Son Dakika
|
Pendik sahilinde 100 metre arayla iki şüpheli ölüm
Güllü’nün kızıTuğyan Ülkem Gülter'in ifadesine ulaşıldı
Güllü’nün kızı annesini öldürme suçlamasıyla tutuklandı
Ekrem İmamoğlu’nun hakim karşısına çıkacağı tarih belli oldu
Marmara denizinin dibinde 50 yıllık sır ortaya çıkıyor
Ahmet Çakar ifadesinin ardından serbest bırakıldı
Gaziantep’te hademe 6 yaşındaki öğrenciyi bıçakladı
Esenler’de 5 yaşındaki çocuk çakmakla oynarken evi yaktı
ABD'de evde doğal gaz patlaması: 6 yaralı
İBB Meclisi’nde İSPARK ücretlerine yüzde 62,5’e varan zam kararı
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Qingshui Geothermal Park Reflects Taiwan’s Rise in Renewable Energy
Tayland, Trump'ın ateşkes açıklamasına rağmen Kamboçya'yı F-16'larla vurdu
Pendik sahilinde 100 metre arayla iki şüpheli ölüm
Bakan Fidan: "Filistin, bizim için bir pusuladır"
İhlas Haber Ajansı’nın Taksim muhabiri Sümer Avcı son yolculuğuna uğurlandı
Almanya'da caddeye acil iniş yapan küçük uçak trafik levhasına çarptı: 3 yaralı
Otobüsteki satırlı saldırgan evinde yakalandı
Kahramanmaraş’ta feci kaza: 1 ölü, 1 yaralı
KÜLTÜR SANAT
Emniyetten edebiyata: Emekli polisten ikinci şiir kitabı
13 Aralık 2025 Cumartesi - 18:33:30
Elazığ’ın Maden ilçesinde doğan ve 32 yıl polis memuru olarak görev yaptıktan sonra son görev yeri olan Muğla’nın Bodrum ilçesine yerleşen Zekeriya İlhan, edebiyat yolculuğunu ikinci şiir kitabıyla sürdürüyor. İlhan’ın "Aynadaki Yalan" isimli şiir kitabı, geçtiğimiz aylarda basılarak okuyucuyla buluştu. Lise yıllarında okuduğu şiirlerden etkilenerek yazmaya başlayan emekli polis Zekeriya İlhan, meslek hayatı boyunca yaşadığı ve tanık olduğu olayları mısralarına yansıttı. Bu süreçte yaklaşık 120 şiir kaleme alan İlhan, ilk şiir kitabı "Rüyadaki Vuslat"ı 2021 yılında yayımladı. Emekliliğin ardından edebiyata daha fazla yoğunlaşan İlhan, ikinci kitabı "Aynadaki Yalan"da çocukluk yıllarında yazdığı şiirlere de yer verdi. Kitapta doğa, tasavvuf ve güncel toplumsal sorunlar ele alındı. Zekeriya İlhan, emeklilik sonrası yazma çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, "2023 yılı sonunda emekli oldum. 32 yıl vatana hizmet ettik. Şimdi kelimelerle hizmet etmeye devam ediyorum. Dört yıl aradan sonra ‘Aynadaki Yalan’ okuyucuyla buluştu. Yeni bir şiir kitabı hazırlığım var. Bunun yanında hikaye yazımı için de çalışıyorum" dedi.
13 Aralık 2025 Cumartesi - 16:34
Bakan Ersoy: "15 Aralık, artık dünya takviminde Türk dili için özel bir yer alacak"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "15 Aralık, artık dünya takviminde Türk dili için özel bir yer alacak. Bu, dilimizin bin yıllık yolculuğunun en güzel tescilidir" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, UNESCO’nun 3 Kasım tarihinde aldığı kararla 15 Aralık’ın resmen ‘Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ olarak ilan edilmesini değerlendirdi. Bakan Ersoy yaptığı açıklamada, "UNESCO’nun bu tarihi kararı, Türk dilinin köklü geçmişinin ve zengin mirasının uluslararası alanda tescillenmesi anlamına geliyor. Bu karar, sadece Türkiye için değil, tüm Türk dünyası için gurur verici bir başarıdır" diye konuştu. 15 Aralık tarihinin seçiminin ayrı bir anlam taşıdığına dikkati çeken Bakan Ersoy, "1893 yılında Danimarkalı bilim insanı Vilhelm Thomsen’in Orhun Yazıtlarını çözerek Türk dilinin köklü tarihini bilim dünyasına kanıtladığı gün olan 15 Aralık, artık dünya takviminde Türk dili için özel bir yer alacak. Bu, dilimizin bin yıllık yolculuğunun en güzel tescilidir" ifadelerini kullandı. "Bu başarı, Türk dünyasının birlik ve beraberliğinin somut göstergesidir" Kararın Türkiye Cumhuriyeti ve Türk devletlerinin ortak çalışmasıyla hayata geçtiğini vurgulayan Ersoy, "Bu başarı, Türk dünyasının birlik ve beraberliğinin somut göstergesidir. UNESCO ailesine bu vizyoner kararları için teşekkür ediyor, ortak hazırlık sürecinde emeği geçen tüm Türk devletlerinin temsilcilerini yürekten kutluyorum" açıklamasında bulundu. Bakan Ersoy, kararın Semerkant’ta ilan edilmesinin de ayrı bir önem taşıdığını belirterek, "UNESCO’nun bu kararını Türk kültürünün kadim merkezlerinden Semerkant’ta duyurması, kültürel kökenlerimizle kurduğumuz güçlü bağı bir kez daha gözler önüne seriyor" değerlendirmesinde bulundu. "Dilimiz, kültürümüzün en değerli hazinesidir" Ersoy, UNESCO’ya teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı: "Bu karar, Türk dilinin korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusundaki çabalarımızı küresel ölçekte destekliyor. Dilimiz, kültürümüzün en değerli hazinesidir. Bu tarihi karara vesile olan herkese ve UNESCO’ya şükranlarımı sunuyorum. 15 Aralık artık tüm Türk dünyasının kutlayacağı, dil bilincinin güçleneceği özel bir gün olacak."
