SAĞLIK - 03 Nisan 2025 Perşembe 09:20

Prof. Dr. Akpınar: "Kalp krizinde kalp masajı çok önemli"

A
A
A
Prof. Dr. Akpınar: "Kalp krizinde kalp masajı çok önemli"

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Onur Akpınar, temel yaşam desteği konusunu herkesin bilmesi gerektiğini belirterek, "Kalp krizi geçiren bir kişiyi kontrol edip nabız olmadığını görünce hemen kalp masajı yapılmalı. Dakikada yüz defa hızlı bir şekilde kalp masajı yapmak hayat kurtarır" dedi.


Ünlü sanatçı Volkan Konak’ın geçtiğimiz günlerde KKTC’de sahnede kalp krizi geçirip hayatını kaybetmesi sonucu bu tür ölümler tekrar gündeme geldi. Özel Medline Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Onur Akpınar, kalp krizinin belirtilerinin önceden başladığını ifade ederek, "Kalp krizi belirtisi çoğunlukla göğüs ağrısıyla gelir. Göğüs ağrısı bazen sol kol, mide ve alt çenede ağrı ya da hıçkırık gibi kendini gösterebilir. Ayrıca soğuk bir terleme olur. Volkan Konak’ı izlediyseniz midede baskı hissi, terleme ve kötü hissetme gibi belirtileri görebilirsiniz" diye konuştu.


Kalp krizi geçiren birine sağlık görevlilerinden önce yanındakilerin ilk müdahaleyi yapması gerektiğine dikkat çeken Akpınar, şöyle devam etti:


"Temel yaşam desteği konusunu hepimizin bilmesi gerekiyor. Kalp krizi ya da bayıldığını anlamaya çalışmamız gerekiyor. Nabız almak zor olabilir ancak kontrol yaparak ilk müdahale, hemen masaja başlamamız gerekiyor. Masajın güçlü yapılması ve göğüs duvarının hareket ettirilmesi gerekiyor. Dakikada yüz defa hızlı bir şekilde masaj yapmak gerekiyor. Suni teneffüs yani solunum yolunu açma teknikleri biraz daha geri planda kaldı. Eskiden her 5 masaja bir suni solunum önerilirdi ama şimdi temel olan güçlü şekilde kalp masajı yapmaktır. Bunları yaparken hemen 112 Acil’i aramamız gerekiyor. Kalp masajını göğsün tam ortasına ve eller gergin şekilde basarak gerçekleştirmek gerekiyor. Amacımız göğsün ön duvarına bası yaparak hastanın bir miktar nefes almasını sağlamak. Basınç değişikliğiyle beraber beyine kan göndeririz. Bunu yaptığımız zaman bazı hastalar kendiliğinden düzelebiliyor. Bazen de 112 Acil gelene kadar hastanın hayatta kalmasını sağlayabiliriz."



"Otelde şok cihazı olmalıydı"


Akpınar, "Volkan Konak’ın en önemli öyküsü olayın bir otelde gerçekleşmesidir. Otelde muhakkak bir şok cihazının olması gerekiyordu. Şok cihazı o an hastanın ani duran kalbinin düzelmesini sağlayacaktı" dedi.


Akpınar, bir cansız manken üzerinde de kalp masajının tekniklerini ve nasıl yapılması gerektiğini anlattı.



