POLİTİKA
2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri 19 Kasım 2024 Salı - 01:01:23 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 21:34 Bakan Kacır: “Ay misyonunu da hep birlikte başaracağız” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, üzerinde çalışılan Ay misyonuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Kacır, Türkiye’nin kendi geliştiridği uzay aracıyla Ay’a gitmeyi hedeflediğini söyledi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Amasya Üniversitesi’nde düzenlenen programda gençlerle buluştu. Türkiye’nin son yıllardaki projelerle havacılıkta yakaladığı başarılara değinen Bakan Kacır, bu yıl uzaya gönderilen 4 tondan fazla ağırlıktaki ilk milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A’nın 36 bin kilometre yüksekliğe erişebildiğini vurguladı. Bakan Kacır, “Şimdi daha öteye gideceğiz. İnşallah milli hibrit roket motorumuzu uzayda ateşlediğimiz ve kendi geliştirdiğimiz uzay aracıyla Ay’a eriştiğimiz Ay misyonunu da sizler gibi Türk gençlerinin emeğiyle, gayretiyle hep birlikte başaracağız” dedi. Bu durumun yeni fırsatlar sunacağına işaret eden Kacır, “Hibrit roket motoru teknolojisini uzayda gerçekleştirmeyi başarırsak yörüngeler arası transferler yapabilen, uzay araçları üretebilen bir ülke olacak Türkiye. Uzayda uydular çoğalıyor. Uzaya erişim daha ucuz hale geldi. 10, 15 yıl önce yılda 150, 200 uydu uzaya gönderilirken, şimdi yılda 2 bin, 2 bin 500 uydu gönderiliyor. Bugün yörünge transferleri yapabilen araçları geliştirmek Türkiye’nin önünde uzay ekonomisinde yeni bir fırsat penceresi açacak” diye konuştu. “Bunu şu ana kadar yapabilen sadece 6 ülke var” Programda öğrencilerle Türkiye’nin uzay faaliyetlerine ilişkin bilgiler paylaşan Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı da, “Biz kendi etrafında ve Dünya’nın etrafında turlamaya devam eden Ay’da spesifik bir noktaya Dünya’dan erişerek sert iniş yapacak bir roket üzerinde çalışıyoruz. Bunu şu ana kadar yapabilen sadece 6 ülke var. Sonuncusu da Çin oldu” şeklinde konuştu. 2026-2028 yılları arasında planlanan bir proje üzerinde de çalışıldığını aktaran Gezeravcı, “İkinci bir fırlatmayla bu kez Ay üzerine bir bilimsel üniteyi indirip, orada araştırma yapmaya başlamayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı. Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, üniversiteye teknopark kazandırılacağını açıklayan Bakan Kacır’a teşekkür etti. Programa Amasya Valisi Önder Bakan, AK Parti milletvekilleri Haluk İpek ve Hasan Çilez ile Amasya Belediye Başkanı Turgay Sevindi de katıldı.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 21:22 AK Partili Kasapoğlu: “Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadık, kapılmayacağız” Eski Gençlik ve Spor Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu, “Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da dünyanın umudu olmaya devam edecek. Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadık, kapılmayacağız” dedi. İzmir’de AK Parti Dikili 7. Olağan İlçe Kongresi geniş katılımla yapıldı. Mevcut başkan Tahsin Şekerci’nin tek listeyle gittiği kongreye, eski Gençlik ve Spor Bakanı ve İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu, İzmir İl Koordinatörü ve Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, teşkilat mensupları ve partililer katıldı. Kongrede konuşan Milletvekili Kasapoğlu, “Yapacak çok işimiz var. Çünkü biz umudun adresiyiz, biz icraatın adresiyiz ve biz geleceğin adresiyiz. Önümüzde dünya lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ardımızda aziz milletimiz olduğu müddetçe daha gidecek çok yolumuz, daha yapacak çok işimiz var. Bizim kongrelerimizde sandalyeler havada uçmaz; kongrelerimiz, birlik ve beraberliğin adresidir. Kimseyi ötekileştirmeden kucaklayan bir gönül hareketiyiz. Gönlüne ve kalbine dokunamadığımız her vatandaşımız için daha çok çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Sağlıktan sanayiye, ekonomiden gençliğe ve spora kadar daha yapacak çok işimiz var, gençler. Gönül coğrafyamızda bizi bekleyen mazlumlar var; biz, onlar için de çalışacağız. Bu kongrelerimizi birer yeniden doğuş olarak görüyoruz. Her dönemde yeni başlangıçlarla doğmaya devam edeceğiz. Birlikte güçlü olduğumuzu biliyoruz. 15 Temmuz’da ve 17-25 Aralık sürecinde bunu defalarca ispat ettik. Önümüzde yürünecek yollar, hayata geçirilecek projeler ve milletimize sunulacak hizmetler var. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da dünyanın umudu olmaya devam edecek. Hak gelecek, batıl zail olacak; biz buna inanıyoruz. Bu davanın neferleri olarak durmak ve yorulmak nedir bilmeyiz. İşte bu yüzden bu kadrolarla gurur duyuyoruz. Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmadık, kapılmayacağız. İnanıyoruz ki yeni süreçte partimiz Dikili’de yeni bir tarih yazacaktır” dedi. AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ise, “Bizim kongrelerimiz, Türkiye’nin yeni ve güçlü soluklarının müjdecisidir. İşte bu soluklarla Türkiye Yüzyılı yolculuğumuzu sürdürüyoruz. Gemimizin kaptanı belli. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tertemiz bir sayfada büyük Türkiye’nin destanını yazıyoruz. Bir yandan yeni anayasa süreciyle demokrasi standartlarımızı yükseltiyoruz. Bir yandan normale dönen makroekonomik verilerle enflasyonla mücadele ediyoruz. Bir yandan sınırlarımızda kurulmak istenen terör koridorlarını yerle bir ediyoruz. Ve bir yandan da tam bağımsızlık şiarıyla milli savunma sanayimizi güçlendiriyoruz. İnşallah yarınlar bugünden çok iyi olacak. Küresel ekonomik dalgalanmalar ve gerilim alanlarının oluşturduğu bazı ekonomik sıkıntılar tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkiledi. Ama büyük yürüyüşteki bu tür meseleler ciddiyetle aşılır ve bu kutlu kervan yoluna devam eder. Biz Türkiye’nin ve elbette İzmir’in aşını, işini, ekmeğini büyütme derdindeyiz. İstiyoruz ki bu büyümeden Dikili’de eser ve hizmet olarak nasiplensin. Çünkü CHP belediyeciliği diğer ilçelerde de olduğu gibi Dikili’yi de pas geçiyor. Konsere para var, çöp toplamaya yok. Yandaşa, siyasi rantçılara para var, işçiye ve memura yok. Adrese teslim ihalelere para var ama kentsel dönüşüme yok. Ama hükümetimiz bu iş bilmezlere ne Dikili’yi ne de İzmir’i bırakmadı. Hükümetimiz 23 yılda Dikili’ye sayısız eser ve hizmet sundu. Adliyemizi modernize ettik. Okullarımızı yeniledik, güçlendirdik. Dikili Tarıma Dayalı Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi inşaatında artık sona yaklaştık. Burada 3 bin 500 insanımız iş ve aş sahibi olacak. 3 bin dönüm arazi üzerine kurulacak bu OSB projesinde 50 adet 25 dönümlük sera parseli, ayrıca 35 adet de sanayi parseli oluşturuldu. TOKİ marifetiyle bin adet konut Dikili’ye yapılacak. İnşaatı biten yeni 75 yataklı devlet hastanemiz 2025’te faaliyete girecek. Saymakla bitmez, yapmakla biter. Biz laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyan bir iktidarız. Bakın Dikili sahil şeridinde evlerden gelen atık sular direkt denize ulaşıyor. Yazıktır, günahtır. Yandaşlara, kifayetsizlere paraları oluk oluk akıtan CHP belediyeleri, daha bir altyapı meselesini çözemiyor. Dikili’yi kirlettiler, Körfez’de de aynı umursamazlıkla çevre felaketine neden oldular. Ama Dikili gerçekleri biliyor” dedi. AK Parti kongrelerinin yeniden dirilişin bir vesilesi olduğunu vurgulayan İzmir İl Koordinatörü ve Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan, “Dün itibarıyla Türkiye genelinde 728 kongremizi tamamlamış bulunuyoruz. Çok yakında il kongremizi de gerçekleştireceğiz inşallah. Sizler, birçok zorlu seçim sürecini geride bırakmış, bu kutlu davaya gönülden bağlı insanlarsınız. Bu birlik ve beraberliği sağlayan, bize vizyon kazandıran ve güven veren, elhamdülillah Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderimiz var. Yarından itibaren yenilenmiş kadrolarımızla birlikte Dikili’nin her sokağında tek tek çalışma suretiyle devam edeceğiz. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz Dikili 7. Olağan İlçe Kongremizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Katılımınız, destekleriniz ve gayretleriniz için her birinize gönülden teşekkür ediyorum” dedi. AK Parti Dikili İlçe Başkanı Tahsin Şekerci ise, "Kadın kolları, gençlik kolları ve kadın kollarımızla durmadan yola devam ediyoruz. Biz maddi olan şeyleri bir şekilde yerine getiririz imkanlarımız el verdiğince ama teşkilatta olan hiçbir kardeşimizi üzmeye, kırmaya hakkımız yok. Bu düsturdan ayrılmayacağız. 7. olağan kongremizin ilçemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi.
