Yerel Haberler
Ankara
06 Ocak 2025 Pazartesi - 22:18 Mehmet Akif İnan Ödülleri törenle sahiplerini buldu Mehmet Akif İnan Vakfı ve Memur-Sen tarafından 6’ncısı düzenlenen Mehmet Akif İnan Ödülleri, düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Yedi Güzel Adam’ın aksiyoneri Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı Mehmet Akif İnan’ın hatırasını canlı tutmak, fikri ve manevi mirasını yaşatmak amacıyla Mehmet Akif İnan Vakfı tarafından bu yıl 6’ncısı düzenlenen Mehmet Akif İnan Ödülleri, Memur-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Törende altı ayrı kategoride verilen ödüller takdim edildi. “28 Şubat’taki kutlu direnişinizi kutluyorum” Törende konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Ben, sizleri daima sahada, daima meydanlarda, daima mazlumun yanında gördüm. Sendikacılık davanızdaki kararlı duruşunuza bu ülkenin her kırılma anında şahitlik ettim. Bu manada bir hatırlatma mahiyetinde 28 Şubat’taki kutlu direnişinizi kutluyorum. 27 Nisan’daki o asil duruşunuzu yürekten kutluyorum. 15 Temmuz’da bu milletin iradesine sahip çıktığınız için bu ülkenin meydanlarına ilk koşanlar olduğunuz için sizleri ayakta alkışlıyorum. Alkışlıyorum çünkü siz 1 milyonu aşkın üyenizle, ‘Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde’ diyen Akif İnan’ın sözünü yerde bırakmadınız. Onun Aksa’ya verdiği sözü, Suriye’de yaptığınız yuvalarla, o güzelim okullarla, o muhteşem camilerle, Gazze için yaptığınız eylemlerle tuttunuz. Allah sizlerden razı olsun diyorum” ifadelerini kullandı. “Özgür Filistin’e ulaşmayı Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” Bakan Kurum, “Geçen 13 yıllık karanlık dönemin ardından özgür Suriye’ye nasıl ulaştıysak; Erbakanların, Yedi Güzel Adam’ın, Mehmet Akif İnan’ın, Recep Tayyip Erdoğan’ın kutlu hedefi olan özgür Kudüs’e, özgür Gazze’ye, özgür Filistin’e ulaşmayı da Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” diye konuştu. “2025’in sonunda evine girmeyen tek bir depremzede kalmayacak” Depremin etkilediği 11 ilde konutların inşasının tüm hızıyla sürdüğüne dikkati çeken Bakan Kurum, “Bugün 11 ilimizde 201 bin konutu başarıyla teslim ettiysek, 2025’in sonunda evine girmeyen tek bir depremzede kalmayacak sözünü verebiliyorsak, bunun arkasında 182 bin mimar, mühendis, işçi kardeşimizin alın teri vardır. Ben sizlerin huzurunda deprem bölgesindeki konutları için çalışan tüm emekçi kardeşlerime teşekkür ediyor, hepsine buradan kocaman bir alkış göndermek istiyorum” idedi. Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün küresel bir çevre felaketiyle karşı karşıyayız. Düşünebiliyor musunuz her 10 dakikada dünyada 5 bin 900 ton plastik atık oluşuyor. Bu atıkların büyük kısmı sulara karışıyor ve her yıl milyonlarca canlı hayatını kaybediyor. Her platformda ifade ediyoruz. Dünyanın bizim temsil ettiğimiz doğa ve çevre koruma kültüründe artık bir çözüm olarak sarılması gerekiyor. Çünkü bizim şanlı ecdadımız, dünya tarihindeki en güçlü devletleri kurarken bile doğaya rakip değil yoldaş olmuş, efendi değil hizmetkâr olmuştur. Bugün Emine Erdoğan’ın öncülüğünde yürüttüğümüz Sıfır Atık Projesi de böyle derin bir bilgelikten doğmuştur. 6 uluslararası ödül kazanarak küresel bir çevre hareketine dönüşmüştür. Bu büyük başarı Türkiye’ye aittir, bize aittir, hepimize aittir. Şu bir gerçektir ki sıfır atığın amacı olan israfı değil tasarrufu, yıkımı değil yeniden inşayı merkeze alan döngüsel ekonomi her millet için çok önemlidir. Bu ekonomi modelinde başarılı olamayan ülkeler için güçlü bir gelecekten söz etmek maalesef imkansızdır. Bu yönüyle de Sıfır Atık Projesi salt bir çevre hareketi değil, aynı zamanda ekonomimiz açısından stratejik önemde bir projedir. Sıfır atık yönetim sistemiyle bugün 60 milyon ton atığı dönüştürmüş ve ekonomisine 185 milyar lira kazandırmış bir ülkeden bahsediyoruz. İnşallah daha güzel günler göreceğiz. Bunu da hep birlikte başaracağız, sizlerle, Memur-Senimizle birlikte başaracağız.” Kurum, “Ben, bugün ödüle layık görülen ancak PKK ve İsrail terörünün hayattan kopardığı TUSAŞ şehitlerimize ve Gazze şehidimiz Ayşenur Ezgi Eygi’ye Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Yine Memur-Sen ve Mehmet Akif İnan Vakfı’na bu kıymetli ödül töreninden ve Sıfır Atık Projesi’ne gösterdikleri teveccühten dolayı çok çok teşekkür ediyorum. Kültür, sanat, edebiyattan çalışma hayatına kadar her alanda ödüllendirilen tüm kıymetli isimleri ayrı ayrı tebrik ediyorum. Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum” diye konuştu. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise, “Köklerini medeniyet değerlerimizden alan ve medeniyetimizin ihyasını amaçlayan felsefesi, Memur-Sen olarak bize rehberlik etmekte, yol göstermektedir. Şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki, 1 milyon 100 bine yaslanan üyesiyle Memur-Sen ailesi, 11 hizmet kolunda çalışmalarıyla Türkiye’de emek hareketinin ağırlık merkezini oluşturmakta. 25 ülkeden 33 konfederasyonla Türkiye merkezli kuruluşuna öncülük ettiğimiz Uluslararası Emek Konfederasyonu ILC ile kamu görevlilerinin yetkili sendikası Memur-Sen, Akif İnan’ın kabul edilmiş duasıdır. Bize miras olarak bıraktığı, bizim de daha ileriye taşımak için olağanüstü gayret gösterdiğimiz en önemli miras olan Memur-Sen’i bir dünya markası haline getirmek, emek mücadelesinde dayanışmayı genişletmek bizim açımızdan bir ödev ve görev” dedi. Kültür Sanat ve Edebiyat Ödülü’ne Arif Ay layık görülürken, Üstün Hizmet ve Vefa Ödülü’nü ise İhsan Süreyya Sırma aldı. Jüri Özel Ödülü’nü hayatını kaybeden Ayşenur Ezgi Eygi yerine amcası Yılmaz Eygi aldı. Başarı ve Teşvik Ödülü’nü ise Dr. Yusuf Kaplan aldı. Çalışma Hayatı ve Emek Ödülü ise TUSAŞ çalışanlarına verildi. TUSAŞ çalışanları ayına ödülü İnsan Kaynakları ve Yetenek Yönetimi Başkanı Yakup Arslan aldı. Uluslararası Değer Ödülü’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan layık görüldü. Emine Erdoğan adına ödülü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum aldı.
