SAĞLIK
Öğretmen sağlığı eğitim kalitesini etkiliyor 21 Eylül 2024 Cumartesi - 13:48:33 2024-2025 eğitim yılının başlamasıyla birlikte Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Selim Mamiş, öğretmenlere yönelik sağlık tavsiyelerinde bulunurken, öğretmen sağlığının eğitim kalitesini etkilediği söyledi. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Selim Mamiş, yeni dönemin öğretmenlere ve öğrencilere başarı ve sağlık getirmesini dilerken, sağlıklı bir öğretmenin, öğrencilerine daha verimli eğitim sunabileceğine vurgu yaptı. Mamiş, özellikle öğretmenlerin sağlığının, eğitimin kalitesini doğrudan etkilediğini belirtti. Üst solunum yolu enfeksiyonları gibi sık karşılaşılan sağlık sorunlarına dikkat çeken Mamiş, okulların açılmasıyla kalabalık ortamlarda virüslerin hızla yayılabileceğini belirterek, sınıfların düzenli havalandırılması ve klimaların aşırı kullanımından kaçınılması gerektiğini söyledi. Öğretmenlerin ses sağlığına özen göstermeleri gerektiğine de değinen Mamiş, "2024-2025 eğitim öğretim yılının değerli öğretmenlerimize hayırlı olmasını, gençlerimize, çocuklarımıza ve minik yavrularımıza da başarılı olmasını temenni ediyorum. Tabii her şeyin başı sağlıktır. Öğretmenlerimizin gerek mesleki olarak ayakta uzun süreli kalmak ya da oturması gerektiği durumda da uzun süreli oturması sakıncalıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonları açısından kalabalık ortama yeni öğrencilerin girmesi, farklı mikrobik ajanların aynı ortama girmesi gerek gençlerin gerek çocukların gerek diğer üniversite ortamındaki çalışanlar açısından büyük risk taşıyor. Haliyle sınıfların sıkça havalandırılması, çok sıcak tutulmaması ve çok ta serin olması için klimaların uzun süre açık kalmaması, oturacakları yerlerin klimanın tam karşısında olmamasına dikkat etmeleri, öğretmenlerimizin ders aralarında mümkün mertebe ılık suyu yudum yudum en az bir su bardağı içmelerini tavsiye ederiz. Ders anlatmak zorunda olan öğretmenlerimizin konuşmaya bağlı olarak ses tellerinde ödem dediğimiz şişkinliğin gelişmesi, ses tellerinde nodüllerin gelişmesi, benzer şekilde üst solunum yolu enfeksiyonları halsizlik, kırgınlık, eklem ağrıları, burun akıntısı ve hapşırık yapabilir. Öğretmenlerimiz uzun süreli ayakta da kalmasın, uzun sürelide oturmasınlar. Sürekli konuşmak yerine ders aralarında veya ders ortasında da zaman zaman öğrencilere hak vererek interaktif eğitim şeklinde o zamanın kendi lehine suskunluğa konulması sağlanmalıdır. Kahvaltılarını yapmalarına dikkat etmeleri, bel fıtığı olan öğretmenlerimizin ayakta uzun süre kalmaması gerektiği, ayakta uzun süre kalanlarda varis riskinin de arttığı varisleri olanlarında ayakta kalma süresi arttıkça varislerin daha da belirginleşip ilaçla değil, belki ameliyatla bile düzenlemeyecek düzeylere gelebileceğini unutmamak lazım’’ dedi.
21 Eylül 2024 Cumartesi - 13:22 Sigarada yeni hile: ’Amaç katranı gizleyerek bırakmayı önlemek’ Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, sigara üreticilerinin sigara içildikten sonra ortaya çıkan zifti gizlemek amacıyla sigaranın izmarit kısmını karton ile daha da uzattıklarını belirterek, "Bu yeni hile, sigara dumanına daha tübüler lineer akım oluşturarak, daha doğrusal olarak akciğere daha fazla ulaşmasına neden oluyor. Kişi daha fazla kanserojen maddeleri ve katranı alarak daha fazla ölümcül tehlikeye maruz kalıyor" dedi. "Türkiye dünyada sigara tüketiminde zirveyi bırakmıyor" Sigaradaki şekil değişikliğinin tehlikeyi arttırdığını ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzm. Prof. Dr. Şevket Özkaya, önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Özkaya, "Dünya Sağlık Örgütü’nün dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını olarak ifade ettiği sigara, tüm dünyada ve ülkemizde en yasal ölümcül madde haline gelmiştir. Son yıllarda sigara içme alışkanlığı, gelişmiş ülkelerde azalmakta iken, gelişmekte olan ülkelerde tüketimi her geçen yıl artış göstermektedir. Toplumsal, ekonomik ve sosyokültürel etmenler nedeniyle nikotin bağımlılığı sık gelişebilmekte ve Türkiye’de sigara başlama yaşının 10-11 sınırına indiği tahmin edilmektedir. Bugün biliyoruz ki Türkiye dünyada sigara tüketiminde zirveyi bırakmıyor. Yapılan araştırmalarda Türkiye’nin kişi başına düşen ortalama günlük sigara tüketim adedi sayısında 17,1 ile dünya birincisi. Bu rakamın Yunanistan’da 15.7, İsrail’de, 15.5 ile Japonya ve Avusturya’da 15.4 adet olduğu açıklandı" diye konuştu. "Sigaradaki