Yerel Haberler
Ankara
30 Aralık 2025 Salı - 23:57 BAE, Yemenli taraflar arasında yaşanan gerginliğe adının karıştırılmasını kesin bir dille reddetti BAE Ankara Büyükelçiliği, "Birleşik Arap Emirlikleri, Yemenli taraflar arasında yaşanan gerginliğe adının karıştırılmasını kesin bir dille reddetmekte; kardeş Suudi Arabistan Krallığı’nın güvenliğini haleldar edecek veya sınırlarını hedef alacak askeri operasyonlar yürütmesi için herhangi bir tarafa baskı yaptığı veya yönlendirdiği yönündeki iddiaları şiddetle kınamaktadır" açıklamasını yaptı. BAE Ankara Büyükelçiliği resmi sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), kardeş Suudi Arabistan Krallığı tarafından yayımlanan bildiride yer alan ifadelerden ve BAE’nin Yemen Cumhuriyeti’nde devam eden olaylardaki rolüne ilişkin içerdiği temel yanılgılardan derin üzüntü duyduğunu ifade eder. Birleşik Arap Emirlikleri, Yemenli taraflar arasında yaşanan gerginliğe adının karıştırılmasını kesin bir dille reddetmekte; kardeş Suudi Arabistan Krallığı’nın güvenliğini haleldar edecek veya sınırlarını hedef alacak askeri operasyonlar yürütmesi için herhangi bir tarafa baskı yaptığı veya yönlendirdiği yönündeki iddiaları şiddetle kınamaktadır. Birleşik Arap Emirlikleri; kardeş Suudi Arabistan Krallığı’nın güvenlik ve istikrarına olan daimi bağlılığını, egemenliğine ve milli güvenliğine duyduğu tam saygıyı vurgular. İki ülke arasındaki kardeşlik ve tarihi ilişkilerin bölge istikrarının temel direği olduğuna olan inancıyla, Krallığın veya bölgenin güvenliğini tehdit edecek her türlü eylemi reddeder. BAE, Suudi Arabistan’daki kardeşleriyle her zaman tam bir koordinasyon içinde olma kararlılığını sürdürmektedir. Birleşik Arap Emirlikleri, Hadramut ve El-Mahra vilayetlerindeki olayların başlangıcından bu yana sergilediği tutumun; durumu kontrol altına almak, sükunet yollarını desteklemek ve güvenlik ile istikrarın korunmasına, sivillerin muhafaza edilmesine katkı sağlayacak anlayış birliğine varılması için çaba göstermek olduğunu ve tüm bunları Suudi Arabistan Krallığı’ndaki kardeşleriyle koordinasyon içinde yürüttüğünü teyit eder" denildi. Açıklamada, "Koalisyon Güçleri Askeri Sözcüsü tarafından Mukalla Limanı’ndaki askeri operasyona ilişkin yapılan açıklamada yer alan hususlarla ilgili olarak; BAE Dışişleri Bakanlığı, Yemen çatışmasını körüklediğine dair iddiaları tamamen reddettiğini ve söz konusu açıklamanın Koalisyon üyesi ülkelere danışılmadan yapıldığını vurgular. Bakanlık, söz konusu sevkiyatın herhangi bir silah içermediğini ve indirilen araçların herhangi bir tarafın kullanımı için değil, Yemen’de görev yapan BAE kuvvetlerinin kullanımı için gönderildiğini teyit eder. Bu konudaki iddiaların sevkiyatın gerçek mahiyetini veya amacını yansıtmadığını belirten Bakanlık; bu araçlar hakkında BAE ile Suudi Arabistanlı kardeşler arasında üst düzey koordinasyon sağlandığını ve araçların limandan çıkarılmaması konusunda mutabık kalındığını, ancak BAE’nin Mukalla Limanı’ndaki bu araçların hedef alınmasıyla şaşkınlığa uğradığını ifade eder" ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, "Dışişleri Bakanlığı, BAE’nin Yemen’deki varlığının, meşruiyetin yeniden tesisi ve terörle mücadele amacıyla, Yemen Cumhuriyeti’nin egemenliğine tam