EKONOMİ - 07 Kasım 2024 Perşembe 10:39

Başkan Seçer: "Siyaset üstü düşünürsek Mersin’in önünde hiçbir engel yok"

A
A
A
Başkan Seçer:  "Siyaset üstü düşünürsek Mersin’in önünde hiçbir engel yok"

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin Ekonomi Zirvesi Bilgilendirme Toplantısı’nda, "Şehrin birlikteliğini sağlarsak, siyaset üstü düşünürsek, Mersin’in önünde hiçbir engel yok" dedi.


Başkan Seçer, Ticaret Bakanlığı himayesinde ve Mersin Valiliği koordinasyonunda düzenlenen ‘Mersin Ekonomi Zirvesi Bilgilendirme Toplantısı’na katıldı. Mersin’in ekonomisinde 4 temel odak noktası olan ’tarım, sanayi, lojistik ve turizm’ sektörlerindeki mevcut durum, gelişim süreci, beklentiler, hedefler, muhtelif sorunların çözüm önerileri ve geleceğe yönelik atılacak adımların belirlenmesi gibi konularının ele alındığı toplantıda konuşan Seçer, Büyükşehir Belediyesi özelindeki yatırımlardan söz etti. Kent yönetiminde karşılaştığı sorunlar, bu sorunların çözümü noktasında kent aktörlerine düşen görevler, ikinci 5 yıllık görev süresi boyunca izlenecek stratejik plan ve yatırım programları hakkında bilgiler veren Seçer, kent aktörlerini kapsayan bu tarz toplantıları oldukça önemsediğini vurguladı.


Büyükşehir Belediyesinin gelir bütçesinin; genel bütçe payları, İller Bankası ve öz gelirler olarak 3 kalemde toplandığını ifade eden Seçer, belediyelerin yaptığı hizmet ve yatırımlarda bu gelir kaynaklarının önemine işaret etti. Yatırımlarda finansman kaynağı bulmanın önemli olduğuna değinen Seçer, "Yönetimin iyi çalışması, vizyonu ve kabiliyeti doğrultusunda finans kaynaklarına erişimi kolay olur. Bunlar özellikle altyapı yatırımlarında son derece zorunludur. Hiçbir belediye, özellikle içme suyu, kanalizasyon, arıtma tesisi gibi altyapı yatırımlarını uygun finansman kaynakları veya uygun maliyetli krediler bulamazsa gerçekleştiremez" diye konuştu.



"Sizlere ihtiyacımız var"


İlk 5 yıllık görev süresi boyunca Mersin halkının yanı sıra kent aktörlerinin desteği ile değerli çalışmalar ortaya koyduklarını ve bu sayede Avrupa’dan fon ve kredi sağladıklarının altını çizen Seçer, Mersin’in hem çevresini değiştirecek hem yapısal sorunlarını ortadan kaldıracak çalışmalar sayesinde uygun kredilere erişme noktasına geldiklerini ifade etti. Geçen 5 yıl boyunca kent paydaşları ile sürdüğü yakın teması ikinci dönemde de devam ettirmek istediğini vurgulayan Seçer, "Bir kentte sivil toplum aktif ve etkin ise o kentin önünde hiçbir şey duramaz. Belediye başkanının sivil toplumla ortak çalışma anlayışı ve katılımcı demokrasi kültürü varsa işi kolaydır. Biz geçtiğimiz 5 yıl hep böyle yaptık. Belirli aralıklarla sivil toplumla hep bir araya geldik. Her zaman olduğu gibi şimdi de sizlere ihtiyacımız var" dedi.



"Çukurova Uluslararası Havalimanı kente yeni bir değer kattı"


Merkezi hükümetin Mersin’de yatırım programları arasında bulunan projelerine değinen Başkan Seçer, Çeşmeli-Taşucu otoyolunun ivedilikle bitirilmesi gerektiğini kaydetti. Mersin-Tarsus arası D-400 karayolunun güncel halinin de Mersin’e yakışmadığını ifade eden Seçer, bu yolların bir an önce yatırım programları dahilinde rehabilite edilmesi gerektiğini dile getirdi. Karacailyas’ta D-400 karayolu ve otoyol arasında kalan yol çalışmalarını tamamlayıp yeni bir bulvar açma çalışmalarını başlatacaklarını aktaran Seçer, Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın kente yeni bir değer kattığını belirterek, "Bu tip önemli ve büyük yatırımların bir şehri marka kent yapması hususunda önemli katkılar yaptığını düşünüyorum" diye konuştu.



