Yerel Haberler
Trabzon
29 Aralık 2025 Pazartesi - 11:32 Ertuğrul Doğan: "Trabzonspor’un genlerinde her zaman büyük hedefler vardır" Trabzonspor Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan, sezon başında atılan planlı adımların sahaya güçlü bir karakter olarak yansıdığını belirterek, "Trabzonspor her zaman büyük hedefleri olan ve bu hedefleri doğru planlama üzerine inşa etmeyi görev sayan bir kulüptür" dedi. Trabzonspor Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan, bordo-mavili kulübün dergisinde yer alan yazısında sezon başında doğru planlama, doğru insan kaynağı ve doğru futbol aklıyla yola çıktıklarını dile getirdi. Doğan, "Sezon başında attığımız adımlar bugün sahada gördüğümüz karakterin temelini oluşturuyor. Trabzonspor her zaman büyük hedefleri olan, bu hedefleri planlı bir yapı üzerine inşa etmeyi görev sayan bir kulüptür. Bu yıl yola çıkarken de böyle baktık meseleye: Doğru planlama, doğru insan kaynağı, doğru futbol aklı. Gençlerin enerjisini tecrübelilerin yol göstericiliğiyle bir araya getiren bir kadro kurduk. Şu an ortaya çıkan tablo bu kararın ne kadar yerinde olduğunu kanıtlıyor. Sahamızda veya deplasmanda, öne geçtiğimiz anlarda ya da geriden geldiğimiz bölümlerde ortaya konan irade bize büyük gurur veriyor. Mücadeleyi bütün anlara yayan, oyunun ruhunu her saniyede diri tutan bir takımımız var. Bu yaklaşım Trabzonspor’un tarihsel kimliğine de yakışıyor. Taraftarımızın benimsediği, tribünlerin kalbini hızlandıran o karakterli oyun yeniden varlığını hissettiriyor" ifadelerini kullandı. "Fatih Tekke’nin payı büyük" Gelinen süreçte Teknik Direktör Fatih Tekke’nin payının oldukça büyük olduğunu aktaran Doğan, "Oyuncularımızı tanıma biçimi, doğru müdahaleleri, anlık değişimlere uyumu, takımı bir bütün haline getiren en önemli unsurlardan biri. Sezon ilerledikçe takım içindeki uyumun artmasıyla birlikte sahaya yansıyan kalite de her hafta daha yükseliyor. Yarışın tam merkezindeyiz ve yolun sonundaki konumumuzu hep birlikte göreceğiz. Ancak Trabzonspor’un hedefi her zaman büyük kupalara uzanan o yolu yürümektir. Bu kulübün genlerinde başka türlüsü yoktur" cümlelerine yer verdi. "Ara transfer döneminde ihtiyaçlarımızı değerlendiriyoruz" "Ara transfer döneminin resmi olarak başlamasına kısa bir süre kala ihtiyaç duyduğumuz takviyeleri hocamızla değerlendiriyoruz" diyen Başkan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Takım kimyasını koruyan, rekabeti büyüten ve bizi daha ileriye taşıyacak hamleleri en doğru şekilde yapma kararlılığındayız. Türkiye Kupası’nda ilk aşamayı geçip gruplara kalmamız da sezonun önemli başlıklarından biridir. Amacımız bu kupayı yeniden müzemizde görmektir. Trabzonspor adına her kulvar bir sorumluluktur, her hedef ulaşılması gereken bir merhaledir. Kurulduğumuz günden bugüne adaletin ve tertemiz rekabetin yanında olduk. Bizim için başarı, kirli alanlardan güç devşirmeden, sahadaki emeğin hakkını arayarak kazanılır. Türk futbolunun geleceğinin daha güçlü bir zemine oturması için adil yönetimlerin varlığı şarttır. Sahaya çıkan her takım eşit mesafede yönetilmeli, hak edenin karşılığını alabildiği bir organizasyon kurulmalıdır. Bazı hakemlerin görevini hakkıyla yapmak yerine imtiyaz dağıtan bir anlayışa yönelmesi, futbolumuzun en büyük sorunlarından biri hâline gelmiş durumdadır. Fakat bu lig er ya da geç gerçek rekabet zeminine kavuşacaktır." "Birlik, inanç ve güçlü yürüyüş" Trabzonspor’un duruşundan güç alan bir camia olduğunu söyleyen Ertuğrul Doğan, "Bugün sahada ortaya koyduğumuz enerji, tribünlerde hissedilen birlik duygusu ve şehrin takımıyla kurduğu bağ bize büyük bir yol gösteriyor. Bu yürüyüş, inancın ve emeğin birleşmesiyle daha da büyüyecek. Sezonun ilerleyen dönemlerinde birlikte çok daha güçlü anlara tanıklık edeceğiz. Çünkü bu kulüp umudu her zaman diri tutmanın ve hedefe yürürken bir an bile tereddüt göstermemenin adıdır. Trabzonspor’un yolculuğu sürüyor ve biz bu yolun her adımında daha yüksek bir ışığa doğru ilerliyoruz" ifadelerini kullandı.