saygı ilkesine bağlı kalarak, meşru Yemen hükümetinin daveti üzerine ve kardeş Suudi Arabistan Krallığı liderliğindeki Arap Koalisyonu bünyesinde gerçekleştiğini vurgular. BAE’nin Koalisyon operasyonlarının başlangıcından bu yana büyük fedakarlıklar yaptığını ve kardeş Yemen halkını her aşamada desteklediğini hatırlatır. Bakanlık; El Kaide, Husiler ve Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere terör gruplarıyla bağlantılı tehditlerin ve mevcut güvenlik zorluklarının dikkate alınması gereken bir dönemde, bu gelişmelerin, sürecin yönetimi ve yansımaları hakkında meşru sorular doğurduğunu belirtir. Bu durumun, terör ve aşırıcılıkla mücadeleye yönelik uluslararası çabalar çerçevesinde en yüksek düzeyde koordinasyon, itidal ve sağduyu gerektirdiğini ifade eder. Dışişleri Bakanlığı, son gelişmelerle ilgili sürecin; güvenlik ve istikrarı koruyacak, ortak çıkarları muhafaza edecek, siyasi çözüm yolunu destekleyecek ve Yemen’deki krizi sona erdirecek şekilde, sorumluluk bilinciyle, gerilimi önleyecek bir anlayışla ve güvenilir gerçekler ile ilgili taraflar arasındaki mevcut koordinasyon temelinde yürütülmesi gerektiğini teyit eder" denildi.
Antep İşi Nakışı UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesine kaydedildi
11 Aralık 2025 Perşembe - 08:47 Antep İşi Nakışı UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesine kaydedildi 08-13 Aralık 2025 tarihlerinde Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de gerçekleştirilen 20. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Hükümetlerarası Komite Toplantısı’nda, Kültür ve Turizm Bakanlığının Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile birlikte hazırladığı Antep İşi Nakışı dosyası Türkiye adına UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine kaydedildi. Geleneksel olarak beyaz kumaş üzerine beyaz iplikle uygulanan, ipliklerin çekilip kesilmesiyle desenlerin oluşturulduğu Antep İşi Nakışı, bölgede yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan köklü bir nakış tekniği olma özelliğini taşıyor. Büyük emek ve ustalık gerektiren bu zanaat, kadınlar için önemli bir gelir kaynağı oluştururken sosyal uyumu destekleyerek sürdürülebilir kalkınmaya da katkı sağlıyor. UNESCO tarafından hazırlanan değerlendirme raporunda, Antep İşi Nakışı dosyasının detaylı ve eksiksiz hazırlanmış bir dosya olarak sunulduğu vurgulanarak, yaşayan mirasın korunmasına yönelik çalışmaları nedeniyle Türkiye tebrik edildi. Bu karar ile Türkiye’nin UNESCO Listelerindeki somut olmayan kültürel miras unsuru sayısı 32’ye yükseldi. Türkiye; 2003 UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin ilke ve amaçları doğrultusunda barışı, kültürlerarası diyaloğu ve kültürel çeşitliliğe saygıyı teşvik eden çalışmalarıyla uluslararası alanda görünürlüğünü artırmayı sürdürüyor. Listelerde yer alan 32 unsurun 14’ü çokuluslu dosya olup, bu çalışmalar benzer kültürel mirası paylaşan ülkelerle iş birliğinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü, yaşayan miras taşıyıcıları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve ilgili paydaşların aktif katılımıyla yürütülen çalışmalarla Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerinde kayıtlı 32 değerle dünyada ikinci ülke konumunu koruyor.
