SAĞLIK
Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ve Sağlıklı Hayat Merkezi açılışa gün sayıyor 22 Eylül 2024 Pazar - 11:36:40 Konya’nın merkez Selçuklu İlçe Belediyesi sağlık alanındaki yatırımlarına bir yenisini daha eklemeye hazırlanıyor. Selçuklu Belediyesi, Konya İl Sağlık Müdürlüğü ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü işbirliğinde Yazır Mahallesi’nde yapımında sona yaklaşılan Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ve Sağlıklı Hayat Merkezi vatandaşların sağlık hizmetine daha modern ve konforlu alanlarda ulaşmasına imkan sağlayacak. Merkez çatısında yer alan 80 KW’lık GES panelleriyle ile de kendi elektrik ihtiyacını kendi karşılayacak. Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, merkezde incelemelerde bulundu ve yetkililerden çalışmalardaki son durum hakkında bilgi aldı. Başkan Pekyatırmacı, Toplum Ruh Sağlığı Merkezi ve Sağlıklı Hayat Merkezi’nin Türkiye’ye örnek olacak nitelikte olduğunu söyledi. “Türkiye’de örnek olabilecek bir sağlık tesisini şehrimize kazandıracak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.” Konya’ya çok önemli bir yatırım ve hizmeti kazandıracak olmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, “Konya’da sağlık standartlarının daha da yükselmesi vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine en hızlı ve en kolay şekilde ulaşabilmeleri, bu hizmetleri en nitelikli, en kaliteli şekilde alabilmeleri noktasında elimizden gelen desteği gösteriyoruz. Bu noktada kurumlar arası işbirliğine büyük önem veriyor, bu işbirliklerinin en güzel örneklerini sergilemeye devam ediyoruz. Konya İl Sağlık Müdürlüğü ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü işbirliğinde Yazır Mahallemizde yapımına başladığımız ve Sağlıklı Hayat Merkezi ve Toplum Ruh Sağlığı Merkezde bunlardan biri. Artık merkezimizde sona doğru geliyoruz. Burada iki farklı bölümümüz var. Sağlıklı Hayat Merkezi’mizden hemşehrilerimiz beslenme, fiziki aktiviteler ve ruh sağlığı konularında hizmet alabilecekler. Burası aynı zamanda önleyici sağlık hizmetlerinin de uygulanabileceği farklı birimlerle önemli bir merkez olacak. Toplum Ruh Sağlığı Merkezimiz de Beyhekim Bölge Hastanemizde bulunan psikiyatri bölümümüzün ihtiyacını karşılayacak şekilde oradaki hastalarımızın rehabilitasyon anlamında ihtiyaçlarını giderebilecekleri, rehabilitasyon hizmetlerinin en sağlıklı bir şekilde verilebileceği bir merkez olacak. Türkiye’de örnek olabilecek bir sağlık tesisini şehrimize kazandıracak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Toplamda 7 bin 500 metrekarelik alan üzerinde inşa edilen merkezimizin iç teşrifat ve çevre düzenleme çalışmaları devam ediyor. İnşallah en kısa sürede hizmet vermeye başlayacak merkez Konyamıza ve Selçuklu’muza hayırlı olsun” dedi.
22 Eylül 2024 Pazar - 11:07 Eskişehir’de tedavi edilen hasta İl Sağlık Müdürlüğü’nün aracı ile Kars’a götürüldü Eskişehir’de beyin kanaması geçiren hasta tedavisinin ardından burada bakacak kimsesi olmaması ve maddi durumunun özel ambulans ile memleketine gitmeye elverişli olmaması nedeniyle Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü’nün tahsis ettiği araçla Kars’a nakledildi. İnşaat işçiliği yaparak kazanç sağlayan Yavuz Bulut (54), 31 Ağustos’ta çalıştığı esnada inme (beyin kanaması) geçirdi. Hasta, bu şikayetiyle Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi’ne sevk edildi. Tedavi altına alınan hastaya beyin cerrahisi tarafından müdahale edildi. Yatağa bağımlı hale gelen bakım hastası, geçirdiği operasyonların ardından nöroloji servisinde takibe alındı. Eskişehir’de bakacak kimsesi bulunmayan ve maddi durumu özel ambulans ile memleketine gitmeye elverişli olmayan hasta için Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici devreye girdi. Muhtaçlara Sağlık Birimi’ne (MUSAB) talimat veren Bildirici, hastanın Kars’a götürülmesi amacıyla özel araç tahsis edilmesini sağladı. Bir yakınının refakat ettiği hasta, İl Sağlık Müdürlüğü’nün aracı ile Kağızman ilçesine ulaştırıldı. "Yardıma muhtaç hastaların hastaneye nakilleri sağlanıyor" Sağlık Memuru Melike Gözaydın, "Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı olarak görev yapan MUSAB birimi, muhtaçlarda sağlık birimi. İlimizde ikamet eden yatalak ve yardıma muhtaç hastaların hastaneye nakilleri sağlanıyor. Hastaneden hastaneye, evden hastaneye nakilleri yapılıyor. Hizmet bölgemiz dışında olanlarda da şehirler arası ve ilçelere de nakilleri gerçekleştiriliyor" dedi. "Eskişehir’de bakacak kimsesinin olmaması ve Kars’ta yaşaması nedeniyle naklinin yapılması gerekiyordu" ESOGÜ Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Zehra Kocabaş, "Hastamız yaklaşık 20 gün önce akut iskemik inme tablosuyla İnme Merkezi’mize başvurdu. ESOGÜ İnme Merkezi olarak, inme hastaları için Eskişehir ve çevre illere hizmet vermekteyiz. Bu yüzden pek çok hasta takibi yapıyoruz. Hastamızın takipleri neticesinde, kompesif cerrahisi yapıldı. Hastamız bakım sürecine hazırlandı. Süreci tamamlandıktan sonra taburculuk aşamasına geldiğimizde hastamızın Eskişehir’de bakacak kimsesinin olmaması ve Kars’ta yaşaması nedeniyle tekrardan oraya naklinin yapılması gerekiyordu. Ancak hastamızın kendi imkanı olmadığı ve bakıma ihtiyacı olduğu için İl Sağlık Müdürlüğü’nün MUSAB birimiyle iletişime geçtiğimizde 2 gün içerisinde organizasyonu yapıp hastamızın Eskişehir’den Kars’a nakli için yardımcı olmuşlardır. Teşekkür ediyoruz" şeklinde konuştu.
