EKONOMİ
29 Aralık 2025 Pazartesi - 16:41 Hepsiburada 1 Temmuz’da bayrak değişimine hazırlanıyor Hepsiburada, şirket ve CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin arasında planlı bir liderlik geçişi başlatma kararı alındığını duyurdu. Geçişin 1 Temmuz 2026 itibarıyla tamamlanması bekleniyor. Son birkaç yıl boyunca Hepsiburada, finansal disiplini güçlendirmeye ve şirket temellerini sağlamlaştırmaya odaklandı. Şirket ve CEO, bu aşamanın başarıyla tamamlanmasının ardından, liderlik geçişinin önümüzdeki dönemde başlatılması konusunda görüş birliğine vardı. Geçiş, sürekliliğin ve icra momentumunun korunacağı bir çerçevede, sorumlulukların düzenli ve dikkatli bir şekilde devredilmesi sonrasında gerçekleşecek. Lomtadze: "Hepsiburada’nın bir sonraki liderlik dönemi şirket içinden yetişen liderlerle inşa edilecek" Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Mikheil Lomtadze, "Nilhan ile yakın bir şekilde çalıştım ve Hepsiburada’ya katkıları için kendisine teşekkür etmek isterim. Görev süresi boyunca şirket finansal disiplinini güçlendirdi ve uzun vadeli stratejisini hayata geçirme kabiliyetini pekiştirdi. Bu geçişi, süreklilik ve operasyonların kesintisiz devamına odaklanarak birlikte planladık. Ayrıca şunu da önemle belirtmek isterim; Hepsiburada’nın bir sonraki liderlik döneminin şirket içinden yetişen liderlerle inşa edilmesine karar verdik" dedi. Gökçetekin: "Hepsiburada’nın uzun vadeli başarısını desteklemek için şirket ve liderlik ekibiyle yakın çalışmaya devam edeceğim" Nilhan Onal Gökçetekin ise açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Hepsiburada’da ekip olarak inşa ettiklerimizden ve oluşturduğumuz değerle büyük gurur duyuyorum. Şirketimiz bugün güçlü bir iş modeliyle desteklenen sağlam bir finansal yapıya sahip. Devir teslimin sorunsuz ve sorumlu bir şekilde tamamlanması ve Hepsiburada’nın uzun vadeli başarısını desteklemek için şirket ve liderlik ekibiyle yakın çalışmaya devam edeceğim. Geçiş sürecinin tamamlanmasının ardından yeni bir profesyonel yolculuğa adım atacağım." Konuyla ilgili gelişmeler kamuoyu ve paydaşlarla paylaşılacak.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 15:52 MTONET mobil uygulaması üyelerin hizmetine açıldı Marmaris Ticaret Odası (MTO) üyelerinin oda hizmetlerine daha hızlı ve kesintisiz erişimini sağlamak amacıyla mobil oda uygulaması MTONET’i hizmete aldı. Dijital dönüşüm çalışmaları kapsamında hayata geçirilen uygulama ile MTO hizmetleri artık cep telefonları üzerinden 7/24 erişilebilir hale geldi. MTO Yönetim Kurulu Başkanı S. Mutlu Ayhan, mobil uygulamanın üyelerin günlük iş süreçlerini kolaylaştıracağını belirterek, üyelerin zaman ve maliyetten tasarruf etmesini hedeflediklerini söyledi. Ayhan; "Üyelerimizin işlemlerini Odamıza gelmeden hızlıca tamamlayabilmeleri adına hazırladığımız mobil uygulama ile oda hizmetlerini üyelerimizin ceplerine taşıdık" dedi. Tüm uygulama platformlarından ücretsiz olarak indirilebilen uygulamaya, e-Devlet doğrulaması ile güvenli giriş yapılabiliyor. Uygulama üzerinden belge talepleri oluşturulabiliyor, elektronik imzalı belgelere anında erişim sağlanabiliyor. Uygulama kapsamında firma adına işlem yapacak kişiler için işlem yetkisi devri, NACE kodu değişikliği talebi ve firma bilgi güncelleme işlemleri birkaç adımda gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca şirketlere ait kapasite raporları ve iş makineleri görüntülenebiliyor. MTONET üzerinden online vezne hizmeti ile aidat ödemeleri yapılabiliyor ve Ticaret Sicil Gazetesi ve Resmi Gazete’ye mobil erişim sağlanabiliyor. Oda tarafından yapılan duyuru ve haberler ise bildirimler aracılığıyla üyelere anlık olarak iletiliyor. "Dijital hizmetlerimizi sürekli geliştireceğiz" Mobil uygulamanın sunduğu imkanlara da değinen Başkan Ayhan, üyelerin faaliyet belgesi, oda kayıt belgesi, ihale durum belgesi, ortaklık teyit belgesi ve Medos belgeleri gibi evraklara hızlıca ulaşabileceğini belirtti. Borç sorgulama ve ödeme işlemlerinin de uygulama üzerinden kolaylıkla yapılabileceğini ifade eden Ayhan, sektörel harita ve NACE kodlarına dayalı sanal işletme rehberi sayesinde bölgedeki firmalara ilişkin bilgilere erişim sağlanacağını söyledi. Ayhan, mobil uygulamanın yalnızca oda hizmetlerine erişimi kolaylaştırmakla kalmayıp, üyeler arasındaki iletişimi ve ticari iş birliklerini de güçlendirmeyi hedeflediğini vurgulayarak tüm MTO üyelerini MTONET mobil uygulamasını indirmeye davet etti.
