EKONOMİ - 19 Kasım 2024 Salı 11:35

Çalışanlar iş-özel hayat dengesi için hibrit ya da uzaktan çalışmak istiyor

A
A
A
Çalışanlar iş-özel hayat dengesi için hibrit ya da uzaktan çalışmak istiyor

Araştırmaya göre, şirketlerin yüzde 70’i uzaktan çalışma ve hibrit çalışma modeline devam ederken, yüzde 22’si tam zamanlı ofise dönüş, yüzde 8’i ise uzaktan çalışmadan hibrit çalışmaya geçiş kararı aldı. Çalışanlar iş-özel hayat dengesi için hibrit ya da uzaktan çalışmak istiyor.



Pandemi dönemi ile birlikte çalışma hayatını değiştiren uzaktan çalışma ve hibrit çalışma modelleri hem globalde hem de Türkiye’deki pek çok şirkette kalıcı hale geldi. Öte yandan başta dünyanın en büyük teknoloji şirketleri olmak üzere bazı şirketler çalışanlarını ofise çağırmaya başladı. İnsan kaynakları ve personel yönetimi platformu Kolay İK, şirketlerin çalışma modellerini değiştirip değiştirmediğine ve çalışanların bu duruma yaklaşımı üzerine bir araştırma yaptı, araştırmaya yaklaşık 500 çalışan katıldı.



Çalışanlar iş modellerinden memnun


Araştırmaya göre, şirketlerin yüzde 70’i uzaktan çalışma ve hibrit çalışma modeline devam ederken yüzde 22’si tam zamanlı ofise dönüş, yüzde 8’i ise uzaktan çalışmadan hibrit çalışmaya geçiş kararı aldı. Çalışanların yüzde 58’i iş modelinin yönetim kararı ile belirlendiğini, yüzde 24’ü fikirlerinin alındığını, yüzde 18’i ise yalnızca bazı departmanların fikrinin alındığını söyledi.



Mevcut iş modelinde kalma kararı çalışanların yüzde 79’undan destek bulurken yüzde 13’ü geçilen yeni modeli desteklemediğini, yüzde 8’i ise bu konuda kararsız olduğunu ifade etti. Çalışanların yüzde 50’si yani her iki çalışandan biri, uzaktan veya hibrit modelde çalışmak istemesinde en önemli etkenin iş-özel hayat dengesi olduğunu belirtti. Bunu yüzde 35 ile iş modelinin değişmesi durumunda iş performansının ve verimliliğinin düşmesi endişesi takip etti. Öte yandan iş modeli değişen veya değişiklik yapılması halinde yeni bir iş aramayı düşüneceğini söyleyenlerin oranı yüzde 63 oldu. Çalışanların yüzde 20’si de bu durumda istifa edeceklerini belirtti.



“Bu süreç yalnızca operasyonel değil, çalışma kültürü olarak da ele alınmalı”


