ASAYİŞ - 18 Eylül 2024 Çarşamba 16:48

Pendik’te İsrail’i boykot pankartı asan işletmeye İBB ceza kesti

A
A
A
Pendik’te İsrail’i boykot pankartı asan işletmeye İBB ceza kesti

Pendik’te, Filistin’e destek amacıyla binasına “Bu işletmede boykot ürünleri kullanılmamaktadır” yazan bir işletmeye İBB tarafından para cezası kesildi. Olay, sosyal medyada ve basında yer aldıktan sonra tepki topladı. Ceza kesilen işletmenin ortağı Ferhat Sevgi, “Biz bunu ortağım Mesut Bey ile beraber şeref madalyası olarak göğsümüzde taşıyacağız” dedi.


İstanbul’un Pendik ilçesinde bulunan ‘The Churros Kaffe’ adlı yeme içme mekanının yetkilileri, mekanın bulunduğu 5 katlı binaya yaklaşık 2 ay önce, İsrail’in soykırım yaptığı Filistin’e destek olmak amacıyla ‘Bu işletmede boykot ürünleri kullanılmamaktadır. Katil İsrail’ yazan bir pankart astı. İddiaya göre, dün işletmeye gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı zabıta ekipleri, pankart ile ilgili şikayet aldıklarını belirterek Kabahatler Kanunu’nun 42/1 (Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asmak) maddesi gerekçe gösterilerek 2 bin 52 TL’lik cezai işlem uyguladı. İşletme sahibi olan iki ortak Ferhat Sevgi ve Mesut Çelik, kesilen ceza karşısında şaşırdıklarını ifade etti. Sevgi ve Çelik, mekanı 5 yıllığına bir şahıstan kiraladıklarını ve haklarının kendilerinde olduğunu, kamu binası olmadığını, çevredeki diğer binaların da hakkını gasp etmediklerini belirtti.


“Türlü türlü pankartlar astık ama hiçbir cezayla karşı karşıya kalmadık”


İşletme ortağı Ferhat Sevgi, “Biz 6-7 Ekim olaylarından beri kendi evimizde bu boykotu uyguluyorduk. Ortağımla beraber bunu işletmemize de uygulama kararını ikiye ay önce aldık. 2 aydır o pankart yukarıda asılı duruyor. Hatta o pankarttan önce açıldığımızdan beri türlü türlü pankartlar astık. Ama hiçbir cezayla karşı karşıya kalmadık. Gelen zabıta birimindeki arkadaşlar şikayet üzerine geldiklerini söylediler. Kesmiş oldukları ceza makbuzunda da kabahat kısmında fotoğraf yazıyordu. Fotoğraftan kastı eğer pankarttaki Filistin bayrak renklerindeki yumruk ise, bu bir fotoğraf değil, bu bir sosyal sorumluluk projesi. 2 ay önce astığımız pankarta dün gelip ceza kestiler. 64 bin liradan kapıyı açmışlar 15 bin liraya inmişler en son uyarı cezası mahiyetinde 2 bin 52 lira rakamda ceza kesmişler. Kabahatler Kanununa göre izinsiz afiş asmak gibi bir maddeden bahsediliyor, kamusal alandan bahsediliyor. Kaldı ki bu 5 katlı bina bize ait. Astığımız yer sadece bizim binamızı çevreleyen bir alan, başkalarının hakkına da tecavüz etme gibi bir durum söz konusu değil. Bu bina 5 yıllığına şahıstan kiralanmış hakları bize ait olan bir bina. Normalde bir tedarik firmasıyız üst katlarımızda ofislerimiz var alt 2 katında da tatlı ve içecek konseptinde bir kafe olarak ayrıştırdık. Burada kamuya dair bir kiralama yok” dedi.


