POLİTİKA
19 Aralık 2025 Cuma - 23:32 Bakan Kacır: "Bugün ASELSAN’ımız bir AB ve NATO üyesi olan Polonya’ya 410 milyon dolarlık elektronik harp sistemleri ihracatını duyurdu" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Bugün ASELSAN’ımız bir Avrupa Birliği ve NATO üyesi olan Polonya’ya 410 milyon dolarlık elektronik harp sistemleri ihracatını duyurdu" dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, TBMM Genel Kurulu’nda düzenlenen 2026 bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını cevapladı. Kacır, Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı’na ilişkin olarak, "Bu programla şehirlerimizin sahip olduğu potansiyellerin değerlendirilmesine, atıl kaynakların harekete geçirilmesine, bölgelerin yetkinlik ve teknoloji üretim düzeyinin geliştirilmesine, ithal girdilerin yerleştirilerek tedarik zincirinin güçlendirilmesine ve cari açığın azaltılmasına katkı sağlanması amacıyla her şehrimizde dört yatırım konusu olmak üzere, toplam 324 yatırım konusu belirledik ve kamuoyuna ilan ettik. Bu yatırım konularına yönelik başlattığımız Yerel Kalkınma Hamlesi Programı’nda ilk çağrımız da 418 milyar liralık yatırım ve 47 binden fazla istihdam hedefi olan 696 proje başvurusu aldık. Bu programa yapılan yüksek sayıdaki başvuru, bölgelerin potansiyellerinin ortaya çıkarılması ve katma değerli üretime yönelik yatırım iştahının güçlü şekilde devam ettiğini ispatlamaktadır. Bu yatırımlarda 240 milyon liraya kadar finansman desteği, yatırımların yüzde 50’si kadar vergi indirimi, yatırım yeri tahsisi, özellikle burada zikredilen Muş, Ağrı, Tunceli gibi şehirlerimizde, altıncı bölge şehirlerimizde 14 yıl sürelere erişen sigorta primi destekleri sunuyoruz. Bu kapsamda, Muş’ta asgari 500 büyükbaş kapasiteli entegre besi ve et ürünleri işleme tesisi, yine asgari 500 büyükbaş kapasiteli entegre süt üretim ve işleme tesisi, en az 4 yıldızı termal otel ve sağlık merkezi yatırımı ve entegre kaz yetiştirdiği ve ürünleri işleme tesislerini bu program kapsamında destekliyoruz ve bunlara yönelik başvuru almaya başladık. Yine, Tunceli’de program kapsamında 5 yıldızlı konaklama tesisi, 4 yıldız ve üzeri termal konaklama kompleksi, doğa temelli turizm merkezi ve asgari 500 büyükbaş kapasiteli entegre süt üretim ve işleme tesisi yatırımlarını bu program kapsamında destekliyoruz. Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki ilk çağrımız da Tunceli’de bu başlıklara yönelik 5 yatırım başvurusu aldık ve bunların toplam yatırım öngörüsü 1,2 milyar lira düzeyinde. Yine, Ağrı’da asgari 500 büyükbaş kapasiteli entegre besi, et ürünleri ve süt ürünleri tesisleri ve yine en az 4 yıldızlı konaklama tesisi ve koyun yapağı işleme tesislerine de ilk çağrımız da 2,5 milyar lira yatırım öngörüsüyle 6 başvuru aldık. Bunlar aslında attığımız adımların ne kadar güçlü şekilde karşılık bulduğunu gösteriyor" ifadelerini kullandı. Çelik Kubbe ile ilgili soruya Kacır, "Çelik Kubbe Türkiye’nin hava sahasını her türlü havadan gelebilecek tehdit türlerine; uçaklara, helikopterlere, İHA’lara, seyir füzelerine, balistik füze tehditlerine karşı korumak amacıyla radarlar, sensörler, komuta kontrol sistemleri ve kısa, orta, uzun menzilli hava savunma silahlarımıza entegre bir ağ altında birleştiren milli hava ve füze savunma mimarisidir. Bu programla amacımız havadan gelebilecek ileri teknolojide yeni nesil tehditlere ve giderek karmaşıklaşan tehdit ortamına karşı ülkemizin hava savunmasını daha güçlü, daha etkin, daha çevik hale getirmektir. Çelik Kubbe’nin sistemler sistemi yapısı sayesinde farklı kaynaklardan gelen her türlü sensör verisi gerçek zamanlı olarak bir araya getiriliyor ve tek bir operasyon resmine dönüştürülmüş oluyor" şeklinde konuştu. ASELSAN ile ilgili olarak Kacır, "Bu yıl ASELSAN 300 milyon dolarlık bir yatırımla Çelik Kubbe’nin unsurlarının seri üretimini başlattı. İnşallah, devreye alacağımız 1,5 milyar dolarlık Oğulbey yatırımını da tamamladığımızda seri üretim kabiliyetlerimiz hızlanacak. Bu yıl Çelik Kubbe unsurlarının teslimatlarına başladık. 