SAĞLIK
Uluslararası Organ Nakli Kongresi İstanbul’da başladı 22 Eylül 2024 Pazar - 22:29:07 Dünya Organ Nakli Derneği’nin düzenlediği 30. Uluslararası Organ Nakli Kongresi ilk kez İstanbul’da yapılıyor. Kongrede konuşan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, “Buradan çıkacak her şeyin sağlık ve insanlığa faydası olacağını düşünüyorum.Organ naklini dünyada en iyi yapan 5 ülkeden bir tanesiyiz” dedi. Dünya Organ Nakli Derneği TTS’nin 30. Uluslararası Kongresi, İstanbul’da başladı. Bu zamana kadar ABD ve Avrupa’da yapılan, ilk kez ise İstanbul’da gerçekleşen kongreye dünyanın dört bir yanından transplantasyonda öncü binlerce bilim adamı katılıyor. 2018-2020 yıllarında derneğin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın katkıları ile toplantıların bölgesel olmasına, ilk bölgenin de İstanbul olmasına karar verildi. İstanbul Kongre Merkezi’nin ev sahipliğinde 25 Eylül’e kadar devam edecek olan kongreye Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın kurduğu Ortadoğu Organ Nakli Derneği (MESOT), Türk Dünyası Transplantasyon Derneği (TDTD) ve Türkiye Organ Nakli Derneği (TOND) de destek veriyor. Bilimde en seçkin dünya ödüllerinden olan Medawar ödülü de kongrenin son gününde ilk kez bir Türk bilim adamı olarak Prof. Dr. Mehmet Haberal’a takdim edilecek. Kongrenin açılışına Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, İstanbul Valisi Davut Gül ve İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. Açılışta konuşan Bakan Memişoğlu, “1975’te ilk böbrek naklini gerçekleştiren, 1980’de 22 yaşında idealist bir stajyeri olarak hocamın ilk karaciğer naklinde Hacettepe’de bulunan birisi olarak ve bir gün stajımızda böbrek naklini gerçekleştirdikten sonra idrarın çıktığı zaman ‘İşte çocuklar bu insanın hayatını değiştirdik, hayata kazandırdık’ dediğinde heyecanını gördükten sonra ve 1979’da dünyaya örnek olacak organ ve doku nakli kanununu geçirten ve hazırlayan hocama minnetlerimi huzurunuzda arz ederim. Bize bu organ nakli heyecanını duyurduktan sonra 1999-2000 yılının başlarında yanında bulunduğum Hanres Tizakis hocamıza buraya katıldığı için teşekkür ediyoruz. Dünyanın en büyük, en iyi cerrahlarından bir tanesi” dedi. "Organ naklini dünyada en iyi yapan 5 ülkeden bir tanesiyiz" Bakanlık olarak hedeflerinin organ nakli ve kadavratik bağışları arttırmak olduğunu söyleyen Bakan Memişoğlu, “Ulusal Organ Transplant Koordinasyon Merkezi ile bin kişinin çalıştığı ve etik kurullar kontrolünde 2021 senesinde 5 binin üzerinde nakil gerçekleştiren ve bu nakillerin 1 yıllık yaşam sürelerinin yüzde 95 civarında olduğu organ naklini dünyada en iyi yapan 5 ülkeden bir tanesiyiz. Bunu başaran herkesle, her merkezle gurur duyuyorum. Onlara teşekkür ediyorum, minnetlerimi huzurunuzda arz ediyorum. Bakanlık olarak hedefimiz özellikle kadavratik bağışları teşvik edip, sayılarını arttırmaktır. Ben buradan çıkacak her şeyin sağlık ve insanlığa faydası olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. İstanbul Valisi Davut Gül ise, “İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesidir. Sadece kültür şehri, sanat şehri, edebiyat şehri değil. Aynı zamanda eğitim şehri ve bilim şehri. 58 üniversitemizde yaklaşık 1 milyona yakın öğrencimizle İstanbul bilime ciddi anlamda katkı sunuyor. Özellikle sağlık başta olmak üzere her alanda dünyanın dört bir yanından insanlar İstanbul’a şifa bulmaya geliyor. İnanıyorum ki sizin bu kongrenizle birlikte İstanbul’da gördüklerimiz, İstanbul’da yaşadığımız tecrübeler hem şehrimize hem de bilime bir katkı daha sunar. Mehmet Haberal hocamızı tebrik ederken dedi ki, ’Bu başarı Türkiye Cumhuriyeti’nin başarısı.’ Biz de öyle olduğuna inanıyoruz. Mehmet Haberal hocamız Türkiye Cumhuriyeti’nin beşeri sermayesidir. Onun ve ekibinin her başarısı 85 milyon Türk vatandaşını gururlandırıyor” dedi.