“O kadar çok sessiz çoğunlukmuşuz ki”


Kendilerine gelen destek üzerine konuşan Sevgi, “‘Her yer boykot ürünü ama insanlarda bir bilinçsizlik hakim’ diye bir umutsuzluk olur ya hani insanlarda, o kadar çok sessiz çoğunlukmuşuz ki ben onu anladım. Şairin dediği gibi ‘Biz kısık sesleriz.’ Şanlıurfa’dan Tokat’tan aradılar, sabaha kadar benim telefonum susmadı. Tebrik mesajları aramaları oldu. Kimisi ‘IBAN gönderin biz size parayı gönderelim’ dediler ama bizim derdimiz para değil. Ortada bir zulüm var, bu zulme karşı bir duruş sergilenmiş, bu sergilenen duruşa karşı da gafil bir şekilde bir ceza uygulanmış. Tepkiler çok güzel. Sosyal medyada da zaten çoğu platformda yayınlanmış. O sessiz çoğunluk dediğimiz kişilerde çok ciddi bir açlık, susuzluk var. Sanki ‘Birisi çıksa da sesimizi duyursa bağırsa da biz de onun yanında yer alsak’ gibi. Şu an mesela gelenlerin çoğunu tanımıyorum. Yoldan geçerken ‘Burası mıymış’ deyip uğrayanlar oluyor. Tepkiler çok olumlu” diye konuştu.


Cezaya karşı dava açmayacaklarını ve cezayı ödeyeceklerini belirten Sevgi, “Biz bu cezayı ödeyeceğiz. Bununla alakalı mahkemeye gitmeyeceğiz. İnşallah hatalarının farkına varırlar ve ‘yanlış bir uygulama yaptık’ diye özür dilerler. Bizden de değil gerçi milletten özür dilesinler. Biz burada sosyal sorumluluk projesi yaptık ve birçok insan bu dükkana geldi, gelmeye devam ediyor. Biz bunu ortağım Mesut Bey ile beraber şeref madalyası olarak göğsümüzde taşıyacağız” dedi.