47 sistemi Türk Silahlı Kuvvetlerimize büyük bir gururla teslim ettik. Bunun yanında özellikle füze programımızı da güçlü şekilde sürdürüyoruz. Caydırıcılığımızı en üst seviyeye çıkarabilmek adına 2 bin kilometre menzilli füzeleri de yerli ve milli olarak üreteceğiz. Ben saygıdeğer milletvekillerimizle bir gurur haberini daha paylaşmak istiyorum. Bugün ASELSAN’ımız bir Avrupa Birliği ve NATO üyesi olan Polonya’ya 410 milyon dolarlık elektronik harp sistemleri ihracatını duyurdu. İnşallah önümüzdeki hafta bundan daha büyüğünü de milletimizle paylaşacağız" dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu: "2026 yılının ilk yarısı içerisinde tüneli hizmete açmış olacağız"
05 Aralık 2025 Cuma - 15:46 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu: "2026 yılının ilk yarısı içerisinde tüneli hizmete açmış olacağız" Erzurum-Rize arasında bulunan ve yapımı devam eden Dallıkavak Tüneli Projesi’ni inceleyen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "İnşallah 2026 yılının ilk yarısı içerisinde biz burayı bitirerek hizmete açmış olacağız ve Erzurum-Rize akışını birazcık daha kolaylaştırmış olacağız" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Erzurum’u Rize’ye bağlayacak Dallıkavak Tüneli Projesi inşaatını inceledi. Beraberinde Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, AK Parti Erzurum Milletvekilleri Selami Altınok, Mehmet Emin Öz, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, AK Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu ile tünel inşaatını gezen Uraloğlu, tünelde kazı ve destekleme çalışmalarında sona gelindiğini belirti. Bakan Uraloğlu, incelemelerinin ardından basın mensuplarına yaptığı değerlendirmede, "Bugün Erzurum ziyaretlerimiz kapsamında öncelikle Kırık Tüneli’ni ziyaret ettik. Oradaki çalışmalarla ilgili arkadaşlarımızdan bilgi aldık. Sizleri de bilgilendirdik. Dönüş güzergahımızda Dallıkavak Tüneli, Dallıkavak geçişini bypass eden en kritik kesimi Dallıkavak Tüneli’ni beraberce heyetimizle beraber inceledik. Milletvekillerimiz, valimiz, il başkanımız ve diğer arkadaşlarımızla, karayollarından inceledik. 3 bin 500 metre uzunluğunda Dallı kavak geçişini baypas eden hem trafik güvenliğini sağlamış olacak hem de kış şartlarında işimizi kolaylaştırmış olacak. Tünelin içerisinden biz geçtik. Aşağı yukarı kazı ve destekleme işleri bitti. Nihai beton kaplaması az bir eksiğimiz kaldı, Kış şartları şu an müsaade ediyor. Çalışmalarımıza devam ediyoruz. Önemli bir problemimiz kalmadığını söyleyebiliriz. Hedefimiz bu senenin sonu açmaktı. Ancak tünelde bazen ön görmediğimiz gelişmeler olabiliyor. Ummadığımız bir zeminle karşılaştığımız için küçük bir göçük oldu. Çok şükür herhangi bir can kaybı ve yaralanma söz konusu olmadı. İnşallah 2026 yılının ilk yarısı içerisinde biz burayı bitirerek hizmete açmış olacağız ve Erzurum-Rize akışını birazcık daha kolaylaştırmış olacağız. Zaten yaklaşık 7 bin 100 metrelik Kırık Tüneli’ni de bitirdiğimiz zaman önümüzde çok bir engel kalmamış olacak. Ve bura 196 kilometreyle Erzurum’u en kısa yol olan Ovit geçişiyle, Kırık geçişiyle, Dallıkavak geçişiyle inşallah Karadeniz’e, Rize’ye bağlamış olacağız. Arkadaşlarıma ben kolaylıklar diliyorum" diye konuştu.
