Yerel Haberler
Ankara
21 Aralık 2025 Pazar - 22:12 AK Parti Bursa Milletvekili Varank: "Özgür Özel ve arkadaşlarının verdiği görüntülerden Türkiye utandı" AK Parti Bursa Milletvekili Musatafa Varank, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve bazı milletvekillerinin mezar başında rakı içtiği görüntülülere ilişkin, "Özgür Özel ve arkadaşlarının verdiği görüntülerden Türkiye utandı" dedi. AK Parti Bursa Milletvekili ve TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinin kapanışta konuştu. Tüm dünyayı etkileyen küresel krizler ve tarihin en büyük doğal felaketlerine karşı canhıraş bir mücadele verdiklerini dile getiren Varank, "Bunları yaparken; sosyal devlet anlayışımızdan taviz vermedik, ama popülizme de yenilmedik. Birileri gibi milletin kürsüsünü vaat cambazlığı için asla kullanmadık. Biliyorsunuz bu kürsüde sayın Özgür CHP iktidarında mazot 33 lira olacak’ dedi. Neyse ki, milletimiz Özgür Bey’in sicilini iyi biliyor. CHP’li belediyelerin yönettiği şehirlerde yaşayan çiftçiler hala Özgür Bey’in vaad ettiği bedava traktörleri bekliyor, ’nerede bizim traktörümüz?’ diye soruyor. Kendisi de halefi gibi hesap yapmayı çok sever. Ama belli ki o bedava dağıtmaya söz verdiği traktörlerin kaynağını bulamamış. O kaynağı nerede bulacağını bir hesapla ben kendisine göstereyim, belki bana teşekkür eder. Biliyorsunuz; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, tarihin en büyük yolsuzluk soruşturması yürütülüyor. İBB’de tespit edilen kamu zararı ne kadar biliyor musunuz? Üstelik buna; rantlar, rüşvetler, komisyon ve irtikaplar dahil değil. Özgür Bey, partisindeki bu rüşvet çarkını durdurabilseydi, işte bu parayla, çiftçilere sözünü tutabilir, 134 bin çiftçiye bedava traktör dağıtabilirdi" şeklinde konuştu. "Özgür Özel ve arkadaşlarının verdiği görüntülerden Türkiye utandı" Özel’in vaatlerinin 1001 gece masallarını aratmadığını söyleyen Varank, "Geçtiğimiz yıl rakıyla ilgili de büyük bir vaatte bulunmuştu. Açık söyleyeyim o zaman Özgür Bey’in niyetini hiçbirimiz anlamadık. Meğer onun da bir çılgın projesi varmış. Meğer mezar başındaki anma programı için rakının derdine düşmüş. Tarihçi Murat Bardakçı’nın ‘bana Ayyaşlar Bayramını hatırlattı’ dediği, Özgür Özel ve arkadaşlarının verdiği görüntülerden kendileri değil ama emin olun tüm Türkiye utandı. Hadi diriden utanmıyorsunuz; yahu ölüye de mi hiç saygınız yok? Bir mezarın başında, kocaman ’ruhuna fatiha’ yazısının önünde kadeh tokuşturulmayacağını bilmiyor musunuz? Bu milletin değerlerine bu kadar mı yabancısınız? O hayran olduğunuz Antonio Costa var ya, emin olun ona sorsanız, bir Portekizli olarak o bile böyle bir saygısızlığı ayıplardı. Gerçi pardon, onunla görüşemediniz. Ama sokaktan herhangi birini çevirip sorsanız sizi zaten uyarırdı. Ayıptır. Utanın biraz" dedi. CHP’li milletvekillerinden Varank’a tepki AK Parti Bursa Milletvekili Varank’ın konuşması sırasında CHP Grubu sıralarından tepki geldi. Masalara vurarak Varank’ı protesto eden CHP’li vekillere karşılık AK Partili milletvekilleri de alkışlarla Varank’a destek çıktı. Tansiyonun yükselmesinin ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş birleşime 5 dakika ara verdi.
21 Aralık 2025 Pazar - 21:23 2026 bütçe görüşmeleri MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, "Milliyetçi Hareket Partisi dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek olarak Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil TRÇ ittifakının inşa edilmesini önermektedir" dedi. TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2024 kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. Bütçe görüşmelerinin son günü AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu Genel Kurul salonunda yerlerini aldılar. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, görüşmeler öncesinde MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin yanına giderek tokalaştı. AK Parti Genel Başkanvekili Ala da Bahçeli, Dervişoğlu ve Bakırhan ile selamlaştı. CHP Genel Başkanı Özel, Genel Kurul Salonu’na girdikten sonra genel başkanlarla ve AK Parti Grubu ile de tokalaştı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz da genel başkanlarla selamlaştı. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 8 Aralık 2025 Pazartesi günü, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın 2026 yılı bütçesi ve 2024 yılı kesin hesap sunuşlarıyla başlayan bütçe maratonunun bugün itibarıyla sona ereceğini söyleyerek, "Bu 13 günlük süre içerisinde 13 birleşim ve 35 oturumda yaklaşık 154 saat mesai harcanmış ve bin 206 sayfalık tutanak tutulmuştur. Bu görüşmeler kapsamında Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, 17 sayın bakanımız ve 457 sayın milletvekilimiz olmak üzere toplam bin 208 söz hakkı talebi karşılanmıştır. Bu görüşmelerin, müzakerelerin bugüne kadar gelmesinde emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Katkılarıyla bu bütçe görüşmelerine fevkalade olumlu katkı sunan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Çalışmalarımızda bize, Genel Kurula ve milletvekili arkadaşlarımıza destek olan Meclis çalışanlarımıza, emekçilerimize sizler adına da tebriklerimi, teşekkürlerimi ifade ediyorum" ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Türkiye’nin yeni yönetim sistemiyle diplomasiden ekonomiye, enerjiden savunma sanayisine, sağlıktan kültüre, terörle mücadeleden egemenlik çıkarlarımızı müdafaaya kadar her alanda göz doldurduğunu söyleyerek, "Türkiye, çok yönlü ve insani dış politika anlayışıyla bölgesel gelişmelerin belirleyicisi küresel düzeyde etkili bir aktör konumuna gelmiştir. Uluslararası sistemin giderek daha büyük belirsizliklere sürüklendiği bir dönemde Türkiye’nin izlediği etkili diplomasi dünya başkentleri tarafından yakından takip edilmektedir. Milli dış politikamız bölgesel barışı ve güvenliği güçlendirmeyi, dış ilişkilerimizin kurumsal zeminini genişletmeyi, bölgemizde ekonomik kalkınmayı ve refahı geliştirmeyi hedeflemektedir. Küresel ölçekte yaşanan olayların büyük çoğunluğu yakın coğrafyamızda cereyan etmekte, bu çatışma ve savaşların yol açtığı sorunlar komşu ülkelerle birlikte en çok bizi etkilemektedir. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin girişimleri bölgesel istikrar ve uluslararası barış için kritik öneme sahiptir ve ülkemizin diplomatik saygınlığını pekiştirmektedir. Türkiye Filistin halkının haklarını korumak, İsrail’in soykırım saldırılarını durdurmak ve uluslararası camianın harekete geçmesini sağlamak için aktif diplomatik çaba göstermiştir. Türk askerinin Gazze’de oluşturulacak barış gücü içinde yer alma önerisi İsrail’i korkutmuş, Filistinlilerde büyük umut ve heyecan oluşturmuştur. ’Türk beklenendir; Türk özlenendir; Türk adalet, merhamet ve barışın timsalidir.’ Avrasya’nın ortası Türk dünyasıdır, Türkistan’dır, bu bölgede bir uluslararası aktör olarak Türk Devletleri Teşkilatı bulunmaktadır. Türk Dünyası 2040 Vizyonu hedefleri kademe kademe ve hızla gerçekleşmektedir. Türkiye yürüttüğü çok boyutlu ve kapsayıcı dış politikayla bölgesel ve küresel etkisini artırmış, diplomasinin merkezi olmuştur. 2026 yılında Türk Devletleri Teşkilatı 13’üncü Zirvesi, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, COP31 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı Türkiye’nin başkanlığı ve ev sahipliğinde gerçekleştirilecektir. Ayrıca, Antalya Diplomasi Forumu her yıl çok sayıda devlet ve hükûmet başkanlarının ve bakanların katılımıyla ve başarıyla gerçekleştirilmektedir. Küresel sistemin daha adil ve kapsayıcı bir hâle gelebilmesi Türk dış politikasının öncelikleri arasında yer almaktadır. Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle ’Dünya 5’ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür.’ Türkiye, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşların yeniden tanzimi hususunda etkili bir diplomasi yürütmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek olarak Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil TRÇ ittifakının inşa edilmesini önermektedir. Bizim dış politika vizyonumuzu çift başlı Selçuklu Kartalı simgelemektedir. Hem doğu hem batı diyoruz, iki tarafı da kucaklıyor, iki yöne de bakıyoruz" dedi. Kalaycı, küresel krizler ve belirsizliklerin, dezenflasyon politikalarının ve yüksek faiz oranlarının Türkiye ekonomisi üzerinde ciddi baskı oluşturduğunu kaydederek, "Başta KOBİ’ler olmak üzere, reel sektör için erişilebilir ve uygun maliyetli fonlama mekanizmaları güçlendirilmeli, verimliliği artırıcı ve maliyetleri düşürücü teşvikler devreye girmeli, ihracatı destekleyici politikalara daha fazla öncelik verilmelidir. Esnaf ve sanatkârlarımız toplumumuzun ve ekonomimizin istikrar unsuru ve orta direğidir. Esnaf ve sanatkarlar yalnızca üretim yapan, hizmet sunan kişiler değil, aynı zamanda ahlaki değerlerin, dayanışmanın ve kardeşliğin taşıyıcı gücüdür. Esnafı korumak ve rekabet gücünü artırmak için perakende sektörüne yönelik düzenleme artık yapılmalı, AVM ve büyük market zincirlerinin şehir merkezinde şube açmaları kurallara bağlanmalı ve pazar günleri kapalı olmaları sağlanmalıdır. Esnafımızın vergi ve prim borçlarının yapılandırılmasına dair talepleri dikkate alınmalıdır. Esnafımız için ciddi maliyet oluşturulan kredi kartı pos komisyonları makul bir seviyeye düşürülmelidir. Büyükşehir olan illerin nüfusu 30 bini aşan ilçelerindeki esnafın büyük çoğunluğunu yılbaşından itibaren gerçek usule tabi tutacak düzenleme, büyükşehir olan illerde vergi adaleti açısından bir eşitlik sağlamakla birlikte, bu defa diğer iller ve ilçeler bakımından eşitsizlik ortaya çıkaracak, özellikle küçük esnafı büyük sıkıntıya sokacaktır. Aslında Gelir Vergisi Kanunu’ndaki şartlara göre gerçek usule tabi olması gerekenlerin belirlenmesi suretiyle tüm esnafın aynı kefeye konulmaması uygun olacaktır. Küçük esnafa mutlaka kolaylık sağlanmalı, vergi, prim ve faiz yükü hafifletilmelidir. Şoför esnafı, yenileyeceği araç ve kullanacağı yakıta ilişkin verginin farklılaştırılması suretiyle desteklenmelidir. Ayrıca, esnaf ve çiftçinin emeklilik prim gün sayısı 7 bin 200’e düşürülmelidir. Tarımda üretim planlaması ve destekleme konusunda devrim niteliğinde düzenlemeler yapılmış ve bütçeden tarıma ayrılan kaynaklarda önemli artış sağlanmıştır ancak ürün fiyatlarının düşüklüğü ve mazot, elektrik, gübre, yem fiyatlarının yüksekliği çiftçilerimizin başlıca şikâyetidir. Yüksek girdi maliyetleri altında üretimini fedakârca sürdüren çiftçimizin, besicimizin ve süt üreticimizin gelirini artıracak ve daha fazla üretmesini sağlayacak ilave tedbirleri uygulamaya koymamız lazımdır. Sürdürülebilir bir tarım ve verimlilik için havzalar arası su transferi yapılması zorunluluktur. Orta Anadolu’nun, özellikle de çölleşme riski altındaki Konya Ovası’nın suya kavuşturulması acil bir ihtiyaçtır. Konya kapalı havzasında 684’e ulaşan obruklar can ve mal güvenliğini de tehdit etmektedir. Ülkemizi petrol ve doğal gaz boru hatları, bölünmüş yollar, otoyollar ve demir ağlarla ören, dağları delik deşik edip onlarca tüneller açan bir iktidar şüphe yok ki Konya Ovası’na da suyu kolaylıkla getirir. Yapılacak harcamalar üretim ve verimlilik artışından sağlanacak gelirle kısa sürede amorti edilecektir. Gerekirse Konya yatırımlarına ayrılan kaynağı bu işe aktarın. Daha da ötesi, çiftçimiz ’destek almayalım, yeter ki suyu getirin’ diyor. Su hayattır, su yoksa hiçbir şeyin kıymeti yoktur. Hiç olmazsa kışın denizlere boşa akıp giden suları Konya havzasına çevirerek yer altı sularımızı ve göllerimizi beslememiz gerekmektedir. Ayrıca, su zengini olmayan ülkemizde bir damla suyun bile heba olmaması için yağmur hasadı yapılmalı, sulama kanalları kapalı sistemlere dönüştürülmeli, sulama organizasyon altyapıları iyileştirilmeli, basınçlı sulama sistemlerine verilen destekler etkinleştirilmelidir" diye konuştu. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu da istikrar ve refah bütçesi olarak takdim edilen 2026 yılı bütçesinin kalkınma vizyonunun güçlendirileceğini, milletin refahını kalıcı biçimde yükseltecek politikaların kararlılıkla sürdürüleceğinin belirterek, "Ana ekseni, kalkınma planı ve orta vadeli program hedefleri olan bütçenin giderleri bir önceki yıl bütçe teklifine göre yüzde 26,4 artışla 18,9 trilyon liraya çıkarılmakta, bütçe giderlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 24,5 olması öngörülmektedir. Bütçe gelirlerinin yüzde 26,6 artışla 16,2 trilyon liraya yükseltilmesi hedeflenmektedir. Bütçe açığının yüzde 40,5 artışla 2,7 trilyon lira, açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 3,5 olmasını öngörmektedir. Ekonomik ve sosyal politikaların amacı toplumsal refahı yükseltmek ve gelir dağılımını adaletli hâle getirmektir. Bu kapsamda, kaynakların artırılması kadar mevcut kaynakların bütçe yoluyla adil bir şekilde dağıtılması da önem taşımaktadır. Bu doğrultuda, bütçede depremin yaralarını saracak, esnaf ve sanayicimizin rekabet gücünü artıracak, çiftçimizi destekleyecek, çalışan ve emeklilerimizin yaşam standardını yükseltecek, gençlerimizin önünü açacak, muhtaçlarımızı sosyal koruma şemsiyesi altına alacak dengeli bir kaynak dağılımının yapıldığı anlaşılmaktadır" ifadelerini kullandı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile ilgili, "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu yıllardır dile getirilen ama ertelenen bir gerçeğin kabulüdür. Yıllardır dile getirdiğimiz gibi, bu meselenin çözüm adresi Meclistir. Komisyonda oluşan bir heyetin İmralı’da Öcalan’ı ziyaret ederek görüşmesi tarihi bir adımdır. Burada emeği geçen bütün parti ve siyasetçileri bu anlamlı, olumlu, barışa katkı sunan cesur adımlarından dolayı bir kez daha tebrik etmek istiyorum; emeğinize, yüreğinize sağlık. Çünkü barış süreçleri, barışın aktörlerini yok sayarak değil hakikatin kabulüyle ilerler. Birlikte yaşamak istiyorsak bu sorunu birlikte çözmek zorundayız. Devlet aklıyla siyasal, toplumsal aklın buluşacağı yer tam da burasıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir yani toplumun iradesini temsil eden kurucu siyasetin çatısıdır" dedi. DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "Bütçenin de birçok fonksiyonu var; hukuki fonksiyonu var, sosyal fonksiyonu var, istikrar sağlayıcı fonksiyonu var, adalet fonksiyonu var, sosyal adalet fonksiyonu var, saymakla bitmiyor fakat bütçe bunların hiçbirine tam anlamıyla bugüne kadar yanıt üretememiş. 2026 bütçesinin de yanıt üretme olasılığı çok düşük. Otuz aylık program sonucunda enflasyonla mücadele performansı bile bize aslında bütçenin ne kadar kifayetsiz olduğunu gösteriyor. Enflasyon düşmüş mü? Düşmemiş. Bütün dünyada enflasyon rekoru bizde; hele hele OECD, Avrupa Birliği gibi ülkelerle karşılaştırdığımızda ciddi bir hayat pahalılığı var, enflasyon devam ediyor" dedi. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, "Bugün asgari ücretli, emekli çalışanların; bu ülkedeki ezilenlerin kredi ve kredi kartı borcu toplam 5,7 trilyon. İnsanlar yılda 1,2 trilyon faiz veriyor ve kredi kartı borçlarından dolayı 4 milyon 180 bin insan icrada. Ama buraya çıkan milletvekilleri 1930’ları, 1940’ları, 1950’leri hatta Jön Türkler’i konuşuyor. Kardeşim, bugünü konuşalım. Bakın, bir şey daha: ’Bu ülkede toplu iğne bile üretmiyorduk’ Ne kadar ayıp değil mi? Her gelen de buna benzer şeyler söyledi. Cumhuriyetten 2025 yılına kadar olan birikimlerimizi 65 milyar dolara. Ne kadar para yapıyor? 2,7 trilyon. Ne acıdır, 2026’da faiz kalemine ayırdığınız rakam 2,7 trilyon. Cumhuriyetin tüm değerlerini satacaksın, bir yıllık faiz kalemini karşılayacak, sonra ’Ne ürettin?’ Ya, ne tükettiniz? Biz bunu konuşalım arkadaşlar, biz bunu konuşalım" diye konuştu. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de, "Gerçekten işsizlik azaldı mı bu ülkede? Yine gerçek rakamlara bakalım. İşsizlik dediğiniz şey bir ay boyunca, işsiz gelmiş, başvurmuş, siz onu ölçüyorsunuz. Onda bir miktar gerileme çıkınca da diyorsunuz ki ’İşsizliğin belini kırdık’. Tam bir yalan, tam bir palavra. Bakıyorsunuz rakamlara, eksik istihdamda artış var yani eksik istihdam, iki saat çalışıyor; aslında iş bulsa çalışacak. Onu çıkarttığınız zaman sanki işsizliği azaltmış gibi görünüyorsunuz ama bu ülkede işsizlik artıyor arkadaşlar hepiniz biliyorsunuz. Rakamlarla bu kadar oynamayın, insanların aklıyla bu kadar alay etmeyin. Geldiğimiz nokta yüzde 29. Neredeyse her üç kişiden biri işsiz arkadaşlar, Türkiye’nin gerçeği bu" diye konuştu. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, bütçeyi değerlendirerek, "Bakın, biz burada rakamları konuşuyoruz ama millet pazarda etiket konuşuyor. Biz burada hedef, program, oran konuşuyoruz; emekli evde tencere konuşuyor, asgari ücretli kira konuşuyor, çiftçi mazot konuşuyor, sanayici elektrik konuşuyor, gençlik gelecek konuşuyor. Bu bütçe kimin bütçesi; zenginin mi yoksulun mu? Sayın Başkan, Komisyondaki konuşmalarımda da söyledim, bu ülkede vergi alınması gerekenler yani üretmeden zenginleşenlerden yeteri kadar vergi alınmıyor. Yük kimin sırtında? Ekmek alanın, elektrik faturası ödeyenin, minibüse binip işe gidenin sırtında. Bu ülke grafikte iyi görünüyor olabilir ama halkın yüzü gülmüyor. Adalete inancın olmadığı bir yerde ne ekonomi düzelir ne ülkeye yatırım gelir; demokrasiyi zayıflatır" ifadelerini kullandı.