06 Ocak 2025 Pazartesi - 21:09 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir gece ansızın gelebiliriz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye’nin parçalanmasına, üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda risk görürsek gerekli adımları süratle atarız. Türkiye, bekasını koruma noktasında tavizsiz iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o raddeye varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Bölgesel gelişmeler bağlamında sancılı ve sarsıntılı bir yılın geride bırakıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni beklentiler ve büyük umutlarla 2025 yılına merhaba dedik. Yeni miladi yılın ülkemizdeki, bölgemizdeki ve dünyadaki tüm insanlar için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Özellikle tam 15 aydır tüm dünyanın gözleri önünde son asrın en barbar soykırımlarından birini yaşayan Gazzeli kardeşlerimiz için 2025 senesinin ateşkese, barışa, huzura ve feraha vesile olmasını diliyorum. Türkiye olarak ilk günden beri Filistin’de kanın ve katliamın durması için tüm yolları deniyoruz. Gazze halkının çektiği sıkıntıları hafifletebilmek adına Kızılay’ı, AFAD’ı, sivil toplumu ve hayırseverleriyle tam bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz” dedi. Uluslararası toplumun İsrail hükümeti üzerindeki baskıyı arttırması için de diplomatik temasları yoğunlaştırdıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Gazze’de barış umutlarını tekrar yeşertecek bir kapının aralanması için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Netice alıncaya kadar da buna devam edeceğiz. 1 Ocak sabahı ’Bir Güneş Doğuyor’ sloganıyla bir araya gelen Türkiye’nin ve Türk milletinin Filistinli kardeşleriyle dayanışmasını ortaya koyan tüm vatandaşlarıma buradan hassaten teşekkür ediyorum” açıklamasını yaptı. “Yaklaşık yarım milyon kardeşimiz Gazze’nin kimsesiz ve sahipsiz olmadığını İstanbul’dan tüm dünyaya bir kez daha haykırmış, şahsımızın ve milletimizin hissiyatına tercüman olmuşlardır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Tabii burada şunu da büyük bir taaccüple ifade etmek durumundayım: Ülkemiz ve milletimiz adına iftihar verici bu sivil toplum buluşmasından bakıyorsunuz birileri hemen rahatsız oluyor. Galata Köprüsü’nde vücut bulan insanlık ittifakına tepki gösterenler, açık söyleyeyim insanlıktan nasibini almamış vicdan fukaralarıdır. Çünkü kalbinde zerre miskal merhamet olan hiç kimse insanlık vicdanının ayağa kalktığı böyle bir gaddarlık karşısında tepkisiz kalamaz. Türkiye’nin mazlumlarla dayanışma içinde olması ancak zulüm ile abad olmaya çalışan zalimleri endişelendirir, tedirgin eder, rahatsız eder. Biz şu ilahi müjdeye tüm kalbimizle inanıyor ve iman ediyoruz: Allah, sabredenlerle beraberdir. 61 yıllık Baas zulmünün ve 13 yıllık katliamların ardından Suriye’de nasıl inanç, iman ve sabır kazanmışsa inşallah Filistin’de de hak yerini bulacak, adalet güneşi zulmün karanlığını delip geçecektir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip Filistin devleti mutlaka kurulacaktır. Rabbim, içinde bulunduğumuz mübarek günler hürmetine mazlum Filistin halkının yar ve yardımcısı olsun diyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, mübarek üç ayların İslam âlemi ve tüm insanlık için hayırlar getirmesini, dünyanın dört bir yanında eziyet çeken müstazafların acılarının dinmesinin başlangıcı olması temennisinde bulunarak, “İktidar sorumluluğunu üstlendiğimiz 2002 yılından beri bizim siyasetteki gayemiz hep insanımıza hizmet oldu. Eser ve hizmet siyaseti diyerek kavramsallaştırdığımız bu ilkemizden hiçbir zaman ödün vermedik. Sabun köpüğü misali gelip geçici başarılara değil, ülkeye ve millete uzun vadeli fayda sağlayacak kalıcı kazanımlara odaklandık. Siyasette de, hükümette de, devlet idaresinde de insan ve hizmet odaklı bir yönetim anlayışına sahibiz. 2024 yılını başta dış ticaret olmak üzere birçok alanda rekorlarla, büyük başarılar ve sevinçlerle kapattık” diye konuştu. "Enflasyonda düşüş trendi inşallah 2025 senesinde daha da hızlanacak" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede ve dünyada nükseden tüm krizlere ve olumsuzluklara rağmen 2024 yılı ihracatının 2023 yılına göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktığını, bir diğer önemli veri olan ihracatın ithalatı karşılama oranının ise 5,5 puan artarak yüzde 76,1’e ulaştığını bildirdi. Erdoğan, ”2002 yılında bu oran yalnızca yüzde 50 seviyesindeydi. Bir başka çarpıcı oran şudur: Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı 92,4 milyar dolara yükselmiştir. Hizmet ihracatında 110 milyar dolarlık hedefimizi zaten yakalamıştık. Şimdi bununla yetinmiyoruz. Gelecek sene için çıtayı biraz daha yukarı çekiyoruz. 2025 yılında mal ve hizmet ihracatı hedefimizi 390 milyar dolar olarak belirledik. İnşallah bunun da üzerinde bir ihracat rakamıyla yılı kapatacağız. İhracatçılarımızla el ele, omuz omuza vereceğiz ve Türk ürünlerinin tanınmadığı, satılmadığı, girmediği hiçbir ülke bırakmayacağız“ diye konuştu. Tüm ihracatçıları tebrik eden Erdoğan, ihracatçılardan daha fazla çaba beklediğini belirtti. İhracat tarafında bu başarı hikâyelerini yazarken enflasyon ve istihdamda da çok iyi bir noktada olunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri, enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir. Uyguladığımız politikalar sayesinde enflasyon aralıkta aylık bazda yüzde 1,03 olurken, yıllık bazda yüzde 44,38’e gerilemiştir. Senelik enflasyon 2023 sonuna kıyasla 20 puan, 2024 Mayıs ayındaki zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. Enflasyonda düşüş trendi inşallah 2025 senesinde daha da hızlanacak. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası oluşturduk. Buna göre para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek” açıklamasını yaptı. Maliye politikası kanalının enflasyonla mücadeleye çok güçlü destek vereceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Üçüncüsü, bütçe imkânları el verdikçe yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. En son akaryakıt ÖTV’sinde bunu yaptık. Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Hayat pahalılığıyla ilgili milletimizin şikâyet konularının en başında konut fiyatları ve kiralar geliyor. Bunda özellikle 6 Şubat depremleriyle beraber ortaya çıkan ilave konut talebinin şüphesiz etkisi var.” Belli başlı alanlarda sadece dönemsel etkilerle açıklanamayacak bir fırsatçılığın ve aşırı kar hırsının olduğunu da müşahede ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”2024 yılı içinde döviz kuru gibi mazeret olarak öne sürülen unsurlar stabil kaldığı halde bazı sektörlerde fahiş fiyatlamalar maalesef devam etti. Şöyle bir tabloya şahit oluyorsunuz: Enerji, yakıt, döviz kuru, işçilik maliyetlerinde oluşan farkla satılan ürünün veya sunulan hizmetin fiyatı arasındaki bağ kopma noktasına gelmiş. İşçilik maliyetinde yaşanan artışla ürüne yansıyan fiyat farkı arasında da aynı şekilde kimi zaman uçurum oluşuyor. Mesela asgari ücretteki artış sebebiyle maliyet belki 2-3 birim artarken, bu artış bahane edilerek fiyatlara 5 birim, 10 birim zam yapılabiliyor. Bu fiyatlama davranışının ekonomik sebeplerden ziyade aç gözlülükten, tamahkârlıktan ve vicdansızlıktan kaynaklandığı aşikârdır. Tabii ki işini düzgün yapan, helalinden kazanan, dürüst, ahlaklı, vicdanlı işletmelerimiz çoğunluktadır ve bunlar sözlerimizin muhatabı değildir. Biz de zaten bu kardeşlerimizi tenkit değil, ancak takdir ve taltif ederiz” açıklamasını yaptı. "Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacağız" Bursa İl Kongresi’nde yaptıkları çağrının gerisinde bu gerçeklerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Fırsatçılıkla mücadelede devlet elbette gerekeni yapmakla mükelleftir. Geçen yıl gerçekleştirilen denetimlerde tüketicileri mağdur eden, fahiş fiyat uygulayan ve piyasayı bozan 224 bin firmaya yaklaşık 5 milyar liralık idari para cezası kesilmiştir. Sadece otomotiv, stokçuluk, emlak, bunun yanında kuyumculuk ve fahiş fiyat denetimlerinde bin 555 gerçek ve tüzel kişiye toplam 366 milyon liralık ceza uygulanmıştır. Bir diğer önemli konu olan vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişimi için de yoğun çaba harcıyoruz. Bu kapsamda 2024 yılında 1,3 milyon denetim yaptık, 1,4 milyar lira para cezası tatbik ettik. 610 dosyayla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Milletin lokmasına göz dikenlere, sattığı ürüne hile hurda karıştıranlara, etiket oyunlarıyla milletin cebine el atanlara asla tolerans göstermiyoruz. 2025 senesinde bu denetimlerimiz daha da artacak. Ne şirketlerimize haksızlık edeceğiz ne de gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların vatandaşın hakkına girmesine eyvallah diyeceğiz” ifadelerini kullandı. Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Şunun bir defa çok iyi anlaşılması lazım, serbest piyasa kuralsızlık demek değildir. Serbest piyasa başıbozukluk demek asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil, işleyişin daha sağlıklı bir zeminde yürütülmesini temin etmektir. Burada şu hususu da söylemek mecburiyetindeyim; hayat pahalılığıyla mücadeleye vatandaşlarımızın da destek olması, katkı sunması sürecin başarısı açısından çok önemlidir. Bunun yolu da Bursa İl Kongremizde belirttiğim üzere fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor. Bakınız pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntemlerden birisi muhalefet rahatsız olsa da hiç şüphesiz boykottur. Vatandaş olarak fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz satın almama özgürlüğünüzü kullanmaktır. Bilinçli tüketici vasfımızı geliştirerek kaliteyi normal fiyatına çekmeyi başarabiliriz. Dünyaya baktığımızda geniş bir yelpazede bunun çok sayıda örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu konuda devlet- millet ele ele vererek çok daha etkin sonuçlar alabiliriz. Nitekim uyguladığımız politikalar neticesinde enflasyonla mücadelede son 1,5 senede hakikaten önemli mesafe kat ettik. Enflasyon düştükçe işçimiz, memurumuz, emeklimiz, çiftçimiz, esnafımız dahil 85 milyonun tamamının alım gücü de artacaktır. 2025 yılında hedefimiz bu meseleyi büyük ölçüde çözüme kavuşturmaktır.” "2025 yılı içerisinde toplamda 453 bin yuva ve iş yerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz" Geçen yıl kabinenin ana gündemlerinden bir diğerinin deprem bölgesinin yeniden ayağa kaldırılması olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Asrın felaketinin ardından bölgede asrın inşa seferberliğini başlattık. 2023 ve 2024 yılında bu amaçla günümüz fiyatlarıyla toplam 2,6 trilyon lira harcadık. Yani bugünkü kurla 75 milyar dolar tutarında bir harcama yaptık. 155 bininci yuvarımızın anahtarlarını Kahramanmaraş’ımızda hep birlikte afetzede kardeşlerimize teslim etmiştik. İnşallah yapımını tamamladığımız 201 bininci yeni yuva ve iş yerimizin anahtarlarını da yakında hak sahibi kardeşlerimize teslim edeceğiz. Şunu büyük bir memnuniyetle belirtmek isterim: Bugün depremzedelerimizin barınma başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını giderdiğimiz umut dolu bir tabloyla karşı karşıyayız. 