SAĞLIK
Bu çamurda şifa var: Binlerce hastaya çare oldu 21 Eylül 2024 Cumartesi - 09:43:20 Kamu hastanelerinde uygulanan tıbbi çamur tedavisi, kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarına çare oluyor. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Peloidoterapi (Tıbbi Çamur) Ünitesi’nde kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları bulunan hastalar tıbbi çamur ile tedavi ediliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) karşıladığı, organik ve inorganik açıdan zengin olan tıbbi çamur ile şu ana kadar 3 bin 500 hasta şifa buldu. Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Polikliniği’nden randevu alan hastalar ilk olarak doktor muayenesinden geçiyor. Doktor tarafından tıbbi çamur tedavisine uygun görülen hastalara ortalama 40 ile 46 derece ısıtılmış, organik ve inorganik açıdan zengin tıbbi çamur sürülüyor. 20 ile 30 dakika süren uygulama sonrası, hastalar 10 ile 15 seans arası bu tedaviyi görüyor. "SGK karşılıyor" Tıbbi çamur ile ilgili bilgi veren Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Uzmanı Dr. Nur Gökçe Aydın, "Tıbbi çamur; dejeneratif eklem hastalıkları (kireçlenme), lomber diskopati (bel fıtığı) servikal diskopati (boyun fıtığı), fibromiyalji, bazı inflamatuar romatizmal hastalıklarda tendinit, bursit, karpal tünel sendromu, kronik bölgesel ağrılar gibi birçok kas eklem rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. En sık bel, boyun ve diz bölgelerine uygulama yapıyoruz. Bu tedaviyi almak için hastalarımızın Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Polikliniği’ne randevu alarak muayene olmaları gerekmektedir. Tedavi için uygun olan hastalara tedavi kartı hazırlanır ve randevu verilir. Randevu gününde gelen hastalara raporunu çıkarıp tedaviye başlıyoruz ve SGK bu tedaviyi karşılıyor” dedi. 10-15 seans Tedavide Afyon Sandıklı bölgesinden getirilen, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış, organik ve inorganik açıdan zengin çamuru kullandıklarını anlatan Dr. Nur Gökçe Aydın, "Bu çamurun içeriğinde humik asit, humin, lignin, hemiselüloz gibi maddeler bulunmaktadır. Biz bu tıbbi çamuru ısıtarak ortalama 40-46 dereceye getirdikten sonra sıcak olarak bölgesel uygulama yapıyoruz. Uygulama yaklaşık 20 dakika sürüyor ve hastalara 10 veya 15 seans olarak veriyoruz. Peloid tedavisi ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalarda hastalarda ağrıda azalma, fiziksel fonksiyonlarda düzelme, yaşam kalitesinde artma, ağrı kesici ilaç kullanım miktarında azalma olduğu gösterilmiştir. Tedavi ünitemizde dört sedyemiz bulunmakta ve günlük 36 hastaya tedavi uygulayabiliyoruz. Karadeniz Bölgesi’nde romatizmal hastalıklar, kas ve eklem rahatsızlıkları sık görülmektedir. Bu sebeple çamur ünitemiz bölge halkı tarafından açıldığı günden bu yana yoğun ilgi görmektedir" diye konuştu. Farklı sorunlarla hastaneye gelerek çamur tedavisi alan hastalar ise kireçlenme, kol ve bacaklarındaki ağrıların çamur tedavisi ile geçtiğini ifade ederek, kamu hastanesinde böyle bir imkanın sunulmasından dolayı memnun olduklarını dile getirdiler.
21 Eylül 2024 Cumartesi - 09:40 Sırt üstü yatmak ve burun karıştırmak Alzheimer’ı tetikleyebilir Biruni Üniversite Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Abdullah Özkardeş, sırt üstü yatma, burun karıştırma gibi basit alışkanlıkların Alzheimer riskini artırabildiğini söyledi. Tüm dünyada 44 milyon insan Alzheimer hastalığından muzdarip. Türkiye’de yaklaşık 700 bin Alzheimer hastası bulunuyor. Çoğunlukla 65 yaş üstü kişilerde görülen Alzheimer nedeniyle hem hastalar hem de yakınları zorlu süreçlerden geçiyor. 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü’nde konuşan Doç. Dr. Abdullah Özkardeş, önemsiz zannedilen sırt üstü yatma, burun karıştırma gibi basit alışkanlıkların bile Alzheimer riskini arttırdığına dikkat çekti. Alzheimer hastalığının unutkanlıkla başladığını aktaran Doç. Dr. Abdullah Özkardeş, hastaların ilerleyen seviyelerde soyunma, giyinme, yemek yeme, tuvalet ihtiyacı gibi günlük yaşam aktivitelerinin bile yardım gerektirebileceğini söyledi. Burundaki enfeksiyon Alzheimer’ı tetikliyor Yapılan araştırmalara göre burun karıştırmanın da Alzheimer riskini artırdığını belirten Doç. Dr. Özkardeş, “Bazı insanlar burunlarını çok karıştırıyorlar. Bu kişilerde de Alzheimer riskinin daha fazla olduğu görülmüş. Buna şöyle bir açıklama getirilmiş: Burnunu çok fazla karıştıran insanlarda burunda enfeksiyon oluşma riski artıyor ve burundaki beyne giden sinirler aracılığıyla bu mikroplar beyne ulaşıyor. Alzheimer hastalığının kökeninde, beyinde amiloid plak dediğimiz bir bozukluk oluşuyor. Amiloid plakların burun karıştıran insanlarda daha fazla olduğu görülmüş. O yüzden burun hijyeni de çok önemli bir konu” diyerek uyarıda bulundu. Sırt üstü yatanlar risk grubunda Bazı basit alışkanlıkların Alzheimer riskini arttırdığını vurgulayan Doç. Dr. Özkardeş, şu ifadeleri kullandı: “Yapılan çalışmalar gösterdi ki aslında hiç aklımıza gelmeyen şeyler de Alzheimer olma ihtimalini artırabiliyor. Örneğin sürekli sırt üstü yatan insanlarda bu risk artıyor. Sırt üstü uyuyanlarda uyku apnesi çok oluyor. Uyku apnesinin kısa dönem etkileri olduğu gibi uzun dönemde de