Bakan Memişoğlu’ndan vatandaşa çağrı: "Ambulanslara yol verin"
05 Aralık 2025 Cuma - 15:45 Bakan Memişoğlu’ndan vatandaşa çağrı: "Ambulanslara yol verin" Sağlık Bakanı Dr. Kemal Memişoğlu, acil sağlık hizmetlerinde görev yapan ekiplerin her an insan hayatı için mücadele ettiğini belirterek, toplumun da ambulanslara yol vererek saniyelerle yarışan sağlık çalışanlarına destek olması gerektiğini söyledi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Sağlıklı Türkiye Yüzyılı" programı kapsamında Sinop’a geldi. Sinop Valiliği’ni ziyaret eden Memişoğlu, burada yaptığı açıklamada, "Karadeniz’in incisi, en güzel şehirlerinden birisi. Aynı zamanda ülkemizin en kuzeyindeki Sinop ilindeyiz. Bugün Sinop’ta hem Boyabat’ta hem Sinop merkezdeki hastanelerimizi daha büyütüp tam kapasiteyle daha iyi hizmete verebilmek için planlamalarımıza bakacağız. Gerçekten burada hekimlerimizle, sağlık çalışanlarımızla Sinop’tan başka yere sağlık hizmeti alma ihtiyacı olmayacak şekilde altyapılarımızı, hastanelerimizi ve insan gücümüzü destekleyip daha iyi, daha ulaşılabilir sağlık hizmeti için buradayız. Daha iyi sağlık hizmeti sunacağız. Özellikle şunu söyleyeyim ki Sinop’a şimdiye kadar 19 sağlık tesisi kazandırmışız. Buradaki Atatürk Hastanemiz ki en kapsamlı hastanemiz. Onun da inşallah altyapısını eğitim araştırma hastanesi hizmeti verebilecek altyapıya kavuşturacağız. Bu konuda Sinop’un daha üst seviye sağlık hizmeti sunulmasını ve vatandaşlarımızın başka yere gitmesinin ihtiyacı olmayacak şekilde buradaki planlamalarımızı yapıyoruz. Bunun yanında malum biliyorsunuz Türkiye’de hem kamu sağlık hizmeti hem özel sağlık hizmeti hem de üniversite sağlık hizmetleri gerçekten iyi boyutla. Özel sağlık sektörleri Türkiye’nin şu anda özellikle batı illerinde ve kalabalık illerinde sürdürülüyor. Bununla ilgili bir planlama yaptık. Bunu birkaç gün evvel de Anadolu’nun diğer şehirlerinde özel sektörle ilgili hastane kurulmasını ve sağlık hizmetinin de özel sektör vasıtasıyla o illerimizde verilmesi için bir planlama yaptık. Sinop da bunlardan bir tanesi. İnşallah Sinop’ta da iyi sağlık hizmeti sunmak için hem kamunun hem özelin beraber olabileceği bir yapıya kavuşuruz. Ben bu hafta biliyorsunuz acil tıp haftası. Türkiye’nin dört bir yanında gecesi gündüz olmadan, yazı kışı olmadan hizmet eden özellikle acilcilerimizi yeniden tebrik ediyorum. Teşekkürlerimi sunuyorum. Acil her an her saniye insanlarımıza hizmet etmek için çalışıyorlar. Özellikle toplumdan da sistem ambulanslara yol vermesini, canı kurtarmak için saniyelerle yarışan ekiplerimize destek olmasını bekliyoruz" ifadelerine yer verdi.
