POLİTİKA
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Euronews’in sorularını yanıtladı 23 Aralık 2024 Pazartesi - 16:40:08 Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Avrupa Birliği’nin (AB) önde gelen yayın kuruluşlarından Euronews’a gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Suriye’de yaşanan son gelişmeler ve Türkiye’nin pozisyonuna ilişkin sorulan soruya yönelik Altun, Türkiye’nin tarihi boyunca hakkın, adaletin ve mazlumların yanında yer almış bir devlet olduğunu ve Suriye’de de bu duruşunu muhafaza ettiğini belirtti. Kardeş Suriye halkının yaralarını sarmak, kalkınmasına katkıda bulunmak ve barışa hizmet etmek için Türkiye’nin samimi çabalarını sürdürdüğünü ifade eden Altun, bu doğrultuda, yerel halkın huzur ve emniyetine öncelik verildiğini dile getirdi. Altun, Suriyeli muhacirlerin “gönüllü, güvenli ve izzetli” bir şekilde ülkelerine dönüşünün temin edildiğini söyledi. Suriye meselesini, sadece bölgesel bir kriz olarak değil, küresel tesirleri olan hayati bir mesele olarak niteleyen Altun, “Türkiye olarak önceliğimiz Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve üniter yapısının muhafazasıdır. Zira bu durum hem bölgenin salahiyeti hem de Suriye halkının istikbali için zaruridir” değerlendirmesinde bulundu. “Türkiye, bölgenin huzur ve istikrarı için gayretlerini sürdürmeye devam edecektir” Türkiye’nin, Suriye krizinin başından bu yana Suriye halkının meşru taleplerini ve haklarını savunduğuna, onların iradesine saygı gösterdiğine dikkati çeken Altun, şunları kaydetti: “Bu süreçte de Suriye halkının kendi geleceğini tayin etme çabaları ve direnişi esas belirleyici unsur olmuştur. Cumhurbaşkanımızın vizyonu çerçevesinde Dışişleri Bakanlığımız yoğun bir diplomasi trafiğinde yürüttüğü çalışmalarla, bölgedeki tüm taraflarla diyalog kanallarını açık tutarak Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve kalıcı bir barışın tesis edilmesi için büyük bir çaba sarf etmektedir. Türkiye’nin Rusya ve İran ile yürüttüğü diplomasi de bu doğrultuda Suriye’de kalıcı bir barış ve istikrarın tesis edilmesi amacıyla uluslararası toplumla birlikte hareket etme çabasının bir parçasıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin önceliği her zaman Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması olmuştur.” Türkiye’nin, Suriye topraklarında herhangi bir siyasi mühendislik yahut etnik tefrika çabasına katiyen müsamaha göstermeyeceğini vurgulayan Altun, “Suriye topraklarında yuvalanan terör örgütlerinin varlığı yalnızca ülkemizin sınır güvenliğini değil, bölgenin istikrarını da tehdit etmektedir. Bu sebeple Türkiye, terörle mücadelede kararlı bir şekilde saf tutmaya devam etmekte kararlıdır” dedi. Türkiye’nin gerek ABD olsun gerek Rusya ya da İran, uluslararası aktörlerle iş birliği içinde, adalet ve hakkaniyet temeline dayanan çözüm odaklı bir siyaset izlediğini aktaran Altun, “Bizim için Suriye; yalnızca bir komşu ülke değil, tarihî ve insani bağlarla yekvücut olduğumuz bir coğrafyadır. Türkiye, adaletin müdafii ve mazlumların hamisi olarak bölgenin huzur ve istikrarı için gayretlerini sürdürmeye devam edecektir” ifadelerini kullandı. “Türkiye olarak, sadece bölgesel barışın değil, küresel istikrarın temini adına da her türlü gayreti göstereceğiz” Somali ve Etiyopya görüşmelerindeki Türkiye’nin arabuluculuk çabalarının, aynı şekilde Rusya ve Ukrayna arasında devam edip etmediğine yönelik soru üzerine Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye’nin, barışın ve istikrarın tesisi hususunda önemli bir aktör olarak tarihsel sorumluluğunu yerine getirdiğini belirtti. Altun, en son gerçekleştirilen Somali ve Etiyopya arasındaki görüşmelerden Karadeniz Tahıl Anlaşması’na kadar uzanan geniş bir yelpazede Türkiye’nin arabuluculuk görevini başarıyla icra ettiğinin altını çizdi. Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna arasında başlattığı diplomatik sürecin de bu doğrultuda kayda değer bir örnek teşkil ettiğini belirten Altun, sözlerine şöyle devam etti: “İstanbul, söz konusu süreçte bir barış platformu olarak takdim edilmiş ve uluslararası alanda büyük takdir toplamıştır. Ülkelerin, İstanbul’da tekrar bir araya gelmesi elbette mümkün olabilir. Bu bağlamda Türkiye istikrarlaştırıcı güç olarak gerek insani konularda gerekse de barış müzakerelerinin başlatılması için her türlü desteği sunmaya hazırdır. Rusya ve Ukrayna arasındaki krizin daha da derinleşmesini engellemek için tüm tarafların yapıcı ve sorumlu bir tavır sergilemesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye olarak, sadece bölgesel barışın değil, küresel istikrarın temini adına da her türlü gayreti göstereceğiz nitekim gösteriyoruz da.” Almanya’nın Magdeburg kentinde gerçekleştirilen saldırı Avrupa’da aşırı sağın yükselişi ve Almanya’nın Magdeburg kentinde bir İslam karşıtı tarafından gerçekleştirilen saldırıya ilişkin sorulan soru üzerine Altun, bu saldırıyı en şiddetli şekilde kınadığını belirterek, hayatını kaybedenlerin ailelerine, Alman halkına ve hükümetine başsağlığı diledi. Magdeburg’da gerçekleşen saldırının bir İslam karşıtı tarafından düzenlenmiş olmasının, Avrupa’da yükselen aşırı sağın ve İslam düşmanlığının ulaştığı endişe verici boyutları bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Altun, bu tür saldırıların yalnızca Müslüman toplulukları değil aynı zamanda Avrupa’nın birlikte yaşama kültürünü ve toplumsal barışını da derinden sarstığını söyledi. Altun, son yıllarda Avrupa’da aşırı sağın “yeni normal” olarak algılanmaya başlaması ve İslam karşıtı söylemlerin sıradan bir retoriğe dönüşmesinin, nefret suçlarının artmasına ve toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine zemin hazırladığına dikkati çekti. Müslümanların Avrupa’da sosyal hayatlarında ayrımcılıkla, iş hayatlarında dışlanmayla ve giderek artan şekilde fiziksel saldırılarla karşı karşıya kaldığını dile getiren Altun, şunları kaydetti: “Ancak bu mesele yalnızca İslamofobi olarak değerlendirilmemelidir. Bu, aynı zamanda Avrupa’nın toplumsal uyumunu tehdit eden ciddi bir güvenlik ve insan hakları krizidir. Bu tür hadiseler, Müslümanların sistematik olarak ötekileştirilmesinin ve ayrımcılıkla yüz yüze bırakılmasının yalnızca bu topluluklara zarar vermediğini, aynı zamanda Avrupa’nın demokrasi, insan hakları ve toplumsal dayanışma gibi temel değerlerini aşındırdığını açıkça ortaya koymaktadır. Avrupa’nın barış ve bir arada yaşama ideali, bu sorun karşısında sessiz kalınarak değil aksine güçlü bir iradeyle köklerine inilip çözüm üretilerek korunabilir. Bu nedenle, İslam karşıtlığıyla mücadele etmek için net bir duruş sergilenmeli ve somut adımlar atılmalıdır. Nefret suçlarını caydıracak hukuki düzenlemeler hayata geçirilmeli, toplumsal hoşgörü ve kapsayıcılığı artıran eğitim ve politika çalışmaları önceliklendirilmelidir. Tüm Avrupa ülkeleri olarak, farklılıklarımızın zenginlik olduğu bilinciyle hareket etmeli ve toplumsal dayanışmayı güçlendiren politikaları uygulamaya koymalıyız. Aksi halde, huzur ve istikrarın korunması mümkün olmayacaktır.” “Küresel ve bölgesel krizlerin ortak çözüme kavuşması adına AB, Türkiye ile daha güçlü bir iş birliği geliştirmeli” Türkiye’nin AB üyeliği sürecine ilişkin soruya cevaben Altun, AB’ye üyelik hedefinin, Türkiye’nin stratejik vizyonunun bir parçası olduğuna işaret ederek, bu sürecin sadece bir dış politika tercihi değil, aynı zamanda demokrasiye olan bağlılık ile kalkınma ve küresel iş birliği konusundaki çabaların da bir tezahürü olduğuna dikkati çekti. Türkiye’nin