EĞİTİM - 06 Kasım 2024 Çarşamba 10:37

Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ek binasının temeli atıldı

A
A
A
Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ek binasının temeli atıldı

Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nun ek binasının temel atma töreni Gedizli hayırsever iş adamlarının desteği ile gerçekleştirildi.


Temel atma töreninde açılı konuşmasını Gediz Belediye Başkanı Necdet Akel gerçekleştirdi. Akabinde Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Tekin, Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş ve Kütahya Valisi Musa Işın birer konuşma yaptı. Konuşmalarında, üniversite eğitiminin kalitesinin artırılması ve bölgede sağlık hizmetleri alanında nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi amacıyla yapılan bu yatırımların önemine vurgu yapıldı.


Gediz’de kamu ve özel sektör işbirliğiyle gerçekleştirilen projede, hayırsever iş adamlarının yanı sıra Ticaret Odası, Belediye ve Kaymakamlık da önemli destekler sundu. Bu işbirliğinin, ilçenin eğitim altyapısının güçlendirilmesinin yanı sıra bölgedeki ekonomik kalkınmaya da katkı sağlayacağı belirtildi. Temel atma töreninin ardından, üniversite yetkilileri ve katılımcılar, projenin hızla tamamlanarak öğrencilerin hizmetine sunulacağı müjdesini verdiler. Yeni ek binanın, hem öğrencilere hem de öğretim üyelerine modern eğitim imkanları sunarak, sağlık hizmetleri alanındaki eğitim kalitesini daha da yükseltmesi bekleniyor.


Temel atma töreninin ardından kurban kesildi, dualar eşliğinde lokma dağıtıldı. Gediz halkı ve davetliler, lokmalarını paylaşarak bu özel günde bir araya geldiler. Törenin ardından, yeni binanın hızla tamamlanarak öğrencilere modern eğitim imkanları sunması hedefleniyor.


Yeni ek binanın, sağlık hizmetleri alanındaki eğitimde önemli bir adım olacağı belirtilirken, bölgedeki gençlerin geleceği için büyük bir katkı sağlanacağı ifade edildi. Yeni bina, bin 650 metrekarelik bir alanda inşa edilecek ve içerisinde 400 kişilik konferans salonu, 10 sınıf, 70 kişilik bilgisayar laboratuvarı, 80 metrekarelik etüt ve okuma salonu, 50 metrekarelik toplantı salonu, 8 idari ofis, arşiv, depo, mescit, mutfak ve güvenlik alanları bulunacak.


Düzenlenen törene, Kütahya Valisi Musa Işın, İçişleri Komisyonu Başkan Vekili MHP Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Tekin, Gediz Kaymakamı Hakan Alkan, Gediz Belediye Başkanı Necdet Akel ve diğer ilgililer, vatandaşlar katıldı.