Palandöken: "Yılbaşı öncesi sahte içkiye dikkat"
06 Aralık 2025 Cumartesi - 09:17 Palandöken: "Yılbaşı öncesi sahte içkiye dikkat" Yılbaşı öncesi alkole olan ilginin artmasıyla kaçak alkol üreticilerinin iştahının arttığına dikkati çeken TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Bilindiği üzere yılbaşına sayılı günler kaldı. Alkol ve diğer alkollü içkilerle ilgili kaçak üretim her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz yıldan bu yana, yıl henüz bitmeden her yıl yaklaşık 500 kişi hayatını kaybediyor. Ayrıca 40 milyar TL’yi aşan bir vergi kaybı söz konusu" dedi. Sahte içkiye karşı yapılan denetimlerin azımsanmayacağını ancak yılbaşı nedeniyle daha da artırılması gerektiğini belirten Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Denetimler arttıkça yakalanma oranları da yükseliyor ancak tüm üretim noktalarını tespit etmek kolluk kuvvetleri için kolay olmuyor. Bu nedenle vatandaşlarımızın ihbar hatlarını kullanması ve cezaların artırılarak bu işi yapanların caydırılması büyük önem taşıyor. Aksi hâlde etil alkole ulaşmak kolaylaşıyor. İnternet üzerinden, işi olmadığı hâlde bu maddeleri temin edenlerin sayısı artıyor. Alkol fiyatlarının yükselmesi de kaçak ve evde üretimi tetikliyor. Bu da sakatlanma ve ölüm vakalarında artışa yol açıyor. Bu yüzden vatandaşları sürekli uyarıyoruz. Bandrolü olmayan, gerekli belgeleri bulunmayan kişiler tarafından üretilen içkilerin nasıl yapıldığını kamuoyuyla paylaşıyoruz. Denetimler artınca biraz gerileme görülse de daha etkili kontroller yapılmalı. Satış noktalarındaki bandrol ve ruhsat denetimleri eksiksiz uygulanmalı. Tekel döneminde kolluk kuvvetleri ve Tekel personeli birlikte denetim yapar, meslek odalarındaki belgelerle adreslere kolayca ulaşılırdı. Özel sektöre geçişten sonra bu süreç zorlaştı" şeklinde konuştu. "Caydırıcı cezalar olmadığı sürece sorunun çözülmesi zor" Sahteciliğe karşı yaptırımların kaçınılmaz olduğunu söyleyen Palandöken, devletimizin bu konunun üzerine kararlılıkla gitmesi şart. Sadece Ankara ve İstanbul’da yılın ilk yarısında 300’e yakın kişi hayatını kaybetti. Aileler, bu ürünlere kolay ulaşılmasından ve evde yapılabilir olmasından dolayı endişeli. Bu nedenle otokontrolü hep birlikte sağlamalı, açık satış yapılan yerlerde denetimlere destek vermeliyiz. Kaçak alkol insanları öldürüyor veya sakat bırakıyor. "Keyif yapayım" derken hayatı riske atmanın hiçbir anlamı yok. Devletimizin bir an önce gerekli önlemleri alması gerekiyor. Üstelik alkolle tanışma yaşı da düşüyor. Bu nedenle çocuklarımıza ve yaşlılarımıza çok dikkat etmeliyiz. Alkol bağımlılıkları kazalara, can kayıplarına ve ailelerin dağılmasına sebep oluyor. Bu gözü dönmüşlerle öyle mücadele edilmeli, öyle caydırıcı cezalar verilmeli ki bir daha üretmeye cesaret edemesinler" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Pandemi sonrası dünya ekonomisinden 2 kat fazla büyüdük"
05 Aralık 2025 Cuma - 18:24 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Pandemi sonrası dünya ekonomisinden 2 kat fazla büyüdük" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dünyanın 2003-2024 döneminde yaklaşık yüzde 3,5 oranında büyüdüğünü, Türkiye ekonomisinin ise yıllık ortalama 5,4 büyüme kaydettiğini ifade ederek, "Pandemi öncesini 100 kabul ederseniz, dünya ekonomisi son 4-5 yılda 115’e yükselmiş. Yani pandemi öncesi 100 ise dünya ekonomisi bugün 115 olmuş durumda. Türkiye ekonomisi ne olmuş aynı dönemde? 100 iken 130 olmuş. Dünyadaki performansın aşağı yukarı iki katını gerçekleştirmişiz" dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları ile Deniz Ticaret Odaları Müşterek Konsey Toplantısı yapıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve TOBB konsey üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda reel sektör ve iş dünyasına ilişkin sorunlar ele alındı. "Dünyadaki küresel ekonomideki bu yeni normali çok iyi görüp analiz etmemiz lazım" Programda açılış konuşması gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, makroekonomik politikaların şekillendirilmesinde ve sektörel çalışmalarda ortak akılla hareket etmeye büyük önem verdiklerini kaydetti. OVP’yi şekillendirirken ve sektörel politikaları belirlerken reel sektörün fikirlerine kulak verdiklerini belirten Yılmaz, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat politikalarında, reel sektörün öncü bir rol oynadığına dikkati çekti. Yılmaz, dünya ekonomisinde pandemi sonrası yeni şartların geliştiğini ifade ederek, "Ülkeler korumacı politikalarla ön plana çıkıyorlar. ABD başta olmak üzere birçok ülkenin artık korumacı bir yaklaşım sergilediği bir dönemdeyiz. Diğer taraftan, dijital alanda yapay zeka başta olmak üzere büyük bir teknolojik dönüşümün yaşandığı bir dönemdeyiz. Dünyanın bu yeni şartlarını okumadan, görmeden, analiz etmeden atacağımız hiçbir adım anlamlı olmayacaktır, gerçekçi olmayacaktır. Yeni normali görmemiz lazım. Dünyadaki küresel ekonomideki bu yeni normali çok iyi görüp analiz etmemiz lazım" açıklamasında bulundu. "Pandemi sonrası dünya ekonomisinden 2 kat fazla büyüdük" Türkiye ekonomisinin büyümesine ilişkin konuşan Yılmaz, dünyanın 2003-2024 döneminde yaklaşık yüzde 3,5 oranında büyüdüğünü, buna karşılık Türkiye ekonomisinin ise yıllık ortalama 5,4 büyüme kaydettiğini ifade etti. Yılmaz, "Pandemi öncesini 100 kabul ederseniz, dünya ekonomisi son 4-5 yılda 115’e yükselmiş. Yani pandemi öncesi 100 ise dünya ekonomisi bugün 115 olmuş durumda. Türkiye ekonomisi ne olmuş aynı dönemde? 