18 Kasım 2024 Pazartesi - 20:59 AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala’dan memleketi Oltu’ya ziyaret AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, memleketi Erzurum’un Oltu ilçesinde davul-zurna ile karşılandı. Annesi ve babasını da ziyaret eden Ala, “Baba ocağında olmak, burada büyümüş biri olarak Oltu’yu ziyaret etmek benim için çok anlamlı. Hemşehrilerimle kucaklaşmak, geçmişimi yad etmek çok kıymetli” dedi. AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, memleketi Erzurum’un Oltu ilçesini ziyaret etti. İlçe girişinde Oltu Belediye Başkanı Adem Çelebi, AK Parti İlçe Teşkilatı, AK Parti Kadın Kolları, MHP İlçe Teşkilatı ve çok sayıda vatandaş tarafından davul-zurna ile karşılanan Ala’nın ilk durağı AK Parti Oltu İlçe Başkanlığı oldu. Burada AK Parti İlçe Başkanı Oğuz Yavuz ile bir araya gelen Ala, seçimdeki başarısından dolayı Yavuz’a teşekkür etti. Partiyle ve Oltu ile ilgili konularda fikir alışverişinde bulunan Ala, Türkiye gündemine de değindi. Ala, Oltu’ya geldiği için büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek, “Burası benim çocukluğumun geçtiği yer. Hemşehrilerimle buluşmak, hatıralarımı tazelemek çok değerli. Burada hem Türkiye’nin meselelerini hem de Oltu’nun ihtiyaçlarını konuştuk. Hemşehrilerimle birlikte olmaktan büyük keyif aldım” dedi. Daha sonra Oltu Belediyesi’ni ziyaret eden Efkan Ala, Belediye Başkanı Adem Çelebi’ye ilçede yapılan başarılı çalışmalardan dolayı teşekkür etti. Başkan Çelebi, Ala’ya Oltu taşından yapılmış bir tesbih hediye ederken, Ala’nın eşine ise Oltu zümrütünden bir takı seti takdim etti. Son olarak Ala, babaevini ziyaret etti. Annesi ve babasını ziyaret eden Ala, “Baba ocağında olmak, burada büyümüş biri olarak Oltu’yu ziyaret etmek benim için çok anlamlı. Hemşehrilerimle kucaklaşmak, geçmişimi yad etmek çok kıymetli” diye konuştu.
Taşkın: ”Gençler için sportif ve kültürel etkinliklerimiz sürecek”
30 Ekim 2024 Çarşamba - 15:37 Taşkın: ”Gençler için sportif ve kültürel etkinliklerimiz sürecek” Battalgazi Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü tarafından organize edilen 29 Ekim Cumhuriyet Kupası FUTSAL Turnuvası, heyecan dolu final karşılaşmasıyla sona erdi. Toplamda 22 takım ve 220 sporcunun katıldığı turnuva, gençlerin spora olan ilgisini artırırken Cumhuriyet Bayramı’nın coşkusunu da yaşattı. Finalde Young Boys ve FK Kolpaçino takımları arasındaki çekişmeli mücadele, izleyicilere nefes kesen anlar sundu. Zorlu karşılaşmanın sonunda FK Kolpaçino, şampiyonluk kupasını kaldırarak turnuvanın galibi oldu. Üçüncülük ise İnönü City takımının oldu. Dereceye giren takımlara ödülleri, TFF Bölge Müdürü Işılay Çalışkan, Battalgazi Belediye Başkan Yardımcısı İsmet Sarıgül ve Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürü Tayfun Güngör tarafından takdim edildi. Törende konuşmacılar, genç sporcuların gösterdiği azim ve mücadele ruhuna vurgu yaparak, Cumhuriyet coşkusunu sporla birleştiren organizasyonun anlamına dikkat çekti. ”Gençler için sportif ve kültürel etkinliklerimiz sürecek” Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, turnuva sonrası yaptığı açıklamada, Cumhuriyet coşkusunu sporla yaşatan gençlere ve katılımcılara teşekkür ederek, “29 Ekim Cumhuriyet Kupası Futsal Turnuvamıza katılım gösteren tüm sporcularımıza ve takımlarımıza teşekkür ediyorum. Gençlerimizin spora olan ilgisinin artması, bu tür organizasyonlarla Cumhuriyet coşkusunu bir arada yaşaması bizler için çok kıymetli. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimize yönelik spor ve kültürel faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Turnuvada emeği geçen Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğümüze, katkı sunan tüm paydaşlarımıza ve Battalgazi halkımıza şükranlarımı sunuyorum. Cumhuriyetimizin 101. yılına yaraşır bir etkinlik gerçekleştirmiş olmanın gururunu yaşıyoruz. Elde ettikleri derecelerden dolayı tüm takımlarımızı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum” ifadelerini kullandı.
DEM Parti Grup Toplantısı
30 Ekim 2024 Çarşamba - 15:14 DEM Parti Grup Toplantısı DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncay Bakırhan, "Tarihi bir çağrı var, bunu değerlendirelim. Biz de çatışma ve şiddetten hukuki ve siyasi zemine geçilmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız" dedi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncay Bakırhan, partisinin grup toplantısında konuştu. Bakırhan, "100 yıl önce cumhuriyet kurulurken de ’beka’ dediler. Aradan 100 yıl geçti hala ’beka’ diyorlar. İnkarcı akıl ’beka’ diyerek bir adım bile cumhuriyeti maalesef ilerletemedi. 100 yıldır yanlış bir şekilde ülkeyi yönettiler. 100 yıl sonra hala ’beka’ deniliyorsa ve ’beka’ sorunundan bahsediliyorsa demek ki bir yerde yanlış yapıldı. Şimdi bu yanlıştan dönmek için ciddi bir fırsat var. Cumhuriyet başta Kürtlerle, Alevilerle ve dışladığı tüm halklar ve inançlarla, en önemlisi de demokrasi ve özgürlüklerle barışmalıdır, barışmak zorundadır” şeklinde konuştu. Bakırhan, şunları kaydetti: “İlk yüzyılın acısını sadece biz Kürtler yaşamadık, Ermeniler, Aleviler, Süryaniler, Müslümanlar. Adını burada sayamayacağım onlarca halk ve inanç da aynı şekilde ilk yüzyılın acısını ve zulmünü birlikte gördüler. Geçen yüzyılda devletin toplum üzerindeki vesayeti toplumun gelişmesini, özgürleşmesini engelledi. Elbette geçmişe takılıp kalmayacağız ama geçmişle yüzleşerek, geçmişten dersler çıkararak önümüze bakmak zorundayız. Biz geçmişe takılıp kalan bir anlayıştan gelmiyoruz. Dersler çıkararak ikinci yüzyılda daha demokratik, daha özgürlükçü ve inançların bir daha aynı şeyi yaşamaması için önümüzde ciddi bir fırsat duruyor. Bu ülke kurulurken topraklarında, ovalarında hepimizin kanı, alınteri yok muydu? Evet, vardı. Bunun en iyi örneği Çanakkale’deki şehitlikte her bölgeden, inançtan, her etnik gruptan isimlerin mezar taşları. Kuruluşta ortaklık vardı. Kuruluşta beraber kan döktük, alınteri döktük ama cumhuriyeti eşit yaşadığımız bir zemin haline getiremedik. Bu toprakları demokratik bir cumhuriyete ulaştırmak gibi bir görev ve sorumluluk hepimizin önünde duruyor. En başta da hükümetin önünde duruyor.” "Demokratik bir cumhuriyet, demokratik bir anayasa ile olur” Yeni anayasa konusuna da değinen Bakırhan, ”Cumhuriyetin ikinci yüzyılında tüm siyasi ve toplumsal çevrelere çağrımızdır; gelin önyargılarımızı, husumetlerimizi bir kenara bırakalım. Halkların barış içerisinde ve kardeşçe yaşadıkları bir Türkiye’yi birlikte kuralım. Biraz önce Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını da izledim. O da yeni, daha demokratik, daha kapsayıcı, kardeşleştiğimiz bir zemin oluşturalım diyordu. Bunun bugün koşulları var. Türkiye’nin büyük çoğunluğu bugün halkların kavga ettiği ve çatıştığı bu zemin yerine, barış içinde yaşadığı bir zemini talep ediyor. Bu gerçekliği başta iktidar partisi olmak üzere siyasi partiler dile getiriyor. Demokratik bir Türkiye kurmak için her zamankinden daha büyük bir fırsatın olduğunu belirtmek istiyorum. Biz demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile taçlanmış bir cumhuriyet istiyoruz. Demokratik cumhuriyet; eşit yurttaşlık, çok kültürlü toplum ve yerel demokrasinin güvence altına alınmasıdır. Demokratik cumhuriyet; 1920 Meclisi’nin çoğulcu yapısını ve 1921 Anayasası’nı, kurucu Meclis ruhunu 21. yüzyıl gerçekliği ve demokratik bir anayasa ile taçlandırmaktır. Demokratik bir cumhuriyet, demokratik bir anayasa ile olur” dedi. "Bizim elimiz müzakere için hazırdır" Bakırhan, barışın