13 Aralık 2025 Cumartesi - 16:31
Anadol araçlarının sergilendiği ’Anadol’un Doğuşu Sergisi’ ziyarete açıldı
Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, Ankara Resim Heykel Müzesi’nin bahçesi ve faye alanında Anadol Kulübü işbirliği ile gerçekleştirilen 9 gün sürecek sergi, pasta merasimi eşliğinde bugün ziyarete açıldı. Türk otomobil tarihinin simgelerinden biri olan Anadol’un tarihi yolculuğu ve doğuş hikayesinin anlatıldığı Anadol’un Doğuşu Sergisi ziyarete açıldı. Anadol araç sahipleri ve tüm Anadol severlerin bir araya geldiği organizasyonda gazete ve dergi kupürleriyle Anadol aracının tarihi hikayesi anlatıldı. Toplam 16 klasik Anadol aracının sergilendiği organizasyonda nostaljik görüntülere sebep oldu. "16 adet otomobil var " Sergiye ilişkin açıklamalarda bulunan organizasyon sahibi Ramazan Cabbar, "Bu müzede etkinliği, 59’uncu Anadol’un banttan inişin tarihini kutlamak amacıyla gerçekleştirilmesi. Dönem gazete ve araçların hepsi orijinaldir, 67-91 yılları arasıdır. Sergimiz 10 gün açık kalacak, 16 adet otomobil var. Ankara halkına Renkli görüntü oluşturacak "dedi. "Anadol benim şuanda en önemli hayat arkadaşım" Organizasyonda kendi aracını sergileyen Yunus Emre Şimşek ise "Anadol benim için bir yaşam tarzı, her şeyimiz. Emekli olduktan sonra bütün vaktimizi onunla geçiriyorum. Benim şuanda ki en önemli hayat arkadaşım gibi bir şey" ifadesinde bulundu. "Ailemizin daha önce bu araçları vardı" Sergiyi ziyaret eden ve Anadol arabasına hayranlık duyduğunu kaydeden Kerem Günüç ise, "Buradan geçerken 9 yaşında ki oğlum ile hiç görmediği bu araçları gördük. Arabaların ne olduğunu sordu. Ailemizde daha önce vardı bu araçlardan. Bizde bindik" açıklamasında bulundu.
13 Aralık 2025 Cumartesi - 13:29
"Çocukluktan Sınıfa, Sınıftan Hayata Rıfat Ilgaz Sempozyumu" başladı
Nilüfer Belediyesi’nin 2025 yılı boyunca toplumun farklı kesimlerini usta yazar Rıfat Ilgaz’ın eserleriyle buluşturduğu etkinlikler, geniş katılımlı bir sempozyumla sona eriyor. Nâzım Hikmet Kültürevi’nde başlayan sempozyumda, Ilgaz’ın edebi mirası ve yaşamı ele alınıyor. Nilüfer Belediyesi tarafından 11 yıldır sürdürülen ve 2025 yılında Türk edebiyatının çınarlarından Rıfat Ilgaz’a adanan "Yılın Yazarı" etkinlikleri, sempozyum ile tamamlanıyor. "Çocukluktan Sınıfa, Sınıf’tan Hayata Rıfat Ilgaz Sempozyumu" başlığıyla Nâzım Hikmet Kültürevi’nde düzenlenen ve iki gün sürecek etkinlik, çok sayıda yazar, akademisyen ve edebiyatseveri bir araya getirdi. Sempozyumun açılış programına Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Orkun Gazioğlu, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları, meclis üyeleri ve Rıfat Ilgaz’ın ailesi adına gelini Nilgün Ilgaz katıldı. "Ilgaz’ın aydınlığını Nilüfer’in her köşesine taşıdık" Sempozyum, editörlüğünü Turgay Fişekçi’nin üstlendiği "Ilgaz Anadolu’nun Sen Yüce Bir Dağısın" sergisinin açılışıyla başladı. Serginin ardından başlayan sempozyumun açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, yıl boyunca Rıfat Ilgaz’ı hayatın her alanına taşıdıklarını belirtti. Proje kapsamında büyük bir ilgiyle karşılaştıklarını vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, "Yıl boyunca 142 farklı oturum gerçekleştirdik ve 4 bin 500’den fazla edebiyatseverle buluştuk. Okullarda, kütüphanelerde, fabrikalarda; çocuklar, gençler, kadınlar ve işçilerle Rıfat Ilgaz okuduk. O, toplumun dertlerini dert edinen, ömrü mücadeleyle geçen bir aydındı. Baskılara rağmen susmadı, edebiyatla toplumsal mücadeleyi birbirinden ayırmadı. Biz de O’nun bu onurlu duruşunu ve aydınlığını Nilüfer’in her köşesine taşıdık" dedi. "Eserleri kalıcı bir kültürel miras" Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Orkun Gazioğlu da, yapılan etkinliklerin Rıfat Ilgaz’ın düşünce dünyasını kente taşımak adına değerli olduğunu belirterek, yazarın eserlerinin nesiller boyu sürecek kalıcı bir kültürel miras sunduğunu ifade etti. Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin ise Rıfat Ilgaz’ın siyasi duruşu nedeniyle yaşadığı zorluklara dikkat çekerek, "O, ‘Sınıf’ın mimli ozanıydı ama halkının sevgilisiydi. Bize hayatı öğretti. Aradan geçen yıllara rağmen eserlerinin hala capcanlı olduğunu bu yıl bir kez daha gördük" diye konuştu. Ailesinden teşekkür Törende konuşan Rıfat Ilgaz’ın gelini Nilgün Ilgaz, ailesi adına Nilüfer Belediyesi’ne teşekkür etti. Ilgaz, "Rıfat Ilgaz, aydınlanmacı duruşuyla toplum hafızasında iz bırakan bir yazardı. Eserlerinde hep içimizden insanlar; işçiler, öğrenciler vardı. Zorluklara rağmen kalemiyle hep aydınlıktan yana oldu. Ailesi olarak bıraktığı mirasla gurur duyuyoruz" dedi. Proje Danışmanı Turgay Fişekçi de Rıfat Ilgaz’ın sadece Hababam Sınıfı ile değil, 1940 toplumcu kuşağının önemli bir ozanı olarak da anılması gerektiğini vurgulayarak, sempozyumda yazarın bilinen ve bilinmeyen yönlerinin konuşulacağını belirtti. Açılış bildirisi ve tiyatro gösterimi Konuşmaların ardından, sağlık sorunları nedeniyle sempozyuma katılamayan yazar Adnan Özyalçıner’in kaleme aldığı açılış bildirisi C. Hakkı Zariç tarafından okundu. Bildiride, Ilgaz’ın "Sınıf" kitabı nedeniyle yaşadığı baskılara rağmen, mizahı bir aydın sorumluluğuyla kullandığına ve umudunu gençlere bağladığına dikkat çekildi. Konuşmaların ardından Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Nilgün Ilgaz, Turgay Fişekçi ve C. Hakkı Zariç ile sempozyumun sponsoru Minteks Sanat’ın kurucusu Minteks Şirketler Grubu Başkanı Özkan İrman’a günün anısına hediye verdi. Sempozyumun ilk günü, Gül Göker’in yazıp yönettiği ve yazarın hayatını konu alan "Bir Yeryüzü Ozanı: Rıfat Ilgaz" isimli film-tiyatro gösterimiyle sona erdi. Sempozyum, ikinci gününde yapılacak 5 oturumun ardından düzenlenecek "Yılın Yazarı Öykü Ödülü" töreni ile sona erecek.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
