ASAYİŞ - 15 Ocak 2025 Çarşamba 14:31

Muğla’da yaz sezonunda günde ortalama 6 yangına müdahale edildi

A
A
A
Muğla’da yaz sezonunda günde ortalama 6 yangına müdahale edildi

Muğla’da 2024’te günde ortalama 4 orman yangınına müdahale edildiği, çıkan yangınların yüzde 13’ünün kasıtlı yangın olduğu belirtildi.


2024 yılı orman yangınları değerlendirme toplantısı Muğla Orman Bölge Müdürlüğü Ula Yangın Yönetim Merkezi Merkezinde yapıldı. Muğla Orman Bölge Müdürü Mustafa Ülküdür, 2024’te günde ortalama 4 orman yangınına müdahale ettiklerini belirterek, çıkan yangınların yüzde 13’ünün kasıtlı yangın olduğunu açıkladı.



“Dört ay ortalamasına baktığımızda günde 6 yangına müdahale ettik”


Mayıs ayında başlayan orman ve ziraat alanı yangınlarının Kasım ayının 15’ine kadar devam ettiğini belirten Ülküdür, dört aylık ortalamaya bakıldığında günde ortalama 6 orman yangınına müdahale ettikleri söyledi. Ülküdür, “Daha önce hiç yaşamadığımız bir yangın sezonunda yaşadık. Ne anlamda yaşadık diye sorarsanız, Mayıs ayıyla başlayan zincirleme yangın reaksiyonu diyorum ben artık buna. Bir yangın ile uğraşırken, tam onu söndürmek üzereyken, tekrar başka bir yangının başladığı, günlerce bu temponun devam ettiği, dört ay ortalamamıza baktığımız zaman, günde her gün altı yangına müdahale ettik. Her gün altı ihbar var. Bunun her biri büyüyebilecek yangın, her biri yerleşim yerini tehdit edecek yangın. Böylesine stresli bir ortamda çalışarak bu günlere geldik. 15 Kasım’a kadar yangın sezonunu bitirdik dediğimiz o yağmurlara ilk kez 15 Kasım’da gördük. Bu 15 Kasım’a kadar, Mayıs’tan 15 Kasım’a kadar sürekli yangınlarla mücadele ettik. Şu ana kadar 384 orman yangını ile mücadele edildi. Bugüne kadar gördüğümüz uzun yıllar istatistiklerine baktığımızda yüksek bir rakam. Ama sevindirici olan tarafı hep birlikte sizlerin de desteğiyle, tüm kamu kurumlarımızın desteğiyle, sivil toplumumuzun desteğiyle, sayın valilerimizin desteğiyle, bakanımızın, genel müdürümüzün desteğiyle biz topyekun mücadele, birlik beraberlik içinde büyük bir felakete dönüşmeden bu yangınları söndürdük, kontrol altına aldık” dedi.



Orman yangınlarının yüzde 13’ü kasıtlı yangın


2024 yılında Aydın ve Muğla genelinde çıkan orman yangınlarının yüzde 59’unun insan kaynaklı, bunun da yüzde 13’ünün kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar olduğunu belirten Bölge Müdürü Ülküdür, “10 yıllık ortalamamızda 314 adet yangın, yıllık yanan alanımız 6 bin 226 hektar. 2024 yılında 384 adet orman yangını ile 3 bin 466 hektar alanımız yangından etkilendi. 2024 yılında Muğla Orman Bölge Müdürlüğü’nüzde meydana gelen yangınların yüzde 59’u insan kaynaklı. Yüzde 41’i doğa nedenleri dediğimiz yıldırım yangınlarımızdan oluşmakta. Bu insanımızın sebep olduğu yüzde 59’luk kısmı, yüzde 36’sı ihmal ve dikkatsizlik. Yüzde 13’ü kasıt, yüzde 9’u kaza, nedeni bilinmeyen yüzde 1. Değerli arkadaşlar, bu yangınlar biter bitmez, yangınlar kontrol altına alınır alınmaz, bizler orada tekrar yeşil dokuyu tesis etmek üzere hemen zaman kaybetmeden çalışmalarımıza başlıyoruz. Öncelikle alanda hasar tespiti yapıp, oradaki yanan ağaçlarımızı süratle sağdan çıkarıp tekrar ağaçlandırılacak hale getiriyoruz” dedi.