"Mersin, en çok vergi veren illerden biri olarak yatırım bekliyor"


Mersin’e yapılan ya da yapılacak yatırımlarla ilgili bazı tespitlerini de katılımcılarla paylaşan Seçer, "Akbelen Mezarlığı’nın üst tarafında Karayolları’nın yaptığı bir katlı kavşak var. Adana’ya, Kayseri’ye, Ankara’ya ya da İstanbul’a gidin kaç tane ‘Karayolları’ damgası olan bu tip yapı olduğunu görürsünüz ama Mersin de üvey evlat değil, herkes konuşacak" dedi. Mersin’in en çok vergi veren illerden biri olarak yatırım beklediğini de sözlerine ekleyen Seçer, "Bu konu daha çok iktidara mensup milletvekillerinin görevidir. Bu Mersin hepimizin. Buraya yapılacak yatırım; bizim iktidarımızda ya da mevcut Cumhur İttifakı’nın zamanında yapılan her biri değerlidir" diye konuştu.



"Mersin’in 50 yıllık çevre kirliliği sorunlarını ortadan kaldıracak"


Mezitli, Toroslar, Erdemli, Akdeniz, Silifke ve diğer ilçelerin kanalizasyon çalışmalarının hazır olduğuna işaret eden Seçer, projeleri maliyetleri ile birlikte anlattı. Tüm bunlar için bir kısmı hibe bir kısmı geri dönüşümlü olmak üzere IBRD, IFC, AFD kurumlarından dış kredi bulduklarını belirten Seçer, "Yaklaşık olarak 150 milyon Euro’luk bir projeksiyon. 65 milyon 822 bin liralık kısmı şu anda zaten bizim tarafımızdan inşaatı başladı, başlıyor. Ama yaklaşık 84 milyon Euro’luk kısmı Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nda bekliyor. Yatırım programına alındığı noktada biz buranın inşaatlarına başlayacağız. Hazine kefaleti yok. Bunların sadece bütçe başkanlığından onaylanması durumunda Mersin’in 50 yıllık çevre kirliliği sorunlarını ortadan kaldıracak projeler birkaç yıl içerisinde tamamlanmış olacak" dedi.



"Pamukluk Barajı, Mersin için hayati önem taşıyor"


Pamukluk Barajı Projesi’nin, Mersin için gerek sulama gerekse içme suyu açısından hayati önem taşıdığını vurgulayan Seçer, proje için buldukları 100 milyon Euro hibenin Mersin’in afet bölgesi ilan edilmediği için verilmediğini de sözlerine ekleyerek, "Aldığımız bilgilere göre 2025 yatırım programına alınmış. Her iki tesis de bize yaklaşık 200 milyon Euro’ya mal olacak. DSİ yapacak ama bizi borçlandıracak. Umut ediyorum DSİ özellikle 2025 yılında bu projeye daha fazla bir pay ayırır" şeklinde konuştu.



"Raylı sistem bir şehrin marka kent olabilmesi için son derece önemli"


Katılımcılara Metro Projesi hakkında da bilgi veren Seçer, ilk planlandığında 530 milyon Euro olarak hesaplanan projenin şu anda 850 milyon Euro maliyete ulaştığını söyledi. Metro Projesi’ni hiçbir zaman polemik veya siyasi tartışma konusu yapmak istemediğine dikkat çeken Seçer, "Çünkü hem benim hem şehrimin hem de hepimizin enerjisini alıyor. Raylı sistem bir şehrin marka kent olabilmesi için son derece önemli bir yatırımdır. Avrupa, dünya ya da Amerika bu işe 175 yıl önce başladı. Biz hala bugün metro Mersin’e uygun mu değil mi bunu konuşuyoruz" dedi.



"3 ayrı raylı sistem projesi hazırlandı"


Mersin için 3 ayrı raylı sistem projesi hazırlandığını ve Ulaştırma Bakanlığı’ndan bütün teknik izinlerin alındığını belirten Seçer, bunlardan birinin 34. Cadde-Üniversite Hastanesi-Üniversite, diğerinin Eski Otogar-Şehir Hastanesi-Yeni Otogar güzergahı ve bir diğerinin ise Tarsus Tramvayı olduğunu söyledi. Seçer, "Ben Hazine’den kefalet veya para istemiyorum. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası bunu rahatlıkla finanse edeceğini söylüyor. Biz bu yatırımı yaklaşık olarak 120 milyon Euro’ya bitireceğimizi söylüyoruz ve Mersin’i hızlı bir şekilde hafif raylı sistemle tanıştıralım istiyoruz. İstanbul 100 yıldır yapıyor metroyu. Metro öyle kolay bir iş değil. Girersiniz evdeki hesap çarşıya uymaz, ekonomik kriz olur, uzayabilir. Ama raylı sistem daha ucuz bir yatırım olduğu ve yer üstünden gittiği için bizim çok rahat yapacağımız bir yatırım" diye konuştu.



