Yerel Haberler
İzmir
24 Eylül 2024 Salı - 18:19 Cevdet Yılmaz: “2025’in ortalarında enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz” İzmir İş Dünyası Buluşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz” dedi. Bir dizi program için İzmir’e gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ikinci durağı İzmir Ticaret Odası (İZTO) oldu. Cevdet Yılmaz, burada İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) iş birliğiyle düzenlenen İzmir İş Dünyası Buluşmasına katıldı. Programda konuşan Cevdet Yılmaz, “OVP’yi yeniledik. Geçen yıl seçimler oldu, siyasi belirsizlikler bitti. OVP ile politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. Politikalarımızı kararlı bir şekilde hayat geçiriyoruz. Güncellediğimiz OVP’de geçen yıldan bugüne birtakım güncellemeler yapıldı. Ana politikamızı 4 başlıkta özetliyorum. Birincisi enflasyonla mücadele, yeniden ülkemizi tek haneli rakamlara düşürmek. 3 yıllık bir perspektif ile tekrar tek haneli rakamlara ulaşmak. Bunun için geçiş, dezenflasyon ve kalıcı fiyat istikrarı olarak 3 dönem belirlemiştik. O dönemleri başarı ile tamamlama sürecindeyiz. İkinci hedef büyüme, enflasyonla mücadele ederken kalkınmakta olan bir ülke olarak büyümeyi belli seviyede sürdürme ihtiyacımız var. Kalkınma sürecini de eş zamanlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz. Üçüncü başlığımız, sosyal refahı arttırma. Geçici iyileştirmeler değil, enflasyonun düştüğü sürdürülebilir büyümenin sağlandığı ortamda kalkıcı refahı arttırmak nihai amacımız. Geçen yıl OVP’yi yaparken Gazze’de insanlık dramı, bir takım gelişmeler yoktu. Kontrol edemediğimiz birçok unsur bu süreçleri etkiliyor. Büyük oranda OVP’nin gerçekleştiğini, hedeflerimizde ilerlemeler sağladığımızı, bazı alanlarda bir miktar geride olduğumuzu ifade edebilirim. Birçok hedefimizde geçen yıl ortaya koyduğumuz beklentilerden daha iyi durumdayız” diye konuştu. “Bugün ülkemiz dünyanın 17’nci büyük ekonomisi” Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 5.1 büyüdüğünü, 14 yıl boyunca kesintisiz büyümesini devam ettirdiğini dile getiren Yılmaz, “Önemli olan uzun süre yüksek büyümeyi sağlamak. Türkiye bunu başaran ülkelerden biri. 2002 yılında dünyanın 21’inci ekonomisiydi ülkemiz, bugün ülkemiz 17’nci büyük ekonomisi. 2002 yılında satın alma gücü paritesine göre dünyanın 18’inci büyük ekonomisiydi, bugün 11’inci konumunda. Geçen yıl itibariyle milli gelirimiz ilk defa 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştı. Kişi başına gelirimiz 13 bin 243 dolar oldu geçen yıl itibariyle. Bu yıl beklentimiz 1,3 trilyon dolar mertebesine çıkması ekonomik büyüklüğümüzün. Kişi başına gelirin de 15 bin dolar seviyesini ilk defa aşmasını bekliyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında büyümemiz yüzde 3,8 oldu. Son 20 yılda ortalamamız 5,4. Ortalamamıza göre düşük diyebilirsiniz ama dünya ile mukayese ettiğinizde küçümsenecek bir rakam değil. Dünya ortalaması 3 ile 3.5 arasında. AB yüzde 1’in altında. Enflasyonla mücadele ettiğimiz bir ortamda azımsanacak rakam değil. OVP’de temel çerçevemiz dengeli büyüme. Dış talebin verdiği katkının yükseldiği bir büyümeyi yakalamış durumdayız. 2024’ün ikinci çeyreğinde dış talebin büyümeye katkısı iç talebi aştı. Yıl sonu beklentimiz yüzde 3,5 ile büyüme ile yılı kapatmak. 0.5 civarında aşağı yönlü revizyon yaptık” sözlerine yer verdi. “2024 sonunda 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz” “Gelecek yıla baktığımızda 3 tane olumlu etki görüyoruz” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Politikalar dışında küresel ortam önemli. İhracatımızı kurdan çok daha fazla etkileyen dış pazarlarında büyümedir. Dış pazarlarımız büyüdüğü zaman kur ve olursa olsun ihracatımız artıyor. En önemli 2 bölge Kuzey Afrika Orta Doğu ve Avrupa. Bu ikisi Türkiye’nin ihracatının yüzde 60-70’i. Her iki bölgede de büyüme geçmişe göre daha büyük olacak. Bu da ihracatçılar açısından olumlu. İkinci olumlu eğilim emtia fiyatlarının ılımlı seyretmesi, bugün daha istikrara kavuştu. Üçüncü unsur FED ve AB Merkez Bankası başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde faizleri düşürme süreci başlıyor. Bu faizlerdeki düşüş gelişmekte olan ülkelerde fon akışını hızlandıracak ve ihraç pazarlarımızı olumlu etkileyecek. Bütün bu şartlara baktığımızda gelecek yıl yüzde 4 büyüme hedefi koyduk. Dengeli, enflasyonist olmayan, dış talep ağırlıklı bir büyüme kompozisyonu ile başaracağımıza inanıyoruz. Büyüme ile enflasyon arasında kısa vadede zorluklar, sıkıntılı tablolar oluşabilir. Ancak enflasyonun düşürülmesi büyüme ortamını da güçlendirir. Enflasyon düştüğü ortamda öngörülebilirlik artar, yatırım ortamı iyileşir, beklentiler güçlenir. Kısa dönemli etkilenmeler olabilir. Geçmiş dönemlere baktığınız zaman enflasyonun düşük seyrettiği dönemler aslında büyümenin çok daha iyi olduğu dönemler. Önümüzdeki dönemde yüzde 4 büyüme, 2024 sonunda 1.3 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük, 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz.” “Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek” Bu süreçte enflasyonun yükseleceğini, sonra düşme eğilimine gireceğini söyleyen Cevdet Yılmaz, özellikle 2024’ün ikinci yarısında belirgin bir düşmenin de olacağını söylediklerini kaydetti. Sözlerine devam eden Yılmaz, “Nitekim öyle oldu. Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. Yıl sonunda ise orta vadeli program hedefimiz yüzde 41,5. Bunu masa başında oturup yapmadık. Tüm kurumlarla birlikte çalışıyoruz. Farklı tahminler her zaman olabiliyor. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz. Gelecek yıl bu zamanlar 20-30 arası bir enflasyon olacak; ancak enflasyon ile mücadelemiz devam edecek. 2025 sonu itibarıyla 20’nin altında bir enflasyonla kapatmayı planlıyoruz. 