11 Aralık 2025 Perşembe- 23:30
Beyoğlu’nda "Rumeli’de Kaybolan Osmanlı İzleri" minyatür sergisi sanatseverlerle buluştu
2
28 Eylül 2021 Salı- 11:59
Ermenilerin Türkleri yaktığı fırın ziyarete açıldı
3
11 Aralık 2025 Perşembe- 17:05
"Yıldızların Altında" Türk sanat müziği konseri
4
11 Aralık 2025 Perşembe- 15:09
Şırnak’ta ’Nuh’un Ambarı Gastronomi Merkezi’ Projesinin sözleşmesi imzalandı
5
11 Aralık 2025 Perşembe- 21:52
Yeşilçam’ın ünlü müzisyeni Zafer Dilek hayatını kaybetti
11 Aralık 2025 Perşembe - 11:01
Erzurum’un tarihi çeşmelerinin belgeseli çekildi
Erzurum şehir merkezinde tescil edilmiş 175 tarihî çeşme bulunuyor. Erzurum Valiliği bu çeşmelerle ile ilgili belgesel tadında bir video paylaştı. Erzurum’un geçmişte suların çokluğu ve güzelliği ile adından söz ettiren bir şehir olduğu ifade edilen paylaşımda, "Yolların ve suların kesiştiği şehir olan Erzurum tarihî dokusunda çeşmeler dağ suları ve yer suları olmak üzere iki kaynaktan beslenmektedir. Erzurum çeşmelerinin Palandöken Dağı eteklerinden toplanan suları toprak künklerle 12 farklı güzergâhtan şehre getirilmiş şehir içindeki yer suları ise 31 kaynaktan temin edilerek çeşmelerden akıtılmıştır. Erzurum şehir merkezinde 175 tarihî çeşme tescil edilmiştir. Erzurum çeşmelerinin biri dışında diğerleri 16-20. yüzyıl Osmanlı yapılarıdır. Çifte Minareli Medresenin cephesinde bulunan 13. yüzyıl sonları 14. yüzyıl başlarına ait olan çeşme ölçülü ve dengeli tasarımı ile köklü bir uygulamanın temsilcisi olup Anadolu Selçuklu dönemine aittir" denildi. "Suyu sadece bir ihtiyaç değil; aynı zamanda bir hayır işi" "Su, hayattır. Medeniyetimizde müstesna bir yere sahip olan su, mimariden sanata, temizlikten sağlığa kadar pek çok alanda hayatın merkezinde yer almıştır" denilen paylaşımda şu ifadelere yer verildi. " Ecdadımız, suyu sadece bir ihtiyaç değil; aynı zamanda bir hayır, bir hizmet, bir medeniyet unsuru olarak görmüştür. İnancımıza göre sadaka-i cariye olan vakıflar, çeşmeler, sebiller ve hamamlarla toplumun her kesimine ulaştırılan su hem maddî hem manevî anlamda bereketin simgesi hâline gelmiştir. Yüzyıllar boyunca çeşitli uygarlıkların ve yerleşim alanlarının kuruluşunda önemli bir yeri olan suyun mimari ile buluştuğu yapılardan olan çeşmelere evlerde, sokaklarda, meydanlarda ya da çeşitli yapı komplekslerinde rastlamak mümkündür. Türk-İslam sanatında İslamiyet’in arınma ve hayır arzusu ile biçimlendirilen çeşme kelimesi köken itibarıyla Farsçada göz anlamına gelen ‘’çeşm’’ kelimesinden türemiştir" İşte Erzurum’da bulunan bazı tarihi çeşmeler Erzurum Valiliği tarafından hazırlanan çeşmeler belgeselinde şu çeşmelere yer verildi, "Abdullah Paşa Çeşmesi (Emir Şeyh Camii Çeşmesi), Akpınar Çeşmesi, Ali Paşa Camii Çeşmesi, Bakırcı Camii Çeşmesi, Cennet Çeşmesi, Cürübe Çeşmesi (Palandöken Meydan Çeşmesi) , Çeşme Sokak Çeşmesi, Çeteci Abdullah Paşa Çeşmesi, Çifte Minareli Medrese Çeşmesi, Çortan Sokak Çeşmesi, Çukur Çeşme, Dabakhane Çeşmesi, Dede Ağa Çeşmesi, Dörtgüllü Çeşme, Eminkurbu Çeşmesi. Esatpaşa Camii Çeşmeleri, Feyzi Bey Çeşmesi, Gümüşgöz Çeşmesi, Gümüşmasat Çeşmesi, Habip Efendi (Sıvırcık) Çeşmesi, Hacı Cuma Camii Çeşmesi, Hacı Halil Sokak Çeşmesi, Hacılar Hanı Çesmesi , Hacı Kurban Çeşmesi, Hacı Mehmet Çeşmesi (Gürcü Kapı Çeşmesi), Hafız Çeşmesi, Hafız Hamza Çeşmesi, Halıcı Çeşmesi , Hüseyin Ağa (Hüso Ağa) Çeşmesi, İsmail Ağa Çeşmesi, Kadana Camii Çeşmesi, Kadıoğlu Çeşmesi, Kale Çeşmesi , Ketencizade Camii Çeşmesi, Kırkçeşme, Korukçu Sokak Çeşmesi, Kümbet Çeşmesi, Mehdi Efendi Mahallesi (Hacı Ömer Ağa) Çeşmesi, Mehmed Emin Ağa (Saksoncubaşı) Çeşmesi, Mehmet Kethûda Çeşmesi (Gürcü Mehmet Paşa Çeşmesi), Narmanlı Cami Çeşmesi, Osman Ağa (Komser) Çeşmesi , Ömer Paşa Çeşmesi, Pervizoğlu Camii Çeşmesi, Rauf Paşa Namazgâh Çeşmesi, Soğuk Pınar Çeşmesi , Şabahane Çeşmesi (Şafiiler Çeşmeleri), Şeyhler Camii Çeşmesi, Yazıcızâde Çeşmesi , Yukarı Mumcu Çeşmesi ve Zeynel Çeşmesi"
11 Aralık 2025 Perşembe - 10:52
Şiir dünyası Osmangazi’de kapılarını aralıyor