Gediz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ek binasının temeli atıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Şimşek: “Gönül ister ki asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun” Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Asgari ücreti bir komisyon erbabıyla belirliyoruz. Benim bu aşamada bir değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Ben bunu daha önce de söyledim. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz çok yüksek olsun, teknolojik boyutu çok yüksek olsun, asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Kamu İhale Kurumu’nun Sayıştay raporları ve bütçeleri görüşüldü. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe görüşülmeleri çerçevesinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Şimşek, en çok tartışılan konulardan bir tanesinin gelir dağılımı ve enflasyon tahminleri olduğunu belirtti. Son 22 yılda yoksulluğun azaltılması ve gelir dağılımının iyileşmesi için önemli adımlar atıldığını kaydeden Şimşek, uygulanan politikalar sayesinde gelir dağılımı göstergelerinde yakın döneme kadar önemli iyileşmeler olduğunu ifade etti. Şimşek, “Mesela en yüksek gelire sahip yüzde 10’luk grubun harcanabilir gelirden aldığı payın en düşük gelire sahip yüzde 10’luk grubun payına oranı yüzde 17,7 iken 2023’de 13,8’e kadar düştü. Son dönemde enflasyon kaynaklı bir miktar bozulma var. Rakamlara önümüzdeki dönemde yansımaya devam edecek” açıklamasında bulundu. Yüksek enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu, alım gücünü düşürdüğünü ve büyümenin kapsayıcılığını azalttığını söyleyen Şimşek, programı tasarlarken en önemli hedeflerinin fiyat istikrarı olduğunu kaydetti. “Amacımız enflasyonu tek haneye düşürmek” Enflasyonun düşmesi için gerekli politika çerçevesinin şekillenmesinin ve para politikasının yeniden inşası zaman aldığını aktaran Şimşek, “Bugün geldiğimiz noktada koşullar artık kalıcı bir şekilde dezenflasyona elverişli. Biz bu süreci üç aşamalı olarak planladık. İlk yıl dezenflasyona geçiş dönemiydi yani işte politika inşa süreci. Şu anda biz bir dezenflasyon dönemindeyiz. Son dönem özellikle 2026 ve sonrası istikrar dönemi olacak. Yani artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı bir şekilde enflasyonun kontrol altına aldığı dönemi olacak. Amacımız enflasyonu tek haneye düşürmek. Kalıcı olarak düşük tek haneye düşürmek. Çünkü fiyat istikrarın tanımı da budur” ifadelerine yer verdi. “Enflasyon tahmininde yetkin kurumlarımıza güveniyoruz ve inanıyoruz” Şimşek, uluslararası kuruluşlarda olduğu gibi kendi tahminlerinde de değişiklikler olduğunu belirterek, Merkez Bankamız yüzde 70 olasılıkla enflasyon şu olacak diyor. Orada bir olasılık durumu söz konusu. Çünkü küresel ve yurt içi konjonktüre ilişkin bir takım varsayımlar yapmak zorundasınız ve bu varsayımlar zamanla da değişebiliyor. Şartlar değişebiliyor. Uluslararası kuruluşlarda tahminlerini örneğin IMF’e yılda en az iki kez ana değişikliğe gidiyor, ara dönemde de değişikliğe gidiyor yani yılda dört kez tahmin değişikliğine gidiyor. Bizde de ilgili kurumlarımız iç ve dış konjonktüre yönelik tüm gelişmeleri titizlikle takip ediyor ve düzenli olarak toplanarak değerlendiriyor. Bakan olarak benim tahmin yapma imkanım yok. Son OVP’de Merkez Bankamız yıl sonu enflasyon tahminini söyledi. Strateji Bütçe Başkanlığı ise başka bir tahmin söyledi. Biz de kurumlarımızın tahminlerimizin ortalamasını aldık. Dolayısıyla biz bu konuda yetkin kurumlarımıza güveniyoruz ve inanıyoruz” şeklinde konuştu. Kur Korumalı Mevduatın (KKM) TCMB’ye devredilmesine ilişkin konuşan Şimşek, KKM’nin Merkez Bankası’nın para politikası, döviz politikası ve rezerv yönetimiyle ilişkili bir konu olduğunu belirterek, uygulamaya ilişkin usul ve esasların TCMB tarafından belirlenmesi ve