GÜNDEM - 25 Eylül 2024 Çarşamba 10:44

Aydın’da ayçiçeği hasadı öncesi üreticilere destek müjdesi

A
A
A
Aydın’da ayçiçeği hasadı öncesi üreticilere destek müjdesi

Aydın İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Altıntaş ve Söke İlçe Tarım ve Orman Müdürü Zeki Berhuni Aydın’ın Söke ilçesinde yaklaşan ayçiçeği hasat dönemi öncesi üreticilerle buluşarak yeni destekleme modelinin detaylarını paylaştı.



2024 yılı ÇKS kayıtlarına göre Aydın’da toplam 11 bin 800 dekar alanda ayçiçeği üretimi gerçekleştiriliyor. Bu alandan 7 bin 277 dekarı ise Söke ilçesinde bulunuyor. Yaklaşan hasat dönemi öncesi Aydın İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Altıntaş ve Söke İlçe Tarım ve Orman Müdürü Zeki Berhuni, ayçiçeği üretimi yapan üreticilerle bir araya geldi. Altıntaş ve Berhuni, üreticilerle karşılıklı bilgi alışverişinde bulunarak hasadın bereketli geçmesi temennisinde bulundu. Üreticilerin sorun ve taleplerini dinleyen Altıntaş ve Berhuni yeni destekleme modelinin detaylarını paylaştı.



Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu yeni destekleme modeline göre, 2025 yılında ayçiçeği üretimi yapacak olan çiftçilere dekar başına 366 TL temel destek ve 366 TL planlı üretim desteği olmak üzere toplamda 732 TL destekleme ödemesi yapılacak. Ayrıca, sertifikalı tohum kullanımı şartını sağlayan üreticiler, ek olarak dekar başına 146 TL sertifikalı tohum kullanım desteği alabilecek. Böylece toplam destekleme tutarı, 878 TL’ye kadar yükselebilecek.



Aydın Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Altıntaş ve Söke İlçe Tarım ve Orman Müdürü Zeki Berhuni desteklerin üreticilerin gelirlerini artırarak sürdürülebilir tarımı teşvik edeceğini belirtti.



Aydın’da ayçiçeği hasadı öncesi üreticilere destek müjdesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Uzmanından kalp dostu beslenme önerileri Tüm dünyada birinci ölüm sebebi olan kalp damar hastalıkları, ülkemizde de 50 yaş üstü kişilerde yüzde 12-15 oranlarında görülüyor. Kalp dostu beslenmenin önemine dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Deniz Pirçek, “Günde en az 5 porsiyon sebze-meyve tüketmek, bol bol Omega 3 almak, bitkisel yağları tercih etmek, basit şekerlerden kaçınmak ve düzenli egzersiz yapmak; kalp damar sağlığını korumak için çok önemlidir” dedi. Kalp damar hastalıkları, tüm dünyada birinci ölüm sebebi olmaya devam ediyor. Günümüzde dünya nüfusunun yüzde 25’i kalp damar hastalıklarından etkileniyor. Ülkemizde de önemli bir sorun olan kalp damar hastalıklarının görülme sıklığı, 50 yaş üstü kişilerde %12-15 arasında. Kalp damar hastalıklarının başlıca risk faktörleri arasında; hipertansiyon, kanda artmış kötü (LDL) kolesterol ve trigliserit düzeyleri, iyi kolesterolün (HDL) düşük olması, sigara, diyabet ve şişmanlık yer alıyor. Medicana Çamlıca Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Deniz Pirçek, “Yetişkin nüfusun yarıya yakını kalp damar hastalıkları riski altındadır. Türkiye’de kalp damar hastalıkları, en yaygın sağlık sorunlarından biridir. Son yıllarda özellikle fast food kültürünün yaygınlaşması ve fiziksel aktivitenin azalması bu hastalıkların görülme sıklığını da artırmıştır. Ayrıca genetik yatkınlık da önemli bir rol oynamaktadır” diye konuştu. Yemeklerinizi kızartmayın, haftada 2-3 kez balık tüketin Kalp damar hastalıklarının, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliği ile önlenebilen veya oluştuktan sonra tıbbi tedavi, beslenme tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile iyileştirilebilen bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken Dyt. Deniz Pirçek, kalp dostu beslenme alışkanlıklarıyla ilgili şu bilgileri verdi: -“Yediğiniz tüm besinlerin yağ miktarını dikkate alın. Çok fazla yağ içermeyen sağlıklı bir diyeti sebze ve meyveler, tahıllar, yağsız kırmızı et, derisiz, kanatlı hayvan etleri, balık ve düşük yağlı besinlerle oluşturabilirsiniz.” -“Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin. Sebze ve meyvelerin yağ içeriğinin düşük olmasının yanı sıra posa içeriğinin de yüksek olması kalp damar sağlığını korumada olumlu etki yapmaktadır. Çünkü bazı meyve ve sebzelerin bileşiminde bulunan suda çözünür posa, kolesterol düşürücü etkiye sahiptir.” Bitkisel proteinler kolesterolü düşürür -“Beslenmenizde kuru baklagillere daha çok yer verin. Kuru baklagiller yağ, doymuş yağ ve kolesterolden fakir kompleks karbonhidratlar ile posadan zengin bitkisel protein kaynağı besinlerdir. Bu özellikleri sebebiyle kan kolesterolünü düşürücü etkileri vardır.” - “Bol bol Omega 3 alın. Balıktaki EPA; ceviz, keten tohumu ve semizotundaki alfa-linolenik asit kalp dostu olan omega 3 yağ asidi çeşitleridir. Yeterli omega 3’ü sağlamak için haftada 2-3 kez ızgara ya da buharda pişmiş balık tüketilmeli, günde 2 adet ceviz, 1 tatlı kaşığı keten tohumu salatalara veya yoğurda karıştırılarak yenmelidir. Vejetaryen olanlar mutlaka Omega 3 desteği almalıdır.” -“Kızartmayın, fırınlayın. Seçilen besin kadar pişirme yöntemi de önemlidir. Kızartma yöntemi yağların oksidasyonuna neden olarak kalp damar hastalığı açısından risk oluşturur ve fazla miktarda yağ tüketimine neden olur. Bunun yerine buharda pişirme ya da az yağ kullanılarak fırında pişirme yöntemi kullanılmalıdır.” Paketin üzerinde yazan yağ miktarlarını kontrol edin -“Gıda maddelerini satın alırken, etiketlerin üzerindeki yağ miktarlarını kontrol edin. Çoğu besinin etiketi üzerinde bulunan besin ögeleri tablosundaki enerji, yağdan gelen enerji, toplam yağ, doymuş yağ ve kolesterol miktarlarını okuyun. Ayrıca etiketlerin üzerinde bulunan ‘az yağlı’ veya ‘yağsız’ ifadelerine de dikkat edin. Bu bilgiler alışverişleriniz sırasında size yardımcı olacaktır. Hazır besinlerden düşük yağlı olanları tercih edin.” -“Yemeklerinizde katı yağları daha az kullanın. Yemeklerinizde margarin, tereyağı, kuyruk yağı, iç yağı gibi doymuş yağlar yerine bitkisel sıvı yağları (zeytinyağı, ayçiçek yağı, soya, kanola yağı vb.) tercih edin.” -“Basit şekerden kaçının. Fazla doymuş yağ ve kolesterol gibi basit şekerleri fazlaca tüketmek kan kolesterolünüzün yükselip kalp damar sağlığınızı tehdit etmesine neden olur. Şeker içeren hazır meyve suları, gazoz gibi gazlı içecekleri tüketmemek, börek ve poğaça gibi işlenmiş unlarla yapılan hamur işlerinden, içeriği bilinmeyen paketli ürünlerden ve tatlıdan uzak durmak basit şekerleri azaltmanın yollarıdır.” Bisiklet, yürüyüş, yüzme, aerobik -“Egzersizi hayatınıza dahil edin. Kalp damar hastalıklarından korunmada egzersizin çok yönlü etkisi vardır. Egzersizin orta düzeyde ve düzenli yapılması gerekir. Bisiklet, yürüyüş, yüzme ve tenis gibi aerobik aktiviteler oksijen kullanım miktarını artırarak kalp ve kan damarlarının sağlığını korur. Egzersiz; damar sağlığını koruyan iyi kolesterol (HDL) düzeyini artırır, kan basıncını düşürür, enerji harcayarak vücut ağırlığının kontrol altında olmasını sağlar, insülin-kan şekeri dengesini sağlar, stresle başa çıkmayı kolaylaştırır.”
