KÜLTÜR SANAT
Sındırgı’da Gaziler günü kutlandı 19 Eylül 2024 Perşembe - 19:37:47 Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Gazilik unvanı ile Mareşal rütbesinin verilişinin yıldönümü dolayısı ile Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde tören düzenlendi. 19 Eylül Gaziler Günü münasebetiyle Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törenle kahraman gazilerimiz ve şehitlerimiz anıldı. Cumhuriyet Meydanı’nda ilçe protokolü, gaziler, şehit yakınları ve vatandaşların katılımıyla gerçekleşen çelenk sunma töreninde, ülkemizin bağımsızlığı için fedakârlık gösteren gazilere minnet ve saygı ifade edildi. Çelenk sunma töreninin ardından Kışla Müze Han’da kutlama etkinliği gerçekleştirildi. İmam Hatip Ortaokulu öğrenci ve öğretmenlerinin hazırladığı etkinlikte protokol, gaziler ve şehit yakınları bir araya geldi. Koro, şiirlerin okunmasının ardından öğrenciler gazilere yazdıkları mektupları ve günün anısına hediyelerini takdim etti. Gazilerin cesaret ve fedakârlıkları asla unutulamaz Gaziler ve Şehit yakınları ile bir araya gelen Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak, tören sonrasında gerçekleştirilen yemekte yaptığı konuşmada, Gaziler Günü’nün önemine vurgu yaparak, “Bu vatanı bizlere emanet eden tüm gazilerimize sonsuz minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. Şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesinde bugün özgür bir şekilde yaşıyoruz. Gazilik sadece bir rütbe değil makam değil. Aynı zamanda bu memleketin kuruluşunda bir harçtır. Bir fedakârlığın, kahramanlığın adıdır” dedi. İlçe Kaymakamı Didem Dinç Özay’da gazilik ve şehitliğin en yüksek mertebelerden biri olduğunu belirterek 19 Eylül Gaziler Günü’nü kutladı. Program sonunda Sındırgı Gaziler Derneği Başkanı Cevdet Korkmaz, İlçe Kaymakamı Didem Dinç Özay ve Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak’a desteklerinden dolayı plaket takdim etti. Gaziler Günü etkinliklerine ilçe kaymakamı Didem Dinç Özay, Sındırgı Belediye Başkanı Serkan Sak, Sındırgı Gaziler Derneği Başkanı Cevdet Korkmaz, protokol üyeleri, gaziler, Şehit yakınları, öğrenci ve vatandaşlar katıldı.
19 Eylül 2024 Perşembe - 18:10 "24. Ulusal Turizm Kongresi" Kastamonu Üniversitesi’nde başladı Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 24. Ulusal Turizm Kongresinde, 36 farklı üniversiteden akademisyenler ile 172 yazarın hazırladığı 102 bildiri, doğa turizmi ve ilgili alt temalar üzerine yapılan güncel araştırmaları ele alınıyor. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 24. Ulusal Turizm Kongresi, turizm sektörünün önde gelen temsilcilerini ve akademisyenleri bir araya getirdi. Bu yıl “Tabiat Turizmi” ana temasıyla düzenlenen kongrede, doğanın korunması, sürdürülebilir turizm uygulamaları ve turizmin çevresel etkileri gibi konular ele alınıyor. Kongreye, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Milletvekili Serap Ekmekci, Vali Yardımcısı Aydın Ergün, Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa’nın yanı sıra çeşitli kamu kurumları ve özel sektör temsilcileri ile akademisyenler katıldı. Türkiye’nin dört bir yanından 36 farklı üniversiteden akademisyenlerin katıldığı kongrede, 172 yazarın hazırladığı 102 bildiri, doğa turizmi ve ilgili alt temalar üzerine yapılan güncel araştırmaları içeriyor. Kongredeki oturumlar ve panel tartışmalarında, “Doğa Koruma Alanlarında Yönetim ve Sürdürülebilirlik”, “Yaban Hayatı Turizmi ve Biyoçeşitliliğin Korunması”, “Yerel Topluluklar ve Tabiat Turizmi”, “Tabiat Turizminde Teknolojinin Rolü” ve “İklim Değişikliği ve Tabiat Turizmi” gibi alt temalar ele alınıyor. Katılımcılar, bu konular üzerine en yeni araştırmaları ve yenilikleri paylaşma fırsatı bulacak. Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonunda düzenlenen 24. Ulusal Turizm Kongresi’nde konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kastamonu’nun turizmdeki güçlü potansiyeline dikkat çekerek, kongrenin bölge ve ülke turizmine yapacağı katkıların önemli olacağını kaydetti. “Kongrenin şehrin turizmi açısından daha da faydalı adımlar atılmasına vesile olacak” Özellikle doğa turizminin, sürdürülebilirlik ve çevre koruma açısından kritik bir alan olduğunu ifade eden Rektör Topal, “Malumunuz üzere tabiat turizminin güzelliklerinin ve çevresinin insanlar için sunduğu fırsatları ve güzellikleri öne çıkaran giderek gelişen bir turizm alanı olarak karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan tarihi, mimarisi, kültürel zenginlikleriyle öne çıkan Kastamonu’muz, aynı zamanda tabiat turizmi açısından da eşsiz bir şehir olarak, eşsiz bir destinasyon olarak karşımıza çıkıyor. Hakikaten bu büyüleyici bölge, sahip olduğu tabii güzellikleri, milli parkları, yaylaları ve zengin biyo-çeşitliliği ile tabiat tutkunlarının yoğun ilgisini çekmektedir. Küre Dağları ve Ilgaz Dağı Milli Parkları, Valla ve Horma Kanyonları gibi doğa harikaları kamp, doğa yürüyüşleri, dağcılık ve kayak gibi farklı faaliyetler için ideal bir bölgedir. Ama aynı zamanda zengin flora faunası ile birlikte yaban hayata fotoğrafçılığıyla eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Tabii ki Kastamonu’nun sahip olduğu bu zenginlikler üniversitemiz içinde bir fırsat sunmuş durumdadır” dedi. Kastamonu Üniversitesi’nin ormancılık ve tabiat turizmi alanında YÖK tarafından ihtisaslaşan üniversite olarak seçildiğini hatırlatan Rektör Topal, bu alandaki çalışmalarını hızla devam ettirdiğini belirtti. Kastamonu’nun tabiat ve doğası yönüyle Kastamonu Üniversitesi’nin ihtisas alanına girmesinden ötürü önemine işaret eden Rektör Topal, şehrin sahip olduğu eşsiz potansiyeli sebebiyle 24. Ulusal Turizm Kongresi’nin Kastamonu’da yapılıyor olmasından dolayı daha da şehri önemli kıldığını ifade etti. Şehrin doğal güzelliklerinin yanı sıra yerel kültürün ve misafirperverliğin de turizmde önemli bir rol oynadığını dile getiren Rektör Topal, bu sebeple kongrede birçok konunun konuşularak tartışılacağına inandığını ve şehrin turizmi açısından daha da faydalı adımlar atılmasına vesile olacağını kaydetti. Kongrenin Kastamonu’nun doğa turizmi potansiyelini daha da ileriye taşıyacağına ve gelecekte önemli işbirliklerine zemin hazırlayacağına olan inancını paylaşan Rektör Topal, kongrenin gerçekleşmesinde emeği geçen organizasyon komitesine, akademisyenlere ve katılımcılara teşekkürlerini sundu. Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci de, şehrin doğal zenginliklerinin korunarak turizmin geliştirilmesi için yapılan bu tür bilimsel çalışmaların önemine dikkat çekerek, Kastamonu’nun doğa turizmi potansiyelinin daha etkin kullanılması için bu tür kongrelerin büyük önem taşıdığını belirtti. 24. Ulusal Turizm Kongresi Dönem Başkanı Prof. Dr. Osman Eralp Çolakoğlu ise, kongrenin tarihçesinden bahsederek, Türkiye’de turizm alanında gerçekleştirilen akademik çalışmaların gelişimine ve bu kongrenin bu çalışmalara yaptığı katkılara değindi. Ayrıca, turizmin sürdürülebilir kalkınmadaki rolünü vurgulayan Çolakoğlu, sektörün güncel zorlukları ve gelecekteki fırsatlarına dikkat çekerek, akademik ve sektörel iş birliklerinin önemine bir kez daha işaret etti. Katılımcılara ve düzenleyicilere teşekkür eden Çolakoğlu, başarılı bir kongre geçirilmesi temennisinde bulundu. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alptekin Sökmen de, doğa turizminin Türkiye için büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Sökmen, bu alanda yapılacak yatırımların hem yerel kalkınmaya hem de sürdürülebilir turizme katkı sağlayacağını ifade etti. Ayrıca, bu kongrenin, sektördeki yenilikleri paylaşmak ve akademik bilgi birikimini sektörel tecrübelerle buluşturmak açısından önemli bir platform sunduğunu belirten Sökmen, doğa turizmi ve alternatif turizm çeşitlerinin desteklenmesi gerektiğini dile getirerek, kongreye katkı sağlayan tüm katılımcılara teşekkür etti. Konuşmaların ardından kongreye destek veren katılımcılara plaket takdim edildi.