2026’da ise tek haneli rakamlara ülkemizi tekrar kavuşturmak istiyoruz” açıklamalarına yer verdi. “Önümüzdeki dönem cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz” İstihdamda 1 puan civarında daha iyi bir sonucun çıktığına vurgu yapan Yılmaz, “OVP’yi hesaplarken 10.3 diye tahmin etmiştik, 9,3 ile kapatacağız gibi görünüyor. Son 1 yılda 1 milyonun üzerinde ekonomimiz istihdam üretmiş. Kadın ve genç istihdamı ağırlıklı. Bu politikamızı sürdürmeye kararlıyız. Türkiye’nin kalkınma tarihinde en kritik durum cari açıktır. Cari açığı kalıcı bir şekilde çözmezsek kalkınma süreci tıkanır. Biz cari açığı çözmek istiyoruz. Cari açık geçen yıl ilk yarıda yüzde 6,9’a kadar yükselmişti. Yılı yüzde 4 ile kapattık. Bugün geldiğimiz noktada haziran ayı itibarıyla 2,2, yıl sonunda da 1,7 gibi bir oranla kapatmayı hedefliyoruz. Cari açığın kapanması demek dövize ihtiyacımızın azalması demek. Cari açığı borçlanma ile finanse edersiniz. Önümüzdeki dönemde yapısal adımlarla cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz” diye konuştu. “İhracatımız artıyor, ithalatımız azalıyor” İhracatın artmaya devam etiğini anlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Ağustos ayında 262 milyar dolara ulaştık. İthalatımız azalıyor. Ticaret dengemiz iyileşiyor. Dış ticaret açığı 78 milyar dolarlara geldi. Turizmde neredeyse hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. 60 milyon turist 60 milyar dolar gelir demiştik. İzmir’in bu konuda performansını takdir ediyoruz ancak potansiyel için arzu edilen noktada değil. Önümüzdeki dönem potansiyelini daha fazla kullandığını görmek istiyoruz.” “2024’te bütçe açığı beklentimiz, yılı 5’in altında bir açıkla kapatmak” “Son 1 yılda TL’ye olan cazibeyi arttırdık” diyen Cevdet Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat (KKM) diye geçici mekanizma oluşturduklarını söyledi. Bu durumu aşama aşama kaldırdıklarını ifade eden Yılmaz, “Geçen yıl Ağustos’ta KKM 126 milyar dolara ulaşmıştı. Şu an 46,5 milyar dolara düştü. Bunu yaparken bir istikrarsızlığa yol açmadan gerçekleştirdik. Kısa süre sonra tamamen kalkmış olacak. Rezervlerimizde ciddi artışlar gerçekleşti. Merkez Bankası’nın rezervlerinde iyileşme sağlandı. Geçen sene 96,5 milyar dolara düşmüştü. Bu yıl 55 milyar dolar civarında artış var. Net rezervlerde 90 milyar dolara yakın artış sağlandı. Bütçe açığımız geriledi. Depremin ağır yüküne rağmen son 2 yılda 2 trilyon TL depreme kaynak ayırdık. Buna rağmen bütçe açığımızı belli seviyede tuttuk. 2023 gerçekleşmesi 5,2 oldu. 2024’te beklentimiz ise yılı 5’in altında bir açıkla kapatmak. Gelecek yılda yüzde 3’ü hedefliyoruz. Cari açığı kontrol ettiğiniz zaman risk düşüyor. Bu riskleri düşürdüğünüz için piyasaya yansıyor. Özel sektör borçlanırken daha az ve düşük maliyetlerle borçlanıyor” sözlerine yer verdi. “Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü” “Bizim programımız sadece para programı değil. Maliye ve yapısal reformlarla tamamlanan bütüncül çerçeve” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Bütünlüğü ortaya koyuyor ve şekillendiriyoruz. Para politikamız yürürken, maliye politikalarımızla ciddi destek veriyoruz. Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü. Maliye politikaları kanalıyla enflasyonla mücadeleye ciddi destek sunduk. Para politikası önemli ama kalkınmakta olan bir ülke olarak yapısal reformların üzerinde durmalıyız. Bunu başaracağız ki ülkemizde verimlilik artsın, girişimci bir yapı oluşsun. Geçen yıl ilk defa reform gündemi koyduk. Bu yılda aynı çerçeveyi devam ettiriyoruz. Geçen yıl 26 tedbir planlamıştık, 20’sini gerçekleştirdik.” “Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız” Yapısal reformlarda yer alacak başlıkları da sıralayan Yılmaz, “Yeni sanayi politikasına ihtiyacımız var. Ar-Ge’nin ticarileşmesi, projelerin desteklenmesi, yeşil dönüşüm önemli. Karbon nötr bir ekonomiye gitmeliyiz. Dijital dönüşümü yapay zeka dahil olmak üzere her alanda başarmalıyız. Kamu altyapı yatırımlarını etkinleştiriyoruz. Özellikle tarımı stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Dünyada modası geçmeyen tek sektör varsa tarımdır. Tarımsal verimliliği arttırmamız enflasyonla mücadeleye çok önemli katkılar sunacak. Planlı tarımı ve suyu esas alan bir destekleme modeli üzerine çalışıyoruz. Enerjide önemli çalışmalar var. Çalışma hayatında reform gündemlerimiz var. Yeni nesil çalışma sistemini ülkemize getirmek durumdayız. Artık geleceğin ihtiyaçlarını da ön görüp şimdiden eğitimi ayarlamak zorundayız. Yapay zeka ile bir çok mesleğin dönüşeceği bir döneme giriyoruz. Yeni nesil çalışma biçimleriyle eğitim sistemimizin içeriğini örtüştürmemiz gerekiyor. Finansal konularda sıkılaştırma ve sadeleştirme yönünde adımlarımız olacak. Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız” diye belirtti. Tarımda işbirliği çağrısı 2025-2027 dönemi Orta Vadeli Programda tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması amacıyla önemli hedefler bulunduğunu belirten İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Ekilebilir ve sulanabilir alanların genişletilmesinden genel tarım sayımına, üretim planlamasından sözleşmeli üretimin desteklenmesine, organize tarım bölgelerinin sayısının artırılmasından dijitalleşme, yapay zekâ ve veriye dayalı iş modelleriyle akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına kadar birçok konuya OVP’de yer verilmiş durumda. Burada en önemli hususlardan birisi, bunları hızla hayata geçirmek. İzmir’in meslek odaları olarak bizler de birlik ve beraberlik içinde sektöre katkı vermeye devam ediyoruz. İzmir Ticaret Odamız, Ege Bölgesi Sanayi Odamız, Ege İhracatçı Birliklerimiz ve Borsamız öncülüğünde ve yereldeki kurumlarımız iş birliğinde, Dikili, Kınık ve Bayındır ilçelerimizde 3 adet Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesinin faaliyete geçmesi amacıyla aralıksız çalışıyoruz. Borsamız öncülüğünde oda, birlik ve özel sektör paydaşlarımızın desteği ile tarımın dijital gelişimine katkı sağlayacak kısaca İTTM olarak adlandırdığımız ülkemizin ilk Tarım Teknoloji Merkezini de birkaç ay içerisinde fiziki yerinde faaliyete geçirmeye hazırız” açıklamalarında bulundu. “OVP’deki en önemli veri, bütçe açık tahminleridir” Orta Vadeli Program (OVP) ‘nin enflasyonu düşürme programı olduğunu ifade eden İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çerçevede somut iyileşme kaydedilmesi halinde faizlerin yatırım yapılabilir seviyeye gerilemesini sabırsızlıkla bekliyoruz. OVP’nin gerçekçi bir yaklaşım sergilemesinin olumlu olduğu kanaatindeyiz. Dezenflasyonist süreç açısından OVP’deki en önemli verinin, bütçe açık tahminleri olduğunu değerlendiriyoruz. Geçen sene açıklanan OVP, 2024 için Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6.4’ü bir bütçe açığına işaret ediyordu. Bu sene, rakam yüzde 4.9 olarak revize edildi. 