Yerel Haberler
İzmir
CHP lideri Özel’den seçim için ’hazırız’ mesajı 12 Ocak 2025 Pazar - 15:44:20 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Erdoğan yeniden aday olmak istiyorsa, mecliste 360 milletvekilinin seçimlerin yenilenmesi kararını alması lazım. Eğer varsa biz varız hemen gelsin, isterlerse bu hafta seçim kararını alabiliriz” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir programı kapsamında Çiğli Belediyesini ziyaret ettikten sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olmak istiyorsa bunun bir yolu olduğunu söyleyen Özel, “Mecliste 360 milletvekilinin seçimlerin yenilenmesi kararını alması lazım. Eğer varsa biz varız hemen gelsin, isterlerse bu hafta seçim kararını alabiliriz. Biraz zamana ihtiyacı varsa 2025’in Ekim sonu Kasım başını işaret etmiştik. Aday olmak istiyorsa tarih o tarih. Mart’ta yapmak istiyorsa Mart’ta, Ekim’de yapmak istiyorsa Ekim’de. Biz dünden razıyız bugünden hazırız. Devir teslim için sabırsızlanıyoruz, gelsin aday olsun. Yok, aday olacağım diyerek sanki yeniden seçilme gücü varmış gibi gösterip sonra kaçak dövüşmesin. Hemen grubuna talimat versin, kararı bu hafta alalım” dedi. “Kendilerine güveniyorlarsa seçim kararı alsınlar” 2027 yılının ikinci yarısı için işaret edilen seçimle ilgili konuşan Özel, “O rüyada görülecek bir darı ambarı, ancak aç tavuklar görür. Öyle 2027’ye kadar milletin dayanacak gücü yok. Millet aç, millet zorda. 14 bin 500 TL emekli maaşı vereceksin sonra 2027 sonlarında diyeceksin. O güne kadar orada size kalmayı kim garanti ediyor da böyle bir şeye cesaret ediyorsunuz? O darı ambarından çıksın, rüyadan uyansınlar. Kendilerine güveniyorlarsa bu hafta seçim kararı alsınlar, hodri meydan” diye konuştu. “Yeni başkanın uyarılmaya ihtiyacı var” Diyarbakır’da seçilen AK Parti İl Başkanının Hz. Nuh benzetmesine dair konuşan Özel, “O açıklama utanç verici. Geminin kaptanına ne atfettiği belli ama ahaliyi neyin yerine koyduğu da belli. Nuh’un Gemisi’ne tüm hayvanlardan kurtarmak üzere bir tanesi alınır. Ağzından çıkanı kulağı duyacak. Yeni başkanın uyarılmaya hatta belki de hiç başlamadan bıraktırılmaya ihtiyacı var” şeklinde konuştu. “MHP’deki kırılmayı hep birlikte takip edeceğiz” Abdullah Öcalan için MHP’li bir vekilin dil sürçmesiyle ’Öcalan Beyefendi’ demesine ilişkin Özel, “Bunu herhangi bir muhalefet vekili ya da sokakta vatandaş söylese vekile fezleke vatandaşın kapısına da koçbaşıyla gelir sabahın köründe girerler. Eskiden ’Sayın Öcalan’ diyenlere ağza alınmayacak laflar edenler, şimdi bu noktalara geldi. Hatta ben bir şey söyleyeyim, hiçbir şey uzun süre gizli kalmaz. O ifadeler sadece MHP’deki o vekile mahsus dil sürçmesi değil. Bazı görüşmelerde çok üst düzeydeki MHP’liler tarafından kullanıldığından haberdarız. Ama bugün ispatlayacak bir şey yok, zaman bu ifadelerin kimler tarafından nasıl kullanıldığını ortaya çıkartacak. MHP’deki bu kırılmayı hep birlikte takip etmeye devam edeceğiz” dedi.
12 Ocak 2025 Pazar - 15:03 CHP Lideri Özel: “110’uncu Kent Lokantası’nı açıyoruz” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “110’uncu kent lokantasını açıyoruz. Yoksul öğrencilerin bedavaya karnını doyurması için o askılara yemekleri asmaya davet ediyorum” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 3 günlük İzmir programının son gününde, ilk olarak CHP İzmir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “İktidar Yolunda Korkusuz Kentler Çalıştayı’nın” kapanış toplantısına katıldı. Daha sonra Çiğli’ye geçen Özel, burada Çiğli Belediyesini ziyaret ettikten sonra Kent Lokantası ve Özge Polat Kitap Kafe’nin açılışını yaptı. Programda konuşan Özel, “Çiğli 90’ların başına kadar Karşıyaka’ya bağlı birkaç mahalleydi. 1992’de ilçe oldu, 1994’ten bu yana 7 kez başkan seçti. Çiğliler ilk dönem hariç, 6 dönemdir ilçelerini CHP’li başkanlara emanet ediyorlar. Çiğliler bu seçimde sandığa gittiler, CHP’yi iktidara getirdiler” diye konuştu. “110’uncu kent lokantasını açıyoruz” “Onur Emrah Başkan, belediyecilik deneyimi ile koltuğa oturdu, terini soğutmadan ve soluklanmadan hizmete başladı” diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çiğli’nin ilk kent lokantası geçen Kasım’da hayata geçti. Bugün 2’incisini açacağız. Bir yandan sıcak salonlarda atadığı kişilere kendisini alkışlatan Tayyip Erdoğan, CHP’ye iftira etmeye, hakaret etmeye devam etsin. Salon siyasetçisi Tayyip Bey’e İzmir’den kışta sokakta ve çok sayıda Çiğlili ile sesleniyorum. 110’uncu kent lokantasını açıyoruz. Senin yoksullaştırdıklarına sahip çıkmak için 110’uncu kent lokantasını açıyoruz. 38 yaşındaki Çiğli Belediye Başkanımız, her gün 500 kişinin 4 kap sıcak yemeğini yarım çorba fiyatına verecek. Burada senin açıp da unuttuğun üniversitelerden bir tanesi, Kâtip Çelebi Üniversitesi var. Öğrencilerin barınmasını düşünmezsin, üç kuruş KYK’ye muhtaç hale getirirsin. Çorba dağıtmak isteriz, ona bile izin vermemeye kalkarsın. Ama o öğrencilere kent lokantası, bunu da alamayacak öğrencilere için askıda yemek hizmeti var. Yoksul öğrenciler bedavaya karnını doyurması için o askılara yemekleri asmaya davet ediyorum.” “Kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri azalmıştır” AK Parti iktidarında Türkiye’nin en çok övünmeye hak ettiği işin ‘İstanbul Sözleşmesi’ne girilmesi’ olduğunu savunan Özel, “Bir nazar boncuğum olsa ve AK Parti’ye tak deseniz İstanbul Sözleşmesi için bunu yapardım. İstanbul’da sözleşme imzalandı. Sözleşme hayata geçtiği sene kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri azalmıştır. AK Parti, kadına şiddet göstereni evden uzaklaştırma, tedbir alma, polisi, bekçiyi, hakimi, savcıyı; kadını koruması için görevlendirme anlamına gelen gerekli düzenlemeleri yapma konusunda ilk baştaki iştahını kaybetti. Seçmenlerimiz karşı demeye, ‘Kadının beyanı neden esas oluyor’ demeye başladılar. O sırada eski adı Hizbullah ve tercümesi Hüda-Par olan kendilerine ‘Allah’ın partisi’ diyenler