üyelik hedefinden hiçbir zaman vazgeçmediğinin altını çizen Altun, “2025 yılı bu anlamda yeni fırsatların doğabileceği bir yıl olabilir. Ancak şunu açıkça ifade etmeliyiz ki, Avrupa Birliği’nin yaklaşımı da bu sürecin belirleyici unsurlarından biridir. Daha önce de belirtmiş olduğum gibi AB, uluslararası arena da etkin bir rol oynamak istiyorsa Türkiye’yi üyeliğe kabul etmek durumundadır. Türkiye, her zaman AB ile iş birliğini güçlendirmeye hazır bir duruş sergilemiştir. Üyelik sürecinde karşı karşıya kalınan çifte standartların ortadan kalkması, yapıcı bir diyalog ortamının oluşması en temel beklentimizdir. Gelecek dönemde, özellikle küresel ve bölgesel krizlerin ortak çözüme kavuşması adına AB’nin Türkiye ile daha güçlü bir iş birliği geliştirme ihtiyacını göreceğimize inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. “Dijital teknolojilerin sorumlu bir şekilde kullanılmasını, toplumun güvenliğini ve huzurunu temin etmeyi amaçlıyoruz” Türkiye’nin yapay zekâ stratejisine dair sorulan soruya karşılık Altun, şunları kaydetti: “Türkiye, geliştirdiği Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi ile küresel ölçekte değer üreten sürdürülebilir bir yapay zekâ ekosistemi kurma gayreti içindedir. Bu strateji; yapay zekâ uzmanları yetiştirmek, istihdamı artırmak, araştırmayı/yenilikçiliği teşvik etmek, kaliteli verilere, teknik altyapıya erişimi genişletmek, sosyoekonomik uyumu hızlandırmak ve uluslararası iş birliklerini güçlendirmek gibi çok önemli hedefleri içermektedir. Türkiye, bu hedeflere ulaşmak adına büyük bir çaba sarf etmektedir. Yapay zekâ stratejimizin bir diğer önemli yönü de bu teknolojinin sebep olduğu sosyoekonomik dönüşümde toplumsal, kültürel ve insani değerlerin korunmasına özen göstermektir. Bu süreçte en fazla üzerinde durduğumuz meselelerden biri veri mahremiyetidir. Yapay zekâ modellerinin hırçın veri politikalarına karşı kendi bulut stratejimizi oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu bağlamda dezenformasyonla mücadeleyi bir politika alanı olarak kurumsallaştırıyor ve doğru bilginin, hakikatin hükümferma olması için tüm gücümüzle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İletişim Başkanlığı olarak halkı yanıltan ve manipüle eden yalanların karşısında duruyor, hakikatin ve doğru bilginin yayılması için azimle mücadele ediyoruz. Türkiye olarak bu çabalarımızla yalnızca dijital teknolojilerin sorumlu bir şekilde kullanılmasını değil aynı zamanda toplumun güvenliğini ve huzurunu da temin etmeyi amaçlıyoruz.” "Yapay zekânın getirdiği tehditlere karşı yaklaşımınız nedir" sorusu üzerine Altun, yapay zekâ araçlarının dünyayı ve bütün sektörleri hızla değiştirdiğini belirterek, yapay zekânın stratejik iletişimde ezber bozan bir güç olduğunu ifade etti. Kısa süre önce yalnızca bilim kurgu filmlerinde hayal edilebilen fikirlerin, bugün herkesin kolaylıkla erişebileceği bir noktaya geldiğine işaret eden Altun, teknolojinin bu pozitif yönlü ilerleyişi doğru amaçlarla kullanılmadığında bir dijital silaha dönüşme potansiyeli taşıdığına dikkati çekti. Altun, “Algoritmaların kontrol ettiği bir dünyada, bireylerin sadece yankı odalarına hapsolması, toplumsal kutuplaşmayı körüklemekte ve hakikatin yerini yalanlar almaktadır. Bu durum, yapay zekanın etik ilkelerle yönetilmesi gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu durum yeni fırsatlar oluşturduğu gibi yeni tehditleri de beraberinde getirmektedir. Bu imkanları kötücül amaçlar için kullananların varlığı da küresel güvenlik ve istikrar ortamına tehdit oluşturmaktadır” dedi. Yapay zekâ ve diğer teknolojilerin iletişim alanında sunduğu yeni fırsatlar, yeni deneyimler ve iletişim, üretim ve tüketim eğilimlerinin zengin bir iletişim ekosistemini oluşturduğunu dile getiren Altun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ekosistem temel insani değerlerden saptığında, menfi değerlerin, yalan bilginin ve dezenformasyonun küresel bilgi ortamı üzerinde sebep olabileceği sorunları ve meydan okumaları gözler önüne sermektedir. Bu bağlamda, özellikle genç bireyler, sosyal medya platformlarında ve yapay zekâ ile şekillendirilen içeriklerle karşı karşıya kaldıklarında savunmasız durumdadır. Hızla yaşlanan dünya nüfusunda, her yaştan birey yapay zekâ aracılığıyla maruz kaldığı yanlış bilgilerle manipüle edilme riski taşımaktadır. Bu noktada dijital tehditlere yönelik farkındalık oluşturulması ve medya okuryazarlığının artırılması önem kazanmaktadır. Savunmasız gruplar için, şiddet, yıkıcı değerler ve dezenformasyona karşı temel etik kodlarının inşası ve bu sürece hizmet edecek içeriklerin üretilmesi, yeni sosyal medya ortamlarının kurulması bir zaruret halini almıştır.” Hakikatin değersizleşmesinin, günümüz iletişimcilerini en fazla zorlayan sorunların başında geldiğine dikkati çeken Altun, “Yapay zekânın dezenformasyonu daha da yaygınlaştırabileceği göz önünde bulundurulduğunda, medya sektöründe insan faktörünün etkisini azaltmaktansa, kullanılacak yapay zekâ algoritmalarının insanileştirilmesi gerektiği açıktır” değerlendirmesinde bulundu. Kamusal alanda hizmet veren iletişim sektörünün, yapay zekâ tekeline terk edilmemesi gerektiğine vurgu yapan Altun, sözlerini şöyle tamamladı: “Dijital alandaki kapsamlı dönüşümleri yönetmek için küresel iş birliğinin önemi her geçen gün daha fazla hissedilmektedir. Yapay zekânın geliştirilmesi ve işleyişi için sınırların, kapsayıcı bir yaklaşım çerçevesinde belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. Devletlerin demokratik süreçlerine ve iç işlerine müdahale ya da yıpratma amaçlı dezenformasyon ve manipülasyon saldırılarında, yapay zekâ teknolojilerinin kullanılmaması için küresel düzeyde gerekli tedbirler alınmalıdır.”
Bakan Yerlikaya: "Türkiye’nin huzuru için, tüm tehditlere karşı kararlı bir duruş sergiliyoruz"
21 Aralık 2024 Cumartesi - 16:54 Bakan Yerlikaya: "Türkiye’nin huzuru için, tüm tehditlere karşı kararlı bir duruş sergiliyoruz" İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, asayiş suçlarından terör örgütlerine, organize suç şebekelerinden zehir tacirlerine ve siber saldırganlara kadar Türkiye’nin huzuru için, tüm tehditlere karşı kararlı bir duruş sergilediklerini söyledi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Konya’da Selçuklu Kongre Merkezinde düzenlenen AK Parti Selçuklu 8. Olağan İlçe Kongresine katıldı. Burada konuşan Bakan Yerlikaya, doğduğu, havasını soluduğu, çocukluğunu yaşadığı Selçuklu’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. "Cumhurbaşkanımızın, AK Parti’mizin, AK kadrolarının eseridir" Salonun milletin iradesinin, cesaretinin ve kararlılığının buluştuğu bir mekan olduğunu belirten Bakan Yerlikaya, "Bizler, her kongrede yenilenen, her seçimde güçlenen ve her daim milletimizin hizmetinde olan, büyük bir davanın mensuplarıyız. Cumhurbaşkanımız, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde başladığımız bu kutlu yürüyüşte 22 yılı geride bıraktık. ‘Durmak yok, yola devam’ diyerek çıktığımız bu yolda, her zaman milletimize hizmet etmeyi şiar edindik. Bizim davamız; yılmadan, yorulmadan, milletin emanetine sahip çıkma, mazlumların yanında, zalimlerin karşısında olma davasıdır. Bugün Türkiye, bölgesinde ve dünyada söz sahibi bir ülkeyse; mazlumların sesi ve vicdanıysa, bu Cumhurbaşkanımızın, AK Parti’mizin, AK kadrolarının eseridir" dedi. "Türkiye, barışın ve kardeşliğin teminatıdır" Türkiye’nin her alanda büyüdüğünün altını çizen Bakan Yerlikaya, "Bugün Türkiye her alanda büyüdü ve