Yerel Haberler
İzmir
CHP lideri Özel’den seçim için ’hazırız’ mesajı 12 Ocak 2025 Pazar - 15:44:20 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Erdoğan yeniden aday olmak istiyorsa, mecliste 360 milletvekilinin seçimlerin yenilenmesi kararını alması lazım. Eğer varsa biz varız hemen gelsin, isterlerse bu hafta seçim kararını alabiliriz” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir programı kapsamında Çiğli Belediyesini ziyaret ettikten sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olmak istiyorsa bunun bir yolu olduğunu söyleyen Özel, “Mecliste 360 milletvekilinin seçimlerin yenilenmesi kararını alması lazım. Eğer varsa biz varız hemen gelsin, isterlerse bu hafta seçim kararını alabiliriz. Biraz zamana ihtiyacı varsa 2025’in Ekim sonu Kasım başını işaret etmiştik. Aday olmak istiyorsa tarih o tarih. Mart’ta yapmak istiyorsa Mart’ta, Ekim’de yapmak istiyorsa Ekim’de. Biz dünden razıyız bugünden hazırız. Devir teslim için sabırsızlanıyoruz, gelsin aday olsun. Yok, aday olacağım diyerek sanki yeniden seçilme gücü varmış gibi gösterip sonra kaçak dövüşmesin. Hemen grubuna talimat versin, kararı bu hafta alalım” dedi. “Kendilerine güveniyorlarsa seçim kararı alsınlar” 2027 yılının ikinci yarısı için işaret edilen seçimle ilgili konuşan Özel, “O rüyada görülecek bir darı ambarı, ancak aç tavuklar görür. Öyle 2027’ye kadar milletin dayanacak gücü yok. Millet aç, millet zorda. 14 bin 500 TL emekli maaşı vereceksin sonra 2027 sonlarında diyeceksin. O güne kadar orada size kalmayı kim garanti ediyor da böyle bir şeye cesaret ediyorsunuz? O darı ambarından çıksın, rüyadan uyansınlar. Kendilerine güveniyorlarsa bu hafta seçim kararı alsınlar, hodri meydan” diye konuştu. “Yeni başkanın uyarılmaya ihtiyacı var” Diyarbakır’da seçilen AK Parti İl Başkanının Hz. Nuh benzetmesine dair konuşan Özel, “O açıklama utanç verici. Geminin kaptanına ne atfettiği belli ama ahaliyi neyin yerine koyduğu da belli. Nuh’un Gemisi’ne tüm hayvanlardan kurtarmak üzere bir tanesi alınır. Ağzından çıkanı kulağı duyacak. Yeni başkanın uyarılmaya hatta belki de hiç başlamadan bıraktırılmaya ihtiyacı var” şeklinde konuştu. “MHP’deki kırılmayı hep birlikte takip edeceğiz” Abdullah Öcalan için MHP’li bir vekilin dil sürçmesiyle ’Öcalan Beyefendi’ demesine ilişkin Özel, “Bunu herhangi bir muhalefet vekili ya da sokakta vatandaş söylese vekile fezleke vatandaşın kapısına da koçbaşıyla gelir sabahın köründe girerler. Eskiden ’Sayın Öcalan’ diyenlere ağza alınmayacak laflar edenler, şimdi bu noktalara geldi. Hatta ben bir şey söyleyeyim, hiçbir şey uzun süre gizli kalmaz. O ifadeler sadece MHP’deki o vekile mahsus dil sürçmesi değil. Bazı görüşmelerde çok üst düzeydeki MHP’liler tarafından kullanıldığından haberdarız. Ama bugün ispatlayacak bir şey yok, zaman bu ifadelerin kimler tarafından nasıl kullanıldığını ortaya çıkartacak. MHP’deki bu kırılmayı hep birlikte takip etmeye devam edeceğiz” dedi.
12 Ocak 2025 Pazar - 15:03 CHP Lideri Özel: “110’uncu Kent Lokantası’nı açıyoruz” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “110’uncu kent lokantasını açıyoruz. Yoksul öğrencilerin bedavaya karnını doyurması için o askılara yemekleri asmaya davet ediyorum” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 3 günlük İzmir programının son gününde, ilk olarak CHP İzmir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “İktidar Yolunda Korkusuz Kentler Çalıştayı’nın” kapanış toplantısına katıldı. Daha sonra Çiğli’ye geçen Özel, burada Çiğli Belediyesini ziyaret ettikten sonra Kent Lokantası ve Özge Polat Kitap Kafe’nin açılışını yaptı. Programda konuşan Özel, “Çiğli 90’ların başına kadar Karşıyaka’ya bağlı birkaç mahalleydi. 1992’de ilçe oldu, 1994’ten bu yana 7 kez başkan seçti. Çiğliler ilk dönem hariç, 6 dönemdir ilçelerini CHP’li başkanlara emanet ediyorlar. Çiğliler bu seçimde sandığa gittiler, CHP’yi iktidara getirdiler” diye konuştu. “110’uncu kent lokantasını açıyoruz” “Onur Emrah Başkan, belediyecilik deneyimi ile koltuğa oturdu, terini soğutmadan ve soluklanmadan hizmete başladı” diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çiğli’nin ilk kent lokantası geçen Kasım’da hayata geçti. Bugün 2’incisini açacağız. Bir yandan sıcak salonlarda atadığı kişilere kendisini alkışlatan Tayyip Erdoğan, CHP’ye iftira etmeye, hakaret etmeye devam etsin. Salon siyasetçisi Tayyip Bey’e İzmir’den kışta sokakta ve çok sayıda Çiğlili ile sesleniyorum. 110’uncu kent lokantasını açıyoruz. Senin yoksullaştırdıklarına sahip çıkmak için 110’uncu kent lokantasını açıyoruz. 38 yaşındaki Çiğli Belediye Başkanımız, her gün 500 kişinin 4 kap sıcak yemeğini yarım çorba fiyatına verecek. Burada senin açıp da unuttuğun üniversitelerden bir tanesi, Kâtip Çelebi Üniversitesi var. Öğrencilerin barınmasını düşünmezsin, üç kuruş KYK’ye muhtaç hale getirirsin. Çorba dağıtmak isteriz, ona bile izin vermemeye kalkarsın. Ama o öğrencilere kent lokantası, bunu da alamayacak öğrencilere için askıda yemek hizmeti var. Yoksul öğrenciler bedavaya karnını doyurması için o askılara yemekleri asmaya davet ediyorum.” “Kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri azalmıştır” AK Parti iktidarında Türkiye’nin en çok övünmeye hak ettiği işin ‘İstanbul Sözleşmesi’ne girilmesi’ olduğunu savunan Özel, “Bir nazar boncuğum olsa ve AK Parti’ye tak deseniz İstanbul Sözleşmesi için bunu yapardım. İstanbul’da sözleşme imzalandı. Sözleşme hayata geçtiği sene kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri azalmıştır. AK Parti, kadına şiddet göstereni evden uzaklaştırma, tedbir alma, polisi, bekçiyi, hakimi, savcıyı; kadını koruması için görevlendirme anlamına gelen gerekli düzenlemeleri yapma konusunda ilk baştaki iştahını kaybetti. Seçmenlerimiz karşı demeye, ‘Kadının beyanı neden esas oluyor’ demeye başladılar. O sırada eski adı Hizbullah ve tercümesi Hüda-Par olan kendilerine ‘Allah’ın partisi’ diyenler bunun pazarlığını ettiler. ‘Biz sana destek vereceğiz ama domuz bağcıları dışarı çıkar, kadına karşı şiddet diye yaptığın düzenlemelerden vazgeç’ dediler. Kadına şiddetten mağdurlardan biri, eşi tarafından saldırıya uğrayan ve hayata tutunan, mücadele eden ve ne mutlu bize bugün kendi adına açılan kent kitaplığının açılışına gelen Özge Polat kardeşimiz. Bizimle birlikte bütün mağdurlar ve şiddete direnen kadınlar adına onu yürekten alkışlıyoruz. Ne mutlu ki Özge bugün aramızda ama adını verdiğimiz kadın mağdurlar o sırada aramızda olmuyor” ifadelerine yer verdi. "40 haramilerin 37’si vergi vermiyor" “2024 bütçesinde Tayyip Bey bir kaleme 701 milyar lira koymuş” diye konuşan Özel, sözlerine şöyle devam etti: “Ne o? Vazgeçilecek kurumlar vergisi. Bu vergiyi yandaş müteahhitler, beşli çete, kırk haramiler veriyor. İzmir’den sesleniyorum, bu çok övündükleri tünelleri, şehir hastaneleri, yolları kamu özel iş birliğinde yaptılar. Bunu yapanlar, dünyanın parasını kazanıyorlar. Tünelden geçersen, şehir hastanesine gidersen, uçarsa, yoldan geçersen parasını sen ödüyorsun yapmazsan parayı devlet ödüyor. Bu 40 haramilerin 37’si vergi vermiyor. Çünkü yurtdışından aldığı krediyi öderken vergiden düşme hakkı verdiler. Teşvik adı altında milyarlarca liramızı peşkeş çektirler. Tayyip Bey 40 Haramileri tutmuyor olsa, onlar vergi verseler bütün ihtiyaçlarına yetiyor.” Öte yandan Özgür Özel’in konuşma yaptığı sırada alanda bulunan birkaç işçi slogan attı. Olaya müdahale etmek isteyen kişilerin de araya girmesiyle kısa süreli arbede oluştu.
