SAĞLIK - 19 Kasım 2024 Salı 13:40

Her 8 saniyede 1 kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor

A
A
A
Her 8 saniyede 1 kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre ortalama her 8 saniyede 1 kişi KOAH’a bağlı hayatını kaybediyor.


Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), milyonlarca insanın yaşamını etkileyen ve giderek artan bir küresel sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Dünya genelinde yaklaşık 400 milyon KOAH hastası bulunduğunu ve her yıl 3 milyondan fazla kişinin bu hastalık nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirten Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gazi Gülbaş, özellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkan bu hastalığın teşhisi için nefes darlığı hissedilmese dahi 10 yıldan uzun süre sigara kullananların ve özellikle kış aylarında 3 ay veya daha uzun süre öksürük ile balgam şikayeti olanların, KOAH şüphesiyle mutlaka göğüs hastalıkları uzmanına başvurması gerektiğini söyledi. DSÖ verilerine göre, tüm ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer alan KOAH, kadın ve erkeklerde eşit oranlarda görülüyor. KOAH’ın ortaya çıkmasında genetik ve sigara içiciliği gibi çevresel faktörlerin önemli rol oynadığına dikkat çeken Medicana International Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gazi Gülbaş, 20 Kasım Dünya KOAH Günü’nde KOAH’ın sebepleri ve risk faktörleriyle ilgili bilgi verirken, KOAH hastalarına da önerilerde bulundu.



“Her 8 saniyede 1 kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor”


KOAH’ın kalıcı ve sıklıkla hava yollarında tıkanıklık veya akciğer dokusundaki harabiyetin sebep olduğu “nefes darlığı, öksürük, balgam” şikayetleriyle karakterize bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gazi Gülbaş, “Dünya genelinde 400 milyona yakın KOAH hastası olduğu tahmin edilmektedir. Her yıl 3 milyondan fazla kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybetmektedir. DSÖ verilerine göre ölüm nedenleri arasında KOAH 3. sırada yer almaktadır. Yani ortalama her 8 saniyede 1 kişi KOAH’a bağlı hayatını kaybetmektedir” dedi.


KOAH’ın her iki cinsiyette de görüldüğünü kaydeden Gülbaş, 1980’li yıllardan itibaren kadınlardaki sigara içme alışkanlığıyla birlikte hastalığın da görülme sıklığının arttığını vurguladı. KOAH’ın 40 yaşından sonra ortaya çıktığını ve ilerlediğini söyleyen Gülbaş, bu durumun erken ölüm ve maluliyetlere neden olduğunu, önemli iş gücü kaybı ile yüksek tedavi giderlerine sebebiyet verdiğini söyledi.



“Hastaların yüzde 90’ı KOAH olduğunun farkında değil”


KOAH’ın teşhisinin kolay olmadığına dikkat çeken Gülbaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Gelişmiş ülkelerde dahi her 4 hastadan 3’ü hastalığının farkında olmayıp, bir doktor tarafından teşhis alamamaktadır. Ülkemizde yapılmış çok önemli saha taraması, KOAH hastalarının yüzde 90’ının teşhisinin olmadığını ve tedavisiz hayatlarına devam ettiklerini göstermiştir. Bu durumun sebepleri arasında; hastalığın oluşum sürecinin çok uzun olması ve hastaların şikayetlerinin farkına varamaması, hastalığın belirtilerinin yaşlanmanın doğal sonucu olarak algılanması, öksürük ve balgam çıkarma şikayetlerinin sigara içme alışkanlığının bir parçası olarak düşünülmesi ve yaşlanmayla birlikte daha sedanter yaşama geçilmesi yer alır.”



“En önemli risk faktörü sigara”


Tütün ve ürünlerinin kullanımı en önemli çevresel risk faktörü oluğunu ve KOAH hastalarının yüzde 85 ila yüzde 90’ının sigara içicilerinden oluştuğunu aktaran Gülbaş, diğer faktörlerle karşılaştırıldığında sigara içen KOAH hastalarının şikayetlerinin daha fazla olduğunu, solunum kapasitelerinin hızlı düştüğünü ve ölüm riskinin sigara içmeyen KOAH’lı bireylere göre artış gösterdiğini vurguladı.



