SAĞLIK
Bu ameliyatı olan hastalar hayatlarına yeni bir kimlik kartı ile devam ediyor 23 Eylül 2024 Pazartesi - 09:36:48 SAMSUN (İHA) – En sık görülen göğüs duvarı deformiteleri arasında yer alan kunduracı (çökük) ve güvercin (çıkık) göğüs hastalıklarından kurtulmak için cerrahi operasyon geçiren hastalar, hayatlarına hekimlerinin verdiği yeni bir kimlik kartı ile devam ediyor. Hastalar göğüslerine takılan metal nedeniyle emar (MR) cihazına giremezken, X ray cihazlarından geçerken de doktorlarının verdiği kimliği göstererek geçiş yapabiliyorlar. Türkiye’de her 300-400 doğumdan birisinde kunduracı göğsüne sahip, her bin 500 doğumdan birinde de güvercin göğsüne sahip bebek dünyaya geliyor. Medicana Sağlık Grubu Doktorlarından Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, kunduracı ve güvercin göğse sahip hastaların tedavisinde göğsün içine takılan çelik bar ile tedavinin mümkün olduğunu belirterek açıklamalarda bulundu. Akciğer ve kalp fonksiyonlarını bozan bu hastalıkların tedavisinde göğsüne çelik bar taktıkları hastalara herhangi bir acil durumda müdahale edilmesi ve göğsünde çelik bar olduğunun bilinmesi için hastalara kolye, bileklik ve kimlik kartı verdiklerini ifade eden Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, doğal formunu yakalayan göğüslerden 3 yıl sonra bu çelik barları çıkardıklarını dile getirdi. “Göğüs duvarı deformiteri ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” Kozmetik rahatsızlığın yanı sıra Göğüs duvarı deformiterinin ciddi sağlık problemlerine de yol açabileceğine değinen Medicana International Samsun Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, “Göğüs duvarı deformiteleri; göğüs kafesinin şekil bozukluklarıyla beraber olan bir dizi doğumsal hastalıktır. Bu deformiteler göğüs kafesinin anormal gelişimi ve görünümü ile karakterize bir hastalıktır. Bu deformitelerin her ne kadar doğuştan oluştuğu kabul edilirse de belirtiler genellikle daha sonraki çocukluk döneminde ortaya çıkar ve ergenlik döneminde fark edilir. Basit bir kozmetik problemden ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek çeşitli derecelerde göğüs duvarı deformiteleri vardır. Bunların arsında en sık görülenleri kunduracı (çökük) göğüs ve güvercin (çıkık) göğüstür. Daha az sıklıkla görülen jeune sendromu gibi doğumsal kaburga problemleri de göğüs duvarı deformiteleri arasında değerlendirilmektedir” dedi. “Kunduracı (çökük) göğüs 300-400 doğumda bir görülür” Göğüs duvarı deformitelerinde kunduracı göğüsün diğer deformitelere karşı daha sık görüldüğünü ifade eden Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, “Göğüs duvarı deformiteleri arasında en sık görülen kunduracı göğsü, göğüs kafesi ön duvarının içeriye doğru çöküklüğüdür. Bunda kıkırdak kaburgaların iman tahtası dediğimiz göğüs kemiğine bağlandığı bölgede dışarı doğru aşırı ve kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve bununla birlikte iman tahtasının arkaya doğru hareket etmesiyle karakterizedir. Bu hastalık erkeklerde kadınlardan yaklaşık 4 kat daha sık görülmektedir. 300-400 doğumda bir görülür. En sık da 14-15 yaş gibi ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır. Kunduracı göğsü tek başına bir hastalık olabileceği gibi kifoz, skolyoz, marfan sendromu ve kas-doku ile iskelet sistemini ilgilendiren bazı hastalıklarla da beraber olabilir. Bu hastalık geçmişte yanlış bir şekilde sadece kozmetik bozukluk olarak değerlendirilmiştir. Son çalışmalar bu problemle birlikte çeşitli kalp ve akciğer hastalıklarının birlikte görüldüğü ortaya konmuş. Bu deformitede göğüs hacmi oldukça küçüldüğünden akciğerin nefes alıp-verirken yeteri kadar genişleyememesi ve buna bağlı olarak akciğer kapasitesinin azalması söz konusu oluyor. Bu da çocukta ciddi göğüs ağrıları, nefes darlığı ve çabuk yorulma gibi şikayetlere neden olabiliyor. Ayrıca göğüs ön duvarındaki baskının kalpte oluşturduğu etkiye bağlı olarak kalp fonksiyon bozukluklarına neden olabileceğini biliyoruz” diye konuştu. “Erken yaşta yapılan cerrahi işlemler sonrası ilerleyen dönemde hastalığın tekrar nüksetmesine neden olabilir” Cerrahi müdahalenin zamanında yapılmasının göğüs duvarı deformitesini gidermede daha etkili olduğuna değinen Doç. Dr. Hüseyin Ulaş Çınar, “Kunduracı göğüs tedavileri cerrahi ve cerrahi dışı olmak üzere 2’ye ayrılır. Vakum bell denilen cihazın göğüs boşluğuna yerleştirilmesiyle göğüs kafesindeki çöküklüğün dışarıya doğru yer değiştirmesi amaçlanmaktadır. Cerrahide ise açık ameliyat çok gerek kalmadıkça kullanılmamakta. Günümüzde standart olarak kullanılan minimal invaziv kapalı yöntemle yapılan cerrahidir. Bu yöntem ergenlik başlangıcı ya da bitişinde uygulanır. Daha erken yaşta yapılan cerrahi düzeltmeler, ilerleyen dönemde hastalığın tekrar riskiyle karşı karşıya olduğunu bilmekteyiz. Çok küçük çocuklarda çok özel durumlar haricinde de uygulanmamaktadır. Cerrahi yöntemlerden hem ravitch prosedürü hem de nuss prosedürü her ikisi de genel aneztezide yapılır. Hastalar 5-7 gün arasında hastanede yatmakta. Her 2 ameliyat da ağrılı bir işlemdir. Ameliyat sonrası ağrıyı gidermek için uygulanan aneztezik ağrı kesici ilaçlar ameliyat sonrası gelişecek komplikasyonların da bir numaralı etkenleri arasınadır. Hastalar evde ağızdan alınacak ağrı kesicilerle yeteri kadar ağrısı azaldığında, düzenli yemek yediğinde, ateş ve enfeksiyon belirtisi olmadığında da taburcu edilmektedir. Tabucu sonrası da ilk kontrol sonrası hastaları 1 yıllık aralarla kontrole çağrılıp, durumlarına bakılmaktadır” şeklinde konuştu. “Kunduracı göğüs, göğse çelik bar takılarak tedavi edilebilir” Göğse takılan çelik bar ile içe doğru çekili duran göğsün normal formuna kavuşturulduğunu belirten Doç. Dr. Çınar, “Kunduracı göğsünün cerrahi olarak düzeltilmesinde en çok kullanılan ameliyatlardan nuss prosedürü uygulanmaktadır. Bu prosedürde göğüs kafesindeki çöküklüğe uygun olarak dışarıda bükülen çelik bir bar göğüs kafesinin yan tarafından açılan küçük kesilerden beraberinde bir video kamera eşliğinde göğüs kafesinin altındaki çökük bölgeden geçirilir, göğüs kafesinin altından içeride döndürülerek mevcut çoküklüğün dışarıya doğru yer değiştirilmesi sağlanır. Ameliyatın sonunda çelik barlar, kaburgalara sabitlenerek, tespit edilir. Hastalar yaklaşık 3 yıl bu barla birlikte yaşarlar. 