12 Ocak 2025 Pazar - 13:14 CHP lideri Özel’den maaş açıklaması: “Dost görünenlerin karşımıza geçtiğini not ettik” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “32 şirketin 30’una maaş ödendi. Sadece İZELMAN ile İZENERJİ birkaç gündür kaynak arayışından dolayı beklemeye alındı. O gün, halden anlamayan, normalde dost görünen, işler doğru gittiğinde halaya birlikte duranların nasıl karşımıza geçtiğini bir kenara not ettiğimizi bütün İzmir bilsin. Sorun iki gün içinde çözüldü, maaşlar yattı” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 3 günlük İzmir programının son gününde CHP İzmir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “İktidar Yolunda Korkusuz Kentler Çalıştayı’nın” kapanış toplantısına katıldı. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen programda konuşan Özel, “Zorlu süreçlerden geçtik. Cumhuriyet’in 100’ücnü yılı yaklaşıyordu. Birileri ’Hedef 2023’ diyordu. Hedefi Cumhuriyet’i yıpratmak, aşındırmak, eğitim sistemiyle kindar nesiller yetiştirmek isteyenlerin hedefine ulaşmamak için var gücümüzle çalışıyorduk. Geçmiş dönmede bu partiye emeği olan herkes parti üyesi olsun olmasın 100’üncü yılda başarmak için kendinden bir şeyler katan herkes 14-28 Mayıs akşamlarında hayatlarının en büyük hayal kırıklığını yaşadılar. Hepimiz üzüldük. Ertesi gün kimse sokağa çıkmak istemedi. O günlerde İzmir bu travmayı en derinden yaşayan şehirdi. Bir şey yapmalıydık. Bir kez daha ayağa kalkmalı, silkinmeli ve kendimize gelmeliydik. Bir harekete geçmenin en çok beklendiği kent de İzmir’di. Seçmendeki duygusal kopuşa yanıt vermek ve bir kez daha kol kola gireceğiz, omuz omuza duracağız, yenilmeyeceğiz ve teslim olmayacağız dediğimizi göstermek lazımdı. Biz ayağa kalkınca baktık ki ayağa kalkanlar var, biz adım atınca ikinci adımı atanlar var. Bunların en kararlıları her zaman olduğu gibi İzmir’di. Bir büyük yürüyüşü İzmir’den başlattık, Anadolu’ya gittik ve baba ocağı Manisa’ya döndüğümüzde artık durum bambaşkaydı. Ne yaptıysak İzmir’e baktık. 31 adayımızın 29’unu İzmir seçti. Bunu yaparken bir tek şeye güvendik, İzmir ve Türkiye teslimiyeti kabul etmiyordu” diye konuştu. “Tayyip Bey 31 Mart’tan sonra başarısız olacağımıza inanmıştı” Kutuplaştırmaya karşı hep sabırlı olduklarını söyleyen Özel, “Sürecin sonunda her geçen gün daha iyiye gittiğini, duygusal kopuşun kenetlenmeye dönüştüğünü ve karşımızdaki kötücül aklın yaptıklarının ters teptiğini gördük. Erdoğan, 31 Mart’ı önce tebrik etmeyerek sonra dil ucuyla söyleyerek sonra özeleştiri yapmaya başladığında zaferimizi kabullendi. Yaz ortasında hareketlenme oldu ama esas saldırıya birkaç ay önce geçti. Çünkü 31 Mart’ta ona şunu demişlerdi ’merak etmeyin yapamazlar, örgütleriyle belediye başkanları birbirine düşer ve bu kadar büyük bir yapıyı merkezi yönetim desteği olmadan yönetemezler’ dediler. İmza atmayarak, işleri yavaşlatarak ve çok da bir şey yapmadan ilk 6 ayı geçirdiler. Tayyip Bey 31 Mart’tan sonra başarısız olacağımıza ve bunun dezavantajımıza olacağına inanmıştı. Ya onu inandırmışlardı ya da kendisine inandırmışlardı. Onun hazmedemediği sonuçlar 31 Ekim, 31 Aralık sonuçları. O da bizde. Belediyelerimizi sahada memnuniyet üzerinden ölçtürdük. Onun inanamadığı sonuç Türkiye genelinde CHP’li belediyelerden memnuniyet oranı ortalaması bize göre yüzde 58, onda yüzde 60 çıkmasıdır. Onun hazmedemediği AK Partili kadın seçmenin hızla CHP’ye geliyor olmasıdır. Onun hazmedemediği bu salonların birbirine düşmesini beklerken omuz omuza belediye başkanlarına sahip çıkmasıdır” şeklinde konuştu. “Maaş sorunu 2 günde çözüldü” 31 Aralık 2024’te, İzmir Büyükşehir Belediyesinin hesabına yatması gereken, İller Bankası’ndan gelecek olan paranın 3,7 milyar TL olduğunu belirten Özel, “31 Aralık günü alacağı ödenek ile 7 Ocak günü maaşları ödeyecek. Bu paradan 1.7 milyar lira İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin borcunu faizleri ile birlikte kesiyor. Böyle bir paranın bu kadarı kesildiğine ne olacak? Maaşlar ödenemeyecek, çalışanlar mutsuz olacak, şehir tedirgin olacak ve belediyecilik hizmetleri tartışmaya açılacak. 32 şirketin 30’una maaş ödendi. Sadece İZELMAN ile İZENERJİ birkaç gündür kaynak arayışından dolayı beklemeye alındı. O gün halden anlamayan, normalde dost görünen, işler doğru gittiğinde halaya birlikte duranların nasıl karşımıza geçtiğini bir kenara not ettiğimizi bütün İzmir bilsin. Sorun iki gün içinde çözüldü, maaşlar yattı. Yapacakları her türlü kötülüğe, tuzağa ve takacakları çelmelere karşı hazırlıklar yapıldı. Biz nasıl bir kötücül akılla karşı karşıya kaldığımızı biliyoruz. Siz bu kenti korkutarak, sindirerek, işçisine maaş ödetmeyerek gönül bağımızı koparamazsınız. İzmir biziz. Biz İzmir’iz. İzmirli, körfezi kimin kirlettiğini, kimin koksun istediğini ve bunu kimin istismar ettiğini bilir. İzmir Limanı’na giden gemilerin, tersanenin, Gediz Nehri’nden körfeze akan dereleri kirleten sanayi tesislerinin denetim yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığında, Tarım ve Orman Bakanlığında ve Ulaştırma Bakanlığında olduğunu bilirim. Gemileri denetleyelim deyince ’sizin göreviniz değil’ diyenlerin, fabrikalara