“10 yıldan uzun süre sigara kullananlar mutlaka hekime başvurmalı”


Hastalık belirtileri arasında özellikle kış aylarında daha da artan nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarmanın yer aldığını belirten Gülbaş, “Erken tanı konmadığı, önlem ve tedavi alınmadığı zaman şikayetler giderek artmakta ve hastalık ilerlemektedir. Hasta günlük işlerini ve hatta öz bakımını dahi yapmakta zorlanmakta, evine hapsolmaktadır. Hastalar nefes darlığı hissetmese dahi 10 yıldan uzun süre sigara içiyorsa ve özellikle kış aylarında 3 ay veya daha uzun süre öksürük ve balgam şikayeti varsa, KOAH şüphesiyle mutlaka göğüs hastalıkları uzmanına başvurmalıdır” diye konuştu.



“Ailesinde KOAH olanlarda risk daha yüksek”


Hastalığın ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığına dikkat çeken Gülbaş, “Genetik faktörler, çevresel faktörlere duyarlılığın artmasına, havayollarının daralmasına ve akciğerlerin hasar görmesine sebep olur. Yakın akrabalarında KOAH hastalığı olanların genetik risk faktörlerine sahip olma oranının yaklaşık yüzde 50 olabileceği düşünülmektedir” ifadesini kullandı.


Genetik faktörlerin yanı sıra diğer KOAH nedenlerini de anlatan Prof. Dr. Gülbaş, şöyle devam etti:


“Astım hastalığı da KOAH gelişimi için bir risk faktörüdür. Astımı olmayan bireylerle karşılaştırıldığında, astımlı bireyler çevresel risk faktörlerine sahipse (sigara, biyoyakıt dumanı maruziyeti, mesleksel maruziyet gibi) KOAH gelişme riski 12 kat artmaktadır. Ayrıca tozlu ve dumanlı işlerde çalışıyor olmak, hava kirliliği ve bireyin anne karnındaki dönemi de dahil çocukluk çağında geçirilen solunum yolu enfeksiyonları, ebeveynlerin sigara içiciliği, çocukluk çağı astımı, yetersiz beslenme gibi nedenlerle akciğerin büyüme ve gelişiminin geri kalması neticesinde KOAH gelişme riski artar.”



“Uzmanından KOAH hastalarına öneriler”


Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gazi Gülbaş, KOAH tanısı alan hastalar için şu önerilerde bulundu: Hastalığın oluşumuna sebep olan risk faktörlerine (sigara, biyoyakıt ve mesleksel maruziyet gibi) yönelik hekimlerle iş birliği yapılmalıdır. Hastalık hakkında tedaviler ve yaşam tarzı değişikliklerine yönelik eğitim alınmalıdır. Her yıl kış mevsimine girmeden (Ekim ayının son haftası ile Kasım ayının ilk haftası arasında) grip (influenza) aşısı, hekimlerin uygun gördüğü hastalara da zatürre (pnömokok) aşısı yaptırılmalıdır. Hastalar daha aktif bir yaşam sürmeli ve haftada 5 gün, 45 dk-1 saat düzenli yürüyüş yapmalıdır. Dengeli ve düzenli beslenilmelidir. Pulmoner Rehabilitasyon tedavileri açısından değerlendirilmek için göğüs hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. İlaç tedavileri doğru bir şekilde ve düzenli olarak alınmalıdır. Yılda en az bir defa doktor kontrolünden geçilmelidir.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Bodrum’da Yeni İtfaiye Binası 2025’te hizmete giriyor Muğla Büyükşehir Belediyesi yeni Bodrum İtfaiye binasını 2025’de hizmete açacak. Bodrum’da meydana gelebilecek yangın, kaza, mahsur kalma ve benzeri olaylara daha hızlı ve etkin müdahale edebilmek için Büyükşehir Belediyesi tarafından temeli atılan yeni İtfaiye hizmet binası çalışmalarının yüzde 75’i tamamlandı. Ortakent Mahallesi’nde yapımı devam eden İtfaiye binası 2025 yılında faaliyete alınacak. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras tarafından Ağustos 2024’de temeli atılan, bin 433 metrekarelik bir alanda inşa edilen bu modern tesis orman yangınlarına stratejik destek sunacak şekilde planlandı. Büyükşehir itfaiye binası, gelişmiş donanımlara ek olarak güneş panelleri ile günlük elektrik ihtiyacını karşılayarak enerji tasarrufu sağlayacak. Binada 40 kişilik yemekhane, çalışma ofisleri, oksijen dolum odası ve 10 itfaiye aracının park edilebileceği geniş bir araç park alanı bulunuyor. Mimar Aysun Alp; “Yapının kaba inşaatı tamamlandı” Muğla Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı Yapı Koordinasyon İşleri’nde mimar olarak çalışan Aysun Alp Başer Bodrum İtfaiye binası ile ilgili şunları söyledi; “Bodrum İtfaiye Grup Amirliği binasında toplam inşaat alanımız bin 433 metrekareden oluşuyor. Zemin kat, artı bir kat ve bodrum kattan oluşan depolardan oluşuyor. Zemin katta 40 kişilik yemekhanemiz, oksijen dolum odamız, idari ofislerimiz mevcut. Birinci katta da 20 kişilik yatakhanemiz ve dinlenme bölümlerimiz var. İtfaiye araçlarımızın bulunduğu garaj alanımız 480 metrekare ve 10 araç kapasiteli. Binanın çatısı güneş enerji santrali var. Enerji tasarrufu sağlayacak. Yapımızın kaba inşaatı tamamlandı. Şu anda mimari, elektrik ve mekanik imalatları devam ediyor” dedi.
Ordu ‘Yapılmayan kış bakımı, arılarda koloni ve rekolte kaybına neden oluyor’ Türkiye’de en fazla bal üretiminin yapıldığı Ordu’da arıcılar, koloni ve rekolte kayıplarının önüne geçmek için kışlık bakım çalışmalarına başladı. Ordu’da 3 bin 500 kayıtlı arıcı ve yaklaşık 10 bin aile arıcılık sektöründen geçimini sağlıyor. Ordulu arıcılar tarafından 50’yi aşkın ilde üretimi yapılan ballar Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor, yılda 20 bin ton ile Türkiye’de en fazla bal üretimi Ordu’da yapılıyor. Bahar bakımlarının ardından yaklaşık 5 ay süren bal sezonunu tamamlayan arıcılar, şimdi ise kış mevsimi için bakımlara başladı. İlde bulunan arıcılar, varroa hastalığı başta olmak üzere, koloni ve balda rekolte kayıplarının önüne geçmek adına bu bakımlarını gerçekleştiriyor. “Koloni ve balda rekolte kayıplarına neden olabilir” Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi, bakım yapılmadığı takdirde koloni ve gelecek sezon için rekolte kayıplarının yaşanabileceğini belirterek, “Arılarımız için sonbahar bakımı son derece önemli. Biz arılarımızı kış mevsimine ne kadar sağlıklı sokabilirsek, önümüzdeki sezona arılarımız daha düzenli çıkmış olur. Bununla ilgili zaten arıcılarımız gerekli çalışmaları yapıyorlar. Yaylalardan geldikten sonra arılarımızın bakımlarını yeterince yapmamış olursak, varroa mücadelesini yapmamış olursak, sonbahar bakımında arılarımızı yeniden yavrulatmaz isek gerçekten koloni kayıplarına yol açabilir, bununla birlikte rekolte kaybı da yaşanır” dedi. “Kışlık bakım arılarımız için son derece önemli” Ordu’da yaklaşık 35 yıldır arıcılık yapan Ercan Yıldız ise, “Normalde Nisan ayının 15’i ile Eylül ayının 15’i arasında bal sezonumuz oluyor. Bu tarihten sonra arılarımızın kışlık bakımlarını yapıyoruz. Bu bakımlarda eksik yiyeceklerini tamamlıyoruz, fazlalık çerçeveleri toplayıp, arılarımızı sıkıştırıyoruz. Bunların yanında varroa ilaçlamalarımızı yapıyoruz. Bu bakımları tamamladıktan sonra şubat ayına kadar arı ile ilgili pek bir işimiz kalmıyor, sadece gerekli kontrollerini sağlıyoruz. Kışlık bakımın ardından bahar bakımlarına başlıyoruz” ifadelerine yer verdi.