Bitlis’te güvenlik güçlerinin araç filosu güçlendirildi
05 Aralık 2025 Cuma - 15:22 Bitlis’te güvenlik güçlerinin araç filosu güçlendirildi Bitlis genelinde görev yapan emniyet ve jandarma birimlerine toplam 86 adet yeni hizmet aracı teslim edildi. Bitlis Valiliği koordinesinde gerçekleşen teslim programında, araçlar farklı birimlerde kullanılmak üzere dağıtıldı. 54 tanesi Bitlisli iş insanları tarafından hibe edilen toplam 86 yeni araçların özellikle asayiş, trafik, kırsal güvenlik, olay yeri inceleme ve devriye faaliyetlerinde önemli katkı sağlaması bekleniyor. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen araç teslim töreni saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Törende konuşan Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, "Geçen hafta İstanbul’da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleri ve İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya’nın katılımı ile Türkiye genelinde 9 bin 200 aracın teslim töreni gerçekleştirildi" dedi. Asayiş, güvenlik ve trafik hizmetlerinin her yerde olduğu gibi Bitlis’te de sunulan kamu hizmetlerinin en önemlileri arasında başta geldiğini belirten Karakaya, "Bu hizmetlerin yürütülmesinde hiç şüphesiz bu araçlar hizmet kalitesinin artarak ilimizin güvenliğine, huzuruna ve esenliğine önemli katkılar sağlayacaktır. Biz de biliyoruz ki güçlü devlet ancak güçlü kurumlarla mümkün olmaktadır. Emniyet ve jandarma teşkilatlarımızın her bir mensubu vatan sevgisiyle fedakarca görev yaparak terör örgütlerine diz çöktürmüş, suç çetelerine ciddi darbeler indirmiştir. Devletimizin güvenlik alanındaki kararlılığı sadece araç ve ekipman yatırımlarıyla değil elbette aynı zamanda insan kaynağının güçlendirilmesi, modern teknolojilerinin kullanılması ve vatandaş odaklı anlayışı ile de kendini göstermektedir. Bugün teslim edeceğimiz araçlar sahadaki emniyet ve jandarmamızın hareket kabiliyetini artıracak, operasyonel etkinliğini güçlendirecek ve suçla mücadelede de güvenlik birimlerimizin standartlarını inşallah daha da yükseltecektir. Bitlisli hemşehrilerimizin il, ilçe ve köylerimizde güvenliğini ve huzurunu sağlamak için görev yapacak olan emniyetimize 65 adet ve jandarmamıza 21 adet olmak üzere 86 aracın ilimize kazandırılmasından dolayı Cumhurbaşkanımıza ve İçişleri Bakanımıza şükranlarımızı sunuyoruz" diye konuştu. Düzenlenen törene Bitlis Valisi Ahmet Karakaya, İl Jandarma Komutan Vekili Albay Ahmet Demirel, Emniyet Müdürü Koray Şensoy, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Genç, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, Belediye Başkan Vekili Necmi Menteş, kurum amirleri STK temsilcileri ve iş adamları katıldı.
Bakan Kurum: "En büyük 250 Uluslararası Müteahhitlik Firması Listesi’nde 45 firmamız ile dünya 2’ncisiyiz"
05 Aralık 2025 Cuma - 15:00 Bakan Kurum: "En büyük 250 Uluslararası Müteahhitlik Firması Listesi’nde 45 firmamız ile dünya 2’ncisiyiz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Bugün Türk müteahhitlik sektörü 137 ülkede faaliyet gösteriyor. Daha da önemlisi ‘En Büyük 250 Uluslararası Müteahhitlik Firması Listesi’nde 45 firmamız ile dünya 2’ncisiyiz" dedi. Bakan Kurum, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı’nca düzenlenen Uluslararası Yerel Yönetimlerde Kadın Zirvesi’nde konuştu. Deprem bölgesinde inşa seferberliğinin tamamlanma aşamasına geldiğini vurgulayan Bakan Kurum, AK Parti’nin 2002’den bu yana büyümeye ve vatandaşlara hizmet etmeye devam ettiğini belirtti. Bu anlayışla çeyrek asırdır yılmadan çalışmaya devam ettiklerini kaydeden Kurum, "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ‘bu sorun çözülmez, bu engel aşılmaz’ denilen ne varsa aştık, vatandaşlarımızın ne ihtiyacı varsa karşılamaya devam ettik. Milletimize huzurlu yuvalar yapmayı daima eser siyasetimizin baş tacı yaptık" dedi. "Türk müteahhitlik sektörü 137 ülkede faaliyet gösteriyor" Bakan Kurum, Türkiye’nin şehircilik vizyonu ve konut politikalarına ilişkin, "Yabancı misafirlerimiz de kendi ülkelerinde mutlaka şahit olmuştur. Çünkü bugün Türk müteahhitlik sektörü 137 ülkede faaliyet gösteriyor. Daha da önemlisi ‘En Büyük 250 Uluslararası Müteahhitlik Firması Listesi’nde 45 firmamız ile dünya 2’ncisiyiz. Bu gücümüzü sahada da etkin bir şekilde kullanıyoruz. Bugüne kadar her afette devletimiz yaraları sarmak için gereken her şeyi yapmış, milletimizle el ele afete uğrayan şehirlerimizi ayağa kaldırmıştır. Ama belki de asrın en büyük dayanışmasını ve seferberliğini asrın felaketi sonrasında göstermiştir. 