tartışıldığı bir dönemde 44 aydır görüş yapmayan Abdullah Öcalan’ın Milletvekili Ömer Öcalan ile bir görüşme yaptığını hatırlatarak, “Sadece bu görüşme bile umut oluşturdu. Ancak gelen ilk mesaj tecridin devam ettiği idi. Sizin de muhatap olarak gördüğünüz Öcalan’ın üzerindeki tecridi kaldırın, özgür çalışma koşullarını oluşturun. Öcalan ’Varsanız, ben varım, hazırım’ diyor. Bunu bizden iyi iktidar biliyor. Tarihi bir çağrı var, bunu değerlendirelim. Biz de çatışma ve şiddetten hukuki ve siyasi zemine geçilmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. Gelin zorun rolünü kaldıralım, diyalog ve müzakerenin önünü açalım. Devlet aklı gerçekten barışa hazır mı, bir planı, programı var mı, bunu görmek istiyoruz. Sayın Erdoğan’ın ne düşündüğünü biz de merak ediyorduk. Tarihi bir sınavla yüz yüzesiniz. Bugün söylediğiniz sözleri önemli buluyoruz. Adım atma sorumluluğu Cumhurbaşkanı olarak sizdedir. Sizden önceki cumhurbaşkanlarından farklı bir sayfada yer alın. DEM Parti olarak söylediğimiz, yazdığımızı çarpıtmasın. Bizim elimiz müzakere için hazırdır. Yumruklarımız sıkılı değildir. Bunun için bu Meclis çatısı altında değiliz. Ama kimse bize rota çizmesin, tehdit, hakaret etmesin" diye konuştu. Bakırhan, grup toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakırhan, "umut hakkı"na ilişkin, “Türkiye’nin imza attığı uluslararası sözleşmelerde de bu mevcuttur. AİHM’in vermiş olduğu Öcalan kararında da bu var. Ağırlaştırılmış müebbet dahi alsa bir hükümlü umut hakkı olmalıdır diyor. Bu konuda Türkiye’nin de umut hakkını uygulaması için AİHM bir karar verdi. Bu doğru bir karardır. Umut hakkı sadece Sayın Öcalan için değil, aynı durumda olan binlerce insan için de hayata geçirilmelidir" ifadelerini kullandı. Teröristbaşı Öcalan ile ilgili tecrit konusundaki soru üzerine Bakırhan, “Bir görüşme oldu ama bu tecridin kalktığı anlamına gelmiyor. Ama tecridin kalkması iyi olur. Hepimizin yararına olur. Çünkü sayın Öcalan demokratik bir zemin için fikirlerini belirtiyor. Oradan gelen düşünceler buradaki barış ve demokrasi zeminini büyütür, katkı sunar. O nedenle kapıların açılmasının ve koşulların oluşturulmasının hepimize yararı olur" cevabını verdi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kılıç: "Vatandaş tünelin ucunda bir ışık göremiyor"
30 Ekim 2024 Çarşamba - 14:46 Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kılıç: "Vatandaş tünelin ucunda bir ışık göremiyor" Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, "Hazine ve Maliye Bakanı ’En zor günler geride kaldı’ diyor. En zor günler geride kaldıysa asgari ücret neden hâlâ açlık sınırının altında? Asgari ücrette 2025 yılı için öngörülen artış oranı neden hala yüzde 25 sınırında? Zor günler geride kaldıysa yaşanan bu çaresizlik neyin nesi? Vatandaş tünelin ucunda bir ışık göremiyor" dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin genel merkezinde dün gerçekleştirilen Haftalık Olağan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ’Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun, tecriti kaldırılsın’ sözlerine ilişkin konuşan Kılıç, "Macun tüpten çıktı. Ne varmış tüpün içinde? Apo’ya özgürlük, yetmez başka? Teröristbaşının, eli kanlı hainin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden, HDP kürsüsünden millete seslenmesi, örgüte çağrıda bulunması. Milletimiz şunu bilsin ki, içinde bir tek Milli Görüş temsilcisinin bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bölücü başının, eli kanlı hainin kürsüde söz alması mümkün olmayacaktır. Bırakın bunu, Türkiye Büyük Millet Meclisine yanaşması bile söz konusu olmayacaktır. Bunu da geçin, bulunduğu yerden, İmralı Cezaevi’nden çıkması bile mevzubahis olmayacaktır. Aziz milletimiz müsterih olsun. Terör örgütüyle kapalı kapılar ardında görüşmeler yapanların, kayıt dışı müzakerelerde bulunanların hesaba katması gereken faktör Yeniden Refah Partisi gerçeğidir. Yeniden Refah Partisi var olduğu sürece hesapsız hareket etmemelerini kendilerine tavsiye ediyoruz. Yeniden Refah Partisi olduğu sürece terörle müzakere edilmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün kurumlarıyla birlikte terör örgütleri ve teröristlerle mücadelesine devam edecektir. Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar" şeklinde konuştu. “Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirmek ahmaklık değilse bile akılsızlıktır” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davada siyasi yasak alma ihtimali ile ilgili de Kılıç, "Görünen o ki, Cumhuriyet Halk Partisi kulislerinde Sayın İmamoğlu’na yönelik yasaklılık ihtimali bir hayli politik propaganda aracına dönmüş bulunmaktadır. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum; Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirmek ahmaklık değilse bile akılsızlıktır. Bırakın özgürce yarışsın, boyunun ölçüsünü alsın. Boyunun ölçüsünü alacağı yer sandıktır, mahkeme salonları değil. Yenemeyeceğinizi düşünüyorsanız, korkuyorsanız geri çekilin bize bırakın. Sandıkta biz gereğini yerine getirelim. Asıl olan siyasette rekabettir, yasaklarla rakipleri elimine etmek değildir. Çekilin Yeniden Refah’ın adayını destekleyin. Biz seçimlerde gereğini yerine getirelim. Korkarak, yasaklayarak, kaçarak değil. Daha iyi, daha güvenilir, daha donanımlı, daha sevimli, daha ehliyetli, daha liyakatli bir adayı toplumun huzuruna çıkararak ahmaktan siyasi yasak çıkarmak, akıldan da hukuktan da uzaklaşmaktır. Gerçeklik evreninden kopmaktır. Sıradan bir belediye başkanından kahraman çıkarmaktır. Bu bağlamda hiç kimsenin mezkûr davayla ilgili olarak yargı süreçlerini etkilememesini, CHP’nin de buradan prim yapma gayretine girişmemesini kendilerine tavsiye ediyoruz. Sadece Ekrem İmamoğlu’na endeksli siyaset Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakışmıyor. Çünkü bir de Ankara’da Mansur Yavaş gerçeği var" şeklinde konuştu. "A Parti, Yeniden Refah Partisi gibi adaletten yana olsun" A Partisi’ni kuran Yavuz Ağıralioğlu’nu tebrik eden Suat Kılıç, "Ağıralioğlu’na genel başkanlar dünyasına hoş geldiniz diyoruz. A Parti vatana millete hayırlı olsun. Yeniden Refah Partimiz gibi adaletten yana olsun. Millet desin, memleket desin, vicdan desin, merhamet desin. Yeniden Refah Partisi gibi iyiliği, doğruluğu istesin. Yeniden Refah Partisi gibi doğruya doğru, yanlışa yanlış desin. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyenlerin cephesi genişlesin. Duamıza kendimiz amin diyoruz” diye konuştu. “Ayıptır, yazıktır, günahtır, israftır” Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yap-işlet devret projeleri kapsamında müteahhitlere yapılacak olan ödemelere de değinen Kılıç, "2025 yılı bütçe rakamları ve detayları ortaya çıktıkça maalesef karşı karşıya bulunduğumuz karanlık daha da belirginleşiyor. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yap-işlet devret projeleri kapsamında 2025 yılında müteahhitlere yapılacak ödemenin tutarı 663 milyar lira. Cumhurbaşkanımız cebimizden tek kuruş çıkmayacak demişti. Maalesef cebinden tek kuruş çıkmayan devlet değil, müteahhitler oldu. 663 milyar lira. Geçilmeyen köprülerden, geçilmeyen otoyollardan devletin zorunlu karşılık olarak ödediği rakam. Ayıptır, yazıktır, günahtır, israftır. İşi alacak şirket belli, krediyi alacağı banka belli. Rekabetsiz ortamda alacağı rakam aşağı yukarı belli. Devletin yapacağı garanti ödemeler belli. Kimin zenginleşeceği, kimin fakirleşeceği belli. Bu haksız kazanç periyodunun artık sona ermesi lazım" dedi. "Vatandaş tünelin ucunda bir ışık göremiyor" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ’Zor günler geride kaldı’ açıklamasını eleştiren Kılıç, "Hazine ve Maliye Bakanı ’En zor günler geride kaldı’ diyor. En zor günler geride kaldıysa bakan asgari ücret neden hâlâ açlık sınırının altında? Asgari ücrette 2025 yılı için öngörülen artış oranı neden hala yüzde 25 sınırında? Zor günler geride kaldıysa yaşanan bu çaresizlik neyin nesi? Vatandaş tünelin ucunda bir ışık göremiyor. Zor günler geride kaldıysa kimin için geride kaldı. Zor günler geride kaldı, en zor günler mi kapıda? Ne anlamamız lazım bilmiyoruz” şeklinde konuştu. "Erdoğan ve kabinesi düğüm ile çözüm arasında sıkışmış durumda" Bir gazetecinin sorusu üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ’Öcalan’ çağrısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 29 Ekim resepsiyonunda yaptığı konuşmayı değerlendiren Kılıç, "Erdoğan ve kabinesi, düğüm ile çözüm arasında sıkışmış durumda. Zira yapılan açıklamaları reddetmiş olsalar ittifak içinde ortakla ipler gerilecek. Yapılan açıklamaları teyit etseler bu takdirde toplumla arasına mesafe girecek. Çünkü teröristbaşına özgürlük anlamına gelen çağrılar toplum tarafından reddedilmiştir, kabul edilmemiştir. Şehit aileleri tarafından da kabul edilmedi. 40 yıldır terörün bedelini canıyla malıyla ödeyen milyonlar tarafından bu açıklamalar tasvip edilmemiştir. Bu nedenle Erdoğan ve kabinesinin çözümle düğüm arasına sıkıştığını görüyoruz. Sayın Bahçeli’nin açıklamalarını onaylamayacak olsalar bu takdirde ittifak ilişkileri bozulacak. Bu açıklamaları onaylayacak olsalar toplumla bağlar kopacak. O yüzden iki arada bir derede kaldılar" dedi.
Belediye teşkilatı 148 yaşında
30 Ekim 2024 Çarşamba - 14:39 Belediye teşkilatı 148 yaşında Denizli’de 30 Ekim 1876 yılında kurulan belediye teşkilatının 148. yıldönümü kutlandı. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, “Herkesin yüzünün güldüğü, kadınların mutlu olduğu bir şehir oluşturacağız” dedi. 30 Ekim 1876’da kurulan belediye teşkilatının 148. kuruluş yıldönümü Denizli’de törenle kutlandı. Atatürk heykeline çelenk konulmasıyla başlayan programda saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı okundu. Güzel ve keyifli bir kentin büyükşehir belediye başkanı olarak Denizli’nin bugünlere gelmesinde emeği olan önceki dönem belediye başkanları ile bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu belirten Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, “Öncülükleri ve emekleri için bugün burada olan Hasan Gönüllü, Ali Marım, Ali Aygören başkanlarıma ayrıca çok teşekkür ederim. Bu güzel yolculukta bu şehrin daha mutlu ve güzel olması, gelecek nesillere huzurlu ve mutlu bir şehri ulaştırmak adına bir yol arkadaşlığı yapıyoruz. Bu yol arkadaşlığımızda şiarımız ‘Ben değil, biz diyenlerin’ şehrini oluşturalım. Biz bu şehre hizmet etme noktasında üstümüze düşen vazifeyi en iyi şekilde yerine getirebildik diyebilelim” dedi. “Herkesin yüzünün güldüğü bir şehir oluşturacağız” Denizli’yi keyifli hale getirmek için çalıştıklarını vurgulayan Başkan Çavuşoğlu, “Bu şehrin tarımını, turizmini, hayvancılığını ve pek çok güzelliğini keyifli hale getireceğiz. Bu şehrin kendi ürettiği değerlere de sahip çıkması adına çalışmalarımıza devam edeceğiz. Herkesin yüzünün güldüğü, kadınların mutlu olduğu bir şehir oluşturacağız. Hikayemizi daha güzel bir sürece taşıyacağız. İnsanlarımızın daha mutlu olabileceği bir Denizli yolculuğumuzu sürdüreceğiz. Bugün de belediye teşkilatımızın kuruluş yıldönümünü hep birlikte kutluyor olmanın sevincini yaşıyoruz. Umut ediyoruz ki, bir sonraki seneye geldiğimizde bizden önceki başkanlarımızın emeklerinin üzerine bir adım daha atarak mutlu insanların şehrine ulaşmak bizim mutluluk kaynağımız olacaktır. Belediyemizin kuruluş yıl dönümü hayırlı olsun” diye konuştu. Başkan Çavuşoğlu ve önceki dönem belediye başkanları daha sonra ebediyete irtihal eden belediye başkanlarının kabirlerini ziyaret ederek dua okudu. Delikliçınar Meydanı’nda düzenlenen törene Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, eski Belediye Başkanları Hasan Gönüllü, Ali Marım, Ali Aygören ile davetliler, vatandaşlar ve Büyükşehir Belediyesi çalışanları katıldı.
Başkan Altay Kadınhanı ilçe merkezindeki kentsel dönüşüm çalışmalarını inceledi
30 Ekim 2024 Çarşamba - 14:15 Başkan Altay Kadınhanı ilçe merkezindeki kentsel dönüşüm çalışmalarını inceledi Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Kadınhanı’nın kalbi konumunda olan Ünveren Mahallesi’nde hayata geçirilen kentsel dönüşüm çalışmalarında sona gelindi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Kadınhanı Belediye Başkanı İrfan Karaca ile birlikte kentsel dönüşüm alanında incelemelerde bulunarak projenin son durumu hakkında bilgi aldı. İncelemenin ardından açıklamalarda bulunan Başkan Altay, 70 daire ve 30 ticari olmak üzere toplam 100 bağımsız bölümün yer aldığı alandaki çalışmaların Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte yürütüldüğünü hatırlatarak, “Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ilçelerdeki yatırımlarımıza kesintisiz şekilde devam ediyoruz. Kadınhanı Kentsel Dönüşüm birinci etap inşaatlarımızın şantiyesindeyiz. Yaklaşık yüzde 90 aşamaya geldik. İnşallah bahar aylarıyla birlikte hak sahiplerine dairelerini ve dükkanlarını teslim edeceğiz” ifadelerini kullandı. "Kadınhanı’nın kalbinde yapmış olduğumuz proje ilçemize değer kattı" Başkan Altay, Konya’yı dirençli bir şehir haline getirmek için yoğun bir çaba sarf ettiklerini, bu çerçevede yürütülen çalışmaları titizlikle sürdürdüklerini vurgulayarak, “Ülkemizin tamamında insanların güvenli evlerde, güvenli konutlarda yaşamaları için büyük bir kentsel dönüşüm seferberliği var. Konya Büyükşehir Belediyesi olarak özellikle deprem riskinin yüksek olduğu Akşehir, Ilgın ve Kadınhanı aksında da çalışmalar yürütüyoruz. Kadınhanı’nın merkezinde, kalbinde yapmış olduğumuz bu proje hem çevre düzenlemesi hem de peyzajı, güvenliği ve mimarisiyle Kadınhanı’mıza değer katan bir iş oldu” şeklinde konuştu. Süreç yüzde 100 mutabakatla yürütüldü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ve Kadınhanı Belediyesi’ne iş birliğinden dolayı teşekkür eden Başkan Altay, şöyle devam etti: “Emeklerinden dolayı Kadınhanı Belediye Başkanı’mıza teşekkür ediyorum. Baştan bu yana birlikte süreci yürütüyoruz. Ayrıca bütün kentsel dönüşüm faaliyetlerimizde destek olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’mız Murat Kurum’a şükranlarımı sunuyorum. Konya Büyükşehir Belediyesi olarak merkezde ve ilçelerimizde kentsel dönüşüm çalışmalarımıza bundan sonra da kesintisiz şekilde devam edeceğiz. Böyle güzel, güvenli konutlarda oturmayı tercih eden, bizimle anlaşan ve yüzde 100 mutabakatla süreci yürüten Kadınhanılı hemşehrilerimize de teşekkür ediyorum. Hayırlı, uğurlu olsun.” Karaca, Başkan Altay’a teşekkür etti Kadınhanı Belediye Başkanı İrfan Karaca da projenin Kadınhanı’nın merkezini değiştirecek vizyon bir proje olduğunun altını çizerek, “Desteklerinden dolayı Uğur İbrahim Altay başkanımıza, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum’a teşekkür ediyorum. İnşallah proje tamamlandığında Kadınhanı’mız hak ettiği, muntazam evlere kavuşacak. Çarşı merkezi güzel bir vizyon projeyle desteklenecek. Çalışma arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Projemizin ilçemize hayırlı olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Kadınhanı’nın kalbi konumunda olan Ünveren Mahallesi’nde hayata geçirilen dönüşüm projesi; 31 bin 400 metrekare alanda 2 etaptan oluşuyor.
Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Eminoğlu: "Elimezden gelen gayreti ortaya koymaya çalışıyoruz"
30 Ekim 2024 Çarşamba - 14:10 Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Eminoğlu: "Elimezden gelen gayreti ortaya koymaya çalışıyoruz" Kastamonu’da ziyaretlerde bulunan Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Enes Eminoğlu, "Türkiye Yüzyılı’nın gençlerin ve sporun yüzyılı olması noktasında bize düşen kısımla ilgili elimizden gelen gayreti ortaya koymaya çalışıyoruz" dedi. Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Enes Eminoğlu, bir dizi programa katılmak ve incelemelerde bulunmak üzere Kastamonu’yu ziyaret etti. İlk olarak Kastamonu Valiliğini ziyaret eden Eminoğlu, Vali Meftun Dallı ile bir süre görüştü. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünü de ziyaret eden Eminoğlu, daha sonra AK Parti Kastamonu İl Başkanlığında partililerle bir araya geldi. Partililere seslenen Eminoğlu, "Cumhurbaşkanımız, Ayasofya’nın açılışında, ’Ayasofya’nın dirilişi başta Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğüne kavuşmasına katkısı olacağı gibi bütün dünyadaki mazlumların ve mağdurların dirilişine vesile olacak’ diye ifadede bulunmuştu. Bugün hemen yanı başımızda 40 binin üzerinde şehidimiz var. Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Orada devam eden bir süreç var. O yüzden Türkiye’nin bu anlamda daha güçlü olması gerekiyor. O yüzden içinden geçtiğimiz bu süreçte teşkilatlarımızın çok daha diri, daha güçlü olarak çalışmalarını sürdürmesi gerekiyor" dedi. Kastamonu’daki spor yatırımları ile ilgili de konuşan Eminoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği Türkiye Yüzyılı’nın, gençlerin ve sporun yüzyılı olması noktasında bize düşen kısımla ilgili elimizden gelen gayreti ortaya koymaya çalışıyoruz. Türkiye sathında önemli çalışmalar var" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Milletimizin terör kamburundan kurtulması noktasında gereken adımların atılmasını destekliyoruz gerisi laf-ı güzahtır"
30 Ekim 2024 Çarşamba - 13:59 Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Milletimizin terör kamburundan kurtulması noktasında gereken adımların atılmasını destekliyoruz gerisi laf-ı güzahtır" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız” dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, Cumhuriyet Bayramı’nı 85 milyon olarak hep beraber coşkuyla kutladıklarını söyledi. Erdoğan, "Yurt dışındaki temsilciliklerimizde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de 29 Ekim sevinci çeşitli tören ve etkinliklerle büyük bir gururla yaşandı. Dış misyonlarımıza gelerek veya mesaj göndererek bayram sevincimizi paylaşan herkese, tüm liderlere buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Bu vesileyle Milli Mücadele’nin şehit ve gazilerini, tarihimiz boyunca vatan savunmasında kahramanca çarpışan tüm şehitlerimizi, tüm yiğit gazilerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla yad ediyorum" dedi.“2026’da 20 Gökbey helikopterimizin teslimatını gerçekleştireceğiz”Geçen hafta Cumhuriyetin en büyük kazanımlarından en önemli kuruluşlarından biri olan TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki tesislerine yönelik alçakça bir terör saldırısı olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu saldırıda şehit düşen kardeşlerimize de Cenabı Allah’tan rahmetler diliyorum. Ailelerinin ve milletimizin başı sağ olsun diyorum. Tedavisi devam eden yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Dün TUSAŞ’ımızı ziyaret ettik. Çalışanlarımızla kucaklaştık. Taziyelerimizi ve geçmiş olsun dileklerimizi bizzat ilettik. TUSAŞ tarafından geliştirilen yerli milli helikopterimiz T-625 GÖKBEY’in ilkini törenle Jandarma Genel Komutanlığımıza teslim ettik. Yıl sonu gelmeden 2 addet GÖKBEY’i daha Jandarmamıza teslim etmiş olacağız. Ayrıca 2026 yılı içinde toplam 20 adet GÖKBEY helikopterimizin farklı kurumlarımıza teslimatını gerçekleştireceğiz. TUSAŞ çalışanlarımızı yaşadıkları kalleş terör saldırısına rağmen her zamankinden daha inançlı, daha azimli, daha bilenmiş gördüm. Özgüvenleri fevkalade yüksekti. Gözlerinde tam anlamıyla bir adanmışlık duygusu vardı. TUSAŞ’taki kardeşlerimin bizzat kendi ifadeleriyle hainlere rağmen daha fazla üreterek, daha fazla çalışarak şehit arkadaşlarının ruhlarını şad etmeyi sürdüreceklerine inanıyorum. İnşallah bizler de bu fevkalade önemli gayretlerinde TUSAŞ’ımızın ve savunma sanayii kuruluşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.“Bu Cumhuriyet, Alevinin de Sünni’nin de Cumhuriyetidir”Çatısı altında bulundukları bu aziz Meclis’in, 23 Nisan 1920’de Ankara’da faaliyetlerine başladığını anımsatan Erdoğan, "Kurtuluş Savaşı’mızın sevk ve idare etmiş, zaferin ardından, 29 Ekim 1923’te de Cumhuriyetimizi ilan etmiştir. Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, milletimizin temsilcilerinin onayıyla, milletimizin ortak kararı olarak vücut bulmuştur. Burada, şu noktanın altını öncelikle tekrar çizmek isterim: Cumhuriyet, belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, meşrebin, etnik kökenin Cumhuriyeti değildir. Bu Cumhuriyet, zenginin olduğu kadar, yoksulun da cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, ne kadar batılının, ne kadar güneylinin cumhuriyeti ise, o kadar da kuzeylinin, o kadar da doğulunun cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, alevinin de sünninin de cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, sağın da, solun da cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, çoğun da cumhuriyetidir, azın da cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, inancı, düşüncesi, yaşam biçimi, hayat tarzı her ne olursa olsun, kendisini bu vatana, bu millette, bu topraklara ait hisseden herkesin, her bir ferdin cumhuriyetidir. Ve bu Cumhuriyet, Türk’ün de cumhuriyetidir; Türk’ün olduğu kadar elbette Kürdün de cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, Ben Türkiye cumhuriyetinin onurlu bir vatandaşıyım diyen Laz’ın, Çerkez’in, Arab’ın, Rum’un, Roman’ın; yani vatan topraklarında yaşayan herkesin cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, bizim, hepimizin eseridir; öyleyse bu Cumhuriyet bizim, hepimizin, 85 milyonun tamamının cumhuriyetidir. Ben inanıyorum ki, bu topraklar üzerinde yaşayan, bu topraklara vatandaşlık bağıyla bağlı olan hiç kimsenin, Cumhuriyet’le, Cumhuriyet fikriyle bir meselesi, bir sorunu, bir problemi yoktur. Geçtiğimiz bir asır boyunca yaşadığımız sorunlar, cumhuriyetten değil; cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak zulmedenlerden, onu istismar edenlerden, ona ihanet edenlerden kaynaklanmıştır. Evet, bunu yaptılar" ifadelerini kullandı.