Otmanlar Mahallesi için önlem


Her yıl yaz aylarında en fazla orman yangınının çıktığı Köyceğiz’in kırsal Otmanlar Mahallesi’nde soruşturmanın sürdüğünü belirten Ülküdür, “Kasıt dediğimiz, yani baktığımız zaman oradan yol geçmiyor, başka bir şeyler olmuyor. İlk öngörümüz bu şekilde oluyor. Ardından enerji nakil hattı da yine aynı şekilde. Böyle söylediğiniz zaman bakıyorsun. Sonrasında emniyetimiz, jandarmamız gidip orada detaylı olay yeri incelemesini yapıp ondan sonra ona karar veriyor. Otmanlar üzerinde biz bu yıl yaşadığımız şey, evet orada ısrarlı bir şekilde yangınımız çıkıyordu ve son ormanın ortasında, siz daha iyi biliyorsunuz. Burada gerekli tedbirler alındı. Sağ olsun başta sayın valimiz, yine jandarmamız, emniyetimiz. Şüpheli yakalandı, devam ediyor inceleme kısmı. Onun dışında burada çok da söyleyebileceğimiz, Bölge Müdürlüğü düzeyinde yapabileceğimiz bir şey yok. Varsa tekrar eğitmek, farkındalığını arttırmak ya da daha sıkı kontrol edeceğiz. Artık oralara daha fazla özen göstereceğiz” ifadelerini kullandı.



Muğla’da yaz sezonunda günde ortalama 6 yangına müdahale edildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tunç: “Yargı Reformu Stratejisi’nde yasal düzenleme taleplerinden idari uygulamalara kadar 264 faaliyet yer almaktadır” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Hazırladığımız Yargı Reformu Stratejisi’nde yasal düzenleme taleplerinden idari uygulamalara varıncaya kadar 264 faaliyet yer almaktadır. Tüm bu faaliyetleri, kuracağımız izleme ve değerlendirme sistemi üzerinden eylem planlarımızla belli bir takvime bağlı olarak kararlılıkla hayata geçireceğiz” dedi. Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde 2025-2029 yıllarını kapsayan "Yargı Reformu Stratejisi Belgesi" tanıtım toplantısı düzenlendi. Programda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sözlerine Bolu Kartalkaya’da meydana gelen yangın felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve yakınlarına sabır, yaralı vatandaşlara şifa dileyerek başladı. Tunç, yaşanan felaketle ilgili soruşturmanın tüm boyutlarıyla büyük bir titizlikle sürdüğünü belirterek, “Her ne suretle olursa olsun böyle bir facianın yaşanmasına sebep olanların, ihmali ve kusuru bulunanların yargı önünde hesap vereceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın” dedi. İnsanlık tarihinin en eski ve en kadim arayışının adalet olduğunu ifade eden Bakan Tunç, “Adalet medeniyetlerin ana sütunu, toplumların vicdanı, insan olmanın özüdür. İnsan, adaletle var olur; adalet erdemiyle yükselir. Bu anlayışla son 23 yıldır ülkemiz her alanda olduğu gibi adalet hizmetlerinde de çok büyük mesafe kat etmiştir. Vesayetçi yargı anlayışı terk edilmiş, yargımız demokratik hukuk devleti ilkelerini esas alan bir yapıya kavuşmuştur” diye konuştu. “UYAP, e-duruşma ve e-tebligat gibi yargıda dijitalleşme adımlarında büyük mesafe alınmıştır” Uzlaştırma ve arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin yaygınlaştığını söyleyen Tunç, “UYAP, e-duruşma ve e-tebligat gibi yargıda dijitalleşme adımlarında büyük mesafe alınmıştır. Yargının iş yükünü karşılamak için hâkim-savcı sayısı artırılmış, yeni mahkemeler kurulmuş, insan kaynağını güçlendirmek amacıyla hukuk mesleklerine giriş sınavı ve hâkim-savcı yardımcılığı sistemleri devreye alınmıştır. Modern ceza infaz sistemi dahil olmak üzere pek çok alanda toplumun beklentilerine uygun reformlar gerçekleştirilmiştir. Bugün hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi vizyonuyla hazırladığımız Yargı Reformu Strateji Belgemizde