Osmanlı döneminde yapılan su tünelleri gün yüzüne çıkacak
18 Eylül 2024 Çarşamba - 13:12 Osmanlı döneminde yapılan su tünelleri gün yüzüne çıkacak Kapadokya bölgesinin önemli destinasyonları arasında yer alan Ürgüp ilçesinde 2017 yılında yapılan bir kazı çalışması sonucu orta çıkan tüneller gün yüzüne çıkartılacak. Ürgüp ilçesinin büyük bir bölümünün altın geçen ve yaklaşık 450 metre uzunluğunda olduğu tahmin edilen tünellerin tekrar temizlenerek turizme kazandırılması hedefleniyor. Tünellerde inceleme yapan Ürgüp Belediye Başkanı Ali Ertuğrul Bul İhlas Haber Ajansına yaptığı açıklamada tünellerin 2017 yılında belediye tarafından yapılan bir çalışma sırasında meydana gelen göçük sonrası ortaya çıktığını söyledi. Bul, "Büyüklerimizden edindiğimiz bilgiye göre özellikle Ürgüp‘ün su ihtiyacını karşılamak üzere Osmanlı döneminde yapıldığı söylenen üç tane tünel var. Bu tünellerin Üç güzeller mevkiinin altından Ürgüp’e geldiği rivayet edilirdi. Eski Ürgüpler tarafından uzun zamandır bu tünellerin varlığı anlatılırdı. Hatta nerelerden geçtiği de söylenirdi. Zaman zaman Ürgüp’ün içinde ufak tefek göçükler oldu. Bu göçüklerde bu tünelin varlığı da iyice ortaya çıkmıştı. Biz bunu hiç böyle belgeleyememiş ve fotoğraflara görmemiştik, bu durum hep rivayet olarak kalıyordu. Özetle kemerli olan ve şu an içine bulunduğumuz kemerli olan kısmı mağara grubu ve bilim adamları ile birlikte keşfedelim ve tekrar ortaya çıkaralım istedik.” Dedi. "2017 yılında bulundu" Ürgüp Belediye Başkanı tünellerin varlığının 2017 yılında ortaya çıktığını belirterek “ Ürgüp’te turizmin artmasına katkı sağlamak için çalışır hale getirelim istiyoruz. Bu doğrultuda planlama yaptık. 2017 yılında bizim şimdi aşağı indiğimiz Dereler Mahallesi’nde bulunan çeşmemizin hemen yanında göçük olmuştu. O dönemde bu göçüğün altında bir oda olduğunu görmüştük. Ama kısmet bugüneymiş” şeklinde konuştu. Belediye Başkanı Ali Ertuğrul Bul, yapılacak çalışmalardan sonra tünelin turizme kazandırılacağını da söyledi.
TDED’den Vali Mustafa Çiftçi’ye tabyalar teşekkürü
18 Eylül 2024 Çarşamba - 13:07 TDED’den Vali Mustafa Çiftçi’ye tabyalar teşekkürü Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş, Erzurum tabyalarını yeniden ihya etme gayretlerinden dolayı Vali Mustafa Çiftçi’ye teşekkür etti. Başkan Ertaş, payitahtı korumak için ecdadın batıda Edirne ve Çanakkale’ye, doğuda Erzurum ve Kars’a 19. ve 20. asrın kaleleri denebilecek çok sayıda "tabya" yaptırdığını dile getirerek, “ Garnizon merkezi olması sebebiyle Erzurum’da bilhassa doğu-batı ve güneyindeki kuş uçmaz kervan geçmez dağlara, belki kartal yuvası olacak zirvelere dönemin teknolojisi ve şartları dikkate alındığında imkânsız gibi görünen muhkem yapılar inşa etmiş. Bu imkânsızlıkları zorlamak vatanın azizliğindendir; bayrağın, dinin, dilin... Erzurum’da 50 civarında tabya yapılmış ve bunlar Erzurum’u değil, tabyalar doğudan ve Kafkasya’dan Anadolu’ya çıkan stratejik boğazları, geçitleri kontrol altında tutarak Türk devletini, topyekün vatanı korumak içindir.” şeklinde konuştu. "Tabyalar keşfedilmeye başladı" Tabyaların şu an 23’ünün ayakta olduğunu hatırlatan TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş, “ Türk savaş tarihinde, mimarlık tarihinde, coğrafyamızın hafızasında önemli yer tutan tabyalardan maalesef ne Anadolu’nun, ne aziz milletimizin evlatlarının haberi var. Haberi olanların sayısı çok çok az. Tabyalarla ilgili çok yazdık çizdik. Türkiye’yi dolaştık, anlattık, fotoğraf sergileri yaptık. 9 Kasım Tabyalar Yürüyüşünü ülke gündemine sokmaya çalıştık. 2013 yılında TBBM Başkanı Cemil Çiçek Mecidiye Tabyasının "Harp Müzesi" olması için 5 milyon ödenek ayırdı. Bizler tabyalarda 7’den 70’re etkinlikler yaptık. Milli Eğitim Müdürlüğümüz 2013’ten başlatarak ilk dersi tabyalarda yaptı. En son 4 yıl evvel Dumlu’daki Şahappaşa Tabyası’nda "Kahramanlık Şiirleri" programı gerçekleştirdik. Vali Seyfettin Azizioğlu zamanında Çetin Bayram kardeşimin yürüttüğü projeyle tabyalara çıkan tüm yollar, yolların başına bilgilendirme levhaları ve rotaların olduğu bilgilendirme tabelaları yapıldı. Kargapazarı ve Mescit dağlarındaki Türk şehitlikleri keşfedildi, şehitlikler yapıldı; dağlardaki tank ve ağır silahlar Mecidiye-Aziziye tabyalarına çıkan yolun girişine getirilerek açık havada sergilendi. Çetin Bayram’a bu konuda şehir teşekkür borçludur.” şeklinde konuştu. “Emeği geçenlere teşekkür ederiz” Türk tarihine ve şehrin değerlerine sahip çıkan, emek veren herkese teşekkür ettiklerini vurgulayan Ertaş, daha sonra şöyle konuştu, “ Mustafa Çiftçi valimiz ezber bozdu. Olmaz denileni, şu ana kadar akla gelmeyeni yaptı. Tek tek her tabyayı gezdi, dağları ve yolları tanıdı, tespit ve gözlemleriyle konuya doğrudan hakim oldu ve çözüm üretti. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Her tabyayı bir kamu kurumuna, üniversiteye ve güçlü STK’lere zimmetledi. Bir seferberlik başladı, tarihe sahip çıkma yarışı... Her kurum kendisine zimmetlenen tabyaları zor şartladı temizliyor, çevre düzenini gözden geçiriyor, ufak tefek onarımlarını yapıyor... Her bir kurum yaptığı çalışmayı sosyal medya sayfalarından paylaşıyor. Böylelikle şehir tabyalarını ve tarihini yeniden keşfediyor ve tabyalar konusunda "tükenmişlik sendromu" yaşayan "öğrenilmiş çaresizliğe" düşen şehir ahalisi, istenirse yapılabilirmiş duygusuyla özgüven kazanıyor. Kuş uçmaz kervan geçmez dağlarda gençler, memurlar, öğrenciler, işçiler, siviller, bürokratlar tarihi, Erzurum’un stratejik konumunu ve değerini, vatanını, şühedayı ve gaziyanı daha iyi anlıyor. Teşekkürler Sayın Valim. Teşekkürler tarihe emek veren vatanperver ve kadirşinas güzel insanlar.”
Kadınlar el emeği göz nuru ürünlerini sergiledi
18 Eylül 2024 Çarşamba - 12:34 Kadınlar el emeği göz nuru ürünlerini sergiledi Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Yenice Yaşar Bayboğan Kadın Atölyesinde Kırkyama Kursuna katılan kadınlar, ‘Kırkyama Çocuk Yorganı Sergisi’ açtı. Yenice Yaşar Bayboğan Kadın Atölyesinde hafta içi her gün saat 08.00-17.00 arası Kırkyama Kursu veriliyor. Sabah ve öğlen grubu olmak üzere toplam 40 kursiyerin yer aldığı kursta, birbirinden güzel el emeği ürünler çıkıyor. Sabır ve emeğin bir araya geldiği kursta, kırkyama işini öğrenen kadınlar hem diktikleri yogan, yastık çanta gibi ürünlerin satışını yapıyor hem de terapi gibi nitelendirdikleri kursta güzel anılar biriktirerek sosyalleşiyor. Büyükşehir Belediyesinin sunduğu imkan ile sergi açan kadınlar, ürünlerini görünür kılarak, satış yapma imkanı buldu. Yakın zamanda ünlü bir mağazadan sipariş alan kursiyerler, ekonomik kazanç elde etmenin mutluluğunu yaşadı. “Kırkyama emek ve sabır işidir” Yenice Yaşar Bayboğan Kadın Atölyesinde Kırkyama Öğretmeni Fatma Kuru, 4 yıldır kursiyerlere kırkyama, iğne oyası, patchwork, ev tekstili gibi birçok alanda eğitimler verdiğini belirterek, “Kumaşlarıyla kombinliyorlar, satıyorlar. Şu an 40 sipariş aldılar. Onları yetiştirmeye çalışıyorlar. Sergilere gidiyoruz. Çok büyük ilgiyle karşılaşıyoruz. Kırkyama emek ve sabır işidir. Kırkyama, küçücük parçaları bir araya gelip sabrın ortaya döküldüğü bir şeydir” dedi. “Çok ünlü bir mağazadan talep aldık” Sergideki ödüllü işleri anlatan Kuru, “Bir tane Mersin il birincisi çocuk yorganımız var. Bir tane Kültür Bakanlığı sanat ödülü almış bir ürünümüz var. Bir de Kültür Bakanlığı onur belgesi almış bir ürünümüz var. Bunlar hem Mersin’in iğne oyasını hem kırkyamayı hem basit iğne nakışlarını birleştirerek ortaya çıkardığımız ürünler” diye konuştu. Sergide satış da yapıldığını aktaran Kuru, aynı zamanda dışarıdan da sipariş almaya devam ettiklerini anlatarak, “Bir ressamımızın aracılığıyla çok ünlü bir mağazadan talep aldık, oraya çalışıyoruz. Bu sayede öğrencilerimiz ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş oluyor. Aile bütçesine de katkı sağlamış oluyorlar” ifadelerini kullandı. “Yaptığımız işlerle ailemize ekonomik olarak katkıda bulunuyoruz” Yaklaşık 4 yıldır Yenice Yaşar Bayboğan Kadın Atölyesinde kırkyama kursuna gittiğini söyleyen Serin Uğur, kanser tedavisi gördüğünü ve kursun kendisine terapi gibi geldiğini anlattı. Uğur, “Çok rahatlıyorum. Güzel şeyler çıkarıyoruz. Torunlara bir şeyler yapıyoruz. Yorgan, battaniye yaptık el emeği göz nuru. Bu yüzden Vahap Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Artı bir psikolog ihtiyacı hissetmeden el işi nakışlarla gidermeye çalışıyoruz. Gezilerimiz, sosyal faaliyetlerimiz oluyor, sergilerimiz oluyor. Bu bize inanılmaz iyi geliyor. Hocamız ve arkadaş ortamımız çok iyi. Kursumuzdan çok memnunuz” dedi.