güçlendi. Eğitimde, sağlıkta, sanayide, ekonomide, güvenlikte ve pek çok alanda güçlü adımlar attık. Ekonomide büyümenin ve kalkınmanın önünü açtık. Yerli üretimi güçlendirdik. Böylece; yerli kaynaklarla büyüyen bir ekonomiye sahip olduk. Hamdolsun artık kendi teknolojisini kendisi üreten, dışa bağımlı olmayan, gücünü kendi kaynaklarından alan bir ülkeyiz. Uluslararası arenada, güçlü bir diplomasi iklimini tesis ettik. Sadece bölgesinde değil, uluslararası alanda sözü muteber bir güç olduk. Nerede yardım eli bekleyen bir mazlum varsa, onlara elimizi uzattık. Filistin davasını davamız bildik. Suriye’deki kardeşlerimize kol kanat gererek, tüm dünyaya insanlık dersi verdik. Somali’den Filistin’e, Karabağ’dan Arakan’a, Libya’dan Suriye’ye kadar nerede bir mazlum varsa; Türkiye olarak orada olduk. Gazze vicdanımızdır dedik. Suriye yüreğimizdir dedik. Türkiye’nin dostluğunu baş göz üstüne koyanlar kazanır; kaybetmek isteyenler Türkiye’nin karşısında durur dedik. İşte Baas rejimi, işte Esed. Ne oldu sonları? Sednaya Hapishanesinde, insanlık onurunun nasıl ayaklar altına alındığına, nasıl işkenceler yapıldığına şimdi tüm dünya şahitlik ediyor. Ama Cumhurbaşkanımız, yıllardır uyarmadı mı? Birleşmiş Milletler’i, Avrupa Birliğini, uluslararası kuruluşları uyarmadı mı? Vicdanı olanlara, kalp taşıyanlara seslenmedi mi? Herkes gördü, Türkiye’nin büyüklüğünün, sadece ülke sınırlarıyla sınırlı olmadığını. Türkiye, barışın ve kardeşliğin teminatıdır. Türkiye, adaletin ve merhametin timsalidir" ifadelerini kullandı. "Bu yıl 9 Aralık tarihine kadar 124 bin 325 Suriyeli kardeşimiz geri döndü" Güven ortamı sağlandıktan sonra mültecilerin geri dönüşlerinin hızlandığını belirten Bakan Yerlikaya, "Bu yıl 9 Aralık tarihine kadar 124 bin 325 Suriyeli kardeşimiz, ‘Gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli’ bir şekilde vatanlarına geri döndü. 2024 yılında, gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşlerde ay ortalaması 11 bindi. Suriye’nin özgürlüğüne kavuşmasından sonra vatanına dönen Suriyelilerin sayısı da artmaktadır. Göç yönetiminde temel kılavuzumuz; insan hakları ve hürriyetlerdir. Medeniyet değerlerimize bağlı kalıyor, Kamu düzenini ve güvenliğini her daim ön planda tutuyoruz" dedi. "Dağ kadrolarını bitirme noktasına geldik" İç güvenlikte de çalışmaların sürdüğünü ifade eden Bakan Yerlikaya, "İç güvenlikte ise, asayiş suçlarından terör örgütlerine, organize suç şebekelerinden, zehir tacirlerine ve siber saldırganlara kadar Türkiye’nin huzuru için, tüm tehditlere karşı kararlı bir duruş sergiliyoruz. Son terörist etkisiz hale gelinceye kadar, son organize suç şebekesi çökertilinceye kadar, son uyuşturucu taciri adalete teslim edilinceye kadar, tüm gücümüzle çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İçişleri Bakanlığı olarak; bizler de başta polisimiz, jandarmamız, sahil güvenliğimiz olmak üzere; 623 bin personelimizle milletimizin emrindeyiz. Bugün Türkiye, terörle mücadelede tarihinin en başarılı dönemini yaşamaktadır. PKK’nın inlerine girdik. Şehir yapılanmalarını çökerttik. Dağ kadrolarını bitirme noktasına geldik. Bu yılın ilk 11 ayında, bölücü terör örgütüne yönelik düzenlediğimiz operasyonlarla 779 teröristi etkisiz hale getirdik. Bu kabine dönemimizde bu sayı bin 381. 15 Temmuz hain darbe girişiminin baş sorumlusu, FETÖ elebaşının ölümden sonra da; bu hain terör örgütüne yönelik yürüttüğümüz mücadelede hiçbir gevşemeye mahal vermedik. Terörün ismi farklı olsa da amacı aynıdır, beslendiği yer aynıdır. Bu yılın ilk 11 ayında; FETÖ, DEAŞ ve diğer terör örgütlerine yönelik yaptığımız operasyonlar sonucu bin 894 şahıs tutuklandı. Bu kabine dönemimizde ise tutuklanan şahıs sayısı 3 bin 552 oldu" şeklinde konuştu. Bakan Yerlikaya son olarak, "Huzurun anahtarı asayişten geçer. Önleyicilik gücümüzü ne kadar artırırsak, olay sayılarını o kadar azaltırız. İşte biz de buna odaklandık. Yani suçta önleyiciliğe. Personel sayımızı artırdık, araç sayılarımızı artırdık. Böylece gece ve gündüz ekip sayılarımız arttı. Sonuçta bu yılın ilk 11 ayında, ‘Kişilere karşı işlenen suçlarda’ olay sayısını azalttık. Aydınlatma oranımızı yüzde 98’e çıkardık" diye konuştu. AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı ise, “Bugün Selçuklu ilçemizin olağan 8. kongresini gerçekleştiriyoruz. Katılan herkese çok teşekkür ederiz. 2001’de ilk kuruluşta çıktığımız heyecanla devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da kongrenin hayırlı olmasını dileyerek, “Uzun süre Selçuklu İlçe Teşkilatında görev yapmış biri olarak teşkilat mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Teşkilat işi zordur. Teşkilat işi dava adamlığı gerektirir” dedi. Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, kongreye gelen herkese teşekkür ederek, hayırlara vesile olmasını diledi. Kongreye Bakan Yerlikaya’nın yanı sıra, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, AK Parti Konya Milletvekilleri, AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, merkez ilçe belediye başkanları ve partililer katıldı.
Milli Eğitim Bakanı Tekin: "Türkiye 20 yılda çağ atlayacak icraatların altına imza attı"
21 Aralık 2024 Cumartesi - 16:52 Milli Eğitim Bakanı Tekin: "Türkiye 20 yılda çağ atlayacak icraatların altına imza attı" Karabük’te AK Parti 8. Olağan İl Kongresi’ne katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Türkiye gerçekten 20 yılda çağ atlayacak icraatların altına imza attı" dedi. Bakan Tekin, partisinin Karabük Yeni Şehir Spor Salonu’nda düzenlenen 8. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Kongreye; Grup Başkan Vekili Leyla Şahin Usta, AK Parti Karabük milletvekilleri Cem Şahin Ali Keskinkılıç, Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya, İl Başkanı Fatih Salt ve parti teşkilatı katıldı. Bakan Tekin, konuşmasının başında İl Başkanı Salt’a Ak davaya hizmet vermiş herkese plaket vermesinden dolayı teşekkür ederek, AK Parti’yi farklı kılan şeyin bu olduğunu belirtti. AK Parti’yi farklı kılan şeyin kardeşlik hukuku, vefa duygusuyla hareket etmek olduğunu, bundan dolayı 22 yılda, 80 yılda yapılanlar kadar hizmet yaptıklarını ifade eden Bakan Tekin, "Buna sahip olduğumuz için bütün bunları başarabildik. Ben İl Başkanımıza teşekkür ediyorum. Allah kendisinden razı olsun. Bu türden davranan siyasetçilerimizin sayısını arttırsın. AK Parti bu kadar icraatı yaparken, bu kadar işi yaparken bunun arkasındaki motivasyon unsuru ne? Onun arkasındaki motivasyon unsuru şu, AK Parti’yi ve bizim yaptığımız hizmetleri kamuoyunda farklı kılan şey şu; milletvekili, il başkanı, mahalle temsilcisi, ilçe başkanı, sahanın problemini alıyor, en tepedeki Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar ulaştırıyor" dedi. Sahanın en ücra köşesindeki kişinin derdiyle dertlenen bir Cumhurbaşkanı olduğunu aktaran Bakan Tekin, "Onların ne hissettiğini hisseden bir Cumhurbaşkanımız var ve onun sayesinde de bütün bu hizmetleri yapabiliyoruz. Ne yaptık? 22 yılda ne yaptık? Çabuk unutuyoruz. Çabuk unuttuğumuz için ben size bir hususu hatırlatayım. Hatırlayın 1990’lı yılları hatırlayın. Çok farklı şeyler söylemeye gerek yok. Sadece bir rakam vereyim size. 1990 ile 2002 arasında Türkiye’de 11 tane hükümet değişti. Size soruyorum; 11 tane hükümetin değiştiği bir dönemde, 11 defa hükümet değişikliğinin yaşandığı bir dönemde şu icraatlar yapılabilir miydi? Bu 1990’lı yılları sadece şöyle gözünüzün önüne getirin. Şöyle bir düşünün. Türkiye’de güvenlik alanında, terör alanında neler vardı? Her gün sabahleyin bir terör olayıyla karşı karşıyaydık. Haberleri açtığımızda içimizin cız ettiği, şehitlerimizin olduğu, terörist vakalarının olduğu bir güne uyanıyorduk. 