KÜLTÜR SANAT - 21 Aralık 2024 Cumartesi 11:40

Kadınlar el işi kurslarında yeteneklerini keşfediyor

A
A
A
Kadınlar el işi kurslarında yeteneklerini keşfediyor

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı el işi kurslarına katılan kadınlar rölyef, çanta ve sepet yapımını öğreniyor. Kurslarda kadınlar bir yandan yeteneklerini keşfederken, diğer yandan ürettikleri ürünleri satarak bütçelerine katkı sağlıyor.


Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi bünyesinde yer alan Trafik Park Kadın ve Çocuk Atölyesi, kadınların el becerilerini geliştirebileceği yeni bir kurs çalışmasına ev sahipliği yapıyor. El işi kursunda kadınlar rölyef, sepet ve çanta gibi birçok ürün yaparak hem el sanatları becerilerini geliştirme fırsatı buluyor, hem de sosyalleşiyor. Kursiyerler, hafta içi salı ve perşembe günleri düzenlenen kursta her biri farklı tekniklerle yapılan rölyef, sepet ve çantalarla yeteneklerini ortaya çıkarırken, yapılan el işlerini de Büyükşehir Belediyesinin üretici kadın stantlarına sergileme ve satma imkanına sahip oluyor.



"Ciddi anlamda satış yapan öğrencilerim var"


Trafik Park Kadın ve Çocuk Atölyesi’nde gönüllü olarak el işi öğretmenliği yapan Tülay Kankan, kurslar hakkında bilgi vererek, "Kursumuzda kağıt rölyef, bambu sepetler, çantalar yapıyoruz. Kursumuza kadınların ilgisi büyük. Burada hem sosyalleşiyorlar, hem bir şeyler öğreniyorlar, hem de üreterek el becerilerini geliştiriyorlar. Kendilerini geliştirdikçe de satış yapıyorlar. Ciddi anlamda satış yapan öğrencilerim var. Bu şekilde aile bütçelerine de katkıda bulunuyorlar" dedi.



"Bu, el işi yapmanın ötesinde bir terapi"


Kursiyerlerden Rukiye Evren, el işi kursunda çok güzel ürünler yaptıklarını belirterek, "Var olan yeteneğimin belki de farkında değildim. Kurs sayesinde açığa çıktı. Kağıt ipin bile ne olduğunu bilmiyordum, ama şimdi gerçekten güzel ürünler elde ettim. Bu, el işi yapmanın ötesinde bir terapi. Burada kendimi buluyorum" diye konuştu.


Tülin Kaya de kursta vakitlerinin çok güzel geçtiğini ifade ederek, "Buraya gelmek bizim için çok önemli. Burada deşarj oluyoruz. Maddi açıdan da gelir elde ediyoruz" ifadelerini kullandı.


Kursta sosyalleştiklerini dile getiren kursiyer Gülderen Yılmaz ise, "Burada hem kendimizi geliştiriyor hem vakit geçiriyoruz. Hemen hemen her kursa gittim. Şimdi de bambudan ekmeklik yapmayı düşünüyorum. Üretici kadın stantlarında yer alıp ürünlerimi satmayı planlıyorum" dedi.