2025 yılı için yüzde 3.1 ve 2026 yılı için yüzde 2.8’lik bütçe açığı hedefleniyor. Vergi düzenlemeleri ve Merkez Bankası politikalarıyla sıkılaştırmanın hız kazandığını ve kayıt dışılıkla mücadelenin arttığını memnuniyetle izliyoruz. Bütçedeki açığı gidermek için atılacak ilk adımın, kayıt dışı kazançların tespit edilmesi ve vergilendirilmesi olması gerektiğini düşünüyoruz.” “Adalete, eğitim sistemine, kurumlara olan güven zarar görürse kolay düzeltilemez” Konuşmasında yüksek enflasyonun düşürülmesi, mülteci ve sığınmacı politikası, eğitim sistemindeki sorunlar, hukukun üstünlüğü gibi konulara değinen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Bu 4 başlığın aynı anda aktif olması, ülkemizde; Genç ve nitelikli beyin göçü, gelmeyen yabancı yatırımlar, geçici sermaye hareketleri, düşük katma değerli üretim, umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum riskini doğuruyor. Döviz iner-çıkar, ekonomik veriler bozulur ama en kötü orta vadede düzelir. Ancak, adalete, eğitim sistemine, ülkeye, kurumlara olan güvenin zarar görmesi çok kolay düzeltilemez. Bu nedenlerle, ilk 20 büyük ekonomi arasında olmamıza rağmen, birçok uluslararası endekste dünya ortalamasının çok gerisindeyiz. Bu tesadüf olamaz” diye konuştu. “Prime esas ücret tavanı yeniden düzenlenmeli” “OECD ülkeleri arasında en katı istihdam piyasasına sahip ülkeyiz” diyen Yorgancılar, şunları kaydetti: “15 günden 30 güne çıkarılan kıdem tazminatından İstihdam yüklerine, emeklilik primlerinden, iş güvencesi tazminatı ve işsizlik sigortasına kadar rekabet ettiğimiz ülkelerin çok üstünde oranlara sahibiz. Kayıt dışılığa neden olan, rekabet gücümüzü zayıflatan tüm bu maliyetlere ek olarak, tamamlayıcı emeklilik gündemde. Reel sektörün artık yeni bir yüke 1 dirhem gücü kalmamıştır. Bir yanda çalışacak eleman bulamazken, diğer yanda emeklilik sistemi uygulamaları ile de adeta kolumuz kanadımız kırılıyor. Nitelikli elemana ihtiyaç duyarken, mevcut çalışanların sistem dışına çıkışına müsaade edilmemesini bir kez daha vurgulamak isterim. Kısa çalışma ödeneği, 5 puanlık prim teşviki, emek yoğun sektörlere özel ilave istihdam teşviklerine, İş davalarında zaman aşımı süresinin 5 yıldan bir yıla indirilmesine ihtiyaç duyduğumuz zor bir dönemden geçiyoruz. Çalışanlarımızın enflasyonist ortamda daha fazla mağdur olmaması adına, gelir vergisi basamakları ve oranları ile prime esas ücret tavanının yeniden düzenlenmesi faydalı olacaktır.” Toplantıya, İzmir Valisi Süleyman Elban, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ve iş adamları katıldı.
24 Eylül 2024 Salı - 16:50 Cevdet Yılmaz: “2025’in ortalarında enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz” İzmir İş Dünyası Buluşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz” dedi. Bir dizi program için İzmir’e gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ikinci durağı İzmir Ticaret Odası (İZTO) oldu. Cevdet Yılmaz, burada İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) iş birliğiyle düzenlenen İzmir İş Dünyası Buluşmasına katıldı. Programda konuşan Cevdet Yılmaz, “OVP’yi yeniledik. Geçen yıl seçimler oldu, siyasi belirsizlikler bitti. OVP ile politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. Politikalarımızı kararlı bir şekilde hayat geçiriyoruz. Güncellediğimiz OVP’de geçen yıldan bugüne birtakım güncellemeler yapıldı. Ana politikamızı 4 başlıkta özetliyorum. Birincisi enflasyonla mücadele, yeniden ülkemizi tek haneli rakamlara düşürmek. 3 yıllık bir perspektif ile tekrar tek haneli rakamlara ulaşmak. Bunun için geçiş, dezenflasyon ve kalıcı fiyat istikrarı olarak 3 dönem belirlemiştik. O dönemleri başarı ile tamamlama sürecindeyiz. İkinci hedef büyüme, enflasyonla mücadele ederken kalkınmakta olan bir ülke olarak büyümeyi belli seviyede sürdürme ihtiyacımız var. Kalkınma sürecini de eş zamanlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz. Üçüncü başlığımız, sosyal refahı arttırma. Geçici iyileştirmeler değil, enflasyonun düştüğü sürdürülebilir büyümenin sağlandığı ortamda kalkıcı refahı arttırmak nihai amacımız. Geçen yıl OVP’yi yaparken Gazze’de insanlık dramı, bir takım gelişmeler yoktu. Kontrol edemediğimiz birçok unsur bu süreçleri etkiliyor. Büyük oranda OVP’nin gerçekleştiğini, hedeflerimizde ilerlemeler sağladığımızı, bazı alanlarda bir miktar geride olduğumuzu ifade edebilirim. Birçok hedefimizde geçen yıl ortaya koyduğumuz beklentilerden daha iyi durumdayız” diye konuştu. “Bugün ülkemiz dünyanın 17’nci büyük ekonomisi” Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 5.1 büyüdüğünü, 14 yıl boyunca kesintisiz büyümesini devam ettirdiğini dile getiren Yılmaz, “Önemli olan uzun süre yüksek büyümeyi sağlamak. Türkiye bunu başaran ülkelerden biri. 2002 yılında dünyanın 21’inci ekonomisiydi ülkemiz, bugün ülkemiz 17’nci büyük ekonomisi. 2002 yılında satın alma gücü paritesine göre dünyanın 18’inci büyük ekonomisiydi, bugün 11’inci konumunda. Geçen yıl itibariyle milli gelirimiz ilk defa 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştı. Kişi başına gelirimiz 13 bin 243 dolar oldu geçen yıl itibariyle. Bu yıl beklentimiz 1,3 trilyon dolar mertebesine çıkması ekonomik büyüklüğümüzün. Kişi başına gelirin de 15 bin dolar seviyesini ilk defa aşmasını bekliyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında büyümemiz yüzde 3,8 oldu. Son 20 yılda ortalamamız 5,4. Ortalamamıza göre düşük diyebilirsiniz ama dünya ile mukayese ettiğinizde küçümsenecek bir rakam değil. Dünya ortalaması 3 ile 3.5 arasında. AB yüzde 1’in altında. Enflasyonla mücadele ettiğimiz bir ortamda azımsanacak rakam değil. OVP’de temel çerçevemiz dengeli büyüme. Dış talebin verdiği katkının yükseldiği bir büyümeyi yakalamış durumdayız. 