Osmangazi Belediyesi, düzenlediği ‘Şiir Yazma Teknikleri ve Analizi’ atölyesiyle, şiire gönül vermiş amatör kalemleri profesyonel bir yolculuğa çıkarıyor. Şiirin inceliklerini öğrenen katılımcılar, hislerini dizelere daha güçlü ve daha estetik bir dille dökebilmenin mutluluğunu yaşıyor. Hayata geçirdiği zengin içerikli programlarla adından söz ettiren Osmangazi Belediyesi, 7’den 70’e herkese hitap eden yeni bir kültür hizmetine daha imza attı. Şiiri bir hobi olarak gören, fakat içindeki şairi ortaya çıkarmak isteyen amatörlere yönelik düzenlenen ‘Şiir Yazma Teknikleri ve Analizi’ atölyesi, katılımcıları şiirin büyülü dünyasına çıkarttı. Şiire ilgi duyan sanatseverler, düzenlenen bu anlamlı atölyeye büyük bir heyecanla katıldı. Gençlik ve Girişimcilik Merkezi’nde gerçekleştirilen çalışmalarda Kültür Bakanlığı Halk Şairi ve Yazarı Eğitmen Hatice Türkmen Yurtseven, katılımcıları şiirin tarihi yolculuğundan türlerine, ölçüsünden kafiyesine kadar geniş bir bilgi dünyasıyla buluşturdu. "Profesyonel anlamda şiir yazmayı öğretiyoruz" Kültür Bakanlığı Halk Şairi ve Yazarı Eğitmen Hatice Türkmen Yurtseven, Osmangazi Belediyesi’nin sunduğu imkanlar doğrultusunda sanatseverlere kapsamlı bir şiir yazma programı hazırladıklarını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Osmangazi Belediyesi’ne ve değerli başkanımız Erkan Aydın’a bizlere böyle bir imkan sunduğu için çok teşekkür ediyoruz. Eğitime katılanlar ilk olarak şiirin ne olduğunu, türlerini, tanımını ve temel bölümlerini öğreniyor. Ardından şiirde kullanılan vezin, ayak, uyak, kafiye ve redif gibi teknik terimleri anlamlandırıyoruz. Profesyonel anlamda şiir yazmak ile amatörce şiir yazmak arasında önemli farklar var. Biz bu farkları katılımcılara göstererek şiirin mutfağına girmelerini sağlıyoruz. Atölye çalışmasına gelen arkadaşların bir şiir yazma alt yapısı var. Bu eğitimlerle onlara katkı sağlamış olacağız. Şiir yazmaya teknik açıdan doğru bir temel kazandırmak için lirik, epik, didaktik, pastoral, satirik ve dramatik türlerde uygulamalı eğitim vereceğiz." Atölye çalışmasına katılan amatör şairler ise Osmangazi Belediyesi’nin sağladığı eğitim desteğinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, böyle bir imkanın kendileri için büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu vurguladı.
11 Aralık 2025 Perşembe - 09:47
Sinema Anadolu’da ’Polonya Şimdi/Yeni Polonya Sineması 2’ açılış töreni düzenlendi
Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde İletişim Bilimleri Fakültesi (İBF), Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği, Ankara Sinema Derneği ve Ankara Kült Kavaklıdere iş birliğiyle düzenlenen ’Polonya Şimdi / Yeni Polonya Sineması 2’ etkinliğinin açılış töreni gerçekleştirildi. Açılış öncesinde Polonya Ankara Büyükelçisi Maciej Przemyslaw Lang ve Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Radoslaw Sadowski, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel’i makamında ziyaret etti. Tören, açılış konuşmaları ile başladı. Konuşmaların ardından Rektör Adıgüzel ve Büyükelçi Lang, törene katılan öğrencilerle sohbet etti. Etkinliğin ilk gününde ’Chopın, Chopın’ filmi izleyicilerle buluştu. "Uluslararası iş birliklerine büyük önem veriyoruz" Açılış konuşmasında projenin önemine vurgu yapan Rektör Adıgüzel, "Anadolu Üniversitesi olarak kültür ve sanat faaliyetlerini üniversite yaşamının ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nin 20 yılı aşkın süredir şehrimize kazandırdığı vizyon, sinema kültürünü yalnızca yaşatmakla kalmayıp uluslararası bir etkileşim alanına dönüştürüyor. Sinema Anadolu’nun yıl boyunca ev sahipliği yaptığı özel seçkiler, söyleşiler ve gösterimler, kültür-sanat üretimindeki sorumluluğunu daha da güçlendiriyor. Bugün hayata geçirilen bu iş birliği, iki ülke arasındaki kültürel bağları kuvvetlendirirken genç izleyicilere yeni ilham alanları sunuyor. Etkinlik kapsamında çağdaş Polonya sinemasının yenilikçi anlatım biçimlerini ve evrensel insan deneyimlerini ele alan yapımları izleme fırsatı bulacağız. Anadolu Üniversitesi olarak uluslararası iş birliklerini geliştirmeyi ve öğrencilerimizin farklı kültürlerle artırmayı önemsiyoruz" dedi. "Eskişehir hayal gücünün şehridir" Polonya Ankara Büyükelçisi Maciej Przemyslaw Lang, Polonya sinemasını Eskişehir’de sunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Polonya Şimdi/Yeni Polonya Sineması 2 etkinliğinin Eskişehir’deki açılışını yapmaktan onur duyuyorum. Geçen yılki seçkinin gördüğü yoğun ilginin ardından çağdaş Polonya sinemasının çeşitliliğini ve duygusal derinliğini yansıtan yeni bir programla Türkiye’ye dönmekten mutluluk duyuyoruz. Eskişehir, sadece bir öğrenci kenti değil, aynı zamanda hayal gücünün şehridir. Sanatın, sinemanın, tasarımın ve yeni fikirlerin günlük hayatın doğal bir parçası olduğu bu şehir, ilham veren filmleri sunmak için ideal bir ortam oluşturuyor. Polonya anlatı geleneğinin farklı boyutlarını kapsayan bu yılki seçkide hem usta yönetmenlerin hem de genç sinemacıların eserleri yer alıyor. Anadolu Üniversitesi’ne misafirperverlikleri ve sinema kültürüne katkıları için teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. Törene; Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serpil Koçdar, Rektör Danışmanı ve İBF Dekanı Prof. Dr. Barış Kılınç, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Sırrı Serhat Serter, Polonya Ankara Büyükelçisi Maciej Przemyslaw Lang, Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Radoslaw Sadowski, senato üyeleri ve çok sayıda öğrenci katıldı.
