GÜNDEM - 24 Eylül 2024 Salı 11:31

Böbrekte oluşan kanser hücresi ameliyatsız 10 dakikada tedavi edildi

A
A
A
Böbrekte oluşan kanser hücresi ameliyatsız 10 dakikada tedavi edildi

Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Girişimsel Radyoloji Ünitesi’nde uygulanan anjiyo yöntemiyle, bir hastanın böbreğindeki kanser hücre, ameliyatsız bir şekilde 10 dakikalık tedavi ile yok edildi. Bir gün hastanede kalan hasta, tedavinin ardından ağrısız bir şekilde taburcu edildi.


Sağlık Bakanlığı tarafından Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesine kurulan girişimsel radyoloji ünitesi sayesinde cerrahi müdahaleye gerek kalmadan, minimal invaziv yöntemlerle birçok hastalığın tanı ve tedavisi yapılıyor. Girişimsel Radyoloji Ünitesi’nde uygulanan anjiyo yöntemiyle damar tıkanıklıkları, anevrizmalar gibi hastalıkların yanı sıra akciğer, böbrek ve karaciğer kanserlerinin de tedavisinde girişimsel radyoloji yöntemi kullanılarak tedaviye başlandı. Girişimsel radyoloji yöntemiyle kanserli hücre, cerrahi müdahaleye gerek kalınmadan yaklaşık 10 dakikalık bir operasyonla hasta tedavi edilerek taburcu ediliyor.


Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde ikamet eden 75 yaşındaki Safiye Çelik’in böbreklerinde, tümör tespit edildi. Hastanın yaşı itibariyle cerrahi müdahaleye uygun olmadığı tespit edilerek ailenin de onayıyla girişimsel radyoloji yöntemiyle tedavisine karar verildi. Gerekli tahlil ve kontrolleri yapılan Safiye Çelik, yaklaşık 10 dakikalık kapalı ameliyat ile tedavisi yapılarak aynı gün içerisinde taburcu edildi.



“Girişimsel radyoloji ile cerrahi operasyonlara gerek kalmadan hastalıkların tedavisi yapılmaktadır”


Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesinde iki yıldır Girişimsel Radyoloji Uzmanı olarak görev yapan Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi İsmail Taşkent, “Girişimsel radyoloji, görüntüleme tekniklerini kullanarak hastalıkları teşhis etmek ve tedavi etmek için yapılan minimal invaziv işlemleri kapsayan bir alandır. Bu yöntemlerde, bilgisayarlı tomografi (BT), ultrason ve anjiyografi gibi ileri teknoloji cihazlarla hastanın vücuduna kesiler yapılmadan, genellikle ince bir iğne veya kateter yardımı ile hastalığın olduğu bölgeye doğrudan müdahale ederek cerrahi operasyonlara gerek kalmadan hastalıkların tedavisi yapılmaktadır. Böylece hastalar daha az ağrı, daha hızlı iyileşme süreci ve daha kısa hastanede kalış süresi ile tedavi edilebilir” dedi.



Girişimsel radyolojinin, birçok hastalığın tedavisinde devrim niteliğinde yöntemler sunduğunu belirten Taşkent, “Damar tıkanıklıkları, anevrizmalar yani damar genişlemeleri gibi problemleri anjiyografi ile tespit edip tedavi edebiliyoruz. Balon anjiyoplasti ile damarları genişletip, stent yerleştirerek büyük cerrahi operasyonlara gerek kalmadan hastaların damar sağlığını koruyoruz. Kanser tedavisinde de girişimsel radyoloji çok önemli bir yer tutuyor. Kanser hastalıklarının tanısından tedavi sürecine kadar girişimsel radyoloji her aşamada hastalarımıza müdahale edebilecek durumdadır. Özellikle kanser tanısında biyopsi işlemlerini girişimsel radyoloji yöntemiyle yapabiliyoruz. Kemoterapi alacak hastalarımıza port takılması veya kemoterapinin daha efektif olması için yapılan tümörün bağlı olduğu tıkanması yöntemleriyle hastalar tedavi edilebiliyor. Yine erken evre tümörlerinde ablasyon yöntemi dediğimiz yöntemlerle karaciğer, böbrek, akciğer gibi organlardaki tümörlere yönelik mikrodalga veya radyofrekans ablasyonu gibi işlemler yaparak 10 dakikalık yakmayla cerrahi müdahalede bulunmadan tümörleri yok edebiliyoruz. Bunun yanı sıra tümörü besleyen damarları kapatıp, tümörün büyümesini durdurabiliyoruz. Karaciğer ve safra yolu hastalıkları da girişimsel yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Safra kanallarındaki tıkanıklıkların giderilmesi, drenaj yapılması veya karaciğer kist hidatik tedavisi gibi işlemler girişimsel radyoloji sayesinde hızlı ve etkili bir şekilde yapılabiliyor. Böbrek taşları ya da kistleri olan hastalara da yardımcı olabiliyoruz. Böbreğe zarar vermeden drenaj yaparak bu sorunları ortadan kaldırıyoruz. Ayrıca idrar yolu tıkanıklıkları da bu yöntemlerle açılabiliyor. Yine acil müdahale gerektiren kanama veya damar tıkanıklığı durumlarında hızlı bir şekilde müdahale ederek ek bir cerrahi operasyona gerek kalmadan hayat kurtaran tedavileri yapabiliyoruz” diye konuştu.