2024’ün ikinci çeyreğinde dış talebin büyümeye katkısı iç talebi aştı. Yıl sonu beklentimiz yüzde 3,5 ile büyüme ile yılı kapatmak. 0.5 civarında aşağı yönlü revizyon yaptık” sözlerine yer verdi. “2024 sonunda 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz” “Gelecek yıla baktığımızda 3 tane olumlu etki görüyoruz” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Politikalar dışında küresel ortam önemli. İhracatımızı kurdan çok daha fazla etkileyen dış pazarlarında büyümedir. Dış pazarlarımız büyüdüğü zaman kur ve olursa olsun ihracatımız artıyor. En önemli 2 bölge Kuzey Afrika Orta Doğu ve Avrupa. Bu ikisi Türkiye’nin ihracatının yüzde 60-70’i. Her iki bölgede de büyüme geçmişe göre daha büyük olacak. Bu da ihracatçılar açısından olumlu. İkinci olumlu eğilim emtia fiyatlarının ılımlı seyretmesi, bugün daha istikrara kavuştu. Üçüncü unsur FED ve AB Merkez Bankası başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde faizleri düşürme süreci başlıyor. Bu faizlerdeki düşüş gelişmekte olan ülkelerde fon akışını hızlandıracak ve ihraç pazarlarımızı olumlu etkileyecek. Bütün bu şartlara baktığımızda gelecek yıl yüzde 4 büyüme hedefi koyduk. Dengeli, enflasyonist olmayan, dış talep ağırlıklı bir büyüme kompozisyonu ile başaracağımıza inanıyoruz. Büyüme ile enflasyon arasında kısa vadede zorluklar, sıkıntılı tablolar oluşabilir. Ancak enflasyonun düşürülmesi büyüme ortamını da güçlendirir. Enflasyon düştüğü ortamda öngörülebilirlik artar, yatırım ortamı iyileşir, beklentiler güçlenir. Kısa dönemli etkilenmeler olabilir. Geçmiş dönemlere baktığınız zaman enflasyonun düşük seyrettiği dönemler aslında büyümenin çok daha iyi olduğu dönemler. Önümüzdeki dönemde yüzde 4 büyüme, 2024 sonunda 1.3 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük, 15 bin doları aşan kişi başına gelir bekliyoruz.” “Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek” Bu süreçte enflasyonun yükseleceğini, sonra düşme eğilimine gireceğini söyleyen Cevdet Yılmaz, özellikle 2024’ün ikinci yarısında belirgin bir düşmenin de olacağını söylediklerini kaydetti. Sözlerine devam eden Yılmaz, “Nitekim öyle oldu. Enflasyon, mayıs ayında 75,5’a kadar çıktı. Haziran’dan bugüne 23,5’lik bir düşüş var. Ağustos’ta yüzde 52’yi gördü. Eylül enflasyonu 50’nin altına inecek. 40’lı rakamları göreceğiz. Yıl sonunda ise orta vadeli program hedefimiz yüzde 41,5. Bunu masa başında oturup yapmadık. Tüm kurumlarla birlikte çalışıyoruz. Farklı tahminler her zaman olabiliyor. 2025’in ortalarında ise enflasyondan bugünkü kadar bahsetmeyeceğiz. Gelecek yıl bu zamanlar 20-30 arası bir enflasyon olacak; ancak enflasyon ile mücadelemiz devam edecek. 2025 sonu itibarıyla 20’nin altında bir enflasyonla kapatmayı planlıyoruz. 2026’da ise tek haneli rakamlara ülkemizi tekrar kavuşturmak istiyoruz” açıklamalarına yer verdi. “Önümüzdeki dönem cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz” İstihdamda 1 puan civarında daha iyi bir sonucun çıktığına vurgu yapan Yılmaz, “OVP’yi hesaplarken 10.3 diye tahmin etmiştik, 9,3 ile kapatacağız gibi görünüyor. Son 1 yılda 1 milyonun üzerinde ekonomimiz istihdam üretmiş. Kadın ve genç istihdamı ağırlıklı. Bu politikamızı sürdürmeye kararlıyız. Türkiye’nin kalkınma tarihinde en kritik durum cari açıktır. Cari açığı kalıcı bir şekilde çözmezsek kalkınma süreci tıkanır. Biz cari açığı çözmek istiyoruz. Cari açık geçen yıl ilk yarıda yüzde 6,9’a kadar yükselmişti. Yılı yüzde 4 ile kapattık. Bugün geldiğimiz noktada haziran ayı itibarıyla 2,2, yıl sonunda da 1,7 gibi bir oranla kapatmayı hedefliyoruz. Cari açığın kapanması demek dövize ihtiyacımızın azalması demek. Cari açığı borçlanma ile finanse edersiniz. Önümüzdeki dönemde yapısal adımlarla cari açığı yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz” diye konuştu. “İhracatımız artıyor, ithalatımız azalıyor” İhracatın artmaya devam etiğini anlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Ağustos ayında 262 milyar dolara ulaştık. İthalatımız azalıyor. Ticaret dengemiz iyileşiyor. Dış ticaret açığı 78 milyar dolarlara geldi. Turizmde neredeyse hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. 60 milyon turist 60 milyar dolar gelir demiştik. İzmir’in bu konuda performansını takdir ediyoruz ancak potansiyel için arzu edilen noktada değil. Önümüzdeki dönem potansiyelini daha fazla kullandığını görmek istiyoruz.” “2024’te bütçe açığı beklentimiz, yılı 5’in altında bir açıkla kapatmak” “Son 1 yılda TL’ye olan cazibeyi arttırdık” diyen Cevdet Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat (KKM) diye geçici mekanizma oluşturduklarını söyledi. Bu durumu aşama aşama kaldırdıklarını ifade eden Yılmaz, “Geçen yıl Ağustos’ta KKM 126 milyar dolara ulaşmıştı. Şu an 46,5 milyar dolara düştü. Bunu yaparken bir istikrarsızlığa yol açmadan gerçekleştirdik. Kısa süre sonra tamamen kalkmış olacak. Rezervlerimizde ciddi artışlar gerçekleşti. Merkez Bankası’nın rezervlerinde iyileşme sağlandı. Geçen sene 96,5 milyar dolara düşmüştü. Bu yıl 55 milyar dolar civarında artış var. Net rezervlerde 90 milyar dolara yakın artış sağlandı. Bütçe açığımız geriledi. Depremin ağır yüküne rağmen son 2 yılda 2 trilyon TL depreme kaynak ayırdık. Buna rağmen bütçe açığımızı belli seviyede tuttuk. 