yeni tehlike" Sigaranın içerdiği katrandan dolayı sigara içildikten sonra, sigaranın izmarit kısmında ziftin ortaya çıktığını ve bundan dolayı içen kişilerin tiksinmemeleri için sigara üreticilerinin farklı bir yol denediğine dikkat çeken Özkaya, "Sigara üreticileri bir dal sigara içildikten sonra, katranın izmarit üstünde bıraktığı bu sarı-kahverengi zift, kullanıcıların görüp tiksinerek sigarayı bırakmasını önlemek ya da sigaranın bu izmarit kısmından ellere bulasan ziftin, ellerde leke bırakmasını istemeyen kullanıcıların sigaradan uzaklaştığını gördükçe bir hileye başvurdular. Yeni sigaralarda, bu izmarit kısmını, yani sigaranın ziftini gösteren filtre kısmını daha derine gömerek, kullanıcıların bu zifti görmelerini ve ellerine buluşarak tiksinmelerinin önüne geçmek için, sigara üzerinde değişik bir dizayn geliştirdiler. Şu an bu izmarit kısmı, sigaraların daha derinde ve görünmeyecek şekilde, uzatılmış izmarit ile karton sonlanma yaparak kullanıcıların bu tabloyu görmelerine engel oluyorlar. Ama bu yeni hile, sigara dumanına daha tübüler lineer akım oluşturarak, daha doğrusal olarak akciğere daha fazla ulaşmasına neden oluyor ve bağımlı kişi sigaradan her nefes çekisinde sadece daha fazla nikotin alarak daha çok keyif almasının yanında, daha fazla kanserojen maddeleri ve katranı alarak daha fazla ölümcül tehlikeye maruz kalıyor. Bu daha hızlanan ve tübüler lineer akim haline gelen sigara dumanı akciğerlerimizin üst loblarına daha çok ulaşıyor ve bu katran görünümü artık akciğer tomografilerinde daha belirgin olarak görüyoruz" diye konuştu.
21 Eylül 2024 Cumartesi - 13:20 Medipol Sağlık Grubu’ndan Dünya Alzheimer Günü’nde zaman kazandıran adım Medipol Sağlık Grubu, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında Hafıza Merkezi’nin tanıtımını yaptı. Beyin fonksiyon bozuklukları ve bilişsel sorunlara odaklanan merkez, özellikle Alzheimer hastalığına yönelik tedavi yöntemleri ile hastaların yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde Nöroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu, “Uyguladığımız her tedavi yöntemiyle zamanı da geciktirmiş oluyoruz” dedi. Medipol Sağlık Grubu, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında anlamlı bir farkındalık çalışmasına ev sahipliği yaptı. Beyin fonksiyon bozuklukları ve bilişsel sorunların tedavisinde kullanılacak Hafıza Merkezi’nin tanıtımı yoğun katılımla yapıldı. Hafıza Merkezi, hastalığın ilerleyişini yavaşlatıp hastalara daha fazla zaman kazandırarak yenilikçi tedavi yaklaşımları sunuyor. Multidisipliner bir ekip tarafından yürütülen bu süreç, Alzheimer gibi nörolojik hastalıklarda modern tedavi yöntemlerinin uygulanmasıyla, hastaların hayatlarını daha kaliteli bir şekilde sürdürebilmelerine olanak sağlıyor. “Zamanı geciktiriyoruz” Açılış konuşmasını yapan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde Nöroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu, Hafıza Merkezi’nde uygulanan tedavi ve rehabilitasyon yöntemlerini anlattı. Hafıza Merkezi’nde beyin sistemini detaylı bir şekilde incelediklerini ifade eden Prof. Dr. Hanoğlu, “Hastalıkların neden kaynaklandığını bu merkezde belirlemiş oluyoruz. Yapacağımız değerlendirmelerle tedavi yöntemlerimizi belirliyoruz. Böylece, beyindeki bozulmayı çok daha rahat bir şekilde tespit ediyoruz. Rehabilitasyon süreçlerimizde uygulayacağımız sistemin yol haritası da böylece şekillenmiş oluyor. Burada temel hedef bilişsel becerilerin güçlendirilmesidir. Rehabilitasyon süreci uzun solukludur. Uyguladığımız her tedavi yöntemiyle zamanı da geciktirmiş oluyoruz” diye konuştu. Demans, epilepsi, felç, beyin damar hastalıkları Merkezin sunduğu hizmetler ve çalışma alanları arasında; demans ve diğer nörodejeneratif hastalıklar, afazi, amnezi, agnozi ve apraksi gibi nörolojik bozukluklar, epilepsi, felç, beyin damar hastalıkları gibi nörolojik rahatsızlıkların yol açtığı bilişsel bozukluklar, nöromodülasyon, bilişsel rehabilitasyon, beslenme ve yaşam tarzı düzenlemeleri yer alıyor. Katılımcılar bilgilendirdi Medipol Sağlık Grubu’ndan Uzm. Psk. Suat Yılmaz, Dr. Öğr. Üyesi Eren Toplutaş, Diyetisyen Beyza Tağraf ve Dr. Öğr. Üyesi Özden Oğul da hafıza ve bilişsel sorunlara yönelik güncel tedavi yaklaşımları ve yaşam tarzı düzenlemeleri üzerine katılımcıları bilgilendirdi. Etkinlik kapsamında TMS (Transkraniyal Manyetik Stimülasyon), TES (Transkraniyal Elektrik Stimülasyonu) ve bilişsel rehabilitasyon gibi nöromodülasyon cihazları ve rehabilitasyon uygulamalarının tanıtımı yapılarak katılımcılara bu cihazlarla ilgili uygulamalı workshoplar düzenlendi. Elektriksel uyarım cihazları Hafıza Merkezi’nde elektriksel uyarım cihazlarından sorumlu olan Ergo Terapist Seda Avcı ise, “Burada gördükleriniz de elektriksel ürün cihazları. Bunlar iki veya daha fazla elektrot aracılığıyla ve bu elektrotların iletken bir sıvıyla ıslatılarak kafa derisi üzerine yerleştirilmesiyle o bölgedeki nöronlar dediğimiz sinir hücrelerinin uyarılması veya baskılanması aracılığıyla bir tedavi gerçekleştiriyor” dedi.
