Yerel Haberler
Ankara
30 Aralık 2024 Pazartesi - 16:57 TÜRK Eğitim-Sen Başkanı Geylan: “15 Ocak’ta enflasyon farkı ile yetinmek istemiyoruz” Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen) Genel Başkanı Talip Geylan, “Gerçek zam ise enflasyon farkı üzerine refah payı verilmesi ile mümkün olur. Bu nedenle gelin 15 Ocak’ta enflasyon farkı ile yetinmeyin, memuru ve emekliyi kandırmayın, gerçekten bizi enflasyona ezdirmek istemiyorsanız refah payı uygulamasını kalıcı hale getirin" dedi. TÜRK Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcısı Erhan Bayram ile birlikte sendikasının Yozgat Şube Başkanlığı tarafından düzenlenen istişare toplantısına katıldı. Yozgat şube yönetim kurulu üyeleri ile ilçe ve üniversite temsilcilerinin de yer aldığı toplantıda Geylan, memur maaşlarının yetersiz olduğunu ve refah payı verilmesi gerektiğini vurguladı. Toplantıda bir konuşma yapan Geylan, kamu çalışanlarının sendikal vesayet altında olduğunu söyleyerek, “Kamusal hayatı bu esaretten, vesayetten kurtaracak olanlar ise sizlersiniz, Türk Eğitim Sen’dir, Türkiye Kamu Sen’dir” diye konuştu. Mevcut sendikaların kamu görevlilerini hakkıyla temsil etmediğini iddia eden Geylan, “Hükümet, ‘memur ve emeklimizi enflasyona ezdirmiyoruz, ezdirmeyeceğiz’ diyor. Gerçekten böyle mi? Bakın 15 Ocak’ta maaş zamlarımızı yüzde 6 oranında alacağız. 2025 yılında kamu çalışanlarının maaş artış oranı birinci altı ayda yüzde 6, ikinci altı ayda yüzde 5, kümülatif yüzde 11,3. 2025 yılı sonu itibariyle hedeflenen enflasyon oranı ise yüzde 17,5. İlk kez kamu çalışanlarına verilen zam oranı hükümetin ortaya koyduğu hedef enflasyonun altında. Soruyorum; yüzde 17,5 enflasyon beklentisi, yüzde 11,3 memur ve emekli maaşlarına yapılan zam oranı. Bu nasıl oluyor? Kamu çalışanlarından aldığı yetkiyi masada adam gibi temsil etmeyen bir sözde yetkili sendika sayesinde mümkün oluyor” ifadelerine yer verdi. “Gerçek zam enflasyon farkı üzerine refah payı verilmesi ile mümkün olur” Memur ve emeklinin sadece enflasyon kadar zam aldığını söyleyen Geylan, “15 Ocak’ta yüzde 6 oranında maaş zammının yanı sıra enflasyon farkı da alacağız. Ancak enflasyon farkı ile yetirmek sadece enflasyon kadar zam yapmak demektir. Bu da aslında sıfır zam demektir. Gerçek zam ise enflasyon farkı üzerine refah payı verilmesi ile mümkün olur. Bu nedenle gelin 15 Ocak’ta enflasyon farkı ile yetinmeyin, memuru ve emekliyi kandırmayın, gerçekten bizi enflasyona ezdirmek istemiyorsanız refah payı uygulamasını kalıcı hale getirin. Ayrıca ekonomik kayıp yaşamamak adına enflasyon farkı maaşlara aylık olarak yansıtılmalıdır” açıklamasında bulundu. Memur ve emeklilerin alım gücünün 2025 yılında daha da düşmemesi için yapılması gereken diğer hususları da sıralayan Geylan şunları kaydetti: “Memur ve emeklilerin kayıplarının telafisi için ek zam yapılmalıdır. Memur maaş zamlarının Orta Vadeli Programda hedeflenen enflasyonun altında kalmaması için maaş zamları en az gerçekleşen enflasyon düzeyine çekilmeli, OVP’de hedeflenen yüzde 4 büyüme oranı emekli ve çalışan maaşlarına yansıtılmalıdır. Bilindiği gibi ülkemizde vergisini en düzenli ödeyen kesim kamu çalışanlarıdır. Buna rağmen kamu çalışanları yılın ikinci altı ayından itibaren vergi dilimi yükseldiği için neredeyse ilk altı ayda aldığı ücreti alamamaktadır. Bu da adaletsizliği beraberinde getirmektedir. Bu noktada devletimiz kamu çalışanlarını gözeterek, gelir vergisi oranlarını yüzde 15’e sabitlemelidir. Yardımcı Hizmetler Sınıfının bir defaya mahsus yaptıkları işe ve eğitimlerine göre kadro intibakları sağlanmalıdır. Kamu çalışanları emekli olduğunda maaşları yarı yarıya düşeceği için emekli olmak istememektedir. Hem emekliliği teşvik etmek hem de genç kardeşlerimize istihdam oluşturmak için emeklilerimizin mutlaka ücretlerinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada talebimiz ilave ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasıdır.”
HAK-İŞ: “Asgari ücret emekçilerin beklentilerini karşılamaktan çok uzak”
25 Aralık 2024 Çarşamba - 13:52 HAK-İŞ: “Asgari ücret emekçilerin beklentilerini karşılamaktan çok uzak” HAK-İŞ Konfederasyonu Yönetim Kurulu, 2025 yılı için net 22 bin 104 lira olarak açıklanan asgari ücretin emekçilerin beklentilerini karşılamaktan çok uzak olduğunu ifade etti. HAK-İŞ Konfederasyonu Yönetim Kurulu tarafından asgari ücrete ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Çalışanların önemli bir kısmını ilgilendiren asgari ücret, 2025 yılı için net 22 bin 104 TL olarak belirlenmiştir. Belirlenen rakam ülkemizin gerçeklerini dikkate almayan ve emekçilerin beklentilerini karşılamaktan çok uzak bir rakamdır. Her yıl aralık ayında maalesef bir tiyatro ile karşı karşıya kalmaya devam ediyoruz. İşçilerin tamamının temsil edilmediği antidemokratik bir komisyon ile karşı karşıyayız. Komisyon katılımcı bir anlayış ile dizayn edilmediği için adil ve gerçekçi bir tespit yapılamamakta ve maalesef her sene dağ fare doğurmaktadır. Asgari ücret, ücretlerin minimum düzeyini belirleme aracı olarak uygulandığında belirlenen rakamlar normal görünebilir ancak ülkemizde çalışanların yarısı asgari ücretle çalışmaktadır. Dolayısıyla ülkemizde asgari ücret geçim ücretidir. Son yıllarda asgari ücret tespit edilirken, gerçekleşen enflasyonun altında bir rakam belirlenmemişken, 2025 yılı için açıklanan rakamın gerçekleşen enflasyonun altında kalması, çalışanları ekonomik olarak derinden etkileyecektir. Ayrıca enflasyon altında belirlenen bu rakamlar, toplu sözleşme düzenini de olumsuz etkileyecek bir durum meydana getirecektir. Ülkemizde ücretli kesimin milli gelirden aldığı pay her yıl erimeye devam ederken ve gelir dağılımı adaletsizliği artarken, çalışanları enflasyonun sebebi olarak görmek, ekonomik verilerin çalışanlar üzerinden düzeleceğini beklemek kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. HAK-İŞ olarak asgari ücret tespitinde her zaman vurgu yaptığımız sosyal diyalog temelli bir yaklaşımla masada kalarak müzakereyi devam ettirmenin önemini tekrar belirtiyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çoğulcu, katılımcı ve kapsayıcı olmaktan çok uzak, çağın gerisinde kalmış yapısının değiştirilmesi, tüm kesimlerin temsil edildiği katılımcı bir anlayışla ivedilikle yeniden belirlenmesi talebimizi yineliyoruz. HAK-İŞ olarak belirlenen asgari ücretin günün ekonomik ve sosyal koşullarıyla uyumlu olmadığını belirtiyor, asgari ücrete ilişkin köklü bir değişiklik yapılarak, bütün çalışanları hayat pahalılığına karşı koruyacak ve toplu sözleşme düzenini bozmayacak, çalışanların aileleri ile beraber insanca yaşayabilmesine imkân tanıyacak bir düzenlemenin gerekliliğine inanıyoruz” ifadelerine yer verildi.