Prof. Dr. Akpınar: "Kalp krizinde kalp masajı çok önemli"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çameli Belediyesi 45 bin metrekarelik üst yapıyı yeniledi Çameli Belediyesi vatandaşların yaşam kalitelerini arttırmak amacıyla bir yılda 45 bin metrekarelik üst yapıyı yeniledi. Vatandaşların daha güvenli ulaşım sağlamaları için çalışmalar yapan Çameli Belediyesi ilçe ve mahallelerdeki parke taşı olmayan yolları ve döşeli parke taşının bozuk olduğu sokaklardaki çalışmalarına devam ediyor. Çameli Belediyesi bir yıl içerisinde 45 bin metrekarelik parke taşı döşemesi yaptı. Çamelili vatandaşların yaşam kalitesini arttırmak için parke taşı döşeme çalışmaları devam ediyor. Çamelili vatandaşların günlük hayatlarını kolaylaştırmak için çalışmaları devam edileceğini belirten Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan, "Vatandaşlarımızın yaşam kalitesini artırmak ve mahallelerimizin altyapısını güçlendirmek amacıyla yoğun bir yılı geride bıraktık. Çameli Belediyesi olarak, Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerimizin özverili çalışmalarıyla toplamda 45 bin metrekare kilit parke taşı döşedik. Bu çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyor, kilit parke taşı döşemeye devam ediyoruz. Sadece ilçe merkezinde değil, mahallelerimizde de bu çalışmalarımızı sürdürerek, ulaşımı daha konforlu ve güvenli hale getirdik. Amacımız, sosyal belediyecilik anlayışıyla her vatandaşımızın yaşamına dokunmak, günlük hayatlarını kolaylaştırmak ve daha yaşanabilir bir Çameli inşa etmektir. Her adımda halkımızın yanındayız, çünkü bu ilçeyi birlikte güzelleştiriyoruz" ifadelerini kullandı.
İstanbul İmamoğlu döneminde zimmetine para geçirmekle suçlandığı için intihar eden veznedar Uçar’ın eşi: "Türkiye büyük bir beladan kurtuluyor bence" Beylikdüzü’nde Belediyesi’nde veznedar olarak çalışan Yaşar Uçar, Ekrem İmamoğlu yönetimi tarafından ‘Zimmetine para geçirmek’ suçlaması üzerine kendisini asarak intihar etti. Uçar’ın eşi Arzu Turgut Uçar, adli süreçte belediye tarafından delillerin karartıldığını iddia etti. İmamoğlu’na tepki gösteren Uçar, "Ben zamanında Ekrem İmamoğlu’na inanmış bir kişiydim. Bu yanlıştan döndüm. Ben Türkiye adına seviniyorum. Türkiye büyük bir beladan kurtuluyor bence" dedi. İddiaya göre, Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye başkanlığı döneminde ‘Zimmetine para geçirmek’ suçlamasıyla karşı karşıya kalan belediyede veznedar olarak görev yapan Yaşar Uçar, mobbing ve baskılara dayanamayarak 29 Ocak 2019 yılında intihar etti. O dönemde yaşananları anlatan Uçar’ın eşi Arzu Turgut Uçar, eşine iftira atıldığını ve söz konusu olayda kullanılan bilgisayarın hard diskinin kullanılamaz hale getirilerek delillerin karatıldığını iddia etti. "Yaşar Uçar’ın adını temizleyene kadar bu davadan vazgeçmeyeceğim" 6 yıldır hukuk mücadelesini sürdürdüğünü ifade eden Arzu Turgut Uçar, "Sesimi duyuramıyordum ama sosyal medyada attığım bir mesaj üzerine tüm Türkiye sesimi duydu. Ekrem İmamoğlu’nun annesinin bir videosunu gördüm. Altına bir yorum yaptım ve tüm Türkiye sesimi duydu. Beylikdüzü’nde intihar eden benim eşimdi. 2019 yılında 29 Ocak’ta üzerine atılan bir zimmet suçlaması yüzünden intihar etti. 6 senedir mücadelemi hem adli makamlarla hem de belediye ile sürdürüyordum. İmamoğlu’nun bana ve çocuklarıma vermiş olduğu bir söz var. O söz bana baş sağlığına geldiğinde evime aslında çocuklarıma verdiği bir sözdü. Benim çocuklarım başarılı öğrenciler, çalışan öğrenciler ben çalışmıyorum kirada oturuyorum. Mağdur olmayalım diye bir ev sözü verdi. Bunu şu şekilde değerlendirenler de var ‘ Evin peşine düşmüş’ asla öyle bir şey söz konusu değil. Yaşar Uçar’ın adı Beylikdüzü’nde temizlenecek. Çünkü eşim işinde dürüst, etrafı tarafından sevilen sayılan bir insandı. Eşimin adı temizlenecek ve aklanacak. Şu an oturduğum sitede bir daire değil tüm Beylikdüzü ’nü bana verse asla davamdan vazgeçmeyeceğim" dedi. "14 ve 17 yaşındaki çocuklarım babalarını ipte sallanırken gördüler. Buna neden olanlar hesap verecek" 6 senedir çocuklarının bayramlarda babalarının mezarını ziyarete gittiğini kaydeden Uçar, "Ama 160 bin lira için eşimin ölümüne neden olanlar, eşimin intihar etmiş halini çocuklarımın görmesine neden olanlar bunun hesabını verecek. İçim soğusun istiyorum. 2 çocuğum var benim o zamanlar 14 ve 17 yaşındaydılar. O yaştaki çocuklarım benim babalarını ipte sallanırken gördü. Bu çok acı. Benim eşime o dönem yapılan suçlama, o dönem bir kooperatif gelerek ödeme yapıyor. Tamer Yaman isimli eşimin veznedar arkadaşı tahsilatı yapıyor. 13.58’de de makbuz iptal edilmiş görünüyor. 13.58’de de bilgisayar başında görünen eşim. Ancak şöyle bir durum var, o esnada eşimin bilgisayar başına bulunması makbuzu onun iptal ettiği anlamına gelmiyor. Bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere bilgisayarlara uzaktan erişim var. Eşim zaman zaman bilgisayarlarda donma ve ekranda kararmalar olduğunu söylüyordu. Dolayısıyla bu, bilirkişi raporunda da söylediği gibi Yaşar Uçar’ı suçlu duruma getirmiyor" şeklinde konuştu. " Eşimin kullandığı bilgisayarın hard diski kullanılamaz hale getirildi" Delil niteliğinde olan bilgisayarın hard diskinin bozularak delil karatma yapıldığını iddia eden Uçar, "Belediye burada suçlu çünkü bilirkişi raporunda belirtildiği gibi eşimin kullandığı bilgisayarın hard diski elektrik verilerek kullanılamaz hale getiriliyor. Daha sonra belirli kurumlarda bunun kurtarılabileceği söyleniyor fakat savcılık geri belediyeye teslim ediyor ve belediye daha çok kullanılamaz hale getiriyor. Kesinlikle delil karartma var. Ve diğer veznedarın kullandığı bilgisayarda tamamen sıfırlanıyor. Böyle bir kurumda bilgisayar neden var? Yüzlerce bilgisayarın olduğu bir yerde nasıl bir olaya karışan bilgisayarın hard diski zarar görüyor. Daha ne gibi makbuzlar iptal edildi de neler kapatılmaya çalışıldı" diye konuştu. " ‘Emekliliğin yanar’ diyerek suçlamaları kabul etmesi istendi" Eşi Yaşar Uçar’ın suçlamaları kabul etmesi için psikolojik baskı da gördüğünü ifade eden Uçar, "Neden olay savcılığa yansıdığı halde eşime böyle bir mobbing uygulandı. ‘13 yılla 15 yılla yargılanırsın’, ‘maaşına bloke konulur’, ‘emekliliğin yanar’ denilerek suçlamaları kabul etmesi istendi. Bunu kabul et yoksa emekliliğin yanacak dediler çünkü dosyayı savcılıktan geri almak istiyorlar, itiraf etti kabul etti kapandı diyerek. Çünkü dosya kapanmazsa bilgisayarlar alındığı zaman altından başka şeyler de çıkacaktır. Eşime inanılmaz bir baskı yapılıyor" diye konuştu. "Ben İmamoğlu’na inanmış biriydim. Bu yanlıştan döndüm. Türkiye büyük bir beladan kurtuluyor" Konuşmasının devamında Uçar, "Ben zamanında Ekrem İmamoğlu’na inanmış bir kişiydim. Bu yanlıştan döndüm. Ben Türkiye adına seviniyorum. Türkiye büyük bir beladan kurtuluyor bence. Beni çok yargılayan olacaktır ama ileride anlayacaklar. Ben bu süreçte anladım. Ben böyle bir şey yaşadım diye anlamadım. Ben bu süreçte gördüğüm bilgi ve belgelere dayanarak bunları söylüyorum" dedi.
Diyarbakır Gözlükçüler Odası Başkanı’ndan sahte güneş gözlüğü uyarısı: "Sahte güneş gözlükleri ciddi göz hastalıklarına sebebiyet verir" Diyarbakır’da, 21’inci Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Başkanı Abdurrahim Erdoğan, "Sahte güneş gözlükleri ciddi göz hastalıklarına sebebiyet verir" dedi. İlkbahar havasıyla sıcaklık gün geçtikçe kendini hissettirmeye başladı. Vatandaşlar, güneş ışınlarından korunmak için çeşitli gözlükleri tercih ediyor. Güneş ışınlarının etkisiyle gözlerde ve ciltte birçok hastalık meydana gelirken, 21’inci Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Başkanı Abdurrahim Erdoğan, havalar ısınmaya başladığı bahar ve yaz aylarında güneşten yayılan (UV) zararlı ışıklarının göz ve göz sağlığı açısından ciddi bir tehlike oluşturabilmekte olduğunu söyledi. Her siyah gözlüğün koruyucu bir güneş gözlüğü olmadığını belirten Erdoğan, "Güneş gözlüklerinde (UV) koruma olmadığı zaman bu zararlı ışıkların daha çok gözbebeğimize gelmesiyle beraber fotokeratit dediğimiz göz yanığı, konjonktivit, sarı nokta ve erken yaşta katarak riskini fazlasıyla arttırır" dedi. Vatandaşların, Sağlık Bakanlığı kontrolünde satış yapan optisyenlerden güneş gözlüklerini tedarik etmelerini tavsiye eden Erdoğan, "Güneş gözlüğü alırken Ticaret Bakanlığı’nın denetimine tabi olan Sağlık Bakanlığı’nın rutin denetimlerinde olan optisyenlik müesseseleri tercih edilmelidir. Optisyenlik müesseselerinde satılan güneş gözlükleri Ticaret Bakanlığı’nın ürün güvenliği ve denetim tebliği kapsamında laboratuvar ortamında denetlenip test edildikten sonra satışa hazır hale gelmektedir bununla birlikte sanal ortamda internet ve benzeri mecralarda satılan gözlüklerin laboratuvar testine tabi olup olmadığı (UV) geçirgenliklerinin olup olmadığını bilmek mümkün değildir. Gözlerimiz ticari ve ekonomik kaygılara kurban edilmeyecek kadar değerli organlarımızdır buna dikkat etmemiz gerekir. Sahte bir güneş gözlüğünün kısa ve orta vadede anlaşılabilmesi mümkün görülmemektedir" diye konuştu.