“Ablasyon tedavileri, özellikle erken evre böbrek tümörlerinde çok etkili ve güvenli bir seçenek”


Safiye Çelik’in böbreğinde tespit edilen bir kitle sebebiyle ablasyonu uygulama kararı aldıklarını söyleyen Taşkent, “Bu tedavinin en önemli avantajı, büyük bir ameliyat gerektirmemesi, hastanın hızlı bir şekilde günlük yaşantısına dönebilmesi ve böbrek fonksiyonlarının korunmasıdır. Safiye Hanım da bu işlemi gayet iyi tolere etti ve kısa süre içerisinde hastaneden taburcu oldu. İşlem sonrası herhangi bir komplikasyon gelişmedi ve kontrollerinde kitlenin başarıyla yok edildiğini gözlemledik. Bu tür ablasyon tedavileri, özellikle erken evre böbrek tümörlerinde çok etkili ve güvenli bir seçenek. Safiye Hanım’ın sağlığına kavuşması hem bizleri çok mutlu etti hem de bu yöntemin ne kadar başarılı olduğunu bir kez daha göstermiş oldu” şeklinde konuştu.



Yeni açılan anjiyografi ünitesi hakkında da bilgiler veren Taşkent, “Yeni açılan anjiyografi ünitemiz, bölgemiz için gerçekten büyük bir adım. Bu ünite, ileri teknolojilerle donatılmış olup, damar hastalıklarının teşhis ve tedavisinde hastalarımıza çok daha hızlı ve etkili çözümler sunmamıza imkan tanıyor. Ünitemiz sayesinde, büyük cerrahi operasyonlara gerek kalmadan hastalarımıza minimal invaziv dediğimiz yöntemlerle müdahale edebiliyoruz. Anjiyografi cihazımız, damar içi görüntülemeyi mümkün kılarak, tıkanıklıkların net bir şekilde tespit edilmesini ve anında tedavi edilmesini sağlıyor. Yeni ünite sayesinde artık hastalarımız, kendi memleketlerinde bu tür ileri teknolojik tedavi imkanlarına kavuşmuş olacaklar. Bu da hem zaman hem de maddi açıdan büyük bir rahatlık sağlıyor. Ayrıca hastalarımız başka illere gitmeden memleketlerinde tedavi imkanı bulmuş oluyorlar. Kısacası, yeni açılan anjiyografi ünitemizle, bölgedeki sağlık hizmetlerinin kalitesini ciddi şekilde artırıyoruz ve daha fazla hastamıza en ileri teknolojilerle tedavi imkanı sunmaktan gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.



“Kendimi çok iyi hissediyorum”


Girişimsel radyoloji yöntemiyle tedavi olan 75 yaşındaki Safiye Çelik ise, “Karnımda ağrılarım oldu. Ağrılarım olunca doktora gittik. Tahliller yapıldı. Bu sırada idrarımda kanama görüldü. Film çekildi. Belli bir süre geçtikten sonra hastaneye yatma durumum oldu. Bana uygulanan bu tedavi bana çok iyi geldi. Diğer tedavi yöntemlerine bakarak çok çok kolay oldu. Herkese bu tedavi yöntemini tavsiye edebilirim. Allah razı olsun hocamızdan. Hastanemizde çok güzel, çok memnun kaldım. Şu anda da kendimi çok iyi hissediyorum. Hemen iyileşme olmuyor, biraz rahatsızlıklarım oluyor ara sıra ama şimdi daha iyiyim” dedi.