MHP’li Durgun: "Pestisit iddiaları kamuoyunda abartılı şekilde yer buluyor"
16 Aralık 2025 Salı - 20:47 MHP’li Durgun: "Pestisit iddiaları kamuoyunda abartılı şekilde yer buluyor" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Antalya Milletvekili Hilmi Durgun, "Pestisit iddiaları kamuoyunda abartılı şekilde yer buluyor" dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tarım ve Orman Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarına ilişkin görüşmeleri devam ederken, MHP Grubu adına söz alan Antalya Milletvekili Hilmi Durgun, tarım sektöründe yaşanan sorunları ve yaş meyve ve sebze ihracatında gündeme gelen pestisit iddialarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tarımın Türkiye’nin stratejik ve mukayeseli üstünlüğü olduğuna dikkat çeken Milletvekili Durgun, küresel iklim değişikliği, kuraklık ve artan nüfus baskısı karşısında sürdürülebilir gıda arzının öneminin arttığını söyledi. Örtü altı yetiştiriciliğinin bu noktada kritik bir rol oynadığını belirten Durgun, Türkiye de örtü altı üretiminin yaklaşık yüzde 50’sinin Antalya’da gerçekleştiğini ifade etti. Türk çiftçisinin artan girdi maliyetleri ve düşen ürün fiyatları sebebi ile zor bir süreçten geçtiğini dile getiren Durgun, "Tedarik zincirinde gecikmiş tahsilatlar yetmezmiş gibi, üreticilerimiz ve tarımsal girdi sağlayan firmalarımız karşılıksız çekler ve ödenmeyen senetler nedeniyle de büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar" dedi. "Pestisit iddiaları kamuoyunda abartılı şekilde yer buluyor" Yaş sebze ve meyve ihracatında pestisit kalıntısı iddialarının sıkça gündeme geldiğini belirten Durgun, bu konuda kamuoyunda oluşan algının bilimsel veriler ile uyuşmadığını söyledi. "Pestisit iddiaları kamuoyunda abartılı şekilde yer buluyor" diyen Durgun, Türkiye’de kullanılan bitki koruma ürünlerinin ruhsatlandırma süreçlerinin Avrupa Birliği ve G8 ülkeleri ile uyumlu olduğunu, maksimum kalıntı limitleriyle (MRL) de Avrupa Birliği mevzuatıyla birebir aynı olduğunu ifade etti. Bahse konu ihracat yapılan ülkelerin beslenme ve tüketim alışkanlıklarına göre farklı MRL değerlerin uygulandığını belirten milletvekili, aynı ürünlerin bir ülkede kalıntı sayılabilirken bir diğer ülkede kabul edilebilir olduğuna dikkat çekti. Avrupa Birliği’nin MRL değerlerini zaman zaman değiştirdiğini hatırlatan MHP Milletvekili Durgun, bu değişikliklerin geçtiğimiz yılarda geri bildirime sebep olurken, daha sonra ki yıllarda yeniden düştüğünü söyledi.
Bakan Yumaklı: "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik"
16 Aralık 2025 Salı - 20:10 Bakan Yumaklı: "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" dedi. Bakan Yumaklı, TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılına ilişkin faaliyetleri ve 2026 yılı bütçe teklifine ilişkin sunum yaptı. Suyun her alanda etkin kullanımı ve su verimliliği bilincinin artırılması için su verimliliği seferberliği’ni hayata geçirdiklerini dile getiren Yumaklı, "Diğer yandan, 2025-2035 dönemini kapsayan Ulusal Su Planı’nı hazırladık. Bu planın uygulanmasıyla; su kaynaklarımızın korunmasını, verimli kullanımını ve sürdürülebilir yönetimini amaçlıyoruz. Sulama sistemlerinin modernizasyonu, Ürün deseni değişikliği, yeraltı suyu kontrolü ve havzalar arası su transferleri gibi tedbirler konusunda çalışıyoruz. Kuraklık riski altındaki göllerimizi kurtarmak için de eylem planları hazırladık. Eğirdir Gölü Su Eylem Planı’nı kamuoyuyla paylaştık. Akşehir, Eber, Bafa, Beyşehir, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca gölleri için de benzer eylem planlarını 2026 yılında uygulamaya başlayacağız. Kuraklık tahmini ve erken uyarı sistemi kapsamında, sektörel su tahsis modelini önümüzdeki yıl kuracağız. Ayrıca Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nı hayata geçirdik. Kurakçıl peyzaj uygulama alanlarını da belirledik. Bu yöntemle yüzde 80’e varan oranda su tasarrufu sağlayacağız" şeklinde konuştu. "Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik" Üreticiyi korumak ve üretimde öngörülebilirliği sağlamak amacıyla üretim planlaması ve yeni destekleme modelini hayata geçirdiklerini ifade eden Yumaklı, "Ayrıca tarımsal kredileri, hibe programlarını, tarım sigortalarını ve kırsal kalkınma desteklerini üretim planlamasına entegre ettik. Bitkisel üretim planlamasını, 2024 yılının Eylül ayında, 13 stratejik ürün ve yem bitkilerinde uygulamaya başladık.Planlamanın kapsamını genişleterek, üçer yıllık dönemler halinde güncelleyeceğiz. Üretim planlamasıyla uyumlu yeni destekleme modeliyle de temel, planlama ve üretimi geliştirme destekleri veriyoruz. Bu kapsamda, üreticilerimize mazot maliyetinin ortalama yüzde 50’si, gübre maliyetinin ise ortalama yüzde 25’i kadar temel destek veriyoruz. Planlama kapsamındaki ürünlerde, mazot maliyetinin tamamını, gübre maliyetinin yarısını; su kısıtı olan ilçelerde ise mazot ve gübre maliyetinin tamamını karşılıyoruz. Su ihtiyacı yüksek ürünleri, su sıkıntısı yaşayan havzalardan, daha elverişli bölgelere, ilave desteklerle yönlendiriyoruz. Tarım alanlarımızın yüzde 40’ını oluşturan 468 büyük ovayı tarımsal sit alanı ilan ettik. Hedefimiz bu sayıyı 500’e çıkarmak" diye konuştu. "Genç ve kadın üreticilerimize 3,3 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirdik" Şubat 2024’te 5 yıllık hayvancılık yol haritasını açıkladıklarını hatırlatan Yumaklı, "Üretim, kalite ve verimliliği artırmayı hedeflediğimiz bu haritamızı adım adım uyguluyoruz. Meyvelerini de almaya başladık. Su potansiyeli, mera varlığı, işletme kapasiteleri ve hastalık riskleri gibi kriterleri dikkate alarak, hayvansal üretim planlamasını hayata geçirdik. Besi, süt ve kanatlı yetiştiriciliği bölgelerini belirledik. Hayvancılıkta sağladığımız destekleri, hayvansal üretim planlamasıyla uyumlu bir çerçevede yeniden düzenledik. Yetiştiricilerimize temel, yönlendirici ve verimlilik destekleri veriyoruz. Kadın ve genç üreticilerimize ek destekler sağlıyoruz. Hayvansal üretimde ilk defa aile işletmelerine, genç ve kadın üreticilerimize 3,3 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirdik. Verimlilik kriterlerine göre de 2,8 milyar lira destek verdik.Kırmızı et üretimini artırmak, aynı zamanda kırsaldaki aile işletmelerini güçlendirmek için Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek Projesini başlattık. Tarımda üreticilerin yaş ortalaması dünyada 60 sınırına dayandı. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nde 58, Avrupa Birliği’nde ve ülkemizde ise 57’dir. Bu nedenle gençleri ve kadınları tarımsal üretime yönlendiriyor ve kırsal kalkınmayı güçlendirecek politikalar uyguluyoruz" dedi. "41’i Bakanlığımıza ait olmak üzere toplam 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 22 milyon analiz yapılıyor" Gıda işletmelerine yıllık ortalama 1.3 milyon denetim gerçekleştirdiklerini söyleyen Yumaklı, "Denetim, kontrol ve analiz faaliyetlerimizi, uluslararası kabul görmüş metotlarla yürütüyoruz. Bu amaçla, 41’i Bakanlığımıza ait olmak üzere toplam 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 22 milyon analiz yapılıyor. Buradan bir kez daha altını çizerek söylüyorum. Gıda güvenilirliği bizim kırmızı çizgimizdir. Sağlığı riske atan gıdaları üreten ve satanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyor, gerekli yaptırımları uyguluyoruz. Kurallara uymayanlara bu yıl 2,3 milyar lira para cezası uyguladık. Vatandaşımızın sağlığıyla oynayanları; taklit veya tağşişe konu ürün ve işletmeleri, hiçbir taviz vermeden ifşa ediyoruz. Ayrıca, gıda satış noktaları ve toplu tüketim yerlerine, en son ne zaman denetim yapıldığı bilgisine vatandaşlarımızın kolayca ulaşabilmeleri için Karekod Uygulamasını zorunlu hale getirdik. Hasat öncesinde bağ, bahçe, tarla, sera gibi üretim alanlarında; hasat sonrasında ise toptan ve perakende satış noktalarında pestisit kalıntı denetimleri gerçekleştiriyoruz. Yasaklı pestisit kullanımının tespit edilmesi durumunda ürünleri imha ediyoruz. 2025 yılında 2,5 milyon ton taze meyve ve sebze ihracatı gerçekleşmiş ve bunun binde biri gibi bir miktarı geri dönmüştür. Geri dönen ürünler mevzuata uygun değilse, ülkemize girişine izin vermiyoruz" ifadelerini kullandı. "Üreticilerimize zirai don ve kuraklık kaynaklı zararlar için 49 milyar lira ödeme yaptık" Türkiye’nin tarımsal üretim alanı bakımından, 74 milyar dolarlık hasılayla, Avrupa’nın birinci, dünyanın 7’nci büyük tarım ekonomisi olduğunun bilgisini veren Yumaklı, "Tarım sektörümüz, son 22 yılın 18’inde büyüme kaydetmiştir. 2024 yılında ise yüzde 5,1’lik büyümeyle ülke ekonomisinin üzerinde bir performans sergilemiştir. 2025 yılının üçüncü çeyreğinde ise, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılık faaliyetlerinde büyüme yaşanmıştır. Ancak sektörde baskın bir paya sahip olan bitkisel üretimin, olağanüstü iklim koşullarından etkilenmesi nedeniyle, genel tarım sektörü dönemsel olarak daralmıştır. Bu durum, sektörün yapısal kapasitesinden kaynaklı olmayıp, iklimsel olağanüstü koşulların etkisiyle oluşmuştur. 2025 yılı üretim sezonunu bir önceki yılla kıyasladığımızda; üretici sayımızda yüzde 2 artış, ekilen arazilerde ise yüzde 3 artış yaşanmıştır. Girdi miktarlarında herhangi bir azalış olmamıştır. Dolayısıyla bu konu sadece bitkisel üretimde ve ârızîdir. Üreticilerimize zirai don ve kuraklık kaynaklı zararlar için 49 milyar lira ödeme yaptık. Türkiye tarım sektörü, güçlü üretim altyapısı, geniş ürün deseni ve sağlam tedarik zinciri sayesinde, söz konusu dönemsel kayıpları hızla telafi edecek güçtedir. Diğer taraftan tarım ve gıda ürünleri ticaretimizi, küresel ekonomik ve jeopolitik zorluklara rağmen geliştirmeye devam ediyoruz" dedi.