Antalya’nın 800 yıllık mahallesi Avrupalı turistlerin uğrak noktası oldu
18 Eylül 2024 Çarşamba - 12:33 Antalya’nın 800 yıllık mahallesi Avrupalı turistlerin uğrak noktası oldu Antalya’nın Akseki ilçesinde 800 yıllık geçmişi olan Sarıhacılar Mahallesi’ni geçen yıl 80 bin yerli ve yabancı ziyaretçi gezerken, bu yılın 9,5 aylık döneminde ise ziyaretçi sayısı 80 binin üzerine çıktı. Antalya’nın Akseki ilçesinin 800 yıllık geçmişi olan Sarıhacılar Mahallesi, tarihi dokusuyla öne çıkıyor. Özellikle Almanya, Hollanda, Belçika ve İngiltere olmak üzere, diğer Batı ve Doğu Avrupa ülkelerinden turistlere ev sahipliği yapan Sarıhacılar Mahallesi’nde bulunan 300-400 yıllık düğmeli evler, tarihi cami ve tarihi göç yolu, misafirlerin öncelikli uğrak yeri oldu. Antalya’nın zengin tarihine ev sahipliği yapan, tarihi İpek Yolu’nun üzerinde konumlanmış olan Sarıhacılar Mahallesi, pandemi döneminden sonra eski günlerine geri döndü. Sarıhacılar Mahallesi’nin tarihi zenginliklerinden biri olan düğmeli evler, Osmanlı mimarisinin incisi olarak öne çıkıyor. Bu göz alıcı evler, bölgenin kendine has mimari tarzını yansıtıyor ve geçmişin derin izlerini günümüze taşıyor. Zarif detayları ve eşsiz dokusuyla düğmeli evler, mahallenin tarihi ve kültürel hazineyi temsil ediyor. "Sarıhacılar beni çok etkiledi" Almanya’dan Alanya’ya tatil için gelen Alman turist Claudia Moritz (52), "Türkiye’ye 30 kereden fazla geldim. Hemen hemen her yıl geliyorum. Türkiye’yi çok seviyorum. Eşim ile birlikte böyle bir alternatif turizm turuna ilk kez katıldım. Buraya geldiğim için gerçekten çok mutluyum. Buradaki düğmeli evler, tarihi camisi, doğası, havası beni aşırı derecede etkiledi. Söyleyecek söz bulamıyorum. İyi ki gelmişim" diye konuştu. "Tarihi ve insanları tanıdık" Alman turist Jörg Moritz de, "16 kez Türkiye’ye geldim. Eşim ile Sarıhacılar köyüne gelmekten dolayı çok mutluyuz. İyi ki bu tura katıldık. Böyle turların olmasından dolayı mutluyuz. Kapadokya turu gibi kalabalık koşuşturmalı turlar değil de küçük bir grupla sakin sakin doğanın her şeyin zevkini alarak güzel bir tur yaptık. Tarihi ve insanları tanıdık. Çok mutluyuz" şeklinde konuştu. "Sarıhacılar’ı aşırı derecede beğeniyorlar" Yaklaşık 15 yıl süredir bölgeye yabancı ziyaretçi getiren acente sahibi Hilmiye Soysürlü, Alanya’da ikamet ettiğini ve 15 yaşından beri turizmin içerisinde olduğunu söyledi. Daha çok Avrupalı turistlerle çalıştıklarını belirten Soysürlü, "En fazla Almanlarla çalışıyoruz. Pandemiden bu yana Ruslar da portföyümüz arasına girdi. Akseki’de köy turu olarak sunduğumuz Sarıhacılar köyüne geliyoruz. Burada tarihi kervan yolunu, 600 yıllık camiyi gösteriyoruz. Düğmeli evleri gezdirip bu konuda bilgiler veriyoruz. Sadece insanlar kültür değil, tatile geldikleri için doğayı da görmeyi istiyorlar. Yine sedir ağaçlarının içerisinde hafif bir doğa yürüyüşleri yapıyoruz. Altınbeşik Mağarası’nı ziyaret ediyoruz. Bu turlardan ciddi şekilde olumlu sonuçlar alıyoruz" dedi. "Bölgeyi tanıtmak için elimizden geleni yapıyoruz" Son dönemlerde turizmin boyutunun değiştiğini anlatan Soysürlü, "Maalesef son dönemlerde turizmin boyutu değişti. İstediğimiz boyutta buraya müşteri portföyü yakalayıp getiremiyoruz. Yılın 12 ayında açık bir acenteyiz. Yılın 12 ayında bu turlarımızı yapıyoruz. Ayrıca web sayfalarından ve internetten bu bölgelerin tanıtımını da yapıyoruz. Eskilerde daha çok kapasite ile gelebilirken 2016-2017 yıllarında senede bin-bin 500 kişi buralara getirirken şu anda senelik sayımız 400-500 e kadar düştü. Yabancı misafirler özellikle Sarıhacılar köyünü çok beğeniyorlar. İlgilerini çekiyor. Çünkü burası sakin, doğanın içerisinde muhteşem bir yer" şeklinde konuştu. Sarıhacılar’da restorasyonlar yapan turizmci Mustafa Kavasoğlu ise Sarıhacılar köyünün 2000 yıllarının başlarında turizme açıldığını söyledi. 