SAĞLIK - 26 Mart 2025 Çarşamba 13:04

‘Epilepsi gençleri de yaşlıları da etkileyebilir’

A
A
A
‘Epilepsi gençleri de yaşlıları da etkileyebilir’

Halk arasında ‘sara hastalığı’ olarak da bilinen epilepsinin beyin fonksiyonlarının kısa süren bozukluğu olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Abdurrahman Akbaş, "Hemen her yaşta görülebilen epilepsi, uzun süreli tedavi ve izlem gerektiren bir hastalıktır. Sıklıkla gençleri ve yaşlıları etkiler. İnme (felç), beyin enfeksiyonları (menenjit, ensefalit vb.), ciddi kafa travmaları, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması vb. gibi sebepler sonucunda epilepsi nöbetleri ortaya çıkabilmektedir" dedi.


Liv Hospital Samsun Nöroloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Abdurrahman Akbaş, 26 Mart Dünya Epilepsi Günü dolayısıyla epilepsi hastalığı hakkında bilgilendirmede bulundu. Halk arasında ‘sara hastalığı’ olarak da bilinen epilepsinin beyin fonksiyonlarının kısa süren bozukluğu olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Abdurrahman Akbaş, "Beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılımı sonucunda ortaya çıkan epilepsi hastalığı, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’ini etkilemektedir. Hastalık, erkek ve kadınlarda ırk ayrımı olmaksızın eşit olarak görülmektedir. Hemen her yaşta görülebilen epilepsi, uzun süreli tedavi ve izlem gerektiren bir hastalıktır. Sıklıkla gençleri ve yaşlıları etkiler. Epilepsi hastalarının beyinlerindeki anormal elektriksel aktivite sonucu epileptik nöbet geçirmeye yatkınlıkları vardır. Farklı epileptik nöbet tipleri vardır. Bazı epilepsi nöbet tipleri belli bir süre devam edip, tedaviyle tamamen düzelirken bazıları ise hayat boyu devam etmektedir" diye konuştu.



"Epilepsi kalıtsal olabilir"


Epilepsi nöbetlerinin nedenlerine değinen Uzm. Dr. Akbaş, "Beyin hücreleri, elektriksel aktivitesiyle tüm vücuda mesaj gönderir. Beyinde elektriksel aktivite her daim devam etmektedir. Beynin aktivitesindeki bozukluğa inme (felç), beyin enfeksiyonları (menenjit, ensefalit vb.), ciddi kafa travmaları, doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalması vb. gibi sebepler yol açabilir. Bu sebepler sonucunda kişilerde epilepsi nöbetleri ortaya çıkabilmektedir. Fakat çoğu vakada epilepsinin altta yatan sebebi kesin olarak ortaya konulamamaktadır. Diğer yandan bazı epilepsi hastalarının ailesinde de bu hastalığın bulunması, epilepsinin kalıtsal bir yanının da olduğunu göstermektedir" şeklinde konuştu.



"Tedavi doktor kontrolünde devam etmeli"


Epilepsinin temel tedavisinin ‘antiepileptikler’ adı verilen ilaçlarla yapıldığının altını çizen Uzm. Dr. Abdurrahman Akbaş, şu bilgileri verdi:


"Bu ilaçlar epilepsi nöbetlerinin ortaya çıkmasını önlemeye yöneliktir. Tedavinin başarılı olabilmesi amacıyla bu ilaçların doktor kontrolünde düzenli kullanılması gerekmektedir. Nöbet sayısında artış olursa, ilaç tedavisine başlandıktan sonra başka şikâyetler ortaya çıkarsa, başka bir hastalık tanısı konulduysa ve tedavisine başlanıldıysa, gebelik durumu varsa veya gebe kalınması planlanıyorsa uzmana başvurulmalıdır. Diğer bir tedavi seçeneği ise cerrahi tedavidir. Cerrahi tedaviye karar vermeden önce hastanın nöbetlerinin ilaç tedavisine dirençli olduğunun gösterilmesi gerekir."