22 Eylül 2024 Pazar - 11:01 Sigarayı elden değil beyinden silen yöntem Denizli’de uygulanmaya başlandı Dünyada 60’a yakın ülkede 40 yıldır uygulanan Allen Carr yöntemi Denizli’de sigara tiryakilerine seminerle anlatıldı. Allen Carr Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu Denizli Eğitmeni Ali Baki Gerçeker, “6 saniye bile zararlarının anlatılmadığı, neden sigara içmemeniz gerektiğine odaklanmayan bir yöntem. Paketi elden değil, beyinden atıyoruz” dedi. “Allen Carr Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu” yöntemi Denizli’de uygulanmaya başlandı. Dünyada 60’a yakın ülkede 40 yıldır uygulanan Allen Carr yöntemi ile 50 milyondan fazla içici sigara tuzağından kurtuldu. Türkiye’de de 20 yıldır uygulanan yöntem, hap, ilaç, makine, hipnoz veya herhangi bir destek kullanılmadan sadece 6 saatte sigara tuzağından kurtarıyor. Allen Carr Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu Denizli Eğitmeni Ali Baki Gerçeker, Denizli’de verdiği seminerle, tiryakilerinin sigarayı bırakmalarına yardımcı oldu. Bireysel katılımla düzenlenen seminerde, saat başı verilen aralarda belirli şartlarla sigara içen katılımcılar, 6 saatin sonunda sigara paketlerini salonunda bırakarak ayrıldı. “Neden sigara içtiğimize odaklanan tek yöntem” Dünyada 40 yıldır uygulanan yöntem sayesinde ülkemizde de 20 yılda binlerce kişinin sigara tuzağından kurtarıldığını belirten Ali Baki Gerçeker, “Allen Carr yönteminde asla sigaranın zararlarından bahsedilmez. Neden sigara içilmemesinin gerektiğinin nedenleri üzerinde asla durulmaz. Allen Carr yöntemi, neden sigara içtiğimize odaklanan tek yöntemdir. Sigara içenlerin bilmediği bir gerçek vardır. Neden sigara içtiğinizin gerçek sebebini bilmeden asla sigaradan kurtulamazsınız. Allen Carr yöntemi ile 6 saatte adım adım sigara keyif sigara stres sigara can sıkıntısı sigara konsantrasyon bağdaştırmalarını beyinde tamamen bitirerek boşluk yoksunluk duygusu yaşamadan şiddetli ağrılar çekmeden hatta kilo bile almadan sonsuza kadar özgür ve mutlu bir içmeyen olursunuz. Sigaradan kurtulmak isteyen katılımcılarımız seminerlerimize geliyorlar ve 6 saatin sonunda özgür ve mutlu bir hayata merhaba diyorlar. 6 saniye bile zararlarının anlatılmadığı, neden sigara içmemeniz gerektiğine odaklanmayan bir yöntem. Halk arasındaki tabirle sigara keyfi, sigara konsantrasyon, sigara stres bağdaştırmalarını beyinde bitiriyoruz. Paketi elden değil, beyinden atıyoruz” dedi. “Sigarayı bıraktırmıyoruz, sigaradan kurtarıyoruz” Hap, ilaç, makine, hipnoz veya herhangi bir destek kullanılmadan sadece 6 saatte sigara tuzağından katılımcıları kurtardıklarını vurgulayan Gerçeker, yöntemin başarısındaki püf noktalarını şöyle sıraladı: “Sigara içen katılımcılarımız boşluk, yoksunluk yaşamadan, şiddetli ağrılar yaşamadan, sigara içenleri gördüklerinde onlara özenerek bakmadan çok rahat bir süreç geçiriyorlar. Katılımcılarımızın geri dönüşleri çok güzel. Sigara içenler gerçek içme sebebini bilmiyorlar. Neden sigara içtiğimizin gerçek sebebini bilmeden asla kurtulamayız. Sigaranın bir keyif veya destek verdiğine olan inancımız devam ettiği sürece sigara tuzağından kurtulamayız. Allen Carr yönteminin başarısı budur. Asla sigaranın zararlarının anlatılmadığı, neden sigara içtiğinize odaklanan bir yöntem. Amacımız seminerden çıktıktan sonra sonsuza kadar özgür ve mutlu bir içmeyen olmanız. Biz aslında sigarayı bıraktırmıyoruz. Sigaradan kurtarıyoruz. Sigaraya bakış açınızı değiştiriyoruz. Sigara içtiğiniz gözlerle sigaraya baktığınız sürece asla kurtulamazsınız. Biz sigaraya bakış açınızı değiştiriyoruz ve sonsuza kadar huzurlu ve mutlu bir içmeyen olmanıza yardımcı oluyoruz”
22 Eylül 2024 Pazar - 10:57 İnsan odaklı sağlık hizmeti öne çıkıyor Sağlık sektöründe insan odaklı yaklaşımların önemi ve gelecekte bu yaklaşımların nasıl sürdürülebileceği masaya yatırıldı. Uluslararası Planetree - İnsan Odaklı Bakım Konferansında, sağlık sektöründe geleceğe yönelik sürdürülebilir stratejiler paylaşılırken insan odaklı bakımın önemine vurgu yapıldı. İnsanın merkezde olmadığı her sağlık sisteminin yanlış olduğunu söyleyen OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat, “İnsanı ve hastayı merkeze koymazsanız hiç kimse doğru yerde olamaz. Sağlık sistemlerinde insana odaklanmak, insanın faydasına şifa dağıtmak çok değerli. Bunu sadece tıbbi süreçleri çok güzel yaparak, iyi cihazlar alarak, çok iyi tedavi sağlayarak, modern hastaneler kurarak yapmıyoruz. İnsana, insan ruhuna dokunmamız lazım. Bizim çabamız, insan odaklı bir hasta bakımını derneğimize ve kuruluşlarımızın merkezine almak. Bugün yaptığımız işlerin önemli bir kısmını 10 yıl belki 20 yıl sonra yapay zeka ve yazılımlar zaten yapacak. O zaman bize ne kalıyor? İnsanın ruhuna dokunmak” diye konuştu. “Amacımız duyarlı ve insan merkezli sağlık hizmeti” Sağlık sektörünün karşılaştığı zorluklar ve bu zorlukların üstesinden gelme stratejilerinin ele alındığı konferansta Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, sağlık sektörünün karmaşık ve zorlu bir alan olduğunu vurgularken, yenilikçi çözümler ve stratejik yaklaşımlarla bu zorlukların aşılabileceğini belirtti. İstiroti, "Hastane içindeki tüm disiplinlere, hem yetişkin hem de çocuk hastalara daha empatik bir yaklaşım kazandırmak, hasta ve hasta yakınlarını tedavi süreçlerine aktif olarak dahil etmek, yeni dönemin en önemli mottosu haline geldi. Bu alanda daha