1990’lı yılları böyle geçtik" diye konuştu. "Türkiye gerçekten 20 yılda çağ atlayacak icraatların altına imza attı" Ekonomiyle ilgili o yıllarda her gün banka iflasları ile karşı karşıya olunduğunu hatırlatan Tekin, şunları kaydetti: "Bunlar çok eski değil arkadaşlar. 1990-2000’li yıllarda yaşadık. Gecelik repo faizlerinin yüzde 7000’lere ulaştığı bir Türkiye’yi yaşadık hep beraber. Bu ülkede esnaf, enflasyon sebebiyle isyan etme noktasına gelmiştir. Bakın çok üzüldüğüm bir olayı anlatayım size. Yurt dışı bir ülkede bir akademisyenle konuşurken cebinden bir para çıkardı. Türkiye’deki bizim kullandığımız kağıtlara, üzerindeki sıfırları sayarak Türkiye’yle ve Türkiye’deki ekonomisiyle tırnak içinde dalga geçtiği bir Türkiye’yi yaşadık. Şu an çok şükür Türkiye her alanda dünyada örnek gösterilen bir ülke haline dönüştü. Ulaşımdan sağlığa kadar her alanda bunları yaşadık. Sadece bir şey söyleyeyim size. Sağlık konusunda eski Türkiye neredeydi, yeni Türkiye nerede sorusunun cevabını almak istiyorsanız Aşık Mahsuni Şerif’in ’Doktor Bey’ türküsünü açın dinleyin. Diyor ki, ’geldik daha sabahtan kaldık akşama. Yarına sıra mümkün mü doktor bey’ diye başlayan bir türkü. Bakın Türkiye gerçekten 20 yılda çağ atlayacak icraatların altına imza attı. Bunları nasıl yaptık biliyor musunuz arkadaşlar? Bunu biz yapmadık. Bunu Cumhurbaşkanımız da tek başına yapmadı. Bunu işte konuşmamın başında çizdiğim teşkilat ruhuyla, teşkilat şuuruyla hareket eden siz yaptınız. AK Parti’nin tabanı yaptı. Ben o yüzden Türkiye’yi bu noktaya getirdiğiniz için AK Parti tabanına, Türkiye’de demokrasi gönüllüsü AK Partililere, hepinize teşekkür ediyorum. Allah razı olsun." Cumhuriyet’in 100. yılına yazılan mektupları okudu 2001-2002 yılında öğretmen ve öğrenciler tarafından Cumhuriyet’in 100. yılına yazılan mektupları okuyan Yusuf Tekin, "Eğitimle ilgili ilgili de biz anlatınca muhalefet ikna olmuyor. Biz anlatınca muhalefet karşımıza bambaşka argümanlar getiriyorlar. Ben anlatmayayım, başkaları anlatsın. Kim anlatsın? 2001-2002 yılında başlayan bir proje. Dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit’in başlattığı bir proje. Projenin adı ne? ’Cumhuriyetin yüzüncü yılına mektuplar’. Sayın Başbakan şöyle bir proje başlatıyor. Diyor ki; ’Cumhuriyet’in 100. yılı yaklaşıyor. Cumhuriyet’in 100. yılında iş başında olan hükümete mektuplar yazsın vatandaş. PTT de koordine etsin, vakti zamanı geldiğinde 100. yıl olduğunda PTT bu mektupları ilgili bakanlara ulaştırsın.’ Ne zaman yapılmış bu? 2001-2002 yılında, yani AK Parti iktidarından önce. Ben de hasbelkader 100. yılda Milli Eğitim Bakanı olunca PTT bu projenin mektuplarını 2023 yılı 29 Ekim haftasında bize ulaştırdı. Ne diyorlar biliyor musunuz bana mektup yazanlar, yani dönemin Milli Eğitim Bakanına mektup yazanlar; öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, müfettişlerimiz, okul yöneticilerimiz mektuplar yazmışlar. Mesela bir öğretmenimiz diyor ki, bakın altını çizerek söylüyorum, bunu söyleyen bir öğretmen. ’Allah’ım’ diyor ’İnşallah Cumhuriyet’in 100. yılında 40 kişilik sınıflarda ders anlatabilirim’ diyor. Bakın ben söylersem muhalefet anlamıyor ama o dönem öğretmenimiz bunu söylüyor. Niye? Diyor ki, ’76, 72 kişilik sınıflarda ders anlatıyorum.’ Şu an Türkiye’de derslik başına düşen öğrenci sayısı ilkokullar, ortaokullar ve ortaöğretim kurumlarımız açısından düşündüğümüzde 16 ile 24 arasında. Bakın nereden nereye getirdik Türkiye’yi? Aynı şey öğretmen başına düşen öğrenci sayısı açısından da geçerli. Bir başka öğretmenimiz diyor ki, ’Allah’ım’ diyor ’İnşallah bir gün Cumhuriyet’in 100. yılında, koridorlarında farelerin cirit atmadığı bir okulda öğretmenlik yaparım.’ Bakın dün Karabük’e geldik. Buradaki okul yatırımlarımızı gezdik. Ben diyorum ki, ’birinci sınıf iş kalitesiyle okullar yapıyoruz.’ Muhalefet beni Meclis kürsüsünde eleştiriyor. Buyurun burada inşaatı devam eden ya da bu yıl eğitim öğretime açtığımızda okullarımızı gelsinler ziyaret etsinler. 2002’den önce neredeydik, 2023’te neredeyiz? Bu sorunun cevabını buyursunlar alsın. Bir başka öğretmenimiz diyor ki, ’İnşallah Cumhuriyet’in 100. yılında çocuklarımız tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için okulun dışına çıkmazlar. İnşallah çocuklarımız okulun içerisinde ihtiyaçlarını giderebilir.’ Şu an Türkiye’de yaptığımız okulların tamamı bu statüde, gerçekten çocuklarımızın ihtiyaçlarını giderecek nitelikte. Bir başka öğrencimiz diyor ki, öğrencimiz mektup yazmış. Diyor ki, ’İnşallah Cumhuriyet’in 100. yılında ben başörtüsüyle üniversitede ya da lisede eğitim öğretim hayatıma devam edebilirim’ diyor. Kaldı mı böyle bir problemi arkadaşlar? Kalmadı. Bu kimin sayesinde? Sizin sayenizde. Sizin bize verdiğiniz destekler sayesinde. O yüzden ben hepinize çok teşekkür ediyorum. Siz bize destek olmasaydınız, siz Sayın Cumhurbaşkanımıza oylarınızla, siz Sayın Cumhurbaşkanımıza dualarınızla destek olmasaydınız bu yaptığımız şeylerden hiçbirini yapamazdık, beceremezdik" ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:" Muğla’ya son 22 yılda 302 milyar lira tutarında yatırım yaptık"
21 Aralık 2024 Cumartesi - 16:30 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:" Muğla’ya son 22 yılda 302 milyar lira tutarında yatırım yaptık" AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Muğla 8’inci İl Kongresine katıldı. Menteşe Spor salonunda gerçekleştirilen AK Parti Muğla İl Kongresinde konuşan Erdoğan, konuşmasının ilk bölümünde CHP’yi eleştirerek, CHP’nin Türkiye’nin uluslararası alanda etkin hale gelmesinden rahatsız olanların apartı olduklarını söyledi. “Kazanımları korumak için gerektiğinde canımız ortaya koyduk” İstiklal harbinde Ege illeri arasında en fazla şehidi Muğla’nın verdiğini belirten Erdoğan, Erzurum Palandöken’de çığ düşmesi onucu vefat eden milli sporcu Emre Yazgan için başsağlığı dileyen Erdoğan, “Kardeşlerim, coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın her anı, kesintisiz bir mücadeleyle geçmiştir. Nice medeniyetlerin doğduğu, yükseldiği ve battığı bu toprakları vatanımız kılmak için çok fedakârlık yaptık. Çok ter döktük, çok kan akıttık. Dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz kazanımları korumak için, gerektiğinde canımızı ortaya koymaktan çekinmedik. Tüm bu sureti içerisinde sadece dışarıdan gelen saldırıları göğüslemekle kalmadık. Aynı zamanda içerideki gaflet, dalalet, hatta ihanet odaklarıyla da uğraştık. Tarihe baktığımızda Osmanlı’nın Avrupa işlerine doğru sürdürdüğü ilerleyişinin hemen her safhasında önce geriye dönüp arkasını sağlama atma ihtiyacı duyduğunu görüyoruz. Osmanlı’nın son dönemde asırlarca bir arada yaşadığımız kimi kesimlerce nasıl kakla haline dönüştüğüne şahit olduk. Cumhuriyet döneminde kendi ülkesinin potansiyeline, kendi halkının değerlerine düşman olan mankurtların yol açtığı talimatların bedelini ödedik” “Kafaları karıştırmakta pek mahirler” “Onların heybelerinde ülkenin ve milletin sorunlarıyla ilgili en küçük bir çözüm paketi yoktur” “Bugün de sırf kendi çıkarları uğruna, insanımızın öz güvenini kırmaya, buna küresel siyasi ve sosyal saldırılar karşısında savunmasız bırakmaya çalışanlar var. Bakınız Rus yazar Dostoyevski ne diyor? ‘Hiç insan öldürmediği halde bir katilden daha cani insanları gördük. Umudumuzu öldürenleri gördük’ Evet, en büyük caniler insanların umudunu öldürenler veya ona teşebbüs