"Epilepsi nöbeti bitene kadar kişi kontrol altında olmalı"


Uzm. Dr. Akbaş, epilepsi nöbeti geçiren bir kişiyle karşılaşıldığında yapılması gerekenleri şöyle paylaştı:


"112 Acil servis hattı aranmalı ve yardım istenmelidir. Hastanın çevresinde önlem alınmalı, ona zarar verebilecek şeylerden korunmalıdır. Sıkı giysileri varsa giysileri gevşetilmeli (kravat, kemer gibi), gözlüğü varsa çıkartılmalıdır, başı yumuşak bir şekilde desteklenmelidir. Sabit ve rahat olacak şekilde kişiyi kasılmalarının olmadığı tarafına doğru yatırıp, tükürüğünün dışarı akması sağlanmalıdır. Hastanın üzerinde epilepsi hastası olduğunu gösteren ve neler yapılması gerektiğini açıklayan bir hastalık kartı olup olmadığı kontrol edilmelidir. Nöbetinin ne kadar devam ettiği takip edilmeli ve acil servis ekibine bildirilmelidir. Hastanın başında nöbeti tamamen geçene kadar beklenilmelidir. Epilepsi nöbeti geçiren bir kişiye solunum veya kalp masajı yapılmasına gerek yoktur."



"Epilepsi nöbeti sırasında yapılmaması gerekenler"


