EKONOMİ - 16 Aralık 2025 Salı 15:35

‘Azerbaycanlı İş İnsanları Toplantısı’ yapıldı

A
A
A
‘Azerbaycanlı İş İnsanları Toplantısı’ yapıldı

Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) ile Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) işbirliğinde; "Azerbaycanlı İş İnsanları Toplantısı" düzenlendi.


Online olarak gerçekleşen toplantıya; Van TSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, Yönetim Kurulu Üyeleri, DAKA Girişimcilik ve Turizm Politikaları Birim Başkanı Mehmet Emin Çakay, Azerbaycan Bakü Ticaret Başmüşaviri Murat Yaman, Azerbaycan Sahibkarlar (İşadamları) Konfederasyonu (ASK) Başkan Vekili Vugar Zelyanov, Van iş dünyası temsilcileri ve Azerbaycanlı iş insanları katılım sağladı. Toplantının açılışında konuşan Van TSO Başkanı Necdet Takva, "Bizim Azerbaycan halkı ile derin bağlarımız var. DAKA Genel Sekreter Vekilimiz Mehmet Emin Çakay konuşmasında o sürece ilişkin vurgular yaptı. Ayrıca Azerbaycan ile Türkiye arasında birçok fırsatın olduğu değerlendirmelerde bulundu. Ben biraz daha spesifik alanda Van’ın potansiyelleri üzerine kısa bir sunum yapmak istiyorum" dedi.



"Azerbaycan ile yakın bir bağımız var"


Van’ın İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkilerine değinen Takva, "2025 yılının son ayı itibariyle ile 800 bin civarında İranlıyı şehrimizde ağırladık ve ağırlamaya devam ediyoruz. Bunların neredeyse yüzde 90’ı Azerbaycan asıllıdır. Gelenlerin birçoğuyla ortak dil, ortak kültür, ortak değerlere sahip bir zeminde misafirperverlik göstermeye çalışıyoruz. Bu da aslında bizim Azerbaycan ile çok yakın bir bağımızın olduğuna işaret etmektedir" ifadelerini kullandı.



"8 yıl geçmesine rağmen bir geri dönüş olmadı"


Van Ticaret ve Sanayi Odası’nın 2017 yılında 35 kişilik bir heyet ile Bakü’ye bir çalışma ziyareti gerçekleştirildiğini aktaran Başkan Takva, şöyle konuştu:


"Ne yazık ki; aradan 8 yıl geçmesine rağmen Azerbaycan’dan şehrimize herhangi bir geri dönüş ve geliş olmadı. Azerbaycan’ın Batı’ya yönelik politikalarını biliyoruz. Türkiye ile kurmak istediği yakın iş imkanlarının da farkındayız. Bunu fırsata çevirmemiz ve özellikle Azerbaycan’ın Van şehrini, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki diğer kentleri görme konusunda daha arzulu ve istekli olması gerektiğini ifade etmek isterim. Daha fazla beklemenin bir manası olmadığını düşünmüyorum."



"Üretim alışkanlıkları konusunda birbirimize benziyoruz"


"Yaklaşık 20 bin yıllık bir tarihi geçmişe sahibiz ve bu bizi turizm alanında oldukça iyi bir noktaya taşıyor" diyerek konuşmasını sürdüren Takva, "Azerbaycan’ın sosyo-ekonomik verilerine bakma fırsatım oldu. Özellikle küçükbaş hayvan varlığı açısından Azerbaycan çok büyük bir potansiyele sahip. Büyükbaşın neredeyse 3 katı düzeyinde küçükbaş hayvan varlığı var. Bizde kendi ülkemizde 3.5 milyon küçükbaş hayvan varlığıyla birinci sırada yer alıyoruz. Bu bizi üretim alışkanlıklarımız açısından birbirimize bağlıyor. Dolayısıyla oradaki hayvancılık bilgisini burada, buradakini de orada değerlendirmek gibi imkanlara sahip olabileceğimizi düşünüyorum. Van şehri olarak hayvancılık anlamında Azerbaycan ile ortak endüstriler konusunda işbirliği yapma imkanına sahip olabiliriz" dedi.



Azerbaycan’dan Türkiye’ye yaklaşık 1 milyon turistin geldiğini ifade eden Takva, bu rakamın daha yukarıya taşınabileceğini söyledi.



"Ermenistan üzerinden normalleşmeye ihtiyacımız var"


Başkan Takva; "İlişkilerimizin Ermenistan üzerinden normalleşmesine ihtiyaç var. Bu konuda hem ülkemizin hem de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin son dönemlerde atışmış olduğu adımlar, getirmiş olduğu zemin; bölgesel bir güç olma, iş birliği içerisinde faaliyet yürütmemize imkan sağlıyor" diye belirtti.



"Kapımız her zaman açık"


Kapılarının her zaman açık olduğunu vurgulayan Takva, "Azerbaycan ile Türkiye arasında özelde Van ve sınır kentleri arasında ortak sanayi bölgeleri, lojistik merkezler kurma gibi bir şansımız var. Kaldı ki Zengezur koridorunun açılmasıyla bizim ilişkilerimiz çok daha iyi bir düzeye geleceği yönünde bir kanaatimiz var. Van olarak bu meseleleri çok konuşuyoruz. Burada varmak istediğimiz şey Azerbaycan’ın potansiyelidir. Azerbaycan’ın da bizi karşıdan destekleyecek böyle bir bakış açışının olmasına ihtiyacımız var. Dolayısıyla değerli katılımcıların bu meseleleri kendi cemiyetlerinde, kendi toplantılarında dile getirmelerinde, hepimiz ortak hedeflere varmamıza katkı sunacak diye düşünüyorum. Kapımız her zaman size açık. Buradaki tüm heyeti şehrimizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyarız" şeklinde konuştu.


Toplantı; karşılıklı fikir alışverişi ve görüş-öneriler ile son buldu.



‘Azerbaycanlı İş İnsanları Toplantısı’ yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."