2023 gerçekleşmesi 5,2 oldu. 2024’te beklentimiz ise yılı 5’in altında bir açıkla kapatmak. Gelecek yılda yüzde 3’ü hedefliyoruz. Cari açığı kontrol ettiğiniz zaman risk düşüyor. Bu riskleri düşürdüğünüz için piyasaya yansıyor. Özel sektör borçlanırken daha az ve düşük maliyetlerle borçlanıyor” sözlerine yer verdi. “Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü” “Bizim programımız sadece para programı değil. Maliye ve yapısal reformlarla tamamlanan bütüncül çerçeve” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Bütünlüğü ortaya koyuyor ve şekillendiriyoruz. Para politikamız yürürken, maliye politikalarımızla ciddi destek veriyoruz. Kamu harcamalarının milli gelire oranı düştü. Maliye politikaları kanalıyla enflasyonla mücadeleye ciddi destek sunduk. Para politikası önemli ama kalkınmakta olan bir ülke olarak yapısal reformların üzerinde durmalıyız. Bunu başaracağız ki ülkemizde verimlilik artsın, girişimci bir yapı oluşsun. Geçen yıl ilk defa reform gündemi koyduk. Bu yılda aynı çerçeveyi devam ettiriyoruz. Geçen yıl 26 tedbir planlamıştık, 20’sini gerçekleştirdik.” “Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız” Yapısal reformlarda yer alacak başlıkları da sıralayan Yılmaz, “Yeni sanayi politikasına ihtiyacımız var. Ar-Ge’nin ticarileşmesi, projelerin desteklenmesi, yeşil dönüşüm önemli. Karbon nötr bir ekonomiye gitmeliyiz. Dijital dönüşümü yapay zeka dahil olmak üzere her alanda başarmalıyız. Kamu altyapı yatırımlarını etkinleştiriyoruz. Özellikle tarımı stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Dünyada modası geçmeyen tek sektör varsa tarımdır. Tarımsal verimliliği arttırmamız enflasyonla mücadeleye çok önemli katkılar sunacak. Planlı tarımı ve suyu esas alan bir destekleme modeli üzerine çalışıyoruz. Enerjide önemli çalışmalar var. Çalışma hayatında reform gündemlerimiz var. Yeni nesil çalışma sistemini ülkemize getirmek durumdayız. Artık geleceğin ihtiyaçlarını da ön görüp şimdiden eğitimi ayarlamak zorundayız. Yapay zeka ile bir çok mesleğin dönüşeceği bir döneme giriyoruz. Yeni nesil çalışma biçimleriyle eğitim sistemimizin içeriğini örtüştürmemiz gerekiyor. Finansal konularda sıkılaştırma ve sadeleştirme yönünde adımlarımız olacak. Seçici kredi uygulamalarını yaygınlaştıracağız” diye belirtti. Tarımda işbirliği çağrısı 2025-2027 dönemi Orta Vadeli Programda tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması amacıyla önemli hedefler bulunduğunu belirten İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Ekilebilir ve sulanabilir alanların genişletilmesinden genel tarım sayımına, üretim planlamasından sözleşmeli üretimin desteklenmesine, organize tarım bölgelerinin sayısının artırılmasından dijitalleşme, yapay zekâ ve veriye dayalı iş modelleriyle akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına kadar birçok konuya OVP’de yer verilmiş durumda. Burada en önemli hususlardan birisi, bunları hızla hayata geçirmek. İzmir’in meslek odaları olarak bizler de birlik ve beraberlik içinde sektöre katkı vermeye devam ediyoruz. İzmir Ticaret Odamız, Ege Bölgesi Sanayi Odamız, Ege İhracatçı Birliklerimiz ve Borsamız öncülüğünde ve yereldeki kurumlarımız iş birliğinde, Dikili, Kınık ve Bayındır ilçelerimizde 3 adet Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesinin faaliyete geçmesi amacıyla aralıksız çalışıyoruz. Borsamız öncülüğünde oda, birlik ve özel sektör paydaşlarımızın desteği ile tarımın dijital gelişimine katkı sağlayacak kısaca İTTM olarak adlandırdığımız ülkemizin ilk Tarım Teknoloji Merkezini de birkaç ay içerisinde fiziki yerinde faaliyete geçirmeye hazırız” açıklamalarında bulundu. “OVP’deki en önemli veri, bütçe açık tahminleridir” Orta Vadeli Program (OVP) ‘nin enflasyonu düşürme programı olduğunu ifade eden İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çerçevede somut iyileşme kaydedilmesi halinde faizlerin yatırım yapılabilir seviyeye gerilemesini sabırsızlıkla bekliyoruz. OVP’nin gerçekçi bir yaklaşım sergilemesinin olumlu olduğu kanaatindeyiz. Dezenflasyonist süreç açısından OVP’deki en önemli verinin, bütçe açık tahminleri olduğunu değerlendiriyoruz. Geçen sene açıklanan OVP, 2024 için Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6.4’ü bir bütçe açığına işaret ediyordu. Bu sene, rakam yüzde 4.9 olarak revize edildi. 2025 yılı için yüzde 3.1 ve 2026 yılı için yüzde 2.8’lik bütçe açığı hedefleniyor. Vergi düzenlemeleri ve Merkez Bankası politikalarıyla sıkılaştırmanın hız kazandığını ve kayıt dışılıkla mücadelenin arttığını memnuniyetle izliyoruz. Bütçedeki açığı gidermek için atılacak ilk adımın, kayıt dışı kazançların tespit edilmesi ve vergilendirilmesi olması gerektiğini düşünüyoruz.” “Adalete, eğitim sistemine, kurumlara olan güven zarar görürse kolay düzeltilemez” Konuşmasında yüksek enflasyonun düşürülmesi, mülteci ve sığınmacı politikası, eğitim sistemindeki sorunlar, hukukun üstünlüğü gibi konulara değinen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Bu 4 başlığın aynı anda aktif olması, ülkemizde; Genç ve nitelikli beyin göçü, gelmeyen yabancı yatırımlar, geçici sermaye hareketleri, düşük katma değerli üretim, umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum riskini doğuruyor. Döviz iner-çıkar, ekonomik veriler bozulur ama en kötü orta vadede düzelir. Ancak, adalete, eğitim sistemine, ülkeye, kurumlara olan güvenin zarar görmesi çok kolay düzeltilemez. Bu nedenlerle, ilk 20 büyük ekonomi arasında olmamıza rağmen, birçok uluslararası endekste dünya ortalamasının çok gerisindeyiz. Bu tesadüf olamaz” diye konuştu. “Prime esas ücret tavanı yeniden düzenlenmeli” “OECD ülkeleri arasında en katı istihdam piyasasına sahip ülkeyiz” diyen Yorgancılar, şunları kaydetti: “15 günden 30 güne çıkarılan kıdem tazminatından İstihdam yüklerine, emeklilik primlerinden, iş güvencesi tazminatı ve işsizlik sigortasına kadar rekabet ettiğimiz ülkelerin çok üstünde oranlara sahibiz. Kayıt dışılığa neden olan, rekabet gücümüzü zayıflatan tüm bu maliyetlere ek olarak, tamamlayıcı emeklilik gündemde. Reel sektörün artık yeni bir yüke 1 dirhem gücü kalmamıştır. Bir yanda çalışacak eleman bulamazken, diğer yanda emeklilik sistemi uygulamaları ile de adeta kolumuz kanadımız kırılıyor. Nitelikli elemana ihtiyaç duyarken, mevcut çalışanların sistem dışına çıkışına müsaade edilmemesini bir kez daha vurgulamak isterim. Kısa çalışma ödeneği, 5 puanlık prim teşviki, emek yoğun sektörlere özel ilave istihdam teşviklerine, İş davalarında zaman aşımı süresinin 5 yıldan bir yıla indirilmesine ihtiyaç duyduğumuz zor bir dönemden geçiyoruz. Çalışanlarımızın enflasyonist ortamda daha fazla mağdur olmaması adına, gelir vergisi basamakları ve oranları ile prime esas ücret tavanının yeniden düzenlenmesi faydalı olacaktır.” Toplantıya, İzmir Valisi Süleyman Elban, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ve iş adamları katıldı.