keserse cezayı bakanlık keser diyenlerin, dereleri İzmir Körfezi’ni kirleten, akarsuları Tarım Orman Bakanlığının eksik denetimleri yüzünden kirletildiğini, Sanayi Bakanlığı’nın bu işlerde Orman Bakanlığı üzerine baskı yaptığını İzmirliler, senden benden iyi bilirler. Bu yüzden İzmir’de hiç üzerimize vazife değilken, İzmir’de diğer hizmetleri yapmamız gerektiği halde 2 tarama gemisi ile toplam 6 gemi ile 2,5 milyon metreküp çamuru almak, taramak, kokuya engel olmak için verilen gayretlerin hepsine görev icabı değil İzmirli olmanın, bu şehre sahip çıkmanın gereğidir. İzmir’de kokan, temizlenmesi gereken körfez değil bu kirli ve kokuşmuş AKP siyaset biçimidir” ifadelerine yer verdi. “İbadethanelere, okullara, kışlaya siyaset sokmadık” “Kemal Kılıçdaroğlu asla din ve mezhep konuşmamıştır” diyen Özel, sözlerini şöyle tamamladı: “İbadethanelere, okullara ve kışlaya siyaset sokmadık. Sokulmasına da itiraz ettik ve dış politikaya da asla böyle bakmadık. Biz asla ve asla içine girmediğimiz bu tartışmaya ’sakın ha sakın’ diyoruz. Buradan Erdoğan’ın gözünün içine baka baka ’sus’ diyorum. Bu konulara bu iş bilmezlikle, hadsizlikle, lüzumsuz çıkarcılıkla, önünü arkasını düşünmeden sakın girme. Bu vakitten sonra sessizliğini, sükutunu hüzünden sayacağım. Eğer bu konuda bir kelime daha ederse onu tarihte görülmemiş bir şekilde perişan edeceğim. Bu ülkenin insanları arasına mezhepçiliği sokmanın hadsizliğine izin vermeyeceğiz. Bu tartışmayı burada bitiriyoruz.” “Genel seçimi kazanmanın tek anahtarı çalışmak” Hangi görevi üstlenirse üstlensin, sadece CHP’nin başarısını istediğini ve CHP’nin değerlerine inandığını aktaran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise, “Eminim içimizden hiçbiri de kendi çıkarlarını partinin çıkarlarının önünde tutmuyor. Bugün nereye baksak CHP’li belediyelerin iktidarını görüyoruz. CHP şu anda yerel yönetimleri başarıyla sürdürüyor, yapılan çalışmalar başarımızın sürdüğünü ve daha iyi noktaya gelmemiz için bir olumsuzluk olmadığını söylüyor. Genel seçimi kazanmanın tek bir anahtarı var, çalışmak” şeklinde konuştu. “9 ayda 20 milyar liradan fazla parayı yatırıma ayırdık” Dün gerçekleştirilen toplantıda ’örgüt ve belediyenin nasıl uyum içinde çalışacağını’ konuştuklarını anlatan Tugay, “Benzer buluşmaları gerçekleştirmeye devam edeceğiz, tüm partililerimizin görüş ve katkılarını da almaya devam edeceğiz. Biz çalıştıkça iktidara birer adım daha yaklaşacağız. Bizler İzmir’in CHP geleneği ile gurur duyuyoruz, geçmiş başkanlarımızla gurur duyuyoruz. Bizim görevimiz aldığımız bayrağı daha ileri taşımak iyi ve doğruların üstüne eyleyerek yolumuza devam ediyoruz. Daha fazla sosyal yardım, daha fazla altyapı çalışması daha fazla kentsel dönüşüm çalışması yapıyoruz. 9 ayda 20 milyar liradan fazla parayı yatırıma ayırdık, bunu zorlu ekonomik şartlar alında yaptık. Arkamızda iktidar desteği olmadığı halde bütün bu olumsuz şartlarda yapabildiğimiz en iyi şeyi yapıyoruz. Namusumuzla, ahlakımızla, inancımızla vatana ve millete duyduğumuz sevgi ile çok önemli işler yapıyoruz. Bugüne kadar sadece bize oy vermiş olan seçmenlerin oylarıyla iktidar olamayız. Ulaşmadığımız, bizi yanlış anlattıkları toplum kesimlerine ulaşmalıyız. Onların pek çoğu bu ekonomik ortamda sıkıntı yaşıyor. Çiftçiler bekledikleri desteği göremiyor. Çiftçilerimizin çocukları topraklarını terk ediyor ve kendilerine büyükşehirlerde iş arıyorlar, düşük gelirli işlere razı oluyorlar. Oysa gıda krizinin adım adım yaklaştığı bu günlerde bizim o çiftçilerin hep birine ihtiyacımız var” açıklamalarına yer verdi. “39 bin çiftçiye 279 milyon lira destek sunduk” Geçen yıl 39 bin çiftçiye 279 milyon lira destek sunduklarını söyleyen Tugay, şunları kaydetti: “Bu destekleri bazen onlara fidan, gübre dağıttık bazen de ellerinde kalan ürünleri ya da düşük fiyata satın alınmaya çalışılan ürünleri satın alarak yaptık. Bizimle, hizmetlerimizle tanışmamış kimsenin kalmamasını hedefliyoruz. Bize kimsenin söz söylemesine gerek kalmayacağı kadar çok hizmeti üst kalitede yapmayı hedefliyoruz. Biz bu salondayken vatandaşlarımıza yemek dağıtılıyor. İzmir’i bir çekim merkezi yapmaya çalışıyoruz, bunun için bir plan hazırladık ve adım adım gerçekleşiyor.” “Körfezi pırıl pırıl yapacağız” İzmir Körfezi üzerinde bir karalama kampanyası yaşadıklarına dikkat çeken Tugay, utanılası bir şekilde kirli su dolu şişe ile İzmir’in karalanmaya çalışıldığını ifade etti. “Onların İzmir’i sevmediğini biliyorduk da nefret ettiklerini bu davranışlarıyla görmüş olduk” diyen Tugay, şunları ekledi: “Onlara ’görevlerinizi yerine getirirseniz körfezi daha etkili bir şekilde temizleriz’ dedik. Bir gram çaba göstermeden bizim çalışmalarımızı engellemeye çalıştılar. Siz ne yaparsanız yapın biz üzerimize düşeni yapacağız. İzmir’in onurunu başımızın üstünde taşıyarak o körfezi en kısa zamanda tertemiz ve pırıl pırıl yapacağız.” Konuşma sonunda sahneye çıkan 106 yaşındaki bir vatandaş, kendi ördüğü bir atkıyı Genel Başkan Özel’e hediye etti. Törene, CHP Genel Başkanı Özel’in yanı sıra, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe başkanları ve partililer katıldı.