3 yıl sonra göğüs kafesinde yeterli normallik sağlandıktan sonra daha küçük bir operasyon ile kaburgalara sabitlenen barlar çıkartılır. Göğüs kafesine takılı barla birlikte çocuklar spor yapabilir. Sadece yakın temas sporları ve travmatik sporlardan uzak durması önerilir. Ayrıca barla birlikte MR çekimini önermiyoruz. Bar göğüs duvarında kaldığı sürece olabilecek ani bir acil sağlık durumunda göğüs kafesine müdahale edilmesi gerekirse bu bar engel olacağından hastalarımıza bu barın vücudunda olduğunu gösteren bir kolye, bileklik gibi aparatı sürekli olarak üzerlerinde taşımalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı. “Güvercin göğüste de çelik bar takılabiliyor” Güvercin göğüs deformitesinde de kunduracı göğüste olduğu gibi çelik bar takılarak tedavi edebildiklerini söyleyen Çınar, şu açıklamalarda bulundu: “En sık görülen göğüs deformitelerinden bir diğeri güvercin göğsü problemidir. Bu problemde kaburgaların iman tahtasına bağlandığı bölgede kıkırdak dokunun anormal ve aşırı şekilde dışarı doğru gelişmesiyle iman tahtası kemiğinin olması gerektiği yerden daha ileri doğru konumlanmasıyla karakterize bir durumdur. Bu yani göğsün dışarıya doğru çıkıklık problemidir. Bundan kunduracıya göre daha az sıklıkla görülür. 1500 doğumda bir görülür ve erkeklerde daha fazla görünür. Bu hastalıkta cerrahi müdahalenin yeri daha kısıtlıdır. Bu hastalıktaki çocuklar erken dönemde başlanırsa dışarıdan basınç uygulayıcı korseleri kullanmak şartıyla bu deformiteyi düzeltebilirler. Bu korseler uzun süreli ve gece gündüz kullanmak şartıyla sağlanabildiğinden hastaların çoğu uyum sağlamakta zorluk çekmektedir. Göğüs duvarı çıkıklığı korse ile esnemiyorsa, çok sertse, hasta korseye uymuyorsa cerrahi tedavi gündeme gelir. Cerrahide de kunduracıdakinin aksine çelik metal barla göğüs kafesinin iç tarafından değil dış tarafından göğüs kaslarının altından yan taraflardan çelik bar yerleştirilir. Çeşitli sabitleyicilerle göğüs kafesine sabitlenir. Bu barla yaklaşık 3 yıl yaşamaları sağlanır. 3 yıl sonra bu bar çıkartılır. Bu operasyonun adı da abrahamson prosedürüdür. Bu operasyon da ağrılı bir işlemdir. Ameliyat sonrası gelişebilecek komplikasyonların birçoğunu ağrıyı gidermek için uygulanacak ağrı kesiciler ile ilgilidir.” “Hastalar, vücudunda pektus barı olduğunu belirten bir kimlik kartını sürekli olarak üzerinde taşıması gerekiyor” Çınar ayrıca ameliyatla vücutlarına pektus çelik barı takılan hastalara verdikleri kimlik kartının bar takılı olduğu sürece taşımaları gerektiğini ifade ederek, “Güvenlik koridorundan, cihazlardan geçecek hastalarımızın havalimanı ve kurumlara girişlerde sıkıntı yaşamamaları için hekimleri tarafından vücudunda pektus barı olduğunu belirten bir kimlik kartını sürekli olarak üzerinde taşıması gerekiyor” dedi.
23 Eylül 2024 Pazartesi - 09:18 Sonbaharda göz hastalıklarına dikkat Hassas bir mevsim olan sonbahar göz sağlığını etkileyebiliyor. Bu mevsimde göz sağlığını korumak için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar olduğunu ifade eden Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, yazdan yorgun çıkan gözlerin sonbaharda olumsuz etkilendiğini belirterek gözleri korumanın yollarını anlattı. Göz sağlığında alınması gereken tedbirler hakkında bilgi veren Medicana Bursa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İpçioğlu, göz nezlesine yakalanmamak için toplu taşıma araçlarında dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Göz sağlığını koruyucu önlemler alınabileceğini aktaran İpçioğlu, “Bu mevsimde kalabalık yerlerde, özellikle otobüs, tramvay gibi toplu taşıma araçlarında dikkatli olunmalı. Gözde en ufak bir bulgu olduğunda kızarıklık, kaşıntı, çapaklanma gibi mutlaka göz hekimine başvurulmalıdır. İlaçlarımızı özenle kullanmalı, tedavimizi yarım bırakmamalıyız” dedi. Ofis çalışanları için öneriler Ofis çalışanlarında görülen göz problemleri hakkında da bilgi veren Op. Dr. Adnan İpçioğlu, “Çalışanlarda görülen ciddi problem günümüzde monitör hastalığıdır. Hepimizin hayatında bilgisayar çok önemli bir yer tutar. Yoğun klima kullanımı ofis çalışanlarında göz sağlığını ciddi derecede etkiliyor ve kişinin bir göz hastalığı varsa bunu tetikleyebiliyor. Özellikle klimalı ortamlarda göz kuruluğuna yönelik nemlendirici damla kullanılabilir. Düşük derecede olsa sürekli bilgisayara bakan kişilerde gözlük kullanımı yine faydalı olabilir” şeklinde konuştu. Güneş gözlüğü kullanımı şart Sonbahar aylarında güneş ışınlarının göze direkt temasının göz sağlığına olumsuz etki edeceğini söyleyen İpçioğlu, “Sonbahar ayı da olsa güneş gözlüğü kullanılmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Özellikle araç kullananların güneş gözlüğü kullanmaları gerekiyor. Güneşli bölgelerde, güneşli ülkelerde güneş gözlüğü kullanımını şiddetle tavsiye ederim. Özellikle güneş gözlüğü Güneydoğu, Doğu Anadolu Bölgesi gibi dört mevsim güneş alan yerlerde güneş ışınlarının daha dik gelmesi nedeniyle özellikle araç kullanan kişilerde, açık havada çalışan kişilerde önerilir. Kışın açık havada çalışanlar ve araç kullananlara güneş gözlüğü kullanımını tavsiye edebiliriz” dedi.