“Cumhuriyet ruhunu yaşatmaya devam edeceğiz”Erdoğan cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak ayrımcılık yaptıklarını kaydederek, "Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanıp zulmettiler, ötekileştirdiler. Cumhuriyet fikrinin ardına gizlenip, bu ülkenin huzuruna, birliğine, dirliğine, ezeli ve ebedi kardeşliğine en büyük zararı verdiler. Aziz milletimiz, o engin ferasetiyle, o sınırsız basiretiyle, her şeyin farkındadır. Milletimiz, tüm olumsuzluklara rağmen hem cumhuriyet fikrine, hem de onu ete kemiğe büründüren Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sımsıkı sahip çıkmış, korumuş, kollamıştır. Bugün Cumhuriyetimiz, 85 milyon vatandaşımızın ortak yuvası olarak, birdir, bütündür, güçlüdür, dimdik ayaktadır; hem aziz milletimiz için, hem de geniş coğrafyamız için umuttur, güvendir. Şehitlerimizin kanından rengini alan ay yıldızlı al bayrağımızla, birliğimizin, kardeşliğimizin adeta temel felsefe metni olan İstiklal Marşımızla, Cumhuriyet aydınlık geleceğimizdir. Cumhuriyet fikrini, Cumhuriyet ruhunu, Allah izin verirse, ebed müddet korumaya, kollamaya, yaşatmaya devam edeceğiz" dedi.’Türkiye Cumhuriyeti bu kaostan ister istemez etkileniyor’Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin, coğrafyada on yıllar boyunca devam eden kanlı savaşların neticesinde kurulduğunu vurgulayarak, "Sevr’de bize bir harita dayatarak, ‘sizin ülkeniz burası olacak’ dediler. Hayır dedik. ‘Biz haritamızı kendimiz çizeriz’ dedik. ‘Sınırlarımızı kendimiz belirleriz’ dedik. Milli Mücadeleyle haritamızı şehitlerimizin kanıyla çizdik. Binlerce yıllık köklü devlet tecrübemizle, hür irademizle, toprağımız için savaşarak, kan dökerek, can vererek bağımsız vatanımızı inşa ettik. Yakın coğrafyamızdaki bazı ülkeler, ne yazık ki, aynı başarıyı gösteremediler. Osmanlı bakiyesi olan bu coğrafyada, tam bir asırdır, kan, gözyaşı, savaş, çatışma dinmiyor. Osmanlı Devleti’nin mirasçısı olarak, Türkiye Cumhuriyeti de bu kaostan ister istemez etkileniyor. Ancak hata şuradadır; coğrafyamızdaki kaosa bakanlar, korkmuşlar, ürkmüşler, tedirgin olmuşlar ve Cumhuriyetimize ürkek bir kuş muamelesi yapmışlardır. Geçmişin korkuları, son derece yanlış biçimde, kapanmaya, kısıtlamaya, özgürlükleri daraltmaya ve maalesef iç düşmanlar üretmeye yol açmıştır" diye konuştu.“Biz İstiklal Marşı bile ’korkma’ diye başlayan bir milletiz”Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sıradan bir devlet olmadığının altını çizerek, "Biz, 29 Ekim 1923’te ilk defa tarih sahnesine çıkmış değil, bakınız altını çizerek söylüyorum, sahneye yeniden çıkmış bir milletiz. Kuşkusuz 29 Ekim çok önemlidir, tarihin kritik bir dönüm noktasıdır, yeni bir başlangıçtır. Ancak bu aziz millet yüz yıllardır, bin yıllardır hem tarih sahnesinde var olan, hem de tarihin akışına yön veren, tarih yazan, tarih yapan bir millettir. Şu yeryüzü üzerinde, korkuyu korkutan ve korkutacak olan yegâne millet, mensubu olduğumuz asil millettir. Bunun en son ve somut örneği 15 Temmuz şanlı direnişidir. Tarihte elde ettiği şanlı zaferleriyle, yeryüzünde başı dik, iftiharla, gururla yürümeyi hak eden yegâne millet, bizim milletimizdir. Bu millet, değil kendinin, bütün bu coğrafyanın, mazlum ve mağdurların, ezilenlerin, kimsesizlerin, hatta tüm insanlığın umudu bir millettir. Düşersek, yeniden doğruluruz. Yanarsak, küllerimizden yeniden doğarız. Yıkılırsak, yeniden, dimdik ayağa kalkarız. Kolumuzu, kanadımızı kesseler; daha gür, daha köklü, daha güçlü bir fidana dönüşürüz. Kimse bizi yanlış bellemesin. Hele hele, bu milletin hiçbir ferdi, korku, ümitsizlik, yeis, karamsarlık içinde olmasın. İşte onun için söylüyorum: bu cumhuriyet korkmaz. Korku, cumhuriyetimizin bir vasfı asla ve asla olamaz. Biz İstiklal Marşı bile ‘korkma’ diye başlayan bir milletiz. Bu Cumhuriyet, korkuyla değil cesaretle, ürkeklikle değil özgüvenle, daralarak değil büyüyerek, dışlayarak değil kapsayarak, ayrıştırarak değil, kucaklayarak korunur, kollanır, büyütülür ve yüceltilir. Bizim cumhuriyetimizin mayası kardeşliktir; onu ilelebet ayakta tutacak olan da hiç kuşkusuz, tereddütsüz, şeksiz-şüphesiz kardeşliğimizdir" dedi.Cumhuriyetin, 101 yılda çok önemli mesafeler kat ettiğini belirten Erdoğan, "Savaştan çıkmış bir ülke, hamdolsun bugün satın alma paritesine göre dünyanın 11’inci ekonomisidir. Ülkemizin her köşesini imar ettik; yurdumuzu okullarla, üniversitelerle, hastanelerle, yollarla, köprülerle, tünellerle donattık. Bağımsızlığımızı korurken; iddialarımızı, ideallerimizi sımsıkı muhafaza ettik. Tek başına savunma sanayiinde elde ettiğimiz mesafe bile ülkemizin nereden nereye geldiğinin en anlamlı göstergesidir" dedi.“Yöntem ve değeri kullanarak sorunları istismar ettiler”Belli dönemlerde, Cumhuriyetin öz evlatları, ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kaldıklarını kaydeden Erdoğan, "Görmezden gelindiler, ötelendiler, hırpalandılar. Son bir asırda elbette çok güzel günler de gördük; ama ondan daha fazla hüzün gördük, acı gördük, gözyaşı gördük, baskı gördük. AK Parti’mizi 23 yıl evvel, 14 Ağustos 2001’de kurarken, en büyük hedefimiz, en büyük idealimiz, devlet ile milleti kucaklaştırmak, Cumhurla Cumhuriyeti buluşturmak, milletimizin kardeşliğini daha da yüceltmekti. Bu ülkede dindarlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyordu; cesaretle üzerine gittik, ayrımcılığa son verdik. Yoksulun sesi çıkmıyordu; garip gurebanın sesi olduk, nefesi olduk, elinden tuttuk, ayağa kaldırdık. Alevi kardeşlerimizin sorunları vardı; çözmek için samimi adımlar attık. Gayrimüslimlerin sorunları vardı, onları devletle kucaklaştırmak için cesur hamleler yaptık. Tüm bunları sabote etmek için önümüze çok engeller çıkardılar, kitleleri kışkırttılar, darbe girişimlerinde bulundular. Yaşanan ihmallerden ve acılardan nemalananlar, her türlü yol, yöntem ve değeri kullanarak sorunları istismar ettiler. Fakat biz yılmadık, yıkılmadık, durmadık ve kardeşliği büyütmekten asla vaz geçmedik" diye konuştu.“Eş zamanlı olarak kardeşliği büyüteceğiz”Erdoğan, göreve geldiklerinde, ülkenin tamamıyla birlikte, özellikle Doğu-Güneydoğu illerinde ciddi bir ihmalkarlığın söz konusu olduğunu belirterek, "Hiç kimse inkâr edemez ki, Türkiye’nin tamamıyla birlikte, Doğu-Güneydoğu illerimize, altyapısıyla, üstyapısıyla, üretimiyle tarihin en büyük yatırımlarını biz yaptık. Hak ve özgürlükleri genişletme konusunda en büyük adımları biz attık. Bunu yaparken dedik ki, terörü ve terörün ürediği bataklığı kurutacağız; eş zamanlı olarak kardeşliği büyüteceğiz. Aradan geçen 22 yıl boyunca aynı minvalde, aynı istikamette sarsılmadan yürüdük, yürüyoruz. Türk ile Kürdün kardeşliğini büyütmek için, ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa, hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Fakat her seferinde karşımıza bir duvar, bir ihanet, bir alçaklık çıktı. Sorundan beslenenler, sorunun çözülmesine engel oldular. Terörden beslenenler, terörün bitmesini istemediler. Şiddetten nemalanlar, şiddetin sona ermesine rıza göstermediler. Kardeşliğin pekişmesiyle, Türkiye’nin her alanda büyüyeceğini görenler, kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular, gizli aparatlarını harekete geçirdiler" ifadelerini kullandı.