11 ilde 3 bin 481 ayrı şantiyede 200 bin mimar, mühendis, işçi ve emekçi kardeşimiz arı gibi çalışıyor. Bu seferberliğin yaşandığı alan nüfus bakımından Litvanya, yüzölçümü açısından Bulgaristan ve İzlanda kadar bir alandır. Bugün Türkiye, deprem bölgesinde saatte 23, günde 550 konut inşa eden adeta bir Avrupa ülkesi büyüklüğündeki alanı yeniden kuran bir ülkedir. Elde ettiğimiz bu hızla 2 hafta önce Adıyaman’da 350 bininci konut ve iş yerlerimizi tüm sosyal donatılarıyla, parkları, bahçeleriyle birlikte afetzede vatandaşlarımıza teslim ettik. Afetzede kardeşlerimizin neredeyse yüzde 80’ine yakınını evlerine kavuşturduk. İnşallah yıl bitmeden 453 bin konuttan daha da fazlasını teslim edeceğiz. Artık gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştüren ve asrın dayanışmasıyla ayağa kalkan bir ülkedir. Bugün dünyaya baktığınızda birçok gelişmiş ülkede bile bir afet olduğunda vatandaşını sigorta şirketinin insafına bırakan bir anlayış varken, Türkiye artık afet sonrası hızlı ve kaliteli, aynı zamanda donatılarıyla örnek şehirler kuran anlayışla tüm dünyada bir numaradır" dedi. "Deprem bölgesindeki bu seferberlik, vatanımızın geleceğini inşa etmiştir" 11 ilde yürütülen çalışmaları öncesi ve sonrası görselleriyle birlikte anlatan Bakan Kurum, "Küresel platformlarda görüştüğümüz herkesin, uluslararası kuruluşların, dost ve kardeş ülke liderlerinin de şahitliğiyle söylüyorum ki deprem bölgesinde; tarihin en kapsamlı konut hareketi başarıyla tamamlanmıştır. Deprem bölgesindeki bu seferberlik, sadece bir ülkenin, bölgenin değil, büyük ve güçlü Türkiye’nin teminatı olmuş, cennet vatanımızın geleceğini inşa etmiştir. Bu süreçten en çok da kadınlarımız ve aileler etkilendi. İlk gün de ailelerimizin yanındaydık, en büyük desteği ve duaları da annelerimizden, ailelerimizden aldık. O acı günlerde konteynerlerde, çadırlarda beraberdik, şimdi de yeni yuvalarında ziyaret ediyor, mutlulukla bir ve beraber oluyoruz. O gün birlikte ağlıyorduk, bugün birlikte gülüyoruz. İnanın bu mutluluğu anlatabilmenin imkanı yok, çünkü mutluluğun bir tarifi yok. Dünyada belki de eşi benzeri görülmeyen, ayakları yere basan ve geleceği öngören en büyük konut politikasını Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye başlatmıştır. Devletimizin konut politikalarının merkezinde, vatandaşımızın ev sahibi olma isteği, yeni yuvasına kavuşma hayali vardır; yani doğrudan doğruya sosyal devlet anlayışı vardır. Aileyi koruma bakışı vardır. Bu kapsamda şimdiye kadar TOKİ eliyle 1 milyon 750 bin sosyal konutu milletimizin hizmetine sunduk. Şimdi de Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Yüzyılın Konut Projesi 500 bin sosyal konutla, sosyal devlet alanında bir devrim yapıyoruz. Deprem riski olan İstanbul’umuza ise 100 bin konut inşa ediyoruz. Buna ilave olarak 15 bin kiralık konut uygulaması yapacağız. Evlerimizi yatay mimari, geleneksel dokuya uygun şekilde inşa edeceğiz. Hepsinde sosyal donatı alanları mahalle de olacak" ifadelerini kullandı. "Türkiye Yüzyılı’nı güvenli evlerin, mutlu ailelerin ve güçlü şehirlerin yüzyılı yapacağız" Bakan Kurum, 500 bin sosyal konut projesinin tüm kriterleriyle ihtiyaç sahibi aileleri gözeten sosyal devlet anlayışının önemli bir adımı olduğunu dile getirerek, "Biz bu projeyle şehit ailelerimizi, gençlerimizi, yaşlılarımızı, emeklilerimizi, engelli vatandaşlarımızı projenin merkezine alarak tüm dünyada gerileyen sosyal devlet anlayışına, Türkiye olarak yeniden soluk veriyoruz. Yüzyılın Konut Projesi’yle 300 sektörü harekete geçirerek istihdamı da büyütüyor; konut arzını artırarak haksız kira artışlarına mani olacağız. İnanıyorum ki asrın inşasında yazdığımız başarı öyküsünü Yüzyılın Konut Projesi’yle zirveye taşıyacağız. Türkiye Yüzyılı’nı güvenli evlerin, mutlu ailelerin ve güçlü şehirlerin yüzyılı yapacağız" dedi. Bakan Kurum, oturumun ardından 81 ilden geleneksel el sanatları ürünleri ve yöresel tatların sergilendiği stantları gezdi.
