Yerel Haberler
YEREL HABERLER
13 Ocak 2025 Pazartesi - 20:15 Jose Mourinho’dan Konya’da 6 değişiklik Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, Ziraat Türkiye Kupası’nda son oynanan Kasımpaşa maçı 11’ine göre Konyaspor karşısına 6 değişiklik ile çıktı. Trendyol Süper Lig’in 19. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Konyaspor ile karşılaşıyor. Teknik Direktör Jose Mourinho, Ziraat Türkiye Kupası’nda oynanan Kasımpaşa müsabakası 11’inden 6 değişikliğe gitti. Kalede Ertuğrul Çetin’in yerine Dominik Livakovic yer alırken, savunmada Yusuf Akçiçek’in yerine Alexander Djiku, sağ kanatta Bright Osayi-Samuel’in yerine Oğuz Aydın forma buldu. Orta sahada Bartuğ Elmaz’ın yerine Fred, İrfan Can Kahveci’nin yerine ise Dusan Tadic; forvette ise Cenk Tosun’un yerine Edin Dzeko 11 başladı. Livakovic ve Oğuz Aydın formasına kavuştu Fenerbahçe’nin 16. haftada Başakşehir ile oynadığı müsabakada sakatlık yaşayan Dominik Livakovic, 2 maç aranın ardından kaleyi devraldı. Başarılı eldiven bu sezon ligde 16. maçına 11’de başladı. Aynı maçta sakatlık yaşayan Oğuz Aydın da bugün 11’de forma şansı buldu. İki isim de takımlarının oynadığı Eyüpspor ve Hatayspor maçlarında kadroda yer almadı. Sarı-lacivertlilerde 5 eksik Sarı-lacivertlilerde tedavisi süren Jayden Oosterwolde, Rodrigo Becao ve İsmail Yüksek’in yanı sıra, Sofyan Amrabat sarı kart cezalısı, Samet Akaydin de teknik heyet kararıyla kadroda yer almadı. Fenerbahçe’nin 11’i Fenerbahçe mücadeleye; Dominik Livakovic, Mert Müldür, Çağlar Söyüncü, Alexander Djiku, Oğuz Aydın, Fred, Sebastian Szymanski, Filip Kostic, Dusan Tadic, Youssef En-Nesyri ve Edin Dzeko 11’i ile başladı. Sarı-lacivertlilerde İrfan Can Eğribayat, Bright Osayi-Samuel, Yusuf Akçiçek, Mert Hakan Yandaş, İrfan Can Kahveci, Levent Mercan, Bartuğ Elmaz, Cengiz Ünder, Cenk Tosun ve Allan Saint-Maximin ise yedek başladı.
13 Ocak 2025 Pazartesi - 20:00 Kostümleri giyindiler, Kalandar’ı kutladılar Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rumi takvime göre yeni yılın ilk günü kabul edilen 13 Ocak Kalandar için etkinlik düzenlendi. Birbirinden ilginç kostümleri ile kentin en işlek caddesinde renkli görüntüler oluşturan tiyatro grubu, torba atma geleneğini canlandırdı. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Trabzon AB Bilgi Merkezi ve TOBB Trabzon İl Kadın Girişimciler Kurulu öncülüğünde somut olmayan kültürel miraslardan biri olan Kalandar kutlaması geleneği yaşatıldı. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin geleneklerinden biri olarak bilinen Kalandar kutlaması için Atatürk Alanı’nda program düzenlendi. Program öncesinde Trabzon Tiyatrolar Derneği üyeleri tarafından giyilen birbirinden ilginç kostümler ile kentin en işlek caddelerinden biri olan Uzun Sokak’ta Kalandar kutlandı. Renkli görüntülerin oluştuğu etkinliğe vatandaşlar yoğun ilgi gösterirken, torba atma geleneğini canlandırdı. İpe bağlanan bir torba ile işyerlerini ziyaret eden grup, maniler eşliğinde hediyelerini aldı. Atatürk Alanı’nda düzenlenen etkinlikte horon gösterisi ile keyifli anlar yaşayan vatandaşlara Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ve Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya da eşlik etti. Yüzlerce vatandaşın katıldığı etkinlikte konuşan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, Kalandar kutlamasını festivale dönüştürmek istediğini belirterek, “Dünyanın birçok ülkesinde, birçok şehrinde somut olmayan kültür mirasları var. Trabzon’umuzun da böyle bir geçmişi var. Bu kadim geçmişinde kalandar kutlamaları var. Ben rahmetli anneannemden bilirim, annemden bilirim. Özellikle Ocak ayının 13. akşamı annem oğlum bizim yılbaşımız budur derdi. O akşam meyveler, kuruyemişler evde ne varsa komşularda ne varsa onlarla birlikte bir dayanışma sergilenirdi. Özellikle çocukları ki bizler