bunun pazarlığını ettiler. ‘Biz sana destek vereceğiz ama domuz bağcıları dışarı çıkar, kadına karşı şiddet diye yaptığın düzenlemelerden vazgeç’ dediler. Kadına şiddetten mağdurlardan biri, eşi tarafından saldırıya uğrayan ve hayata tutunan, mücadele eden ve ne mutlu bize bugün kendi adına açılan kent kitaplığının açılışına gelen Özge Polat kardeşimiz. Bizimle birlikte bütün mağdurlar ve şiddete direnen kadınlar adına onu yürekten alkışlıyoruz. Ne mutlu ki Özge bugün aramızda ama adını verdiğimiz kadın mağdurlar o sırada aramızda olmuyor” ifadelerine yer verdi. "40 haramilerin 37’si vergi vermiyor" “2024 bütçesinde Tayyip Bey bir kaleme 701 milyar lira koymuş” diye konuşan Özel, sözlerine şöyle devam etti: “Ne o? Vazgeçilecek kurumlar vergisi. Bu vergiyi yandaş müteahhitler, beşli çete, kırk haramiler veriyor. İzmir’den sesleniyorum, bu çok övündükleri tünelleri, şehir hastaneleri, yolları kamu özel iş birliğinde yaptılar. Bunu yapanlar, dünyanın parasını kazanıyorlar. Tünelden geçersen, şehir hastanesine gidersen, uçarsa, yoldan geçersen parasını sen ödüyorsun yapmazsan parayı devlet ödüyor. Bu 40 haramilerin 37’si vergi vermiyor. Çünkü yurtdışından aldığı krediyi öderken vergiden düşme hakkı verdiler. Teşvik adı altında milyarlarca liramızı peşkeş çektirler. Tayyip Bey 40 Haramileri tutmuyor olsa, onlar vergi verseler bütün ihtiyaçlarına yetiyor.” Öte yandan Özgür Özel’in konuşma yaptığı sırada alanda bulunan birkaç işçi slogan attı. Olaya müdahale etmek isteyen kişilerin de araya girmesiyle kısa süreli arbede oluştu.
12 Ocak 2025 Pazar - 13:14 CHP lideri Özel’den maaş açıklaması: “Dost görünenlerin karşımıza geçtiğini not ettik” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “32 şirketin 30’una maaş ödendi. Sadece İZELMAN ile İZENERJİ birkaç gündür kaynak arayışından dolayı beklemeye alındı. O gün, halden anlamayan, normalde dost görünen, işler doğru gittiğinde halaya birlikte duranların nasıl karşımıza geçtiğini bir kenara not ettiğimizi bütün İzmir bilsin. Sorun iki gün içinde çözüldü, maaşlar yattı” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 3 günlük İzmir programının son gününde CHP İzmir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “İktidar Yolunda Korkusuz Kentler Çalıştayı’nın” kapanış toplantısına katıldı. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen programda konuşan Özel, “Zorlu süreçlerden geçtik. Cumhuriyet’in 100’ücnü yılı yaklaşıyordu. Birileri ’Hedef 2023’ diyordu. Hedefi Cumhuriyet’i yıpratmak, aşındırmak, eğitim sistemiyle kindar nesiller yetiştirmek isteyenlerin hedefine ulaşmamak için var gücümüzle çalışıyorduk. Geçmiş dönmede bu partiye emeği olan herkes parti üyesi olsun olmasın 100’üncü yılda başarmak için kendinden bir şeyler katan herkes 14-28 Mayıs akşamlarında hayatlarının en büyük hayal kırıklığını yaşadılar. Hepimiz üzüldük. Ertesi gün kimse sokağa çıkmak istemedi. O günlerde İzmir bu travmayı en derinden yaşayan şehirdi. Bir şey yapmalıydık. Bir kez daha ayağa kalkmalı, silkinmeli ve kendimize gelmeliydik. Bir harekete geçmenin en çok beklendiği kent de İzmir’di. Seçmendeki duygusal kopuşa yanıt vermek ve bir kez daha kol kola gireceğiz, omuz omuza duracağız, yenilmeyeceğiz ve teslim olmayacağız dediğimizi göstermek lazımdı. Biz ayağa kalkınca baktık ki ayağa kalkanlar var, biz adım atınca ikinci adımı atanlar var. Bunların en kararlıları her zaman olduğu gibi İzmir’di. Bir büyük yürüyüşü İzmir’den başlattık, Anadolu’ya gittik ve baba ocağı Manisa’ya döndüğümüzde artık durum bambaşkaydı. Ne yaptıysak İzmir’e baktık. 31 adayımızın 29’unu İzmir seçti. Bunu yaparken bir tek şeye güvendik, İzmir ve Türkiye teslimiyeti kabul etmiyordu” diye konuştu. “Tayyip Bey 31 Mart’tan sonra başarısız olacağımıza inanmıştı” Kutuplaştırmaya karşı hep sabırlı olduklarını söyleyen Özel, “Sürecin sonunda her geçen gün daha iyiye gittiğini, duygusal kopuşun kenetlenmeye dönüştüğünü ve karşımızdaki kötücül aklın yaptıklarının ters teptiğini gördük. Erdoğan, 31 Mart’ı önce tebrik etmeyerek sonra dil ucuyla söyleyerek sonra özeleştiri yapmaya başladığında zaferimizi kabullendi. Yaz ortasında hareketlenme oldu ama esas saldırıya birkaç ay önce geçti. Çünkü 31 Mart’ta ona şunu demişlerdi ’merak etmeyin yapamazlar, örgütleriyle belediye başkanları birbirine düşer ve bu kadar büyük bir yapıyı merkezi yönetim desteği olmadan yönetemezler’ dediler. İmza atmayarak, işleri yavaşlatarak ve çok da bir şey yapmadan ilk 6 ayı geçirdiler. Tayyip Bey 31 Mart’tan sonra başarısız olacağımıza ve bunun dezavantajımıza olacağına inanmıştı. Ya onu inandırmışlardı ya da kendisine inandırmışlardı. Onun hazmedemediği sonuçlar 31 Ekim, 31 Aralık sonuçları. O da bizde. Belediyelerimizi sahada memnuniyet üzerinden ölçtürdük. Onun inanamadığı sonuç Türkiye genelinde CHP’li belediyelerden memnuniyet oranı ortalaması bize göre yüzde 58, onda yüzde 60 çıkmasıdır. Onun hazmedemediği AK Partili kadın seçmenin hızla CHP’ye geliyor olmasıdır. Onun hazmedemediği bu salonların birbirine düşmesini beklerken omuz omuza belediye başkanlarına sahip çıkmasıdır” şeklinde konuştu. “Maaş sorunu 2 günde çözüldü” 31 Aralık 2024’te, İzmir Büyükşehir Belediyesinin hesabına yatması gereken, İller Bankası’ndan gelecek olan paranın 3,7 milyar TL olduğunu belirten Özel, “31 Aralık günü alacağı ödenek ile 7 Ocak günü maaşları ödeyecek. Bu paradan 1.7 milyar lira İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin borcunu faizleri ile birlikte kesiyor. Böyle bir paranın bu kadarı kesildiğine ne olacak? Maaşlar ödenemeyecek, çalışanlar mutsuz olacak, şehir tedirgin olacak ve belediyecilik hizmetleri tartışmaya açılacak. 