"Siyaset üstü düşünürsek Mersin’in önünde hiçbir engel yok"


Konuşmasının sonunda Mersin Büyükşehir Belediyesinin geliri iyi olan ve güçlü bir kurum olduğunu vurgulayan Seçer, "O bütçeyi rasyonel, efektif kullanan her belediye başkanı bu şehre katkı yapar, bu şehri ihya eder ve gelecekte sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı kentlerinden birisi yapabilecek yatırımlar yapar. Ama bunun yanına da şehrin birlikteliğini sağlarsak, özellikle siz değerli ekonomi aktörlerini katarak, lobi faaliyetlerini daha güçlü bir şekilde yaparsak, siyaset üstü düşünürsek, Mersin’in önünde hiçbir engel yok" dedi.



Başkan Seçer:  "Siyaset üstü düşünürsek Mersin’in önünde hiçbir engel yok"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Lastikçilerde kış yoğunluğu başladı Ticari araçlar için 81 ilde kış lastiği takma zorunluluğunun başlayacağı tarih olan 1 Aralık’ın yaklaşması ile İznik’te bulunan lastik firmalarında da değişim yoğunluğu başladı. Oto lastik firması sahibi Cemal Demircan, otomobiller için en düşük kış lastiği fiyatının bin 500 liradan başladığını söyledi. Kış şartlarında araçların yolda kalmamaları, trafikte sorun yaşamamaları ve vatandaşın can güvenliği açısından kış lastikleri büyük önem taşıyor. Türkiye genelinde kış lastiği uygulaması 1 Aralık’ta başlayacak ve 1 Nisan 2025’e kadar devam edecek. Kış lastikleri sadece karda ve buzda değil, 7 derecenin altındaki ıslak veya kuru hava şartlarında da kullanımı güvenli kılıyor. Özellikle yağmurlu havalarda kış lastikleri, standart lastiklere göre büyük avantaj sunuyor. Lastikçiler kış lastiği mesaisine başladı Tarihin yaklaşmasıyla Bursa’daki lastikçilerde yoğunluk başlarken, lastik değiştirme fiyatları da binek araçlarda ortalama 600 lira olurken, ticari araçların lastik değiştirme fiyatında değişiklik olabiliyor. Ancak havaların daha da soğuması ve kar yağışlarının başlaması ile birlikte kış lastiğine talebin artacağı beklentisi var. Kış lastiği fiyatları bin 500 liradan başlıyor Binek araçlarda lastik değiştirme fiyatı 600 liradan başlarken , bu fiyat ticari araçlarda ise 800 ile 1000 TL arasında olup değişiklik gösterebiliyor. Yeni lastik almak isteyenler için de lastik fiyatları binek araçlar için kalitesine göre değişiklik göstererek bin 500 liradan başlayıp lastiğin kalitesine ve jant büyüklüğüne göre 11 bin liraya kadar çıkıyor.
Hatay Kapak açılınca hafriyat kamyonundaki molozlar yola döküldü, o anlar kamerada Hatay’da seyir halde ilerleyen hafriyat kamyonundan kapağın açılmasıyla yola moloz döküldüğü anlar kamera yansıdı. Olay, Antakya çevreyolu Ekinci Mahallesi kavşağı mevkiinde yaşandı. Trafikte seyirde halde olan hafriyat kamyonunun arka kapağının açılmasıyla yola moloz döküldü. Yolu kaplayan molozların döküldüğü anlarsa güvenlik kamerasına yansıdı. Molozun döküldüğü esnada kısa mesafede bir aracın bulunmaması muhtemel bir kazanın önüne geçti. Kaldırımda bulunan 2 vatandaşa moloz parçalarının isabet ettiği ve herhangi bir yaralanma olmadığı öğrenildi. Yola saçılan molozlar, kamyon sürücüsü ve ekipler tarafından toplandı. “Kamyondan moloz yığınları ve büyük taşlar döküldü” Kamyonun molozu dökerek ilerlediğini ifade eden vatandaş Sergen Bağdadi, “Burası Ekinci kavşağında oldu. Kamyonlar sürekli burada bu şekilde tavırlar sergiliyor. Kamyonlar üzerlerini kapatmadan o şekilde geçiyorlar. Kamyondan moloz yığınları ve büyük taşlar döküldü. Bu moloz yığınları kazalara sebebiyet veriyorlar. Yetkililerden kamyonların kapanmasında daha dikkatli olmasını istiyoruz. Kamyonlar çok büyük tehlike saçıyorlar. Burada dökülen taşlar dükkanın camını çatlattı. Dökülen taşlar araçlara sekiyor. Yetkililer kamyonlara karşı biraz daha sıkı davransınlar. Kamyonların üzerlerini örtmeleri gerekiyor. Hız limitlerine hiçbir şekilde uymuyorlar” ifadelerini kullandı.
İstanbul Yenidoğan Çetesi yarın hakim karşısına çıkacak İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyeleri yarın hakim karşısına çıkacak. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında yarın 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına başlanacak. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına kârlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçekle alakalı olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.