deneyimli ve bu yaklaşıma yönelik adımlar atan hastanelerin tecrübelerini dinlemek, insan odaklı yaklaşımda başarılı firmaların çalışanlarına yönelik neler yaptığını ve bu adımların nasıl etkiler oluşturduğunu keşfetmek amacıyla bu konferansı düzenledik. Amacımız, daha duyarlı ve insan merkezli bir sağlık hizmeti sunabilmek için hep birlikte gelişmek” diye konuştu. İstiroti, "Dünyada tıp ilerlediği gibi sağlık hizmetleri de dönüşüyor, değişiyor, gelişiyor. Ülkemizde de dünyadaki sağlık kuruluşlarında da hizmet kalitesi çok gelişti. Bu konuda belli akreditasyonlar hayatımıza girdi. Planetree de sağlığın Michelin yıldızı gibi" dedi. İnsan Odaklı Bakım Konferansı’nda olmanın çok heyecan verici olduğunu söyleyen Planetree International Başkanı Micheal Guilano, Küresel bir organizasyon olan ve 35 ülkede faaliyetlerini sürdüren kurumumuzun amacı sağlık hizmetlerini insani bir hale getirmek. Bunu da hastalar, hasta yakınları, çalışanlar ve toplum için yapmayı amaçlıyor. Türkiye’deki hastanelerin insan odaklı bakımın planlanması ve hayata geçirilmesindeki tecrübelerini öğrenirken insani bir bakımın ölçeklerini de desteklemeye çalışacağız” dedi.
Okul dönemi için kritik tavsiyeler: "Sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve hijyen"
07 Eylül 2024 Cumartesi - 11:47 Okul dönemi için kritik tavsiyeler: "Sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve hijyen" Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, çocukların bağışıklığını güçlendirmek için sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve hijyenin hayati önem taşıdığını vurguladı. İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, çocukların sağlıklı beslenmesi ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi konusunda önemli tavsiyelerde bulundu. Özellikle okul ortamlarında yayılabilecek hastalıklara karşı uyarıda bulunan Dr. Sarıkaya, çocukların işlenmiş paketli gıdalardan uzak durması gerektiğini belirtti. Sağlıklı beslenme için süt ürünleri, meyve ve sebze tüketiminin önemine dikkat çeken Sarıkaya, düzenli uyku ve el hijyeninin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. "Sebze ve meyve bağışıklık sistemini güçlendirir" Dr. Hüseyin Sarıkaya, bağışıklık sistemini güçlendirmek için dengeli ve sağlıklı beslenmenin hayati olduğunu belirterek, kahvaltıda hayvansal kaynaklı gıdaların mutlaka yer alması gerektiğini söyledi. Sarıkaya, "Süt ürünleri, peynir, sebzeler, yeşillikler ve kaliteli protein kaynakları çocukların kahvaltılarında yer almalıdır. Rafine şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek, bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlar. Ayrıca yumurta, çocukların her gün mutlaka tüketmesi gereken en kaliteli protein kaynaklarından biridir" dedi. "El yıkama alışkanlığı toplum sağlığının korunmasında büyük rol oynar" Sağlıklı bir yaşam için uykunun önemine de değinen Dr. Sarıkaya, “Günde en az 8 saat uyku, çocukların hem fiziksel hem de zihinsel gelişimi için önemlidir. Çocukların okul döneminde yeterli uyku almalarına ve hijyen kurallarına dikkat etmelerine özen gösterilmelidir. El yıkama alışkanlığı, hem çocukların hem de toplum sağlığının korunmasında büyük rol oynar” diye konuştu. Dr. Sarıkaya, tüm öğrencilere hastalıksız, başarılı bir eğitim öğretim yılı dileyerek Halk Sağlığı Haftası’nı kutladı.
Yüksek beklenti evliliği ‘sessizleştiriyor’
07 Eylül 2024 Cumartesi - 11:21 Yüksek beklenti evliliği ‘sessizleştiriyor’ Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, evliliklerde iletişimin şeffaf ve dürüst olması gerektiğini söyleyerek, “Yüzeysel iletişim ve ihtiyaçların dile getirilmemesi ilişkilerde sessizliğe sebep oluyor” dedi. Sessiz evliliklerin yüzeysel iletişimin ardından ortaya çıkabileceğini söyleyen Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, “Sessiz evlilikler, duygusal ve yüzeysel bir iletişimin olduğu ilişkilerdir aslında. Yani bir süre sonra artık iletişim şekli bir süre sonra yüzeysel hale gelir, arada derin bir bağ oluşmaz ve artık mümkünse tartışma çıkmasın, ağzımızın tadı bozulmasın diye ihtiyaçların içeri atıldığı, asla belirtilmediği ve birçok yerde de ihtiyaçların yine aynı periyotta dile getirilmediği ilişkilerdir aslında. Belirtilerine bakacak olursak ve bir ilişkinin sessizleşmeye başladığını nasıl anlarız dersek, artık zaman içerisinde ihtiyaçlarınızın karşı taraf tarafından anlaşılmadığını hissetmeye başladığınızda zaman zaman kendinizi geri çekilmiş hissedebilirsiniz. Daha sessizleşmiş hissedebilirsiniz ya da o ortamdan biraz daha sosyal olarak izole halde bulabilirsiniz kendinizi. Bu durum ilişkilerinizin sessizleştiğini gösterebilir” dedi. Hamurcu, beklentiler gerçekleşmediğinde insanların sessizleştiğini söyleyerek, “Buna sebep olan şeylere baktığımızda bir kere kesinlikle iletişim sorunlarını görüyoruz. Yani kişilerin karşılıklı olarak birbirlerinden aşırı derecede beklentileri olduğunu görüyoruz. Bu beklentiler karşılanmadığında gerçekten de insanlar sessizleşmeye başlıyor. Yine aynı şekilde kişisel sorunları görebiliyoruz. Yani öfke sorunu, stres, hayatında oluşabilecek birçok probleme bağlı olarak kişiler daha yüksek tepkiler verebiliyorlar. Problem anlarında ya da problemin olmadığı diğer anlarda ve bu durumda yine karşı taraf olsun hem de bireyin kendisi olsun ilişkilerde sessizleşmeye başlıyor. Aynı şekilde kültürel birçok noktada da biz duygularımızla konuşmayı bilen bir toplum