2025 yılında da deprem bölgesi en önemli ve öncelikli gündemimiz olmayı sürdürecek. Aynı gayret ve azimle çalışarak kalan 252 bin konut ve iş yerimizi de 365 gün içerisinde tamamlayacağız. Böylece 2025 yılı içerisinde toplamda 453 bin yuva ve iş yerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. İnşallah yıl bitmeden deprem bölgesindeki 11 ilimizde tüm vatandaşlarımız huzurlu, güvenli, dayanıklı yuvalarına kavuşacak. İş yerini açmayan hiçbir depremzede kardeşimiz kalmayacak. Şehirlerimizi süratle inşa ve ihya faaliyetlerimiz için 2025 yılı bütçesinden toplam 584 milyar lira kaynak ayırdık. Erdoğan bu enkazın altında kalır diyerek milletin acılarına ne kadar duyarsız olduklarını gösteren müflis siyasetçileri Allah’ın izniyle 2025 yılında da mahcup edeceğiz” açıklamasını yaptı. "2002’den bu yana bizim de temel hedefimiz milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır" “Türkiye olarak üç kıtanın kalbinde bulunan, stratejik önemi yüksek, küresel bilek güreşinin hiç eksik olmadığı bir coğrafyada yer alıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Böyle bir coğrafyada hayatta kalmanın birinci şartı caydırıcılıktır. Burada haklı olmak yetmez, hakkınızı korumak için aynı zamanda güçlü de olmak zorundasınız. Romantikler ve ülkemizdeki muhalefet anlamasa da bu coğrafyada masadaki gücünüz bileğinizin gücünden gelir. Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz boyunca bu hakikati defalarca tecrübe ettik, yaşadık ve gördük. Sendelediğimiz her dönemde yanı başımızda ilk biten adeta kanımıza susamış hasımlarımız oldu. Hasta düştüğümüzde döşümüzden bir parça et koparmak için kimlerin, hangi devletlerin sıraya girdiğini asla unutmadık ve unutmayacağız. Sevr Anlaşması Allah korusun zayıfladığımızda başımıza neler geleceğini gösteren bir ibret vesikası olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Milli mücadeleyle Sevr’i yırtıp atmakla kalmadık, aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travmayla karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik. 2002’den bu yana bizim de temel hedefimiz milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır. İçeride ve dışarıda attığımız birçok adımın gerisinde yine bu vardır. Ecdadın hikmet dolu şu sözleri 22 yıldır bize rehberlik ediyor: Hazır cenge, eğer ister isen sulh-u salah. Eğer barış ve kurtuluş istiyorsan savaşa her an hazır olacaksın. Savunma sanayii alanındaki yatırımlarımız savaşa hazırlanmak için değil, barışı, istiklali, istikbali, bağımsızlığı muhafaza ve müdafaa içindir. Şu politikamızı her fırsatta vurguluyoruz: Türkiye dostları için bir güven ve emniyet kaynağıdır. Ama vatanımıza uzanan kirli elleri de kimin olduğuna bakmadan kıracak kudrete fazlasıyla sahiptir” dedi. "Savunma projelerinin sayısı son 22 yılda 62’den yüzde 80 yerlilik oranıyla bin 132’ye yükseldi, büyüklüğü de 100 milyar doları aştı" Bu anlayışla savunma sanayi hamlelerini sürekli ileriye taşıdıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Nereden nereye geldiğimizi bugün kısaca hatırlatmak isterim. 2002’de sadece 56 firma varken, bugün bu sayı 3 bin 500’ü geçti. Savunma projelerinin sayısı son 22 yılda 62’den yüzde 80 yerlilik oranıyla bin 132’ye yükseldi, büyüklüğü de 100 milyar doları aştı. Sektörün cirosu 1,1 milyar dolardan 2023’te 15,5 milyar dolara çıktı. İHA-SİHA, elektronik harp ve savaş gemisi üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. 2002 yılında 248 milyon dolar olan ihracatımız 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar 154 milyon dolara ulaştı. 2024 hedefimiz olan 6,5 milyar doları yüzde 11 oranında aşarak yeni bir rekor kırdık. Geçen yıl uzay, hava, kara, deniz, elektronik harp ve Ar-Ge alanlarında birçok önemli projeyi hayata geçirdik. Milli Muharip Uçak KAAN’ın ve Hürjet’in uçuş testlerine devam edilmiş, Gökbey Helikopteri ilk teslimatını gerçekleştirmiştir. Kızılelma İnsansız Savaş Uçağı prototip üretim ve testleri sürerken, Anka-3, Bayraktar TB3-TB2, Akıncı ve Aksungur İHA’ların kabulleri yapılmıştır. TB3-TCG Anadolu’ya destek ekipmanı kullanmadan iniş ve kalkış yapmıştır. Böylece kısa pistli bir gemiden iniş-kalkış yapabilen ilk SİHA olarak tarihe geçmiştir. Deniz sistemlerinde Piri Reis denizaltısını hizmete aldık. Hızır Reis denizaltısı deniz denemelerine başladı. Murat Reis’in donatım çalışmalarına devam ettik. TCG Derya İstanbul, Üsteğmen Arif Ekmekçi ve Marlin silahlı insansız deniz aracı teslim edildi. Yerli ve milli olarak geliştirilen Çelik Kubbe Projesi’ne bismillah dedik. Siper Ürün 1 Sistemi envantere girdi. Hem 800 kilometre ve üzeri menzilli füze stokumuzu güçlendirmeyi hem de 2 bin kilometre ve üzeri menzilli füze geliştirme programımızı hızlandırmayı kararlaştırdık. Daha burada saymaya kalksak saatler sürecek nice savunma projesini geride bıraktığımız yıl devreye aldık, ilerlettik veya başlattık. 