bu çalışmalarımızı daha da ileriye taşıma kararlılığı içindeyiz” ifadelerini kullandı. “Reform olmadan adalet yaşayamaz” Adalet sisteminde reform ihtiyacının toplumun değişen ihtiyaç ve taleplerinden doğduğunu söyleyen Tunç, “Bu talepleri karşılamanın ve sistemi ideal şekilde işletmenin yolu dinamik ve sürekli yenilenen bir yaklaşımı gerektirir. Unutulmamalıdır ki, reform olmadan adalet yaşayamaz. Reform, adaletin nabzıdır, onun diri kalmasını sağlayan yegâne ritimdir. Bugün burada yüksek tensiplerinizle milletimizle paylaşılacak olan Türkiye Yüzyılı’nın Yargı Reformu Stratejisi bu iradenin en somut göstergesidir. Reform belgesiyle çağın gereklerine uygun, daha yenilikçi, daha hızlı, şeffaf ve adil bir yargı sistemini hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Belgemiz, 1 yılı aşkın bir süredir geniş katılımlı bir istişare sürecinin ürünü olarak titizlikle hazırlanmıştır” dedi. “Yargı Reformu Stratejisi’nde yasal düzenleme taleplerinden idari uygulamalara varıncaya kadar 264 faaliyet yer almaktadır” Yargı kurumlarından akademisylenlere, sivil toplum kuruluşlarından vatandaşlara kadar binlerce kişinin görüş ve önerilerini değerlendirdiklerini belirten Bakan Tunç, “Böylece toplumun her kesimiyle birlikte inşa ettiğimiz bir vizyon belgesi ortaya koyduk. Tüm bu çalışmaların sonunda hazırladığımız Yargı Reformu Stratejisi’nde yasal düzenleme taleplerinden idari uygulamalara varıncaya kadar 264 faaliyet yer almaktadır. Tüm bu faaliyetleri, kuracağımız izleme ve değerlendirme sistemi üzerinden eylem planlarımızla belli bir takvime bağlı olarak kararlılıkla hayata geçireceğiz” diye konuştu. “Tehditkâr söylemler hukuk devletinde asla kabul edilemez” Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni başarıyla hayata geçirecek olanın fedakârca çalışan hakimiyle, savcısıyla, avukatıyla, adalet personeliyle, bağımsız ve tarafsız yargı teşkilatı olacağını ifade ederek, “Bu özverili ve samimi çalışmalar hepimizin malumuyken, ne yazık ki son günlerde bazı adli soruşturmalar üzerinden yargı mensuplarımızı hedef alan, hukuk devletinde asla yeri olmayan mesnetsiz açıklamalara şahit olmaktayız. Adil yargılanma hakkını zedeleyen, yargı mensuplarını hedef gösteren, yargı süreçlerini etkilemeyi amaçlayan tehditkâr söylemler, hukuk devletinde asla kabul edilemez. Yargı organlarının bağımsızlığını koruma konusundaki kararlılığımızdan ve yargıya yönelik her türlü baskı ve müdahale girişimine karşı gerekli hukuki adımların atılmasından hiç kimse rahatsız olmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Son 23 yılda hukuk devletinin tahkimi, milli iradeyi esas alan, yüksek standartlı bir demokrasinin tesisi için liderliğinizde büyük reformlar yapıldı. 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta darbeci, vesayetçi anlayışın destekçisi olan yargı yerine bugün 15 Temmuz’da milli iradenin yanında yer alan, o gece adliyelere koşarak gözaltı talimatlarını veren, kahramanlıklarıyla gurur duyduğumuz bağımsız ve tarafsız bir yargı teşkilatımız var” ifadelerinde bulundu. Bakan Tunç şöyle devam etti: “Vesayet dönemlerine özlem duyanlar bu gerçeklikten rahatsız olsalar da yargımız, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleri doğrultusunda görevini kararlılıkla yapmaya devam edecektir. Bu vesileyle ülkemizin dört bir yanında adaletin tecellisi yolunda gece gündüz demeden çalışan tüm yargı mensuplarımıza, adalet çalışanlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum.” Tunç, Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hayırlara vesile olmasını diledi.