Olayın duyulmasının ardından kimi vatandaşlar, hem boykota destek için hem de ceza kesilen işletmeye destek için mekana gelmeye başladı. Dükkana Filistin atkısıyla gelen Ebru Aydın, “Arkadaşlarımızla beraber Tuzla’dan buraya destek amaçlı geldik. Cesaretlerinden ötürü kendilerine çok teşekkür ediyorum. Her zaman arkalarında olduğumuzu bildirmek için temsilen buradayız. Elimizden geleni de yapacağız inşallah. Bu zamana kadar hiç böyle bir ceza duymadık” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Giresun’un asırlık lezzet mirası; susamsız pekmezli simit Giresun’un vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan ve yaklaşık 500 yıllık bir geçmişe sahip Giresun simidi, taş fırınlarda, ekşi maya ile özenle hazırlanıyor. Hamura simit şekli verildikten sonra kaynar suda haşlanıp üzüm pekmezli suya batırılarak pişirilen bu özel simit, şehrin simge lezzetlerinden biri haline gelmiş durumda. Giresun simidi, ekşi maya ile yapılan hamurun su, un ve tuz gibi basit malzemelerle hazırlanmasıyla doğallığını koruyor. Hamurun elle işlenerek simit şekli verilmesinin ardından, kaynar suda haşlanıp üzüm pekmezi ile lezzetlendirilmesi, bu simidi diğer simitlerden ayıran en önemli özelliklerden biri. Özellikle susamsız oluşu ve ekşi maya ile yapılmasından dolayı mideyi rahatsız etmemesi, Giresun simidini hem hafif hem de lezzetli bir tercih haline getiriyor. Simit iller arası rekabet konusu Giresun’da 35 yıldır simit ustalığı yapan Engin Karakaya, Giresun simidinin yöre halkı için ne kadar özel olduğuna dikkat çekerek, “Giresun simidi, Giresun’a has bir lezzettir. Ancak komşu illerle aramızda tatlı bir rekabet de var. Bu rekabet, herkesin simidi en iyi şekilde üretmesine vesile oluyor. Fakat biz Giresun simidinin benzersiz olduğuna inanıyoruz” şeklinde konuştu. Giresun simidinin sırrını açıkladı Karakaya, simidin tarihçesini de paylaşarak, “Giresun simidinin, Rumlardan miras kaldığı söylenir. Ekşi maya ile hazırlanan hamur, bir süre dinlendirildikten sonra elle şekillendiriliyor. Daha sonra kaynar suda haşlanıp üzüm pekmezli suda bekletiyoruz ve odun ateşinde pişiriyoruz. Pişirme sırasında sadece ormangülü odununu kullanıyoruz, bu da simidin eşsiz tadını ortaya çıkarıyor. Giresun simidi, doğal içeriği, ekşi maya ile yapılan hamuru ve odun ateşinde pişirme yöntemiyle geleneksel lezzetimizi korumaya çalışıyoruz” dedi. Günde 20 bin simit her dakika üretiliyor Kentin köklü simit fırınlarından biri olan Kumyalı Simit Fırını’nda her gün 15 ila 20 bin arasında simit üretildiğini belirten Karakaya, “Bu simitler sadece şehir içi değil, yurt dışına kadar ulaşıyor. Simitlerimiz Amerika’ya kadar gidiyor. Dünyanın dört bir yanındaki Giresunlular, bu lezzeti özleyip yanlarında götürüyor. Simidimiz bu sayede hem yerel hem de uluslararası boyutta ilgi görüyor” diye konuştu.
Trabzon Heyelan 5 katlı binayı teğet geçti, faciadan dönüldü Trabzon’un Arsin ilçesinde şiddetli yağışların ardından meydana gelen heyelanda 5 katlı binadakiler büyük tehlike yaşadı. Zemin katından toprak ve kaya parçaları nedeniyle zarar gören binanın yolu da kapandı. Trabzon’da önceki gün etkisini gören şiddetli yağışların ardından meydana gelen sel ve heyelanların izlerini sarılmaya çalışılıyor. 4 ilçede etkisini gösteren şiddetli yağışlar nedeniyle bazı mahalle yolları ulaşıma kapanırken, belediye ve karayolları ekiplerince yapılan çalışmalar sürüyor. Arsin ilçesinin Yolüstü mahallesinde bulunan Can Küme Evleri’ndeki 5 katlı bina ise heyelanı teğet geçti. Aşırı yağışların ardından büyük bir gürültü ile meydana gelen heyelan 5 katlı binanın zemin katında maddi hasara neden olurken, 5 hanenin bulunduğu binanın yolu da toprak ve taş parçaları ile kapandı. Binada yaşayan bazı vatandaşlar komşularının evine giderken, bina sakinlerinden Aziz Can, “Akşam saatlerinde evde oturuyordum. Aniden bir heyelan. Şiddetli bir şekilde geldi. Gördüğünüz gibi yolumuzu kapattı. Evden çıkarak komşunun evine sığındım. Apartmanda patlamalar var. Ciddi bir hasar var. Sanki deprem oldu. Büyük bir ses oldu. Koku yaşadık. Evime giremedim. Çok hafriyat var. Bir an önce açılması lazım. Binada 5 hane var” dedi. Muhtar Tiryaki: “Burada büyük risk var, binayı görünce şaşırdım” Yolüstü Mahalle Muhtarı Bayram Tiryaki ise, binayı görünce şaşırdığını belirterek, büyük bir riskin olduğunu söyledi. Tiryaki, “Yağmurda bende rehin kalmıştım. Aracım selin ortasında kaldı. Bir şekilde oradan kurtulduk. Bir kız çocuğumuzda toprağın altında kalmıştı. Yollar kapalı olduğu için ne AKUT, ne itfaiye gidemedi. Sonrasında topraktan çıkarılmış. AKUT ambulans ile alınarak hastaneye getirdi. Açık bir tane yolumuz yok. Kepçeler ve greyderler çalışıyor ama yetersiz kalıyorlar. Bütün mahallelerde bu şekilde mağduriyet var. Burada büyük risk var. Bu binayı görünce şaşırdım. Belediyeden geldiler müdahale edeceklerini söylediler. 2 ay önce de bir sel olmuştu. Bu ikinci oldu. 50 yaşındayım ilk kez 2 afet gördüm. O da benim muhtarlığıma denk geldi” ifadelerini kullandı.