23 Eylül 2024 Pazartesi - 09:13 Anne babalara diyetisyen uyarısı: Uzman Diyetisyen Çisem Gündüz, okulların açılmasıyla birlikte anne babalara seslenerek, “Kahvaltı yapmayan çocuklarda halsizlik, baş ağrısı, dikkat eksiklikleri oluşabiliyor. Çalışan ebeveyn bile olsanız çocuğunuzun performansının artması ve konsantrasyon sorunu yaşamaması için mutlaka kahvaltı yaptırın” dedi. Acıbadem Adana Hastanesi Uzman Diyetisyen Çisem Gündüz, büyüme ve gelişimin en hızlı ilerlediği okul dönemindeki çocukların besin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik önemli bilgiler paylaştı. Hem sağlıklı gelişimin devam etmesi ve hastalıklara karşı bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, hem de gelişim için tüm besin öğelerini içeren bir beslenme düzeni gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Gündüz, aynı zamanda gelecekteki yeme alışkanlığının da çocukluk döneminden itibaren oluşmaya başladığını da ifade etti. Bu dönemde gerekli olan enerjiyi sağlamak için karbonhidratlar ve yağların son derece önem taşıdığını belirten Diyetisyen Gündüz, büyüme ve gelişme için olmazsa olmaz bir diğer besin kaynağının proteinler olduğunun altını çizdi. Vücut dokusunun korunması, onarılması için ihtiyaç duyulan protein ihtiyacının karşılanması gerektiğini; bunun için de çocukların günde 2-3 porsiyon et, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri tüketilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. “Kahvaltı yapılmazsa halsizlik ve dikkat eksikliği görülebiliyor” Günün en önemli öğününün sabah kahvaltısı olduğuna işaret eden Gündüz, “Akşam yemeğinin ardından gece boyu 8-12 saat aralığında aç kalan metabolizmayı canlandırmak için sabah kahvaltı yapmamız gerekiyor. Bu, beyin için gerekli olan glikozun sağlanmasında da son derece önem taşıyor. Yapılan araştırmalar, sabah kahvaltı yapmayan çocuklarda halsizlik, baş ağrısı, dikkat eksiklikleri oluşabildiğini ve sonuçta okul başarısının da olumsuz yönde etkilenebildiğini gösteriyor. Dolayısıyla çalışan ebeveynler bile olsanız çocuğunuzun okuldaki performansının artması ve konsantrasyon sorunu yaşamamaları için mutlaka kahvaltı yapmasını sağlayın” diye konuştu. Kahvaltının günlük enerji ihtiyacının üçte birini karşılayacak besinlerden oluşmasının önemine değinen Diyetisyen Gündüz, “Bunun için çavdar ya da tam buğday ekmeği gibi sağlıklı tahıllar, yüksek protein kaynağı yumurta, süt ve süt ürünleri, C vitamini açısından zengin meyvelerden oluşan bir kahvaltı menüsü oluşturmaya çabalayın. Bu sayede çocukların okul kantinlerinden sağlıksız ve kalorisi yüksek olan tost, sandviç ve meyve suyu gibi ürünleri tüketmelerinin de önüne geçmiş olursunuz” dedi. “Her gün mutlaka yumurta yedirin” Yumurtanın anne sütünden sonra en kaliteli protein olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Gündüz, Vitamin A, B, D ve E’den ve çinko mineralinden zengin olan yumurtanın kolin içeriği sayesinde beyin fonksiyonlarının düzenli çalışmasını sağladığını söyledi. Taze meyvelerin içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde çocuğun bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olacağını, bu nedenle beslenme çantasına her gün farklı renk ve çeşitlilikte meyve konulmasını tavsiye etti. “Sağlıklı kuruyemişler tüketmesine özen gösterin” Beslenmede yeri büyük olan sağlıklı yağlardan zengin kuruyemişlerin de okul çağı çocukları için faydasından bahseden Gündüz, kalori değerleri yüksek olduğundan bu gıdaları porsiyon kontrolü yaparak tüketilmesini; örneğin gün içinde 10-15 adet çiğ badem veya 2-3 adet ceviz tüketilmesini önerdi. Kalsiyumdan zengin süt ve süt ürünlerinin büyüme ve gelişme ile beraber kemiklerin güçlenmesini sağlamak için de mutlaka tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Gündüz, diş sağlığının korunmasının yanında, gelecekte oluşabilecek osteoporoz riskini azaltmak için de çocukların gün içinde mutlaka süt ve süt ürünleri tüketmesi gerektiğini anlattı. “Birlikte hazırlayın ve yiyin” Çocukların ebeveynlerini kendileri için rol model olarak kabul ettiğinden bahseden Diyetisyen Gündüz, “Dolayısıyla sizin oluşturduğunuz beslenme alışkanlıklarınız çocuklarınıza da yansıyor. Bu nedenle onların sağlıklı beslenmesini istiyorsanız bu konuda örnek ve yol gösterici olmanız gerektiğini unutmayın. Evde sağlıklı yemekler ve atıştırmalıklar hazırlayın. Hatta bunları çocuğunuzla birlikte yapın. Bununla birlikte, kahvaltıyı birlikte yapmaya ve akşam yemeklerinde de aynı masada olmaya özen gösterin” diye konuştu. “Beslenme çantasını birlikte hazırlayın” Akşamları beslenme çantasını beraber hazırlanılmasını tavsiye eden Gündüz, “Böylece okula götürdüğü ara öğünlere daha sempatik yaklaşacaktır. Aynı zamanda hangi gıdanın kendisi için nasıl bir yarar sağladığını da anlatabilir ve sağlıklı beslenme alışkanlığını küçük yaşlardan itibaren kazanmasına yardımcı olabilirsiniz” dedi. “Sağlıksız atıştırmalıklardan uzak tutun” Çocukların evden uzakta geçirdiği sürede yağ oranı yüksek ve besin değeri düşük atıştırmalıkları yemek istediğini hatırlatan Diyetisyen Gündüz, şunları dile getirdi: “Sağlıklı ürünlerden oluşan ana öğünler çocukların atıştırmalık ihtiyacının azalmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle evde ya da okulda ana öğünlerin atlanmamasına özen gösterin. Ayrıca, sağlıklı atıştırmalıkların miktarının da ana öğünlere göre daha az olmasına ve yemeklerden en az iki saat önce alınmasına özen gösterin.”