yönetilmesinin daha uygun olacağını dile getirdi. “Milli gelirin yüzde 6’sı kadar bir kaynağı bir felakete harcarsanız orada alan sınırlıdır” Kamu harcamalarına ilişkin kendisine yöneltilen sorulara da yanıt veren Şimşek, “Doğrusu deprem harcamalarına ilişkin zaten bizim bir tasarrufta bulunmamız söz konusu değil. Tamamen ne kadar harcanabiliyorsa harcanıyor. Ortalama dolar kuru üzerinden muhtemelen son iki yılda yaklaşık neredeyse 70 milyar dolar civarında bir kaynak depreme harcanmış olacak. Hiçbir sorunu olmayan bir ülkede dahi siz eğer yani milli gelirin yüzde 6’sı kadar bir kaynağı bir felakete harcarsanız orada alan sınırlıdır. Dolayısıyla bizim bütçe esnekliğimiz çok yüksek değil. Bunları bilmenizde fayda var. Bütçe harcamalarımızın yüzde 41.6’sı personel ve bu personelin sosyal güvenlikle ilgili prim transferlerine gidiyor. 2025 yılında bütçe açığını azaltacağız ve bunun sayesinde de biz mutlaka Merkez Bankası’nın dezenflasyon sürecini çok daha güçlü bir şekilde destekleyeceğiz” diye konuştu. “Kamuda muazzam bir harcama disiplini ve tasarruf var” Kamuda tasarruf tedbirleri konusunda önemli boyutta harcama disiplini sağladıklarını açıklayan Şimşek, “makro açıdan ne kadar ne kadar tasarruf yaptığımıza bakarsak, 10 yıllık bir dönemi alalım. Faiz dışı harcamalar, deprem de hariç, çünkü depremi de öngöremezsiniz. Faiz de piyasa koşullarında bilinir. Faiz dışı harcamalarda 10 yıllık meclisimizin onayladığı bütçeyle gerçekleşen bütçe arasındaki faiz dışı harcamalardaki yukarı yönü sapma yıllık ortalama yüzde 9,1’di. Biz 2024 yılında bu sapmanın yüzde 0,8’ düşeceğini düşürdük. Bir tasarruf felsefesi olmasaydı sapma yüzde 9,1’den yüzde 0,8’e düşürülebilir miydi? Sapma son 10 yılın ortalaması bağlamında gitseydi, 814 milyar liraya denk gelecekti. Dolayısıyla muazzam bir harcama disiplini ve tasarruf var” değerlendirmesinde bulundu. “Kamuda makam aracı olarak TOGG’u veriyoruz” Kamudaki taşıt sayısına ilişkin de konuşan Şimşek, 2023 yılına göre kamuda taşıt sayısı bu sene net olarak 3 bin 848 adet arttığını söyledi. Şimşek, “Artan taşıtların bunun yüzde 90’ı güvenlik, sağlık ve afet yönetimi için edilen taşıtlardır. 2 bin 910 adet yani yüzde 76’sı Emniyet Genel Müdürlüğü Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakıfı’nca hibe edilen taşıtlardır. Yani biz bütçeden bir para ödemedik. Şimdi İçişleri Bakanlığımız, Emniyet Genel Müdürlüğümüz taşıtlarını yenilemesin, taşıtı almasın diyorsanız takdir sizin. 252 tanesi Sağlık Bakanlığı’nın ambulansıdır. Acil müdahale hizmetleri için siz bunu istemiyor musunuz? 151 adeti yine Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’na yine asayiş için alınan taşıtlardır. 168 adeti Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na aittir. Makam aracı anlamında yenilenme taleplerinin tamamını mevcudun tasfiyesi kararıyla onay veriyoruz. Makam anlamında Biz TOG’u veriyoruz” şeklinde konuştu. “OECD’de gelişmekte olan ülkelerde 40’lı 50’li yaşlarda emeklilik yok” EYT’nin maliyetini Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) sorduklarını ve rakamların SGK’nın hesapladığını belirten Şimşek, “Bu tutarı Hazine Maliye Bakanlığı teknik ekipleri alıyorlar bu tutarı finansman maliyetini ekliyorlar. Çünkü bu öngörülmüş bir şey değil. Dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız diyor ki ‘2024 yılı için 592,6 milyar lira’. Ama bu finansman maliyetini içermiyor. Biz buna finansman maliyetini hazine olarak hesaplayıp ekliyoruz ve 752 milyar liraya oradan ulaşıyoruz. Burada önemli olan şey şu arkadaşlar. Aktöriyel dengeyi bozan bir uygulama mı? Evet. Şu anda OECD’de 38 tane ülke var. Aralarında az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler var. Aralarında gelişmekte olan ülkeler var. Ve bu ülkelerin bana bir tanesini gösterin ki 30’lu, 40’lı hatta 50’li yaşlarda emekli olan ülke neredeyse kalmadı. Birçok ülke 65’in üzerine çıktı” dedi. “Gönül ister ki asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun” Asgari ücrete ilişkin birçok değerlendirmelerin yapıldığını ifade eden Şimşek, “Asgari ücreti bir komisyon erbabıyla belirliyoruz. Benim bu aşamada bir değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Ben bunu daha önce de söyledim. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz çok yüksek olsun, teknolojik boyutu çok yüksek olsun, asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun. Biz oraya ulaşmak için zaten yapısal reform gündeminde en büyük başlığı ARGE’ye, teknolojik dönüşme, yeşil dönüşme, dijital dönüşme ayırdık” dedi. “Çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” En düşük memur maaşında reel artışın son 22 yılda dolar bazında yüzde 238’ten yüzde bin 139 dolara çıktığını söyleyen Şimşek, "En düşük emekli maaşındaki reel artış yüzde 543 ve dolar bazlı artış yüzde 812, yani 40 dolardan 363 dolara. Asgari ücrette reel artış yüzde 212. Dolar bazlı artış yüzde 343. 112 dolardan 494 dolara çıkmış bugün itibariyle. Özetle, çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” diye kaydetti. Vergi harcamalarının 853 milyar lirasının asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından kaynaklandığının altını çizen Şimşek, yatırım teşviklerinin 536 milyar lira olduğunu söyledi. Son 22 yılda gelir belgesi tarifesinin en alt dilimini biz yüzde 22’den yüzde 15’e düşürdüklerini dile getiren Şimşek, En üst dilimini yüzde 35’den yüzde 40’a çıkarttıklarını hatırlattı. 2002 yılında dolaysız vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 53,1 olduğunu aktaran Şimşek, bugün ise oranın yüzde 56,1’e çıktığını söyledi. Türk vergi hukukunda hiçbir bakanın veya idarenin vergi borcunu silme yetkisinin olmadığının altını çizen Şimşek, vergi silme yetkisinin sadece Meclis’e ait olduğunu söyledi. “Hiçbir şekilde ne bireylerin ne de şirketlerin vergilerini silme yetkim yok” Vergi borçlarının silindiği yönünde yapılan eleştirilere de yanıt veren Şimşek, “Türk vergi hukukunda hiçbir bakanın veya idarenin vergi borcunu silme yetkisi yok. Bakanın vergi silme yetkisi yok. Vergileri silme yetkisi sadece ve sadece Yüce Meclisi’ndir. Hiçbir şekilde ne bireylerin ne de şirketlerin vergilerini silme yetkim yok benim. İyi ki yok. Eğer söylediğiniz husus uzlaşma müessesesi kapsamında yanlış olduğu değerlendirilen raporlar kapsamında bir takım düzeltmeler ise o 1963’de getirilmiş. Ben bakan olduktan sonra, 1963’den beri yürürlükte olan bu kanunun aksine, ‘bundan sonra uzlaşmalarda ana parada hiçbir şekilde indirim yapılamaz’ diye kanunu getirdik. Dolayısıyla ben nasıl vergi borcunu asla silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem” diye konuştu. Ziraat Bankası eleştirileri yapıldığını da söyleyen Şimşek, “Ben hemen arkadaşlara söyledim, ‘Genel müdürü arayın, söyleyeceği bir şey varsa iletin hızlı bir şekilde.’ Şimdi bankanın tüm şubelerinin tabelaları asla değişmiyor diyor. Sadece deprem bölgesindeki tadilat ihtiyacı olan tadilatları sırasında tabelalar değişiyor. Tadilat ihtiyacı olan ve deprem bölgesinde. ‘Demirören grubu taksitlerini ödüyor ve vadesi geçen borcu yok diyor’. Ben size genel müdürüm bana söylediklerini söylüyorum. Tüm bankaların yaptığı gibi Ziraat Bankası da son 13 yıldır düzenli olarak yılın sonunda bir sonraki yılın hedeflerini tartışmak üzere istişarede bulmak üzere toplanıyor yapılan toplantıda bu bağlamda” ifadelerine yer verdi. Tip-1 diyabet hastaları için ilgili bakanların konuyu ele alacaklarını ifade eden Şimşek, en kısa süre içerisinde imkanlar çerçevesinde bu sorunu çözmeye çalışacaklarını söyledi. Vergi borcunu ödeyenlere ödemeyenlere doğrudan elektronik haciz uygulanıyor şeklindeki değerlendirmelerin söz konusu olmadığını aktaran Şimşek ilgili kişiye haber verilmeden asla doğrudan doğruya e-haciz uygulanmadığını belirtti.