22 Eylül 2024 Pazar - 22:25 Uluslararası Organ Nakli Kongresi İstanbul’da başladı Dünya Organ Nakli Derneği’nin 30. Uluslararası Kongresi, Prof. Dr. Mehmet Haberal öncülüğünde ilk kez İstanbul’da yapılıyor. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Buradan çıkacak her şeyin sağlık ve insanlığa faydası olacağını düşünüyorum.Organ naklini dünyada en iyi yapan 5 ülkeden bir tanesiyiz” dedi. Dünya Organ Nakli Derneği TTS’nin 30. Uluslararası Kongresi, İstanbul başladı. Bu yıla kadar ABD ve Avrupa’da yapılan kongre ilk kez İstanbul’da gerçekleşiyor. 2018-2020 yıllarında Derneğin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Mehmet Haberal bu kuralı değiştirdi. Toplantıların bölgesel olmasına, ilk bölgenin de İstanbul olmasına karar verildi. 22-25 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan ve İstanbul Kongre Merkezi’nin ev sahipliği yapacağı kongreye, dünyanın dört bir köşesinden, transplantasyonda öncü binlerce bilim insanı katılacak. Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın kurduğu Ortadoğu Organ Nakli Derneği (MESOT), Türk Dünyası Transplantasyon Derneği (TDTD) ve Türkiye Organ Nakli Derneği (TOND) de kongreye destek verecek. Bilimde en seçkin dünya ödüllerinden olan Medawar ödülü de kongrenin son gününde; 25 Eylül’de, ilk kez bir Türk bilim insanına; Prof. Dr. Mehmet Haberal’a takdim edilecek. Kongreye Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, İstanbul Valisi Davut Gül, İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. Açılışta konuşan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “1975’te ilk böbrek naklini gerçekleştiren 1980’de 22 yaşında idealist bir stajyeri olarak hocamın ilk karaciğer naklinde Hacettepe’de bulunan birisi olarak ve bir gün stajımızda böbrek naklini gerçekleştirdikten sonra idrarın çıktığı zaman ‘İşte çocuklar bu insanın hayatını değiştirdik hayata kazandırdık’ dediğinde heyecanını gördükten sonra ve 1979’da dünyaya örnek olacak organ ve doku naklini kanunu geçirten ve hazırlayan hocam a minnetlerimi huzurunuza arz ederim. Bize bu organ nakli heyecanını duyurduktan sonra 1999-2000 yılının başlarında yanında bulunduğum Hanres Tizakis hocamıza buraya katıldığı için teşekkür ediyoruz. Dünyanın en büyük, en iyi cerrahlarından bir tanesi” dedi. "Organ naklini dünyada en iyi yapan 5 ülkeden bir tanesiyiz" Bakanlık olarak hedeflerinin organ nakli ve kadavratik bağışları arttırmak olduğunu söyleyen Memişoğlu, “Ulusal Organ Transplant Koordinasyon Merkezi ile 1000 kişinin çalıştığı ve etik kurullar kontrolünde 2021 senesinde 5000 üzerinde nakil gerçekleştiren ve bu nakillerin 1 yıllık yaşam sürelerinin yüzde 95 civarında olduğu organ naklinin dünyada en iyi yapan 5 ülkeden bir tanesiyiz. Bunu başaran herkese, her merkezle gurur duyuyorum. Onlara teşekkür ediyorum, minnetlerimi huzurunuzda arz ediyorum. Bakanlık olarak hedefimiz bu sayıları daha da arttırmak, bunun yanında da özellikle kadavratik bağışları teşvik edip sayılarını arttırmaktır. Ben buradan çıkacak her şeyin sağlık ve insanlığa faydası olacağını düşünüyorum” İfadelerini kullandı. İstanbul Valisi Davut Gül ise, “İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesidir. Sadece kültür şehri, sanat şehri, edebiyat şehri değil. Aynı zamanda eğitim şehri ve bilim şehri. Elli sekiz üniversitemizde yaklaşık bir milyona yakın öğrencimizle İstanbul bilime, ciddi anlamda katkı sunuyor. Özellikle sağlık başta olmak üzere her alanda dünyanın dört bir yanından insanlar İstanbul’a şifa bulmaya geliyor. İnanıyorum ki sizin bu kongrenizle birlikte İstanbul’da gördüklerimiz, İstanbul’da yaşadığımız tecrübeler hem şehrimize hem de bilime bir katkı daha sunar. Mehmet Haberal, hocamızı tebrik ederken dedi ki, bu başarı Türkiye Cumhuriyeti’nin başarısı. Biz de öyle olduğuna inanıyoruz. Mehmet Haberal hocamız Türkiye Cumhuriyeti’nin beşeri sermayesidir. Onun ve ekibinin her başarısı 85 milyon Türk vatandaşını gururlandırıyor” dedi. (AU-ZA-
Doktor; omuz çıkığı için kendi ekipmanını tasarladı
04 Eylül 2024 Çarşamba - 15:18 Doktor; omuz çıkığı için kendi ekipmanını tasarladı Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Çağdaş Basat, omuz çıkıklarında kullanılan el aletlerini yeniden tasarladı. Basat tasarlanan el aletleriyle hastanede yeniden “laterjet” ameliyatları kapalı cerrahi yöntemine dönüştü. Konuyla ilgili açıklama yapan Doç. Dr. Hakkı Çağdaş Basat, “Tekrarlayan omuz çıkıkları sonrasında hastaların omuz eklemlerini oluşturan kemiklerde kayıplar meydana gelir. Bu kayıp miktarı belli bir yüzdeyi geçtiğinde sadece yumuşak doku prosedürü olan “Bankart ameliyatı” istenen başarıyı sağlayamaz" dedi. Ameliyatta kullanılan el aletlerine yeni tasarımlar ekleyerek onları yeniden ürettiğini söyleyen Basat, "Ameliyat setini üreten firma çekilince bizlerde ameliyatı kapalı yapma isteği duyduk. Seti yeniden tasarlayıp yeniden ürettik. Tarafımızdan tasarlanan ve üretilen bu el aletleriyle hastanemizde yeniden laterjet ameliyatları kapalı cerrahi yöntemine dönüştü. Hastalar, kapalı cerrahi yönteminde açık cerrahiye oranla çok daha erken dönemde günlük yaşantılarına ve rutinlerine dönmektedirler. Kozmetik açıdan yaklaşıldığında da küçük 5 delik içerisinden bu işlemler gerçekleştiği için yara izi de minimaldir. Başarı şansı, sadece yumuşak doku ameliyatlarını içeren tekniklere göre de daha yüksektir. Sonuç olarak farklı açılardan, cerrahi beklentilerini karşılamakta ve iyileşme süresini kısaltmaktadır” diye konuştu.