Antalya Göz hastalıklarında erken tanı hayat kurtarıyor Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Özlem Tök, ileri yaşlarda sıkça karşılaşılan göz hastalıkları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Görmenin, yaşam kalitesini doğrudan etkileyen en temel duyulardan biri olduğunu belirten Prof. Dr. Tök, "İleri yaşlarda artan göz rahatsızlıkları konusunda farkındalık oluşturmak, görme kaybını azaltacak en önemli faktördür. Erken teşhis, düzenli takip ve uygun tedavi yöntemleriyle ağır görme kaybı vakalarının yüzde 80’i önlenebilir" dedi. Göz sağlığı yaşla birlikte bozuluyor, buna bağlı olarak görme kaybı riski de artıyor. 60 yaş üzerindeki bireylerin yüzde 58’inde görme azlığı görülürken, 65 yaşından sonra her üç kişiden biri görmeyi azaltan bir göz hastalığı ile karşı karşıya kalıyor. Memorial Sağlık Grubu Medstar Antalya Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Özlem Tök, ileri yaşlarda en sık rastlanan dört göz hastalığına ve tedavi seçeneklerine dikkat çekti. "Ağır görme kaybının yüzde 80’i önlenebilir" İleri yaşlarda artan göz hastalıklarına karşı farkındalık oluşturmanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Özlem Tök, "Tedavi ve önleyici tedbirlerle ağır görme kaybının yüzde 80’i önlenebilir. Görmeyi korumanın en etkili yolu düzenli takip, erken tanı ve uygun tedavidir" dedi. "Katarakt en yaygın neden" Kataraktın tüm dünyada önlenebilir körlüğün başlıca nedeni olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tök, hastalığın göz merceğinin yaşla birlikte sertleşip bulanıklaşmasıyla ortaya çıktığını ifade etti. Tök, "Katarakt erken dönemde renklerin soluk görünmesi ve kontrast duyarlılığın bozulmasıyla kendini gösterir. Özellikle düşük ışıkta görme zorlaşır. Zamanla uzak ve yakın görme etkilenir. Tedavide fakoemülsifikasyon yöntemiyle mercek cerrahi olarak çıkarılır ve hastaya uygun yapay mercek yerleştirilir. Bu mercekler aynı zamanda astigmatizmayı da düzeltebilir" diye konuştu. "Glokom sinsi ilerliyor, fark edilmezse körlüğe yol açıyor" Glokomun göz içi basıncının artmasıyla ortaya çıktığını ve erken dönemde belirti vermediğini belirten Prof. Dr. Tök, hastalığın sinsi seyrine dikkat çekti. Tök, "Bu basınç artışı, göz sinirlerine zarar vererek kalıcı görme kaybına yol açar. Glokomun oluşturduğu hasar geri döndürülemez. Risk 60 yaşından sonra altı kat artar. Tedavide basıncı düşüren damlalar, lazer ve cerrahi seçenekler kullanılır" ifadelerini kullandı. "Sarı nokta hastalığı merkezi görmeyi tehdit ediyor" Yaşa bağlı makula dejenerasyonunun gelişmiş ülkelerde 65 yaş üstü bireylerde en yaygın görme kaybı nedeni olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tök, hastalığın kuru ve yaş tip olmak üzere iki şekilde görüldüğünü söyledi. Tök, "Kuru tipte drusen adı verilen birikintiler makula hücrelerini öldürür. Yaş tipte ise makula altında yeni damarlar oluşur ve bu damarlar sızıntı ya da kanamaya yol açar. Kuru tipte lutein ve zeoksantin içeren antioksidan takviyeler kullanılır. Yeni geliştirilen enjeksiyon tedavileri de protokollere girmiştir. Yaş tipte ise anti-VEGF enjeksiyonları uygulanmaktadır" dedi. "Diyabetik retinopati kontrolsüz şekere bağlı gelişiyor" Uzun süreli diyabetin gözde ciddi hasarlara neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tök, "Diyabetik retinopati retina damarlarında sızıntı, kanama ve ödemle başlar, ilerleyen evrelerde damar tıkanıklığı ve retina dekolmanı gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. En sık görme kaybı nedeni olan makula ödemi, anti-VEGF enjeksiyonları veya steroid implantlarla tedavi edilir. Gerekli durumlarda retina lazeri ya da vitrektomi ameliyatı uygulanır" şeklinde konuştu.