100 iken 130 olmuş. Dünyadaki performansın aşağı yukarı iki katını gerçekleştirmişiz. Bu sorunlarımız olmadığı anlamına elbette gelmiyor. Tabii ki dünyanın her yerinde sorun var. Dünyanın her ülkesinde sorun var. Bizde de sorunlar var. Elbette bu sorunların üzerine gideceğiz. Ama ülkemizin kamusuyla özel sektörüyle gösterdiği performansı da görmemiz lazım. Dünyanın iki katı kadar son 5 yılda büyüme kaydettiysek, ekonomimizi dirençli bir şekilde tutabildiysek, bunun da önemini hepimizin görmesi lazım" ifadelerinde bulundu. "İMF’nin tahminlerinin gerçekleşmesi halinde bu yıl sonu 16’ıncı büyük ekonomi haline geliyoruz" Türkiye ekonomisinin dünyadaki sıralamasına ilişkin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Eski liberal, küresel düzenin olmadığı, pandeminin, diğer jeopolitik gelişmelerin yaşandığı bir dönemde gösterdiğimiz ekonomik performans hiç de küçümsenecek bir performans değil. Bu performansla birlikte 2002 yılında dünyada büyüklük olarak, 21’inci sırada olan ekonomik büyüklüğümüz 2025’te, 2024’te 17’inci sıradayız ekonomik büyüklük olarak nominal dolar bazında. İMF’nin tahminlerinin gerçekleşmesi halinde bu yılın sonu itibariyle 16’ıncı büyük ekonomi haline geliyoruz. Türkiye dünyada satın alma gücü paritesinde ise geçen yıl 12’inci sıradaydı. Yine İMF tahminleri gerçekleşirse küresel ekonomiye ilişkin 11’inci büyük ekonomi konumunda olacağız. Toplam ekonomik büyüklüğümüz 2002 yılında 238 milyar dolarken, bu yıl son açıklanan TÜİK’in 3’üncü çeyrek rakamlarından da gördük ki ekonomimiz nominal dolar bazında 1,5 trilyon doları ilk defa geçti" dedi. "Kişi başına düşen milli geliri bu yıl 17 bin doların üzerinde bir rakamla kapatacağız" Bu kapsamda Türkiye’de kişi başına düşen milli gelire ilişkin de konuşan Yılmaz, "Bu önemli bir performans ve kişi başına gelirimizin de bu yıl 17 bin doları aşmasını bekliyoruz. 2002 yılında bu rakam 3 bin 600 dolar civarındaydı. Bu yıl inşallah 17 bin doların üzerinde bir rakamla kapatacağız. Dünya Bankası’nın bir sınıflandırması var" dedi. "Türkiye dünyada uluslararası sermayenin daraldığı bir dönemde sermaye cezbedebilen ülkelerden biri" Yılmaz, doğrudan yatırımların önemine de dikkati çekerek, "Son rakamlara baktığımız zaman 2025 yılının ilk 9 ayında uluslararası doğrudan yatırım girişleri bir önceki dönemin aynı zaman dilimindeki rakama göre yüzde 45,5 artmış durumda ve 11,4 milyar dolara ulaşmış durumda. Yıllıklandırılmış tutarda burada 15,3 milyar dolar. Bu da çok sevindirici. Türkiye dünyada uluslararası sermayenin daraldığı olduğu bir dönemde sermaye cezbedebilen doğrudan yatırım cezbedebilen ülkelerden biri. Bu noktada Ankara’nın da önümüzdeki dönem Google ile Turkcell işbirliği ile gerçekleştirilecek ve toplamda 3 milyar doları bulan yatırıma ev sahipliği yapması da yine sevindirici bir gelişme. Onun da altını tekrar çizmek istiyorum" ifadelerine kullandı. "Milletimizin yastık altı rezervini sisteme dahil edip gösterebilsek Türkiye’nin risklilik göstergeleri çok daha aşağıya inecek" Bir taraftan büyümenin devam etiğine, diğer taraftan ise finansal göstergelerinde iyileştiğine dikkati çeken Yılmaz, "Bankacılık sektörümüzün sermaye yeterlilik oranları oldukça iyi bir noktada. Kanuni hadlerin çok üstünde. Merkez Bankamızın rezervi 28 Kasım itibariyle 183,2 milyar dolar. Ben hep söylüyorum bir de bizim milletin rezervi var. Onu finansal olarak gösteremiyoruz ama altın ve yastık altı döviz başta olmak üzere bir de milletimizin bir rezervi var sisteme tam girmeyen. Onu keşke sisteme dahil edip gösterebilsek Türkiye’nin risklilik göstergeleri çok daha aşağıya inecek aslında. Merkez Bankamızın rezervi milletimizin rezervi çok daha yüksek tabii. Özellikle bu altın ithalatından bunu görüyoruz. Dış ticaret dengemizde çok ciddi anlamda bir altın ithalatı var. O da ülkemizin sonuçta milletimizin bir rezervi varlığı olarak bize güç veriyor" şeklinde konuştu. "Enflasyon beklentisinde reel sektör ve hane halklarında bir düşüş olsa da hala tam istediğimiz noktada değiliz" Yılmaz, ekonomi yönetiminde en önemli unsurlardan birinin dezenflasyon süreci olduğunu söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti: "Enflasyonu düşürmek programımızın omurgası, ana temel unsuru. Burada da ciddi anlamda bir mesafe aldığımızı söyleyebilirim. 