Omuz çıkığı için kendi ekipmanını tasarladı
04 Eylül 2024 Çarşamba - 15:16 Omuz çıkığı için kendi ekipmanını tasarladı Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Çağdaş Basat, omuz çıkıklarında kullanılan el aletlerini yeniden tasarladı. Basat tasarlanan el aletleriyle hastanede yeniden “laterjet” ameliyatları kapalı cerrahi yöntemine dönüştü. Konuyla ilgili açıklama yapan Doç. Dr. Hakkı Çağdaş Basat, “Tekrarlayan omuz çıkıkları sonrasında hastaların omuz eklemlerini oluşturan kemiklerde kayıplar meydana gelir. Bu kayıp miktarı belli bir yüzdeyi geçtiğinde sadece yumuşak doku prosedürü olan “Bankart ameliyatı” istenen başarıyı sağlayamaz" dedi. Ameliyatta kullanılan el aletlerine yeni tasarımlar ekleyerek onları yeniden ürettiğini söyleyen Basat, "Ameliyat setini üreten firma çekilince bizlerde ameliyatı kapalı yapma isteği duyduk. Seti yeniden tasarlayıp yeniden ürettik. Tarafımızdan tasarlanan ve üretilen bu el aletleriyle hastanemizde yeniden laterjet ameliyatları kapalı cerrahi yöntemine dönüştü. Hastalar, kapalı cerrahi yönteminde açık cerrahiye oranla çok daha erken dönemde günlük yaşantılarına ve rutinlerine dönmektedirler. Kozmetik açıdan yaklaşıldığında da küçük 5 delik içerisinden bu işlemler gerçekleştiği için yara izi de minimaldir. Başarı şansı, sadece yumuşak doku ameliyatlarını içeren tekniklere göre de daha yüksektir. Sonuç olarak farklı açılardan, cerrahi beklentilerini karşılamakta ve iyileşme süresini kısaltmaktadır.” diye konuştu.
Uzmanından ‘ketojenik diyet’ uyarısı: “Ketojenik diyet kısa süreli uygulanmalı”
04 Eylül 2024 Çarşamba - 14:40 Uzmanından ‘ketojenik diyet’ uyarısı: “Ketojenik diyet kısa süreli uygulanmalı” Son yıllarda popüler olan ketojenik diyetin kalp, böbrek ve kemik sağlığı için risk taşıdığına dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Büşra Nur Enez Baş, “Kısa süreliğine hekim kontrolünde uygulanabilse de ketojenik diyet uzun süreli ve sürdürülebilir bir diyet programı değildir” dedi. Kayseri Acıbadem Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Büşra Nur Enez Baş, günümüzde sıkça tercih edilen ve yüksek yağ, düşük karbonhidrat prensibiyle uygulanan ketojenik diyet hakkında önemli bilgiler verdi. Ketojenik diyetin 1911 yılında Parisli doktor bir çift tarafından epilepsi nöbeti kontrolü için kullanıldığını belirten Diyetisyen Enez Baş daha sonra Mayo Klinik tarafından bu diyetin epilepsi atakları üzerine etkisinin ortaya konulmasıyla tıp dünyasının dikkatini çektiğini ve daha sonra yaygınlaştığını anlattı. Ketojenik diyetin büyüme ve gelişme için yeterli proteini, en az düzeyde karbonhidratı ve enerjinin fazlasını oluşturan yağı içerdiğini söyleyen Diyetisyen Enez Baş “Ketojenik diyete genellikle açlık periyodundan sonra başlanır. Karbonhidrat içeren sıvılar ve besinler verilmez, kan şekeri izlenir. Ketojenik diyet ile kanda keton cisimciklerinin oluşabilmesi için günlük karbonhidrat düzeyi 50 gramı geçmemelidir. Diyeti