32 şirketin 30’una maaş ödendi. Sadece İZELMAN ile İZENERJİ birkaç gündür kaynak arayışından dolayı beklemeye alındı. O gün halden anlamayan, normalde dost görünen, işler doğru gittiğinde halaya birlikte duranların nasıl karşımıza geçtiğini bir kenara not ettiğimizi bütün İzmir bilsin. Sorun iki gün içinde çözüldü, maaşlar yattı. Yapacakları her türlü kötülüğe, tuzağa ve takacakları çelmelere karşı hazırlıklar yapıldı. Biz nasıl bir kötücül akılla karşı karşıya kaldığımızı biliyoruz. Siz bu kenti korkutarak, sindirerek, işçisine maaş ödetmeyerek gönül bağımızı koparamazsınız. İzmir biziz. Biz İzmir’iz. İzmirli, körfezi kimin kirlettiğini, kimin koksun istediğini ve bunu kimin istismar ettiğini bilir. İzmir Limanı’na giden gemilerin, tersanenin, Gediz Nehri’nden körfeze akan dereleri kirleten sanayi tesislerinin denetim yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığında, Tarım ve Orman Bakanlığında ve Ulaştırma Bakanlığında olduğunu bilirim. Gemileri denetleyelim deyince ’sizin göreviniz değil’ diyenlerin, fabrikalara keserse cezayı bakanlık keser diyenlerin, dereleri İzmir Körfezi’ni kirleten, akarsuları Tarım Orman Bakanlığının eksik denetimleri yüzünden kirletildiğini, Sanayi Bakanlığı’nın bu işlerde Orman Bakanlığı üzerine baskı yaptığını İzmirliler, senden benden iyi bilirler. Bu yüzden İzmir’de hiç üzerimize vazife değilken, İzmir’de diğer hizmetleri yapmamız gerektiği halde 2 tarama gemisi ile toplam 6 gemi ile 2,5 milyon metreküp çamuru almak, taramak, kokuya engel olmak için verilen gayretlerin hepsine görev icabı değil İzmirli olmanın, bu şehre sahip çıkmanın gereğidir. İzmir’de kokan, temizlenmesi gereken körfez değil bu kirli ve kokuşmuş AKP siyaset biçimidir” ifadelerine yer verdi. “İbadethanelere, okullara, kışlaya siyaset sokmadık” “Kemal Kılıçdaroğlu asla din ve mezhep konuşmamıştır” diyen Özel, sözlerini şöyle tamamladı: “İbadethanelere, okullara ve kışlaya siyaset sokmadık. Sokulmasına da itiraz ettik ve dış politikaya da asla böyle bakmadık. Biz asla ve asla içine girmediğimiz bu tartışmaya ’sakın ha sakın’ diyoruz. Buradan Erdoğan’ın gözünün içine baka baka ’sus’ diyorum. Bu konulara bu iş bilmezlikle, hadsizlikle, lüzumsuz çıkarcılıkla, önünü arkasını düşünmeden sakın girme. Bu vakitten sonra sessizliğini, sükutunu hüzünden sayacağım. Eğer bu konuda bir kelime daha ederse onu tarihte görülmemiş bir şekilde perişan edeceğim. Bu ülkenin insanları arasına mezhepçiliği sokmanın hadsizliğine izin vermeyeceğiz. Bu tartışmayı burada bitiriyoruz.” “Genel seçimi kazanmanın tek anahtarı çalışmak” Hangi görevi üstlenirse üstlensin, sadece CHP’nin başarısını istediğini ve CHP’nin değerlerine inandığını aktaran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise, “Eminim içimizden hiçbiri de kendi çıkarlarını partinin çıkarlarının önünde tutmuyor. Bugün nereye baksak CHP’li belediyelerin iktidarını görüyoruz. CHP şu anda yerel yönetimleri başarıyla sürdürüyor, yapılan çalışmalar başarımızın sürdüğünü ve daha iyi noktaya gelmemiz için bir olumsuzluk olmadığını söylüyor. Genel seçimi kazanmanın tek bir anahtarı var, çalışmak” şeklinde konuştu. “9 ayda 20 milyar liradan fazla parayı yatırıma ayırdık” Dün gerçekleştirilen toplantıda ’örgüt ve belediyenin nasıl uyum içinde çalışacağını’ konuştuklarını anlatan Tugay, “Benzer buluşmaları gerçekleştirmeye devam edeceğiz, tüm partililerimizin görüş ve katkılarını da almaya devam edeceğiz. Biz çalıştıkça iktidara birer adım daha yaklaşacağız. Bizler İzmir’in CHP geleneği ile gurur duyuyoruz, geçmiş başkanlarımızla gurur duyuyoruz. Bizim görevimiz aldığımız bayrağı daha ileri taşımak iyi ve doğruların üstüne eyleyerek yolumuza devam ediyoruz. Daha fazla sosyal yardım, daha fazla altyapı çalışması daha fazla kentsel dönüşüm çalışması yapıyoruz. 9 ayda 20 milyar liradan fazla parayı yatırıma ayırdık, bunu zorlu ekonomik şartlar alında yaptık. Arkamızda iktidar desteği olmadığı halde bütün bu olumsuz şartlarda yapabildiğimiz en iyi şeyi yapıyoruz. Namusumuzla, ahlakımızla, inancımızla vatana ve millete duyduğumuz sevgi ile çok önemli işler yapıyoruz. Bugüne kadar sadece bize oy vermiş olan seçmenlerin oylarıyla iktidar olamayız. Ulaşmadığımız, bizi yanlış anlattıkları toplum kesimlerine ulaşmalıyız. Onların pek çoğu bu ekonomik ortamda sıkıntı yaşıyor. Çiftçiler bekledikleri desteği göremiyor. Çiftçilerimizin çocukları topraklarını terk ediyor ve kendilerine büyükşehirlerde iş arıyorlar, düşük gelirli işlere razı oluyorlar. Oysa gıda krizinin adım adım yaklaştığı bu günlerde bizim o çiftçilerin hep birine ihtiyacımız var” açıklamalarına yer verdi. “39 bin çiftçiye 279 milyon lira destek sunduk” Geçen yıl 39 bin çiftçiye 279 milyon lira destek sunduklarını söyleyen Tugay, şunları kaydetti: “Bu destekleri bazen onlara fidan, gübre dağıttık bazen de ellerinde kalan ürünleri ya da düşük fiyata satın alınmaya çalışılan ürünleri satın alarak yaptık. Bizimle, hizmetlerimizle tanışmamış kimsenin kalmamasını hedefliyoruz. Bize kimsenin söz söylemesine gerek kalmayacağı kadar çok hizmeti üst kalitede yapmayı hedefliyoruz. Biz bu salondayken vatandaşlarımıza yemek dağıtılıyor. İzmir’i bir çekim merkezi yapmaya çalışıyoruz, bunun için bir plan hazırladık ve adım adım gerçekleşiyor.” “Körfezi pırıl pırıl yapacağız” İzmir Körfezi üzerinde bir karalama kampanyası yaşadıklarına dikkat çeken Tugay, utanılası bir şekilde kirli su dolu şişe ile İzmir’in karalanmaya çalışıldığını ifade etti. “Onların İzmir’i sevmediğini biliyorduk da nefret ettiklerini bu davranışlarıyla görmüş olduk” diyen Tugay, şunları ekledi: “Onlara ’görevlerinizi yerine getirirseniz körfezi daha etkili bir şekilde temizleriz’ dedik. Bir gram çaba göstermeden bizim çalışmalarımızı engellemeye çalıştılar. Siz ne yaparsanız yapın biz üzerimize düşeni yapacağız. İzmir’in onurunu başımızın üstünde taşıyarak o körfezi en kısa zamanda tertemiz ve pırıl pırıl yapacağız.” Konuşma sonunda sahneye çıkan 106 yaşındaki bir vatandaş, kendi ördüğü bir atkıyı Genel Başkan Özel’e hediye etti. Törene, CHP Genel Başkanı Özel’in yanı sıra, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe başkanları ve partililer katıldı.