2024 yılı Mayıs ayında zirveye ulaşmıştı, yüzde 75,5 ile. O tarihten bugüne 44 puanı aşan bir düşüş gerçekleşti. Enflasyon düştü derken fiyatlardaki düşüşü değil, orandaki düşüşü elbette kastediyoruz. Oranda 44 puandan fazla bir düşüş söz konusu. Son açıklanan rakamla enflasyon oranımız yüzde 31,07 seviyesine kadar indi. Yalnız burada bir noktanın altını çizmem lazım. Piyasadaki aktörlerin beklentileri oldukça iyileşti ve bizim hedeflerimize oldukça yakın. Ancak reel sektör ve hane halklarında bir düşüş olsa da geçmişe göre hala tam istediğimiz noktada olduğumuzu söyleyemem. Şimdi bakın enflasyon yüzde 31’e düşmüş gerçekleşen enflasyon. Ama reel sektörümüze soruyoruz bir yıl sonra enflasyon ne olacak diye yüzde 35 gibi bir şey çıkıyor. Şimdi bunu biz tabii aşağıya çekmek durumundayız. Niye önemli bu? Çünkü bu bir sarmal değerli arkadaşlar. Beklentileri iyileştireceksiniz ki piyasadaki fiyatlamalar ona göre oluşsun, enflasyonda daha fazla gerilesin." "ENAG’ın uluslararası bir geçerliliği yok" Enflasyondaki beklentilerin yüksek olmasının bir nedeninin ise sosyal medyadaki algılar olduğunu söyleyen Yılmaz, "Tüm dünyada maalesef böyle bir eğilim var. Sosyal medyada hiçbir temeli dayanağı olmayan, hiçbir bilimsel geçerliliği olmayan birçok iddianın algı oluşturabildiğini görüyoruz. Bunlardan bir tanesi işte istatistik hazırladığını iddia eden ENAG diye bir yapı var mesela. Hakikaten bu konu üzerinde durmamız gereken bir şey. Ona benzer başka şeyler de var. Metodolojisi sağlam değil. Uluslararası hiçbir geçerliliği yok. Hangi datalara baktığı belli değil, şeffaflığı yok. 3-5 kişilik bir grup bir takım internet ortamında bir şeyler toplayıp topluma bir algı pompalıyor. Ve maalesef ideolojik sebeplerle demek zorundayım. Çünkü bilimsel olarak bunu izah etmek mümkün değil. Bir takım kesimlerde ideolojik nedenlerle bu rakamlar sanki gerçeği yansıtıyormuş gibi toplumda bir algı oluşturuyorlar. Buna karşı da bilim insanları başta olmak üzere hepimizin çok daha uyanık olması lazım. Ekonomimiz üzerinde, milletimizin geleceği üzerinde algılar kullanılarak bir takım operasyonlar yapılmasına da müsaade etmememiz lazım" diye konuştu. Yılmaz, sosyal adalet açısından da çok önemli enflasyonu düşürmenin çok önemli olduğunun altını çizerek, enflasyonun düştüğü bir ortamda sosyal dengelerin de iyileştiğini vurguladı. "Tarım alanında kullanılmak üzere bütçeden 940 milyar kaynak ayrıldı" Tarımda bütçeden sene 940 milyara yakın kaynak ayrıldığının bilgisini veren Yılmaz, "Bunun bir kısmı doğrudan destek, bir kısmı kredi subvansiyonu, bir kısmı sulama yatırımı, bir kısmı vergisel olarak vazgeçtiğimiz rakamlar. Ama topladığımızda 940 milyara yakın bir kaynağı tarım sektörümüze ayırmış durumdayız. Sulamaları yatırımlarda önceliklendirmiş durumdayız. Önümüzdeki dönem su meselesi konusunda daha özel çalışmalar, hazırlıklar da yapıyoruz. Tarımsal destekleme sistemimizi tamamen su ile ilgili konularla yeniden şekillendirmiş durumdayız. Gelecek yıldan itibaren bunun etkilerini hep birlikte göreceğiz. Dolayısıyla gıda konusunu yine önemli görüyoruz" açıklamasında bulundu. Program, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti.
Bölgesel Dijital Dönüşüm Strateji Geliştirme Çalıştayı GSOMEM’de gerçekleştirildi
05 Aralık 2025 Cuma - 17:44 Bölgesel Dijital Dönüşüm Strateji Geliştirme Çalıştayı GSOMEM’de gerçekleştirildi EDIH Anadolu Projesi kapsamında düzenlenen, "Bölgesel Dijital Dönüşüm Strateji Geliştirme Çalıştayı" Gaziantep Sanayi Odası Mesleki Eğitim Merkezi’nde (GSOMEM) gerçekleştirildi. Gaziantep başta olmak üzere bölge illerinin dijital dönüşüm yol haritalarına katkı sunacak başlıkların ele alındığı çalıştaya; Gaziantep Mesleki Yeterlilik Sınav ve Belgelendirme ve Danışmanlık A.Ş. (GASBEM) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Hakan Yusufoğlu, Gaziantep Sanayi Odası Genel Sekreteri Yusuf İzzettin İymen, Adana Sanayi Odası (ADASO) Genel Sekreteri Veli Oğuz, Dr. Öğretim Üyesi Altan Özkil, kurum ve kuruluşların yetkilileri ile firma temsilcileri katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren GASBEM Yönetim Kurulu Üyesi Murat Hakan Yusufoğlu çalıştayın bölge sanayisi adına önemli bir adım olduğunu belirterek, ‘’Gaziantep olarak bu güçlü projenin parçası olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Şehrimiz özellikle yapay zekâ ve IoT uygulamalarında diğer bölgelere göre daha ileride yer almaktadır. Doğru stratejilerle bu potansiyeli çok daha yukarı taşıyabiliriz. Ancak dijitalleşmeyle birlikte artan siber güvenlik risklerini de göz ardı etmeden işletmelerimizi yönlendirmeliyiz" dedi. Çalıştayın Gaziantep’in tekstil, gıda, metal ve makine sektörleri için uygulanabilir ve etkisi yüksek dijital dönüşüm stratejileri oluşturulmasına katkı sağlayacağının altını çizen ve projeye destek veren tüm paydaşlara teşekkür eden Yusufoğlu, "Gaziantep sanayisi değişime en hızlı uyum sağlayan, yenilikçi ve üretken yapısıyla yine öncülüğünü sürdürecektir. Bu anlamda çalıştayımızın bölgeye hayırlı olmasını diliyorum’’ şeklinde konuştu. Dr. Öğretim Üyesi Altan Özkil de çalıştayda yaptığı değerlendirmede EDIH Anadolu Projesi’nin firmaların rekabet gücünü artırmayı amaçlayan kapsamlı bir girişim olduğunu söyleyerek, "Adana’dan Gaziantep’e kadar uzanan geniş bölgede işletmelerimizin yapay zekâ, siber güvenlik, IoT ve ileri dijital teknolojilerle güçlendirilmesini hedefliyoruz. Gaziantep’te yaptığımız bu çalıştay, saha keşiflerinin stratejik adımlara dönüştürülmesi açısından kritik öneme sahip" diye konuştu. Toplantının sonunda, katılımcıların sektör bazlı oturumlarda dijitalleşme ihtiyaçlarını, öncelikleri, çözümleri ve soru-cevap kısmının ardından çalıştay sona erdi.
Oba Makarna’ya Turquality’den "En Çok Ülkeye İhracat Yapan Turquality Şampiyonu" Ödülü
05 Aralık 2025 Cuma - 17:42 Oba Makarna’ya Turquality’den "En Çok Ülkeye İhracat Yapan Turquality Şampiyonu" Ödülü Türkiye’nin makarna üreticilerinden Oba Makarna, Turquality Ödülleri kapsamında "En Çok Ülkeye İhracat Yapan Turquality Şampiyonu" ödülüne layık görüldü. Ödül, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ev sahipliğinde düzenlenen Turquality Vizyon Buluşması ve Markalaşma Konferansı’nda takdim edildi. Turquality, Türkiye markalarının uluslararası pazarlarda sürdürülebilir büyümesini, kurumsal altyapılarının güçlendirilmesini ve global marka dönüşüm süreçlerinin desteklenmesini amaçlayan dünyadaki ilk ve tek devlet destekli markalaşma programı olarak öne çıkıyor. Oba Makarna ise 2023 yılında makarna sektöründe Turquality Marka Destek Programı’na dahil olan ilk marka olarak programdaki yolculuğuna güçlü bir başlangıç yaptı ve global marka görünürlüğünü artırmayı sürdürüyor. Türkiye’nin markalaşma vizyonuna yön verme amacıyla bu yıl ilk kez düzenlenen Turquality Vizyon Buluşması ve Markalaşma Konferansı; Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Tüm Turquality ve Döviz Kazandırıcı Faaliyetler Derneği Başkanı Kürşad Tüzmen’in katılımıyla gerçekleşti. Organizasyonda Oba Makarna, "En Çok Ülkeye İhracat Yapan Turquality Şampiyonu" ödülünün sahibi oldu. İhracat başarısı bir kez daha tescillendi Türk makarnasını dünya sofralarına taşıyan Oba Makarna, ihracattaki başarısını farklı platformlarda da kanıtlıyor. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu’nun (OSBÜK) değerlendirmesinde de "En Çok İhracat Yapan Firma" seçilen Oba Makarna, 100’ün üzerinde ülkeye yaptığı ihracatla sektörün küresel konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Turquality kapsamında kazanılan bu ödül, markanın uluslararası başarı yolculuğunda önemli bir kilometre taşı niteliği taşıyor. "Turquality programı, marka yolculuğumuzu güçlendiren önemli bir rehber oldu" Ödüle ilişkin değerlendirmede bulunan Oba Makarna Yönetim Kurulu Üyesi İpek Cıncıkcı, "Turquality kapsamında ‘En Çok Ülkeye İhracat Yapan Turquality Şampiyonu’ ödülüne layık görülmek bizim için büyük bir gurur kaynağı. Bu başarı, Türkiye’nin üretim gücünü ve markalaşma vizyonunu uluslararası pazarlara taşıma konusundaki kararlılığımızın önemli bir göstergesidir" dedi. Cıncıkcı, "2023 yılında programa dahil olan ilk makarna markası olarak Turquality; stratejik yönetimden marka konumlandırmaya, operasyonel yetkinliklerimizin geliştirilmesinden global pazarlarda marka bilinirliğimizin artırılmasına kadar bize çok değerli bir farkındalık kazandırdı. Programın sağladığı sistematik yaklaşım, markamızın uluslararası büyüme yolculuğuna güçlü bir ivme katıyor. Hedefimiz, Türk makarna sektörünün dünya pazarındaki liderliğini daha da ileri taşımak" diye konuştu.
Başkan Güngör, başkan Hisarcıklıoğlu’na dosya sundu
05 Aralık 2025 Cuma - 16:26 Başkan Güngör, başkan Hisarcıklıoğlu’na dosya sundu MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nu makamında ziyaret ederek üyelerden gelen talep ve sorunları içeren dosya sundu. Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nu makamında ziyaret ederek Manavgat iş dünyasının taleplerini içeren kapsamlı dosyayı takdim etti. Gerçekleştirilen görüşmede Manavgat ekonomisinin mevcut durumu, sektörlerde yaşanan güncel gelişmeler, işletmelerin karşı karşıya kaldığı finansal sıkıntılar ile MATSO tarafından hazırlanan çözüm önerileri detaylı şekilde ele alındı. Başkan Güngör, Manavgat iş dünyasının sahadaki taleplerini doğrudan TOBB nezdinde dile getirdi. MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, özellikle küresel ekonomik yavaşlama, artan girdi maliyetleri, piyasalardaki fiyat dengesizliklerinin işletmelerin gelir–gider dengelerini bozduğunu, bunun da sektördeki hizmet kapasitesini olumsuz etkilediğini ifade etti. Turizm sektöründeki son gelişmelere de dikkat çeken GÜNGÖR, 2025 sezonunda turizm gelirlerinin öngörülen seviyenin altında seyretmesinin Manavgat ekonomisinin temel taşı olan turizm sektöründeki işletmelerin ayakta kalabilmesi ve istihdamın korunabilmesi için destek mekanizmalarına olan ihtiyacın arttığını vurguladı. Manavgat iş dünyası turizm gelirlerindeki düşüş nedeniyle destek talep ediyor Oda tarafından hazırlanan talep dosyasını TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’na sunan Başkan Güngör, yaptığı değerlendirmede, "2025 yılı turizm gelirlerinin beklentilerin altında seyretmesi, şehir ekonomisinin temel dinamiğini oluşturan işletmelerimizi ciddi şekilde zorlamaktadır. Bu sürecin en az hasarla atlatılabilmesi için destek ihtiyacı her zamankinden daha fazla hissedilmektedir. MATSO olarak bizlere her şartta güçlü destek sağlayan ve Manavgat iş dünyasının taleplerine daima yakın ilgi gösteren Başkanımıza, Manavgat İş Dünyası adına teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum" ifadelerini kullandı.