24 Eylül 2024 Salı - 15:34 Seferihisarlı çocuklar için yeni bir festival başlıyor Kültürel ve Ekolojik Hayatı Koruma Derneği (KültürEkoloji) ve Seferihisar Belediyesi ortaklığında CittaSlow Sunday günleri kapsamında “Haklarımız Var!” temasıyla düzenlenen çocuk festivali 28 Eylül 2024 Cumartesi günü Seferihisar Çocuk Belediyesi’nde gerçekleşecek. Teos Çocuk KültürEkoloji Festivali 28 Eylül 2024 cumartesi Seferihisar’da gerçekleştirilecek. Kültürel ve Ekolojik Hayatı Koruma Derneği (KültürEkoloji) ve Seferihisar Belediyesi ortaklığında gerçekleştirilecek festivalin bu yıl destekçisi AB Sivil Düşün Programı oldu. CittaSlow Sunday günleri kapsamında, “Haklarımız Var!” temasıyla düzenlenecek festivalde çocuklar için birbirinden farklı atölye çalışmaları planlandı. 6-11 yaş arası tüm çocukların davetli olduğu festivalde çocukların, öğrenme, araştırma, sorgulama ve merak duygularını geliştirmeye dönük birçok etkinlik Seferihisar Çocuk Belediyesi’nde gerçekleştirilecek. Kültürel Miras, Astronomi, Evrim ve Bilim, Arkeoloji, Çocuk Hakları, Yenilikçi Müzik, Mikrobiyoloji ve Ritim ve Doğa atölyeleri ve daha birçok atölyenin yer alacağı festivalde aynı zamanda çocuklar Muzaffer İzgü ve Nâzım Hikmet hikâyeleri ile tanışacak. Çocuklar yaşadıkları yerin afişini tasarlayacaklar Festivalde yer alan “Hayalimdeki Sakin Şehir için Afiş Tasarlıyorum” atölyesinde çocuklar hayallerindeki Seferihisar için afiş tasarlayacak. Festival sonunda mini bir sergi ile paylaşılacak olan bu afişler bir sonraki festivalde de sergilenecek. Bu arada, atölyelere ücretsiz kayıt olmak için kulturekoloji@gmail.com adresine e-posta göndererek başvuru yapılabileceği duyuruldu.
Mobilya sektörü 6 milyar dolar hedefine tasarımla ulaşacak
13 Ağustos 2024 Salı - 10:40 Mobilya sektörü 6 milyar dolar hedefine tasarımla ulaşacak Mobilya sektöründe genç tasarımcı adaylarının tasarımlarını ortaya çıkaran, markalaşmış Türk tasarımcı ve tasarımları dünyaya tanıtmak amacıyla bu yıl dördüncüsü düzenlenen Ezber Bozan Tasarım Yarışması’na yoğun ilgi devam ediyor. Ticaret Bakanlığı desteği ile Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği tarafından öğrenci ve profesyonel olmak üzere iki kategoride gerçekleştirilen Ezber Bozan Tasarım Yarışmasına başvurular için son tarih 19 Ağustos 2024 olarak belirlendi. Ege Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, “Mobilya sektörümüz 2024 yılının ilk 7 ayında Türkiye genelinde 2,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken en çok ihracat yapılan ülkeler arasında ise ilk sırayı yüzde 22 artışla 319 milyon dolar ile Irak aldı. İkinci sırada 215 milyon dolar ile Almanya, üçüncü sırada ise yüzde 9 artışla 142 milyon dolarlık ihracat ile ABD yer alıyor. Diğer öne çıkan ülkelerde ise yüzde 9 artışla 136 milyon dolarla Fransa, yüzde 4 artışla 114 milyon dolarla Romanya yer buluyor. Türkiye genelinde mobilya ihracatımızın kilogram fiyatı ortalama 3,5 dolar civarında. Mobilyada ortalama ihraç fiyatımızı 6 dolara çıkarmak için tasarım yarışmaları büyük önem arz ediyor. Yarışmacılarımızdan gelen yoğun talep doğrultusunda son başvuru tarihini 19 Ağustos olarak değiştirdik. Mobilya sektörü 2023 yılında 4,6 milyar dolar ihracata imza attı. Sektörümüz 6 milyar dolar hedefine tasarımla ulaşacak” dedi. Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Hikmet Güngör ise “İlk yılından itibaren büyük ilgiyle karşılanan Ezber Bozan Tasarım Yarışmamız mobilya sektöründe çevresel ve kullanıcı dostu çözümlerle, inovatif ürünlerin ortaya çıkarılması hedefiyle bu sene yılında “MOBİLYAŞAM” teması ile gerçekleştirilecek. Tasarım Yarışmaları mobilya sektörünün tasarımcılarla işbirliğine ve çok önemli bir network oluşturulmasına imkan sağlıyor. Yarışmamıza katılıp istihdam edilen tasarımcılarımız var. Dünyanın en ünlü markalarının birbirinden değerli tasarımcıları jürimizin içinde yer alıyor. Mobilya ihracatında dünyada ilk 5 ülke hedefimizin gerçekleştirilebilmesi için katma değeri yüksek, özgün mobilya tasarımının ve üretiminin artması gerekiyor. Bu hedefin en önemli mil taşı yetenekli tasarımcılarımızdır” diye konuştu.