“Kelimenin tam anlamıyla sırtımızdan hançerlendik”Çok bedel ödediklerini söyleyen Erdoğan, "Çok hayal kırıklığı yaşadık, çok ihanet gördük, hatta kelimenin tam anlamıyla sırtımızdan hançerlendik. Ancak umudumuzu kaybetmedik, samimiyetimizi yitirmedik, hüsnü niyetten vaz geçmedik, kardeşlik hukukundan asla ve asla ayrılmadık. Türkiye’nin ve milletimizin aydınlık geleceği için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaktan asla geri durmadık, durmayacağız. Çünkü bu, bir dönemin, bir kesimin değil topyekûn nesillerin hayatını etkileyecek önemde bir meseledir. Allah’ın izniyle, Rabbim ömür ve fırsat verirse, bu meseleyi ülkemizin gündeminden tamamen çıkartarak, millete hizmetle geçen 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak niyetindeyiz" diye konuştu.Erdoğan, Türkiye’nin bugün, düne göre çok farklı bir yerde olduğuna işaret ederek "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, devlet içindeki, devletin kurumları arasındaki uyumu ve koordinasyonu güçlendirdik. Özellikle ordumuza, emniyetimize, istihbaratımıza sızmış olan hain FETÖ terör örgütünü temizledik, temizliyoruz. Millet iradesi üzerindeki tüm vesayetleri kaldırdık. Savunma sanayimizdeki atılımlarla, hamdolsun terörle mücadelede çok büyük ilerleme kaydettik. En önemlisi şudur. 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası, Cumhur İttifakını kurarak hem devletimizin gücüne güç kattık, hem de milletimize özgüven kazandırdık. Cumhur İttifakı, ülkemizin ve demokrasimizin son 7-8 yılda mazur kaldığı pek çok saldırının, birçok anti-demokratik girişimin püskürtülmesinde en sağlam direniş hattımız olmuştur" dedi.“Bizim muhatabımız milletimizdir”Nereden bakarsanız bakın, Türkiye’nin her zamankinden daha güçlü olduğunun vurgusunu yapan Erdoğan, "Terör belası başta olmak üzere kronik sorunlarımızı çözmek, kardeşliği pekiştirmek, Türkiye’yi ‘kardeşlik ekseninde’ büyütmek için, bugün önümüze bir kez daha bulunmaz bir imkân çıkmıştır. Buradan, Cumhur İttifakı’ndaki yol arkadaşımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, tüm MHP camiasına, grubum adına, aziz milletimiz adına, selam ve şükranlarımı tekrar ifade ediyorum, Devlet Bey; tavır, konuşma, söylem ve siyasetiyle, feraset ve tecrübesiyle, cesur çıkışlarıyla, akıl dolu cümleleriyle, daima tarihe not düşen, tarihe istikamet çizen bir liderdir. Kendisi her fırsatta, anlayabilenler için, ‘mazrufa’ odaklanma iradesi gösterebilenler için; vatan sevgisinin, millet sevgisinin, Cumhuriyet aşkının, en önemlisi de milliyetçiliğin ne olduğunu, ne manaya geldiğini en açık, en sarih, en çarpıcı şekilde izah etmiştir. MHP Genel Başkanının son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar, önümüze açılan tarihi fırsat penceresini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Buna karşılık, ülkenin ve milletin ortak çıkarları yerine kendi şahsi ve zümrevi gündemlerinin peşinde olanlar, her zamanki gibi, tutarsızlık ve boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir. Şunun bilinmesini isterim ki, bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimizin de, Türkiye’nin terör kamburundan kurtulması, dünyada ve bölgesinde yaşanan istikrarsızlıklardan uzak kalması noktasında gereken adımların atılması yaklaşımımızı desteklediğini biliyoruz. Gerisi laf-ı güzaftır, belagat şehvetinde boğulmaktır" ifadesini kullandı.“Ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız”Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim, Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur, olamaz da. Israrla bizimle muhatap olmaya çalışma gayretleri, iplerini ellerinde tutan patronlarına kendilerini ispat uğraşından başka bir şey değildir. TUSAŞ’a yapılan kalleş ve alçakça saldırı bir kez daha göstermiştir ki, teröristin anlayacağı yegâne dil, terörle tavizsiz mücadeledir. Türkiye içinde de, Irak’ta ve Suriye’de de, Avrupa başta olmak üzere var olduğu her yerde terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize, hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak" dedi.“Özel’in kardeşliğin safında yer alacağına yürekten inanmak istiyorum”Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diğer yandan, terörün boyunduruğundan halen çıkamayan; dahası Türkiyelileşme’ye dair istek ve iradesi henüz olmayan siyasi parti de, yaptığı son açıklamayla, nerede durduğunun işaretini verdiğini söyleyerek, "Şurası çok net anlaşılmalıdır ki; Türkiye’nin, terörü destekleyen, teröre arka çıkan, terörün sözcülüğünü yapan, kardeşliğe değil husumete, demokrasiye değil anarşiye, hukuka değil hukuksuzluğa hizmet eden oluşumlara taviz vermesi mümkün değildir. Terörle siyaset, şiddetle demokrasi yanyana gelmez, aynı kapta bir arada bulunmaz. Bir koltukta terör, diğerinde sivil siyaset taşınmaz. Hukukun ve demokrasinin içine girmeyen, hukuk ve demokrasi içinde karşılığını alır, almıştır ve bundan sonra da alacaktır. Buradan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’e de takdirlerimi iletiyorum. AK Parti olarak, kurulduğumuz andan itibaren hep söylediğimiz, ‘Devlet, herkesin devleti olmalı, devlet herkesi eşit kucaklamalı’ siyasetimizi, 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa, açık yüreklilikle dile getirdiği ve kardeşliğe katkı sağladığı için Sayın Özel’i tebrik ediyorum. CHP’nin, Sayın Özel’in Genel Başkanlığı’nda, tarihin bu önemli kırılma noktasında, doğru yerde duracağına, kardeşliğin safında yer alacağına yürekten inanmak istiyorum. Biraz önce de ifade ettiğim gibi, Türkiye içinde şartlar müsait hale gelmişken, fakat söyledim, söylüyorum, işte bir hukuk devleti içerisinde PKK terör örgütünün özellikle attığı adımlardan rahatsız olan Sayın Özel’e de bundan rahatsız olma, bu işi öğreneceksin. Hukuksuzluk nedir bunu da öğreneceksin. Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adalet olmaz. Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adil bir yönetim biçimi olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun. Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken, terör örgütünün mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan niye rahatsız oluyorsun? Bundan rahatsız olmayacaksın. Tam aksine burada mevcut yönetime destek vereceksin. Biz bundan zatıaliniz rahatsız oluyor diye attığımız adımlardan geri durmayacağız. Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmek istenirken, ezeli kardeşliğimizi ebedi olarak muhafaza etmek yolunda bizim asli muhatabımız unutma, bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir. Sayın Özel, benim Kürt kardeşim artık 40 yıldır bölücü terör örgütü üzerinden sanhenelen oyunu görmektedir" dedi.’LGBT sapkınlığını savunanlar, Kürt kardeşimin ezeli düşmanıdır’Bölücü terör örgütünün önceki gün Avrupa’da yaptığı gösteride, örgüt paçavralarının yanında İsrail bayrağının sallandığını belirten Erdoğan, "Hangi Kürt kardeşim bu alçakça işbirliğini görmezden gelebilir? Kudüs’ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, soykırımcılarla, emperyalistlerle yan yana yürüyenler, bundan gocunmayanlar, dahası bundan zerre miskal utanmayanlar, Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubi’nin torunları olamazlar. Batının insanlığı ifsat projesi olan LGBT sapkınlığını savunanlar, benim Müslüman Kürt kardeşimin ezeli düşmanıdır, ebedi düşmanıdır. Tam da bu noktada, Sayın Bahçeli’nin, merhum Ziya Gökalp’ten yaptığı alıntıyı tekrar hatırlatmak istiyorum; ‘Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi, her iki taraf için hem dini, hem de siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir. Tıpkı Sayın Devlet