Bursa BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay: BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, ‘Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’ modeliyle, yaklaşık 210 milyon dolarlık yatırım bütçesine sahip TEKNOSAB Lojistik Park Projesi’nin Bursa ve Güney Marmara’nın en büyük ve en kapsamlı lojistik merkezi olacağını söyledi. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Müşterek Meslek Komiteleri ve Eylül Ayı Meclis Toplantısı Oda Hizmet Binası’nda gerçekleştirildi. BTSO çatısı altındaki 70 meslek komitesini bir araya getiren toplantıda konuşan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, sıkılaşmaya dayalı dezenflasyon hedefli ekonomi programının etkilerinin tüm sektörler üzerinde yoğun bir şekilde hissedildiği bir süreçten geçtiklerini söyledi. Oda olarak sektörlerin sorunlarına çözüm üretmek, firmaların zorlu süreci en az hasarla atlatmalarını sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Başkan Burkay, “Bu çalışmaları, her bir sektörümüzün sorunlarını en iyi bilen komitelerimizle, konseylerimizle ve meclis üyelerimizle birlikte gerçekleştiriyoruz. Komitelerimiz sadece iş dünyasına karşı değil, aynı zamanda yaşadığımız topluma karşı da büyük bir sorumluluk taşıyor. Sizler, bu sorumluluğu omuzlarınızda taşıyıp, el birliğiyle daha iyi günler için mücadele ediyorsunuz. Sektörümüzün nabzını tutuyor, firmalarımızın taleplerini Odamız çatısı altında en iyi şekilde dile getiriyorsunuz. Gayretleriniz, emekleriniz ve fedakârlıklarınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. “İstikrarlı büyüme için firmalar desteklenmeli” Firmaların ekonominin temel taşları olduğunu belirten Başkan Burkay, istikrarlı bir büyümenin ancak işletmelerin sağlıklı kalmasıyla gerçekleşebileceğini vurguladı. Enflasyonla mücadelede alınan kararların üretimden ticarete tüm firmaların önceliklerinin gözetilerek hayata geçirilmesinin en önemli beklentileri olduğunu aktaran Başkan Burkay, “Bu kapsamda yaptığımız girişimlerin sonuçlarını da alıyoruz. Özellikle para değeri olmayan kıymetler üzerinden uygulanması planlanan enflasyon düzeltmesi, KOBİ niteliğindeki firmalarımız için büyük mağduriyetlere yol açacaktı. Oda olarak yaptığımız girişimlerin ardından enflasyon muhasebesi kapsamına giren firmalarımız için ciro sınırı getirildi ve birçok firmamız, önemli bir yükün altına girmekten kurtuldu. Bununla birlikte küçük ve orta ölçekli firmalarımızın krediye erişiminin sağlanması ve kredi şartlarının daha düşük maliyetlerle tahsis edilmesi, ihracatçımıza verilen yüzde 2’lik döviz desteğinin bir miktar daha artırılması, bu kapsamdaki firmalarımız için ayrıca yüzde 30’luk döviz bozdurma zorunluluğunun gözden geçirilmesi gibi düzenlemelerin yapılması da beklentilerimiz arasında.” açıklamasında bulundu. “Ekonominin dinamikleri değişiyor” “Gerek üretimin gerekse de ticaretin dinamikleri sürekli değişiyor. Bizler, bu değişen şartlara karşı tüm firmalarımızın hızla uyum sağlayabilmesini arzu ediyoruz.” ifadesini kullanan İbrahim Burkay, şöyle devam etti: “Bu nedenle ekonomide nitelikli personelden dijital dönüşüme kadar ihtiyaç duyduğumuz her alanda firmalarımıza rehberlik yapmak, üretim ve ticaret altyapımızı güçlendirmek istiyoruz. Sektörel konseylerimizin çalışmaları doğrultusunda üretimden ticarete kadar Bursa ekonomisine güç katan tüm sektörlerimiz için yol haritalarımızı güncelledik. Sanayi ve ticaret hayatında dönüşüm odaklı projelerimizi de meclis ve komite üyelerimizin önerileri doğrultusunda hayata geçiriyoruz. Oda olarak firmalarımızın işlerini büyüten, Bursa ekonomisine güç katan tüm projelere destek vermeye devam edeceğiz.” dedi. TEKNOSAB Lojistik