TBMM Genel Sekreterliğinden açıklama
10 Aralık 2025 Çarşamba - 23:26 TBMM Genel Sekreterliğinden açıklama TBMM Genel Sekreterliği, TBMM’de görev yapan stajyerlerden birinin ailesinin şikayeti dilekçesi üzerine, 20 Kasım’da soruşturma başlatıldığını, iddiaların titizlikle incelendiğini, şu ana kadar aşçı olarak görev yapan bir kamu personelinin görevinden uzaklaştırıldığını açıkladı. TBMM Genel Sekreterliğinden yapılan yazılı açıklamada, TBMM’de 2024-2025 öğretim yılında görev yapan stajyerlerden bir tanesinin ailesi tarafından TBMM Genel Sekreterliği’ne yapılan 19 Kasım 2025 tarihinde şikayet dilekçesi üzerine Genel Sekreterlik tarafından 20 Kasım 2025 soruşturma başlatıldığı belirtilerek, soruşturma kapsamında dilekçede yer alan iddiaları, titizlikle incelendiği, şu ana kadar aşçı olarak görev yapan bir kamu personelinin 4 Aralık 2025 tarihinde görevinden uzaklaştırıldığı ifade edildi. Açıklamada, 12 Aralık 2025 tarihinde soruşturmanın tamamlanmasının öngörüldüğü belirtilerek, ilgililer hakkında iş akdi feshi, görevden çıkarma gibi cezaların uygulanacağı kaydedildi. Mevcut soruşturma kapsamında elde edilen hususlar adli makamlar ile paylaşılacağı da aktarıldı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, "Meclis olarak burada bulunan 600 milletvekili olarak, tüm milletvekilleri olarak çocuklara karşı sorumluyuz, çocukların haklarını korumakla mükelleftir. Bu Meclisin kendisi, burada bulunan her bir milletvekilinin kendisi çocuğun üstün yararını gözetmek zorundadır. Bu vahim olayda da gerçekten etkin, şeffaf bir soruşturma sürecinin yürütülmesi ve bunu yapanların adalet önüne çıkarılıp yargılanması konusunda da DEM Parti Grubu olarak da takipçisi olacağımızı ifade etmemiz gerekiyor ve şununla bitirmek istiyorum; Biz DEM Parti olarak sadece idari bir soruşturmayla yetinmek yerine bütün partilerin kadın milletvekillerinden oluşan bir komisyonu da buradan bütün Meclise ve Divana da, Meclis Başkanlığına da teklif ediyoruz. Ancak böyle bir komisyon süreci çok yönlü araştırabilir ve gerçek anlamda çocukların haklarını da koruyabilir diyorum" ifadelerini kullandı. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da, "Vahim bir olaydır; Meclise yakışan, bizlere yakışan bu olayı tüm yönleriyle araştırıp gerçek suçluları kanuna teslim edip davayı da takip etmektir. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak ki tüm grupların böyle düşündüğünü biliyorum, hepimiz aramızda konuştuk, bu konuda aynı düşünüyoruz, bu konuyu takip edeceğiz. Bu konuda kamuoyu rahat olsun; suçlularla, iddia edilen, suçlu olduğu iddia edilen kişilerle mücadele edeceğiz" şeklinde konuştu. MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç, olayı kınadıklarını belirterek, "Biz grup olarak, sadece çocuk istismarı değil, her türlü istismara karşı olduğumuzu, kadın erkek, bunu da ayırt etmeden her türlü istismara karşı olduğumuzu öncelikle belirtmek istiyorum. Akabinde de Gazi Meclisimizin çatısı altında böylesine Türkiye’nin kalbinin, beyninin bulunduğu bir ortamda çocuğumuza ya da çocuklarımıza karşı kız ya da erkek -ben doğrusu bu konuda dediğim gibi cinsiyet ayırmıyorum- yapıldığı iddia edilen bu olaya karşı Genel Sekreterliğimizin hemen olaya müdahil olması ve gerekenleri yapmaya başlamış olması da bizim açımızdan manidardır ancak bir an önce gerekenlerin tam yapılıp gerek yargı önünde gerek Genel Sekreterliğimiz nezdinde bir an önce yapılmasını talep ediyoruz ve diğer Grup Başkan Vekillerimizin sözlerine de katıldığımızı ifade etmek istiyorum" ifadelerini kullandı. AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, 20 Kasım tarihinde olayla ilgili soruşturma başlatıldığını söyleyerek, "4 Aralık itibariyle de ilgili kişi görevinden uzaklaştırılmıştır. 