edenlerdir. Yaşadığımız geçici sıkıntıları sanki dünya yıkılmış, biz de altında kalmışız edasıyla anlatanların gayesi asla milletimizin derdiyle dertlenmek değildir. Onların heybelerinde ülkenin ve milletin sorunlarıyla ilgili en küçük bir çözüm paketi yoktur. Daha önemlisi, böyle bir niyetleri, gayretleri, hazırlıkları da bulunuyor. ‘Ver ki yiyem, öp ki yatam. Gözdeki canım çıkmasın’ zihniyetiyle yıllardır milletin umudunu, enerjisini tüketenlerin bu ülkede dikilmiş tek bir ağaçları olmadığını en iyi sizler biliyorsunuz. Hiçbir eser ve hizmet olmadığı halde kafaları karıştırmakta, kabadayılık taslamakta, kavga çıkarmakta maşallah pek mahirdirler. Halbuki siyaset sadece yıkmakla, sadece engellemekle, sadece içi boş nutuklarla, sadece kameralara şov yapmakla yürütülecek bir iş değildir. Ne diyor Gönül Sultanı? ‘Kamil insan odur ki koyan dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yerler eser’ Şöyle dönüp ülkemizin son bir asrına baktığımızda kimlerin eserleriyle gönüllerde yaşadığını, kimlerin yerinde yerler estiğini herkes görüyor” “Hangi CHP?” “Son çeyrek asra bakalım. AK Parti’nin eser ve hizmet siyasetiyle, demokrasi ve özgürlük reformlarıyla ülkemize nasıl çağ atlattığını kim inkar edebilir? Hayata geçirdiğimiz projelere en çok karşı çıkanlar, en çok takoz koyanlar, şimdi bunlardan en fazla faydalananlardır. Mahalli İdare düzeyinde yıllardır yönettikleri yerleri, alt yapısı ve üst yapısıyla nasıl geri bıraktıklarını, buna karşılık imkânlarını nasıl yağmaladıklarını cümle alem biliyor. Üstelik son dönemde bu yağmaya bölücü terör örgütüyle irtibatını bir türlü kesmeyenleri de ortak ettiler. Kendi işlerindeki kavganın temelinde de işte bu rant kavgası var. Evet, kimden bahsediyorum? CHP’den bahsediyorum. Gerçi bu partiden söz açılınca insanın aklına ister istemez hangi CHP diyen bir soru geliyor. Çünkü karşımızda aynı amblem altında dört beş parçaya bölünmüş her biri diğerinin ayağını kaydırmakla, gözünü çıkarmakla meşgul bir yapı var. Her neyse kendi içlerinde ne yapacakları onları bileceği iş. Biz bu partinin genel duruşuyla ilgiliyiz. Esasen CHP, ilk parti faşizminden beri tarihinin her döneminde milletle kavgalı bir partiydi. Ama son dönemde işi artık ülkemize yönelik küresel projelerin taşeronluğunun işlenmeye kadar vardırdılar. Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada giderek etkin bir güç haline gelmesinden rahatsız olanların içerideki aparatı haline dönüştüler. Her geçen gün dibe batmalarına rağmen maalesef bunlardan en küçük bir kendini düzeltme emaresi de göremiyoruz. Değerli Kardeşlerim, bu söylediklerimizin hiçbiri de izah değildir, ithaf değildir, iftira hiç değildir. Hepsi de apaçık hakikattir. CHP’nin tüm bünyesini saran bu gaflet haline her alanda şahit oluyoruz” “CHP, millilikten ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor” “Mesela, Türkiye güney sınırlarının güvenliği için sınır ötesi harekatlar yapıyor. Karşısına kim çıkıyor? CHP. Türkiye Akdeniz’deki çıkarlarını korumak için Libya’da pozisyon alıyor. Karşısına kim çıkıyor. CHP. Türkiye Ukrayna Savaşı’ndan Filistin’de yaşanan trajediye kadar, bölgesindeki tüm çatışmalarda dünyanın takdirini kazanan tutumlar geliştiriyor, karşısına yine CHP çıkıyor. Türkiye, Türk dünyasının siyasi, kültürel, sosyal, askeri, beşeri birliğini sağlayacak tarihi adımlar atıyor, karşısına yine CHP çıkıyor. Türkiye, Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar geniş bir alanda kazan kazan esasına dayalı açılımlara gelişiyor, karşısına yine CHP çıkıyor. Uluslararası hemen her konuda kendi ülkesi yerine başkalarının safında yer almayı alışkanlık haline getiren CHP, millilikten ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor. Bu savrulmanın en önemli delillerinden biri de FETÖ’dan PKK, YPG’ye kadar farklı örgütlerle kurdukları alengirli ilişkilerdir. Küresel güçlerin soytarısı haline gelen CHP’ye gönül verenlerin önemli bir kısmının da bu tablodan rahatsız olduklarını biliyoruz, görüyoruz. Biz bu hakikatlerin vicdanları rahatsız, kafaları huzursuz ama aynı zamanda çaresiz aklıselim sahibi CHP’liler adına da dile getiriyoruz” “Özel’in kırdığı potları üst üste koysak Halep’e yol olur” “Eski genel başkanların gerçeklerden kopmuş bir şekilde eline FETÖ’cülerin tutuşturduğu argumanlarla 13 yıl güya siyaset yaptı. Şimdiki genel başkanları da yalan yalan bilgiler, içeride ve dışarıda karşılığı olmayan ve komplo teorileri üzerinde siyaset yapıyor. Sayın Özel’in iç ve dış politikada kırdığı potları üst üste koysak, burada Halep’e yol olur. Hakkını vermek sözsüz. İlk başta milletimizi ve gençlerimizi eğlendiriyordu. Ama artık komik bile değil, Türkiye gibi güçlü bir ülkenin ana muhalefet liderinin kendini bu durumlara düşürmesi Türk siyaseti adına utandırıcıdır. Demokrasilerde iktidarın icraat gücüne en çok katkıyı yapan unsurlardan biri de muhalefetin tutarlılığı ve alternatif politika geliştirme kabiliyetidir. Bizdeki muhalefet ne tutarlı, ne de politika geliştirme kabiliyetine sahiptir. Muhalefet temsilcileri tuğla üstüne tuğla koymak yerine, laf üstüne laf koymakla iş yaptıklarını sanıyorlar. Aslına bakılırsa, mevcut hallerinden gayet memnunlar. Aksi olsaydı, kendilerini şunca zamandır iktidardan uzak tutan bu yanlış üsluptan vazgeçip, milletin gönlünü kazanacak işlere yönetirlerdi. Demokratik siyasetin muhalefet vasıtasıyla kendini yenileme erdemini biz kendi kendimize gerçekleştiriyoruz” “Ülkemizin dünü gibi yarınının da umudu, inşaatçısı, yol açıcısı yine AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır“ “İşte kapalı spor salonu. Her şeye haykırıyor. AK Parti kurulduğu günden bugüne kadar kesintisiz bir değişim sürecini kendi içinde yaşatmayı hep başarmıştır. Parti yönetimimiz ve kabinelerimizle, vizyon belgelerimiz ve programlarımızla, eserlerimizle, hizmetlerimizle, reformlarımızla, milletimizle kurduğumuz temellerini güçlendirecek adımlarımızla. Velhasıl hayatın her alanına dokunan icraatlarımızla değişim bayrağını elden hiç bırakmadık. Bugün de ülkenin ihtiyacı olan her konuda, programı, projesi, vizyonu olan parti ve ittifak biziz. Milletimizin yaşadığı sıkıntıları çözme noktasında iradesi, çabası, reçetesi olan parti ve ittifak yine biziz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeleri en doğru şekilde okuyabilen parti ve ittifak biziz. Ülkemizin itibarını, devletimizin çıkarlarını, milletimizin olurunu korumak için gerektiğinde her türlü riski alarak tavır geliştirebilen parti ve ittifak biziz. Sadece günü kurtarmaya değil, asıl geleceği inşaaya yönelik vizyona sahip parti ve ittifak biziz. Sözünü suya değil, milletin gönül defterine yazarak arkasında duran parti ve ittifak biziz. Saymaya kalksak, saatlerce sürecek vasıflarımızla ülkemizin dünü gibi yarının da umudu, inşaatçısı, yol açıcısı yine AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır” dedi. Muğla’ya 22 yılda 302 milyar lira tutarında yatırım yaptık” AK Parti Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muğla’ya 22 yılda yapılan yatırımlar hakkında da bilgi verdi. Yapılan yatırımlar arasında, Adalet Bakanlığı 4 milyar, Eğitimde 23 milyar, Gençlik ve Sporda 5 milyar, Sosyal Yardımlar 34 milyar, Sağlık alanında 8 milyar, Çevre ve Şehircilik 36 milyar, 8 milyar tutarındaki yatırımlar da devam ediyor. Ulaştırma 57 milyar, Tarım ve Ormancılıkta 47 milyar, Enerji yatırımında 67 milyar, Kültür ve Turizm 7 milyar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik 13 milyar liralık hizmet ve eseri Muğla’ya kazandırdıklarını açıkladı.