etkileri var. Beynin kanlanması bozuluyor ve buna bağlı olarak Alzheimer gelişme riski artıyor. İşitme kaybı olan insanlarda da Alzheimer riski daha yüksek. İşitmeyi aynı zamanda bir beyin uyaranı gibi düşünebiliriz. Kişi, bu uyaranı kaybettiğinde yarı unutkan oluyor.” Sosyal insanlarda daha az görülüyor Alzheimer hastalığının nedenlerine değinen Doç. Dr. Özkardeş, “Alzheimer’da en önemli faktör yaş faktörü, belli yaşın altında bu hastalığa çok rastlanmıyor. Çok genç yaşlarda görülürse genetik bir neden aramak gerekiyor. Onun dışında hastanın entelektüel düzeyi çok önemli. Entelektüel, hayatı dolu dolu yaşamış insanlarda Alzheimer olsa bile geç oluyor ve hafif seyrediyor. Beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktiviteler, hipertansiyon, diyabet, kolesterol gibi rahatsızlıklar da önemli faktörler” dedi. Sebze ve beyaz et koruyor Beyni aktif kılmanın ve fiziksel hareketliliğin Alzheimer’dan korunmada önemli faktörler olduğunun altını çizen Doç. Dr. Özkardeş, “Entelektüel yaşamak lazım, fiziksel olarak hareketli olmak, günlük yürüyüşler yapmak lazım. Kolesterolü, şekeri, tansiyonu arttıran olaylardan kaçınmak, buna göre beslenmek önemli. Alzheimer’a iyi gelebilecek bazı besinler var. Lahana, pırasa, pazı gibi damarlı yeşil sebzeleri tüketmek, günde birkaç ceviz, birkaç fındık almak lazım. Beyaz et her halükarda faydalı. Kırmızı etten, hamur işlerinden ise uzak durmak gerekir. Ayçiçek yağı yerine saf zeytinyağı tüketmek önemli” diyerek sözlerini noktaladı.
21 Eylül 2024 Cumartesi - 09:38 (Özel) Fıtık için gittiği hastanede tek böbrekli olduğunu öğrendi İzmir’de ikamet eden 35 yaşındaki Nurcan Avcı, bel fıtığı sebebiyle MR çektirmeye gittiğinde doğuştan tek böbrek olduğunu öğrendi. Sağlam böbreğinde ise büyüyen kitle için gitmediği doktor kalmayan Avcı, herkesin diyalize girmesi böbreğinin alınabileceği ihtimaline hazır olması gerektiğini söylemesiyle yıkıldı. Bursa’da kapalı yöntemle böbreği kitleden temizlenen Avcı, emeği geçenlere teşekkür etti. İzmir’de güvenlik görevlisi olarak çalışan 2 çocuk annesi Nurcan Avcı, 2012 yılında fıtık teşhisinden dolayı doktorunun isteğiyle MR çektirdi. MR sonuçlarını inceleyen doktor, hastada fıtık dışında bir böbreğinin çok küçük olduğu için doğuştan itibaren tek böbrekle hayatını idame ettirdiğini söyledi. Yıllar sonra tekrar MR çektiren hastanın tek böbreğinde bu sefer bir kitle olduğu görüldü. Kitlenin iyi huylu olduğu söylenmesi üzerine iki sefer embolizasyona işlemi yapıldı. Fakat kitle büyümeye devam etti. Bunun üzerine doktorlar bu böbreğin alınması gerektiğini söyledi. Tek böbreğinin alınmasını ve diyalize bağlanmayı istemeyen Avcı sağlığına kavuşabilmek için doktor doktor gezmeye başladı. Gitmediği doktor kalmayan Avcı, Bursa Medicana Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan tarafından 2 saatlik kapalı bir operasyonla sağlığına kavuştu. “Tesadüfen Ahmet hocayla tanıştık ve İzmir’den Bursa’ya geldik” Böbreğindeki hastalıktan dolayı başından geçen süreci aktaran Nurcan Avcı, “Ben tek böbrekli olduğumu 2012 yılında, böbreğimdeki hastalığı da 2016 yılında öğrendim. Girişimsel radyolojiye yönlendirildim 2 defa embolizasyon işlemi yapıldı. Daha sonrasında iyi huylu bu kitle büyümeye tekrar devam etti. Gittiğim doktorlar böbreğimin alınması gerektiğini ve riskli olduğundan dolayı açık ameliyatla böbreğimin tamamının alınması gerektiğini söylediler. Tesadüfen Ahmet hocayla tanıştık ve İzmir’den Bursa’ya geldik. Bize ameliyatın risklerini söyledi ama Allah’ın izniyle bu ameliyatı yapabileceğini söyledi ve biz de ona güvendik. Ameliyatımı oldum sağlıklı bir şekilde hayatıma devam ediyorum” ifadelerini kullandı. MR çektirdiğinde gerçeklerle yüzleşti Avcı, “Fıtığım olduğu için hastaneye gittim. MR çektirince tesadüfen tek böbrekli olduğumu öğrendim. Yıllar sonra tekrar çektirmem gereken bir MR olduğunda ise bu sefer sağlam böbreğimde iyi huylu bir kitle olduğunu öğrendim” dedi. Tek böbrekli hastayı diyalizden kurtarıp sağlığına kavuşturdu Zorlu bir ameliyatı başarıyla tamamlayan Bursa Medicana Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan, hastanın durumunun şuan iyi olduğunu belirterek, “Nurcan Hanım 35 yaşında bize İzmir’den geldi. Doğuştan tek böbrekli bir böbreği küçük olduğu için işlevsiz durumda. Sağlam böbreğinde ise 2016’da tanısı konmuş giderek büyüyen iyi huylu "anjiomyolipomu" denilen 12 santimetre boyutunda bir kitlesi var. Bu kitle artık böbreğin damarlarını içerisine almış komplike bir kitle durumunda. Hastaya iki kez anjioembolizasyon tedavisi uygulanmış fakat başarısız olduğu için kitle büyümeye devam etmiş. Kadınlarda 4 santimetreden büyük anjiomyolipomular kendiliğinden kanayarak yaşamı tehlike altına attığı için bu kitlelerin alınması gerekiyor. Tek böbrekli olunan durumlarda böbreğin tamamen alınması durumu da söz konusu olabiliyor. Bu riske girmemek için çoğu merkez de embolizasyona başvurmuş. Hasta bize geldiğinde bu işi yapabileceğimizi söyledik. 2 saat süren kapalı bir ameliyatla kitleyi tamamen çıkardık ve hastamızı 3 gün içerisinde taburcu ettik. Hastamızın değerli şuan iyi durumda. Hastamızı diyalizden kurtarıp kapalı bir ameliyatla sağlığına kavuşturabildiğimiz için çok mutluyuz” dedi.
