KÜLTÜR SANAT
17 Kasım 2024 Pazar - 15:21 Oyuncu-yazar Nilüfer Açıkalın, Osmangazili edebiyatseverlerle buluştu Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen ‘1 Kitap 1 Yazar’ buluşmalarının son konuğu oyuncu-yazar Nilüfer Açıkalın oldu. Osmangazili kitapseverler ile güzel bir söyleşiye imza atan Açıkalın, etkinlik sonunda ‘Beklediğim Odalarda’ adlı kitabı için imza günü düzenledi. Hasan Ali Yücel Dünya Klasikleri Kütüphanesi’nde gerçekleşen programda oyuncu-yazar Nilüfer Açıkalın, katılımcılara geçtiğimiz günlerde yayımlanan ‘Beklediğim Odalarda’ adlı kitabından bahsetti. Bugüne kadar sanatın birçok dalında yer aldığını söyleyen Açıkalın, yazarlığında tüm bunlardan beslenerek, ‘Bıçak Sırtı’, ‘Yıkık Aşklar Diyarı’, ‘Yoldan Çıkmış Öyküler’, ‘Hüzün Süpüren’ ve ‘Karanlıkta Çok Güzelim’ gibi kitapları hayata geçirdiğini belirtti. Edebiyat hayatının 25’nci yılında yeni bir öykü kitabı olan Beklediğim Odalarda’yı kaleme aldığını dile getiren Açıkalın, “Öncelikle, Osmangazi Belediyesi’nin kültür hazinelerinden İsmail Hakkı Tonguç Bağış ve Şiir Kütüphanesi’nin açılışında bulunmaktan büyük keyif aldım. Beklediğim Odalarda, benim 13’ncü öykü kitabım ve ilk şehir dışı söyleşimi burada gerçekleştiriyor olmak benim için çok kıymetli. Kitabın yolculuğunu çok keyifli bir şekilde izledim. Beklediğim Odalarda kitabımda, kendi yaşamımdan da hikayeler var. Bu kitapta düşmenin de güzel olabileceğine, başka bir anne-babalığa, merhamete, ağlamaya ve beklemenin tahammül kıran duraklarına uğruyoruz. Böylesine güzel bir organizasyonda okuyucularla beni buluşturan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür ediyorum” dedi. Program sonunda ödüllü oyuncu ve yazar Nilüfer Açıkalın, kitaplarını Osmangazili edebiyatseverler için imzaladı. Programa katılan Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, yazar Açıkalın’a teşekkür çiçeği takdim etti.
Pandemide entübe oldu, hastaneden çıkınca çocuk kitapları için yayınevi kurdu
31 Ekim 2024 Perşembe - 09:33 Pandemide entübe oldu, hastaneden çıkınca çocuk kitapları için yayınevi kurdu Pandemide entübe olduktan sonra hastaneden çıkınca çocuk kitapları için yayınevi kuran yazar Sona Polat Bilgin, 55 yıllık yazarlık hayatının ardından UNESCO ödülü kazandı. UNESCO ödüllü yazar Sona Polat Bilgin, 55 yıl boyunca yazarlık yaptıktan sonra Unesco tarafından ödüle layık görüldü. Onlarca kitap yazan ve Yaramaz Çocuk Yayınları’nın kurucusu olan Bilgin, Ankara’ya Türk Dünyası Kitap günleri için geldiğini belirtti. Emeğin sevgi olduğunu bilerek büyüdüğünü aktaran Bilgin, ailesinden paylaştıkça mutlu olmayı öğrendiğini söyledi. “Her cümleyi yazarken çok dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum” Ardahan’daki çiçekli yaylalarda büyüdüğünü dile getiren yazar Bilgin, “16 yaşına kadar Ardahan’da çiçekli yaylalarda büyüdüm. Türkiye’nin her beldesi gibi Ardahan da Kuzeydoğuda dağları çiçeklerle bezeli bir şehrimiz. O