2025 yılında inşallah bunlara yenilerini ekleyeceğiz“ diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefete de tepki gösterdi. Erdoğan, ”Geçtiğimiz hafta ana muhalefetin safsata diyerek burun kıvırdığı mavi vatanda donanmamızın gücüne güç katacak projelerin startını verdik. MİLGEM projemiz ile ülkemizin ilk korvet ve firkateynlerini yüzde 100 yerli ve milli olarak tasarladık, inşa ettik. Envanterdeki 5 gemimize ilaveten halihazırda 7 MİLGEM firkateynimizin inşası devam ediyor. Bu projelerimizden edindiğimiz birikimlerle TF-2000 hava savunma harbi muhribimizin ilk kaynağını İstanbul tersanesinde ve milli denizaltımızın ilk kaynağını ise Gölcük Tersanesi’nde gerçekleştirdik. Milli uçak gemimizi TCG Anadolu’nun ağabeyi olarak görüyoruz. Tamamlandığında Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak bu projelerin de hizmete girmesiyle çok kritik bir ihtiyacımızı daha gidermiş olacağız. Dosta güven aşılayan, düşmana korku salan bir Türkiye için savunma sanayi sektörümüzün tüm paydaşlarıyla birlikte çalışmalarımıza kararlıkla devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 2024 yılına dair karnelerini 20 ana başlıkta ve 239 farklı infografikle 31 Aralık’ta sosyal medya hesaplarından paylaştıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”2025 senesi boyunca da aşkla koşan yorulmaz şiarıyla gece gündüz demeden 85 milyon için çalışacağız, hizmet üreteceğiz” dedi. "Yine bir gece ansızın gelebiliriz" Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmanın yakın gelecekteki en önemli önceliklerinden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Terörün ve şiddetin hüküm sürdüğü bir iklimde demokrasini neşvünema bulması, gelişmesi, serpilmesi, kendi ayakları üzerinde durması mümkün değildir. Arkasına terörü ve teröristi alarak siyaset olmaz, olamaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesi buna izin vermez. Terörün karanlık gölgesi ülkemiz siyasetinin üzerinden çekildikçe inşallah Türkiye daha sağlıklı, olgun ve özgürlükçü bir zemine kavuşacaktır. Bir diğer husus ise şudur: Komşumuz Suriye’de gerçekleşen epik devrimle birlikte hem bu ülkede hem de bölgemizde artık yeni bir dönem başlamıştır” açıklamasını yaptı. Yeni Suriye yönetiminin ülkenin toprak bütünlüğü ve birliği temelinde bir Suriye inşa etmeye çalıştığını, bunda da kararlı olduğunu gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bizim de samimi arzumuz, beklentimiz, politikamız bu yöndedir. Suriye’nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek gerekli adımları süratle atarız. Suriye’deki ihtilafı ve DEAŞ tehdidini fırsata çevirip farklı hülyalar görenler, son gelişmeler sonrasında bölgemizin kadim gerçekleriyle yüzleşmişlerdir. Bu gerçek bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığıdır. Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananlara bekleyen tek akıbet silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez” dedi. Türkiye’nin bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İş o radde varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Allah’ın izniyle bunu yapabilecek gücümüz, kapasitemiz ve kabiliyetimiz ziyadesiyle mevcuttur. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Bilhassa sorumluluk mevkiinde olanlar ne provokasyonlara gelmeli ne de milleti provoke edecek cümleler kurmalıdır. Terör baronları adına milleti tehdit edenlere pabuç bırakmayacağımızı burada özellikle ifade etmek istiyorum. Kimi il ve ilçelerimizde açtıkları hendeklerle kantonculuk peşinleri koşanları nasıl o çukurlara gömdüysek, bugün de aynı niyeti taşıyanlar çıkarsa bunun bedelini onlara misliyle ödetiriz. Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için çember daralıyor. Dün ve önceki gün de söyledim, biz iktidar ve ittifak olarak terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle, ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu konudaki hüsnüniyetimizi ve güçlü irademizi kamuoyumuzla paylaştık. Elbette biz bunun suhulet ve sükunetle olmasını temenni ederiz. Ama bu veya bu yol tıkanır veya dinamitlenirse işte o zaman devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan da çekinmeyiz. Sonuçta kardeşliğin kazanacağına, birliğin, beraberliğin ve huzurun kazanacağına yürekten inanıyoruz” dedi. "LGBT meselesi bugün ailenin varlığına yönelik en ciddi tehditlerin başında gelmektedir" Kabine toplantısında Aile, Ticaret ve Ulaştırma bakanlarının sunumlarını dinlediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Güçlü toplum ancak güçlü ailelerle mümkündür, ancak bu konuda ciddi meydan okumalarla karşı karşıyayız. Küresel şer odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikaları herkesin malumudur. LGBT meselesi bugün ailenin varlığına yönelik en ciddi tehditlerin başında gelmektedir. 2023 yılında ülkemizdeki doğurganlık hızı 1,51 seviyesine gerilemiştir. Açıkça ifade etmek gerekirse bu durum alarm vericidir, Türkiye açısından var oluşsal bir tehdittir. Her fırsatta yaptığımız en az 3 çocuk çağrısının ne kadar önemli olduğunu böylece tekrar görmüş oluyoruz. Toplumun tüm kesimlerinde bir farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini aile yılı ilan etmeyi kararlaştırdık. Yıl boyunca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız koordinasyonunda aile yapımızın korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere sağlam bir miras olarak aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz" dediy "5G ihalemizi 2025 senesi içinde yapacağız, 2026 yılında da ilk sinyalimizi almayı hedefliyoruz" Ulaştırmanın hükümetin en başarılı olduğu alanlardan biri olduğunu da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi internet ve dijital altyapımızı güçlendirecek yeni bir adım atıyoruz. Uçtan uça yerli ve milli 5G haberleşme şebekesi projemiz kapsamında 5G ihalemizi 2025 senesi içinde yapacağız, 2026 yılında da ilk sinyalimizi almayı hedefliyoruz. Son olarak 6-10 Ocak arası ülkemizde Enerji Verimliliği Haftası olarak kutlanıyor. Bu hafta vesilesiyle her bir vatandaşımızdan enerjiyi daha tasarruflu ve verimli kullanmalarını istirham ediyorum” şeklinde konuştu.