12 Aralık 2025 tarihine kadar da soruşturmanın tamamlanması öngörülmekte, bu konuda bu disiplin soruşturmasının sonucuna göre de yargı yolu söz konusu olabilecek. Dolayısıyla hem idari anlamda disiplin soruşturması hem de yargısal boyutu itibarıyla Genel Sekreterliğimiz ve bütün parti grupları olarak, özellikle de AK Parti Grubu olarak, bu konunun yakın takipçisi olarak, ne gerekiyorsa bunun cezalandırılmasıyla ilgili de hep beraber bu duyarlılığı ortak olarak ortaya koyacağız. Her zaman çocuk istismarının karşısında olduk, olmaya birlikte devam edeceğiz. Şunu da ifade etmek isterim ki Türkiye dış politikada, her platformda, her alanda ve her yerde hak, alaka ve menfaatlerine sahip çıkmıştır, çıkmaya da devam edecektir" dedi. İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, "Çocuk istismarı bir insanlık suçudur, çok vahim, çok ağır bir suçtur ve bunun Parlamento çatısı altındaki bir kurumda gerçekleşmiş olma iddiası bu vahameti giderek artırmaktadır. Nerede hata var, nerede eksiğimiz var? Yansıyan haberlere baktığımızda bu sistematik bir olay. Aralarında devam eden mesajlaşmalar, kısa vadeli olmuş bir olay değil. Dolayısıyla burada kurumsal bir ihmal ve eksiklik var. Yanı sıra bu çocukları buraya staj için gönderen kurumların da takip eksikliği var" diye konuştu. Yeni Yol Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen de, "Bu fiilin Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında gerçekleşmiş olması ve anlaşıldığı kadarıyla bir süre devam etmiş olması, faillerin ve mağdurların birden fazla olması olayın vahametini artırmıştır. Genel Sekreterliğin neredeyse aynı gün işlem başlatmış olması elbette hepimiz adına sevindiricidir ama bu incelemenin müştekinin beyanıyla sınırlı kalmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde son yıllarda staj veya başka bir gerekçeyle gelen kız çocuklarının üzerinde de benzer sıkıntıların yaşanıp yaşanmadığı geniş kapsamıyla yapılması gerektiğini ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu.
Ticaret Bakanı Bolat: "Fahiş fiyat ya da stokçuluk yapmak isteyenlere karşı affımız yok"
10 Aralık 2025 Çarşamba - 22:16 Ticaret Bakanı Bolat: "Fahiş fiyat ya da stokçuluk yapmak isteyenlere karşı affımız yok" Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Fahiş fiyat ya da stokçuluk yapmak isteyenlere karşı affımız yok. Bu konuda 81 ilimizde bu yıl 11 ayda 522 bin 219 işletme denetlendi, 35 milyondan fazla ürün denetlendi" dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, 2026 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve Bakanlığı’na ilişkin milletvekillerine sunum yaptı. Bolat, IMF’nin son tahminlerine göre de 2025 yılında dünya büyümesi yüzde 3.2 olarak beklendiğini belirterek, "Bu tarihsel ortalama olan yüzde 3.9 oldukça altında ve 2026 yılı içinde benzeri bir tahmin. Bu şartlar altında Türkiye ekonomisini güçlü, istikrarlı ve dengeli bir şekilde performans göstermesi kayda değerdir. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki son 22 yılda reel olarak yılda yüzde 5.4 reel büyüme gösteren ekonomimiz, milli geliri bir trilyon 538 milyar dolara yükseltmeyi başarmıştır. Bu tam altı kata yakın bir büyüme demektir reel olarak ve dolar bazında aynı şekilde kişi başına milli gelirde yaklaşık 5 katından fazla bir artışla 3 bin 608 dolardan 17 bin 788 dolara yükselmiştir. Ve orta vadeli program hedeflerin üzerinde bir performanstır. Bu şunu göstermektedir. Avrupa Birliği ortalaması 2002’de kişi başına milli gelir yüzken Türkiye 38 idi. Şimdi 2024 yılı itibariyle Türkiye 70 rakamına yükseldi. OECD’de de OECD ortalaması 100 Türkiye 2002’de 33 iken şimdi 67 rakamına yükselmiştir. Benzer bir şekilde istihdamda da aynı performansı görmekteyiz ve yaklaşık 19.5 milyon kişiyle aldığımız toplam istihdam rakamını en son Ekim ayı itibariyle 32 milyon 780 bine ulaştırmış durumdayız" ifadelerini kullandı. Mal ihracatına değinen Bolat, "Mal ihracatımız bu yıl Kasım itibariyle yüzde 3 artışla 270,6 milyar dolara yükselmiştir. Bu 36 milyar dolardan geldiğimiz seviye olarak tam 7.5 kat bir artışı temsil etmektedir. Ve 2026 yılında inşallah mal ihracatımızı 280 milyar doların doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Aslında dünyada ticaret korumacılığı ve gümrük vergisi savaşları bu yıl bu kadar çetin geçmeseydi gelecek yıl için tahminlerimiz daha da iyi olabilecekti. Ancak biz her ay ihracatımızı kumbarada biriktirir gibi yükseltme çabası içindeyiz. Bu yıl 11 ayın 9’unda mal ihracatımız artış gösterdi reel olarak. Aynı şekilde Türkiye’nin otomotiv ihracatı 41 kere maşallah dedirtecek şekilde 41 milyar dolara yükselecek yıl sonu itibarıyla. Makine ihracatımız 28 milyar dolara yükselecek. Gıda ve tarım ihracatımız da geçen yıl 32,5 milyar dolardık, bu sene de ona yakın bir rakamı geleceğiz. Tekstil, giyimde de geçen yıl 32 milyar dolarlık toplam ihracatımız vardı ve dünyada 7’nci, Avrupa Birliğinde de 3’üncü en yüksek tedarikçi ülke konumunda bulunmaktayız. Değerli milletvekilleri, orta yüksek ve yüksek teknolojili ihracatımızın payı da yüzde 43’ü aşmış bulunmaktadır. Bu rakam 2002’de yüzde 30 idi, yüzde 43’ün karşılığı 116 buçuk milyar dolarlık orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünler ihraç edebilmekteyiz ve savunma sanayisinde 2002’de 240 milyon dolardan aldığımız ihracatımızı bu yıl inşallah 8,5-9 milyar dolar bandına yükseltmek durumundayız. Kasım ayı, on bir aylık rakamlar da buna rahatça ulaşabileceğimizi göstermektedir" şeklinde konuştu. Eximbank ile ilgili olarak Bakan Bolat, "İhracatçılarımız için kritik öneme sahip finansman kanalımız olan Türk Eximbank’ın sermayesini de bu iki buçuk yıl içinde 13,8 milyar liradan 88,4 milyar liraya yükselttik, yaklaşık 7 katı bir artış oldu. Çünkü Eximbank’ın ihracat reeskont kredileri yaklaşık piyasa maliyetlerinin yarısı nispetinde ve ihracatçı için çok önemli bir maliyet avantajı getiren bir kaynaktır. Bu yıl inşallah 52 milyar doları Eximbank desteklerinde aşacağız. Ayrıca Eximbank alıcı kredilerini devreye almak için yeni bir destek modeli yürürlüğe aldı. Bunun yanında, İhracatı Geliştirme Şirketiyle ihracatçılarımıza 191 milyar liralık kefalet sağladık ve Türk Ticaret Bankasını