11 Aralık 2025 Perşembe - 09:19
Asırların izini taşıyan Horhor Medresesi Camii, çevre düzenlemesiyle yeniden nefes aldı
Van Kalesi’nin eteklerinde yer alan tarihi Horhor Medresesi Camii, kapsamlı restorasyon ve çevre düzenlemesinin tamamlanmasının ardından hem ibadete hem de turizme yeniden açıldı. Bir dönem bataklık halde olan ve kullanılamayan bölge, yapılan drenaj sistemiyle tamamen yenilendi. Doğal su kaynaklarının kontrol altına alınmasıyla düzenli su akışı sağlandı. Proje kapsamında ayrıca dinlenme alanları, yürüyüş yolları, havuzlar ve geniş bir yeşil alan düzenlemesi yapılarak bölge modern bir görünüme kavuşturuldu. Tarihi kaynaklarda Birinci Dünya Savaşı sonrası Ermeniler tarafından yıkıldığı belirtilen, mimari özelliklerine göre 18. yüzyıla tarihlendirilen Horhor Medresesi Camii, aslına uygun şekilde restore edildi. Bediüzzaman Said Nursi’nin 1897-1907 ve 1912-1914 yıllarında ibadethane ve talebe yetiştirme amacıyla kullandığı yapının restorasyon süreci, ilk olarak 2012 yılında yapıldı. Ardından bir takım teknik sorundan dolayı zarar gören cami, 2019 yılında tekrar ibadete kapatıldı. Van Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınca geçen yıl kısmen ibadete açılan Horhor Medresesi Camii, eksiklerin tamamlanmasıyla birlikte bu yıl beş vakit namazda yeniden cemaatini ağırlamaya başladı. Tarihi cami ve çevresinde yapılan kapsamlı düzenlemelerle bölge, hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler için yeni bir cazibe noktasına dönüştü. "Akan suyun sesinden dolayı buraya ‘Horhor’ deniliyor" İHA muhabirine konuşan Horhor Medresesi Camii İmam Hatibi İsmail Tukdan, caminin isminin bölgeden akan suyun çıkardığı sesten geldiğini belirtti. Horhor Medresesi’nin tarihi önemine dikkat çeken Camii İmam Hatibi Tukdan, "Van Kalesi’nin dibinden akan suyun sesinden dolayı buraya ‘Horhor’ deniliyor. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de Vali Tahir Paşa’nın davetiyle 1896-1907 yılları arasında Van’a gelerek irşat faaliyetlerinde bulunuyor. Gelişinde Horhor Medresesi’nde talebe yetiştirmeye başlıyor. Risale-i Nurlarda geçtiği üzere bu dönemde hem dinî ilimler hem de fen ilimleri birlikte okutuluyor. Bediüzzaman Hazretleri, Tahir Paşa’nın konağında kimya ve fizik hocalarıyla matematik üzerine ilmî tartışmalara giriyor ve hepsine üstün geliyor" dedi. Horhor Medresesi’nin, Bediüzzaman tarafından "Medresetü’z-Zehra’nın mekteb-i iptidaisidir" şeklinde tanımlandığını dile getiren Tukdan, bunun bölgenin üniversite temelli büyük bir ilim projesinin başlangıç noktası olduğunu söyledi. Tukdan, "O dönemde Hakkari, Şırnak, İran ve Irak’tan birçok âlim bu medreseye gelerek ders görüyor, ders veriyor ve icazet alıyor. 1914’te yaşanan olaylarda Ermeniler, bölgedeki Müslüman evleri ve camiler gibi Horhor Medresesi de tahrip edilerek yakılıyor ve 2010’a kadar harabe halde kalıyor" diye konuştu. "Buraya gelenler geçmişle köprü kuruyor" Medresenin 2010 yılında dönemin Van Valisi tarafından restore edilerek ayağa kaldırıldığını hatırlatan Tukdan, yapının teknik sorunlar nedeniyle 2019’da tekrar kapatıldığını dile getirerek, "Van Valisi Ozan Balcı’nın girişimleriyle 2024 yılında drenaj sistemi tamamen yenilendi, tavan akıntıları onarıldı, çevre düzenlemesi yapıldı, yürüyüş yolları, aydınlatmalar, abdestlikler ve çeşmeler yenilendi. Böylece Horhor Medresesi Camii, beş vakit, cuma ve cumartesi sabah namazlarıyla yeniden ibadete açıldı. Cemaat yoğunluğu oldukça fazladır. İnsanlar burayı yeni yeni keşfediyor ve büyük bir ilgi gösteriyor. Hafta sonları 3 ila 5 bin kişi hem ibadet etmek hem tarihi mekânı görmek hem de geçmişle köprü kurmak için buraya geliyor" şeklinde konuştu. Alanın daha önce bir bataklık olduğunu ifade eden İlhan Öztekin isimli ziyaretçi ise alanın yeniden düzenlendiğini ve caminin de yeniden ibadete açıldığını söyledi. Öztekin, yeni çalışmayla tarihi alanın çok sayıda kişi tarafından ziyaret edildiğini belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.
11 Aralık 2025 Perşembe - 09:10
Erzurum’da 61 ürün coğrafi tescilli, 26’sı sırada bekliyor
61 coğrafi işaretli ürünü ile son yıllarda özellikle mutfak kültürü ile dikkat çeken Erzurum’da, 26 ürün de tescil için sırada bekliyor. Tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işareti olan coğrafi işaret son yıllarda rağbet görüyor. Ülkemizde Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yürütülen coğrafi işaret tescili ile kalitesi, gelenekselliği, yöreden elde edilen hammaddesi ile yerel niteliklere bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korunması sağlanıyor. Gaziantep ve Konya’dan sonra en fazla coğrafi işaretli ürüne sahip olan Erzurum’da; gastronomi başta olmak üzere coğrafi tescilli ürün açısından ön sıralarda yer alıyor. Erzurum’da 26 ürün de tescil için sırada bekliyor. İşte tescil için sırada bekleyenler Erzurum’da halen Türk Patent Kurumu’nda; Hınıs Fasulye Şekeri, Erzurum Bakırı, Erzurum Fasulye Kavurması, Erzurum Yumurtalı Patates Salatası, Erzurum Patatesli Mercimek Yemeğ,i Çat Balı, Uzundere Haris Erik Dolması, Erzurum Kahvaltısı, Erzurum Sarma Kadayıfı, Erzurum Ramazan Pidesi, Erzurum Ayak Paça Çorbası, Erzurum Etli Pazı Dolması, Erzurum Göğermiş Peynirli Pide, Erzurum Sinisi, Erzurum Tava Ketesi, Erzurum Olur Kekikli Mahallesi Kandirif Peyniri / Erzurum Kandirif Peynir,i Hınıs Domas Peyniri, Hınıs Kekik Balı, Hasankale Dövme Kebap, Hasankale Etli Ekmek, Hasankale Güveci, Pasinler Köfte, Erzurum Geven Balı, Narman Yeşil Mercimeği, Karayazı Balı ve Erzurum İspir Gobdini tescil için bekliyor.