değiliz maalesef. Yani duygulardan bahsedebilen ya da “Kan kustum kızılcık şerbeti içtim” anlayışının çok yaygın olduğu bir kültürdeyiz. Doğal olarak da biz ihtiyaçlarımızdan bahsedeceğimiz zaman bunun anlaşılacağını da düşünmüyoruz, nasıl bahsedeceğimizi de bilmiyoruz. Hatta daha temelde bir sorundan bahsedecek olursak; ihtiyacımızın ne olduğunun da farkında değiliz” ifadelerini kullandı. Sorunları çözmek için çiftlerin önce kendilerini tanımaları gerektiğini söyleyen Arzu Hamurcu, “Bu yüzden öncelikle biz kendimizi tanımalı, neye ihtiyacımızın olduğunu bilmeli, daha sonra da bunu nasıl karşı tarafa aktaracağımızın farkında olmalıyız. O yüzden oku karşı tarafa çevirmeden önce kendimize döndürmeliyiz. Kişi direkt şikayetle geldiği zaman öncelikle şunu söylüyoruz; “Ben ne yapabilirim?” sorusunu oraya eklememiz lazım. “Var olan problem onun problemi” demek yerine “Bu problem için ben ne yapabilirim?” şeklinde bir iletişim kalıbı yerleştiriyoruz ve bununla beraber kişilere daha açık, daha doğru, daha dürüst ve şeffaf, kırılgan yanlarını kendilerine belli ettikleri bir iletişim şekli tavsiye ediyoruz. Aynı şekilde eğer bunun kendi aralarında bir probleme dönüştüğünü, öfke sorunlarıyla beraber aşılamaz bir halde olduklarını hissederlerse, uzman eşliğinde bu konuyu gündeme getirmelerini tavsiye edebiliriz. Bununla beraber kişisel gelişim üzerine kişiler kendi stres yönetimlerini, kendi zaman yönetimlerini, planlamalarını kişisel gelişim hedefleyerek aslında kendilerini geliştirebilir ve iletişimlerini düzeltebilirler. Sessiz iletişimin biraz daha engellenmesi adına, kişilerin ortak ilgi alanlarını tavsiye ediyoruz. Eğer ortak ilgi alanları, ortak hedefler, ortak büyümeler başarabilirlerse konuşacak daha fazla konuları olacaktır ve kendilerini daha anlayışlı bulabilen bir çift olacaklardır” dedi.
Beyin Cerrahı Uzmanı Op. Dr. Koparan: ’’Hidrosefali, erken teşhis konulmazsa ölüme sebebiyet verebilir’’
07 Eylül 2024 Cumartesi - 10:54 Beyin Cerrahı Uzmanı Op. Dr. Koparan: ’’Hidrosefali, erken teşhis konulmazsa ölüme sebebiyet verebilir’’ Hidrosefali hastalığının hafife alınmaması gerektiğini belirten Elazığ Medilines Hastanesi Beyin Cerrahı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mehmet Koparan, “Erken dönemde teşhis konamamışsa ani bir şekilde ölüme sebebiyet verecek kadar çok ciddi sorunlar ortaya çıkartır. Bu hastalık erişkinlerde çok ciddi bir baş ağrısına, bulantı kusma ve dengesiz yürüme gibi hastalıklara sebep olur” dedi. Elazığ Medilines Hastanesinde görevli Beyin Cerrahı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mehmet Koparan ‘Hidrosefali’ hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Hidrosefali hastalığının zamanında teşhis konmadığında çok büyük oranda ölümcül bir hastalık olduğunu belirten Beyin Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Koparan, “Beyin kendi gerekli olan ihtiyaçları gidermek kuru ağırlığının çok çok altına düşmesini sağlayan ve yüzeyinin ıslak kalması amacıyla su ihtiyacı olup bunu üreten bir yapıdır. Günlük olarak 3 devir halinde toplamda 500 cc beyin omuriliğinin su üretimi mevcuttur. Bu üretilen sıvı, su keseleri ventrikül diye adlandırdığımız yapılardan kendilerine ait deliklerle omuriliğe doğru akıp omurilik içerisinde sirkülasyonu sağlayan bir döngüye sahiptir. Bu geçiş güzergahlarında ve deliklerde herhangi bir nedenle tıkanıklık olduğu zaman suyun, ventrikülden diğer ventriküle geçişi engellenir ve engellenmenin ön tarafında da su birikimi başlar. Su geçişlerinde engel olabilecek besinlerin içerisindeki yüksek protein yapı veya kanalın herhangi bir nedenle tıkalı olması yapısal olarak ya da kaza geçiren bir hastada ortaya çıkan kan bir süre sonra orada ki deliklerden geçerken süzgeçten geçtiği sürece tıkanıklığa sebep olabilen bunun sonucunda da hastada klinik bulgular ortaya çıkmaya başlar. Eğer ki bu hasta yeni doğan bir bebekse ve kafada bulunan bıngıldak diye adlandırdığımız kemik yapılar tam olarak gelişmediği için beyin esneme yapıyor. Su biriktikçe baş büyümeye başlayacaktır. Baş büyümeye başladıkça göz kapakları yukarıya doğru çekilip batan güneş manzarası dediğimiz bir tablo ortaya çıkacaktır. Beyin içi beyni arttıkça bebekte kusmalar ve iştahsızlık görülecektir. Bu gibi durumlar görüldüğünde hidrosefali gelişmiş demektir. Bazı durumlarda da beyin, bu hidrosefali tablosuna giderken o delikleri yüksek basınçla aşar ve kliniğini kendiliğinden yenmiş olur. Bu tabloya da ares hidrosefali diyoruz. Erişkin de ise böyle bir durum söz konusu olmadığı için beyinde su biriktiği anda tablo çocuğa göre çok daha gürültülüdür. Erken dönemde teşhis konamamışsa ani bir şekilde ölüme sebebiyet verecek kadar çok ciddi sorunlar ortaya çıkartır. Bu hastalık erişkinlerde çok ciddi bir baş ağrısına, bulantı kusma ve dengesiz yürüme gibi hastalıklara sebep olur. Hidrosefali hastalığı teşhis edildiği anda yapılacak olan şey, suyun geçişini sağlayacak koridor oluşturmaktır. Eğer ki geçişte bir zar şeklinde yapı oluşmuşsa buna endeskop denilen alet yardımı ile girilerek zarın açılması gerekiyor. Bu yöntem yapılamıyorsa beyin içerisine şant denilen bir sistem konup o şantın bir ucu boyundan geçilerek beyine diğer ucu ise karna verilerek suyun tahliye edilmesi gerekir. Hidrosefali hastalığı son derece önemlidir. Bunlarda erken teşhis ve tedavi, hayat kurtarıcıdır. Baş ağrısı deyip geçmemek gerekiyor’’ diye konuştu.