devreye alarak bu yıl 75 milyar liralık ihracat reeskont kredisi onlara da sağlamış olduk. Bu yıl toplam 77 somut tedbirden oluşan İhracat Eylem Planı’nı bütünüyle uyguladık, Yeşil Dönüşüm’e uyum konusunda danışmanlık ve eğitim giderlerine destek anlamında ’Sorumluluk’ başlığıyla bir program ortaya koyduk, E-Kolay İhracat Platformu’yla ihracatçılarımız için her an bir tık kadar yakınız ve danışmanlık hizmeti sağlıyoruz, uzak ülkelere ihracat stratejisi ve İslam İş Birliği Teşkilatı ülkelerine ihracatı geliştirme programlarımız devam ediyor. Diğer taraftan, 19 serbest bölgemizde geçen yıl 12 milyar dolarlık ihracat yaptık ve bu ihracatın içinde özellikle teknolojik ürünlerin payı yüzde 75’e ulaşmaktadır. Bu yıl da ilk on bir ayda 11,3 milyar dolar seviyesine ulaştı" ifadelerini kullandı. Bakan Bolat, "İthalat konusunda da mal ithalatımız Kasım itibarıyla yıllıklandırılmış olarak 361,9 milyar dolar seviyesindedir. Kasım ayı itibarıyla ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 74,8’dir ve yıllıklandırılmış dış ticaret açığı da 91 milyar dolar seviyesinde bulunmaktadır. İthalat konusunda özellikle yerli ve millî üretimi korumak amacıyla ve de haksız ve uluslararası kurallara da uymayan ithalat uygulamalarına karşı savunma araçları noktasında en çok kararlar alan ülkelerin başında geliyoruz. Damping ve sübvansiyonlu ithalatı önlemede 4’üncü, korunma önlemlerinde 3’üncü sıradayız. 142 ürün grubunda antidamping vergilerimiz var, 118 ürün grubunda da antidamping ve sübvansiyon vergilerimizi destekleyen önlemlerimiz var. Bunun yanında da 4 bin 537 ürün grubunda Dünya Ticaret Örgütü kapsamında taahhüt edilen gümrük vergilerimizin üzerinde ilave gümrük vergileri uygulamaktayız" diye konuştu. Gümrük Birliği modernizasyonu konusunda çalıştıklarını belirten Bolat, "Bu noktada, Avrupa Birliği Komisyonu da bizim tutumumuza benzer bir tutum belirleyerek Türkiyeli gümrük birliğinin modernleştirilmesi, güncellenmesi çalışmaları için Avrupa Birliği Konseyine tavsiye raporu yazdı. Ancak henüz Avrupa Birliği Konseyi gümrük birliğini modernize etme müzakerelerinin başlaması kararını alamadı. Amerika Birleşik Devletleri’yle, dünyanın 3,4 trilyon dolar ithalatıyla en büyük ticaret ülkesiyle ticaret hacmimizi her iki ülke liderlerinin ortaya koyduğu 100 milyar dolar seviyesine çıkarmaya yönelik yol haritası üzerinde muhataplarımızla birlikte ticaret müzakerelerini sürdürmeye devam ediyoruz. Rusya Federasyonu’yla ticari ilişkilerimizi güçlendirmek amacıyla Türkiye-Rusya Karma Ekonomik Komisyonunun 19’uncu Toplantısını haziran ayında Moskova’da yaptık ve yeni bir yol haritası için protokol imzaladık. Ukrayna’nın Yeniden İnşası Forumu’nda Türkiye olarak ev sahipliği yapıyoruz ve Ukraynalı yetkililer ile bizim müteahhitlik grupları arasında ve Türk iş insanları arasında toplantılara devam ediyoruz" şeklinde konuştu. Suriye konusunda Bolat, "Suriye’nin yeni dönemindeki temaslarımız kapsamında Türkiye-Suriye Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi JETCO’yu kurduk, Suriye ile Türkiye arasında idari gelişim ve yönetişim alanında iş birliğine ilişkin mutabakat zaptını imzaladık, Türkiye-Suriye İş Konseyini kurduk ve Suriye’yle toplam 11 gümrük kapımızın 8’i faal olarak çalışmaktadır ve bu kapılarımızın hepsinde genişletme ve yenileme