MAGAZİN - 25 Kasım 2023 Cumartesi 10:53

Aktif Yaş Alma Merkezi’nde Öğretmenler Gününe özel kutlama

A
A
A
Aktif Yaş Alma Merkezi’nde Öğretmenler Gününe özel kutlama

Merkezefendi Belediyesi, 1200 Evler Aktif Yaş Alma Merkezi’ndeki kursiyerler 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde anlamlı bir program gerçekleştirdi.



Merkezefendi Belediyesi, büyüklerin sosyalleşmelerine katkı sağlamak ve Alzheimer rahatsızlığına yakalanmalarını yavaşlatmak amacıyla hizmete açılan 1200 Evler Mahallesi’nde bulunan Aktif Yaş Alma Merkezi’nde 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne özel etkinlikler düzenlendi. Aktif Yaş Alma Merkezi’ndeki kursiyerler etkinlikler çerçevesinde öğretmenlere ses konseri gösterisi düzenledi. Gerçekleştirilen ses konserinin ardından öğretmenlere kursiyerler tarafından yazılan şiirler okundu.



Emekli öğretmen olan kursiyerlerden bazıları kürsüye çıkarak öğretmenlik hatıralarını paylaştı. Çeşitli ikramların da bulunduğu etkinlikte kurs hocalarına öğretmenler günü nedeniyle hediyeler verildi. Etkinliğin ardından kurs hocaları ve kursiyerlerle beraber toplu hatıra fotoğrafı çekildi.



Aktif Yaş Alma Merkezi’nde Öğretmenler Gününe özel kutlama

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Rektör Aydın: “Hedefimiz daha güçlü bir OMÜ” Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın, üniversitenin çeşitli birimlerine yaptığı ziyaretler kapsamında Fen Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi ile Eğitim Fakültesi’nde incelemelerde bulundu. Aydın, “OMÜ’yü daha güçlü hale getireceğiz” dedi. Ziyaretleri sırasında fakültelerin fiziki durumu, akademik veriler, öğrenci ve akademik personelin ihtiyaçları gibi konuları değerlendiren Rektör Aydın, eğitim faaliyetlerini yerinde gözlemledi. Fen Fakültesi: Bilimsel başarıların temel taşı Rektör Aydın, Fen Fakültesi’ni ziyaretinde, fakülte bünyesinde yürütülen araştırma projeleri ve bilimsel çalışmalar hakkında bilgi aldı. Aydın, Fen Fakültesi’nin OMÜ’nün bilimsel gelişiminde kritik bir rol oynadığını vurgulayarak, “Fen Fakültesi, üniversitemizin bilimsel başarılarının temel taşlarını oluşturan bir fakülte. Burada yapılan araştırmalar, sadece üniversitemiz için değil, ülkemiz için de büyük önem taşıyor. Bu çalışmaların daha da ileriye gitmesi için hep birlikte çalışacağız” diye konuştu. Rektör Aydın, ziyaretinin ikinci durağı olan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nde de fakültenin yürüttüğü projeler hakkında bilgi aldı. Aydın, toplumsal sorunlara çözüm üretmenin üniversitelerin temel görevlerinden biri olduğunu belirterek, “Fakültemiz, sosyal bilimlerdeki öncü rolünü daha da pekiştirecektir” ifadelerini kullandı. Rektör Aydın’ın son durağı Eğitim Fakültesi oldu. Burada yapılan çalışmaları inceleyen Aydın, eğitim alanındaki projelerin ve araştırmaların daha da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, üniversite içindeki iş birliği ve iletişimi artırmak amacıyla bu tür ziyaretlerin devam edeceğini belirtti. Yaptığı açıklamalarda üniversite içindeki birimlerin daha verimli çalışabilmesi için iş birliği ve iletişimin önemine dikkat çeken Rektör Aydın, OMÜ’nün gücünü arttırmak için fakültelerdeki tüm paydaşlarla ortaklaşa çalışmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi. Ziyaretlere, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Alper Kesten, Prof. Dr. Ayşe Pınar Sumer, Genel Sekreter Doç. Dr. Erhan Burak Pancar ve fakültelerin dekanları da eşlik etti.
