SAĞLIK - 04 Eylül 2024 Çarşamba 10:01

Yeni gen varyantlarının birçok hastalığa sebep olduğu kanıtlandı

A
A
A
Yeni gen varyantlarının birçok hastalığa sebep olduğu kanıtlandı

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı ve Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Anabilim Dalı öncülüğünde yürütülen bilimsel çalışmalarda yeni gen varyantlarının zihinsel engellilik başta olmak üzere birçok hastalığa sebep olduğunu tespit edildi.


Yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Profesörü Şehime Gülsün Temel, yeni gen varyantlarında siliyopatiye (Silier fonksiyonun bozulmasına bağlı oluşan hastalıklar), zihinsel engelliliğe, otizme, heterotaksiye (organların olması gerekenden ters tarafta bulunması), böbrek displazisine ve anormal Beyin Omurilik Sıvı (BOS) akışına sebep olduğu kanıtladıklarını aktardı.


Araştırma ekibinin CC2D1A genini ilk kez siliogenezis (silya oluşumu) ve siliopati ile ilişkilendirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Şehime G. Temel, “Deneylerimiz, CC2D1A’nın sol-sağ düzenleyici, epidermis, pronefrik kanal, nefrostomlar ve beynin ventriküler bölgesi dahil olmak üzere siliyer dokularda eksprese edildiğini ortaya çıkardı. Bu ekspresyon paternine uygun olarak CC2D1A kaybı, kardiyak heterotaksiye, kistik böbreklere ve kusurlu siliogenez yoluyla anormal BOS dolaşımına yol açtığı belirlendi. Multidisipliner araştırma ekibi (Yale Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, Abdullah Gül Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, YDÜ Hastanesi Genetik Tanı Merkezi, Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi) çalışmalarının sonuçları; EMBO, Rockefeller Üniversitesi ve Cold Spring Harbor Laboratuvarlarının ortak yayın organı çeyreklik dilimi Q1 olan Life Science Alliance’da yayımlandı” dedi.


Deneyler, BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Profesörü Dr. Şehime Gülsün Temel ve Yale Üniversitesi Pediatrik Yoğun Bakım Doçenti Dr. Engin Deniz’in gözetiminde lisans öğrencileri Irmak Sakin ve Angela Haeso Kim tarafından gerçekleştirildi. Prof. Dr. Şehime G. Temel bu proje ortaklığının MarmaRare araştırma grubu (Yasemin Alanay, Yasemin Kendir-Demirkol, Ozlem Akgun Dogan, Mahmut Cerkez, Ergoren, Ozden Hatirnaz Ng, Ugur Ozbek, Ozkan Ozdemir, Sebnem Ozemri Sag, Ilayda Sahin, Şehime G. Temel, Kanay Yararbas) ve Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Genetik Profesörü Yasemin Alanay aracılığıyla kurulduğu bilgisini paylaştı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: "Ahilik ahlaki değerlerle bezenmiş bir gelenektir" Ahilik Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Anadolu topraklarında mayalanarak nesilden nesle aktarılan Ahilik geleneği sadece bir mesleki örgütlenme değil aynı zamanda bir yaşam biçimi, toplumsal düzen ve medeniyet tasavvurudur" dedi. 23-29 Eylül Ahilik Haftası dolayısıyla yazılı bir mesaj yayınlayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Ahiliğin yalnızca bir mesleki örgütlenme değil aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu hatırlatarak, "Yüzyıllar boyunca toplumumuzun ekonomik, sosyal ve kültürel yapısının temel taşlarından biri olan Ahilik; dürüstlük, dayanışma, kardeşlik, yardımlaşma ve ahlaki değerlerle bezenmiş bir geleneğimizdir. Ticarette dürüstlüğü, üretimde kaliteyi, toplumsal yaşamda ise yardımlaşma ve dayanışmayı esas alan bir Ahi’nin başlıca ilkesi, ’elini, dilini ve belini haramdan sakınmak’ olmuştur. Bu düstur günümüz modern toplumlarında dahi geçerliliğini koruyan ve her bireyin örnek alması gereken evrensel bir kuraldır" dedi. "Ekonomik hayatı düzenleyen Ahilik toplumsal hayatı inşa etti" Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, bu yıl da büyük bir onur ve gururla Ahilik Haftası’nı kutlamanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, "Ahilik, sadece ekonomik hayatın düzenlenmesinde değil, toplumsal hayatın inşasında da önemli bir rol oynamıştır. Esnaf ve sanatkârların birbirlerine olan güvenini, ticarette rekabetin ahlaki kurallarla yürütülmesini ve yardımlaşmanın esas alındığı bir düzeni oluşturmuştur. Ahi teşkilatlarının getirdiği sistemde, esnaf ve sanatkârlar sadece kar amacı güderek değil, topluma faydalı birer fert olarak yetişmişlerdir. Bu teşkilat, insanları ahlaki değerlere göre eğitmiş, zanaatkârları mesleklerinde yetkin hale getirmiştir. Ahilik, sadece geçmişimizin bir parçası değildir; geleceğe ışık tutan, sosyal ve ekonomik hayatımızda bizlere yol gösteren bir değerdir" ifadelerini kullandı. "Ahilik ilkesi ile yetişenler huzur ve adaletin temsilcisi olur" Ahiliğin genç nesillere aktarılmasının önemine vurgu yapan Palandöken, şunları kaydetti: "Bugün Ahilik Haftası’nı kutlarken, bu kutlu mirasın günümüzde de yaşatılmasının ve genç nesillere aktarılmasının ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz. Çünkü Ahilik ilkeleriyle yetişen bireyler, hem kendi yaşamlarında hem de toplumda huzur ve adaletin temsilcisi olur. Ahilik geleneğinin temsilcisi esnaf ve sanatkarlar camiası olarak bu kültürü yaşatmak ve gelece taşımak için her yıl olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da çeşitli etkinlikler düzenlemeye devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle, Ahilik Haftası’nı kutluyor, tüm esnaf ve sanatkârlarımıza bereketli kazançlar, sağlık ve huzur dolu günler diliyorum. Ahilik geleneğiyle şekillenen toplumumuzun, ahlaki ve insani değerler çerçevesinde daima ilerlemesini temenni ediyorum."
Bayburt Organik Bayburt bal kabağı tarladan tezgaha tezgahtan sofraya ulaşıyor Bayburt’ta organik tarım ve ata tohumuyla üretilen Bayburt bal kabağı hasadı başladı. Kış aylarının vazgeçilmez lezzeti olan Bayburt’a has bal kabağı boranisi, kabak bastı yemeklerinin yapımında kullanılan ve kabak tatlısının ana maddesi olan bal kabağı organik tarım anlayışıyla üretiliyor. Bununla birlikte ata tohumuyla ve organik tarımla ilgilenen, yarım asırdır çiftçilikle uğraşan İsmail Öksüz, ata tohumlarının devamını sağlamak amacıyla kurulan Gez Hanları Ekolojik Tarım Deneme ve Üretim Merkezi Derneği (GEZEKODER) bünyesinde gez hanları denilen alandaki tarlada bal kabağı üretip, Bayburt pazarına satışını yaparak Bayburtluların organik bal kabağına ulaşımını sağlıyor. Dernek üyelerine de bal kabağının satışının yapılmasının ardından, üyelerden kabağın çekirdeklerini bir kenarda biriktirmesini isteyen Öksüz, bu tohumların önemli olduğunu, ata tohumlardan gelecek sezon yeniden bal kabağı üreteceklerini söyleyerek tohumları atmamalarını, biriktirmeleri çağrısında bulundu. Dernek çatısı altında faaliyetlerini yürüten ve ata tohumlarına gözü gibi bakan Öksüz, amacının ata tohumlarını gelecek nesillere aktararak devamlılığının sağlanması olduğunu söyleyerek, "Burada söyleyeceğim en önemli şey bu kabakların organik olarak bu tarlada yetiştirilmesi. Bayburt’ta insanlara organik kabak ulaştırılıyor. İnsanlar bu kabakları tükettikten sonra kabakların tohumlarını çöpe atmayıp alarak evlerinin bahçelerinde ekip, bizim de tarif ettiğimiz organik yetiştirme şekliyle yetiştirip organik tarım yapmış olacaklar. Bu bir hizmet, buna katkı sunabildiysem ne mutlu bana, çok mutlu olurum. Bildiklerimi insanlara anlatmak, öğretmek istiyorum. Bu kabaklar organik, net söylüyorum kesinlikle organik kabaklar. Ayrıca bu kabakların bir diğer özelliği ise ata tohumlarından üretiliyor olması. Ata tohumları üzerine kurulan derneğimiz var ve bu tohumların kaybolmaması, yaşatılması adına kurulan derneğimizin çatısı altında bu çalışmaları yapıyoruz" şeklinde konuştu.