11 Aralık 2025 Perşembe - 08:47
Antep İşi Nakışı UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesine kaydedildi
08-13 Aralık 2025 tarihlerinde Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de gerçekleştirilen 20. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Hükümetlerarası Komite Toplantısı’nda, Kültür ve Turizm Bakanlığının Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile birlikte hazırladığı Antep İşi Nakışı dosyası Türkiye adına UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine kaydedildi. Geleneksel olarak beyaz kumaş üzerine beyaz iplikle uygulanan, ipliklerin çekilip kesilmesiyle desenlerin oluşturulduğu Antep İşi Nakışı, bölgede yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan köklü bir nakış tekniği olma özelliğini taşıyor. Büyük emek ve ustalık gerektiren bu zanaat, kadınlar için önemli bir gelir kaynağı oluştururken sosyal uyumu destekleyerek sürdürülebilir kalkınmaya da katkı sağlıyor. UNESCO tarafından hazırlanan değerlendirme raporunda, Antep İşi Nakışı dosyasının detaylı ve eksiksiz hazırlanmış bir dosya olarak sunulduğu vurgulanarak, yaşayan mirasın korunmasına yönelik çalışmaları nedeniyle Türkiye tebrik edildi. Bu karar ile Türkiye’nin UNESCO Listelerindeki somut olmayan kültürel miras unsuru sayısı 32’ye yükseldi. Türkiye; 2003 UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin ilke ve amaçları doğrultusunda barışı, kültürlerarası diyaloğu ve kültürel çeşitliliğe saygıyı teşvik eden çalışmalarıyla uluslararası alanda görünürlüğünü artırmayı sürdürüyor. Listelerde yer alan 32 unsurun 14’ü çokuluslu dosya olup, bu çalışmalar benzer kültürel mirası paylaşan ülkelerle iş birliğinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü, yaşayan miras taşıyıcıları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve ilgili paydaşların aktif katılımıyla yürütülen çalışmalarla Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerinde kayıtlı 32 değerle dünyada ikinci ülke konumunu koruyor.
11 Aralık 2025 Perşembe - 06:49
Yazar Yağmur’dan gençlere hayata dair önemli mesajlar
Bayburt Millî İrade Anadolu Lisesinde Sinan Yağmur söyleşisi düzenlendi. Bayburt Millî İrade Anadolu Lisesi, yazar Sinan Yağmur’u konuk etti. Öğrencilerin ilgi gösterdiği söyleşide Yağmur, kendi yaşam öyküsünden kesitler paylaşarak gençlere ilham veren bir konuşma yaptı. Hayatta karşılaşılan zorlukların bireyi nasıl olgunlaştırdığına değinen yazar, sabır ve azmin önemini vurguladı. Ayrıca kitaplarının ortaya çıkış sürecini ve yazarlık serüvenini samimi bir üslupla anlattı. Programın sonunda öğrenciler, yazarla sohbet etme ve kitaplarını imzalatma imkânı buldu. Sıcak ve verimli bir atmosferde gerçekleşen söyleşi, öğrencilerden tam not aldı. Okul yönetimi, bu anlamlı buluşmada emeği geçen herkese teşekkür etti.
10 Aralık 2025 Çarşamba - 18:46
Bağımlılık Farkındalığı Tiyatro Oyunu Fethiye’de Öğrencilerle Buluştu
"Bağımlı Bir Bireyin Hayatını Anlatan Tiyatro Etkinliği"nin ilk durağı Fethiye oldu. Yaklaşık 500 öğrenci, bağımlılıkla mücadeleye dikkat çeken "Umut" adlı tiyatro oyununu ilgiyle izledi. Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık’ın himayesinde, Muğla Büyükşehir Belediyesi ile Türkiye Yeşilay Cemiyeti Muğla Şubesi iş birliğinde düzenlenen "Bağımlı Bir Bireyin Hayatını Anlatan Tiyatro Etkinliği" Fethiye’de lise öğrencileriyle buluştu. Karaçulha 15 Temmuz Şehitleri Kur’an Kursu Salonu’nda sahnelenen "Umut" adlı tiyatro oyunu, yaklaşık 500 öğrenci tarafından ilgiyle izlendi. Kimi zaman güldüren, kimi zaman duygulandıran oyun öğrencilerden büyük beğeni topladı. Gösterinin ardından gençler, oyuncularla hatıra fotoğrafı çektirirken salon girişinde hazırlanan anı defterine duygu ve düşüncelerini yazmayı da ihmal etmedi. Etkinlikte konuşan Türkiye Yeşilay Cemiyeti Fethiye Temsilcisi Bilal Selçuk konuşmasında bağımlılıkla mücadelenin önemine dikkat çekti. Türkiye Yeşilay Cemiyeti Muğla Şube Başkanı Abdullah Şenol Şengür konuşmasında günümüz gençlerinin teknoloji ve internetle iç içe bir çağda yaşadığını belirterek, "Gençlerin uzun nasihatleri dinlemekten sıkıldığını biliyoruz. Bu nedenle bağımlılığı sizlere en doğru şekilde anlatabilmek için gerçek bir hayat hikâyesinden uyarlanan ‘Umut’ adlı tiyatro oyununu hazırladık. Bağımlı olma, özgür ol! Bizler, fikri hür, vicdanı hür bir gençlik istiyoruz" dedi.