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi 11. uzmanını kadrosuna kattı
12 Eylül 2024 Perşembe - 11:54 Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi 11. uzmanını kadrosuna kattı Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği, yeni bir uzman doktoru daha kadrosuna kattı. Acil Tıp Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimi alan Dr. Yusuf Akay, girdiği uzmanlık sınavını başarıyla tamamlayarak Acil Tıp Kliniğinin 11’inci uzmanı oldu. Dr. Akay, aynı zamanda hastanede uzmanlığını tamamlayan 151’inci araştırma görevlisi hekim olarak da kayıtlara geçti. Sınav, Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Yalçın Gölcük başkanlığında gerçekleştirildi. Jüri üyeleri arasında Prof. Dr. Ethem Acar, Prof. Dr. Birdal Yıldırım, Doç. Dr. Kıvanç Karaman ve Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Demir yer aldı. Jüri, Dr. Akay’ın mesleki bilgi ve becerilerinin yanı sıra acil tıp alanındaki yetkinliğini de takdir etti. Dr. Yusuf Akay, zorlu bir ihtisas sürecinin ardından uzmanlık unvanına erişmenin gururunu yaşarken, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi ailesi de bu başarıyı kutladı. Hastane yönetimi, Dr. Akay’ı tebrik ederek, yeni uzmanlık yolculuğunda başarılar diledi. Ayrıca, hastanede eğitim alıp uzmanlaşan doktor sayısının artmasının, hastanenin bölgedeki sağlık hizmetlerinin kalitesini artırma hedefi doğrultusunda önemli bir adım olduğu vurgulandı. Dr. Yusuf Akay’ın katılımıyla daha da güçlenen Acil Tıp Kliniği, sağlık hizmetlerinde uzman kadrosunu genişletmeye devam ederken, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi de sağlık sektöründe nitelikli doktorlar yetiştirmeye yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Hastane yönetimi de, Dr. Akay’ın bundan sonraki meslek hayatında da başarılı olacağına inandıklarını ifade etti. Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bölge halkına en iyi sağlık hizmetini sunmak için uzman kadrosunu büyütmeye devam ederken, yeni uzmanların kazandırılmasının bu hedefe katkı sağlayacağını belirtti.
"Obezitiye karşı sağlıklı beslenin, spor yapın"
12 Eylül 2024 Perşembe - 11:09 "Obezitiye karşı sağlıklı beslenin, spor yapın" Bilecik Merkez 2 No’lu Aile Sağlığı Merkezi (ASM) Doktoru Sevilay Seval, kronik hastalık izlem süreçlerinde obezite izlem-tarama, hipertansiyon izlem-tarama gibi verileri güncelleyerek kontrollerini yaptıklarını söyleyerek, "Sağlıklı beslenin, spor yapın ve bizlerle mutlaka iletişime geçin" dedi. Dr. Sevilay Seval, ASM’de sağlık sisteminde birinci basamak sağlık hizmeti çerçevesinde yer aldığını söyledi. Seval, "Sağlıklı birey, sağlıklı toplum anlayışıyla hareket ederek hizmet veriyoruz. ASM’de 4 hekim, 4 aile sağlığı çalışanı ve yardımcı sağlık personelleri hizmet vermektedir. ASM’de bebek izlem, bebek aşıları, çocuk izlem, gebe izlem, gebelere yönelik aşılar, yetişkin aşılama, kronik hastalıkların takibi ve reçetelerin düzenli takibini yapmaktayız. Ayrıca kanser takiplerini gerçekleştirip, gerekli tarihlerde tekrar kontrolleri yapıyoruz. Kanser Erken Teşhis ve Eğitim Merkezi, Sağlıklı Hayat Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi ve hastanelerde ilgili uzmanlara sevk işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Birinci basamak sağlık hizmeti, tüm sağlık sistemi içerisinde temel taşı oluşturur. Bireyler, çocuklar ve anneler ne kadar sağlıklı olurlarsa, ilerleyen yaşlarda da daha sağlıklı olacakları için toplumumuz da daha sağlıklı olacaktır. Kronik hastalık izlem süreçlerinde obezite izlem-tarama, hipertansiyon izlem-tarama gibi verileri güncelleyerek kontrollerini yapıyoruz. Bu süreçte Sağlıklı Hayat Merkezi’nden destek alıyoruz. Fiziksel aktiviteleri artırmak, psikolojik destek sağlamak ve beslenmelerini diyetisyenler aracılığıyla düzenlemek amacıyla bireyleri yönlendiriyoruz. Sağlıklı beslenin, spor yapın ve bizlerle mutlaka iletişime geçin" dedi.
