GÜNDEM - 23 Mart 2025 Pazar 16:25

Niğde Belediyesi araç filosunu güçlendirmeye devam ediyor

A
A
A
Niğde Belediyesi araç filosunu güçlendirmeye devam ediyor

Niğde Belediyesi; hizmet kalitesini artırmak ve vatandaşlara daha hızlı, etkin hizmet sunabilmek amacıyla araç filosunu genişletmeye devam ediyor. Belediye Başkanı Emrah Özdemir, yeni alınan araçlarla ilgili yaptığı açıklamada; "Bugün itibarıyla Niğde Belediyemize 8 tane aracımızı kazandırdık. Haftaya gelecek araçla birlikte bu sayı 9’a ulaşacak" dedi.


Başkan Özdemir, göreve geldikleri 2019 yılından bugüne kadar toplam 100 adet aracı Niğde Belediyesinin öz malı olarak kazandırdıklarını belirterek; "Bu araçların tamamı geçmişte kiralıktı. Hep başından beri söylüyorum, artık belediyemizde kiralık araç bırakmıyoruz. İhtiyaç olduğu zaman satın alıyoruz ve leasing yöntemiyle belediyemizin öz malı haline getiriyoruz" ifadelerini kullandı. Yeni gelen araçlarla ilgili bilgi veren Özdemir, "Bu sefer gelen kamyonlar damperli kamyonlar. Biliyorsunuz, yaklaşık 1-2 ay önce de çöp araçları almıştık ve yeni çöp araçlarımızı bu alanda sergilemiştik" dedi. Niğde’de altyapı çalışmalarına büyük önem verdiklerini vurgulayan Özdemir; "Özellikle kamyonlar bizim için çok önemli çünkü bu sene inşallah Niğde’nin altyapısını tamamen bitirmek için canhıraş çalışacağız. İlhanlı Mahallesi’nde tren yolunun alt tarafında yağmur suyu hatları başta olmak üzere kanalizasyonla ilgili hiçbir eksik kalmayacak. Şehrimizin diğer kesimlerinde de yine büyük bir altyapı yatırımına giriyoruz. 2025 yılı içinde şehrimizin altyapı sıkıntılarının tamamını gidermiş olacağız. 2025 sonu, 2026 başı itibarıyla da üstyapıyı tamamlayarak vatandaşlarımızın hizmetine açacağız" dedi.


Başkan Özdemir, yeni araçların Niğde’ye hayırlı olmasını dileyerek; "İnşallah güzel ve hayırlı işler yapmaya devam edeceğiz" ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.