12 Ocak 2025 Pazar - 13:11 Ses ve müzikle gelen şifa Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Melis Karlıdere, tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak “Sesle Şifa”yı araştırdığı çalışmasında bu yöntemin hastalıkların tedavisine olumlu katkı sağladığını gösteren bilgilere ulaştığını söyledi. Melis Karlıdere, yüksek lisans tezinde ses ve müziğin tedavi amaçlı kullanımını araştırdı. Karlıdere, bilimsel nitelikli yayınlara dayandırdığı tezinde, sesle şifa yöntemlerinin, stres kaynaklı rahatsızlıklar, Alzheimer, Parkinson, uyku bozukluğu ve kanser gibi rahatsızlıklarda tedavi sürecine olumlu etkisi olduğunu gösteren bilgilere ulaştı. Danışmanlığını Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Zehra Sak Brody’nin üstlendiği “Ses ve Müziğin Terapötik Amaçlı Kullanımı” adını taşıyan tez çalışmasında, insan vücudunda organların kendine özgü imzası niteliğinde titreşimleri olduğu ve bu titreşimlerdeki bozulan uyumu düzeltmek, dengelemek için yüzyıllar boyunca farklı sesle şifa yöntemlerinden faydalanıldığı vurgulandı. Dünyada daha fazla uygulaması olan sesle şifa yöntemlerinin ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başladığını belirten Karlıdere şu bilgileri verdi: “Tez araştırmamda, “Sesle şifa nasıl sağlanmaktadır?” ve “Ses terapisi ile müzik terapi arasındaki farklar nelerdir?” soruları çerçevesinde ses ve müziğin tedavi amaçlı kullanım yöntemlerini inceledim. Ses ve müziğin terapötik amaçlı (iyileştirici) kullanımı üzerine literatür taraması yaparak mevcut yöntemleri ve aralarındaki farkları araştırdım. Literatür incelemesi sonucunda, insan vücudunda organların kendine özgü imzası niteliğinde titreşimleri olduğu ve bu titreşimlerdeki bozulan uyumu düzeltmek, dengelemek için yüzyıllar boyunca farklı sesle şifa yöntemlerinden faydalanıldığını gördüm. Bedeni, zihni ve ruhu iyileştirmek için sesin bir araç olarak kullanılması, literatürde farklı isimlerle anılıyor. Ancak ses, müziği de içine alan en genel kavram olduğu için ben çalışmamda ses ve müziğin terapötik amaçla kullanıldığı yöntemlerin hepsini “sesle şifa yöntemleri” olarak adlandırmayı tercih ettim. İnceleme sonuçları, sesle şifa yöntemleri arasında en ayırt edici özelliğin belirli frekanslardaki sesin (titreşimsel ses terapisi) veya sesle birlikte ritim, melodi ve armoni bileşenlerini de içeren müziğin (müzik terapi) kullanılması olduğunu gösterdi.” Ses banyosu, sesle arınma, ses şifası Ses banyosu, sesle arınma, ses şifası gibi isimler alan bu yöntemler ile ilgili bilgiler veren Karlıdere, “Ses Şifası (Sound Healing), fiziksel ve duygusal sağlığınızı geliştirmek için sesin ve müziğin özelliklerini kullanıyor. Sesle şifanın temel prensibi rezonans kavramıdır. Tüm evren bir titreşim halindedir. Bu insanlar için de geçerlidir. Vücudun her organı, hücresi, kemiği, dokusu ve sıvısı ile vücudu saran elektromanyetik alanlar sağlıklı bir titreşim frekansına sahiptir. Kendimizin bir kısmı ya da çevremizle uyumsuz ve sağlıksız hale gelirsek, doğal olarak sağlıklı frekansımız uyumsuz titreşen, hastalık yaratan bir frekansa dönüşür. Ses şifası, şifa frekanslarının vücudun etrafındaki enerji alanlarına uygulanarak sağlanır. Bu şifa verici veya terapötik frekanslar ve sesler, insan sesi (vokal), diyapazon (akort çatalları), ses çanakları (singing bowls) gibi çeşitli araçları ile sağlanıyor. Titreşimsel ses terapisinde enstrüman kullanılmaz. Bu titreşimi veren özel araçlar kullanılır. Bu araçlarla insanların vücuduna belli frekanslar gönderiliyor. Teta, beta gibi beyin dalgaları üzerinde etki yaratılarak rahatsızlıklar tedavi ediliyor.” dedi. Tamamlayıcı tedavi olarak nitelendirilebilecek bu yöntemi daha bilimsel bir zemine taşıyarak tez yazmaya karar verdiğini anlatan Melis Karlıdere, “Ses terapisi kavramı farklı bir anlamda da kullanılıyor. Ses telleri üzerindeki rahatsızlıkların tedavisi de ses terapisi olarak ifade ediliyor. Fakat benim incelemem İngilizce’de “sound healing” denilen sesle şifa yöntemlerini kapsıyor. Titreşimsel ses terapisinde insan bedeni ses titreşimine maruz bırakılarak iyileşme sağlanmaya çalışılıyor. Akort çatallarındaki titreşimlerin ya da ses çanaklarından çıkan titreşimlerin insan vücudundaki rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülüyor. Bu kesinlikle bir müzik ya da şarkı ile iyileştirme süreci değil. Müzik terapisinde ise bir ritim, armoni, bir melodi var ve bir enstrüman mutlaka kullanılıyor. Ben tezimde bu farkı titreşimsel ses terapisi ve müzik terapi olarak ayırdım” dedi. Tedaviye olumlu katkı En çok stres, anksiyete, depresyon ve kaygı üzerine araştırmalar yapıldığı görülüyor. Özellikle baş ağrısı ve migren atakları için hem müzik hem ses terapisi ile ilgili denemeler var ve hastalarda olumlu sonuçlar elde edilmiş. Florida’da yapılan bir kemoterapi tedavisinde hastaların gerginlik ve ağrılarının yüzde 40-60 oranında azaldığı tespit edilmiş. Bunun yanında Alzheimer, Parkinson, onkoloji tedavilerinde de katkı sağladığı bildiriliyor. Japonya’da yapılan bir çalışmada ise 528 hertz’in dopamin sentezini uyardığı ve sempatik sinir sistemi aktivitesini baskıladığı görülmüştür.
