SAĞLIK
23 Eylül 2024 Pazartesi - 17:08 En sık belirtisi unutkanlık DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Burcu Polat, “Türkiye artık genç bir ülke değil. Alzheimer hastalığının 65 yaş üzerinde görülme oranı yüzde 5’lerde iken, 90’lı yaşlarda bu yüzde 40’lara çıkmaktadır. Alzheimer hastalığının bir bunama (demans) sendromu olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Burcu Polat, “Beyinde sinsi bir şekilde başlar ve başta bellek fonksiyonları olmak üzere birçok kognitif (bilişsel) fonksiyonda ilerleyici kayıplara yol açar. Alzheimer hastalığı, en sık görülen bunama tipidir ve tüm demansların yaklaşık yüzde 60-70’ini oluşturur. Beyinde bazı maddelerin birikmesi sonucunda, sinir hücreleri arası bağlantıların giderek tahrip olması ile karakterizedir. Zamanla sinir hücreleri fonksiyonunu tamamen kaybeder ve beyinde küçülme meydana gelir. Bu sürecin, belirtileri ortaya çıkmadan 15-20 yıl kadar önce başladığı bilinmektedir” dedi. Unutkanlığın Alzheimer hastalığının en sık bilinen belirtisi olduğunu ifade eden Polat, konuşma bozukluğu, davranış ve muhakeme sorunları gibi başka belirtilerin de gözlendiğini söyledi. Her unutkanlığın bunama olarak adlandırılmaması gerektiğini vurgulayan Polat, unutkanlıklara bunama denilebilmesi için hastaların günlük yaşam faaliyetlerini etkileyecek veya bozacak düzeyde şiddetli olmalı gerektiğini dile getirdi. Erken teşhisin önemi Erken teşhisin de önemine değinen Burcu Polat, “Günümüzde bazı maddelerin kanda izini sürerek Alzheimer hastalığı hakkında bazı öngörüler kazanmış bulunmaktayız. Ancak bu henüz çok yeni bir gelişme ve ilerleyen çalışmalarla desteklenmesi gerekli. Amaçlanan şey parmak ucundan alınan kan ile doğru tahmin ve takipleri yapabilmek. Bu açıdan umut verici bir döneme girdik diyebiliriz. Erken teşhis ile hasta ve yakınlarına doğru tıbbi yaklaşımın sağlanması ve ayrıca ortaya çıkabilecek yasal süreçleri yönetmek açısından yardım edilmesi mümkün olabilir. Şu an için Alzheimer hastalığının çok erken dönemlerinde yakalanan vakalarda ilerleme yavaşlatılabiliyor. Ancak hastalığın tamamen yok edilmesi mümkün gözükmemektedir” şeklinde konuştu. Genetik yatkınlık Genetik yatkınlığın önemli olduğunu ancak tek başına nadiren bir sebep olabileceğini dile getiren Polat, “Yaşlanmanın kendisi (özellikle 65 yaş üstü grup) bunama için başlıca önemli bir risk faktörüdür. Ülkemizdeki verilere göre yaşlı nüfus oranı 2023 itibariyle yüzde 10.2’dir. Yani Türkiye artık genç bir ülke değil. Alzheimer hastalığının 65 yaş üzerinde görülme oranı yüzde 5’lerde iken, 90’lı yaşlarda bu yüzde 40’lara çıkmaktadır. Diğer risk faktörleri ise; düşük eğitim seviyesi, hipertansiyon, diyabet, işitme bozuklukları, obezite, sigara, depresyon, fiziksel inaktivite, zayıf sosyal ilişkiler, hava kirliliği, aşırı alkol tüketimi ve kafa travmasıdır. Ülkemizde sosyoekonomik hayatın ve sağlık politikalarının bu verilere göre şekillenmesi gereklidir” dedi.