Bayraklı’da yollar yenileniyor
13 Ağustos 2024 Salı - 10:38 Bayraklı’da yollar yenileniyor Bayraklı’da ilçe genelindeki yol yenileme, düzenleme, bakım, onarım çalışmaları kapsamında başlatılan kilit parke ve asfaltlama seferberliği devam ediyor. Vatandaşlardan gelen talep ve önerileri de dikkate alarak program dahilinde ilçede çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediyesi ekipleri, iş birliğiyle bozulan yolları yeniliyor. Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, “İlçemizdeki bozuk yolların tamamını yenileyene kadar çalışmalarımız her mahallemizde sürecek. Böylece trafik güvenliği sağlanırken ulaşım konforu da yükselecek" dedi. 20 bin ton asfalt, 5 bin metrekare kilit parke İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, ilçenin çeşitli noktalarında asfaltlama çalışmalarını program dahilinde sürdürüyor. Vatandaşlardan gelen talep ve önerileri de dikkate alarak, ilçenin her mahallesini karış karış gezen ekipler, yapılması gereken işleri yerinde tespit ediyor. Bozulan yollar önem sırasına göre programlanarak tamamlanıyor. Çalışmalar, ilçe sakinleri tarafından da memnuniyetle karşılanıyor. Bu kapsamda yaklaşık 4 ayda ilçe genelindeki yollara 20 bin ton asfalt serimi-yaması yapılırken, 5 bin metrekare de kilit parke döşendi. Son olarak Çiçek Mahallesi 1615/11 Sokak, Fuat Edip Baksı Mahallesi 1639 Sokak Muhittin Erener Mahallesi 2179 Sokaklarda asfalt serimi gerçekleştiren ekipler, Soğukkuyu Mahallesi 1848 Sokak ve Alparslan Mahallesi 1620/60 sokak da ise kilit parke çalışması yaptı. Doğançay Mahallesi 7190 ve 7020 sokakları ile Manas Bulvarı ve Ozan Abay Caddesi arasında kalan bölgede ise asfalt serim işlemleri devam ediyor. “Çalışmalar sürecek” Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, "İlçemizin her köşesinde vatandaşlarımızın daha rahat ve güvenli bir şekilde ulaşım sağlayabilmesi için çalışıyoruz. Bu kapsamda başlattığımız yol yenileme seferberliğiyle, bozuk yolları bir bir yenileyerek ilçemize yakışır bir görünüm kazandırırken trafik güvenliği sağlıyor ulaşım konforunu da yükseltiyoruz. Bu kapsamda ilçemizde ihtiyaç olan her mahallede, her noktada çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.
İzmir’in Tel Aviv ile kardeş şehir protokolü iptal ediliyor
13 Ağustos 2024 Salı - 10:33 İzmir’in Tel Aviv ile kardeş şehir protokolü iptal ediliyor İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Ağustos ayı olağan meclisinin ilk oturumunda, İzmir’in İsrail’den Tel-Aviv ile olan kardeş şehir protokolünün oy birliğiyle iptal edilmesi kararı çıktı. Büyükşehir Belediyesi Meclisi, Haziran ayında yapılan toplantıda Filistin’in Gazze kenti ile kardeş kent olmak için karar almıştı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Ağustos ayı olağan meclis toplantılarının ilki, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Altan İnanç başkanlığında toplandı. Toplantıda İzmir Büyükşehir Belediyesinin İsrail’den Tel-Aviv kenti ile olan kardeş şehir protokolü gündeme geldi. Meclis’e verilen önerge sonrasında, oy birliğiyle alınan kararla İzmir-Tel-Aviv arasındaki kardeş şehir protokolü iptal edildi. Haziran ayında Çeşme Kalesi’nde yapılan meclis toplantısında İzmir’in Filistin’in Gazze kenti ile kardeş kent olma önergesi oy birliğiyle kabul edilmişti. “İzmir’de kardeşlik hâkimdir” İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Altan İnanç, “Günümüzde de İzmir demokrasinin, barışın ve kardeşliğin kentidir. Meclisimiz de böyle düşünmüştür ve bu kararı oy birliğiyle almıştır. İzmir vahşete, savaşa, antidemokratik bütün uygulamalara karşı olan bir kenttir. İzmir’de kardeşlik hakimdir, bu hep böyle kalsın diliyorum. Bu birlik bütünlük görüntüsüne teşekkür ediyorum” diye konuştu. 14 Haziran’da yapılan meclis oturumunda Gazze ile kardeş şehir olma önergesi oy birliğiyle kabul edilmişti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bu aldığımız karar şu anlama geliyor; orada savaş bittiği zaman, biz oraya gidebildiğimiz zaman, orada savaşın oluşturduğu tahribatı onarmak, travma geçirmiş insanların yanında olmak adına İzmir Büyükşehir Belediyesi, tüm meclisimiz, tüm ilçelerimizle alabildiğimiz en fazla sorumluluğu alacağız. Ben oraya gitmeye talibim. Bugün de izin verseler gitmeye hazırım. Özellikle çocukların, masum sivil halkın askeri zulüm altında ezilmesi, hiçbirimizin vicdanının kabul ettiği bir şey değil. Barışı sağlamak adına atabildiğimiz tüm adımları atmaya hazırız” ifadelerini kullanmıştı.