güzel şehirde büyümenin güzelliğiyle kırka yakın çocuk öyküsü yazmaya çalıştım. İlkokul 3.sınıftan beri yazıyorum. Her meslekte kirlilik olduğu gibi bu meslekte de var. Çocuk dünyası mekanik dünyayı asla kabul etmez. Her cümleyi yazarken çok dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hem zor bir dünya hem güzel bir dünya o yüzden çocuk dünyasına benim ve benim gibi çocuk edebiyatçılarının çok dikkatli olması gerekiyor” diye vurguladı. “Ben aldığım tüm ödülleri çocuklara bağışlıyorum” Şiir yazmayı çok sevdiğini ancak şair olmadığını ifade eden yazar Bilgin, “Bir şiirim Türkiye’de jüri ödülü aldı. ‘Babama Baba Demeden’ isimli şiir. Türkiye’deki kız çocuklarının babasına özlem duyan ve babasının yanındayken kavuşamayan, baba diyemeyen çocukların hayatını anlatan 10 kıtalık bir şiir yazmıştım. Bu şiirimin bir de romanını yazdım onun adı da ‘Baharım Ol Gel Baba’. Ölümlü dünyadaki tek dileğim bu romanın senaryosunu yazıp çocuklar için uzun metrajlı film olmasını arzu ediyorum. Filmin gelirini de yine çocuklara bağışlamak istiyorum. Çünkü ben aldığım tüm ödülleri çocuklara bağışlıyorum. Ben bir kardelenim. Eğitimim yarım kaldığı için istiyorum ki bütün çocuklar kitapsız kalmasın bütün kız çocukları okusun” diye konuştu. “Çocuk dünyası çok saygın bir dünya, sevgi dolu bir dünya” Küçükken evlerinde kitap olmadığı için kütüphaneye giderek kitap okuduğunu kaydeden Bilgin, “İlkokuldaki öğretmenlerim sayesinde bizleri keşfettiler. Geçen günlerde Yılmaz Erdoğan’ın da dediği gibi ‘Bir dokunuş çocuğun dünyasını değiştiren dokunuştur’. O yüzden bütün öğretmenlerin çocuklara sevgiyle dokunmasını istiyorum. Bana da sevgiyle dokunan öğretmenlerim bugünlere gelmemi sağladılar. 55 yıldır yazıyorum, 10 yıldır kitaplarımı okuyucuyla buluşturuyorum. Değer bilen değerli insanlarla karşılaştım. Çocuk dünyası çok saygın bir dünya, sevgi dolu bir dünya. Saygının olmadığı yerde sevgi olmaz. Ben onlara sevgiyle yaklaşmak, kalemimin sevgi olduğunu belirtmek istiyorum. Kurgu çok önemli çocuk dünyasında. Zaten çocuklar ilk cümlesinde o kitabın onlara hitap edip etmediğini anlıyorlar. Çocuklar iyi ki varlar. Çocuklar benim güneşim, onlar olmayınca üşüyorum gerçekten” ifadelerini kullandı. “Çocukken kendime verdiğim sözü de 55 yıl sonra yerine getirdim” Hayat öyküsünü bilen arkadaşlarının UNESCO tarafından düzenlenen bir projeye başvurmasını istemesi üzerine başvuru yaptığını söyleyen Bilgin, “Eskişehir’deki dostlarım benim de dilekçe vermemi istediler. Onca kişinin içinden benim hayatım, yazdığım öyküler ve hayat mücadelem oyunlaştırıldı. Gerçekten tırnaklarımla bir yerlere gelen bir kadınım. Ve çocukken kendime verdiğim sözü de 55 yıl sonra yerine getirdim. 3 yıl önce pandemide entübe olmuştum, hastaneden çıktıktan sonra ‘Yaramaz Çocuk Yayınları’nı kurdum. Artık ölürsem de gözlerim açık gitmez diye düşünüyorum. Şimdi kendi kitaplarımı çıkartıyorum” açıklamasında bulundu.