29 Aralık 2025 Pazartesi - 10:04 Annesi için bekledi, üniversite hayalini 53 yaşında gerçekleştirdi Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan, kazaziye alanında kültür sanatçısı olan Emine Usta, gençlik yıllarında ertelemek zorunda kaldığı üniversite hayalini üniversite sınavıyla gerçeğe dönüştürdü. Trabzon Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazanan Emine Usta, aynı zamanda uzaktan eğitimle aşçılık bölümünde de eğitim görmeye başladı. İkinci sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdüren Emine Usta, hayalini 53 yaşında gerçekleştirdi. Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yapan ve kazaziye alanında kültür sanatçısı olarak tanınan Emine Usta, yıllar sonra üniversite hayalini gerçekleştirdi. Üniversite sınavını başarıyla tamamlayan 53 yaşındaki Emine Usta, Trabzon Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü kazandı. Aynı zamanda uzaktan eğitimle aşçılık bölümünü kazanan Usta, öğrenme isteğiyle iki üniversitede eğitimini sürdürüyor. Genç yaşlarda üniversite hayali kuran ancak hayatın onu farklı bir yola yönlendirdiği Emine Usta, o dönem ailesi için verdiği mücadeleler nedeniyle eğitim planlarını askıya aldı. Zaman ilerledikçe hayalini kaybetmek yerine büyüten Usta, yıllar sonra şimdi diyerek yeniden öğrenci oldu. Sınıf arkadaşlarının çoğundan yaşça büyük olmasına rağmen üniversite ortamına kısa sürede uyum sağlayan Usta, gençlerle kurduğu bağın kendisine güç verdiğini belirtti. Eğitim hayatında özellikle İngilizce öğrenmeyi hedefleyen Usta, emekli olduktan sonra kendi restoranını açmayı planlıyor. Emine Usta, üniversitede edindiği turizm ve mutfak bilgisini bu hayalinde buluşturmayı amaçlıyor. "Hem okul hem iş ikisini aynı anda götürüyorum" Bugün biri örgün, biri uzaktan olmak üzere iki üniversitede ikinci sınıf öğrencisi olarak eğitimini sürdüren Emine Usta, ailesi tarafından desteklendiğini belirterek, "Aslında üniversitede 35 yaş üstü kişilere ÖSYM‘nin verdiği bir kontenjan vardı. Hem bu kontenjandan yararlanmak için hem de okuyamadığım için bu hayatı da görmek, tatmak istedim. Bu yaştan sonra yeni tecrübeler edinmek adına böyle bir deneyim istedim. Bunu yaşıyorum çok keyifli. Trabzon Ortahisar Halk Eğitim Merkezi’nde aynı zamanda usta öğreticiyim. Kazaziyede kültür sanatçısıyım. Hem okul hem iş ikisini aynı anda götürüyorum. Kültür sanatçısı olduğum için hem de gastronomiye de olan ilgimden dolayı yenilikleri yapmak adına bu bölümü seçtim. Bu bölümü seçtikten sonra da uzaktan eğitimde de aşçılık bölümünü seçtim. Birbirine tamamlayan iki üniversitede okuyorum. İkisinde de ikinci sınıftayım. İngilizceyi de geliştirmek adına böyle bir yola çıktım. Ağabeyimin kızı hala okumaya doyamadın, sürekli üniversite sınavlarına giriyorsun diyor. Birkaç tanesini kazanıp dondurmuştum. Hala okuyor musun diyenler var. Ailem tarafından çok destekleniyorum. Gençler teknolojiye çok hakimler. Çok pratik düşünüyorlar. Ben yapana kadar onlar Emine abla biz yaptık sana da gösterelim diyorlar. Onlardan öğrenmek çok güzel. Onlarda bazı deneyimleri soruyorlar. Bizde elimizden geldiğince kendi adıma onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama ben onlardan daha çok yardım alıyorum" dedi. "Rahmetli annem tansiyon hastasıydı; onun için üniversiteye gidemedim" Ailesinin tek kızı olduğunu ve rahmetli annesinin tansiyon hastası olması sebebiyle üniversiteye gidemediğini kaydeden Usta, "Bütün Türkiye olarak dil konuşmakta hala çok çekiniyoruz ve utanıyoruz. Burada öğretilen bilgiler dünyalı literatüründe geçen terimler. Buradan mezun olduktan sonra dilini iyi bilen birisi hizmet sektöründe çok iyi yerlere gelebilir. Gençlerin bu bölümü çok seçmelerinin nedeni devlette bir karşılığı olmaması. Yani sınıf öğretmenliği ve akademiyi bitirenler devlet memuru olabilir ama turizm bölümünde öyle olmadığı için gençler tarafından seviliyor ama ne yapacağız diyenler var. Emekli