de çocukken yaptık bunu. Torbalara ip bağlardık komşu kapıyı çalıp ip atardık. Büyüklerimiz hep bilir bunu da yeni nesil biliyor mu bilmiyorum. Geçmişimizde var olan dedelerimizin, ninelerimizin, anneannelerimizin bu güzel geleneğini Trabzon olarak yaşatalım istedik. Şehrin eminleri ve yerel yöneticileri olarak bizlere bir sorumluluk düşüyor. Bir dahaki sene bunu bir festivale dönüştürelim. Böyle işte birbirinden renkli kıyafetleriyle çok eğlenceli güzel bir akşamımız olsun. Yurdun farklı bölgelerinden belki dünyanın farklı coğrafyalarından turistler gelsin, fotoğraflar çekilsin, bunu kentin kültür mirası olarak kayıtlara geçelim istiyoruz” dedi. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ise, “Kadim kültürlerin, kadim geleneklerin gelip geçtiği bir şehirdeyiz. Biliyorsunuz Cumhuriyetimizden önce miladi takvimden önce hem hicri takvim hem de rumi takvim uygulanıyordu. Bu rumi takvim gereğince de bu akşam yani 13 Ocak akşamı Rumi Yılbaşı olarak kutlanırdı. Böyle bir gelenek vardı. Ama şu anda da bu programda da ifade edildiği üzere artık bu iş somut olmayan miraslar arasına girdi. Ama bu gelenek devam ediyor. Şu anda aynı bu zaman diliminde bir taraftan Arsin’de bir taraftan Maçka’da birçok ilçemizde kalandar kutlamaları yapılıyor. Burada güzel bir görüntü var. Güzel bir şenlik var. Trabzon’da bu tür etkinlikler yapmak güzel. Allah nasip ederse bu yaz Büyükşehir Belediyesi olarak da hep beraber Trabzon’umuza yakışır bir horon festivalini yapacağız. Dünyanın en büyük horon halkasını kuracağız inşallah. O da bizim kadim kültürümüz, geleneğimiz” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından tiyatro gösterileri, kalandar çantası hediyesi ve tatlı ikramı yapıldı. (OK-
Depremzede anne, el emeği örgü bebekleri 150 TL ile bin TL arasında satarak gelir elde ediyor
13 Ocak 2025 Pazartesi - 09:58 Depremzede anne, el emeği örgü bebekleri 150 TL ile bin TL arasında satarak gelir elde ediyor Hatay’da yaşayan depremzede Şeyda Yapıcan, el emeği göz nuru örgü bebekleri satarak aile ekonomisine katkı sağlıyor. Dörtyol ilçesi Numune evler Mahallesi’nde yaşayan 28 yaşındaki Şeyda Yapıcan, deprem sonrası konteyner kentte yaşamaya başladı. Deprem sonrasındaki zorlu süreci atlatmak için örgü bebek örmeye başlayan 3 çocuk annesi Yapıcan, ilk ördüğü bebekleri konteyner kentteki çocukları hediye etti. Depremin ardından aile ekonomisine katkı sağlamak isteyen Yapıcan; örgü lif, Örgü bebek, yelek, çanta ve toka üreterek satmaya başladı. Örgü modellerini ortalama 1 ila 3 gün arasında yapan afetzede Yapıcan; yaptığı örgüleri ortalama 150 TL-1000 TL arasında satarak aile bütçesine katkı sağlarken, çocuklarının ihtiyaçlarına harcıyor. “Yaptığım örgü bebeklerin satış fiyatı 150 TL- 1000 TL arasında değişiyor” Sattığı bebeklerin gelirleriyle evlatlarının masraflarını karşılayan depremzede anne Şeyda Yapıcan, “Depreme Numuneevler Mahallesinde yakalandık ve evimiz hasarlı olduğu için yerleştiğimiz konteyner kentte örgü örmeye başladım. Ördüğüm örgü bebeklerle konteyner kentte bulunan çocukların psikolojisine iyi gelmesi için hediye ederek başladım. Depremde hepimiz zarar gördük ama en çok çocuklar zarar gördü onlara iyi gelmesi adına başladım örgüye. 3 çocuk annesiyim ve anne olarak örgü bebek ve ürünler yapmamın sebebi bakterilerin olmaması. Bir anne olarak bu örgü bebekleri örmemin en büyük sebebi bakterilerin olmaması ve bir anne olarak çocukların sağlıklarını tehlikeye atmayacak olması. Yaptığım örgü bebeklerin satış fiyatı 150 TL- 1000 TL arasında değişiyor. Örgü örmek çok büyük vakitler alıyor ama bir nevi terapi gibi de aslında. Çocuklara da kendi elimizden ördüğümüz sağlıklı oyuncaklar vermek bambaşka bir duygu. Bir hafta süren bebeklerimiz de oluyor ama süre kısıtlı olan siparişlerimiz olduğu zaman gece gündüz örüyoruz” ifadelerini kullandı.
Uzm. Dr. Aşık: “Romatoid artrit tedavi edilmezse kalıcı eklem hasarına sebep olabilir”
13 Ocak 2025 Pazartesi - 09:56 Uzm. Dr. Aşık: “Romatoid artrit tedavi edilmezse kalıcı eklem hasarına sebep olabilir” Romatoloji Uzmanı Dr. Mehmet Ali Aşık, romatoid artrit hastalığının özellikle el eklemleri gibi küçük eklemleri etkileyen kronik iltihaplı bir hastalık olduğunu belirterek, “Görülme sıklığı yüzde 0,5-1 civarındadır. Toplumda sık görülen romatizmal hastalıklardan biridir. Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 2 kat daha sıktır. Hastalık 30-50 yaş aralığında daha sık görülmektedir. Tedavi edilmezse eklemlerde kalıcı hasar ve şekil bozukluğu görülebilir” dedi. Medical Park Adana Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Mehmet Ali Aşık, genetik ve çevresel etmenlerin romatoid artrit hastalığı için önemli rol oynadığından bahsederek, “Hastalığın nedeni tam olarak anlaşılmış değildir. Hastalık genetik ve çevresel etmenlere bağlı ortaya çıkar. Bu durum bağışıklık sistemindeki dengenin bozulmasına ve eklem içindeki ‘sinovyum’ dediğimiz zarın inflamasyonuna neden olarak hastalığın ortaya çıkmasına neden olur. Sigara içmek hastalık görülme riskini artırır” açıklamalarında bulundu. ”Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirme kapasitesi etkilenebilir” Romatoid artritin yürüme, merdiven inip çıkma, eşyaları kavrama, yazı yazma gibi basit günlük yaşam aktivitelerini ve hastaların mesleklerinin gerektirdiği aktiviteleri yerine getirme kapasitelerini etkileyebileceğinden bahseden Uzm. Dr. Aşık, belirtileri şu şekilde sıraladı: “Eklemlerde ağrı, hassasiyet, şişlik, ısı artışı, halsizlik, yorgunluk, ateş gibi sistemik semptomlar, eklemlerde hareket kısıtlılığı, sabahları ya da uzun süreli hareketsizlikten sonra eklemlerde katılık, tutukluluk, bir saatten uzun süren sabah tutukluğu, tedavi edilmezse eklemlerde kalıcı hasar ve şekil bozukluğu görülebilir.” “Başka organlara zarar verebilir” Aşık, romatoid artrit hastalığının eklemler dışında da organlara zarar verebileceğine değinerek, “Romatoid artrit göz, akciğer, kalp, böbrek gibi organları da etkileyebilir. Ayrıca deri, damarlar, sinir ve iskelet sistemini de etkileyebilmektedir” ifadelerini kullandı. ”Tedavi başarısındaki en büyük rol erken tanıdır” Romatoid artritte çevresel risk faktörlerinin azaltılması dışında bilinen bir önlem olmadığını söyleyen Uzm. Dr. Aşık, “Sigara, hastalık görülme riskini artırdığı için bırakılmalıdır. Erken tanı ve tedavi önemlidir. Tedavi başarısındaki en büyük rol erken tanıdır. Eklemlerde ağrı, şişlik, hassasiyet, ısı artışının olması, eklem şikayetlerinin istirahatte artması ve hareketle azalması ve sabahları 1 saati bulan tutuklukların olması hastalığı tanımamızda en önemli semptom ve bulgulardır. Ayrıca yapılacak bazı tetkikler ile tanı rahatlıkla konmaktadır. Halihazırdaki mevcut tedaviler ile hastalık tamamen kontrol altına alınabilmektedir. Tedavideki amacımız hastanın ağrısının kontrol altına almak ve ortaya çıkabilecek eklem hasarının ve kalıcı sakatlığın önüne geçmektir” diye konuştu.
43 yaşındaki kadın 25 tüp bebek denemesinin ardından 20 yıl sonra çocuk sahibi oldu
13 Ocak 2025 Pazartesi - 09:56 43 yaşındaki kadın 25 tüp bebek denemesinin ardından 20 yıl sonra çocuk sahibi oldu Diyarbakır’da yaşayan 43 yaşındaki kadın, 20 yıllık evliliğinde 25 başarısız tüp bebek denemesinden sonra çocuk sahibi oldu. Adalet-Murat Güven çifti, 20 yıllık evliliklerinde çocuk sahibi olamayınca tedavi almaya karar verdi. Güven çifti, bu süre zarfında Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya illerinde başvurduğu kliniklerde aldığı tedaviler ve 25 tüp bebek denemesi olumsuz sonuçlandı. Güven çifti, son bir kez Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Hakan Çoksüer’e başvurdu. Çoksüer, 43 yaşındaki Adalet Güven’e teşhisi koyduktan sonra önce psikolojik destek sundu, daha sonra aşama aşama tedavi işlemini yaparak 20 yıl sonra başarılı sonuç alındı. Prof. Dr. Hakan Çoksüer, hastanın ileri yaş ve ileri derecede yumurta tembelliği nedeniyle kendilerine geldiğini, daha önce İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya’da tedavi denemesi yapıldığını ve 25 başarısız tüp bebek denemesinden sonra kliniklerine geldiğini söyledi. Hastaya daha önce histereskopi ve birçok uygulama yapıldığını, çoğu işlemlerin tüp bebek uygulaması esnasında iptal olduğunu belirten Çoksüer, “Yumurtaların kalitesiz ve zayıf olmasından dolayı tüp bebek uygulaması yapılmamış. Bazı merkezlerde hastaya erken menopoz teşhisi konulmuş. Bazı merkezlerde yumurtaların kalitesi çok zayıf olduğu söylenmiş. Bazı merkezlerde döllenme problemi olduğu söylenmiş ve bazı merkezlerde ise tüp bebek yapılmış ama başarısız olmuş” dedi. “Hastaya hemen tüp bebek tedavisine geçmedik, önce hastaya ön tedavi uyguladık” Hastanın kliniklerine geldiğinde ciddi anlamda psikolojik sıkıntısı olduğunu aktaran Çoksüer, şöyle konuştu: “Biz, önce bunu detaylı konuştuk ve en önemlisi güven olduğunu söyledik. Hastayı muayene ettiğimizde FH hormonlarının çok ileri derecede yüksekti. AMH hormonu düşük olarak izlenmişti. Bize rahim duvarı da ince olarak geldi. Hastamızı tedaviye aldık. İlk önce yumurtalıklarını aktive etmek için eksozom tedavisi, her iki yumurtayı PRP ağırlıklı tedavi yaptık. Beraberinde akupunktur ve fitoterapi uygulaması yaptık. Yumurtalıkların aktivitesini artırmaya çalıştık. Belli bir tedavi uygulamasından sonra artık hastaya tüp bebek uygulaması yapabileceğimizi söyledik. Hastaya hemen tüp bebek tedavisine geçmedik. Önce hastaya ön tedavi uyguladık.” Tüp bebek uygulamasından sonra düşük dozda ilaç verdiklerini söyleyen Çoksüer, “Amacımız, yumurta kalitesinin bozulmaması ve elde edeceğimiz yumurtaların döllenme kapasitesinin artırmak için bu uygulamaları yaptık. Beraberinde daha iyi döllenmesi için piezo elektrik uygulama yaptık, döllenme şansını artırdık. Daha sonra iyi kalitede embriyomuz oluştu. Embriyo oluştuktan sonra durum transfer aşamasına geldi. Transfer esnasında da öncesi ve sonrasında akupunktur uygulaması yaptık” şeklinde konuştu. Hastanın ilk test yaptığında kendilerine ağlayarak bilgi verdiğini kaydeden Çoksüer, “‘Hocam testim pozitif, acaba bir yanlışlık olabilir mi?’ Hasta, gözyaşlarına boğuldu. Bize bildirdi, bende de mutluluk gözyaşları oluştu. Hasta, bir hafta sonra gebelik kesesini görmek için geldi. Bir hafta sonra gördük, o mutluluk anını görmek müthiş bir duyguydu. 10 gün sonra tekrar kontrole çağırdık. O kalp atışı ve hastanın şu söylemi beni çok etkiledi. ‘Bu kalp atışı hayatımda görebileceğim en güzel ses, bebeğimin kalp atışını duymaktı.’ Buna tanıklık etmekte mesleğimizin en güzel duygusal anlarındandır” diye konuştu. Hasta Adalet Güven ise, 20 yıllık evli olduğunu, 20 yıl boyunca çocuğu olmadığını dile getirdi. İstanbul, Ankara, Diyarbakır’da doktorlara gittiğini belirten Güven, “Çare bulamadık. En son Hakan hoca ile tanıştık. 25’inci tüp bebek denemesi. Umutsuzdum, Hakan hoca zorla tedavi başlattı. Her gelişimde umutsuzdum, ağlıyordum, psikolojim bozuluyordu. Hakan hocanın hatırını kırmadım, çocuğumuz dünyaya geldi” ifadelerini kullandı.