Yerel Haberler
YEREL HABERLER
25 Eylül 2024 Çarşamba - 10:18 Eskişehir’de 17 bıçak darbesiyle öldürülen Fatih Bayar’ın katil zanlılarının yargılandığı duruşma ertelendi Eskişehir’de iki grup arasında çıkan bıçaklı kavgada vücuduna çok sayıda bıçak darbesi alan Fatih Bayar’ın hayatını kaybettiği kavgaya ilişkin 3 sanığın yargılandığı duruşma ertelendi. Duruşmada sanık Burak Z. çok pişman olduğunu kaydederken, Bayar’ın anne ve babası sanıkların en ağır cezayı almalarını talep etti. Olay, İstiklal Mahallesi Porsuk Bulvarı’nda meydana gelmişti. 21 Ocak akşamı yaşanan olayda, alkollü bir eğlence mekânının tuvalet sırasında 2 grup arasında çıkan tartışmanın ardından mekândan ayrılan taraflar arasında devam eden sözlü tartışma büyüyerek kavgaya dönüştü. Çıkan kavgada, 36 yaşındaki Fatih Bayar vücuduna aldığı 2’si ölümcül 17 bıçak darbesiyle hayatını kaybederken, arkadaşı Yasin T. (36) 6 bıçak darbesiyle yaralandı. Olayın ardından kaçan Burak Z. (27) ve kardeşi Tunahan Z. (23) ile arkadaşları Faruk Y. (18), İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından başlatılan çalışma sonucu yakalanarak gözaltına alınıp emniyetteki işlemleri sonrası adliyeye sevk edildi. Savcılık ifadelerinin ardından tutuklama talebi ile Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen şüphelilerden Burak Z. ile kardeşi Tunahan Z. tutuklanırken, Faruk Y. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Eskişehir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Burak Z. (27), Tunahan Z. (23) ile hayatını kaybeden Fatih Bayar’ın (37) ailesi ve taraf avukatları gelirken, tutuksuz sanık Faruk Y. (17) katılmadı. "Çok pişmanım, keşke bu olay yaşanmasaydı" Duruşmada kendisine söz verilen sanık Burak Z. savunmasında, bir diyeceğinin olmadığını ve önceki savunmalarını tekrar ettiğini dile getirdi. Sanık Tunahan Z. ise, "İlk vuran kendisiydi. Geçen celse ailesinin baskısıyla bu durumu söyleyemedim. Çok pişmanım, keşke bu olay yaşanmasaydı" dedi. Maktülün anne ve babası sanıkların en ağır cezayı almasını talep etti Duruşmaya katılan maktül Fatih Bayar’ın babası Mehmet Bayar, oğlunu 18 bıçak darbesiyle canice öldüren sanıkların ağır şekilde cezalandırılmalarını istediğini söyledi. Sanıklardan şikayetçi olduğunu ve en ağır cezayı almalarını talep ettiğini belirten Anne Ayşe Bayar ise, tutuksuz sanık Faruk Y’nin de (17) tutuklu yargılanmasını istediğini açıkladı. Ulusal Kriminal Bürosundan gelecek raporun beklenmesine ve sanıkların mevcut durumlarının devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
Akıllı saatlere rağmen klasik saatlerin zamansız çekiciliği sürüyor
24 Eylül 2024 Salı - 09:44 Akıllı saatlere rağmen klasik saatlerin zamansız çekiciliği sürüyor Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, hayatımıza giren akıllı saatler birçok işlevi bir arada sunarak gençlerin ve teknoloji meraklılarının dikkatini çekerken, bazı vatandaşlar için ise klasik saatlerin zamansız çekiciliği hala değişmiyor. Akıllı saatler; fitness takibi, iletişim, müzik dinleme gibi birçok işlevi kullanıcıya sunmanın yanı sıra birçok kişi için stil ve moda ifadesinin bir parçası haline geldi. Özellikle genç kuşak, teknolojinin sunduğu bu yenilikçi özelliklerle akıllı saatlere yöneliyor. Ancak, toplumun belirli bir kesimi ise klasik saatlerin zarafetinden ve sadeliğinden vazgeçemiyor. Saatlerin sadece zamanı gösterme işlevine odaklanması, bazı kullanıcılar için gereksiz ekstra özelliklerle dolu bir akıllı saatin aksine tercih edilir bir durum olarak görülüyor. "Miras olarak nesilden nesle kalabiliyor" Aydın’da uzun yıllardır saatçilik yapan Enver Kavruk klasik saatlerin kalıcı ve ömürlük bir niteliği olduğunu belirterek, bu saatlerin nesiller boyunca birer hatıra olarak saklanabileceğini ifade etti. Enver Kavruk, “Klasik saatler, hem işlevsel hem de estetik açıdan zamansız parçalardır. Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesiyle akıllı saatler ve dijital cihazlar yaygınlaşsa da klasik saatlerin verdiği zarafet ve duygusal bağ hiçbir teknolojiyle karşılaştırılamaz. Bir saati doğru şekilde muhafaza ettiğinizde sadece sizin değil, torunlarınızın da kullanabileceği bir hatıra haline gelir” dedi. Kavruk, mekanik saatlerin yıllarca sürebilecek bir dayanıklılığa sahip olduğunu ve doğru bakımla ömür boyu kullanılabileceğini belirtti. Bu tür saatlerin, aile büyüklerinden kalan bir yadigar olarak çocuklara ve torunlara miras bırakılabileceğini vurgulayan Kavruk, “Bir saat, sadece zamanı göstermekle kalmaz; aynı zamanda yaşanmışlıkları, hatıraları ve bir aile geleneğini de taşır” diye konuştu.
Köprülü kavşakta kaza yapan otomobil 5 metreden aşağıya ters düştü: 1 ölü, 2 ağır yaralı
24 Eylül 2024 Salı - 09:42 Köprülü kavşakta kaza yapan otomobil 5 metreden aşağıya ters düştü: 1 ölü, 2 ağır yaralı Denizli’de köprülü kavşakta çarpışan otomobillerden biri köprüden aşağıya düştü. Metrelerce yükseklikten aşağıya ters düşen otomobilde 1 kişi öldü, 2 kişi ağır yaralandı. Kaza, Merkezefendi ilçesi Sümer Mahallesi Ankara Bulvarı üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Neriman Güngör 09 ADZ 918 plakalı otomobiliyle seyir halindeyken fasılalı yanan ışıklardan geçtiği esnada kavşağa girmek isteyen A.İ.M. yönetimindeki 20 FC 679 otomobil ile çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle Güngör idaresindeki otomobil savrularak demir bariyerleri aştı. Otomobil köprülü kavşak üzerinden 5 metre yükseklikten aşağıya ters düştü. Kazayı gören vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye çok sayıda sağlık, polis ve itfaiye ekibi sevk edildi. Otomobil sürücüsü Neriman Güngör ve yolcu konumundaki Fahri Dayan olay yerindeki ilk müdahalelerin ardından ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Köprüden düşen yine yolcu konumundaki Recep Boyacı’nın (18) ise olay yerinde yaşamını yitirdiği belirlendi. Sürücü A.İ.M.’nin, polis ekipleri tarafından polis merkezine götürüldüğü öğrenildi. Kaza nedeniyle alt geçit bir süre trafiğe kapatıldı. Olay yerinde yapılan incelemelerin ardından genç adamın cansız bedeni otopsi yapılmak üzere adli tıp morguna kaldırıldı. Hurdaya dönen otomobilin kaldırılmasının ardından Ankara Bulvarı’nda trafik tekrar açıldı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Strafor usta ellerde model uçağa dönüştü
24 Eylül 2024 Salı - 09:40 Strafor usta ellerde model uçağa dönüştü Çocukluk hayali ile başlayan model uçak sevdası 16 yıl boyunca Hakan Özbey’i geliştirerek strafordan kendi özel modellerini yapmasını sağladı. Bir straforu sıfırdan işleyerek uçar hale getiren 45 yaşındaki Özbey, üniversite öğrencilerine de işin inceliklerini öğretiyor. Türkiye’de her geçen gün havacılığa olan merak artıyor. Türkiye’nin ürettiği SİHA’lar dünyada gündeme otururken bu işin emekleme aşaması olan model uçaklara olan ilgi daha da artıyor. İlköğretim yıllarından heves ederek izlediği model uçak uçuşlarını 30’lu yaşlara geldiğinde ilerleten Hakan Özbey, hiç işlenmemiş straforu ince işçilikle model uçağa dönüştürüyor. Üniversite öğrencilerine üretim ve pilotaj öğreten Özbey (45), ürettiği uçakların elektronik aksamlarını satın alarak montajını yine kendisi yapıyor. 16 yıldır üretim ve pilotaj işi ile uğraşan Özbey kendisin ürettiği uçaklarla akrobasi gösterileri yapacak seviyede ilerleterek iyi bir pilot oldu. “Strafor parçasını uçak haline getirebiliyorum” 16 yıldır model uçakların ile ilgilenen Hakan Özbey, “Çocukluğumdan beridir model uçak benim için bir hevesti. Model uçak uçurmaya gelen arkadaşları izlemeye geliyordum. 30 yaşlarımdan sonra ben de bu uçağı üretebileceğimi düşündüm. İnternetten izlediğim videolar ile ve yaptığım araştırmalar ile model uçak yapımını öğrendim. Şu anda birçok farklı modelde üretim yapabiliyorum. Kendi özel tasarımlarım var. Bunları hem üretim hem de uçuşlarını yapıyorum. Sosyal medya aracılığı ile birçok üniversite hocaları ve öğrenciler bana ulaşıyor. Nasıl üretim ve uçuş yaptığım ile ilgili benden bilgi alıyorlar. Bir strafor parçasını uçak haline getirebiliyorum. Benim yaptığım uçak modelleri strafor ağırlıklı modeller oluyor. Şimdi köpük olmasının nedeni hafif olmasından dolayı. Model uçakta en önemli şey hafif olmasıdır” dedi. “Sıfırdan başlayıp uçar hale getiriyorum” Model uçakları ahşap, karbon gibi malzemelerden de üretilebildiğini ifade eden Özbey, “Günümüzde gelişen teknolojiler ile birlikte 3 boyutlu yazıcılar ile birlikte model uçaklar yapılabiliyor. Ben tamamen el işçiliğine dayandığı için strafor üzerinden çalışıyorum. Elektronik aksamlarını satın alıp montajını yapıyorum. Sıfırdan başlayıp uçar bir hale getirilecek şekilde üretim yapabiliyorum” dedi.
Hipertansiyon göz, kalp, böbrek ve beyin gibi uç organları hedef alıyor
24 Eylül 2024 Salı - 09:36 Hipertansiyon göz, kalp, böbrek ve beyin gibi uç organları hedef alıyor SAMSUN (İHA) – İç Hastalıkları (Dahiliye) Uzmanı Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, hipertansiyon (Kan basıncı yüksekliği) hastalığına müdahale edilmediği takdirde göz, kalp, böbrek ve beyinde kalıcı hasar meydana gelebileceğini söyledi. Türkiye’de 18 yaşını geçmiş her 3 erişkinin 1’i, 50 yaş üstü her 2 erişkinden ise 1’inde görülen hipertansiyon, bir halk sağlığı sorunu olarak dikkat çekiyor. Medicana Sağlık Grubu Doktorlarından İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, hipertansiyonun hayat boyu mücadele gerektiren kronik bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, yaşam kalitesini arttıracak önemli uyarılarda bulundu. Hastaların doktora gelmeden önce bile tuz ve kilo kontrolü yapması gerektiğine vurgu yapan Medicana International Samsun Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, “Hipertansiyon bizim için ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Dünya için de bir global yük. Kısa zamanda hipertansiyonla ilgili 2 ayrı kılavuz yayımlandı. Bunlardan özellikle belirtilen, hipertansiyon erken dönemlerde semptom vermeyen bir hastalık olduğu için hekim kontrolünde takibi gerektiren bir hastalık. Hastaların hipertansiyon yönetimi için yaşam tarzı değişikliği her şeyden önemli. Tuz kısıtlaması yapmak, kilo kontrolü sağlamak hipertansiyon yönetimi için elimizi çok güçlendiren yaşam tarzı değişikliklerindendir. Hastalarımız, bize gelene kadar bile tuz kısıtlamasına başlamalı ve kalori kısıtlaması yaparak kilo kontrolünü sağlamalarını öneriyoruz. Biz de medikal tedavi ile bunu destekliyoruz” dedi. “18 yaş üstü her 3 kişiden 1’i, 50 yaş üstü her 2 kişiden 1’i hipertansiyon hastası” Bazı meslek gruplarında hipertansiyon riskinin yüksek olmasına rağmen kan basıncı yüksekliğinin yaşa bağlı olarak artış gösterdiğine değinen Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, “Hipertansiyon, stresle de sıklığı artan bir hastalık. Daha stresli meslek gruplarında daha fazla rastlandığını görüyoruz. Hipertansiyon sıklığının arttığını mesleğe göre değil, yaşa bağlı arttığını gözlemliyoruz. Türkiye’de şu anda 18 yaş üstü erişkinlerde hipertansiyon sıklığı yüzde 30-35 arasında seyrediyor. Bu da Türkiye’deki her 3 yetişkinden birinin hipertansiyon olduğu anlamına geliyor. 50 yaş üstünde de her 2 yetişkinden biri hipertansiyon hastası. Bazı stresli meslek gruplarında hipertansiyonun biraz daha fazla olmasını bekliyoruz ama tüm toplum için hipertansiyon global bir yük” diye konuştu. “Göz, kalp, böbrek ve beyin gibi uç organları hedef alıyor” Hipertansiyonun gerekli müdahale edilmediği takdirde uç organlara kalıcı zarar verebileceğini ifade eden Doç. Dr. Düriye Sıla Karagöz Özen, “Kan basıncının yüksek seyretmesi uç organ hasarları yapıyor. Gözde, beyinde, böbrekte ve kalpte hipertansiyona bağlı organ hasarları meydana gelebiliyor. Gözde görme bozukluğu ve kalıcı körlük, beyinde damar tıkanıklığına bağlı inme, kalpte duvar kalınlaşması, böbrekte ise böbrek yetmezliğine neden olabiliyor. Kan basıncı kontrolünü ne kadar erken sağlamaya başlarsak uç organ hasarlarını da o kadar erken önlemiş oluyoruz. Çalışmalar gösterdi ki uzun süre tanı konmamış hipertansiyon hastalarında bir süre sonra kan basıncı normale düşürülse bile risk kalıcı olabiliyor. O nedenle hastalara önce yaşam tarzı değişikliği yani sigaranın bırakılması, günlük tuz tüketiminin 5 gramın altına düşürülmesi, Akdeniz diyet tipi olan sebze ve meyvelerden zengin tam tahıllardan, tohumlardan zengin, yağı azaltılmış süt ürünlerini içeren ve doymamış yağ ürünlerini içeren bir beslenme gibi yeni alışkanlıklar öneriyoruz. Bunlarla birlikte haftada en az 150 dakika orta derecede aerobik egzersiz yapılmasını tavsiye ediyoruz. Bunlar yüzme, yürüyüş, zumba, bisiklet ve tenis olabilir. 3 güne bölünerek bunlar yapılabilir. Alkol kullanımının kesilmesini öneriyoruz. Bu yaşam tarzı değişiklikleri her şeyden önemlidir” şeklinde konuştu. “Kötü alışkanlıklar hastalığın tekrar nüksetmesine neden olur” Yaşam tarzını değiştirip hipertansiyonu dengeleyen hastaların kötü alışkanlıklara döndüğünde hastalığı da davet ettiğini dile getiren Doç. Dr. Özen, “Tüm metabolik hastalıklar ve hipertansiyon için yaşam tarzı değişikliğinin ömür boyu devam ettirilmesi çok önemlidir. Yaşam tarzı değişikliği ve kilo kontrolüyle, sigarayı bırakmayla, tuz kısıtlamasıyla, medikal tedaviyle desteklenerek hipertansiyonu ideal hale getirebiliriz. Bazı hastalarda ilaçları dahi kesebiliriz. Buna doktor karar verecektir. Ancak hipertansiyonu kontrol altına aldıktan sonra eski kötü alışkanlıkları tekrar yapmaya başladığınızda hipertansiyon geri gelir. Hipertansiyon kronik bir hastalıktır, ömür boyu takibi gerekir. Kan basıncının hangi aralıkta olduğu, uç organ hasarı olup olmadığı, ömür boyu hekim tarafından takip edilmelidir. Ayrıca kış aylarında bu hastalık grubuna influenza, grip aşılarını mutlaka öneriyoruz. 65 yaş üstü hastalar da zatürre aşılarını takip etmelidir” ifadelerini kullandı.