olduktan sonra Allah nasip kısmet ederse bir restoran bölümünü açarsan buradaki bilgiler benim için çok önemli olacak. Mezun olduktan sonra bilgilerimi bu alanda değerlendireceğim. Rahmetli annem tansiyon hastasıydı. Onun için üniversiteye gidemedim. Alaylı olarak halk eğitimde öğretmenliğe başladım. Sonra da bütün sınavları kazanarak 18 yılımı tamamladım. Öğretmeyi seviyorum ama rahmetli annemden dolayı tek kızı olduğum için okuma fırsatım olmadı. Şimdi imkanı oldu ve deneyimliyorum. Üniversitemizin akademisyenlerinin hepsi birbirinden kaliteli. Çok destek veriyorlar. Ders sırasında örnek gösteriyorlar. İnşallah mezun olup kep atmayı istiyorum. Usta öğreticiliğinde verdiği bir öğretmenlik vasfından dolayı hizmet sektöründe en azından gençlere bir şeyler öğretmek istiyorum. Onları hayata hazırlamak çok isterim" şeklinde konuştu. "Emine abla annemiz gibi hissettiriyor" Emine Usta’nın sınıf arkadaşlarından Mete Avcı, iyi bir arkadaşlıklarının olduğunu vurgulayarak, "Emine abla ile aynı sınıftayız. İyi bir arkadaşlığımız var. Bilgili ve deneyimleri olduğu için kendisinden yararlanıyoruz. Çok mutluyuz. Sınıfta her zaman en ön sırada oturuyor. Kendisi sürekli not tutuyor hatta ondan not istediğimiz oluyor" diye konuştu. Sınıf arkadaşlarından İlayda Köse de, Emine Usta’yı ilk gördüklerinden garip hissettiklerini dile getirerek, "Emine abla bizim için abladan öte bir annemiz gibi hissettiriyor. Bize ayak uydurmakta bazen zorlansa da ona yardımcı olmaya çalışıyoruz. İlk gördüğümüzde garip gelmişti. Sonrasında birbirimize ısındık. Bize çok şey kattı. Sınıfta bir büyüğün olduğun fark ederek davranmaya başladık. Ders konusunda çok istikrarlı" ifadelerini kullandı.
Yayla mevsimi geldi tereyağı denetimleri arttı
19 Haziran 2025 Perşembe - 14:42 Yayla mevsimi geldi tereyağı denetimleri arttı Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri "Ürün bazlı" denetimi kapsamında Ortahisar İlçesi Moloz bölgesinde faaliyet gösteren gıda satış işletmelerine yönelik eş zamanlı denetimler gerçekleştirdi. Denetimlerde hijyenik gereklilikler ve etiket kontrolleri yapılarak, yayla tereyağı olarak satışa sunulan ürünlerden 23 adet numune alınarak ilgili laboratuvarlara gönderildi. Konuyla ilgili bilgi veren Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürü İsa Kaplan, denetimlerin hız kesmeden sürdüğünü belirterek "Bilindiği üzere gıda zincirinin tüm aşamalarında tüketici sağlığının korunması ve güvenilir gıda arzının sağlanması Bakanlığımızın sorumluluğundadır. Bu kapsamda denetim etkinliğinin daha da artırılması amacıyla ’Ürün Bazlı /Tereyağı’ satış işletmelerinde denetimler yapılmıştır. Denetimlerde hijyenik gereklilikler ve etiket kontrolleri yapılarak, satışa sunulan tereyağı ürünlerinden 23 adet numune alınarak ilgili laboratuvarlara gönderilmiştir" dedi. Kaplan, laboratuvar analiz sonuçlarına göre uygunsuz çıkan ürünler ve işletmeler hakkında 5996 sayılı kanun gereği yasal işlemler uygulanacağını söyleyerek özelikle ürünlerde tüketiciyi aldatmaya yönelik taklit ve tağşiş olup olmadığı yönünde incelemelerin yapıldığını vurguladı. Gerçekleştirilen ürün bazlı denetimlerin yıl boyunca artarak devam edeceğini kaydeden Kaplan, "Denetimlerde uygunsuzluk tespit edilen ürün ve işletmelerle ilgili olarak 5996 Sayılı Kanun kapsamında yasal işlemler uygulanacaktır. Halk sağlığını korumak amacıyla gıda işletmelerine yönelik denetimlerimiz büyük bir titizlik ve hassasiyetle devam edecektir. Bu nedenlerle tüketicilerimizin üzerinde etiket bilgileri olmayan tereyağı, peynir, süt vb. ürünlerini kesinlikle satın almamalı" diye konuştu. Kaplan, denetimlerin hız kesmeden devam ettiğini belirterek vatandaşlardan gelecek bildirimlerin son derece önemli olduğu, vatandaşların gıda ile ilgili karşılaştıkları her türlü olumsuzlukta ALO 174 Gıda ihbar hattından ve 05011740174 numaralı Whatsapp ihbar hattına bildirebileceklerini sözlerine ekledi.
YKS Sınavı’na girecek öğrencilere uzmanlardan uyarılar
19 Haziran 2025 Perşembe - 09:41 YKS Sınavı’na girecek öğrencilere uzmanlardan uyarılar Bu hafta sonu gerçekleştirilecek Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) öncesi öğrencilerde sınav kaygısı artarken, uzmanlar öğrenci ve velilere önemli uyarılarda bulundu. Özel İmperial Hastanesi’nde görev yapan Uzman Klinik Psikolog Seden Celep Ekici, sınavın yaklaşmasıyla birlikte öğrencilerin yoğun bir kaygı süreci yaşadığını belirterek bu durumun nedenleri ve çözüm yolları hakkında açıklamalarda bulundu. "Sınav kaygısı bilginin kullanılmasını engelleyebilir" Sınav kaygısının, öğrenilen bilginin sınav anında verimli şekilde kullanılmasına engel olan yoğun endişe durumu olduğunu belirten Ekici, "Kaygıyı doğuran temel etken, olaylara yönelik düşünce biçimlerimizdir. Bu düşünceler duygularımızı ve davranışlarımızı etkiler. Sonuç olarak kaygı derinleşir" dedi. Kaygının nedenleri arasında düzenli çalışmama, yüksek çevresel beklenti, özgüven eksikliği, başarısızlık korkusu, mükemmeliyetçilik ve geleceğe yönelik belirsizlik gibi unsurların yer aldığını kaydeden Ekici, bu duyguların fiziksel belirtilerle de kendini gösterebileceğini ifade etti. Fiziksel belirtilere dikkat çekti Ekici, yoğun sınav kaygısının; hızlı nefes alma, terleme, titreme, mide ağrısı, baş ağrısı, kas gerginliği, bulantı, sık tuvalete gitme gibi birçok fizyolojik belirtiye yol açabileceğini belirterek ayrıca sınavdan kaçınma, ders çalışmaktan uzaklaşma, dikkat eksikliği ve içe kapanma gibi davranışsal tepkilerin de görülebileceğini söyledi. "Aileler çocuklarına koşulsuz destek vermeli" Sınav sürecinde ailelerin tutumunun büyük önem taşıdığını vurgulayan Ekici, "Hiçbir şey çocuğunuzdan ve onun ruh sağlığından daha önemli olmamalıdır. Sınav öncesi, sınav anı ve sonrasında çocuklarınızın yanında olun. Onlara sadece sonuçtan bağımsız olarak ne kadar değerli ve sevildiklerini hissettirin" diye konuştu. Sınavın kişinin zekâsı, değeri veya kişiliğini ölçmediğini hatırlatan Ekici, "Bu sadece bir bilgi ölçme aracıdır. Öğrencilere ve ailelere, bu sınavın hayatlarındaki tek sınav olmadığını sık sık hatırlatmaları gerekiyor" şeklinde konuştu. Öğrencilere öneriler Ekici, sınav kaygısını azaltmak için öğrencilere şu önerilerde bulundu: "Sadece sınav sonucuna değil, sürecin tamamına odaklanın. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın. Olumsuz düşüncelerle karşılaştığınızda yerine işe yarar alternatifler koymaya çalışın. Performansın her zaman aynı düzeyde olmayabileceğini kabul edin. Kaygı düzeyi aşırı yüksekse bir uzmandan mutlaka destek alın."
İstilacı kokarcaya karşı samuray arısı umudu
18 Haziran 2025 Çarşamba - 16:30 İstilacı kokarcaya karşı samuray arısı umudu Trabzon’da tarım ürünü zararlısı kahverengi kokarcaya karşı üretilen samuray arıları doğaya salınmaya başlandı. Türkiye’ye 2017’de Gürcistan üzerinden geldiği bilinen ’kahverengi kokarca’ adlı böcek, Karadeniz Bölgesi’nde 8 yıldır tarım ürünlerine ciddi zarar veriyor. Başta fındık olmak üzere 300’den fazla bitki için tehdit oluşturan böceğe karşı biyolojik ve kimyasal mücadeleler devreye alındı. Biyolojik mücadele kapsamında Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü Laboratuvarında üretilen samuray arıları, Ortahisar ilçesine bağlı Akyazı Mahallesinde düzenlenen törenle doğaya salındı. Törende konuşan Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, samuray arısının kahverengi kokarcanın üremesini engellediğini belirterek, "Doğada sadece insan yaşamıyor. Doğada pek çok canlı da var. Bunların bir kısmı bizim de talip olduğumuz bazı ürünlere talip oluyorlar. Bizimle paylaşmak istiyorlar. Hatta bize hiç bırakmak istemiyorlar. Biz bunlara zararlılar diyoruz. Bu zararlılarla mücadele ediyoruz. Birkaç yıldan bu tarafa kahverengi kokarca böceği ile özellikle Karadeniz’de özellikle fındığa ciddi zarar veriyor. Bu zarar ekonomik anlamda bütün Karadeniz’i özellikle fındık üreticilerini ciddi anlamda etkiliyor. Hem rekoltemizi düşürüyor hem ağaçlara zarar veriyor hem de acılaştırarak belki ilk etapta sağlam gibi gördüğünüz fındıkları lezzet kalitesini düşürüyor. Mücadele ederken doğada yaşayan diğer canlılara da zarar vermemek lazım. Çok önemli ince düşünerek yapmamız gereken bir mücadele. Samuray arıları belki başkalarının hayallerinde oluşturduğu gibi çok büyük arılar değil. Samuray arısı ince bir sivrisinek kadar. Samuray arısı kokarca böceğine saldırmıyor onu yemiyor. Üremesini engelliyor" dedi. Programa Vali Yıldırım’ın yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Yüksel Gülay, İl Tarım ve Orman Müdürü İsa Kaplan ile üreticiler katıldı.
İstilacı kokarcaya karşı samuray arısı umudu
18 Haziran 2025 Çarşamba - 16:12 İstilacı kokarcaya karşı samuray arısı umudu Trabzon’da fındık başta olmak üzere birçok tarım ürününü tehdit eden kahverengi kokarca zararlısıyla mücadele etmesi için üretilen samuray arıları doğaya salınmaya başlandı. Türkiye’ye 2017 yılında Gürcistan üzerinden geldiği bilinen ’kahverengi kokarca’ adlı böcek, Karadeniz Bölgesi’nde 8 yıldır tarım ürünlerine büyük zarar veriyor. Özellikle bölgedeki fındık bahçelerine dadanıp, suyunu emdiği bitkiye zarar veren böcek 300’den fazla bitki türünde besleniyor. Başta fındık olmak üzere birçok bitki için tehdit oluşturan böceğin ürememesi için biyolojik ve kimyasal mücadeleler devreye alındı. Biyolojik mücadele kapsamında Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü Laboratuvarında üretilen samuray arıları Trabzon’da doğaya salındı. Ortahisar ilçesine bağlı Akyazı mahallesinde Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Yüksel Gülay, Trabzon Tarım ve Orman Müdürü İsa Kaplan ile üreticilerin katıldığı törenle samuray arıları fındık bahçeleri ile buluşturuldu. Törende bir konuşma yapan Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, samuray arısının kahverengi kokarcanın üremesini engellediğini belirterek, "Doğada sadece insan yaşamıyor. Doğada pek çok canlı da var. Bunların bir kısmı bizimde talip olduğumuz bazı ürünlere talip oluyorlar. Bizimle paylaşmak istiyorlar. Hatta bize hiç bırakmak istemiyorlar. Biz bunlara zararlılar diyoruz. Bu zararlılarla mücadele ediyoruz. Birkaç yıldan bu tarafa kahverengi kokarca böceği ile özellikle Karadeniz’de özellikle fındığa ciddi zarar veriyor. Bu zarar ekonomik anlamda bütün Karadeniz’i özellikle fındık üreticilerini ciddi anlamda etkiliyor. Hem rekoltemizi düşürüyor hem ağaçlara zarar veriyor hem de acılaştırarak belki ilk etapta sağlam gibi gördüğünüz fındıkları lezzet kalitesini düşürüyor. Mücadele ederken doğada yaşayan diğer canlılara da zarar vermemek lazım. Çok önemli ince düşünerek yapmamız gereken bir mücadele. Samuray arıları belki başkalarının hayallerinde oluşturduğu gibi çok büyük arılar değil. Samuray arısı ince bir sivrisinek kadar. Samuray arısı kokarca böceğine saldırmıyor onu yemiyor. Üremesini engelliyor" dedi.
İsrail-İran çatışması Trabzon turizmine darbe vuruyor
18 Haziran 2025 Çarşamba - 13:46 İsrail-İran çatışması Trabzon turizmine darbe vuruyor İsrail-İran çatışması Trabzon turizmini de olumsuz etkiliyor. İki ülke arasında 6 gündür artarak devam eden saldırılar nedeniyle ara hava koridorunda yer alan Ürdün ve Irak üzerindeki sivil uçuşların durması, Trabzon’a bu ülkelerden yapılan turistik uçak seferlerini durdurdu. Umudunu Körfez ülkelerinden gelecek turistlere bağlayan turizmciler ise yaşanan gerginliğin bir an önce bitmesini diliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan turizmci Barış Çuvalcı, İsrail-İran savaşı nedeniyle Trabzon’da turizmin durma noktasına geldiğini söyledi. Çuvalcı, "Savaş nedeniyle ara koridordaki Ürdün ve Irak’tan Trabzon’a uçuşlar durdurulunca turizm acenteleri ciddi kayıplar yaşamaya başladı. Rezervasyonlar iptal ediliyor. Tur firmaları iş yapamaz durumda. Irak ve Ürdün’deki tüm uçaklar iptal, hava sahaları kapanmış. Irak ve Ürdün savaş hattı ortasında kaldığı için vatandaşlarına ülkelerini terk etmemesi konusunda telkinde bulunuyor. Bu durum diğer Körfez ülkelerini de etkilemeye başladı" dedi. "Savaş nedeniyle rezervasyonlar iptal ediliyor" Irak ve Ürdün’den gelen turistlerden sonra Kuveyt, Bahreyn, Katar, Umman ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinden bölgeye gelen turistleri taşıyan uçakların da yine aynı hava koridorunu kullanamaması nedeniyle büyük bir sorunla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Çuvalcı, "Şimdi Kuveyt, Bahreyn, Katar, Umman ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinden Trabzon’a gelecek uçaklar da o koridoru kullanamadıkları için hem uçuş süreleri uzuyor hem de ciddi oranda mali kayıp yaşıyorlar. Gelecek olan misafirler de bu uçuş sürelerinin uzamasından dolayı ayrıca savaşın kendi ülkelerini de etkileyeceğini düşündükleri için tatillerini erteliyorlar veya rezervasyonlarını iptal ediyorlar. Bu da sektörü ciddi oranda baltalıyor. Trabzon’da turizm bu nedenle durma noktasına geldi" ifadelerini kullandı. Öte yandan Ürdün’den Trabzon’a turist getiren bir uçağın savaş nedeniyle 3-4 gündür Trabzon Havalimanı’nda beklediği öğrenildi.
Akçaabat’ta festival zamanı yaklaşıyor
18 Haziran 2025 Çarşamba - 10:49 Akçaabat’ta festival zamanı yaklaşıyor Trabzon’un Akçaabat ilçe belediyesi tarafından bu yıl 33.’sü düzenlenecek olan Uluslararası Akçaabat Müzik ve Halk Oyunları Festivali, 17-20 Temmuz tarihleri arasında yurt içinden ve yurt dışından birçok misafiri ağırlayacak. Festival, zengin programı ve güçlü sanatçı kadrosuyla bu yıl da büyük bir coşkuya sahne olacak. Sanatçılar Buray 18 Temmuz’da, Elif Buse Doğan 19 Temmuz’da ve Resul Dindar 20 Temmuz’da ilçe merkezinde kurulacak festival alanında Akçaabatlılar ile buluşacak. Ayrıca Azerbaycan, Etiyopya, Rusya, Gürcistan gibi ülkelerden ve Artvin Hopa, İstanbul, Adıyaman, Erzurum, İzmir, Siirt ile Akçaabat’tan gelen ekipler de festival boyunca sahne alacak. Festival boyunca uluslararası halk dansları gösterileri, kültürel etkinlikler ve her akşam gerçekleşecek konserlerle Akçaabat, dört gün boyunca adeta bir kültür şölenine dönüşecek. Düzenleyecekleri festivalle ilgili bilgi veren Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, "Akçaabat; tarihiyle, doğal güzellikleriyle, kültürüyle ve sanatsever yapısıyla Karadeniz’in parlayan yıldızlarından biridir. Biz de bu mirası yaşatmak, daha da güçlendirmek adına 33 yıldır kesintisiz olarak bu festivali sürdürüyoruz. Uluslararası Akçaabat Müzik ve Halk Oyunları Festivali, yalnızca bir eğlence etkinliği değil; aynı zamanda kültürlerin buluştuğu, dostlukların pekiştiği, sanatın evrensel dilinin konuşulduğu çok özel bir platformdur. Bu yıl, festivale renk katacak birbirinden değerli sanatçılarımızı da ağırlayacağız. 18 Temmuz’da Buray, 19 Temmuz’da Elif Buse Doğan, 20 Temmuz’da ise Karadeniz’in sevilen sesi Resul Dindar bizlerle olacak. Ayrıca 20 Temmuz Pazar günü de geleneksel Hıdırnebi Yayla şenliğimizi gerçekleştireceğiz. Herkesi; müziğin birleştirici gücünü hep birlikte hissetmeye, halk oyunlarımızın coşkusunu paylaşmaya, Akçaabat’ın zengin kültürel atmosferinde buluşmaya davet ediyorum. Çünkü biz inanıyoruz ki: kültürle büyüyen şehirler, sevgiyle büyür. Sanatla yoğrulan toplumlar, geleceğe daha umutla bakar" dedi.
Trabzon’da 450 yapı sel ve heyelan riski altında
18 Haziran 2025 Çarşamba - 10:42 Trabzon’da 450 yapı sel ve heyelan riski altında Trabzon’da merkez ilçe konumunda olan Ortahisar ilçesinde dere yatağı ve eğimli arazilerde yapılan incelemeler sonucunda 450 konutun risk altında olduğu belirlendi. Trabzon şehir merkezinde 3 Haziran günü şiddetli yağışlar sonrasında yaşanan şehir seli daha etkili bir yağış halinde yaşanabilecekleri gözler önüne serdi. Şehirde yapılan saha çalışmaları sonucu, özellikle dere yatakları ve eğimli arazilerde bulunan 450 yapının, heyelan ve sel gibi doğal afetlere karşı yüksek risk taşıdığı görüldü. Kentin merkez mahallelerinde, deniz kenarı ve heyelanlı bölgelerde bulunan bu yapıların bir kısmı geçmişte meydana gelen fosil heyelan düzlükleri üzerinde yer alırken, uzmanlar, yapıların acilen boşaltılması ve yıkım sürecinin başlatılması gerektiğini vurguladı. Uzmanlar, yetkililere de hızlı müdahale çağrısında bulunuyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Arzu Fırat Ersoy, ilk olarak şehirdeki menfez temizliğinin acilen hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Ersoy, "Ana dere yataklarının denizle buluştuğu kutu menfez yapılarının acilen temizlenmesi gerekiyor. Yukarı havzalarda yan derelerin temizliğinin yapılması gerekiyor. Taşkın erken uyarı sistemlerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Şehir içerisinde yapılaşma nedeniyle varlığını göremediğimiz yan derelerin kontrol edilerek menfezlerin denize ulaştığı noktalarda menfez temizliğinin acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. Çünkü Haziran ve Temmuz ayları Karadeniz Bölgesinde hızlı yağışların meydana geldiği, bu yağışların bir an önce denize ulaşmaya çalıştığı fakat ulaşamadığı sonucunda taşkın olduğu dönemdeyiz" dedi. "Trabzon’da heyelan riski altında bulunan yaklaşık 450 konut var" Risk altında bulunan 450 konutun acilen yıkılması gerektiğini de kaydeden Ersoy, "Bu bölgede köyler aslında eski heyelan düzlüklerinde kurulmuş. Eski heyelan düzlüğü dediğimiz düz alanlar toprak kalınlığının biraz fazla olduğu tarıma elverişli alanlar olarak tanımlanan alanlar insanlar tarafından köyler kurularak yaşama geçirilmiş. Bir yağış neticesinde buralardaki toprak kalınlığı fazla olduğu için toprak su içeriğinin artmasına bağlı olarak heyelan meydana getiriyor. Evler heyelana maruz kalarak hareket eder duruma geldi. Bu bölgelerdeki çalışmaların belediyemizce yapılarak projelendirilmesi gerekiyor. Trabzon’da heyelan riski altında bulunan yaklaşık 450 konut var. Fakat hiç biri tam anlamıyla boşaltılmadı ve yıkımı başlamadı. Biz Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak boşaltılması gerektiğini söylüyoruz. Bir yağış meydana geldiğinde o bölgedeki evler risk altında. Fakat o evlerde yaşamlar var. Bu evlerin acilen boşaltılması ve yıkılması gerekiyor. Bu evler Trabzon merkez mahallelerinde bulunuyor. Hem deniz kenarında hem heyelanlı bölgede bulunuyorlar. Bu raporlar Çevre Değişiklik ve İklim Bakanlığı’nın çalışmaları sonucunda raporlanmış. Fosil heyelan düzlüklerinde kurulmuş köylerde ve dere yataklarında bulunan evler" ifadelerini kullandı.
