KÜLTÜR SANAT
Sındırgı’da Gaziler günü kutlandı 19 Eylül 2024 Perşembe - 19:37:47 Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Gazilik unvanı ile Mareşal rütbesinin verilişinin yıldönümü dolayısı ile Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde tören düzenlendi. 19 Eylül Gaziler Günü münasebetiyle Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törenle kahraman gazilerimiz ve şehitlerimiz anıldı. Cumhuriyet Meydanı’nda ilçe protokolü, gaziler, şehit yakınları ve vatandaşların katılımıyla gerçekleşen çelenk sunma töreninde, ülkemizin bağımsızlığı için fedakârlık gösteren gazilere minnet ve saygı ifade edildi. Çelenk sunma töreninin ardından Kışla Müze Han’da kutlama etkinliği gerçekleştirildi. İmam Hatip Ortaokulu öğrenci ve öğretmenlerinin hazırladığı etkinlikte protokol, gaziler ve şehit yakınları bir araya geldi. Koro, şiirlerin okunmasının ardından öğrenciler gazilere yazdıkları mektupları ve günün anısına hediyelerini takdim etti. Gazilerin cesaret ve fedakârlıkları asla unutulamaz Gaziler ve Şehit yakınları ile bir araya gelen Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak, tören sonrasında gerçekleştirilen yemekte yaptığı konuşmada, Gaziler Günü’nün önemine vurgu yaparak, “Bu vatanı bizlere emanet eden tüm gazilerimize sonsuz minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. Şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesinde bugün özgür bir şekilde yaşıyoruz. Gazilik sadece bir rütbe değil makam değil. Aynı zamanda bu memleketin kuruluşunda bir harçtır. Bir fedakârlığın, kahramanlığın adıdır” dedi. İlçe Kaymakamı Didem Dinç Özay’da gazilik ve şehitliğin en yüksek mertebelerden biri olduğunu belirterek 19 Eylül Gaziler Günü’nü kutladı. Program sonunda Sındırgı Gaziler Derneği Başkanı Cevdet Korkmaz, İlçe Kaymakamı Didem Dinç Özay ve Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak’a desteklerinden dolayı plaket takdim etti. Gaziler Günü etkinliklerine ilçe kaymakamı Didem Dinç Özay, Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak, Sındırgı Gaziler Derneği Başkanı Cevdet Korkmaz, protokol üyeleri, gaziler, Şehit yakınları, öğrenci ve vatandaşlar katıldı.
19 Eylül 2024 Perşembe - 18:10 "24. Ulusal Turizm Kongresi" Kastamonu Üniversitesi’nde başladı Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 24. Ulusal Turizm Kongresinde, 36 farklı üniversiteden akademisyenler ile 172 yazarın hazırladığı 102 bildiri, doğa turizmi ve ilgili alt temalar üzerine yapılan güncel araştırmaları ele alınıyor. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 24. Ulusal Turizm Kongresi, turizm sektörünün önde gelen temsilcilerini ve akademisyenleri bir araya getirdi. Bu yıl “Tabiat Turizmi” ana temasıyla düzenlenen kongrede, doğanın korunması, sürdürülebilir turizm uygulamaları ve turizmin çevresel etkileri gibi konular ele alınıyor. Kongreye, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Milletvekili Serap Ekmekci, Vali Yardımcısı Aydın Ergün, Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa’nın yanı sıra çeşitli kamu kurumları ve özel sektör temsilcileri ile akademisyenler katıldı. Türkiye’nin dört bir yanından 36 farklı üniversiteden akademisyenlerin katıldığı kongrede, 172 yazarın hazırladığı 102 bildiri, doğa turizmi ve ilgili alt temalar üzerine yapılan güncel araştırmaları içeriyor. Kongredeki oturumlar ve panel tartışmalarında, “Doğa Koruma Alanlarında Yönetim ve Sürdürülebilirlik”, “Yaban Hayatı Turizmi ve Biyoçeşitliliğin Korunması”, “Yerel Topluluklar ve Tabiat Turizmi”, “Tabiat Turizminde Teknolojinin Rolü” ve “İklim Değişikliği ve Tabiat Turizmi” gibi alt temalar ele alınıyor. Katılımcılar, bu konular üzerine en yeni araştırmaları ve yenilikleri paylaşma fırsatı bulacak. Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonunda düzenlenen 24. Ulusal Turizm Kongresi’nde konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kastamonu’nun turizmdeki güçlü potansiyeline dikkat çekerek, kongrenin bölge ve ülke turizmine yapacağı katkıların önemli olacağını kaydetti. “Kongrenin şehrin turizmi açısından daha da faydalı adımlar atılmasına vesile olacak” Özellikle doğa turizminin, sürdürülebilirlik ve çevre koruma açısından kritik bir alan olduğunu ifade eden Rektör Topal, “Malumunuz üzere tabiat turizminin güzelliklerinin ve çevresinin insanlar için sunduğu fırsatları ve güzellikleri öne çıkaran giderek gelişen bir turizm alanı olarak karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan tarihi, mimarisi, kültürel zenginlikleriyle öne çıkan Kastamonu’muz, aynı zamanda tabiat turizmi açısından da eşsiz bir şehir olarak, eşsiz bir destinasyon olarak karşımıza çıkıyor. Hakikaten bu büyüleyici bölge, sahip olduğu tabii güzellikleri, milli parkları, yaylaları ve zengin biyo-çeşitliliği ile tabiat tutkunlarının yoğun ilgisini çekmektedir. Küre Dağları ve Ilgaz Dağı Milli Parkları, Valla ve Horma Kanyonları gibi doğa harikaları kamp, doğa yürüyüşleri, dağcılık ve kayak gibi farklı faaliyetler için ideal bir bölgedir. Ama aynı zamanda zengin flora faunası ile birlikte yaban hayata fotoğrafçılığıyla eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Tabii ki Kastamonu’nun sahip olduğu bu zenginlikler üniversitemiz içinde bir fırsat sunmuş durumdadır” dedi. Kastamonu Üniversitesi’nin ormancılık ve tabiat turizmi alanında YÖK tarafından ihtisaslaşan üniversite olarak seçildiğini hatırlatan Rektör Topal, bu alandaki çalışmalarını hızla devam ettirdiğini belirtti. Kastamonu’nun tabiat ve doğası yönüyle Kastamonu Üniversitesi’nin ihtisas alanına girmesinden ötürü önemine işaret eden Rektör Topal, şehrin sahip olduğu eşsiz potansiyeli sebebiyle 24. Ulusal Turizm Kongresi’nin Kastamonu’da yapılıyor olmasından dolayı daha da şehri önemli kıldığını ifade etti. Şehrin doğal güzelliklerinin yanı sıra yerel kültürün ve misafirperverliğin de turizmde önemli bir rol oynadığını dile getiren Rektör Topal, bu sebeple kongrede birçok konunun konuşularak tartışılacağına inandığını ve şehrin turizmi açısından daha da faydalı adımlar atılmasına vesile olacağını kaydetti. Kongrenin Kastamonu’nun doğa turizmi potansiyelini daha da ileriye taşıyacağına ve gelecekte önemli işbirliklerine zemin hazırlayacağına olan inancını paylaşan Rektör Topal, kongrenin gerçekleşmesinde emeği geçen organizasyon komitesine, akademisyenlere ve katılımcılara teşekkürlerini sundu. Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci de, şehrin doğal zenginliklerinin korunarak turizmin geliştirilmesi için yapılan bu tür bilimsel çalışmaların önemine dikkat çekerek, Kastamonu’nun doğa turizmi potansiyelinin daha etkin kullanılması için bu tür kongrelerin büyük önem taşıdığını belirtti. 24. Ulusal Turizm Kongresi Dönem Başkanı Prof. Dr. Osman Eralp Çolakoğlu ise, kongrenin tarihçesinden bahsederek, Türkiye’de turizm alanında gerçekleştirilen akademik çalışmaların gelişimine ve bu kongrenin bu çalışmalara yaptığı katkılara değindi. Ayrıca, turizmin sürdürülebilir kalkınmadaki rolünü vurgulayan Çolakoğlu, sektörün güncel zorlukları ve gelecekteki fırsatlarına dikkat çekerek, akademik ve sektörel iş birliklerinin önemine bir kez daha işaret etti. Katılımcılara ve düzenleyicilere teşekkür eden Çolakoğlu, başarılı bir kongre geçirilmesi temennisinde bulundu. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alptekin Sökmen de, doğa turizminin Türkiye için büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Sökmen, bu alanda yapılacak yatırımların hem yerel kalkınmaya hem de sürdürülebilir turizme katkı sağlayacağını ifade etti. Ayrıca, bu kongrenin, sektördeki yenilikleri paylaşmak ve akademik bilgi birikimini sektörel tecrübelerle buluşturmak açısından önemli bir platform sunduğunu belirten Sökmen, doğa turizmi ve alternatif turizm çeşitlerinin desteklenmesi gerektiğini dile getirerek, kongreye katkı sağlayan tüm katılımcılara teşekkür etti. Konuşmaların ardından kongreye destek veren katılımcılara plaket takdim edildi.
