SAĞLIK - 15 Kasım 2024 Cuma 15:55

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

A
A
A

Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) tarafından düzenlenen 10. Avrasya Acil Tıp Kongresi ve 20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı. Türkiye’den bir prodüksiyon ve teknoloji şirketi tarafından geliştirilen ALARA X’in açılışında yer aldığı, “Acil Servisler Değişiyor” temasıyla katılımcılarla buluşan kongrede konuşan TATD Başkanı Doç. Dr. Bülent Erbil, “Türkiye’de acil servis için değişen dinamiklerimiz artık daha kritik, daha kırılgan ve daha kalabalık. Acil servislerdeki artan kalabalık ve sorunların ‘buz dağının görünen kısmı’ olduğunun bilincinde olarak, sağlık sisteminin bütününe odaklanılması gerektiğini ve acil servislerin dar alanda sıkışıp kalmadan yönetilmesi gereken özel ve ayrıcalıklı alanlar olduğunu hatırlatmak isteriz” dedi.

Kıtaları birleştiren kongre olarak lanse edilen 10. Avrasya Acil Tıp Kongresi ve 20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da gerçekleşiyor. IAMX.Live ilk dijital karakteri olan ALARA X’in online katılımla açılışını yaptığı programa, çok sayıda uluslararası konuk katılım sağlarken, etkinlik sırasında müzik dinletisi yapıldı ve halk oyunları performansı sergilendi. 21 farklı ülkeden, 70 farklı şehirden konuşmacı ve dernek başkanının katılımıyla düzenlenen kongrede, 45 panel, 4 açık oturum, 5 ED Masterclass, 6 uydu sempozyumu, 4 kurs ve acil tıbbı bir adım ileriye taşıyacak projelerin sektörün önde gelen isimleriyle geliştirileceği EMATHON ve kritik hasta yönetme becerilerinin gözden geçirileceği INNOVEM gerçekleştirilecek.

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

“Toplumun yüzde 25’i ile yüzde 30’u arasında değişen oranlarda acil sağlık hizmetine başvuruluyor”

Türkiye Acil Tıp Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Bülent Erbil, kongrede acil hekimlerinin önemini anlattıklarına işaret ederek, acil servislerin toplumun sağlık güvenlik ağını oluşturduğunu ifade etti. Erbil, “Acil servisler, acil sağlık hizmetleri, toplumun sağlık-güvenlik ağını oluşturuyor. Bu kavram bizim için çok önemli. Çünkü; 7/24 hizmet veren, herkesin başına gelebilecek sıkıntılarda başvurabileceği, Türkiye’nin her şehrinde var olan hastanelerin acil servisleri, bir güvenlik ağ işlemi görüyor. Acil servisler, depremlerde, pandemide, herhangi bir kazada, acil olarak yaşadığınız her şey de başvurabileceğiniz, 7-24 açık kapı. Türkiye’de, toplumun poliklinik olarak başvuru sayısının en yüksek olduğu yerlerden biri. Toplumun yüzde 25’i ile yaklaşık yüzde 30’u arasında değişen oranlarda acil sağlık hizmetine başvuruluyor. İnsanların acil sağlık hizmetine başvuru nedeni, oradaki memnuniyetinden kaynaklanıyor. Oranlar yüksek gelebilir ama toplumun güvendiği bir alan var. Bu alan, yoğun olabilir, karmaşık olabilir, her gün değişiyor olabilir ama insanlar buraya başvuruyor” şeklinde konuştu.

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

“Türkiye’de Acil Servis yönetim ilkeleri, sil baştan düzenlenmeli mi?”

Acil servislerin, sağlık sisteminin güvenlik ağı, toplum sağlığının sigortası olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Bülent Erbil, acillerin, bütüncül ve eksiksiz sağlık bakımının yapıldığı alanlara dönüştüğünü kaydetti. Erbil, “Hastalar, yakınmalarının tıbbi tanımla ‘gerçek acil’ olmadığı durumlarda dahi, sağlık hizmetine erken ulaşmak ve hatta rutin bakımları için yardım istemek üzere acil servislere daha fazla başvurmaktadır. Türkiye’de Acil Servis yönetim ilkeleri, sil baştan düzenlenmeli mi? Türkiye’de acil servis için değişen dinamiklerimiz artık daha kritik, daha kırılgan ve daha kalabalık. Acil servislerdeki artan kalabalık ve sorunların ‘buz dağının görünen kısmı’ olduğunun bilincinde olarak, sağlık sisteminin bütününe odaklanılması gerektiğini ve acil servislerin dar alanda sıkışıp kalmadan yönetilmesi gereken özel ve ayrıcalıklı alanlar olduğunu hatırlatmak isteriz. Acil Tıp uzmanları sağlık sisteminde kilit görevi üstenmeye devem edecektir” dedi.