çalışmaları vardır. Siyasi durum elverdiği takdirde de Nusaybin ve Mürşitpınar Gümrük Kapıları noktasında da inşallah Türkiye ve Suriye olarak bunu açabiliriz. Ancak bu konu, tabii bir devlet kararıdır. Bu açıdan şunu da özellikle vurgulamak isterim ki gümrük kapısı açmak sadece bizim inisiyatifimizde olan bir şey değildir; karşı devletin de buna rıza göstermesi önemli ve gerekli altyapıları, yolları, tesisleri hazırlaması önemli. Bu yıl Suriye’yle ticaret hacmimiz de yüzde 50 artarak 3,2 milyar dolara yükselmiştir" diye konuştu. İç ticaret 17 mevzuat düzenlemesi yürürlüğe koyduklarını aktaran Bolat, "Otomotiv sektöründe, emlak sektöründe, ikinci el satışlarda güvenli ödeme sistemlerini, elektronik ilan doğrulama sistemlerini yürürlüğe koyduk. Böylece her iki piyasada da oynaklıkları ya da ticarete aykırı uygulamaları kontrol altına aldık ve bu konularda yoğun bir denetim de yapmaktayız. Tüketicinin korunmasına yönelik mevzuat düzenlemelerinde doğrudan satışları hakkında yeni bir yönetmelikle düzenleme sağladık. Piramit yapıları ortadan kaldıran bu düzenlemelerin yanında. Fiyat Etiketi Yönetmeliği’nde önemli düzenleme yaptık ve daranın da mutlaka hesaplanması uygulamasını getirdik. Kafe, pastane, lokanta, restoran gibi işletmelerin fiyat düzenlemelerini, menü düzenlemelerini iş yeri önüne, masaların üstüne ve kare kod uygulamalarını zorunlu koymalarını sağladık. Denetlemeler noktasında da amacımız; biz, üreticinin, ticaret yapanın gelişmesini arzu ediyoruz ve ülke ekonomisini ancak böyle büyütürüz ancak fırsatçılık yapmak isteyen, fahiş fiyat ya da stokçuluk yapmak isteyenlere karşı da affımız yoktur. Bu konuda 81 ilimizde bu yıl 11 ayda 522 bin 219 işletme denetlendi, 35 milyondan fazla ürün denetlendi" dedi.
Bakan Uraloğlu: "Kamu özel işbirliği modeliyle havalimanlarımızdan Hazine’ye yaklaşık 3,57 milyar Euro katkı sağladık"
10 Aralık 2025 Çarşamba - 21:24 Bakan Uraloğlu: "Kamu özel işbirliği modeliyle havalimanlarımızdan Hazine’ye yaklaşık 3,57 milyar Euro katkı sağladık" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Kamu özel işbirliği modeliyle havalimanlarımızdan Hazine’ye yaklaşık 3,57 milyar Euroluk katkı sağladık" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 2026 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve Bakanlığı’na ilişkin milletvekillerine sunum yaptı. Uraloğlu, 2 bin 3 şantiyede 103 binin üzerinde personelle çalışmalarının aralıksız biçimde sürdüğünü söyleyerek, "Doğrudan istihdam ettiğimiz 235 bin kişi mevcuttur. Yatırım programımızdaki 2 bin 171 projenin büyüklüğü de 5.2 trilyon liraya ulaşmış durumdadır. 2025 yılında Bakanlığımızın yatırım bütçesi için 488 milyar TL ödenek ayrılmıştı. 2026 yılında bu rakamı 571 milyar TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Bakanlık olarak vizyonumuz açık ve nettir. İnsan ve çevre odaklı akıllı ve güvenliğin tekrar ulaştırma sistemleriyle hızlı iletişim ağlarıyla dünyada öncü olmak. Ulaştırma ve lojistik ana planımız da tam olarak bu hedeflerin yol haritası niteliğindedir. Tüm ulaşım segmentlerini tek bir sistem olarak ele alıyor. Verimlilik, güvenlik ve çevre hassasiyetini bir araya getiriyoruz"ifadelerini kullandı. Türkiye’nin 4 saatlik uçuş mesafesinde 1.5 milyar insanın yaşadığını hatırlatan Uraloğlu, bu insanların yaşadığı 67 ülkenin