İsrail’in Filistin’e saldırısı beyaz perdeye taşınıyor
18 Eylül 2024 Çarşamba - 10:26 İsrail’in Filistin’e saldırısı beyaz perdeye taşınıyor İsrail’in Filistin’e saldırısı, El-İsra romanından uyarlanarak sinemaya taşınıyor. Senarist ve yazar Talat Özpolat’ın 2015’te kaleme aldığı ‘El-İsra’ isimli romanından uyarlanan aynı isimli film, Türk yapımcı şirketi HMK Film ile İsrail-Filistin çatışmasını beyaz perdeye taşımaya hazırlanıyor. 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail-Filistin çatışmalarını konu alan filmin kadrosunda 4 ülkeden oyuncular yer alacak. Filmin temel misyonunun ‘barış’ olduğunu belirten Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Mehmet Kılınç, filmin bir dini ya da milleti yargılamadan süreci objektif şekilde ele aldığını dile getirdi. El-İsra filminin uluslararası bir yapım olduğuna dikkat çeken Kılınç, “El-İsra, uluslararası seyircilere ulaşması hedeflenen bir yapım. Dört ayrı devletin oyuncularından oluşan bir kadro ile uluslararası bir projeye imza atıyoruz. 10 yıl önce Talat Özpolat’ın kaleme aldığı El-İsra romanını okuduğumda, ‘Bu hikayeyi mutlaka filme çekmeliyiz’ diye düşünmüştüm. Ancak özellikle son dönemlerde yaşanan olaylar, senaryomuzun daha da güncellenmesine neden oldu. Altı aylık titiz bir çalışmanın sonunda senaristlerimiz Cavidan Balcı ve Talat Özpolat ile birlikte üst düzey bir senaryo hazırladık. Filmimizin temel misyonu barışı anlatmak, bunu yaparken dini veya milleti yargılamadan objektif bir şekilde hikayemizi sunmayı başardık. Çekimler New York, İstanbul, Hatay ve Kudüs’te gerçekleştirilecek” dedi.
Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı projenin son aktivitesi tamamlandı
18 Eylül 2024 Çarşamba - 10:20 Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı projenin son aktivitesi tamamlandı Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, 2 farklı ülkeden gelen temsilcilerin katılımı ile gerçekleştirilen "ECOPRINT in Nature" projesinin dördüncü aktivitesi tamamlandı. Erasmus+ Programı Yetişkin Eğitiminde Küçük Ortaklıklar (KA210-ADU) çerçevesinde, Avrupa Birliği Başkanlığı ve Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenen ve Kastamonu Üniversitesi’nin koordinatörlüğünde yürütülen "ECOPRINT in Nature" projesinin dördüncü aktivitesi, gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerle başarıyla tamamlandı. Proje çerçevesinde düzenlenen etkinlikler, 13 Eylül tarihinde Kastamonu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nde, proje yürütücüsü Doç. Dr. Önder Tor’un moderatörlüğünde yapılan sergi ve uygulamalı eğitimlerle başladı. Açılış konuşmalarında, çevre dostu sanat tekniklerinin önemi vurgulandı ve projeye katılan tüm kurum ve kişilere teşekkür edildi. Varşova Yaşam Bilimleri Üniversitesi (SGGW), Youth on Board (YOB) ve Sarı Konak Kadın Girişimleri Üretim ve İşletme Kooperatifi (KSSK) temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda davetli etkinlikte hazır bulundu. Açılışın ardından, Doç. Dr. F. Müjde Gökbel Yavuzoğlu tarafından katılımcılara yönelik, seramik yüzeylerde Ecoprint tekniklerine dair bir sunum yapıldı. Katılımcılar, sunum sırasında Kastamonu’da yetişen çeşitli bitkilerin kullanımına dair detaylı bilgi edinirken, uygulamalı olarak bitki yaprakları ve çiçekler kullanılarak seramik üzerine baskı tekniklerini deneme fırsatı buldular. Ecoprint tekniğinin doğal malzemelerle sürdürülebilir üretim süreçlerine nasıl katkı sağladığına yönelik bilimsel bilgiler ve teknik ipuçları da bu etkinlikte katılımcılarla paylaşıldı. Etkinliğin ikinci günü, Kastamonu Üniversitesi Mevlüt Beyribey Konukevi’nde gerçekleştirilen Ecoprint atölyesi ile devam etti. Bu atölyede, mordanlanan (doğal boyama öncesi işlem gören) çeşitli kumaşlar üzerine Ecoprint teknikleri uygulandı. Doğa ile sanatı birleştiren bu uygulamada, özellikle ipek kumaşlar üzerinde çalışmalar yapıldı. Katılımcılar, kestane, ceviz, akçağaç, servi, ıhlamur, akasya, salkım söğüt, erik gibi ağaçların yapraklarının yanı sıra çeşitli renkte çiçekler kullanarak kumaşlarda doğal ve kalıcı desenler oluşturmayı öğrendiler. Bu süreçte, doğal malzemelerin nasıl işlenip baskı tekniğine dönüştürüldüğü uygulamalı olarak gösterildi ve katılımcılar, doğadaki bitkilerin renk, doku ve desen zenginliğini sanat eserlerine nasıl aktarabileceklerini keşfettiler. Projenin kültürel etkileşim hedefi doğrultusunda, 15 Eylül tarihinde katılımcılara Kastamonu’nun doğal, tarihi ve kültürel mekanlarını keşfetme imkanı sunuldu. Gezi programında şehrin tarihi yapıları ve doğal ve kültürel zenginlikleri ziyaret edildi. Etkinliğin son günü olan 16 Eylül’de ise Kastamonu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Sergi Salonu’nda düzenlenen sergiyle "ECOPRINT in Nature" projesinin bu aşaması başarıyla tamamlandı. Serginin açılışına akademik ve idari personel ile projede yer alan katılımcılar ve davetliler katıldı. Sergide, ilk gün gerçekleştirilen seramik çalışmaları ve kumaş üzerine yapılan Ecoprint uygulamaları sergilendi. Katılımcılar, doğadan ilham alan bu eserleri yakından inceleme fırsatı buldu. Sergi sonunda katılımcılara katılım belgeleri takdim edildi.