23 Eylül 2024 Pazartesi - 08:12 Aktarlardan soğuk algınlığına karşı “kış çayı” tavsiyesi Erzincan’da sonbahar hastalıklarından korunmak isteyen vatandaşlar soluğu aktarlarda alıyor. Satışların arttığını belirten aktarlar ise soğuk algınlığına karşı kış çayını tavsiye ediyor. Sonbaharın kendini hissettirmesi ve havaların soğumasının ardından Erzincan’da yaşayan vatandaşlar, hastalıklara önlem alabilmek için aktarlara koşuyor. Kış çaylarının, hastalanmadan önce bağışıklık sistemini güçlendirmek için içilmesi gerektiğini vurgulayan aktarlar, bu dönemde en çok ıhlamur, hatmi çayı ve hibiskus gibi nebati ürünleri tavsiye ediyor. Birçok ilaçlı tedavinin yanı sıra aktarları tercih eden vatandaşlar, her zaman tercih ettikleri nebati ürünlerin yerine bu kez aktarların tavsiyesini dinledi. Aktarlar hava değişimi rahatsızlığı olarak görülen hastalıklara karşı kullanılması için birçok bitki ve nebati ürünle harmanlanarak kaynatılan kış çayını tavsiye etti. İçerisinde ıhlamur, hatmi çiçeği, kuşburnu, zencefil, tarçın, karanfil, zerdeçal, papatya ve kızılcık gibi ürünleri barındıran kış çayı vatandaşlar tarafından ilgiyle karşılandı. Aktarlar kış çayını tavsiye ederken, hem çayın yapılışını hem de faydalarını anlattı. Vatandaşlar ise aktarlardan aldıkları tavsiyelerle fayda gördüklerini ve tavsiye ettiklerini belirtti. "İnsanlar kış çayının grip olduktan sonra içildiğini düşünüyor" Özellikle sonbahar mevsimine geçiş aylarında insanların sert hava değişiminden etkilendiğini kaydeden aktar Murat Sönmez, bu dönemlerde vatandaşların genellikle ıhlamur, kış çayı, tarçın ve zencefil gibi ürünler tükettiğini söyledi. Sönmez, "Sonbaharda hastalıkların daha çok artması ile birlikte ülke genelinde aktara ilgi arttı. Son zamanlarda insanların alternatif tıpa talebi arttığı için biz daha çok burada hatmi çayı, hibiskus, ıhlamur ve benzeri ürünleri öneriyoruz. Hem boğazı yumuşatır, hem de boğazdaki enfeksiyon oranını azaltır. İnsanlarda yanlış bilinen bir algı var. Genellikle kış çayının grip olduktan sonra içildiği düşünülür ama tam tersi. Kış çayı vücudun bağışıklığını ve direncini kuvvetlendirmek için tüketilmesi gereken bir içecektir” dedi. Kış çaylarının faydalarından da bahseden Murat Sönmez, “Kış çayının olmazsa olmaz ıhlamurdur. Boğazı yumuşatma etkisi vardır. Çünkü kuru öksürüğe ve boğazdaki tahribata çok iyi geliyor. Onun haricinde enfeksiyonu azaltacak etkisi olduğu için kuru zencefil antioksidan özelliğe sahip tarçın ve karanfil çok etkilidir. Bunun içine tatlandırıcı olsun biraz daha vücudun direncini arttırması için hibiskus bizim önerdiğimiz bitkiler arasındadır. Bu saydığım bitkiler genellikle demirbaş ürünlerdir yani herhangi bir aktarda olmazsa olmaz ürünlerdir. Kış çayına ilave olarak genelde herhangi bir içeceğinize veya tükettiğiniz yiyeceğiniz içerisine sıvı propolis de takviye ederek bağışıklığımızı koruyabiliriz. Sıvı propolis bence Türkiye’de hak ettiği değeri görmüyor. Sıvı propolis vücudun bağışıklığı ve direnci için çok önemli. Özellikle küçük yaştaki çocukların bağışıklığını güçlendirmek için propolis öneriyoruz. İnsanların daha çok kimyasal ilaçlardansa yavaş yavaş aktar ürünlerine, yani alternatif tıpa yönelmesini destekliyoruz" diye konuştu.
Başkan Büyükkılıç’ın ağabeyi 30 milyon TL’lik Alzheimer Projesi’nin yapımını üstlendi
03 Eylül 2024 Salı - 14:46 Başkan Büyükkılıç’ın ağabeyi 30 milyon TL’lik Alzheimer Projesi’nin yapımını üstlendi Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın Kayseri’yi kazandırmayı planladığı 30 milyon TL maliyetli Türkiye’nin en modern ve donanımlı Alzheimer Merkezi’nin yapımını ağabeyi Ramazan Büyükkılıç üstlendi. Başkan Büyükkılıç ile hayırsever Ramazan Büyükkılıç arasındaki protokol, Türkiye Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin’in de katılımıyla imzalandı. Göreve geldiği ilk günden bu yana ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ felsefesini yerel yönetim hizmetlerinde düstur edinen Başkan Büyükkılıç, insan ve sağlık odaklı, Türkiye’ye örnek olacak bir projeyi daha hayata geçiriyor. Bu kapsamda, Büyükkılıç’ın ‘Yeni 5 Yıl’ projeleri arasında yer alan, en anlamlı yatırımlardan biri olarak değerlendirilen, Alzheimer Merkezi’nin yapımına ilişkin protokol imzalandı. Başkanlık makamında gerçekleşen protokol imza törenine, Başkan Büyükkılıç’ın yanı sıra ağabeyi, hayırsever Ramazan Büyükkılıç ve Türkiye Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin ve dernek üyeleri katıldı. “Ağabeyimin hayırseverliği ile onur, gurur duyduğumu belirtmek isterim” Başkan Büyükkılıç, ağabeyi Ramazan Büyükkılıç’ın hayırseverliğinden dolayı onur ve gurur duyduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Değerli büyüğüm, ağabeyim, Ramazan Büyükkılıç’a, hayırseverliği ile on binlerce yetiştirdiği eğitim ordusundaki öğrencileri ile onur duyduğumu, gurur duyduğumu belirtmek isterim. Kayseri’mizde sağlık ocağı ile yapmış olduğu Ramazan Büyükkılıç ilköğretim okulu ile şimdi de bir başka hayırseverlik hizmetine imzasını atıyor inşallah. Toplumumuz için çok önem arz eden Alzheimer Merkezi. Bu açıdan müsaade ederse kendisinin hem ağabeyim olarak, hem büyüğüm olarak, hem de hayırsever özelliği ile öpmek istiyorum. Sonrasında da değerli dernek başkanımızın huzurları ile imzamızı atacağız.” “Eylül’ün 21’i, Cumartesi günü temeli atacağız. 