Temiz Körfez için dev adım
06 Aralık 2024 Cuma - 13:05 Temiz Körfez için dev adım İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir Körfezi’nde sirkülasyonu sağlayarak, denizin temizlenmesinde önemli rol oynayacak dip tarama çalışmalarına başladı. Peynircioğlu Deresi ve Körfez’in kuzey aksını kapsayan bölgede ilk etapta 700 bin metreküp dip çamurunun taranacağı çalışmanın startını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay verdi. Bostanlı’dan Körfez’e açılarak tarama gemisinin bulunduğu bölgeye giden Tugay, “İki tarama gemisi ve çıkan çamuru taşıyan 6 tane gemi ile temizlik çalışmalarımız devam edecek. Bu çalışma Körfez’de sirkülasyonu sağlayacak. Bakanlığın yapması gereken bir iş ama önemli değil. Körfez bizim körfezimiz. Tüm birimlerimizle Körfez temizlenene kadar durmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Körfezi’ndeki kirlilik sorununa neşter vurmak için çalışmalarını hızlandırdı. İzmir Körfez Çalıştayı’nın ardından uzmanlar, akademisyenler ve bürokratların Körfez’in temizlenmesi ve korunmasına yönelik çeşitli görüşlerini değerlendiren İZSU Genel Müdürlüğü diğer yandan da ilgili bakanlıklardan alınan izinlerin ardından harekete geçti ve Körfez’de tarama çalışmalarına başladı. Körfez’e açılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan’dan ve kurum yetkililerinden bilgi aldı. İlk etapta Peynircioğlu Deresi’nde yaklaşık 100 bin m, Çiğli kısmında ise yaklaşık 600 bin m olmak üzere toplam 700 bin metreküp tarama yapılacak İZSU Genel Müdürlüğü bu çalışmaları 440 milyon liralık yatırımla gerçekleştirecek. "Körfez bizim Körfezimiz" Uzun zamandır İzmir’in konuştuğu Körfez kirliliği konusunda “Temizlik seferberliğine başladıklarını dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Körfez’in dip temizliğine ihtiyacı var. Suyun temizlenmesi için dipten bir temizlik gerek. Çok uzun süre derelerden Körfez’e gelen atıklarla boğuşuyoruz. Çamur da, çöp de geliyor. İzmir tarihi boyunca Körfez’de biriken unsurlar bunlar. Bu da Körfez’in temizlenmesine engel oluyor. Bugün Peynircioğlu Deresi’nin körfezle buluştuğu noktada dip temizliği gerçekleştiriyoruz. İlerleyen günlerde diğer kısımlarda akıntı olması için çalışmalarımızı gerçekleştireceğiz. Bugün çalışmaya başlayan gemimiz için dün akşamüstü saatlerinde İzmir Liman Başkanlığı’ndan izin çıktı. Bugün saat 09.00 itibariyle de çalışmalarımızı başlattık. İki tarama gemisi ve 6 tane de çıkan çamuru taşıyan gemi ile temizlik çalışmalarımız devam edecek. Bu çalışma Körfez’de sirkülasyon sağlayacak. Alg patlamasının da önüne geçecek. Bu yaptığımız çalışmalar aslında Bakanlığın yapmış olması gereken bir işti. Ama önemli değil. Bakanlık bu durumu görmüyorsa bizim yapacağımız bir şey yok. Körfez bizim körfezimiz. Tüm birimlerimizle Körfez temizlenene kadar durmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz. İlk hedefimiz Körfezde alg patlamasının ve kokunun olmaması” dedi. "Tüm yaptığımız çalışmalar Körfez’e katkı sağlayacak" Körfez temizlik çalışmalarına etki edecek birçok projeyi de hayata geçirdiklerini ifade eden Başkan Dr. Tugay, “Çiğli 4. Faz çalışmalarımız devam ediyor. Nisan ayında tamamlayacağız. Bununla da yetinmeyip 5. fazı da gerçekleştireceğiz. Yeni ihalelerle yağmur ve kanal ayrıştırma çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu sene içerisinde en zor ilk 41 kilometrelik yağmur suyu ayrıştırmalarımızı kent merkezinde gerçekleştireceğiz. Tüm yaptığımız çalışmalarla Körfez’e büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bizim için bu konu üzerinde en çok çalıştığımız konu. Özellikle İzmirli vatandaşlarımız bu çabaya destek vermeli. Yağmur suyu mazgallarının temiz tutulması gerek. Derelerin kirletilmemesi gerek. Körfezi temiz tutma görevi her İzmirliye aittir. Bu hassasiyeti tüm vatandaşlarımızdan bekliyorum. Körfez bizim onurumuz, gözbebeğimiz. Çalışma arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Sürecin işleyişi Çalışmalar iki etapta yürütülecek. İlk 180 günde ise acil olarak Peynircioğlu Deresi’nde yaklaşık 100 bin metreküp, Çiğli kısmında yaklaşık 600 bin metreküp olmak üzere toplam 700 bin metreküp tarama yapılacak. 700 bin metreküp tarama çalışmasının maliyeti ise 440 milyon lira olacak. Bununla beraber geriye kalan ikinci etapta 1 milyon 800 bin metreküp dip çamurunun taranması için ise 2025 yılında ihaleye çıkılacak. Böylelikle İZSU Genel Müdürlüğü İzmir Körfezi’nde 2 milyon 500 bin metreküplük dip taraması gerçekleştirecek. Körfez ve dere ağzı tarama çalışmaları, Körfez’deki su kalitesini artıracak ve 20 santim derinliklere inen körfezin karasallaşan noktalarındaki dip tarama malzemesinin alınması ile körfezin akıntı hızı ve kirliliği azalacak.
Altay’dan minik taraftarına unutulmaz jest
06 Aralık 2024 Cuma - 12:51 Altay’dan minik taraftarına unutulmaz jest Altay, geçtiğimiz hafta sonu evinde 3-2 kazandığı İnegölspor maçında tribünde gözyaşlarını tutamayan minik taraftar Kuzey’i tesislerinde ağırladı. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altay, geçen hafta evinde İnegölspor’la karşı karşıya geldi. İzmir ekibi, rakibini 3-2 mağlup ederek 282 günlük aradan sonra taraftarının önünde maç kazanmayı başardı. Karşılaşmaya ise Ali Kızılkuyu’nun golünden sonra tribünde gözyaşlarını tutamayan minik taraftar Kuzey damga vurdu. Sosyal medyada defalarca paylaşılan videoya kayıtsız kalmayan siyah-beyazlılar, minik taraftarı tesislerde konuk etti. Maraton tribününde duygusal anlar yaşayan Kuzey, siyah-beyazlı takımla bir araya gelme sevinci yaşadı. Teknik Direktör Gökhan Karaaslan’ın isteği sonrası minik taraftarın ailesiyle iletişime geçen kulüp yetkilileri, Kuzey’i ve arkadaşı Altay’ı teknik ekip ve futbolcularla buluşturdu. Konuyla ilgili Altay’dan yapılan açıklamada, “Altay - İnegölspor maçını tribünden takip eden taraftarımız Kuzey’i, Ali Kızılkuyu’nun attığı golden sonra ağladığı videoyla tanımıştık. Ailesi ile iletişime geçip Kuzey’i ve Altay’ı tesislerimizde ağırladık. Gözlerinden akacak her damla yaşın mutluluktan olması dileği ile” ifadelerine yer verildi. Forma hediye edildi Öte yandan Altay Teknik Direktörü Karaaslan, minik taraftara 35 numaralı Ali Kızılkuyu forması hediye ederek, "Bu hafta attığımız golden sonra sosyal medyadan senin ağladığını gördüm ve ben de seni buraya davet etmek istedim. Size hep mutluluktan gözyaşı döktüreceğimizin hep beraber sözünü veriyoruz" dedi.