Eşinin idrarından birkaç defa kan geldiğini söyleyen Kemal Çelik de, “Eşimin idrarında birkaç defa kanama görüldü. En sonunda kasıklarımda ağrı var dedi. Antibiyotik kullanmamıza rağmen kanama ve ağrıları devam etti. O yüzden ürolojiden randevu alıp tedavi olduk. Ultrason çekildi, bunun akabinde sol böbreğinde kist olduğu tespit edildi. Ardından bizleri girişimsel radyoloji tedavisi için İsmail Beye yönlendirdiler. Burada da MR ve tomografi çekildi. Neticesinde tümör 4 santimetreden küçük olduğu için girişimsel radyoloji yöntemiyle tedavi edebiliriz dediler. Bizde olumlu karşıladık ve yaptıralım dedik. Tedaviden memnun kaldık. Tedavinin ardından sadece bir gün hafif bir ağrı çekti. Ondan sonra hiçbir ağrı veya başka bir sıkıntı yaşamadı. Çok memnunuz. Herkese bu tedavi yöntemini tavsiye ederiz. Ameliyatsız tümörü yaktılar, birde biyopsi aldılar. Ardından çekilen tomografide ve devamında yaptırdığımız kan ve idrar tahlillerinde de hiçbir sıkıntının kalmadığını bizlere söylediler” diye konuştu.