Altınordu’nun 4 genci Fenerbahçe’ye transfer oldu
13 Ağustos 2024 Salı - 09:56 Altınordu’nun 4 genci Fenerbahçe’ye transfer oldu Altınordu Akademi’de forma giyen Muharrem Cizgili, Berkay İşcan, Metehan Kurt ve Fırat Başkaya, Fenerbahçe Futbol Akademisi U19 Takımı’na transfer oldu. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altınordu, yeni sezon öncesinde kadrosunu yapılandırma çalışmalarına devam ediyor. A takım kadrosunu büyük oranda tamamlayan kırmızı-lacivertlilerde akademi forması giyen Muharrem Cizgili, Berkay İşcan, Metehan Kurt ve Fırat Başkaya Fenerbahçe U19 Takımına transfer oldu. Yaşanan bu ayrılıklarla ilgili açıklamalarda bulunan Altınordu Altyapı Performans Dönemi Kıdemli Genel Kaptanı Sedat Gündoğdu, sporcuların başarılı olacaklarından emin olduğunu belirterek, “Bugün 4 gencimizi Türkiye’nin önemli kulüplerinden birisine uğurluyoruz. Bu duruma hepimiz seviniyoruz ama bir de burukluk yaşıyoruz. Onlara yıllardır önemli emekler verdik. Sporcularımızın Fenerbahçe’de Altınordu’yu en iyi şekilde temsil edeceklerine inanıyoruz. Onların orada başarılı olacaklarından yüzde yüz eminiz. Hepsine başarılar diliyoruz” dedi. Altınordu Akademi’den Fenerbahçe Futbol Akademisi U19 Takımına transfer olan Muharrem Cizgili, Berkay İşcan, Metehan Kurt ve Fırat Başkaya, İzmir ekibinin resmi sitesine önemli açıklamalarda bulundu. 9 yıldır Altınordu Akademisinde forma giyen Muharrem Cizgili, “9 yılım Altınordu’da geçti. Bizlerin gelişmesinde büyük pay sahibi olan başta Başkanımız Seyit Mehmet Özkan, hocalarımız, çalışanlarımıza çok teşekkür ediyorum. Uzun ve zorlu bir yolumuz olacak. Fenerbahçe’de Altınordu’yu en iyi şekilde temsil edeceğiz. Ben de çok çalışıp A Milli Takım formamızı giyip ülkemizi Avrupa’da temsil etmek istiyorum” dedi. Altınordu’ya geldiğinde 9 yaşında bir küçük çocuk olduğunu ve şu anda 17 yaşında bir genç olarak Fenerbahçe’ye transfer olduğunu kaydeden Berkay İşcan ise şunları ifade etti: “Bugünlere gelmemizde büyük emekleri olan herkese teşekkür ediyorum. Bu bir daha başlangıç. Umarım daha iyi yerlere gelirim. Akademideki genç arkadaşlarıma tavsiyem çok çalışsınlar.” 10 yıldır Altınordu’da olduğunu belirten Fırat Başkaya da “8 yaşında Altınordu’ya geldim. 18 yaşında buradan çıkma vakti geldi. Üzerimde emeğim olan herkese teşekkür ederim. Özellikle başkanımız bizi büyüttü ve eğitti. Burada aldığım eğitimim ile ilerleyen dönemlerde Avrupa’nın 5 büyük liginde forma giymek istiyorum. Herkesi onurlandırmak istiyorum” dedi. Fenerbahçe Akademi’ye transfer olan Metahan Kurt ise “10 yaşından beri Altınordu’da forma giyiyorum. Üzerimde emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Avrupa’nın 5 büyük liginde Altınordu’yu temsil etmek istiyorum” diye konuştu.
İzmir’deki kira zamları, tahliye davalarını patlattı
13 Ağustos 2024 Salı - 09:54 İzmir’deki kira zamları, tahliye davalarını patlattı Kiraya en çok zam yapılan iller arasında 3’üncü sırada yer aldığı açıklanan İzmir’de ev sahibi-kiracı anlaşmazlıkları, tahliye davalarının rekor derecede artmasına yol açtı. Durumla ilgili açıklama yapan Avukat Şenay Geçkil, yargının iş yükünün bu davalar nedeniyle ciddi manada arttığına vurgu yaparak, uzayan davalar nedeniyle suç oranlarında da artış olduğunu söyledi. Türkiye’de kiraların en yüksek olduğu şehirler sıralamasında İzmir; Muğla ve İstanbul’un ardından 3’üncü sırada yer aldı. Kiracıların başka bir eve taşınma masrafları, ev sahiplerinin de yüksek zamlı kira istemesi sonucunda tahliye davalarında da rekor derecede artışa neden oluyor. Son zamanlarda en ucuz kiralık ev fiyatının 17-20 bin lira bandında olması kiralık ev tutacak vatandaşları zor durumda bırakırken, ev kiralarının lokasyonlara göre düşük kaldığını düşünen ev sahiplerinin mevcut kiracılarına uyguladıkları zam da anlaşmazlıkları beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz yıllarda devlet tarafından uygulanan yüzde 25 üst sınır, 1 Temmuz itibarı ile yüzde 65’e çıkartılsa da Avukat Şenay Geçkil, bu durumla birlikte ev sahipleri ve kiracılar arasındaki tahliye davalarının rekor seviyede artışının söz konusu olduğuna dikkat çekti. Geçkil: "Mevcut düzenlemeler, uyuşmazlıkların çözümünde yetersiz" Konuyla ilgili açıklama yapan İzmir Barosu avukatlarından Şenay Geçkil, "Mevcut düzenlemelerin uyuşmazlıkların çözümünde yetersiz olduğunu söyledi. Yüzde 25’lik sabit bir oran olacak şeklinde yapılan düzenleme, kiraya verenlerin kira bedeli bakımından beklentilerini karşılamamakta, bu nedenle de kiracı ile kiraya veren arasında hukuki ihtilaflar ortaya çıkmaktadır. Dava sayısında son yıllarda yaşanan hızlı artış mahkemelerin iş yükünü artırmakta, dava süreci uzamakta bu durum da hem kiracıların hem de kiraya verenlerin mağduriyetine sebep olmaktadır. Kiraya verenler tarafından açılan tahliye davaları mahkemelerin iş yükü nedeniyle çok uzun sürede sonuçlanmaktadır. Davaların uzun süre devam etmesi bazı durumlarda haksız olan kiracıların kötü niyetli olarak uyuşmazlığı yargıya götürmesine yol açmaktadır. Kira davalarında yaşanan uyuşmazlıklarda aslında her iki tarafın da istisnai durumlar hariç olarak haklı olduğunu görmekteyiz. Yargıda iş yüküne sebep olan tahliye davalarının azalması ve barışçıl çözüm yollarının ortaya konulmasının gerekliliği göz önüne alındığında mevcut kanuni düzenlemelerin bu uyuşmazlıkların çözümünde yetersiz kaldığı ortadadır" dedi. "Uyuşmazlıklar suçu da artırdı" Ev sahibi-kiracı arasında yargıya intikal eden uyuşmazlıklarda, dava süreçlerinin uzaması sonucu suçun da arttığına vurgu yapan Avukat Şenay Geçkil, "Bunun bir sonucu olarak vatandaşlarımızın hukuki olmayan yollara başvurmaya başlamaları kaçınılmazdır. Tahliye davalarında yaşanan artış aynı zamanda kira ilişkisinden kaynaklanan kasten öldürme, yaralama, mala zarar verme, hakaret, tehdit ve benzeri suçların artışını da etkilemiştir" dedi. Geçkil, "Uzun yargılama süreçlerinden kötü niyetli olarak faydalanan yahut uyuşmazlığı açık ve öngörülebilir şekilde haksız olarak mahkemeye taşıyan kişilere adli ve idari yaptırımlar uygulanması gereklidir" açıklamasında bulundu. Sözleşmede yer alandan fazla zam talep edemez Kira sözleşmelerinde genellikle Tüketici Fiyat Endeksi baz alınarak zam yapılacağının yer aldığına değinen Avukat Şenay Geçkil, ev sahibinin kiracılardan bunun üzerinde bir zam talep etmesi halinde kiracıların, sözleşmede yer alan artış miktarına uygun şekilde kira bedellerini göndermelerinin yeterli olacağını söyledi.