Polis Memuru Mustafa Şahin, Şehri Teyze’nin umre hayalini gerçekleştirecek
31 Aralık 2024 Salı - 12:25 Polis Memuru Mustafa Şahin, Şehri Teyze’nin umre hayalini gerçekleştirecek Ankara’da görev yapan Polis Memuru Mustafa Şahin, örnek bir davranışa imza atarak, hayırseverlerin desteğiyle umreye gitmek isteyen bir kadının hayalini gerçekleştirecek. Yıllardır umreye gitmeyi hayal eden ve Ankara’da yaşayan Şehri Durmuş Teyze, Mustafa Şahin’in kapısını çalmasıyla tarifsiz bir mutluluk yaşadı. Şahin ile teyzenin arasında geçen samimi ve duygusal konuşma izleyenleri mutlu etti. İyilik Ailesi Platformu’nun kurucusu olan Polis Memuru Şahin, hayırseverlerin desteğiyle daha önce 50 kişiyi umreye göndererek gönüllere dokunmuştu. Umreye gitmeyi hayal eden birçok kişiye bu fırsatı sunan Şahin, özellikle Ankara’da yaşayan Şehri Teyze’nin hikâyesiyle yürekleri ısıttı. Umreye gitme hayalini yıllardır kuran yaşlı teyze, Şahin’in yardımıyla kutsal yolculuğa hazırlanıyor. Hayırseverlerin destekleri ile çalışmalarını sürdüreceklerini söyleyen Şahin, Şehri Teyze’nin hayalini gerçekleştireceklerini için mutlu olduklarını belirterek, “Tek hayali umreye gitmek ve Kâbe’yi görmek olan Şehri Teyzemizle tanıştık. Bu sene 50 kişinin hayalini gerçekleştirdik. 51. kişi ise Şehri Teyzemiz oldu. Yanına 1 kişiyi bulmasını söyledim ve göndereceğime söz verdim. Biz iyilik ailesi olarak bugüne kadar 50 kişiyi umreye gönderdik. Mesut Yıldız arkadaşımızın sayesinde teyzemizle tanıştık. Şehri Teyze’nin umreye gitme hayalini hayırseverler sayesinde gerçekleştirdik. Amacımız, insanların yüzünü güldürmek ve umutlarına ışık olmaktır. Hayırseverlerin desteğiyle bu projelere devam edeceğiz” dedi. Yıllardır umreye gitmeyi hayal eden Şehri Durmuş ise “Mustafa evladım beni evimde ziyaret etti. Bana çok güzel bir müjde verdi. Allah ondan razı olsun. Bu yaşıma kadar hep hayalini kurdum ama bir gün gerçekleşeceğine inanmıyordum. Sen benim umreye gitmeme vesile oldun, Allah da sana her iki dünyada iyiliklerle karşılaşmayı nasip etsin. Şimdi o kutsal topraklara gideceğim, Rabbime dua edeceğim. Her secdemde sizleri ve bu hayrı yapanları anacağım. Allah sana ve senin gibi güzel insanlara güç, sağlık, uzun ömür versin. Bu mutluluğu bana yaşattığın için minnettarım. Hayatımda bu kadar huzurlu bir anı hiç yaşamamıştım. Sana ve tüm destek olanlara çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
AK Parti’li Yalçın: “Sivil toplum örgütlerimizi Şam’da görmek son derece keyif ve gurur verici bir durum”
31 Aralık 2024 Salı - 12:22 AK Parti’li Yalçın: “Sivil toplum örgütlerimizi Şam’da görmek son derece keyif ve gurur verici bir durum” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Başkanı Hasan Bahri Yalçın, Suriye’deki incelemeleri esnasında Türkiye’den bölgeye giden sivil toplum örgütleriyle karşılaştıklarını dile getirerek, “Sivil toplum örgütlerimizi Şam’da görmek son derece keyif ve gurur verici bir durum” dedi. Parti Genel Merkez’inde AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı’nca düzenlenen “Suriye’de Faaliyet Gösteren İnsani Yardım Kuruluşları Çalıştayı”nda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bahri Yalçın, 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkedeki mevcut insani şartları incelemek üzere Suriye’ye kapsamlı bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirtti. “Suriye’de depremden daha vahim bir görüntüyle karşı karşıya kaldık” Ziyarette bir depremin şehir üzerindeki bıraktığı etkiden daha vahim bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Yalçın, “Depremi çokça yaşamış bir ülkenin mensupları olarak biliyoruz ki şehirler depremlerde harap olur. Burada sadece bir deprem görüntüsü yok aynı zamanda bir yağma görüntüsü var. Yıkılan binaların ne bir kapısı, ne bir penceresi ne bir içerisinde halısı, kilimi ve hiçbir şeyi kalmamış. Özellikle küçük yerleşim bölgeleri bir hayalet şehre dönüşmüş. Yıllarca ülkemizde birileri ‘Suriyeliler bir an önce evlerine dönsün’ gibi kavramlar kullanıyordu. Sednaya’yı ve bu hayalet şehirleri gördükten sonra açık bir şey söyleyebiliriz ki o insanların gidebilecek yerleri yoktu. Hala insani şartlar, dönüş için kolay olmadığını gösteriyor. Barınma, enerji, gıda gibi temel meseleler hala sürüyor. Bunların kısa süre içerisinde tamamlanması, kendi evine dönmek isteyen insanların dönmeleri için ön şartı gözüküyor” açıklamasında bulundu. “Sivil toplum örgütlerimizi Şam’da görmek son derece keyif ve gurur verici bir durum” Yalçın, gerçekleştirdikleri ziyaret esnasında Şam sokaklarında Türkiye’den Suriye’ye giden insani yardım kuruluşlarını görmenin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, “Bu ülkenin bir vatandaşı olarak sivil toplum örgütlerimizin bir hafta içerisinde ‘orada insanlık adına neler yapılabilir?’ diye hızlıca sahaya girmiş olmaları ve bunlarla sokakta karşılaşıyor olmam beni çok mutlu etti. Türk milletinin ne kadar yardım sever olduğu, Türk milletinin insanlık değerlerine ne kadar hakim olduğunu ve ne güçlü sivil toplum örgütlenmesine sahip olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan son derece keyif ve gurur verici bir durum” değerlendirmesinde bulundu. Ziyaretin ardından hazırladıkları kapsamlı raporun bir kısmını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunduklarının altını çizen Yalçın, özellikle insani şartların nasıl iyileştirilebileceği ve bu insani şartların iyileşmesinde ne tür aktörlerin ne tür roller oynayabileceğini değerlendirdiklerini kaydetti.
