GÜNDEM - 06 Kasım 2024 Çarşamba 10:21

İzmir Kordon’da taşkınlara karşı kurulan beton bariyerlerin yüzde 60’ı tamam

A
A
A
İzmir Kordon’da taşkınlara karşı kurulan beton bariyerlerin yüzde 60’ı tamam

İzmir Kordon’da, deniz taşkınlarına karşı önlem amaçlı kurulmaya başlanan beton bariyer projesinin yüzde 60’ı tamamlanırken, toplam bin 700 metrelik projenin 1 kilometrelik kısmının bitmesiyle peyzaj çalışmalarına geçildi.


İzmir’in kalbi Alsancak Kordon’da, geçtiğimiz yıl sağanak yağmur ve fırtınayla birlikte yaşanan deniz taşkını, onlarca ev ve iş yerini sular altında bırakmıştı. Milyonlarca liralık hasar sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesi, taşkınların önüne geçmek için “Kordon Acil Eylem Paketi” hazırlamıştı.



Gündoğdu Meydanı’na kadar beton bariyerlerin kurulumu bitti, peyzaj başladı


Bu kapsamda, Alsancak Limanı’ndan itibaren sahil şeridine beton bariyerler kurulurken, İzmir Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı ile Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı çalışmaları hızlandırdı.


Gündoğdu Meydanı’na kadar bariyer kurulumu tamamlanırken, bin 700 metrelik projenin yaklaşık 1 kilometrelik kısmı bitti. Betonarme imalatların büyük bölümünün tamamlanmasıyla alanda peyzaj düzenlemelerine geçildi. Yüzde 60 oranında ilerleme sağlayan projenin geri kalan yüzde 40’lık kısmının ise yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.



22 adet sel kapısı


Kurulan bariyerler sayesinde deniz suyu, mıhtemel taşkınlarda mümkün olduğunca kıyı hattında kalacak. Proje kapsamında alanda bulunan asfalt yüzeyler geçirgen yüzey haline dönüştürülecek. Böylece suyun drenajı sağlanmış olacak.


İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kordon Acil Eylem Paketi çalışmaları, 3 ana düzenlemeyle hayata geçecek. Güzergâh boyunca oluşturulacak 22 adet sel kapısı, acil durum uyarılarında kapatılarak denizden gelen suyun kara tarafına geçişi engellenecek.


Dalganın en çok etki gösterdiği ve can güvenliğini tehdit eden Cumhuriyet Meydanı kıyısında da önlem alınacak. Bu noktada denizden gelen dalganın aşma etkisini azaltmak amacıyla kıyı hattına kronman duvarı monte edilecek. Böylelikle hava şartlarının olumsuzlaştığı dönemlerde dalganın tehdit oluşturması engellenecek.