SPK’dan üst düzey komutanlara ve ailelerine finansal okuryazarlık eğitimi
25 Aralık 2024 Çarşamba - 13:42 SPK’dan üst düzey komutanlara ve ailelerine finansal okuryazarlık eğitimi Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Jandarma Genel Komutanlığı Beştepe yerleşkesinde üst düzey komutanlara ve ailelerine yönelik finansal okuryazarlık konusunda eğitim semineri düzenledi. Sermaye Piyasası Kurulu, toplumsal farkındalığın artırılması ve finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılmasına yönelik olarak Jandarma Genel Komutanlığı ile 24 Kasım tarihinde imzalanan iş birliği protokolü çerçevesinde Jandarma Genel Komutanlığı Beştepe yerleşkesinde üst düzey komutanlar ve ailelerine yönelik eğitim semineri düzenledi. SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül, seminerde Türkiye’nin her köşesinde emniyet ve asayişle kamu düzenini sağlayan jandarmalar ve aileleriyle bir arada olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 90’ının üzerindeki coğrafyada bu görevleri ifa eden jandarmanın kendileri için çok kıymetli olduğunu ifade eden Gönül, Sermaye Piyasası Kurulu’nun sermaye piyasalarının düzenlenmesi, denetlenmesi ve yatırımcının korunmasıyla görevli Türkiye’nin ilk üst kurulu olduğunu hatırlattı. "Ülkemizde 7’den 77’ye her kesimi ulaşılabilir bir finansal bilgiyle donatmak istiyoruz" Gönül, piyasaların sağlıklı işlemesi, büyümesi ve gelişmesi, yatırımcıların bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesini misyon edindiklerini dile getirdi. Kurul olarak finansal okuryazarlık ve finansal okuryazarlığın tüm ülke çapında yaygınlaştırılması için var güçleriyle çalıştıklarını anlatan Gönül, “Ülkemizde 7’den 77’ye her kesimi ulaşılabilir bir finansal bilgiyle donatmak istiyoruz. Her kesime olumlu tutum ve davranış kazandırarak finansal piyasalar, finansal kavramlar ve finansal kurumlar hakkında farkındalık oluşturmayı amaçlıyoruz" ifadesini kullandı. "Borsada finansal okuryazarlık bilincini artırmak için kamu spotu hazırladık" Gönül, finansal teknolojilerdeki hızlı değişim ve dönüşümün, finansal enstrümanların çeşitlenmesi ve farklılaşmasının finansal okuryazarlığın önemini artırdığına işaret etti. Sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla eksik, hatalı, yanıltıcı, yanlış ve yönlendirici paylaşımların arttığını vurgulayan Gönül, şunları kaydetti: “Bu gibi paylaşımlar vatandaşların doğru karar almalarının önünde büyük engel. Bu nedenle yatırımcıların buradan yapılan paylaşımlara karşı çok daha dikkatli ve bilinçli olmaları gerekmektedir. Bu kapsamda özellikle borsada finansal okuryazarlık bilincini artırmak için kamu spotu hazırladık. Milyonlarca kez izlendi. Kamu spotumuz önemli bir farkındalık oluşturdu.” SPK Başkanı Gönül, “Finansal Okuryazarlık Platformu” internet sitesi hakkında da bilgi verdi. Finansal okuryazarlık alanında yüksek farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını ve finansal okuryazarlık web sitesinde 6 farklı kategoride 55 videonun bulunduğunu belirten Gönül, aile bütçesi yapabilme, finansal/finansal olmayan riskleri yönetebilme, finansal planlama becerisi kazandırabilme yetkinliklerini sağlamayı amaçladıklarını aktardı. Kurul olarak finansal okuryazarlık noktasında bakanlıklar ve kamu kurumlarıyla da ikili protokoller imzaladıklarını hatırlatan Gönül, Türkiye’de bir ilk olarak Jandarma Genel Komutanlığında görevli aralarında üst düzey komutanların da bulunduğu personel ve ailelerine “finansal okuryazarlık eğitimi” verildiğini ifade etti. Bugüne kadar birçok finansal okuryazarlık eğitimi verildiğini ancak Kurul ile Jandarma Genel Komutanlığı adına Mali Hizmetler Başkanı Tuğgeneral Ümit Kızılca tarafından imzalanan protokol kapsamında Türkiye’de ilk defa maailenin katıldığı bir eğitimi icra ettiklerini, bundan da büyük bir mutluluk duyduklarını ifade eden Gönül, aile bütçesinin yapılmasında tüm aile fertlerinin ortak kararının alınması gerektiğini, çünkü aile bütçesi yapmanın bir ekip işi olduğunu, sadece aile reisinin kararlarının yeterli olmadığını sözlerine ekledi. "Mesele sadece para kazanmak değil, kazandığımızı doğru kullanmak" Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Ali Çardakcı ise, eğitimin hayatın en temel konularından biri olan “parayı doğru yönetme” konusunda yeni bilgiler kazandıracağını söyledi. Jandarma Teşkilatı olarak her zaman görevdeki başarılarla anılmak istediklerini ifade eden Çardakcı, “Ama şunu çok iyi biliyoruz ki, görevimiz sadece sahada değil, aynı zamanda sizlerin ve ailelerinizin refahını artırmak için de çalışmayı gerektiriyor. Bugün burada sizlerin ve kıymetli ailelerinizin hayatını kolaylaştırmak için bir aradayız. Hepimiz çalışıp çabalıyoruz, evimize helal rızık götürüyoruz. Ancak mesele sadece para kazanmak değil, kazandığımızı doğru kullanmak ve geleceğimizi güvence altına almaktır" şeklinde konuştu. Orgeneral Çardakcı, özellikle günümüzde ekonomik sistemin oldukça karmaşık hale geldiğini belirtti. Kolay para kazanma vaatleri ve hızlı zenginleşme hikâyelerinin bazen kişileri yanlış yönlendirebildiğini vurgulayan Çardakcı, “İşte bu eğitim, bu tür tuzaklara düşmemek ve kazancımızı doğru değerlendirmek için büyük bir fırsattır" ifadelerini kullandı. "Gelir ve giderimizi dengede tutmak çocuklarımıza iyi bir gelecek sunmamıza yardımcı olur" Ev ekonomisinin her zaman ailenin huzurunda büyük bir rol oynadığını söyleyen Çardakcı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gelir ve giderimizi dengede tutmak, birikim yapmak ve yarınlara güvenle bakmak, hem evdeki mutluluğu artırır hem de çocuklarımıza iyi bir gelecek sunmamıza yardımcı olur. Bugün burada öğrendiklerimiz, sadece bugünü değil, yarınlarımızı da daha sağlam bir şekilde planlamamıza vesile olacaktır. Jandarma Teşkilatı olarak bizler, sadece görevimizle değil, aynı zamanda personelimizin ve ailelerimizin huzur ve mutluluğuyla da ilgileniyoruz. Bugün burada sizlerin katkısıyla düzenlenen bu eğitim, personelimizin ve ailelerinin ekonomik bilinç kazanması açısından çok önemlidir. Sizlere ve ekibinize bu anlamlı katkılarınız için çok teşekkür ediyorum.” “Para kazanmak bir başarıdır ama doğru yönetmek bir sanattır” Jandarma Genel Komutanı Çardakcı, “Unutmayalım ki, para kazanmak bir başarıdır, ama doğru yönetmek bir sanattır. Bugün bu sanatı öğrenmek için hep birlikte bir adım atıyoruz. Bu eğitimle öğrendiklerinizi hayatınıza yansıtmanız, sizlerin ve ailelerinizin geleceği için çok değerlidir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Net asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirledik"