Başkan Ceritoğlu Sengel, Şen Çocuk Atölyesini çocuklarla buluşturdu
31 Ekim 2024 Perşembe - 09:33 Başkan Ceritoğlu Sengel, Şen Çocuk Atölyesini çocuklarla buluşturdu Selçuk Belediyesi, kentte yaşayan çocuklar arasında fırsat eşitliğini sağlamak, okul öncesi dönemde sosyal desteğe ihtiyaç duyan çocuklar ve ailelerine katkı sunmak amacıyla 14 Mayıs Mahallesi’nde açılması planlanan Şen Çocuk Atölyesini çocuklarla buluşturdu. Atölyenin açılış kurdelesini çocuklarla birlikte kesen Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, Selçuk’ta yaşayan çocukların eşit olanaklara sahip olması için çalışacaklarını vurguladı. 14 Mayıs Mahallesi’nde yer alan Şen Çocuk Atölyesini özellikle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda açmak istediklerini belirten Başkan Ceritoğlu Sengel; “14 Mayıs Mahallemizden hemen önce Belevi’de açtığımız bir Şen Çocuk Atölyemiz vardı. Çünkü Belevi’nin okul öncesi eğitime ihtiyacı vardı. Daha sonradan 2024 yılındaki 31 Mart seçimlerinde dedik ki; ’Bizim geçen dönem yaptığımız en doğru iş eğitime sunduğumuz katkıdır, çocukların geleceği için yaptığımız katkıdır’ O yüzden ücretsiz kurslarımızdan tutun da gıda dayanışmasına kadar yine hem çocukların hem de ailelerinin sosyal ve ekonomik dengesizliğe, eşitsizliğe rağmen ayakta kalabilmesi için yaptığımız Efeslim Kart Projesi’nin yanı sıra emeklileri ne yazık ki 12 bin 500 liraya muhtaç bırakan sisteme karşı ayakta tutabilmek adına emeklilerimize sunduğumuz Emekli Efeslim Kart desteği gibi, çocukları eğitimden uzaklaştırmaya yönelten ve o yüzden de köylerden mahallelere yani merkeze gelmeye çalışırken çocukların mevcut olan yol paralarını karşılayamaması sebebiyle eğitimden yoksun kalmalarının nasıl önüne geçmek gibi sunduğumuz katkıların hepsi Efes Selçuk’ta eşit yurttaşlık nasıl olurmuş gösterebilmek içindir” dedi. "Kentin hem kültürel değerlerine hem de insanına sahip çıkıyoruz" Yaşanan ekonomik sıkıntılardan en çok çocukların ve eğitim hayatlarının etkilendiğine vurgu yapan Başkan Ceritoğlu Sengel; “Geçen dönem yaptığımız her atılımı her katkıyı daha da büyüterek devam etmek istedik bu dönem. İnsanlar soruyorlar belediyenin bütçesiyle ne yapıyorsun diye. Bizler otoparklardan kazandığımız paraları, bizler Meryem Ana gibi değerlerimizden kazandığımız parayı Efes Selçuk’un halkına geri vermekle mükellef hissediyoruz kendimizi. O yüzden sadece Efes Selçuk’un kültürel değerlerine değil bu kentte yaşayan insanına da sahip çıkmak gibi bir amacımız var” dedi. "Kendi evladımı nasıl görüyorsam bütün çocukları öyle görüyorum" Selçuk Belediyesi tarafından hayata geçirilen Şen Çocuk Atölyelerinin sosyal destek amaçlı hayata geçen projeler olduğuna dikkat çeken Başkan Ceritoğlu Sengel; “Biz ekonomik olarak okul öncesi eğitimden yararlanamayan, güç durumda olanlar için, bütün herkes eşit şekilde eğitimden yararlanabilsin diye, biz kadınlar ekonomiye dahil olup dışarıya çıkıp çalışırken çocuklarına da sıcacık bir yuva açalım diye bu kurumları açıyoruz. Derdi olanlar merak etmesin. Kimsenin cebine gözümüzü atmıyoruz. O yüzden o cumhuriyetin 101. yılında açtığımız şen çocuk atölyelerini bu defa 14 Mayıs Mahallesinde açtık. Kimsenin kuşkusu olmasın ki beş merkez mahallemizde ve köylerimizin hepsinde de açacağız. Bizim şöyle bir esasımız var. Herkes bunu bilsin isterim. Ben kızım Nefes’i eğer bir dans kursuna gönderiyorsam Efes Selçuk’un çocuğu da dans kursuna gidecek diye dans kursunu açıyorum hem de ücretsiz. Ben kızım Nefes’e piyano dersi aldırıyorsam Efes Selçuk Belediyesinde de piyano kursu veriliyor ücretsiz. Demem o ki kadın olmanın ötesinde kentte büyüyen bir kız çocuğu olarak ben kendi evladımı nasıl görüyorsam, bütün çocukları öyle görüyorum. Eşit şartlarda doğmasalar bile eşit yurttaşlık nasıl oluyormuş, nasıl yaşanıyormuş Efes Selçuk Belediyesi olarak göstermekten emekçi arkadaşlarımla birlikte partimizin ilkeleri dahilinde gurur duyuyorum" dedi. Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel; "Cumhuriyetimizin 101. yılında çocuklarımızın cumhuriyet çocukları olarak devam edebilmesi ve cumhuriyete sahip çıkabilmesi için 14 Mayıs Mahallesi Şen Çocuk Atölyesi hayırlı uğurlu olsun Efes Selçuk’a” diyerek sözlerini noktaladı. Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel yaptığı açılış konuşmasının ardından 14 Mayıs Mahallesi Şen Atölyesi’nin açılış kurdelesini çocuklarla birlikte keserek atölyeyi gezdi.