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

“Acil Servisler Değişiyor”

Doç. Dr. Bülent Erbil, acil servislerin, sağlık sisteminin en ön cephesinde yer alarak bir ‘güvenlik ağı’ işlevi sağlamanın yanı sıra erişilebilir, zamanında ve yüksek kaliteli Acil Tıp hizmeti verdiğinin altını çizdi. Giderek artan hasta yükü, değişen hasta profilleri, yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve pandemi gibi küresel sağlık sorunlarının da acil servislerde önemli değişimlere yol açtığını dile getiren Erbil, şu ifadelere yer verdi:

“Bu değişimlere ayak uydurmak ve acil serviste en yüksek kalitede hasta bakımı sunabilmek için bilgi ve becerilerimizi sürekli geliştirmemiz gerekmektedir. Bu yılki kongremizin teması bu nedenle ’Acil Servisler Değişiyor’ olarak kongre bilimsel programına entegre edilmiştir. Her yıl acil servislerde yaşadığımız olaylar, teknolojik ve sağlıktaki gelişimler bizi farklı kılıyor. Kullanım alanımıza çok yeni teknolojiler geliyor, yapay zeka artık hastanelerde kullanılmaya başlandı. Bu konuda acil servislerin içerisindeki işleyişler, hasta bakış niteliğimiz değişti. Kişiselleşmiş hasta bakımımız, kişiselleşmiş acil sağlık bakımları oluştu. Acil servislerin yapısı da değişti. Artık, kritik hasta bakımının önemini biliyoruz. Acil servislerin en önemli özelliklerinden biri de alandan acil servise, acil servisten yoğun bakıma, ameliyathaneye ve servise geçen bir süreçte, her alanın güçlendirilmesi gerektiğini çok iyi biliyoruz.”

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

Çevre dostu uygulamalar ön plana çıkartıldı

TATD Başkanı Doç. Dr. Bülent Erbil, dernek olarak bilimsel bilgiyi paylaşma ve aktarma konusunda yeni yaklaşımlar geliştirmede her zaman öncü olmayı hedeflediklerini de sözlerine ekleyerek, bu yıl gerçekleştirdikleri kongrede çevre dostu adımlar attıklarını kaydetti. Erbil, “Mevcut ve gelecek nesillere karşı doğal kaynakları koruma ve yaşam kalitesini artırma sorumluluğumuz bulunmaktadır. Kaynakları verimli kullanmanın, yeniden kullanmanın ve geri dönüştürmenin daha iyi bir yarınlar için kendimize meydan okumanın en iyi yolu olduğuna inanıyoruz. Bunun için de etkinliğimiz boyunca çevre dostu uygulamalar ile tüm katılımcılara kongremizde ve bunun devamında sürdürülebilir eylemlere katılmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

Yapay zeka içerikli oturumlar gerçekleşecek

Yapay zeka teknolojilerinin, Acil Tıp’ta da tanısal görüntülemenin yorumlanması, hasta sonlanımının tahmin edilmesi ve hastanın yaşamsal bulgularının izlenmesi dahil olmak üzere sayısız uygulamada kullanıldığını belirten Doç. Dr. Bülent Erbil, “Gelişen teknoloji içerisinde oturumlarda yapay zeka içerikli sunumlar, yapay zekanım kullanım alanlarının acil servise uygulanması konusunda ufuk açan çerçeveler sağlamaya çalışıyoruz. Kongremizde de yapay zeka içerikli oturumlar, uygulamalar, dijital, mikro, fütüristik acil servis tasarımları ve ulusal, uluslararası konuşmacılar bizlerle birlikte olacak” ifadelerini kullandı.