Park GSYF hayata geçti Girişim Sermayesi Yatırım Fonu modeliyle hayata geçecek TEKNOSAB Lojistik Park Projesi’ne ilişkin de komite üyelerine bilgi veren BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Burkay, “Türkiye’de yine bir ilki gerçekleştirerek, Bursa’da girişimcilik ekosistemini geliştirecek önemli bir projeyi daha hayata geçirdik. Ülkemizin yüksek teknolojili ilk organize sanayi bölgesi olan TEKNOSAB’da Lojistik Park projemizi gerçekleştiriyoruz. TEKNOSAB öncülüğünde oluşturulan ve SPK’dan onay alan TEKNOSAB Lojistik Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nda ilk grup payların TEKNOSAB ve Odamız üyesi yatırımcılara ihraç süreçleri ile ilgili hesap açım işlemlerini başlattık. Katılım paylarını alan yatırımcılarımız, TEKNOSAB Lojistik Park Projesi’ne ortak olurken, Bursa ve Güney Marmara’nın en büyük ve en kapsamlı projesinin ortağı olmanın yanında bu büyük projenin değer artışı, kira gelirleri ve birçok avantajından da faydalanabilecek.” diye konuştu. Toplam yatırım bütçesi 210 milyon dolar En hızlı şekilde projeyi hayata geçirmeyi hedeflediklerini belirten Başkan Burkay, 24 aylık bir süre öngördüklerini, minimum 10 bin dolar bedelle tüm üyelerin de fona katılabileceğini kaydetti. Lojistik Park’ın çeşitlilik açısından Türkiye’deki tek proje olacağını vurgulayan Başkan Burkay, “Depo, antrepo, e-ticarete yönelik akıllı depo, soğuk hava depoları ve data center alanlarına kadar birçok yapı bu projenin içerisinde yer alıyor. Çatılara 12 MW’lik GES kuruyoruz. Enerji ihtiyaçları yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak. Projenin yaklaşık 210 milyon dolarlık bir yatırım bütçesi olacak.” dedi. “Ticarette şartlar değişiyor” Ekonomide geleneksel şartların değiştiğini vurgulayan İbrahim Burkay, şöyle devam etti: “Burada önemli olan ölçek oluşturabilmek. Yeni ekonomiye uygun oyun planları geliştirebilmek. Biz inşallah bu fonla öyle bir eser ortaya koyacağız ki bunun devamı da gelecek. ‘Şehir Fonu’ kurmak için çalışma başlattık. Enerjide BB Solar yatırımımız var. HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’na başvurduk. İnşallah teşvik belgesini en kısa zamanda alarak, enerjide hücre üretimi için yatırımımızı yine fon modeli ile yapacağız. Bilişim alanında DATA Center projemiz var. Bunların hepsi büyük ölçekli projeler. Bursa iş dünyasını bu projeler etrafında toplama arzusundayız. STK’lar, OSB’lerle bir araya gelerek projemizi anlatacağız. Biz aslında bilinmeyeni keşfetmiyoruz. Yeni iş modelleri geliştiriyor, inovasyonu iş modellerinde gerçekleştiriyoruz.” “Kent anayasası süratle hazırlanmalı” Başkan Burkay, iş dünyası için gelecekteki sürecin kolay olmayacağını belirterek, her sektörün projeye ihtiyacı olduğunu belirtti. Değişen ekonomik şartlara uygun projelerin geliştirilmesi gerektiğini, aksi takdirde iş dünyasının rekabette geride kalacağını söyleyen İbralim Burkay, “KOBİ OSB, Organize Ticaret Bölgeleri, Organize Konut Bölgeleri 10 yıldır gündeme getirdiğimiz projeler. Ancak elimizde olanların dışında bir de dış etkenler var. Şehrin anayasası olan 1/100 binlik çevre planı, bu mecliste çıkmıyor. Bu şehrin önünü açmak, daha yaşanılabilir bir Bursa için bu anayasanın süratle hazırlanması gerekiyor. Bugün bu projeler hayata geçtiği takdirde Bursa’nın çevreden trafiğe birçok kronik sorunu ortadan kalkar. Bizim bu projelerde sadece 3 kriterimiz var; otoyol, liman ve demiryolu bağlantısı. Firmalar, şehir içinde sıkışmış ve gelişemeyecek durumda. Ekonominin olmadığı bir yerde gelişme olmaz. İşte küçüldükçe ihracatta geriliyoruz. İkinci sıradan dördüncü sıraya kadar geriledik. Böyle devam ederse ilk 10’dan çıkacağız. İlerde hata yaptık dediğimizde