Altınordulu oyuncular galibiyete odaklandı
06 Aralık 2024 Cuma - 12:01 Altınordulu oyuncular galibiyete odaklandı Altınordu’nun başarılı oyuncularından Furkan Yöntem ve Serhat Öztaşdelen, İskenderunspor’u mağlup ederek çıkışlarını sürdürmek istediklerini söylediler. TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Altınordu, 15. hafta mücadelesinde İskenderunspor’u konuk edecek. 8 Aralık Pazar günü oynanacak müsabaka saat 14.00’te başlayacak. Karşılaşma öncesinde Furkan Yöntem ve Serhat Öztaşdelen, kulüp televizyonuna önemli açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz hafta sonu oynanan Adana 01 FK maçında önemli kurtarışlara imza atan kaleci Serhat Öztaşdelen, ortaya koyduğu performanstan memnun olduğunu belirterek, “Adana 01 FK ile oynadığımız maçta takım olarak çok iyi savunma yaptık. İkinci yarı attığımız gollere sahadan üç puanla ayrılmasını bildik. Performansım için de çok mutluyum, İnşallah böyle devam ederim” dedi. Deplasmanda ve içeride kendilerini yalnız bırakmayan taraftarlara da teşekkür eden 20 yaşındaki kaleci, “Pazar günü Torbalı Metin Oktay Yerleşkesi’nde oynayacağımız İskenderunspor maçını kazanmaktan başka çaremiz yok. Kazanmak istiyoruz. Zor bir maç olacak ama kazanan biz olmak istiyoruz. Lige iyi başladık, ilk yarıyı da iyi şekilde tamamlamak istiyoruz” şeklinde konuştu. Serhat Öztaşdelen: “Şampiyonluk istiyoruz” Kişisel hedeflerinden de bahseden Serhat Öztaşdelen, “Daha önce de söylemiştim. Avrupa’da forma giymek gibi bir hedefim var. Ama tabii ki basamak basamak gitmek gerekiyor. Önce 1. Lig sonra Süper Lig sonra da Avrupa’da forma giymek istiyorum. Bu sezon takım olarak da çok iyiyiz. İnşallah böyle devam ederiz. Bu sene kesinlikle şampiyon olmak istiyoruz. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz” diyerek sözlerini noktaladı. Furkan Yöntem: “Gol atmayı özlemişim” Geçen sezon yaşadığı sakatlık sürecinin ardından uzun süre sahalardan uzak kalan ve yavaş yavaş forma şansı yakalayan Furkan Yöntem, Adana 01 FK maçında oyuna girdikten sonra takımının ikinci golünü kaydetti. Şu anda tamamen iyileştiğini ve görev verilmesi haline 90 dakika forma giyebileceğini dile getiren genç oyuncu, “Sakatlık sürecinde psikolojik olarak çok güçlendim. 378 gün sonra gol attım çok mutluyum. Benim adıma çok güzel oldu, hem de beni motive etti. Bu gol ve galibiyet serisi, bundan sonraki süreçlerde daha çok çalışmamı sağlayacak. Hocamız görev verirse 90 dakika oynayabilirim” ifadelerini kullandı. Takım içindeki ahenk ve uyumun mükemmel olduğuna vurgu yapan Furkan Yöntem, “Ligdeki yarış bu yıl başa baş gidiyor, her takım iyi biz de çok iyiyiz. Böyle devam edersek şampiyon olacağımızı düşünüyorum. Takım içerisindeki duygular da samimiyet de çok iyi; her şey gayet iyi gidiyor” dedi. 20 yaşındaki futbolcu, 8 Aralık Pazar günü Torbalı Metin Oktay Yerleşkesi’nde oynanacak maçta taraftarlarının önünde galibiyet almak istediklerini sözlerine ekledi.
Hayalet ağrı hastalığı erkeklere göre kadınlarda 10 kat fazla görülüyor
06 Aralık 2024 Cuma - 11:31 Hayalet ağrı hastalığı erkeklere göre kadınlarda 10 kat fazla görülüyor Algolog Prof. Dr. Emine Nur Tozan, halk arasında “hayalet ağrı hastalığı” olarak adlandırılan fibromiyaljinin diyabet gibi ya da radyolojik görüntülemelerle belirlenebilen hastalıklar gibi net bir biyokimyasal tetkiki olmadığını söyledi. Hastanın hikayesi ve özgeçmişinin deneyimli hekimlerin tanıyı koyması için yeterli olduğunu belirten Prof. Dr. Tozan, “Ancak diğer hastalıklardan ayırıcı tanısı için kan testleri ve etkilenmiş ilgili anatomik bölgelerin görüntüleme tetkikleri istenmelidir. Özellikle romatizmal hastalıklar, metabolik hastalıklar, kas-iskelet sisteminin diğer hastalıkları ile kesin ayırıcı tanısının yapılması gerekir” dedi. Acıbadem Kent Hastanesi Algoloji (Ağrı) Uzmanı Prof. Dr. Emine Nur Tozan, ilk kez 1990 yılında tarif edilen fibromiyalji sendromu hakkında bilgi vererek, tedavi seçeneklerini anlattı. Prof. Dr. Tozan, fibromiyaljinin yaygın ve simetrik boyun, omuz, sırt, kol, bel, bacak ağrıları olmak üzere özellikle sabahları vücutta tutukluk, yorgunluk gibi yakınmalarla seyreden yumuşak dokunun romatizması olarak da tanımlanabilen bir sendrom olduğunu kaydetti. Tozan, “Kronik baş ağrısı, depresyon, anksiyete, çene eklemi bozuklukları, huzursuz bacak sendromu, kabızlık, uykusuzluk, yorgunluk ve tükenmişlik belirtileri ile beraber olabilir. Halk arasındaki adı hayalet ağrı hastalığıdır. Bu sendromun en önemli özelliği karışabilecek diğer hastalıklardan ayırıcı tanısının çok net yapılması gerekir. Nedeni hastanın çocukluk, ergenlik, gençlik, evlilik, sosyal hayatındaki fiziksel ya da psişik travmaların santral sinir sistemi, nöroendokrin ve otonomik sinir sistemi ve en önemlisi kas-iskelet sinir sistemi arasındaki dengenin bozulmasıdır” diye konuştu. Hastalığın nedenleri neler? Fibromiyaljinin tanı kriterlerinin 2011-2019 yılları arasında belirlendiğini, diyabet (şeker) hastalığı gibi ya da görüntüleme yöntemleri ile belirlenebilen diğer hastalıklar gibi net bir biyokimyasal tetkikinin bulunmadığını ifade eden Prof. Dr. Tozan, hastanın hikayesi ve özgeçmişinin tecrübeli hekimlerin tanıyı koyması için yeterli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tozan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diğer hastalıklardan ayırıcı tanısı için kan testleri ve etkilenmiş ilgili anatomik bölgelerin görüntüleme tetkikleri istenmelidir. Özellikle romatizmal hastalıklar, metabolik hastalıklar, kas-iskelet sisteminin diğer hastalıkları ile kesin ayırıcı tanısının yapılması gerekir. Fibromiyalji tanısını doğrulamak için gelişmiş tanı araçları kullanmak, tedavi planını kişinin özel ihtiyaçlarına göre uyarlanmasını sağlar. 