12 Ocak 2025 Pazar - 13:11 Ses ve müzikle gelen şifa Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Melis Karlıdere, tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak “Sesle Şifa”yı araştırdığı çalışmasında bu yöntemin hastalıkların tedavisine olumlu katkı sağladığını gösteren bilgilere ulaştığını söyledi. Melis Karlıdere, yüksek lisans tezinde ses ve müziğin tedavi amaçlı kullanımını araştırdı. Karlıdere, bilimsel nitelikli yayınlara dayandırdığı tezinde, sesle şifa yöntemlerinin, stres kaynaklı rahatsızlıklar, Alzheimer, Parkinson, uyku bozukluğu ve kanser gibi rahatsızlıklarda tedavi sürecine olumlu etkisi olduğunu gösteren bilgilere ulaştı. Danışmanlığını Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Zehra Sak Brody’nin üstlendiği “Ses ve Müziğin Terapötik Amaçlı Kullanımı” adını taşıyan tez çalışmasında, insan vücudunda organların kendine özgü imzası niteliğinde titreşimleri olduğu ve bu titreşimlerdeki bozulan uyumu düzeltmek, dengelemek için yüzyıllar boyunca farklı sesle şifa yöntemlerinden faydalanıldığı vurgulandı. Dünyada daha fazla uygulaması olan sesle şifa yöntemlerinin ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başladığını belirten Karlıdere şu bilgileri verdi: “Tez araştırmamda, “Sesle şifa nasıl sağlanmaktadır?” ve “Ses terapisi ile müzik terapi arasındaki farklar nelerdir?” soruları çerçevesinde ses ve müziğin tedavi amaçlı kullanım yöntemlerini inceledim. Ses ve müziğin terapötik amaçlı (iyileştirici) kullanımı üzerine literatür taraması yaparak mevcut yöntemleri ve aralarındaki farkları araştırdım. Literatür incelemesi sonucunda, insan vücudunda organların kendine özgü imzası niteliğinde titreşimleri olduğu ve bu titreşimlerdeki bozulan uyumu düzeltmek, dengelemek için yüzyıllar boyunca farklı sesle şifa yöntemlerinden faydalanıldığını gördüm. Bedeni, zihni ve ruhu iyileştirmek için sesin bir araç olarak kullanılması, literatürde farklı isimlerle anılıyor. Ancak ses, müziği de içine alan en genel kavram olduğu için ben çalışmamda ses ve müziğin terapötik amaçla kullanıldığı yöntemlerin hepsini “sesle şifa yöntemleri” olarak adlandırmayı tercih ettim. İnceleme sonuçları, sesle şifa yöntemleri arasında en ayırt edici özelliğin belirli frekanslardaki sesin (titreşimsel ses terapisi) veya sesle birlikte ritim, melodi ve armoni bileşenlerini de içeren müziğin (müzik terapi) kullanılması olduğunu gösterdi.” Ses banyosu, sesle arınma, ses şifası Ses banyosu, sesle arınma, ses şifası gibi isimler alan bu yöntemler ile ilgili bilgiler veren Karlıdere, “Ses Şifası (Sound Healing), fiziksel ve duygusal sağlığınızı geliştirmek için sesin ve müziğin özelliklerini kullanıyor. Sesle şifanın temel prensibi rezonans kavramıdır. Tüm evren bir titreşim halindedir. Bu insanlar için de geçerlidir. Vücudun her organı, hücresi, kemiği, dokusu ve sıvısı ile vücudu saran elektromanyetik alanlar sağlıklı bir titreşim frekansına sahiptir. Kendimizin bir kısmı ya da çevremizle uyumsuz ve sağlıksız hale gelirsek, doğal olarak sağlıklı frekansımız uyumsuz titreşen, hastalık yaratan bir frekansa dönüşür. Ses şifası, şifa frekanslarının vücudun etrafındaki enerji alanlarına uygulanarak sağlanır. Bu şifa verici veya terapötik frekanslar ve sesler, insan sesi (vokal), diyapazon (akort çatalları), ses çanakları (singing bowls) gibi çeşitli araçları ile sağlanıyor. Titreşimsel ses terapisinde enstrüman kullanılmaz. Bu titreşimi veren özel araçlar kullanılır. Bu araçlarla insanların vücuduna belli frekanslar gönderiliyor. Teta, beta gibi beyin dalgaları üzerinde etki yaratılarak rahatsızlıklar tedavi ediliyor.” dedi. Tamamlayıcı tedavi olarak nitelendirilebilecek bu yöntemi daha bilimsel bir zemine taşıyarak tez yazmaya karar verdiğini anlatan Melis Karlıdere, “Ses terapisi kavramı farklı bir anlamda da kullanılıyor. Ses telleri üzerindeki rahatsızlıkların tedavisi de ses terapisi olarak ifade ediliyor. Fakat benim incelemem İngilizce’de “sound healing” denilen sesle şifa yöntemlerini kapsıyor. Titreşimsel ses terapisinde insan bedeni ses titreşimine maruz bırakılarak iyileşme sağlanmaya çalışılıyor. Akort çatallarındaki titreşimlerin ya da ses çanaklarından çıkan titreşimlerin insan vücudundaki rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülüyor. Bu kesinlikle bir müzik ya da şarkı ile iyileştirme süreci değil. Müzik terapisinde ise bir ritim, armoni, bir melodi var ve bir enstrüman mutlaka kullanılıyor. Ben tezimde bu farkı titreşimsel ses terapisi ve müzik terapi olarak ayırdım” dedi. Tedaviye olumlu katkı En çok stres, anksiyete, depresyon ve kaygı üzerine araştırmalar yapıldığı görülüyor. Özellikle baş ağrısı ve migren atakları için hem müzik hem ses terapisi ile ilgili denemeler var ve hastalarda olumlu sonuçlar elde edilmiş. Florida’da yapılan bir kemoterapi tedavisinde hastaların gerginlik ve ağrılarının yüzde 40-60 oranında azaldığı tespit edilmiş. Bunun yanında Alzheimer, Parkinson, onkoloji tedavilerinde de katkı sağladığı bildiriliyor. Japonya’da yapılan bir çalışmada ise 528 hertz’in dopamin sentezini uyardığı ve sempatik sinir sistemi aktivitesini baskıladığı görülmüştür.