23 Eylül 2024 Pazartesi - 16:17 Sağlık taramalarına aman dikkat Türkiye’de Ulusal Engelli Veri Sistemi’nde kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısının 2 buçuk milyon olduğunu belirten ve bunların yaklaşık 180 bininin ise işitme engeline sahip olduğunu vurgulayan Op. Dr. Sebla Çalışkan, "Her yıl yaklaşık 1 milyon 100 bine yakın bebek doğmakta ve her bin bebekten 2 veya 3’ü ileri derece işitme kaybı ile dünyaya gelmektedir. Engellilikten korumak amacıyla yapılan çalışmaların en önemlisi sağlık taramalarıdır" dedi. Kocaeli Şehir Hastanesi’nde görevli Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Sebla Çalışkan, "Uluslararası İşitme Engelliler Haftası" kapsamında bilgilendirmelerde bulundu. Konuya ilişkin açıklama yapan Op. Dr. Sebla Çalışkan, "Dünya İşitme Engelliler Federasyonu (WFD) ve ulusal dernekleri ile bağlı kuruluşları tarafından eylül ayının son haftası Uluslararası İşitme Engelliler Haftası olarak ilan edilmiştir. Bu etkinlik işitme engellilerin haklarına sahip çıkmak ve yaşadıkları zorluklara farkındalık meydana getirmek, kullandıkları ulusal işaret dillerinin statüsünü geliştirmek, onların eğitime ve bilgi teknolojilerine erişimlerini iyileştirmek amacıyla düzenlenmektedir" diye konuştu. Türkiye’de Ulusal Engelli Veri Sistemi’nde kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısının 2 buçuk milyon olduğunu belirten ve bunların yaklaşık 180 bininin ise işitme engeline sahip olduğunu vurgulayan Op. Dr. Sebla Çalışkan, "Her yıl yaklaşık 1 milyon 100 bine yakın bebek doğmakta ve her bin bebekten 2 veya 3’ü ileri derece işitme kaybı ile dünyaya gelmektedir. Bunların yaklaşık bin 800 kadarı ise koklear implant diğer bir adıyla biyonik kulak ya da beyin sapı implantından fayda görecek işitme kaybı hastalarıdır. Dünya Sağlık Örgütü ise işitme kaybına yol açan faktörlerin yüzde 50’sinin önlenebilir olduğunu bildirmektedir. Engellilikten korumak amacıyla yapılan çalışmaların en önemlisi sağlık taramalarıdır. Bu nedenle tüm çocuklarımızın ülkemizde de 2008 yılından beri uygulanmakta olan yenidoğan döneminde ve okul çağında işitme taramalarından geçmesi son derece önemlidir. Çünkü Yenidoğan İşitme Tarama Programı ile doğan her bebeğin ilk 1 ay da tarama testlerini tamamlanmakta, ilk 3 ayda işitme kayıplı bebeklerin tanılarını konulabilmektedir. 6 ayda ise işitme kaybı tanısı almış cihaz ihtiyacı olan bebeklerimizin cihazlanmalarını ve rehabilitasyonlarını sağlayarak topluma sağlıklı bireyler kazandırabiliriz. Bu nedenle sağlık taramalarımızı ihmal etmeyelim" şeklinde konuştu.