İYİ Parti’li Çirkin’den Bakan Kurum’a Hatay teşekkürü
16 Aralık 2025 Salı - 17:32 İYİ Parti’li Çirkin’den Bakan Kurum’a Hatay teşekkürü İYİ Parti Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a Hatay’da gösterdiği hizmetler için teşekkür etti. TBMM Genel Kurulu’nda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşmeleri sırasında söz alan İyi Parti Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin, deprem bölgesinde yürütülen çalışmalarla ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişkliği Bakanı Murat Kurum’a teşekkür etti. Çirkin, "Doğrusunu söylemek gerekir ki, Sayın Çevre Bakanı’na Hataylılar adına, Hataylı depremzedeler adına buradan teşekkür ederim. Hatay’a gerçekten çok güzel hizmetlerde bulunmuş. Depremde ağır yaralar almış olan Hatay’ın yaralarını sarmak adına neredeyse hafta sekiz, cuma dokuz Hatay’a gelmiştir" dedi. "Toplantılarda teşekkür ediyoruz orda basın yok ama burada da teşekkürü bir vazife biliyoruz" Milletvekili Çirkin, Bakan Kurum’un Hatay hassasiyetine dikkati çekerek şunları söyledi: "Hatay’la ilgili bölümünde gerçekten hakkını vermek gerekir. Biz kendisi geldiğinde, toplantılarda kendisine teşekkür ediyoruz. Orada basın yok, orada kimse duymuyor. Ama fikri namus gereği burada da teşekkürü bir vazife biliyoruz. Hatay’a gereken hizmeti verdiniz. Bundan dolayı da biz sizden razıyız."
Keçiören Belediyesi Pakistan Peşaver şehitlerini düzenlenen törenle andı
16 Aralık 2025 Salı - 15:58 Keçiören Belediyesi Pakistan Peşaver şehitlerini düzenlenen törenle andı Pakistan’ın Peşaver kentinde 2014 yılında düzenlenen terör saldırısında hayatını kaybedenler, Keçiören’de düzenlenen törenle anıldı. Pakistan’ın Peşaver kentindeki Ordu Halk Okulu’na (Army Public School) Tehrik-i Taliban Pakistan (TTP) tarafından 2014 yılında düzenlenen terör saldırısında hayatını kaybedenler için Keçiören Belediyesi ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği iş birliğinde, Ovacık Mahallesi’ndeki Peşaver Şehitlik Anıtı’nda bir tören gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Milli Marşı ile İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti yapıldı. "Pakistan halkının acısını yürekten paylaşıyoruz" Katılımcılara hitaben konuşan Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Atila Zorlu, Türkiye ile Pakistan arasındaki güçlü kardeşlik bağına vurgu yaparak, "16 Aralık 2014’te Peşaver’de gerçekleştirilen terör saldırısı yalnızca Pakistan’a değil, tüm insanlık onuruna yönelik bir cinayettir. Şehitlerimize rahmet diliyor, Pakistan halkının acısını yürekten paylaşıyoruz. Bugün burada olmamızın nedeni, sadece Pakistan’daki terör saldırısını kınamak değil, aynı zamanda Türkiye-Pakistan kardeşliğini, tarihi ve kültürel bağlarımızı yeniden hatırlamaktır. Türkiye ile Pakistan arasındaki dostluk, sıradan bir diplomatik ilişki olmanın çok ötesindedir; bu ilişki, derin tarihi, kültürel ve manevi temellere dayanan köklü bir bağdır. Bu bağın temelleri, Kurtuluş Savaşı yıllarında atılmıştır. O dönemde Pakistan topraklarında yaşayan Müslüman kardeşlerimiz, Türkiye için büyük bir manevi dayanışma göstermiştir. Bu desteği ve dayanışmayı unutmak mümkün değildir. Türkiye-Pakistan kardeşliği, sadece bir diplomatik ilişki değil, aynı zamanda derin bir güven ve karşılıklı anlayışa dayanan bir dostluktur. Bu güçlü bağ, gelecekte de daha da güçlenecek ve devam edecektir" ifadelerini kullandı. "Türkiye-Pakistan kardeşliği karşılıklı destek ve fedakarlıkla güçleniyor" Etkinliğe ev sahipliği yapan Keçiören Belediyesi’ne teşekkürlerini sunan Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Mazlahatgüzarı Shaiq Ahmed Bhutto ise, "Bugün, 2014’te Peşaver’de yaşanan ve 144 masum çocuğun şehit edildiği vahşi terör saldırısının 11. yılında, bu acıyı unutmamak ve paylaşmak için bir araya geldik. Bu saldırı sadece Pakistan’a değil, tüm insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Keçiören’de bulunan Peşaver Şehitlik Anıtı, bu vahşeti unutturmamakla kalmayıp Türkiye-Pakistan kardeşliğinin güçlü bir simgesi olmayı da sürdürüyor. Her yıl 16 Aralık’ta burada bir araya gelerek, insanlık adına hafızamızı tazeliyoruz. Türkiye-Pakistan kardeşliği, her zaman karşılıklı destek ve fedakarlıkla güçleniyor. Bizler, insanlık ve barış için omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. Konuşmalarının ardından Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Atila Zorlu Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Yousaf Junaid’e hediye takdim etti. Program, Peşaver Şehitleri Anıtı’na karanfil ve çelenk sunulmasıyla sona erdi. Düzenlenen programa Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Dr. Yousaf Junaid, Pakistan İslam Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Mazlahatgüzarı Shaiq Ahmed Bhutto, Keçiören Belediye Başkan Yardımcıları Dr. Atila Zorlu, Av. Serkan Bedirhanoğlu ve Emir Can Tunç ve davetliler katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "2028 için hedefimiz savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmek"
16 Aralık 2025 Salı - 15:17 Cumhurbaşkanı Erdoğan: "2028 için hedefimiz savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmek" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda gerçekleşen 16. Büyükelçiler Konferansında konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16. Büyükelçiler Konferansı’nın başarılı geçmesini dileyerek katılımcıları selamladı.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin devlet geleneğinde istişarenin ayrı bir yeri ve önemi olduğunu vurgulayarak, "Devlet aklı kavramı, istişare kültürünün zengin bir tecrübeden süzülerek uygulamaya geçirilmiş halidir. Bu yıl 16’ncısını düzenlediğimiz Büyükelçiler Konferansı’nın her konuda fikir teatisine, istişareye, müzakereye zemin oluşturduğunu görüyor, bundan da memnuniyet duyduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum" dedi.Konferansın düzenlemesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Her yıl olduğu gibi bu sene de konferansa titizlikle hazırlık yapan, inşallah icrasını da başarıyla gerçekleştireceğine yürekten inandığım Dışişleri Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, konferansın tertiplenmesinde emeği geçen her bir arkadaşıma teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında, devletimizi ve milletimizi yurt dışında iftiharla temsil ederken terör örgütlerinin kalleş saldırılarında şehit düşen Hariciye Teşkilatımızın tüm mensuplarını rahmetle yâd ediyorum" diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konferansın bu yıl "Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika" temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, bölgesel ve küresel konjonktür dikkate alındığında bu üç kavramın son derece isabetli olduğunu ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, modern diplomasinin temellerinin atıldığı Vestfalya Anlaşması’ndan bu yana uluslararası ilişkilerde büyük dönüşümler yaşandığını belirterek, küreselleşme ve teknolojik gelişmelerle birlikte geleneksel diplomasinin daha karmaşık, dijital ve kontrolü zor bir yapıya evrildiğini söyledi. Erdoğan," Bu süre zarfında şüphesiz hem Avrupa’da, hem bölgemizde, hem de dünyada tüm insanlığı etkileyen çok mühim hadiseler yaşandı. Son yıllarda teknoloji ve küreselleşmenin de etkisiyle ana aktörü devlet olan uluslararası ilişkiler, çok daha geniş bir alanı kapsar hale geldi. Çok uluslu şirketler, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, uluslararası medya ve yatırımcılar gibi yeni oyuncular, geleneksel diplomasiyi dijital, dinamik ve kontrolü gittikçe zorlaşan bir zemine taşıdı" dediUluslararası sistemin son 30 yılda iki kutupluluktan çok taraflılığa, ardından çok kutupluluğa doğru ilerlediğini belirterek, güç mücadelesinin daha da sertleştiğini ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan hakları ve küresel adalet kavramlarının söylem düzeyinde daha fazla gündeme gelse de, bu gelişmelerin insani krizleri, eşitsizliği ve çatışmaları çözmek yerine derinleştirdiğini vurguladı. Erdoğan," Büyük oranda söylem düzeyinde kalsa da insan hakları ve küresel adalet gibi kavramlar daha fazla gündemde yer alıyor. Bunlar elbette dikkate değer gelişmelerdir. Hepsi ayrı ayrı önemlidir. Fakat burada şu tespitin de mutlaka yapılması gerekiyor: Tüm bu gelişmeler; insani krizleri, küresel eşitsizliği, savaşları, çatışmaları, istikrarsızlıkları çözmek yerine sorunları daha da derinleştirmiştir" açıklamasını yaptı.İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel güvenlik ve yönetişim mimarisinin benzer trajedileri önlemeyi hedeflediğini ancak bu konuda tam başarı sağlanamadığını dile getiren Erdoğan, Ruanda, Bosna, Irak, Arakan, Somali ve Orta Afrika’daki örneklere işaret etti. Erdoğan," Bakınız geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında 20 yıl arayla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iki dünya savaşı yaşanmıştı. Holokost, yine bu dönemde büyük bir barbarlık ve vahşet örneği olarak insanlığın ortak hafızasında derin izler bırakmıştı. İkinci Cihan Harbi sonrası inşa edilen küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin gayesi; benzer trajedilerin, soykırımların, vicdanları yaralayan savaş ve insanlık suçlarının önüne geçmekti. Bunda tam başarı sağlandığını söylemek yanlış olur. Ruanda’da yaklaşık 100 gün içinde 800 bin insan soykırıma uğradı. Bosna’da, Avrupa’nın göbeğinde utanç verici katliamlar yaşandı. Irak’ta, Arakan’da, Somali’de, Orta Afrika’da ve daha pek çok yerde milyonlarca masum insan, çatışma ve iç savaş sebebiyle hayatını kaybetti. Haksız da olsa güçlüyü koruyan, haklı da olsa mazlumu ezen mevcut düzen, on yıllar boyunca istikrarsızlık üretti, kriz üretti, adaletsizlik üretti" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 600 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, milyonlarca kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirterek, "Bu acı hakikate hepimiz bizzat şahitlik ettik. Komşumuz Suriye’de 600 binden fazla Suriyeli, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit oldu. Sednaya gibi işkence merkezlerinde yüz binler eziyet gördü, milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etti. 13,5 yıl boyunca katliam devam ederken, 13,5 yıl boyunca sivillerin tepesine varil bombaları yağarken, vicdan sahibi bir avuç ülke dışında, demokrasi ve insan hakları havarisi kesilenlerin hiçbirinin sesi çıkmadı. Sınır hatlarından yansıyan insanlık dışı görüntüleri hiçbirimiz unutmadık. Şişlerle delinen, batırılan, ülkemize doğru itilen botları unutmadık. Avrupa başkentlerinde kaybolan binlerce Suriyeli çocuğu unutmadık. Popülist siyasetçilerin ve medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık" değerlendirmesini yaptı.Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinlinin öldürüldüğünü 170 binin üzerinde de yaralı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor. Şu anda pek çok anne, pek çok eş; çocuk, annelerini, babalarını, eşlerini arıyor ya da onların akıbetlerine ilişkin haber almayı bekliyor. Sadece annesini, babasını, kardeşini değil; evini, okulunu kaybetmiş on binlerce çocuk, soykırımın canlı tanıkları olarak bugün enkazlar arasında Gazze’de hayata tutunmaya çalışıyor. Şuraya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Gazze’nin yüz ölçümü biliyorsunuz 365 kilometrekare. Yani Gazze derken İstanbul’da Beykoz, Ankara’da Mamak büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Soykırımdan önce Gazze’nin nüfusu 2,3 milyon civarındaydı. İşte böyle bir yerleşim alanına 200 bin tondan fazla bomba atıldı. Hiroşima’ya atılandan 14 kat daha fazla bombayla Gazze’yi yerle bir ettiler. Şimdi bu durumda biz nasıl işleyen, bu sorunlara çözüm üreten, adaletsizliği engelleyen bir uluslararası sistemden bahsedebiliriz? Mevcut küresel güvenlik ve yönetişim mimarisine nasıl güvenebiliriz" dedi.Mevcut uluslararası kurumların büyük bölümünün işlevsiz hale geldiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını savunabilmesi hem de dost ve kardeşlerine yardım edebilmesi için ekonomik, askerî ve diplomatik bakımdan güçlü olmak zorunda olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Resmin bütününe baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur: Uluslararası kurumların çoğu bugün, kendisini gassalın ellerine bırakmış meyyit misali cansız, duyarsız, hareketsiz ve işlevsiz vaziyettedir. Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını layıkıyla savunabilmesi hem de dost, soydaş ve kardeşlerine yardım eli uzatabilmesi için ekonomik, askerî, diplomatik bakımdan güçlü olmak dışında bir seçeneği yoktur" açıklamasını yaptı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı" hedefi doğrultusunda çok boyutlu bir dış politika izlediklerini belirterek, Hariciye Teşkilatı’na bu süreçte büyük sorumluluk düştüğünü ifade etti Erdoğan, Tecrübeyle sabit bu acı hakikat karşısında, biz de stratejilerimizi belirliyor, adımlarımızı planlıyor, yere sağlam basıyor, hiçbir işi şansa bırakmıyoruz. İçinde bulunduğumuz asrı, Türkiye Yüzyılı yapmak için incelikle örülmüş, çok boyutlu bir politikayı adım adım hayata geçiriyoruz. Bu mücadelede ülkemizin dış ilişkilerinin icrasında merkezî bir konuma sahip olan Hariciye Teşkilatımıza tabiatıyla büyük sorumluluk düşüyor. Ekonomisiyle, ihracatıyla, turizmiyle, savunma sanayisiyle ve elbette uluslararası itibarıyla Türkiye büyüdükçe, Türkiye’nin küresel siyasetteki önemi ve ağırlığı arttıkça, sizin mesainiz de yoğunlaşıyor" ifadelerini kullandı.Türkiye’nin 264 dış temsilciliğiyle dünyada geniş bir diplomatik ağa sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, dış politikada ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopmanın söz konusu olmadığını söyledi. Erdoğan, "Genişleyen diplomatik temsilcilik ağımızla, 264 dış temsilciliğimizle bugün şanlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında gururla dalgalandırıyoruz. Şunu bir defa altını çizerek ifade etmek durumundayım: Ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopma; dış siyasetimizde bunların hiçbirisi söz konusu değildir ve olamaz. Çift başlı Selçuklu Kartalı’ndan ilhamı alan bir bakış açısıyla, dünyanın her köşesiyle ekonomik, ticari, diplomatik, siyasi işbirlikleri tesis etmenin, karşılıklı saygıya dayalı samimi ilişkiler geliştirmenin çabasındayız. Özellikle son yıllarda kriz ve çatışmalarla anılan coğrafyamızda, herkesin kazançlı çıkacağı bir barış ve istikrar kuşağı oluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz" şeklinde konuştu.- Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdırABD Başkanı Donald Trump’la New York’ta yaptıkları toplantı sonrası başlayan sürecin, 10 Ekim’de ateşkes mutabakatıyla neticelendiğini hatırlatan Erdoğan," İsrail’in artan ihlallerine rağmen Hamas’ın serinkanlı tutumu sayesinde ateşkes büyük ölçüde korunuyor. Çeşitli kısıtlamalara karşın, insani yardım sevkiyatı peyderpey ilerliyor. 103 bin tonu aşan insani yardımla burada da farkımızı ortaya koyuyoruz. Bu aşamada önceliğimiz; ateşkesin kalıcı olması ve insani yardımların Gazze’ye engelsiz ulaştırılmasıdır. Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdır. Bu amaçla temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz" değerlendirmesini yaptı.Suriye’de de benzer bir çaba içinde olunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," 8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’nin önünde tarihi bir fırsat kapısı aralandı. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın liderliğinde, Suriye’nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa sürede ciddi mesafe alındı. Sadece ülkemizden Suriye’ye dönen mültecilerin sayısı 580 bini buldu. Suriyeli muhacirlerin gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüşleri Suriye’deki huzur ortamı kalıcı hale geldikçe şüphesiz hızlanacaktır. Ancak bunun biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. İsrail’in Suriye’ye yönelik mütecaviz eylemleri, hâlihazırda bu ülkenin kalıcı güvenlik ve istikrarının önündeki en büyük engeldir" dedi.Suriye’de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin varlığının, bir başka sorun alanı olduğunu belirten Erdoğan," DEAŞ belasıyla göğüs göğüse çarpışmış tek NATO müttefiki olarak, Suriye hükümetine gereken her türlü desteği veriyoruz. Ayak direnmesi halinde krize dönüşme riski barındıran 10 Mart mutabakatının uygulanması için de gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Suriye’nin parçalanmasından, bölünmesinden, millî birlik ve bütünlüğünün zafiyete uğramasından kimin çıkar sağlayacağı açıktır. Suriye’yi oluşturan tüm kesimlerin, yarınlarına güvenle bakabilmesi ancak ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla mümkündür. Her zaman söylüyorum; biz 1000 yıldır buradayız, beraberiz, komşuyuz. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız, birlikte yaşayacağız" açıklamasını yaptı.Müslümanların kanından beslenenlerin oyununa gelmenin vebalini kimsenin taşıyamayacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Dimyat’taki pirincin peşine düşmenin, evdeki bulgurdan da edebileceğini hiç kimse unutmamalı. Sağduyunun, hırsa ve ihtirasa galip geleceğine inanıyor, Türkiye olarak bunun için çalışmaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyorum" dedi.Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında, özel ilişkilerin bulunduğu her iki ülkenin bu yıl İstanbul’da üç defa bir araya getirildiğini hatırlatan Erdoğan, "İstanbul süreci neticesinde insani alanda elde edilen kazanımlar, Türk diplomasisi için kayda değer bir başarı teşkil etmiştir. İstanbul sürecinin yanı sıra, Ukrayna Savaşı çerçevesinde bugüne kadar Karadeniz Tahıl Girişimi ve esir tutuklu değişimleri gibi pek çok insiyatife öncülük ederek insani sahada somut sonuçlara ulaştık.- Gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız"Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak, savaşın Karadeniz’e sirayet etmesine mâni olunduğunu kaydeden Erdoğan, son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırıların, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmekte olduğunu söyledi. Erdoğan, Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmayacağının altını çizerek" Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz. Yıllardır barışa hasret kalan Güney Kafkasya, bugün tarihi bir dönemden geçiyor. Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşması imzalamaya hiç olmadıkları kadar yakınlar. Sürece paralel olarak, Azerbaycan’la diyalog halinde biz de Ermenistan’la normalleşme süreçlerimizi ilerletiyoruz. İnşallah gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız" ifadelerini kullandı.Büyükelçilere hitap eden Erdoğan, "Sizler de görev yaptığınız yerlerde görüyorsunuz. Türkiye’nin profili, sadece mücavir bölgelerde değil; uzak coğrafyalarda da yükselmekte, ülkemizin önünde yeni işbirliği kapıları açılmaktadır. Türkiye’ye yönelik ilginin arttığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Hiç ummadığınız yerlerde, dünyanın en ücra köşelerinde Türkçe konuşan, Türkiye’yi bilen, tanıyan, takip eden sayısız insanla karşılaşıyoruz. Türkiye mezunu öğrenciler, bugün bakan, üst düzey bürokrat, iş adamı, siyasetçi, diplomat olarak ülkelerine başarıyla hizmet ediyor. Sizin de gayretlerinizle inşallah bu tarihi fırsatları en güzel şekilde, en etkin şekilde değerlendireceğiz. Burada şunu da özellikle vurgulamak mecburiyetindeyim: Büyük devlet olmak, nerede yaşarsa yaşasın vatandaşına sahip çıkmak demektir. Dünyanın yüzde 90’dan fazla ülkesinde hayat kurmuş, bu şekilde kök salmış 7 milyonluk Türk diasporası, millet olarak bizim canımızdan bir parçadır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, İslam ve yabancı düşmanlığı başta olmak üzere ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. Vatandaşlarımıza yurt dışında gerekli hizmetlerin sağlanması ve haklarının savunulmasında büyükelçilerimizin canla başla çalıştığının farkındayım. Sizlerden aynı hassasiyetle çalışmaya devam etmenizi bekliyorum" dedi.Ekonomi ve ticareti dış politikadan ayrı tutmanın mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan," Türkiye, yılda sadece 36 milyar dolar ihracattan yıllık 270 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline geldiyse, sizin bunda büyük emeğiniz var. Yine sizin de çabalarınızla 61,1 milyar dolar turizm gelirine, 60 milyon 500 bin turist rakamına ulaştık. Dış ticarette, özellikle savunma sanayiinde hedef büyüterek yola devam ediyoruz. Hâlihazırda dünyanın en büyük 11’inci savunma ihracatçısıyız. Yılın ilk 10 ayında 6,7 milyar dolarla önemli bir ivme yakaladık. 2028 için hedefimiz, savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmektir. El ele verecek, uyum içinde çalışacak ve bu hedefe inşallah ulaşacağız" diye konuştu.Bir diğer hususun, terör örgütleri ve organize suç çeteleriyle mücadele olduğunu kaydeden Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ’nün yurt dışındaki uzantılarıyla mücadelenin aynı kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Erdoğan," Türkiye düşmanlarının maşasına dönüşen bu ihanet şebekesinin, ülkemiz ve demokrasimiz açısından tekrar bir tehdit oluşturmasına izin veremeyiz. Türkiye Maarif Vakfı’nın desteklenmesi, bu noktada elimizi güçlendirecektir. Çevre sorunları, kirlilik ve iklim krizi, insanlığın geleceğini tehdit ediyor. 2053 vizyonumuz çerçevesinde burada da sorumluluk alıyor, iklim kriziyle küresel mücadeleye gerekli desteği sunuyoruz. Eşim Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde yürütülen ‘Sıfır Atık’ projemiz, bugün dünyada örnek teşkil eden bir girişim haline geldi. Önümüzdeki dönemde sıfır atığa ilişkin farkındalığı artırmamız, dünya genelinde en iyi sıfır atık uygulamalarını tespit ederek bunları ulusal ve küresel düzeyde hayata geçirmemiz önem taşıyor. Biliyorsunuz, gelecek sene COP31 Zirvesi’ne Antalya’da ev sahipliği yapacağız. NATO liderler zirvesiyle 13. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi de Türkiye’de gerçekleştirilecek. İnşallah bu zirveleri, sizlerin de katkısı, desteği, gayretiyle Türkiye’ye ve Türk milletine yakışır şekilde icra edeceğiz" ifadelerini kullandı.Cumhurbaşkanı Erdoğan,"23 yıldır milletinin takdiriyle ülkesine hizmet eden bir siyasetçi ve devlet adamı olarak, şunu tüm samimiyetimle söylemek istiyorum. Yurdumuza uzak coğrafyalarda, aileniz ve vatanınızdan uzak bir şekilde, zor şartlarda özveriyle görev yapmakta olduğunuzu çok iyi biliyorum. Sizlerin bu samimi çabalarının devletimiz, hükûmetimiz ve milletimiz nezdinde takdirle karşılandığını bilmenizi isterim. Ülkemize ve milletimize yaptığınız değerli hizmetler için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Önümüzdeki dönemde de çalışmalarınızı aynı hassasiyet, aynı fedakarlık ve adanmışlık duygusuyla sürdürmenizi sizlerden istirham ediyorum. Ailelerinize de sizlere bu görevi yürütürken verdikleri destekten ötürü en kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi.Hariciye Teşkilatının mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirebilmesi için eylül ayında yeni yerleşkesinin temellerini attıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan" Dışişleri Bakanlığımızın yeni binasının, devletimizin köklü diplomasi geleneğini, gelecek vizyonunu ve milletimizin güçlü iradesini yansıtacak bir eser olacağına yürekten inanıyorum. Elbette bunları sizlerden beklerken biz de boş durmuyor, Türkiye’yi en güzel yerlere taşımak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan," 2025 senesi içinde 24 yurt dışı seyahatlerinin olduğunu, Devlet ve hükümet başkanı düzeyinde 91 lideri Türkiye’de ağırladıklarını bildirdi.Erdoğan, Görüşme ve kabul olarak 270 temas gerçekleştirdiklerini Yine devlet ve hükümet başkanlarıyla 176 telefon görüşmesi yaptıklarını belirterek," Yani, "Aşkla koşan yorulmaz" şiarıyla milletimize karşı vazifemizi yerine getirmek için çok yoğun bir mesai içinde olduk. Rabbim ömür ve sağlık verdikçe tempomuzu asla düşürmeyeceğiz. Karamsarlığa kapılmadan, yılmadan yorulmadan, duraksamadan inşallah Türkiye Yüzyılı hedefimize doğru koşar adım ilerleyeceğiz. Bunun için sadece daha fazla çalışmaya, kendimize ve devletimize daha fazla güvenmeye, hedeflerimizi daha sıkı kovalamaya ihtiyacımız var. Gerisi Allah’ın izniyle gelecektir. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyor, "Allah utandırmasın" diyorum.16’ncı Büyükelçiler Konferansı’nın bir kez daha bakanlığımızla birlikte ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık. Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz öldürüldü. Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor."