Aliağa’da “Pembe Prenses” ile erken tanı fırsatı
12 Eylül 2024 Perşembe - 11:06 Aliağa’da “Pembe Prenses” ile erken tanı fırsatı İzmir Aliağa’da Sağlık Bakanlığı tarafından tarama amacıyla tam donanımlı olarak hazırlanan ‘Pembe Prenses’ isimli mobil kanser tarama tırı, vatandaşlara kanser taraması yaptı. Sağlık Bakanlığı tarafından 21 gün boyunca Aliağa’daki vatandaşlara hizmet verecek olan ’Pembe Prenses’ isimli kanser tarama tırı, Cumhuriyet Meydanı’na konuşlandırıldı. 09.00 ile 16.00 saatleri arasında halka açık olacak olan tırda görevliler, 30-69 yaş grubu vatandaşları tek tek alarak kanser taraması yaptı. Kanserde erken teşhisin önemli olduğunu belirten uzmanlar, vatandaşları taramaya davet etti. Erken tanı vurgusu Kanserin önemli bir sorun olduğunu ifade eden Aliağa İlçe Sağlık Müdürü Doktor Özkan Orhun "Yapılan çalışmalar kanserin, ülkemizde gerçekleşen ölüm nedenleri içinde, kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını göstermektedir. Bir bireyin kansere yakalanmasını etkileyen faktörler; genetik; biyolojik, davranışsal ve çevresel olarak sıralanabilir. Kanserlerin üçte biri önlenebilir, üçte biri erken yakalanabilir, geriye kalan üçte biri ise uygun tedavi ve destek tedaviden yararlanabilir. Bu nedenle kanserde Erken Tanı son derece önemlidir. Erken tanı için de kanser taramalarını yaptırmak gerekir. Vatandaşlarımız ücretsiz mamografi çekimi ve kanser tarama testleri yaptırabilecek” dedi.
Doç. Dr. Akyıldız: “Hepatit taşıyıcıları durumlarını genellikle tesadüfen öğreniyor”
12 Eylül 2024 Perşembe - 11:00 Doç. Dr. Akyıldız: “Hepatit taşıyıcıları durumlarını genellikle tesadüfen öğreniyor” Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Özay Akyıldız, hepatit taşıyıcıların kendi durumlarını bir rutin kontrol veya kan testiyle tesadüfen öğrenebildiklerini hastalara tanı konulup tedavi almalarını sağlamak için toplumsal farkındalığın artması gerektiğini söyledi. Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Özay Akyıldız, bulaşıcı bir enfeksiyona bağlı olarak gelişen karaciğer enfeksiyonlarının “viral hepatit” olarak adlandırıldığını belirterek bu hastalıklar hakkında önemli bilgiler verdi. Viral hepatitlerin siroz ve karaciğer kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açtığına dikkat çeken Akyıldız, “Bazı hepatit virüslerinden hijyen kurallarına uyarak bazılarından ise aşıyla korunmak günümüzde mümkün hale gelmiştir” dedi. Viral hepatitlerin tüm dünyada yaygın olarak görüldüğünü ve her yıl 1 milyondan fazla kişinin hayatını kaybetmesine yol açan bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Akyıldız, “Viral hepatitler siroz, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanserine yol açarak ölüme neden olabilir. Ülkemizdeki kronik karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri vakalarının yarısından fazlası viral hepatitlere bağlı gelişiyor” dedi. Doç. Dr. Akyıldız, hepatite yol açan 5 çeşit virüsün A, B, C, D ve E olarak sınıflandırıldığını söyledi. Hepatit A virüsü (HAV) ve Hepatit E virüsünün (HEV) fekal oral yolla yani dışkı, su ve besinler aracılığıyla bulaştığını belirten Akyıldız, HAV’nin kronik taşıyıcılık durumu olmadığını HEV’in ise sadece akut hepatit yaptığının düşünüldüğünü ifade etti. Hijyenik yaşam, el yıkama ve gıda hijyenine dikkat edilmesiyle bu virüslerin bulaşmasının önlenebileceğini sözlerine ekledi. Doç. Dr. Akyıldız, “Hepatit B ve Hepatit C virüsle enfekte olmuş kan ve kan ürünleriyle, steril olmayan aletlerle yapılan tıbbi ve cerrahi girişimlerle, damar içi uyuşturucu kullanımıyla, dövme ve piercing uygulamalarıyla, doğum sırasında anneden çocuğa ve nadiren de olsa virüsü taşıyan kişiyle girilen korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşabilir. Hem akut, hem kronik hepatite yol açabilir” dedi. “Aşı programı yüzde 90 başarıyla devam ediyor” HBV enfeksiyonunun aşıyla korunabilir bir hastalık olduğunun