İnsanlar gibi araçların da güneşten ve aşırı nemden korunması gerekiyor
17 Haziran 2025 Salı - 09:49 İnsanlar gibi araçların da güneşten ve aşırı nemden korunması gerekiyor İnsanlar gibi araçların da güneşten ve aşırı nemden korunması gerektiği, araçlara Türkiye’nin güneyinde daha çok güneş yanığının, Karadeniz’de ise nem ve kuş pisliğinin zarar verdiği belirtildi. Karadeniz’in nemli ikliminin araçlar üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler konusunda sürücüleri uyaran Renault Dacia Bayi Servis Müdürü Hasbi Çakıroğlu, Trabzon’un yüksek nem oranı ve yoğun yağışlı havası, sadece insanlar üzerinde değil, araçlar üzerinde de ciddi etkilere yol açabildiğini belirtti. Bölgeye özgü iklim şartlarının araçlarda farklı sorunlara neden olabileceğini kaydeden Çakıroğlu, özellikle nemin neden olduğu buharlaşma ve küflenme gibi arızalara dikkat çekti. "Bölgemiz rutubetli olduğu için bu durum insan sağlığı kadar araçlara da zarar verebiliyor" diyen Çakıroğlu, Güneydoğu gibi daha kuru bölgelerde görülmeyen sorunların Karadeniz’de yaşanabildiğini vurguladı. Kentte araçlarını uzun süre kullanmayan sürücülerin araç içinde küf ve kötü koku gibi deformasyonlarla karşılaşabildiğini belirten Çakıroğlu, "Rutubet nasıl insan hayatını olumsuz etkiliyorsa yapılara, araçlara da zarar verebiliyor. Araçlarda bölgesel sorunlar olabiliyor. Güneydoğu’da olmayan bazı sorunlar burada karşımıza çıkabiliyor. Bölgemiz nemden kaynaklı çok yağmurlu olduğundan buharlaşma sorunları oluyor. Aşırı nem, iklimsel faktörlerden kaynaklı arızalar olabiliyor. Araçlarımızı uzun süre kapalı tutmamalı, zaman zaman havalandırmalıyız. Trabzon’da aracını bırakıp başka illere gidenler oluyor. Dolayısıyla aracı iki, üç ay park halinde kaldığı zaman aracında küf boyutunda deformasyonlar görebiliyoruz. Aracın içini ıslak bırakmamak, nemli bölgelerde özellikle önemli" dedi. Kuş pisliği asidik etki yapıyor Ayrıca kaporta ve boya bakımıyla ilgili dikkat edilmesi gereken hususlara da değinen Çakıroğlu, kuş pisliklerinin boya üzerinde asidik etkiler yaparak kalıcı hasara yol açabileceğini ifade etti. Çakıroğlu, "Kuş pisliği kurumuşsa, doğrudan ıslak mendille silmek yerine bir peçeteyi ıslatıp üzerine koymak daha güvenlidir. Yaklaşık 5 dakika bekletildiğinde yüzey daha zarar görmeden temizlenebilir" diye konuştu. Güney bölgelerde güneş yanıklarına karşı açık renkli araçların tercih edildiğini hatırlatan Çakıroğlu, Trabzon gibi bölgelerde ise güneş yanıklarının nadir görüldüğünü, ancak nemin araç bakımında başlıca faktör olduğunu sözlerine ekledi.