16 Aralık 2025 Salı - 15:12 Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık. Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz öldürüldü. Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda gerçekleşen 16. Büyükelçiler Konferansında konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16. Büyükelçiler Konferansı’nın başarılı geçmesini dileyerek katılımcıları selamladı.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin devlet geleneğinde istişarenin ayrı bir yeri ve önemi olduğunu vurgulayarak, "Devlet aklı kavramı, istişare kültürünün zengin bir tecrübeden süzülerek uygulamaya geçirilmiş halidir. Bu yıl 16’ncısını düzenlediğimiz Büyükelçiler Konferansı’nın her konuda fikir teatisine, istişareye, müzakereye zemin oluşturduğunu görüyor, bundan da memnuniyet duyduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum" dedi.Konferansın düzenlemesinde emeği geçenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Her yıl olduğu gibi bu sene de konferansa titizlikle hazırlık yapan, inşallah icrasını da başarıyla gerçekleştireceğine yürekten inandığım Dışişleri Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine, konferansın tertiplenmesinde emeği geçen her bir arkadaşıma teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında, devletimizi ve milletimizi yurt dışında iftiharla temsil ederken terör örgütlerinin kalleş saldırılarında şehit düşen Hariciye Teşkilatımızın tüm mensuplarını rahmetle yâd ediyorum" diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konferansın bu yıl "Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika" temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, bölgesel ve küresel konjonktür dikkate alındığında bu üç kavramın son derece isabetli olduğunu ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, modern diplomasinin temellerinin atıldığı Vestfalya Anlaşması’ndan bu yana uluslararası ilişkilerde büyük dönüşümler yaşandığını belirterek, küreselleşme ve teknolojik gelişmelerle birlikte geleneksel diplomasinin daha karmaşık, dijital ve kontrolü zor bir yapıya evrildiğini söyledi. Erdoğan," Bu süre zarfında şüphesiz hem Avrupa’da, hem bölgemizde, hem de dünyada tüm insanlığı etkileyen çok mühim hadiseler yaşandı. Son yıllarda teknoloji ve küreselleşmenin de etkisiyle ana aktörü devlet olan uluslararası ilişkiler, çok daha geniş bir alanı kapsar hale geldi. Çok uluslu şirketler, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, uluslararası medya ve yatırımcılar gibi yeni oyuncular, geleneksel diplomasiyi dijital, dinamik ve kontrolü gittikçe zorlaşan bir zemine taşıdı" dediUluslararası sistemin son 30 yılda iki kutupluluktan çok taraflılığa, ardından çok kutupluluğa doğru ilerlediğini belirterek, güç mücadelesinin daha da sertleştiğini ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan hakları ve küresel adalet kavramlarının söylem düzeyinde daha fazla gündeme gelse de, bu gelişmelerin insani krizleri, eşitsizliği ve çatışmaları çözmek yerine derinleştirdiğini vurguladı. Erdoğan," Büyük oranda söylem düzeyinde kalsa da insan hakları ve küresel adalet gibi kavramlar daha fazla gündemde yer alıyor. Bunlar elbette dikkate değer gelişmelerdir. Hepsi ayrı ayrı önemlidir. Fakat burada şu tespitin de mutlaka yapılması gerekiyor: Tüm bu gelişmeler; insani krizleri, küresel eşitsizliği, savaşları, çatışmaları, istikrarsızlıkları çözmek yerine sorunları daha da derinleştirmiştir" açıklamasını yaptı.İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel güvenlik ve yönetişim mimarisinin benzer trajedileri önlemeyi hedeflediğini ancak bu konuda tam başarı sağlanamadığını dile getiren Erdoğan, Ruanda, Bosna, Irak, Arakan, Somali ve Orta Afrika’daki örneklere işaret etti. Erdoğan," Bakınız geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında 20 yıl arayla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iki dünya savaşı yaşanmıştı. Holokost, yine bu dönemde büyük bir barbarlık ve vahşet örneği olarak insanlığın ortak hafızasında derin izler bırakmıştı. İkinci Cihan Harbi sonrası inşa edilen küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin gayesi; benzer trajedilerin, soykırımların, vicdanları yaralayan savaş ve insanlık suçlarının önüne geçmekti. Bunda tam başarı sağlandığını söylemek yanlış olur. Ruanda’da yaklaşık 100 gün içinde 800 bin insan soykırıma uğradı. Bosna’da, Avrupa’nın göbeğinde utanç verici katliamlar yaşandı. Irak’ta, Arakan’da, Somali’de, Orta Afrika’da ve daha pek çok yerde milyonlarca masum insan, çatışma ve iç savaş sebebiyle hayatını kaybetti. Haksız da olsa güçlüyü koruyan, haklı da olsa mazlumu ezen mevcut düzen, on yıllar boyunca istikrarsızlık üretti, kriz üretti, adaletsizlik üretti" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 600 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, milyonlarca kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirterek, "Bu acı hakikate hepimiz bizzat şahitlik ettik. Komşumuz Suriye’de 600 binden fazla Suriyeli, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit oldu. Sednaya gibi işkence merkezlerinde yüz binler eziyet gördü, milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etti. 13,5 yıl boyunca katliam devam ederken, 13,5 yıl boyunca sivillerin tepesine varil bombaları yağarken, vicdan sahibi bir avuç ülke dışında, demokrasi ve insan hakları havarisi kesilenlerin hiçbirinin sesi çıkmadı. Sınır hatlarından yansıyan insanlık dışı görüntüleri hiçbirimiz unutmadık. Şişlerle delinen, batırılan, ülkemize doğru itilen botları unutmadık. Avrupa başkentlerinde kaybolan binlerce Suriyeli çocuğu unutmadık. Popülist siyasetçilerin ve medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık" değerlendirmesini yaptı.Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinlinin öldürüldüğünü 170 binin üzerinde de yaralı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor. Şu anda pek çok anne, pek çok eş; çocuk, annelerini, babalarını, eşlerini arıyor ya da onların akıbetlerine ilişkin haber almayı bekliyor. Sadece annesini, babasını, kardeşini değil; evini, okulunu kaybetmiş on binlerce çocuk, soykırımın canlı tanıkları olarak bugün enkazlar arasında Gazze’de hayata tutunmaya çalışıyor. Şuraya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Gazze’nin yüz ölçümü biliyorsunuz 365 kilometrekare. Yani Gazze derken İstanbul’da Beykoz, Ankara’da Mamak büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Soykırımdan önce Gazze’nin nüfusu 2,3 milyon civarındaydı. İşte böyle bir yerleşim alanına 200 bin tondan fazla bomba atıldı. Hiroşima’ya atılandan 14 kat daha fazla bombayla Gazze’yi yerle bir ettiler. Şimdi bu durumda biz nasıl işleyen, bu sorunlara çözüm üreten, adaletsizliği engelleyen bir uluslararası sistemden bahsedebiliriz? Mevcut küresel güvenlik ve yönetişim mimarisine nasıl güvenebiliriz" dedi.Mevcut uluslararası kurumların büyük bölümünün işlevsiz hale geldiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını savunabilmesi hem de dost ve kardeşlerine yardım edebilmesi için ekonomik, askerî ve diplomatik bakımdan güçlü olmak zorunda olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Resmin bütününe baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur: Uluslararası kurumların çoğu bugün, kendisini gassalın ellerine bırakmış meyyit misali cansız, duyarsız, hareketsiz ve işlevsiz vaziyettedir. Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını layıkıyla savunabilmesi hem de dost, soydaş ve kardeşlerine yardım eli uzatabilmesi için ekonomik, askerî, diplomatik bakımdan güçlü olmak dışında bir seçeneği yoktur" açıklamasını yaptı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı" hedefi doğrultusunda çok boyutlu bir dış politika izlediklerini belirterek, Hariciye Teşkilatı’na bu süreçte büyük sorumluluk düştüğünü ifade etti Erdoğan, Tecrübeyle sabit bu acı hakikat karşısında, biz de stratejilerimizi belirliyor, adımlarımızı planlıyor, yere sağlam basıyor, hiçbir işi şansa bırakmıyoruz. İçinde bulunduğumuz asrı, Türkiye Yüzyılı yapmak için incelikle örülmüş, çok boyutlu bir politikayı adım adım hayata geçiriyoruz. Bu mücadelede ülkemizin dış ilişkilerinin icrasında merkezî bir konuma sahip olan Hariciye Teşkilatımıza tabiatıyla büyük sorumluluk düşüyor. Ekonomisiyle, ihracatıyla, turizmiyle, savunma sanayisiyle ve elbette uluslararası itibarıyla Türkiye büyüdükçe, Türkiye’nin küresel siyasetteki önemi ve ağırlığı arttıkça, sizin mesainiz de yoğunlaşıyor" ifadelerini kullandı.Türkiye’nin 264 dış temsilciliğiyle dünyada geniş bir diplomatik ağa sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, dış politikada ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopmanın söz konusu olmadığını söyledi. Erdoğan, "Genişleyen diplomatik temsilcilik ağımızla, 264 dış temsilciliğimizle bugün şanlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında gururla dalgalandırıyoruz. Şunu bir defa altını çizerek ifade etmek durumundayım: Ne eksen kayması ne rota değişimi ne de köklerden kopma; dış siyasetimizde bunların hiçbirisi söz konusu değildir ve olamaz. Çift başlı Selçuklu Kartalı’ndan ilhamı alan bir bakış açısıyla, dünyanın her köşesiyle ekonomik, ticari, diplomatik, siyasi işbirlikleri tesis etmenin, karşılıklı saygıya dayalı samimi ilişkiler geliştirmenin çabasındayız. Özellikle son yıllarda kriz ve çatışmalarla anılan coğrafyamızda, herkesin kazançlı çıkacağı bir barış ve istikrar kuşağı oluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz" şeklinde konuştu.- Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdırABD Başkanı Donald Trump’la New York’ta yaptıkları toplantı sonrası başlayan sürecin, 10 Ekim’de ateşkes mutabakatıyla neticelendiğini hatırlatan Erdoğan," İsrail’in artan ihlallerine rağmen Hamas’ın serinkanlı tutumu sayesinde ateşkes büyük ölçüde korunuyor. Çeşitli kısıtlamalara karşın, insani yardım sevkiyatı peyderpey ilerliyor. 