Halk Sağlığı Haftası’nda toplum bilinçlendiriliyor
07 Eylül 2024 Cumartesi - 10:39 Halk Sağlığı Haftası’nda toplum bilinçlendiriliyor Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 3-9 Eylül tarihleri arasında Halk Sağlığı Haftası dolayısıyla düzenlediği programlar, birbirinden zengin içerikleriyle vatandaşları sağlık konusunda bilinçlendirmeye devam ediyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Halk Sağlığı ve Sağlıklı Yaşam Şube Müdürlüğü tarafından ’Halk Sağlığı Haftası’ çerçevesinde bir dizi etkinlik düzenleniyor. Bir hafta boyunca vatandaşlar sağlık alanında merak ettikleri konuları uzman isimlerden dinleme fırsatı buluyor. Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Anne bebek sağlığı günü etkinlikleri’ çerçevesinde Ebe Hatice Pamukel tarafından ‘Sağlıklı toplumun temeli; doğuma hazırlık’, Uzm. Dr. Neriman Çelik tarafından ‘HPV, rahim ağzı kanseri ve kanser taramaları’, Prof. Dr. Hilal Özkan tarafından ‘Yenidoğan bebek ve özellikleri’ konularında bilgiler verildi. Seminerin ardından Merinos Parkı’nda Ebe Hatice Pamukel eşliğinde nefes egzersizi yapan kadınlar, keyifli anlar yaşadı. Anne adaylarına ise yenidoğan hediyesi verilirken, katılımılar süt ve yoğurt ikram edildi. Bursa Hayvanat Bahçesi’nde düzenlenen ‘Çocuk sağlığı günü’ etkinlikleri çerçevesinde ise Prof. Dr. Mustafa Hacımustafaoğulları tarafından ‘Aşı ile önlenebilir hastalıklar’, Prof. Dr. Erdal Eren tarafından ‘Çocuklarda obezite’, Doç. Dr. Şükrü Çekiç tarafından ‘Çocuklarda astım’ konularında bilgiler verildi. Çocuklarda en sık görülen kronik hastalıklara dikkatin çekildiği seminerde, en önemli etkenin yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı olduğuna değinildi. Uzmanlar, obezite ile etkili savaşın ancak çocukluk çağında alınacak önlemlerle mümkün olacağını vurguladı. Seminerin ardından Hayvanat Bahçesi’ni gezen çocuklar ve aileleri, harika bir zaman geçirdi. Kuş yumurtası boyama ve el yıkama deneyi etkinliğine katılan çocuklara, süt ikram edildi. Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Ruh Sağlığı Günü’ etkinlikleri çerçevesinde Prof. Dr. İdil Işık ‘İş yaşamında aile desteği, iş seçiminde iş güvenliği ve sağlığı’, Uzman Klinik Psikolog Yağmur Yalçın ‘Mutlu olma sanatı’ konularında bilgiler verdi. Program sonunda Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü sanatçı tarafından müzik konseri sunulurken, huzurevi sakinlerinin hazırladığı sergi de açıldı.
Okula başlayan öğrencilerin bağışıklığı için propolis önerisi
07 Eylül 2024 Cumartesi - 10:35 Okula başlayan öğrencilerin bağışıklığı için propolis önerisi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Pınar Çakır, mevsim geçişinin okulların açılma tarihine denk geldiğine dikkat çekerek, “Böyle dönemlerde, çocukların bağışıklığını desteklemek ve onların okula adaptasyon sürecinde enerjik kalmaları için doğal desteklerden yararlanmak önemli bir rol oynar. Hem hastalıklardan korunmak hem de oluşabilecek bir üst solunum yolu enfeksiyonu semptomlarını azaltmaya yardımcı olmak için saf Anadolu propolisini çocukların günde en az 10 damla kullanmasını öneririm” dedi. Okulların açılmasına sayılı günler kalmışken, bir yandan da yaz sezonunun bitişiyle birlikte mevsim geçişinin getireceği hastalıklar da aileleri tedirgin ediyor. Konuyla ilgili konuşan uzmanlar, çocukların bağışıklıklarını güçlü tutacak önerilerde bulundu. Mevsim geçişinin okulların açılma tarihine denk geldiğine dikkat çeken Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Pınar Çakır, “Mevsim geçişiyle okulların açılması aynı dönemlere denk gelmektedir. Okula, şehre ve rutinlere dönüş, mevsim geçişlerinin de etkisiyle özellikle çocuklar için daha da zorlayıcı hale gelebilir. Böyle dönemlerde, çocukların bağışıklığını desteklemek ve onların okula adaptasyon sürecinde enerjik kalmaları için doğal desteklerden yararlanmak önemli bir rol oynar. Mevsim geçişiyle birlikte, çocuklarda, en yaygın görülen hastalıklardan biri hafif üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. En yaygın semptomları boğaz ağrısı, boğuk ses kısıklığı ve akut bakteriyel veya viral enfeksiyonu takiben iltihaplanma sürecinden kaynaklanan boğazda şişme ve kızarıklıktır. Birçok bilimsel çalışmaya, propolisin çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonu üzerine etkisi konu olmuştur. Hem hastalıklardan korunmak hem de oluşabilcek bir üst solunum yolu enfeksiyonu semptomlarını azaltmaya yardımcı olmak için saf Anadolu propolisini çocukların günde en az 10 damla kullanmasını öneririm. İhtiyaç halinde, bu miktar 4 kat arttırılabilir” dedi. Arı Ürünleri Uzmanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı da, “Yaz tatilinde çoğunlukla ders çalışmaya ara veren çocuklar, okula geri döndüğünde derslerine odaklanmakta zorlanabiliyor. Ayrıca değişen uyku rutini yüzünden çok yorgun düşebiliyorlar. Çocukların bilişsel fonksiyonlarını desteklemek ve onların daha enerjik kalarak derslerine odaklanmalarına yardımcı olmak için arı ürünlerinden destek alınabilir. Taze arı sütü ve polen, zengin vitamin, mineral ve polifenol içerikleriyle tam da bu ihtiyacınıza yönelik arılardan gelen doğal iki ürün. Taze arı sütünü çocuklar, günde çeyrek ila yarım çay kaşığı doğrudan, aç karnına dil altından tüketebilirler. Arı polenini ise çocukların, günde 1-2 tatlı kaşığı doğrudan veya yoğurt gibi besinlere karıştırarak tüketmesini öneririm" ifadelerine yer verdi