Tuşba Sağlıklı Hayat Merkezi vatandaşlara hizmet sunuyor
29 Ağustos 2024 Perşembe - 13:09 Tuşba Sağlıklı Hayat Merkezi vatandaşlara hizmet sunuyor Van’ın Tuşba İlçe Sağlık Müdürlüğüne bağlı Tuşba Sağlıklı Hayat Merkezi, binlerce vatandaşın sağlıklı yaşama adım atmasına destek oluyor. Sağlık Bakanlığı tarafından Van’ın 3 ilçesinde hayata geçirilen sağlıklı hayat merkezleri, binlerce vatandaşın sağlıklı yaşama adım atmasına destek oluyor. Van İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren Tuşba Sağlıklı Hayat Merkezinde; kanser taramaları başta olmak üzere beslenme, çocuk gelişimi, ruh sağlığı, koruyucu ağız, bebek dostu, gebe sağlığı ve SMA testleri gibi farklı birçok alanda hizmet sunuluyor. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Tuşba Sağlıklı Hayat Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Kübra Meriç, merkezde sağlıklı beslenme ve hareketli hayat programı dahilinde obezite danışmanlığı, sigara bıraktırma hizmetleri dahilinde sigara bıraktırma polikliniği, kanser erken teşhis tarama ve eğitim merkezi hizmetlerinin sunulduğunu ifade etti. Dr. Kübra Meriç, “Van’da Tuşba, İpekyolu ve Erciş ilçelerimizdeki sağlıklı hayat merkezlerimizde, aile sağlığı merkezlerinde verilmeyen hekimlik dışı sağlık hizmetlerini burada ücretsiz veriyoruz. Ayrıca kanser taramalarını yapıyoruz. Taramasını yaptığımız hastaların daha sonraki süreçlerde de takibini yapıyoruz ve testi pozitif çıkan hastaları ilgili uzman hekime yönlendiriyoruz” dedi. Tuşba Sağlıklı Hayat Merkezi sayesinde sigarayı bıraktığını ifade eden Kadir Çohaz isimli vatandaş ise daha önce birkaç kez sigarayı bırakmayı denediğini belirterek, “Her defasında başarısız olmuştum. Buraya başvurduğumda yine aynı korkularım vardı ama Şule hocamızın desteği ile çok rahat sigarayı bıraktım. 12 yıldır kullanıyordum. Tat alma duyularımdan rahatsız olduğum için bırakma kararı aldım. Şimdi çok mutluyum. Yediğim içtiğim şeyden tat alıyorum, geceleri rahat uyuyorum. Çok rahat ve konforlu bir hayat yaşıyorum. Sigarayı bırakmak isteyenlerin buraya gelmelerini tavsiye ediyorum” dedi. Tuşba Sağlıklı Hayat Merkezine fazla kilolarından kurtulmak için başvurduğunu ifade eden Hacer Yıldırım isimli vatandaş da, “Aile hekimine gittim. Kolesterolüm çok yüksekti ve 85 kiloydum. Şu an 72 kiloya düştüm ve kolesterolüm da baya düştü. Mutluyum. Zayıflamak istedim, zayıfladım. Hayatımda hareketlerim değişti. Giyimim değişti. Güzel şeyler oldu, rahatladım. Ayrıca özel diyetisyenler çok pahalı, burası ücretsiz olduğu için herkesin gelmesini tavsiye ediyorum” diye konuştu.
Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü’nden astım hastalarına uyarı
29 Ağustos 2024 Perşembe - 12:17 Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü’nden astım hastalarına uyarı Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü, astım hastalığı ile ilgili yazılı bir açıklama yaparak, astımın kronik bir akciğer hastalığı olduğunu ve dünya genelinde 350 milyon kişinin astım hastası olduğunu belirtti. Müdürlük, astımın belirtileri, tedavi yöntemleri ve hastaların dikkat etmesi gereken hususlar konusunda önemli bilgiler paylaştı. Açıklamada, astımın akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle ortaya çıktığı, bu iltihabın hava yollarında daralmaya yol açarak nefes darlığı, hırıltı, göğüste baskı ve öksürük gibi belirtilere neden olduğu ifade edildi. Dünya genelinde