Çayönü Tepesi’nin "60 Yıl 60 An" fotoğraf sergisi ve söyleşisi ÇOMÜ ev sahipliğinde yapıldı
31 Ekim 2024 Perşembe - 09:11 Çayönü Tepesi’nin "60 Yıl 60 An" fotoğraf sergisi ve söyleşisi ÇOMÜ ev sahipliğinde yapıldı Diyarbakır’ın kültürel zenginliklerinden ve marka değerlerinden birini simgeleyen Çayönü Tepesi’nin "Çayönü Tepesi: 60 Yıl 60 An" başlıklı fotoğraf sergisi ve söyleşisi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ev sahipliğinde Nedime Hanım Konağı’nda yapıldı. Diyarbakır Valiliğinin de desteklediği Çayönü Tepesi Sergisi, Neolitik Dönem’in izlerini taşıyan Çayönü Tepesi’nin 1964 yılından bugüne dek süregelen kazılarında elde edilen buluntuların görsel bir anlatımını sunuyor. Mezopotamya ve Anadolu’nun bereketli topraklarında, yerleşik hayata geçişin, tarımın başlangıcının ve toplumsal yapılanmanın temellerinin atıldığı bu alanda yapılan çalışmalar, insanlık tarihine dair derin ve anlamlı ipuçları sunuyor. Fotoğraf sergisi, bu eşsiz bilimsel keşiflerin ve kazı alanında geçen yılların, "anı" olarak yakalanmış kareleriyle tarihe tanıklık ediyor. Sergi açılışının ardından düzenlenen "Çayönü Tepesi’nin Dünü Bugünü Yarını" başlıklı söyleşide, kazı alanının geçmişten günümüze devam eden bilimsel keşifleri, kazı ekibinin özverili çalışmaları ve alana dair gelecek projeksiyonları detaylarıyla ele alındı. Çanakkale Uygulamalı Bilimler Öğretim Üyesi ve Çayönü Tepesi Kazı ve Araştırmaları Proje Başkanı Doç. Dr. Savaş Sarıaltun’un konuşmasında; Çayönü Tepesi’nin yalnızca bilimsel bir araştırma sahası değil, aynı zamanda disiplinler arası bir çalışmanın somut örneği olduğu vurgulandı. Bu sergi ve söyleşi, arkeolojik keşiflerin sadece bilime değil, insanlığın ortak mirasına da katkıda bulunduğuna dikkat çekiyor. Her bir karede tarihin katmanları arasında saklı olan hikayeleri keşfetmeye bir davet sunan "Çayönü Tepesi: 60 Yıl 60 An" sergisi, Neolitik Dönem’in bilim dünyasındaki yerini simgeleyen önemli anlara tanıklık ediyor. Sergi, 1 Kasım 2024 tarihine kadar Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Kültür Merkezi’nde ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek.
Bayburtlu emeklilere komşu il Erzurum’un tarihi mekanları gezdirildi
31 Ekim 2024 Perşembe - 09:10 Bayburtlu emeklilere komşu il Erzurum’un tarihi mekanları gezdirildi Bayburt Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü organizasyonuyla, Bayburtlu emeklilere yönelik gezi programı düzenlendi. Emeklilere, komşu il Erzurum’un tarihi mekanları gezdirildi. Erzurum’a yapılan gezide Ulu Camii, Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Erzurum Kalesi, Yakutiye Medresesi, Abdurrahman Gazi Türbesi, Aziziye ve Mecidiye Tabyaları gezdirilerek, bilgilendirme yapıldı. Bayburt Sosyal Güvenlik İl Müdürü Nejat Deniz konu ile ilgili yaptığı açıklamada, 2024 yılının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ’Emekliler Yılı’ olarak ilan edildiğini, bu kapsamda kendilerinin de üniversite ile ’Yenilenme Üniversitesi’ projesine imza attıklarını dile getirdi. Emeklilere yönelik çalışmalar kapsamında Erzurum iline kültürel gezi düzenlediklerini söyleyen Deniz, “Gerçekleştirilen gezimizde ilk durağımız olan Kop Şehitler Abidesinde şehitlerimizin ruhuna Fatihaların okunması ardından, Erzurum ilimizin Ulu Camii, Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Erzurum Kalesi, Yakutiye Medresesi, Abdurrahman Gazi Türbesi, Aziziye ve Mecidiye Tabyaları gibi tarihimize ışık tutan birçok tarihi yerleri rehberimiz eşliğinde gezilerek unutulmaz bir gün yaşandı.Gezimiz ile ilgili olarak emeklilerimizden alınan geri dönüşlerde bu kadar güzel olacağını tahmin etmediklerini, beklentilerinin çok ötesinde gerçekleştiğini belirterek katkısı geçen herkese teşekkürlerini ifade etmişlerdir. Bizler de bu gezimizin gerçekleşmesinde çok büyük katkıda bulunan sayın Valimiz Mustafa Eldivan’a, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüze ve gezimize iştirak eden kıymetli emeklilerimize şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.