ise geri dönme ve toparlanma şansımız olmayacak.” dedi. “57 bin üyemiz için çalışıyoruz” BTSO Meclis Başkan Yardımcısı Murat Bayizit, küresel ekonomide son dönemde yaşanan gelişmelerin sanayiden ticarete, tarımdan turizme hemen her sektörde değişim ve dönüşümü beraberinde getirdiğini söyledi. BTSO’nun 57 bin üyesinin her birinin dünyadaki bu değişim ve gelişime uyum sağlaması için gayret gösterdiğini dile getiren Bayizit, “Bu çerçevede daha güçlü ve daha rekabetçi bir ekonomik yapı inşa etmek için kapsamlı projeler gerçekleştiriyoruz. Şükürler olsun BTSO bugün üyeleri için sadece belge düzenleyen bir kurum değil; üyelerini büyüten, geliştiren ve onlara rehberlik eden bir uzmanlık merkezi haline geldi. Katma değerli üretimden nitelikli istihdama, ileri teknoloji yatırımlarından yurt dışı fuar organizasyonlarına kadar Türkiye’nin örnek aldığı 60’ı aşkın projenin altında komite ve konseylerimizin imzası bulunuyor.” ifadelerini kullandı. Toplantıda Rota Portföy Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Eraslan, TEKNOSAB Lojistik Park Girişim Sermayesi Fonu’na ilişkin sunum gerçekleştirdi. Toplantıda meslek komite üyeleri de sektörel değerlendirmeler yaparak, görüş ve önerilerini paylaştı.
Ankara Seyit Ardıç: "KOBİ’ler için özel kredi destek mekanizmaları acilen devreye alınmalıdır" Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, “Yüksek faiz nedeniyle finansman erişiminde sıkıntı yaşayan KOBİ’ler için özel kredi destek mekanizmaları acilen devreye alınmalıdır. Düşük faizli, uzun vadeli kredilerin devreye girmesi, sanayicilerimizin üretime devam edebilmesi ve büyümenin sürdürülebilmesi açısından şarttır" dedi. ASO Eylül ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi. Güncel ekonomik gelişmelerin değerlendirildiği toplantıda bir konuşma yapan Ardıç, enflasyonun en önemli gündem maddeleri olduğunu işaret ederek, enflasyonun arzu ettikleri hızda düşmediğini dile getirdi. Enflasyonun temmuz ayında yılık bazda düştüğünü, aylık bazda ise bir ivmelenmenin ortaya çıktığını kaydeden Ardıç, “Ağustos’ta baz etkisiyle fiyatların artış hızı azalsa da alım gücünde ciddi tahribat yaşanmaya devam ediyor” dedi. Büyüme rakamlarının enflasyonda düşüşün devam edeceği sinyalini verdiğini aktaran Ardıç, “Ancak ekonominin yavaşlaması her zaman enflasyonun düşeceği anlamına gelmediği gibi stagflasyon riski de söz konusu. Önemli olan son iki ayda baz etkisi nedeniyle düşüş eğilimi gösteren enflasyonun, bu etkinin ortadan kalkmasından sonra nasıl bir seyir izleyeceği. Umarım hem yüksek enflasyon hem de düşük büyüme, yani stagflasyon riskiyle karşı karşıya kalmayız” diye konuştu. "Enflasyonla mücadele için uzun bir süredir yüksek faiz ortamında büyük fedakarlıkta bulunuyoruz" Ardıç, yüksek faizden en büyük zararı sanayicilerin gördüğünü söyleyerek, “Amerika Merkez Bankası FED’in 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından ülkemizde de faiz indirimi beklentileri daha çok konuşulmaya başlandı. Merkez Bankamız politika faizinde değişiklik yapmadı ve yüzde 50’de sabit tuttu. Yapılan açıklamada aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir değişim sergilemediği ifade edildi. Enflasyonla mücadele için biz sanayiciler uzun bir süredir yüksek faiz ortamında büyük fedakârlıkta bulunuyoruz. Ama şunu da biliyoruz ki erken bir faiz indirimi, bugüne kadar ödediğimiz bedellerin boşa gitmesi anlamına gelecektir. Bu konuda tek karar verici mercii olan Merkez Bankamızın alacağı kararlara güvenimizin tam olduğunu vurgulamak istiyorum” ifadelerine yer verdi. “Enflasyon direncini kırmak için kamunun tasarrufu şart” Mevcut durumda tek başına para politikası ile enflasyonun direncini