Araştırma sonuçlarını değerlendiren Kolay İK CEO’su Çağlar Yalı, “Çalışma modellerinin yeniden şekillendiği bu dönemde, şirketlerin verimliliğe ve operasyonel süreçlere yönelik ihtiyaçlarını karşılamak kadar çalışanların sesine kulak vermek ve onların beklentilerini anlamak da son derece önemli. Çünkü şirketlerin çalışma modelinde yapacakları değişikliklerin çalışan motivasyonu ve bağlılığı üzerinde doğrudan bir etkisi var. Bu sebeple değişiklik planlayan şirketlerin bu süreci yalnızca operasyonel açıdan ele almayıp yeni nesil çalışma kültürünü de oluşturacak stratejik bir adım olarak görmesi gerekiyor” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Beyaz altında rekolte yüksekliği yüzleri güldürdü Çukobirlik Batman Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Kağba, 2024 yılı içerisinde ekilen beyaz altın pamuğu rekoltesinin yüzlerini güldürdüğünü söyledi. Türkiye’de 1 milyon 93 bin ton pamuk üretimi gerçekleştirildiğini ifade eden Çukobirlik Batman Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Kağba, "2024 yılı içerisinde, Batman ilimizde ekmiş olduğumuz beyaz altın pamuğumuz, rekolte açısından dekar başına iyi bir verim elde ettik ve randıman olarak da Türkiye’de birincisiyiz. Ürünün lif değeri ve kalitesi olarak da Türkiye’de birinci sırada, dünyada ise ilk beşteyiz. Yaklaşık 11 bin dekara yakın bir ekimimiz söz konusudur. Dekar başına verimliliğimiz şu an ortalama 600 kilogramın üzerindedir” diye konuştu. “Pamuğun kütlü fiyatı 30 liranın üzerinde olması bekleniyor” 2024-2025 yılına dair yaptıkları görüşmelerde beyaz altın pamuğun emtia borsasında ciddi bir yükselişe geçtiğini ifade eden Kağba, şuan mevcut fiyatın 25 lira bandında olduğunu kaydetti. Kağba, "2024-2025 yılı içerisinde pamuğun kütlü fiyatının 30 liranın üzerinde olması bekleniyor. Balya fiyatı ise 75 lira olarak beklenmektedir. Şu an Türkiye’de 1 milyon 93 bin ton pamuk üretimi gerçekleştirmekteyiz; ancak ihtiyacımız olan 3 milyon tondur. Biz bunun 2 milyonunu dışarıdan ithalat yaparak alıyoruz” ifadelerini kullandı. “Çiftçi mısır yerine pamuğa yönelmeli" Alınan ürünün Türkiye’deki emsalleri ve kalitesinin yüzde 10 daha düşük olduğunu söyleyen Kağba, "Biz, işletmelerimiz, fabrikalarımızın çalışması açısından bu ürünleri ithalattan almak zorunda kalıyoruz. Güneydoğudan, özellikle Batman ilimizde, Diyarbakır’da, Bismil’de, çevre illerde, topraklarımızın yüksek verimi açısından, çiftçilerimiz mısır ekimine son vermesi ve pamuğa yönelmesi ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Pamuk hem tekstil sanayisinde hem gıda sanayisinde hem de kozmetik sanayisinde olabildiğince ihtiyaç duyulan bir üründür” şeklinde konuştu.
Denizli 3 aracın karıştığı feci kazanın görüntüleri ortaya çıktı Denizli’nin Serinhisar ilçesinde iş çıkışı evine dönen tekstilcinin hayatını kaybettiği kazanın güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde karşı şeride geçen aracın diğer araçlarla kafa kafaya çarpıştığı anlar yer aldı. Kaza, Serinhisar ilçesi Yatağan Mahallesi’nde meydana gelmişti. Edinilen bilgilere göre, geçtiğimiz günlerde akşam saatlerinde Serinhisar’da fason tekstil işi ile uğraşan Üzeyir Sözer (53), Acıpayam’ın Kuyucak Mahallesi’ne doğru seyir halindeyken otomobiliyle 3 aracın karıştığı trafik kazası meydana gelmişti. Henüz plakası belirlenemeyen aracın çarpmanın etkisiyle takla atarak ters döndü. Kazayı gören çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine jandarma, itfaiye, sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin müdahalelerin ardından yaralılar ambulans ile hastaneye sevk edilirken Sözer’in ise olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Aynı zamanda hastaneye kaldırılan ve tedavileri süren yaralıların hayati tehlikeleri bulunmadığı öğrenildi. Kaza anından ise güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı. Yol kenarındaki bir güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde seyir halinde olan otomobilin kendi şeridinden çıkarak karşı yönden gelen otomobille kafa kafaya çarpıştığı anlar yer aldı. Kaza ile ilgili soruşturma devam ettiği bildirildi.