Karacasu’nun Yaykın İnciri, festivalle tanıtıldı
18 Eylül 2024 Çarşamba - 10:12 Karacasu’nun Yaykın İnciri, festivalle tanıtıldı Aydın’ın Karacasu ilçesi kırsal Yaykın Mahalle Muhtarlığı’nın ilk kez düzenlediği ve Karacasu Belediyesi’nin desteği ile gerçekleştirdiği İncir tanıtım festivali büyük bilgi gördü. Karacasu’ya bağlı Yaykın Mahallesi, yetiştirmiş olduğu dünyaca ünlü kuru incirini tanıtmak amacıyla ilk kez festival düzenledi. Yaykın Mahalle Muhtarı Adem Özer ve Karacasu Belediye Meclis Üyesi Yücel Özefe’nin ev sahipliğinde düzenlenen 1. Yaykın İncir, Tarım, Kültür, Sanat ve Tanıtım Festivali’ne Karacasu Belediye Başkanı Mustafa Büyükyapıcı, ADÜ Karacasu MYO Müdürü Mehmet her iki belediyelerin başkan yardımcıları, meclis üyeleri, çevre mahallelerin muhtarları, Karacasu, Bozdoğan, Nazilli, Kale Ziraat Odası Başkanları, uzaktan ve yakından gelen davetliler ile mahalleli katıldı. Yarışmacılardan festival komitesine jest Aydın Büyükşehir Belediyesi Bando Ekibi eşliğinde kortej yürüyüşü ile başlayan festival köy meydanında açılış konuşmaları ile sürdü. İlk kez düzenlenen festivalin en renkli bölümü olan en iyi incir yetiştiricisi yarışmasına 10 yarışmacı katıldı. Jüri üyelerinin tek tek tadına ve sunum şekline baktığı yarışmada en iyi incir yetiştiricisi Hamdi Yasin Özefe oldu. Yarışmada ikinciliği Zeynep Sare Akçay, üçüncülüğü ise Şakir Sert elde etti. Yarışmada dereceye girenlere ve katılımcılara para ödülü verildi. Ancak tüm yarışmacılar kazandıkları ödüllerini, tanıtımın devam etmesi ve festivallerin sürmesi adına komiteye bağışlaması büyük alkış aldı. Günün sonunda düzenlenen halk konserinde ise Sevtuğ Kasapbaşoğlu’nun sunumu ve şarkıları ile geceye eğlenceli bir başlangıç yapıldı. Yediden yetmişe herkesin büyük coşku yaşadığı halk konseri İncir Yarışmasında dereceye giren üreticilere ödüllerinin verilmesinin ardından Deniz Melek konseri ile son buldu. “Yaykın, Karacasu’nun parlayan yıldızı olmaya devam edecek” Yaykın Mahalle Muhtarı Adem Özer, yaptığı açılış konuşmasında ilk festivali gerçekleştirmenin heyecanını yaşadıklarını ifade ederek: “Türkiye’nin incir ve zeytin ekonomisine büyüt katkı sağlayan Mahallemizin 1. Yaykın İncir, Tarım, Kültür, Sanat ve Tanıtım Festivali’ni gerçekleştirmekten dolayı çok mutluyuz. Bu bizim ilk festivalimiz. Hatalarımız olabilir. Hatalarımız olduysa affola. Ama bundan sonraki senelerde Yaykın, Karacasu’nun parlayan yıldızı olmaya devam edecek. Herkese emeklerinden ve katıldıklarından dolayı teşekkür ediyorum” dedi. “Festivallere desteğimiz sürecek” Nazilli Ziraat Odası Başkanı Yahya Anlıak, Yaykın Mahallesi ile bağlarının çok sıkı olduğunu belirterek. “Bu güzel etkinlik bundan sonra da bizlerin sayesinde devam edecek. Bunları yaşatmak üzere Karacasu Belediye Başkanına festivalin yapılması ve devamı için verdiği sözden dolayı teşekkür ediyorum. Hepimize hayırlı olsun. Hep beraber daha güzel günler ve nice festivaller yaşamak dileğiyle” dedi. “Ürünlerimizi, değerlerimizi tanıtmamız çok önemli” Tanıtımların bölge ekonomisine katkısının çok büyük olduğunun altını çizen Karacasu Belediye Başkanı Mustafa Büyükyapıcı: “İlçemizin gelişmesi için büyük bir hevesle başladığımız bu güzel girişimlerin yapılması, ürünlerimizi, değerlerimizi tanıtmamız çok önemli. Bu girişim hepimize örnek olacak inşallah. Diğer mahallerimden de çok talep var. Karacasu için bunun onlara da örnek olacağını düşünüyorum. Festivalimizin düzenlenmesinde emeği geçen, katkı sunan ve katılım sağlayan tüm dostlarıma saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum” dedi. İncir dondurması büyük beğeni kazandı Festivale incirli dondurma ile katılarak, aynı zamanda hazırladığı birbirinden güzel incirli tatlıları yaklaşık 3 bin kişiye ikram eden Yaykın Mahallesinde bulunduğunu