Mir Abdal Cami’nin içinde bulunan yapı yıkılmak üzere
30 Ekim 2024 Çarşamba - 17:07 Mir Abdal Cami’nin içinde bulunan yapı yıkılmak üzere Şırnak’ın Cizre ilçesinde bulunan her gün yüzlerce kişinin ziyaret ettiği Mir Abdal Camii ve Memuzin Türbesi’nin bakımsız hali, yürekleri burkuyor. Tarihi Alan içindeki yapılarda ki derin çatlaklar tehlike saçıyor. Şırnak’ın Cizre ilçesinde 600 yıllık geçmişe sahip Mir Abdal Caminin de içinde bulunduğu alanın bakımsız hali, yürekleri burkuyor. Her gün ziyaretçi akınına uğrayan ve Memuzin türbelerinde bulunduğu tarihi alan, sahipsizlik nedeniyle büyük bir tehlike altında. Daha önce restore edilen iki kapısından birisi olan Memuzin Bulvarı giriş kapısında bulunan derin çatlaklar büyük tehlike oluşturuyor. Ziyaretçiler yetkililere çağrıda bulunarak yıkılma tehlikesi olan yapı için önlem alınmasını istedi. Tarihi alanın restore edilmesi gerektiğini ifade eden Edip Ataç, "Burası tarihi Mir Abdal Cami yapısıdır. Arkamda gördüğünüz caminin giriş kapısı yıkılmak üzere. Daha önce burası restore edilmişti, şu an derin çatlaklar olduğu için yıkılmak üzere. Kapının üzerinde bulunan büyük taşlar yola savrulmuş durumda. Gördüğünüz gibi yapı yıkılma ile karşı karşıya. Burası tarihi bir yer olduğu için günde binlerce kişinin ziyaret ettiği bir yer. Tarihi alan içerisinde Mir Abdal medresesi ve Memuzin türbesi bulunuyor. Ama maalesef burası sahipsiz bırakılmış durumda. Sahipsiz kalan bu tarihi alanında temizlenmesi, düzenlenmesi lazım. Bahçe kurumuş, su havuzu çöplerle dolmuş, gelen misafirlere buranın tarihini anlatacak görevlilerde bulunmuyor. Derin çatlakların olduğu giriş kapısı birisinin üzerine düşerse büyük bir facia yaşanabilir. Bölge kültür müdürlüğüne ve yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Tarihi alanın restore edilip yeniden halkın hizmetine sunulmasını istiyoruz" dedi.
İZKİTAP okurları yazarlarla buluşturmaya devam ediyor
30 Ekim 2024 Çarşamba - 16:07 İZKİTAP okurları yazarlarla buluşturmaya devam ediyor İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve TACT Fuarcılık iş birliğiyle “Sinema ve Edebiyat” temasıyla düzenlenen İZKİTAP-4. İzmir Kitap Fuarı, 3 Kasım’a kadar ziyaretçilerini ağırlamaya devam ederken, yazar ve şair Ahmet Ümit ile oyuncu, yönetmen ve yazar Ahmet Mümtaz Taylan İzmirlilerle bir araya geldi. İZKİTAP-4. İzmir Kitap Fuarı’nda önemli isimler, kitapseverlerle buluşmaya devam ediyor. Ülkemizde polisiye roman denince ilk akla gelen isimlerden Ahmet Ümit, İZKİTAP’ta okuyucusu ile buluştu. Başkomiser Nevzat’ın hikayelerini anlatan yeni romanı Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nı okurlarla buluşturan Ahmet Ümit, bir sonraki romanı hakkında da ipuçları verdi. Yırtıcı Kuşlar Zamanı’ndaki Nevzat karakterinin çok sevildiğini ve artık bizden biri ve bir kahraman olduğunu ifade eden Ahmet Ümit, roman kahramanlarını öldürmediğini, Nevzat’ı da hiç öldürmeyeceğini söyledi. Ümit, “Başkomiser Nevzat zamansız, yaşlanmayacak, emekli olmayacak, o devam ediyor. Romanın zamanı, gündelik hayatın zamanı değil, o nedenle Nevzat devam edecek. Her kitabımda Başkomiser