AK Partili Yalçın: “Sivil toplum örgütlerimizi Şam’da görmek son derece keyif ve gurur verici bir durum”
31 Aralık 2024 Salı - 12:17 AK Partili Yalçın: “Sivil toplum örgütlerimizi Şam’da görmek son derece keyif ve gurur verici bir durum” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Başkanı Hasan Bahri Yalçın, Suriye’de Baas Rejiminin devrilmesinin ardından bölgede incelemelerde bulundukları esnada Türkiye’den bölgeye giden sivil toplum örgütleriyle karşılaştıklarını dile getirerek, “Sivil toplum örgütlerimizi Şam’da görmek son derece keyif ve gurur verici bir durum” dedi. Yalçın, partisinin Genel Merkez binasında AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı’nca düzenlenen “Suriye’de Faaliyet Gösteren İnsani Yardım Kuruluşları Çalıştayı”nda konuştu. Yalçın, 61 yıllı Baas Rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’deki mevcut insani şartları incelemek, iş savaş döneminde ve öncesinde Sednaya Hapishanesi ve toplu mezarlar başta olmak üzere rejim tarafından Suriye halkına yönelik insani suçları tespit etmek üzere kapsamlı bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirtti. “Suriye’de depremden daha vahim bir görüntüyle karşı karşıya kaldık” Ziyaret esnasında bir depremin şehir üzerindeki bıraktığı etkiden daha vahim bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Yalçın, “Depremi çokça yaşamış bir ülkenin mensupları olarak biliyoruz ki şehirler depremlerde harap olur. Burada sadece bir deprem görüntüsü yok aynı zamanda bir yağma görüntüsü var. Yıkılan binaların ne bir kapısı, ne bir penceresi ne bir içerisinde halısı, kilimi ve hiçbir şeyi kalmamış. Özellikle küçük yerleşim bölgeleri bir hayalet şehre dönüşmüş. Yıllarca ülkemizde birileri ‘Suriyeliler bir an önce evlerine dönsün’ gibi kavramlar kullanıyordu. Sednaya’yı ve bu hayalet şehirleri gördükten sonra açık bir şey söyleyebiliriz ki o insanların gidebilecek yerleri yoktu. Hala insani şartlar, dönüş için kolay olmadığını gösteriyor. Barınma, enerji, gıda gibi temel meseleler hala sürüyor. Bunların kısa süre içerisinde tamamlanması, kendi evine dönmek isteyen insanların dönmeleri için ön şartı gözüküyor” açıklamasında bulundu. “Sivil toplum örgütlerimizi Şam’da görmek son derece keyif ve gurur verici bir durum” İnsan Hakları Başkanı Yalçın, gerçekleştirdikleri ziyaret esnasında Şam sokaklarında Türkiye’den Suriye’ye giden insani yardım kuruluşlarını görmenin kendilerini en mutlu eden durum olduğunu belirterek, “Bu ülkenin bir vatandaşı olarak sivil toplum örgütlerimizin bir hafta içerisinde ‘orada insanlık adına neler yapılabilir?’ diye hızlıca sahaya girmiş olmaları ve bunlarla sokakta karşılaşıyor olmam beni çok mutlu etti. Türk milletinin ne kadar yardım sever olduğu, Türk milletinin insanlık değerlerine ne kadar hakim olduğunu ve ne güçlü sivil toplum örgütlenmesine sahip olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan son derece keyif ve gurur verici bir durum” değerlendirmesinde bulundu. Ziyaretin ardından hazırladıkları kapsamlı raporun bir kısmını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunduklarının altını çizen Yalçın, özellikle insani şartların nasıl iyileştirilebileceği ve bu insani şartların iyileşmesinde ne tür aktörlerin ne tür roller oynayabileceğini değerlendirdiklerini kaydetti.
TOKİ, 1,5 milyon konuta ulaştı
31 Aralık 2024 Salı - 10:22 TOKİ, 1,5 milyon konuta ulaştı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı M. Levent Sungur, 2024 yılı içerisinde 205 bin 729 konutun ihalesini yaptıklarını ve 70 bin 451 konutun hak sahiplerine teslim etiklerini söyledi. TOKİ’nin web sayfasında yer alan açıklamada, TOKİ Başkanı Sungur, TOKİ’nin yıllık ortalama 50 bin olan konut ihale sayısını, 2023 yılında 162.061’e, 2024 yılında ise 205.729 konuta çıkardıklarını vurgulayan Sungur, toplamda ise bugüne kadar 1 milyon 495 bin 526 konut inşa ettiklerini açıkladı. TOKİ tarafından üretilen konutların yüzde 90’nının sosyal konut niteliğinde olduğuna vurgu yapan Sungur, "Herkes için konut, insanca yaşam ve ekonomik olarak ulaşılabilir konut hedefiyle hareket ediyoruz. Vatandaşlarımızın konut sahibi olması, daha konforlu yaşam alanlarına kavuşması ve şehirlerimizin güzelleşmesi için durmaksızın çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Ülkenin 81 şehrinde toplu konut projelerinin hız kesmeden devam ettiğini belirten Sungur, Cumhuriyet tarihinin en önemli sosyal konut projelerini hayata geçirdiklerini söyledi. Başkan Sungur, vatandaşların ev sahibi olması için son 5 yılda toplam 400 bin konutluk 3 sosyal konut kampanyası başlattıklarını söyleyerek, şu bilgileri paylaştı: "50, 100 ve 250 bin olarak açıkladığımız sosyal konut kampanyalarımıza yaklaşık 6,9 milyon vatandaşımız başvuru yaptı. 50 bin sosyal konut kampanyası kapsamında 56 bin 358 konutun ihalesi tamamlandı. 38.768 konut ise hak sahiplerine teslim edilmiştir. 100 bin sosyal konut projesinde 97 bin 25 konutun ihalesini yaparken, 48 bin 666 konutu vatandaşlarımıza teslim ettik." 250 bin sosyal konut kampanyasında ise 96.192 konutun ihalesini gerçekleştirdiklerini söyleyen Sungur, 7 bin 727 konutu hak sahiplerine teslim ettiklerini kalan bütün konutların ise ihale tarihlerinin açıklandığını belirtti. Sosyal konut projeleri ile özel sektörün ulaşamadığı hedef kitlelere, gelir ve tasarruf kalıplarına uygun satış fiyatları ve geri ödeme şartları sunduklarına vurgu yapan Sungur, "Sosyal konut projelerimiz kapsamında bulunan konutlar, yüzde 10 oranında peşinat ve 240 ay gibi uzun vade seçenekleri ile satışa sunulmakta, kura esası ile yapılan satışlarda dezavantajlı gruplara (engelliler, şehit ve maluller için) özel kontenjanlar verilmektedir" dedi. 48 bin 592 sosyal donatı inşa edildi 2024 yılı içerisinde 9 bin 427 sosyal donatı uygulamasını başlattıklarını söyleyen Sungur, "Toplam 48 bin 592 adet sosyal donatı ve kamu hizmet binası inşa ettik. Bunlar içerisinde; 30 bin 470 derslik kapasiteli bin 444 okul, 26 üniversite, 997 spor salonu, 220 yurt ve pansiyon, 270 hastane, 100 sağlık ocağı, 2.558 adet ticari iş yeri, 47 kütüphane, bin 122 adet cami, 382 kamu hizmet binası, 21 stadyum ile 10 bin 814 adet sanayi sitesi yer alıyor" sözlerini kaydetti. TOKİ’nin indirim kampanyasına da değinen Sungur, "Bu yıl içerisinde de daha önce idaremizden konut ve iş yeri sahibi olan vatandaşlarımız için 23 Eylül - 18 Ekim 2024 tarihleri arasında yüzde 25 indirim kampanyası düzenledik. Kampanyadan toplam 22 bin 187 konut ve iş yeri alıcısının yararlandı" dedi. Sungur, şehit aileleri ve görev malullerine yönelik olarak gerçekleştirilen faizsiz kredi uygulamaları kapsamında bu yıl 492 şehit ailesi ve görev malulü olmak üzere toplam da ise 28.007 vatandaşa faizsiz konut kredisinin kullandırıldığını açıkladı. 