Özdemir’den önemli mesajlar: Terörsüz Türkiye ve gazetecilere hak iyileştirmesi
05 Aralık 2025 Cuma - 14:37 Özdemir’den önemli mesajlar: Terörsüz Türkiye ve gazetecilere hak iyileştirmesi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir; hem Türkiye’nin terörle mücadelesi hem de medya çalışanlarının sorunlarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin başlattığı ’Terörsüz Türkiye’ hedefinin artık bir devlet projesi haline geldiğini belirten Özdemir, PKK’nın silah bırakmasıyla Türkiye’nin küresel güç olma yolunda yeni bir döneme girdiğini söyledi. Özdemir ayrıca; FETÖ kaynaklı uluslararası algı operasyonlarına karşı gazetecilerin yurt dışında daha etkin temsil edilebilmesi için yeşil pasaport düzenlemesi ve Ankara’da basın mensuplarına yönelik konut projesinin gerekliliğini vurguladı. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir; hem Türkiye’nin terörle mücadelesine hem de medya sektörüne yönelik dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Medya çalışanlarının özlük haklarına da değinen Özdemir, basın mensuplarına yeşil pasaport verilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Ankara’da meclis muhabirlerine yönelik TOKİ konut projesinin de gündeme alınabileceğini belirterek medya çalışanlarına destek mesajı verdi. Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin öncülük ettiği ’Terörsüz Türkiye’ hedefinin artık devlet politikası haline geldiğini vurgulayan Özdemir; Türkiye’nin 40 yılı aşkın süredir terörle meşgul edilerek bölgesel ve küresel rekabet avantajlarından uzaklaştırıldığını söyledi. PKK’nın silah bırakmasıyla yeni bir döneme girildiğini belirten Özdemir, hedeflerinin ’Türkiye’nin enerjisini iç meselelerden arındırarak küresel bir güç haline getirmek’ olduğunu ifade etti. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir; "Bu işin sonu yalnızca terörsüz bir Türkiye’ye kavuşmakla kalmayacak. Allah izin verirse Türkiye’yi küresel bir güç haline getireceğiz. Çünkü 40 yılı aşkın süredir bu ülke terörle mücadelede çok ağır bedeller ödedi. Milletçe bedel ödedik; güvenlik güçlerimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet ve istihbarat teşkilatlarımız ağır kayıplar verdi. Türkiye, bölgesel ve küresel rekabette çok ciddi fırsatlar yakalayabileceği dönemlerde terör meselesiyle meşgul edildi; iç meselelere hapsedilmeye çalışıldı. Bunun arkasında da her zaman olduğu gibi Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen dış odakların yoğun çabaları vardı. PKK terör örgütü 1978’de Diyarbakır’ın Fis Köyü’nde kuruldu ve kurulduğu günden itibaren sözde dört parçalı bir yapı kurmayı hedefledi. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaşlık bağıyla bu ülkeye mensup olan herkesin dili, kökeni ne olursa olsun bu vatan üzerinde eşit haklara ve ortak yaşam hakkına sahip olduğu gerçeği ortadadır. Türkiye’nin artık terörle kaybedecek vakti yoktu. Genel başkanımız da PKK’nın ilan ettiği hedefleri gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını belirterek örgütün tamamen feshedilmesi çağrısını yaptı. Terör örgütünün kurucusu Abdullah Öcalan’ın da yakalandığı ilk dönemde ’Verebileceğim bir hizmet varsa veririm’ sözünü hatırlatarak, ’Samimiysen örgütü feshet’ çağrısında bulundu. Öcalan da 