Dr. Kasapoğlu Riyad’da WADA Mütevelli Heyeti Toplantısına katıldı
08 Aralık 2024 Pazar - 12:38 Dr. Kasapoğlu Riyad’da WADA Mütevelli Heyeti Toplantısına katıldı Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen WADA Mütevelli Heyeti Toplantısına katıldı. WADA İcra Komitesi, Kamu Otoritesi, Spor Hareketi ve Mütevelli Heyeti toplantıları Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleştirildi. Toplantılarda; 2025-2029 Stratejik Plan ve 2025 Bütçesi karara sunuldu. Çinli Yüzücülerin Kontaminasyon Davasına ilişkin güncelleme, WADA Başkanı ve Başkan Yardımcısı seçimi, İcra Komitesi ve Mütevelli Heyeti Üyelikleri, Daimi Özel ve Daimi Komite Oluşumları, WADA Etik Kurallarında Değişiklikler, WADA Yönetimi Yönetmeliklerinde Değişikliler konuları görüşüldü. Daimi Özel ve Daimi Komite Yıllık Raporları incelendi. “Tüm eylemlerimiz sporcular ve daha temiz bir spor dünyası için” Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen WADA Mütevelli Heyeti Toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan Dr. Kasapoğlu, tüm eylemlerinin sporcular ve daha temiz bir spor dünyası için olduğunun altını çizerek “Bugüne kadar dopingle mücadelede önemli reformlar ve başarılar elde ettik. Dopinge karşı sıfır tolerans ilkesiyle, şeffaf, eşit, adil, sporcu odaklı ve teknolojideki gelişmelere uyumlu bir yaklaşımla mücadeleyi sürdürdük. Tüm eylemlerimiz sporcular ve daha temiz bir spor dünyası için. WADA ailesinin bir parçası olmaktan her zaman gurur duydum” dedi. “WADA ve UNESCO dopingle mücadelede çok önemli aktörler” WADA ve UNESCO’nun dopingle mücadelesine dikkat çeken Kasapoğlu, “Hepimiz WADA ve UNESCO’nun dopingle mücadelede çok önemli aktörler olduğunun ve birlikte çalıştıklarında bu alanda çok daha güçlü adımlar atabileceğimizin farkındayız. Her iki kuruluşun da daha yapıcı ve kapsamlı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurgulamak isterim” diye konuştu.
“Nasıl Bir İzmir” serisinde Körfez ve havzalar konuşuldu
08 Aralık 2024 Pazar - 11:12 “Nasıl Bir İzmir” serisinde Körfez ve havzalar konuşuldu İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından şehrin uzun vadeli vizyonunu ve stratejilerini şekillendirmek üzere hazırlanan İzmir Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi çalışmaları kapsamındaki “Nasıl Bir İzmir” panel serisinin üçüncü oturumu, “Körfez ve Havzalar” başlığı ile gerçekleşti. Toplam 8 panel ve 8 atölye çalışmasından oluşan ve Doç. Dr. Murad Tiryakioğlu moderatörlüğünde düzenlenen “Nasıl Bir İzmir” serisinin üçüncü paneli İzQ İnovasyon Merkezi’nde gerçekleşti. Panele çok sayıda yurttaşın yanı sıra belediyelerden, meslek odalarından ve üniversitelerden temsilciler izleyici olarak katıldı. “Körfez ve Havzalar” başlıklı panelin ilk konuşmacısı Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Irmak Ertör, ‘mavi ekonomi’ ve ‘mavi büyüme’ kavramları üzerinde durdu. Ertör, denizlerin ekonomik büyüme için yeni mekânlar olarak görüldüğüne ve ekolojik sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekti. Ekonomik büyüme odaklı hareket etmenin oluşturduğu sorunlara işaret eden Ertör, “İzmir Körfezi özelinde başlıca sorunlarımız deniz biyoçeşitliliğinin azalması, türlerin tükenmesi, endüstriyel ve tarımsal atıklar ile buna paralel oksijen azalması, çarpık kentleşmenin denize ve kıyıya erişimi zorlaştırması. Ayrıca Aliağa, gemi söküm sektörünün etkisiyle emek ve ekoloji meselelerinin denizel ve kıyısal mekânda kesişiminin önemli bir örneği” şeklinde konuştu. “Lagünler ve deniz çayırları, deniz ekolojisi için çok önemli” Ertör’ün ardından söz alan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güzel Yücel Gier ise İzmir Körfezi’ndeki özel çevre koruma alanlarının ve Çakalburnu Lagünü gibi Ramsar alanlarının kenti su taşkınlarına karşı koruduğunu belirtti. Deniz çayırlarının deniz ekosistemi açısından önemini vurgulayan Gier, sözlerini şöyle sürdürdü: “Deniz çayırları, biyoçeşitlilik açısından sulak alanlar kadar önemli. Deniz çayırları için tehditleri bulanıklık, yabancı türler, derin deşarjlar olarak sıralayabiliriz. Müsilaj ise bu sorunların en son noktasında ortaya çıkıyor. Deniz ekosisteminin korunması için disiplinler arası çalışmalar yapılmalı. Şehir plancıları ile, mimarlar ile çalışılmalı. Mimarlar kıyıyı, denizi öğrenmeli. Yerel değerlerin farkına varmalıyız ve haritalamalıyız.” “Havza çalışmaları büyük önem taşıyor” Panelin son konuşmacısı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semahat Özdemir, etkilerini yaşamaya başladığımız iklim krizinin, gelecek on yılların en sorunlu alanı olduğuna işaret ederken, şu şekilde konuştu: “Aşırı iklim olayları, kuraklık, ısı artışı, su kıtlığı, gıda güvenliği, tüm insanlık için çok önemli riskler. Ülkemiz ise, bu risklere ek olarak dört büyük sorun alanı ile karşı karşıya. Ülkemiz, iklim krizinden en çok etkilenen coğrafyalardan birisi olan Doğu Akdeniz Bölgesi’nde yer almakta ve çok büyük bir kısmı, deprem riski ile karşı karşıya. Ülkemizdeki akarsu havzalarının çok büyük bölümünde ciddi kirlilik sorunu yaşanmakta. Havzalardaki yüzey suları ve yeraltı suları azalma ve kirlenme tehdidi altında, tarım topraklarımız kimyasallar ve hava kirliliği gibi nedenlerle kirlenmekte. Kirlilik sorunu yaşanan havzalarımızda üretilmekte olan tarımsal ürünler, sağlığımızı tehdit eder nitelikte. Tüm bu nedenlerle, kendi içinde bir ekosistem bütünlüğüne sahip olan havzalarımıza dair çalışmalar yapmak, stratejik planlar ve eylem planları yapmak, öncelikleri belirlemek, eylemleri hayata geçirecek aktörleri ve yöntemleri belirlemek ve ne denli başarıldıklarını izlemek çok önemli.” Panel, konuşmaların ardından soru-cevap bölümü ile sona erdi İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Planlama Ajansı tarafından kurgulanan “Nasıl Bir İzmir” çalışması, iki haftada bir tüm İzmirlilerin katılımına açık olarak gerçekleşecek paneller ve bunları takip eden atölyeler ile devam edecek. Çalışmanın, Vizyon 2074 Çerçeve Belgesi’ne önemli çıktılar sağlaması bekleniyor.