Trabzon Ayşenur Kaba: "Ölümü hissettim" Trabzon’un Arsin ilçesinde önceki gün şiddetli yağışların ardından meydana gelen heyelanda toprak ve odun parçalarının altında kalan genç kız, ağabeyi tarafından kurtarıldı. Evini su basması nedeniyle kurtarma ekiplerince pencereden çıkartılarak 2 saatlik yürüme mesafesinin ardından ambulansla hastaneye götürülen genç kız, hastanede tedavi altına alındı. Korku dolu o anları anlatan Ayşenur Kaba, ölümü hissettiğini belirterek, “Üzerimde kilolarca koskoca kütükler ve toprak vardı. Onun altında kalmışım. Hiç görülmeyecek şekilde altındaydım. Anneme ve ağabeyime bağırarak nefesimi çok tükettim. Sonra annem benim sesimi duymuş. Ağabeyim gelerek beni kurtardı” dedi. Trabzon’da önceki gün etkili olan şiddetli yağışlar 4 ilçede sel ve heyelanları neden oldu. Sel sularının beraberinde getirdiği heyelanlar bazı bölgelerde ulaşımı etkilerken, Arsin ilçesindeki Yolüstü mahallesinde yaşayan Ayşenur Kaba (27), evinin yanındaki ırmağın taşmasını sonucu ağaçların zarar görmesini engellemek için müdahale etmek istedi. Ağaçların etrafını açtıktan sonra evine gitmek isteyen Ayşenur, bir gürültü ile kendini toprağın altında buldu. Kış aylarında kullanmak için biriktirdiği odunların arkasında meydana gelen heyelan ile toprak ve odun parçaların altında kalan Ayşenur, anne ve ağabeyine seslenerek yardım istedi. Annesinin sesini duymasıyla müdahale edilen Ayşenur, ağabeyinin gayretleri ile toprağın içerisinden çıkartıldı. Çamur içerisinde kalan ve eve getirilen Ayşenur için ailesi 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradı. İhbar üzerine olay yerine gitmek isteyen ekipler karayolunda meydana gelen heyelan nedeniyle zor anlar yaşadı. İtfaiye ve AKUT’tan oluşan kurtarma ekipleri, eve ulaştıklarında Ayşenur Kaba’nın evini su bastığı ve giriş kapısında giremeyeceklerini anladı. Pencereden evin içerisinde alınan sedyeye konulan Ayşenur, evin pencere bölümünde dışarıya çıkartıldı. Heyelan sonucu yollarda meydana gelen göçükler nedeniyle Ayşenur Kaba, sedye ile yaklaşık 2 kilometrelik yolculuğun ardından kendisini bekleyen ambulansa konuldu. Ambulans ile Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilen genç kız tedavi altına alındı. “Ağabeyim beni kurtardı” Hastanede yaşadığı o korku dolu anları İHA muhabirine anlatan Ayşenur Kaba, çok korktuğunu ve daha önce böyle bir sel yaşamadığını söyledi. Kaba, “Evimin önünde oldu olay. Evimizin hemen yanında bir ırmak var. Çok yağmur yağdığı için o ırmak taştı. Taşınca da orada büz var onun etrafını açmak için gittim. Onun yanında da kışlık odunlarımız vardı. Orayı açtıktan sonra arkamı döndüm eve gidiyordum, Yukarıdan aşağıya bir ses geldiğini duydum. Gözümü açtığımda yerdeyim. Üzerimde kilolarca koskoca kütükler ve toprak vardı. Onun altında kalmışım. Hiç görülmeyecek şekilde altındaydım. Anneme ve ağabeyime bağırarak nefesimi çok tükettim. Sonra annem benim sesimi duymuş. Ağabeyim gelerek beni kurtardı. Oradan çıktığım zaman bacaklarımı hissetmiyordum. Öğrendim ki bizim evimize de su basmış. Eve getirdiler ama yere yatırdılar. Çünkü ben hiçbir şekilde hareket edemiyorum. AKUT ve itfaiye ekipleri geldi. Onlar beni pencereden dışarıya çıkardılar. 2 kilometre boyunca beni sedyede taşıdılar. Ambulans ile hastaneye geldim. Ama çamurdan çıkmış gibiydim, çok ağrım vardı. Ben orada ölümü hissettim. Çok korktum. Hayatımda bir böyle bir şey yaşamadım. Kırık çıkık yok ama bacaklarım çok zedelendi. İyi olmaya çalışıyorum. Daha önce böyle bir sel yaşamadım. Hayatımda ilk kez böyle bir şey gördüm. Evimi de su bastı. Bütün her şey zarar gördü. O evi yeni yaptırmıştık. Nasıl toparlayacağız bilmiyorum. Anne ve ağabeyim onunla ilgileniyor” ifadelerini kullandı.