her yıl 400 binden fazla kişinin astıma bağlı olarak hayatını kaybettiği belirtilirken, Türkiye’de ise 2017 verilerine göre 15 yaş üstü bireylerin yüzde 6,9’unun astım tanısı aldığı vurgulandı. Astım tedavisinde en önemli hedefin, hastalığın belirtilerinin kontrol altına alınması ve hastaların yaşam kalitesinin korunması olduğu belirtildi. Tedavi sürecinde ilaçların doğru teknikle ve düzenli kullanımı, astım tetikleyicilerinden kaçınılması, sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi gerektiği ifade edildi. Özellikle inhaler cihazların doğru kullanımıyla tedavi etkinliğinin artırılabileceği vurgulandı. Astım kontrolünü güçleştiren faktörler arasında, ilaçların düzensiz kullanımı, sigara dumanına maruz kalma, solunum yolu enfeksiyonları ve alerjenler sayıldı. Hastaların sigara bırakma, kilo verme, düzenli egzersiz yapma ve solunan ortam havasını temiz tutma gibi önlemlerle astımın kontrolünü kolaylaştırabilecekleri aktarıldı. Ayrıca, astım hastalarının hastalık hakkında bilinçlenmesinin ve düzenli doktor takibinin önemine dikkat çekildi. Bu çerçevede, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Türk Toraks Derneği ve Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği iş birliğiyle her yıl Dünya Astım Günü’nde toplum ve sağlık çalışanları için eğitim ve farkındalık toplantıları düzenlendiği belirtildi. Bu yılın Dünya Astım Günü teması ise "Astımda Eğitim Güç Verir: Bilgi Anahtardır" olarak belirlendi ve güncel astım eğitimi ile bilgiler güçlendirileceği ifade edildi.
Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü’nden, bel sağlığı uyarısı
29 Ağustos 2024 Perşembe - 12:12 Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü’nden, bel sağlığı uyarısı Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü, Kas İskelet Sistemi Hastalıkları ve bel sağlığı ile ilgili yazılı bir açıklama yaparak, bel ağrısının toplumda yaygın görülen bir sorun olduğunu belirtti. Açıklamada, bel ağrısının çeşitli nedenlerle ortaya çıkabileceği ve özellikle 35-55 yaş aralığındaki bireylerde riskin yüksek olduğu vurgulandı. Müdürlüğün açıklamasında, bel ağrısının akut ve kronik olmak üzere iki grupta ele alındığı belirtilerek, akut bel ağrısının altı haftadan kısa süredir devam eden ağrılar olduğu ifade edildi. Ağır kaldırma, düşme veya travma sonrası ortaya çıkabilen akut bel ağrılarının en yaygın tipinin mekanik bel ağrısı olduğu kaydedildi. Bu tip ağrılar, fiziksel aktivite ile artarken dinlenme ile azalıyor. Kronik bel ağrısının ise üç aydan uzun süredir devam eden ağrılar olduğu ve bel ağrılarının yüzde 10’unun kronik hale geldiği aktarıldı. Özellikle 45 yaş altındaki çalışanlar arasında bel ağrısının en yaygın engellilik nedeni olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada, bel ağrısı riskini azaltmak için günlük yaşamda alınabilecek önlemler sıralandı. Düzenli egzersiz yaparak bel ve karın kaslarının güçlendirilmesi, ağır kaldırmaktan kaçınılması, uzun süre ayakta durmaktan ve oturmaktan kaçınılması, sigara ve aşırı kafein tüketiminden uzak durulması, yürüyüş ve yüzme gibi sporların tercih edilmesi gerektiği ifade edildi. Ayrıca kilo vermenin ve stresle başa çıkma yöntemlerinin bel ağrısı riskini azaltmada önemli olduğu vurgulandı. Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü, bel sağlığının korunması için bu önlemlerin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti.
Anne adayları yaşanabilecek sorunlara uzmanlar eşliğinde hazırlanıyor
29 Ağustos 2024 Perşembe - 11:17 Anne adayları yaşanabilecek sorunlara uzmanlar eşliğinde hazırlanıyor Denizli’de anne adaylarının doğum ve doğum sonrası dönemde ruhsal, fiziksel ve sosyal açılardan hazırlanıyor. Anne adaylarının karşılaşabilecekleri sorunlar ve bu sorunların çözümüne yönelik uzmanlar tarafından bilgilendirme yapılıyor. ‘Daha bilinçli anneler, daha sağlıklı nesiller’ sloganıyla Pamukkale Sağlıklı Hayat Merkezi Gebe Bilgilendirme Sınıfına başvuran tüm gebe ve yakınlarına doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası konularında bilgi sahibi olmaları ve bilinçli doğum yapmalarını sağlamak amacıyla eğitimler veriliyor. Anne adaylarına normal doğum eylemi, ağrı yönetimi ve yeni rollerini benimsemesi konularında bilgi ve beceri kazandırılan eğitimlerde, psikolog, diyetisyen, fizyoterapist ve ebeler tarafından gebelik ve doğumun fizyolojisi, gebelikte ve lohusalıkta psikolojik değişiklikler, gebelikte ve lohusalıkta beslenme, gebelik ve doğum sürecinde eş ve yakınının desteğinin önemi, doğumun evreleri, normal doğumun anne ve bebek açısından yararları, doğum ağrısıyla ilaçsız baş etme yöntemleri, nefes egzersizleri, gebelikte ve lohusalıkta egzersizler, gebelik, doğum ve doğum sonu dönemde yaşanabilecek sorunlar ve erken tanısı, gebelikte tehlike işaretleri ve acil durumlarda izlenecek yollar, anne sütü ve emzirme, lohusalık süreci, üreme sağlığı yöntemleri ve yeni doğan bakımı konularında bilgilendirilmeler yapılıyor. "Gebe bilgilendirme sınıfıyla birlikte gebeliğimin tadını çıkartarak yolculuğuma devam ediyorum" Pamukkale Sağlıklı Hayat Merkezi Gebe Bilgilendirme Sınıfında eğitim alan Melike Yurdagül gebeliğin bütün kadınlar için zor bir süreç olduğunu gebe bilgilendirme sınıfında aldığı eğitimlerle bu süreci kolay atlattığını söyledi. Hamileliğe adapte olmakta zorlandığını ifade eden Yurdagül, “Gebeliğimin başlangıcında zor bir süreç yaşadım, hamileliğe adapte olmakta zorlandım. Gebe Bilgilendirme Sınıfında aldığım eğitimlerle bu süreç benim için daha kolay geçti. Başta Psikolog olmak üzere tüm sağlık çalışanları bana destek oldu. Hamilelik sürecimde kilo alımıyla ilgili büyük korkularım vardı. Şuan 5 aylık hamileyim ve 2 kilo aldım. Hamileliğim boyunca diyetisyen tarafından sağlıklı beslenme konusunda hem gebe bilgilendirme sınıfında, hem de bireysel olarak özel danışmanlık aldım. Sağlıklı beslenerek gebeliğimde kilo alımı ve beslenmeyle ilgili süreci çok doğru yürüttük. Yine gebe bilgilendirme sınıfında hamileliğin başlangıcından sonuna kadar fizyolojik olarak yaşanabilecek tüm olumsuzlukları anlatılıyor. Bebek bakımı, doğru emzirme yöntemleriyle ilgili bilgilendirmeler yapılıyor. Gebe bilgilendirme sınıfıyla birlikte gebeliğimin tadını çıkartarak yolculuğuma devam ediyorum. Burada bize eğitim veren, yol gösteren tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum. Gebelerin de gebe bilgilendirme sınıfına gelmelerini tavsiye ediyorum” dedi.