Böbrekte oluşan kanser hücresi ameliyatsız 10 dakikada tedavi edildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Vali Pehlivan: "Gençlerimize güveniyoruz" Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, Mersin’in, son 3 yıldır Teknofest yarışmalarına en çok proje gönderen il konumunda olduğunu belirterek, "Gençlerimizle gurur duyuyoruz. Onlar hem mavi vatanın, hem gök vatanın, hem ana vatanımızın, Anadolu’muzun, Türkiye’mizin geleceğine yönelik hepimizin umutlarını çok daha fazla arttırıyor. Onlara güveniyoruz, inanıyoruz." dedi. Vali Pehlivan, T3 Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı iş birliğiyle 21-22 Eylül tarihleri arasında Teknofest kapsamında Mezitli Engelsiz Gençlik Merkezinde düzenlenen Dron Şampiyonası 2. Etap Yarışmaları ödül törenine katıldı. Pehlivan, ilk etabı 24-25 Ağustos tarihlerinde Isparta’da düzenlenen ve 100 bireysel başvurudan süreci başarıyla tamamlayarak finalist olmaya hak kazanan 24 yarışmacının katıldığı Dron Şampiyonası 2. Etabında stantları gezerek çalışmalar ve projeler hakkında bilgiler aldı, başarılar diledi. Vali Pehlivan, ödül töreninde yaptığı konuşmada, “Teknofest, 2018 yılında serüvenini başlattı ve ilk yıllarda 15-20 bin katılımcıdan bugün artık bir milyonun üzerinde, bir buçuk milyona varan katılımcıya ulaşmak suretiyle yoluna devam ediyor. Milyonlarca insan Teknofest’in yapıldığı mekanlara gidiyor, yarışmaları takip ediyor" diye konuştu. Mersin’in, son 3 yıldır Teknofest yarışmalarına en çok proje gönderen il konumunda olduğunu söyleyen Vali Pehlivan, "Bu yıl 164 binin üzerinde proje gençlerimiz, öğrencilerimiz, proje takımlarımız tarafından geliştirildi ve Teknofest’e sunuldu. Bu kadar çok proje üreten bir il olarak, 2-6 Ekim tarihleri arasında Adana’da yapılacak olan Teknofest yarışmalarının finalleri öncesinde il olarak 3 ana kategoride yarışmalara ev sahipliği yapmanın memnuniyetini ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bu bağlamda insansız deniz aracı, insansız su altı sistemleri ve bu alanda gerçekleştirilen insansız hava araçları, drone şampiyonası yapılıyor. Bu yarışmalara binlerce katılım var. Binlerce takım, proje ve yarışmacı arasından seçilerek geliyor" diye konuştu. Milli teknoloji hamlesinin, Cumhurbaşkanı Recep Tyyip Erdoğan liderliğinde ve himayelerinde her geçen gün basamakları birer birer çıktığını, yeni başarılara, yeni gelişmelere doğru yol aldığını vurgulayan Vali Pehlivan, şöyle devam etti; "Teknofest organizasyonu T3 Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın koordinasyonunda gerçekleştiriliyor. Bu kapsamdaki yarışmalar; inovasyona, yeniliğe, ileri teknolojiye, havacılık ve uzay bilimleri alanında ve denizde insansız teknolojilerin, araçların üretilmesine vesile oluyor. Bu da ülkemizin, başta savunma sanayi olmak üzere birçok sektörüne çok olumlu katkılar sağlıyor. Bu sayede ülkemizin teknolojik sahada yakalamış olduğu seviye her geçen gün daha da yukarılara çıkıyor. Biz de Mersin olarak bu sürecin bir parçası, paydaşı olmaktan, bu yarışmalara ev sahipliği yapmaktan, gençlerimizi bu anlamda adeta iyilikte, üretkenlikte yarışmaya, üretmeye sevk etmekten dolayı memnuniyet duyuyoruz. Gençlerimizle gurur duyuyoruz. Onlar hem mavi vatanın, hem gök vatanın, hem ana vatanımızın, Anadolu’muzun, Türkiye’mizin geleceğine yönelik hepimizin umutlarını çok daha fazla arttırıyor. Onlara güveniyoruz, inanıyoruz." "Bu yarışmaların kaybedeni yok" Bu yarışmaların kaybedenin olmadığını kaydeden Vali Pehlivan, "Onlar kazandıkça ve başardıkça Türkiye’miz, ülkemiz kazanıyor. Çocuklarımız ve gençlerimizle konuştuğumuzda onların gözlerindeki o heyecan ve bir şeyler üretme azmi gerçekten hepimizi gururlandırıyor. Onlara olan güvenimiz daha da artıyor" dedi. Vali Ali Hamza Pehlivan daha sonra, Teknofest Genel Sekreteri Muhammet Saymaz ile birlikte dereceye giren yarışmacılara kupa ve madalyalarını verdi.