Antalya Kepez, personelini afetlere karşı hazırlıyor Kepez Belediyesi, çalışanlarına yönelik afet farkındalık programı düzenledi. Hayatımızın bir gerçeği olan doğal afetlere karşı farkındalık oluşturmak, tehlike ve risklere hazırlıklı olmak için atılacak adımlar konuşuldu. Kepez Belediyesi Afet İşleri Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Daire Başkanlığı işbirliğiyle ‘Afet Farkındalık ve Afetler ile Yaşam’ içerikli sunum gerçekleştirildi. Kepez Belediyesi meclis salonunda düzenlenen afet farkındalık programına, belediye personeli büyük ilgi gösterdi. Sunumda afetlerin, fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, hayat akışını durduran ve kesintiye uğratan, doğa, teknoloji ve insan kaynaklı olaylar olduğu belirtildi. Afetlerin etkilerinin ve zararlarının azaltılmasında toplumların bilgili ve eğitimli olmalarının çok önemli bir yer tuttuğuna değinildi. Bireylerin afet tehlike ve risklerine karşı hazırlıklı olma ve riskleri azaltmak için atılacak en temel adımın afet farkındalığı olduğu aktarıldı. Programda; afet öncesi, sırası ve sonrası yapılması gerekenler, doğru davranış şekilleri, ülkemizde ve ilimizde yaşanabilecek doğal afetler (deprem, sel, heyelan ve yangın), afette altın saatler olarak adlandırılan ilk 72 saatin önemi, deprem sonrası ilk 6 saatte yapılacaklar, afet çantası, birey olarak görev ve sorumluluklar başlıklı konular ele alındı.
Bolu Kuş gribine karşı uzman uyarısı Kuş gribinin yüksek patojenik türünün çiftliğe bulaşması durumunda tüm hayvanların telef olabileceğine dikkat çeken Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "Alınacak tedbirlerle bu hastalığın insan sağlığına olumsuz etkisi olmayacaktır" dedi. Türkiye’de geçtiğimiz haftalarda görülen kuş gribi vakaları, kanatlı hayvan üreticileri arasında paniğe yol açtı. Konunun gündeme gelmesinin ardından Tarım ve Orman Bakanlığı, hastalığın yayılmasını önlemek için her türlü tedbirin alındığını ve salgın olarak nitelendirilebilecek bir durumun söz konusu olmadığını açıkladı. Bolu’da kanatlı hayvan çiftliklerinde üreticilere destek veren Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "tavuk vebası" olarak da bilinen kuş gribinin yüksek patojenik türünün bulaşması halinde hayvanların tamamının telef olabileceğini söyledi. "Ciddi bir ekonomik kayba sebep olur" Kuş gribinin özellikle göçmen kuşlar aracılığıyla yayılma riski taşıdığına dikkat çeken Kocaağa, "Ülkemiz, göçmen kuşların konak yeri ve transfer noktasında. Göçmen kuşlar en büyük bulaşma özelliği taşıyan kuşlardır. Kuş gribi bir salgına neden olur. Göçmen kuşlardan, serbest gezen kuşlara bulaşır. Bulaşıcılığı oldukça yüksek ve viral bir hastalıktır. Gezen tavuklarımıza, kuşlarımıza ve en tehlikelisi de çiftlik hayvanlarımıza ulaşma ihtimali yüksektir. Kuş gribi ciddi ekonomik kayıplara sebep olur" "Bolu, üretimin yaklaşık yüzde 30’unu karşılıyor" Bolu’da 8 bin 233 metrekarelik alanda faaliyet gösteren çiftliklerin, Türkiye genelindeki üretimin yaklaşık yüzde 30’unu karşıladığını belirten Kocaağa, Tarım ve Orman Bakanlığı ile il ve ilçe müdürlüklerinin, muhtemel bir salgının önlenmesi için veteriner hekimlerle koordineli şekilde çalıştığını söyledi. "Kuş gribi vakalarının insan üzerinde olumsuz etki oluşturacağına inanmıyorum" Kocaağa, kuş gribinin insanlara doğrudan bulaşan bir hastalık olmadığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuş gribi, direkt insana bulaşan viral bir hastalık değil. O yüzden gıda güvenliği önemlidir. İlk önce bizim kendi biyogüvenliğimize kişisel olarak önem göstermemiz lazım. Ellerimizi her zaman temiz tutarak, hijyenimize dikkat etmemiz lazım. Biyogüvenlik önlemleri pandemide de aldığımız önlemlere benzer. Bu önlemleri aldığımızda kuş gribi vakalarının insan üzerinde olumsuz etki oluşturacağına inanmıyorum" "Çiftliğin yüzde 100’ünü kaybetme riskimiz var" Hastalığın daha etkili olan türünün çiftliğe bulaşması durumunda hayvanların tamamının kaybedilebileceğini belirten Veteriner Sağlık Teknikeri Tuncer Kocaağa, "Kuş gribinin iki türü vardır. Birincisi yüksek türdür. Bulaştığında hayvanların yüzde 100’ünü kaybedebiliriz. Bir de hafif bulaşıcı şekilde seyreden tür vardır. Çiftliğe, kuş gribinin yüksek türü bulaştığında hayvanların yüzde 100’ünü kaybetme riskimiz vardır. Peki, bu mevsimde böyle bir şey yaşanması mümkün mü? Mümkün tabii. Mevsim kış. Virüsler genellikle nemli ve daha sıcak mevsimleri severler. O yüzden ilerideki günlerde kuş hareketleri anlamında bir kısıtlama olacaktır. Soğuk havalarda kuşlar çok fazla hareket etmez. Bir de hava soğuk olduğu için hastalığın yayılma etkisi de doğal olarak azalma eğilimine gidecektir" dedi.