Niğde Belediyesi araç filosunu güçlendirmeye devam ediyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’in Savcılığa verdiği ifade ortaya çıktı: "Ses kaydı sosyal medyaya düştüğünden beri bu ses kaydının mağduru durumundayım" Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’in CHP İstanbul İl Kongresi seçimlerine hile karıştırıldığı ve seçim kanuna muhalefet edildiği iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında savcılığa verdiği ifade ortaya çıktı. Güney ifadesinde, "Ses kaydı sosyal medyaya düştüğünden beri bu ses kaydının mağduru durumundayım" dedi. Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca CHP İstanbul İl Kongresi seçimlerine hile karıştırıldığı ve seçim kanuna muhalefet edildiği iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ‘şüpheli’ sıfatıyla ifade vermek üzere Savcılığa çağrılmıştı. Güney, Savcılık işlemleri için Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na geldi. Burada yaklaşık 1 saat 15 dakika ifade veren Güney, daha sonra adliyeden ayrıldı. Öte yandan şüpheli Güney’in Savcılığa verdiği ifade ortaya çıktı. Şüpheli Güney ifadesinde asıl mesleğinin mali müşavirlik olduğunu ancak buna ilişkin herhangi bir ofis açmadığını belirterek, "2024 Mart ayında yapılan seçimlerden itibaren Beyoğlu Belediye Başkanı olarak görev yapmaktayım" dedi. Sosyal medyaya düşen ses kayıtları soruldu Şüpheli Güney, kendisine dinletilen ses kayıtlarına ilişkin ifadesinde, "Ses kayıtları sosyal medyaya düştüğünde bir arkadaşımın bana göstermesi üzerine dinledim. Dinlediğimde, kendimin orada olmadığını ve bu hususun bir yalan olduğunu gördüm. Bunun yanı sıra daha ses kaydını açmadan o ortamda olduğu iddia edilen kişilerin kim olduğuna bakınca zaten o ses kaydındaki kişinin daha kaydı dinlemeden ben olmadığını anladım çünkü bu isimlerle birlikte bugüne kadar herhangi bir toplantıya katılmadım. Ses kaydındaki kişinin Beşiktaş Belediyesi Meclis üyesi Fahrettin Çırak olup olmadığına ilişkin bir yorum yapmam söz konusu değildir. Kimseyi de böyle zan altında bırakmak istemem" dedi. ‘’Ses kaydı sosyal medyaya düştüğünden beri bu ses kaydının mağduru durumundayım’’ Şüpheli Güney ifadesinin devamında, böyle bir toplantının içerisinde yer almadığını belirterek, "Yücel Akdemir’i mali müşavirlik mesleği kimliğim sebebiyle tanırım. Bu sebeple ses kaydında yapılan konuşmaları kimlerin yaptığı ya da konuşulan hususların doğru olup olmadığı hakkında herhangi bir bilgim yoktur. Ses kaydı sosyal medyaya düştüğünden beri bu ses kaydının mağduru durumundayım. Hiçbir ilgim olmadığı halde sanki bu ses kaydının yapıldığı yerde varmışım gibi bir algı oluşturularak hakkımda karalama yapılmaktadır. Ben, benim sesim olduğu iddia edilen hususları kabul etmiyorum" şeklinde konuştu. "Artık teknoloji gelişti, ses kayıtları incelendiğinde konuşan kişilerin kim oldukları ortaya çıkacaktır" İstanbul İl Başkanlığı seçimi için aday olan Özgür Çelik ve Cemal Can Polat’ın aday olduklarına yönelik iradelerini bildirme tarihlerinin seçime 15-20 gün kala bir sürece denk geldiğini söyleyen Güney, "Seçimden aylar öncesinde adaylık açıklayan bir isim yoktur. Akabinde zaten seçim yapıldı ve Özgür Çelik seçimi kazandı. Sonrasında partimize yaraşır şekilde seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz, her iki adayda birbiri ile kucaklaşarak örgütü selamladı. Sonuç olarak ben samimi şekilde beyanlarda bulundum. Bu ses kaydının alındığı toplantıda bulunmadım. Toplantıda kimler olduğuna dair bir fikrim yoktur, konuşulan hususların gerçekleşip gerçekleşmediğinden de bir bilgim yoktur. Ses kaydının mağduru konumuna geldim. Artık teknoloji gelişti, ses kayıtları incelendiğinde konuşan kişilerin kim oldukları ortaya çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