9 yılda yüzlerce iyilik
08 Aralık 2024 Pazar - 10:35 9 yılda yüzlerce iyilik “İzmir’de İyilik Var” etkinliği, 9’uncu yılında “2026’ya Doğru Sürdürülebilir Gönüllülük” teması ile düzenlendi. Yaşar Üniversitesi’nin, 2016 yılında “Kampüste İyilik Var” sloganıyla hayata geçirdiği iyilik yolculuğu, “İzmir’de İyilik Var” hareketine dönüşerek 9 yılda tüm kente yayıldı ve binlerce kişiye dokunan etkinlikler düzenlendi. İzmir’de İyilik Var Hareketi Yaşar Üniversitesi öncülüğünde İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güçbirliği ve diğer sivil toplum kuruluşlarının iş birliğinde, "Dünya Gönüllüler Günü"nü kutlamak ve gönüllülüğün yaygınlaştırılmak amacıyla başlatılmış bir iyilik hareketi. Bu yıl etkinlik “2026’ya Doğru Sürdürülebilir Gönüllülük” temasıyla gerçekleşti. BM’nin 2026’yı “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Uluslararası Gönüllülük Yılı” ilan etmesiyle vurgulanan etkinlik Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu "İzmir’de İyilik Var" hareketinin, kentin dört bir yanına yayılan bir iyilik dalgasına dönüştüğünü belirterek şunları söyledi: “İzmir’de İyilik Var’ demek, yalnızca bir etkinlik değil, bir yaşam biçiminin kendisi demek. Her yıl olduğu gibi bu yıl da burada sadece bir etkinlik için değil, iyiliği büyüten, paylaşarak çoğaltan büyük bir hikâyenin parçası olmak için toplandık. Bu hareketin amacı, krizlerin ve kaosların gölgesinde kalan gönüllülük ve iyilik kavramlarını bireylere, kurumlara ve topluma yeniden hatırlatmak ve iyiliği hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmektir.” “İzmir’de iyilik ormanı” Hareketin yürüttüğü çalışmalarla binlerce kişinin kalbine dokuduğunu söyleyen Kazançoğlu, “Bugüne kadar bu iyilik hareketine 150’nin üzerinde sivil toplum kuruluşu, kamu kurumu, özel sektör gönüllü toplulukları ve öğrenci toplulukları katılarak binlerce iyiliğin hayata geçmesine katkı sağladı. Hep birlikte gerçekleştirdiğimiz 100’den fazla söyleşi, buluşma, atölye, konser ve belgesel gösterisi ile binlerce kişinin kalbine dokunduk. Ayrıca 5 binden fazla fidan bağışıyla ’İzmir’de İyilik Var Ormanı’nı oluşturduk. Bu başarı, İzmir’in iyilik ve dayanışma ruhunun en güzel kanıtıdır. Geçtiğimiz günlerde, ’İzmir’de İyilik Var’ hareketiyle Dünya Gazetesi Toplumsal Fayda Ödülü kazandık. Bu ödül, yalnızca bir kuruma değil; iyiliğe ve gönüllüğe inanan, iş birliğini önemseyen, daha iyi bir dünya için emek veren, ilk günden beri yanımızda olan organizasyon komitesine ve tüm gönüllülere aittir” dedi. Yoksullukla mücadelede gönüllülük Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu da dünyayı iyilik ve güzelliğin kurtaracağını belirterek, “Ülkede genel olarak kent yoksulluğu çok arttı. Emekliler, mavi-beyaz yakalılar dahil artık bir kent yoksulluğu söz konusu. Diğer taraftan Konak; Alsancak, Kordon, Güzelyalı gibi güzel bir ön cephenin arkasında büyük sorunlarla boğuşan arka semtleri olan bir ilçe. Aradaki bir cadde ile çok fazla şey değişiyor. O nedenle yoksullukla mücadeledeki gönüllülük çok önemli. Her bireyin kendisini öteki hissetmediği, kentin ve ülkenin imkanlarından eşit bir biçimde faydalandığı bir dünya oluşturmak için iyiliğe devam etmeliyiz. Bu noktada STK, üniversite ve kurumların iş birliği çok anlamlı” diye konuştu. Ogün Kaptanoğlu ve simge köpek Fox 6 Şubat depreminde arama kurtarma çalışmalarında etkin görev alan oyuncu ve sinema sanatçısı Ogün Kaptanoğlu orada yaşadığı deneyimleri ve gönüllülük serüvenini anlattı. Kaptanoğlu, “Her şey Fox’u sahiplenmemle, yani küçük bir iyilik ile başladı. Onu rehabilite etmek için K9 eğitimlerine götürdüm. O sırada bu alanda ne kadar eksik olduğunu fark ettim. Bu çalışmalara katılacak köpek sayısı ülkemizde sadece 46 bu köpeklerin vardiyalarla çalıştığını da düşünürsek sayı yarıya düşüyor. Bizlerin gönüllüler olarak yapacak çok işi var. Oyuncu kimliğimin de katkılarıyla bu alanda fayda sağlamak için Arama Kurtarma Eğitim Derneği’ni (ARKED) kurduk. Henüz çok yeni ama çok hızlı yol alıyoruz. Önceliğim afetlerde sesini duyuramayacak engelli bireylere yönelik çalışmalar yapmak” dedi. STK’lar ve gönüllülük İzmir İl Sivil Toplum İlişkiler Müdürü Turgay Esen de ülkemizde de STK’ları ve gönüllü çalışmaları bu alanda öncü olan ülkeler seviyesine taşımamız gerektiğini söyleyerek, “Gönüllülüğün temeli kamu kuruluşları dışında kişisel çabalarla yapılan işlerdir. Kamu kuruluşları ile yapılacak işler bellidir. Gelişmiş ülkelerde STK’lar çok güçlü. Bir ülkede STK’lar ne kadar güçlü ise, demokrasi de o kadar güçlüdür. Ülkemizde de STK’ları ve gönüllü çalışmaları bu ülkeler seviyesine taşımalıyız. Amacımız gönüllülerin yanında olmak ve önünü açmak. İzmir’de İyilik Var Hareketi’nin bir araya getirdiği paydaşlıklar herkese örnek olmalı” dedi. “İzmir’de İyilik Var’ kolektif bir iyilik hareketi” Gönüllülük ve iyilik gibi çok basit ama güçlü kavramlar hatırlatmak istediklerini belirten İzmir’de İyilik Var Hareketi Kurucusu ve Koordinatörü Yaşar Üniversitesi Öğr. Gör. Kevser Çimenli de, “İzmir’deki iyilik hareketi, gönüllülerin katkılarıyla her yıl büyümeye ve yayılmaya devam ediyor. İzmir sivil toplumunda çok güçlü bir kent. Bu yüzden sivil toplum kuruluşları arasında iş birliği yapmak, birbirimize güç katmak çok önemli. İzmir’de iyiliği yaymak için örgütlenmiş ve birbirinden haberdar olan topluluklarla bir arada olmak, onlarla güç birliği yaparak bu hareketi daha da büyütmek istiyoruz” dedi. Etkinlikte, ayrıca harekete katılan gönüllüler ve kuruluşlar düzenlenen oturumlarda deneyimlerini paylaştı. 2-7 Aralık tarihleri arasında İzmir Büyükşehir Belediyesi Kütüphaneler Şube Müdürlüğü tarafından tasarlanan “İyilik Rotası” ile kentte oynanan oyunu katılanlara ödüller verildi.