başlatma ve sürdürmede ciddi güçlükler yaşandığı için karbonhidratların kademeli olarak kısıtlanması diyete uyumu kolaylaştırmaktadır” dedi. “Aşırı susama, baş ve karın ağrısına neden olabilir” Burada asıl amacın enerji üretiminde glikoz yerine keton cisimciklerinin kullanılmasıyla yağ kaybı sağlamak olduğuna değinen Diyetisyen Enez Baş “Ancak kontrollü şekilde uygulanmazsa bazı yan etkiler ile karşılaşılmaktadır. İlk karşılaşılan ve fark edilen durum genellikle ağız kokusudur. Aşırı susama, sıvı kaybı, bulantı veya kusma, ishal, karın ağrısı ve baş ağrısı hatta bilinç bulanıklığı da yaşanabilecek yan etkilerdendir. Bunların yanı sıra yüksek protein ve yüksek yağ içeren bir diyet programı kalp, böbrek, kemik sağlığı için de riskler taşımaktadır” diye konuştu. Diyetisyen Enez Baş, bu diyet ile süt ürünleri, buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, pirinç gibi tahıl ürünleri, meyve ve meyve suları, havuç, patates gibi kök sebzeler, fasulye, nohut, mercimek gibi baklagillerin kısıtlanmasının kalsiyum, vitamin ve mineral eksikliğine sebep olabileceğini ifade etti. Yapılan çalışmalarda yine bu diyetin bağırsak mikrobiyotasının hem çeşitliliğinde hem de sayısında azalmaya neden olduğunu aktardı. Baş, fermente gıdaların bağırsak mikrobiyota çeşitliliği ve sağlığını iyileştirdiği için keton kontrolü yapılarak, diyete eklenmesinin sindirime yardımcı olacağını sözlerine ekledi. “İştahta azalma ve yağ yakımın da artış gözleniyor” Ketojenik diyetin kilo verme mantığından bahseden Diyetisyen Enez Baş “İlk olarak proteinlerin daha yüksek tokluk etkisi nedeniyle iştahta azalma, iştah hormonlarının üzerindeki etkisi ve keton cisimlerinin iştah baskılayıcı etkisi ortaya çıkıyor. İkincisi yağ üretiminde azalma ve keton cisimciklerinin oluşumu için yağ yakımında artış oluyor. Üçüncüsü proteinlerin termik etkisi sayesinde açlığı kontrol etmeye yardımcı oluyor ve yağ metabolizmasını iyileştirerek ağırlık kaybı sağlayabilir” diye konuştu. Karbonhidrat bakımından zengin gıdaları taklit eden ürünleri kullanan yeni ketojenik diyet türlerinin diyete uyumu artırabileceğini dile getiren Diyetisyen Enez Baş vücut fonksiyonları için ketojenik diyet sonrası normal beslenmeye aşamalı bir geçişin önerildiğini söyledi. “3 hafta ile birkaç ay arasında yapılabilir” Ketojenik diyetin kısa süreli yapılmasını tavsiye eden Diyetisyen Enez Baş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir tedavinin parçası olduğunda kısa süreliğine hekim kontrolünde uygulanabilse de uzun süreli ve sürdürülebilir bir diyet programı değildir. Uzun vadedeki etkisi bilinmediğinden kısa süreli; 3 haftadan birkaç aya kadarlık süreçlerde yapılması güvenlidir. Bağırsak mikrobiyotasındaki bakteri zenginliği ve çeşitliliği ketojenik diyetten etkilendiği için daha esnek ve daha az kısıtlayıcı olan Modifiye Atkins Diyeti ve Düşük Glisemik İndeks Diyeti hem obez bireylerde hem de sporcularda kilo kaybı için daha çok tercih edilir."