altını çizen Akyıldız, “Sağlık Bakanlığı 1998 yılından beri HBV aşısını çocukluk aşı programına almış olup, yüzde 90’ların üzerinde başarı ile bu programına devam etmektedir. HAV aşısı ise riskli bölgelere seyahat edecek, bağışıklığı olmayan kişilere önerilir” diye konuştu. Yaklaşık 30 yıldır HBV veya HCV’ye bağlı hepatitlerin tedavi edilebildiğine değinen Doç. Dr. Akyıldız, “Kronik HBV tedavisinde değişik sayıda tedavi söz konusu olup, hastalar günde 1 tablet olmak üzere ilaç kullanmaktadır. HCV tedavisinde bugün için yeni tedavi yöntemleri ile 2-3 ay gibi kısa sürede hastaların nerede ise tamamı tedavi edilebilmektedir. Ülkemizde Hepatit B ve C hastaları, dünya standartları ölçüsünde tedavi imkanına kavuşmuşlardır” dedi. Ayrıca HCV ve HBV enfeksiyonu olan hastaların önemli bir bölümüne tanı konulmadığına işaret eden Akyıldız, “Taşıyıcılar kendi durumlarını bir rutin kontrol veya kan testiyle tesadüfen öğrenebiliyor. Bu hastalara tanı konulup tedavi almalarını sağlamak için toplumsal farkındalığın artması gerekiyor” şeklinde konuştu. Bulaşın durdurulması, herkesin tedaviye ulaşması hedefleniyor Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Hepatit Birliği (DHB) tarafından farkındalığın artırılması için çalışmalar yürütüldüğünü, belirten Doç. Dr. Akyıldız, ayrıca toplumu bilgilendirmek, koruyucu önlemlere dikkat çekmek ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirerek gelecekte viral hepatitleri insanlığı tehdit eden hastalıklar listesinden amaçladıklarını belirtti.
Özel çocuklar sporla iç içe büyüyor
12 Eylül 2024 Perşembe - 10:19 Özel çocuklar sporla iç içe büyüyor Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği ’Sportif Beceri ve Koordinasyon Eğitimi’ ile özel çocuklar sporla iç içe büyüyor. 7-12 yaş arasındaki çocuklara 6 ay boyunca uzman eğitmen eşliğinde sportif beceri ve koordinasyon eğitimi veriliyor. Büyükşehir Belediyesinin 7’den 70’e kentteki tüm vatandaşlar için hayata geçirdiği projeler, yüzleri güldürmeye devam ediyor. Kentteki her bireyin memnuniyeti için titizlikle çalışan Büyükşehir Belediyesi, özel bireyler için hayata geçirdiği hizmetleri de sürdürüyor. Bu kapsamda Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Engelliler Şube Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren Engelsiz Yaşam Merkezi’nde özel çocuklara, uzman eğitmen eşliğinde ’Sportif Beceri ve Koordinasyon Eğitimi’ veriliyor. Sportif beceri ve koordinasyon eğitimi alan çocuklar, hem sporla iç içe büyüyor, hem de özgüven kazanarak sosyal hayata daha iyi uyum sağlıyor. "Çocuklar 6 ay boyunca kurumumuzdan hizmet alabiliyor" Sportif Beceri ve Koordinasyon Eğitim Salonu’ndan sorumlu beden eğitimi öğretmeni Fatma Nur Yılmaz, eğitim kapsamında 7-12 yaş arası Otizmli veya Down Sendromlu bireylere hizmet verdiklerini söyledi. Eğitimlerin başvuru esasına dayalı olduğunu belirten Yılmaz, "Çocuklar ve aileler beraber gelerek müracaatta bulunuyorlar. Sağlık Kurulu raporu, kimlik fotokopisi, bir vesikalık fotoğrafla kurumumuza talepte bulunduktan sonra, çocuk değerlendirmeye alınıyor. Çocuk, müsait eğitim programına uygun şekilde yerleştiriliyor. Haftada bir gün eğitim veriyoruz. Çocuklar 6 ay boyunca kurumumuzdan hizmet alabiliyorlar" dedi. Eğitim alan çocukların 6 ayda bir değiştiğini ifade eden Yılmaz, hizmetin ücretsiz olmasından dolayı çok fazla talep geldiğini söyledi. Eğitimden faydalanan hem ailelerin hem de çocukların mutlu olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Gelişim gösteren öğrencilerimiz var. Davranış problemi olan, dikkat ve odaklanma sorunu yaşayan, temel spor becerisi yetersiz olan çocuklar buraya başvurduğunda, 6 ay sonunda o gelişimi gözle görülür derecede fark edebiliyoruz" diye konuştu. Eğitimin içeriğinden de söz eden Yılmaz, hizmetten faydalanmak isteyenlerin Teksin uygulaması üzerinden veya Engelsiz Yaşam Merkezi’ne başvuruda bulunabileceklerini kaydettti.