20 Eylül 2024 Cuma - 15:58 Kars’ta HAP tatbikatı nefes kesti Kars’ta HAP Tatbikatı (Hastane Afet Planı) nefesleri kesti. Kimyasal atıklara maruz kalan yaralıların, hastaneye sevkleri ve yapılan müdahaleler gerçeği aratmadı. Kars’ta, Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer (KBRN) afetlerden etkilenenlere daha hızlı müdahale edilmesi ve koordinasyonun sağlanması için saha tatbikatı gerçekleştirildi. Eğitim, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tatbikatta senaryo gereği, 112 Acil Çağrı Merkezine Paşaçayır mevkisi Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan çimento fabrikasında kimyasal varillerin, HCL asit, nitrit asit analizi yapılırken devrilmesi sonucu 6 kişi olay yerinde kimyasala maruz kaldı. Şahısların hastane KBRN ünitesi ve Acil Servise getirileceği bildirildi. Bunun üzerine kısa sürede KBRN ünitesi hazır hale getirildi. Hastaneye sevk edilen yaralıların dekontaminasyonları yapıldıktan sonra triyaj alanlara dağılımı gerçekleştirilip gerekli müdahaleler yapılarak tedavi altına alındı. Düzenlenen tatbikatla ilgili açıklama yapan Eğitim, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Samet Kırat, "Biz de bir sınır şehri olarak bu gibi durumlara her zaman hazırlıklı olmalıyız. Bu yüzden kamu kurum ve kuruluşlarıyla bir tatbikat gerçekleştirdik. Tatbikatımız başarılı bir şekilde sonuçlandırılmıştır" dedi. Kars’ta düzenlenen HAP Tatbikatı’na AFAD ekipleri de destek verdi. Tatbikat daha sonra sona erdi.
Diyarbakır’da gıda denetimleri devam ediyor
12 Eylül 2024 Perşembe - 14:55 Diyarbakır’da gıda denetimleri devam ediyor Diyarbakır’da alışveriş merkezlerinde bulunan satış ve toplu tüketim yerlerine yönelik yapılan denetimler devam ediyor. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü personeli tarafından kamu sağlığının korunması ve gıda güvenilirliğinin sağlanması adına kent genelinde alışveriş merkezlerinde bulunan satış ve toplu tüketim yerlerine yönelik yapılan denetimler devam ediyor. 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında gıda maddelerinin teknik ve hijyenik şekilde üretim, işleme, muhafaza, depolama, pazarlama ve halkın gereği gibi beslenmesini sağlamak, üretici ve tüketici menfaatleri ile halk sağlığını korumak üzere; gıda maddelerinin üretiminde kullanılan her türlü ham ve yardımcı maddeler, mamul gıda maddeleri ile yan ürünlerinin özelliklerinin tespit edilmesi, gıda maddelerinin gıda kodeksine uygunluğunun kontrol ve denetlenmesi, böylece tüketiciye güvenilir gıdanın arzı, tüketicinin daha iyi bilgilendirilmesi ve gıda endüstrisinin geliştirilmesi amacıyla gıda kontrol hizmetleri yürütülüyor. Diyarbakır Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünden yapılan açıklamada, “Vatandaşların sağlıklı ve güvenilir gıda tüketimini sağlamak için yıl boyu denetimlerimiz sürmektedir. ’’En iyi denetçi tüketicinin kendisidir’’ sloganından yola çıkarak tüketicilerin uygun olmayan gıda işletmelerini Alo 174 Gıda Hattı’na bildirmeleri önem arz etmektedir” ifadelerine yer verildi.
Uzmanı uyardı: Sağlıklı beslenme çantaları çocukların başarısını artıyor
12 Eylül 2024 Perşembe - 14:45 Uzmanı uyardı: Sağlıklı beslenme çantaları çocukların başarısını artıyor Dr. Muammer Yıldız, okulların açılmasıyla birlikte ebeveynlere önemli uyarılarda bulundu. Dr. Yıldız, “Sağlıklı bir beslenme çocukların okul başarısını doğrudan etkiliyor” dedi. Dr. Muammer Yıldız, sağlıklı bir beslenmenin çocukların okul başarısını doğrudan etkilediğini, çocukların konsantrasyonunu ve öğrenme kapasitesini artırmak için doğru besinleri tüketmeleri gerektiğini söyledi. Beslenme çantalarının, onların bu ihtiyaçlarını karşılamada kritik bir rol oynadığını belirten Dr. Yıldız, “Hazır ve işlenmiş gıdalar yerine doğal, mevsimsel ve evde hazırlanmış yiyeceklerin tercih edilmesi gerekiyor. Çocukların günlük enerji ihtiyaçlarını karşılamaları için mevsim meyvelerinin beslenme çantalarından eksik edilmemesi gerekiyor. Kayısı, incir, üzüm, elma, mandalina, portakal, muz gibi meyveler; doğal şeker kaynağı olarak çocukların gün boyunca enerjik kalmalarını sağlar. Ayrıca, fındık, ceviz ve badem gibi çiğ kuruyemişlerin, çocukların zihinsel gelişiminde ve konsantrasyonlarında olumlu etkileri oluyor” dedi. Okul kantinlerinde satılan gıdaların çocukların sağlığını tehdit edebileceği konusunda velileri uyaran Dr. Yıldız, “Kantine maruz bıraktığınız çocuklar, kesinlikle katkı maddeleri ve koruyucu maddelerle zehirlenme riski taşır. Bu durum, sadece fiziksel sağlıklarını değil, aynı zamanda zihinsel sağlıklarını ve okul performanslarını da olumsuz etkiler. Aileler, sağlıklı beslenme konusunda bilinçli hareket etmeleri çağrısında bulunuyorum. Çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek sunmak istiyorsak, onların doğru beslenmelerine özen göstermeliyiz. Bu, sadece bugünün değil, yarının da sağlıklı bireylerini yetiştirmek için atılması gereken önemli bir adımdır” ifadelerini kullandı.