Rektum kanserine robotik çözüm
04 Eylül 2024 Çarşamba - 13:09 Rektum kanserine robotik çözüm Uşak’ta yaşayan ve rektum kanseri tanısı konulan Mehmet Bakal (64), İEÜ Medical Point Hastanesi’nde robotik cerrahi ameliyatıyla sağlığına kavuştu. Bakal, "Kısa sürede sağlığıma kavuştum. Çevremdeki insanlar ameliyat olduğuma inanmıyorlar" dedi. İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi, robotik cerrahi teknolojisiyle şifa dağıtmaya devam ediyor. Uşak’ta yaşayan ve rektum kanseri tanısı konulan Mehmet Bakal, yaptığı araştırmalar neticesinde tercihini İEÜ Medical Point Hastanesi’nden yana kullandı ve robotik cerrahi teknolojisiyle ameliyat edilip sağlığına kavuştu. Hastalık sürecini anlatan Bakal, “Uşak’ta bana rektum kanseri tanısı kondu. Oradaki çalışanlar bana kendi alanında yetişmiş bir cerrah bulmamı tavsiye ettiler. Ben de araştırmaya başladım. Araştırmalarım sonucunda İEÜ Medical Point Hastanesi ve Prof. Dr. Özgür Fırat’ı buldum. Gelip tedaviye başladım” ifadelerini kullandı. "Kısa sürede normale döndüm" Robotik cerrahiyle ameliyat edildiğine vurgu yapan Bakal, "Özgür Hocamız ameliyat olmam gerektiğini ve iki seçeneğimizin olduğunu söyledi. Ya klasik yöntemi seçecektim ya robotik cerrahiyi Ben de robotik cerrahiyi tercih ettim ve ameliyatımı olup sağlığıma kavuştum. Kısa bir sürede yeniden normal hayatıma döndüm. Çevremdeki insanlar beni bu şekilde sağlıklı ve dinç görünce ‘Hiç ameliyat olmamış gibisin’ diyorlar" açıklamasında bulundu. "Robotun avantajlarından faydalandık" İEÜ Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi bölümünden Prof. Dr. Özgür Fırat, rektum kanseri ameliyatında robotik cerrahi teknolojisinin avantajlarına değindi. Fırat, "Modern yaklaşımda rektum kanserinin tedavisi cerrahiden önce -hastanın uygunluğuna göre- kemoterapi ve ışın tedavisiyle başlamayı gerektiriyor. Bu şekilde başladık. Bu tedavileri tamamladıktan sonra hastamıza, rektum kanseri ameliyatlarındaki avantajları sebebiyle kendisine robotik cerrahiyi önerdik. Hastamızın kabul etmesiyle başarılı ameliyat gerçekleştirdik. Kendisi ameliyattan 2-3 gün sonra kendi işlerini görür hale geldi. Robotun avantajlarını hastamızda da yaşadık" dedi.
Almanya’dan Kütahya’ya tekerlekli sandalye ve yürüteç getirdiler
04 Eylül 2024 Çarşamba - 11:58 Almanya’dan Kütahya’ya tekerlekli sandalye ve yürüteç getirdiler Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde yaşayan, 2 yaşında ’serebral palsi’ teşhisi konulan Yemliha İsmail Çağmel’in hayatına dokunan güzel bir gelişme yaşandı. Geçtiğimiz yıl Almanya’dan duyarlı vatandaşlar tarafından tekerlekli sandalye ile desteklenen Yemliha’nın yaşadığı ilçedeki Tavşanlı Yunus Emre Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine bu yıl da 3 adet özel sandalye ve 3 adet yürüteç bağışı yapıldı. Tavşanlı’da yaşayan, ’serebral palsi’ hastası Yemliha İsmail Çağmel’in hayatında güzel bir gelişme olmuştu. Geçen yıl, Almanya’daki yardımseverler tarafından tekerlekli sandalye ile desteklenen Yemliha’nın yaşadığı ilçede bulunan Tavşanlı Yunus Emre Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezine bu yıl da 3 adet özel sandalye ve 3 adet yürüteç bağışı gerçekleştirildi. Bu anlamlı bağışın gerçekleşmesinde önemli bir rol oynayan Tavşanlı’da esnaf olan Bülent Özata’nın Almanya’da yaşayan hemşehrisi Osman Soycan ile yaptığı görüşme sayesinde, Hamburg’da engelli derneğinde yöneticilik yapan ve aynı zamanda Hamburg Eyalet Meclisi Milletvekili Ali Şimşek’in basın danışmanı olan Ali Akdemir devreye girdi. Akdemir’in girişimleriyle Yemliha, geçtiğimiz yıl tekerlekli sandalyesine kavuşmuş, bu yıl da özel eğitim merkezine gerekli ekipmanlar ulaştırılmış oldu. Aynı zamanda Beşiktaş taraftarı olan Yemliha İsmail Çağmel’e özel olarak imzalı bir forma hediye edildi. Bu jest, küçük çocuğun yüzünü güldürdü ve ona moral oldu. Tekerlekli sandalye ve yürüteçleri getiren Ali Akdemir, bu iyiliklere vesile olan Bülent Özata ve bu olayı ulusal basına duyuran basın mensubu Tuna İşleyen’e Hamburg’a ait plaket takdim etti. Ayrıca Akdemir, Kuzey Almanya Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Mehmet Özlü’ye ve katkısı olan herkese teşekkür etti. Tavşanlı Yunus Emre Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü ve Özel Eğitim Uzmanı Abdullah Sarıbaş ise bu duyarlılıklarından dolayı herkese teşekkür ederek kurumları hakkında da bilgiler verdi. Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bu köprü, insanlığın en güzel örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Almanya’dan Kütahya’ya tekerlekli sandalyeler ve yürüteçler getirdiler