İzmir’in en neşeli festivali  başladı
08 Aralık 2024 Pazar - 10:17 İzmir’in en neşeli festivali başladı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kentte ilk kez düzenlenen Yeni Yıl Festivali Kültürpark’ta renkli görüntülerle başladı. Alışveriş ve yiyecek stantlarının yanı sıra çocuk oyun alanları ve yapay buz pistinin de yer aldığı festival, konserlerden dans gösterileri ve sahne şovlarına kadar birçok etkinliğe ev sahipliği yapacak. İzmirliler için hazırlanan rengarenk ve coşku dolu festival 31 Aralık’a kadar devam edecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın Karşıyaka’daki görevi sırasında hayata geçirdiği Yeni Yıl Festivali artık tüm İzmir’e hitap ediyor. 2025 yılına sayılı günler kala İzmirlileri Kültürpark’ta buluşturacak festivalin açılışını İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Zafer Levent Yıldır yurttaşlarla birlikte yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Bandosu eşliğinde kortej yürüyüşü ile başlayan açılış töreni konser ve gösterilerle devam etti. Festival kapsamında 40 uluslararası firmanın yanı sıra üretici, işletmeci ve esnaf stant açtı. “Kara bulutları dağıtmak için buradayız” Festivalin açılışında konuşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Zafer Levent Yıldır, “Bütün İzmirlilerle birlikte Kültürpark’ta olmak istiyoruz. Biz bugün buradayız, birlikteyiz ve dayanışma içinde olduğumuzu hissetmek istiyoruz. Ortak değerlerimizi sahiplenelim. Bağlılığımızı bir kez daha doğrulayalım. Yeni yıla yeni bir ruhla giriş yapalım istedik. Kara bulutları dağıtmak için buradayız. Elimizden geleni yapacağız. İzmir mutlu bir kent olarak yaşamına devam edecek. Belediye olarak bu kentte yaşayanlara daha iyi hizmet edebilmek için her geçen gün daha iyisini yapmak için uğraşacağız. Kimsenin bundan endişesi olmasın. Herkesi festivale bekliyoruz” dedi. "Festival İzmirlilerde büyük mutluluk oluşturdu" Yeni yıl festivali, festivale katılan firmalar ile festivali alanını ziyaret eden İzmirliler de coşku oluşturdu. Ailesiyle birlikte festivale katılan Muammer Çakır, “Çok güzel olmuş. Çocuklarımız eğleniyor, Büyükşehir Belediyesi her türlü imkanı sağlamış. Teşekkür ederiz. Yeni yıl herkese güzel şanslar getirsin” dedi. Ceyhan Gülten, “Çok eğlenceli, ışıl ışıl bir ortam. Yeni yıla hazırlanırken İzmirlilerin güzel zaman geçirmesi için gereken her şey yapılmış. İzmir’de yaşamanın güzellikleri bunlar. Çok beğendim” diye konuştu. Arzu Cengiz ise “Harika bir organizasyon olmuş. İzmir’in böyle bir motivasyona ihtiyacı var. İzmirliler huzuru ve eğlenceyi sever. Böyle bir etkinlikten keyif aldım. Kent merkezinde tramvayla, otobüsle çok kolay ulaşılabilecek bir yer. Bence herkes bu festivale gelmeli” ifadelerini kullandı. Başkan Tugay’a teşekkür Festivalde stant açan oyuncak üreticisi Senem Şenyuva Başdönmez, ülke olarak çok zor zamanlardan geçildiğini vurgulayarak “Böyle bir festivale hepimizin çok ihtiyacı vardı. Başkanımıza çok teşekkür ediyoruz. Dilekte bulunmak istiyorum; umarım bu yıl hiçbir çocuk ağlamaz, acı çekmez ve hepsi çok mutlu olur. Bir çocuk gülümserse tüm dünya gülümser. Umarım bu yıl herkes çok mutlu olur” dedi. Dolu dolu program Festivalin ilk gününde renkli anlar yaşandı. Pakistan Pavyonu’nda Turgut Pura Vakfı Seramik Atölyesi kuruldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Pop Orkestrası ile Armoni Bandosu konser verdi. İzmirliler ayrıca Adasu Akın Çello konseri, Anıl Gale DJ performansı, Grup 1 oda konseri, DJ perküsyon performansı, Flow Chill Sirk Sanatları Gösterisi ve Flow Jam Ateş Gece Gösterisi ile keyifli anlar yaşadı. İzmir’in ilk yeni yıl festivali Festival kapsamında alışveriş ve yeme içme stantlarının yanı sıra çocuk oyun alanları ve yapay buz pisti de kuruldu. Konserlerden dans gösterileri ve sahne şovlarına kadar birçok etkinlik devam edecek. Kültürpark Lozan Kapısı’ndan itibaren ziyaretçileri dev bir yılbaşı ağacı karşılıyor. Stantlar, yılbaşına özel temalarla süslendi. Festival alanında kurulacak sahne İzmirli amatör müzik ve gösteri gruplarına, okullara, derneklere açık durumda. Sahnede her gün 13.00-22.00 saatleri arasında etkinlik yapılacak. Festival kapsamında yılbaşı tatlarından uluslararası mutfaklara uzanan geniş bir yelpazede lezzetler, ziyaretçilerin damak zevkine hitap edecek şekilde planlandı. Türkiye’nin her bölgesinden ziyaretçinin beklendiği festivalin İzmir’de gelenekselleşmesi ve önümüzdeki yıllarda yabancı turistlerin de uğrak noktalarından biri olması hedefleniyor. Bu kapsamda İzmirli turizmciler ve esnafla ortak bir çalışma modeli oluşturmak üzere çalışmalar yapılıyor. Işıl ışıl süslemeleri, özel tasarlanmış yılbaşı köşeleri ile dikkat çeken İzmir Yeni Yıl Festivali hem eğlencenin hem de ticaretin merkezi olacak.