Bahçeli gibi, biz de hayatımız boyunca hep benzer bir hissiyatı dile getirdik. Coğrafyamızda, ’Türk Kürtsüz; Kürt de Türksüz yaşayamaz, var olamaz, varlığını idame ettiremez’ dedik. Bunu her zaman kalbimizle söyledik, yüreğimizle söyledik, gönülden söyledik, samimiyetle, ihlasla, muhabbetle, hüsnü niyetle söyledik" ifadelerini kullandı.’Hasımların açtığı husumet parantezini kapatacağız’En son Ahlat’ta, Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıldönümü törenlerinde, hem bedenleriyle, hem ruhlarıyla, hem dilleriyle, hem de verdikleri tarihi fotoğrafla bu hakikati bir kez daha ifade ettiklerini anımsatan Erdoğan, "Alparslan’ın ordusunda, Türk de vardır, Kürt de vardır, Arap da vardır. Malazgirt Zaferi, Türk’ün de, Kürdün de ortak zaferidir. Bu zafer, sadece Türklere, sadece Kürtlere değil, Türk-Kürt kardeşliğine de Anadolu’da bir yurt inşa etmiştir. Malazgirt’ten Milli Mücadeleye kadar, ortak vatanımızı, toprağımızı, şerefimizi, namusumuzu, en çok da kardeşliğimizi biz birlikte savunduk. Uzunca bir süredir bizi birbirimizden ayırmak istiyorlar, çünkü Malazgirt’in intikamını almak istiyorlar, çünkü Kudüs’ün fethinin öcünü almanın peşindeler. Hani diyor ya şair: Bunlar, engerekler ve çıyanlardır, bunlar, aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları, sakın tanımamızlıktan gelme. Bu millet, hiçbir ayrım yapmaksızın fertlerinin tamamıyla dünyanın en imanlı, en sarsılmaz, en yenilmez gücüdür. İşte bunu bozmaya, bunu dağıtmaya, bunu zayıflatmaya, bunu içeriden çökertmeye çalışıyorlar. Biz, bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ortak düşmanı sevindirmeyeceğiz. Kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz. Hasımların açtığı husumet parantezini kapatacağız. Geçmişin yaralarını birlikte saracağız. Tarihi yine birlikte yazmaya devam edeceğiz. Biz bunca yıldır, Türkiye’deki her kesimin özgürlüğü için, en çok da Kürt kardeşlerimizin istiklali, onuru, namusu için mücadele verdik. Allah’a hamdolsun pek çok alanda hayal dahi edilemeyecek yerlere geldik. Şu ana kadar birçok meseleyi birlikte, ortak akılla çözüme kavuşturduk. İşte şimdi, ülke ve millet olarak Sayın Devlet Bahçeli’nin, Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi’nin elini değil, tüm vücudunu taşın altına koymasıyla, çok daha büyük bir imkan ele geçirdik" dedi.“Gel, terör baronlarına o yetkinin aslı sahibinin kim olduğunu gösterelim”Önlerinde açılan bu fırsat penceresinin, iç cepheyi dosta-düşmana karşı güçlendirme fırsatının, millet ve milletin meşru temsilcisi siyaset kurumu tarafından çok iyi değerlendirilmesinin gerektiğinin vurgusunu yapan Erdoğan, "Şunu lütfen unutmayınız, 85 milyon olarak; aşımız bir, ekmeğimiz bir, kıblemiz bir, vatanımız, toprağımız bir, bayrağımız, marşımız bir, devletimiz bir, en önemlisi de mazimiz bir, istikbalimiz bir, kaderimiz birdir. Buradan, Gazi Meclis’imizden, milletin kürsüsünden sesleniyorum, sevgili Kürt kardeşim; senden bu eli samimiyetle tutmanı, sımsıkı tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail’in aparatlığını, emperyalizmin uşaklığını, Türkiye düşmanlarının maşalığını yapanları aradan çekip çıkarmanı istiyoruz. Sevgili Kürt kardeşim, İmanına, İslam’ına, ezanına, vatanına, toprağına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyoruz. Gel, Türkiye Yüzyılını birlikte inşa edelim diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında, al bayrağımızın gölgesinde, aydınlık, müreffeh, kardeşçe bir istikbali birlikte kuralım diyoruz. Bundan 101 sene cumhuriyeti birlikte kurduk. Bu Cumhuriyet benim olduğu kadar senin de cumhuriyetin. Gel, cumhuriyeti birlikte, hepimiz için bir esenlik yurdu yapalım diyoruz. Gel, yumruklarını sıkanları aradan çıkartalım. Gel, terörü meşrulaştıranların, sırtını dağa verenlerin altındaki zemini boşaltalım. Gel, milletin verdiği yetkiyi terör baronlarına peşkeş çekenlere, o yetkinin aslı sahibinin kim olduğunu gösterelim" ifadelerini kullandı.
Emekleriyle Kepez’i güzelleştiriyorlar
30 Ekim 2024 Çarşamba - 13:48 Emekleriyle Kepez’i güzelleştiriyorlar Antalya’da Kepez Belediye’sinin üç yatırımcı birimin çalışanları, her hafta aynı gün içerisinde beraber emek harcayarak bir mahalleyi güzelleştiriyor. Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, çalışan birimlere teşekkür ederek, “Çalışanlarımızla, bürokratlarımızla, meclis üyelerimizle, muhtarlarımızla, hemşehrilerimizle ve şehrimizle kocaman bir aileyiz” dedi. Kepez Belediyesi, yatırım planlamasında yer alan işlerin yapımını sürdürürken, haftanın bir günü de üç yatırımcı birimle bir mahallenin eksikliklerini gideriyor. Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün başlattığı ‘değişim ve dönüşüm’ projesi kapsamında her hafta bir mahallede; temizlik, fen işleri ve yeşil alan çalışması yapılıyor. Üç müdürlüğünün emekçileri, birim müdürlerinin koordinasyonunda, aynı bölgede ve aynı zamanda çalışarak, mahallenin ortak sosyal yaşam alanlarını konforlu hale getiriyor. Gazi Mahallesi’nde düzenlemeler yapıldı Kepez emekçileri, bu hafta da Gazi Mahallesi’nde çalışmalarda bulundu. Park ve Bahçeler Müdürlüğü, Vali Recep Yazıcıoğlu Caddesi’nde bulunan 6 bin 914 metrekare büyüklüğündeki parkta tadilat çalışması gerçekleştirdi. Onlarca çalışan, parkın zarar gören oturma mobilyalarını, oyun alanlarını tamir etti, yeşil alanların bakımını yaptı. Tamir edilemez durumda olan piknik masaları, banklar ve çöp kutuları kaldırıldı ve yerlerine yenileri konuldu. Kamelya, yürüyüş alanları, çocuk parkı ile açık hava spor aletlerinin zarar gören bölümleri onarıldı. Uzayan çimler biçilirken, ağaçların tehlike oluşturan dalları kesildi. Yürüyüş alanlarındaki kilit taşları ile parkın sınırını belirleyen bordür taşlar tamir edildi. Bakım ve onarımla yeşil alan, güvenli ve konforlu bir kimliğe kavuşturuldu. Yolların bakımı yapıldı ve temizlendi Fen İşleri Müdürlüğü işçileri ise Vali Recep Yazıcıoğlu Caddesi ile 6576 ve 6581 sokaklarda yolların silinen yol çizgilerini yenilerken, bordür taşlarını da kırmızı ve beyaz renklerle boyadı. Kaldırım ve yolların bozulan bölümleri tamir edildi. Temizlik İşleri Müdürlüğü ise su arasözü ve süpürge aracı bölgedeki sokak ve caddelerde temizlik çalışması yaptı. Kol kola, gönül gönüle Kepez’e hizmet ediyoruz Başkan Mesut Kocagöz de, üç yatırımcı birim emekçilerinin, ilçede başlattıkları değişim ve dönüşüm projesini mahallelerde başarılı bir şekilde uyguladıklarını söyledi. “Çalışanlarımızla, kocaman bir aileyiz” diyen Başkan Kocagöz, açıklamasında şunları kaydetti: “Yol arkadaşlarım da, şehrini evi gibi seviyor ve sahipleniyor. Bu bağlılık duygusunu da yaptıkları işlerde görüyoruz. Sevgiyle, emekleriyle Kepez’i güvenli, konforlu ve modern bir yuva haline getiriyorlar. Hepsinin emeğine sağlık. Kepez’imizi, Antalya’mızın vitrini yapma hedefimize emekleriyle ciddi katkı sağladıkları için yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Çalışanlarımızla, bürokratlarımızla, meclis üyelerimizle, muhtarlarımızla, hemşehrilerimizle ve şehrimizle kocaman bir aileyiz. Kol kola, gönül gönüle vererek; şehrimizi güzelleştirmeye, sorunları çözmeye, projeler üretmeye ve insanımızın yüzünü güldürmeye devam edeceğiz.”