04 Eylül 2024 Çarşamba - 11:47 Almanya’dan Kütahya’ya tekerlekli sandalyeler ve yürüteçler getirdiler Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde yaşayan, 2 yaşında ’serebral palsi’ teşhisi konulan Yemliha İsmail Çağmel’in hayatına dokunan güzel bir gelişme yaşandı. Geçtiğimiz yıl Almanya’dan duyarlı vatandaşlar tarafından tekerlekli sandalye ile desteklenen Yemliha’nın yaşadığı ilçedeki Tavşanlı Yunus Emre Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezine bu yıl da 3 adet özel sandalye ve 3 adet yürüteç bağışı yapıldı. Bu anlamlı bağışın gerçekleşmesinde önemli bir rol oynayan Tavşanlı’da esnaf olan Bülent Özata’nın Almanya’da yaşayan hemşehrisi Osman Soycan ile yaptığı görüşme sayesinde, Hamburg’da engelli derneğinde yöneticilik yapan ve aynı zamanda Hamburg Eyalet Meclisi Milletvekili Ali Şimşek’in basın danışmanı olan Ali Akdemir devreye girdi. Akdemir’in girişimleriyle Yemliha, geçtiğimiz yıl tekerlekli sandalyesine kavuşmuş, bu yıl da özel eğitim merkezine gerekli ekipmanlar ulaştırılmış oldu. Aynı zamanda Beşiktaş taraftarı olan Yemliha İsmail Çağmel’e özel olarak imzalı bir forma hediye edildi. Bu jest, küçük çocuğun yüzünü güldürdü ve ona moral oldu. Tekerlekli sandalye ve yürüteçleri getiren Ali Akdemir, bu iyiliklere vesile olan Bülent Özata ve bu olayı ulusal basına duyuran basın mensubu Tuna İşleyen’e Hamburg’a ait plaket takdim etti. Ayrıca Akdemir , Kuzey Almanya Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Mehmet Özlü’ye ve katkısı olan herkese teşekkür etti. Tavşanlı Yunus Emre Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezi müdürü ve özel eğitim uzmanı Abdullah Sarıbaş ise bu duyarlılıklarından dolayı herkese teşekkür ederek kurumları hakkında da bilgiler verdi. Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bu köprü, insanlığın en güzel örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Okula yeni başlayan çocuklarda okul fobisine dikkat
04 Eylül 2024 Çarşamba - 11:40 Okula yeni başlayan çocuklarda okul fobisine dikkat Kilis İl Sağlık Müdürü Kadir Söylemez, uyum haftasıyla birlikte okula yeni başlayan çocuklarda enerji kaybı, isteksizlik, iştahsızlık, mide bulantısı, baş ağrısı gibi şikayetlerin okul fobisinin belirtileri olduğunu açıkladı. 2024-2025 eğitim öğretim yılının uyum haftasıyla başlamasıyla birlikte aileler ve öğrencilerde okul telaşı başladı. Kilis İl Sağlık Müdürü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadir Söylemez, okul telaşı yaşayan öğrenciler ile velilere hem uyarılarda bulundu hem de karşılaşılabilecek durumlar karşısında nelere dikkat edilip nelerin yapılması konusunda önerilerde bulundu. Her yıl milyonlarca çocuğun okula başlamasıyla birlikte gerçekleşen okul fobisinin her yüz çocuktan 4-5 tanesinde görüldüğünü belirten İl Sağlık Müdürü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadir Söylemez, okulun, çocuk için daha önce hiç tanımadığı kadar çok sayıda insan, arkadaşla, çocukla tanışma ve karşılaşma süreci olduğunu belirtti. Söylemez, bununla birlikte uyulması gereken kurallar ve başarılması gereken öğrenim süreçleriyle birlikte yepyeni çevre olduğunu deneyimi yaşandığını da kaydetti. Okulların başlamasıyla birlikte okula gitmek istemeyen çocuklarda ‘okul fobisi’ olduğunu söyleyen İl Sağlık Müdürü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadir Söylemez, "Okul fobisi, çocuğun annesinden ayrılmak istememesi, evden uzaklaşmak ve tek kalmak istememesi, okula gittiği zamanlarda ise kendini gergin, huzursuz ve kaygılı hissetmesi şeklinde ifade edilebilir" dedi. "Okula başlayan çocuklardaki karın ağrısının en büyük sebeplerinden birisi de okul kaygısı" Genellikle evden ve aileden ilk defa uzaklaşan çocuklarda karın ağrısı, baş dönmesi, iştah kesikliği ve okula başlayan çocuklarda ilk zamanlarında ani sinirlenmelerin olduğunu söyleyen Söylemez, "Okula başlama dönemi çocukların anne ve babalar için önemli bir geçiş sürecidir. Çocuklarımızın bir çoğu okula başlamak için istekli olmalarına rağmen okula gitme zamanı geldiğinde uyumsuzluk gösterebilir. Bu sekte, çocuk ilk güven duyduğu kişi olan annesinden veya diğer ebeveynden ayrılmak zorunda kaldığı için birtakım kaygılar yaşayabilir. Ailesini bulunmadığı bu yeni ortam ve yeni çevre okula alışma konusunda biraz zamana ihtiyaç vardır. Okul uyum süreci bireysel farklar göstermektedir. Kimi çocuk baştan itibaren tepkiliyken kimi çocuklar ise kısa bir süre sonra tepki gösterebilirler. Bu tepkiler evden ayrılırken ağlayarak, kendini yerlere atma ve fizyolojik rahatsızlığı yokken baş ağrısı, mide, bulantısı gibi şikayetlerde bulunuyor. Anne ve babalar bu süreçte öğrencilerin öğretmenleriyle iletişim halinde olmalı ve süreci beraber yürütmelidirler. Çocuğun okula başlayacağı fikrini aile ilk olarak kendine alıştırmalıdır. Çocuğun okula başlaması ile ilgili hissettiklerini anlatmasına izin verilmeli ve onu dinleyip duygularına çocuğa gösterilmelidir. Bu dinleme süreci ise çocuğa verilen duygusal destek uyum sürecini kolaylaştıracaktır" şeklinde konuştu. İlkokul 1’inci sınıfa giden Umay Alkan, "Okula gitmek için çok heyecanlıyım. Okulda yeni arkadaşlarım olacak. Okulda öğretmenimle tanışıp güzel zamanlar geçirmek işitiyorum. Teneffüs zamanında arkadaşlarımla eğleneceğim. Diğer zamanlarda ise okuma ve yazma öğrenerek derslerime çalışmak istiyorum" diye konuştu.