Yozgat Nadir görülen Ohvira Sendromu başarıyla tedavi edildi Yozgat Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği, oldukça nadir görülen ‘Ohvira Sendromu’ tanısı konulan 13 yaşındaki bir hastayı başarıyla tedavi etti. Hasta, adet düzensizliği şikâyetiyle polikliniğe başvurdu. Yapılan detaylı incelemeler sonucunda, çift rahim, tek böbrek ve vajinal perde kapalılığı gibi komponentleri içeren ‘Ohvira Sendromu’ teşhis edildi. Konuyla ilgili açıklama yapan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Serkan Odabaşı, "Hastamız 13 yaşında kız hastaydı. Çocuk endokrin polikliniğine adet düzensizliğiyle başvurmuştu. Oradaki tetkiklerinde hastada yumurtalıklarında bir kist olduğu söylenmişti. Hastanın çift rahimli ve tek böbrekli olması ve böyle bir kistik yapının beraber olması bize Ohvira Sendromu’nu düşündürdü. Çok nadir görülen bir sendrom. Toplumda ortalama 20-25 bin de bir görülen bir sendrom. Tedavi etmek kadar tanı koymak da tecrübe gerektiren bir hastalık. Hastanın gerekli tetkiklerinden sonra Ohvira Sendromu olduğunun kararını verdik. Biz hastamızı kapalı ameliyatla önündeki perdeyi açmış bulunduk. Hastamız da sağlığına kavuştu. Gerçekten bunlar fark edilmediğinde ilerleyen dönemlerde ciddi ağrılı adet görme, çocuk sahibi olamama gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. Ama bunu erken fark edip hastayı da sağlığına kavuşturmak bizim için mutluluk verici bir durum" dedi. Ohvira Sendromu, kız çocuklarında genellikle adet görmeye başlayana kadar belirti vermiyor. Ancak adet döneminde, rahimde biriken kan şiddetli ağrıya neden olabiliyor. Bu nedenle, adet düzensizliği ve kronik karın ağrısı şikayeti olan genç kızların detaylı değerlendirilmesi büyük önem taşıyor. Hastanın ameliyattan 15 gün sonra yapılan kontrollerinde tamamen sağlığına kavuştuğu bildirildi.
Samsun ‘Epilepsi nöbetlerinde panik yapmayın’ Epilepsinin dünyada milyonlarca insanı etkileyen ve bilinç kaybı, kasılmalar gibi belirtilerle kendini gösteren nörolojik bir hastalık olduğunu belirten Çocuk Nörolojisi Uzmanı Doç. Dr. Hülya İnce, "Epilepsi nöbeti sırasında yapılan doğru müdahaleler, kişinin güvenliği açısından büyük önem taşır. Panik yapmak, durumu daha da karmaşık hale getirebilir ve yanlış müdahalelere yol açabilir" dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Doç. Dr. Hülya İnce, epilepsi hakkında bilgilendirmede bulundu. Epilepsinin, dünyada milyonlarca insanı etkileyen ve bilinç kaybı, kasılmalar gibi belirtilerle kendini gösteren nörolojik bir hastalık olduğunu kaydeden Doç. Dr. İnce, "Epilepsi nöbeti sırasında yapılan doğru müdahaleler, kişinin güvenliği açısından büyük önem taşır. Ancak, toplumda bu konuda yeterli bilinç oluşmadığından, yanlış uygulamalar ciddi risklere yol açabilir" diye konuştu. "Sakin kalınmalı" Bir kişinin epilepsi nöbeti geçirdiğine tanık olunduğunda öncelikle sakin kalınması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. İnce, "Panik yapmak, durumu daha da karmaşık hale getirebilir ve yanlış müdahalelere yol açabilir. Bunun yerine kişinin güvenliğini sağlamalısınız. Nöbet geçiren kişiyi tehlikeli alanlardan (trafik, sert zemin, keskin nesneler vb.) uzaklaştırarak başının altına yumuşak bir destek koyabilirsiniz. Eğer mümkünse kişiyi nazikçe yan çevirerek solunum yolunun açık kalmasını ve kusma durumunda boğulma riskinin azalmasını sağlayabilirsiniz. Nöbet sırasında kişinin ağzını açmaya çalışmak dişlerine, çenesine ve solunum yollarına zarar verebilir. Dilini yutması mümkün değildir; bu nedenle ağzına herhangi bir nesne koymaktan kaçınılmalıdır" dedi. "Nöbetlerin büyük çoğunluğu 2 dakikadan kısa sürer" Nöbetlerin büyük çoğunluğunun 2 dakikadan kısa sürede sona erdiğini dile getiren Doç. Dr. İnce, "Ancak, nöbetin süresi uzarsa veya kişi nöbet sonrası bilincini geri kazanmazsa, derhal sağlık kuruluşuna haber verilmelidir. Kişi nöbetten sonra kendine geldiğinde, genellikle yorgun ve bilinçsiz olabilir. Onu rahatlatmaya çalışarak kendini toparlaması için zaman tanıyabilirsiniz" şeklinde konuştu. "Tehlikeli durumları tanıyın" Her epilepsi nöbetinin acil müdahale gerektirmediğini; ancak bazı durumlarda mutlaka 112 Acil Servisi’nin aranması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. İnce, "Eğer nöbet 5 dakikadan uzun sürüyorsa, kişi peş peşe birden fazla nöbet geçiriyorsa, ilk kez nöbet geçiriyorsa, solunum güçlüğü yaşanıyorsa veya cilt rengi değişiyorsa, nöbet sırasında başını sert bir zemine çarptıysa ya da ciddi bir yaralanma söz konusuysa acil yardım çağırılmalıdır" dedi. "Toplumda farkındalık artırılmalı" Toplumda farkındalığı oluşturmanın önemine değinen Doç. Dr. İnce, "Epilepsiye yönelik farkındalık çalışmaları, hem hastaların hem de toplumun bilinçlenmesine katkıda bulunarak daha güvenli bir yaşam alanı oluşturabilir. Doğru müdahalelerle epilepsi hastalarının yaşam kalitesini artırmak ve yanlış inanışların önüne geçmek mümkündür. Sağlığınızı ve çevrenizdekilerin güvenliğini korumak için epilepsi konusunda bilinçlenmek ve doğru müdahale yöntemlerini öğrenmek hayati önem taşır" ifadelerini kullandı.