Dr. Barut, prostat kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekti
12 Eylül 2024 Perşembe - 14:12 Dr. Barut, prostat kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekti Gaziantep Medical Point Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Osman Barut, prostat kanserinde erken teşhis ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgi verdi. Gaziantep Medical Point Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Osman Barut, prostat kanserinin erken teşhis ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler paylaştı. Dr. Barut, “Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri olmaya devam ediyor. Ancak, son yıllarda yapılan araştırmalar ve gelişmeler, hastalığın erken teşhisi ve tedavisinde umut verici ilerlemeler sağladı” dedi. Dr. Barut, prostat kanserinin erkeklerde sıkça karşılaşılan bir sağlık sorunu olduğunu ve erken teşhisin hayati önem taşıdığını vurguladı. Dr. Barut, "Prostat kanseri, erkek üreme sisteminin bir parçası olan prostat bezinde oluşan kötü huylu tümörlerle karakterizedir. Prostat kanseri, genellikle yavaş gelişir ve erken aşamalarda belirgin semptomlar göstermeyebilir. Bu nedenle, düzenli tarama ve kontrol testleri, hastalığın erken evrede teşhis edilmesine imkan tanır" ifadelerini kullandı. Erken teşhis için prostat spesifik antijen (PSA) testi ve dijital rektal muayene gibi yöntemlerin önemine değinen Dr. Barut, "PSA testi, prostat bezinden salgılanan bir protein olan PSA’nın kan düzeylerini ölçer. Yüksek PSA seviyeleri, prostat kanseri riskinin bir göstergesi olabilir. Ancak PSA testi tek başına yeterli olmayabilir, bu yüzden dijital rektal muayene ile birlikte değerlendirilmesi gerekir” ifadelerine yer verdi. Dr. Barut, prostat kanserinin tedavi seçeneklerinin hastalığın evresine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değiştiğini belirtti. Dr. Barut, "Tedavi yöntemleri arasında cerrahi müdahale, radyoterapi, hormon tedavisi ve kemoterapi bulunur. Her hastanın durumu farklı olduğundan, kişiye özel bir tedavi planı oluşturmak önemlidir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak ve dengeli beslenmek genel sağlık için önem taşır. Ayrıca, 50 yaşından itibaren erkeklerin düzenli olarak prostat kontrollerini yaptırmalarını öneriyorum" diye konuştu.
Sağlıkta bölgenin amiral gemisi olacak: Samsun Şehir Hastanesi’nin tamamlanan birçok alanı hizmet vermeye hazır hale geldi
12 Eylül 2024 Perşembe - 13:58 Sağlıkta bölgenin amiral gemisi olacak: Samsun Şehir Hastanesi’nin tamamlanan birçok alanı hizmet vermeye hazır hale geldi Samsun’un en büyük sağlık yatırımı olan Şehir Hastanesiyle ilgili Samsun İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Uras, "Samsun Şehir Hastanesi’nin poliklinik, servis alanı, yoğun bakım alanı gibi birçok alan hizmet vermeye hazır hale geldi. Biz de gerekli tıbbi planlamaları, mefruşat planlamalarını yapıyoruz" dedi. Samsun Şehir Hastanesi inşaatının son durumu, hastanenin bölgeye ve şehre katacağı sağlık hizmetleri hakkında bilgi veren Sağlık İl Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Uras açıklamalarda bulundu. Müdür Mustafa Uras, "Sağlık Bakanlığımızın Karadeniz bölgesindeki en büyük sağlık yatırımlarından biri olan Samsun Şehir Hastanemiz hizmete girdiğinde, sağlık hizmetinin kalitesine hem nicelik hem de nitelik bakımından büyük katkı sağlayacak, bizde sağlık çalışanları olarak artan yatak sayıları ve ameliyat odalarıyla daha fazla sayıda vatandaşımıza kaliteli sağlık hizmet sunma rahatlığına kavuşacağız. 21 sağlık tesisine sahip ilimizde, Samsun Şehir Hastanemiz bin 500 yatağa ulaşan kapasitesiyle, tek başına, Gazi, Bafra, Vezirköprü, Çarşamba Devlet Hastanelerinin de aralarında bulunduğu 12 Devlet Hastanemizden daha büyük bir sağlık gücü haline gelecek, adeta ilimizde tek bir hastane değil, 12 yeni hastane hizmete girmiş olacak. Günlük yaklaşık 15 bin hastaya hizmet vereceğini ön gördüğümüz Samsun Şehir Hastanemizin sağlık alanında ilimize ve bölgemize katacağı gücü, onu şehrimizin en büyük hastanesi olan Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanemizle kıyaslarsak daha iyi anlayabiliriz" dedi. Servis ve ameliyathane sayıları Müdür Uras şunları söyledi: "Eğitim Araştırma Hastanemiz ana binada hali hazırda 15 yataklı servisle hizmet verirken, Samsun Şehir Hastanemiz 36 servisle hizmet verecek. Yine şu an Eğitim ve Araştırma Hastanemizde 18 ameliyathaneyle verilen cerrahi hizmetler Samsun Şehir Hastanemizde 40 ameliyathaneyle; 89 poliklinikle verilen ayaktan hasta muayene hizmeti ise 275 poliklinikle verilmeye başlanacak. Yani Samsun Şehir Hastanemiz hizmete girdiğinde, tüm temel sağlık hizmetlerinde bölgemizin sağlıktaki en büyük gücü Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanemize kıyasla yüzde 100’ün üzerinde kapasite artışıyla Samsun’a ve çevre illere hizmet verecek ve bölgemiz ve şehrimizin sağlığının geleceğini teminat altına alarak adeta Karadeniz Bölgesi’nin sağlıktaki amiral gemisi olacak. Böylece geçtiğimiz yıllarda yaşanan ve tüm dünya sağlık sistemlerini derinden etkileyip sarsan pandemi felaketinde bile güçlü yapısıyla tüm dünyaya örnek olan sağlık sistemimiz, sağlığın yeni amiral gemileri olan şehir hastaneleriyle gelecekte de bizim en büyük güvencemiz olmaya devam edecek."
Modern ve yeni tesislerle Karatay’da sağlık hizmetinin kalitesi her geçen gün artıyor
12 Eylül 2024 Perşembe - 13:29 Modern ve yeni tesislerle Karatay’da sağlık hizmetinin kalitesi her geçen gün artıyor Konya’nın merkez Karatay Belediyesi, yalnızca son 5 yılda 4 sağlık yatırımına imza atarak ilçedeki sağlık hizmetinin kalitesinin artmasına katkı sundu. Gönül Belediyeciliği ilkesiyle bugüne kadar Karatay’a ve Konya’ya gece gündüz demeden hizmet eden Karatay Belediyesi, pek çok alanda olduğu gibi sağlık alanında da çok önemli projelere imza attı. Bu çerçevede Karatay Belediyesi, sadece son 5 yılda Selim Sultan Aile Sağlığı Merkezi’ni, Şehit Uzm. Dr. Ekrem Karakaya Sağlıklı Hayat Merkezi’ni, Hayıroğlu Sağlık Evi ve Yusuf Yiğit Aile Sağlığı Merkezi’nin yapımını tamamlayarak vatandaşın hizmetine sundu. Hem ilçe halkının daha modern mekânlarda hizmet almasına hem de Konya’nın daha güçlü bir sağlık altyapısına kavuşmasına katkı sunma amacındaki Karatay Belediyesi, bu alandaki yatırımlarına iki yeni halka daha ekledi. Karatay Belediyesi Konyalı hayırsever Celalettin Hakan Katırcı’nın desteğiyle Akabe Mahallesi’ne “Sıddıka Katırcı Aile Sağlığı Merkezi” ve “Hacı Hasan Katırcı Sağlıklı Hayat Merkezi’ni” kazandırdı. Bin 600 metrekare kapalı alana sahip olacak tesis tamamlandığına hem sağlıklı hayat merkezi hem de aile sağlığı merkezi olarak ilçe halkına hizmet verecek. Hatice-Faik Nükte Aile Sağlığı Merkezi Karatay Belediyesi öncülüğünde hayırseverlerin desteğiyle ilçede hayata geçecek bir başka sağlık yatırım ise Hatice-Faik Nükte Aile Sağlığı Merkezi. Doğuş Mahallesi’ne kazandırılan söz konusu tesisin de yapımında artık sona gelindi. Çevre düzenleme çalışmalarının tamamlanmasının ardından her iki sağlık yatırımı, İl Sağlık Müdürlüğü’ne teslim edilerek hizmete açılmış olacak. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; Konya İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmet Koç, Karatay Belediye Başkan Yardımcıları, birim müdürleri ile birlikte önce inşası tamamlanan Hatice-Faik Nükte Aile Sağlığı Merkezi’nde incelemelerde bulundu. Tesisin yapımına katkı sunan Konyalı hayırsever İsmail Nükte ve Ahmet Nükte’nin de hazır bulunduğu incelemede Başkan Hasan Kılca ile İl Sağlık Müdürü Mehmet Koç, tesisin geldiği son nokta hakkında bilgi aldı. Başkan Hasan Kılca ve İl Sağlık Müdürü Mehmet Koç daha sonra ise hayırsever Celalettin Hakan Katırcı tarafından Akabe Mahallesi’ne kazandırılan “Sıddıka Katırcı Aile Sağlığı Merkezi” ve “Hacı Hasan Katırcı Sağlıklı Hayat Merkezi”nde incelemelerde bulundu. “Karatay’da sağlık altyapısı her geçen gün daha da güçleniyor” Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Konya’daki birlik, beraberlik, iş birliği, dayanışma ve yardımlaşmanın önemli hizmetlere katkı sağladığının belirtti. Belediye olarak pek çok alanda olduğu gibi sağlıkta da güzel işlere imza attıklarını belirten Başkan Hasan Kılca, “Karatay’ımız, son yıllarda pek çok hastane, aile sağlığı merkezleri, sağlıklı yaşam merkezleri ve sağlık evleri gibi pek çok sağlık yatırımı aldı. Karatay Belediyesi olarak bizler de bu alana katkı sunuyoruz. Son olarak; sağlıkta Konya modelimize katkı yapma kapsamında, hayırsever vatandaşlarımızın da katkılarıyla iki yeni tesisi ilçemize kazandırmış olduk. Arsası belediyemiz tarafından tahsis edilen Karatay Hatice-Faik Nükte Aile Sağlığı Merkezi ile ‘Sıddıka Katırcı Aile Sağlığı Merkezi’ ve ‘Hacı Hasan Katırcı Sağlıklı Hayat Merkezi’nin yapımları tamamlandı. Artık çevre düzenleme çalışmalarını yürütüyoruz. Her iki projemizi de tamamlayarak kısa sürede ilçe halkımızın hizmetine sunacağız inşallah. Bu yatırımlarımız sayesinde ilçemizin sağlık altyapısı daha da güçlenecek. Yine söz konusu projelerimizle ilçemiz çok daha konforlu, modern, ferah ve daha kaliteli hizmet verebilecek yeni mekanlara kavuşmuş olacak. Her iki sağlık yatırımlarımızın da ilçemize, hemşehrilerimize ve Konya’mıza hayırlı olmasını diliyor; bu vesileyle, sağlık projelerimizin hayata geçmesinde katkıları olan Sağlık Bakanlığımıza, milletvekillerimize, teşkilatlarımıza il sağlık müdürlüğümüze ve hayırsever hemşehrilerimize teşekkür ediyorum” dedi. “Karatay’ın sağlıktaki kalitesi artıyor” Konya İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmet Koç da, Karatay’da bir sağlık dönüşümü olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Mehmet Koç şunları aktardı: “Geleceğimiz neslimizin sağlıklı olmasına bağlıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin eksiksiz bir şekilde sunulması özellikle tarama ve aşılama programlarının sağlıklı bir şekilde devam etmesi ülkemizin geleceği açısından önem arz etmektedir. Bu çerçeve de Karatay’da Sağlık Bakanlığımız, belediyelerimiz ve hayırsever vatandaşlarımızın desteğiyle bugüne kadar çok güzel ve modern şartlarda hizmet sunan eserler kazandırıldı. Karatay Belediyemiz de bu konuda önemli bir gayretin içerisinde. Belediyemiz, son 5 yılda 4 sağlık yatırımını ilçeye kazandırdı. Hacı Hasan Katırcı SHM ve Hacı Sıdıka Katırcı ASM ile Hatice-Faik Nükte ASM’nin inşaatları da tamamlandı. Bu iki proje inşallah kısa süre içinde hemşehrilerimizin hizmetine sunulacak. Bu vesileyle, ilçemizin sağlık hizmeti almasına katkı sunan Karatay Belediye Başkanımız Hasan Kılca’ya ve hayırseverlerimize teşekkür ediyorum.”
Ciddiyeti bilinmeyen hastalık: Sepsis
12 Eylül 2024 Perşembe - 12:43 Ciddiyeti bilinmeyen hastalık: Sepsis Sepsis hakkında vatandaşların yeteri kadar bilinç sahibi olmadığını belirten Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Müzeyyen Tuğçe Benli, sepsise bağlı ölüm oranlarının bu yüzden arttığına dikkati çekti. Dünya Sepsis Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Müzeyyen Tuğçe Benli, sepsisin; ciddi bir enfeksiyon karşısında vücudun verdiği abartılı yanıt sonucu organlarda işlev bozukluğu ile seyreden ölümcül bir hastalık olduğunu dile getirdi. Her enfeksiyonun sepsis olarak algılanmaması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Benli, “Ateş, üşüme ve titremenin yanı sıra bilinç bulanıklığı, solunum sıkıntısı, kalp hızında artma, idrar çıkışında azalma gibi semptomların olması bize sepsisi düşündürür ve hastaların hızlıca en yakın sağlık merkezine başvurmaları gerekir” dedi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 2-3 saniyede bir insanın sepsis nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisini veren Uzm. Dr. Benli, “Sepsis, ölüm oranlarının yüzde 80’e kadar çıkabildiği bir hastalık grubunu oluşturmaktadır. Hastanelere hızlı başvuru, hızlı tanı ve tedavinin başlaması bu ölüm oranlarını yüzde 20’ye kadar düşürebilmektedir. Hastalara ilk etapta yapılacak tetkikler ve alınacak kültürler sonrasında hızlıca sıvı deplasmanının başlaması ve geniş spektrumlu antibiyotiklerin başlanmasıyla ölüm oranları ciddi oranda aşağıya çekilmektedir” şeklinde konuştu. Sepsisin her yaş grubundan insanı etkilemekle beraber bir yaş altı ve 50 yaş üstü vatandaşlar için daha ciddi bir risk taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Benli, “50 yaş üstünde ek hastalıkların eşlik etmesi özellikle riski arttırmaktadır. 50 yaş üzerinde özellikle şeker hastalığı olanlarda, alkol alanlarda, HIV gibi immün sistemin baskılandığı hastalığı olanlarda çok daha fazla karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu. Hijyene dikkat edin Sepsisin önlenebilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Benli, “Sepsisi önlemenin en önemli yolu aşılanma ve temel hijyen kurallarına uyulmadır. Antibiyotik seçimlerinde akılcı ilaç kullanımının önemini burada da bir kere daha vurgulamak gerekmektedir. Geniş spektrumlu antibiyotikler, doğru endikasyonla doğru noktalarda kullanılmalıdır. Sepsis yönetilirken de akılcı antibiyotik kullanımına önem verilmelidir” ifadelerini kullandı. Hastaneye hızlıca başvurulmalı Sepsis konusunda vatandaşların bilinçlendirilmesinin büyük önem taşıdığını söyleyen Benli, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yapılan çalışmalarda halkımızın sepsis konusunda yeteri kadar bilinç sahibi olmadığı ortaya çıkmıştır. Sepsis halk arasında ciddiyeti bilinmeyen bir hastalık olmaktadır. Hastane başvuruları gecikmektedir. Ciddiyetinin farkında olmadıkları bir hastalık için hızla hastaneye başvuruların olmadığı, hastaların hastaneye başvurularında gecikme nedeniyle hastalığın seyrinin kötü yönde ilerlediği görülebilmektedir. Hastalarımız kalp krizi ya da inme dediğimiz tablolarda hastaneye hızla başvururken, sepsisin ciddiyetini bilmemeleri hastaneye başvuruları geciktirmekte bu da ölüm oranlarının yüksek olmasıyla ilişkilendirilmektedir.”
“Çocuklarımızın sessiz çığlığını duyalım, istimara dur diyelim”
12 Eylül 2024 Perşembe - 12:18 “Çocuklarımızın sessiz çığlığını duyalım, istimara dur diyelim” Günümüzün belki de en önemli sorunlarından biri haline gelen “çocukların ihmal ve istismarı” olaylarına her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Uzman Psikolojik Danışman Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ne yazık ki bu türden trajik olaylarla sıkça karşılaşılıyor ve toplum olarak derinden etkileniyoruz. Çocuklarımızı korumak için artık çok daha geç olmadan harekete geçelim. Sessiz çığlıklarını duyalım, istimara dur diyelim” dedi. Bir anlamda bir insanlık suçu olan çocuk cinsel istismarı, üzerinde önemle durulması gereken konular arasında yer alıyor. Genel olarak beş alt boyutta açıklanan çocukların ihmal ve istismarının dünyada en fazla görülen türünün çocukların duygusal olarak istismar edilmesi olduğunu aktaran İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) İktisadi İdari Ve Sosyal Bilimler Fakültesi (İİSBF) Psikoloji Bölümü Öğr. Üyesi Dr. Bülent Tansel, “Bununla birlikte çocukların üzerinde yaşamları boyunca bıraktığı travmatik etkileri bakımından çocukların cinsel istismarı en önemli boyutu oluşturuyor. Cinsel istismar, çocukların yaşamları boyunca unutulmaz ancak, yapılacak psikoterapötik müdahaleler ve uygun sosyal destekle olumsuz etkileri azaltılabilir” ifadelerini kullandı. “Çocukların hisleri en az bir yetişkininki kadar kuvvetlidir” Henüz ergenlik çağına ulaşmamış, hormonal değişimi yaşamamış olan çocukların, cinselliğin ne olduğu hakkında bir fikre sahip olamayacağını belirten Tansel, “Kendilerine yapılan bu türden eylemlerin cinsellik olduğunu ya da bir istismar olduğunu anlayamazlar. Ancak kötü bir şeyler olduğunu hissedebilirler çünkü çocukların hisleri en az bir yetişkininki kadar kuvvetlidir. İstismarcılar, çocuklara ulaşırken onlarla ilgilenir, oyunlarına ortak olur, öncelikle çocukların güvenlerini kazanmaya çalışırlar. İstismarcı, çocukla iletişim halindeyken ona küçük ödüller ya da aile tarafından onaylanmayacak imkânlar sağlar. Aileden bir dönüş gelmiyorsa, çocukla aile arasında bir iletişim kopukluğu olduğunu artık keşfedip yavaş yavaş çocuğu istismara hazırlar. Özellikle küçük yaştaki çocukların ilk kez gördükleri yüzler yabancıdır fakat aynı yüzü ikinci kez gördükten sonra artık o kişi yabancı değildir. Çocukların içinde bulundukları döneme ait özelliklerinden biri de yetişkinleri memnun etme ve onların isteklerini yerine getirme şeklindedir. Oyun oynarken oyun kurallarına sıkı sıkıya bağlanırlar. İstismarcılar bu özelliği iyi kullanırlar ve yaptıkları istismarı bir oyunmuş gibi kurgulayarak çocukla aralarında bir sır gibi saklamalarını isterler” dedi. “Çocuklar en yakınındakiler tarafından istismara uğruyor” Yapılan çalışmalar ve mevcut raporlar, çocukların en yakınındakiler tarafından istismara uğradıklarını bildiriyor. Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, “Bazı ailelerde, amca, dayı gibi yakın akrabalar eve geldiklerinde çocukları severler, elbette bu normaldir. Ancak, normal olmayan istismara yönelik kucağa alma, okşama gibi davranışlarında çocuk her ne kadar bunun cinsel içerikli olduğunu anlamlandıramasa da kötü bir şey olduğunu hisseder. O akrabasından uzak kalmaya çalışır, çocuğa karşı ‘O senin amcan/dayın, seni sevmeye çalışıyor, neden kaçıyorsun’ gibi telkinler çocuğun zihnini karıştırır. Hissettiği kötün şeyi, aslında yetişkinlerin sevme davranışı bu şekilde oluyor, diye düşünmeye başlar. Çünkü bu davranışı normalleştirmesini sağlayan, en güvendiği kişi anne veya babasıdır. İstismar ne yazık ki devam edebilir” şeklinde konuştu. “Çocuğun cinsel kavramlarla ilgili soruları doğru şekilde yanıtlanmalı” Çocukların; evde ebeveynleriyle vakit geçirirken, televizyonda, sosyal medyada, yaşam alanlarında gördükleri, duydukları ve tanık oldukları cinsellik içeren görüntüler ya da durumlar hakkında konuşmak isteyebileceklerini belirten Bülent Tansel, ailelere şu uyarılarda bulundu: “Şayet aile, çocuğu susturur bunun ayıp, günah gibi kavramlarla konuşulmamasını sağlarsa, çocukta bu gibi durumların aile bireyleriyle konuşulmaması gerektiği düşüncesini uyandırırlar. Bu durumlar karşısında çocuk ailesiyle artık konuşmayacaktır. Çok yanlış ve sakıncalı olan bu tutumun aksine aile bireyleri çocuğu müdahale etmeden sakince dinlemeli, hemen cevap veremeyecek durumda ise, çocuğa bunu en kısa zamanda öğrenip seninle konuşacağım diyerek konuyu araştırmalı veya bir uzmana başvurmalıdır. Aileler en değer verdikleri varlıkları olan çocuklarına karşı daima erişilebilir olmalıdırlar. Çocuğun sözel ve davranışsal ifadelerini yok saymadan, görmezden gelmeden sakince dinlemeli, her ne olursa olsun onun yanında olduklarını çocuğa hissettirmelidirler. Gününün okulda, oyun alanında, parkta nasıl geçtiğini sohbet konusu yapmalı, karşılaştığı ya da iletişim halinde olduğu kişiler hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdırlar.” “Asıl mücadele sivrisineklerle uğraşmak değil, bataklığı kurutmaktır” Ülkemizde özellikle son yıllarda çocuklarla çalışan bazı öğretmen ya da diğer uzmanların söylemleri uzmanlık alanlarıyla çelişki oluşturacak düzeyde şaşırtıcıdır. Çocuk cinsel istismarıyla ilgili kendilerine verilen bilgilendirme düzeyindeki eğitimlerle ilgili ‘buna ne gerek var’, ‘bu kadar açık konuşmak çok gereksiz’, ‘bunları konuştukça normalleştiriyorsunuz’ gibi vahim söylemlerde bulunulduğunu ifade eden İGÜ Öğr. Üyesi Dr. Bülent Tansel, “Asıl normalleştirme bu konuların konuşulmaması, halı altına süpürülmesi ve sanki hiç yokmuş gibi görmezden gelinmesinden kaynaklanıyor. Diğer yandan özellikle pedofiliklerin çocukların vesikalık fotoğraflarından bile cinsel anlamda etkilendikleri düşünüldüğünde, ailelerin çocuklarının fotoğraflarını sosyal medyada ulu orta paylaşmamaları çok önemli. Çocuk cinsel istismarıyla mücadele, yaşanan olayların ardından sosyal medyada birkaç gün klişeleşmiş söylemlerle slogan kültürü içerisinde paylaşım yapmaktan ibaret değildir. Asıl mücadele sivrisineklerle uğraşmak değil, bataklığı kurutmaktır. Çocuklara ‘iyi dokunuş’ ve ‘kötü dokunuş’un neler olduğu, istemedikleri, onay vermedikleri durumlar karşısında ‘hayır’ diyebilmenin en doğal hakları olduğunu öğretmeli ve bunları içselleştirebilmelerini sağlayacak programlar oluşturulmalı. Çok sayıda öğrenciyi bir arada toplayarak onlara birer saat süreyle cinsel istismar hakkında rehberlik eğitimi sunmak yerine, cinsel istismarla ilgili uzun soluklu yapılandırılmış psiko-eğitsel grup oturumları düzenlemek çok daha verimli ve etkili olacaktır. Bu nedenle, çocukların içinde bulunduğu yaş ve gelişim dönemleri dikkate alınarak okul öncesi, ilkokul ve ortaokul düzeyindeki çocuklara yönelik disiplinlerarası yaklaşımı içeren, pedagojik formasyona sahip eğitim müfredatının oluşturularak, tüm okullarda sistematik bir şekilde uzun soluklu olarak derhal uygulamaya geçilmelidir. Diğer yandan özellikle başta çocuklarla çalışan uzmanlara, ailelere ve topluma da bu konuda nitelikli eğitim verilmesi gerekmektedir” dedi.
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi 11. uzmanını kadrosuna kattı
12 Eylül 2024 Perşembe - 11:54 Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi 11. uzmanını kadrosuna kattı Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği, yeni bir uzman doktoru daha kadrosuna kattı. Acil Tıp Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimi alan Dr. Yusuf Akay, girdiği uzmanlık sınavını başarıyla tamamlayarak Acil Tıp Kliniğinin 11’inci uzmanı oldu. Dr. Akay, aynı zamanda hastanede uzmanlığını tamamlayan 151’inci araştırma görevlisi hekim olarak da kayıtlara geçti. Sınav, Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Yalçın Gölcük başkanlığında gerçekleştirildi. Jüri üyeleri arasında Prof. Dr. Ethem Acar, Prof. Dr. Birdal Yıldırım, Doç. Dr. Kıvanç Karaman ve Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Demir yer aldı. Jüri, Dr. Akay’ın mesleki bilgi ve becerilerinin yanı sıra acil tıp alanındaki yetkinliğini de takdir etti. Dr. Yusuf Akay, zorlu bir ihtisas sürecinin ardından uzmanlık unvanına erişmenin gururunu yaşarken, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi ailesi de bu başarıyı kutladı. Hastane yönetimi, Dr. Akay’ı tebrik ederek, yeni uzmanlık yolculuğunda başarılar diledi. Ayrıca, hastanede eğitim alıp uzmanlaşan doktor sayısının artmasının, hastanenin bölgedeki sağlık hizmetlerinin kalitesini artırma hedefi doğrultusunda önemli bir adım olduğu vurgulandı. Dr. Yusuf Akay’ın katılımıyla daha da güçlenen Acil Tıp Kliniği, sağlık hizmetlerinde uzman kadrosunu genişletmeye devam ederken, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi de sağlık sektöründe nitelikli doktorlar yetiştirmeye yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Hastane yönetimi de, Dr. Akay’ın bundan sonraki meslek hayatında da başarılı olacağına inandıklarını ifade etti. Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bölge halkına en iyi sağlık hizmetini sunmak için uzman kadrosunu büyütmeye devam ederken, yeni uzmanların kazandırılmasının bu hedefe katkı sağlayacağını belirtti.
"Obezitiye karşı sağlıklı beslenin, spor yapın"
12 Eylül 2024 Perşembe - 11:09 "Obezitiye karşı sağlıklı beslenin, spor yapın" Bilecik Merkez 2 No’lu Aile Sağlığı Merkezi (ASM) Doktoru Sevilay Seval, kronik hastalık izlem süreçlerinde obezite izlem-tarama, hipertansiyon izlem-tarama gibi verileri güncelleyerek kontrollerini yaptıklarını söyleyerek, "Sağlıklı beslenin, spor yapın ve bizlerle mutlaka iletişime geçin" dedi. Dr. Sevilay Seval, ASM’de sağlık sisteminde birinci basamak sağlık hizmeti çerçevesinde yer aldığını söyledi. Seval, "Sağlıklı birey, sağlıklı toplum anlayışıyla hareket ederek hizmet veriyoruz. ASM’de 4 hekim, 4 aile sağlığı çalışanı ve yardımcı sağlık personelleri hizmet vermektedir. ASM’de bebek izlem, bebek aşıları, çocuk izlem, gebe izlem, gebelere yönelik aşılar, yetişkin aşılama, kronik hastalıkların takibi ve reçetelerin düzenli takibini yapmaktayız. Ayrıca kanser takiplerini gerçekleştirip, gerekli tarihlerde tekrar kontrolleri yapıyoruz. Kanser Erken Teşhis ve Eğitim Merkezi, Sağlıklı Hayat Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi ve hastanelerde ilgili uzmanlara sevk işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Birinci basamak sağlık hizmeti, tüm sağlık sistemi içerisinde temel taşı oluşturur. Bireyler, çocuklar ve anneler ne kadar sağlıklı olurlarsa, ilerleyen yaşlarda da daha sağlıklı olacakları için toplumumuz da daha sağlıklı olacaktır. Kronik hastalık izlem süreçlerinde obezite izlem-tarama, hipertansiyon izlem-tarama gibi verileri güncelleyerek kontrollerini yapıyoruz. Bu süreçte Sağlıklı Hayat Merkezi’nden destek alıyoruz. Fiziksel aktiviteleri artırmak, psikolojik destek sağlamak ve beslenmelerini diyetisyenler aracılığıyla düzenlemek amacıyla bireyleri yönlendiriyoruz. Sağlıklı beslenin, spor yapın ve bizlerle mutlaka iletişime geçin" dedi.