ekonomik büyüklüğünün 155 trilyon dolar olduğunu kaydetti. Uraloğlu, "Bu nedenle artık sadece Türkiye’siz koridor olmaz demiyor aynı zamanda Türkiye’siz güvenlik ve istikrar da olmaz diyoruz. Türkiye yalnızca bir geçiş noktası değil, Avrasya lojistiğinde istikamet belirleyen barış canlısı ve istikrarlı bir merkezdir. Asya’dan Avrupa’ya uzanan bu koridor hem en kısa hem de en güvenli ticaret güzergahıdır. Deniz yoluyla 45 güne varan uluslararası nakliye sürelerini Türkiye üzerinden demir yoluyla 18 güne indiriyoruz. Marmaray geçişiyle Çin’den gelen yükleri Avrupa’ya kesintisiz ulaştırıyoruz. Zengazur Koridoru’nun önemli bir bölümünü oluşturan Kars-Iğdır Dilucu hattının tamamlanmasıyla orta koridoru iki ayrı sınır kapısından ülkemize bağlayacak yeni bir stratejik derinlik oluşturuyoruz. Ülkemizin lojistik gücünü zirveye taşıyacak tarihi bir hamle olan kalkınma yolu projesi de Basra Körfezi’nden başlayıp Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşacak yepyeni bir ticaret koridorudur" şeklinde konuştu. "Bugün dört sektörde tamamladığımız 71 kamu özel işbirliği projesinin yatırım tutarının 51 milyar dolar olduğunu belirtmek isterim" diyen Uraloğlu şöyle konuştu: "Emtia fiyatlarındaki döviz bazlı artışlar esas alındığında aynı projeleri bugün yeniden yapmanın bedeli 90 milyar dolardır. Şayet bu yatırımları sadece kamu bütçesiyle yapmaya kalksaydık bu projeler ya yıllarca gecikecek ya da hiç yapılamayacaktı. Kamu özel işbirliği modeliyle projeleri vaktinde hayata geçirdik ve ülkemize 39 milyar dolarlık daha karlı bir yatırım kurulmuş oldu. Kamu özel işbirliği bir yapım modeli olduğu gibi aynı zamanda bir finansman modelidir. İstanbul Havalimanı, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu, Osman Gazi Köprüsü, İstanbul İzmir Otoyolu ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi projelerimizin stratejik önemi bugün daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Kamu özel işbirliği projeleriyle hayata geçirdiğimiz havalimanı projelerimizde garanti rakamlarını aşarak ülkemizi önemli gelirleri elde etmiş oldu. Bu kapsamda bugüne kadar İstanbul Havalimanı, Antalya Havalimanı ve Esenboğa Havalimanı’ndan toplam 3 milyar 428 milyon Euro kira geliri elde etti. Ayrıca İstanbul ve Esenboğa Havalimanı’ndan da son bir yıl içerisinde beklenenden fazla yolcu gerçekleşmesinden dolayı 137 milyon Euro ilave gelir elde etmiş olduk. Böylece kamu özel işbirliği modeliyle havalimanlarımızdan Hazine’ye yaklaşık 3,57 milyar Euroluk katkı sağladık." Uraloğlu, 2025 yılında denizcilik alanında Türk denizciliği açısından altın yılını yaşadığını belirterek, "2002’de 8,9 milyon ton ile 17. sırada olan Türk Deniz Ticaret Filomuzu Cumhurbaşkanımızın vizyonu doğumcusunda 2 bin 203 gemiyle 53,1 milyon tona ulaştırarak dünyada ilk 10 arasına soktuk. 550 bin ton olan tersane kapasitesini 4,79 tona, 37 tersane sayımızı 85’e, balıkçı barınağını 178’den 408’e, 8 bin 500 olan yat bağlama kapasitesini yaklaşık 26 bine çıkardık. Yine dünyadaki 100 konteyner limanı arasına Aliağa Limanı’nı da ilave ederek beşinci limanımızı buna ilave etmiş olduk. Antalya Demre Yat Limanı’nı ve Gazipaşa Yat Limanı’nı yıl içerisinde hizmete açtık. Denizcilik alanında karar verici ülkeler kategorisinde Türkiye’yi ön plana çıkardık çok şükür" diye konuştu.