1 senede de bitireceğimize inanıyorum” Başkan Büyükkılıç projede, Eylül ayının 21’i, Cumartesi günü temeli atacaklarını, 1 senede de bitireceklerine inandıklarını söyleyerek, “Bu proje ile ilgili çok değerli valimizin ve Aile Sosyal Politikalar il müdürümüzün de bilgileri ve imzada yerleri var. Onlar da süreç tamamlanınca inşallah imzalarını atacaklar ve böylece bu mecliste bağışı ile ilgili gerekli çalışmayı yapacağız. Eylül’ün 21’i, Cumartesi günü de Allah’ın izniyle temeli atacağız. 1 senede de bitireceğimize inanıyorum. Ben bu süreçte anlayışla yaklaşan tüm evlatlarına kamuoyunun huzurunda özellikle teşekkür ediyor, yeğenlerimi bağrıma basıyorum. Cenab-ı Allah onlardan razı olsun. Onların anlayışı, çok değerli yengemin desteği ve değerli büyüğümün de kararıyla bu besmeleyi çekip, hayırlı işe imzayı atıyoruz. Sosyal içerikli bu projeyi çok önemediğimizi buradan paylaşmak istiyorum bir nörolog doktor başkan olarak ben de. Ayrıca ellerinden öpüyorum, iyi ki varsın değerli büyüğüm, kıymetli ağabeyim diyorum” ifadelerinde bulundu. “Sayın başkanıma ‘böyle bir düşüncem var, siz ne dersiniz’ dedim. O da ‘memnuniyetle’ dedi” Hayırsever Ramazan Büyükkılıç ise Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç’ın da desteği ve gayreti ile bu projeyi hayata geçirmek için girişimde bulunduklarını ifade ederek, “Bu hizmeti yapmak için çok düşündüm. Kendi kendime bu işin yapılması için ‘ne yaparım, nasıl ederim’ diye ben de. Sayın başkanıma ‘böyle bir düşüncem var, siz ne dersiniz’ dedim. O da ‘memnuniyetle, Kayseri’de en büyük bir ihtiyaç. Böyle bir tesise ihtiyaç var’ dedi. Kendisi de sağ olsun çok büyük gayretler gösterdi. Bu işe teşebbüs etti. Biz de onun sayesinde bu işe teşebbüs ederek vatana, millete, Kayserili hemşehrilerimize hayırlı, uğurlu olması için bu işi başarmak için harekete geçtik. İnşallah elimizden gelen katkıyı yaparak bu işi başaracağız” diye konuştu. Başkan Büyükkılıç’ın ağabeyi Ramazan Büyükkılıç, eşinin 11 yıldır Alzheimer rahatsızlığı bulunduğunu belirterek, “Damdan düşen damdan düşenin halinden bilir. Biz de damdan düştük, eşim 11 senedir alzheimer. Onun için bundan sonra bu hallere düşeceklerin Rabbil Alemin yardımcısı olsun. Bu müessese de onlara hizmet versin” ifadelerini kullandı. Erciyes Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin de Alzheimer Merkezi’nin Kayseri’de bir ihtiyaç olduğuna ve proje ile büyük bir hizmetin yerine getirilmiş olacağına dikkat çekerek, “Aynı zamanda Türkiye Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı olarak çalışıyoruz. Türkiye Alzheimer Derneği’nin 22 tane şubesi var biri de Kayseri de. Kayseri gibi büyük bir şehirde gerçekten eksik olan, yapılması gereken en büyük ihtiyaçlardan biri bu Alzheimer Gündüz Bakım Evi. Bu ihtiyacı yerine getirmek için Memduh Başkanım ve ağabeyi Ramazan Bey bu işe el attılar. İnşallah hayırlara vesile olur. Çok büyük bir hizmeti yerine getirmiş oluyorsunuz. Allah mübarek etsin” şeklinde konuştu. Büyükkılıç da ‘Allah tamamına erdirsin, besmeleyi çekip imzayı atalım’ diyerek protokolü imzaladı. Ramazan Büyükkılıç da en kısa zamanda bitirilmesi temennisinde bulunarak protokole imzasını attı. Türkiye’nin en modern ve donanımlı Alzheimer merkezi olarak hizmete girecek Bin 500 metrekare kapalı alana sahip olacak merkezde Fizik Tedavi birimleri, tedavi odaları, rehabilitasyon merkezi, çok amaçlı salon, yemekhane, hemşire odası, poliklinik odası, idari birimler yer alacağı, ortak kullanım alanlarının yanında erkekler ve kadınlar için ayrı rehabilitasyon bloklarına sahip olacağı, Türkiye’nin en modern ve donanımlı Alzheimer Merkezi olarak hizmete girecek.
Eğitim yılı öncesi öğretmenlere “Epilepsi Farkındalık Semineri”
03 Eylül 2024 Salı - 14:38 Eğitim yılı öncesi öğretmenlere “Epilepsi Farkındalık Semineri” Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdal Güngör, öğretmenlerle yeni eğitim öğretim yılı öncesi ’Epilepsi Farkındalık Semineri’nde bir araya geldi. Prof. Dr. Güngör, okullarda öğretmenlere büyük görev düştüğünün altını çizerek, “Öğretmenlerin epilepsiyi bilmesi gerekiyor. Farkındalık çok önemli” dedi. 2024-2025 eğitim ve öğretim yılı öncesi Muratpaşa ilçesinde özel bir okulun kampüsünde öğretmenleri ile bir araya gelen Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’nden Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdal Güngör, Epilepsi Farkındalık Semineri düzenledi. Öğretmenlere okul çağındaki epilepsi teşhisinde önemli görev düştüğüne değinen Prof. Dr. Güngör, epilepsi, teşhisi ve tedavisi hakkında bilgiler verdi. “Ailelerin en büyük kaygısı çocuklarının okulda nöbet geçirme riski” Epilepsi farkındalığının önemine değinen Prof. Dr. Serdal Güngör, “Epilepsi ile ilgili farkındalık oluşturmak benim için çok önemli. Çocuklarına epilepsi teşhisi konan aileler bize kaygıyla geliyor. Çocuklarını okula gönderemeyeceklerini düşünüyorlar. En büyük kaygıları çocukların okulda nöbet geçirmesi. Bu ebeveynlerin en büyük korkusu gerçekten. Bu sebeple öğretmenlere çok fazla görev düşüyor. Öğretmenlerin epilepsiyi bilmesi gerekiyor. Farkındalık çok önemli. Öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Seminer bitiminde Prof. Dr. Serdal Güngör’e çiçek takdim edildi. Güngör, katılım sağlayan tüm öğretmenlere teşekkür etti.