Kocaeli Serdar Mahallesi’nde yollar yenilenmeye başlandı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü tarafından Başiskele ilçesi Serdar Mahallesi’ndeki içme suyu altyapı çalışmaları sona yaklaşırken, bozulan yollar asfaltlanmaya başlandı. Başiskele Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, İSU’nun alt yapı çalışmalarını büyük ölçüde tamamladığı Serdar Mahallesi’nde Gazneli Mahmut Caddesi’nin asfalt tamir çalışmalarını tamamlarken; Dut, Deniz ve Derebey sokakların parke yollarını yeniledi. Geçen haftalarda da ekipler, Sınırdere Caddesi’nin 260 metrelik kısmını kilitli parke taşlarıyla yenilemiş, Yeşilyurt Mahallesi’nden Serdar Mahallesi’ne bağlantı sağlayan Açıkgöz Sokak’ı boydan boya asfaltlanmıştı. İSU’nun alt yapı çalışmaları dolayısıyla bozulan yollar, yapılan plan ve programlar çerçevesinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Başiskele Belediyesi ekiplerinin hummalı çalışmalarıyla tek tek tamir edilerek yeniden güvenli ve konforlu hale getirilecek. İSU Serdar’da sona yaklaştı Serdar Mahallesi’nde inşa edilen 7.348 metrelik içme suyu hattının 7.128 metresi tamamlandı. Kalan 220 metrelik kısımda ise çalışmalar hızla devam ediyor. 100 ila 300 mm çaplarında boruların kullanıldığı projede şu ana kadar 345 abone bağlantısı tamamlanırken, 55 abone bağlantısının ve bir adet basınç kırıcı vana (BKV) odasının yapımı sürüyor. Mahalle sakinleri, proje tamamlandığında modern ve güvenilir bir alt yapıya kavuşacak.
Bursa Bursa’da firmaların dijital dönüşümü için önemli adım KOBİ’lerin üretim süreçlerini daha verimli hale getirmelerine ve küresel pazarlarda rekabet güçlerini artırmalarına katkı sunmayı hedefleyen DOSABSİAD, dijital dönüşüm alanında önemli bir girişime imza attı. Son dönemde KOBİ’lerin ihtiyaç duyduğu desteklere dikkat çeken DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, bu doğrultuda BANDWITT Dijital Dönüşüm Platformu ile iş birliği gerçekleştirdi. Başkan Çevikel, firmanın kurucu ortakları Selim Özoğuz ve Emir Barın’ı ağırlayarak, KOBİ’lerin dijitalleşme süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları, çözüm önerilerini ve ihtiyaç duydukları destekleri masaya yatırdı. İş birliğinin Bursa iş dünyasına hayırlı olmasını dileyen Başkan Çevikel, dijital dönüşümün KOBİ’lerin rekabet gücünü artırmanın ötesinde, küresel pazarlarda varlık göstermelerini de kolaylaştırdığını ifade etti. Çevikel, “Dijitalleşme artık KOBİ’lerimiz için bir tercih değil, sürdürülebilirlik için bir zorunluluk. DOSABSİAD olarak, üyelerimizin dijital dönüşüm süreçlerinde yol gösterici bir rol üstleniyor, onlara ihtiyaç duydukları desteği sağlamak için kararlılıkla çalışıyoruz. BANDWITT gibi yenilikçi çözümleri iş dünyamıza tanıtarak bu süreçteki eksiklikleri gidermeyi ve firmalarımızın daha güçlü bir şekilde büyümesini sağlamayı hedefliyoruz” dedi. "Dijital dönüşüm, hız, verimlilik ve rekabet üstünlüğü sağlıyor" Dijitalleşmenin KOBİ’lere sağladığı avantajlara da dikkat çeken Çevikel, “Dijitalleşme, işletmelerimize yalnızca maliyet avantajı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda hız, verimlilik ve rekabet üstünlüğü kazandırıyor. Platformun sunduğu hızlı analiz ve rehberlik çözümleri, işletmelerimiz için büyük bir fırsat. Bu tür iş birlikleriyle, bölgemizin üretim gücünü ve ihracat potansiyelini daha da artırmayı amaçlıyoruz. Yenilikçi çözümler sunan partnerlerle iş birliği yaparak firmalarımızın iş süreçlerini kolaylaştırmayı ve dijitalleşme yolculuklarında yanlarında olmayı hedefliyoruz.” diye ekledi. Firma kurucu ortaklarından Selim Özoğuz, bu iş birliğinin KOBİ’lere önemli katkılar sağlayacağını belirtti. Özoğuz, “İşletmelerin dijitalleşme süreçlerini kolaylaştıran yapay zeka destekli platformumuz, firmaların ihtiyaçlarını hızlı ve etkili bir şekilde analiz etmelerine yardımcı oluyor. 