27 Şubat’ta PKK’ya kongre çağrısı yaparak ‘Örgütü feshedin; artık federalizm, özerklik, ayrı devlet gibi taleplerimiz yok. Ortak yaşamı arayacağız’ dedi. Bunun üzerine PKK kongresini toplayıp kendini feshettiğini ve silahlarını yok ettiğini açıkladı. Bu sürecin ardından Türkiye’nin her yerini geziyoruz; şehit ve gazi ailelerimizi ziyaret ediyoruz. Ateşin düştüğü ocaklar, ne yapmak istediğimizi en iyi anlayanlar. ‘Başka acılar yaşanmasın, anaların yüreğine ateş düşmesin’ diyerek Milliyetçi Hareket Partisi’ne destek veriyorlar" dedi. "PKK’nın silah bırakmasını istemeyen çevreler de var" PKK’nın silah bırakmasından rahatsız olan çevrelerin bulunduğunu söyleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir; "Ne var ki PKK’nın silah bırakmasını istemeyen çevreler de var. Ortadoğu’da Türkiye’yi, Suriye’yi, Irak’ı, İran’ı bölmek isteyen kim varsa PKK’nın silah bırakmasından rahatsız. Başında da İsrail geliyor. İçeride de bazı unsurları devreye sokmaya çalışıyorlar. Hatta bazı siyasi yapılar da bunlara müzahir hareket ediyor. Bu trajikomik bir durumdur. Çünkü terörün bitmesi Türkiye’nin birliğinin pekişmesi demektir. Biz ‘Terör bitsin, PKK kendini feshetsin, silahlarını yaksın, milli birlik güçlensin’ derken; bazıları kalkıp bunun karşısında duruyor. Hem 2018 hem 2023 seçimlerinde PKK’nın siyasi uzantısıyla ittifak yapanlar, o dönemde PKK’ya ‘Silah bırakın’ demeyenler, bugün Milliyetçi Hareket Partisi’ne söz söylüyor. Bu, kendi siyasi geçmişleriyle çelişmektedir. Türkiye’nin milli üniter yapısına zarar verecek bir konu Milliyetçi Hareket Partisi’nin gündemi olamaz. Ne anayasanın ilk dört maddesi, ne 66. madde, ne milli devlet yapısı tartışma konusu değildir. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi’nin olduğu yerde ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez" dedi. Gazetecilere yeşil pasaport ve konut projesi MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir; medya alanının parti tarafından kendilerine verilen görevlerden biri olduğunu belirterek; 15 Temmuz 2016’dan sonra Türkiye aleyhinde oluşturulan tüm gündemlerin, yurt dışına kaçan ve gazetecilik kisvesi altında faaliyet yürüten FETÖ mensupları tarafından üretildiğini söyledi. Özdemir; "Tabii sorumluluk sahibi partimizde genel başkanımızın bize verdiği görevlerden bir tanesi medya alanı. Medya olunca medyadaki arkadaşlarımızla da hem yerel medyadaki arkadaşlarımız hem ulusal çaptaki çok saygıdeğer medya bir mensuplarımızla medya kuruluşlarımızla yakın ilişki ve aynı zamanda sürekli bir diyalog halindeyiz. Sadece basın mensubu arkadaşlarımızın ihtiyacı olan bir konu değil. Biz zaten bu gerçekle çıktık. Bu husus Türkiye’nin ihtiyacı olan bir konu. Niye? Çünkü 15 Temmuz 2016’dan sonra Türkiye’ye aleyhinde, yurt dışında ve dışarıda oluşturulmaya çalışılan gündemlerin tamamı FETÖ’nün gazetecilik kisvesi altında yetiştirilmiş örgüt elemanları tarafından hayata geçiriliyor. Bugün bakın Amerika’ya kaçmış bulunan çok sayıda FETÖ’cü isim hala Türkiye aleyhinde hem Türkçe yayınlar hem de uluslararası basına ekleyecek faaliyetlerde bulunuyor. Uluslararası basın da belirli ölçülerde ne yazık ki Türkiye’yi bu isimlerden okuma hatasına ve yanlışına düşüyor. Bu yanlışa düşerken resmi kurum ve