Kadınlar el işi kurslarında yeteneklerini keşfediyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Nazilli’nin Kestane Şekeri, Uzakdoğu sofralarını süslüyor Aydın’ın Nazilli ilçesinde 18 yıl önce üretmeye başladığı kestane şekerini, 15 yıl önce de Japonlara tattıran girişimci aile, 10 bin kilometre ötedeki Japonları bu lezzetin müdavimi yaptı. Coğrafi işarete sahip Aydın Kestanesinin ünü kıtaları aştı. Kebabı ile damak çatlatan kestane, şekeri ile de ağızları tatlandırmaya, Uzakdoğu sofralarını da süslemeye devam ediyor. Nazilli’de üretilen kestane şekeri, başta Japonya olmak üzere pek çok ülkeye ihraç ediliyor. Soğuk kış günlerinin vazgeçilmesi kestanenin şekeri de çok seviliyor. Japonların ilk tercihi Aydın’ın Nazilli ilçesine bağlı Aksu Mahallesi’nde üretilen kestane şekeri, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da büyük ilgi görüyor. Bin 200 rakımlı Aksu ve Işıklar Mahallelerinde yetiştirilen dünyaca ünlü Şekerci Kestanesi, kebabının yanı sıra kestane şekeri olarak da hem istihdama hem de ekonomiye can katıyor. Kestane Şekeri ile tam 15 yıldır Japonların sofralarına giren İşletmeci Ersan Çetin, “Türkiye’de kestane üretiminin yüzde 30’unu Aydın karşılıyor. Aydın’daki üretimin de yarısını Nazilli karşılıyor. Dünyanın en iyi ve en doğal kestane şekerini de biz üretiyoruz. En büyük pazarımız ise Japonya. Japonlara birinci kalite bizden, 2. ve 3. kalite kestane şekeri ise İspanya ve İtalya’dan gidiyor. Japonların 15 yıldır birinci kalitedeki kestane şekerinin tek tercihi bizim işletmemiz. Türkiye’de de sadece bizden alıyorlar. Yıllık 400-500 ton kestane şekeri üretiyoruz. 60 civarında kadının çalıştığı işletmemizde kestaneler tek tek elde işlenerek kestane şekerine dönüştürülüyor. Glikoz ve koruyucu madde kullanmadığımız, aynı zamanda da elde üretim yaptığımız için Japonların tek tercihi biziz” dedi. “Japonlara kestane şekeri beğendirmek çok zor” Japonlara kestane şekeri beğendirmenin çok zor olduğunu, sırlarının ise kestane şekerinin en doğalını üretmede olduğunu ifade eden Ersan Çetin, “Babam Mustafa Çetin 18 yıl önce köyümüzde kestane şekeri üretimine başladı. Geçtiğimiz yıllarda kestanemiz Coğrafi İşaret aldı. Yani kestanemizin değeri bir kat daha arttı. Biz ise kestane şekeri üretiminde iddialıyız. Sırrımız glikoz ve katkı maddesi asla kullanmamamız. Sadece pancardan elde edilen şekeri kullanıyoruz. Bölgemizdeki en kaliteli kestaneleri üretimde kullanıyoruz. Kestaneler tek tek elden geçiriliyor. Diğer üretim yapılan yerlere göre bizim üretimimiz fabrikasyon değil ve doğal olması nedeniyle ilk tercih nedeni” açıklamasında bulundu. “Yıllık 4 -5 konteyner kestane şekeri ihraç ediyoruz” Ekim ayında kestane hasadının başladığını, kuyularda 15 gün kadar bekletilen kestanelerin çıkarıldıktan sonra seçilerek işletmeye getirildiğini ifade eden Çetin, “Kasımda da biz kestane şekerimizi üretmeye başlarız. Mayısa kadar bu işi yapıyoruz. Çalışanlarımız genellikle bayandır. Kestane şekeri üretimi toplamda 7 ay sürüyor. Bizim kestanemiz 1. sınıf Aydın Kestanesidir. En büyük pazarımız da Japonya. Yıllık 4 -5 konteyner kestane şekeri ihraç ediyoruz. Aynı zamanda Türkiye genelindeki büyük işletmelere de kestane ve kestane şekeri gönderiyoruz. İç pazarda İzmir, Bursa, Samsun, Antalya, Ankara, Muğla, İstanbul başta geliyor. Hatta zincir marketlere de kestane gönderiyoruz. Yıllık ortalama 400-500 ton kestane işliyoruz” dedi. Üretim aşaması Nazilli’nin yüksek rakımlı Aksu ve Işıklar Mahallelerinde hasat edilen ‘Şekerci’ adı verilen kestaneler, üzerindeki dikenden