10 Aralık 2025 Çarşamba - 18:13
Asırlar önce kadınların giydiği kıyafetler defilede sergilendi
Kastamonu’da ilk Türk kadın mitinginin 106’ncı yıldönümü dolayısıyla düzenlenen defilede, 100 ila 300 önce kadınların giydiği kıyafetler sergilendi. Kastamonu’da 10 Aralık 1919 tarihinde düşman işgaline karşı yapılan ilk Türk kadın mitinginin 106’ncı yıl dönümü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenlendi. Etkinlikler kapsamında Saray Hamamı Kültür Sanat Merkezinde "İstiklalden İstikbale Kadın Emeği" konulu sergi açıldı. Serginin açılış kurdelesini Vali Meftun Dallı, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve Sakarya Milletvekili Çiğden Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün, Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci tarafından kesildi. Sergide; kadınların asırlardır taş baskı yöntemiyle yaptığı eserler vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Etkinlikler kapsamında, Kastamonu Halk Eğitim Merkezinde düzenlede Türk kadınlarının 300 yıldır giydiği geleneksel kıyafetler sergilendi. Defileyle ilgili katılımcılara bilgi veren Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Ayten Canaslan, "Kastamonu’nun yöre yöre, köy köy, ocak ocak, sandıklarda saklanan 100 ila 300 yıllık geçmişe sahip bir devrin renklerini, bir yörenin ruhunu, bir annenin duasını taşıyan kıyafetler. Kimi bir gelinin çeyizinden çıkmış, kimi bir annenin kızına emanet ettiği sandıklarda saklanmış, kimi ise günlük yaşamın sade dokusunu, kimi de özel merasimlerin ihtişamını taşımaktadır. Anadolu kadının giyim kültürü yalnızca bir giyinme alışkanlığı değil, kimliğin, inancın, emeğin ve estetik anlayışın dışavurumudur. Bu nedenle Kastamonu kıyafetleri, halk sanatlarının en rafine biçimlerini barındırır" dedi. Konuşmanın ardından 100 ila 300 yıl öncesinde kadınların giydiği ve sandıklardan çıkan kıyafetlerden oluşan "Geleneksel Kadın Giysileri ile Köklerimize Yolculuk" defilesi davetlilerden büyük ilgi gördü. Kına gecesinin de canlandırıldığı defilenin sonunda Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci de yöresel kıyafetle davetlileri selamladı.
10 Aralık 2025 Çarşamba - 16:52
BEUN’da Moğolistan’daki Türk Kültür Varlıkları konuşuldu
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEUN), "Moğolistan’daki Türk Kültür Varlıkları: Yazıtlar, Şehir Harabeleri, Taşbabalar" başlıklı konferans yoğun katılımla gerçekleşti. Farabi Kampüsü Doç. Dr. Ali Arslan Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa, Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü Başkanı ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan konuşmacı olarak katıldı. Yoğun ilgi gören programa; BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Servet Karasu, BEUN Genel Sekreteri Prof. Dr. Zehra Safi Öz, senato üyeleri, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katılım sağladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından açılış konuşmasını gerçekleştirmek üzere kürsüye gelen Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, ilmin bir hakikat yolculuğu olarak taşıdığı değerin ve sorumluluğun önemine dikkat çekerek konuşmasına başladı. Prof. Dr. Özölçer, Prof. Dr. Şaban Doğan’ın Türkistan coğrafyasına gönülden bağlılığıyla yürüttüğü uzun soluklu çalışmalarını örneklerle aktardı; bu çalışmaların yüzyılları aşan bir hafızanın izini sürmek bakımından büyük bir anlam taşıdığını vurguladı. Ayrıca, programın Türkoloji camiasına değerli katkılar sunan, Moğolistan’dan Van’a uzanan kazılarıyla tanınan Prof. Dr. Şaban Doğan’ı konuk etmesi vesilesiyle, katılımcılara bu önemli şahsiyetin fikirlerini derinlemesine anlamaları için değerli bir fırsat sunulduğunu belirtti. Konuşmasının sonunda hocanın gönül adanmışlığıyla yürüttüğü çalışmaların öğrenciler için yeni ufuklar açacağına dair inancını ifade eden Prof. Dr. Özölçer, programın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini sunarak konuşmasını sonlandırdı. Konferansa davetli konuşmacı olarak katılan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şaban Doğan, "Moğolistan’daki Türk Kültür Varlıkları (Yazıtlar, Şehir Harabeleri, Taşbabalar)" başlıklı sunumunda, Türk kültür varlıklarının yerinde korunması ve bütüncül şekilde ele alınmasının önemini vurguladı. Prof. Dr. Doğan, Moğolistan’ın hemen her bölgesinde belgelenen yaklaşık 200’e yakın yazıtın, kadim bozkır medeniyetinin izlerini taşıyan büyük bir kültürel miras olduğunu belirtti. Sunumunda, Şamanizm ritüellerinden çaput bağlama geleneğine, atalara kurban sunulmasından atın özgürleştirilmesine kadar bozkır inanç ve yaşam kültürünü örneklerle aktardı; bu kültürel uygulamaların günümüzde yapılan arkeolojik çalışmaların anlamlandırılmasına ışık tutmaya devam ettiğini ve her bir bulgunun büyük bir bütünün parçası olduğunu ifade etti. Ayrıca, Bugut Yazıtı, Tes Yazıtı, Anıt Külliyesi Yazıtı, Çoyr Yazıtı ve 2022’de tespit edilen İlteriş Kağan Yazıtı gibi önemli buluntulara fotoğraflarla yer vererek katılımcıların bu mirası hem bilimsel anlatımla hem de görsel materyallerle yakından tanımasına imkân sağladı. Doğan, yazıtların yerinde sergilenmesine yönelik oluşturulan müze projesinin Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TİKA iş birliğinde yürütüldüğünü ve açılışın Mayıs ayında gerçekleştirileceğini belirtti. Ayrıca, Köktürk döneminde 800’e yakın taşbabanın var olduğuna, bozkırda çatı kiremitlerinden kemiklere kadar pek çok nesneye yazıların kazındığına, hatta taşa kazınan yazıların sadece yönetici, din adamları ve askerler gibi imtiyazlı sınıflar dışında sıradan halk tarafından da kazınabildiğine dikkat çekti. Müzenin koleksiyonunda yer alan 7. yüzyıla ait Altay Yatıg başta olmak üzere çeşitli geleneksel çalgıların Türk kültürünün çok yönlülüğünü gösterdiğini ifade etti. Prof. Dr. Doğan konuşmasını, programın düzenlenmesinde başta BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederek sonlandırdı. BEUN ev sahipliğinde gerçekleşen Moğolistan’daki Türk Kültür Varlıkları" (Yazıtlar, Şehir Harabeleri, Taşbabalar)" başlıklı konferans, Prof. Dr. Şaban Doğan’a teşekkür belgesinin takdim edilmesiyle ve günün anısına çekilen hatıra fotoğrafıyla son buldu. Program sonrasında BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’i makamında ziyaret eden Prof. Dr. Şaban Doğan "Moğolistan’daki Türk Kültür Varlıkları" (Yazıtlar, Şehir Harabeleri, Taşbabalar)" başlıklı etkinlikte konuk olarak yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek göstermiş olduğu misafirperverlikten dolayı Rektör Prof. Dr. Özölçer’e teşekkürlerini sundu. Prof. Dr. Doğan’ın ziyaretinden duyduğu memnuniyeti belirten Rektör Prof. Dr. Özölçer ise Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şaban Doğan’ı BEUN’da ağırlamaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.