Halk Sağlığı Haftası nedeniyle yapılan yürüyüşe yoğun katılım sağlandı
03 Eylül 2024 Salı - 14:17 Halk Sağlığı Haftası nedeniyle yapılan yürüyüşe yoğun katılım sağlandı Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü’nce 3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası çerçevesinde yapılan yürüyüş etkinliği büyük bir katılımla gerçekleştirildi. İl Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Haftası nedeniyle düzenlediği etkinliklerle büyük ilgi topladı. Etkinliklerin ana teması olarak belirlenen ’Sağlığını Erteleme, Harekete Geç’ sloganı, sağlık bilincini artırmayı ve hareketliliğin önemini vurgulamayı amaçladı. İl Sağlık Müdür Vekili Op. Dr. Serkan Ceyhan, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Babur Mimtaş ve Başkan Yardımcıları Uzm. Dr. Şebnem Eler Güvenç ile Uzm. Dr. Burcu Işıktekin Atalay’ın katılımıyla gerçekleştirilen yürüyüş etkinliği de büyük bir katılımla yapıldı. Yürüyüş etkinliği yoğun ilgiyle gerçekleşti Halk Sağlığı Haftası Etkinliği, Eskişehir halkı ve sağlık çalışanları tarafından geniş bir destekle karşılandı. ’Sağlığını Erteleme, Harekete Geç’ sloganı altında gerçekleştirilen yürüyüş, katılımcılara sağlık ve hareketliliğin önemini bir kez daha hatırlattı. Etkinliğin ardından kurulan ve 3-6 Eylül tarihleri arasında açık olacak stantlarda, halk sağlığının önemi hakkında detaylı bilgilendirmeler yapılacağı ve broşürler dağıtılacağı açıklandı. Stantlarda kapsamlı bilgilendirmeler yapılıyor Yürüyüş sonrasında adalarda kurulan stantlarda, halk sağlığının korunması ve bireylerin sağlıkları konusunda dikkat edilmesi gereken konular detaylı bir şekilde anlatıldı. Dağıtılan broşürlerde sağlıklı yaşam alışkanlıkları, hastalıklardan korunma yöntemleri ve sağlık kontrollerinin önemi ele alındı. Ayrıca, etkinliklerde ’Aşının Gücüne İnan, Aşılan’, ’Farkında Ol Taramanı Yaptır, Kanseri Engelle’, ’Emzirmek Annenin, Anne Sütü Bebeğin Sigortasıdır’, ’Ekranı Değil, Hayatı Yaşa’, ’Her Adımında Aile Hekimin Yanında’, ’Alışkanlıklarımızı Değiştiriyoruz, Sağlıklı Besleniyoruz’ ve ’Sağlıklı Anneler, Sağlıklı Nesiller’ temaları da vurgulandı. 3-6 Eylül tarihleri arasında hizmet verecek stantlarda vatandaşların halk sağlığı ile ilgili süreçlerden faydalanma imkanı bulacağı ve bu süreçlerle ilgili bilgi edinebilecekleri de bildirildi. Toplum sağlığını güçlendirme hedefi: ’Sağlığını Erteleme, Harekete Geç’ Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Halk Sağlığı Haftası boyunca düzenlediği etkinliklerle toplum sağlığını güçlendirmeyi hedeflerken, ’Sağlığını Erteleme, Harekete Geç’ teması etrafında gerçekleştirilen bu etkinliklerin toplum genelinde sağlık bilincinin artırılmasında etkili olduğu vurgulandı. Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Babur Mimtaş da, halk sağlığının toplumun en değerli hazinesi olduğunu belirterek bu tür etkinliklerle insanları bilinçlendirmeye ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını yaygınlaştırmaya devam edeceklerini ifade etti. Halk Sağlığı Haftası etkinlikleri 3-6 Eylül günleri devam edecek Düzenlenen etkinlikler, adalarda kurulacak olan stantlarda devam edecek. İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri tarafından organize edilen bu etkinlikler, hafta boyunca sağlık bilincini artırmaya yönelik çeşitli aktivitelerle sürecek. Vatandaşlar, kurulan stantlar ve düzenlenen seminerlerle halk sağlığı hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı bulacaklar. Etkinliklerin, Eskişehir genelinde halk sağlığına yönelik farkındalığı artırarak, toplumun genel sağlık düzeyine olumlu katkılar sağlaması bekleniyor.
Erken teşhis ve tanı için ücretsiz sağlık testi
03 Eylül 2024 Salı - 13:16 Erken teşhis ve tanı için ücretsiz sağlık testi 9 Eylül Halk Sağlığı Haftası kapsamında "Sağlığınızı Koruyacağınız Bir Yaşama Davetlisiniz" sloganıyla düzenlenen etkinlikte sağlıklı hayat merkezleri ve sunduğu hizmetler halka tanıtıldı. 3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası kapsamında Samsun İl Sağlık Müdürlüğü tarafından "Sağlığınızı Koruyacağınız Bir Yaşama Davetlisiniz" sloganıyla düzenlenen ve sağlıklı hayat merkezlerinin vatandaşlara sunduğu hizmetleri tanıtmayı hedefleyen etkinlik, Canik ilçesinde bulunan bir AVM’de yapıldı. Etkinlik kapsamında Samsunluların sağlıklı hayata ilk adımlarını atmaları için gerekli olan tansiyon, kan şekeri, karbonmonoksit, boy ve kilo ölçümleri ücretsiz olarak gerçekleştirildi. “Temel hedefimiz insanların hasta olmadan hastalıklardan korunmasını sağlamak” Hastalıktan koruyucu önlemlere büyük önem verdiklerini ifade eden Samsun İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Uras, “3-9 Eylül ‘Halk Sağlığı Haftası’ etkinlikleri kapsamında AVM’de halkımıza sağlıklı hayat merkezleri hakkında bilgi vermek istiyoruz. Sağlıklı hayat merkezleri Samsun’da nerede var, lokasyonları nelerdir ve neler yaptığımızı anlatmak istiyoruz. Aslında Sağlık Bakanlığı ve Samsun İl Sağlık Müdürlüğü olarak birinci basamak sağlık hizmetleri anlamında çok çeşitli vatandaşımıza hizmetler vermekteyiz ama maalesef vatandaşlarımız tarafından verdiğimiz hizmetler tam anlamıyla bilinmiyor. Sağlıklı hayat merkezlerinde psikologlarımız var, diyetisyenlerimiz var, fizyoterapistlerimiz var, çocuk gelişimi uzmanlarımız, kanser, erken teşhis merkezlerimiz var. Bizim buradaki temel hedefimiz insanların hasta olmadan hastalıklardan korunmasını sağlamak veyahut da hastalığını çok erken aşamada tanısını sağlamayı hedefliyoruz” dedi. “2 sağlıklı hayat merkezi daha yapılacak” 2 olan sağlıklı hayat merkezine 2 yeni merkezin daha ekleneceğini belirten Dr. Uras, “Sağlıklı hayat merkezlerimizde KETEM var. Burada erken teşhisle alakalı bilgilendirmeler yapıyoruz. Bayanlara meme kanseriyle alakalı nasıl muayene yapacağını, rahim ağzı kanserinin erken tanısını nasıl konacağını, büyük abdest yani dışkıda yapılan bir test ile bağırsak kanseri tanısının nasıl erken kullanabileceğini, bunlarla alakalı bilgilendirmeler yapıyoruz. İnsanların tansiyon takibini nasıl yapması gerektiğini, şeker hastalarının insülini nasıl kullanacağını, diyetisyen eşliğinde nasıl beslenmesi gerektiğini, kronik hastalıkları olanların tansiyon hastasının ne yemesi ne yememesi ne içip ne içmemesi hakkında bilgilendirmeler yapıyoruz. Kısaca sağlıklı hayat merkezlerinde ‘hayat var’ diyoruz. Sağlıklı bir hayat var. Bütün vatandaşlarımızı sağlıklı hayat merkezlerimize bekliyoruz. Canik’te ve Atakum’da şu an için 2 tane sağlıklı hayat merkezimiz Samsun halkına hizmet vermekte. Kısa bir zaman içinde dört tane farklı lokasyonda daha sağlıklı hayat merkezi açmayı planlıyoruz. Çarşamba olsun, Vezirköprü olsun ilçeler dahil 4 noktada vatandaşımıza hizmet vereceğiz” diye konuştu. Ölçümlerden ücretsiz bir şekilde yararlanan vatandaşlar da halk olarak hasta olmadan da hastaneye gitmenin ve koruyucu önlemler almanın çok önemli olduğunu belirterek, sağlıklı hayat merkezlerinin vatandaş için yararlı bir hizmet olduğunu ifade ettiler. Öte yandan bu ölçümler dışında ayrıca ekipler tarafından farklı yaş gruplarına yönelik sağlıklı beslenme, diyet ve diş sağlığının nasıl korunacağı konularında da uygulamalı eğitimler verildi.
