatırlatmak isteriz. Acil Tıp uzmanları sağlık sisteminde kilit görevi üstenmeye devem edecektir” dedi. “Acil Servisler Değişiyor” Doç. Dr. Bülent Erbil, acil servislerin, sağlık sisteminin en ön cephesinde yer alarak bir ‘güvenlik ağı’ işlevi sağlamanın yanı sıra erişilebilir, zamanında ve yüksek kaliteli Acil Tıp hizmeti verdiğinin altını çizdi. Giderek artan hasta yükü, değişen hasta profilleri, yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve pandemi gibi küresel sağlık sorunlarının da acil servislerde önemli değişimlere yol açtığını dile getiren Erbil, şu ifadelere yer verdi: “Bu değişimlere ayak uydurmak ve acil serviste en yüksek kalitede hasta bakımı sunabilmek için bilgi ve becerilerimizi sürekli geliştirmemiz gerekmektedir. Bu yılki kongremizin teması bu nedenle ’Acil Servisler Değişiyor’ olarak kongre bilimsel programına entegre edilmiştir. Her yıl acil servislerde yaşadığımız olaylar, teknolojik ve sağlıktaki gelişimler bizi farklı kılıyor. Kullanım alanımıza çok yeni teknolojiler geliyor, yapay zeka artık hastanelerde kullanılmaya başlandı. Bu konuda acil servislerin içerisindeki işleyişler, hasta bakış niteliğimiz değişti. Kişiselleşmiş hasta bakımımız, kişiselleşmiş acil sağlık bakımları oluştu. Acil servislerin yapısı da değişti. Artık, kritik hasta bakımının önemini biliyoruz. Acil servislerin en önemli özelliklerinden biri de alandan acil servise, acil servisten yoğun bakıma, ameliyathaneye ve servise geçen bir süreçte, her alanın güçlendirilmesi gerektiğini çok iyi biliyoruz.” Çevre dostu uygulamalar ön plana çıkartıldı TATD Başkanı Doç. Dr. Bülent Erbil, dernek olarak bilimsel bilgiyi paylaşma ve aktarma konusunda yeni yaklaşımlar geliştirmede her zaman öncü olmayı hedeflediklerini de sözlerine ekleyerek, bu yıl gerçekleştirdikleri kongrede çevre dostu adımlar attıklarını kaydetti. Erbil, “Mevcut ve gelecek nesillere karşı doğal kaynakları koruma ve yaşam kalitesini artırma sorumluluğumuz bulunmaktadır. Kaynakları verimli kullanmanın, yeniden kullanmanın ve geri dönüştürmenin daha iyi bir yarınlar için kendimize meydan okumanın en iyi yolu olduğuna inanıyoruz. Bunun için de etkinliğimiz boyunca çevre dostu uygulamalar ile tüm katılımcılara kongremizde ve bunun devamında sürdürülebilir eylemlere katılmaya davet ediyoruz” diye konuştu. Yapay zeka içerikli oturumlar gerçekleşecek Yapay zeka teknolojilerinin, Acil Tıp’ta da tanısal görüntülemenin yorumlanması, hasta sonlanımının tahmin edilmesi ve hastanın yaşamsal bulgularının izlenmesi dahil olmak üzere sayısız uygulamada kullanıldığını belirten Doç. Dr. Bülent Erbil, “Gelişen teknoloji içerisinde oturumlarda yapay zeka içerikli sunumlar, yapay zekanım kullanım alanlarının acil servise uygulanması konusunda ufuk açan çerçeveler sağlamaya çalışıyoruz. Kongremizde de yapay zeka içerikli oturumlar, uygulamalar, dijital, mikro, fütüristik acil servis tasarımları ve ulusal, uluslararası konuşmacılar bizlerle birlikte olacak” ifadelerini kullandı. TATD’nin sorumlulukları Türkiye Acil Tıp Derneği’nin; EUSEM, ASEM ve IFEM üyesi ilk ve tek “Acil Tıp” derneği olduğunu da söyleyen Doç. Dr. Bülent Erbil, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Kongremizde EUSEM, IFEM, EMRA ve birçok ülkeden dernek ve federasyon başkanı bizlerle birlikte olacak. Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD), acil servislerin işleyişini iyileştirmek ve toplumun her kesimine erişilebilir sağlık hizmeti sağlamak için tüm sorumluluklarını yerine getirmeye hazırdır. Acil servis çalışanlarının özlük haklarının korunması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, hizmet kalitesinin sürdürülebilirliği için vazgeçilmezdir. TATD, acil tıp çalışanlarının özlük haklarının savunucusu olarak, acil servislerde etkin, bilimsel ve çözüm odaklı hasta yönetimini desteklemeye kararlılıkla devam edecek.” Yeşil kongre konsepti Türkiye Acil Tıp Derneği’nin bu yılki kongre sekreterlerinden biri olan Prof. Dr. Neşe Çolak ise etkinliğin çevre dostu kongre konseptine değindi. Yeşil kongre konseptini ilk kez uyguladıklarına dikkat çeken Çolak, “Yeşil kongre derken, biz çevreye duyarlı bir derneğiz ve iklim krizinin, çevre kirliliğinin çok farkındayız. Bununla ilgili bireysel çabalarımız var ama bireysel çabalarımızın ötesinde, kurum olarak da bir şeyler yapıp, bu farkındalığı arttırmak istedik ve bir yerlerden başlamalıydık. Kongre bunun için güzel bir araçtı. Kongreler basılı materyallerin çok olduğu ortamlardır, duyurular, broşürler, kongre kitapçıkları gibi birçok basılı materyal var ve bunlar kongre bitiminde çöp oluyor. Biz bunu istemedik, o yüzden dijitale döndük. Bütün duyurularımızı, bilgilerimizi, programımızı her şeyi dijitale döndürdük. QR kodlar ve cep telefonu üzerinden aplikasyonla katılımcılarımızla paylaştık. Böylelikle çöpe gidecek onlarca kağıdın önüne geçmiş olduk. Artı olarak bütün katılımcılarımız için, Tarım ve orman Bakanlığı’yla iletişime geçerek Orman Genel Müdürlüğü’nden sürdürülebilir nefes kampanyası kapsamında; bir fidanı yanmış bölgeler öncelikli olmak üzere topraklarla buluşturduk ve katılımcılarımıza bununla ilgili bir sertifika gönderilmesini sağladık. Ayrıca, geri döndürülebilir malzemeden hazırlanan kongre çantalarımızın içerisine ata tohumları koyduk ve insanların bu konuda farkındalığının biraz daha artmasını istedik” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Neşe Çolak, tüm çevreci adımlarının yanı sıra kongre öncesinde bir manifesto da yayınladıklarını aktararak, şöyle devam etti: “Konuklarımızı kongreye gelmeden önce motive edebilmek için, bir manifesto yayınladık. Bu manifestoda bütün katılımcılarımıza ve kongre sponsorlarımıza çevreye duyarlı, yeşil bir kongre yapmayı planladığımızı, kendilerinin de buna destek olmalarını, toplu taşımayla veyahut da birlikte gelmelerini, karbonhidrat hızlarını azaltacak önlemler almalarını istedik. Matarayla gelmelerini, kendi sularını damacanadan doldurmalarını istedik. Her küçük etkinin, büyük sonuca ulaşacağını düşünerek bir manifesto öneriler zinciri yaptık. Ve etkisini de görüyorum, bez çantayla gelenleri, matarasıyla gelenleri, karbon ayak izimi azalttım diyenlerin sohbetlerine tanık oluyorum. Bu bizi oldukça mutlu etti. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’yla da iletişime geçerek sıfır atık projesine destek olmak istediğimizi, kongremizde bu temayı da kullanmak istediğimizi belirttik ve bu anlamda sıfır atığı destekleyen geri dönüştürülebilir, yenilebilir enerji kaynaklarının kullandığı ortamları desteklediğimizi gösterdik. Bir de karbon ayak izini ölçen bir program var. Yeşil Kongre temasına tıkladığımız zaman, hem manifesto yazısını hem de karbon ayak izini görebiliyoruz. Kongrenin sonunda, hesaplanan karbon ayak izlerinin sıfırlamak adına bir yatırımımız da olacak.”