25 Aralık 2024 Çarşamba - 13:30 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Net asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirledik" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ““Biz de Halep’te, Şam’da, Hama’da, Humus’ta, Dera’da, Münbiç’te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan, 13 yıllık mücadelenin ardından muhteşem ve muazzam bir zafere imza atan Suriyeli’leri hürmetle selamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kürsüde Fetih Suresini okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriyeli mazlumlarla birlikte milletimizi de şanlı zaferin sevincine ortak eden Rabbimize hamdüsenalar ediyorum. Bizleri bugünlere eriştiren, Suriye’nin özgürlüğe kavuştuğunu bizlere dünya gözüyle gösteren Rabbimize hamdolsun” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin hemen başında Balıkesir’in Karesi ilçesindeki bir mühimmat fabrikasında dün meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 11 kişiye Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar niyaz ederken ailelerine ve yakınlarını Mevla’dan sabrı cemil diledi. Erdoğan, patlamanın hemen ardından Savunma, İçişleri ve Çalışma Bakanlarına Karesi ilçesine gönderdiklerini gerek kurumlar, gerekse Cumhuriyet Başsavcılığının patlamayla ilgili tahkikat başlattıklarını hatırlattı. Erdoğan, bu sabah Kazakistan’ın Aktau şehirleri yakınlarında Azerbaycan hava yollarına ait bir yolcu uçağının düştüğünün haberini büyük bir üzüntüyle öğrendiklerini her iki kardeş ülkeye de millet adına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini ilettiklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sabah Balıkesir’de bir öğrenci minibüsünün geçişi ve öğrencilerin yolun bir yanından diğer yanına geçmesi esnasında bir tırın çarpmasıyla çocukların ciddi manada yaralar aldığını ve şu anda bunların içinde maalesef yoğun bakımda olanlar var olduğunu ve bu yoğun bakımın ötesinde de 20 küsur öğrencinin şu anda bakımı devam ettiğini ve şifalar diledi. 17 Ekim’de başlayan bütçe maratonun Cumartesi günü tamamlandığını ifade eden Erdoğan, “AK Parti olarak 23. bütçemizin de Meclis’imizin onayına mazhar olmasının memnuniyeti içindeyiz. Türkiye yüzyılının ikinci bütçesi olan 2025 yılı bütçesinin ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hazine ve Maliye Bakanlığımızı, Plan ve Bütçe Komisyonumuzu, Bakan, bürokrat ve teknokrat arkadaşlarımızı bugün bir kez daha tebrik ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna Sayın Meclis Başkanımız ve milletvekillerine, AK Parti Grup Başkanlığımıza ve başkan vekillerimize de katkıları için ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Cumhur İttifakı’nda beraber olduğumuz Sayın Devlet Bahçeli’nin nezdinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna da teşekkür ediyor, ittifakımızın yoluna güçlenerek devam ettiğini görmekten duyduğum bahtiyarlığı tekraren ifade etmek istiyorum” diye konuştu. “CHP’nin başını çektiği muhalefetin ülkeye dair hiçbir vizyonlarının olmadığını ortaya koyuyor” Kabine Toplantısı müteakiben gerçekleştirdiği basın toplantısında 2025 bütçesinin genel çerçevesini kamuoyunun dikkatine arz ettiklerini hatırlatan Erdoağan, “Muhalefetin bütçemize yönelik asılsız itham, iddia ve iftiralarına da oradan cevaplarımızı tek tek vermiştik. Yaşanan her hadise CHP’nin başını çektiği muhalefetin ülkeye dair hiçbir vizyonlarının olmadığını ortaya koyuyor. Komisyondan Genel Kurul aşamasına kadar şov yapmak, kışkırtmak, Meclisi terörize ve provoke etmek dışında hiçbir şey yapmadılar. Her zaman söylüyorum, bunların amacı iktidara alternatif olmak değil, muhalefetin konforlu alanında kalarak şahsi iktidarlarını korumaktır. Azıcık aşım, ağrısız başım anlayışıyla gemilerini yürütmenin, ceplerini doldurmanın, şişirilmiş faturalar üzerinden zenginleşmenin derdindeler” ifadelerini kullandı. “SGK’ya olan prim borçlarını tıpış tıpış ödeyeceksiniz” CHP’nin kule deyince akıllarına ilk para kulesi, belediye deyince akıllarına ilk yemek geldiğini bildiren Erdoğan, “Ne borçlarını ödeme gibi bir huyları, ne de verdikleri sözleri yerine getirme gibi bir alışkanlıkları var. SGK’ya en borçlu 10 belediyenin 7’sinin CHP’li olması, bunların en tepesinde de 10 milyar liralık borcuyla İzmir’in bulunması tabi ki tesadüf değildir. Bunların belediyeleri arpalık olarak gördüklerini biz zaten söylüyorduk, ama Sayın Özel kaş yapayım derken göz çıkartan son açıklamalarıyla bunu kendi ağzından da ikrar etmiş oldu. Borçları hatırlatılınca feveran eden CHP’ye şimdi yolunu gözledikleri eski Genel Başkanları Bay Kemal’in cümleleriyle söylemek isterim: Ne kadar çığırtkanlık yaparsanız yapın bağırsanız da, çağırsanız da, ipe un serseniz de kaçış yok, SGK’ya olan prim borçlarını tıpış tıpış ödeyeceksiniz. Kusura bakmayın, emeklinin, memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin, engellinin, yetimin, öksüzün hakkını size konserlerde, şarap turlarında yedirmeyiz, yedirtmeyiz. Borçlarını ödemeye gelince güvercine dönenler, iş asgari ücretle ve maaşlarla ilgili atıp tutmaya gelince bakıyorsunuz birden şahin kesiliyorlar. Niye? Çünkü sırtlarında küfe taşımıyorlar da ondan. Nereden tutsanız elinizde kalan, her tarafı tel tel dökülen, adeta viraneye dönmüş bir muhalefetle karşı karşıyayız” şeklinde konuştu. 10 Aralık’ta görüşmelerine başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonun çalışmalarını dün tamamladığını aktaran Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “ 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak net asgari ücret miktarını 22 bin 104 lira olarak belirledi. Bu rakam 2024 yılına göre net yüzde 30 artışa tekabül ediyor. Devletimizin asgari ücretli başına işveren verdiği destekse 700 liradan 1 liraya yükseldi. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık. 2002’de 184 lira, yani döviz bazında 126 dolar olan asgari ücret son artışla birlikte 628 dolara çıkmış oldu. Yeni asgari ücretin çalışanlara ve işverenlere hayırlı olmasını diliyorum.” “Biz 22 yıl boyunca ne yaptıysak muhalefetin engellemelerine rağmen yaptık, onlara rağmen başardık” CHP bugün galiba Meclise de gelmeyeceklerini ifade eden Erdoğan, “Yolları açık olsun. Biz 22 yıl boyunca ne yaptıysak muhalefetin engellemelerine rağmen yaptık, onlara rağmen başardık. Parlamento millete hizmet mekanıdır, buradan kaçış olmaz. Değişim, normalleşme, siyasi olgunlaşma yönünde muhalefet cenahında ne hazindir ki bugüne kadar hiçbir gelişme göremedik. Bütçe görüşmeleri sırasında takındıkları uzlaşmaz tavır bunlardan ne köy, ne de kasaba olacağını gösteriyor. Varsın onlar yanlışta ısrar etmeyi sürdürsün, biz işimize bakacağız, milletimize hizmet etmeye odaklanacağız. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refah artışını amaçlayan, daha müreffeh, daha güçlü bir Türkiye vizyonunu hedefleyen 2025 yılı bütçemizi aziz milletimizin de sahiplenmesiyle hayata geçireceğiz” ifadelerine yer verdi. İlk günden beri tam desteğinin alan ekonomi programının semerelerini toplamaya başladıklarını belirten Erdoğan, “Enflasyon düşüyor, ihracatımız yükseliyor, cari açığımız geriliyor, istihdamımız artıyor, sanayide çarklar dönüyor, turizm inşallah rekora koşuyor. Uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisi artıyor. Büyümemiz 17 çeyrektir kesintisiz devam ediyor. 2024 yılının 3.çeyreğinde 1 trilyon 260 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık. Bütün bu veriler Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor. İnşallah 2025 yılı bir önceki seneden daha iyi olacak. Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz. İstikrarı bozmadan, güven ortamını zedelemeden, para ve maliye politikalarını sarsmadan, muhalefetin bizi sürüklemek istediği popülizm tuzağına düşmeden, sırtımızda yumurta küfesi taşıdığımızın şuuruyla önümüzdeki süreci çok büyük bir titizlikle yöneteceğiz. Rabbim bizleri milletimize mahcup etmesin bu şekilde dua ediyorum” diye konuştu. Yarım asırdır siyaset sahnesinde olduklarını ve milletin huzurunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Bugüne kadar kalbimizle kelamımız arasına sütre koymadan konuştuk. Gönlümüzden ne geçiyorsa dilimize de o yansıdı. Zihnimizin derinliklerinde ne varsa zikrimiz de o oldu. Kürsüde başka, meydanda başka, yurt içinde başka, yurt dışında başka konuşanlardan asla olmadık. Bir miladi yılı tamamlayıp diğerine girmek üzere olduğumuz şu günlerde yaptığımız 2024 yılının son grup toplantısında yine sizlerle ve milletimizle dertleşmek, hasbihal etmek bir kez daha gönül diliyle konuşmak istiyorum. Türkiye tarihi bir dönemden geçiyor diyeceğim, ama bizim bin yıldır bu coğrafyada tarihi olmayan hiçbir günümüz yoktur. Esasen bin yıl önce ki Malazgirt Zaferi, güneyimizden başlayarak Anadolu topraklarını yeniden yurt kılmamızın sembolüdür. Bir başka ifadeyle biz bu toprakların misafiri değil, binlerce yıllık ev sahibiyiz. Kimi zaman şartlar gereği başka diyarlara gitmiş olsak da, sonuçta dönüp dolaşıp bu topraklara tekrar sarıldık. Malazgirt’le kapılarını bir kez daha açtığımız Anadolu coğrafyası ve çevresi Allah’ın izniyle bu milletin ebedi ve ezeli vatanı olarak kalacaktır. Önümüzdeki yıl Malazgirt Zaferinin ve hemen ardından kurulan Anadolu Selçuklu devletinin 954. yılına, Osmanlı’nın kuruluşunun 726. yılına, İstanbul’un fethinin 572. yılına, Cumhuriyetimizin ilanının 102. yılına gerçek anlamda çok partili siyasi hayata geçişimizin 75. yılına, AK Parti’nin iktidara gelişinin 23. yılına, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişimizin 7. yılına ulaşacağız” açıklamalarında bulundu. “Yeri geldi muhalefetin iftiralarıyla uğraştık, yeri geldi bürokratik oligarşinin direnişiyle karşılaştık, yeri geldi küresel şer odaklarının saldırılarıyla boğuştuk” Devlet ve toplum hayatının bu hızlı devinimi içerisinde tarihe iz bırakmak için gece-gündüz çalıştıklarını, çalışıyor olduklarını bildiren Erdoğan, “Türkiye’yle birlikte gönül ve kültür coğrafyamızın her köşesine mührümüzü vuruyoruz. Tabii bu yolculuğu dikenli, taşlı, mayınlı bir yolda kat ettik. İktidara geldiğimiz 2002 Kasım ayından beri nice sınamadan geçtik. Ülkemize kazandırdığımız her yatırımda, her eserde, her hizmette içeride ve dışarıda önümüze gizli-açık pek çok engel çıkartıldı. Yeri geldi muhalefetin iftiralarıyla uğraştık, yeri geldi bürokratik oligarşinin direnişiyle karşılaştık, yeri geldi küresel şer odaklarının saldırılarıyla boğuştuk. Adeta iğne ile kuyu kazarak ülkemizin hanesini yazdırdığımız milletimizin hayatına dahil ettiğimiz her kazanımın bedelini misliyle ödedik. Milletimiz sağ olsun bu zorlu mücadelede bizi hiç yalnız bırakmadı. Gün oldu bizi ikaz etti, gün oldu bize sandıkta net mesajlar verdi, ama haklı mücadelemizde desteğini bizden hiçbir zaman esirgemedi. Böyle feraset, basiret ve irfan sahibi bir milletin mensubu, mahdumu ve hizmetkarı olmaktan şeref duyuyorum ve özellikle de şanlı, şerefle bu yolda devam ediyoruz. Rabbim ömür ve sıhhat verdiği müddetçe milletimize ve devletimize aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. “Terörsüz Türkiye hedefimizi devletimizin uhdesinde bulunan tüm araçları kullanarak önümüzdeki dönem de gerçekleştireceğiz.” AK Partiyi tekrar yüzde 50 bandına getirecek çalışmalar içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, “Yeni dönemin miladı niteliğindeki 8. Olağan Kongre maratonumuz il kongreleriyle birlikte devam ediyor. Kongrelerimizdeki coşkuyu, heyecanı ve kardeşlik iklimini gördükçe Yüce Allah’a şahsıma böyle yol arkadaşları bahşettiği için hamt ediyorum. Cumhur İttifakı olarak 15 Temmuz gecesinden beri güçlenerek devam eden dayanışmamız inşallah bundan sonra daha da perçinlenecek. Terörsüz Türkiye hedefimizi devletimizin uhdesinde bulunan tüm araçları kullanarak önümüzdeki dönem de gerçekleştireceğiz. Kürtlerle olan ezeli ve ebedi kardeşliğimizi dinamitlemek isteyenleri aradan çekip alacağız. Her ne kadar birileri bu örnek yoldaşlığı ve ülkemiz adına sağladığı hayırlı sonuçlarını hazmetmekte halen zorlanıyor olsada, Cumhur İttifakı siyasi tarihimizin istikametini belirlemeyi sürdürecektir. Unutmayın burası çok önemli, unutmayın tarih hayal kuranların ve hayalleri uğrunda ter dökenlerin mülküdür. Cumhur İttifakı’nın hayali, içinde bulunduğumuz asrı Türk milletinin asrı haline dönüştürmektir. İttifak ortakları olarak sırt sırta vereceğiz, Türkiye yüzyılını inşa edeceğiz. Bizi şairin şu mısralarında dile getirdiği hissiyatla yolumuza devam etmekten kimse alıkoyamayacaktır: ‘Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum. Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum Zulüm sıcağında serin yel oldum. Yürekten yüreğe estim gel de gör.’ İşte bu anlayışla asıl hesap soracak merciin Rabbimiz olduğunu hiç unutmadan hem milletimiz, hem ümmet, hem insanlık için çalışacağız. Saflarımızı inşallah daha da sıklaştıracağız. Gönüllerimizi birbirine daha sıktı rapt eyleyeceğiz. Değerlerimizi benimseyerek bu yolda bizimle yürümek, bize yoldaşlık etmek, bizimle mücadele arkadaşı olmak isteyenlere işte bugün olduğu gibi kapımızı açık tutacağız. Geçmiş tecrübelerimizin ışığında kadrolarımızı yenileyecek, takviye edecek, inşallah yeni isimlerle tahkim edeceğiz. AK Parti davasının neferleri olarak her birinizin de bu mücadeleyi aynı inançla, aynı hasbi ve harbi heyecanla sahipleneceğinize inanıyorum” dedi. “Esed ve BAAS rejimi, ülkemizin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih etti” Suriye krizinin 13 yıllık serencamında bizzat müşahede ettiklerini belirten Erdoğan, “Suriye’de olaylar 15 Mart 2011’de Dera’da daha bıyıkları terlememiş bir çocuğun duvara yazdığı bir yazı sebebiyle tutuklanması, işkence görmesi ve vahşi rejim güçleri tarafından şehit edilmesiyle başladı. Esed ve BAAS rejimi, ülkemizin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih etti. Kanı durdurma, çatışmaları sonlandırma imkânı varken, Esed kendi halkına zulmetmeye, zulmünde de kibirlenmeye devam etti. 13 yılı aşan katliam politikası sebebiyle komşumuz Suriye büyük bir kaosa ve istikrarsızlık iklimine sürüklendi. Şehirler, köyler, İslam medeniyetinin en güzel örnekleri olan tarihi eserler bombalandı, yer ile yeksan edildi. 1 milyon kardeşimiz ya rejim ve destecilerinin katliamları, ya DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin saldırıları sonucu şehit oldu. Rabbim tüm şehitlerimizi rahmetiyle kuşatsın, mekânlarını Cennet eylesin diyorum” şeklinde konuştu. “BAAS özentisi muhalefetin yaşadığı vicdan ve akıl tutulmasını nasıl unutabiliriz?” 12 milyondan fazla Suriyeli evini, doğduğu toprakları, vatanını terk etmek zorunda kaldığını söyleyen Erdoğan, “Yerlerinden edilenlerin 3,6 milyonu ülkemize sığındı. Bir kısmı da bölgedeki diğer ülkelere ve Avrupa’ya göç etti. Canlarını kurtarmak, kendilerine ve ailelerine en azından güvenli bir hayat kurmak için yollara düşenlerden boğulanlar oldu, botları batırılanlar oldu, denizin ortasında ölüme terk edilenler, sınır kapılarında türlü eziyetlere maruz bırakılanlar oldu. İnsanı insanlığından utandıran sayısız gaddarlığa şahitlik ettik. Şimdi size ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletime soruyorum; Aylan bebeğin hafızamıza ve kalbimize mıh gibi çakılan o masum fotoğrafını nasıl unutabiliriz? Yüzü kan revan içindeki Ümran yavrumuzun yüreklerimizi dağlayan korku dolu o bakışlarını nasıl unutabiliriz? Varil bombalarının enkaza çevirdiği okullarda can veren çocukları Allah aşkına nasıl unutabiliriz? Guta’da, Han Şeyhun’da kimyasal silahlarla gaddarca öldürülen sabileri, kadınları, yaşlıları, soruyorum sizlere, nasıl unutabiliriz? Eşinin gözleri önünde iffeti çiğnenen Suriyeli kadınların yaşadığı utancı hangimiz, nasıl unutabiliriz? Sivilleri öldürmekten zevk alan insan müsveddesi Şebbiha bozuntularının barbarlığını, gaddarlığını nasıl unutabiliriz? Rejimin Sednaya gibi insan mezbanesine çevirdiği hapishanelerinde yapılan işkenceleri, toplu katliamları, yargısız infazları nasıl unutabiliriz? 13 yıl boyunca tüm bu insanlık dışı zulümler yaşanırken sözde medeni dünyanın kayıtsızlığını, umursamazlığını nasıl unutabiliriz? DEAŞ’la mücadele bahanesiyle bölücü örgütün binlerce tır dolusu silahla desteklenmesini nasıl unutulabiliriz? Yine bu süreçte ülkemizdeki BAAS özentisi muhalefetin yaşadığı vicdan ve akıl tutulmasını nasıl unutabiliriz? Özellikle 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın Suriyeli muhacirlere yönelik körüklediği ırkçı nefreti nasıl unutabiliriz? Bunların hiçbirini unutmadık ve unutmayacağız” ifadelerine yer verdi. “Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız dedik ve bunu gerçekleştirdik.” Suriye olayları patlak verdiği andan itibaren merhameti ve adaleti merkeze alan bir politika benimsediklerini aktaran Erdoğan, “Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız dedik ve bunu gerçekleştirdik. Kapımıza gelip bizden eman isteyeni geri çevirmeyeceğiz dedik. Kardeşlerimizi ölüme göndermeyeceğiz, bize sığınanları zalimlere teslim etmeyeceğiz dedik” dedi. “Benim mensubu olduğum din ve bu dinin ana kaynakları inancına, mezhebine bakmadan insana insan der, cana can der ve insanı varlıkların en kutsalı olarak görür” Bu millete Boraltan Köprüsü faciası gibi utancı bir daha asla yaşatmayacaklarının altını çizen Erdoğan, “Kendimiz siyasi olarak bedel ödesek dahi mazlumlara tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız dedik. Bakınız, 7 Eylül 2012 tarihinde İstanbul’da tertiplenen İslam dünyasından katılımcıların olduğu uluslararası bir konferansta şu ifadeleri kullanmıştım: 1332 yıl önce Kerbela’da yaşanan neyse açık söylüyorum bugün Suriye’de yaşanan da odur. Mazlum değişik olabilir, zalim değişik olabilir, ama yaşananlar yeni birer Kerbela’dır. Benim mensubu olduğum din ve bu dinin ana kaynakları inancına, mezhebine bakmadan insana insan der, cana can der ve insanı varlıkların en kutsalı olarak görür. Türkiye olarak ne Irak’ta, ne Suriye’de, ne Lübnan’da, ne de diğer bölge ülkelerinde hiçbir etnik kökene, hiçbir dine, hiçbir mezhebe karşı ön yargılı değiliz, mesafeli değiliz, hiçbirine farklı gözlerle bakmıyoruz dedik. Evet, o günden bugüne kadar Rabbime binlerce kez hamdolsun bu çizgimizi, bu duruşumuzu hiç bozmadık. Merhum Aliya İzzetbegoviç’in şu sözünü kendimize rehber edindik: ‘Tabuta konmuş da olsa, toprağa gömülmediği sürece Türkler tek güvencemizdir.’ 13 yıl boyunca zorluklarla karşılaşsak da işte bu ağır bu sorumluluğun, milletimize yönelik bu yüksek güvenin hakkını layıkıyla vermeye çalıştık” aktardı. “Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir yardımlaşma seferberliğine beraberce imza attık” Bu süreçte en büyük destekçilerini alicenaplığıyla maruf milletin olduğunu söyleyen Erdoğan, “Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen milletimiz Suriyeli muhacirlere bir ensar bilinciyle, ensar millet olmanın mesuliyetiyle hep sahip çıktı. Irkçı nefret söylemlerine prim vermeyen vatandaşlarımız büyük bir sabırla, metanetle ve vakarla kardeşlerine kucak açtı. Münferit hadiseler dışında hamdolsun başımızı öne eğecek, tarihimize gölge düşürecek hiçbir müessif olay vuku bulmadı. Suriyeli kardeşlerimiz de bir taraftan yaralarını sarmaya çalışırken, diğer taraftan Türkiye’ye ve ekonomimize katkı sunmaya gayret etti. Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir yardımlaşma seferberliğine beraberce imza attık. Merhamet örnekleriyle dolu tarihimize bir altın sayfayı daha yine beraberce ekledik. Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını Rabbime sonsuz hamdolsun Türk milleti olarak biz vermeyi başardık. Buradan Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kucak açan aziz milletimizin her bir mensubuna kalpten teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi. “Türkiye düşmanı çevrelerin Truva atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler” CHP’nin eski yönetimi, bilhassa da devrik Genel Başkanı Suriye’de işlenen insanlık suçlarına vicdan penceresinden bakmadı, daha doğrusu bakmak istemediğini bildiren Erdoğan, “Reyhanlı katliamından FETÖ’nün MİT tırları ihanetine, sığınmacıların hedef gösterilmesinden terör örgütlerine karşı düzenlenen sınır ötesi operasyonlarımıza, en son 14-28 Mayıs arasındaki ırkçı seçim kampanyalarına kadar sürecin her aşamasında gayri milli, gayri insani, gayri ahlaki bir yerde durdular. Türkiye düşmanı çevrelerin Truva atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler. Bunun arkasında yatan taassubu tabi ki hepimiz çok iyi biliyoruz, ancak hatasını kabul etmek insan için büyük bir erdemdir. Geç de olsa nedamet getirmek, hakkına girdiği mazlumlarla helalleşmek bir insaniyet göstergesidir. Nasırlaşmış bir kalp her şeyden önce insan için taşıması ağır bir yüktür. Samimi temennimiz, 13 yıl boyunca yanlış yerde duranların en azından siyasi tekaüt döneminde kendilerini etmesidir” diye konuştu. “Biz de Halep’te, Şam’da, Hama’da, Humus’ta, Dera’da, Münbiç’te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz” Suriye halkının çilelerle, derin acılarla ve fedakarlıklarla bezeli mücadelesi 8 Aralık’ta Şam’ın özgürleşmesiyle zafere ulaştığını vurgulayan Erdoğan, “61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi yıkılmış ve Esed korkağı cibilliyetine yaraşır şekilde en yakınındakileri bile satarak Suriye’den kaçmıştır. Suriyeli devrimcilerin Şam’da kontrolü sağlamasıyla birlikte artık bu ülkenin önünde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkiye harekat boyunca daha fazla kan dökülmemesi, çatışmaların başka yerlere sıçramaması için gerekli müdahalelerde bulunmuştur. 13 yıllık kıyamın 12 günde zaferle taçlanması tek başına muhteşem bir başarıdır. Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir. Suriye halkı ülkelerini bir katliam şebekesinin pençesinden kurtarmıştır. Suriyeliler tüm etnik, mezhebi, dini kesimleriyle geleceklerini kendilerinin tayin edeceği bir yola girmişlerdir. Bundan kardeşlerimiz adına büyük bahtiyarlık duyuyoruz. Hani diyor ya o güzel Kerkük türküsünde; Gün gördüm, günler gördüm. Seni gördüm, şad oldum. Biz de Halep’te, Şam’da, Hama’da, Humus’ta, Dera’da, Münbiç’te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz. Suriyeli mazlumların yıllar sonra umutla parıldayan gözlerine baktıkça şad oluyor, mutlu oluyoruz. 61 yıllık Baas karanlığının ardından Suriye’nin üzerine doğan özgürlük güneşini gördükçe komşuları ve kardeşleri olarak gerçekten şad oluyoruz. Tüm bunları gördükleri halde bir kuru sözle dahi olsa Suriye halkını tebrik edemeyenlere mazlumların sokaklara taşan sevincini paylaşamayanlara, Esed’in devrilmesinden rahatsız olanlara ise sadece acıyarak bakıyoruz” dedi. Birleşmiş Milletler raporlarına göre Suriye’de Esed zulmünün ve savaşın bıraktığı yıkımın toplam maliyeti 500 milyar dolara yaklaştığını belirten Erdoğan, “Uluslararası toplumun desteği olmadan savaş yorgunu Suriye’nin böyle bir yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Arap ve İslam aleminin Suriye’nin yeniden inşasına liderlik etmesi diğer ülkelere de örnek olması gerekiyor” dedi. “Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız” Suriyelilerin 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacaklarını ifade eden Erdoğan, “Önce malum MİT Başkanımızı, ardından da Dışişleri Bakanımızı süratle Şam’a gönderdik. Büyükelçiliğimizi hemen faaliyete geçirdik. AFAD’ımız Sednaya hapishanesi başta olmak üzere işkencehanelerde incelemelerde bulundu. Bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız kendi alanlarında hazırlıklarını yoğun bir şekilde yapıyor. Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu hizmete açıyoruz. Yeni yönetimin lideri Sayın Ahmed eş-Şara’ya bunun süreci gayet iyi idare ettiğini, verdiği ılımlı ve yapıcı mesajlarla takdir topladığını görüyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye’ye destek vereceğiz. Suriye’nin kendini toparlaması, kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, devletin yeniden temel görevlerini yapabilir hale gelmesi için yeni yönetime katkı sunacağız” açıklamalarında bulundu. “Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar örmeye çalışan terör örgütünü ortadan kaldıracağız” Toprak bütünlüğüne yönelik saldırılar karşısında da Türkiye olarak tavizsiz duruşlarını muhafaza edeceklerini vurgulayan Erdoğan, “Selden özellikle kütük kapma yarışında olan kim varsa Suriye halkıyla birlikte karşısında milletimizi bulacaktır. DEAŞ ve PKK başta olmak üzere her iki ülkenin de bekasına kasteden terör örgütlerinin başını ezmekte kararlıyız. Kabine sonrasında da ifade ettim, eski hal muhaldir. Bölücü caniler ya kendileri silahlara veda edecekler ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömülecekler. Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar örmeye çalışan terör örgütünü ortadan kaldıracağız. Terör örgütü ve destekçilerinin nasıl bir hesabı varsa, elbette bizim de bir hesabımız var. Allah’ın izniyle sabırla, kararlılıkla ve dikkatli bir şekilde hareket ederek emperyalistlerin oyunlarını bozacağız. Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, diğer tüm etnik ve dini gruplarıyla biz aynı gökyüzüne bakıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz. Mazimiz gibi, istikbalimiz de müşterektir. Hepimiz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız. Geleceğimizi de inşallah gönül gönle vererek ortaklaşa inşa edeceğiz” diye konuştu. “Bu vahşi yapıyla göğüs göğse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye’dir.” DEAŞ sadece Batılı ülkeler için değil, Suriye için de, Irak için de, bizim için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağı olduğunu belirten Erdoğan, “Bu vahşi yapıyla göğüs göğse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye’dir. Dolayısıyla bu konuda hiç kimse bize ders veremez, bunun üzerinden bize sınır çizemez. Bizim tek gayemiz, Suriye’den başlayarak bölgemizin her karış toprağında barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır. Bakınız başkaları için Suriye’nin güvenliği ve huzuru ikinci sırada yer alabilir. 910 kilometre sınırımızın olduğu bir ülkeyle biz bu lükse sahip değiliz. Suriye ne kadar hızlı ayağa kalkar ve kendini toparlarsa, vatan hasreti çeken kardeşlerimizin gönüllü dönüşleri de o derece hız kazanacaktır. Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Belli bir süre giriş-çıkışlara da izin vereceğiz. Yaza doğru okulların da tatile girmesiyle birlikte sınır kapılarındaki yoğunluk biraz daha artacaktır. Bununla ilgili tedbirlerimiz de şimdiden alıyoruz. Bu süreçte politikamız şu olacaktır: Dönmek isteyene yardımcı olacağız, ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye’nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak isteyenlere de kapımızı kapatmayacağız. Muhalefet hep yaptığı gibi mutlaka bu süreci zehirlemeye çalışacaktır. 3 haftadır Esed’in yasını tutanların Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin öfkesini mazlumlardan çıkarma niyetleri şimdiden kendini belli ediyor” aktardı. CHP Genel Başkanı Özel’in dün grupta yaptığı açıklamaları son derece talihsiz olduğunu ifade eden Erdoğan sözlerine şu şekilde devam etti: “ Bilgisiz ve saha gerçeklerinden kopuktur. Sayın Özel, Suriye meselesini halen doğru okuyamıyor. 13 yıldır bir kez olsun doğru bir politika geliştiremeyen CHP, aynı hatasını Sayın Özel’in liderliğinde de sürdürüyor. Türk siyaseti adına bu çok büyük bir nakısadır. Esed’in ülkeden kaçışının ertesi günü mikrofon karşısına geçip ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek elbette ham bir hayaldir. Ne harabeye dönmüş şehirler, ne topraktan fışkıran toplu mezarlar, ne Sednaya gibi ölüm kampları, ne ellerinde fotoğraflarıyla hücre hücre evlatlarını arayan anaların feryatları Evet, bunların hiçbiri onların vicdanını harekete geçiremiyoruz. Nasırlaşmış kalplere, nefretin mil çektiği gözlere ne yapsak boş. Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir. Gayret bizden, tevfik Allah’tan diyoruz. Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle, sizin de gayretlerinizle inşallah bu süreci de alnımızın akıyla yöneteceğimize inanıyorum.” Erdoğan, Ankara Milletvekili Mustafa Nedim Yamalı’ya AK Parti rozeti taktı.
Bakan Tekin: “Mülakatlarda bir mağduriyetin olması için hukuksuzluk olması lazım”
25 Aralık 2024 Çarşamba - 13:26 Bakan Tekin: “Mülakatlarda bir mağduriyetin olması için hukuksuzluk olması lazım” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Mülakatlarda herhangi bir mağduriyetin olması için hukuksuzluk olması lazım. Burada hukuksuzluk yok. Mağdur olduğunu söyleyen arkadaşlar şunu söylüyor; ’Başka bir ilde sınava giren arkadaşımız benden yüksek bir not aldı.’ Bu olabilir” dedi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AK Parti TBMM Grup Toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı. Mülakat mağduru olduklarını söyleyen öğretmen adaylarıyla ilgili soru üzerine Bakan Tekin, “Mağduriyet dedikleri; ’Bana mülakatta adaletsizlik yapıldı.’ Mağdur olan arkadaşlarımızın itiraz süreçlerinin değerlendirilmesini istiyoruz. Onun dışında nasıl bir mağduriyet olabilir bilemiyorum. Hepinizin bildiği gibi biz mülakatları şöyle yaptık. Sınava giren öğretmen adayı arkadaşımız kimliği gizli olarak, herhangi bir şekilde torpil iddiasına konu olabilecek bütün kişisel özellikleri gizli bir şekilde mülakat yaptık” açıklamasında bulundu. “Mülakatlarda bir mağduriyetin olması için hukuksuzluk olması lazım” Mülakattaki jüri üyelerinin ve öğretmen adaylarının birbirlerini hiçbir şekilde tanımadığını ve kişisel bilgilere erişimin olmadığını dile getiren Bakan Tekin, “Bir diğer tedbir ise aday arkadaşlarımıza verilen soruların elektronik ortamda kendisinin belirlediği sorunun cevabının aynı zamanda jüri üyeleri ile paylaşılmasıydı. Jüri üyeleri burada adaydan bu soruya yönelik hangi cevapların beklendiğini işaretledi. Böyle bir mülakat ortamı oldu. Tablo böyleyken herhangi bir mağduriyetin olması için hukuksuzluk olması lazım. Burada hukuksuzluk yok. Mağdur olduğunu söyleyen arkadaşlar şunu söylüyor; ’Başka bir ilde sınava giren arkadaşımız benden yüksek bir not aldı.’ Bu olabilir. Bu bir mülakat. Dolayısıyla mülakatlarla ilgili bir adaletsizlik, haksızlık olduğunu iddia eden arkadaşımız varsa resmi olarak yargı organlarına başvururlarsa biz gereğini yaparız” ifadelerini kullandı. Ücretsiz öğretmenlerin maaşlarına ilişkin de Bakan Tekin, “Usta ve ücretsiz öğretmenlerle ilgili prosedürler şöyle işler; bütçeye her yıl belli bir sayıda ders koyarız. Kadrolu öğretmenlerimizin dışındaki usta öğretici ya da ek ders karşılığı derse giren arkadaşlarımızla şu kadar ders planlıyoruz. Yıl içinde açılan kurslarda kursiyer sayısı, ders saati üzerinden bazen limitin üstüne çıktığımız olur. Diyelim ki, yıl içerisinde yaklaşık 60 saat ders açarız. Bazen bu sayı bize tanımlanan bütçenin üzerine çıkar. Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı bizim taleplerimizi karşılar. Bu bizim yıl içerisindeki kursiyer taleplerinden kaynaklanan bir artış. CHP’nin Anayasa Mahkemesine açtığı dava neticesinde bize bütçede tanımlanan saatin üzerindeki derslerle ilgili bütçe sorunu ortaya çıktı. Bütçe sorununu çözmeye çalıştık” dedi. “Ücretli öğretmenlerin sorunu çözüldü, bugün veya yarın hepsi ücretlerini almış olacak” Bakan Tekin, yaşanan problemin çözümü için gerekli adımları attıklarını da sözlerine ekleyerek, “Biz bunu Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda problem ortaya çıktıkça, yani açılan kurslar ve kursu açan usta öğreticilerimize yönelik ders ücretleriyle ilgili öğretmen arkadaşlarımıza ödemeleri yaparken ilgili birimlerden nakit akışı isteriz. Onlar temin ederler, biz de ödemeleri yaparız. Bu problemin bütçe kısıtı veya tasarruf tedbirleriyle ilişkisini kurmak yanlış. Bu biraz önce anlattığım prosedürün doğal bir sonucu. Bahsettiğimiz gelişmeler bundan kaynaklanmıştır. Biz zaten gecikmeler oldukça yani ödeme takvimi geldikçe ilgili birimlerle konuşup ödemeleri alıyoruz. Şu anda da bu arkadaşlarımızın bütün problemleri çözülmüş durumda. Strateji Başkanlığımızdan bize ödemeler için gerekli kaynak aktarıldı. Şu anda ilgili genel müdürlüklere bu kaynaklar aktarıldı. Bugün veya yarın hepsi ücretlerini almış olacak” diye konuştu. “Türkiye’de misafir ettiğimiz Suriyeli öğrencilerin dönüşleriyle ilgili süreci takip ediyoruz” Türkiye’de eğitim gören Suriyeli öğrencilerin dönüş süreci hakkında da konuşan Bakan Tekin, “Türkiye’de misafir ettiğimiz Suriyelilerin dönüşleriyle ilgili süreci biz İçişleri Bakanlığımızla sürekli takip ediyoruz. Aynı zamanda il milli eğitim müdürlüklerimiz de ayrılan öğrenci sayılarını takip ediyor. Onunla ilgili tedbirlerimizi ayrı olarak içeride alacağız. Suriye’deki eğitim öğretim süreciyle ilgili olarak ise oradaki yetkili makamlarla İçişleri Bakanlığımızla irtibat kurarak, bizden talep edecekleri destekleri, program oluşturma, öğretmen yetiştirme, kitap, yayın ve benzeri faaliyetleri yapma açısından bize düşen sorumlulukları Dışişleri Bakanlığımızın koordinasyonunda bu süreci yönetmeyi düşünüyoruz. Şu anda geçtiğimiz haftaki rakamlara göre 9 bine yakın Suriyeli öğrenci var. Onların ne kadarının döneceğini İçişleri Bakanlığımız ve valiliklerimiz bilgi aktarıyor, biz de gerekli tedbirleri alıyoruz” şeklinde konuştu
Isparta’da 7 yıl önce çalınan tarihi heykel Ankara’da ele geçirildi
25 Aralık 2024 Çarşamba - 13:13 Isparta’da 7 yıl önce çalınan tarihi heykel Ankara’da ele geçirildi Isparta’nın Yalvaç ilçesinde 2017 yılında çalınan 6. yüzyıldan kalma heykel, Ankara’da polis kontrol noktasında ele geçirildi. Yakalanan 3 şüpheli, ’2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na aykırılık’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde 22 Kasım’da polis kontrol noktasında şüpheli bir araç durdurularak, arama yapıldı. 3 kişinin bulunduğu araçta 6. yüzyıldan kalma rahip heykeli bulundu. Bin 500 yıllık heykelin 7 yıl önce Isparta’nın Yalvaç ilçesindeki Yalvaç Müze Müdürlüğü’nün bahçesinden çalındığı ortaya çıktı. Heykele güvenlik ekiplerince el konulurken, araçta bulunan şüpheliler M.K. (45), H.K. (46) ve M.K. (48) gözaltına alındı. Adliyeye getirilen şüpheliler, sevk edildikleri nöbetçi hakimlikçe ’2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na aykırılık’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hakimlikteki ifadesinde iddiaları reddeden şüpheli M.K., "Aynı işi yapmam sebebiyle yaklaşık bir yıldır tanıdığım Nuh isimli arkadaşım, oğluma düğün hediyesi olabileceğini düşünerek bana kendisinde bulunan heykeli almamı söyledi. Karşılığında herhangi bir ücret talep etmedi. Heykeli satabilirsem satmamı, satamazsam müzeye teslim etmemi söyledi. Ben de teklifini kabul ettim. Ardından internette arattığımda bana verdiği heykelin bin 500 yıllık papaz heykeli olduğunu ve çalındığını, yani tarihi eser olduğunu öğrendim. Define işiyle uğraşan birkaç arkadaşa satıp satamayacağımı sordum ancak satamayacağımı beyan ettiler. Ben de akabinde Ankara Müzesi’ne teslim etmeye karar verdim. Zaten Ankara’ya geldiğimizde de yakalandık” dedi. “Bana 5 bin lira ücret teklif etti, ben de kabul ettim” Şüpheli H.K. ise sanık M.K.’nın kendisini aradığını belirterek, "Ankara’da ismini söylemediği bir müzeye malzeme taşınması karşılığı bana 5 bin lira ücret teklif etti. Ben de kabul ettim. Taşınacak malzemenin ne olduğunu sormadım. Tarihi eser olduğunu bilmiyordum, sonradan öğrendim. Bilseydim taşımazdım, pişmanım" diye konuştu. Diğer şüpheli M.K., olay günü H.K.’nın kendisini çağırdığını söyleyerek, "Gittiğimde yanında daha önceden tanımadığım M.K. isimli arkadaşı da vardı. Bana tarihi eser olan bir taşı müzeye birlikte taşımayı teklif ettiler. Karşılığında Ankara Müze Müdürlüğü ne kadar para verirse kabul edeceğimi beyan ettim. Onun dışında herhangi bir para talep etmedim. Tarihi eserin gerekli izinlerinin olup olmadığını sordum ancak Konya’da bir arkadaşından geldiğini, Ankara’da bir müzeye teslim etmek istediklerini beyan ettiler. Zaten tarihi eser olan taşı satacak olsak Ankara’ya gelmezdik. Ben tarihi eser kaçakçılığı yapmadım. Böyle bir niyetim olsaydı taşı Ankara Müzesi’ne getirmeye kalkışmazdım" ifadelerini kullandı. Şüpheliler, alınan ifadelerinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Sağlık Bakanı Memişoğlu: "(Helikopter kazası) Bu konudaki spekülasyonlara toplum çok itibar etmemeli"
25 Aralık 2024 Çarşamba - 12:56 Sağlık Bakanı Memişoğlu: "(Helikopter kazası) Bu konudaki spekülasyonlara toplum çok itibar etmemeli" Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Muğla’daki ambulans helikopter kazasına ilişkin, "Bu konudaki spekülasyonlara toplum çok itibar etmemeli" dedi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, AK Parti TBMM Grup Toplantısı öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Suriye Sağlık Bakanı ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini bildiren Bakan Memişoğlu, görüşmenin yararlı olduğunu belirterek, “Hayırlı olsun dileklerimizi, Suriye’nin özgürleşmesinden çok memnun olduğumuzu ilettik. Aynı zamanda sağlıkla ilgili her türlü desteğimizi, yardım edeceğimizi kendilerine ilettik. Çok memnun oldular, onlar da bir an önce bu koordinasyonun sağlanıp kendi insanlarının sağlık hizmetlerini en iyi şekilde alması için çalıştıklarını ve bizim de yardımlarımızdan çok memnun olduklarını söylediler. Elimizden geleni yapacağız, sağlıkla ilgili bütün desteğimiz sürüyor bu kardeşlerimize; komşumuza her zaman olacaktır” açıklamasında bulundu. "Bu konudaki spekülasyonlara toplum çok itibar etmemeli” Muğla’daki ambulans helikopter kazasına ilişkin konuşan Bakan Memişoğlu, “Sağlık tedbiri kapsamında olan bir helikopter. Bunun sivil havacılık kapsamında kuralları var. Net bunlar. Hem kırım anlamında hem gerekli incelemeleri bizim müfettişliğimiz tarafından yapılıyor. Gerektiğinde kamuoyuyla paylaşılacaktır. Bu konudaki spekülasyonlara toplum çok itibar etmemeli. Çünkü her şeyin kuralına göre yapıldığı bir sistem, uçuş sistemleri. Onun için de nedenleri, gerekçeleri nedir, kamuoyuyla paylaşılır. Bu konuda spekülasyonların dikkate alınmasını arzu etmiyoruz. Bu konuda sonuçları kamuoyuyla paylaşacağız” ifadesini kullandı.