EKONOMİ
Edirne’de ari damızlık hayvan üretim merkezi yapılacak 15 Kasım 2024 Cuma - 09:50:35 Edirne’de hastalıklardan ari damızlık hayvan üretim merkezi (Ari Damızlık Hayvan Deposu Edirne Projesi) yapılacak. Türkiye’nin son yirmi yılda hayvancılıkta uyguladığı destekleme ve politikalar, özellikle son yıllarda hayvan varlığında ve hayvansal üretimde önemli artışlar yaşanmasını sağladı. Tarım ve Orman Bakanlığının hayvancılık politikalarında, hayvan varlığıyla birlikte verimlilik ve birim hayvandan alınan ürün (et, süt, buzağı) artışları hedefleniyor. Öncelikle hayvancılıkta genetik kapasitenin artırılması önemli hâle geliyor. Nitelikli damızlık hayvan ihtiyacının yurt içinden karşılanması ve işletmelerin sürü yenileme ve yeni işletme kurulumlarında damızlık ihtiyaçlarını karşılamak için Damızlık Düve Yetiştirme Merkezleri çok önemli hâle geliyor. Tarıma dayalı sanayi aracılığı ile millî gelir, ihracat ve istihdama katkı sağlayacak 2017 yılından itibaren uygulanmasına başlanan düve alım desteğinde söz konusu merkezlerden hayvan temin edilmesi durumunda yüzde 40’a kadar hibe desteği uygulanıyordu. 2022 yılında yapılan değişiklikle hibe desteğinin oranı yüzde 50 oranına yükseltildi. Hayvancılık sektörü ülkemizde artan nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesinde önemli rol oynayan sektörlerden. Ayrıca tarıma dayalı sanayi aracılığı ile millî gelir, ihracat ve istihdama katkı sağlaması planlanıyor. Tarım Bakanlığı ile ortak yapılan projelendirme çalışmaları çerçevesinde Ticaret Borsası’nda Edirne Valisi Yunus Sezer, Ticaret Borsası Başkanı Özay Öztürk ve sektör temsilcilerinin katılımıyla ile değerlendirme toplantısı yapıldı. Proje ile birlikte ilimizdeki mevcut işletmelerin ari hale getirilerek, belli bölgelerde ari damızlık organize tarım bölgeleri oluşturulması amaçlanıyor. Konu ile ilgili açıklama yapan Vali Sezer, "Desteklerinden dolayı ilimiz adına Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’ya ve bakanlık yetkililerimize şükranlarımızı sunuyoruz" dedi.
15 Kasım 2024 Cuma - 09:44 Gaziantep’te zeytinyağı mesaisi başladı Türkiye’nin zeytinyağı üretim merkezlerinden biri olan Gaziantep’te zeytinyağı fabrikalarında yoğun mesai başladı. Türkiye’nin zeytinyağı üretim yerlerinden biri olan Gaziantep’te çiftçiler zeytinlerini işleyerek yağ haline getirmek için yağ fabrikalarına akın ediyor. Tarlada hasat edilen zeytinlerin fabrikalara getirmesiyle birlikte, zeytinlerin sıkım işlemi tüm hızıyla devam ediyor. Erken saatlerde başlayan mesaiyle beraber işçilerin makinaya döktüğü tonlarca zeytin, önce yaprak ve tozlarından ayıklanıyor daha sonra ise makineler içerisinde işlenerek çekirdeklerinden ayrılıyor. Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde bulunan zeytinyağı üretim tesisinde büyük bir yoğunluk yaşanırken ortalama 1 saat süren çekim işleminde çiftçi ve tüketiciler ortalama 3 kilogram zeytinden 1 kilogram yüksek kaliteli zeytinyağı alıyor. Merdiven altı üretilen ve piyasaya sürülen sahte zeytinyağlarına karşı uyarılarda bulunan üreticiler, vatandaşların anlayamayacağı şekilde sahte yağ üretildiğini belirterek bilinmeyen yerlerden yağ alınmaları ve etiketlerine dikkat etmeleri gerektiğini dile getirdi. “Vatandaşlarımız 3 kilogram zeytin içerisinde 1 litre yağ alıyor” Zeytinyağı ile ilgili bilgi veren fabrika sahibi Mehmet Parmaksız, ”Biz burada tesis içerisinde zeytinlerden verim almak için tesis içerisinde makinede biraz bekletiyoruz. Vatandaşlarımız ise 3 kilogram zeytin içerisinde 1 litre yağ alıyor. Biz burada günlük 150 ton zeytin işleyerek yağ haline getiriyoruz. Vatandaşların bilinmedik yağları almaması gerekiyor. Üzerinde etiketi olmayan merdiven altı yağı almamaları gerekiyor. Piyasada çok fazla bu tür yağ mevcut. Devlet olarak zeytinyağından büyük gelir etmemiz için kendi imalatımızı kendi pazarımızı oluşturmamız gerekiyor. Tüm çiftçi malını toplar belirli bir firmaya verir ve şişelenir. Hem çiftçi kazanır hem devlet kazanır” dedi. “Zeytinyağı tenekesi 2 bin 800 TL” Zeytinyağı fiyatlarıyla ilgili konuşan Parmaksız, “Zeytin piyasasında bu sene fiyatlar çok oynuyor. Çiftçiler bu sene zeytinyağı satma konusunda fiyat verme konusunda sorun yaşıyor. Fiyatlar çok aşağılarda seyrediyor. Bu duruma devletimizin bir an önce el atması gerekiyor. Toptancılarda çok düşük fiyat çekiyorlar. Toptancılar ise 10’luk tenekeyi 2 bin 800 TL’ye satıyorlar” şeklinde konuştu. “Bölgemiz eskisi gibi yağış almıyor” Zeytinyağı çektirmeye gelen üretici İdris Dokuyucu ise bölgede yağışın az olduğunu belirleterek, “Bölgemiz eskisi gibi yağış almıyor. Bu da bizim gibi küçük çiftçileri ister istemez etkiliyor. Ben şuan topladığım zeytinlerimin hepsini getirdim. Tesis içerisinde şuan yağ aşamasına getiriliyor. Zeytinyağı analizi yapılmadığı için tüketiciler gerçek yağ alamıyor. İçerisinde ne olduğu belirsiz pamuk yağı tüketiyor. Fakat doktorların tavsiye ettiği yağlara talep artınca hilelerde artmaya başladı” diye konuştu.
15 Kasım 2024 Cuma - 09:42 İTO Başkanı Avdagiç’ten ‘Trump’lı dünyaya hazırlık’ önerileri İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “İleri teknolojili yabancı sermaye yatırımlarına cömert teşvikler sağlama zamanının geldiğine inanıyoruz” dedi. Avdagiç, Oda’nın Kasım ayı Meclis toplantısında dünyadaki ve Türkiye’deki ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini paylaştı. Avdagiç, Türk sanayinin katma değer odaklı dönüşümü amacıyla emek yoğun sektörler için bir dönüşüm planı hazırlanması ve bu süre içinde de istihdam kaybını önleyecek desteklerin güçlendirilmesinin önem taşıdığını söyledi. Şekib Avdagiç, “Enflasyonla mücadelede elbette sadece iç talebin baskılanması yetmez. Potansiyel enflasyonist etkisi yüksek alanlarda üretimi destekleyecek finansal mekanizmaları da harekete geçirmeliyiz. Buna paralel olarak verimlilik artırıcı teşvik ve destekleri de günün koşullarına göre yeniden tasarlamalıyız” dedi. İleri teknolojili yabancı sermaye yatırımlarına cömert teşvikler sağlama zamanının geldiğini belirten Avdagiç, “Doğrudan yabancı yatırım çekmek için mevcut teşvik sistemini bütünsel bir yaklaşımla gözden geçirmeli, yatırımın niteliğine, büyüklüğüne ve stratejik önemine göre uzun dönemli vergi teşvikleri sağlamalıyız. Bu kapsamda ayrıca teknoloji transferine hız kazandıracak politikaları yeniden tasarlamalı ve Teknoloji Transferini Hızlandırma Fonu Türkiye Projesi’ni işlevsel şekilde hayata geçirmeliyiz. Bu nevi tedbirlerle Türkiye’nin Trump’ın dünya ekonomisinde oluşturacağı korumacılık ve ticaret savaşları ile daha da zorlaşacak süreci başarıyla geride bırakacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı. “Dünya sübvansiyon savaşlarına doğru gidiyor” İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “ABD’de Donald Trump’ın kazandığı seçim sonrasındaki gelişmelerin dünyanın yeni korumacılığın sonucu olarak bir ‘sübvansiyon savaşları’na doğru gittiğini gösterdiğini vurguladı Avdagiç, “Nihayetinde tüm bu sübvansiyonlar sadece küresel ekonomiye zarar vermekle kalmayacak, aynı zamanda gelişmiş ve gelişen ya da yoksul ekonomiler arasındaki uçurumu daha da derinleştirecektir” değerlendirmesinde bulundu. Avdagiç, yeniden ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminde uygulaması beklenen politikaların küresel ekonomide de derin etkileri olacağına dikkati çekti. Avdagiç, “Trump’ın verdiği sözlerin bir kısmını hayata geçirmesi halinde bile ‘maliye politikaları, enflasyon, ekonomik büyüme ve faiz oranları’ üzerinde oluşturacağı baskı, dünyanın her ülkesinde hissedilecek” dedi. “Yeni ve daha şiddetli ticaret savaşları bekleniyor” Trump’ın ajandasında 2 önemli başlık bulunduğuna dikkati çeken Şekib Avdagiç, “İçeride vergi indirimleri ve ithalatta yüksek gümrük vergilerinin yön vereceği daha katı korumacılık bulunuyor. Aynı şekilde yeni ve daha şiddetli ticaret savaşlarının başlaması, Rusya ile uzun yıllardır savaşı sürdüren Ukrayna’ya desteğin çekilmesi, küresel güvenlik ve jeopolitik gerginliklerin seyrinin değişmesi bekleniyor” şeklinde konuştu. Avdagiç, şunları söyledi: “Beklentilerle ilgili daha spesifik bir örnek vereyim. Hangi ülkeden geldiğine bakılmaksızın; ithal ürünlerin tamamına yüzde 10’luk genel tarife ve Çin’den yapılan ithalata yüzde 60’lık tarife dahil olmak üzere konulacak ilave vergiler, muhtemelen küresel çapta etkisi en fazla hissedilen araçlar olacak. Küresel ticaretin önünde önemli bir bariyer oluşturabilecek bu vergiler, büyümeyi ve kamu maliyesini de ciddi ölçüde baskılama riski taşıyor. Vergilerin ABD’de enflasyonu artırması ve FED’in de daha sıkı para politikasıyla yanıt vermesi sonucu da olabilir. Doları güçlü tutacak bu durum, kuşkusuz özellikle sermaye açığı bulunan ekonomiler için de arzu edilmeyen yeni bir risk tablosuna işaret ediyor.” “Yeni küresel konjonktür, üretim deseni düşük teknolojili ekonomileri sarsabilir” Avdagiç, şöyle devam etti: “Yeni küresel konjonktür, üretim deseni düşük teknolojili harcı alem mallardan oluşan ekonomileri çok daha şiddetli sarsabilir. Otomobil pazarındaki hızlı değişim bunun örneği. İleri teknolojili üretimin kısa süre içinde orta ve düşük teknolojili üretim üzerinde ne ölçüde büyük yıkımlara yol açabileceğine hep birlikte tanık oluyoruz. Elektrikli otomobil pazarında bir numaraya yükselen Çin ile rekabet edemeyen çok sayıda Avrupalı marka, birbiri ardına fabrika kapatma ve üretimi kısma yoluna gitti ve deyim yerindeyse adeta havlu attı. Avrupa otomotiv sanayisinin önemli tedarik merkezlerinden biri konumundaki Türkiye’nin durumunu, bu örnek gelişmeler paralelinde ciddiyetle ele almak zorundayız. Zira Türkiye’nin otomotiv ihracatının yüzde 80,50’si AB’ye yapılıyor.” İTO Başkanı Avdagiç, küresel gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisine bakıldığında Enflasyonla Mücadele Programı’nın ekonomi üzerindeki kısıtlayıcı ancak geçici olduğunu düşündükleri etkilerinin belirginleşmeye başladığını söyledi. Avdagiç, “Bir yandan iç talebin kısılması, diğer yandan dış pazarlarda ekonomik aktivitenin yavaşlaması hem üretim hem de ihracat üzerindeki baskıyı artırıyor. Yatırım eğilimi zayıf seyrederken, özellikle emek yoğun kimi sektörlerde de rekabet gücü giderek zayıflıyor. Sanayi üretimimiz Eylül’de aylık bazda sınırlı da olsa bir toparlanma kaydetti, ancak yıllık bazda daralma sürüyor. 10 aylık ihracat yüzde 3,2 oranında artarak 216,4 milyar dolara yükseldi. İthalat ise yüzde 7,2 daraldı ve 282 milyar dolara geriledi. Mevcut trendin sürmesi halinde 2024 yılı ihracatının 264-265 milyar dolar, ithalatın 343-344 milyar dolar, dış ticaret açığının da yüzde 25 düşüşle 80 milyar doların altında gerçekleşmesini bekliyoruz” dedi. “Kararlılık ve sabır enflasyonla mücadelenin en önemli silahı” Şekib Avdagiç, enflasyon tarafında ise TÜFE’nin aylık bazda yüzde 2,88 artış kaydettiğini, yüksek bazın etkisiyle düşüşünü sürdüren yıllık enflasyonun ise yüzde 48,58’e indiğini ve Temmuz 2023’ten bu yana en düşük seviyesine gerilediğini hatırlatarak, şunları söyledi: “Enflasyondaki düşüş hızının yavaşlaması, dezenflasyon sürecinin uzayabileceğini gündeme getirdi. Nitekim Merkez Bankası, enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize etti. TCMB 2024 sonu için yüzde 38 olan enflasyon orta nokta tahminini yüzde 44’e yükseltti. 2025 yılı tahminini de yüzde 14’ten 7 puanlık artışla yüzde 21’e çıkardı. Biliyoruz ki, kararlılık ve sabır enflasyonla mücadelenin en önemli silahı. Fedakarlıklarımızın karşılığını almak için sürecin tamamlanmasına odaklanmalı ve eksiklik görülen alanlarda tahkimatı süratle güçlendirmeliyiz.” Avdagiç, kritik geçiş döneminde, zayıf iç talep koşullarını da dikkate alarak ihracatın finansmanına daha güçlü destek sağlanmasının yerinde olacağını, teşviklerin etkinliğini artırmak ve hedef sektörlerde rekabet gücünü korumak için selektif desteklere yönelmenin doğru bir yaklaşım olacağını kaydetti.
Mersin GİAD yönetimi Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüştü
11 Kasım 2024 Pazartesi - 16:22 Mersin GİAD yönetimi Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüştü Mersin Girişimci İşadamları Derneği (GİAD) Başkanı Adem Yükselgüngör ve yönetim kurulu üyeleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüştü. KKTC’de gerçekleşen görüşmede derneğin çalışmaları hakkında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a bilgi veren Adem Yükselgüngör, TÜGİK ve Mersin GİAD’ın yaklaşık 4 bin 500 iş insanından oluştuğunu belirterek, ticari hacimde Türkiye ekonomisinde ilk 10 ve ilk 100’e giren firmalar bulunduğunu ifade etti. "Bir millet, bir bayrak ve bir gelecek anlayışı’ ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim kalbimizdir" diyen Mersin GİAD Başkanı Adem Yükselgüngör, "Ben Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisiydim fakat işlerimin yoğunluğundan ötürü Mersin’e dönüş yaptım. Üniversitede iken bir İngiliz hocamın sözünü unutamam; ’Kıbrıs’ın suyunu içen Kıbrıs’ı bırakmaz, gitse de geri döner’ demişti. Gerçekten haklıymış ki, ben de bir Kıbrıs aşığı oldum. Bugün ki ziyaretimizin amacı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin daha çok kalkınmasına elimizden gelen desteği canı gönülden vereceğimizi iletmek içindir. Sizlerin desteği ile inşaat, turizm, tarım, hayvancılık ulaşım, enerji ve eğitim konularında yatırımlar yapmak istiyoruz. Bunun yanında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı kardeşlerimizin de Türkiye’de yatırım yapmak istediklerinde onlara canı gönülden destek vermekten onur duyacağız" dedi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’da ziyaretlerinden ötürü GİAD üyelerine teşekkür ederek çalışmalarında başarılar diledi, anavatan Türkiye ve Türk işadamları ile her zaman yakın ilişkiler içerisinde olduklarını aktardı.
İSO Başkanı Bahçıvan: "Merkez Bankası, elindeki silahlarla Türkiye’nin itibarını yükseltmeye çalışıyor"
11 Kasım 2024 Pazartesi - 15:44 İSO Başkanı Bahçıvan: "Merkez Bankası, elindeki silahlarla Türkiye’nin itibarını yükseltmeye çalışıyor" İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Merkez Bankasının faiz politikasını çok fazla zorlamamak gerektiğini belirterek, "Cephedeki en büyük silahımız. Merkez Bankası, elindeki silahlarla Türkiye’nin itibarını yükseltmeye çalışıyor" dedi. Bahçıvan, "Geçmişin maliyetini çok çabuk unutuyoruz ve dersleri ihmal ediyoruz. Tedavi sürecine yönelik geçen yıl OVP açıklanmıştı. Oradaki hedeflerin bazılarında daha iyiyiz, bazılarında daha uzağız. En uzak olanı; enflasyon tahmini. Enflasyon direniyor. İstenilen ölçüde düşmüyor. Düşmesi noktasında en güçlü mücadele yeri olan Merkez Bankası, kendine ait silahlarla ve ekonomi bilimi çerçevesinde güven vererek bunu gerçekleştiriyor. Kasım ayı İSO Meclis toplantımıza Merkez Bankası Başkanı gelecek. Zaten dönem dönem reel sektör ile ilgili bilgileri paylaşıyoruz" dedi. Özellikle Avrupa pazarının iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten Bahçıvan, "Avrupa’da şartlar nereye gidiyor, Çin’deki durum, ABD’nin yeni dönemi nasıl olacak, gelişen teknolojideki dev rekabet nasıl olacak ve Türkiye nasıl konumlanacak gibi diğer çok önemli konu başlıklarını doğru değerlendiremiyoruz. Özellikle en büyük pazarımız, ortağımız Avrupa’yı çok iyi takip etmeliyiz. AB pazarı maalesef iyi gitmiyor. AB’deki gelişmeler kendi sorunlarımız kadar önemli. Almanya’yı, Fransa’yı ve Euro’yu çok iyi takip etmek lazım" dedi. Bahçıvan, asgari ücrete yapılacak artışla ilgili ise "Prensip olarak ne bir tahmin ne de bir değerlendirmede bulunuyoruz. Ancak iki tarafın da empatisinin yüksek olması gerekiyor. Çalışanlarımız en önemli ortağımız. Onların bir hayatı ve yaşamı var. Diğer taraftan işgücünün rekabette oluşturacağı değerler var. Asgari ücretin işgücünün kalıcı ve istikrarlı olması ama aynı zamanda maliyetlerde de rekabet edilebilmesi açısından mutabık olmak lazım. Üzerinden konuşulacak bir bu konu" dedi. Bahçıvan şöyle konuştu: "Merkez Bankasının faiz politikasını çok fazla zorlamamak lazım. Cephedeki en büyük silahımız. Merkez Bankası, elindeki silahlarla Türkiye’nin itibarını yükseltmeye çalışıyor. Ücretlerde de özellikle son iki, üç yıldır düzeltilemeyen, çalışanın enflasyon muhasebesi olarak da adlandırdığımız bu vergi bandının mutlaka yeni bir endeksle yukarıya çekilmesi lazım. Eski dönemlerde çalışan maaşlarından 8., 9., 10. aydan sonra başlayan kesintiler, şimdi artık neredeyse yılın 2., 3.ayında kesilmeye başlıyor. En azından o bandın biraz yukarı çekilmesi, çalışanlarımızın yılın daha geç dönemlerinde bir kesintiyle karşılaşmasına vesile olacak. Bir-iki haftaya kadar onunla ilgili bir ümit verici bir durum var" dedi. Eğitim politikasının tüm sektörlerde kendini hissettiren bir konu başlığı olduğunu kaydeden Bahçıvan, "Ara elemanda olan sıkıntı, giderek, yüksek katma değer üretecek yönetici, beyaz yaka sınıfında da kendini çok daha farklı boyutta gösteriyor. Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihinin en önemli planlaması olarak adlandırılacak, geniş katılımla hazırlanacak, önümüzdeki 25-30 yılının nasıl bir gelecek planı olacak, o yapının içinde hangi iş kolunun neye ihtiyacı olacak ve bunların içi nasıl doldurulacak, anaokuldan yüksek eğitime kadar ele alınması gereken güçlü bir planlamaya ihtiyaç var" dedi. AB, ABD ve Uzak Doğu pazarı ekseninde sanayiciyi bekleyen tehlikeler Bahçıvan, AB, ABD ve Uzak Doğu pazarı ekseninde sanayiciyi bekleyen tehlikelere dikkat çekerek, "Avrupa’nın kısa vadede zorlanacağı çok açık ve net gözüküyor ki bunun tabii sosyolojik boyutları nereye gidebilir, siyasi boyutları nereye gidebilir, AB süreci bu konuda nasıl etkilenir. Bunların her biri önümüzdeki ayların temel stres konuları olacak. Yıllardan beri kendini AB’ye entegre eden, yabancı ortaklarını oradan alan bir Türkiye için bu denklem son derece önemli. İSO olarak Stratejik Dönüşüm Merkezi adı altında bir birim oluşturuyoruz. Bütün bu konuları daha güçlü değerlendirebileceğimiz, sanayinin Think Tank’i olacak bir birim. Asya ve ABD tarafındaki fırsatları, yabancı sermayeyi takip etmek gerekiyor. Çin ile yaptığımız iş birlikleri önemli, artırılması gerektiğini düşünüyorum. Aynı şekilde Hindistan. Çünkü iş birlikleri olmadan stratejik boyutta pazarlar olarak bakmak kolay değil. ABD pazarında Trump döneminin daha olumlu olmasını umuyoruz. Ancak bazı konularda ne kadar içine kapanacağını, gümrük duvarlarını nasıl yükselteceğini henüz bilmiyoruz. Korumacı refleksler artacak. Dünya giderek liberal yapıdan kapalı bir döneme doğru gidiyor. Onun için iç sorunlardan çıkıp, bunları değerlendirmek lazım. Artık yüksek teknoloji ve katma değerli konulara çok daha fazla odaklanmamız gerekiyor" dedi. "Çin’le işçilik, enerji, ham maddede eş değer fiyatlara gelindi" İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz da, "Dünya nüfusunun üçte ikisi Asya Pasifik’te yer alıyor. Yılbaşında uzun süre Çin’de bulundum. Ücret ve ham madde fiyatları üzerinden araştırmalar yaptım. Birçok fiyatın Türkiye ile eş değer noktaya geldiğini görüyoruz. Bu tablo, 2000’li yılların başında böyle değildi. Bu sefer beni umutlandırdı. Çünkü işçilik, enerji, ham maddede eş değer fiyatlara gelindi. Orada devlet yatırımları, 30 yıl, 40 yıl vadelerle fonlayabiliyor. Bu avantajı bizim iş insanlarımıza sağlarsak, 2025 yılında enflasyon sorunundan kurtulabiliriz. Doğru politikalarla, dünya nüfusunun üçte ikisinin bulunduğu pazarlara mal satma durumumuz söz konusu. Hindistan için aynı şeyi söyleyemiyorum, iyi organize olamayan bir ülke" diye konuştu.
Genç Büro Memur-Sen’den Türkiye Yüzyılı’na fidan desteği
11 Kasım 2024 Pazartesi - 15:20 Genç Büro Memur-Sen’den Türkiye Yüzyılı’na fidan desteği Büro Memur-Sen Gençlik Komisyonu (Genç Büro Memur-Sen) 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü nedeniyle fidan dikimi gerçekleştirdi. Büro Memur-Sen Gençlik Komisyonu (Genç Büro Memur-Sen) tarafından, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü’nde fidanları toprakla buluşturdu. Genel Başkan Yusuf Yazgan’ın da katıldığı programda, Ankara’da görev yapan sendika üyeleri, Behiçbey Ağaçlandırma Alanı’na giderek fidan dikimi gerçekleştirdi. Burada konuşan Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, daha yaşanılabilir bir dünya için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi. Dünyanın sahibi değil emanetçisi olduğumuzu belirten Yazgan, “Bizim medeniyet değerlerimiz ağaç dikmenin önemini ortaya koyan yaşanmışlık ve öğretilerle bezenmiştir. ‘Biraz sonra kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikin’ diyen Peygamber’in ümmeti, asırlarca hüküm sürecek bir devleti, çınarın gölgesinde kuran bir ecdadın torunlarıyız. Daha yaşanabilir bir dünya, ancak dünyamıza sahip çıkmakla mümkün olacaktır. Her yıl orman yangınlarıyla ciğerlerimiz kül olmaktadır. Hem yangınlarla mücadele etmek, hem de yanan ormanların yerine yenisini, hatta daha fazlasını dikmek bizim ülkemize, geleceğimize ve torunlarımıza borcumuzdur. Genç Büro Memur-Sen’imizi bu örnek ve güzel çalışmalarından dolayı kutluyorum” açıklamasında bulundu. Genç Büro Memur-Sen’in kısa süre önce kurulduğunu hatırlatan Yazgan, komisyonun genç kamu görevlilerinin sorumluluk bilincini artıracak ve yönetime katılmalarına sunacağı katkı açısından önemli olduğunu ifade etti. Genç Büro Memur-Sen Başkanı Bekir Çetin de, genç kamu görevlilerinin geleceğin yöneticileri olduğunu, daha yaşanılır bir Türkiye idealine geleceğin yöneticileri ile katkı sunmak için bu etkinliği düzenlediklerini kaydetti. Yeşil vatanın korunması ve büyütülmesinin herkesin sorumluluğunda olduğunu ifade eden Çetin, “Genç kamu görevlileri olarak bugün fidanları toprakla buluşturduk. Her yıl bu etkinliğimizi tekrarlayacak, üzerimize düşeni yapacağız” ifadelerine yer verdi.
Malatya TSO, üyelerin biriken aidat borçlarını silmek için TOBB’dan destek bekliyor
11 Kasım 2024 Pazartesi - 14:39 Malatya TSO, üyelerin biriken aidat borçlarını silmek için TOBB’dan destek bekliyor Depremzede firmaların oda aidatı ödemekte zorlandığını dile getiren Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, “Yasal yetkiye sahip olan çatı kuruluşumuz TOBB’a 6 Şubat’tan bu yana birçok kez çağrıda bulunarak depremzede firmalarımızın borçlarını üstlenerek silmelerini talep etmemize rağmen bir sonuç alamadık” dedi. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), üye firmaların depremden bu güne biriken aidat borçlarının Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından üstlenilerek silinmesi talebini aylardır yineliyor. 6 Şubat depremlerinden hemen 3 ay sonra talepte bulunduklarını, belirli periyotlarla da taleplerini tekrarladıklarını ancak olumlu bir yanıt alamadıklarını belirten MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, “Yüzlerce can kaybı veren şehrimiz, üçte biri yıkılan binalarla büyük bir enkaz altında kaldı. Bozulan ticari ve sosyal hayat ekonomik olarak zor bir tablo oluşturdu. Üyelerimizin tümü yaşanan felaketlerden doğrudan etkilendi. Bugün binlercesi 21 metrekarelik konteynerde geçim mücadelesi veren üyelerimizin oda aidatı ödeyebilecek gücü yok. Böylesi bir dönemde aidat yükünün üyelerimizin üzerlerinde kalmasının adil olmadığını inanıyoruz. Biz, bu borçları tamamen silelim istiyoruz, ancak buna yasal yetkimiz bulunmuyor. Bunu yapabilmemiz yalnızca TOBB’un desteğiyle mümkün" dedi. Üye aidatlarının silinmesi için uzun süre önce resmi girişimlerde bulunduklarına dikkat çeken Başkan Sadıkoğlu, “2023 Şubat’ından itibaren üyelerimizin biriken aidat borçlarının ve önümüzdeki 2 yılın aidatlarının TOBB tarafından üstlenilmesi için hazırladığımız resmi yazımızı ilk kez 23.06.2023 tarihinde üst kuruluşumuz olan TOBB’a göndermiştik. Geçen 17 ayda belirli aralıklarla hem yazılı hem de sözlü olarak talebimizi iletmemize rağmen maalesef olumlu bir dönüş alamadık” ifadelerini kullandı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin mücbir sebep halinin devam ettiği şehirlerde oda aidatları konusunda sorumluluk alması gerektiğine vurgu yapan Başkan Sadıkoğlu, “Zor şartlara rağmen toprağını terk etmeyip mücadele eden, ailesi, şehri ve ülkesi için ticaretini ayakta tutmaya çalışan üyelerimiz destek beklentilerinde son derece haklıdır. Çatı kuruluşumuz TOBB’un, “zor durumdaki üyelerimizin yanındayız” diyebilmesi için harekete geçmesi gerekiyor. 72 yıldır Odalarımızdan aidat alan, üyelerimizin iş ve işlemlerinden harç adı altında ödeme talebi olan çatı kuruluşumuz TOBB, depremzede üyelerimize bugün destek olmayacaksa ne zaman olacak? Bu desteği esirgemek, Malatya gibi depremzede şehirlerimizdeki firmaların mücadelesine sessiz kalmak demektir. Beklentimiz yalnızca Malatya için değil, depremden en fazla etkilenen Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ile Gaziantep’in Nurdağı ve İslahiye ilçelerindeki depremzede işletmeler için de geçerli. Bu konudaki talebimizi defaten dile getirmeyi sürdüreceğiz” dedi.
E-Ticarette Ürün Güvenliği Teknik Destek Projesi’nin açılışı gerçekleştirildi
11 Kasım 2024 Pazartesi - 14:04 E-Ticarette Ürün Güvenliği Teknik Destek Projesi’nin açılışı gerçekleştirildi Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen ve AB finansmanıyla desteklenen ‘E-Ticarette Ürün Güvenliği Teknik Destek Projesi’nin açılış konferansı Ankara’da gerçekleştirildi. Proje, Türkiye’nin e-ticaret sektöründe güvenli ürün standartlarını yükseltmeyi ve AB düzenlemelerine uyumu hedefliyor. Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) finansmanıyla desteklenen ‘E-Ticarette Ürün Güvenliği Teknik Destek Projesi’nin açılış konferansı, Ankara’daki bir otelde gerçekleştirildi. Proje, hızla büyüyen e-ticaret sektöründe ürün güvenliği standartlarının artırılması ve Türkiye’nin AB düzenlemelerine uyum sağlama sürecine önemli katkı sunmayı amaçlıyor. Ticaret Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski ve Merkezi Finans ve İhale Birimi Başkanı Barbaros Murat Köse’nin konuşmacı olarak yer aldığı konferansa, kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademik çevrelerden katılım sağlandı. “Avrupa Birliği bizim en önemli ihracat pazarımız” AB ile Türkiye arasındaki ticaretin geçen yıl 210 milyar doları bulduğunu hatırlatan Bakan Yardımcısı Tuzcu, “Avrupa Birliği’nin beşinci ticaret ortağıyız. Avrupa Birliği bizim en önemli ihracat pazarımız. Ve birçok alanda teknik düzenlemelerden dış ticareti ilişkin politikalara birbirimizi besleyen, birbirimize katkı sağlayan ve birbirimizden öğrenen bir sürecin içerisindeyiz. Gümrük Birliği bunun temeli ve gümrük birliği sayesinde sadece ticaretimizi arttırmadık. Biz Türkiye olarak Avrupa Birliği’nin birikimini, ticaretteki ve sanayideki birikimini kendi iç piyasamıza yansıtarak hem imalatta hem de piyasada tüketici refahına yönelik olarak da teknik altyapımızı uyumlaştırmak için ciddi bir çaba sonucu güzel bir altyapıyı ortaya çıkardık. Biz gümrük birliğinin güncellenmesi ile ilgili konuşurken de aslında bu iş birliğini bir üst seviyeye, değişen çağın gereklerine daha yakınlaştırmak için bir zemini ortaya çıkartmaya çalışıyoruz” diye konuştu. “Projelerle Türkiye’deki kuruluşlarımızın altyapısını geliştirdik” Gümrük Birliği Anlaşması imzalandığından itibaren ürün güvenliği alanında 8 büyük Avrupa Birliği projesinin 5’inde Ticaret Bakanlığının üstlenici olduğunu kaydeden Tuzcu, “Bu projelerle de Türkiye’deki kuruluşlarımızın hem altyapısını geliştirdik hem de kurumsal kapasitenin yanında farkındalığı da arttırıcı çözümler geliştirdik ve çalışmalar yürüttük. E-Ticarette Ürün Güvenliği Teknik Destek Projesi, Türkiye’nin AB ile ekonomik entegrasyon hedefine önemli katkı sağlarken, ürün güvenliği standartlarına uyum sağlama yolculuğunda önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Proje, e-ticaret ortamında adaletli, şeffaf ve güvenli bir yapı oluşturmayı amaçlarken, mevzuat uyumlaştırma çabaları ile kalıcı ekonomik başarının temellerini atmaya yöneliyor” dedi. “Avrupa Birliği ile birlikte yaptığımız kazan kazan çalışmaları hepimizin yararına oluyor” Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay ise Türkiye’nin kapasitesinin, Avrupa Birliği ile birlikte yürüttüğü ortak çalışmaların önemini gösterdiğini dile getirerek, “Gambia’da bir ziyarete gitmiştim. Belediye Başkanı çok güçlü tam bir Afrikalı siyasetçi. Geçen hafta beni aradı. Dedi ki ‘Türkiye’den elbise alacağım e-ticaret. Girdim internete ne diyorsun? Güvenilir mi, nasıl’ diye. ‘Valla dedim biz de bu işte çok ilerideyiz. Hiç gözün arkada kalmadan al’ diye söyledim. Sonra o Türkiye’den aldığı elbiseyi aldığı ya da alacağı şirketin makineleri İtalya’dan geliyor. Kredisini İspanya Bankası, İspanya kökenli bir bankadan almış. Böyle bir entegre durumdayız. Avrupa Birliği, Gambia, Özbekistan, tekrar ürün güvenliğiyle birlikte yaptığımız çalışmalar böyle bir matriksi var. O yüzden Avrupa Birliği ile birlikte yaptığımız bu kazan kazan çalışmaları hepimizin yararına oluyor. Birlikte daha yapacaklarımız var ve bu tür projelerle ileriye taşıyacağız. Burada tabii yine dikkat etmemiz gereken bir şey sürdürülebilirlik. Yani bütün bu projelerin ürün güvenliğiyle birlikte sürdürülebilirlik kısmı da çok önemli” ifadelerini kullandı. Konferans, e-ticarette ürün güvenliği teknik destek projesi tanıtımı ve e-ticarette piyasa gözetimi ve denetimi paneli ile devam etti.
Pamukkale Turizm ekspres seferleriyle Denizli - İzmir arasını 2,5 saate düşürdü
11 Kasım 2024 Pazartesi - 14:02 Pamukkale Turizm ekspres seferleriyle Denizli - İzmir arasını 2,5 saate düşürdü Türkiye’nin önde gelen seyahat firması Pamukkale Turizm, kısa süre önce ulaşıma açılan Aydın-Denizli Otoyolundan düzenlediği ekspres seferleriyle Denizli-İzmir arasındaki seyahat süresini 2 saat 30 dakikaya düşürdü. Geçtiğimiz günlerde, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu tarafından açılışı yapılan 163 kilometre uzunluğundaki Aydın-Denizli Otoyolu, Ege bölgesindeki seyahat sürelerini önemli ölçüde kısaltarak kara yolunda daha güvenli ve hızlı bir ulaşım alternatifi sunmaya başladı. Yeni otoyoldan geçen araçlar, güzergahta 40 noktada yer alan trafik ışıklarındaki dur-kalk beklemelerini ortadan kaldırarak kesintisiz ulaşım sayesinde hem zaman hem de akaryakıt tasarrufu sağlayacak. Bu yeni otoyolun trafiğe açılmasıyla birlikte, İzmir-Denizli arasındaki otobüs seferleri de hızlı ulaşım avantajından faydalanmaya başladı. İlk olarak Pamukkale Turizm, seferlerini güncelleyerek yolculuk sürelerini yeniden düzenledi ve bu önemli gelişmeyi yolcularına sundu. Pamukkale Turizm Operasyon Müdürü Ahmet Dombaz, "Aydın-Denizli Otoyolu’nun açılmasıyla birlikte, bu yeni güzergahın sunduğu avantajlardan yararlanarak sefer planlamalarımızı gözden geçirdik. Yeni otoyolu kullanarak İzmir-Denizli arasındaki seferlerimize Aydın ve Nazilli ara duraklarına uğramayan ekspres seferler ekleyerek yolculuk süresini 2,5 saate düşürdük. Ekspres seferlerimiz ile yolcularımıza daha hızlı bir seyahat imkânı sunarken, aynı zamanda konfor ve zaman tasarrufu sağladık. Bu yeni düzenlediğimiz ekspres seferlerimizle birlikte sadece kısa mesafeler değil, daha uzun mesafeli seyahatlerde de yolculuk sürelerini önemli ölçüde kısaltıyoruz. Aydın-Denizli Otoyolu ile birlikte ekspres seferlerimizle Antalya-İzmir arasındaki seyahat süresi de 6 saate düştü. 62 yıldır Türkiye’nin öncü seyahat markası Pamukkale Turizm olarak bizler de yapılan ulaşım ve altyapı yatırımlarından büyük mutluluk duyuyor ve bu gelişmelerle birlikte yolculukların keyfine keyif katmaya devam ediyoruz” dedi.