Tokat’ta halk ekmek büfe sayısı 11’e çıktı
05 Aralık 2025 Cuma - 16:24 Tokat’ta halk ekmek büfe sayısı 11’e çıktı Tokat Belediyesi, Halk Ekmek büfe sayısını 6’dan 11’e çıkararak uygun fiyatlı ekmeğe erişimi şehir genelinde daha da kolaylaştırdı. Tokat Belediyesi, ekonomik ekmeğe erişimi kolaylaştırmak amacıyla yürüttüğü Halk Ekmek hizmetini şehir geneline yaymaya devam ediyor. Vatandaşlardan gelen yoğun talep doğrultusunda mevcut büfeler yenilenirken, 5 ayrı mahallede yeni büfeler hizmete alındı. Mevcut 6 büfeye ek olarak yapılan çalışmalarla Halk Ekmek büfe sayı 11’e yükseltildi. Mevcut halk ekmek büfeleri daha modern hale getirildi Tokat Belediyesi ekipleri daha önce kullanılan küçük halk ekmek büfelerini ise vatandaşların daha rahat hizmet alabileceği büyük, modern ve kullanışlı yeni büfelerle değiştirdi. Yeni noktalarda Halk Ekmek hizmeti başlıyor Tokat Belediyesi, nüfusun yoğun olduğu bölgelerde yeni büfelerin kurulumunu tamamladı. Doğukent Mahallesi 2. Etap TOKİ Konutları bölgesinde, Esentepe Mahallesi Atatürk Caddesi’nde, Yeşilırmak Mahallesi Çağgölü Caddesi’nde, Karşıyaka Mahallesi Geksi Caddesi’nde ve Büyükbeybağı Mahallesi Sermet Doğan Koç Parkı bölgesine yeni büfelerin montajında ise sona gelindi. Bu yeni noktalarla birlikte Halk Ekmek büfe sayısı 11’e yükseltildi. Başkan Yazıcıoğlu: "Halk Ekmek, sosyal dayanışmanın güçlü bir parçasıdır" Halk Ekmek hizmetinin sosyal belediyeciliğin önemli adımlarından biri olduğunu vurgulayan Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, "Hemşehrilerimizin temel gıda ihtiyacına uygun fiyatlarla ulaşabilmesi bizim için büyük önem taşıyor. Göreve geldiğimizde 6 noktada sunduğumuz Halk Ekmek hizmetini yaptığımız çalışmalarla 11 noktaya çıkardık. Halk Ekmek Fabrikamızda ürettiğimiz ekmeği bugün çok daha geniş bir kesime ulaştırmış olacağız. Sosyal dayanışmayı güçlendirdiğimiz ve üretken belediyeciliği sahada hissettirdiğimiz çalışmalarımıza, Tokat’ımızın her mahallesine değer katacak projeler üretmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Yeni Halk Ekmek büfelerimizin mahallelerimize, Tokat’ımıza hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "İş dünyası olarak her şartta üretmeye, istihdam sağlamaya, ihracat yapmaya kararlıyız"
05 Aralık 2025 Cuma - 16:21 TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "İş dünyası olarak her şartta üretmeye, istihdam sağlamaya, ihracat yapmaya kararlıyız" Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Biz iş dünyası olarak her şartta üretmeye, istihdam sağlamaya, ihracat yapmaya kararlıyız" dedi. TOBB tarafından Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları ile Deniz Ticaret Odaları Müşterek Konsey Toplantısı yapıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve TOBB Konsey üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda reel sektör ve iş dünyasına ilişkin sorunlar ele alındı. Toplantıda konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonomide zor bir süreçten geçildiğini aktararak, "Dünyada ticaret savaşları ve korumacılık yayılıyor. Küresel büyüme ve ticaret, eski ivmesini kaybediyor. Ülkemiz ekonomisi de tüm bu gelişmelerden olumsuz etkileniyor. Ama bizler enseyi karartmıyor, mücadeleden vazgeçmiyoruz. Biz iş dünyası olarak her şartta üretmeye, istihdam sağlamaya, ihracat yapmaya kararlıyız. Bugünkü gibi devletimizi hep yanımızda görmeyi arzu ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki özel sektör güçlü olursa, Türkiye güçlü olur" diye konuştu. "KOBİ’lere pozitif ayrımcılık sağlamalıyız" Firmalara ve sektörlere ziyaretler düzenlediğini belirten Hisarcıklıoğlu, en büyük sıkıntının krediye erişim olduğunu anlattı. Hisarcıklıoğlu, "Hem kredi büyümesine getirilen kısıtlamalar ve hem de yüksek faiz oranları, özellikle KOBİ’lerimizin ayağına pranga oluyor. Piyasada ödemeler aksıyor, alışveriş azalıyor, neticede ekonominin büyümesi yavaşlıyor. Bu sıkıntıları aşmak üzere KOBİ’lere pozitif ayrımcılık sağlamalıyız. Aylık kredi büyüme sınırı dışında tutmalıyız. KOBİ kredi hacmini reel olarak büyütecek adımlar atmalıyız. KOBİ dediğimiz işletmeler, istihdamın dörtte üçünü, toplam özel sektör satış hacminin yarısını ve ihracatın yüzde 40’ını sırtlıyor. Dolayısıyla burada atılacak her olumlu adım, zincirleme biçimde tüm ekonomiye nefes aldıracaktır" dedi. "Emek yoğun sektörlere ek destekler sağlanmalı" İhracat için de desteklerin artırılması gerektiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, "İhracata muhakkak yeni ve proaktif destekler getirmeliyiz. Özellikle de emek yoğun sektörlere öncelik vermeliyiz. Başta tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya olmak üzere emek yoğun sektörlere ek destekler sağlanmalı. Pandemi döneminde olduğu gibi işletmelerimizin mevcut istihdamlarını koruyabilmeleri için kısa çalışma ödeneği devreye alınıp, aktif şekilde kullanılmalı" ifadelerini kullandı. "Yaklaşık 60 bin KOBİ’mize, 80 milyar lira kefalet temin ederek, düşük faizli krediye ulaşmalarını sağladık" Hisarcıklıoğlu, nefes kredilerinin yeniden başlatıldığını hatırlatarak, "Kredi Garanti Fonu (KGF), bu kefaletleri tamamen kendi özkaynaklarından üreterek verdi. Böylece yaklaşık 60 bin KOBİ’mize 80 milyar lira kefalet temin ederek, onların uygun koşullarda ve düşük faizli krediye ulaşmalarını sağladık. Hükümetimizin sağladığı desteklerin boşa gitmediğini de memnuniyetle vurgulamak istiyorum" açıklamasında bulundu. "Tarımsal üretimdeki gelişmeler kaygı verici boyuta ulaştı" Hisarcıklıoğlu, tarımsal üretimdeki gelişmelerin kaygı verici boyuta ulaştığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: "Son olarak bir konuya özellikle dikkat çekmek isterim. Tarımsal üretimdeki gelişmeler kaygı verici boyuta ulaştı. Bu durum sadece bu seneye özgü değil. Son 5 senenin 4’ünde aynısını yaşadık. Yani giderek büyüyen ve yapısal hale gelen bir sorun var. Bir tarafta iklim değişikliği, kuraklık ve su sıkıntısı, diğer tarafta kırsal nüfusun azalması ve elbette üretim ve lojistik maliyetlerindeki artışlar. Tüm bunlar gıda enflasyonu, hayat pahalılığı, sanayi ve ihracatta yüksek girdi maliyeti demek. Bu alanlarda çözümler aramalı, tarımı tekrar nasıl cazip hale getirebileceğimizi tartışmalıyız. Tarımda ve sanayide su verimliliğini ön planda tutmalı, tarımsal üretim desenimizi buna uygun şekilde yeniden düzenlemeliyiz." Program, Hisarcıklıoğlu’nun konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın konuşmasıyla devam etti.
İliç’te tüm siyasi partilerin ve muhtarların ortak talebi: Çöpler Altın Madeni açılsın
05 Aralık 2025 Cuma - 15:50 İliç’te tüm siyasi partilerin ve muhtarların ortak talebi: Çöpler Altın Madeni açılsın Erzincan’ın İliç ilçesinde faaliyet gösteren Çöpler Altın Madeni’nin 22 aydır kapalı kalmasının ilçe yaşamındaki olumsuz etkisi katlanarak devam ediyor. İliç’te her partiden siyasi temsilci ortak bir basın açıklaması düzenleyerek ilçenin eski refahına kavuşması için madenin yeniden açılmasını talep etti. Çöpler Altın Madeni’nin 22 aydır kapalı olması nedeniyle, İliç ve çevre köylerde derinleşen işsizlik, gelir kaybı, göç, esnafın çöküşü ve sosyal yapının bozulması karşısında artık sürdürülebilir bir yaşam kalmadı. Siyasi parti temsilcilerinden köy muhtarlarına kadar herkes, madenin ilçenin ekonomik omurgası olduğunu, belirsizliğin toplumda psikolojik ve sosyoekonomik tahribata yol açtığını açıkladı. İliç’te herkesin ortak talebi, güvenlik ve çevresel şartlar eksiksiz sağlanmak kaydıyla madenin bir an önce yeniden açılması, halkın sesinin duyulması, mağduriyetlerin giderilmesi ve ilçenin yeniden ekonomik canlılığa kavuşması. Öte yandan şirket, gerekli tüm tedbirleri aldığını, artık kapalı devre üretimle çevre ve insan sağlığı konusunda en risksiz yöntem olan sülfit tesisi ile üretime hazır olduğunu açıklamıştı. Basın açıklamasında konuşan İliç Belediye Başkanı Mehmet Elçi, madenin kapalı kaldığı her gün yalnızca İliç’in değil, Erzincan’ın, bölge illerinin ve hatta Türkiye ekonomisinin büyük kayıplar yaşadığını söyledi. Sadece makinelerin susmadığını dile getiren Elçi, "Esnafın dükkânı sessizleşti, ocaklarda tencereler kaynamaz oldu. Esnaf iş hacmini yüzde 70 oranında kaybetti. İliç’te alternatif bir ekonomik çark yok. Nasıl ki Ege’de, Akdeniz’de turizmle; İç Anadolu’da tarımla geçim sağlanıyorsa İliç halkı da madencilik ile geçimini sağlıyor. Bu bir tercih değil, bu coğrafyanın bize sunduğu doğal bir gerçek. Bu ilçenin yeniden ayağa kalkmasını istiyorsak, esnafımızın nefes almasını istiyorsak ve en önemlisi ailelerimizin huzuru bozulmasın, gençlerimiz göç etmek zorunda kalmasın istiyorsak çevreyi ve insanı merkeze alan madencilik anlayışı ile İliç madeni yeniden açılmalı, bacası yeniden tütmelidir. Mağduriyetimiz noktasında devletimize ve hükümetimize güvenimiz tamdır" diye konuştu. "Madenin açılmasının önünde engel kalmadı" AK Parti İlçe Başkanı Ahmet Yılmaz ise Çöpler Altın Madeni’nin önce insan, sonra çevre ve ardından güvenli madencilik ilkeleri çerçevesinde, gerekli şartlar sağlandığında ülke ekonomisine yeniden kazandırılmasının önemine değindi. Yılmaz, madenin yeniden faaliyete geçmesi yönünde görüşmelerin aralıksız sürdüğünü de belirtti. Kazadan sonra maden sahasının kapanmasıyla birlikte ilçede ekonomik daralma yaşandığını bildiren Yılmaz, yapılan çalışmalar ve hazırlanan raporlar sonucunda gerekli bütün tedbirlerin alındığını, madenin yeniden açılmasının önünde bir engel kalmadığını aktardı. "Bu belirsizlik bir netliğe kavuşmalı" CHP İlçe Başkanı Gökmen Yıldırım da ilçede yaşayan herkesin Çöpler Altın Madeni’ndeki olaydan etkilenerek manevi ve ardından ekonomik olarak zor günler yaşadığını söyledi. İliç’te madenciliğin uzun süre durmasının her yaştan bireyi olumsuz etkilediğini belirten Yıldırım, CHP olarak madencilik faaliyetinin devam etmesinde insan sağlığı, iş güvenliği ve çevre bütünlüğünü öncelik olarak ele aldıklarını ifade etti. Yıldırım, "İlçe sakinlerimiz hâlen umutlarını madenciliğe bağlamış bir vaziyette ve sosyoekonomik olarak zor şartlarda yaşamını sürdürmektedir. Bu belirsizliğin bir netliğe kavuşturulması halkımızı rahatlatacaktır" dedi. "İlçemizin toplumsal ve ekonomik geleceği için önemli" Anahtar Parti İlçe Başkanı İbrahim Özhan, ilçe dışına ani göçün sosyolojik uyumsuzluk ve aile bütünlüğünde bozulmalara yol açabileceğini vurguladı. Ticari faaliyetlerin madencilik olmadan sürdürülebilirliğini yitireceğini söyleyen Özhan, "Tüm gereklilikler sağlandığında, teknik ve idari koşullar tamamlandığında madenin yeniden faaliyete geçmesi, ilçemizin toplumsal ve ekonomik geleceği için önemlidir" ifadelerini kullandı. "Vatandaşlarımızın aylarca süren mağduriyetine seyirci kalınamaz" Yeniden Refah Partisi İlçe Başkanı Hakan Gürbüz, maden faaliyetlerinin durmasıyla ilçede işsizliğin hızla arttığını söyledi. Yüzlerce ailenin gelir kaybına uğradığını ve esnafın işlerinin durma noktasına geldiğini belirten Gürbüz, "Bizler Yeniden Refah Partisi olarak hem güvenliğin eksiksiz sağlanması hem de ilçemizin yeniden ekonomik canlılığına kavuşması gerektiğini savunuyoruz. Vatandaşlarımızın aylardır süren mağduriyetine seyirci kalınamaz. Madenin yeniden faaliyete alınması süreci insan sağlığı ve çevre güvenliği temelinde ilerlemeli, ancak ilçemizin ekonomik çöküşe sürüklenmesine de izin verilmemelidir" dedi. "Çocuklar dahi etkilendi" Deva Partisi İlçe Başkanı Burhan Demir ise İliç nüfusunun büyük bir kısmının düzenli bir işleyişe sahip iş hayatının maden kazası sonrasında sekteye uğradığını söyledi. Bu durumdan esnafların, ailelerin ve çocukların dahi doğrudan etkilendiğini belirten Demir, halkın istekleri ve içinde bulunduğu zor koşulların görmezden gelinmesinin ve sessiz kalınmasının mümkün olmadığını ifade etti. "Maden toplum menfaatleri gözetilerek yeniden üretime geçmeli" MHP İl Genel Meclis Üyesi Eyüp Ayçiçek, madenin yeniden açılmasının sosyoekonomik olarak elzem olduğunu belirtti. Ayçiçek, "Ancak bunun çevre ve insan hassasiyetlerini ön plana alan bir yaklaşımla yapılması gerekir. Ülkemiz ve yöre halkının isteği, madenin yeniden açılması yönündedir" ifadelerini kullandı. AK Parti İl Genel Meclisi Üyesi Mahmut Gün de yetkililerden, Erzincan’ın ve Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan madenin toplum menfaatleri gözetilerek yeniden üretime geçmesini talep ettiklerini aktardı. "Neden kimse bizim sesimizi duymuyor?" Çöpler Köyü Muhtarı Celal Çoban, "Köyümüzün temel yaşam faaliyetleri dışında başka bir gelir kaynağı yoktur. Tarım arazimiz, hayvancılık için gerekli mera alanımız bulunmamaktadır. Çöpler Köyü’nün mevcut koşullarda maden kapalıyken ekonomik olarak varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Bugün gelinen noktada maden işletmesi gerekli iyileştirmeleri yapmış ve eksiklerin giderilmesi konusunda önemli adımlar atmıştır. Köyümüzün beklentisi nettir: Maden faaliyetleri gerekli denetim ve şartlar sağlanarak bir an önce yeniden başlatılmalıdır. Bir madenin nasıl çıkarıldığını, üretimin nasıl yapıldığını bilmeyenlerin bizim adımıza karar verip ‘Maden açılmasın’ deme hakkı yok maalesef. Biz bu topraklarda yaşıyoruz, burası bir maden şehri. Neden kimse bizim sesimizi duymuyor? Maden açılmasın diyenler, neden bize hiçbir şey sormuyor? Eğer burada bir sağlık riski, bir tehlike olsaydı en önce biz karşı çıkardık. Çünkü biz bu coğrafyanın insanıyız, bu madenin çevresinde yaşıyoruz" diye konuştu. "Bölgenin kaderi bizlerin ellerinde olsun" İbrahim Çeçen Mahallesi Muhtarı Yakup Tunç, maden kapandıktan sonra bölgede işsizliğin arttığını, birçok ailenin gelir kaybettiğini ve esnafın zor günler yaşadığını söyledi. Muhtar, "Bizim talebimiz nettir: Madenin sağladığı katkının güvenli, şeffaf ve çevreye duyarlı bir şekilde devam etmesi ve yerel istihdamın tam anlamıyla desteklenmesidir. Bölgemizin kaderi başkalarının değil, bu topraklarda yaşayan bizlerin ellerinde olsun" dedi. Sabırlı Köyü Muhtarı Veysel Berşe de kazadan önce köyde 85 hane bulunduğunu, ekonomik şartların ağırlaşmasıyla bu sayının 35’e düştüğünü belirtirken, Doruksaray Köyü Muhtarı Muharrem Karaman ise, İliç’te sosyolojik yapı sarsıldığını, aile düzeninin bozulduğunu ve geçim sıkıntısının kendini gösterdiğini, hayat şartlarının zorlaştığını vurguladı. Kazım Karabekir Mahallesi Muhtarı Ömer Talanay, Çöpler Altın Madeni faaliyetlerinin durdurulmasının yalnızca bir işletmenin kapanması değil, tüm ilçenin geleceğini etkileyen ciddi bir süreç olduğunu belirterek yetkililerden madene yeniden faaliyet izni verilmesini talep etti.
OKA, gıda imalatında teknoloji ve inovasyonu destekliyor
05 Aralık 2025 Cuma - 15:04 OKA, gıda imalatında teknoloji ve inovasyonu destekliyor Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA), TR83 Bölgesi’ndeki gıda işletmelerinin teknik personeli ve Kadın Mühendis Okulu mezunlarıyla birlikte TÜGİP Gıda İnovasyon Merkezi’ne çalışma ziyareti düzenledi. Katılımcılar, Türkiye’nin en gelişmiş gıda Ar-Ge altyapılarından biri olan merkezde yeni ürün geliştirme, süreç iyileştirme ve gıda güvenliği alanlarında kapsamlı bilgiler edindi. Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı tarafından Orta Karadeniz Bölgesi’nde (TR83) faaliyet gösteren gıda işletmelerinin teknik personeli ile Organize Sanayi Bölge Müdürlüklerinde istihdam edilen Kadın Mühendis Okulu mezunlarının katılımıyla Türkiye Gıda İnovasyon Platformu (TÜGİP) Gıda İnovasyon Merkezi’ne çalışma ziyareti gerçekleştirildi. Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bulunan merkez, 9 farklı pilot işleme tesisi, 200’ü aşkın işleme makinesi, ileri seviye laboratuvar olanakları ve TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsü uzmanlarının sunduğu teknik danışmanlık imkânlarıyla Türkiye’nin en gelişmiş gıda Ar-Ge altyapıları arasında yer alıyor. Ziyaret kapsamında katılımcılar, yeni ürün geliştirme, süreç iyileştirme, alternatif hammadde kullanımı, pilot ölçekli üretim, gıda güvenliği ve kalite yönetimi konularında kapsamlı bilgi edindi. Amasya, Çorum, Samsun ve Tokat illerini kapsayan TR83 Bölgesi’nde yaklaşık 2 bine yakın işletme ve 20 bini aşkın istihdamla temsil edilen gıda ürünleri imalatı sektörü, bölge ekonomisi için stratejik önem taşıyor. Bu nedenle teknolojik kapasitenin ve rekabet gücünün artırılması kritik bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor. OKA’nın Katma Değerli Üretim ve İhracat Sonuç Odaklı Programı kapsamında düzenlenen çalışma ziyareti ile bölgedeki işletmelerin TÜGİP Gıda İnovasyon Merkezi’nin ileri teknolojili altyapısından yararlanması ve önümüzdeki dönemde teknik destek programları üzerinden eğitim ve danışmanlık süreçlerine yönlendirilmesi hedefleniyor.