Aydın Hem sağlığı hem de sosyal hayatı olumsuz etkileyen ‘ağız kokusu’ sorununa karşı uzmanlardan uyarı Özel CNG Diş Kliniği hekimlerinden Dt. Oğuz Selim Yardımcı kadın erkek ve yaş sınırı olmaksızın insanların sağlığını ve sosyal hayatını ciddi derecede olumsuz etkileyen ağız kokusunun bir çok nedeni olduğunu ancak bu sorunun arık çözümsüz olmadığını belirtti. İnsanları adeta toplumdan soyutlayan ağız kokusunun diş rahatsızlıklarının yanında açlık, böbrek yetmezliği, diyabet, karaciğer, mide ve bademcik rahatsızlıklarından kaynaklanabildiğini belirten Dt. Oğuz Selim Yardımcı ağız kokusu hakkında bilgiler verdi. Sosyal hayatın yanında aile içi ilişkileri hatta cinsel yaşamı bile ciddi derecede sıkıntıya sokan bu sorunun en önemli nedeninin ağızdaki bakteriler olduğunu kaydeden Yardımcı ”Bu bakterilerin artıkları olan sülfürlü bileşikler kötü kokuya neden olur. Bununla birlikte diş çürükleri, dişeti hastalıkları, eski protezler gibi faktörleri de ağız kokusunun sebeplerindendir. Dişler ağzın yaklaşık olarak yüzde 25’ini kaplar. Dişlerimizi fırçalasak bile bakteri plağını tam olarak temizleyemeyiz. Bu nedenle diş ipi ve diş fırçası kullanımının yanında ağız gargaraları da ağız hijyeninde büyük önem taşımaktadır. Dil yüzeyi oldukça pürüzlü yapıdadır ve bakterilerin yaşamasına elverişli yapıdadır o yüzden dil yüzeyini de fırçalamayı unutmamalıyız. Ayrıca ileri derecede dişeti rahatsızlığına sahip olan kişilerde temizlenemeyen alanlar vardır. Derin diş eti cebi olarak adlandırılan alanlar da kötü kokuya sebep olabilmektedir. Bu nedenle bu rahatsızlığa sahip kişilerin en kısa sürede diş hekimine başvurmaları gerekmektedir. Bununla beraber bol sıvı tüketimi, lifli gıda tüketimi de yarar sağlamaktadır. Düzenli diş hekimi kontrolleri ile problemler erkenden fark edilip olası ciddi sorunlar oluşmadan tedbir alınmalıdır” dedi. Özellikle ağız kokusu sorununu yaşamak istemeyenlerin neler yapması gerektiğine değinen Özel CNG Diş kliniği hekimi Dt. Oğuz Selim Yardımcı, “Diş problemleri ile ilgili ağız muayenesi yapılması gerekmektedir. Koku testi yaptırmalıyız. Ağız kokusuna neden olacak gömülü ve sorunlu dişler tedavi edilmelidir” dedi.