daha kolay çıkartılabilmesi için yaklaşık bir ay kuyularda bekletiliyor. Kuyulardan çıkartılan kestaneler kabuklarından ayrıldıktan sonra işletmeye getiriliyor. Sıcak suda 5-10 dakika haşlanan kestaneler dış kabuklarından ayrılması için çalışanlar tarafından tek tek elden geçiriliyor ve boyutuna göre ayrılıyor. Kestaneler dağılmaması için 4’lü gruplarda tüle sarılıyor. Sonra kestaneler haşlanıyor, yıkanıyor, şuruplanıyor ve bir gün dinlenmeye bırakılıyor. Kıvama ulaştıktan sonra tüller açılıyor ve ambalajlanarak satışa sunuluyor.
Ağrı Kar eksikliği Küpkıran Kayak Merkezi’nde sezonu erteledi Ağrı’da kış sporlarının önemli merkezlerinden biri olan Küpkıran Kayak Merkezi, bu yıl kar yağışının yetersiz olması nedeniyle kayak sezonuna başlayamadı. Kent merkezine 2 kilometre uzaklıkta yer alan tesis, hem Ağrı’dan hem de çevre illerden gelen kayak severlerin uğrak noktasıyken, iklim değişikliğinin etkisiyle yaşanan kar eksikliği kayak tutkunlarını hayal kırıklığına uğrattı. Geçtiğimiz yıl da sadece 9 gün hizmet verebilen tesiste, bu durumu aşmak için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile iş birliği yapılarak suni karlama sistemi kurulması planlanıyor. “İklim değişikliği kayak turizmini etkiliyor” Küpkıran Kayak Merkezi işletmecisi Ali Yılmaz, sezonun açılamamasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, “2024-2025 kış sezonunu maalesef açamadık. Normalde kar yağması gerekiyordu ancak iklim değişikliği nedeniyle kar yağmıyor. Erzurum’daki kayak merkezleri suni karlama sistemi sayesinde açık ve insanlar orada kayak yapabiliyor. Artık orijinal kar bulmak çok zor. Yeni gelen Gençlik ve Spor İl Müdürümüz bu konuda tecrübeli. Kendisiyle görüştük ve seneye suni karlama sistemi kurarak kayak sezonunu garanti altına alacağımız müjdesini aldık” dedi. “Sadece 9 gün kayak yapılması tesis için büyük zarar” Yılmaz, geçen yıl yalnızca 9 gün kayak yapılabildiğini ve bunun işletmeye ciddi zarar verdiğini vurgulayarak şunları ekledi: “Böylesine büyük bir tesisin sadece 9 gün hizmet verebilmesi işletmenin ayakta kalmasını imkânsız hale getiriyor. Şu an bungalov evler ve diğer projelerle yatırımlarımızı geliştirdik ama yeterli kar yağışı olmadığı için mağduruz. Tesisimizde 25 kişi çalışıyor, bunların 7’si profesyonel kayak odasında görev yapıyor. Ancak kar olmayınca gelen talepleri karşılayamıyoruz. Özellikle çevre illerden ve ilçelerden büyük bir ilgi var. İnsanlar bize Erzurum’daki suni karlama sistemini soruyor, biz de seneye bu sistemi kuracağız yanıtını veriyoruz.” “Kayak sporu ve sporcular etkileniyor” Yılmaz, kar eksikliğinin yalnızca turizm açısından değil, sporcular için de olumsuz etkiler doğurduğunu belirterek, “Milli sporcularımız ve olimpik sporcularımız burada yeterince eğitim alamıyor. Geçen yıl yalnızca 9 gün kayak yapabildik ve bu sürede tesisimiz ana baba günüydü. Gece kayağı gibi özel hizmetlerimiz var ama kar olmadığından bunları sunamıyoruz. Ağrı’da çok ciddi bir potansiyel var. Üniversiteler, fakülteler, çevre il ve ilçelerden yoğun talep alıyoruz. Ancak kar eksikliği nedeniyle bu talebi karşılamakta zorlanıyoruz.” İfadelerine yer verdi. “Suni kar ile sezonu 120 güne çıkarmayı hedefliyoruz” Suni karlama sisteminin devreye girmesiyle sezonda 120-150 gün hizmet vermeyi planladıklarını ifade İşletme Sahibi Ali Yılmaz, “Ağrı kar bölgesi olmasına rağmen kar yağışında yaşanan eksiklik nedeniyle tesisimizi aktif kullanamıyoruz. Ancak suni karlama sistemiyle bu sorunları aşacağımıza inanıyoruz. Yeni yıla karla girmeyi umut ediyoruz” diye konuştu.