Diyabetli bireylere Diyabet Kampı’nda hastalık yönetimi eğitimi
07 Eylül 2024 Cumartesi - 10:12 Diyabetli bireylere Diyabet Kampı’nda hastalık yönetimi eğitimi “Halk Sağlığı Haftası” çerçevesinde KKTC’de düzenlenen Diyabet Kampı’nda diyabetli bireylere hastalıklarını nasıl yönetebileceklerine dair eğitim verildi. 60 katılımcı, üç gün boyunca hastalık yönetimi konusunda uzmanlardan doğrudan eğitim alarak günlük yaşamlarına bu bilgileri nasıl entegre edebileceklerini öğrendi. Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Araştırma Enstitüsü, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Kıbrıs Türk Diyabet Derneği iş birliğiyle düzenlenen kampta katılımcılar; uzmanlarının rehberliğinde diyabet yönetimi, fizyoterapi ve beslenme gibi konularda eğitim aldı. Kampın interaktif yapısı sayesinde katılımcılar, kendi deneyimlerini paylaşma ve benzer sağlık sorunları yaşayan diğer bireylerle etkileşim kurma imkanı buldu. Ayrıca uzmanlarla birebir iletişim kurarak daha verimli bir öğrenme süreci yaşadılar. Dengeli beslenme ve ayak sağlığı dersi “Halk Sağlığı Haftası” çerçevesinde düzenlenen Diyabet Kampı, katılımcılara sadece teorik bilgi sunmakla kalmadı, aynı zamanda günlük yaşamda bu bilgilerin uygulanması için pratik imkanlar da sağladı. Kamp boyunca, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Tuba Yerlikaya “Diyabet ve Fizyoterapi” konusunu ele alırken, Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Hoca, “Diyabet ve Beslenme” üzerine sunum yaptı. Yrd. Doç. Dr. Müjgan Kuşi ise diyabet yönetiminde besin tüketiminin önemi üzerine katılımcılara bilgi verdi. Ayrıca Diyetisyen Gizem Oymacı, “Glisemik İndeks ve Öğün Planlama Rehberi” başlıklı sunumuyla kan şekeri kontrolü için dengeli beslenmenin nasıl sağlanacağını anlattı. Podiatrist Kayra Besim de “Ayak Bakımı ve Sağlığımız” sunumu ile diyabetli bireylerin ayak sağlığını koruma yöntemlerini detaylı bir şekilde katılımcılarla paylaştı.
Isparta Şehir Hastanesi, 8 yılda 13 milyon hastaya hizmet verdi
07 Eylül 2024 Cumartesi - 10:03 Isparta Şehir Hastanesi, 8 yılda 13 milyon hastaya hizmet verdi Isparta’da 2017 yılından beri hizmet veren Isparta Şehir Hastanesi, 8 yıllık sürede yaklaşık 13 milyon hastaya hizmet verdi. Çevre illerden de birçok hastaya hizmet veren Isparta Şehir Hastanesi bölgenin önemli bir sağlık kompleksi haline geldi. 24 Mart 2017 tarihinde hizmete açılan Isparta Şehir Hastanesi, bölgenin önemli bir sağlık kompleksi haline geldi. En ileri teknolojiye sahip hastane, 222 bin 571 metrekare alan üzerine 755 yatak kapasiteli olarak inşa edildi. 8 yıldır vatandaşların hizmetinde olan hastanede, hizmet kalitesinin daha da artırılması amacıyla Isparta Şehir Hastanesi’nin yatak kapasitesi bugün itibariyle 845’e ulaştı. 188 yoğun bakım, 22 ameliyathane, 3 doğum ameliyathanesi, 3 lokal ameliyathane, 2 MR, 2 tomografi, 13 ultrason ve 224 poliklinikte hizmet veren hastane bugüne kadar 13 milyon hastaya hizmet verdi. Yaklaşık bir hafta önce genel cerrahi bölümüne gelerek cerrahi operasyon geçiren 64 yaşındaki İlyas Eliaçık hastaneden aldığı memnuniyeti dile getirerek “Safra kesemdeki taşı aldırdım. En zor ameliyatlardan biri oldu. Doktorum Ekrem bey sağ olsun gerekeni yaptı. Hemşirelerimizden, doktorumuzdan çok memnunum. Allah razı olsun” dedi. “Yürüyemiyordum, hastane doktorlarımızın desteği sayesinde artık yürüyorum” Beyin Cerrahi bölümünde önemli bir operasyon geçiren 54 yaşındaki Özlem Özer 45 gündür hastanede hizmet aldığını söyledi. Doktorlar ve hastane personelinin ilgisi sayesinde tekrardan yürümeye başladığını söyleyen Özer “Benim vücudumun bir kısmı tutmuyordu acil ambulansla geldim. Tansiyon problemim vardı biraz dikkat etmediğim için sıkıntı yaşadım ama şu anda çok iyiyim. Buradaki arkadaşlardan. fizik tedavi doktorumuzdan, fizyoterapistlerimizden çok memnunum çok ilgililer. İlk günler çok kötüydüm hareketli iken bir anda yatağa bağımlı kalmak beni çok üzmüştü ama buradaki personellerin yardımları, beyin cerrahı doktorumuzun desteği fizyoterapi ve psikiyatri doktorumuzun desteğiyle çok iyiyim, çok rahatım ve de yürüyorum. Yürüyemiyordum öyle bir durumdaydım. Ben hizmet ve ilgiyi bu kadar beklemiyordum. Herkese çok teşekkür ederim. Sağ olsunlar” açıklamalarında bulundu. "Isparta Şehir