Son Dakika
|
Veyis Ateş ve fenomen Taner Çağlı gözaltına alındı
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Deprem turistleri ortalıkta yok, biz buradayız"
Mersin’de acı olay: 2 çocuk hayatını kaybetti
AKOM uyardı: İstanbul’da İzlanda soğuk hava dalgası etkili olacak
Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne ’yolsuzluk’ operasyonu: 10 gözaltı
Çin elektrikli otomobillere enerji tüketim sınırı getirdi
Zelenskiy’den Ukrayna’da barış açıklaması: "Yeni yıl öncesinde birçok karar alınabilir"
MİT yeni yılda eylem hazırlığında olan DEAŞ sempatizanını yakaladı
'Futbolda Bahis Soruşturması'nda yeni dalga!
Bahis soruşturması kapsamında 30 gözlemci, PFDK’ya sevk edildi
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Radon Thermal Springs Near Bishkek Attract Visitors Year-Round
Van’da yürekleri ısıtan görüntüler: Trafik polisleri çocuklarla kartopu oynadı
ABD’de iki helikopter havada çarpıştı
Keşan’da susuz hafta sonu: Vatandaş kaynak çeşmelerine akın etti
Aşırı sağcı İsrailli Bakan Ben Gvir, bedeviler tarafından taşlandı
Trump: "Putin ile çok verimli bir telefon görüşmesi yaptım"
Rusya, İran’a ait 3 uydu taşıyan Soyuz-2 roketini yörüngeye fırlattı
Dünyaca ünlü Fransız aktris Brigitte Bardot, 91 yaşında hayatını kaybetti
EKONOMİ
Tarla fiyatı 2 TL’ye kadar gerileyen mandalina üreticilerinden market fiyatlarına tepki
28 Aralık 2025 Pazar - 19:57:35
Hatay’da verimin yüksek olduğu mandalinada hasat devam ederken ürünün tarlada kilogram fiyatı 2 TL’ye kadar geriledi. Defne ilçesinde çiftçilik yapan Mehmet Bal, ürünün marketlerde 35 TL’yi bulan fiyatlarla kat kat fazlasına insanlara satıldığını söyledi. Türkiye’nin en verimli topraklarından olan Hatay’da mandalina hasadında bereketi yaşanıyor. Sabahın erken saatlerinde soğuk havada başlayan hasatta toplanan mandalinalar, Türkiye’nin dört bit yanına gönderiliyor. Defne ilçesi Karşıyaka Mahallesi’nde çiftçilik yapan Mehmet Bal, 20 işçiyle beraber mandalina bahçesinde hasat yapıyor. Mandalinada yaşanan bereketle birlikte ürünün tarla fiyatı 2 TL’ye kadar geriledi. Mandalinanın market fiyatının 35 TL’yi bulduğunu ifade eden çiftçi Bal, marketlerin tarla fiyatının kat kat fazlasına ürünleri vatandaşlara sattığını söyledi. "Bahçelerden mandalina 1 ila 2 TL arasında satılırken marketlerde 30 ila 35 TL arasından insanlara satılıyor" Mandalinada yaşanan bereketle birlikte kilogram fiyatının 2 TL’ye kadar düştüğünü ifade eden çiftçi Mehmet Bal, "Burada 6 dönümlük mandalina bahçemiz var, 2 gündür hasat yapıyoruz. Hasat çok şükür iyi gidiyor ama maliyetleri çok düşük oldu. Fiyatlar 3 yıldır genel olarak çok düşük ve bundan dolayı mandalina ağaçta kalıyor, mandalinayı zararına satıyoruz. İşçiliği mandalina fiyatından yüksek oldu. Bahçelerden mandalina 1 TL ile 2 TL arasında satılırken marketlerde 35 TL arasından insanlara satılıyor. Mandalina geçen yıl olmadı, bir önceki yılda fiyatı düşük kalmıştı. Bu yıl da mandalinanın fiyatından dolayı zarardayız. Kışın etkili olan don yüzünden ağaçlarımızdan bazıları kurudu ve onlardan hasat yapamadık. Kuraklık da bayağı etkili oldu ve ağaçları sulamakta zorlandık. Yağmur yağmadığı için kuyulardan çektiğimiz sularda azaldı. Hasat ettiğimiz mandalinalar Adıyaman’a gidecek. Hasat ettiğimiz bahçeden 10 ton rekolte bekliyorum. Gelecek yıllarda buralarda bir kooperatif kurulursa çiftçiler olarak daha iyi olacak. Biz buradan ucuz satarken marketlerde kat kat fazlasına insanlara satıyorlar" dedi. "İşçilerin yevmiyesi kadınlarda bin TL iken erkeklerden bin 200 ila bin 400 TL arasında değişiyor" Bahçede mandalina hasadı yapan işçilerin ortalama bin TL ila bin 400 TL arasından yevmiye aldıklarını söyleyen işçi Pınar Bekmez, "Mandalina hasadı yapıyoruz. Mandalinaları kamyona yükledikten sonra sebze haline veya şehir dışına gidiyor. Sabah erken 7’de gelip akşam 4’te bırakıyoruz. Sabah erken saatlerinde çok soğuk olduğu için zor oluyor. Bu yüzden bazen ateş yakıp ısınıyorlar. İşçilerin yevmiyesi kadınlarda bin TL iken erkeklerden bin 200 ila bin 400 TL arasında değişiyor. Burada 20 işçilerle birlikte hasat yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
28 Aralık 2025 Pazar - 17:24
Mega gemilerin yeni adresi Mersin Limanı oldu
Mersin Valisi Atilla Toros, Mersin Uluslararası Limanı’nda incelemelerde bulundu. Mersin Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, Vali Toros, liman genişletme projesi kapsamında kurulan yeni otomasyon sistemini yerinde inceleyerek yetkililerden bilgi aldı. Ziyarette, Mersin Uluslararası Liman İşletmesi (MIP) Genel Müdürü Ajay Kumar Singh de hazır bulundu. Vali Atilla Toros, gerçekleştirilen yatırımların Mersin Limanı’na önemli katkılar sağladığını belirterek, teknolojik altyapı sayesinde limanda daha hızlı, güvenli ve etkin hizmet sunulacağını ifade etti. Türkiye’de bir ilk: Tam entegre saha otomasyonu Açıklamada, uzaktan kontrol edilebilen tam entegre saha otomasyonu sistemiyle operatörlerin saha koşullarından bağımsız olarak ofis ortamında çalışma imkanına kavuştuğu bildirildi. Gelişmiş sensörler, kameralar ve tarayıcılarla desteklenen sistem sayesinde konteyner elleçleme, istifleme ve transfer süreçlerinde hata payının azaltıldığı, operasyonların daha akıcı hale geldiği kaydedildi. Yeni sistemle birlikte bekleme sürelerinin kısaldığı, saha operasyonlarının ise daha hızlı ve güvenli şekilde gerçekleştirildiği belirtildi. Mega gemilerin yeni rotası: Mersin Limanı Liman genişletme projesi kapsamında tamamlanan altyapı yatırımlarıyla Mersin Limanı’nın kapasitesinin önemli ölçüde arttığı vurgulandı. Dünyanın en büyük konteyner gemileri arasında yer alan ve yaklaşık 400 metre uzunluğa sahip mega gemilerden her hafta 2’sinin Mersin Limanı’na uğrayarak konteyner indirdiği aktarıldı. Yapılan yatırımlar sonucunda limanın yıllık konteyner elleçleme kapasitesinin 2,6 milyon TEU’dan 3,6 milyon TEU’ya yükseldiği ifade edildi. Ayrıca 97 metre yüksekliğe, 71 metre rıhtım erişimine, 30 metre ray açıklığına ve 65 ton kaldırma kapasitesine sahip yeni nesil STS vinçler sayesinde limanın aynı anda iki mega gemiye hizmet verebilir hale geldiği bildirildi.
28 Aralık 2025 Pazar - 16:06
Samsun’da simit fiyatlarına yüzde 20 artış
Samsun’da simit fiyatlarına yüzde 20 artış yapıldı. 85 gram simit fiyatı 12,5 liradan 15 liraya yükseldi. Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Hacı Eyüb Güler ile Samsun Fırıncılar Odası Başkanı Yılmaz Yiğit’in imzasıyla yayımlanan yeni fiyat tarifesi bugün yürürlüğe girdi. Son olarak 2 Şubat tarihinde 80 gramı 10 TL’den satılan simitin 85 gramı ise 12,5 TL’ye satılmaya başlanmıştı. Yeni tarifenin bugün yürürlüğe girmesiyle 85 gram simidin fiyatı 15 TL oldu. Buna göre ilde simit fiyatları yılbaşı öncesi yüzde 20 arttı.
28 Aralık 2025 Pazar - 15:22
Manisa’nın en köklü pazarı yeni yüzüne kavuşuyor
Manisa Büyükşehir Belediyesinin şehrin en köklü ve büyük pazarlarından biri olan Perşembe pazarında başlattığı çatı yenileme ve genişletme çalışmasında sona gelindi. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Besim Dutlulu, geçtiğimiz aylarda Perşembe pazarında gerçekleştirdiği esnaf ziyaretinde, esnafın en büyük dertlerinden biri olan "açık alan" sorununu yerinde dinledi. Yazın kavurucu sıcağı, kışın ise sağanak yağış ve fırtınayla mücadele eden esnafın, "Başkanım, üstümüzü kapatın, bizi bu çileden kurtarın" talebi karşılık buldu. Ziyaretin hemen ardından talimat veren Başkan Dutlulu, Perşembe pazarının çehresini değiştirecek çatı yenileme ve genişletme projesini başlattı. Manisa Büyükşehir Belediyesi, vatandaşların daha konforlu alışveriş yapabilmesi ve esnafın zorlu hava şartlarından etkilenmemesi amacıyla Perşembe pazarında başlattığı çatı yenileme ve genişletme çalışmalarında sona yaklaştı. Yazın kavurucu sıcağından, kışın ise sağanak yağış ve fırtınadan olumsuz etkilenen pazar esnafı, yeni kapalı alan sayesinde rahat bir nefes aldı. Çalışmaların en kısa sürede tamamlanması için gayret sarf ettiklerini belirten Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Besim Dutlulu, "Manisa’mızın en büyük pazar yerlerinden biri olan Perşembe pazarını modern bir yapıya kavuşturmak için başlattığımız çalışmalarda sona yaklaştık. En kısa zamanda eksikleri de tamamlayarak tamamen esnafımızın ve halkımızın hizmetine sunacağız. Esnafımız artık çadır kurma zahmetinden ve hava şartlarının zorluğundan kurtulup sadece ticaretine odaklanacak. Manisalı hemşehrilerimiz de dört mevsim boyunca yağmurdan ve sıcaktan etkilenmeden, güvenle ve huzurla alışverişini yapabilecek. Şehrimize ve esnafımıza hayırlı uğurlu olsun" diye konuştu. Pazar yerindeki değişim ile ilgili görüşlerini dile getiren pazar esnafı, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Besim Dutlulu’ya teşekkürlerini iletti. Esnaflardan Sezer Bektaş, "Manisa’da yaşıyorum, buralıyım. Besim Dutlulu’dan çok memnunuz, Allah ondan razı olsun. Açık olan bölgeleri kapatarak bize çok yardımcı oldu. Ona ve Destan başkanımıza buradan çok teşekkür ediyorum. Bugün hava yağmurlu ancak büyük oranda kapandığı için etkilenmiyoruz; haftaya her şey çok daha iyi olacak inşallah" dedi. Bir diğer esnaf Lokman Kayacan ise "Bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Belki geç kalınmış bir adım ama çok güzel bir çalışma oldu. Pazarcı camiası olarak yağmur, çamur ve fırtına nedeniyle çok zor durumdaydık, sürekli ıslanıyorduk. Şimdi her şey çok güzel olmuş; başkanımıza ve dernek başkanımıza çok teşekkürler" ifadelerini kullandı. Daha önce yağmur yağınca müşterilerin içeri giremediğini belirten Hulusi Omak, "Daha önce yağmur yağdığında iş yapamazdık. Şemsiyelerimiz rüzgardan kırılırdı. Şimdi çok memnunuz. Besim başkanımız sağ olsun, verilen vaatleri yerine getiriyor" dedi.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
28 Aralık 2025 Pazar- 09:42
Denizli’de zincir marketin indirimli açılışı geceden sabaha kuyruk oluşturdu
2
17 Aralık 2025 Çarşamba- 21:58
Bakan Işıkhan: "Asgari ücret miktarının çalışanlarımızın gelirlerini enflasyona ezdirmeyecek şekilde belirlenmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz"
3
26 Aralık 2025 Cuma- 12:22
Manisa’da "Zeytin 5.0 Projesiyle" çocuklar hem öğrendi hem üretti
4
25 Aralık 2025 Perşembe- 16:23
Marmaris turizminde yeni dönem başladı
5
28 Aralık 2025 Pazar- 11:17
Eski yöntemlerle ürettiği kebap şişlerini 15 ülkeye ihraç ediyor
09 Aralık 2025 Salı - 12:26
ATO Başkanı Baran: "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda"
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda. KOBİ’lerimiz başta olmak üzere, üretimin, ticaretin ve ihracatın devamlılığı açısından uygun maliyetli ve erişilebilir finansman sağlanması çok önemli" dedi. ATO Başkanı Gürsel Baran, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Müşterek Konsey Toplantısı’nda konuştu. Baran, vadesi gelmiş ya da takipte olan devlet borçları nedeniyle mükelleflerin banka hesaplarına uygulanan hacizlerin, ödeme işlemi gerçekleştirildikten hemen sonra kaldırılmaması nedeniyle yaşanan mağduriyetlere dikkat çekti. Baran, konuşmasında dünya ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirdi. Dünyada jeopolitik dengelerin hızla değiştiği, tedarik zincirlerinin yeniden yapılandığı, dijitalleşme ve yeşil dönüşümün üretim süreçlerini baştan şekillendirdiği, korumacı politikaların rekabeti yeniden inşa ettiği bir dönem yaşandığının altını çizdi. "E-hacizin bir gün süreyle gerçekleştirilmesi, reel sektörün işlerinin devamlılığı açısından önemli" ATO Başkanı Gürsel Baran, e-haciz uygulamasında vadesi gelmiş ya da takipte olan devlet borçları nedeniyle mükelleflerin banka hesaplarına uygulanan hacizlerin, ödeme işlemi gerçekleştirildikten hemen sonra kaldırılmaması nedeniyle yaşanan mağduriyetlere dikkat çekerek, "Bir banka hesabına konacak haciz, borcu karşılarken; mükellefin tüm banka hesaplarına haciz konması, mükellefe ödeme emri tebliğ edilmeden haciz işlemine başlanması, borç ödendiği halde e-haciz kaldırma yapılmaması nedeniyle mükellefler mağdur olabiliyor. Bu durum, işletmelerin nakit akışını olumsuz etkileyerek, finansmana erişimde zorluklar yaşamalarına yol açıyor. E-hacizin bir gün süreyle gerçekleştirilmesi, borçların tahsilinin ardından hesapların tekrar aktif hale getirilmesi, reel sektörün işlerinin devamlılığı açısından önemli. Ayrıca, e-hacizde belirlenmiş ve kamuoyuna duyurulmuş bir alt sınır bulunmuyor. Dolayısıyla vergi daireleri her bir alacak için tutara bakmaksızın e-haciz işlemi yapabiliyor. Bu sebeple alt sınırın belirlenmesi yerinde olacaktır" diye konuştu. "TOBB’un bu yıl ikinci kez sağladığı ‘Nefes Kredisi’ çok kıymetli" Enerji, lojistik, hammadde ve işçilik maliyetlerindeki artışların işletmeler üzerinde baskı oluşturduğunu kaydeden ATO Başkanı Gürsel Baran, iş dünyası olarak enflasyonla mücadele sürecini önemsediklerini vurgulayarak, "Enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi ve kısa sürede sonuç alınması özel sektör açısından en önemli güven unsuru durumunda. KOBİ’lerimiz başta olmak üzere, üretimin, ticaretin ve ihracatın devamlılığı açısından uygun maliyetli ve erişilebilir finansman sağlanması çok önemli. Bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimizin bu yıl ikinci kez sağladığı ‘Nefes Kredisi’ çok kıymetli, ancak reel sektörümüzün daha fazla desteğe ihtiyacı var. Burada ortaya konan yaklaşımın, hükümetimizin öncülüğünde bankaların gayretiyle devam etmesi gerektiği kanaatindeyiz" şeklinde konuştu.
09 Aralık 2025 Salı - 12:11
Bakan Bolat: "Rekabet gücümüzü koruyabilmek için ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uymak zorundayız"
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "AB’yle yaptığımız için ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nı aynı şekilde uygulama kararı almış bulunuyoruz. Burada hem rekabet gücümüzü koruyabilmek hem de rekabette ihracat pazarlarımızı koruyup geliştirmek için bu mutabakata da uymak zorundayız" dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Uluslararası Çevre ve İletişim Derneği tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Çevre İletişim Zirvesi’ne katıldı. Burada bir konuşma gerçekleştiren Bolat, yeşil ekonomi, yeşil mutabakat, çevre konuları, çevre ve ekonomi başlıklarının bir arada kullanıldığını ve bu çerçevede dünyadaki kaynakları sürdürülebilir kılmanın herkesin görevleri olduğuna dikkati çekti. Bolat, 2026’da düzenlenecek ve dünya ülkelerini bir araya getirerek iklim krizine karşı ortak çözümler geliştirmeyi amaçlayan ‘Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 31. Taraflar Konferansı’na (COP31)’ Türkiye’nin ev sahipliği yapacağını hatırlattı. Zirvenin 15 günden fazla sürdüğünü dile getiren Bolat, içlerinde dünya liderlerinin, uzmanların, akademisyenlerin, kamu görevlilerinin ve özel sektör yöneticilerinin bulunduğu 150 bine yakın kişinin katılım sağlayacağını belirtti. "Rekabet gücümüzü koruyabilmek için ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uymak zorundayız" Bolat, Çevresel performansın artık sadece bir sürdürülebilirlik meselesi olmadığını, doğrudan rekabet gücünün temel belirleyicisi konumuna geldiğini söyleyerek, şu ifadelere yer verdi: "Dünya ekonomisinin en önemli üç oyuncusundan biri olan Avrupa Birliği’nin (AB) iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşması amacıyla 2019 yılında kabul ettiği bir ‘Avrupa Yeşil Mutabakat Programı’ bulunmaktadır. Avrupa Yeşil Mutabakat Programı’yla AB, kapsamlı ve stratejik bir dönüşüm sürecini başlattı. Bu sanayiden tarıma ulaştırmadan enerjiye varıncaya kadar ekonominin her alanında önemli değişiklikler getiren politikaların uygulanması ve mevzuatların kabul edilip uygulanmasını gerektiren bir süreçtir. Biz de AB ile Gümrük Birliği’miz olduğu için ve ticaretimizin ortalama yüzde 40’lık bölümünü AB’yle yaptığımız için ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nı aynı şekilde uygulama kararı almış bulunuyoruz. Burada hem rekabet gücümüzü koruyabilmek hem de rekabette ihracat pazarlarımızı koruyup geliştirmek için bu mutabakata da uymak zorundayız. Aynı zamanda hükümet olarak da yeşil mutabakatı, yeşil ekonominin gereklerine inandığımız için bunu yapmaktayız." ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nın ticarette standartlar ve düzenlemelerin yapılmasını gerektirdiğine dikkati çeken Bolat, "Bu çerçevede hem yeşil dönüşün hem dijital dönüşümün gerekliliklerine uyum sağlamak dış ticaret politikamızın en temel başlıklarından birkaçı haline gelmiş bulunmaktadır. Aynı zamanda çevresel hedefleri korumaya çalıştığımız ve ulaşmaya çalıştığımız gibi küresel tedarik zincirlerinden de kopmamaya çalışmaktayız" ifadelerine yer verdi. "Ticaret Bakanlığı yaklaşık 3 yıldan fazla sektörleri Yeşil Mutabakat’a ve SDKM’ye hazırlıyor" Bolat, ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nın en önemli süreçlerinden birisi Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) getirilmesi ve buna uyum konusunda önemli kuralların getirildiğine dikkati çekerek, "SKDM’ye uyum konusunda önemli kurallar getirildi. Pazara giriş kurallarında ciddi eşikler getirildi. Ve bu da ticarette uyulması gereken önemli yeniliklerdendir. Biz de Türkiye olarak bu teknik mevzuatlara uyum konusunda çalışmaktayız. Biliyorsunuz 2021 yılında biz Yeşil Mutabakatı Uyum Programı’nı kabul ettik. Ticaret Bakanlığımız Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat’a uyumun gerektirdiği kamu kurumlarıyla ve özel sektör kuruluşlarıyla koordinasyon görevini sektörleri Yeşil Mutabakat’a ve SDKM’ye hazırlamak için yaklaşık 3 yıldan fazladır yapmaktadır" diye konuştu. "SDKM’nin kapsadığı sektörlerdeki firmaları eğitim, danışmanlık ve mevzuat uyumu çalışmalarına ortak ettik" SKDM’nin, SKDM, çelik sektörü, alüminyum sektörü, çimento sektörü, gübre sektörü, hidrojen ve elektrik ürünlerini kapsadığını hatırlatan Bolat, "1 Ocak 2026 itibariyle de SDKM Avrupa Birliği tarafından uygulamaya başlanacak. Bunun ciddi mali sonuçlar doğurması da beklenebilir. O yüzden biz Türkiye olarak bu bahsettiğimiz altı sektörümüzdeki firmalarımızı özellikle ihracat yapanları SDKM’ye uyum sağlamaları için yoğun bir şekilde eğitim, danışmanlık ve mevzuat uyumu çalışmalarına ortak ettik" şeklinde konuştu. Bolat, Türkiye’nin çelik, alüminyum, çimento, gübre, hidrojen ve elektrik sektörlerinde dünyaya yaklaşık 23 milyar dolarlık ihracatı olduğunun da altını çizdi. "Dijital Ürün Pasaportu gibi yeni uygulamalar hayatımıza girmekte" AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile başlattığı Yeşil Ve Dijital Dönüşüm’ün bir diğer önemli unsurunun da döngüsel ekonomiye geçiş olduğunu vurgulayan Bolat, "Yeni sanayi devriminin niteliğindeki bu dönüşüm süreçleri ham madde temininden ürün tasarımına, üretim süreçlerine ve tüketim sonrası yolculuğa kadar bir ürünün yaşam döngüsünün her anına ilişkin çok büyük bir dönüşüm sürecini ilgilendirmektedir. Bu nedenle tüm ürün gruplarında ürün bazlı mevzuat çıkarılması, Avrupa Birliği pazarının giriştiği yeni eko tasarım kurallarına paralel olarak ‘Dijital Ürün Pasaportu’ gibi yeni uygulamalar hayatımıza girmektedir. Avrupa Birliği’nin bu yeşil dönüşüm politikalarının rekabetçilik politikasıyla harmanlandığını hem AB ham madde güvenliğini sağlamaya uğraşırken hem de kaynak ve teknoloji bağımlılığını azaltmaya çalıştığını, bunun da AB’nin yeni rekabetçilik pusulası anlamına geldiğini vurgulamak isterim" dedi. "Türkiye-Avrupa Birliği arasında SKDM çalışma grubu kuruldu" Bolat, Yeşil Dönüşüm ve SKDM konularında Avrupa Birliği’yle yakın bir irtibat ve diyalog içinde çalıştıklarını bildirerek, Avrupa Birliği’yle yüksek düzeyli ticaret diyaloğunu 8 Temmuz 2024’te Brüksel’de başlattıklarını hatırlattı. Bu noktada ekonominin ve ticaretin her alanında karşılıklı uyum noktasında yapılabilecek hususları AB ile koordine ettiklerini söyleyen Bolat, ticareti sınırlayıcı unsurlarında ortadan kaldırılması için de yeni programlar uyguladıklarını sözlerine ekledi. Bolat, sözlerine şu şekilde devam etti: "Yeşil ve Dijital Dönüşüm alanındaki uyum sürecini sürekli olarak görüştük ve çalışmalar yürüttük. En son 1 Ekim 2025 tarihinde Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum’un başkanlığında bizim de dahil olduğumuz ilgili bakanlıklardan oluşan bir teknik heyet Brüksel’de Avrupa Birliği’yle önemli toplantılar yaptı. Bunun adı da Türkiye Avrupa Birliği yüksek düzeyli iklim diyaloğu toplantısı idi ve sınırda karbon düzenleme mekanizmasına ilişkin teknik istişareler yürütüldü ve Türkiye-Avrupa Birliği arasında SKDM çalışma grubu kuruldu. Bu çalışmalara özel sektör kuruluşlarımız da dahil ediliyor." Bolat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Türkiye Yüzyılı’ hedeflerinden birinin de Çevre Yüzyılı olduğunu kaydeden Bolat, "Bu konuda tüm amacımız küresel rekabet gücümüzü korumak, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak ve bugün var olmak için üretirken, tüketirken geleceğin kaynaklarını da geleceğin nesillerini de düşünerek onlara da sürdürülebilir bir kaynak zenginliği bırakmak olmalıdır" dedi. Açılış konuşmalarının sonlanmasıyla Uluslararası Çevre ve İletişim Derneği tarafından Bakan Bolat’a hediye takdim edildi. Program, toplu fotoğraf çekiminin ardından basına kapalı olarak devam etti:
09 Aralık 2025 Salı - 12:00
ASO Başkanı Ardıç: "Portekiz ile ticari ilişkilerimize Ankara özelinde baktığımızda da son yıllarda ticaret hacminin dikkat çekici bir şekilde arttığını görüyoruz"
Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, "Portekiz ile ticari ilişkilerimize Ankara özelinde baktığımızda da son yıllarda ticaret hacminin dikkat çekici bir şekilde arttığını görüyoruz. 2020 yılında 41 milyon dolar olan hacim, 2024 yılında yaklaşık iki buçuk kat artarak 111 milyon dolara ulaşmıştır" dedi. Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından Portekiz’deki ticaret ve yatırım imkanlarının ele alındığı ‘Portekiz Ülke Günü’ etkinliği düzenlendi. ASO’nun ev sahipliğinde, Portekiz Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği iş birliğiyle gerçekleştirilen etkinlikte iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler ve yeni iş fırsatları masaya yatırıldı. Etkinliğin açılışında konuşan ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, Türkiye ile Portekiz arasındaki ticaret hacminin son yıllarda istikrarlı bir şekilde arttığını belirterek, Türk sanayicisinin Portekiz’in sunduğu yatırım ve ortaklık fırsatlarından yararlanması gerektiğini vurguladı. Portekiz Ankara Büyükelçisi Virginia Pina da Portekiz’in altyapı, enerji, savunma ve dijital dönüşüm gibi birçok alanda yeni projelere açık olduğunu ifade etti. Program kapsamında Portekizli yetkililer, ülkedeki ekonomik ortam, yabancı yatırımcılara yönelik teşvikler ve sektörel fırsatlar hakkında sunum gerçekleştirdi. Katılımcı firmalar ayrıca Portekiz Ekonomi ve Ticaret Müsteşarlığı temsilcileriyle birebir görüşmeler yaparak potansiyel iş birliği alanlarını değerlendirme imkanı buldu. ASO, düzenlediği ülke günü etkinlikleriyle üyelerinin dış pazarlara açılmasına katkı sağlamayı hedeflerken, Portekiz etkinliği özellikle Avrupa pazarına erişim fırsatları nedeniyle sanayicilerden ilgi gördü. Portekiz’de önümüzdeki dönemde hayata geçirilmesi planlanan büyük ölçekli altyapı ve yatırım projelerinin, Türk şirketleri için önemli bir iş hacmi doğurabileceği belirtiliyor. "Portekiz ile Türkiye arasındaki kültürel bağlar doğal bir yakınlığa dayanır" ASO Başkanı Ardıç, Portekiz ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin son 5 yılda arttığının ve bu durumun gelecek yıllarda da artarak devam edeceğini belirterek, "Portekiz ile Türkiye arasındaki kültürel bağlar, Akdeniz’in ortak değerleri ve çok kültürlü mirasın oluşturduğu doğal bir yakınlığa dayanır. Avrupa ekonomisinde Portekiz’in yenilikçi ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımı, Türkiye’nin güçlü üretim kapasitesiyle tamamlayıcı bir yapı oluşturmaktadır. Bu uyum, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin büyümesine katkı sağlarken; yenilenebilir enerji, savunma, lojistik, turizm ve dijital dönüşüm gibi alanlarda iş birliği fırsatlarını güçlendirmektedir. Özellikle son yıllarda ikili ekonomik ilişkilerimizde gözle görülür bir ivme yaşanmakta ve karşılıklı faydaya dayalı iş birlikleri giderek artmaktadır. Portekiz’in, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecini destekleyen ülkeler arasında yer alması, siyasi ve ekonomik ilişkilerimizin gelişimine ayrı bir güç katmaktadır. Ticaret hacmimiz de bu olumlu tabloyu net biçimde yansıtmaktadır. 2024 yılında Portekiz’e ihracatımız 1,6 milyar dolar, ithalatımız ise 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye ve Portekiz’in birbirini tamamlayan ekonomik yapıları; makine, otomotiv, elektrik-elektronik, ambalaj-kağıt sektörleri, lojistik, yenilenebilir enerji, turizm ve savunma sanayii gibi birçok alanda yeni iş birliği imkanlarını gündeme getirmektedir. Portekiz’in Avrupa Birliği içindeki stratejik konumu, yüksek yaşam standardı ve yenilenebilir enerji yatırımlarındaki başarısı; ülkemizin geniş ölçekli üretim gücü, sanayi çeşitliliği ve mühendislik kabiliyeti ile büyük bir uyum göstermektedir" şeklinde konuştu. "Ankara, son 2 yıldır Portekiz ile ticarette fazla veren bir konuma gelmiştir" Portekiz ile ticaret hacminin dengeli ve istikrarlı bir şekilde yükselme eyleminde olduğunun altını çizen Ardıç, "Portekiz ile ticari ilişkilerimize Ankara özelinde baktığımızda da son yıllarda ticaret hacminin dikkat çekici bir şekilde arttığını görüyoruz. 2020 yılında 41 milyon dolar olan hacim, 2024 yılında yaklaşık iki buçuk kat artarak 111 milyon dolara ulaşmıştır. Geçen yıl Ankara’dan Portekiz’e gerçekleştirdiğimiz ihracat 58,3 milyon dolar, Portekiz’den ithalatımız ise 53,1 milyon dolar seviyesine çıkmıştır. Ankara, son iki yıldır Portekiz ile ticarette fazla veren bir konuma gelmiştir. İhracatımızda ağırlık olarak makine ve aksamları, elektrik-elektronik ekipmanlar, savunma ve havacılık ürünleri, kimyasallar ile medikal ve optik cihazlar; ithalatımızda mekanik cihazlar, motorlu taşıt parçaları, tekstil ürünleri, plastik ve kauçuk türevleri ile gıda ve içecek ürünleri öne çıkmaktadır. Bu tablo, Ankara ile Portekiz arasında ticaretin sektör çeşitliliği yüksek, dengeli ve istikrarlı bir yapıda seyrettiğini göstermektedir" diye konuştu. "Portekiz’e gelip yatırım yapmak isterseniz çok memnuniyet duyarız" Portekiz’in Avrupa’ya, Afrika’ya ve Amerika’ya açılan bir kapı olduğunu ifade eden ve Türkleri Portekiz’e davet eden Portekiz’in Ankara Büyükelçisi Virginia Pina ise, "Portekiz güvenli bir ülke. Portekiz’de iyi karşılanacağınızdan emin olabilirsiniz. Biz de burada çok iyi karşılanıyoruz. Portekiz’e gelip yatırım yapmak isterseniz çok memnuniyet duyarız. Portekiz, Avrupa Birliği içerisinde büyük bir pazar. Ama sadece bunlarla kalmıyoruz. Bir kapı konumundayız. Amerika’ya, Afrika’ya açılan bir kapıyız. Portekiz, Orta Asya’ya ve Kafkaslara da açılan bir ülke. Biz, sizinle yatırım yapmaya hazırız. Türkiye’nin de hazır olduğunu biliyorum. Bu sene içerisinde de bunu somut olarak gösterdik" ifadelerine yer verdi.
09 Aralık 2025 Salı - 11:44
Kadınların hobisi aile destek merkezinde ekonomik gelire dönüştü
Adana’nın Kozan ilçesinde Aile Destek Merkezi bünyesinde eğitim alan kadınlar, hobilerini kazanca dönüştürüp ekonomik gelir elde etmeye başladı. Kozan Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Aile Destek Merkezi (ADEM), kadınlara hem mesleki eğitim hem de ekonomik kazanç imkanı sundu. Devlet desteğiyle yürütülen merkezde kadınlar, geleneksel el sanatları, dikiş–nakış ve hobi kurslarıyla üretim yaparak aile bütçesine katkı sağlamaya başladı. Özellikle annelerin de meslek sahibi olabileceği ücretsiz kursların verildiği merkezde çocuklara bakım desteği verildiği belirtildi. Merkezin Koordinatörü Dilara Şimşek, burada 50 kursiyerin aktif olarak eğitim aldığını belirterek, "Kadınlarımız hem dikiş-nakış hem de el sanatları alanında faaliyet gösteriyor. Üç aylık dönemler hâlinde eğitim veriyoruz. Ailelerimiz evde vakit geçirmek yerine burada üretime katılıyor. Çocukları anaokulu biriminde güvenle eğitim alırken anneler de rahatlıkla kurslarını tamamlayabiliyor" dedi. Aile destek eğitimcisi Arife Tilki ise, "Kadınlarımıza mesleki eğitimin yanı sıra aile içi iletişim, çocuk mahremiyeti ve aile sağlığı gibi konularda da eğitimler veriyoruz. Amacımız kadının güçlü olması, güçlü kadın demek güçlü aile yapısı demektir" ifadelerini kullandı. Hobisini kazanca dönüştürdü Kursa katılanlardan Gözde Yiğenoğlu, öğrendiklerini gelir kapısına dönüştürdü. Yiğenoğlu yeni yıl öncesi özel tasarımları satış için hazırladığını ifade ederek " Burada el sanatlarıyla ilgili çok şey öğrendim. Ürettiklerimi sosyal medya üzerinden satışa başladım ve gelir elde ettim. Hayalim kendime ait bir butik açmak. Geleneksel baskı ve Osmanlı motifleri işliyorum; runner, kırlent gibi birçok ürün üretiyorum" diye konuştu. Anne-kız üretip ilk dikiş makinelerini aldılar Kursa annesinin tavsiyesi ile birlikte katılan Aleyna Demir iki yılda kendi tasarımlarını yapabilecek seviyeye geldiğini söyledi. Anne kız üretime geçtiklerini anlatan Demir" Annemin tavsiyesiyle kursa başladım. Burada hem el sanatları hem dikiş kursuna devam ediyorum. Annemle birlikte ürettiklerimizi satarak ilk dikiş makinemizi aldık. Abiyeler ve kendi tasarım ürünlerimi üretiyorum. Hem internetten hem evden sipariş alıyorum. Devletimizin sunduğu imkânlar sayesinde yapabiliyorum. Bizlere hazır vermek yerine balık tutmayı öğretti" dedi. Anne Fatma Demir de "Hem maddi hem manevi anlamda çok faydasını gördük. Kızımla birlikte kendi kıyafetlerimizi dikiyor, sipariş alıyoruz." ifadelerini kullandı. Kursiyerlerden Birgül Yılmaz ise dikiş makinesiyle ilk kez merkezde tanıştığına vurgu yaparak, kurs sayesinde pek çok ürünü dikebilir hâle geldiğini anlattı.
09 Aralık 2025 Salı - 11:38
Patronlardan ortak mesaj: Güçlü lobi, sürdürülebilir büyüme, doğru planlama
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır Antalya’nın sahip olduğu ekonomik büyüklüğün ötesinde kurumsal bir lobi gücüne sahip olduğunu vurgulayarak, "Özellikle oda ve borsalarımız gerek yerel ve ulusal gerek uluslararası düzeyde ciddi itibara ve referanslara sahip bulunmaktadır. Bu bireysel güçlerimizi birleştirip kentimiz ve sektörlerimiz için ortak hedeflere odaklarsak eminim kalıcı faydalar oluşturacağız. Bunu başarabilmemizin ilk adımı etkin, sık ve yaygın bir iletişim kurmamızdır" dedi. Antalya Oda ve Borsa Müşterek Toplantısı, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıya Antalya TSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, Kumluca Ticaret Borsası Başkanı Fatih Durdaş, Deniz Ticaret Odası Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, oda ve borsa Meclis Başkanları ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya’nın ekonomik hayatına yön veren, kendi alanlarında deneyimli ve güçlü bir temsil yapısına sahip TOBB çatısı altındaki oda borsa başkanları ve yöneticileriyle bir araya geldiklerini belirterek, "Camiamızda görev yapan herkes, enerjisini, emeğini ve zamanını, kentine ve sektörüne gönüllü olarak vakfediyor. Bu gönüllü çaba, bizleri yormaktan çok gururlandırıyor. Çünkü kentimize ve vatanımıza olan aidiyet duygumuzu besliyor" dedi. "Üyelerimizin sesi ve sözcüsüyüz" Oda borsa başkanlarıyla TOBB’un kurul ve komisyonlarında birlikte çalıştıklarını kaydeden Çandır, "Sizleri ve üyelerimizi en iyi şekilde temsil ediyorlar. Antalya’mızın sorunlarını Ankara’ya taşıyarak çözüm arıyorlar. Bizler, oda ve borsalar olarak üyelerimizin sesi, sözcüsüyüz. Kanunlarla tanımlanmış görevimiz budur. İcra yetkisi hükümete aittir. Biz sahadan topladığımız sorunları ve çözüm önerilerini TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu üzerinden hükümetimize iletiyoruz. Pek çok alanda önemli destekler ve düzenlemeler hayata geçirildi, elbette hala çözülmesi gereken başlıklar var. Onlar için de çalışmaya devam ediyoruz" dedi. Müşterek toplantıları yalnızca bilgi paylaşmak için değil ortak dil, ortak hedefler ve ortak bir yön tayin etmek için düzenlediklerini belirten Çandır, "Müşterek toplantılar, yalnızca bir araya gelmeyi değil, birlikte hareket etme kültürümüzü güçlendirerek kentimizin ihtiyaçlarını ve ufkunu sürdürülebilirlik kriterleriyle değerlendirmemizi amaçlıyor. Çünkü Antalya’mız; hayatın doğal akışı içinde kendiliğinden büyümeye bırakılamayacak kadar potansiyeli yüksek bir kenttir. Ülkemizin dünyaya en açık ve vitrin kentleri arasında başı çekmektedir. Dolayısıyla ülkemizin aydınlık ve güçlü geleceğine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir şehirdir. Bu değerlendirmeyle bakarsak kentimizin kaynaklarını, üretimini ve büyümesini ortak akılla, kapsayıcı bir anlayışla hep birlikte yönetmeliyiz" diye konuştu. Antalya’nın sahip olduğu ekonomik büyüklüğün ötesinde kurumsal bir lobi gücüne sahip olduğunu vurgulayan Başkan Ali Çandır, "Özellikle oda ve borsalarımız gerek yerel ve ulusal gerek uluslararası düzeyde ciddi itibara ve referanslara sahip bulunmaktadır. Bu bireysel güçlerimizi birleştirip kentimiz ve sektörlerimiz için ortak hedeflere odaklarsak eminim kalıcı faydalar oluşturacağız. Bunu başarabilmemizin ilk adımı etkin, sık ve yaygın bir iletişim kurmamızdır. Müşterek toplantılarımız, diğer faydalarının yanı sıra bu ilk adıma da ciddi katkı sağlıyor diye düşünmekteyim" dedi. "Ekonomide rekabet sertleşiyor" Ekonomiyle ilgili değerlendirmede bulunan Başkan Ali Çandır, 2003-2017 döneminde gittikçe yükselen bir küreselleşme ve serbest ticaret iklimi yaşandığını, sonraki dönemde ise gümrük tarifeleri savaşı, içe kapanma ve nispi olarak yurtiçi ekonomik faaliyetlerle büyümeye doğru bir eğilim gösterdiğini, yakın gelecekte de bu eğilimin devam etmesinin beklendiğini ifade etti. Dünya ticaretinin dünya GSYH’na oranının son iki yılda yüzde 63’ten yüzde 57’ye gerilediğini, bu rakamın artık küresel ticaretin eskisi kadar açık ve serbest olmadığını gösterdiğini belirten Çandır, "Korumacı politikalar yükseliyor, rekabet sertleşiyor ve her ülke kendi üretimini koruma eğilimini artırıyor. Korumacı tedbirlerin en büyük sonucu da doğrudan dış ticaret dengesinde görülüyor. Dünyada en büyük dış ticaret açığını veren ABD, 2024 yılında, 600 milyar dolar açıktan 200 milyar dolar açığa düşmüş yani açığını yüzde 70 azaltmıştır. Aynı dönemde ülkemizde ise 106 milyar dolar açık 82 milyar dolar açığa düşmüş. Yani yüzde 23 azalmıştır. Bu halimizle açık azaltma eğilimine üçte bir kadar uyumlu olabilmişiz. Mutlak surette açık azaltma eğilimine uyum katsayımızı artırmalıyız. Bunu sürdürülebilir hale getirmenin temel yolu, ihracat artışını ithalatın çok üzerine çıkarmaktan geçiyor" değerlendirmesinde bulundu. "Çin’e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika oluşturmamız gerekiyor" Dünya ekonomisinde Hindistan’ın parlayan yıldız olduğunu belirten ATB başkanı Ali Çandır, "Çin tehlikesine" dikkat çekti. Türkiye’nin Çin ile ticaretiyle ilgili bilgi veren Çandır, Türkiye’nin 1 dolarlık ihracatına karşılık Çin’den 13,2 dolarlık alışveriş yapıldığını belirtti. Türkiye’nin toplam cari açığının yüzde 59’unun Çin’den kaynaklandığını vurgulayan Çandır, "Avrupa ve Ortadoğu’ya yaptığımız ihracata baktığımızda Çin’in maliyet avantajı ile bizim ihraç ettiğimiz yüzde 21’lik mallar risk altında. Yani onların buraya girmesi durumunda yaklaşık 42 milyar doları kaybetme riskiyle karşı karşıyayız" dedi. Devletin politikası olarak Çin’de şirketlerin kar etme gibi bir derdinin olmadığını söyleyen Çandır, "Git, yayıl, kapsa, yok et politikasıyla çalışıyorlar. Çin’deki firmaların yüzde 23’ü 2024 yılında zarar beyan etmiş. Bizde yılardır ilk 500’deki firmamızın zararda olan payı yüzde 10’u geçmemiştir. Çin’de bankaların yüzde 80’i uzun vadeli ucuz kredi veriyor, bizde bu oran yüzde 45" diye konuştu. Çin’e karşı bir strateji geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Çandır, "Bizde birazcık Çin kolaycılığı var. Bu konuda ülkemizin acilen bir strateji geliştirmesi lazım. Ülke olarak Çin’e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika oluşturmamız gerekiyor" dedi. "İthalatın büyümeyi artırdığı bir yapı sürdürülebilir değildir" 2024’te en yüksek büyümenin yüzde 5,3 ile ilk çeyrekte görüldüğünü, yılın geri kalanında büyümenin yüzde 3’ün altına gerilediği, son çeyrekte ise 3,7’lik bir büyüme yaşandığını belirten Çandır, "Ancak ithalatın büyümeyi artırdığı bir yapı sürdürülebilir değildir. Üretim gücü artmadan, ihracat gücünün kalıcı olarak yükselmesi de mümkün görünmüyor. Bu noktada Antalya yalnızca bölgesel değil, ulusal bir role sahiptir. Çünkü Antalya, tarımı, turizmi, ticareti ve ihracatı birlikte taşıyan ender kentlerden biridir" diye konuştu. Antalya’nın, tarımda güçlü bir üretim altyapısına sahip olduğunu, 1995–2023 döneminde tarım alanları yüzde 22 daralmış olsa da örtüaltı üretimin yüzde 479 arttığını kaydeden Çandır, "Türkiye’nin örtüaltı sebzesinin yarısı, Antalya’da üretiliyor. Tarım sektörümüzdeki çeşitlilik, yoğunluk ve üretim gücü yalnızca Antalya için değil, Türkiye’nin gıda güvenliği ve dış ticareti için de stratejik bir değer taşımaktadır. Ancak bu gücü taşıyan alanlar kontrolsüz ve plansız büyümenin baskısı altındadır" dedi. "Doğamız, suyumuz ortak sermayemiz" Antalya’nın suyu bol sanılan ancak kuraklık baskısı Türkiye ortalamasının üzerinde olan bir kent olduğunu belirten Çandır, "Tarım, turizm ve kentleşme aynı su kaynağını paylaşıyor. Nüfus artışı ve göç ile birlikte su kaynakları üzerindeki baskı giderek büyüyor. Bu nedenle su yönetimi artık sadece teknik bir altyapı meselesi olmaktan çıkmıştır. Antalyalı üreticinin, turizmcinin, yatırımcının ve bu şehirde yaşayan her vatandaşın geleceğini belirleyen bir ekonomik mesele haline gelmiştir. Biz ekmeğimizi bu topraklardan kazanıyoruz; başka Antalya yok. Bu kentin toprağı, suyu ve doğası hepimizin ortak sermayesidir. Bu sermaye korunmadığında üretim zayıflar; üretim zayıfladığında ihracat, turizm ve ticaret de güç kaybeder" dedi. "Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız" Antalya’nın yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdüğünü, ancak artık akışına bırakarak büyüme döneminin bittiğini söyleyen Başkan Çandır, şunları kaydetti: "Antalya’yı korumak aynı zamanda Antalya’nın ekonomik geleceğini korumaktır. Bu nedenle, suyumuzu ve topraklarımızı korumak için bir politikaya ihtiyacımız var. Dış ticarette avantajlı olduğumuz alanlara odaklanmalıyız. Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız. Antalya’mız yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdü. Ancak artık akışına bırakarak büyüme dönemi bitti. Tarımda ve turizmde birer başarı hikayesi yazdık. Şimdi bir taraftan bu iki sektörümüzü geliştirmeye diğer taraftan da kentimizin karakterine uygun yeni bir de başarı hikayesi oluşturmaya odaklanmalıyız. Antalya’yı korumak, yönetmek ve geleceğine yön vermek için ortak akla dayalı güçlü bir yönetişimi hep birlikte hayata geçirmeliyiz." "Antalya’nın kaybedecek zamanı yok" ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, dünyadaki her gelişmenin turizm ve tarım üzerinde belirleyici olduğunu ve Antalya’yı doğrudan etkilediğini ifade etti. Küresel ekonominin içe kapanmaya yöneldiğini ve korumacı politikaların arttığını kaydeden Hacısüleyman, "Dünyada korumacı politikalar artıyor, gümrük vergileri yükseliyor. Malların ve hizmetlerin serbest dolaşımının kısıtlanması bizlere şu soruyu daha fazla sorduruyor: Antalya olarak ne üretmeli ve ürettiğimizi nereye satmalıyız? Bu kapsamda sizleri 2050 Antalya Vizyonu üzerine birlikte düşünmeye davet etmek istiyorum. Hafta sonunda düzenleyeceğimiz beyin fırtınası ve arama konferansında ‘2050’de Antalya’yı nerede görmek istiyoruz?’ sorusunun yanıtını birlikte oluşturmayı hedefliyoruz. Sonuçları tekrar değerlendirmek üzere aynı şekilde ortak bir zeminde buluşabiliriz" dedi. Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, dünya, ülke ve bölge ekonomisine değinerek Antalya olarak ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağladıklarını bununla birlikte "ortak akıl" ve "birlikte hareket" duygusu ile Antalya lobisinin daha güçlü inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Antalya’nın turizmde büyük bir katma değer oluşturmasına rağmen bunun karşılığını alamadığını belirterek, "Lobi gücümüz zayıf. Hak ettiğimizi almak için daha güçlü bir duruş sergilemeliyiz" dedi. Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, plansız tarım üretiminin büyük kayıplara neden olduğunu belirterek, "Yayla seracılığı kontrolsüz büyüyor. Üretimde devlet destekli bir model oluşturulmalı" ifadelerini kullandı. Kumluca TB Başkanı Fatih Durdaş, Antalya’nın 1 milyar doları aşan tarımsal ihracata rağmen küresel ısınma ve su krizinin üretimi tehdit ettiğini söyledi. Durdaş, tarımın sorunlarının çözülmesi halinde ihracatta ciddi artış kaydedileceğini kaydetti. DTO Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, deniz turizminin Antalya’ya büyük katkı sağladığını, ancak sektörün yeterli destek alamadığını, kredilerden yeterince faydalanamadıklarını ifade etti. Toplantıda söz alan oda borsa meclis başkanları ile yönetim kurulu üyeleri, sektörlerindeki gelişmeleri anlatarak Antalya’nın lobi gücünü artırması gerektiğini dile getirdi. Katılımcılar, Antalya’nın büyüme potansiyelinin korunması, su ve toprak yönetiminin güçlendirilmesi, doğru planlama yapılması yönünde görüş bildirdi. Tarımdan turizme, sanayiden denizciliğe bir çok sektörü kapsayan Antalya ekonomisinin konuşulduğu toplantıda, birlikte hareket etme kültürünün önemi vurgulandı. Antalya’nın ihtiyaçları ve gelecek beklentilerinin sürdürülebilirlik kriterleriyle değerlendirildiği toplantıda, Antalya’nın ülkenin güçlü geleceğine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir şehir olduğu vurgulandı.
09 Aralık 2025 Salı - 11:36
Ana arı üretiminde büyük başarı: Bir arı kovanıyla hobi olarak başladı, şimdi Türkiye’nin her yerine koloni gönderiyor
Bilecik’te 15 yıl önce, bir arı kovanıyla hobi olarak ana arı üretimine başlayan arıcı, şimdi 200 kolonisiyle Türkiye’nin her yerine gönderim yapıyor. Bilecik’in Osmaneli ilçesi Kızılöz köyünde yaşayan Bayram Özçanak, 15 yıl önce hobi olarak bir kendine bir de arkadaşı adına birer kovan alarak arıcılığa başladı. Özçanak, aradan geçen sürede kolonisini 200’e kadar çıkarıp, Türkiye’nin dört bir yanına kendi ürettiği yaklaşık bin ana arı sattı. Bayram Özçanak, arıcılığa okul yıllarından merakı olduğunu anlatarak, "2010 yılında bir öğretmen arkadaşımla birer kovan aldık. İlk etapta birer arı ile başladık. İlk sene o arıları 10’a çıkardım, ardından böldüm ve biraz da bal da aldık. Sonra o 10 arıyı bir dahaki yıl 17’ye çıkardım. Bu şekilde arı sayımı arttırarak devam ettirdim ve şu an 200 kovanım var. Her arıcının kendi ana arısını üretmesi gerekiyor. Dışarıdan almak maliyetli oluyor sürekli. Ben de kendi ana arılarımı üretmeye başladım. Sürdürülebilir arıcılıkta sakin ve oğul eğilimi düşük arılarla çalışmak çok önemli. Kendime bu alanda çalışabileceğim bir ırk belirledim, bu ırk üzerine üretmeye başladım" dedi. "Biz bu yıl yaklaşık olarak bine yakın ana arı sattık" Bayram Özçanak, ürettiği ana arılara yakın çevresinden talepler olduğunu anlatarak, "Bizden bu ürettiğimiz arılardan, sakin arılardan istemeye başladılar. Sonra yakın çevremize satmaya başladık. Daha sonra sosyal medya kanalıyla Türkiye’nin birçok yerine ana arı satar konumuna geldik. Şu anda yaklaşık 100 ile 200 koloni arasında değişen bir arı popülasyonuna sahibim. Biz bu yıl yaklaşık olarak bin ana arı sattık, tüm Türkiye’ye ihtiyaca göre gönderdik. Diğer kafeste sadece ana arı isteyenlere Osmaneli’nden kargo yoluyla gönderdik. Bu şekilde müşterilerimize ulaştık. Tabii ki bu süreçte havanın çok sıcak olduğu dönemlerde ana arılarda zayiatlar oldu. Belli bir sıcaklığın üstüne çıktığında, sonuçta bu da bir canlı, sıcaktan dayanamayıp ölebiliyor. Kolonili gönderimlerde ise otobüs firmalarındaki muavinlerin yaptığı sert uygulamalardan dolayı yere atma sonucu arı peteklerinin kırılması ve o şekilde koloninin zarar görmesi, koloniden ziyade ana arının zarar görmesi gibi durumlar yaşadık. Bunlar işin üzücü tarafları, tabi bu da mali kayıp anlamına geliyor. Bunları da yaşadık" dedi. "Körük arıcının can yoldaşıdır" Bayram Özçanak son olarak, "Arıcının can yoldaşıdır körüğü. Körük arıların üzerine sıktığımızda, giriş ağzına sıktığımızda, koloni bir yangın olma ihtimaline karşı kovandan bal tüketiyor. Yol gideceğini hesap ederek, uçmak zorunda kalacağını hesap ederek bal dolduruyor kursağını. Kursağı bal dolu olan arı da kitinini kıvırıp da karşıdaki canlıyı sokamıyor. Bunu tedbir amaçlı sıkıyoruz. Ancak hırçın bir arıyla çalışıyorsan ne kadar körük sıkarsan sık, iğneyi yersin" ifadelerine yer verdi.
09 Aralık 2025 Salı - 11:33
McDonald’s Türkiye, Friends dizisinin figürlerini menülere taşıdı
McDonald’s Türkiye, Friends dizisinin efsane karakterlerini menüsüne taşıyor. ‘Friends Menüleri’, sürpriz koleksiyon figürleri ve seçili restoranlardaki ‘Friends Coffee Corner’ alanlarıyla tüketicilere sunuldu. McDonald’s Türkiye, sevilen lezzetlerini bu kez dünyanın en çok izlenen dizilerinden Friends ile yan yana getiriyor. Yapılan açıklamaya göre, Warner Bros. iş birliğiyle hazırlanan ‘Friends Menüleri’, Big Mac ve 6’lı Chicken McNuggets seçeneklerinin yanında özel Monica’s Marinara Sos ve koleksiyon figürlerini içeriyor. Lansman kapsamında ilk 10 gün boyunca McDonald’s uygulaması üzerinden verilen siparişlere 2 kat puan kazanma şansı sunan restoran zinciri, ‘Friends Coffee Corner’ konseptiyle de kült dizinin atmosferini restoranlara taşıyor. "İki kültürel ikonu bir araya getiriyoruz" McDonald’s Türkiye CMO’su Özdeş Dönen Artak, iş birliğine ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: "Marka olarak odağımızda her zaman insanların bir araya geldiği mutlu anları çoğaltmak var. Friends dizisi de bu duyguyu yıllarca ekranlara yansıtan, nesillerin ortak referansı haline gelen klasik bir yapım. Bu iş birliğiyle, McDonald’s lezzetlerini Friends’in samimi dünyasıyla buluşturuyor, iki kültürel ikonu bir araya getiriyoruz." Açıklamaya göre, Friends atmosferini restoranlarına da taşıyan McDonald’s Türkiye, 5 seçili restoranda kurulan ‘Friends Coffee Corner’ alanlarıyla, misafirlere fotoğraf çekilebilecekleri ve sosyalleşebilecekleri bir deneyim sunuyor. Bu restoranlar arasında İstanbul - Levent, Watergarden ve Ümraniye DT’nin yanı sıra İzmir - Buca ve Ankara - Çakırlar yer alıyor. İstanbul Beşiktaş’ta devreye alınan Friends temalı duvar uygulaması da renkli görüntüsüyle dikkat çekti.
09 Aralık 2025 Salı - 11:31
Kadının Güçlenmesi Bursa Platformu üyeleri, Oyak Renault’da buluştu
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesine yönelik çalışmaları Bursa’ya taşımak ve iş dünyasında Bursa’yı bu alanda örnek bir il olarak konumlandırmak amacıyla UN Global Compact Türkiye’ye bağlı olarak BUSİAD, BUİKAD ve Yeşim Grup koordinatörlüğünde ve KalDer’in desteğiyle faaliyetlerini sürdüren Kadının Güçlenmesi Bursa Platformu, üye ziyaretleri kapsamında bu ay Oyak Renault’da bir araya geldi. Fabrika turuyla başlayan ziyarette, iş dünyasında kadın temsiliyetini güçlendirmeye yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği girişimleri ve iyi uygulamalar üzerine değerlendirmeler yapıldı. Üretim hattı ziyaretiyle başlayan etkinlik, endüstriyel hayatta kadın temsiliyetini artırmaya yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği uygulamaları ve iyi örneklerin paylaşımlarıyla devam etti. Programın açılışında konuşan Oyak Renault Tedarik Zinciri Direktörü ve Women Renault Group Türkiye Başkanı Sibel Bayat, şirketin çeşitlilik ve kapsayıcılık odaklı politikalarının, kadınların iş hayatında güçlendirilmesine yönelik yürüttükleri çalışmaların kurumsal kültürlerinin önemli bir parçası olduğunu vurguladı. Bayat, "Bu konuda sadece şirketimizde değil, ekosistemimizde de etkin rol alıyoruz" dedi. Ardından söz alan İnsan Kaynakları Direktörü Tolga Görgülü, etkinlik kapsamında şirketin çeşitlilik, kapsayıcılık ve sıfır ayrımcılık ilkelerini temel alan politikaları ile cinsiyet, yaş, kültürel farklılıklar ve engellilik alanındaki uygulamaları paylaşmaktan duydukları memnuniyeti ifade etti. Kadının Güçlenmesi Bursa Platformu, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi konusunda Bursa’yı öncü bir şehir haline getirmek amacıyla 2016 yılında BUSİAD, BUİKAD ve Yeşim Grup koordinatörlüğünde, KalDer’in desteğiyle kuruldu. UN Global Compact Türkiye’ye bağlı olarak faaliyet gösteren platform, farklı sektörlerden 45 WEPs (Kadının Güçlenmesi İlkeleri) imzacısı firma ile iş birlikleri geliştiriyor. Platform, firmalar arası öğrenme süreçlerini desteklemek, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık oluşturmak ve ev içi şiddete karşı ortak politikalar geliştirmek amacıyla çalışmalar yürütüyor.
09 Aralık 2025 Salı - 11:13
BTSO’da eğitim sektörünün geleceği konuşuldu
Eğitim sektörü istişare toplantısına katılan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, eğitim sektöründe geleceği şekillendirecek yeni iş modellerine ihtiyaç olduğunu söyledi. Başkan Burkay, "Bilgi aktarmak kadar bilgiyi üretebilmek de çok kıymetli. Eğitimde yeni iş modelleri oluşturmak, özellikle gelecek 50 yılda bizim rekabetçiliğimizi güçlendirecek alanlarda yetkinliklerimizi geliştirecek yollar açmamız gerekiyor." dedi. Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) 59. Meslek Komitesi Genişletilmiş Sektörel Analiz Toplantısı BTSO Ana Hizmet Binası’nda gerçekleştirildi. Toplantıya BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Eğitim Konseyi Başkanı Gıyasettin Bingöl, Meclis Üyesi Orhan Adanur, Komite Başkanı Hasan Temelli, Komite Üyesi İsmail Güler ile özel okullar, kurslar ve anaokulları sektörü temsilcileri katıldı. Sektörel talepler ve beklentilerin değerlendirildiği toplantıda ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bursa Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanı Gökhan Kuzu ve Bakanlık Baş İş Müfettişi Volkan Avcı eğitim sektöründe teftiş süreçlerine ilişkin sektör temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Kalkınmayı gelişmişliğe taşıyacak olan unsur eğitimdir BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, eğitimin toplumların gelişmesinde en önemli başlıklardan biri olduğunu belirtti. Burkay, "Bir toplumun kültür-sanattan sanayiye kadar her alanda gelişebilmesi için dünya ile rekabet edebilecek bir eğitim sistemine ihtiyaç var." dedi. Toplumların en önemli dönüştürücü gücünün eğitim olduğunu ifade eden İbrahim Burkay, 59. Meslek Komitesi’nin bu alanda değerli çalışmalar yaptığını söyledi. Eğitim sektöründe geleceği şekillendirmek için yeni iş modellerine ihtiyaç olduğunu ifade eden Burkay, "Mevcut durumda eğitim sektöründe bina, servis, yeme-içme gibi eğitim dışı gider kalemleri yüzde 50’ye yaklaştı. Yapay zekâ ile öğretmen kavramı da değişiyor. Burada eğitime farklı bir perspektiften yaklaşmak gerekiyor. Nüfus olarak yaşlanıyoruz ancak eğitim süreçlerinde dünyayı iyi okumamız gerekiyor." dedi. Bilgiyi aktarmak kadar üretmek de çok kıymetli Doğal kaynakları ve insan kaynağı zengin ülkelerin gelecek 50 yılda önemli bir konumda olacağını ifade eden İbrahim Burkay, "Fütüristlerin tamamı G-7 ülkelerinin değişeceğini öngörüyor. Şu anda Çin 1,5 milyar nüfusa sahip. Bundan 10 yıl önce tek çocuk kısıtlaması kaldırılan ülke dünya ticaretini manipüle ediyor. Çin üretimle dünyayı ele geçiriyor. Burada en büyük dayanağı nüfusu. Çin’in geçen yıl dış ticaret fazlası 1 trilyon dolara ulaştı. Bu dünya ticaretinin yüzde 5’ine tekabül ediyor. Yani nüfus bu işin olmazsa olmazı. Sizler toplumu dönüştüren insanlarsınız. Gelecekle ilgili hayalleri besleyen sizlersiniz. Bu anlamda eğitimde atılması gereken çok adım var. Bilgi aktarmak kadar bilgiyi üretebilmek de çok kıymetli. Yeni iş modelleri oluşturmak, özellikle gelecek 50 yılda bizim rekabetçiliğimizi güçlendirecek alanlarda yetkinliklerimizi geliştirecek yollar açmamız gerekiyor." diye konuştu. "2026 güven tazeleme yılı olacak" BTSO Eğitim Konseyi Başkanı Gıyasettin Bingöl ise Bursa’nın sanayi, kültür, ticaret ve turizmin yanında önemli bir eğitim şehri olduğunu söyledi. Kentteki özel öğretim kurumlarında 75 bin öğrencinin eğitim gördüğünü belirten Bingöl, Bursa’nın bu alanda lider konumda bulunduğunu ifade etti. Gelecek yıl özel eğitimde "güven tazeleme yılı" olarak hedeflediklerini kaydeden Bingöl, 2026 Nisan ayında Uludağ’da kapsamlı bir eğitim zirvesi düzenlemeyi planladıklarını ve bu etkinliği geleneksel hale getirmek istediklerini açıkladı. Bingöl, BTSO’da 8 yıldır İbrahim Burkay ile çalıştıklarını, Başkan Burkay’ın eğitim sektörüne her zaman büyük önem verdiğini belirterek, "Uludağ’daki Bursa Business School projesi başlı başına sektörümüz için çok büyük bir hizmet. Sayın Başkan her zaman eğitim sektörünü destekledi ve ön plana koydu. Hiçbir talebimizi geri çevirmedi. Özellikle pandemi dönemi ve devamında özel öğretimle ilgili meselelerin yüzde 90’ını BTSO’da çözdük. Servis meselesini burada görüştük, fiyatlar burada belirlendi. Sayın Başkan da tüm bu süreçlere destek verdi. TOBB’da devamlı olarak taleplerimizi gündeme getirdi. Kısa çalışma ödeneği başta olmak üzere birçok konuyu bu çatı altında çözdük. Komitemiz de çok seçkin insanlardan oluşuyor. Güzel bir çalışma ortamımız var. BTSO’da, Uludağ’da, Kent Ormanı’nda çok toplantılar yaptık ama gerçekten bu işin lideri Sayın Başkandır. Kendisinin çok emeği var. Sektörümüze destekleri için teşekkür ediyoruz." dedi. Özel öğretimde talep azaldı arz çoğaldı Toplantıda konuşan Komite Üyesi İsmail Güler, Bursa’daki özel öğretim kurumları ve öğrenci sayılarına ilişkin istatistikleri paylaştı. 2022-2023 döneminde 373 bin olan anaokulu öğrenci sayısının 2025-2026 yılında 218 bine gerilediğini paylaşan Güler, buna rağmen okul sayısının 4253’ten 4282’ye yükseldiğini belirtti. 2022-2023 döneminde 102 bin olan ilkokul birinci sınıf öğrenci sayısının bu yıl 75 bine gerilediğini söyleyen Güler, "Okul sayısı artıyor ancak kaydedilen öğrenci sayısı azalıyor. Son yıllara kadar talep fazla arz azdı. Ancak şimdi talep azaldı arz çoğaldı. Bu yüzden kurumların ayakta kalabilmesi için daha katma değerli bir eğitim vizyonuna ihtiyaç var." dedi.
09 Aralık 2025 Salı - 11:11
‘Türk Sanayisinin Enerji Verimliliği Raporu’ yayımlandı
Enerji hizmet şirketi ESCON Enerji, ‘Türk Sanayisinin Enerji Verimliliği Raporu’nun üçüncüsünü yayımladı. Küresel çapta hızla yükselen enerji talebi, iklim değişikliğiyle mücadele ve uluslararası rekabet, enerji verimliliğini bir maliyet kalemi olmaktan çıkarıp, günümüzün en stratejik alanlarından birine dönüştürdü. Bu kritik süreçte Türkiye de kapsamlı ve iddialı bir yol haritası çizdi. Buna göre 2024-2030 Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (UEVEP) kapsamında sadece enerji verimliliği ile birincil enerji arzının yüzde 15 düşürülmesi, bunun neticesinde de 100 milyon ton emisyon azaltımı hedefleniyor. Bu hedefler doğrultusunda Türkiye’de tüketilen toplam enerjinin üçte birini kullanan sanayide enerji verimliliğinin artırılması büyük önem taşıyor. Enerji hizmet şirketi ESCON Enerji, bu alandaki potansiyeli ortaya koymak ve enerji verimliliğinin benimsenmesine katkı sağlamak amacıyla ilkini 2021, ikincisini ise 2023’te çıkardığı ‘Türk Sanayisinin Enerji Verimliliği Raporu’nun üçüncüsünü yayımladı. Rapor kapsamında 54 şehirde faaliyet gösteren 469 fabrika ile 31 ticari bina olmak üzere toplam 500 tesiste enerji etütleri gerçekleştirildi. Bu tesislerin 203’ü İSO 500, 83’ü ise İSO İkinci 500’ün 2024 listesinde yer aldı. Analiz edilen tesislerin faaliyet gösterdikleri 11 sektör ise ‘Ambalaj-Plastik’, ‘Beyaz Eşya’, ‘Gıda’, ‘İlaç’ ‘Kağıt’, ‘Kimya-Petrokimya’, ‘Metal’, ‘Metal Dışı Mineraller (Çimento Cam ve Seramik)’, ‘Otomotiv’, ‘Tekstil’ ve ‘Ticari Bina’ olarak sıralandı. Rapora göre 469 fabrika ve 31 ticari binanın toplam enerji tüketimleri yıllık 7,47 milyon TEP. Bu miktarda enerji tüketimi yapan bu fabrika ve ticari binaların enerji tasarruf potansiyeli ortalaması ise yüzde 27,8. Sanayi tesislerinde enerji verimliliği sağlamak için yapılan yatırımlar, her bir birim enerji (TEP) tasarrufu için ortalama 1.943 dolar gerektiriyor. Emisyon azaltımı için ortalama yatırım maliyeti ton başına 569 dolar, projelerin geri ödeme süresi ise 3,11 yıl olarak hesaplandı. Bu tesislerde enerji verimliliği projelerinin hayata geçirilmesiyle sağlanabilecek emisyon azaltım miktarı da 1,32 milyon ton karbondioksit olarak belirlendi. "Ekonomik durum yatırımların hızını kesti" 2023 yılında yayımladıkları ikinci ‘Türk Sanayisinin Enerji Verimliliği Raporu’nda enerji verimliliği potansiyelini yüzde 29 olarak ölçtüklerini hatırlatan ESCON Enerji CEO’su Onur Ünlü, "Aradan geçen iki yılda yüzde 1,2’lik bir iyileşmeyle bu oranın yüzde 27,8 seviyesine ulaştığını tespit ettik. Her ne kadar bir iyileşme söz konusu olsa da bu oranın yeterli olmadığı aşikar. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamındaki hedefe ulaşmak için de enerji verimliliği alanındaki yatırımların daha da hız kazanması gerekiyor. Açıkçası Türk sanayisi bu konuda oldukça istekli. Enerji verimliliği yatırımlarıyla hem çevresel etkilerini azaltmayı hem de küresel ticaretteki konumlarını güçlendirmeyi hedefliyorlar. Ancak ne var ki son iki yılda finansmana erişimde yaşanan güçlükler, yüksek faizler ve kapasite kullanım oranlarındaki düşüş her alanda olduğu gibi enerji verimliliği yatırımlarının da hızını kesti. Dolayısıyla bu tablo, sanayinin enerjiyi verimli kullanma iradesi zayıfladığı için değil, büyük ölçüde içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar nedeniyle ortaya çıktı" dedi. "Tabloyu tersine çevirebiliriz" Enerji verimliliği yatırımlarındaki bu yavaşlamanın 2026 yılı itibarıyla değişmeye başlayacağını öngördüklerini ifade eden Ünlü şöyle devam etti: "Devletin verimlilik artırıcı projeler için sağladığı hibe ve desteklerin artması, finans kuruluşlarının bu alana yönelik ilgisi ve yeni teknolojilerin sanayiye daha hızlı adapte edilmesi sayesinde yatırımlar yeniden ivme kazanacak. Bu da 2030 hedefi için büyük önem taşıyor. Kaldı ki, sanayimizdeki yüzde 27,8’lik verimlilik potansiyeli, hedeflenen yüzde 15’in oldukça üzerinde. Dolayısıyla bu tabloyu tersine çevirme, hedeflenenin de üzerinde bir iyileşme ile sanayimizin rekabet gücünü artırma, ithal enerji oranımızı düşürerek dış ticaret açığının azaltılmasına katkı sağlama ve karbon ayak izimizi düşürme fırsatımız var."
09 Aralık 2025 Salı - 10:49
Muğla’da 2025’te 13 Bin 698 kadın işe yerleştirildi
Muğla’da kadın istihdamı son yılların en yüksek seviyesine ulaştı. İŞKUR Muğla İl Müdürlüğü, 2025 yılının ilk 11 ayında yürüttüğü çalışmalarla 13 bin 698 kadını iş hayatına kazandırarak büyük bir başarıya imza attı. Ocak-Kasım döneminde toplam 38 bin 718 kişi İŞKUR aracılığıyla işe yerleşti. Kadın istihdamındaki güçlü yükseliş dikkat çekiyor. İŞKUR verilerine göre, Muğla’da kadınların işe yerleştirilme oranı son beş yılda yüzde 78 artış gösterdi. 2021 Kasım ayında 7 bin 708 olan sayı, 2025 yılında 13 bin 698’e yükselerek neredeyse iki katına çıktı. İŞKUR Muğla İl Müdürü Zahide Altınok, kadınların işgücüne katılımını artırmak için yürütülen çalışmaların sonuç verdiğini belirterek şunları söyledi: "2021 sonunda 7 bin 708 olan kadın istihdamı, bu yıl yüzde 78’lik bir artışla 13 bin 698’e ulaştı. Kadınların mesleki beceri kazanması ve iş süreçlerine uyum sağlaması için tüm programlarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" Altınok, kadınların istihdama katılımını destekleyen programların detaylarını da paylaştı. Buna göre: 415 kadın İşbaşı Eğitim Programları (İEP) ile, 39 kadın Kadın İstihdamı İçin Pozitif Ayrımcılık Projesi ile işe yerleştirildi. 2025 yılı boyunca 1841 kadın Toplum Yararına Program (TYP), 1094 kadın ise İşgücü Uyum Programı (İUP) kapsamında iş hayatına dahil edildi. İŞKUR, Muğla’da kadınların işgücüne erişimini güçlendirmek için yıl boyunca destek programlarını ve saha çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
09 Aralık 2025 Salı - 10:33
Fabrika gibi çalışan lisenin yıllık cirosu 1,5 milyon
Gaziantep’te bir usta öğretici ve 7 öğrenciyle günde 25 bin adet ekmek üretimi yapılan GAHİB Halıcılık ve Dış Ticaret Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi adeta bir fırın gibi çalışıyor ve yıllık 1,5 milyon ciro elde ediyor.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder