Yerel Haberler
Trabzon
Ceyhun Eskici: "Trabzonspor’u kalıcı ve güçlü bir geleceğe taşımak için çalışıyoruz" 19 Kasım 2024 Salı - 11:15:54 Trabzonspor’un İdari İşlerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ceyhun Eskici, bordo-mavili kulübün başarısının temelinde şehir ve kulüp arasındaki kopmaz bağın yattığını belirterek, "Bu bağın bir tarafında kopma olursa, karşımızdaki güce direnme şansımız kalmaz" dedi. Trabzonspor’un İdari İşlerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ceyhun Eskici, bordo-mavili kulübün dergisine verdiği röportajda, İstanbul kulüplerinin ekonomik gücüne, hak ederek kazandıkları 8 şampiyonlukla ve kendi tarihlerinden aldıkları güçle cevap vermeye çalıştıklarını dile getirerek, Trabzonspor bunu başarmış ve her zaman başarmaya aday bir camia olduğundan söz etti. "Trabzonspor ile büyüdüm" Taraftar Derneği Başkanlığı yaptığını dile getiren Eskici, "3 yıl başkanlığını yürüttüm. Trabzonspor sevgisini tüm ülkeye yaymayı başardık. Bu başarıyla gurur duyuyoruz. Trabzonspor sevgisi çocukluk yıllarından itibaren hayatımda önemli bir yer tuttu. Ailem de bu tutkuyu destekleyen bir geçmişe sahip. 1967 doğumluyum, kulüple yaşıtım yani. Trabzonspor ile beraber büyüdüm. Ailem hep sporun içinde oldu. Dedem, kurucuları arasında yer aldığı kulüplerden Necmiati’den esinlenerek ikiz çocuklarının adını Necmi (babam) ve Ati olarak koymuş. Kayınpederim Ahmet Celal Ataman sayısız şampiyonluklarda yönetici ve başkanlık yapmış, her zaman verdiği fikirlerle yol göstericim olmuştur. Kızım ve eşim kongre delegesi olarak kulübümüzün her zaman bir parçası olmaya çalışmaktadır. Spordaki temelim basketbol. Hem sporcu hem de yönetici olarak bu branşta yer aldım. Gençliğimin bir kısmı tribünde, bir kısmı ise basketbol sahasında geçti. Sporun farklı dallarında hep Trabzonspor için çalıştım" ifadelerini kullandı. "Kulübün aydınlık geleceği için ne gerekiyorsa yapacağız" Kulübün ekonomik ve sportif olarak zorlu süreçlerden geçtiğini aktaran Ceyhun Eskici, Başkan Ertuğrul Doğan liderliğinde yürütülen çalışmaları şöyle anlattı: "Bankalar Birliği’nden çıkış hamlesi, Trabzonspor’un sürdürülebilir bir ekonomik modele geçişinde kritik bir adım oldu. Yıllık 700 milyon lira faize veda etmek, kulübümüz için çok şey ifade ediyor. Yönetim kurulumuz uyum içerisinde çalışıyor. Trabzonspor’un başarısı sadece saha içindeki skorlarla değil, ekonomik anlamda da güçlenmesiyle sağlanacak. Hedefimiz, Trabzonspor’u her anlamda lider bir marka haline getirmek." “Trabzonspor her zaman kalıcıdır" Ceyhun Eskici, yönetimlerin, futbolcuların ve teknik ekibin geçici olduğunu ancak Trabzonspor’un her zaman kalıcı bir değer olarak var olacağını söyledi. Eskici, "Hepimiz gelip geçiciyiz. Trabzonspor’un tarihine baktığınızda bu kulübün başarısının temelinde taraftarın karşılıksız sevgisi ve camianın birlikteliği var. Biz Trabzonspor’u her zaman iyi ve kötü gününde aynı tutkuyla sevdik. Önemli olan bu bağlılığı sürdürebilmektir" cümlelerine yer verdi. Trabzonspor’un hem sportif hem de ekonomik anlamda hedeflerine ulaşacağına olan inancını vurgulayan Eskici, "Kulübümüzün aydınlık geleceği için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Bu, bizim için kutsal bir görevdir" diyerek konuşmasını noktaladı.
19 Kasım 2024 Salı - 10:37 Özel İmperial Hastanesi Gürcistan’da ikinci ofisini açtı Özel İmperial Hastanesi 2018 yılında Gürcistan Batum’da açtığı irtibat ofisinin arından Zugdidi’de 2. ofisini açmanın mutluluğunu yaşıyor. Gürcistan Batum’da 6 yıl önce hizmete açılan irtibat ofisinin ardından, Zugdide’deki yeni ofisin açılışı görkemli bir organizasyonla düzenlendi. Yoğun katılımla gerçekleşen açılışa Zugdidi Sağlık Bakanlığı temsilcileri Jana Kurua, Eka Khufatsarıa, Gürcistan Zugdidi Milletvekili Davit Kodua, Gürcistan Zugdidi Belediye Başkanı Mamuka Tsotseria, Gürcistan Zugdidi Vali Yardımcısı Davit Verava, Zugdidi Kent Konseyi Başkanı Oto Kadarıa, Zugdidi Kent Konseyi üyesi Giorgi Kırtava, Özel İmperial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Koç, Özel İmperial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Op. Dr. Ekrem Sağlam, Özel İmperial Hastanesi Genel Müdürü Cihan Başoğlu, Özel İmperial Hastanesi hekimleri ve yöneticileri, Özel İmperial Hastanesi Gürcistan Temsilcisi Shorena Gvagvalia, Zugdidi’de görev yapan hekimler, basın mensupları ve ofis çalışanları katıldı. Açılışta konuşma yapan Özel İmperial Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Koç “2007 yılında hizmete açılan Özel İmperial Hastanesi, 11.500 m2 alanda 65’i alanında uzman hekimlerimiz olmak üzere, 450 personelle her geçen gün büyüyerek, bugün sadece Trabzon’un ve çevre illerinin değil sağlık turizmi ile çevre ülkelerin tanıdığı bir sağlık kurumu haline gelmiştir. Geride bıraktığımız 17 yılda Özel İmperial Hastanesi olarak, her yıl büyüyerek, güçlenerek, kalite standartlarımızı yükselterek ve hizmet çeşitliliğimizi artırarak başarılarla yolumuza devam ediyoruz. Deneyimli uzman kadromuz, teknolojiyi yakından takip etmemiz; tüm doktor, hemşire, sağlık personeli ve yöneticilerimizin özverili çalışmaları bu başarıda büyük rol oynuyor. Kaliteli sağlık hizmetimizi her geçen gün daha fazla sayıda insana ulaştırmak ise bize güç veriyor. Türk toplumunda komşuluğun önemi büyüktür, ihtiyaç ve sorunlar el birliği ile dayanışma içerisinde giderilir. Bu mantıkla yola çıkarak önce komşumuza hizmet ulaştırmayı amaç edinmiş ve Gürcü komşularımızın kaliteli sağlık hizmetine, zaman kaybetmeden profesyonel ekip desteği ile ulaşmalarını sağlamak için 2018 yılında Batum’da irtibat ofisimizi açmıştık. Bugün burada Zugdidi ofisimizin açılışı için bulunuyor almaktan son derece mutlu ve gururluyum. Bu vesileyle ’İmperial Ailesi’ olarak bu mutluluğumuzu sizlerle paylaşmaktan onur duyuyor, katılımlarınızdan dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. Özel İmperial Hastanesi Genel müdürü Cihan Başoğlu yaptığı konuşmada “Bugüne kadar sağlık turizminde önemli başarılara imza attık. Bizleri tercih eden binlerce hastamızın sağlığına kavuşmasına vesile olduk. Bugün burada açılışını yaptığımız ofisimizle, Zugdidi’de yaşayan kardeşlerimize hizmet veriyor olmaktan son derece mutlu ve gururluyuz” diye konuştu. Öte yandan açılış öncesi düzenlenen tanışma ve bilgilendirme konferansına, Gürcistan Zugdide’deki hastanelerde görev yapan hekimler yoğun katılım gösterdi. Konferansta Özel İmperial Hastanesinin genel tanıtımı, hastane kadrosunda yer alan doktorlar, yapılan özellikli işlemler ve ameliyatlar hakkında bilgi aktarımı yapıldı.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:23 Hulusi Akar: “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler” TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, “Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Biz bunların peşindeyiz. Mehmetçik bunların korunaklarını, sığınaklarını tek tek buluyor ve bunları imha ediyor. Teröristlere etkisiz hale getiriyor. Teröristlerin önünde iki yol var. Birincisi bulundukları çukura gömülecekler. İkincisi adalete teslim olacaklar. Başka yolları yok” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen “Türkiye’nin Savunma ve Güvenlik Meseleleri” programına katıldı. KTÜ Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Hulusi Akar’ın yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, AK Parti Trabzon Milletvekili Vehbi Koç, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmalarının ardından öğrencilerle buluşan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, anavatan, gök vatan, mavi vatan, yavru vatan ve dijital vatanın bir bütün olduğunu belirterek, “Hiçbir zaman fidandan çınara Söğüt ruhunu Çanakkale ruhunu, Milli Mücadele ruhunu, 15 Temmuz hain darbe girişime karşı mücadele ruhunu unutmayacağız. Bunların daima hatırlayacağız. Bunlardan ders alacağız. Ülkemizin bekası, asil milletimizin refahı için. Bunların yapılması bizim için hayati önem taşıyor. Bu parti meselesi değil, zihniyet meselesi. Ülke tek, vatan tek bu vatanın, milletin, devletin bekası için bu milletin refahı için birlik ve beraberlik içerisinde bakmamız gereken hadise. Nedir bu? Anavatan, gök vatan, mavi vatan, yavru vatan, dijital vatan bunlar birdir, bütündür. Bunlar parçalanamaz. Bunları Allah’a çok şükür bugüne kadar parçalamak isteyenler ya denizlere döküldü ya da bulundukları çukurlara gömüldüler. Bundan sonra da gömmeye hazırız” ifadelerini kullandı. “15 Temmuz’un olma sebeplerinin en başında gelen konuların biri bu din konusundaki zafiyet” “Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülke var” diyen Akar, “15 Temmuz sebepleri ile ilgili birçok şey söylenebilir. Buradaki temel konu din. Eğer dini bilen toplum olsa bunun cevabını verir. Değilse aldatılırsınız. Aldatılmamak için gerçeği bilmek lazım. Trabzon’un nerede olduğunu bilmezsen İstanbul’da kahvede seni işletirler. 15 Temmuz’un olma sebeplerinin en başında gelen konuların biri bu din konusundaki zafiyet. Bunun bir an evvel giderilmesi ve temizlenmesi lazım. Bütün bunlara rağmen Söğüt, Çanakkale, Milli Mücadele ve 15 Temmuz’a karşı mücadele ruhuyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti; büyük bir iftiharla, güvenle ve gururla ifade ediyorum uluslararası arenada şuanda özne haline geldi. Sevenler var, sevmeyenler var. Fakat özne haline geliyor. Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülke var. Şuanda 3 kıtada etki alanımız var. Avrupa, Asya, Afrika’da etki alanımız var orada işler yapıyoruz. Türkiye’nin kıymetini bilelim” şeklinde konuştu. “Allah’a çok şükür Mehmetçik teröristleri kazdıkları çukurlara çatır çatır gömdü” Çözüm sürecine değinen Akar, “2013-2015 senesinde bir çözüm süreci başlatıldı. Bu devletin zafiyeti değil, devletin alicenaplığı. Devlet diyor ki teröristler ben sizi yeneceğim, etkisiz hale getireceğim, ben sizi gömerim. Fakat ben size bir şans veriyorum silahlarınızı bırakın gidin adalete teslim olun diyor. Bunu teröristlerin ele başları, arkasındaki akıl verenler bu bir zafiyet gibi gördüler, zafiyet gibi gösterdiler ve şımardılar. Neler yaptılar. 24 Temmuz 2015 oldu yeter artık. O katliamlardan sonra yeter artık denildi ve harekata başlandı. Hakkari Yüksekova İkiyaka dağlarında, Şemdinli bölgesinde büyük operasyonlar yaptık. Bunlar dağlarda gömüldüler. Dağlarda Mehmetçikle baş edemeyeceğini anlayan teröristler şehirlere kaçtılar. Çukurlar kazdılar. Bu çukurlarla başarı sağlayacaklarını zannettiler. Allah’a çok şükür Mehmetçik teröristleri kazdıkları çukurlara çatır çatır gömdü. Türkiye’yi terk ettiler. Tam o sırada 15 Temmuz hain darbe girişim oldu. Buna karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, polisimizin, jandarmamızın gerçek, vatansever evlatları ve asil milletimizin hep beraber Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde teröristleri, FETÖ’cüleri yerle bir etti” diye konuştu. “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler” Teröristlerin önünde iki yolun olduğunu belirten Akar, “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler. Hiçbir şekilde bizim yaptığımızı maalesef bazı ülkelerin devlet başkanları, bakanları, genel kurmay başkanları dahil orayı çaptırıyorlar bizim Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde yaptığımız operasyonları oradaki Kürtlere, Araplara karşı yapıldı şeklinde ifadelerde bulunuyorlar. Bu kesinlikle doğru değil. Biz hiçbir ordunun göstermediği kadar planlamada, icraatta büyük bir ciddiyetle, samimiyetle dikkat ettik. Hiçbir sivile zarar vermedik. Kültürel, dini, tarihi yapılara, çevreye zarar vermemek için her türlü tedbiri aldık, almaktayız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Biz bunların peşindeyiz. Mehmetçik bunların korunaklarını, sığınaklarını tek tek buluyor ve bunları imha ediyor. Teröristlere etkisiz hale getiriyor. Teröristlerin önünde iki yol var. Birincisi bulundukları çukura gömülecekler. İkincisi adalete teslim olacaklar. Başka yolları yok” ifadelerini kullandı. Konuşmanın ardından KTÜ Rektörü Çuvalcı tarafından Hulusi Akar’a hediye takdim edildi. Program toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:18 Hulusi Akar: “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler” TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, “Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Biz bunların peşindeyiz. Mehmetçik bunların korunaklarını, sığınaklarını tek tek buluyor ve bunları imha ediyor. Teröristlere etkisiz hale getiriyor. Teröristlerin önünde iki yol var. Birincisi bulundukları çukura gömülecekler. İkincisi adalete teslim olacaklar. Başka yolları yok” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen “Türkiye’nin Savunma ve Güvenlik Meseleleri” programına katıldı. KTÜ Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Hulusi Akar’ın yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, AK Parti Trabzon Milletvekili Vehbi Koç, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmalarının ardından öğrencilerle buluşan TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, anavatan, gök vatan, mavi vatan, yavru vatan ve dijital vatanın bir bütün olduğunu belirterek, “Hiçbir zaman fidandan çınara Söğüt ruhunu Çanakkale ruhunu, Milli Mücadele ruhunu, 15 Temmuz hain darbe girişime karşı mücadele ruhunu unutmayacağız. Bunların daima hatırlayacağız. Bunlardan ders alacağız. Ülkemizin bekası, asil milletimizin refahı için. Bunların yapılması bizim için hayati önem taşıyor. Bu parti meselesi değil, zihniyet meselesi. Ülke tek, vatan tek bu vatanın, milletin, devletin bekası için bu milletin refahı için birlik ve beraberlik içerisinde bakmamız gereken hadise. Nedir bu? Anavatan, gök vatan, mavi vatan, yavru vatan, dijital vatan bunlar birdir, bütündür. Bunlar parçalanamaz. Bunları Allah’a çok şükür bugüne kadar parçalamak isteyenler ya denizlere döküldü ya da bulundukları çukurlara gömüldüler. Bundan sonra da gömmeye hazırız” ifadelerini kullandı. “15 Temmuz’un olma sebeplerinin en başında gelen konuların biri bu din konusundaki zafiyet” “Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülke var” diyen Akar, “15 Temmuz sebepleri ile ilgili birçok şey söylenebilir. Buradaki temel konu din. Eğer dini bilen toplum olsa bunun cevabını verir. Değilse aldatılırsınız. Aldatılmamak için gerçeği bilmek lazım. Trabzon’un nerede olduğunu bilmezsen İstanbul’da kahvede seni işletirler. 15 Temmuz’un olma sebeplerinin en başında gelen konuların biri bu din konusundaki zafiyet. Bunun bir an evvel giderilmesi ve temizlenmesi lazım. Bütün bunlara rağmen Söğüt, Çanakkale, Milli Mücadele ve 15 Temmuz’a karşı mücadele ruhuyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir övünçle, güvenle ve gururla ifade ediyorum uluslararası arenada şuanda özne haline geldi. Sevenler var, sevmeyenler var. Fakat özne haline geliyor. Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir ülke var. Şuanda 3 kıtada etki alanımız var. Avrupa, Asya, Afrika’da etki alanımız var orada işler yapıyoruz. Türkiye’nin kıymetini bilelim” şeklinde konuştu. “Allah’a çok şükür Mehmetçik teröristleri kazdıkları çukurlara çatır çatır gömdü” Çözüm sürecine değinen Akar, “2013-2015 senesinde bir çözüm süreci başlatıldı. Bu devletin zafiyeti değil, devletin alicenaplığı. Devlet diyor ki teröristler ben sizi yeneceğim, etkisiz hale getireceğim, ben sizi gömerim. Fakat ben size bir şans veriyorum silahlarınızı bırakın gidin adalete teslim olun diyor. Bunu teröristlerin ele başları, arkasındaki akıl verenler bu bir zafiyet gibi gördüler, zafiyet gibi gösterdiler ve şımardılar. Neler yaptılar. 24 Temmuz 2015 oldu yeter artık. O katliamlardan sonra yeter artık denildi ve harekata başlandı. Hakkari Yüksekova İkiyaka dağlarında, Şemdinli bölgesinde büyük operasyonlar yaptık. Bunlar dağlarda gömüldüler. Dağlarda Mehmetçikle baş edemeyeceğini anlayan teröristler şehirlere kaçtılar. Çukurlar kazdılar. Bu çukurlarla başarı sağlayacaklarını zannettiler. Allah’a çok şükür Mehmetçik teröristleri kazdıkları çukurlara çatır çatır gömdü. Türkiye’yi terk ettiler. Tam o sırada 15 Temmuz hain darbe girişim oldu. Buna karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, polisimizin, jandarmamızın gerçek, vatansever evlatları ve asil milletimizin hep beraber Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde teröristleri, FETÖ’cüleri yerle bir etti” diye konuştu. “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler” Teröristlerin önünde iki yolun olduğunu belirten Akar, “Bizim tek hedefimiz, derdimiz teröristler. Hiçbir şekilde bizim yaptığımızı maalesef bazı ülkelerin devlet başkanları, bakanları, genel kurmay başkanları dahil orayı çaptırıyorlar bizim Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde yaptığımız operasyonları oradaki Kürtlere, Araplara karşı yapıldı şeklinde ifadelerde bulunuyorlar. Bu kesinlikle doğru değil. Biz hiçbir ordunun göstermediği kadar planlamada, icraatta büyük bir ciddiyetle, samimiyetle dikkat ettik. Hiçbir sivile zarar vermedik. Kültürel, dini, tarihi yapılara, çevreye zarar vermemek için her türlü tedbiri aldık, almaktayız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Terörist neredeyse bizim hedefimiz orası. Biz bunların peşindeyiz. Mehmetçik bunların korunaklarını, sığınaklarını tek tek buluyor ve bunları imha ediyor. Teröristlere etkisiz hale getiriyor. Teröristlerin önünde iki yol var. Birincisi bulundukları çukura gömülecekler. İkincisi adalete teslim olacaklar. Başka yolları yok” ifadelerini kullandı. Konuşmanın ardından KTÜ Rektörü Çuvalcı tarafından Hulusi Akar’a hediye takdim edildi. Program toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi. (OK-
135 yıllık geçmişi olan Trabzon Fanilası coğrafi işaret alma yolunda
04 Mart 2024 Pazartesi - 09:16 135 yıllık geçmişi olan Trabzon Fanilası coğrafi işaret alma yolunda Zengin dokuma kültürüne sahip Trabzon’da yaklaşık 135 yıldır üretilen ve Kurtuluş Savaşında Mehmetçiğin de giydiği Trabzon Fanilası coğrafi işaret alma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kışın sıcak, yazın serin tutma özelliği bakımından günümüzde de yoğun tercih edilen ve tamamen organik malzemeden üretilen Trabzon Fanilası, 1890’lı yıllardan sanayileşmeyle birlikte Trabzon’da üretilmeye başlandı. Günümüzde şehrin farklı yerlerindeki mahallelerde dokunarak yaşatılmaya çalışılan Trabzon Fanilası için coğrafi işaret alma hazırlıkları tamamlandığı ve başvuru aşamasına gelindiği kaydedildi. "Kurtuluş Savaşında Mehmetçiğimiz giydi" Trabzon Fanilasının tarihi 1890’lı yıllara kadar uzandığını, Trabzon Fanilasını Kurtuluş Savaşında askerlerimizin giydiğini kaydeden Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Sibel Karabina, “Trabzon fanilası 1890’lı yılların sonunda sanayileşmeyle beraber Trabzon’da üretilmeye başlandı. Trabzon dokuma kültürü olan bir kentimiz. Burada Osmanlı zamanında keten bezi ile keten dokumalarla feretiko dokumalar yapılıyordu. Daha sonra sanayileşmeyle birlikte örgü makinasıyla Trabzon’a yerleşti. Mumhane ’de özel bir girişimcinin kurduğu fabrikada bayanlar tarafından tezgâhlarda dokumaya başlandı. Daha sonra Yenicuma, Faroz, Çarşıbaşı, Vakfıkebir gibi yerlerde kadınların geçim kaynağı olacak şekilde dokunmaya başlandı. Trabzon Fanilası, Kurtuluş Savaşında askerlerimizin giydiği giysi oldu. Trabzon Fanilası hala ilk günkü üretimiyle devam ediyor. Fanila daha sonra bayanların çeyizlerinde olsun, günlük yaşamda olsun kullanılmaya devam etti. Bu meslek unutulmadan mahalle aralarında kadınlarımızın tarafından tezgâhlarda dokunmaya devam ederken Trabzon Olgunlaşma Enstitüsünde de yaklaşık 20 yıldır atölyede buna yönelik çalışmasını sürdürüyor. Trabzon Fanilasına ilgi çok yoğun” dedi. Coğrafi işaret alması yönünde çalışmalara başlandı Trabzon Fanilası için coğrafi işaret alma çalışmaları başladığını ifade eden Karabina, “Trabzon fanilası 100 yıldan fazla bu bölgede üretildiğinden coğrafi işaret alma konusunda çalışıyoruz. Gerekli hazırlıklar yapıldı şu anda başvuru aşamasında. Trabzon Fanilası organik ipten yapıldığı için kışın sıcak tutma özelliğine sahip yazın da terletmiyor. Trabzon Fanilası yaşatılması için özel sektörde halen üretilmeye devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumumuzda da üretime devam ediyor. Kurumumuzda şu anda 18 kursiyerimiz var. Halk Eğitim Merkezinde de kurslar açılarak yaygınlaştırma çalışmaları yapılıyor” diye konuştu. Trabzon Fanilasının yapımında herhangi bir katkı maddesinin olmadığını ifade eden Olgunlaşma Enstitüsü usta öğreticilerinden Büşra Altuntaş, “Bütün işi, tek tek, ilmik ilmik elle yapıyoruz. Tamamen ham pamuk yapılıyor herhangi boya yok, katkı maddesi yok, tamamen organik. Trabzon fanilası eskiden bayanların çeyizinde olurdu günümüzde yine tercih ediliyor. Şu anda da kurumumuzda üretimi devam ediyor” şeklinde konuştu. Trabzon Fanilasının günümüzde halen rağbet gördüğünü kaydeden bir diğer usta öğretici Gönül Ünver ise ”Trabzon Fanilasına 25 yıldır emek verdim. Bu alanda öğrenciler yetiştirdim. Trabzon Fanilasında bir ara duraklama olmuştu biz bunu okullara taşıyarak daha geniş boyutta çalışmasını başlatıp öğrenciler yetiştirdik. Günümüzün teknolojisine ayak uydurarak fanilayı dış giyim olarak da yapmaya başladık. Bunun yanı sıra, organik pamuk ipliği daha sağlıklı olduğu için bebek ürünlerine de girdik. Günümüzde fanila olarak bayağı rağbet gördü çünkü yazın serin, kışın sıcak tutuyor. Trabzon fanilasını giyen bir daha almak istiyor, çünkü giyince içerisinde rahat ediyor. Özellikle astım hastası çocuklar için de tercih ediliyor” ifadelerini kullandı.
Gençler tarlaya girmiyor
03 Mart 2024 Pazar - 08:41 Gençler tarlaya girmiyor Son yıllarda şehirlerde yaşamayı tercih eden yeni nesil dededen babadan kalan tarla işleri ile ilgilenmezken, tarlalarda çalışanların büyük çoğunluğunu 40 yaş üstündeki kadınlar oluşturuyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde havaların sıcak gitmesi ile birlikte tarlalarda mesai bu yıl erken başladı. Yöre halkı güzel havayı da fırsat bilerek köyüne bahçesine giderken, tarla ve bahçelerde ise çalışanların büyük çoğunluğunu 40 yaşın üstündeki kadınlar oluşturuyor. "Bizden sonra bu bahçelere kimsenin geleceğini zannetmiyorum" Evinin sebze, meyve, mısır ve patates ihtiyacı için tarla yaptığını belirten Trabzonlu Fatma Sofuoğlu, kendilerinden sonra gençlerin bahçe ve tarlaları sahipsiz bırakacağını ve girmeyeceğini söyledi. Sofuoğlu "Gençler okuyor, okuduktan sonra iş sahibi olunca da artık köylere gelmiyorlar. Eskiden birlik beraberlik vardı, büyüklerimiz ile 8-10 kişi tarlalarda çalışıyorduk. Şimdi ise çocuklar şehirlerden köylere gelmek istemiyorlar. Biz de atalarımızın yadigarını sürdürmek için burada çalışıyoruz. Bizden sonra bu bahçelere kimsenin geleceğini zannetmiyorum, bu topraklar öylece kalacak" ifadelerini kullandı. Yaza hazırlık yaptıklarını belirten Emine Sofuoğlu ise "Çocuklar tarla ayakkabılarını giyip bahçeye girmeye tiksiniyorlar. Onları eve alıştırdık, şehre alıştırdık. Bu yüzden gelmiyorlar. Bir de çocuklar köy koşullarına alışkın değil" şeklinde konuştu. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, yeni neslin bahçeye inmemesinin sadece Karadeniz Bölgesi’nin değil ülkemizin her yerinde önemli bir sorun oluşturduğuna dikkat çekerek “Herkes şehirde yaşamak istiyor dolayısıyla tarımsal alanlar olumsuz etkileniyor” dedi. Son yıllarda yeni neslin bahçeye inmemesine çözüm olarak uzman eleman tedarik firmaları kurulmasını öneren Pehlevan, “Bu büyük bir sorun. Sadece kendi bölgemiz için değil, Türkiye’nin diğer bölgeleri için çok büyük bir sorun. Bu soruna zaman geçirmeden çözüm bulunması gerekiyor. Bizim önerimiz, uzman eleman tedarik firmaları kurulsun. Budama, ayıklama, toplamada maliyetler çok yüksek. Alanlarımız çok küçük şehirdeki bir kişi köyüne gidip fındığını ilaçlayıp, toplayıp, geri döndüğünde maliyet yükseliyor. Tedarik firmalarıyla birlikte bu işi çözebiliriz” dedi. "Ülkemizin 350 milyon nüfusu besleyecek kapasitesi var" Herkesin şehirde yaşama tercini tarımsal alanları olumsuz etkilediğine dikkat çeken Pehlevan, “Herkes şehirde yaşamak istiyor dolayısıyla tarımsal alanlar olumsuz etkileniyor. Hayatımızda hava gıda ve su olmazsa olmazımızdır. Bizim bunun bir şekilde çözümünü ortaya koymamız gerekiyor. Ülkemiz şu an dört mevsimi bir anda yaşayan o kadar zengin bir ülke ki, biz bir şekilde bunu harekete geçirmemiz gerekiyor. Türkiye toprakları şu anda 350 milyonu besleyecek kapasitesi var. Ama baktığınız zaman ekonomik kaygılardan kaynaklı üretim alanları terk ediliyor. Ya da lüks yaşamak için ya da şehirde yaşamak için müthiş bir göç var. Bunu bir şekilde durdurmamız gerekiyor. Köyde yaşayanları devlet teşvik etmeli teşviklerini artırmalı ve teşvik yöntemimizi değiştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Akçaabat’ta Erol Günaydın Tiyatro Günleri başladı
02 Mart 2024 Cumartesi - 15:49 Akçaabat’ta Erol Günaydın Tiyatro Günleri başladı Trabzon’un Akçaabat Belediyesi tarafından her yıl düzenlenen ve geleneksel hale getirilen Erol Günaydın Tiyatro Günleri’nin bu yıl 11.’si düzenliyor. 11. Erol Günaydın Tiyatro Günleri’nin ilk akşamında Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu tarafından "Rumuz Goncagül" adlı tiyatro oyunu, Akçaabatlı tiyatro severlerle buluştu. Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu tarafından "Rumuz Goncagül" adlı tiyatro oyununa; Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda tiyatro sever vatandaş katıldı. Ordu Büyükşehri Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu tarafından sahnelenen ‘Rumuz Goncagül’ adlı tiyatro oyununda; başkahramanlardan olan İnsaf Hanım, evlenme çağına gelmiş kızı Gülsün’e gazetede yayınlanan Gönül Postası aracılığıyla eş aramaktadır. Bu arayış aynı zamanda da yoksulluktan kurtulma mücadelesidir. Anne-kızın bu serüven içerisinde göremediği, aslında aşkın çok yakınlarında olduğudur. Aşk, yoksulluk ve refaha çıkma hayallerinin eğlenceli hikayesi anlatıldı. ‘Rumuz Goncagül’ adlı tiyatro oyununun sonunda duygu ve düşüncelerini dile getiren Akçaabat belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, “Bu yıl 11.’sini düzenlediğimiz ve geleneksel hale getirdiğimiz Erol Günaydın tiyatro Günlerimiz, 6 akşam boyunca devam edecek. Ordu, İnegöl, Erzurum, Giresun ve Trabzon’dan gelen tiyatro ekipleri 6 farklı oyunla sizlerin karşısında olacak. Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu Ekibi tarafından sahnelenen ‘Rumuz Goncagül’ adlı oyunun bizim için ayrı bir önemi var. Akçaabat Belediyesi Tiyatro Ekibi 1999 yılında kurulduğunda sahnelenen ilk oyun ‘Rumuz Goncagül’ idi. Bu sebeple ayrı bir ilgiyle oyunu takip ettim; çok da keyif aldım. Tiyatro ekibimize hem Akçaabat’ımıza hoş geldiniz diyorum hem de muhteşem performansları için çok teşekkür ediyorum" dedi. Konuşmaların ardından Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu Ekibine Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, günün anısına plaket takdim etti.
AK Parti Ortahisar Belediye Başkan adayı Ergin Aydın: "Hamaset yapmadık, yapmayacağız"
02 Mart 2024 Cumartesi - 15:45 AK Parti Ortahisar Belediye Başkan adayı Ergin Aydın: "Hamaset yapmadık, yapmayacağız" AK Parti Ortahisar Belediye Başkan Adayı Ergin Aydın, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimi çalışmaları kapsamında Gülbaharhatun Mahallesi sakinleri ile bir araya geldi. Burada vatandaşların yoğun ilgisi ile karşılanan Aydın, “31 Mart’ta sandıkta tarihi bir fark atıp hem Büyükşehir Belediyemizi, hem Ortahisar Belediyemizi, hem de diğer ilçe belediyelerimizi tekrar kazanıp destan yazacağız. Seçimin ardından bundan önce yaptığımız projelerimize yenilerini ekleyerek Ortahisar’a hizmet etmeyi sürdüreceğiz” dedi. “AK Parti belediyeciliği ile yapılan projeler ortada ve takdir görüyor" diyen Aydın "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Biz hiç hamaset siyaseti yapmadık, bundan sonra da yapmayacağız. Hayata geçirebileceğimiz projeleri vaat edeceğiz ve görev süremiz içerisinde de bunları gerçekleştireceğiz. 5 Mart’ta proje tanıtımımızı yaptığımızda herkes ilçemizi ne kadar önemsediğimizi görecek. Bizim amacımız ilçemizdeki hizmet seferberliğinin artarak devam etmesidir” açıklamasında bulundu. Şehri her kesimi ile kucaklayan bir yönetim anlayışı sergileyeceğini belirten Aydın, “Bundan önce Ortahisar ilçemizde gerçekleştirilen başarılı çalışmalara yenilerini katmak adına görev başında olacağız. Hem AK Parti belediyeciliği ile hem de bizim belediyecilik geçmişimizle birlikte; doğup, büyüdüğümüz ve yaşantımızı sürdürdüğümüz ilçemize katkı sunmak amacındayız. Ortahisar’da daha önce olduğu gibi yine herkesin övgüsünü kazanacak projeleri hayata geçireceğiz” diye konuştu.
Trabzonspor Divan Olağan Genel Kurulu başladı
02 Mart 2024 Cumartesi - 13:20 Trabzonspor Divan Olağan Genel Kurulu başladı Trabzonspor’un 55. seçimli Divan Olağan Genel Kurulu başladı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Atatürk Kültür Merkezi’nde saat 10.00’da başlayan Trabzonspor’un 55. Seçimli Olağan Genel Kurulu’nu yönetmesi için divan başkanlığına Hakan Orhan oy birliği ile seçildi. Genel kurula Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan ve yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra Teknik Direktör Şenol Güneş’in de katıldığı gözlendi. Divan seçimi, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından mevcut yönetim kurulunun faaliyet raporu okundu. Ali Sürmen: "Benim veda günüm" Daha sonra söz alan Trabzonspor Divan Başkanlık Kurulu Başkanı Ali Sürmen, yapılan genel kurulun aynı zamanda kendisi için veda günü olduğunu belirterek, "Trabzonspor şampiyon olduktan sonra ciddi sıkınlar yaşadı. Mali sorunlar yaşadı. İcracıların kapıya dayanmaya hazırlandığı dönemde sorumluluğu üzerine alan şahsi ve sponsorluk anlaşmaları yapan Ertuğrul Doğan’a da teşekkür ediyorum. Yaşanmışlıklarla ders alarak yoluna devam etmesini tavsiye ediyorum. TFF’de birçok arkadaşımız görev aldı ama görevli olduğu dönemde onun kadar elini taşın altına koyan isim görmedim. Türk futbolunda adaletin sağlanması için büyük bir emek veren Mustafa Hacıkerimoğlu. Maalesef Fenerbahçeliler istedi diye onlarla birlikte hareket edenleri de yadırgıyorum" ifadelerini kullandı. Neden aday olmadığını daha önce açıkladığını belirten Sürmen, "Buranın kaybedeni olmaz bir tercih yapılıyor. Küsüp, darılarak başka yerlere gitmemektir önemli olan. Trabzonspor için çalışmaktır kendiniz için değil. Benim aday olmamamda düşündüğüm en büyük etken budur. Aday değilim diyorsak bu camia içindir. Ben yönetici olacağım kibrine katılmamak gerekiyor. Ben bu kongrede yönetmeye değil, yönetilmeye talip oldum. Kim seçilirse seçilsin onun emrindeyim. Trabzonspor’un emrindeyim" dedi. Ertuğrul Doğan: "Divan Kurulu üyeleri yön gösterici olacaklardır" Sürmen’in konuşmasının ardından kürsüye gelen Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, hizmetlerinden ötürü Ali Sürmen’e plaket verdi. Doğan, Trabzonspor Divan Kurulu’nun akil insanlardan oluştuğunu belirterek her bir üyesinin görüşlerinin kendilerini için önemli olduğunu ve yön gösterici olacağını söyledi. Başkan adayları tek tek söz aldı Genel kurul üyelerinin dilek ve temennilerinin ardından başkan adaylarından ilk söz alan isim Emin Kahraman oldu. Kahraman, Trabzonspor’da uzun yıllar yöneticilik yaptığını hatırlatarak, "Trabzonspor davet ettiği zaman hiçbir zaman görevden kaçmadım. Buradan bana bir şans çıkarsa en iyi hizmetleri yapmaya talibim. Yönetime sunulmak üzere durum tespit çalışma projelerimiz var. Daha aktif bir divan kuruluna her zamankinden daha çok ihtiyaç var" derken, diğer adayı Hayrettin Hacısalihoğlu ise, "Trabzonspor Kulübü’ne uzun yıllar hizmet ettim. Bunca yılın tecrübesi ile divan başkanı olarak hizmet vermek istiyoruz. Ben Trabzonspor’u hiç bir zaman uzaktan sevmemiş bir kardeşinizim. Hayatım boyunca yaşadığım heyecanın kaynağında hep Trabzonspor olmuştur. Ben işime gelen işi yapmadım sadece Trabzonspor’un işine gelen işleri yaptım. Bizler hiç bir zaman bir birimize rakip değiliz. Bizlerin rakibi haksızlığı kendine hak edinmiş kulüplerdir. Bizler tüzüğün bize verdiği yetkileri çok iyi biliyoruz ve bunun dışına çıkmayacağımızın sözünü veriyorum. Bizim amacımız birlik ve beraberliği arttırmaktır" açıklamasında bulundu. Başkan adaylarından son sözü alan Mahmut Ören de, "Bugüne kadar Trabzonspor’a bütün alanlarda hiçbir beklenti olmadan hizmet etmeye çalıştım. En büyük hedefimiz birlik ve beraberliğin sağlanması adına çalışacağız. Trabzonspor Divan Başkanlık Kurulu olarak üyelerin ayrışımına asla yol açmayacağız, birleştirici olacağız. Yönetime katkı sağlayacak tavsiyelerde bulunacağız" diye konuştu. Oy verme işlemi başladı Başkan adaylarının konuşmasının ardından oy verme işlemine geçildi. Trabzonspor Divan Başkanlık Kurulu Başkanlığı seçimlerinde oy verme işlemi saat 16.00’ya kadar devam edecek. 2 bin 90 üyenin oy kullanma hakkı bulunuyor.