Ankara Medicana International Hastanesinden “Diyabet Farkındalık” Etkinliği
29 Ağustos 2024 Perşembe - 10:50 Ankara Medicana International Hastanesinden “Diyabet Farkındalık” Etkinliği Medicana International Ankara Hastanesi ve Etimesgut Belediyesi iş birliğinde diyabet hastalığı konusunda farkındalık oluşturmak için etkinlik düzenlendi. Medicana International Ankara Hastanesi ve Etimesgut Belediyesi iş birliği ile diyabet hastalığı konusunda farkındalık oluşturmak için Etimesgut Belediyesi Kent Konseyi binasında etkinlik gerçekleştirildi. ‘Diyabeti Tanı, Sağlığını Koru’ sloganıyla düzenlenen etkinlikte, son dönemde artış gösteren diyabet hastalığı ve hastalıktan korunma yöntemlerine vurgu yapıldı. “Tedbir alınarak diyabet görülme sıklığı azaltılabilir” Medicana International Ankara Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Altay, yaptığı konuşmasında, diyabet hastalığının yüzde 90’lık kısmını Tip-2 Diyabetin oluşturduğunu belirterek, “İleri yaşlarda, fazla kilolu ve hareketi az olan bireylerde görülen diyabetten korunmak veya bu hastalığı ötelemek gerçekten mümkün. Kilo vermek, sağlıklı beslenme kurallarına uymak, hareketli bir yaşam tarzı benimsemek ve düzenli bir egzersiz programı diyabetten korunmada çok kıymetli. Sigaranın ve alkolün bu anlamda önemli bir risk faktörü olduğunu da vurgulamak isterim. Bu alışkanlıkları azaltmak, hatta sıfırlamak en ideal korunma yollarından biridir. Bunlara dikkat etmek ile beraber özellikle de çocuklarımızı bu anlamda eğitmemiz, evimize aldığımız, yediğimiz ve tükettiğimiz gıdaların sağlıklı olması ile kalorisinin uygun olması gibi birtakım tedbirleri alarak mutlaka diyabet görülme sıklığını azaltabiliriz” ifadelerini kullandı. Genetik, diyabette önemli bir faktör Genetik geçişin özellikle Tip-2 diyabette önemli bir risk faktörü olduğunun altını çizen Altay, “Bir aile bireyinde diyabet varsa diğer bireylerde de bu rahatsızlığın görülme riski yüzde 30, 40 hatta 50’ye varan oranlarda artış gösteriyor. Bu sebeple evde bir kişide diyabet olduğu durumları dikkat almamız gerekir. Hastalar hekime başvurduğunda mutlaka bu durumu belirtmelidir” dedi. “Paketli gıdadan kesinlikle uzak durulmalı” Diyabet hastalarının hazır paketli gıdalardan kesinlikle uzak durmaları gerektiğine dikkati çeken Altay, sözlerine şöyle devam etti: “Paketli gıdalarda kalori miktarı da oldukça yüksektir. İçerdiği yağ da tabii çok önemli. Bu konuda trans yağların da rolü var. Tip 1 diyabet için bebeklik döneminde veya anne karnındayken paketli gıdalarda bulunan bir takım toksinlere ve yabancı maddelere maruz kalınması günümüzde tartışılıyor. Bu sebeple hazır paketli gıdalardan mümkün mertebe uzak durmamız hele ki çocuklarımızı daha çok uzak tutmamız gerekir.” “Diyabet yönetiminde en önemli nokta kan şekeri ve kilo ağırlık kontrolü” Medicana International Ankara Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyem Sena Nur Doğan ise diyabet yönetiminde en önemli noktanın kan şekeri ve kilo ağırlık kontrolü olduğunu belirterek, “Kan şekeri kontrolünü sağlamak için de tükettiğimiz gıdaların kan şekerimizi dengeli yükselten, tam tahıllı ve lif oranı yüksek gıdalar olması gerekiyor. Bunlara örnek olarak tam tahıllı ekmek, çavdar ekmeği ve ekşi maya ekmek gibi ekmek türlerine örnek verebiliriz. Bunun yanında bulgur, tam buğday makarna gibi yine tahıl oranı yüksek karbonhidrat kaynakları bizim için önemli. Lif oranı yüksek ürünler arasında sebzeler ve kuru baklagillere yer verebiliriz. Bunlar kan şekerinizin daha dengeli yükselmesine ve tokluk süresinin uzun olmasına destek sağlayacaktır ama bunun yanında protein ve sağlıklı yağlarla kan şekeri yönetimimiz çok önemli” açıklamasında bulundu. “En doğru bilinen yanlışlardan biri aç kalırsam kan şekerim yükselmez, düşüncesi” Doğan, sözlerine şöyle devam etti: “Diyabet hastalarında aslında en doğru bilinen yanlışlardan biri ‘Aç kalırsam kan şekerim yükselmez’ düşüncesi ama tam tersi vücudumuzu aç bırakırsak kan şekerimiz daha da yükselir. Burada dengeli ara ve ana öğünler tüketmemiz çok önemli. Karbonhidrat veya şeker kaynağı olarak tükettiğimiz meyvelerin yanına eğer ki protein ve sağlıklı yağ eklersek; kan şekerini hızlı yükseltici ürünlerin etkilerini azaltmış olabiliriz. Burada önemli olan protein ve yağları mutlaka karbonhidratların yanına eklemek olacaktır.”