2010 yılından itibaren buraya yıkılmaya yüz tutmuş düğmeli evleri alarak yerleştiğini anlatan Kavasoğlu, "Almış olduğum düğmeli evlerin restorasyon işlemlerini yaptım. Ayrıca buraya Türkiye’nin en büyük en zengin etnografya müzesini kurdum. Müze, Kültür ve Turizm Bakanlığından resmi olarak onaylıdır. Ayrıca burada bir otelimiz ve turizm işletme belgeli restoranımız var" dedi. "İpek Yolu üzerine kurulmuş enteresan bir köy" Sarıhacılar Mahallesi’nin çok özel bir yer olduğunu söyleyen Kavasoğlu, "Burası çok özel bir yerleşim yeridir. Eskiden burası Akdeniz ile Konya arasında alışveriş merkezi olan bir köymüş. Yine Mısır ve Arap Yarımadası Osmanlı himayesinde iken Alanya Sancağı tarafından yönetiliyormuş. Alanya Sancağı’nı da Osmanlı’ya bağlayan ana yol bu köyün içerisinden geçiyor. Daha doğrusu bu köy o yolun üzerine kurulmuş. Yani İpek Yolu üzerine kurulmuş çok enteresan düğmeli evlerden oluşan büyük bir alışveriş merkezi bir köy burası. Ama zamanla yeni yeni yollar açılınca bu özelliğini kaybetmiş. Bir süre kimse yaşamamış. 2 binli yıllardan sonra Sarıhacılar köylülerinin kurmuş olduğu komisyonla bazı evler onarılmış. 2009 yılında da ben bu köye yerleştim. Ciddi restorasyonlar yaptım. Burası şimdi bir turizm merkezi olma yolunda hızla ilerliyor" diye konuştu. "Bu yılın içerisinde 80 bin kişi ziyaret etti" Pandemi öncesi Sarıhacılar’da çok ciddi bir ivme olduğuna dikkat çeken Kavasoğlu, "Sarıhacılar köyü turizme açıldığı yıldan itibaren pandemi dönemine kadar ciddi turist akını vardı. Özellikle Norveç, İsveç, Finlandiya, kuzey ülkelerinden çok ciddi misafir ağırlıyorduk. Pandemi ile birlikte kesilmişti. Nihayet bu yıl yine eski o ivmeli zamanlarını kazanmaya başladı. Yani bu sene yılbaşından itibaren 80 binin üzerinde yerli ve yabancı ziyaretçi ziyaret etti. Bu az bir rakam değil. Oldukça ciddi bir rakam. Bu yıl sistemden oldukça memnunuz. Köyümüz yeniden canlandı. Şimdi çok daha iyi gidiyor. Sonbahar döneminde kültürel tarafı yüksek turistler gelmeye başladı. En fazla Almanlar ve Polonyalı turistler geliyor. İlk kez Baltık ülkelerinden Litvanya gelmeye başladı. Yine Rusya ve diğer ülkeler diyebiliriz" şeklinde konuştu. "Sarıhacılar bu özelliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek" Kavasoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Kültür ve Turizm Bakanlığımız burada ’Koruma Amaçlı İmar Planı’ çalışmaları yürüttü. Aşağı yukarı sonuna gelindi. Bu çalışmalar ile birlikte Sarıhacılar bu özelliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek. Burada Kültür ve Turizm Bakanlığına teşekkür ediyorum. Burası öyle enteresan bir köy ki, burada hiç beton yapı olmayan bir köydür. Halen eskisi gibi tam orijinal düğmeli evlerin bütün özelliklerini taşıyan binalardan oluşmuş bir yer. Bazı evler olduğu yerlere yıkılmış fakat yavaş yavaş restorasyonlar gerçekleştiriyor. Ben birçok ülkede bulundum ve işler yaptım. Ama böyle orijinaline çok yakın ya da orijinali korunmuş bir başka bölge var mıdır bilmiyorum. Onun için burası çok özellikli bir köy. Sarıhacılar köyü tarihi ile kültürü ile doğal müze şeklinde."