Hastanesi 8 yılda 13 milyon vatandaşa hizmet verdi" Isparta Şehir Hastanesi hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Isparta İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Serhat Küçükcoşkun Isparta Şehir Hastanesinin 2017 yılından bugüne kadar yaklaşık 13 milyon vatandaşa hizmet verdiğini belirterek “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “sevdam” olarak nitelendirdiği şehir hastanelerinden bir tanesi de Mart 2017 tarihinden itibaren Isparta’da hizmet vermeye başlamıştır. Vatandaşlarımıza güvenilir ve kolay ulaşılabilir sağlık hizmeti vermenin gururunu yaşıyoruz. Isparta Şehir Hastanesi Mart 2017 tarihinden itibaren yaklaşık 3 milyonu acil muayene, 10 milyonu poliklinik muayene olmak üzere toplam 13 milyon vatandaşımıza muayene hizmeti verdi. Yaklaşık 360 bin hastamızda çeşitli branşlarda operasyon geçirerek sağlığına kavuşmuştur” dedi. Isparta Şehir Hastanesinin çevre illerden de yoğun ilgi görerek sağlık kompleksi haline geldiğini vurgulayan Dr. Küçükcoşkun “Ayaktan başvuran hastalarımızın yüzde 19.86’sı, yatan hastalarımızın yüzde 21’i Isparta dışından Şehir Hastanemize başvuru yapmaktadır. Vatandaşlarımıza durmadan, yorulmadan hizmet etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. “Hastanemizde günde yaklaşık 10 bine yakın ayaktan hastaya hizmet vermekteyiz” Isparta Şehir Hastanesinin açıldığı yıldan itibaren ayaktan tedavi, acil, yatarak, yoğun bakım, diyaliz, obezite, kemoterapi ve ameliyathane hizmetleri olmak üzere birçok çeşitli alanda hizmet verdiğini söyleyen Isparta Şehir Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Ekrem Aytar "Günlük olarak yaklaşık 8 bin 500, 9 bin ayaktan poliklinik hizmeti ile beraber, 700- 800 tane de acil poliklinik hizmeti olmak üzere günde yaklaşık 10 bine yakın ayaktan hastaya hizmet vermekteyiz. Hastanemizde günlük 160-170’e ameliyatlar yapılmakta ve bu ameliyatların sadece organ nakli dışındaki ameliyatların hemen tamamı hastanemizce hızlı, güvenilir ve çabuk sonuçlanabilir şekilde yapılmaktadır. Hastanemizde sadece organ nakil birimimiz yok onun dışındaki bütün ameliyatları yapıyoruz” dedi. Isparta Şehir hastanesi aynı zamanda çevre illerde ve çoğu merkezde uygulanmayan cerrahi operasyonlarında gerçekleştirildiğini vurgulayan Opr. Dr. AYTAR “Mikro invaziv kalp cerrahilerinin de yapıldığı aynı zamanda ameliyathaneden canlı video yayını ile ameliyatların yapıldığı bir merkez haline geldi” şeklinde konuştu. “345 hekim arkadaşımızla vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz” Isparta Şehir Hastanesinde 345 hekimin hizmet verdiğini belirten başhekim Aytar “Hastanemizde yaklaşık olarak 280’in üzerinde uzmanımız, 30’un üzerinde yan dal uzmanımız ve 55 adette pratisyen hekimi arkadaşımızla beraber yaklaşık 345 hekim arkadaşımızla hizmet vermeye devam etmekteyiz. 2017 yılında açıldıktan sonra çevre il ve ilçelerinde bir tedavi kompleksi haline gelen bir hastanesi konumuna geldi. Bizim hem yataklı servislerimiz de hem ayaktan hastalarımızda ve ameliyat hizmeti verdiğimiz hastaların yaklaşık beşte biri ile il dışına hizmet verir pozisyona geldik. Tümör cerrahisinden obezite cerrahisinden çeşitli cerrahilerin tamamı yapılabilir oldu ve aynı zamanda artık sağlık turizmi ön plana çıktığından beri hastanemizde Türkiye’nin hatta ülke dışından da hastalarımız şehir hastanemize gelip tedavilerini olup güvenli taburculuk hizmeti alabilmekte” dedi. “Hasta memnuniyeti odaklı olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz” Konuşmasının devamında Isparta Şehir hastanesi olarak gerek ayaktan gerek yatarak tedavileri tamamlanmış olan hastaların telefonla ya da mail ortamında veya SMS ile hastaneden almış oldukları hizmetin değerlendirmesinin sağlandığını belirten Opr. Dr. Aytar “Bu geri dönüşümlerle beraber olumlu, olumsuz daha iyi yapabileceğimiz anlamda nasıl bir yöntem sağlamamız gerekiyorsa çok ivedi bir şekilde hasta geri dönüşümlerinin çok hızlı bir şekilde sağlanmasını yerine getiriyoruz. Hastane olarak da zaten asıl amacımız hasta odaklı, hasta merkezli, hasta memnuniyet odaklı olmamızdan kaynaklı hasta geri dönüşümleri bizim şu anki mevcutta elde ettiğimiz başarının en önemli portföyünü oluşturuyor diyebilirim. Isparta Şehir hastanesinin artık Isparta sınırları dışına taşmış olması, ciddi bir tedavi kompleksi haline gelmiş olması, açıkçası yoğunluğumuzu arttırmakla beraber bu biz de ciddi bir memnuniyet ve onur kaynağı oluşturmaktadır. Diğer illerden, ilçelerden, bölgelerden gelen hastaları burada güvenle tedavi edip, taburculuklarını sağlayıp, onların huzurunu mutluluğunu sağlamak bizi de aynı zamanda mutlu ediyor. Tüm alanlarda sağlanabilir en lüks ortamların, hem otelcilik hizmetleri anlamında en lüks ortamları aratmayacak derecede hasta memnuniyeti odaklı olarak çalışmalarına devam etmektedir” açıklamalarında bulundu.