Erzincan Erzincan’da 72 yaşındaki vatandaş, 50 dakika süren kalp masajı ile hayata döndü Geçirdiği kalp krizi ile Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirilen 72 yaşındaki Rıdvan Ulusoy, 50 dakika süren kalp masajı ile hayata döndü. İsviçre’de yaşayan ve Erzincan’ın Kemah ilçesindeki köyüne gelen 61 yaşındaki Nuri Esen’de geçirdiği kalp krizi sonrası 10 dakika süren kalp masajı ile yeniden hayata döndü. Erzincan’da geçtiğimiz günlerde yaşanan iki kalp krizi vakası, sağlık çalışanlarının hızlı müdahalesi ve azmiyle başarıyla sonuçlandı. Her iki olayda da, yapılan kalp masajı sayesinde kalp krizi geçiren vatandaşlar yeniden hayata döndü. İlk olayda, 72 yaşındaki Rıdvan Ulusoy kalp krizi geçirerek fenalaştı. Olayın ardından hemen çevresindekiler tarafından sağlık ekiplerine haber verildi ve Ulusoy, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Hastanede 50 dakika süren kalp masajı ve yapılan müdahale ile Ulusoy’un kalbi yeniden çalışmaya başladı ve hayata tutundu. Diğer bir vakada ise, İsviçre’de yaşayan 61 yaşındaki Nuri Esen, Erzincan’ın Kemah ilçesindeki köyünde aniden kalp krizi geçirdi. Çevredekiler tarafından hızla fark edilen durum sonrası Esen, hastaneye kaldırıldı. Burada 10 dakika süren etkili bir kalp masajı ile Esen yeniden hayata döndürüldü. Kalp krizi geçiren Nuri Esen’in eşi Medine Esen yaptığı açıklamada, “Rahatsızlandı biraz ufak müdahaleler yaptım. Kendimiz özel bir hastaneye geldik Orada bazı şeyler yapıldı ilk müdahale edildi. Ondan sonra müdahale odasına aldılar. Oradan ambulansa alıp araştırmaya geldik. Oradan tekrar kırmızı odayı aldılar, müdahale ettiler. Ondan sonra yoğun bakım bölümüne getirdiler. Çok stres yaşadık Çok üzüldük. Çok korktuk. Ondan sonra çok şükür kendine geldi. Vakaların hastaneye geliş ve müdahale süreçlerini anlatan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız, “Hastamızın kendisi cumartesi günü acil servisimize şuur bulanıklığıyla başvurmuştu. Yapılan değerlendirmeler sırasında kalp ritminin kaybolduğunu tespit ettik ve o andan itibaren kalp mesajıyla entübe ederek hayat mücadelesine başladı. Biz de bu konuda destek olduk. Akabinde yaklaşık on dakika kadar kalp masajı, ardından kalp ritmi geri döndü. Kalp ritmi geri döndükten sonra da biz bu süreçte kendisine bir anjiyo yaptık. Anjiyodan sonra da koroner yoğun bakım ünitemize aldık. Bu şekilde kalp atımı sona eren ve hayati fonksiyonları kaybolan bir insanın bizlerin çabasıyla, bizlerin çabasıyla geri dönerek hayata bizimle tekrar bir arada olması bizim için sevinçlerin, mutlulukların en büyüğü. Bu mutluluğumuzu da sizlerle paylaşmak istedik.” şeklinde konuştu. Erzincan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin ise yaptığı açıklamada, “Bugün gerçekten mutlu bir haberle karşınızdayız. Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanemizde İsviçre’den Türkiye’ye misafirliğe gelen Nuri adlı bir vatandaşımızın Kemah’ta geçirmiş olduğu kalp krizi üzerine merkeze intikali, merkezdeki müdahaleleri ve eğitim araştırma hastanesinde kalp ritminin bozulması üzerine yapılan müdahale ve sonrasındaki mutlu bir tabloyu sizlerle paylaşmak istedik. Gerçekten Erzincan’da iyi bir sağlık hizmeti verdiğimizi buradan rahatlıkla ifade edebilirim” dedi. “50 dakika süren kalp masajı ile hayata döndü” 72 yaşındaki Rıdvan Ulusoy’un 50 dakika süren kalp masajı ile hayata döndürüldüğünü belirten Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız, “Servisimizde yatan bir hastamız, Mucize hastalarımızdan biri diyebiliriz. Kendisi 72 yaşında. Bir cumartesi