Ankara 32 ilde zehir tacirlerine darbe: 125 zehir taciri ve sokak satıcısı yakalandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "32 ilde uyuşturucu madde imalatçılarına ve sokak satıcılarına yönelik jandarma tarafından düzenlenen ’Narkoçelik-40’ operasyonlarında; 3 ton 972 kilogram uyuşturucu madde, 15 milyon 825 bin 619 adet kök kenevir ve kök skunk, 188 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi. 125 zehir taciri ve sokak satıcısı yakalandı, 63’ü tutuklandı, 3’ü hakkında adli kontrol kararı verildi. Diğerlerinin işlemleri devam ediyor" dedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Jandarma Genel Komutanlığı KOM Daire Başkanlığı koordinesinde, İl Jandarma Komutanlıklarınca; Diyarbakır, Antalya, Erzurum, Van, Ankara, İstanbul, Manisa, İzmir, Rize, Edirne, Gaziantep, Siirt, Mardin, Iğdır, Samsun, Hatay, Kahramanmaraş, Ardahan, Kocaeli, Tekirdağ, Batman, Adıyaman, Bolu, Elazığ, Aksaray, Bingöl, Afyonkarahisar, Zonguldak, Malatya, Hakkari, Ağrı ve Aydın’da uyuşturucu madde imalatçılarına ve sokak satıcılarına yönelik jandarma tarafından düzenlenen ’Narkoçelik-40’ operasyonlarında; 3 ton 972 kilogram uyuşturucu madde, 15 milyon 825 bin 619 adet kök kenevir ve kök skunk, 188 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildiğini belirterek 125 zehir taciri ve sokak satıcısının yakalandığını, 63’ünün tutuklandığını kaydetti. Bakan Yerlikaya, şüphelilerin 3’ü hakkında adli kontrol kararı verildiğini ifade ederek, diğerlerinin işlemlerinin devam ettiğini bildirdi. Bakan Yerlikaya, "Ülkemizi zehir tacirlerinden ve sokak satıcılarından temizlemeye kararlıyız" vurgusu yaptı.
Erzincan Nesli tükenmeyen meslek anahtarcılık ve çilingirlik Temeli yaklaşık 2 bin yıl öncesinde ki Mısırlılara dayanan ve tarihin en eski mesleklerinden biri olan anahtarcılık ve çilingirlik, tarihin tozlu sayfalarına karışan mesleklerin aksine yeniçağa ayak uydurarak devam ediyor. İlk olarak kapı köçeğinin kilidini açmak için kullanılan ve işin bilirkişisi olan anahtarcılık ve çilingirlik mesleği eskiden beri süregelen en önemli mesleklerden biri. Gelişen teknolojinin etkisiyle kaybolmayan anahtarcılık ve çilingirlik mesleği uzun yıllardır devamlılığını korumasıyla birlikte mesleği icra edenler tarafından nesli bitmeyen meslek olarak adlandırılıyor. Anahtarcı kelime anlamıyla işlenmeyen kapı, kasa, oto, masa, dolap gibi eşyaların kilitlerini açma, kilide ve anahtar numunesine göre anahtar, kilit montajı, kilit bakım ve onarım işlerini yapan kişi olarak tanımlanıyor. Beraberinde çok yönlü işlerin yapımında görülen anahtarcılık ve çilingirlik mesleği; örnek anahtara “Chip” kontrolü, anahtar kopyasını çıkarma, anahtar yapım esnasında oluşan çapakları alma, anahtar kodlama, maymuncuk hazırlama, kilit açma tutanağı, kilit açma, kilide anahtar yapma, kilit tamir ve bakımları, kilit şifrelerini değiştirme, kilide barel takma, emniyet sistemi takma ve gerekli durumlarda ise bilirkişilik yapma gibi birçok detayı olan bir iş kolu olarak sürdürülmeye devam ediyor. Bu mesleğe 1983’lü yıllarda başlayan esnaf Turan Yıldırım mesleği oğlu Furkan Yıldırım’a öğrettiğini belirterek, “Nesilden nesile bu işi aktarıyoruz, işi devam ettirecek elemen yetiştiriyoruz. Oğlum öğrendikten sonra ben artık işi bıraktım. Bu dükkanda oğlumun, ben arada uğruyorum.” ifadelerini kullandı. Çelik kapı dâhil tüm kapı anahtarlarını yenilediklerini söyleyen Yıldırım tüm bu kapılar için çilingirlik hizmeti de verdiklerinin altını çizdi. Söz konusu meslek günümüzde Meslek Yüksekokullarında “Makine Teknolojisi” alanında anahtarcılık ve çilingircilik dalında eğitimleri verilen bir meslek kolu haline gelmiş durumda. Mesleğe başlamak için öncelikle çıraklık eğitim sürecinden geçmek gerekiyor. En az ortaokul mezunu olanlar çıraklık eğitimi alabiliyor. Bir işyeri kurmak veya çırak olarak bu meslekte çalışmak için ise çıraklık sözleşmesinin imzalanması gerekiyor.