Türkiye’den Karadeniz’de ’Mavi Ekonomi’ atağı
02 Mart 2024 Cumartesi - 09:07 Türkiye’den Karadeniz’de ’Mavi Ekonomi’ atağı Türkiye Avrupa Birliği projesi olan 4BIZ Projesi çerçevesinde kıyı turizmi, gemi inşa, limanlar ve su ürünleri sektörü gibi önemli sektörleri içinde barındıran ’Mavi Ekonomi’ ile Karadeniz’de lider ülke olmayı hedefliyor. Mavi Ekonomi kavramının ortaya çıkışı 2008 yılına dayanıyor Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) ’Mavi Ekonomi’ ile ilgili bir rapor hazırladı. Raporda, Mavi Ekonomi kavramının ortaya çıkışının 2008 Küresel Krizi’ne dayandığı ve bu terimin ilk kez Gunter Pauli’nin 2010 yılında yayınlanan “The Blue Economy: 10 Years, 100 Innovations, 100 Million Jobs” adlı kitabı ile kullanılmaya başlandığına yer verildi. Dünya nüfusunun yüzde 40’ı kıyı alanlarda yaşarken, 3 milyar insanın geçim kaynağını okyanus ve denizler oluşturuyor. Dünya ticaretinin yüzde 80’i denizler üzerinden gerçekleşirken, Avrupa Birliği 2022 Mavi Ekonomi Raporu’na göre, Mavi Ekonomi kıtada 4.5 milyon insan için istihdam, 667,2 milyon Avroluk iş hacmi ve 183,9 milyon Avroluk katma değer barındırıyor. DOKA tarafından hazırlanan raporda, Avrupa Birliği’nin 4BIZ Projesi’ne vurgu yapılırken, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Gürcistan ve Türkiye olmak üzere 6 ülkenin yer aldığı, 9 ortaklı proje ile ’Mavi Ekonomi’ konusunda Karadeniz’e sınırı olan altı ülkenin paydaşlarını bir araya getirerek balıkçılık, su ürünleri, kıyı turizmi, deniz ulaştırma sektörlerindeki yerel kapasitelerinin geliştirilmesi, bu sektörlerdeki inovasyon yeteneklerinin arttırılması, dijitalleşme ve yatırım ortamının tanıtılması ve iyileştirilmesi alanlarında bir iş birliği platformu kurulması hedefleniyor. Mavi Ekonomi’nin Karadeniz’e yansıması 4BIZ Projesi çerçevesince ’Mavi Ekonomi’ sektörlerinin içinde lokomotif sektör olan su ürünleri sektörünün gelişimi için Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (SUMAE) , Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) ve Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ile iş birliği içinde faaliyetler yürütmesinin yanı sıra bu iş birliği çerçevesinde SUMAE uzmanları ve üniversitelerin akademisyenleri tarafından geçtiğimiz Şubat ayında içinde Trabzon’da faaliyet gösteren su ürünleri yetiştiricilik ve işleme firmalarına inovasyon, ARGE, verimlilik, sürdürülebilir çevre, temiz enerji, deniz ekosisteminin korunması, ürün çeşitlendirme, balık hastalıkları teşhis ve tedavi yöntemleri, balık atıklarının değerlendirilmesi, kalite güvence sistemleri ve yetiştiricilik teknikleri konularında eğitimler verildi. 4BIZ projesi süresince sektör paydaşları ile yapılan toplantılarda incelenen veriler ve yapılan analizler neticesinde ’Mavi Ekonomi’yi önümüzdeki dönem çalışma alanı olarak nitendirilirken, hazırlanan DOKA raporunda şu konulara dikkat çekildi: "Kıyı turizmi, su ürünleri ve gemi inşa gibi Mavi Ekonomi bileşenlerinde yeşil ve dijital dönüşüm uygulamaları ile yatırım, üretim, ihracat, istihdam eksenlerinde sektörün rekabet edilebilirliğini artırırken, çevresel sürdürülebilirliğe destek sağlanacaktır. Özellikle su ürünleri sektörü başta olmak üzere Mavi Ekonomi sektörlerinde temiz enerji kullanımının artırılması, verimliliği artıracak yenilikçi uygulamaların yaygınlaştırılması, atıkların katma değerli ürünlere dönüştürülmesi desteklenerek sektörel karbon ve su ayak izi azaltılacak ve böylece sektörün AB Yeşil Mutabakatı’na uyumu hızlandırılacaktır. Bu kapsamda, sektörlerin ihracatına katkı sağlayacak kalite güvence sistemleri ve ürün kalite belgelerinin alınmasına yönelik akreditasyon uygulamalarının yaygınlaştırılması, markalaşma ve tanıtımına destek olunması, beşeri kaynak kapasitelerinin artırılması, yatırım ve girişim ekosisteminin geliştirilmesi, ihracatta ürün ve pazar çeşitlendirmesine gidilmesi, ileri teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması yoluyla katma değerli ürün ve hizmetlerin üretiminin artırılması konularına odaklanılacaktır. Ek olarak, kara kökenli oluşan ve denize taşınan çöpler ile beraber balıkçı barınakları, açık deniz kafes balıkçılığı, liman ve tersanecilik faaliyetlerinden kaynaklanan kirlilikle etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi amacıyla, deniz çöpleri oluşumunun öncelikle kaynağında önlenmesine yönelik çalışmalar desteklenecektir. Yerel yönetimlerce biyolojik arıtma tesisleri kurulması, Deniz Çöpleri İl Eylem Planları (DÇEP) ve Sıfır Atık Mavi Hareketi’nin hayata geçirilip yaygınlaştırılmasına destek verilecektir." Trabzon bölgede su ürünleri yetiştiriciliğinde lider Doğu Karadeniz (TR90) Bölgesi için Mavi Ekonomi’nin bahsedilen bileşenleri içerisinde özellikle su ürünleri alanının önemli bir rekabet ve büyüme potansiyeli taşıdığının düşünüldüğü raporda, "Su ürünleri yetiştiriciliği sektörünün de içinde yer aldığı tarım sektörü, istihdam ve dış ticaret göstergeleri itibarıyla TR90 Bölgesi’nin sosyo-ekonomik yapısını belirleyen önemli unsurlardan biridir. Bölge ihracatında bitkisel ve hayvansal üretimin aldığı pay tü yüzde 49, gıda ürünleri ve içecek imalatı sektörünün aldığı pay ise yüzde 28’dir. Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler Endeksine (RCA) göre bölgede tarım sektörü ihracatta rekabetçi özellik taşıyan tek sektördür. Su ürünleri alanında üretim artışına paralel bir şekilde çevremizde yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı gibi jeopolitik konjonktürel gelişmelerin de etkisi ile ciddi bir ihracat ivmesi yakalanmıştır. Bu çerçevede son 5 yılda (2018-2022) su ürünleri sektörü ihracat ve üretim artışı ile bölgede en hızlı büyüyen sektör olmuştur. Bölgede bu dönemde su ürünleri ihracatı 47 milyon dolardan 183 milyon dolara yükselmiş, su ürünleri yetiştiricilik miktarı ise yüzde 115’lik artış ile 32 bin 328 tona ulaşmıştır. Bu yetiştiricilik miktarının 10 bin 746 tonu iç sularda, 21 bin 582 tonu ise denizde gerçekleştirilmiştir. En çok yetiştirilen türler sırasıyla gökkuşağı alabalığı, Karadeniz alabalığı ve levrektir. Bölgede en fazla yetiştiricilik Trabzon’da olup 2022 yılı Trabzon’un su ürünleri yetiştiricilik miktarı 13 bin 256 ton olarak gerçekleşmiştir. Trabzon’u sırasıyla 7 bin 57 tonla Artvin; 6 bin 154 tonla Ordu; 3 bin 73 tonla Rize; 2 bin 658 tonla Gümüşhane ve 170 tonla Giresun illeri izlemektedir. Türkiye bazında sektörel verileri incelediğimizde ülkemizde yaklaşık 850 bin tonluk su ürünleri üretiminin olduğunu ve bunun yaklaşık yüzde 60’ını 514 bin ton ile yetiştiricilikten elde edilen ürünlerin oluşturduğunu görüyoruz. Yetiştirilen en önemli balık türü iç sularda 145 bin 649 tonla alabalık, denizlerde ise 156 bin 602 tonla levrek ve 152 bin 469 tonla çipura olmuştur. Bu noktada bölgemizin en önemli üretimi de alabalık üzerine olup, ülkemizdeki toplam üretimin yaklaşık yüzde 15’ini bölgemiz üreticileri gerçekleştirmektedir" bilgilerine yer verildi. Demiryolu bağlantı talebi Mavi Ekonomi içerisinde bölgedeki Rize, Hopa, Trabzon, Giresun, Ünye ve Fatsa limanlarında mevcut yaklaşık 20 milyon tonluk toplam kapasitenin artırılması dışında 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı’nda belirtildiği üzere iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla karbon emisyonunun azaltılması, yeşil liman uygulaması için teşviklerin sağlanması ve çevreye zararlı makine ve ekipmanların kullanımının kısıtlanması önem arz etmekte denilen DOKA raporunda, "Limanların kapasitelerini ve kullanım oranlarını artırabilmek adına diğer ulaşım modlarıyla entegrasyonlarının dolayısıyla kombine taşımacılığın (kara, deniz, demir, havayolu) artırılması, dijital ve yeni teknolojilerin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bölgede demiryolu bağlantısının halen olmaması ise gerek sanayi gerek ticaret anlamında potansiyeli kısıtlayan ciddi bir engeldir. Bu noktada tüm bölge illerinde şehir gündemlerinde bu noktanın ön plana çıkarılması ve tüm bölgenin bir talebi olarak daha yoğun bir şekilde talep edilmesi gerekmektedir" ifadeleri yer aldı.
Havaların sıcak gitmesi fındıkta verim endişesine neden oldu
01 Mart 2024 Cuma - 09:13 Havaların sıcak gitmesi fındıkta verim endişesine neden oldu Doğu Karadeniz Bölgesinde son günlerde hava sıcaklıklarının mevsim normalleri üzerinde seyretmesi fındıkta verim endişesine neden oldu. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisler Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, son günlerde hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini ve bunun da yeni sezonda fındıkta verim düşüklüğüne neden olacağını söyledi. Pehlevan, fındığın soğuklanmaya (üşümeye) ihtiyacı olduğuna dikkat çekerek "Bu ihtiyacı 7 santigrat derecenin altında sıfır derecede olduğu zaman mümkün olacaktır. Fındıktaki soğuklanma ihtiyacı bitki çeşidine göre 400 saatten bin 300 saate kadar değişmektedir. Yeterli soğuklanma ihtiyacını karşılayan fındığın verimi yüksek, karşılamayanın düşük olacaktır. Son zamanlarda hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi verimde düşüşler olması kaçınılmaz olacaktır. Sıcaklardan kaynaklı erken açma olabilir. Bu erken açma ilkbahar geç donları, tomurcukların kabardığı dönemde eksi 2 dereceden itibaren zarar vermektedir. Hasar oranı donun şiddeti ve süresine bağlı olarak değişiklik gösterir. Dişi ve erkek çiçeklerin açma zamanı çok önemli. Birlikte açıp birlikte birbirini tozlaşması gerekiyor” dedi. Fındık üreticisine düşen görev Fındık üreticisine konuyla ilgili uyarılarda bulunan Pehlevan, “Öncelikle fındık üreticisi sonbaharda fındığının bakımını iyi yaparak güçlü kışa karşı hazırlaması gerekiyordu. Gübreleme yapılacak olan toprak ve yaprak analizleri neticesine göre uygun biçimde verilmelidir. Bu sıcalıkların arkasından geceleri yaşanabilecek bir dona karşı da üreticilerimiz dikkatli olmalıdır. Don zararını tamamen koruyan ve Tarım Orman Bakanlığınca ruhsat verilen her hangi bir ürün bulunmamaktadır. Sadece bitkinin geç uyanmasını sağlayan düzenleyiciler kullanılabilir. Fakat bilinmesi gereken bu düzenleyiciler donun etkisini yok etmez. Sadece şiddetini bir miktar azaltabilir. Çiftçilerimizin don zararından zarar görmemeleri için Meteorolojiyi takip ederek don olacak akşamalarda bahçenin değişik yerlerinde bol duman veren sap, saman, fındık zurufu gibi maddeler yakmalıdırlar. Yağmurlama sistemi sistemi ile sulama yapılabilir, toprağın üzeri hasır, plastik örtü malzemeleri ile örtülebilir, havaya su buharı püskürtülerek nem oranı artırılabilir ve bahçenin uygun noktalarına vantilatör koyularak hava sirkülasyonu yapılabilir gibi uygulamalar ile don zararını en aza indirebiliriz” diye konuştu. Önümüzdeki yıllarda rekolte olumsuz etkilenebilir İklimden kaynaklı olumsuzlukların sürmesi durumunda ileriki yıllarda fındıkta rekoltenin düşeceğine de dikkat çeken Pehlevan, “Fındığın çok çeşitli sorunları var. Bunları çözmemiz gerekiyor. İklimden kaynaklı sorunlar bu hızla devam ederse önümüzdeki yıllarda fındık rekoltesini olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla iklimsel sorunlardan dolayı sulama ihtiyacı hasıl olacaktır. Sulama için suya ihtiyacımız olacağından ek maliyetler gerekecektir. Bu tür uygulamalar ise maliyetlerin artmasına sebep olacaktır. Fındıkla ilgili sorunları ve riskleri iyi analiz ederek planlarımızı şimdiden ona göre yapmamız lazım. Tarım ve Orman Bakanlığı son dönemlerde damla sulama sistemi konusunda destek vermeye başladı. Suyun önemine binaen de Tarım ve Orman Bakanlığı su verimliği seferberliği projesini başlattı. Seferberliğin bir parçası da tarımsal suluma yöntemlerinde ekonomik su kullanımı. Suyu ne kadar az kullanırsak geleceğimize o kadar umutla bakacağımız” ifadelerini kullandı.