20 dakikadan kısa bir sürede işletmelerin eksikliklerini belirleyerek ulusal ve uluslararası çözüm önerilerini kendilerine sunuyoruz” dedi. 100 milyon liradan fazla finansal kazanç sağlandı Bugüne kadar 200’den fazla firmayı doğru teknolojilerle tanıştırdıklarını ve bu firmalara 100 milyon liradan fazla finansal kazanç sağladıklarını vurgulayan firma kurucu ortağı Emir Barın ise “Platformumuzdaki özel tedarikçi havuzu sayesinde KOBİ’ler, bütçelerine ve ihtiyaçlarına en uygun projelere hızlıca erişim sağlayabiliyor, firmaların dijital dönüşüm sürecinde zaman kaybetmeden doğru çözümleri bulmalarına imkan tanıyoruz. Böylece KOBİ’ler, hem maliyet hem de verimlilik avantajı elde ederek rekabet güçlerini artırabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Kocaeli Sokak ortasında oğlu öldürülen kadın: "Oğlum gencecikti, gurbetteydi" Kocaeli’nin İzmit ilçesinde 30 yaşındaki gencin sokak ortasında tabancayla öldürülmesine ilişkin yargılanan 3 sanık yeniden mahkeme karşısına çıktı. Sanıkların en ağır cezayı almasını isteyen maktulün annesi, "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi. Narin’in katillerine nasıl ceza verildiyse oğlumun katillerine de en ağır cezanın verilmesini istiyorum. Ben oğlumu istiyorum. Oğlumu 15 kurşunla öldürdüler" dedi. Kemalpaşa Mahallesi Yalı Cami Sokak’ta 19 Ekim 2022’de meydana gelen olayda, husumetli iki grup sokak ortasında tartıştı. Tartışmanın büyümesiyle Abdullah A. (31), Çağrı T. (23) ve Ömer K. (32) isimli 3 arkadaş, diğer grupta bulunan Emrah Akkuş’a (30) kurşun yağdırdı. Olay sonrasında 3 şüpheli olay yerinden kaçarak uzaklaştı. Emrah Akkuş hayatını kaybetti, yaralanan arkadaşı Mehmet C. ise hastanede tedavi altına alındı. Yapılan araştırma neticesinde olaya karışan Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K. ile "Delilleri yok etmek" şüphesi bulunan Nilüfer A. (22) gözaltına alındı. İfadeleri sonrasında Nilüfer A. serbest bırakıldı, diğer 3 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. İddianame Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K’nin yakın arkadaş oldukları belirtildi. Emrah Akkuş’un olaydan bir gün önce Abdullah A’nın işletmeciliğini yaptığı eğlence mekanına gittiğinin vurgulandığı iddianamede, burada kavga çıktığı ve olayda Abdullah A. ile bazı arkadaşlarının darp edildiği ifade edildi. İddianamede, bu husumetten dolayı Abdullah A’nın olay saatinden önce arkadaşları Ömer K. ve Çağrı T’ye "Olay var toplanın" şeklinde sözler söyleyerek şüphelileri eğlence mekanına çağırdığı, şahısların olay saatine kadar eğlence mekanı civarındaki sokaklarda Emrah Akkuş’u arayıp sordukları bilgisine yer verildi. Ayrıca iddianamede, tartışma sırasında sanıkların daha önceden bu olay için aldıkları silahlarla yakın mesafeden çok sayıda ateş etmeleri sonucunda Emrah Akkuş’un öldürüldüğü vurgulandı. "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi" Nilüfer A. hakkında "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan, Abdullah A., Çağrı T. ve Ömer K. hakkında ise "Tasarlayarak kasten öldürme", "Olası kastla silahla yaralama", "Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından açılan davanın duruşması Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanıklar, taraf avukatları ve maktulün annesi Simamperi Akkuş katıldı. Sanıklardan şikayetçi olan maktulün annesi, "Caniler oğlumu katletti. Oğlum gencecikti, gurbetteydi. Narin’in katillerine nasıl ceza verildiyse oğlumun katillerine de en ağır cezanın verilmesini istiyorum. Ben oğlumu istiyorum. Oğlumu 15 kurşunla öldürdüler" diye konuştu. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Afyon Yetenek taraması Şubat ayında başlıyor Afyonkarahisar’da Şubat ayında okullarda başlayacak olan yetenek taraması için toplantı düzenlendi. Afyonkarahisar Gençlik ve Spor İl Müdürü İsmail Hakkı Kasapoğlu başkanlığında, Şubat ayında başlayacak olan Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Programı çerçevesinde Şube Müdürü Adil Kamberoğlu ve antrenörlerin katılımıyla bir toplantı düzenlendi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB) arasında yapılan protokol çerçevesinde yürütülen program, ilkokul üçüncü sınıfta eğitim gören yetenekli gençlerin tespit edilmesi ve spora yönlendirilmesi amacıyla düzenleniyor. Toplantıda, Türkiye genelinde yürütülecek olan Sportif Yetenek Taraması Programı’nın detayları masaya yatırıldı. İl Müdürü Kasapoğlu, programın çocukların sportif yeteneklerinin belirlenmesi ve doğru yönlendirilmesi açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Kasapoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Gençlerimizin spora kazandırılması noktasında Yetenek Taraması Programı oldukça değerli bir çalışma. Milli Eğitim Bakanlığımız ve Gençlik ve Spor Bakanlığımızın ortaklaşa yürüttüğü bu proje sayesinde birçok çocuğumuzun sportif potansiyelini ortaya çıkarıyoruz. Özellikle ilkokul üçüncü sınıf öğrencilerimize yönelik bu tarama, erken yaşta yetenek keşfi açısından kritik bir rol üstleniyor.”
İstanbul ’Ölüm’ kavramı çocuklara doğru açıklanmalı: Uyku sorunlarına yol açabilir Ölüm kavramının çocuğun gelişim düzeylerine ve yaş dönemine göre farklı şekilde anlatılması gerektiğini belirten Prof. Dr. T. Gül Şendil, hangi yaş ve gelişim seviyesi olursa olsun çocuklara asla yalan söylenmemesi gerektiğini vurguladı. İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. T. Gül Şendil, ölüm ve yas kavramları hakkında çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiğine ilişkin değerlendirmede bulundu. Çocukların ölüm kavramını, gelişim düzeylerine ve yaşlarına göre farklı şekillerde algıladığını belirten Şendil, “Böyle bir durumla karşılaştıklarında ebeveynlerin çocuklarına yaklaşım biçimleri, çocuklarının ölüme dair duygularını anlamalarını ve bu duyguları sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlar” dedi. ’Açıklama çocuğun yaş ve gelişim seviyesine uygun olmalı’ “Çocukların ölümle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri yetişkinlerden farklıdır” diyen Şendil, “Sabırlı, açık ve sevgi dolu bir yaklaşımla onları desteklemek, bu zorlu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatmalarını sağlar. Öncelikle ölüm hakkında çocuklara yapılacak açıklamalar, onların yaş ve gelişim seviyesine göre farklılaşabilir dolayısıyla yapılacak her türlü açıklamanın buna uygun olması hatırlanmalıdır” diye konuştu. ’Dürüstçe yanıt verilmeli’ Hangi yaş ve gelişim seviyesi olursa olsun ebeveynlerin çocuklarına yalan söylememesinin önemli olduğunu kaydeden Şendil, “Çocuklar ölümle ilgili birçok soru