Yeni gen varyantlarının birçok hastalığa neden olduğu kanıtlandı
03 Eylül 2024 Salı - 13:13 Yeni gen varyantlarının birçok hastalığa neden olduğu kanıtlandı Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı ve Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Anabilim Dalı öncülüğünde yürütülen bilimsel çalışmalarda yeni gen varyantlarının zihinsel engellilik başta olmak üzere birçok hastalığa neden olduğunu tespit edildi. Yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Profesörü Şehime Gülsün Temel, yeni gen varyantlarında siliyopatiye (Silier fonksiyonun bozulmasına bağlı oluşan hastalıklar), zihinsel engelliliğe, otizme, heterotaksiye (organların olması gerekenden ters tarafta bulunması), böbrek displazisine ve anormal Beyin Omurilik Sıvı (BOS) akışına neden olduğu kanıtladıklarını aktardı. Araştırma ekibinin CC2D1A genini ilk kez siliogenezis (silya oluşumu) ve siliopati ile ilişkilendirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Şehime G. Temel; “Deneylerimiz, CC2D1A’nın sol-sağ düzenleyici, epidermis, pronefrik kanal, nefrostomlar ve beynin ventriküler bölgesi dahil olmak üzere siliyer dokularda eksprese edildiğini ortaya çıkardı. Bu ekspresyon paternine uygun olarak CC2D1A kaybı, kardiyak heterotaksiye, kistik böbreklere ve kusurlu siliogenez yoluyla anormal BOS dolaşımına yol açtığı belirlendi. Multidisipliner araştırma ekibi (Yale Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, Abdullah Gül Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, YDÜ Hastanesi Genetik Tanı Merkezi, Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi) çalışmalarının sonuçları; EMBO, Rockefeller Üniversitesi ve Cold Spring Harbor Laboratuvarlarının ortak yayın organı çeyreklik dilimi Q1 olan Life ScienceAlliance’da yayımlandı” dedi. Deneyler başarıyla tamamlandı Deneyler, BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Profesörü Dr. Şehime Gülsün Temel ve Yale Üniversitesi Pediatrik Yoğun Bakım Doçenti Dr. Engin Deniz’in gözetiminde lisans öğrencileri Irmak Sakin ve Angela Haeso Kim tarafından gerçekleştirildi. Prof. Dr. Şehime G. Temel bu proje ortaklığının MarmaRare araştırma grubu (Yasemin Alanay, Yasemin Kendir-Demirkol, OzlemAkgunDogan, Mahmut Cerkez, Ergoren, OzdenHatirnazNg, UgurOzbek, OzkanOzdemir, SebnemOzemriSag, Ilayda Sahin, Sehime G. Temel, KanayYararbas) ve Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Genetik Profesörü Yasemin Alanay aracılığıyla kurulduğu bilgisini paylaştı.
Başkan Büyükkılıç’ın ağabeyi 30 milyon TL’lik Alzheimer Projesi’nin yapımını üstlendi
03 Eylül 2024 Salı - 13:12 Başkan Büyükkılıç’ın ağabeyi 30 milyon TL’lik Alzheimer Projesi’nin yapımını üstlendi Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın Kayseri’yi kazandırmayı planladığı 30 milyon TL maliyetli Türkiye’nin en modern ve donanımlı Alzheimer Merkezi’nin yapımını ağabeyi Ramazan Büyükkılıç üstlendi. Başkan Büyükkılıç ile hayırsever Ramazan Büyükkılıç arasındaki protokol, Türkiye Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin’in de katılımıyla imzalandı. Göreve geldiği ilk günden bu yana ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ felsefesini yerel yönetim hizmetlerinde düstur edinen Başkan Büyükkılıç, insan ve sağlık odaklı, Türkiye’ye örnek olacak bir projeyi daha hayata geçiriyor. Bu kapsamda, Büyükkılıç’ın ‘Yeni 5 Yıl’ projeleri arasında yer alan, en anlamlı yatırımlardan biri olarak değerlendirilen, Alzheimer Merkezi’nin yapımına ilişkin protokol imzalandı. Başkanlık makamında gerçekleşen protokol imza törenine, Başkan Büyükkılıç’ın yanı sıra ağabeyi, hayırsever Ramazan Büyükkılıç ve Türkiye Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin ve dernek üyeleri katıldı. “Ağabeyimin hayırseverliği ile onur, gurur duyduğumu belirtmek isterim” Başkan Büyükkılıç, ağabeyi Ramazan Büyükkılıç’ın hayırseverliğinden dolayı onur ve gurur duyduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Değerli büyüğüm, ağabeyim, Ramazan Büyükkılıç’a, hayırseverliği ile on binlerce yetiştirdiği eğitim ordusundaki öğrencileri ile onur duyduğumu, gurur duyduğumu belirtmek isterim. Kayseri’mizde sağlık ocağı ile yapmış olduğu Ramazan Büyükkılıç ilköğretim okulu ile şimdi de bir başka hayırseverlik hizmetine imzasını atıyor inşallah. Toplumumuz için çok önem arz eden Alzheimer Merkezi. Bu açıdan müsaade ederse kendisinin hem ağabeyim olarak, hem büyüğüm olarak, hem de hayırsever özelliği ile öpmek istiyorum. Sonrasında da değerli dernek başkanımızın huzurları ile imzamızı atacağız.” “Eylül’ün 21’i, Cumartesi günü temeli atacağız. 1 senede de bitireceğimize inanıyorum” Başkan Büyükkılıç projede, Eylül ayının 21’i, Cumartesi günü temeli atacaklarını, 1 senede de bitireceklerine inandıklarını söyleyerek, “Bu proje ile ilgili çok değerli valimizin ve Aile Sosyal Politikalar il müdürümüzün de bilgileri ve imzada yerleri var. Onlar da süreç tamamlanınca inşallah imzalarını atacaklar ve böylece bu mecliste bağışı ile ilgili gerekli çalışmayı yapacağız. Eylül’ün 21’i, Cumartesi günü de Allah’ın izniyle temeli atacağız. 