ifade eden Bozdoğanlı pasta işletmecisi Levent Balta: “Karacasu’nun en değerli, en kaliteli ve en iyi inciri Yaykın’da yetiştiriliyor. İncir festivali ile ilgili yapılabilecek bazı tatlı türleri, pastalar ve dondurma yaparak katılım sağladık. Amacımız en önemli değerlerimiz arasında yer alan İncirimizi farklı sunumlarla daha da değer katmak ve tanıtmak. İnsanlara incirden neler yapılabilir, incirden nasıl ürün elde edilir, nasıl bir lezzet elde edilir diyerek güzel incirlerini en iyi şekilde değerlendirmenin yollarını aradık. Sonuçta buraya gelen misafirleri en güzel şekilde misafir etmeye çalıştık. İncirli yaş pastası, incirli dondurması, bunun yanında incirli kekleri vb. gibi birçok ürünü tanıtmak için gelen misafirlere ikramda bulundurduk. Yaykın’ın güzel incirleri daha iyi nasıl değerlendirilebiliriz yani sadece kuru incir olarak değil sadece yaş incir olarak değil farklı tatları elimizden geldiğince tattırdık. İnşallah ilerleyen zamanda incirle yapılan dondurmanın patentini almak için çaba sarf edeceğiz” dedi. “Şifa deposu incir” İncir üreticisi Şener Özdemir: “Levent kardeşimizin yaptığı incir dondurması, tat ve aroma olaraktan çok güzel bir neticeye varmış. Aynı zamanda bu incir zeytinyağı ile buluşunca şifa deposu oluyor. İnciri bir kaba koyup üzerine zeytinyağı ekleyerek akşamdan sabaha kadar beklettiğin zaman ve sonuç olarak yediğinde bağırsak kanserinden tutunda bütün hastalıkları bütün bakterileri temizlediği ispatlanmıştır. Bizim incirimiz şifa deposudur. Herkese tavsiye ederim. İncirimiz her sene üretimde olduğu gibi bu senede tanıtım için ilk kez festivalini yaptık. Elimizden geldiğince de tanıtmaya devam edeceğiz” dedi.
Çorum’da bir tarih gün yüzüne çıkıyor: Selçuklu’nun Hattuşa’sı
18 Eylül 2024 Çarşamba - 09:38 Çorum’da bir tarih gün yüzüne çıkıyor: Selçuklu’nun Hattuşa’sı Çorum’da yürütülen Kalehisar kazı çalışmaları ile ilgili konuşan Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şahin, Anadolu Selçuklu Devleti’nin önemli yerleşim merkezinden olan Kalehisar’ın Hititlerin başkenti Hattuşa gibi önemli bir merkez olduğunu açıkladı. Çorum’da önemli bir Anadolu Selçuklu kenti gün yüzüne çıkartılıyor. Kalehisar’da tarihin yeniden ayağa kaldırılması, kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar devam ediyor. Devam eden kazı çalışmaları ile ilgili bilgi veren Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nden Kalehisar Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şahin, tarihi kentin bilinmeyenlerine ilişkin İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Yapılan kazı çalışmalarının Anadolu Selçuklu arkeolojisi için önemli bir çalışma olduğunu kaydeden Şahin, bölgenin Hattuşa gibi önemli bir merkez olduğunu kaydetti. "İlk çalışmalar 1992 yılına gidiyor" Kalehisar’da 1965-1966 yıllarında sanat tarihinin önde gelen hocalarından Prof. Dr. Oktay Aslanapa tarafından İstanbul Üniversitesi adına çalışmalar yapıldığını belirten Doç. Dr. Şahin, “Prof. Dr. Oktay Aslanapa medrese, kervansaray, hamam, seramik ve çini fırınlar üzerinde ilk çalışmaları gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar dikkat çekiyor. Bu çalışmalar ayrıntılı olmasa dahi bize Kalehisar’ın ne kadar önemli bir merkez olduğunu ortaya koydu. 60 yıl sonra buranın tekrar gündeme gelmesi gerekiyordu. Aslında ilk çalışmalar 1992 yılına gidiyor. Benim tez çalışmam Anadolu Selçuklu camileriydi. 