sabahı maalesef kalbi duruyor ve kalbi durur vaziyette Acil servise yakınları tarafından ambulansla getiriliyor. Orada kırmızı alanda müdahale etmeye başlıyorlar. Yapılan değerlendirmede evet kalp atımı yok. Ve yaklaşık 45 dakika süreyle kalp masajı yapılıyor kendisine. Bu kırk beş dakikanın sonunda artık aileye de bilgilendirme yapmak için hazırlanıyorlar arkadaşlar. Hatta bilgilendiriyorlar. Artık hani son bir on dakika daha fırsat verelim ama ondan sonra eğer kalp atımı dönmezse maalesef işlerimizi, kalp masajımızı bitireceğiz derken Rıdvan amcanın kalbi atmaya başlıyor. Yaklaşık 50 dakikanın sonucunda Rıdvan amcanın kalbi atıyor. Kalp ritmi Geri dönüyor. Anjiyo da alınıyor. Anjiyosu yapıldıktan sonra da biz Rıdvan amcayı 7Aralık’tan itibaren hastanemizin yoğun bakım biriminde takibe başlıyoruz. Orada da yaklaşık bir aylık bir yoğun bakım süreci var. Zaman zaman uyuttuk. Zaman zaman solunum cihazından ayırdık akciğerleri bize bir takım kötü şakalar yaptı. Ondan sonra tekrar solunum cihazına bağlamamız gerekti. Ve ama en nihayetinde Rıdvan amca sağlığına kavuştu ve yoğun bakımda ve yaklaşık bir hafta önce servise çıktı. Bugün de Rıdvan amcayla burada son günümüz. Bu mutluluğumuzda Tekrar sizinle paylaşmak istedik. Şu an gayet kendi sağlıklı. İlerleyen süreçte kalbine bir pil işlemi yapılacak. Ama önce evini çok özledi. Evini bir görsün. Yeme içmesi biraz daha normale dönsün. Ondan sonra da inşallah yine onu misafir edip kalp pili işlemini tekrar inşallah başarıyla yapacağız. Babasına yaklaşık 50 dakika kalp masajı yapılarak hayata tutundurulduğunu belirten Rıdvan Ulusoy’un Oğlu Yusuf Ahmet Ulusoy ise, “Şuan babam biraz yorgun ama inşallah o yorgunluğumuzda eve gidince inşallah atlatacağız. Sabah saatlerinde Annem telefon açtı. Biz acil bir şekilde geldik. Durumun farkına vardıkları zaman direkt ambulansı aramışlar zaten. Ben geldiğim zaman bir iki dakika sonra da ambulans geldi Ambulansla beraber hastane acil bölümüne geldik. Orada zaten normalde evde biraz iyiydi, bilinci yerinde değil ama hastaneye geldikten sonra bilin kaygı da yaşanmaya başladı. Kalbi durduğu an kırmızı alana götürdüler. Orada tabii ki kalp masajı falan yaptılar. Ondan sonra tekrar kalbi çalışmaya başladı.” şeklinde konuştu.
Rize Rize’de yaşandı, Türkiye’ye ders oldu Rize’nin Çayeli ilçesi Derecik köyünde 21 Ekim 2024 tarihinde yaşanan heyelanda afet riski nedeniyle önceden boşaltılan 2 evin yıkılması İçişleri Bakanlığı’nı harekete geçirdi. Bakanlık geçtiğimiz günlerde Türkiye geneli bir genelge yayınlayarak valiliklerden daha önce afet riski alan olarak ilan edilen bölgelerdeki boşaltılmış tüm evlerin yıkılmasını, afet nedeniyle önceki konutunu boşaltmayana kendisi için yapılan yeni konutun anahtarı ve tapusu teslim edilmemesini istedi. Şiddetli yağışların başkenti Rize’de her yağmur yağdığında gözler tepelere, dere yataklarına ve heyelan riski olan dik yamaçlara çevriliyor. Bu alanlarda her ne kadar devlet önlemini almaya çalışsa da yine de kaçak yapı için girişimler de vatandaşlar tarafından sürdürülüyor. Hal böyle olunca da en ufak bir yağışta yamaçlardan kopan topraklar, derelerin getirdiği pislik veya tepelerde yağmura doymuş topraklar yürekleri ağızlara getiriyor. Rize’de afet riski taşıyan alan olarak ilan edilen ve hatta bu alanlarda yer alan evlerine karşı ev dahi alan bazı hak sahipleri o alanlarda bulunan evleri terk etmemekte geçmişte direndi. Kimi evler terk edildi, metruk bir hal aldı, kimi evler hak sahipleri tarafından "Çay sezonu kullanıyoruz" denilerek kullanılmaya devam etti. 15 