Epilepsi nöbeti geçiren kişiye yapılmaması gerekenler konusunda da önerilerde bulunan Uzm. Dr. Akbaş, "Hastanın nöbete bağlı hareketleri kısıtlanmamalıdır. Ağzına bir şeyler koyulmamalıdır. Hasta tehlikede değilse, yeri değiştirilmeye çalışılmamalıdır. Nöbet tamamen sonlanmadan su veya yiyecek verilmemelidir. Nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapılmamalıdır. Soğan, kolonya ve benzeri şeyler koklatılmamalıdır" açıklamasında bulundu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis 560 yıllık tarihi "Hazır Baba" mescidi kendi haline terk edildi Bitlis’in Güroymak ilçesine bağlı Gölbaşı beldesinde 2022 yılında kayıp kitabesinin bulunması neticesinde 557 yıllık tarihi geçmişi olduğu tespit edilen tarihi "Hazır Baba" mescidi kendi haline terk edildi. İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) "Tarihi Hazır Baba Türbesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya" ve "Asırlık Hazır Baba Türbesi göz göre göre yok oluyor" haberleriyle gündeme taşıdığı tarihi yapı, tarihçilerin de dikkatini çekmişti. Tarihi alanla ilgili çalışma yapan BEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Demirtaş ve Tarih Bölümü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Vural Genç, Van Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescil kararı bulunmasına rağmen tarihiyle ilgili net bilgi bulunmayan tarihi mescit ile ilgili 2022 yılında Bitlis ve bölge tarihine ışık tutacak önemli bilgilere ulaşmıştı. Araştırma neticesinde; tarihi mescidin Diyâdinî Hâkimleri Dönemine ait Rojkî Aşiretler Konfederasyonunun en önemli iki kolundan biri olan Kavalisi Aşiretine mensup Abdurrahman Kavalisî’nin oğlu Süleyman Ağa tarafından Hicri 870, Miladi 1465-1466 tarihinde inşa edilen 557 yıllık mescit olduğu ortaya çıkmıştı. Tarihi yapı ayrıca; bölge ile ilgili şu ana kadar elde edilen en önemli tarihî mekân olarak kayda geçmişti. "560 yıllık tarih kendi haline terk edildi" 2022 yılındaki araştırmanın sonucu kent sakinleri ve tarihçiler arasında büyük heyecanla karşılanırken, üzerinden geçen süre zarfında tarihi mescidin yeniden inşa edilmesi yada restorasyonuna yönelik bir gelişme yaşanmadı. Hali hazırda büyük bir bölümü yıkılmış olan Mescid gelinen süreçte bakımsızlık ve kaçak kazılardan dolayı yok olma tehlikesi yaşıyor. Restore edilmesi beklenirken, tarihi önemi ile yetkililerden çok definecilerin dikkatini çeken tarihi yapı, gerçek tarihinin ortaya çıkmasıyla birlikte definecilerin hedefi haline geldi. Her geçen gün biraz daha tahrip edilen tarihi yapı tarihe karışmamak için adeta zamana ve ihmale direnirken, adeta göz göre göre yok oluyor. Her geçen gün yok olma tehlikesine bir adım daha yaklaşan 560 yıllık tarihi mescidin son hali ise içler acısı. Harap durumda olan tarihi mescid yeniden eski tarihi ihtişamına kavuşacağı günü bekliyor. "Vakit kaybedilmeden yeniden inşa edilmesi gereken bir yer" Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan BEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, mescit ile ilgili yaşanan gelişmenin Bitlis tarihi açısından sevindirici ancak geçen süre zarfında yapıya sahip çıkılmamış olmasının üzücü bir durum olduğuna dikkat çekti. Bölgede birçok tarihi alanın ve yapının bulunduğunu ifade ederek, tarihi yapıların sadece tescillenmesinin yeterli bir koruma sağlamadığına dikkat çeken Demirtaş, "Güroymak ilçemize bağlı Gölbaşı beldemizdeki tarihi mescid, Diyâdinî Hâkimleri Dönemine ait Rojkî Aşiretler Konfederasyonunun en önemli iki kolundan biri olan Kavalisi Aşiretine mensup Abdurrahman Kavalisî’nin oğlu Süleyman Ağa tarafından Hicri 870, Miladi 1465-1466 tarihinde inşa edilmiştir. Yani yaklaşık 560 yıllık bir mescitten bahsediyoruz. Söz konusu mescidin kitabesinin okunamaması nedeniyle bilgileri belli değildi. Ancak 2022 yılının Aralık ayında Prof. Dr. Vural Genç ile birlikte mescidin bulunduğu yere gidip incelemeler yaparak kitabesini okumuştuk. Kitabesinden inşa tarihi ve yapan kişi ile ilgili bilgilere ulaştık. Daha sonrasında içerisinde muhtemelen türbelerde yapılmış. Şuan baktığımız zaman mescidin duvarlarının bir kısmı ayakta olsa da büyük bir bölümü yıkılmış vaziyette. 2022 yılının Aralık ayında bizler bununla ilgili araştırmamızı yaptığımızda konu basına da yansımıştı. Bunun üzerine ilgili kurum amirleri bizleri arayarak konuyla yakından ilgilendiler, neler yapılabileceği hususunda görüşümüze başvurdular. Bizlerde konuya ilişkin fikirlerimizi ifade ettik. Bunun yeniden aslına uygun şekilde inşa edilmesi gerektiğini belirttik. Burası gerçekten vakit kaybedilmeden yeniden inşa edilmesi gereken bir yer. Çünkü buranın ilimiz, bölgemiz ve ülkemiz açısından en önemlisi tarihimiz açısından büyük bir önemi var. Bitlis geçmişte bir medeniyet ve ticaret şehri, medeniyetlerin beşiği, medeniyetlerin kavşağında yer alan bir şehirdi. Dolayısıyla Bitlis geçmiş dönemler de çok önemli bir şehirdi. Bu nedenle Bitlis’in geçmişteki o görkemini günümüze de yansıtmak açısından sahip olduğumuz bütün tarihi mekanları yeniden turizme kazandırma açısından ihya edilmesi gerekiyor. Çünkü Bitlis’in her tarafı bir tarih. Bu sebeple söz konusu mescid başta olmak üzere tüm bu tarihi alanların restore edilip ihya edilmesi, korunması gerekir ki Bitlis eski görkemine kavuşsun" diye konuştu.
Artvin Boğasını güreşlere hazırlıyor Artvin’de geleneksel olarak düzenlenen boğa güreşleri öncesi boğalar, farklı antrenman teknikleri kullanılarak güreşlere hazırlanıyor. 650 kiloluk ‘Kaçkar’ isimli boğa da güreşlere hazırlanıyor. Artvin merkez ve ilçelerinde her yıl geleneksel olarak düzenlenen boğa güreşleri, bölgede büyük bir sektör oluşturuyor. Baş, başaltı, büyük-orta, küçük-orta, ayak ve deste olmak üzere 6 kategoride gerçekleştirilen boğa güreşleri bölgede yoğun ilgi görüyor. Boğa yetiştiricileri, kentin 1200 rakımlı Kafkasör Yaylası başta olmak üzere farklı ilçe ve arenalarda boğalarını güreştiriyor. Ayrıca, 200 yıldır yaşatılan boğa güreşleri için besledikleri 400 ile 900 kilogram ağırlığında olan boğalara büyük özenle bakılıyor. Ot, saman, pekmez, kuru üzüm, arpa ve yumurta ile beslenen boğalar, antrenman yaptırılarak güreşlere hazırlanıyor. Boğalarını farklı antrenman teknikleriyle güreşlere hazırlayan boğa sahipleri, günlük yürüyüşün yanı sıra güç kondisyonu için ağırlık taşıtıyor. Barış Yazganoğlu ise bakıcılığını üstlendiği 650 kiloluk ‘Kaçkar’ isimli boğayı, şehrin önemli turizm merkezlerinde güreşlere hazırlıyor. Küçük yaştan beri boğacılıkla uğraştığını söyleyen Barış Yazganoğlu, "Kış ayı nedeniyle boğamı ilk kez dışarı çıkarttım. Boğam 7 yaşında Ardanuç Dalahet güreşlerinde birincilik elde etti. Şimdi sporunu burada yaptırıyorum. Evim burada, her gün boğamı yürütüyorum. İnşallah bu yılda güreşlerde başarı elde edeceğiz" dedi.