Nevzat olmayacak, çünkü aynı karakteri yazmak sıkıyor, bir süre başka şeyler yazmak gerekiyor. Özlediğim zaman, eski bir dost, akraba gibi Nevzat ile tekrar bir araya geliyoruz. Bir roman yayımlandıktan sonra yeni bir roman düşünmeniz gerekiyor ve aklımda bir şey var” dedi. Yeni romanda Başkomiser Yıldız Karasu hikâyesi anlatacağım Yeni romanında asıl karakterin, Kayıp Tanrılar Ülkesi kitabındaki karakterlerden, Berlin Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan Başkomiser Yıldız Karasu olmasını planladığını söyleyen Ahmet Ümit, “Yıldız Karasu, Berlin’de yaşayan bir başkomiser. İki kere ayrımcılığa uğruyor, Türk ve kadın olduğu için. Şimdi yeni romanda bir Yıldız Karasu yazalım mı? Anadolu, Berlin, Roma arasında geçen, kaçırılan tarihi eserler olsa. Bu kadın polisi yazmak istiyorum. Kadın yüzyılı ve kadınlar uyanıyor, varız diyorlar, biz artık ikinci sınıf vatandaş olmayacağız, sadece anne değiliz, biz insanız, diyorlar. Erkekler neyi yapıyorsa onu yapıyoruz diyorlar. O yüzden Yıldız Karasu’nun olduğu bir karakter yazmayı düşünüyordum, siz de olur diyorsunuz” diye konuştu. Ümit, okurları için kitaplarını da imzaladı. Ahmet Mümtaz Taylan Ara Toplam kitabını anlattı Ünlü oyuncu, yönetmen ve yazar Ahmet Mümtaz Taylan da İZKİTAP’ta okuyucu ve okurlarıyla bir araya geldi. “Ara Toplam” isimli kitabını pandemi döneminde yazdığını söyleyen Taylan, “Bugüne kadar meslekte, aile hayatımda ne yaptım, arkadaş, dost, evlat, baba, yurttaş olarak bugüne kadar nasıl geldim, işte bunları anlattığım bir kitap. Önceki yıllarda dergicilik yaptım, Radikal ve Hürriyet’te yazılar yazdım. Her zaman yazıyla ilişkim oldu. Konservatuvar yıllarından bu yana kağıt kalemle aramızdaki ilişki hiç kopmadı ve Ara Toplam onun bir hediyesi, geniş kitlelere ulaştı. Güzel bir şey, bir de bu yolla iletişim kurmak çok keyifli. Kendim için bir şans olarak görüyorum” dedi. Dizilerin uzunluğu için 45 dakika ideal Soruları da yanıtlayan Ahmet Mümtaz Taylan, “Dijital platformlar ve beyazperde ayrımını nasıl buluyorsunuz” sorusuna “Sinemaya mani bir şey olduğunu düşünmüyorum. Sinema bambaşka bir alan. Dijital belki TV’yi baltalayabilir, zorlayabilir. Zaten bu televizyon anlayışının gerçekten bitmesi lazım. Saat 20.00’de özetle başlayan 24.00’te biten dizileri üretmek de çok zor. Dünyada 45 dakika ideal, bizde 140 dakikaya kadar çıkıyor. Umarım bu anlayış biter” dedi. Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filmiyle ilgili de konuşan Taylan, “Dünyanın birçok sinema eleştirmeni tarafından, gelmiş geçmiş en iyi 10 filmden biri olarak gösteriliyor. Nuri Bilge’ye çok şey borçluyuz” ifadelerini kullandı. Taylan, Hakan Günday’ın Daha adlı romanının beyazperde uyarlaması olan, yönetmenliğini Onur Saylak’ın yaptığı Daha filmiyle ilgili olarak da “Daha filmi, içinde olmaktan çok mutlu olduğum, gurur duyduğum bir iş. Hakan Günday harika bir romancı. Bir romanı perdeye taşımak neredeyse imkansız bir şeydir, o kadar güçlü bir romandı ki onun perdeye taşınmasını önemsedik. Onur Saylak ile yüzümüzü kızartmayacak, Hakan’ın da onayladığı bir film ortaya çıktı” diye konuştu.