1992 yılında çalışma yaparken Kalehisar’a da gelim. O tarihten beri burayı gözlemliyorum. Anadolu’da Kalehisar, Karahisar adında isimlendirilen çok sayıda yerleşim yerleri var. Bunun başında Afyonkarahisar, Şebinkarahisar gibi yerleşim yerleri geliyor” dedi. “Hititler için Hattuşa nasıl bir öneme sahipse Anadolu Selçuklular için de Kalehisar aynı öneme sahip" Bu yerleşim yerleri içerisinde Kalehisar’ın özel bir yere sahip olduğunu vurgulayan Şahin, “Her şeyden önce burası bir Anadolu Selçuklu kenti özelliği taşıyor. Kale var, kalede surlar var, medrese var, kervansaray var, hamam var. Bu yapıların varlığı bize buranın kent olduğunu gösteriyor. Bunlar bizim bildiğimiz, ayakta olan yapılar. Bir de bilmediğimiz yapılar var. Burada biz çalışmalar yaptık. Burada yapılan çalışmalar sonucunda yapılar olduğunu belirledik. Bu yapılar bile buranın ne kadar zengin olduğu gösterdi. Hititler için Hattuşa nasıl bir öneme sahipse Anadolu Selçuklular için de Kalehisar aynı öneme sahip. Devamında Osmanlı kenti olduğunu düşündüğümüz bir yer burası. Bu nedenle burası bu anlamda bilineni ve bilinmeyenleriyle büyük bir kent” diye konuştu. “Kalehisar’da kazı çalışmaları 100 yıl sürebilir” Kalehisar’da kazı çalışmalarının 100 yıl sürebileceğini anlatan Şahin, “2019 yılından 2021 yılına kadar Kalehisar’da yüzey araştırması yaptık. Bu yüzey araştırmasında bütün yapıları belgeledik. Roleve planlarını çizdik. Her şeyiyle belgeledik. Burada saha çalışmaları yaptık. Bu alanda ne var ne yok hepsini tespit ettik. Kalehisar mimarisi ve seramikleriyle gerçekten çok zengin bir yer. Burası bir seramik üretim merkezi. Yüzeyde kırık parça halinde de olsa zengin seramik parçaları topladık. Bunlar özellikle Anadolu Selçuklu Devletinin yeşil sırlı tek renkli ve kazıma tekniğinde yapılan seramik örnekleri. Çini örnekleri var. Bunlar genelde günlük yaşamda kullanılan gereçler. Eğer imkanlarımız el verir ve devamlılık sağlanırsa burada en az 100 yıl kazı çalışmaları sürer. Burası Çorum’daki 5’inci kazı. Yüzyılın üzerinde Hattuşa’da kazılar devam ediyor. Alacahöyük’te 1935 yılından beri kazılar devam ediyor. Eskiyapar ve Şapinuva ören yerlerinde 30-40 yıldır sürüyor. Biz işin başındayız. Ama çok yol aldık. Burada kitabe özelliği taşıyan belgeler çıkabilir” şeklinde konuştu.
Çorum, Antalya 13. Yöresel Ürünler Fuarı’nda tanıtılacak
17 Eylül 2024 Salı - 19:40 Çorum, Antalya 13. Yöresel Ürünler Fuarı’nda tanıtılacak Antalya’da düzenlenecek olan 13. Yöresel Ürünler Fuarı öncesi hazırlıklar sürüyor. 9-13 Ekim 2024 tarihleri arasında yapılacak olan 13. Yöresel Ürünler Fuarına (YÖREX) Çorum Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı başkanlığında değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda, Yöresel Ürünler Fuarında (YÖREX) Çorum’u en iyi şekilde tanıtmak üzere fuar sürecince yapılacak tanıtım çalışmaları, fuarda yer alacak yöresel ve coğrafi işaretli ürünler, katılım sağlayacak kurumlar, belediyeler, STK’lar ve firmalar hakkında bilgilendirmeler yapılarak görüş ve öneriler değerlendirildi. Fuar ve festival gibi etkinliklerin tanıtım açısından önemli olduğunu vurgulayan Vali Zülkif Dağlı, YÖREX Fuarı’na Çorum’daki ilgili tüm paydaşların destekleri ile katılım sağlayarak kentin tanıtımına katkı sunmayı hedeflediklerini belirtti. Toplantıda güzel bir sinerji oluştuğunu, ilin tanıtımına katkı sağlamak için ekip ruhu içerisinde güzel fikirler ortaya çıktığını belirten Vali Dağlı, Valilik koordinasyonunda belediyeler, kurumlar ve STK’larla ile iletişim ve iş birliği içerisinde gerekli tüm hazırlıkların yapılarak YÖREX Fuarı’nda Çorum’u ulusal düzeyde en iyi şekilde tanıtacaklarını ifade etti. Toplantıya, Vali Yardımcıları Muhammed Gürbüz, Cengiz Nayman, İskilip Belediye Başkanı İsmail Çizikçi, Alaca Belediye Başkanı Şerif Arslan, İl Kültür ve Turizm Müdürü Sümeyra Bektaş, İl Tarım ve Orman Müdürü Hayrullah Göktekin, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Başaranhıncal, Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Naki Özkubat, OKA Genel Sekreteri Mehlika Dicle, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yılmaz Kaya ve ilgili kurum yetkilileri katıldı.
Yerli ve yabancı şefler hünerlerini workshoplarda sergiledi
17 Eylül 2024 Salı - 16:04 Yerli ve yabancı şefler hünerlerini workshoplarda sergiledi Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğinde düzenlenen GastroAntep Kültür Yolu Festivali’nde yerli ve yabancı şefler, workshoplarda yaptıkları yemeklerle izleyicilerini adeta büyüledi. Eşsiz mutfağıyla bir kez daha dünya sahnesine çıkan Gaziantep, festivalle ünlü şefleri, ziyaretçileri ve gastronomi meraklılarını buluşturdu. Şefler, GastroAntep’in kalbi olan Festivaller Parkı’nda özel teknikleri ve eşsiz tarifleriyle ürünlerini kullanarak hünerlerini sergiledi. Türkiye’nin ve dünyanın önemli şefleri, Gaziantep’in gıdalarıyla vegan, vejetaryen ve şifalı yemekler hazırladı. Yoğun programda şefler lezzetli yemeklerin sırlarını uygulamalı anlattı Festivalin ilk gününde, Türk Yemek Tarihçisi ve Şef Vedat Başaran, "Türk Mutfağı’nın Geçmişten Geleceğe Yayılması" başlıklı workshopunu gerçekleştirdi. Ardından, Birleşik Krallık’tan gelen Humo London Group’un baş şefi Miller Prada, “Ex-Whiskey-Barrel, 50 Year ’Marinated’ French Oak” başlıklı programını sundu. İspanya’dan EV Gastro’nun sahibi Ernesto Vents ise “Mediterranean Nomad Chef” başlıklı workshopunu gerçekleştirdi. Ayrıca, yemek blogger’ı ve şef Özge Şahin, “Atıksız Mutfak” temasıyla çalışmalarını sergiledi. TV programcısı, akademisyen ve yazar Asuman Kerkez, “Milli Mücadele’de Yokluktan Varlığa Antep Mutfağı” üzerine bir sunum yaptı. TV programcısı ve şef Türev Uludağ ise workshopuyla ziyaretçilere yeteneklerini gösterdi. Festivalde, gastronominin farklı yönlerinin işlendiği workshoplar düzenlendi. İtalya’dan İO Luigi Tağlienti’nin sahibi ve şefi Luigi Tağlienti, “Bir Anın Algısı” başlığıyla, şef Cüneyt Asan ve Harun Reşit Dönmez, “Kültür Mutfağı” başlığıyla, İspanya’dan EL POBLET’in baş şefi Luis Valls Rozalén, “Pirinç ve Bölgesel Çeşitliliği” başlığıyla, TV sunucusu ve yemek danışmanı Sedef İybar, “Vejetaryen 2 Pratik Tarif” başlığıyla, İtalya’dan Paolo Griffa al Caff Nazionale’nin sahibi ve şefi Paolo Griffa, “Aşçılık ve Sanat” başlığıyla workshoplar düzenledi. Yoğun geçen workshop programlarında ayrıca Almanya’dan Nagaya Restoranı’nın sahibi ve şefi Yoshizumi Nagaya, “Düşük Ateşte Pişirilmiş Sığır Eti Tartolet” başlığıyla, NG Group Gastronomi Direktörü Rafet İnce, “Vejetaryen Yeşil Humus” başlığıyla, EKS Mutfak Akademisi Kurucusu ve şefi Eyüp Kemal Sevinç, “Yerelden Globale” başlığıyla, Yunanistan’dan CTC Urban Gastronomy Baş Şefi Alexandros Tsiotinis, “Şık Yemek Artıklarıyla Yeniden Düşünme” başlığıyla ve Lefkoşa ile Gaziantep Kardeş Şehir İlişkilerinin 15. yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde Tanya Kilitkayalı, “Hellim Peyniri ve Gaziantep Ürünleri Mutfak Atölyesi” başlığıyla hünerlerini sergileyerek mutfak sırlarını paylaştı.
TİKA, Somali’de ’Damızlık Etlik Piliç Üretimi Projesi’ni hayata geçirdi
17 Eylül 2024 Salı - 16:01 TİKA, Somali’de ’Damızlık Etlik Piliç Üretimi Projesi’ni hayata geçirdi Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Somali’nin tavuk etinde dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla ’Damızlık Etlik Piliç Üretimi Projesi’ni uygulamaya koydu. TİKA ve Zamzam Üniversitesi Anadolu Ziraat Fakültesi iş birliğinde 2020 yılında uygulamaya koyulan Somali Yumurta Tavukçuluğunun Geliştirilmesi Projesi kapsamında, fakülte bünyesinde kümes ve kuluçkahane tesisi inşa edildi. Bu projeyi takiben, 2023 yılında başkent Mogadişu’daki Şehir Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde Yem Üretim Merkezi kuruldu. Projenin sonraki aşamasında Somali’nin tavuk etinde dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla ’Damızlık Etlik Piliç Üretimi Projesi’ uygulamaya koyuldu. Damızlık etlik piliç üretimi aşamaları Türkiye’nin yerli etlik piliç ebeveyni olan Anadolu-T’nin 5 bin 900 adet ana hattı ve baba hattı yumurtaları ülkemizden getirilerek fakültedeki tesiste kuluçkaya alınıyor. Kuluçkadan çıkan civcivlerin Türkiye’den gelen uzmanlar tarafından bütün kontrolleri tamamlandıktan sonra damızlık büyütme kümeslerine naklediliyor. Ayrıca Ziraat Fakültesi öğrencilerine ve öğretim görevlilerine yönelik piliç üretimi aşamalarının ayrıntılarıyla anlatıldığı eğitim programı düzenlendi. Bu projeyle Somali’nin damızlık etlik piliç üretiminde kendine yeterli hale gelmesi ve hayvancılık sektörünün gelişimine katkı sağlanması hedefleniyor.
Yıllarca milli takımlar kamp merkeziydi, bakın ne oldu
17 Eylül 2024 Salı - 14:30 Yıllarca milli takımlar kamp merkeziydi, bakın ne oldu Düzce Belediyesi, şehrin turizmine katkı sağlamak amacıyla Akçakoca Kalkın köyünde, daha önce milli takımlar kamp merkezi olarak kullanılan yapıyı otele dönüştürdü. Sahili, havuzu ve lüks konseptiyle dikkat çeken otelin, Düzce turizmine büyük katkı sağlaması bekleniyor. Akçakoca Kalkın köyünde bulunan Milli Takımlar Kamp Merkezi, geçtiğimiz yıllarda Vilayetler Birliği ile dönüşüme başladı. Daha sonra Düzce Belediyesi, bu yapıyı devralarak turizme katkı sunmak amacıyla otele çevirdi. Bahçesine havuz yapılarak sahiline özel kum getirildi ve odalarda lüks bir konsept ile yenilemeler yapıldı. Düzce Belediyesi bünyesinde Bel-Tur Otel adıyla hizmet vermeye başlayan otel, 52 oda ve 4 süit oda ile dikkat çekiyor. "Mavi ile yeşilin birleştiği bir yerdeyiz" Toplantı, konferans ve düğün salonu konseptiyle de hizmet veren Bel-Tur Otel’in, Düzce turizmine katkı sağladığını belirten Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, "Burası daha önce Vilayetler Evi’nin oteliydi. Biz anlaşma yapıp devir aldık. Kamu misafirhanesi havası vardı. Şimdi otele çevirdik. Akçakoca’nın en güzel otellerinden birisi oldu. Düzce, Sapanca ve Bolu arasında adeta bir cennet. Biz bu bölgede turizmi geliştirmek istiyoruz. Sadece Akçakoca değil, Düzce’nin birçok bölgesi; yaylası, şelalesi, gölü, mağarası ve tarihi olan bir bölge. İnşallah önümüzdeki dönemde turizmin geliştirilmesi faaliyetleri çerçevesinde Düzce’ye her hafta en az 10 bin kişinin gelebileceği mekanlar oluşturuyoruz. Burası da bunlardan birisi. Burası butik bir otel. Türkiye’nin her tarafından vatandaşlarımızın buraya gelmesini, burada kalmasını arzu ediyor ve davet ediyoruz. Gelsinler konaklasınlar, güneşi, denizi, sahili güzel ve sakin bir ortam. Bir tarafı yemyeşil orman, diğer tarafı masmavi deniz. Mavi ile yeşilin birleştiği bir yerdeyiz" dedi. "Yatak kapasitemizi artırmaya çalışıyoruz" Düzce’nin turizmde büyük hedefleri olduğunu ve yatak kapasitesini artırmayı amaçladıklarını dile getiren Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yatak kapasitemizi artırmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde Düzce’ye uluslararası bir markanın otelinin temelini atacağız. Düzce, aslında iş merkezi statüsünü taşıyan bir şehir. Düzce’de çok fazla iş merkezi, fabrika, iş yeri var. Dünyanın en prestijli otomobil fabrikalarına parça üreten fabrikalarımız var. İnsanlar hafta içi Düzce’ye geliyorlar. Biz bunu hafta sonuna yayacak şekilde geliştirmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede yol açıyoruz. Biliniyor ki yol medeniyettir. Farklı bölgelerden Düzce’nin ve çevresinin güzel mekanlarına ulaşımı kolaylaştıracak yollar açıyoruz. Bu çalışmaları sürdürmeye devam edeceğiz. Bölgesel kalkınma planı peşindeyiz. Sadece Düzce değil, Düzce’nin çevresinin de gelişmesini arzu ediyoruz. Burası Batı Karadeniz ve Doğu Marmara bölgesi. Sakarya’dan başlayıp Sinop’a kadar olan bölgeyi düşünün; çok güzel ve huzurlu bir bölge. İnsanların zamanlarını geçirebilecekleri güzel mekanlar inşa ediyoruz" "Ata binmek isteyenler Düzce’ye gelecek" Önümüzdeki dönemde ata binmek için insanların Düzce’ye geleceğini belirten Özlü, "Türkiye Binicilik Federasyonu ile beraber bir çalışma yürütüyoruz. Atçılık sporunun Düzce’nin dağlarında, yaylalarında, şelalelerinde gelişmesini sağlayacak bir program üzerinde çalışıyoruz. Türkiye Binicilik Federasyonu ve Düzce Belediyesi olarak bu sporu yaygınlaştırmak istiyoruz" şeklinde konuştu.