‘Okula sağlıklı bir başlangıç için diş muayenesi önemli’
04 Eylül 2024 Çarşamba - 11:02 ‘Okula sağlıklı bir başlangıç için diş muayenesi önemli’ Okul döneminde çocukların sağlığını korumanın her zamankinden daha önemli hale geldiğini belirten Pedodonti (Çocuk Diş) Uzmanı Dt. Yeşim Sağır, “Sağlıklı dişler, çocukların hem eğitim hayatlarındaki başarılarını olumlu etkilemekte hem de genel sağlıklarını korumada önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle okula başlamadan önce çocukların diş muayeneleri ve gerekli tedavileri yaptırılmalıdır” dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi’nden Pedodonti (Çocuk Diş) Uzmanı Dt. Yeşim Sağır, okul öncesi dönemde çocukların diş kontrollerinin yaptırılması konusunda uyarılarda bulundu. Çocukların ağız ve diş sağlığının, genel sağlıkları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu söyleyen Uzm. Dt. Sağır, “Diş çürükleri, çocuklarda ağrı, yemek yemede zorluk ve hatta dikkat dağınıklığı gibi çeşitli sorunlara yol açabilir. Bu sorunlar, okuldaki başarılarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkiler. Okul başlamadan önce yapılacak bir diş muayenesi, muhtemel sorunları erken teşhis etmek ve tedavi etmek için ideal bir fırsattır” diye konuştu. “Sağlıklı beslenmenin önemi” Çocuklarınızın diş sağlığını korumak için sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmanın önemini vurgulayan Uzm. Dt. Sağır, “Şekerli gıdalar, diş çürüklerine neden olabilen en büyük faktörlerden biridir. Bu yüzden çocuklarınızı sağlıklı beslenmeye teşvik etmeli ve şekerli gıdalardan uzak tutmalısınız. Ayrıca, düzenli olarak su içmelerini sağlamak, ağız içindeki asit oranını dengeleyerek diş çürüklerinin oluşumunu engelleyebilir” şeklinde konuştu. “Diş fırçalama alışkanlığı kazandırılmalı” Diş sağlığını korumanın en etkili yollarından birinin de düzenli diş fırçalama alışkanlığı kazandırmak olduğunu belirten Uzm. Dt. Sağır, “Çocuklarınızın günde en az iki kez dişlerini fırçalamalarını sağlamak, ağız içindeki bakteri oluşumunu azaltarak çürük riskini minimalize eder. Özellikle sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yatmadan önce diş fırçalama, sağlıklı bir ağız yapısının temel taşlarını oluşturur” ifadelerini kullandı. “Uzman hekimden destek alınmalı” Ailelerin çocukların diş sağlığı konusunda en iyi tedavi ve bakım hizmetini almaları için uzman pedodontistlerle iletişime geçmekten çekinmemesi gerektiğini söyleyen Uzm. Dt. Sağır, “Çocuklara özel diş muayeneleri ve tedavi yöntemleri konusunda uzmanlaşmış hekimler, çocuklarınızın ağız ve diş sağlığını en iyi şekilde korumaya yardımcı olacaktır” açıklamasında bulundu.