3 aydan daha uzun süren vücutta yaygın ağrı ve 18 hassas noktanın üzerine bastırmakla aşırı hassasiyetin meydana gelişi fibromiyalji tanısının olmazsa olmaz ilk şartıdır. Fibromiyaljide sık rastlanılan tanılardan en az 3’ü ve eşlik eden diğer tanılardan herhangi birinin birlikte bulunması tanıyı destekleyecektir. Sabah dinlenemeden uyanmak, boyun, sırt ve belde sertlik ve tutuklukla uyanmak, depresif ve mutsuz uyanmak, aşırı diş sıkmaya bağlı çene kasları, şakaklardaki kaslarda ve başta ağrı ile uyanmak, gün içinde baş ağrısı, kabızlık ve sindirim bozukluğu yaşamak, gece süresince ya da gün içinde çalışma saatlerinde huzursuz bacağın olması, sisli beyin, basit unutkanlıklar, sindirim problemleri, aşırı yemek isteği ya da iştahsızlık, aşırı üşüme, çok terleme, panik atak, anksiyete, depresyon, iş, eş, sosyal ve ailevi hayatta ilişki problemleri, görme problemleri gibi birbirleri ile ilgili birçok semptom bu hastalığın belirteci olabilir." Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Tozan, fibromiyaljinin 20-40 yaş arası özellikle masa başı çalışanlarda, kadınlarda erkeklere kıyasla 10 kat daha fazla görüldüğünü söyledi. Tozan, titiz, mükemmeliyetçi, kuralcı ve obsesif kişilik özelliklerinde olanların bu hastalığa daha fazla aday olduğunu ifade etti. Fibromiyalji tedavisinin multidisipliner yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Tozan, medikal tedavide nöropatik ağrı kesiciler, bazı vitaminler v.s ile ilaç dışında ise yürüme, plates, yoga, alkol, aşırı şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak sağlıklı beslenme modelinin önerilebileceğini kaydetti. Fibromiyalji tedavisinde enjeksiyon, radyofrekans gibi algoloji biliminin uyguladığı girişimsel yöntemlerin önemli bir yeri olduğunu belirten Tozan, sözlerini şöyle tamamladı: “Algoloji bilimi bu hastalığın tanısını, ayırıcı tanısını, kök nedenlerini araştırıp, bu süreçteki yaşam kalitesini bozan ve ağrıya sebep olan anatomik yapı bozukluklarını tedavi eder. Bilimsel olarak netleşmiş tedavi kuralları yoktur. Bu yüzden hastalarımız sürecin uzun sürmesi, istedikleri hızda hastalığın tedavi edilememesi nedeni ile çok doktor gezerler ve başlanan her tedaviyi yarım bırakabilirler. Sonuçta da ‘tedavisi olmayan bir hastalıkla yaşamayı öğrenmek gibi’ bir kanı ile yaşantıdan elini ayağını çekerler. Fibromiyaljinin tedavisi vardır, sadece sabır ve zaman ister. Her hastanın tedavisi, pozitif bilimin kuralları ile ama kişiye özel planlanmalıdır. Son yapılan araştırmalara göre fibromyaljide kasların oksijen alımı ve oksijeni kullanma fizyolojileri bozuluyor. İşte bu yüzden fibromiyalji tedavisinin birinci basamağı ‘hareket’ oluyor ama hastalarımız ’Hocam ağrım var, yürüyemiyorum’ diyor. Ama bilmiyorlar ki ağrısa da yürümeleri ve hareket etmeleri gerekiyor.”
ETİK Başkanı İşler, "Turizm Fuarının açılışındaki eksiklik turizmcileri üzdü"
06 Aralık 2024 Cuma - 11:26 ETİK Başkanı İşler, "Turizm Fuarının açılışındaki eksiklik turizmcileri üzdü" Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, EMITT’ten sonra Türkiye’nin en büyük turizm fuarlarından biri olan Travel Turkey İzmir Fuarı’nın bu yılki açılışının geçmiş yıllardaki görkeminden uzak olduğunu belirterek, "Şehrin kanaat önderlerini ve liderlerini burada görmek isterdik. Bu eksiklik biz turizmcileri üzdü" dedi. Travel Turkey İzmir Turizm Fuarı’nın, turizm sektörünün önemli buluşma noktalarından biri olduğunu ve İzmir’in ekonomik ve kültürel potansiyelini ortaya koyduğunu vurgulayan İşler, "Rahmetli Ahmet Piriştina’nın söylediği gibi, İzmir’in ’Kongreler ve Fuarlar Şehri’ olma hedefi doğrultusunda bu tür etkinliklere ev sahipliği yapması oldukça değerli bir adım. Bu felsefeyi hala benimsiyoruz ve bu tür etkinliklerin şehrin turizm potansiyeline katkı sağladığını düşünüyoruz. Ancak ne yazık ki bu yıl fuarın açılışı geçmiş yıllardaki görkeminden uzaktı. Bu yılki fuarın açılışında şehrin liderlerinin ve kanaat önderlerinin bulunmaması, sektör açısından bir eksiklik olarak dikkat çekti. Ne Sayın Valimiz, ne Büyükşehir Belediye Başkanımız, ne Ticaret Odası Başkanımız, ne de TÜRSAB Başkanımız açılışta yer aldı. İzmir gibi Türkiye’nin ikinci büyük şehri ve Travel Turkey gibi prestijli bir fuar için bu durum önemli bir eksikliktir. Şehrin kanaat önderlerini ve liderlerini burada görmek isterdik. Bu eksiklik biz turizmcileri üzdü” diye konuştu. "Yeni bir stratejik plan oluşturulması şart" Sektör olarak fuara sahip çıktıklarını ve İzmir’in büyük bir turizm potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan İşler, “İzmir, kültürel zenginlikleri ve gastronomi alanındaki potansiyeliyle büyük bir turizm merkezidir. Doğru bir stratejiyle bu değerleri harmanlayarak şehri turizmde hak ettiği yere taşıyabiliriz. Türkiye’nin 2030 yılı için 100 milyon turist hedefi bulunuyor. Bu yıl 60 milyon turist ağırlamayı bekliyoruz. İzmir’in de bu hedefte hak ettiği payı alabilmesi için yeni bir stratejik plan oluşturulması şart. İzmir, tarım ve sanayi şehri olmasının yanı sıra turizm kenti olarak da ön plana çıkmalıdır. Sağlık turizmi, gastronomi ve deniz-güneş turizmi gibi alanlarda büyük bir potansiyele sahibiz. Ancak bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için daha fazla ehemmiyet ve yatırım gerekiyor" diye belirtti. "Tüm paydaşlarımızla el ele çalışmaya kararlıyız” ETİK Başkanı İşler, Atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanımasının 90. yıl dönümünde, Cumhuriyet’in beşiği olan İzmir’in turizme daha fazla sahip çıkmasını beklediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Turizm sektörü olarak İzmir’in hak ettiği değeri görmesi ve Türkiye’nin öncü turizm destinasyonlarından biri haline gelmesi için tüm paydaşlarımızla el ele çalışmaya kararlıyız.”