kırmanın mümkün görünmediğini savunan Ardıç, enflasyonla etkin mücadele için maliye ve gelirler politikasının güçlü desteği gerektiğini kaydetti. Ardıç, kamuda insan kaynağı, yeni yatırımlar, cari harcamalar gibi konularda daha nitelikli çalışmalarla tasarruf eğilimini devam ettirmesi gerektiğini vurgulayarak, “Enflasyon direncini kırmak için kamunun tasarrufu şart” dedi. Ardıç şu ifadelere yer verdi: “Sıkı maliye politikası, sadece yüksek enflasyon dönemlerinde değil, makro istikrarın sağlandığı dönemlerde de yürütülmelidir. Kamu desteğinin sınırlı kaldığı bir enflasyonla mücadele politikası, faizlerin uzun süre yüksek kalmasına ve ekonomimizin daha fazla tahribata uğramasına neden olacaktır. Nitekim Merkez Bankası tarafından yapılan ‘Dezenflasyonun en verimli biçimde ilerlemesi için maliye politikasından gelecek güçlü bir desteği önemsiyoruz’ açıklaması da görüşümüzü teyit ediyor.” Ardıç, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın mayıs ayında Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketini açıkladığını ve geçen 4 aylık sürede elde edilen sonuçların ve ne kadarlık bir tasarruf sağlandığının kamuoyuna duyurulmasının devlet kurumlarının da enflasyonla mücadelede etkin ve kararlı olduğunu göstermesi açısından önemli olacağını da belirtti. “Enflasyon fırsatçılarına da gün doğuyor” Ardıç, enflasyon beklenti anketi sonuçlarına değinerek, “Beklenti anketlerine göre 12 ay sonrası için piyasa katılımcıları yüzde 27,5, reel sektör yüzde 53,8, hane halkı ise yüzde 73,1 enflasyon öngörüyor. Bu farklılaşma fiyatlama davranışlarını bozarken, enflasyon fırsatçılarına da gün doğuyor, gerekenden fazla fiyat artışı yapılıyor ve ortaya, enflasyon fırsatçılığı durumu çıkıyor” açıklamasında bulundu. “Büyümenin enflasyonda kalıcı düşüş için reel sektörün güçlü kalması gerekiyor” Büyüme rakamlarına da değinen Ardıç, “Bildiğiniz üzere ikinci çeyrekte ekonomimiz yüzde 2,5 büyüdü. Ancak sanayi diğer sektörlerden negatif ayrıştı ve maalesef yüzde 1,8 daraldı. Doğal olarak bu durum, ekonominin istihdam ve katma değer yaratabilmesi açısından önemli bir risk unsuru olarak karşımızda duruyor. Büyümenin refah seviyesi üzerine yansıması ve özellikle de enflasyonda kalıcı düşüş için reel sektörün güçlü kalması gerektiğinin altını çizmek isterim” şeklinde konuştu. “Finansman erişiminde sıkıntı yaşayan KOBİ’ler için özel kredi destek mekanizmaları devreye alınmalı” Ardıç, KOBİ’lerin yüksek faiz nedeniyle finansman erişiminde ve kullanımında sıkıntı yaşadıklarını da sözlerine ekleyerek, “Yüksek faiz nedeniyle finansman erişiminde sıkıntı yaşayan KOBİ’ler için özel kredi destek mekanizmaları acilen devreye alınmalıdır. Düşük faizli, uzun vadeli kredilerin devreye girmesi, sanayicilerimizin üretime devam edebilmesi ve büyümenin sürdürülebilmesi açısından şarttır. Dış ticaret açığımız gerilerken, son iki aydır cari fazla veriyoruz. Dış açıkların gerilemesi olumlu bir gelişmedir. Fakat bu gerilemede sanayi üretiminin daralmasının payı büyüktür” değerlendirmesinde bulundu. Ardıç, TL’nin değerlendiği dönemlerde dış ticaret açığının ve cari açığın artması gerektiğinin altını çizerek, verilere bakıldığında dış ticaret açığının ve cari açığın azaldığını gözlemlediklerini ifade etti. İhracattaki artışın önceki dönemlere göre sınırlı kaldığına da değinen Ardıç, ithalatta da kayda değer bir düşüşün söz konusu olduğunu ve bu durumun dış ticaret dengesine ve cari açığa doğal olarak olumlu yansıdığına işaret etti. Ardıç, üretimin arttığında dış açığın yükseldiğini, üretimin zayıfladığında ise dış açığın azaldığını söyleyerek, bu olgunun Türkiye’deki üretimin ve dış ticaretin temel sorunu olduğunu da vurguladı.