Modern keçeyle dünyaya açıldı
08 Aralık 2024 Pazar - 10:08 Modern keçeyle dünyaya açıldı İzmir’in Tire ilçesinde yaşayan keçe ustası Arif Cön; mesleğini modernleştirdi, geliştirdi, tasarladı ve sadece yurt içine değil tüm dünyaya satışlar yapmayı başardı. Kaybolmaya yüz tutan mesleklerin mutlaka yeniliği yakalaması gerektiğini ifade eden 3. kuşak keçe ustası Cön, “Farklı şeyler ürettiğinizde meslekler devam ediyor ve insanlar buna ilgi duyuyor. Dokunmak lazım, formatlamak lazım, modern hale getirmek lazım, zamana ayak uydurmak lazım” dedi. Tire ilçesinde yaşayan 3. kuşak keçe ustası Arif Cön, 1924 yılında dedesinin başlattığı ve babasının devraldığı keçecilik mesleğini devam ettiriyor. Koyun yününden yapılan keçelere hayat veren Cön, artık keçeciliği eski yöntemlerle değil yeni yöntemlerle yapıyor. Kaybolmaya yüz tutan mesleği modernleştirerek zamana ayak uyduran Arif Cön, dede yadigarı atölyesinde; şal, atkı, fular, yelek, panço, ceket, çanta gibi ürünleri imal ediyor. Tire’nin keçeleri; Amerika, Kanada, Almanya gibi ülkelere de ulaşıyor El emeği göz nuru ürünleri atölyede özenle yapan Arif Cön ve ekibi, ürüne göre yünleri özenle yerleştiriyor, sabunlu su ile hafif ıslatıp makine yardımıyla sıkıştırıyor. Makineden çıkan ve kumaşa kilitlenen keçeler, daha sonrada terzilere gönderiliyor, doğal boyalarla süslenerek rengarenk ürünler olarak piyasaya gidiyor. Modern keçeciliğin temsilcisi Arif Cön, ürünlerini internetten de satışa sunarken, Tire’nin keçeleri sadece yurt içine değil; Amerika, Kanada, Almanya gibi ülkelere de ulaşıyor. Keçecilikte modernleşme sayesinde ayakta kaldıklarını anlatan Arif Cön, “Bütün el sanatlarında yeni bir şey denemek çok zordur ve kendi dükkanımız olmasaydı bu gelişim olmazdı. Ben birinin yanında çırak olsaydım, bu gelişime ayak uyduramazdım. Dokunmak lazım, formatlamak lazım, modern hale getirmek lazım, zamana ayak uydurmak lazım; ama bunu o 80 yaşındaki, 75 yaşındaki ustadan beklemek de ayıp oluyor. Onun yanına bir genç oturtabilirsek o sayede onu şekillendirebiliriz” dedi. “Eskiden bu bedenle, dizle ve ayakla yapılıyordu. Şuan makineyle yapıyoruz” Cön, “Biz farkında olmadan; bize ait olan, bizim kültürümüz olan, bizi biz yapan değerleri taşıyan bu insan hazineleri teker teker eksiliyor. Bu da bizim için trajik bir durum” diye konuştu. Sıkıştırılma işleminin eskiden beden yardımıyla yapıldığını ifade eden Cön, “Koyun yününün sıkıştırılmış haline keçe deniyor. Bu sıkıştırma işleminde bir fark var; eskiden bu bedenle, dizle ve ayakla yapılıyordu. Şuan makineyle yapıyoruz” şeklinde ifadelerine yer verdi. Modern keçe yöntemini anlatan keçe ustası Arif Cön, “Altına bir kat yün koyuyoruz. Daha sonra üzerine ipeği açıp, ipeğin üzerine; tekrar yün koyuyor, sabunlu su veriyor, katlıyor ve sıkıştırıyoruz. Bu şekilde alttaki yünün kumaştan geçip, üstteki yünü tutmasını sağlıyoruz. Tek bir seferde dövmek yetmiyor; tekrar yönünü çevirip, tekrar dövüyorsunuz. Sonrasında; yıkayıp, ütülüyoruz ve müşteriye hazır hale getiriyoruz. Kimyasal kesinlikle yok içerisinde. İlk çağlardan beri kullanılan bir malzeme keçe ve dünyadaki ilk tekstil malzemesidir. Boya işleminde de biz kök boyası kullanırız; kanserojen içermeyen, Avrupa Birliği belgeli boyalar kullanıyoruz ki yurt dışında takılmasın” ifadelerine yer verdi. "Farklı şeyler ürettiğinizde meslekler devam ediyor" Cön, şöyle devam etti: “Farklı şeyler ürettiğinizde meslekler devam ediyor ve insanlar buna ilgi duyuyor. Bizim hep müşterimiz doğallıktan yana. Bu nedenle her ülkeye satışımız var; yurt içine, Amerika’ya, Kanada’ya yolluyoruz, Almanya var. Yurt dışına da gittik, fuarlara da katıldık ve bunlar bizim tanıtımızda büyük rol oynadı. Diğer mesleklerde de çabalandığında, o mesleği de kurtarabilirsiniz. Yeter ki öyle bir gayretimiz olsun ve bunu yapacak genç ekibimiz olsun.”
Genç kadın çıkan arbedede tabancayla vurularak ölmüş
08 Aralık 2024 Pazar - 00:55 Genç kadın çıkan arbedede tabancayla vurularak ölmüş İzmir’de, araç içindeki eski sevgilisi olduğu öğrenilen genç kadının cansız bedeniyle birlikte karakola giderek teslim olan şahıs tutuklandı. Genç kadının intihar etmediği, çıkan arbedede tabancayla vurularak öldüğü ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, dün Konak ilçesi Gültepe Polis Merkezi Amirliği önüne araçla gelen E. B. (35), polislere otomobilinde sevgilisinin cesedi olduğunu söylemiş ve otomobili kontrol eden polis ekipleri, sol kulak arkasından vurulmuş halde, bir çocuk annesi Eda Kuş’un (29) cansız bedenini görmüştü. E.B., polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri otomobilde incelemelerde bulundu. Otomobildeki deliller toplanırken, olayda kullanılan tabancaya da polis tarafından el konulmuştu. İntihar ettiğini öne sürmüştü Hayatını kaybeden Eda Kuş ile 6 yıldır sevgili olduğu ve son 1 aydır ayrı oldukları öğrenilen E.B.’nin, polisteki ilk ifadesinde, Eda ile sevgili olduklarını, kendisini başka kadınlardan kıskandığı için araçta tartıştıklarını, tabanca çıkarıp intihar ettiğini, kendisinin engellemeye çalıştığını ancak başarısız olduğunu söylediği öne sürülmüştü. İntihar değil, arbedede tabancayla vurularak ölmüş Cinayet Büro Amirliği’ne götürülen şüphelinin burada alınan ifadesinde, Eda Kuş ile aralarında arbede çıktığı ve genç kadının elindeki tabancayı almak isterken silahın ateş aldığı, merminin Kuş’a isabet etmesi sonucu öldüğünü söylediği öğrenildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüpheli, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Öte yandan, Karabağlar ilçesinde meydana gelen olayın ardından E.B.’nin araçla karakola seyrettiği anlar ise MOBESE tarafından anbean kayda alındı.