Balıkesir Dördüncü Bitki Doku Kültürü Kursu başlıyor Bu yıl Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Çiftçi Eğitim Merkezi (BAÇEM) tarafından dördüncüsü düzenlenecek olan Bitki Doku Kültürü Kursu başvuru tarihleri belli oldu. 23-27 Eylül günleri arasında toplamda 20 saat sürecek olan kursun, kursiyer açıklanma tarihi 2 Ekim olarak belirlendi. Kurs 23-25 Ekim günleri boyunca ücretsiz olarak BAÇEM’de gerçekleştirilecek. BAÇEM’in bu sene dördüncüsünü düzenlediği Bitki Doku Kültürü Kursu’nun başvuru tarihleri belli oldu. 23-27 Eylül günleri arasında başvuruya açılacak olan kursta, 2 Ekim Salı günü kursiyerlerin isimleri açıklanacak. 23-25 Ekim günleri arasında 3 gün boyunca devam edecek olan kursta kontenjan 30 kişi olarak belirlendi. Başvuruları online olarak http://bacem.com.tr/ adresinden gerçekleştirileceği BAÇEM Sertifikalı kurs, toplamda 20 saat sürecek ve ücretsiz olarak gerçekleştirilecek. Bütün detaylar hâkim olacaklar BAÇEM Müdürü Nazım Tanrıkulu, Ziraat Yüksek Mühendisi Uğur Binbir ile Zakir Kuleli tarafından verilecek eğitimlerde kursiyerler; toprak tahlili, tarım alet ve makineleri ile çelikten fidan üretimi konularında bilgi edinecek. Kursiyerlere; toprak ve bitkilerle yakından tanışma, teknik bilgi ve pratik beceri kazanma imkânı sunan kursta birçok konuda eğitimler verilecek. BAÇEM’in koleksiyon bahçesi ve tarlalarında eğitimlerini alacak kursiyerler, saha uygulamalarıyla teorikte öğrendiklerini pratiğe dönüştürebilecek.
Kars Kars’ta yangında dumandan etkilenenler tedavi altına alındı Kars’ta 7 katlı bir otelde çıkan yangında dumandan etkilenen 9 kişi kentteki hastanelerde tedavi altına alındı. Vali Ziya Polat, geldiği hastanede yabancı uyruklu vatandaşlarla İngilizce konuşarak geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Kars’ta sabah saatlerinde çıkan yangında dumandan etkilenen 9 kişi Harakani Devlet Hastanesi ve Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Tedavi altına alınan yaralıların genel durumları iyi olduğu öğrenildi. Vali Ziya Polat, her iki hastanede bulunan 4’ü yabancı uyruklu 9 kişiyi tek tek ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Polat, hastane başhekimlerinden yaralılarının durumları ile ilgili bilgi aldı. Hastanede İhlas Haber Ajansına (İHA) açıklamalarda bulunan Vali Ziya Polat, “Kars’ımıza geçmiş olsun. Bugün sabah saatlerinde şehrimizdeki bir otelimizde 9 vatandaşımız dumandan etkilendi. Hemşehrilerimiz ve misafirlerimizin hastanelerimize sevkleri yapılmıştır. Tedavileri de devam etmekte Allah’a şükür her hangi bir can kaybımız yok. Oteldeki yangınla ilgili soğutma çalışmaları devam ediyor. Şükürler olsun can kaybı ve çok büyük bir hasarımız yok. Elektrik kontağından çıktığını değerlendiriyoruz ama arkadaşlarımız kontrollerini yapıyorlar. Tekrar geçmiş olsun” dedi. Harakani Devlet Hastanesi’nde tedavileri devam eden yabancı uyruklu vatandaşlarla İngilizce konuşan Polat, devletin her türlü imkanlarını seferber ettiklerini belirterek geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Polat ile yabancı uyruklu vatandaşların İngilizce sohbeti dikkat çekti. Tedavileri devam eden vatandaşların belirli bir süre müşahade altında kalacakları ve tedavileri tamamlandıktan sonra taburcu edilecekleri bildirildi.
Adana Op. Dr. Gökler: "Obez kadınlarda hamile kalmak 3 kat daha zor" Obezitenin yol açtığı birçok sağlık sorununun dışında, kadınlarda hamile kalma ihtimalini de azalttığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler, "Araştırmalar, obez kadınların kısırlık riskinin obez olmayan kadınlara göre 3 kat daha fazla olduğunu ve bu kadınların hamile kalmak için daha uzun süreye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Yapılan çalışmalar, BMI değeri arttıkça doğurganlığın azaldığını ve normal döngülere sahip obez kadınlarda bile doğurganlık oranlarının düştüğünü ortaya koyuyor" dedi. Medical Park Seyhan Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler, obezitenin kadın doğurganlığı üzerindeki moleküler ve endokrinolojik etkileri hakkında bilgilendirmede bulundu. Obezitenin sadece kilo fazlalığı ile değil, aynı zamanda hormon dengesizlikleri ve metabolik bozukluklarla da yakından ilişkili olduğunu belirten Op. Dr. Gökler, "Obezite, hem kadınlarda hem erkeklerde çeşitli nedenlerle infertilite yani kısırlığa sebep olmaktadır. Kadın üreme sağlığını olumsuz yönde etkileyen çeşitli endokrinolojik mekanizmalara yol açmaktadır" şeklinde konuştu. "Obezite kadınlarda yumurtlama fonksiyonunu bozuyor" Obezitenin kadınlarda insülin direnci, hiperinsülinemi ve hipotalamus-hipofiz-yumurtalık (HPO) eksenindeki bozulmalarla doğrudan ilişkili olduğunu dile getiren Op. Dr. Gökler, bu durumun, gonadotropin salgılanmasını etkileyerek yumurtlama fonksiyonunu bozduğunu ve kadınların doğurganlık şansını azalttığını vurguladı. Op. Dr. Gökler, obezite ve aşırı kilonun hormon profillerini nasıl değiştirdiğine dair şu bilgileri