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

TATD’nin sorumlulukları

Türkiye Acil Tıp Derneği’nin; EUSEM, ASEM ve IFEM üyesi ilk ve tek “Acil Tıp” derneği olduğunu da söyleyen Doç. Dr. Bülent Erbil, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Kongremizde EUSEM, IFEM, EMRA ve birçok ülkeden dernek ve federasyon başkanı bizlerle birlikte olacak. Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD), acil servislerin işleyişini iyileştirmek ve toplumun her kesimine erişilebilir sağlık hizmeti sağlamak için tüm sorumluluklarını yerine getirmeye hazırdır. Acil servis çalışanlarının özlük haklarının korunması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, hizmet kalitesinin sürdürülebilirliği için vazgeçilmezdir. TATD, acil tıp çalışanlarının özlük haklarının savunucusu olarak, acil servislerde etkin, bilimsel ve çözüm odaklı hasta yönetimini desteklemeye kararlılıkla devam edecek.”

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

Yeşil kongre konsepti

Türkiye Acil Tıp Derneği’nin bu yılki kongre sekreterlerinden biri olan Prof. Dr. Neşe Çolak ise etkinliğin çevre dostu kongre konseptine değindi.

Yeşil kongre konseptini ilk kez uyguladıklarına dikkat çeken Çolak, “Yeşil kongre derken, biz çevreye duyarlı bir derneğiz ve iklim krizinin, çevre kirliliğinin çok farkındayız. Bununla ilgili bireysel çabalarımız var ama bireysel çabalarımızın ötesinde, kurum olarak da bir şeyler yapıp, bu farkındalığı arttırmak istedik ve bir yerlerden başlamalıydık. Kongre bunun için güzel bir araçtı. Kongreler basılı materyallerin çok olduğu ortamlardır, duyurular, broşürler, kongre kitapçıkları gibi birçok basılı materyal var ve bunlar kongre bitiminde çöp oluyor. Biz bunu istemedik, o yüzden dijitale döndük. Bütün duyurularımızı, bilgilerimizi, programımızı her şeyi dijitale döndürdük. QR kodlar ve cep telefonu üzerinden aplikasyonla katılımcılarımızla paylaştık. Böylelikle çöpe gidecek onlarca kağıdın önüne geçmiş olduk. Artı olarak bütün katılımcılarımız için, Tarım ve orman Bakanlığı’yla iletişime geçerek Orman Genel Müdürlüğü’nden sürdürülebilir nefes kampanyası kapsamında; bir fidanı yanmış bölgeler öncelikli olmak üzere topraklarla buluşturduk ve katılımcılarımıza bununla ilgili bir sertifika gönderilmesini sağladık. Ayrıca, geri döndürülebilir malzemeden hazırlanan kongre çantalarımızın içerisine ata tohumları koyduk ve insanların bu konuda farkındalığının biraz daha artmasını istedik” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Neşe Çolak, tüm çevreci adımlarının yanı sıra kongre öncesinde bir manifesto da yayınladıklarını aktararak, şöyle devam etti:

“Konuklarımızı kongreye gelmeden önce motive edebilmek için, bir manifesto yayınladık. Bu manifestoda bütün katılımcılarımıza ve kongre sponsorlarımıza çevreye duyarlı, yeşil bir kongre yapmayı planladığımızı, kendilerinin de buna destek olmalarını, toplu taşımayla veyahut da birlikte gelmelerini, karbonhidrat hızlarını azaltacak önlemler almalarını istedik. Matarayla gelmelerini, kendi sularını damacanadan doldurmalarını istedik. Her küçük etkinin, büyük sonuca ulaşacağını düşünerek bir manifesto öneriler zinciri yaptık. Ve etkisini de görüyorum, bez çantayla gelenleri, matarasıyla gelenleri, karbon ayak izimi azalttım diyenlerin sohbetlerine tanık oluyorum. Bu bizi oldukça mutlu etti. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’yla da iletişime geçerek sıfır atık projesine destek olmak istediğimizi, kongremizde bu temayı da kullanmak istediğimizi belirttik ve bu anlamda sıfır atığı destekleyen geri dönüştürülebilir, yenilebilir enerji kaynaklarının kullandığı ortamları desteklediğimizi gösterdik. Bir de karbon ayak izini ölçen bir program var. Yeşil Kongre temasına tıkladığımız zaman, hem manifesto yazısını hem de karbon ayak izini görebiliyoruz. Kongrenin sonunda, hesaplanan karbon ayak izlerinin sıfırlamak adına bir yatırımımız da olacak.”