Kas gücü ve gelişiminde gecikme olan çocuklarınızı ihmal etmeyin
07 Eylül 2024 Cumartesi - 10:03 Kas gücü ve gelişiminde gecikme olan çocuklarınızı ihmal etmeyin Dünya Duchenne Farkındalık Günü’nde uzmanlar, aileleri bilinçlendirecek uyarılarda bulundu. Duchenne MuskülerDistrofi’nin (DMD) ilerleyici bir kas hastalığı olduğunu vurgulayan Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Topçu, “Kas güçsüzlüğü ve gelişim problemi yaşayan bütün erkek çocuklarında öncelikle DMD’nin araştırılması gerekmektedir” dedi. Medipol Sağlık Grubu’ndan Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Topçu, Dünya Duchenne Farkındalık Günü’nde hastalığın başlangıç aşaması ve gelişim süreçlerini anlattı. Duchenne Musküler Distrofi kısa adıyla DMD’nin genetik kalıtımlı ve ilerleyici bir kas hastalığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Topçu, “Hastalığa neden olan durum genetik olan bir sorun sonucu kas yapısında bulunan distrofin adlı proteinin üretilememesidir. Kas yapısı hassaslaşır ve kas giderek yıkılmaya başlar. Böylece çocuklarda kas güçsüzlüğü ortaya çıkar” diye belirtti. “Yürümede gecikme, sık düşme, çabuk yorulma” DMD hastalığının ana şikâyetinin güçsüzlük ve çabuk yorulma olduğunun altını çizen Prof. Dr. Topçu, “Bunun yanı sıra çocuklarda desteksiz oturmada gecikme, yürümede gecikme, parmak ucu yürüme, sık düşme şikâyetleri olabiliyor. Hiçbir şikâyet belirtisi olmadan yapılan kan tetkiklerinde, karaciğer fonksiyonlarında bozukluk işaretlerinin olması nedeniyle de bu hastalık anlaşılabiliyor” ifadesini kullandı. Aileler dikkatli olmalı Hastalığın ilerleyici olduğunu ifade eden Prof. Dr. Topçu, “Hastalık birçok sistemi etkiliyor. Hatalı olan protein, kalpte de var, beyinde de var. Zaman içerisinde kalpte, beyinde problemler ortaya çıkabiliyor. Çocuklarda ilerleyen süreçlerde öğrenme problemleri olabileceği gibi ders başarısızlığını da tetikliyor. Birçok tipi bulunan hastalık genellikle erkek çocuklarında görülüyor. Kas güçsüzlüğü ve gelişim problemi yaşayan bütün erkek çocuklarında öncelikle DMD’nin araştırılması gerekmektedir” dedi. Tedavi için çalışmalar devam ediyor Hastalığın kesinleşmiş bir tedavisinin olmadığının altını çizen Prof. Dr. Topçu, “Çok yararlı bir tedavisi bulunmuyor. Fakat son dönemlerde genetik çalışmalar sıklaşmış durumda. Genetik tedavilerin olması için bazı genetik belirteçlerin olması gereklidir. Her hastaya genetik tedavi uygulanamıyor. Mart 2024’ten itibaren dünyada onaylanan bir tedavi yöntemi geliştirildi. 6 yaşın üzerinde DMD hastalığı olan çocuklara yapılabileceği yönünde çalışmalar bulunuyor. Bu çalışmalar her yıl artarak devam ediyor” şeklinde konuştu.
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakseven: “Obezite bir hastalık mıdır diye düşünürsek evet, bir hastalıktır hatta hastalıkların anasıdır”
07 Eylül 2024 Cumartesi - 10:01 Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakseven: “Obezite bir hastalık mıdır diye düşünürsek evet, bir hastalıktır hatta hastalıkların anasıdır” Memorial Diyarbakır Hastanesi Cerrahi Onkoloji ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Musluh Hakseven, “Obezite bir hastalık mıdır diye düşünürsek evet, bir hastalıktır hatta hastalıkların anasıdır” dedi. Cerrahi Onkoloji ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Musluh Hakseven, obezitenin tetiklediği sağlık sorunlarının oldukça fazla olduğunu, vücutta artan yağ dokusu ile birlikte kişilerde birçok sağlık sorunu ortaya çıkmakta olduğunu söyledi. Obezitenin temelinde hormonal bozukluklar, genetik hastalıkların tetiklenmesi, psikolojik rahatsızlıklar, aşırı yemek yeme isteği, hareketsiz yaşam biçimi, sağlıksız beslenme gözlemlenmekte olduğunu belirten Dr. Hakseven, obezite şikayetiyle başvuran hastalarda ilk olarak fazla kilo alımına bağlı gelişebilen rahatsızlıklara bakılmakta olduğunu ifade etti. Genel olarak obez kişilerde solunum sıkıntıları, horlama, diyabet, uyku apnesi, hormonal bozukluklar, kardiyak hastalıklar, hipertansiyon, hareket sistemi sorunları ve özellikle diz problemleri eşlik edebilmekte olduğuna değinen Dr. Hakseven, “Ameliyat sonrası bu hastalıklarda ciddi gerileme olmakta, çoğunlukla uyku problemleri, solunumsal sıkıntılar, hipertansiyon ve insülin direnci ortadan kalmaktadır. Obezite bir hastalık mıdır diye düşünürsek, evet bir hastalıktır hatta hastalıkların anasıdır” dedi. Obezite ameliyatı ile yeni bir hayata adım atılabileceğini kaydeden Dr. Hakseven, “Obezite için cerrahi kararı alındıktan sonra eski hayat alışkanlıkları geride bırakılmaktadır. Cerrahi yeni yaşamımız için tabiri caizse milat olarak kabul edilmelidir. Cerrahi sürecinden sonra spor hayatımızın bir parçası olmaktadır ve olmalıdır. Yaklaşık 1 yıl boyunca her adımda takip ettiğimiz hastalarda değişimlere şahit olmaktayız. Düzenli ve diyetisyen kontrolündeki bir beslenme ve iyi ve devamlı bir spor ile vücut fazla kilolardan kurtulurken form tutmakta ve yeni yaşam tarzı oturmaktadır. Şeker gibi küçük kütlede yüksek kalorili besinlerden uzak durulmalıdır” ifadelerini kullandı.