Prof. Dr. Köksal: “Grip aşınızı zamanında yaptırmayı unutmayın”
12 Eylül 2024 Perşembe - 09:59 Prof. Dr. Köksal: “Grip aşınızı zamanında yaptırmayı unutmayın” Grip aşısının en uygun zamanının genellikle virüsün yayılmaya başladığı Eylül ortalarından itibaren Ekim ve Kasım ayları olduğunu söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, “Aşı bu dönemde yapılırsa, vücudun grip sezonu boyunca etkili bir koruma geliştirmesi sağlanır. Aşının sağladığı bağışıklık birkaç hafta içinde tam olarak oluşur ve grip sezonu boyunca korunmayı sağlar” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Prof. Dr. Nurhan Köksal, grip aşısı hakkında bilgilendirdi. Grip aşısının her yıl sonbahar ve kış aylarında grip virüsünün yaygınlaşmasıyla birlikte önem kazanan bir önleyici tedbir olduğunun altını çizen Prof. Dr. Köksal, “Grip, özellikle risk grubundaki kişiler için ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir hastalık olduğundan, aşı bu gruplar için hayati bir rol oynar. Grip aşısının en uygun zamanı, genellikle virüsün yayılmaya başladığı Eylül ortalarından itibaren Ekim ve Kasım aylarıdır. Aşı bu dönemde yapılırsa, vücudun grip sezonu boyunca etkili bir koruma geliştirmesi sağlanır. Aşının sağladığı bağışıklık birkaç hafta içinde tam olarak oluşur ve grip sezonu boyunca korunmayı sağlar” diye konuştu. “65 yaş üzeri kişiler, kronik hastalığı olanlar, 5 yaştan küçükler ve hamileler risk grubunda” Grip aşısının özellikle yüksek risk grubunda yer alan bireyler için önerildiğini ifade eden Prof. Dr. Köksal, “65 yaş ve üzeri kişiler, kronik hastalığı (kalp, akciğer, böbrek hastalıkları gibi) olanlar, bağışıklık sistemi zayıflamış bireyler, hamileler ve sağlık çalışanları gibi gruplar, grip aşısı olmaları gereken öncelikli gruplardandır. Ayrıca, küçük çocuklar (6 ay ile 5 yaş arası) ve uzun süreli bakım evlerinde yaşayanlar da risk grubunda kabul edilir. Bu kişiler, grip virüsüne karşı daha savunmasız oldukları için aşının yararları onlar açısından daha fazladır. Yaygın görülen yan etkiler arasında aşı yapılan bölgede ağrı, kızarıklık veya şişlik, hafif ateş ve kas ağrıları bulunur. Bu yan etkiler genellikle kısa sürelidir ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Bazı bireylerde daha nadir olarak alerjik reaksiyonlar gelişebilir. Ancak ciddi yan etkiler oldukça nadirdir ve aşının yararları, risklerinden çok daha fazladır” şeklinde konuştu. “Grip aşısı grip yapmaz” Halk arasında grip aşısının grip yapıp yapmayacağının da merak edilen bir durum olduğunu işaret eden Prof. Dr. Köksal, “Grip aşısı canlı virüs içermediği için grip yapmaz, ancak aşıdan hemen önce veya hemen sonra grip olan kişiler, bu durumu aşının yan etkisi olarak algılayabilir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için geçen sürede, kişi virüsle temas etmiş olabilir. Bu nedenle, aşının zamanlaması büyük önem taşır. Aşı grip virüsünün yol açabileceği ciddi komplikasyonları ve hastaneye yatma riskini önemli ölçüde azaltır, dolayısıyla toplumsal bağışıklığın artmasına da katkıda bulunur” ifadelerini kullandı.