226 bin konutun dönüşümü için ihale gerçekleştirildi Kentsel yenileme projelerinin de hızla devam ettiğini ifade eden Sungur, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın koordinasyonunda afet riskinin ve çarpık kentleşmenin yoğun olduğu alanlarda kentsel dönüşüm projelerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca şehirlerimizin tarihi sürecini ortaya çıkartan, kadim şehirlerimize değer katacak, tarihi alanları ve binaları yaşatacak projeleri geliştiriyoruz" değerlendirmesini yaptı. Sungur, TOKİ olarak 45 ilde 108 kentsel dönüşüm/yenileme projesinin yürütüldüğünü, bugüne kadar 226.267 konutun ihalesini gerçekleştirdiklerini ve 73 bin konut için plan, proje ve inşa sürecinin devam ettiğini söyledi. "Afet bölgesindeki çalışmalarımız devam ediyor" Başkan Sungur, 11 şehirde yıkıma yol açan Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen bölgelerde TOKİ olarak 258.354 konutun ihalesinin tamamlandığını ve 121.545 konutun hak sahibi vatandaşlara teslim edildiğini söyledi. Başkan Sungur, "Bakanlığımız öncülüğünde sahada hızlı ve aktif bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle Malatya’da 201 bin konutun teslimi gerçekleşecek. Böylelikle sadece TOKİ olarak 143 bin 417 konutun, Bakanlığımızın Yapı İşleri Genel Müdürlüğü ve EKGYO eliyle üretilen konutlarla birlikte 201 bin konut vatandaşlarımıza teslim edilecektir." dedi. İlk Evim Arsa Projesi kapsamında yaklaşık 15 bin hak sahibine arsa tahsis sürecinin başladığı bilgisini paylaşan Sungur, 2025 Temmuz ayı itibariyle tüm arsa tahsis süreçlerinin tamamlanacağını ifade etti. "TOKİ’den ülke ekonomisine ve istihdama katkı" Sungur, TOKİ olarak yürüttükleri çalışmalarla Türkiye’nin ekonomisine katkı verdiklerini belirterek, şunları söyledi: "İdaremiz, sürdürdüğü yapım faaliyetleri ile ülkemizde inşaat sektöründe 250 alt sektörü ve istihdamı destekleyerek ekonomiye katkı vermektedir. Şuan aktif şantiyelerimizde 160 bin kişi çalışmaktadır. Böylelikle inşaat sektöründe istihdam edilen toplam personelin yaklaşık yüzde 8,8’i TOKİ projelerinde çalışmaktadır." 2025 yılında da ülkenin dört bir yanında güvenli yapılar ve daha güzel şehirler kurmak için var güçleriyle çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Sungur, "2025’in ülkemize ve tüm insanlığa barış, sağlık, bereket ve huzur getirmesi temennisiyle mutlu ve güzel bir yıl dilerim" dedi.
Uzmanından uyarı: “Çocuklarda kasık fıtığı cerrahi yöntemle tedavi edilmeli”
31 Aralık 2024 Salı - 09:57 Uzmanından uyarı: “Çocuklarda kasık fıtığı cerrahi yöntemle tedavi edilmeli” Medical Park Ankara Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İrfan Serdar Arda, kasık fıtığının doğumsal bir sorun olduğunu belirterek, “Tanı konulduktan sonra gecikilmeden olabilecek en uygun zamanda cerrahi yöntemle tedavi edilmesi gereken bir sorundur” dedi. Medical Park Ankara Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İrfan Serdar Arda, çocuklarda kasık fıtığı hakkında açıklamalarda bulundu. Arda, yaptığı açıklamada, kasık fıtığının başlıca bulgusunun kasıkta şişlik olduğuna dikkati çekerek, “Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık görülen doğumsal bir sorundur. Şişlik çocuk ağladığı ya da ıkındığı zamanlarda belirginleşir. Genellikle anne ya da çocuğa bakan kişi tarafından altı değiştirilirken, giydirilirken ya da banyo sırasında tespit edilir” diye konuştu. Doğumsal bir sorun Kasık fıtığının nasıl olduğundan bahseden Prof. Dr. Arda, şu bilgileri paylaştı: “Çocuklarda tespit edilen kasık fıtığı, doğumsal olarak kasık kanalında bulunan karın zarının (periton) açık kalmasına bağlı oluşur. Bu nedenle doğumsal bir sorundur. Erişkinlerde ise sonradan oluşur. Bu yüzden hem oluşum hem de tedavi yöntem ve sonuçları açısından erişkin fıtığından farklıdır. Kasıkta şişlik şeklinde ortaya çıkan fıtık kesesi içerisinde en çok bağırsaklar girer. Kız çocuklarında ise yumurtalık bulunması ender değildir. Genellikle çocuğun aktif bulunduğu zamanlarda bu oluşumlar kese içerisine girer ve kasıkta şişliğin görülmesine neden olur. Uyku gibi dinlenme durumlarında ise şişlik kaybolur. Ancak, eğer kese içerisine giren oluşumlar bir nedenle karın içine geri dönemezse ‘fıtık boğulması’ olarak adlandırılan durum ortaya çıkar. Bu durumda kese içinde sıkışan organların dolanımları bozulabilir ve hayatiyetlerini kaybedebilecek olumsuz durumlar ortaya çıkabilir. Fıtık boğulması, acil ameliyat gerektiren bir durumdur.” “Çocuk cerrahisi tarafından muayene ile tanı konulabilir” Tanı konma sürecine de değinen Prof. Dr. Arda, “Bebeklik çağında daha sık olarak tespit edilen, ancak çocuklarda her yaşta görülebilecek olan kasık fıtığı tanısı, deneyimli çocuk cerrahları tarafından poliklinik şartlarında onabilir. Fiziksel inceleme sırasında kasıkta şişliğin görülmesi yeterlidir. Kuşkulu durumlarda ultrasonografi ayırıcı tanı için en uygun görüntüleme yöntemidir” şeklinde konuştu. “Cerrahi yöntemle tedavi edilmeli” Tedavi yollarını anlatan Prof. Dr. Arda, “Kasık fıtığı, tanı konulduktan sonra gecikilmeden olabilecek en uygun zamanda cerrahi yöntemle tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Çocuğun yaşı ya da kilosu ameliyat için bir engel değildir. Ameliyat genellikle günübirlik işlem şeklinde gerçekleştirilir, ameliyattan sonra çocuk ve ailesi birkaç saat hastanede kalır ve taburcu edilir. Çocukluk çağı kasık fıtığının tekrarlama ihtimali erişkinlerle kıyaslandığında çok daha azdır” dedi.