kuruluşlarımız bir yere kadar etkili olabilir. Resmi kurum ve kuruluşlarımız durumu tespit eder, böyledir der ama diğer cenahta ‘sivil’ olduğunu iddia eden bir terör yapılanması mensupları var. Dolayısıyla sivil toplum kuruluşu dayanışması ve sivil toplum kuruluşlarının uluslararası nitelikteki birbiriyle entegrasyonu ve iletişimi üzerinden de 21. yüzyıl iletişim stratejileri içerisinde bu da vardır. İletişimi üzerinden de gidebilmeniz lazım. Bu kapsamda ne olması gerekiyor? Türkiye’yi yanlış ağızlardan, yanlış dillerden dinleyeceklerine, Türkiye’yi bilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, Türk Milleti’nin evladı olan, Türk Milleti’nin sevdalısı olan isimlerden dinlesin" dedi. Gazetecilerin yurt dışında mesleki platformlarda Türkiye’yi doğru ifade edebilmesi için yeşil pasaport düzenlemesinin gerekli olduğunu vurgulayan Özdemir, daha önce avukatlara sağlanan benzer hakkın basın mensuplarına da tanınması gerektiğini söyledi. Özdemir; "Bizim gazetecilerimizin bu kapsamda rahatlıkla yurt dışına çıkıp kendi mesleklerini ilgilendiren platformlarda kendilerini ifade edebilmeleri lazım. Ama bunun için seyahat özgürlüklerinin de belirli ölçüde sağlanması gerekiyor. Bu kapsamda da biz tabii daha evvel mecliste avukatlık mesleğine mensup vatandaşlarımız için benzer bir kanun teklifini geçirmiştik. Oysa Türkiye’nin milli güvenliğini de ilgilendiren bir alanda doğrudan sorumluluk sahibi olan ama önünde vize gibi, pasaport gibi engeli bulunan basın mensubu kardeşlerimizin de bu engelini kaldırmak ve rahat seyahat edebilmelerini kolaylaştırabilmek için yeşil pasaport teklifimizi sunmuştuk. Bu teklifimizle alakalı bir önceki iletişim başkanımızla, şimdiki iletişim başkanımızla görüşmelerimiz devam ediyor. Saygıdeğer basın mensupları zaten bu konuyu elinden geldiğince sıcak tutmaya gayret ediyor. Bana sorarsanız bu tanınması gerekir bir hak. Sadece basın mensubu, basın emekçisi kardeşlerimiz için, vatandaşlarımız için değil, dediğim gibi Türkiye’nin milli bir ihtiyacı olarak bu meselenin görülerek bunun üzerine gidilmesi lazım. Rakama vurduğunuzda da bu zaten çok fazla sayıda bir rakama ifade etmiyor. Yani kolaylıkla bu adım atılabilir. Hala bu konuyu Milliyetçi Hareket Partisi olarak gündemde tutmaya devam ediyoruz. Diğer boyutla alakalı da Kayseri’de bunlarının zaten yapıldığı. Gazeteciler cemiyeti üyesi olarak gazeteciler cemiyetinde benzer bir adımın atılması noktasında el ele, omuz omuza vererek ilk projeyi hayata geçirdiniz. İkincisiyle alakalı şimdi çalışma devam ediyor. Dolayısıyla acaba Ankara’da da bilhassa, şimdi yavaş yavaş Ankara’nın kokusunu almaya başlamışsınız siz. Ankara’daki arkadaşlarla muhtemelen istişare etmişsiniz, zaman söylemiştir. Ben meclisteki gazeteci arkadaşlara bunu söyledim. Çünkü sağ olsunlar gecelerini gündüzlerine katıyorlar bizle beraber. Hem meclis gündemini takip ediyorlar. Bir taraftan meclisteler, bir taraftan Cumhurbaşkanlığındalar. Bir taraftan siyasi parti genel merkezinde oluyordular. Sürekli bir koşturmacadalar. Çoğu kirada oturuyor, ’bir proje geliştirirseniz’ dedik. Meclisteki muhabir arkadaşlara söyledim ben bunu. Toplu konut idaresinin Kayseri’de yaptığı benzer bir uygulama var. Bunu neden Ankara’ya kazandırmayalım?" dedi.