Kolon kanseri 20’li yaşlarda görülmeye başladı
12 Eylül 2024 Perşembe - 09:50 Kolon kanseri 20’li yaşlarda görülmeye başladı Ülkemizde görülen en sık kanserler arasında yer alan kolon kanserinin tehlikesi her geçen gün artarken İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hilmi Erdem Sümbül, “20’li yaşlarda dahi kolon kanserini görmeye başladık. Çok sinsi bir hastalık” dedi. Dünyada her yıl 2 milyon, ülkemizde de 20 bin kişi kanser tanısı alıyor. Dahası hatalı beslenme alışkanlıklarının ve obezitenin giderek yaygınlaşması nedeniyle son yıllarda görülme sıklığı 50 yaş altındaki kişilerde giderek artıyor. Kolon kanseri, düzenli yapılan kolonoskopi taramasıyla önlenebiliyor. “Erkeklerde daha sık görülüyor” Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hilmi Erdem Sümbül, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Doç Dr. Sümbül, kolon kanseri nedeniyle ölüm sıklığının ülkemizde 3.sırada olduğunu belirterek, “Bir bireyin tüm hayatı boyunca kolon kanseri olma riski yüzde 4’lerde. Bu erkeklerde yüzde 25 daha fazla. Kolon kanseriyle ilgili son dönemlerde obezitenin artışı ve beslenme şeklinin bozulmasıyla sıklık artmaya başladı. Biz 50 yaşından itibaren başlattığımız kolon kanseri tarama programlarını 45’li yaşlara gerilettik” ifadelerini kullandı. “20’li yaşlarda görülüyor” Kolon kanserinin sinsi bir hastalık olduğunu anlatan Doç. Dr. Sümbül, “Kolon kanseri erken tanındığı dönemde gerçekten tedavi edilebilen bir hastalık. Kemoterapi ve radyoterapiden faydalanıyoruz. Beslenme alışkanlıklarının bozulması risk faktörü oluşturuyor. Özellikle lifli gıdalardan uzak durulması, işlenmiş gıdaların tüketiminin artması vakaları arttırdı. 20’li yaşlarda dahi kolon kanserini görmeye başladık. Çok sinsi bir hastalıktır. Belirtiler görüldüğü anda hemen hastaneye başvurulmalı” diye konuştu. Öte yandan İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hilmi Erdem Sümbül, vatandaşların spor yapmaları gerektiğini, hareketsiz yaşamdan uzak durulmasını istedi.
SANKO Sanat Galerisinde karma sergi
12 Eylül 2024 Perşembe - 09:46 SANKO Sanat Galerisinde karma sergi Ressam Aysel Kul’un “Zamansız Anlar” ve Senem Çınarbaş’ın “Bir Avuç Ses” temalı sergileri SANKO Sanat Galerisi’nde 13 Eylül 2024 Cuma günü sanatseverlerle buluşacak. Aysel Kul, tual üzerine yağı boya tekniğiyle yaptığı 16 eserinin sergide yer alacağını belirterek, “Bu sergi farklı ruh halleri ve yaşanmışlıkları yansıtan portrelerden oluşuyor. Yaptığım portreler, geçmiş, an ve gelecekteki varoluşlarını aynı anda hissettiriyor ve bize deneyimlerin evrenselliğini anlatıyor” dedi. Senem Çınarbaş ise atık kauçuk malzemelerle çalıştığını ifade ederek hayata, topluma ve kadına dair söylemek istediklerini "Bir avuç ses" adlı sergide yer alan 13 eseriyle dile getirdiğini söyledi. Aysel Kul’un “Zamansız Anlar” ve Senem Çınarbaş’ın “Bir Avuç Ses” temalı sergileri, SANKO Park AVM üçüncü katta bulunan SANKO Sanat Galerisi’nde 13 Eylül 2024 Cuma günü saat 18.00’de açılacak. Trabzon doğumlu sanatçı, Marmara Üniversitesi İktisat Bölümünden mezun olduktan sonra uzun süre kendi alanında çalıştı. İlkokul yıllarında başlayan sanata olan ilgi ve sevgisi ağır basarak başarılı yöneticilik kariyerinden vazgeçti. Başta Doç. Dr. Letafet Mehmedova olmak üzere, Prof. Fuat Acaroğlu ve Ebulfeyz Ferecoğlu gibi farklı sanat görüşlerine sahip eğitimcilerle birlikte çalışarak resim çalışmalarına yön verdi. Avrupa ve Amerika’da sanat müzelerinde araştırma ve incelemelerde bulundu. Aysel Kul, 2012-2024 döneminde üç kişisel sergi açtı, 21 karma sergi ve sanat fuarı ile bir whorkshopa katıldı. Sanat tarihi araştırmacısı, sanat yazarı ve eleştirmeni Serkan Azeri’nin, “Aysel Kul, insan merkezli ve mistik içerikli resimlerindeki farklı arayışlarından sonra odaklandığı portreler serisinde geçmiş tecrübelerinden getirdiği insan psikolojisine dair yaklaşımını, farklı zaman süreçleri ve bakış açılarını iç içe geçirerek sentezlediği yeni üretimiyle daha modern bir ifade biçimine ulaştırmaktadır” diye tanımladığı sanatçı, çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir. Aydın Söke doğumlu sanatçı, 1997 yılında Gazi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünden mezun oldu. 2018 yılında emekli olana kadar Emniyet Teşkilatında yönetici olarak birçok farklı pozisyonda görev aldı. Çalışma hayatı boyunca sanatsal çalışmalarını ötelemek zorunda kalan sanatçı 2018 yılından itibaren kauçuk sanayiden elde ettiği dönüşüm malzemelerini kullanarak tasarım çalışmalarına başladı. Sanatçı, katı atıkların oluşturduğu çevre kirliliğine dikkat çekmek amacıyla Karadağ Grup Kauçuk Plastik San. Tic. Ltd. Şti ile iş birliği içinde çalışmalarına Ankara’da devam etmektedir. GESAM üyeliğinin yanı sıra Bir Grup İnsan Sanat Platformu (BGİ) ve BRHD üyesi olup ulusal ve uluslararası karma sergilerde yer almıştır. Çocukluk ve gençlik yılları Ankara, Elazığ ve Tekirdağ’da geçen sanatçı, daha sonra Erzurum ve İzmir’de yaşadı. “Yaşadığım şehirlerde, insan ve doğaya ait farklılığın ve çeşitliliğinin güzelliklerini gördüm. Bir şehrin kokusu varsa sende ıhlamur, hanımeli, kekik ya da manolya ya da deniz koktuysa ruhuna, kokusuyla birlikte bir renk olduysa zihninde, mesela mavi rüzgarı dokunduysa tenine, sevdan ile birlikte yazıldıysa düşüncelerine, vay haline. Sadece olayların yaşandığı mekan değildir artık orası, hikayenin ana karakteri olmuştur sinsice. Fark ettiğimizde çok geçtir artık memleket yer etmiştir içimize” diyor. Sanatçı, kişisel yolculuğunda söylemek istediklerini, toplumsal cinsiyet eşitliği başta olmak üzere, yaşadığı coğrafyayla ilgili dert edindiklerini eserleriyle dile getirmektedir.
Kanser hastaları ve hekimler Lenfoma farkındalığı için bisiklet sürdü
11 Eylül 2024 Çarşamba - 15:05 Kanser hastaları ve hekimler Lenfoma farkındalığı için bisiklet sürdü kanser hastaları ve hekimler, ’15 Eylül Dünya Lenfoma Farkındalık Günü’ kapsamında Atatürk Orman Çiftliği’nden (AOÇ) Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kadar bisiklet sürerek Lenfoma kanserine dikkat çekti. Ankara’da 15 Eylül Dünya Lenfoma Farkındalık Günü sebebiyle lenf kanseri hastaları hekimlerle birlikte farkındalık etkinliğinde bir araya geldi. Etkinlik çerçevesinde AOÇ Gazi Park’ta bir araya gelen katılımcılar, bisikletleriyle Ankara Onkoloji Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’ne kadar bisiklet sürdü. Etkinlikte bir basın açıklaması gerçekleştiren Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, lenf kanserinin erken teşhisinin mümkün ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu aktardı. "Erken teşhis etmek mümkün" Lenf kanseri hastalığının belirtilerini aktaran Altuntaş, "38 ve üzeri yüksek ateş, son 6 ayda yüzde 10’un üzerinde kilo kaybı, gece terlemesi, koltuk altı, boyun ve kasıklarda ele gelen bezeler, halsizlik, kaşıntı varsa doktorunuza başvurun, bu şekilde erken teşhis etmek mümkündür. Lenfoma, tamamen yok edilebilir bir kanser türü, erken evrede bazı lenfoma türlerinde yüzde 95’e varan başarı mümkün. Bu nedenle erken teşhisin altını çizmek istiyoruz. Günün sloganı olarak ’farkında ol, risk alma’ diyoruz. Lenfomalı hastalara diyoruz ki ’tam doz ve tam sürede tedavilerinizi alın, tedavilerinizi aksatmayın’” açıklamasında bulundu.
Niğde’de yeni hastane binasında sona gelindi
11 Eylül 2024 Çarşamba - 15:04 Niğde’de yeni hastane binasında sona gelindi Niğde Valisi Cahit Çelik, 2025 yılı içinde bitirilmesi planlanan Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek bina inşaatında incelemelerde bulundu. İl Sağlık Müdürü Bahadır Karaca, Hastane Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Doğan ve hastane yöneticilerinden ek bina inşaatı ile ilgili hakkında bilgi alan Vali Çelik, ek binanın tamamlanması ile kentte yürütülen sağlık hizmetlerinin daha hızlı ve geniş kapsamlı olacağını söyledi. 400 yatak kapasiteli yeni hastane binasının tamamlanması ile Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi 820 yatak kapasitesine sahip olacak. Toplam maliyeti 225 milyon lira olan yeni hastane binası ile hastanede 148 adet yoğun bakım yatağı, 85 adet poliklinik sağlık hizmeti sunacak. Yanık ünitesinin de yer alacağı hastanede 749 adet araç kapasiteli kapalı otopark da olacak. Bu yıl içerisinde bitirilmesi beklenen modern sistemle inşa edilen hastane binasında inceleme yapan Vali Çelik inceleme sonrası yaptığı açıklamada, “Niğde’ye kazandırılacak bu ek binanın tamamlanmasıyla birlikte, sağlık hizmetlerinin daha hızlı ve geniş kapsamlı bir şekilde sunulmaya devam edecek. Ayrıca, hastane kapasitesinin artırılmasıyla birlikte, vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimleri kolaylaşacak ve bölgedeki sağlık altyapısı önemli ölçüde güçlenecek” dedi.