103 bin tonu aşan insani yardımla burada da farkımızı ortaya koyuyoruz. Bu aşamada önceliğimiz; ateşkesin kalıcı olması ve insani yardımların Gazze’ye engelsiz ulaştırılmasıdır. Gazze’nin yeniden inşasına da bir an önce başlanmalıdır. Bu amaçla temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz" değerlendirmesini yaptı.Suriye’de de benzer bir çaba içinde olunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan," 8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’nin önünde tarihi bir fırsat kapısı aralandı. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın liderliğinde, Suriye’nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa sürede ciddi mesafe alındı. Sadece ülkemizden Suriye’ye dönen mültecilerin sayısı 580 bini buldu. Suriyeli muhacirlerin gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüşleri Suriye’deki huzur ortamı kalıcı hale geldikçe şüphesiz hızlanacaktır. Ancak bunun biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. İsrail’in Suriye’ye yönelik mütecaviz eylemleri, hâlihazırda bu ülkenin kalıcı güvenlik ve istikrarının önündeki en büyük engeldir" dedi.Suriye’de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin varlığının, bir başka sorun alanı olduğunu belirten Erdoğan," DEAŞ belasıyla göğüs göğüse çarpışmış tek NATO müttefiki olarak, Suriye hükümetine gereken her türlü desteği veriyoruz. Ayak direnmesi halinde krize dönüşme riski barındıran 10 Mart mutabakatının uygulanması için de gerekli telkinlerde bulunuyoruz. Suriye’nin parçalanmasından, bölünmesinden, millî birlik ve bütünlüğünün zafiyete uğramasından kimin çıkar sağlayacağı açıktır. Suriye’yi oluşturan tüm kesimlerin, yarınlarına güvenle bakabilmesi ancak ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla mümkündür. Her zaman söylüyorum; biz 1000 yıldır buradayız, beraberiz, komşuyuz. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız, birlikte yaşayacağız" açıklamasını yaptı.Müslümanların kanından beslenenlerin oyununa gelmenin vebalini kimsenin taşıyamayacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan," Dimyat’taki pirincin peşine düşmenin, evdeki bulgurdan da edebileceğini hiç kimse unutmamalı. Sağduyunun, hırsa ve ihtirasa galip geleceğine inanıyor, Türkiye olarak bunun için çalışmaya devam edeceğimizin bilinmesini istiyorum" dedi.Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında, özel ilişkilerin bulunduğu her iki ülkenin bu yıl İstanbul’da üç defa bir araya getirildiğini hatırlatan Erdoğan, "İstanbul süreci neticesinde insani alanda elde edilen kazanımlar, Türk diplomasisi için kayda değer bir başarı teşkil etmiştir. İstanbul sürecinin yanı sıra, Ukrayna Savaşı çerçevesinde bugüne kadar Karadeniz Tahıl Girişimi ve esir tutuklu değişimleri gibi pek çok insiyatife öncülük ederek insani sahada somut sonuçlara ulaştık.- Gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız"Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak, savaşın Karadeniz’e sirayet etmesine mâni olunduğunu kaydeden Erdoğan, son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırıların, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmekte olduğunu söyledi. Erdoğan, Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmayacağının altını çizerek" Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz. Yıllardır barışa hasret kalan Güney Kafkasya, bugün tarihi bir dönemden geçiyor. Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşması imzalamaya hiç olmadıkları kadar yakınlar. Sürece paralel olarak, Azerbaycan’la diyalog halinde biz de Ermenistan’la normalleşme süreçlerimizi ilerletiyoruz. İnşallah gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız" ifadelerini kullandı.Büyükelçilere hitap eden Erdoğan, "Sizler de görev yaptığınız yerlerde görüyorsunuz. Türkiye’nin profili, sadece mücavir bölgelerde değil; uzak coğrafyalarda da yükselmekte, ülkemizin önünde yeni işbirliği kapıları açılmaktadır. Türkiye’ye yönelik ilginin arttığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Hiç ummadığınız yerlerde, dünyanın en ücra köşelerinde Türkçe konuşan, Türkiye’yi bilen, tanıyan, takip eden sayısız insanla karşılaşıyoruz. Türkiye mezunu öğrenciler, bugün bakan, üst düzey bürokrat, iş adamı, siyasetçi, diplomat olarak ülkelerine başarıyla hizmet ediyor. Sizin de gayretlerinizle inşallah bu tarihi fırsatları en güzel şekilde, en etkin şekilde değerlendireceğiz. Burada şunu da özellikle vurgulamak mecburiyetindeyim: Büyük devlet olmak, nerede yaşarsa yaşasın vatandaşına sahip çıkmak demektir. Dünyanın yüzde 90’dan fazla ülkesinde hayat kurmuş, bu şekilde kök salmış 7 milyonluk Türk diasporası, millet olarak bizim canımızdan bir parçadır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, İslam ve yabancı düşmanlığı başta olmak üzere ciddi tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. Vatandaşlarımıza yurt dışında gerekli hizmetlerin sağlanması ve haklarının savunulmasında büyükelçilerimizin canla başla çalıştığının farkındayım. Sizlerden aynı hassasiyetle çalışmaya devam etmenizi bekliyorum" dedi.Ekonomi ve ticareti dış politikadan ayrı tutmanın mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan," Türkiye, yılda sadece 36 milyar dolar ihracattan yıllık 270 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline geldiyse, sizin bunda büyük emeğiniz var. Yine sizin de çabalarınızla 61,1 milyar dolar turizm gelirine, 60 milyon 500 bin turist rakamına ulaştık. Dış ticarette, özellikle savunma sanayiinde hedef büyüterek yola devam ediyoruz. Hâlihazırda dünyanın en büyük 11’inci savunma ihracatçısıyız. Yılın ilk 10 ayında 6,7 milyar dolarla önemli bir ivme yakaladık. 2028 için hedefimiz, savunma ve havacılık ihracatımızı 11 milyar dolara çıkarmak ve dünyanın ilk 10 ihracatçısı arasına girmektir. El ele verecek, uyum içinde çalışacak ve bu hedefe inşallah ulaşacağız" diye konuştu.Bir diğer hususun, terör örgütleri ve organize suç çeteleriyle mücadele olduğunu kaydeden Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ’nün yurt dışındaki uzantılarıyla mücadelenin aynı kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Erdoğan," Türkiye düşmanlarının maşasına dönüşen bu ihanet şebekesinin, ülkemiz ve demokrasimiz açısından tekrar bir tehdit oluşturmasına izin veremeyiz. Türkiye Maarif Vakfı’nın desteklenmesi, bu noktada elimizi güçlendirecektir. Çevre sorunları, kirlilik ve iklim krizi, insanlığın geleceğini tehdit ediyor. 2053 vizyonumuz çerçevesinde burada da sorumluluk alıyor, iklim kriziyle küresel mücadeleye gerekli desteği sunuyoruz. Eşim Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde yürütülen ‘Sıfır Atık’ projemiz, bugün dünyada örnek teşkil eden bir girişim haline geldi. Önümüzdeki dönemde sıfır atığa ilişkin farkındalığı artırmamız, dünya genelinde en iyi sıfır atık uygulamalarını tespit ederek bunları ulusal ve küresel düzeyde hayata geçirmemiz önem taşıyor. Biliyorsunuz, gelecek sene COP31 Zirvesi’ne Antalya’da ev sahipliği yapacağız. NATO liderler zirvesiyle 13. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi de Türkiye’de gerçekleştirilecek. İnşallah bu zirveleri, sizlerin de katkısı, desteği, gayretiyle Türkiye’ye ve Türk milletine yakışır şekilde icra edeceğiz" ifadelerini kullandı.Cumhurbaşkanı Erdoğan,"23 yıldır milletinin takdiriyle ülkesine hizmet eden bir siyasetçi ve devlet adamı olarak, şunu tüm samimiyetimle söylemek istiyorum. Yurdumuza uzak coğrafyalarda, aileniz ve vatanınızdan uzak bir şekilde, zor şartlarda özveriyle görev yapmakta olduğunuzu çok iyi biliyorum. Sizlerin bu samimi çabalarının devletimiz, hükûmetimiz ve milletimiz nezdinde takdirle karşılandığını bilmenizi isterim. Ülkemize ve milletimize yaptığınız değerli hizmetler için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Önümüzdeki dönemde de çalışmalarınızı aynı hassasiyet, aynı fedakarlık ve adanmışlık duygusuyla sürdürmenizi sizlerden istirham ediyorum. Ailelerinize de sizlere bu görevi yürütürken verdikleri destekten ötürü en kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi.Hariciye Teşkilatının mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirebilmesi için eylül ayında yeni yerleşkesinin temellerini attıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan" Dışişleri Bakanlığımızın yeni binasının, devletimizin köklü diplomasi geleneğini, gelecek vizyonunu ve milletimizin güçlü iradesini yansıtacak bir eser olacağına yürekten inanıyorum. Elbette bunları sizlerden beklerken biz de boş durmuyor, Türkiye’yi en güzel yerlere taşımak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan," 2025 senesi içinde 24 yurt dışı seyahatlerinin olduğunu, Devlet ve hükümet başkanı düzeyinde 91 lideri Türkiye’de ağırladıklarını bildirdi.Erdoğan, Görüşme ve kabul olarak 270 temas gerçekleştirdiklerini Yine devlet ve hükümet başkanlarıyla 176 telefon görüşmesi yaptıklarını belirterek," Yani, "Aşkla koşan yorulmaz" şiarıyla milletimize karşı vazifemizi yerine getirmek için çok yoğun bir mesai içinde olduk. Rabbim ömür ve sağlık verdikçe tempomuzu asla düşürmeyeceğiz. Karamsarlığa kapılmadan, yılmadan yorulmadan, duraksamadan inşallah Türkiye Yüzyılı hedefimize doğru koşar adım ilerleyeceğiz. Bunun için sadece daha fazla çalışmaya, kendimize ve devletimize daha fazla güvenmeye, hedeflerimizi daha sıkı kovalamaya ihtiyacımız var. Gerisi Allah’ın izniyle gelecektir. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyor, "Allah utandırmasın" diyorum.16’ncı Büyükelçiler Konferansı’nın bir kez daha bakanlığımızla birlikte ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum" diyerek sözlerini tamamladı.