Erzincan Aktarlardan soğuk algınlığına karşı “kış çayı” tavsiyesi Erzincan’da sonbahar hastalıklarından korunmak isteyen vatandaşlar soluğu aktarlarda alıyor. Satışların arttığını belirten aktarlar ise soğuk algınlığına karşı kış çayını tavsiye ediyor. Sonbaharın kendini hissettirmesi ve havaların soğumasının ardından Erzincan’da yaşayan vatandaşlar, hastalıklara önlem alabilmek için aktarlara koşuyor. Kış çaylarının, hastalanmadan önce bağışıklık sistemini güçlendirmek için içilmesi gerektiğini vurgulayan aktarlar, bu dönemde en çok ıhlamur, hatmi çayı ve hibiskus gibi nebati ürünleri tavsiye ediyor. Birçok ilaçlı tedavinin yanı sıra aktarları tercih eden vatandaşlar, her zaman tercih ettikleri nebati ürünlerin yerine bu kez aktarların tavsiyesini dinledi. Aktarlar hava değişimi rahatsızlığı olarak görülen hastalıklara karşı kullanılması için birçok bitki ve nebati ürünle harmanlanarak kaynatılan kış çayını tavsiye etti. İçerisinde ıhlamur, hatmi çiçeği, kuşburnu, zencefil, tarçın, karanfil, zerdeçal, papatya ve kızılcık gibi ürünleri barındıran kış çayı vatandaşlar tarafından ilgiyle karşılandı. Aktarlar kış çayını tavsiye ederken, hem çayın yapılışını hem de faydalarını anlattı. Vatandaşlar ise aktarlardan aldıkları tavsiyelerle fayda gördüklerini ve tavsiye ettiklerini belirtti. "İnsanlar kış çayının grip olduktan sonra içildiğini düşünüyor" Özellikle sonbahar mevsimine geçiş aylarında insanların sert hava değişiminden etkilendiğini kaydeden aktar Murat Sönmez, bu dönemlerde vatandaşların genellikle ıhlamur, kış çayı, tarçın ve zencefil gibi ürünler tükettiğini söyledi. Sönmez, "Sonbaharda hastalıkların daha çok artması ile birlikte ülke genelinde aktara ilgi arttı. Son zamanlarda insanların alternatif tıpa talebi arttığı için biz daha çok burada hatmi çayı, hibiskus, ıhlamur ve benzeri ürünleri öneriyoruz. Hem boğazı yumuşatır, hem de boğazdaki enfeksiyon oranını azaltır. İnsanlarda yanlış bilinen bir algı var. Genellikle kış çayının grip olduktan sonra içildiği düşünülür ama tam tersi. Kış çayı vücudun bağışıklığını ve direncini kuvvetlendirmek için tüketilmesi gereken bir içecektir” dedi. Kış çaylarının faydalarından da bahseden Murat Sönmez, “Kış çayının olmazsa olmaz ıhlamurdur. Boğazı yumuşatma etkisi vardır. Çünkü kuru öksürüğe ve boğazdaki tahribata çok iyi geliyor. Onun haricinde enfeksiyonu azaltacak etkisi olduğu için kuru zencefil antioksidan özelliğe sahip tarçın ve karanfil çok etkilidir. Bunun içine tatlandırıcı olsun biraz daha vücudun direncini arttırması için hibiskus bizim önerdiğimiz bitkiler arasındadır. Bu saydığım bitkiler genellikle demirbaş ürünlerdir yani herhangi bir aktarda olmazsa olmaz ürünlerdir. Kış çayına ilave olarak genelde herhangi bir içeceğinize veya tükettiğiniz yiyeceğiniz içerisine sıvı propolis de takviye ederek bağışıklığımızı koruyabiliriz. Sıvı propolis bence Türkiye’de hak ettiği değeri görmüyor. Sıvı propolis vücudun bağışıklığı ve direnci için çok önemli. Özellikle küçük yaştaki çocukların bağışıklığını güçlendirmek için propolis öneriyoruz. İnsanların daha çok kimyasal ilaçlardansa yavaş yavaş aktar ürünlerine, yani alternatif tıpa yönelmesini destekliyoruz" diye konuştu.