İK yönetiminin geleceği Ege Bölgesi’nde tartışıldı
06 Aralık 2024 Cuma - 11:25 İK yönetiminin geleceği Ege Bölgesi’nde tartışıldı KOSGEB İzmir Müdürlüğü tarafından Avrupa İşletmeler Ağı EBIC-EGE Projesi kapsamında, Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) ile Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) iş birliğiyle gerçekleşen "İK Kavramının Dönüşümü: İnsan Kaynaklarından İnsan ve Kültüre Geçiş" başlıklı çalıştay, Ege Bölgesi iş dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Originnovation moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlik, Design Thinking (Tasarım Odaklı Düşünme) yöntemiyle, organizasyonlarda insan ve kültür odaklı bir dönüşüm için çözüm önerileri geliştirdi. Çalıştayda, üye şirket yöneticileri ve üye şirketlerinin İK yöneticileri, geleceğin iş dünyasında başarılı olmalarına yardımcı olacak en son İK trendleri, değişen İK dinamikleri, yetenek yönetiminin geleceği ve İK’da dijitalleşme konularında deneyim ve bilgi paylaşımında bulundular. "Ege Bölgesinin Dirençli İK Yönetimini Nasıl Tasarlayabiliriz?" sorusuna birlikte cevap arama fırsatı bulunan etkinlikte, çoklu kriz ortamlarında organizasyonların daha esnek, dirençli ve çevik yapılar oluşturması gerektiğine vurgu yapıldı. Tasarım Odaklı Düşünme yönteminin ele alındığı etkinlikte, insan kaynağı departmanlarının, insan ve kültür departmanlarına evrildiği günümüzde stratejik bir liderlik rolü üstlenmesi gerektiği belirtildi. “Çalışan bağlılığının düşük olması şirketlere ciddi maliyetler doğuruyor” KOSGEB İl Müdürü Levent Arslan, ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu’nun katılım gösterdiği ve açılış konuşmalarıyla başlayan toplantıda EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, çalışanların artık yalnızca birer iş gücü değil, aynı zamanda anlam ve aidiyet arayışında bireyler olduğunu hatırlatarak, “Özellikle Z kuşağı, iş yerlerinden değer odaklı bir yaklaşım ve esneklik bekliyor. Ekonomik olarak, çalışan bağlılığının düşük olması şirketlere ciddi maliyetler doğuruyor. Teknolojik gelişmeler ise yapay zekâ ve otomasyonun iş süreçlerini dönüştürmesiyle, insan dokunuşunun daha fazla önem kazandığı bir çalışma ortamını zorunlu kılıyor. Geleneksel insan kaynakları yaklaşımları, bireyleri standart süreçlere uydurmaya çalışırken, bu yeni dönemde bireysel farklılıkları ve kültürel katkıları göz ardı etmek, artık sürdürülebilir değil” dedi. "İnsan ve Kültür" anlayışına geçiş için şirketlerin stratejik adımlar atması gerektiğine dikkat çeken Yelkenbiçer, “Öncelikle, liderlik anlayışının dönüştürülmesi şart. Liderler, yalnızca yöneten değil, aynı zamanda ilham veren ve destekleyen bir rol üstlenmelidir. Organizasyonel yapı, hiyerarşiden ziyade iş birliğine dayalı bir modelle yeniden tasarlanmalıdır. Çalışan deneyimini artırmak adına esnek çalışma modelleri, kişiselleştirilmiş kariyer gelişim programları ve anlamlı geri bildirim kültürü hayata geçirilmelidir” diye konuştu. EGİAD olarak genç istihdamını ve "Ev Genci" olarak da ifade edilen NEET Gençler sorununa çözüm üretilmesini önceliklendirdiklerini belirten Yelkenbiçer, "EGİAD olarak hazırladığımız NEET Gençler Araştırma Raporu’nda politika önerilerinden birisini iş dünyasında gençlerin ihtiyaçlarına odaklanılması ve yeni yaklaşımlar geliştirilmesi oluşturuyor. Bu öneriyi hayata geçirebilmek için, İzmir’deki öncü sektörlerin insan kaynakları yöneticilerine yönelik eğitim programları düzenlenmesi projesi de raporumuzda yer alıyor. Düzenlediğimiz bu etkinlikle NEET Gençler Araştırma Raporu’muzdaki önerileri de hayata geçirmeye başlamış bulunuyoruz" ifadelerini kullandı. “İnsan kaynakları politikalarının gözden geçirilmesi bir zorunluluk” Etkinliğin paydaşı ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu ise yaptığı konuşmada; insan kaynaklarından insan ve kültüre geçişin, günümüz iş dünyasında çalışanların ve işletmelerin başarısının anahtarı haline geldiğini vurguladı. İnsana yakışır işlerin desteklenmesi, değerli hisseden çalışanlar ve kapsayıcı bir iş kültürü oluşturmanın önemine dikkat çeken Zorlu, teknolojinin fırsatlarını insan merkezli bir yaklaşımla değerlendirmenin işletmelere hem ekonomik hem de sosyal değer katacağını belirtti. Yeni nesil çalışma düzeninin KOBİ’lerin gelişiminde kritik bir rol oynadığını ifade eden Zorlu, çalışanların iş ortamının kültürüyle motive olduğunu, bu nedenle insan kaynakları politikalarının gözden geçirilmesinin artık bir zorunluluk olduğunu söyledi. Zorlu,“Çalışan ihtiyaçlarına çözüm bulan ve insana odaklanan politikalar geliştirmek, iş dünyasının geleceği için bir rehber niteliğindedir” diye konuştu. KOSGEB İzmir Müdürü Dr. Levent Arslan da, Avrupa İşletmeler Ağı (Enterprise Europe Network) EBIC-EGE projesi kapsamında düzenledikleri dijital dönüşüm liderliği eğitimlerinde, dönüşüm süreçlerinin başarısı için insan kaynağının buna niyetli olmasının kritik bir unsur olduğunu vurguladı. Arslan, bu nedenle projede yer alan "dirençlilik" başlığını insan ve kültür perspektifinden ele alarak bir etkinlikte değerlendirmeyi tercih ettiklerini belirtti. Etkinlikte, İK yönetiminde dijitalleşme, yetenek yönetiminin geleceği ve Ege Bölgesi’nin dirençli İK yapısının tasarımı gibi başlıklar tartışıldı. Özellikle şu konular öne çıktı: Kültürel dönüşüm: Organizasyonların vizyon ve misyonuna uygun şekilde insan ve kültür odaklı bir yapıya dönüşmesi. Eğitim ve gelişim programları: Çalışan deneyimini iyileştiren inovatif çözümler geliştirilmesi. Dayanıklılık ve çeviklik: Çoklu kriz ortamlarına adaptasyon ve sürdürülebilirlik için yeni çalışma modelleri. Çalıştay sürecinde, katılımcılara hem bilgi alışverişi yapma hem de yeni iş birlikleri kurma fırsatı buldular. Bölgedeki KOBİ’ler, sanayiciler ve iş dünyası temsilcileri, küresel işbirlikleri için yenilikçi çözümler geliştirme konusunda fikir alışverişinde bulundu. Originnovation yürütücülüğünde gerçekleşen Tasarım Odaklı Düşünme eğitimi ve çalıştayı, katılımcıların insan ve kültür odaklı bir dönüşüm sürecine dair somut adımlar atmalarını sağladı. Çalıştayın, Ege Bölgesi’nde İK yönetiminde dönüşüm oluşturacak güçlü bir etki bırakması bekleniyor.