paylaştı: "Obez kadınlarda insülin direnci ve hiperinsülinemi, hiperandrojenemiye yol açarak yumurtlama bozukluklarına neden olabilir. Ayrıca, seks hormonu bağlayıcı globulin (SHBG), büyüme hormonu (GH) ve insülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı proteinlerin (IGFBP) azalması, leptin seviyelerinin artmasıyla birlikte HPO ekseninin düzensizliğine yol açar." "Tüp bebek tedavisini de olumsuz etkiliyor" Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki birçok ülkedeki kadınların önemli bir kısmının aşırı kilolu veya obez olduğunu belirten Op. Dr. Gökler, obezitenin doğurganlık üzerindeki etkilerinin ciddi olduğunu söyledi. Obez kadınların sıklıkla adet düzensizlikleri, endometriyal patolojiler ve kısırlık gibi sorunlarla karşılaştığına dikkat çeken Op. Dr. Gökler, "Obezite, tüp bebek tedavisi gören kadınlarda da ürümede görev alan düşük oosit kalitesi ve düşük preimplantasyon oranı gibi olumsuz sonuçlarla ilişkilidir. Araştırmalar, obez kadınların kısırlık riskinin obez olmayan kadınlara göre üç kat daha fazla olduğunu ve bu kadınların hamile kalmak için daha uzun süre ihtiyaç duyduğunu gösteriyor" dedi. Dr. Gökler, "Yapılan çalışmalar, BMI değeri arttıkça doğurganlığın azaldığını ve normal döngülere sahip obez kadınlarda bile doğurganlık oranlarının düştüğünü ortaya koyuyor" diye konuştu. "Erkeklerin sperm sayılarında azalmaya yol açıyor" Obezite ile erkek üremesi arasındaki ilişkinin de çok eski tarihlerden beri bilindiğini ifade eden Op. Dr. Gökler, şu bilgileri paylaştı: "İbn-i Sina kitabında obezitenin erkek üremesi üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmiştir. Obezitenin erkek vücudunda oluşturduğu sistemik inflamasyon, hipogonadizim, organlar üzerindeki yağ dokusu artışı, hiperinsülinemi, hiperleptinemi gibi nedenler sonucunda sperm kalitesinde ve sperm sayısında azalma görülmüştür. Ayrıca ereksiyon bozukluğu yine yapılan çalışmalara ortaya konulmuştur. Bunun dışında gebe kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda da eşi obez olan gebelerin daha uzun sürede gebe kalabildiği ve gebelik deneme sayısının daha fazla olduğu görülmüştür." "Orta düzeyde kilo kaybı bile gebe kalma şansını artırabilir" Kilo kaybının hem obez erkekler, hem de obez kadınlar için üreme sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirebileceğini gösteren klinik çalışmalar mevcut olduğunun altını çizen Op. Dr. Gökler, "Orta düzeyde kilo kaybı bile, kadınlarda iyileştirilmiş yumurtlama oranları ve daha yüksek gebe kalma şansı ile ilişkilendirilmiştir. Diyet ve egzersize odaklanan yaşam tarzı müdahalelerinin normal adet döngülerini geri getirebileceğini ve aşırı kilolu kadınlarda doğurganlığı artırabileceğini göstermektedir" şeklinde konuştu. Obeziteye cerrahi müdahale ile birlikte diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle müdahale etmenin doğurganlık sonuçlarını iyileştirebileceğine dikkat çeken Op. Dr. Gökler, "Yüzde 5-10’luk bir kilo kaybının bile gebe kalma şansını artırdığı gözlenmiştir. Bu yüzden obeziteye bağlı doğurganlık sorunlarıyla karşı karşıya kalan kadınlar için kilo yönetimi hayati önem taşımaktadır" dedi. "Cerrahi sonrasında yaşam tarzı değişiklikleri de önemli" Obezite cerrahisi sonrasında erkeklerdeki cinsel fonksiyonlar ve üreme üzerine yapılan birçok çalışmada sperm sayısında artış, erektil fonksiyonlarda artış ve cinsel istekte artış olduğunun tespit edildiğini söyleyen Op. Dr. Gökler, "Obezite cerrahisi bu noktada büyük bir öneme sahiptir. Obezite cerrahisi ile birlikte sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri, kilo kaybı ve düzenli fiziksel aktivite, kadın ve erkek üreme sağlığını korumak ve iyileştirmek adına kritik bir adımdır" ifadelerine yer verdi. "Uygun tedavi planı için bir uzmana başvurulmalı" Obezitenin üreme üzerindeki etkilerinin karmaşık ve çok boyutlu olduğunu vurgulayan Op. Dr. Gökler, erken teşhis ve tedavinin önemine de dikkat çekerek şunları söyledi: "Bireylerin sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri, dengeli beslenmeleri ve düzenli fiziksel aktivite yapmaları gerekir. Ayrıca, obezite ile ilgili ciddi sorunlar yaşayan bireylerin uygun bir tedavi planı için bir uzmana başvurmalarının önemlidir. Obezite ve kısırlık arasında önemli bir ilişki vardır. Obeziteden kurtulmak kaliteli bir yaşam sağlamasının yanında üreme fonksiyonlarında önemli derecede iyileşme sağlamaktadır."