İzmir Kordon’da taşkınlara karşı kurulan beton bariyerlerin yüzde 60’ı tamam

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 23 ilde FETÖ’ye yönelik “Kıskaç-36” operasyonlarında 71 şüpheli yakalandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 23 ilde FETÖ’ye yönelik son bir haftadır devam eden “Kıskaç-36” operasyonları ile 71 şüphelinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanlığı, KOM Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde; İl Emniyet Müdürlüklerince; Adana, Adıyaman, Aksaray, Aydın, Balıkesir, Bayburt, Bilecik, Bursa, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Hatay, İstanbul, İzmir, Kars, Kayseri, Kocaeli, Mersin, Nevşehir, Osmaniye, Sakarya, Samsun ve Tokat’ta olmak üzere 23 ilde FETÖ’ye yönelik “Kıskaç-36” operasyonları düzenlendi. Son 1 haftadır devam eden operasyonlar sonucu 71 şüpheli yakalanırken, şüphelilerin FETÖ terör örgütünün güncel yapılanması içerisinde faaliyet yürütmek, sosyal medya hesapları üzerinden FETÖ propagandası yapmak, ankesörlü telefonlarla örgüt içerisinde sorumlu şahıslar ile irtibatta bulunmak ve örgütün kripto haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı olmak suçlarından arandığı belirtildi. Ayrıca operasyonlarda FETÖ soruşturmaları kapsamında ifade ve teşhislerde adları geçen, haklarında kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı olanlar da yakalandı. Operasyonlar sonucu; çok sayıda örgütsel doküman ve dijital materyal ele geçirildi.
Erzincan Op. Dr. Akyüz: “Rahim ağzı kanseri önlenebilir bir kanser türüdür” Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Emrullah Akyüz, rahim ağzı kanseri hakkında bilgiler paylaşarak, “Rahim ağzı kanseri önlenebilir bir kanser türüdür” dedi. Op. Dr. Emrullah Akyüz, “Rahim ağzı kanseri, rahmin alt bölgesinde yer alan serviks adlı bölgenin kanseridir. En çok human papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonu nedeniyle gelişir. Erken tanı konulduğunda tamamen tedavi edilebilen bir hastalıktır, bu yüzden farkındalık ve tarama testleri çok önemlidir. Her yıl dünyada 600 binin üzerinde yeni vaka tespit edilmekte ve bu vakaların önemli bir kısmı tarama programlarından faydalanmadığı için ilerlemiş evrelerde ortaya çıkıyor.” diye konuştu. Korunmada iki temel unsurun aşılama ve düzenli tarama olduğunu kaydeden Op. Dr. Emrullah Akyüz, “HPV aşısı, rahim ağzı kanserini önlemede yüzde 90’lara varan bir koruma sağlar. Bu aşı hem kadınlara hem erkeklere önerilmektedir. Ayrıca, düzenli olarak pap smear ve HPV testleri yaptırmak, kanserin erken aşamada tespit edilmesini sağlar. Bunun yanında tütün kullanımından uzak durmak, güvenli cinsel ilişkiler tercih etmek ve genel sağlık kontrolünü ihmal etmemek de çok önemlidir. Tarama yaşı genelde 21 yaşından itibaren başlar. 21-29 yaş aralığındaki kadınlara her 3 yılda bir Pap smear testi önerilir. 30-65 yaş aralığında ise Pap smear ve HPV testinin birlikte yapılması ve bu testlerin her 5 yılda bir tekrarlanması uygun bulunur. Ancak bireysel risk durumlarına göre bu süre aralıkları değişebiliyor.” dedi. Tedavi yaklaşımları ve erken ve ileri evrelerde tedavi farklılıkları ile ilgili bilgi veren Op. Dr. Akyüz, “Erken evre rahim ağzı kanseri genellikle cerrahi müdahale ile tedavi edilebilir. Bu müdahale, rahmin tamamen alınmasını veya daha konservatif bir yaklaşımla sadece kanserli dokunun temizlenmesini içerebilir. Ancak ileri evrelerde cerrahinin yanında radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavi yöntemleri de gerekebilir. Erken tanı, hastanın hem yaşam kalitesini hem de tedavi başarısını belirleyen en kritik faktördür. Rahim ağzı kanseri, aşılama ve düzenli taramalarla büyük ölçüde önlenebilir. Bu konuda bilgi sahibi olun ve hem kendinizi hem de sevdiklerinizi korumak için gereken adımları atın. Unutmayın, erken tanı hayat kurtarır.” ifadelerine yer verdi.
Erzincan Yayladan sofraya Erzincan Tulum Peyniri Erzincan’ın meşhur tulum peyniri, yüksek rakımlı yaylalarda doğal yöntemlerle üretilen ve coğrafi işaretle korunan bir lezzet. Ancak üreticiler, peynirlerinin taklit edilmesinden şikayetçi. Erzincanlı üreticiler, tulum peynirinin üretiminde kullanılan doğal malzemeler ve geleneksel yöntemler hakkında bilgi verdi. Peynirin lezzetinin, yüksek rakımlı yaylaların zengin bitki örtüsünden ve doğal beslenen hayvanların sütünden geldiğini belirttiler. Üreticiler, özellikle hazır mayaların kullanılmasıyla peynirin lezzetinin kaybolduğunu ve peynirin rengini taklit ederek tüketicileri yanıltmaya çalıştığını ifade etti. Erzincanlı tulum peyniri üreticisi Nurettin Yıldırım konu ile ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Erzincan tulum peyniri bölgemizde, Erzincan’ın merkezinde, ilçelerinde, üreticilerimiz yüksek rakımlı yaylalara, zirvelere çıkıyor. Akkaraman koyun sütünden doğal şırdan mayası kullanılarak üretilen bir peynirimizdir. Peynirimizin güzelliği yüksek rakımlı yaylaların doğasından, bin bir çiçek otundan, çiçeğinden gelen bir lezzettir. Hayvanlarımız doğal beslenir, sütünü bize verir. Almış olduğumuz bu sütü biz doğal yapmış olduğumuz şırdan mayasıyla mayalayıp, kemah tuzuyla tuzlayıp üretim yapmaktayız. Şırdan mayası dediğimizde, bildiğimiz doğal şırdanı yine yöremizde, yaylalarımızda topladığımız kekik otu, işte nohutla mayamızı yapar ve şırdan mayasıyla mayalarız. Bu çok doğal, etkin ve güzel bir mayadır. Yani hazır mayalara benzemez. Hazır mayayla denediğimiz zaman peynirimizin lezzeti kayboluyor. Biz yaylalardan günlük almış olduğumuz teleme peyniri mandıramızda 2 gün dinlendirip, merkeze fabrikamıza indiriyoruz. Fabrikamızda tekrar bu ürünü, suyunu doğal olarak attırıyoruz yani peynir altı suyunu. Kuruma aşamasına geldikten sonra bunu telememizi eziyoruz. Ezdikten sonra yöremize ait coğrafi tescili almış Kemah tuzuyla tuzluyoruz. Yine pamuktan yapılmış bez torbalara bunu sıkı basıyoruz. Bunu yine bir 15 gün dinlendiriyoruz. Her 3 günde bir ya da 2 günde bir ters yüz yapıyoruz. Hem tuzunu alsın, lezzetini alsın hem de suyunu atsın diye. Ondan sonra deriye basıyoruz bidona basıyoruz. Bunu soğuk hava depolarımıza diziyoruz olgunlaşmaya bırakıyoruz. Ne kadar olgunlaşıyor, 4 ay. Peynirimiz 4 ay olgunlaştıktan sonra tam kıvamına gelmiştir. Ondan sonra olgunlaşan her partiyi açıp paketliyoruz. Küçük paketlerde yarım kilo, bir kilo vesaire, isteğe göre sofralarınıza gönderiyoruz. Bizim sıkıntılarımız da bizim taklidimizi Türkiye’nin her noktasında, her ilde herkes yapıyor. İşte Erzincan Tulum peyniriyle hiç alakası olmayan bir peyniri benzetip, işte biri yaprak diyor, öbürü torba diyor ama satış yerlerinde de kağıda "Erzincan Tulum Peyniri" diye yapıştırıyorlar. Tüketicilerimiz bazen dikkat ediyor ama çoğunlukla dikkat edilmiyor. Bu tamamen bir emek hırsızlığıdır. Biz bunun önüne geçemiyoruz. Bu işte Erzincan’da yapıldığı zaman önüne geçiliyor, bakıyorsun Rize’de yapılıyor ya da Antalya’da yapılıyor. Türkiye’nin her tarafında bu yapılıyor. Tulum peynirinin rengini benzetiyorlar ama lezzetini, aromasını, gerisini benzetemiyorlar. Bizim peynirimiz coğrafi tescil almış, güzel, yöresel bir üründür. Kendine has kokusu, rehası, rengi vardır. Ama insanlarımız çok rahat, rengini benzetebiliyorlar, rengini benzettikten sonra götürüyorlar, tadı ve gerisi olmayınca çöpe atarlar, bize küserler. Erzincan tulum peyniri böyleyse biz bir daha tüketmeyelim diyorlar. Aslında Erzincan Tulum Peyniri çok güzel bir üründür. İşte kahvaltılarda, cevizle, üzümle, yani biz bu ürünü 4 mevsim, 3 öğün sofralarda yesek doymayız, bırakmayız. Başka bir şey istemeyiz. Ama işte bu bez torba peynirleri dediğimiz, yapma tulum dediğimiz, benzetilen tulumlar markette ya da şarküteride ya da kenar pazarlarda üzerine yapıştırılmış bir şeyde bir çubukta yazılır, "Erzincan Tulum Peyniri" gerisi yok. Bu konuda biz tüketicilerimizden çok küçük bir şey istiyoruz. Aldığınız her tulum peynirinin etiketine dikkat edin. Nerede üretilmiş ve içerisinde ne vardır? Etiket bilgilerinde yazılı. Yani tüketicilerimiz çok daha dikkatli olursa hem kandırılmamış olur hem de daha güzel bir tulum peynirine ulaşmış olurlar."