‘Anaokulu çağındaki çocukların gelişimi için doğru beslenme çok önemli’
04 Eylül 2024 Çarşamba - 10:52 ‘Anaokulu çağındaki çocukların gelişimi için doğru beslenme çok önemli’ Okula giden özellikle de anaokulu çağındaki çocuklar için beslenme önerileri paylaşan Diyetisyen Zeynep Dolu, “Çocukların özellikle kemik ve diş gelişimi için günde 2-3 porsiyon süt ve süt ürünü tüketmeleri önemlidir. Günlük beslenme planı içine yüksek kaliteli proteinlerden yumurta, 2-2,5 su bardağı kadar süt veya yoğurt, 1-2 köfte kadar et veya 1 porsiyon kuru baklagiller tüketiliyorsa çocuk için protein alımı yeterlidir” dedi. Liv Hospital Samsun Beslenme ve Diyet Kliniği’nden Diyetisyen Zeynep Dolu, okul ve anaokulu çağındaki çocuklar için doğru beslenme önerilerinde bulundu. Çocukların sağlıklı beslenme için dört besin grubunda bulunan çeşitli besinlerden yeterli ve dengeli bir şekilde tüketmesi gerektiğini işaret eden Diyetisyen Zeynep Dolu, “Süt grubunda yer alan süt, yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, peynir, kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ve tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç vb. besinlerin her öğünde yeterli miktarlarda tüketilmesi önerilmektedir. Çocukların özellikle kemik ve diş gelişimi için okul öncesi dönemde günde 2-3 porsiyon süt, yoğurt, peynir tüketmelidir. Günlük beslenme planı içerisinde yüksek kaliteli protein kaynağı olan yumurtaya mutlaka yer verilmelidir. Okul öncesi dönemde sık görülen demir eksiliği anemisi demire olan ihtiyacı arttırır. Bu nedenle beslenmede kırmızı et, tavuk, balık, yumurta sarısı, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kuru yemişler, kuru meyveler, pekmez gibi demirden zengin besinlere mutlaka yer verilmedir. En önemli öğün kahvaltı Çocuklar için en önemli öğün kahvaltı olduğunun altını çizen Diyetisyen Dolu, “Bütün gece süren açlıktan sonra, vücudumuz ve beynimiz güne başlamak için enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Çocukların her sabah düzenli olarak kahvaltı yapma alışkanlığı kazanmalarına özen gösterilmelidir. Peynir, haşlanmış yumurta, zeytin, 1-2 dilim tahıllı ekmek veya 1 bardak süt, ev yapımı bir peynirli poğaça, şeftali çocuklar için yeterli ve dengeli bir kahvaltı örneğidir. Gün boyu fiziksel ve zihinsel performansın en üst düzeyde tutulabilmesi, düzenli olarak ara ve ana öğünlerin tüketilmesi ile mümkündür. Bu nedenle, öğün atlanmamalıdır. Kişiden kişiye değişmekle beraber sağlıklı ve iştahlı bir 2-6 yaş grubu çocukta günlük tüketilecek besinlerin 3 ana, 2 ara öğünde alınması en uygun olanıdır” dedi. Yüksek oranda şeker ve şekerli besinler çocukların beslenmesi için uygun olmadığına dikkat çeken Diyetisyen Dolu, “Şeker alımı ile iştahsızlık ve diş çürümeleri arasında sıkı bir ilişki vardır.“ Bu riski azaltmak veya en aza indirmek için öğün aralarında şeker, yağ ve enerji içeriği yüksek bisküvi, kek, cips, meyve suları gibi sağlıksız atıştırmalıkların yerine vitamin-mineral içeriği yüksek sebze-meyve, süt, ayran, sandviç yağlı tohumlar gibi sağlıklı seçenekler sunulmalı ve paketli hazır besinlerden mümkün olduğunca uzak durulmalı. Paketli ürünlerin enerji değeri yüksek, besleyici değerleri düşüktür. Paketli gıdalar yerine evde kendimiz yapabileceğimiz kolay tariflerimiz denenebilir. Ayrıca çocuklar tarafından sevilen bu sağlıksız yiyecekler okul veya aile ortamında ödül olarak sunulmamalıdır şeklinde açıklamasını sonlandırdı.
Muratpaşa’da sünnet şöleni düzenlendi
04 Eylül 2024 Çarşamba - 10:47 Muratpaşa’da sünnet şöleni düzenlendi Antalya’da Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, bu yıl 10’uncusu düzenlenen geleneksel sünnet şöleninde “Biz dayanışma belediyesiyiz” dedi. Muratpaşa Belediyesi’nin geleneksel olarak düzenlendiği sünnet şöleni Yenigün Mahallesi’nde bulunan Şehitler Parkı’nda düzenlendi. Vitale Hastanesi iş birliğiyle yapılan şölen kapsamında yaklaşık 200 çocuğun sünnet operasyonları gerçekleştirilirken; parkta düzenlenen şölene Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, CHP Muratpaşa İlçe Başkanı Can Okan Kıran, belediye meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşları, muhtarlar ve aileler katıldı. "Ne yapsak az" Sünnet Şöleni, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlarken Başkan Uysal, konuşmasında şunları söyledi: “Dayanışma içinde olmamız lazım. Biz bir dayanışma belediyesiyiz. Çocuklarımız bugün yetişkinliğe bir adım attı. Bu çocuklarımız sizlerin sevgisiyle, saygısıyla, Muratpaşa’mızın dayanışmasıyla ve birbirine sahip çıkan komşuluğumuzla inşallah çok iyi şartlarda büyüyecekler, vatanlarına, milletlerine, insanlığa ve sizlere faydalı bireyler olacaklar. Ve bizlerden bu kamu bayrağını da devralacaklar. Çocuklarımıza ne yapsak az. Onlara gözünüz gibi bakıyorsunuz, bakmaya da devam edelim. Bizler de sizlere ne kadar yardımcı olabilirsek, yanınızda olabilir ve destekleyebilirsek ne mutlu bize.” Şölenin sonunda çocuklar, Canan Kavut konseri ve oyun havaları eşliğinde dans ederek günü sonlandırdı.