Temmuz 2021 heyelanı sonrası 2 ev boşaltıldı, bölge afet riski taşıyan alan ilan edildi Rize’nin Çayeli ilçesi Derecik köyünde 15 Temmuz 2021 tarihinde yaşanan heyelan ve seller sonrası köydeki yamaçta bulunan 2 ev heyelanlı alan üzerinde bulunduğu için tahliye edilerek boşaltıldı. Aynı bölgede son olarak geçtiğimiz 21 ekim 2024 tarihinde yine heyelan meydana geldi. Yaşanan heyelandan 3 yıl önce yine bir heyelan sonrası boşaltılan 2 ev ve çevresindeki 10’larca dönüm çay bahçesi adeta dereye aktı. Bölgenin daha önce afet riski alan olarak ilan edilmesi ve evler için tahliye kararı verilmesi can kaybının yaşanmasını önlese de alanda bulunan 2’şer katlı 2 bina tamamen heyelanın altında kalması "Heyelanlı alanlardaki tahliye edilen evlerin yıkılması" zaruretini beraberinde getirdi. "Derecik köyünde heyelan ibret oldu" Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı’nın incelemeleri olduğunu ve Rize’de yaşanan bu ibretlik olayın ardından Türkiye’deki tüm illere bu konu hakkında genelge gönderildiğini dile getiren Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, artık hak sahiplerinin boşalttıkları evi yıkmadan tapuları alamayacağını, hatta kendilerine anahtar teslimi dahi yapılmayacağını söyledi. Vali İhsan Selim Baydaş “Bakanlığımız buradaki hadise üzerine Türkiye genelinde bir genelge gönderdi. AFAD’ımız, devletimiz bir yerde afet riski görüyor ve bir konutun boşaltılmasını istiyorsa o kişilere, o vatandaşımıza hak sahibi olarak bir konut yapıyor ve teslim ediyor. Bundan sonra o konut teslim edilirken önceki konutunu boşaltmayana konutun anahtarı ve tapusu teslim edilmeyecek. Uygulama artık bu şekilde gerçekleşecek. Bir kişi hak sahibi olarak konut sahibi olduğunda yeni konutu teslim edilirken eskisini yıkayacak, teslim edecek, ondan sonra anahtar ve tapu alacak” dedi. "Geçmişten bugüne Rize genelinde bin 800 adet afet riski nedeniyle hak sahiplerine ev dağıtıldı" Geçmişten bugüne Rize genelinde bin 800 adet afet riski nedeniyle hak sahiplerine ev dağıtıldığının altını çizen Baydaş “Yaklaşık bin 800 adet civarında geçmişte bu şekilde bu durumda olanlar. O genelge yayınlandıktan sonra bir toplantı yaptık. Onlarında da derecelendirmesini yapıyoruz. Çok eski olanlar var, onlarla ilgili afet bölgesi ilan edilmesi ile ilgili süreci kontrol ediyoruz, evlerin durumlarına bakıyoruz. Bazısı kağıt üzerinde görünüyor ama gerçekten metruk durumda. Bazısı da vatandaşımız ‘Bu duruyor ama benim bunu yıkmaya imkanım, gücüm yok’ diyor. Bazılarında da vatandaşımız ‘Ben bunu sadece çay toplamak için gittiğimde kullanıyorum. Çünkü etrafında çaylağım var’ diyor. Onunla ilgili de çok hızlı işlem yapacaklarımız var. Arada bir geçiş süreci tanıyacaklarımız olacak ve zaten işlem yapmamıza gerek kalmayan, ya vatandaşımızın kullanmadığı veya metruk hale gelmiş olanlar var. O süreci de işleteceğiz inşallah” ifadelerini kullandı. "Evini yıkmadan afet konutunun tapusunu alamaz" Hiç kimsenin hayatını riske atamayacaklarını bu nedenle "Evini yıkmadan tapuyu alamaz" kuralının tavizsiz uygulanacağın vurgulayan Baydaş “Bu konu çok önemlidir. Devletimiz bir yere ‘Burası afet bölgesidir ve buradan burada oturmaması lazım gelir’ dediğinde zaten o vatandaşımız için bir konut tahsis ediyor. Bizim öbür tarafı keyfi kullanımda kullanmaya devam etmememiz lazım. Çünkü afet bölgesi ilan edilmiş bir yer. Geçtiğimiz günlerde yaşadık. Biz oradaki hayati tehlikeyi göz önüne alamayız. Vatandaşımızın hayati tehlikesini göz önüne alamayız. Bununla ilgili de süreci başlattık, yürütüyoruz inşallah” şeklinde konuştu.