Erzurum’dan 4 ürün için daha coğrafi işaret başvurusu
18 Eylül 2024 Çarşamba - 12:16 Erzurum’dan 4 ürün için daha coğrafi işaret başvurusu Sahip olduğu 55 coğrafi işaretli ürünle ülke sıralamasında 3. sırada yer alan Erzurum’dan 4 ürün için daha başvuru yapıldı. Pasinler Ticaret ve Sanayi Odası, Türk Patent ve Kurumu’na mahreç işaret almak adına yemek ve çorbalar ürün grubundan; Hasankale Dövme Kebap, Hasankale Etli Ekmek, Hasankale Güveci ve Pasinler Köftesi için müracaat etti. 19 ürün onay bekliyor Erzurum’dan böylece 19 ürün tescil için Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan onay için bekliyor. Pasinler Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yapılan dört başvuru dışında; Erzurum Geven Balı, Erzurum Kelecoş, Erzurum Kaşar Peyniri, Narman Yeşil Mercimeği, Erzurum Kahvaltısı, Erzurum Un Helvası, Karayazı Balı, Bardız Kilimi , Erzurum İspir Gobdini, Erzurum Burması/Erzurum Burma Bileziği, Hınıs Köftesi, Erzurum Babaanne Pastası (Erzurum Pastası), Erzurum Kuru Kayısı Kaysefesi ve Erzurum Patates Boranisi tescil için inceleme ve onay aşamasında bekliyor. 55 ürün için coğrafi işaret alındı Ülkemizde Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yürütülen coğrafi işaret tescili ile kalitesi, gelenekselliği, yöreden elde edilen hammaddesi ile yerel niteliklere bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korunması sağlanıyor. Tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işareti olan coğrafi işaret son yıllarda rağbet görüyor. Erzurum 55 coğrafi işaretli ürünüyle Gaziantep ve Konya’dan sonra listenin üçüncü sırasında yer alıyor.
Başkan Ümit Uysal: "Sevgide, saygıda tasarruf yok"
18 Eylül 2024 Çarşamba - 12:03 Başkan Ümit Uysal: "Sevgide, saygıda tasarruf yok" Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, 8. Yöreler Renkler Festivali’nin Ege-Marmara gecesinde ekonomik şartlar nedeniyle birçok konuda tasarruf politikasına geçtiklerini söyledi, “Sevgide, saygıda, kucaklaşmada, buluşmada tasarruf yok” dedi. Muratpaşa Belediyesi tarafından düzenlenen 8. Yöreler Renkler Festivali, her gün farklı bir bölgenin kültürüyle kent sakinlerini ağırlamaya devam ediyor. Festivalde bu yıl, Antalya’da yaşayan yerleşik yabancıların kurduğu dernekler de dahil olmak üzere 72 hemşehri, kültür, yardım ve dayanışma derneği yer aldı. Tolga Çandar konseri Muratpaşa Atatürk Kent Meydanı’nda kurulan stantlarda dernekler, yörelerinin lezzetlerini, el sanatlarını ve doğal güzelliklerini tanıttı. Ege-Marmara gecesi Ali Mert Çam konseriyle başladı, Yörük Ozan Aşık Kazanoğlu konseriyle devam etti. Ardından Muratpaşa Belediyesi Halk Dansları Topluluğu’nun gösterisi ile devem eden gecede Sandıklı Yarenler Grubu da sahne aldı. Gece Tolga Çandar konseriyle sona erdi. Başkan Uysal, sözlerine iktisadi şartlar nedeniyle birçok konuda tasarruf etmek durumunda kaldıklarını söyleyerek başladı. Uysal, şöyle devam etti: “Festivalde her gün başka bir yöremiz var. Bu harika bir şey. Keşke Türkiye’nin bütün yerleşim birimlerinde bu buluşmalar, bu kaynaşmalar yapılsa. Sadece Türkiye’de de değil, bütün dünyada yapılması gereken şeyler. Ekonomik, iktisadi şartlar nedeniyle birçok çıktıyı tasarruflarla yapıyoruz. Ama asla vazgeçmiyoruz, sevgide, saygıda, kucaklaşmada, buluşmada tasarruf yok. Sevgimiz, saygımız gani, sınırsız. Her birinize ayrı ayrı komşuluğunuz için çok teşekkür ediyorum.” Gecenin sonunda ise Başkan Uysal, Ege ve Marmara bölgelerini temsil eden dernek başkanlarına plaketlerini takdim etti.
Balıkesir’de şalvarını giyen eğlenceye koştu
18 Eylül 2024 Çarşamba - 12:02 Balıkesir’de şalvarını giyen eğlenceye koştu Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, ilk kez düzenlenen şalvar eğlencesi büyük ilgi gördü. Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Yusuf Karakocalı’nın öncülüğünde düzenlenen etkinlikte şalvarını giyen kadınlar eğlenceye koştu. Cumhuriyet Mahallesi meydanında düzenlenen şalvar eğlencesine binin üzerinde kadın katıldı. Giydikleri renk renk şalvarlarla müzik eşliğinde yöresel oyunlar oynayan kadınlar, muhtar Yusuf Karakocalı’ya teşekkür ederken, muhtar Karakocalı da, eğlencenin ilgi gördüğünü anlatırken, geleneksel hale getireceklerini söyledi. Muhtar Yusuf Karokacalı’ya teşekkür eden Ümmügül Karadeniz, “ Öncelikle herkese iyi akşamlar. Cumhuriyet mahallemizde ilk defa düzenlenen şalvar gecesinde şalvarlarımızı giydik. Bayağı bir mutluyuz, sevinçliyiz. Bu özel günümüzde bize destek olan sayın muhtarımız Yusuf Karakıocalı’ya çok teşekkür ediyoruz. En güzel akşam bu gün bence” dedi. Hacer Karakocalı da, “ Bu geceyi bizim için organize eden sayın Cumhuriyet Mahallesi Muhtarımız Yusuf Karakocalı’ya çok teşekkür ederiz. Umarım, insanlarımız memnun kalmıştır. Halkımızla daha nice şalvar gecelerinde buluşmak dileğiyle. Muhtarımıza çok teşekkür ediyoruz. Tüm halkımıza da teşekkür ediyoruz. Bizi yalnız bırakmadıkları için” diye konuştu. Etkinliği geleneksel hale getireceklerini anlatan Cumhuriyet Mahallesi muhtarı Yusuf Karakocalı ise; ”Şalvar eğlencesini ilk defa düzenledik. Bunu geleneksel hale getireceğiz. Çok sayıda vatandaşımız katıldı. Devamının gelmesini istiyoruz” diye konuştu.
Yaşar Kemal’in 1955 yılında aldığı ilk ödül memleketinde ortaya çıktı
18 Eylül 2024 Çarşamba - 11:51 Yaşar Kemal’in 1955 yılında aldığı ilk ödül memleketinde ortaya çıktı Osmaniyeli yazar Yaşar Kemal’in 1955 yılında aldığı ödül, yeğeni Sadık Gökçeli tarafından özenle saklanıyor. Türk edebiyatının en önemli yazarlarından olan Yaşar Kemal, 1955 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından verilen ’Başarı Armağanı’ ödülünü "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" eseriyle almaya hak kazanmıştı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin verdiği bu ödül Yaşar Kemal’in ilk aldığı ödül olarak biliniyor. Yazdığı eserler en çok yabancı dile çevrilen yazarlar arasında olan ve dünyanın birçok ülkesinde eserleri yayınlanan, 1973 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ve 5 finalist arasına giren ünlü yazar Yaşar Kemal’in ilk aldığı ödül, memleketi Kadirli’de ortaya çıktı. Yaşar Kemal’in ilk ödülünü sonraki yıllarda, babasının adını taşıyan yeğeni Sadık Gökçeli’ye verdiği anlaşıldı. Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde yaşayan Yaşar Kemal’in yeğeni Sadık Gökçeli, amcasından kendisine hatıra kalan bu ödüle gözü gibi bakıyor. Ödülün kendisine nasıl geçtiğini anlatan yeğen Sadık Gökçeli, "Ben 1954 doğumluyum. Bu ödül amcam Yaşar Kemal’in 1955 yılında aldığı ilk ödül. Aile içerisinde bu ödülü gördüm. Amcama ’bu ödül bende isterseniz size getireyim’ dedim. Amcam da bana ’oğlum o ödül sende kalsın’ dedi. Yıllardan bu yana bu ödülü en güzel şekliyle saklıyorum. Bana amcamın verdiği en değerli hediye. Ödülün üzerinde ’Gazeteciler Cemiyeti Başarı mükafatı 1955 en iyi röportaj birincisi Yaşar Kemal’e’ yazıyor" şeklinde konuştu.