AK Parti İzmir İl Başkanı Saygılı’dan İzmir Büyükşehir’e ‘kredi’ cevabı
21 Aralık 2024 Cumartesi - 16:26 AK Parti İzmir İl Başkanı Saygılı’dan İzmir Büyükşehir’e ‘kredi’ cevabı AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, İzmir Büyükşehir Belediyesinin beklediği ileri sürülen kredilerine açıklık getirerek, "6 adet kredi talepleri var. Bunlardan 3 tanesi, devam eden geçmişten bakanlığın izin verdiği ön izin; yani her yıl bittiğinde kullandığınız kredilerle ilgili evrak güncellemesi. 3 tanesi de yeni. Bunlardan sadece biri İzmir Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi 4. Faz, körfez ile ilgili. 2023’te, 4. faz için ihale yapıldı. O zaman bir kredi paketi bakanlığımız onayladı. Büyükşehir bununla ilgili harcamalar yapıyor" dedi. AK Parti Bayındır 8. Olağan İlçe Kongresinde, mevcut Başkan Veysel Bakıcıol yeniden aday olmazken, Mehmet Gelir başkan adayı oldu. Belediye Düğün Salonunda yapılan kongreye; AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, AK Parti Manisa 27. Dönem Milletvekili Mehmet Ali Özkan ve teşkilat mensupları katıldı. AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, konuşmasında, "Ölüme terk ettikleri körfez üzerinden akordu bozuk bir kredi türküsü tutturmuş söylüyorlar" dedi. "algı oluşturmaktan öteye geçmiyor" "Peki işin gerçeği ne ben size anlatayım" diyen Saygılı, "İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, kredilerle ilgili hükümetimizi suçlarken, gerçekler bambaşka bir tablo ortaya koyuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinin bakanlığımızdan beklediği 6 adet kredi talebi var. Bunlardan 3 tanesi devam eden, geçmişten bakanlığın izin verdiği ön izin; yani her yıl bittiğinde kullandığınız kredilerle ilgili evrak güncellemesi. 3 tanesi de yeni. Sadece biri, İzmir Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi 4. Faz körfez ile ilgili. 2023’te, 4. faz için ihale yapıldı. O zaman bir kredi paketi bakanlığımız onayladı. Büyükşehir bununla ilgili harcamalar yapıyor. Bu işi etkiliyor mu? Hayır. Bu bir ‘köprü’ kredisi; yani bunu kullandığınızda Avrupa Kalkınma Bankası diyor ki; ’buraya harcadıklarınızı faturalandırırsanız, ben sana yeniden finansman veririm.’ ’Kredilendiririm’ dediği bir sistem; yani yaptıkları işi etkilemiyor. Başvuru yapılan bu yeni köprü kredisi, Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi Çamur Yakma Tesisi ve Dikili Yağmur Suyu işleri için geçtiğimiz kasım ayı İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde, AK Parti grubumuzun oyları ile oy birliği yapılarak, belediye başkanına kredi görüşmeleri yaparak, şartlarını görüşmesi ve onaylaması için yetki verdik. Daha bu yetkiyi yeni almışken; ’kredi onayı gelmedi, geciktik’ demek, algı oluşturmaktan öteye geçmiyor. Bu bahane siyasetini Cemil Tugay’ın selefi Tunç Soyer yapıyordu. Siz yeni seçildiniz. Sadece AK Parti’yi suçlayan bir siyaseti kendinize ilke edinmeyin" diye konuştu. Başkan Saygılı, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Gelelim hazır olan 5.5 milyarlık krediye; 2023 yılında, Dünya Bankasının alt yapılarla ilgili Türkiye’ye tanıdığı 330 milyon Euro bir genel paketi vardı. Hükümetimiz, bu pakette İzmir’i pilot il ilan etti. Büyükşehir meclisinde oy birliği yaptık; 130 milyon Euro, 30 yıl geri ödemeli, devlet garantisi altında, İller Bankası bu kredi paketini kullanmayı İzmir’e verdi. Bunun karşılığı bugün 5,5 milyar TL. Peki bu ne? Yağmur suyu ve kanalizasyon suyu hattının ayrıştırması için harcanması gereken para. Büyük kanal projesinde, projeyi değiştirip, birleşik sisteme dönen kim? Cumhuriyet Halk Partisi. 25 yıl boyunca ayrıştırma yapmayan Cumhuriyet Halk Partisi. Her yağmur yağdığında 7 litre/saniye kapasitesi olan bir şebekeye, 25 litre/saniye su verip denize tonlarca atık suyu basan kim? İzmir Büyükşehir Belediyesi. İzmir Büyükşehir Belediyesi 1.5 yıldır niye Dünya Bankası standartlarındaki ihaleye çıkamadı? Bu para hazır ve bekliyor şuan. İller Bankasının dış finansbank koordinatörü 15 günde bir İzmir’e geliyor. Sürekli İZSU’ya baskı yapıyor, ’kullanın’ diye. Büyükşehir bir taraftan hazır 5.5 milyar TL’li parayı kullanmıyor; hükümet 5.5 milyar garantörlüğü hazır olan bir para veriyor. Diyor ki; ’bizim kredilerimiz hazır. Hükümet onay vermiyor.’ İşte bu bahane belediyeciliğidir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:"Sayın Özel’in iç ve dış politikada kırdığı potları üst üste koysak buradan Halep’e yol olur"
21 Aralık 2024 Cumartesi - 16:25 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:"Sayın Özel’in iç ve dış politikada kırdığı potları üst üste koysak buradan Halep’e yol olur" AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Muğla 8’inci İl Kongresine katıldı. Menteşe Spor salonunda gerçekleştirilen AK Parti Muğla İl Kongresinde konuşan Erdoğan, konuşmasının ilk bölümünde CHP’yi eleştirerek, CHP’nin Türkiye’nin uluslararası alanda etkin hale gelmesinden rahatsız olanların apartı olduklarını söyledi. “Kazanımları korumak için gerektiğinde canımız ortaya koyduk” İstiklal harbinde Ege illeri arasında en fazla şehidi Muğla’nın verdiğini belirten Erdoğan, Erzurum Palandöken’de çığ düşmesi onucu vefat eden milli sporcu Emre Yazgan için başsağlığı dileyen Erdoğan, “Kardeşlerim, coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın her anı, kesintisiz bir mücadeleyle geçmiştir. Nice medeniyetlerin doğduğu, yükseldiği ve battığı bu toprakları vatanımız kılmak için çok fedakârlık yaptık. Çok ter döktük, çok kan akıttık. Dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz kazanımları korumak için, gerektiğinde canımızı ortaya koymaktan çekinmedik. Tüm bu sureti içerisinde sadece dışarıdan gelen saldırıları göğüslemekle kalmadık. Aynı zamanda içerideki gaflet, dalalet, hatta ihanet odaklarıyla da uğraştık. Tarihe baktığımızda Osmanlı’nın Avrupa işlerine doğru sürdürdüğü ilerleyişinin hemen her safhasında önce geriye dönüp arkasını sağlama atma ihtiyacı duyduğunu görüyoruz. Osmanlı’nın son dönemde asırlarca bir arada yaşadığımız kimi kesimlerce nasıl kakla haline dönüştüğüne şahit olduk. Cumhuriyet döneminde kendi ülkesinin potansiyeline, kendi halkının değerlerine düşman olan mankurtların yol açtığı talimatların bedelini ödedik” “Kafaları karıştırmakta pek mahirler” “Onların heybelerinde ülkenin ve milletin sorunlarıyla ilgili en küçük bir çözüm paketi yoktur” “Bugün de sırf kendi çıkarları uğruna, insanımızın öz güvenini kırmaya, buna küresel siyasi ve sosyal saldırılar karşısında savunmasız bırakmaya çalışanlar var. Bakınız Rus yazar Dostoyevski ne diyor? ‘Hiç insan öldürmediği halde bir katilden daha cani insanları gördük. Umudumuzu öldürenleri gördük’ Evet, en büyük caniler insanların umudunu öldürenler veya ona teşebbüs edenlerdir. Yaşadığımız geçici sıkıntıları sanki dünya yıkılmış, biz de altında kalmışız edasıyla anlatanların gayesi asla milletimizin derdiyle dertlenmek değildir. Onların heybelerinde ülkenin ve milletin sorunlarıyla ilgili en küçük bir çözüm paketi yoktur. Daha önemlisi, böyle bir niyetleri, gayretleri, hazırlıkları da bulunuyor. ‘Ver ki yiyem, öp ki yatam. Gözdeki canım çıkmasın’ zihniyetiyle yıllardır milletin umudunu, enerjisini tüketenlerin bu ülkede dikilmiş tek bir ağaçları olmadığını en iyi sizler biliyorsunuz. Hiçbir eser ve hizmet olmadığı halde kafaları karıştırmakta, kabadayılık taslamakta, kavga çıkarmakta maşallah pek mahirdirler. Halbuki siyaset sadece yıkmakla, sadece engellemekle, sadece içi boş nutuklarla, sadece kameralara şov yapmakla yürütülecek bir iş değildir. Ne diyor Gönül Sultanı? ‘Kamil insan odur ki koyan dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yerler eser’ Şöyle dönüp ülkemizin son bir asrına baktığımızda kimlerin eserleriyle gönüllerde yaşadığını, kimlerin yerinde yerler estiğini herkes görüyor” “Hangi CHP?” “Son çeyrek asra bakalım. AK Parti’nin eser ve hizmet siyasetiyle, demokrasi ve özgürlük reformlarıyla ülkemize nasıl çağ atlattığını kim inkar edebilir? Hayata geçirdiğimiz projelere en çok karşı çıkanlar, en çok takoz koyanlar, şimdi bunlardan en fazla faydalananlardır. Mahalli İdare düzeyinde yıllardır yönettikleri yerleri, alt yapısı ve üst yapısıyla nasıl geri bıraktıklarını, buna karşılık imkânlarını nasıl yağmaladıklarını cümle alem biliyor. Üstelik son dönemde bu yağmaya bölücü terör örgütüyle irtibatını bir türlü kesmeyenleri de ortak ettiler. Kendi işlerindeki kavganın temelinde de işte bu rant kavgası var. Evet, kimden bahsediyorum? CHP’den bahsediyorum. Gerçi bu partiden söz açılınca insanın aklına ister istemez hangi CHP diyen bir soru geliyor. Çünkü karşımızda aynı amblem altında dört beş parçaya bölünmüş her biri diğerinin ayağını kaydırmakla, gözünü çıkarmakla meşgul bir yapı var. Her neyse kendi içlerinde ne yapacakları onları bileceği iş. Biz bu partinin genel duruşuyla ilgiliyiz. Esasen CHP, ilk parti faşizminden beri tarihinin her döneminde milletle kavgalı bir partiydi. Ama son dönemde işi artık ülkemize yönelik küresel projelerin taşeronluğunun işlenmeye kadar vardırdılar. Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada giderek etkin bir güç haline gelmesinden rahatsız olanların içerideki aparatı haline dönüştüler. Her geçen gün dibe batmalarına rağmen maalesef bunlardan en küçük bir kendini düzeltme emaresi de göremiyoruz. Değerli Kardeşlerim, bu söylediklerimizin hiçbiri de izah değildir, ithaf değildir, iftira hiç değildir. Hepsi de apaçık hakikattir. CHP’nin tüm bünyesini saran bu gaflet haline her alanda şahit oluyoruz” “CHP, millilikten ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor” “Mesela, Türkiye güney sınırlarının güvenliği için sınır ötesi harekatlar yapıyor. Karşısına kim çıkıyor? CHP. Türkiye Akdeniz’deki çıkarlarını korumak için Libya’da pozisyon alıyor. Karşısına kim çıkıyor. CHP. Türkiye Ukrayna Savaşı’ndan Filistin’de yaşanan trajediye kadar, bölgesindeki tüm çatışmalarda dünyanın takdirini kazanan tutumlar geliştiriyor, karşısına yine CHP çıkıyor. Türkiye, Türk dünyasının siyasi, kültürel, sosyal, askeri, beşeri birliğini sağlayacak tarihi adımlar atıyor, karşısına yine CHP çıkıyor. Türkiye, Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar geniş bir alanda kazan kazan esasına dayalı açılımlara gelişiyor, karşısına yine CHP çıkıyor. Uluslararası hemen her konuda kendi ülkesi yerine başkalarının safında yer almayı alışkanlık haline getiren CHP, millilikten ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor. Bu savrulmanın en önemli delillerinden biri de FETÖ’dan PKK, YPG’ye kadar farklı örgütlerle kurdukları alengirli ilişkilerdir. Küresel güçlerin soytarısı haline gelen CHP’ye gönül verenlerin önemli bir kısmının da bu tablodan rahatsız olduklarını biliyoruz, görüyoruz. Biz bu hakikatlerin vicdanları rahatsız, kafaları huzursuz ama aynı zamanda çaresiz aklıselim sahibi CHP’liler adına da dile getiriyoruz” “Özel’in kırdığı potları üst üste koysak Halep’e yol olur” “Eski genel başkanların gerçeklerden kopmuş bir şekilde eline FETÖ’cülerin tutuşturduğu argumanlarla 13 yıl güya siyaset yaptı. Şimdiki genel başkanları da yalan yalan bilgiler, içeride ve dışarıda karşılığı olmayan ve komplo teorileri üzerinde siyaset yapıyor. Sayın Özel’in iç ve dış politikada kırdığı potları üst üste koysak, burada Halep’e yol olur. Hakkını vermek sözsüz. İlk başta milletimizi ve gençlerimizi eğlendiriyordu. Ama artık komik bile değil, Türkiye gibi güçlü bir ülkenin ana muhalefet liderinin kendini bu durumlara düşürmesi Türk siyaseti adına utandırıcıdır. Demokrasilerde iktidarın icraat gücüne en çok katkıyı yapan unsurlardan biri de muhalefetin tutarlılığı ve alternatif politika geliştirme kabiliyetidir. Bizdeki muhalefet ne tutarlı, ne de politika geliştirme kabiliyetine sahiptir. Muhalefet temsilcileri tuğla üstüne tuğla koymak yerine, laf üstüne laf koymakla iş yaptıklarını sanıyorlar. Aslına bakılırsa, mevcut hallerinden gayet memnunlar. Aksi olsaydı, kendilerini şunca zamandır iktidardan uzak tutan bu yanlış üsluptan vazgeçip, milletin gönlünü kazanacak işlere yönetirlerdi. Demokratik siyasetin muhalefet vasıtasıyla kendini yenileme erdemini biz kendi kendimize gerçekleştiriyoruz” “Ülkemizin dünü gibi yarınının da umudu, inşaatçısı, yol açıcısı yine AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır“ “İşte kapalı spor salonu. Her şeye haykırıyor. AK Parti kurulduğu günden bugüne kadar kesintisiz bir değişim sürecini kendi içinde yaşatmayı hep başarmıştır. Parti yönetimimiz ve kabinelerimizle, vizyon belgelerimiz ve programlarımızla, eserlerimizle, hizmetlerimizle, reformlarımızla, milletimizle kurduğumuz temellerini güçlendirecek adımlarımızla. Velhasıl hayatın her alanına dokunan icraatlarımızla değişim bayrağını elden hiç bırakmadık. Bugün de ülkenin ihtiyacı olan her konuda, programı, projesi, vizyonu olan parti ve ittifak biziz. Milletimizin yaşadığı sıkıntıları çözme noktasında iradesi, çabası, reçetesi olan parti ve ittifak yine biziz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeleri en doğru şekilde okuyabilen parti ve ittifak biziz. Ülkemizin itibarını, devletimizin çıkarlarını, milletimizin olurunu korumak için gerektiğinde her türlü riski alarak tavır geliştirebilen parti ve ittifak biziz. Sadece günü kurtarmaya değil, asıl geleceği inşaaya yönelik vizyona sahip parti ve ittifak biziz. Sözünü suya değil, milletin gönül defterine yazarak arkasında duran parti ve ittifak biziz. Saymaya kalksak, saatlerce sürecek vasıflarımızla ülkemizin dünü gibi yarının da umudu, inşaatçısı, yol açıcısı yine AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır” dedi. Muğla’ya 22 yılda 302 milyar lira tutarında yatırım yaptık” AK Parti Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muğla’ya 22 yılda yapılan yatırımlar hakkında da bilgi verdi. Yapılan yatırımlar arasında, Adalet Bakanlığı 4 milyar, Eğitimde 23 milyar, Gençlik ve Sporda 5 milyar, Sosyal Yardımlar 34 milyar, Sağlık alanında 8 milyar, Çevre ve Şehircilik 36 milyar, 8 milyar tutarındaki yatırımlar da devam ediyor. Ulaştırma 57 milyar, Tarım ve Ormancılıkta 47 milyar, Enerji yatırımında 67 milyar, Kültür ve Turizm 7 milyar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik 13 milyar liralık hizmet ve eseri Muğla’ya kazandırdıklarını açıkladı.
Bakan Göktaş: "Burdur’a 23 yılda 60,5 milyar lira yatırım yaptık"
21 Aralık 2024 Cumartesi - 14:57 Bakan Göktaş: "Burdur’a 23 yılda 60,5 milyar lira yatırım yaptık" AK Parti Burdur 8. Olağan Kongresi’nde konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, AK Parti’nin gücünü milletten aldığını belirterek 23 yılda Burdur’a 60,5 milyar lira yatırım yaptıklarını söyledi. Burdur’da AK Parti 8. Olağan Kongresi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Bakanı Nihat Zeybekçi’nin katılımıyla Hüsnü Bayer Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Kongrede konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, "Burdur’umuzun 8. Olağan Kongresi’nin hayırlara vesile olmasını diliyorum" sözleriyle kongreye katılanları selamlayarak, "’Millete hizmet yolunda kutlu yürüyüşe devam’ diyen AK Parti’mizin tüm kadrolarıyla, millete hizmet yolunda durmadan, yorulmadan ilk günkü aşkla çalışıyoruz. 85 milyon vatandaşımızın huzurunu ve refahı için, her alanda gerçekleştirdiğimiz reformlarla güçlü bir Türkiye inşa ediyoruz. AK Parti, her daim büyük bir heyecanla milli hedeflerine yürüyenlerin partisidir. AK Parti, Türkiye sevdasıyla yoğrulmuş, milli iradenin desteğiyle büyümüş, azim ve kararlılıkla ilerleyenlerin partisidir. AK Parti, milli hâkimiyetin üstünde hiçbir gücü tanımayanların, milletimizin hayallerini gerçek kılanların partisidir" dedi. “23 yılda vatandaşımızın karşısında icraatla çıktık” Bakan Özdemir Göktaş AK Parti’nin 23 yılda halkın karşısına icraat ile çıktıklarını belirterek, “Ne büyük bir şeref ki, aziz milletimizin takdiri ve desteğiyle büyüyen AK Parti, Türkiye’nin büyümesinde, her zaman öncü bir misyonu yerine getirmiştir, getirmeye de devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, siz kıymetli dava arkadaşlarımızla ’Yaparsa AK Parti Yapar’ dedik ve çok değerli yollar kat ettik. 23 yılda, hakikat yolunda ilerledik, her daim milletimizin yanında olduk. 23 yılda, vatandaşlarımızın huzuruna her zaman söz verdiğimiz gibi lafla değil, icraatla çıktık. Türkiye’nin gücüne güç kattık" ifadelerini kullandı. “Gücümüzün kaynağı milletin kendisidir” AK Parti’nin gücünü milletten aldığını belirten Bakan Göktaş, “Gücümüzün kaynağı aziz Türk milletinin bizatihi kendisi oldu. Gücümüzü durmak nedir, yorulmak nedir bilmeyen AK gençlerden aldık. Türkiye’yi büyüten, istikrarı sürdüren AK kadınlardan aldık. Gücümüzü, bu davaya gönül veren siz kıymetli kardeşlerimizden aldık. Gücümüzü gece gündüz demeden 7’den 77’ye emek veren AK Teşkilatımızdan aldık. Bugün Türkiye’nin dirliğinin ve birliğinin teminatı teşkilatlarımızdır. Teşkilatlarımızla gurur duyuyoruz. Her birinizle yol arkadaşlığı yaptığımız için onur duyuyoruz” ifadelerine yer verdi. “Burdur’a 23 yılda 60,5 milyar lira yatırım yaptık” Burdurlu kardeşleriyle yol yürüdüğü için iftihar ettiklerini belirten Bakan Göktaş, “Cumhurbaşkanımızın da ifadeleriyle ’Burdur’u sadece gönülden sevmekle kalmadık, Burdur’u hizmetlerimizle ileriye taşıdık.’ 23 yılda güzel Burdur’umuza 60,5 milyar lira değerinde yatırımlar yaptık. Burdur’umuzun kadınları, çocukları, yaşlıları, engellilerin hayatını kolaylaştıracak, refahı artıracak adımları bir bir attık. Bir yandan şehirlerimizi güzelleştirirken diğer yandan vatandaşlarımızın yaşam kalitelerini artıracak sosyal politikalar geliştiriyoruz. Burdurlu vatandaşlarımızın yüzü güldükçe bizler de mutlu oluyoruz. Biz inanıyoruz ki, mutlu bireyler güçlü aileleri, güçlü aileler huzurlu bir toplumu inşa eder. Bu inançla, sizler için, Burdurlu kardeşlerimiz için büyük bir azim ve gayretle çalışmaya devam edeceğiz. Bugün Burdur’un, kutlu davamıza olan bağlılığını, vefasını ve azmini bir kez daha yüreklerimizde hissettik. Bu salonda var olan gayret ve birlik ruhu, sadece Burdur’u değil, tüm Türkiye’yi kucaklayan AK Parti’nin ne kadar büyük bir aile olduğunu gösteriyor” diye konuştu. “Mazlum coğrafyanın refahı için mücadelemizi sürdüreceğiz” AK Parti’nin temelinde, millete olan sarsılmaz sevdası, hizmet tutkusu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla gerçekleştirdikleri büyük dönüşümlerin olduğunu söyleyen Bakan Göktaş, "Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde AK Parti, sadece bir milletin değil, gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki mazlumların umududur. Tarihin doğru tarafında yer alanların, merhametle hareket edenlerin, zulme ve haksızlığa karşı direnenlerin yanında saf tutmaktır. Suriye’de özgürlüğün şafağı sökerken hakikatin gür sesi, Suriye halkının refahı ve esenliği için barışın teminatı olmaktır. Filistin davasının yılmaz savunucusu, Kudüs’ün onurlu muhafızı olmaktır. Bu inançla, Filistin’in özgürlüğü, Suriye’nin huzuru ve tüm mazlum coğrafyaların refahı için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. “23 yılda olduğu gibi bundan sonra da çalışmalarımız devam edecek” 23 yılda olduğu gibi bundan sonra da çalışmalarının devam edeceğini ve Türkiye Yüzyılı hedeflere el ele vereceklerini belirten Bakan Göktaş, “İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un kıymetli hemşehrileri, merhum şairimizin de ’Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz’ dizesinde dile getirdiği gibi sarsılmaz bir inançla kutlu davamızda emin adımlarla ilerliyoruz. Milletimizin iradesiyle, en çetin badireler karşısında dahi dimdik ayakta kalarak, asırlardır süregelen birlik ruhuyla güçlü bir Türkiye için çalışmaya devam ediyoruz. 23 yılda olduğu gibi, bundan sonra da hizmetlerimizle, eserlerimizle ülkemize değer katmaya devam edeceğiz. Toplumun tüm kesimlerini kapsayan, 85 milyon vatandaşımızı kucaklayan bir siyaset anlayışıyla hizmetlerimizi sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı hedeflerimize el ele vererek ulaşacağız. Burdur’umuzu yeni yatırımlarla güçlendirecek, öncü şehirlerimizden biri haline getireceğiz. Dün olduğu gibi bugün de ’Umudun, İcraatın, Geleceğin Adı AK Parti’ diyeceğiz" sözleriyle konuşmasını tamamlayıp Burdur 8. Olağan Kongresi’nin hayırlı olmasını dileyerek kongrede tek aday olan İl Başkanı Mustafa Özboyacı ve yönetimine başarılar diledi.
Başkan Kaplan’dan Arslan ailesine ziyaret
21 Aralık 2024 Cumartesi - 14:27 Başkan Kaplan’dan Arslan ailesine ziyaret Yeniden Refah Partisi Akhisar İlçe Başkanı Ünal Kaplan ve yönetimi Manisa’nın Saruhanlı ilçesinden Gazze’ye gitmek üzere yola çıkan, ancak Suriye’de Esed rejimi tarafından tutuklanarak Adra Hapishanesi’ne konulan ve Suriye Milli Ordusu’nun hapishanedeki mahkumları serbest bırakmasıyla özgürlüğüne kavuşan Engin Arslan ve ailesini ziyaret etti. Duygusal anların yaşandığı ziyarette Engin Arslan, bu süreçte yaşadığı insanlık dışı muamele ve ağır şartlar hakkında tecrübelerini paylaştı. Hapishane şartlarındaki yetersiz beslenme, hijyen eksikliği ve maruz kaldığı fiziksel işkence, insan hakları ihlalleri konusundaki farkındalığı artırmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyan Arslan, yaşadığı tüm zorluklara rağmen ailesine kavuşma arzusu ve güçlü duruşu partililere de cesaret ve ilham verdi. "Engin Arslan ve ailesinin duyarlılığı bizi derinden etkiledi" Yeniden Refah Partisi Akhisar İlçe Başkanı Ünal Kaplan, "Ziyaretimiz sırasında, yaşanan bu acı tecrübelerin ötesinde, kardeşlik ve dayanışmanın ne kadar kıymetli olduğuna bir kez daha tanık olduk. Engin Arslan ve ailesinin misafirperverliği, İslam ümmetine olan duyarlılıkları ve güçlü manevi duruşları, bizi derinden etkiledi. Bu anlamlı buluşma vesilesiyle, insanlığın ortak değerleri etrafında kenetlenmenin önemini bir kez daha hatırladık. Yeniden Refah Partisi Akhisar İlçe Başkanlığı olarak, bu ziyaretin sadece bir buluşmadan ibaret olmadığını, aynı zamanda toplumsal duyarlılık ve insani değerlerin güçlendirilmesi adına önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bu tür ziyaretlerin devam etmesi, toplumumuzda birlik, beraberlik ve dayanışma duygularını pekiştirecektir. Engin Arslan ve ailesine yeni yaşamlarında huzur, mutluluk ve refah dilerken, başta İslam coğrafyası olmak üzere, dünyanın dört bir yanında zulüm gören kardeşlerimiz için dualarımızın ve gayretlerimizin devam edeceğini kamuoyuna saygıyla duyururuz." dedi.
Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, 99 adet taşınmazın satışı için yetki isteyecek
21 Aralık 2024 Cumartesi - 14:22 Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, 99 adet taşınmazın satışı için yetki isteyecek Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, Belediye Meclisi’ne olağanüstü toplantı çağrısı yaparken, 99 adet taşınmazın satışı için yetki isteyecek. Bilecik Belediye Meclisi 23 Aralık Pazartesi günü saat 10.00’da Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı başkanlığında Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezinde olağanüstü toplanacak. Toplantıda mülkiyeti belediyeye ait İstiklal Mahallesi 89 ada 15 parselde kayıtla taşınmaz ile ilgili olarak 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 18’inci maddesinin (h) bendi ve 38’inci maddesinin (g) bendine istinaden alacaklı taraf olan Alve İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile var olan uyuşmazlığın sulh ile tasfiye, kabul ve feragatine ilişkin her türlü anlaşma ve protokoller yapılması, istinaf ve temyiz yargılamasından feragat edilmesi hususlarında Belediye Başkanına yetki verilmesi konusu görüşülecek. Diğer bir gündem maddesi de 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 18’inci maddesinin (e) bendi ve 34’üncü maddesinin (g) bendine istinaden, mülkiyeti belediye ait müzekkere eki tabloda belirtilen 99 adet taşınmazın satışına ilişkin tüm iş ve işlemleri yürütmek üzere Belediye Başkanlığına ve Belediye Encümenine yetki verilmesi konusunun görüşülmesi olacak. Bu gündem maddeleri sonrası AVM inşaatının müteahhidi Alve İnşaat ile süreci yönetmek ve 99 adet taşınmazın satışına ilişkin Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı’na yetki istenecek.
Geçit, “Bayyiğit’in başarısı hepimizi gururlandırdı”
21 Aralık 2024 Cumartesi - 13:05 Geçit, “Bayyiğit’in başarısı hepimizi gururlandırdı” Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr.İlhan Geçit, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden ‘Yaşayan İnsan Hazineleri’ ödülünü alan sıcak demir ustası Yusuf Bayyiğit’i Malatya Büyükşehir Belediyesi Sanat Sokağı’ndaki atölyesinde ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘Yaşayan İnsan Hazineleri’ ödül töreninde Malatya’lı zanaatkâr, demirci ustası Yusuf Bayyiğit’e ‘Yaşayan İnsan Hazineleri’ ödülünü takdim etmişti. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, 53 yıldır sıcak demir işçiliğini aralıksız sürdüren ve unutulmaya yüz tutmuş ‘Damascus’ tekniğiyle yaptığı el emeği göz nuru bıçaklar ve kılıçlarla bu alanda isminden söz ettiren demirci ustası Yusuf Bayyiğit’i atölyesinde ziyaret ederek, büyük bir titizlik ve emekle hayata geçen eserleri inceledi. Yusuf Bayyiğit’i aldığı ödülden dolayı tebrik eden Başkan Geçit, Anadolu medeniyetinde özel bir yeri olan ‘bıçak ve kılıç’ gibi sanatsal mirasların korunması ve yaşatılması açısından önemli bir misyon üstelenen Yusuf Bayyiğit’in başarılarını takdirle karşıladıklarını söyledi. Yusuf Bayyiğit’in ustalığı ve sanatıyla kültürel mirasın korunmasında öncü isimler arasında yer aldığını ifade eden Başkan Geçit, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden ‘Yaşayan İnsan Hazineleri’ ödülünü alan sıcak demir ustası Yusuf Bayyiğit ustamızı öncelikle hem aldığı ödülden dolayı hem de kültürel miraslarımızın korunması noktasındaki duyarlılığından dolayı tebrik ediyorum. Yusuf Ustamızın bu başarısı hepimizi gururlandırdı. Sanat Sokağındaki atölyesinde birbirinden değerli eserler üreten Yusuf Ustamızı ziyaret ederek bin bir emek ve gayretle yaptığı eserleri yakından inceledik. Ustamız geleneksel yöntemlerle sürdürdüğü bu kadim mesleğiyle bir yandan sanatsal mirasımızın yaşatılmasını sağlarken diğer taraftan yeni nesle bu kadim mesleği öğretmeye çalışıyor. 53 yıldır demir işçiliği gibi zor bir meslek dalını başarıyla yerine getiren Yusuf Ustamızın çabalarını asla unutmayacağız. Bu şehrin kültürüne ve sanatına emek veren zanaatkârlarımızla her zaman gurur duyuyoruz. Yusuf Ustama, değerli eşine ve çocuklarına sağlıklı bir hayat diliyorum” diye konuştu. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirip, teşekkürlerini sunan demirci ustası Yusuf Bayyiğit ise, ‘Damascus’ bıçakları ve kılıçları Başkan Geçit’e tanıttı.