20. Türkiye Acil Tıp Kongresi, Antalya’da başladı

Begüm Aksoy - Fırat Demir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Balıkesir’de üreticilere bilgilendirme yapıldı Balıkesir İl Tarım ve Orman Bölge Müdürlüğü, Balıkesir’in 20 ilçesinde eş zamanlı olarak "Cuma Buluşmaları" düzenledi. Bu buluşmaların odak noktasında tarımsal üretim planlaması, yeni destekleme modelleri ve bakanlığın yol haritası yer aldı. Balıkesir İl Tarım ve Orman İl Müdürü Erkan Alkan, üreticilerle bir araya gelerek, bölge tarım ve hayvancılığına dair önemli bilgiler paylaştı. Yeni Destekleme Modelleri ve Tarımsal Üretim Planlaması Cuma Buluşmaları, tarım ve hayvancılık alanındaki gelişmeleri, yeni destekleme modellerini ve üretim planlamasını değerlendirmek amacıyla gerçekleştirildi. Toplantılarda, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024 yılına yönelik destekleme politikaları hakkında bilgi verildi. Tarımsal üretimin artırılması ve sürdürülebilir hale getirilmesi için yapılacak planlamalar ve devlet desteklerinin kapsamı ele alındı. Erkan Alkan, üreticilere, tarımsal üretim planlamasında yapılması gereken yenilikler ve değişiklikler hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Ayrıca, üreticilerin devlet desteklerinden nasıl yararlanabilecekleri ve destekleme sürecinin nasıl işleyeceği de detaylı bir şekilde anlatıldı. Alkan, "Bakanlığımızın tarım ve hayvancılık politikaları, üreticilerimizin daha verimli ve sürdürülebilir üretim yapmalarını sağlamak amacıyla belirlenmiştir. Bu buluşmalar, üreticilerimize yol gösterici olacak ve destekleme sürecine dair her türlü soruya cevap verecektir" dedi. Üreticilerle Etkileşimli Görüşmeler Buluşmalar, aynı zamanda yerel üreticilerle doğrudan etkileşimli bir platform sunarak, onların görüş ve taleplerini dinleme fırsatı sundu. Üreticiler, tarımsal üretim ve desteklemelerle ilgili sorularını İl Müdürü Erkan Alkan’a yönelttiler. Alkan, tüm soruları yanıtlayarak, üreticilerin ihtiyaçlarına uygun çözüm önerileri sundu.
Kütahya Gazeteci-Yazar İhsan Tunçoğlu, Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis’e kitabını takdim etti Gazeteci-Yazar İhsan Tunçoğlu, Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis’e kitabını takdim etti. Kütahya’da düzenlenen uluslararası etkinliklerde Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Viktor Matis, Gazeteci-Yazar ve Sosyal Yardım ve Kültür Vakfı Başkanı İhsan Tunçoğlu’ndan “Dünyada İlkler ve Sırlar Kenti: Kütahya” kitabını aldı. Macaristan-Türkiye ilişkilerini güçlendiren etkinliklerden biri olan DPÜ Rektörlüğü’nün düzenlediği Uluslararası 100. Yıldönümü Sempozyumu ve Avrupa Birliği büyükelçilerinin Kütahya ve Aizanoi gezisi sırasında gerçekleşen buluşmada Tunçoğlu, kitabını Büyükelçi Matis’e hediye etti. Tunçoğlu, kitabını takdim ederken Büyükelçi Matis’in Türk-Macar dostluğuna önemli katkılar sunduğunu belirterek, "Sayın Büyükelçi Viktor Matis, Türk-Macar dostluğuna unutulmaz destekler vermiştir. Kendisi, Büyükelçi olmadan önce Macaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu ve Ankara Büyükelçiliği’nde üst düzey diplomatik görevler üstlenmiştir. Uzun yıllardır tanışıyoruz. 2019 yılında genç yaşta Büyükelçi olarak atanmış ve o günden beri aktif bir diplomasi yürütmektedir. Ayrıca Türkçe’yi çok iyi bilmekte ve sosyal medyada, özellikle Twitter’da, en çok takip edilen büyükelçilerden biridir" dedi. Tunçoğlu, 3. baskısı yapılan kitabında Macaristan’a geniş bir yer ayırdığını ifade ederek, "Kitabımda Macaristan’la ilgili araştırmalar, yazılar, fotoğraflar ve belgeler bulunuyor. Ayrıca Macaristan Fahri Konsolosu İsmet Güral’ın Türk-Macar ilişkilerine yaptığı katkılara da geniş yer verdim" diye konuştu. Dünyada İlkler ve Sırlar Kenti: Kütahya kitabı, Kütahya’da bir yazar tarafından 3. baskısı yapılan ilk eser olma özelliğini taşıyor.