10 Aralık 2025 Çarşamba - 15:50
Hadrianopolis’te saray kompleksi ortaya çıktı: 4. yüzyıla ait eşsiz mozaikler bulundu
Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti’nde sürdürülen kazılarda literatürde bulunmayan motiflere sahip 4. yüzyıl mozaikleri ile bir saray kompleksinin kabul salonu gün yüzüne çıkarıldı. Geç Kalkolitik, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılan Hadrianopolis Antik Kenti’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Geleceğe Miras Projesi çerçevesinde yürütülen kazılarda ortaya çıkan yeni buluntular tarihe ışık tutmaya devam ediyor. Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş’ın başkanlığında İç Kale olarak adlandırılan bölgede yapılan çalışmalarda literatürde bulunmayan motiflere sahip 4. yüzyıl mozaikleri ile bir saray kompleksinin kabul salonu ortaya çıkarıldı. Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, antik kentte 2025 yılı çalışmalarının tamamlandığını belirterek, "2025 yılı içerisinde Geleceği Miras Projesi kapsamında çalışmalarımızı ‘İç Kale’ olarak adlandırdığımız bölgede yoğunlaştırdık. İç Kale’nin hemen önünde yapmış olduğumuz çalışmalarda geniş bir alan kapsayan tek odadan oluşan bir bölüm ortaya çıktı ve bu odanın zemininin mozaikle süslendiğini gördük" dedi. Çelikbaş, çalışmalarda buranın bir kabul salonu olduğunu tespit ettiklerini ve bu salonun Hadrianopolis’te aslında bir saray kalıntısına ait olduğunu söyledi. "Literatürde olmayan bazı motiflerin de olduğunu belirtebiliriz" "Bölge için çok önemli bir buluntu olduğunu söyleyebiliriz" diyen Çelikbaş, "Gerçekten mozaik süslemelerde, literatürde olmayan bazı motiflerin de olduğu harika özelliklere ve stile sahip olduğunu belirtebiliriz. Şu ana kadar yapmış olduğumuz değerlendirmelerde hem statigrafik hem de mozaiklerin stilistik açısından M.S. 4. yüzyıla ait olduğunu söyleyebiliriz. Hem Karadeniz Bölgesi için hem de Anadolu arkeolojisi için böyle bir saray kalıntısının Hadrianopolis’te tespit edilmiş olması da gerçekten bizleri heyecanlandırdı. Çalışmalarımız bu yıl için tamamlandı. Fakat 2026 yılı içerisinde sarayın diğer bölümlerinde açma çalışmalarına devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. "Yüzde 80’lik bölümü günümüze sağlam olarak ulaşabilmiş" Mozaiklerdeki motiflerden bahseden Çelikbaş, "Geometrik motifleri görmekteyiz. Mozaikli alanın tam merkezinde ise bir tavus kuşu sahnesi yer almakta. İki tavus kuşu antitetik duruşla resmedilmiş. Ortalarında bir su kabı ve bu su kabından su içerken görülmekte. Mozaiklerde yer yer noksanlar var ama önemli noksanlar değil. Mozaiğin yüzde 80’lik bölümü günümüze sağlam olarak ulaşabilmiş. Hadrianopolis’teki bu mozaik yelpazesini de yine genişletecek niteliğe sahip, özelliklere sahip mozaikler ilk defa ortaya çıktığını söyleyebiliriz" diye konuştu. "Mozaikler bir halı deseni gibi işlenmiş" Çelikbaş, mozaiklerde tespit edilen desenlerle ilgili de şunları söyledi: "Şu ana kadar tespit ettiğimiz desenler, dalgalı kurdele motifi var. 8 kollu yıldız merkezinde işlemiş ve bu sekiz kollu yıldızın tam ortasına da bir antitetik duruşlu tavus kuşları sahnelenmiş. Yine çeşitli geometrik motifler işlenmiş burada. Süleyman düğümleri var panolar içerisinde. Aslında burada gerçekten mozaikler bir halı deseni gibi işlenmiş. Ve o hala canlılığını o rengini koruyarak da günümüze ulaşmış. Şu anda mozaiklerimizin geçici üstlerini korumaya da alacağız. Ama bu yılın sonuna kadar inşallah ziyaretçilerimizin görebileceği bir şekilde de burayı teşhire açacağız." Mozaiklerde ayrıca bir insan figürünün de bulunduğunu aktaran Çelikbaş, "Bu figürün büyük bir bölümü günümüze noksan olarak ulaşmış. Bu figürün bir mitolojik ya da bir dini motif, bir figür olup olmadığı konusunda net bir bilgiye sahip değiliz. Dediğim gibi gerçekten çok özel desenler, motifler bu mozaiklerde karşımıza çıkmaktadır" ifadelerini kullandı. Çelikbaş son olarak, "Bulunan alan Anadolu arkeolojisi açısından da gerçekten çok önem arz ediyor. Anadolu arkeolojisinde görülmemiş motiflerin de ilk defa burada özellikle bir tanesinin tespit edildiğini söylememiz doğru olacaktır" dedi.
10 Aralık 2025 Çarşamba - 15:49
Bursa’da "Balkan ve Roman Gecesi" coşkusu
Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü Çalgıcı Mektebi Orkestrası tarafından düzenlenen ’Roman ve Balkan Gecesi’ ile vatandaşlar müzik dolu bir akşam geçirdi. Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde düzenlenen konsere, Bursalılar yoğun ilgi gösterdi. Şef Nevzat Sarıgül yönetiminde sahne alan Çalgıcı Mektebi Orkestrası, birbirinden hareketli eserleri Bursalılar için seslendirdi. Gecede sahne alan sanatçılar Aysun Taşçeşme ve Semih Ersoy, enerjik yorumları ve sahne performanslarıyla izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Salonu dolduran Bursalılar eserlere eşlik ederken hareketli şarkılar eşliğinde keyifli bir gün geçirdi. Gecede, Karagöz Halk Dansları Topluluğu’nun sergilediği renkli danslar da etkinliğe ayrı bir coşku kattı. Topluluğun sergilediği ritmik ve canlı performanslar, Balkan ve Roman müziklerinin enerjisiyle birleşerek geceyi bir kültür şölenine dönüştürdü. Program sonunda ayakta alkışlanan sanatçılara günün anısına çiçek takdim edildi.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder