KÜLTÜR SANAT - 19 Kasım 2024 Salı 12:12

Başkan Çavuşoğlu’nun turizm çabaları meyve vermeye başladı

A
A
A
Başkan Çavuşoğlu’nun turizm çabaları meyve vermeye başladı

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun kentin turistik, kültürel ve tarihi lokasyonları ve değerlerinin tanıtımı için verdiği çabalar meyve vermeye başladı. Geçtiğimiz ay Antalya’da düzenlenen tur operatörleri toplantısının ardından Denizli’nin önemli turizm noktalarından biri olan Çal Bağ Yolu’na ilk yabancı turist kafilesi geldi.



Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun, kentin ulusal ve uluslar arası anlamda tanınırlığı ve bilinirliğini artırmak adına başlattığı çalışma meyvesini vermeye başladı. Bu kapsamda Eylül ayında Denizli’nin zenginliklerini ortak akılla ortaya koymak ve geleceğinin temellerini birlikte atmak amacıyla ‘Denizli Geleceğini Tasarlıyor’ adlı arama konferansı, Ekim ayında ise Antalya’da tur operatörleri ile buluşma gerçekleştirildi. Kısa sürede atılan bu adımların hemen ardından Denizli’nin önemli turizm noktalarından biri olan Çal Bağ Yolu’na ilk yabancı turist kafilesi geldi.



İlk yabancı turist kafilesi Çal Bağ Yolu’na geldi


Almanya’dan Türkiye’ye tatile gelen kafile Çal Bağ Yolu gezisi kapsamında ilk olarak Pamukkale’den hareket edip, Kaklık Mağarası, Selcen köy gezisi, şaraphane gezisi ve bölgede öğle yemeği sonrasında Pamukkale’ye geri dönüş yaptı. Denizli’nin Türkiye’nin en büyük üzüm platosu olduğu vurgusu yapılan turda Türk üzümü, bağcılığı, onu yetiştiren üreticiler ve kültürü tanıtıldı. Ayrıca üzümün yolculuğu ve Denizli şaraplarının üretimini anlatan bir sunum ile tur son buldu. Misafirler tur kapsamında hem yerel hem uluslararası lezzetleri yerli şaraplarla eşleşme ve deneyimleme fırsatı buldu.



"Denizli’nin turizm potansiyelini dünyaya açıyoruz"


Denizli’nin sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerin daha geniş kitlelere ulaşması adına uzun süredir çalıştıklarını belirten Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, "Denizli, yalnızca Türkiye için değil, dünya için de eşsiz bir turizm potansiyeline sahip. Pamukkale gibi bir dünya mirası, Kaklık Mağarası gibi doğa harikaları ve Çal Bağ Yolu gibi kültürel değerlerimizle şehrimizin her köşesi bir keşif noktası. Bu zenginliklerimizi tanıtmak, yerel üreticilerimizi desteklemek ve turizm gelirlerini artırarak Denizli’mizin ekonomisine katkıda bulunmak adına yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Bugün, bu çalışmaların meyvelerini almanın mutluluğunu yaşıyoruz. Almanya’dan gelen ilk turist kafilesinin Çal Bağ Yolu’nu tercih etmesi, Denizli’nin uluslararası alanda tanınırlığı adına umut verici bir gelişme. Bu tur, misafirlerimize üzüm bağlarımızdan sofralarına kadar uzanan bir kültürel yolculuk sunarken, aynı zamanda yerel üreticilerimize ve değerlerimize dikkat çekiyor. Hedefimiz, Denizli’yi turizmde hak ettiği yere taşımak ve dünyanın dört bir yanından misafirlerimizi ağırlayarak şehrimizi bir cazibe merkezi haline getirmektir. Bu doğrultuda çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz. Şehrimizin doğal güzelliklerini, kültürel zenginliklerini ve misafirperverliğini dünyayla buluşturmak için durmaksızın çalışacağız" dedi.



Başkan Çavuşoğlu, turizm alanında atılan bu adımların yalnızca Denizli’nin tanıtımına değil, aynı zamanda yerel kalkınmaya, istihdama ve ekonomiye de büyük katkılar sağlayacağını vurguladı. “Denizli’mizin geleceği turizmle daha parlak olacak” diyen Çavuşoğlu, bu sürecin tüm paydaşlarla birlikte güçlenerek devam edeceğini sözlerine ekledi.



Başkan Çavuşoğlu’nun turizm çabaları meyve vermeye başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Hidayet Türkoğlu: "Avrupa şampiyonasındaki hedeflerimizi en üst noktada tutmaya devam edeceğiz" Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B Grubu’nda A Milli Erkek Basketbol Takımı’nın, Macaristan ile oynayacağı iki maçı da kazanacağına inandığını belirterek, Avrupa şampiyonasındaki hedeflerini en üst noktada tutmaya devam edeceklerini söyledi. A Milli Erkek Basketbol Takımı, FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B Grubu’nda, 22 Kasım Cuma günü Basketbol Gelişim Merkezi’nde ve 25 Kasım Pazartesi günü Savaria Arena’da Macaristan ile karşı karşıya gelecek. Müsabakalar öncesi Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, Basketbol Gelişim Merkezi’nde düzenlenen medya günü etkinliğinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türkiye Basketbol Federasyonu Sportif Direktörü olarak göreve başlayan Alper Yılmaz ile ’Amerika Kıtası Oyuncu Temsilcisi’ olarak TBF bünyesine katılan Doğuş Balbay’a yeni görevlerinde başarılar dileyerek sözlerine başlayan Başkan Türkoğlu, "Kasım ve şubat ayları federasyonumuz anlamında en heyecanlı süreçler. Gerek kadın milli takımımızın, gerekse erkek milli takımımızın pencere maçları, gerek milli takımımızın halkımızın önünde oynadığı maçlarda çok heyecanlı olduğumuzu her fırsatta dile getiriyoruz. Hem Doğuş’a hem de Alper’e federasyonumuza hoş geldiniz ve başarılar dilemek istiyorum. Doğuş, bizim zaman zaman özeleştiri yaptığımız ve eksik olduğumuz süreçlerde bize çok faydalı olacağını düşünüyorum. Amerika’daki sporcu arkadaşlarımızla daha yakın temasta olacağına inandığımız için böyle bir hamle yaptık. Alper Yılmaz’ın da yeni süreçte federasyonumuzun sportif direktörü olarak hem liglerimize hem de milli takımlar anlamında bilgi, birikimi ve tecrübesiyle Türk basketboluna çok şey katacağından hiç şüphemiz yoktur" ifadelerini kullandı. FIBA EuroBasket 2025’e katılmayı garantileyen A Milli Kadın Basketbol Takımı’nı tebrik eden Türkoğlu, "Önümüzde iki tane Macaristan maçımız var. Onun öncesinde 7 ve 10 Kasım’da kadın milli takımımızın gösterdiği başarılardan dolayı hocamızı ve tüm sporcu arkadaşlarımızı kutlamak istiyorum. Grubun lideri olarak Avrupa şampiyonasına gitme konusunda çok büyük bir avantaj kazandık. Erkek milli takımımız da Basketbol Gelişim Merkezi’nde ilk maçını oynayacak. Bu maçlarda her zaman dolu seyirciler önünde oynamışızdır. Halkımıza da teşekkür etmek istiyorum" cümlelerine yer verd,. "Türk sporcularımızın daha fazla süre alması için bir değişikliğe gittik" Genç oyuncuları milli takıma kazandırmak için çalışmalarına devam edeceklerinin altını çizen Hidayet Türkoğlu, "Heyecanlıyız, yeni bir kadro oluşturduk. Bu sezon için bir kural değişikliği yaptık. 4+1 kuralı yaptık ve bu kuralla da Türk sporcularımızın daha fazla süre alması için bir değişikliğe gittik. Bunun neticesinde bu kampta ekibimize iki tane genç arkadaşımız katıldığı için kendimizi mutlu hissediyoruz. Melih ve David’in uzun yıllar milli formayı giyecekleri için hepimiz çok heyecanlıyız. İnşallah bu diğer antrenörlerimiz için de güzel bir örnek olur. Gençlerimizin kendi kulüplerinde ve milli takımda faydalı olması için şans verilmesini yakında takip ediyor olacağız" açıklamasını yaptı. "Avrupa Şampiyonası’ndaki hedeflerimizi en üst noktada tutmaya devam edeceğiz" Başkan Türkoğlu, Macaristan ile oynayacakları iki maçı da kazanmak istediklerini aktararak, "Cuma ve pazartesi günleri Macaristan ile iki tane maçımız var. Bu tip maçlar bizim bakış açımızı her zaman farklı noktaya getirmiştir. Hocamıza, sporcularımıza ve tüm teknik ekibe başarılar dilemek istiyorum. İnşallah önce burada, daha sonra da Macaristan’da oynayacağımız iki maçı da kazanıp, Avrupa şampiyonasındaki hedeflerimizi her zaman en üst noktada tutmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu. "Milli takımlarımız her zaman kişiler ve kurumların üstündedir" Fenerbahçe’nin, A Milli Erkek Basketbol Takımı’na oyuncu göndermeme kararına ilişkin sürecine ilerleyen dönemlerde değineceklerini de vurgulayan Türkoğlu, "Bizim için her maç çok değerlidir. Sonuçta hedefimiz Avrupa şampiyonasına katılmak ve orada ülkemizi en iyi şekilde temsil etmektir. Federasyon olarak süreci en başından beri yakından takip eden bir noktadayız. Şu anki atmosfer ve heyecanımızın farklı noktalara çekilmesini istemeyiz. Milli takımlarımız her zaman kişiler ve kurumların üstündedir. Bunu herkesin böyle bilmesi gerekir. Biz de bunu en doğru şekilde yöneten bir yönetim olduk. Bundan sonra da aynı şekilde yönetmeye devam edeceğiz. Milli maçlar bittikten sonra bu konuyla ilgili süreci nasıl yürüttüğümüzü herkesle paylaşmak isteriz" diyerek sözlerini noktaladı.
Ankara Her 8 saniyede 1 kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre ortalama her 8 saniyede 1 kişi KOAH’a bağlı hayatını kaybediyor. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), milyonlarca insanın yaşamını etkileyen ve giderek artan bir küresel sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Dünya genelinde yaklaşık 400 milyon KOAH hastası bulunduğunu ve her yıl 3 milyondan fazla kişinin bu hastalık nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirten Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gazi Gülbaş, özellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkan bu hastalığın teşhisi için nefes darlığı hissedilmese dahi 10 yıldan uzun süre sigara kullananların ve özellikle kış aylarında 3 ay veya daha uzun süre öksürük ile balgam şikayeti olanların, KOAH şüphesiyle mutlaka göğüs hastalıkları uzmanına başvurması gerektiğini söyledi. DSÖ verilerine göre, tüm ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer alan KOAH, kadın ve erkeklerde eşit oranlarda görülüyor. KOAH’ın ortaya çıkmasında genetik ve sigara içiciliği gibi çevresel faktörlerin önemli rol oynadığına dikkat çeken Medicana International Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gazi Gülbaş, 20 Kasım Dünya KOAH Günü’nde KOAH’ın sebepleri ve risk faktörleriyle ilgili bilgi verirken, KOAH hastalarına da önerilerde bulundu. “Her 8 saniyede 1 kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor” KOAH’ın kalıcı ve sıklıkla hava yollarında tıkanıklık veya akciğer dokusundaki harabiyetin sebep olduğu “nefes darlığı, öksürük, balgam” şikayetleriyle karakterize bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gazi Gülbaş, “Dünya genelinde 400 milyona yakın KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir. Her yıl 3 milyondan fazla kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybetmektedir. DSÖ verilerine göre ölüm nedenleri arasında KOAH 3. sırada yer almaktadır. Yani ortalama her 8 saniyede 1 kişi KOAH’a bağlı hayatını kaybetmektedir” dedi. KOAH’ın her iki cinsiyette de görüldüğünü kaydeden Gülbaş, 1980’li yıllardan itibaren kadınlardaki sigara içme alışkanlığıyla birlikte hastalığın da görülme sıklığının arttığını vurguladı. KOAH’ın 40 yaşından sonra ortaya çıktığını ve ilerlediğini söyleyen Gülbaş, bu durumun erken ölüm ve maluliyetlere neden olduğunu, önemli iş gücü kaybı ile yüksek tedavi giderlerine sebebiyet verdiğini söyledi. “Hastaların yüzde 90’ı KOAH olduğunun farkında değil” KOAH’ın teşhisinin kolay olmadığına dikkat çeken Gülbaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Gelişmiş ülkelerde dahi her 4 hastadan 3’ü hastalığının farkında olmayıp, bir doktor tarafından teşhis alamamaktadır. Ülkemizde yapılmış çok önemli saha taraması, KOAH hastalarının yüzde 90’ının teşhisinin olmadığını ve tedavisiz hayatlarına devam ettiklerini göstermiştir. Bu durumun sebepleri arasında; hastalığın oluşum sürecinin çok uzun olması ve hastaların şikayetlerinin farkına varamaması, hastalığın belirtilerinin yaşlanmanın doğal sonucu olarak algılanması, öksürük ve balgam çıkarma şikayetlerinin sigara içme alışkanlığının bir parçası olarak düşünülmesi ve yaşlanmayla birlikte daha sedanter yaşama geçilmesi yer alır.” “En önemli risk faktörü sigara” Tütün ve ürünlerinin kullanımı en önemli çevresel risk faktörü oluğunu ve KOAH hastalarının yüzde 85 ila yüzde 90’ının sigara içicilerinden oluştuğunu aktaran Gülbaş, diğer faktörlerle karşılaştırıldığında sigara içen KOAH hastalarının şikayetlerinin daha fazla olduğunu, solunum kapasitelerinin hızlı düştüğünü ve ölüm riskinin sigara içmeyen KOAH’lı bireylere göre artış gösterdiğini vurguladı. “10 yıldan uzun süre sigara kullananlar mutlaka hekime başvurmalı” Hastalık belirtileri arasında özellikle kış aylarında daha da artan nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarmanın yer aldığını belirten Gülbaş, “Erken tanı konmadığı, önlem ve tedavi alınmadığı zaman şikayetler giderek artmakta ve hastalık ilerlemektedir. Hasta günlük işlerini ve hatta öz bakımını dahi yapmakta zorlanmakta, evine hapsolmaktadır. Hastalar nefes darlığı hissetmese dahi 10 yıldan uzun süre sigara içiyorsa ve özellikle kış aylarında 3 ay veya daha uzun süre öksürük ve balgam şikayeti varsa, KOAH şüphesiyle mutlaka göğüs hastalıkları uzmanına başvurmalıdır” diye konuştu. “Ailesinde KOAH olanlarda risk daha yüksek” Hastalığın ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığına dikkat çeken Gülbaş, “Genetik faktörler, çevresel faktörlere duyarlılığın artmasına, havayollarının daralmasına ve akciğerlerin hasar görmesine sebep olur. Yakın akrabalarında KOAH hastalığı olanların genetik risk faktörlerine sahip olma oranının yaklaşık yüzde 50 olabileceği düşünülmektedir” ifadesini kullandı. Genetik faktörlerin yanı sıra diğer KOAH nedenlerini de anlatan Prof. Dr. Gülbaş, şöyle devam etti: “Astım hastalığı da KOAH gelişimi için bir risk faktörüdür. Astımı olmayan bireylerle karşılaştırıldığında, astımlı bireyler çevresel risk faktörlerine sahipse (sigara, biyoyakıt dumanı maruziyeti, mesleksel maruziyet gibi) KOAH gelişme riski 12 kat artmaktadır. Ayrıca tozlu ve dumanlı işlerde çalışıyor olmak, hava kirliliği ve bireyin anne karnındaki dönemi de dahil çocukluk çağında geçirilen solunum yolu enfeksiyonları, ebeveynlerin sigara içiciliği, çocukluk çağı astımı, yetersiz beslenme gibi nedenlerle akciğerin büyüme ve gelişiminin geri kalması neticesinde KOAH gelişme riski artar.” “Uzmanından KOAH hastalarına öneriler” Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gazi Gülbaş, KOAH tanısı alan hastalar için şu önerilerde bulundu: Hastalığın oluşumuna sebep olan risk faktörlerine (sigara, biyoyakıt ve mesleksel maruziyet gibi) yönelik hekimlerle iş birliği yapılmalıdır. Hastalık hakkında tedaviler ve yaşam tarzı değişikliklerine yönelik eğitim alınmalıdır. Her yıl kış mevsimine girmeden (Ekim ayının son haftası ile Kasım ayının ilk haftası arasında) grip (influenza) aşısı, hekimlerin uygun gördüğü hastalara da zatürre (pnömokok) aşısı yaptırılmalıdır. Hastalar daha aktif bir yaşam sürmeli ve haftada 5 gün, 45 dk-1 saat düzenli yürüyüş yapmalıdır. Dengeli ve düzenli beslenilmelidir. Pulmoner Rehabilitasyon tedavileri açısından değerlendirilmek için göğüs hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. İlaç tedavileri doğru bir şekilde ve düzenli olarak alınmalıdır. Yılda en az bir defa doktor kontrolünden geçilmelidir.
Niğde Niğde’de yürekleri sızlatan olay: Koruma altında olan 9 yaşındaki çocuk öldü Niğde Valiliği; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı Engelsiz Yaşam Merkezinde bir çocuğun hayatını kaybetmesinin ardından yaşanan gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada; 16 personelin görevden uzaklaştırıldığını belirtti. Niğde Engelsiz Yaşam Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi’nde koruma altında olan engelli ve epilepsi hastası 9 yaşındaki M.Ç.’nin 22 Temmuz 2024 tarihinde hayatını kaybetmesinin ardından başlatılan soruşturma ile ilgili Niğde Valiliği açıklama yaptı. Valilik tarafından yapılan açıklamada; "22 Temmuz 2024 tarihinde saat 20:00 sularında sağlık durumu kötüleşen M.Ç adlı çocuğumuzun 112 Acil Sağlık ekiplerince hastaneye sevk edilmiş ancak hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak aynı gün saat 22.00 sularında maalesef hayatını kaybetmiştir. M.Ç. adlı çocuğumuzun otopsi raporunda epilepsi hastalığı ve gelişen komplikasyonlar sonucu vefat ettiği, travmatik bir etkiden dolayı olmadığı belirlenmiştir. Meydana gelen bu üzüntü verici olay sonrasında Valiliğimizce M.Ç. adlı çocuğumuzun bakım sürecinde ihmal olup olmadığının tespiti ve konunun detaylı biçimde incelenmesi için muhakkik görevlendirilmiş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’ndan müfettiş talep edilerek, idari süreç başlatılmıştır.” denildi. Kamera kayıtlarında kötü muamele, görev ve mahremiyet ihlali tespit edildi Merkezin geçmişe yönelik güvenlik kamera kayıtlarının da incelendiğinin ifade edildiği açıklamada, hayatını kaybeden çocuk ve merkezde bakım hizmeti sunulan 15 çocuk ile 1 yetişkin engelliye yönelik görev ihmali, kötü muamele ve mahremiyet ihlalinin tespit edildiği belirtilerek, "Bakım merkezinde çalışan 16 personelin görevden uzaklaştırılarak Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Adli soruşturma sürecinde benzer fiillerde bulunduğu tespit edilen toplam 26 bakım personeli hakkında adli işlem başlatılmış, bu kişilerden 14’ü tutuklanmış, 12’si ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştır. Valiliğimizce yaşanan bu üzücü olayla ilgili süreç, en başından itibaren hassasiyetle ve yakından takip edilmiştir. Devam eden adli ve idari soruşturmaların sonuçları hakkında kamuoyu bilgilendirilmeye devam edilecektir" ifadelerine yer verildi.