sorabilir. Ebeveynlerin sabırlı olması ve çocuklarının sorularına dürüstçe yanıt vermesi, gerçekleri onlarla sevgi dolu bir şekilde paylaşmaları çok önemlidir. Cevabını bilmedikleri sorularla karşılaştıklarında ise ‘bu konuda emin olmadıklarını ama birlikte düşünebileceklerini’ söyleyebilirler” dedi. ’Dolaylı ifadeler kafalarını karıştırır’ 5 yaşına kadar olan dönemdeki çocuklara somut ve basit açıklama yapılması gerektiğini söyleyen Şendil, “Yaklaşık 5 yaşına kadar çocuklar, ölüm kavramının kalıcı olduğunu anlamakta zorlanırlar. Onlara kaybedilen kişi hakkında somut ve basit ifadelerle açıklama yapılabilir. Örneğin ‘Deden öldü, o artık bizimle olamayacak...’ gibi. Dolaylı ifadeler veya yanıltıcı açıklamalar yapmak onların kafalarını karıştırır. Özellikle de bu yaş çocuklarına ‘Uyudu’ ya da ‘Başka bir yere gitti’ gibi yapılan yanlış açıklamalar onlarda uyku sorunlarına ya da yakınlarından hiç uzak duramama gibi bağımlılık sorunlarına yol açabilir” uyarısında bulundu. ’Açık ve dürüst bir şekilde nedenleri ile açıklanmalı’ 6 ile 9 yaşları arasında olan çocukların ölümün kalıcı ve geri döndürülemeyen bir süreç olduğunu anlamaya başladığını kaydeden Şendil, “Muhtemelen ölüm kavramını daha ziyade yaşlılıkla ilişkilendirirler. Kayıp, bir yaşlı yakın ise ona açık ve dürüst bir şekilde bu kaybı açıklamak ve ölümün doğal bir süreç olduğunu söylemek gerekir. Beklenmeyen bir ölüm yaşandığında ise bu durum açık, dürüst bir şekilde ve nedenleri ile açıklanabilir” dedi. ’10 yaşından sonra ölümün gerçek olduğunu anlıyorlar’ 10 yaş ve üstünde olan çocukların ise artık ölümün gerçek ve evrensel olduğunu anladığını ifade eden Şendil, “Ölüm kavramı ve sonuçları hakkında daha derin anlamlar üzerine düşünebilirler. Kaybın uzun süreli sonuçlarını daha iyi öngörebilirler. Bu yaşlardaki çocuklarla daha ayrıntılı ve duygusal yönleri içeren konuşmalar yapılabilir” şeklinde konuştu. ’Duyguların ihmal edilmemesi de önemli’ “Çocuklara yapılacak açıklamalar önemlidir ancak duyguların ihmal edilmemesi de bir o kadar önemlidir” diyen Şendil, "Yaşanan kayıp, kişilerde derin üzüntüye yol açacağı için ebeveynlerin bu duyguları ne kendileri ne de çocukları için inkar etmemeleri gerekir. Çocuklar kayıplar karşısında korku, üzüntü, suçluluk, öfke gibi karmaşık duygular yaşayabilir. Bu duyguların doğal olduğu, ebeveynin kendisinin de bu duyguları yaşadığı ve herkesin farklı şekillerde yas tuttuğu anlatılabilir” diye konuştu. Çocukların ebeveynlerinin duygularını gözlemleyerek kendi duygularını nasıl ifade edeceklerini öğrendiklerini belirten Şendil, “Ebeveynlerin üzüntü veya ağlama gibi tepkilerini onlarla paylaşmaları, çocuklara duyguların bastırılmaması gerektiğini öğretir” dedi. ’Çocuklar cenaze törenine götürülmeli mi?’ Prof. Dr. T. Gül Şendil, 7 yaşından büyük çocukların cenaze, dua veya başka bir anma ritüeline dahil etmenin, kaybı anlamalarına ve vedalaşmalarına yardımcı olabileceğini söyledi. Şendil, “Ritüelleri onlara önceden açıklamak ve gönüllü olup olmadıklarını sormak önemlidir. Ayrıca ölen yakının hatırasına çiçek ya da ağaç dikilmesi, düzenli mezar ziyaretleri, anı kitabı ya da albümü oluşturulması çocukların yasını sağlıklı yaşamalarına yardımcı olabilir” tavsiyesinde bulundu. Bazı durumlarda çocukların kayıptan sonra yoğun korku, öfke veya üzüntü gibi belirtiler gösterebileceğini ifade eden Şendil, bu tür durumlarda bir çocuk psikoloğu ya da terapistten yardım almanın faydalı olabileceğini söyledi.