İngiltere’de 20 yıldır çektiği ağrı, Eskişehir’de geçirdiği operasyonla dindi
29 Ağustos 2024 Perşembe - 10:11 İngiltere’de 20 yıldır çektiği ağrı, Eskişehir’de geçirdiği operasyonla dindi İngiltere’de 20 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonrasında kolunu kaybeden, akabinde de ağrıları dinmeyen 59 yaşındaki Andrew Waddington, keşfettiği Eskişehir Şehir Hastanesi’nde ülkesinde 2 kez denen tedavinden farklı olarak yapılan operasyonla vücuduna yerleştirilen ağrı pili sonrası sağlığına kavuştu. İngiltere’nin Yorkshire kentinde yaşayan 59 yaşındaki Andrew Waddington, 20 yıl önce motosikletle üzerinde geçirdiği trafik kazası sonrası kaldırıldığı hastanede sol kolu ampütasyon yapıldı. Çatı ustası olan, evli ve 2 çocuk sahibi Waddington, ampütasyon edilen kolunun şiddetli ağrımasından dolayı ülkesinde muayenesinin ardından talihsiz adama farklı tekniklerle 2 kez kapalı şekilde yapılan Spinal Kord Stimülatörü (SKS) yani ağrı pili tedavisi uygulandı. Fakat uygulanan tedavilere rağmen ağrısı dinmeyen Andrew Waddington, sağlık platformu üzerinden araştırmalara başladı. Eskişehir’de ağrısı dindi Araştırmaları sonrasında bir sağlık platformu sayesinde Eskişehir Şehir Hastanesi’ni keşfeden Andrew Waddington, burada görevli Beyin ve Sinir Cerrahi Op. Dr. Mehmet Beşir Sürme ile iletişime geçti. Kısa süre sonra hasteneye gelen Waddington, Op. Dr. Mehmet Beşir Sürme tarafından gerçekleştirilen başarılı operasyon ile İngiltere’de denenen 2 kez kapalı yönteminden faklı olarak Eskişehir Şehir Hastanesi’nde açık cerrahi ile boyundan alınan bir kemik sonrası omuriliğe cerrahi paddle elektrodun yerleştirilmesi suretiyle daha etkili Spinal Kord Stimülatörü yani ağrı pilinin uygulanması sonucu ağrılarından kurtuldu. “Bu elektrot sayesinde kolundaki anormal ağrıları ve iletileri engelleyecek” Hastaya uygulanan tedavi hakkında konuşan Beyin ve Sinir Cerrahi Op. Dr. Mehmet Beşir Sürme, “Hastamız 20 sene önce bir motosiklet kazası sonucu kolunu kaybediyor. Kolu ampüte edildikten sonra 20 yıldır o kolunda fantom ağrı denilen hayalet ağrı, bir kol ağrısı hissediyor. Bu ağrı oldukça dirençli bir ağrıdır. Hasta bunun için İngiltere’de birçok farklı tedavi görüyor. Bize bir sağlık platformu aracılığıyla ulaştı. Bizde kendisini buraya davet ettik. Hastanemizle ilgili görseller ve burada yapılan tedavileri paylaştık. Gelmeden önce kendisiyle sorularını ve endişelerini dile getirmesi için 2 kere görüntülü görüşmemiz oldu. Hastane dışı transferlerinde, konaklamasında her konuda kendisini destekledik ve yardımda olduk. Yaptığımız işlem Spinal Kord Stimülatörü boynundan takılan bir ağrı pilidir. Hastanın boyun bölgesine bir elektrot yerleştirdik. Bu elektrot