1 senede de bitireceğimize inanıyorum. Ben bu süreçte anlayışla yaklaşan tüm evlatlarına kamuoyunun huzurunda özellikle teşekkür ediyor, yeğenlerimi bağrıma basıyorum. Cenab-ı Allah onlardan razı olsun. Onların anlayışı, çok değerli yengemin desteği ve değerli büyüğümün de kararıyla bu besmeleyi çekip, hayırlı işe imzayı atıyoruz. Sosyal içerikli bu projeyi çok önemediğimizi buradan paylaşmak istiyorum bir nörolog doktor başkan olarak ben de. Ayrıca ellerinden öpüyorum, iyi ki varsın değerli büyüğüm, kıymetli ağabeyim diyorum” ifadelerinde bulundu. “Sayın başkanıma ‘böyle bir düşüncem var, siz ne dersiniz’ dedim. o da ‘memnuniyetle’ dedi” Hayırsever Ramazan Büyükkılıç ise Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç’ın da desteği ve gayreti ile bu projeyi hayata geçirmek için girişimde bulunduklarını ifade ederek, “Bu hizmeti yapmak için çok düşündüm. Kendi kendime bu işin yapılması için ‘ne yaparım, nasıl ederim’ diye ben de. Sayın başkanıma ‘böyle bir düşüncem var, siz ne dersiniz’ dedim. O da ‘memnuniyetle, Kayseri’de en büyük bir ihtiyaç. Böyle bir tesise ihtiyaç var’ dedi. Kendisi de sağ olsun çok büyük gayretler gösterdi. Bu işe teşebbüs etti. Biz de onun sayesinde bu işe teşebbüs ederek vatana, millete, Kayserili hemşehrilerimize hayırlı, uğurlu olması için bu işi başarmak için harekete geçtik. İnşallah elimizden gelen katkıyı yaparak bu işi başaracağız” diye konuştu. Başkan Büyükkılıç’ın ağabeyi Ramazan Büyükkılıç, eşinin 11 yıldır Alzheimer rahatsızlığı bulunduğunu belirterek, “Damdan düşen damdan düşenin halinden bilir. Biz de damdan düştük, eşim 11 senedir alzheimer. Onun için bundan sonra bu hallere düşeceklerin Rabbil Alemin yardımcısı olsun. Bu müessese de onlara hizmet versin” ifadelerini kullandı. Erciyes Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin de Alzheimer Merkezi’nin Kayseri’de bir ihtiyaç olduğuna ve proje ile büyük bir hizmetin yerine getirilmiş olacağına dikkat çekerek, “Aynı zamanda Türkiye Alzheimer Derneği Kayseri Şube Başkanı olarak çalışıyoruz. Türkiye Alzheimer Derneği’nin 22 tane şubesi var biri de Kayseri de. Kayseri gibi büyük bir şehirde gerçekten eksik olan, yapılması gereken en büyük ihtiyaçlardan biri bu Alzheimer Gündüz Bakım Evi. Bu ihtiyacı yerine getirmek için Memduh Başkanım ve ağabeyi Ramazan Bey bu işe el attılar. İnşallah hayırlara vesile olur. Çok büyük bir hizmeti yerine getirmiş oluyorsunuz. Allah mübarek etsin” şeklinde konuştu. Büyükkılıç da ‘Allah tamamına erdirsin, besmeleyi çekip imzayı atalım’ diyerek protokolü imzaladı. Ramazan Büyükkılıç da en kısa zamanda bitirilmesi temennisinde bulunarak protokole imzasını attı. Türkiye’nin en modern ve donanımlı Alzheimer merkezi olarak hizmete girecek 1500 metrekare kapalı alana sahip olacak merkezde Fizik Tedavi birimleri, tedavi odaları, rehabilitasyon merkezi, çok amaçlı salon, yemekhane, hemşire odası, poliklinik odası, idari birimler yer alacağı, ortak kullanım alanlarının yanında erkekler ve kadınlar için ayrı rehabilitasyon bloklarına sahip olacağı, Türkiye’nin en modern ve donanımlı Alzheimer Merkezi olarak hizmete girecek.
Şırnaklı gencin 15 yıllık mide fıtığı yolculuğu kapalı ameliyat ile son buldu
03 Eylül 2024 Salı - 12:19 Şırnaklı gencin 15 yıllık mide fıtığı yolculuğu kapalı ameliyat ile son buldu 15 yıldır mide şikayeti olan ve 12 yıldır mide koruyucu ilaç kullanmak zorunda kalan genç hasta Şırnak Devlet Hastanesinde yapılan laparoskopi ameliyatla sağlığına kavuştu. Yaklaşık 15 yıldır midede yanma, hazımsızlık, göğüste ağrı olan Halil Aşar, yıllarca birçok doktora gitti. Bir çok ilaç tedavisi kullanmasına rağmen, mide şikayetlerinden kurtulamaması üzerine kontrol için Şırnak Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanları Op. Dr. Serhat Binici ve Op. Dr. İklil Eryılmaz tarafından yapılan detaylı muayene ve tetkiklerde hastanın mide fıtığı olduğu tespit edildi. Mide fıtığı nedeniyle hastanın sağlığına kavuşması için ameliyatı planlandı. Başarılı geçen kapalı ameliyatla mide fıtığı onarılan hasta sağlığına kavuştu. Ameliyat ile ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İklil Eryılmaz, “Yaklaşık 15 yıldır olan bir mide şikayeti. Midede yanma, hazımsızlık, göğüste ağrı şikayetleri ile 12 yıldır da aktif mide koruyucusu kullanan bir hastaydı. Bize bu şikayetler ile başvurdu. Yaptığımız tetkikler sonucu tanı olarak hiatal herni dediğimiz toplumda da mide fıtığı olarak bilinen bir hastalığın teşhisini koyduk. Bu hastalıkta mide karın boşluğunda olması gereken yerde değil, göğüs boşluğuna çıkmış oluyor. Hastada mide ile ilgili hazımsızlık şikayetlerine sebebiyet veriyor. Hastanın ameliyatını laparoskopi (kapalı ameliyat) yöntem ile burada meslektaşım Uzman Dr. Serhat Binici ile beraber gerçekleştirdik. Buda yine Şırnak için ilklerden biri oldu. Hastamızı şifa ile taburcu ettik. Bu ve benzeri şikayetleri olan bütün hastaların bize başvurabilirler. İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Van ne ise Şırnak’ın da o seviyeye gelmesini arzu ediyoruz. Bunun için de meslektaşlarım ile beraber ekipçe çaba harcıyoruz” dedi. 15 yıldır mide rahatlığı yaşadığını ve 12 yıldır da kesintisiz bir şekilde mide koruyucu ilaçlar aldığını, birçok doktora gitmesine rağmen hastalığının geçmediğini söyleyen Halil Aşar (32), “Yaklaşık 15 senedir mide problemlerim vardı. Bütün yediklerimden sonra mide yanması, mide ekşimesi, gece uyutmama gibi problemlerim vardı. Birçok kez doktorlara başvuruda bulundum. Sadece ilaç veriyorlardı ve mide koruyucu veriyorlardı. Kullandığım zamanlarda şikayetlerim azalıyordu. Ama ilaçlarım bittiğinde şikayetlerim aynen devam ediyordu. Son 12 senedir mide koruyucu ile idare etmeye çalışıyordum. En son hastanemize başvurdum. Serhat ve İklil hocamız ile tanıştım. Yapılan endoskopi sonucu mide fıtığım olduğu teşhisi konuldu. Bu ameliyatı yapabileceklerini ve şikayetlerimin geçirebileceklerini söylediler. Bende kendilerine güvendim. Kendi memleketime, hastanemize güvendim. Burada ameliyatımı yaptım. Şuan çok şükür iyiyim. Şikayetlerim geçti. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. imkanlarımız gittikçe gelişmektedir” ifadelerini kullandı.