sayesinde hastaya, kolundan iletilen anormal ağrıları ve iletileri engelleyecek şekilde çalışan bir tedavi yöntemi uygulamış olduk. Yaklaşık 3 saat süren bir ameliyat oldu” dedi. “Şikâyetlerinde belirli bir düşüş ve atak sayısında azalma olduğunu gördük” Beyin ve Sinir Cerrahi Op. Dr. Sürme yapılan ameliyatın aynısının İngiltere’de de uygulandığını belirtirken şöyle devam etti; “Ameliyat sonrasında hastaya kumanda üzerinde çeşitli programlamalar yaptık. Ağrıyan bölgede elektriksel stimülasyonu hissedip hissetmediğine göre o bölgeye programlamalar yaptık. İngiltere’de hastaya ağrı pili takılmış. Ancak kendi vücudunda herhangi bir iletiyi hissetmemiş. Hastanın şikâyetlerinde belirli bir düşüş ve atak sayısında azalma olduğunu gördük. Biz ameliyatı cuma günü yaptık, 5 gün oldu. Yarında taburcu olacak. Hastamıza İngiltere’de iletişim kurabileceği, programlama yapılabileceği, kontrole gidebileceği bir irtibat ayarladık. Bu da hastaya güven veren başka bir husus oldu. Bu anlamda hastanemizde ağrı pilinin yanı sıra beyin, omurilik, mesane epilepsi pili ve baklofen pompası takılması gibi nitelikli işler yapılabilmektedir. Bu da sağlık turizmi anlamında hastanemizi tercih edilebilir konuma getirmektedir.” “Daha iyi olacağıma dair beklentilerim yüksek” Tedavisinden memnun olduğunu belirten Andrew Waddington şöyle konuştu; “İngiltere’de ilk ameliyatımı bacaktan sinir grefti alınıp boynuma transfer edilmesi gerçekleştirdim. Diğer ameliyatım da ise ağrı pili takılmaya çalışıldı fakat bu pillerden fayda göremedim. Hastaneye gelmeden önce doktorumla görüştükten sonra kafamdaki birçok şüpheler ve soru işaretleri yok oldu. Hastanenin beklediğimden daha iyi bir düzeyde olduğunu gördüm. Doktorum önceki ile sonraki süreç arasındaki belirli değişikliği 3 ay sonra göreceğimizi söyledi. Daha iyi olacağıma dair beklentilerim yüksek.” “İngiltere 2 kez bu şekilde operasyon geçirmiş ama bir netice alamamış” Eskişehir Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mustafa Sungur ise sağlık turizminin önemine değinerek, “Bu bir sağlık turizmidir. Sağlık turizmi ülkemizde bakanlığımızın da katkılarıyla giderek yükselen bir trend olmaya başladı. Eskişehir Şehir Hastanemiz ilimizdeki tek USHAŞ yetkili sağlık kurumudur. USHAŞ Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık turizmini organize etmek için kurulan bir kurum. Hasta ile görüştüğümüzde ülkemizdeki ücretleri İngiltere ile kıyasladığında yarı yarıya olduğunu söyledi. İngiltere 2 kez bu şekilde operasyon geçirmiş ama bir netice alamamış. Şu an işlem gayet uygun bir şekilde gerçekleşti. Pil kontrolleri düzgün bir şekilde çalışmaktadır. İnşallah daha iyi olacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.