Zonguldak Veteriner hekimin ilk kitabı okuyucuyla buluştu Zonguldak’ta İl Merkezinde Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü’nde veteriner hekim olarak çalışan ve Çaycuma’da yaşayan kitap yazarı Zafer Günaçtı ’Sadece Bir Kabus’ isimli kitabını okuyucularıyla buluşturdu. Zonguldak’ta eğitimci bir ailede dünyaya gelen ve il merkezinde Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü’nde veteriner hekim olarak çalışan, aynı zamanda Çaycuma’da hemşire eşi Gamze Günaçtı ile yaşayan 36 yaşındaki veteriner hekim Zafer Günaçtı, ilk kitabı olan ’Sadece Bir Kâbus’ isimli kitabını çıkardı. Zonguldak’ta ilkokulu Asma, ortaokul eğitim ve öğreitimini Karealmas İlköğretim Okullarında tamamladıktan sonra lise öğreninimi ise Mehmet Çelikel Lisesi’nde sürdürdü. Üniversite hayatını ise Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde Veterinerlik Fakültesi’nde tamamladıktan sonra 5 senenin ardından Zonguldak’ta veteriner hekim olarak göreve başladı. İl merkezinde Veteriner Sınır Kontrol Noktası Müdürlüğü’nde çalışmasıyal birlikte edebiyatla da ilgilenen Zafer Günaçtı, kitap yazmaya karar verdi. 2023 yılının Eylül aylarında ilk kitabını yazmaya başlayarak kitabının adına da’Sadece Bir Kâbus’ olarak belirleyen Günaçtı, aradan geçen bir zaman sonra 9 Kasım 2024 tarihinde ilk kitabını okuyucuyla buluşturdu. Çaycuma ilçesinde hayatınıhemşire eşi Gamze Günaçtı ile sürdürmeye devam eden veteriner hekim Zafer Günaçtı, ilk kitabının ardından bir sonraki kitap için çalışmalarına devam edeceğini kaydetti.
Bitlis Bitlis’te tüm etkinlikler 2 gün süre ile yasaklandı Bitlis Valiliği, kentte yapılacak gösteri, toplantı ve yürüyüş gibi eylemlerin 2 gün süreyle yasaklandığını duyurdu. Bitlis Valiliğinden yapılan açıklamada, "Ülke gündemini meşgul eden ve tüm dünyada yaşanan olaylar/gelişmeler ile ilgili birçok yerde olduğu gibi, ilimizde de bazı siyasi parti, sendika, dernek gibi sivil toplum kuruluşlarınca ve gerçek kişilerce, belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu oluşturmak suretiyle o konuyu benimsetmek için, demokratik toplum düzeninin vazgeçilmez hak arama yöntemlerinden olan, basın açıklaması, açık yer toplantısı, gösteri yürüyüşü, stant açma, toplu olarak el ilanı/broşür dağıtma vb. şekillerde eylem/etkinlikler düzenlendiği, yine bu eylem etkinliklerin terör örgütlerince ve sol/marjinal/provokatif gruplarca bir eylem biçimi olarak sık sık kullanılmaya çalışıldığı görülmekte, ilimiz genelinde izinsiz gösteri yürüyüşü, protesto eylemi, oturma eylemi ve şiddet içerikli sokak eylemlerinin meydana gelebileceği, bu eylem ve etkinlikler nedeniyle kamu düzeni ve güvenliğinin tehlikeye düşebileceği, bu eylemlerde toplumun bir kesiminin sinir uçları tabir edilen hassas noktalarına hakaret, aşağılayıcı ifadeler veya içeriklerde bulunularak toplumsal çatışma çıkarılmak istenebileceği değerlendirilmektedir. Bitlis coğrafi sınırları içerisinde Valilik ve Kaymakamlık makamlarınca uygun görülenler hariç olmak üzere, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümlerine göre düzenlenecek gösteri yürüyüşü, açık hava toplantıları ve kapalı yer toplantılarının 2911 Sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine istinaden, basın açıklaması, oturma eylemi ve anket yapılması, çadır ve stant kurulması/açılması, imza kampanyası düzenlenmesi, bildiri, broşür ve el ilanı dağıtılması ve her türlü protesto eylemi şeklindeki faaliyetlerin de 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. Maddesinin (a) ve (c) fıkra hükümleri gereğince, ilçelerimizden veya çevre illerden bireysel veya toplu olarak veya ilimiz güzergâhını kullanarak, başta yukarıda belirtilen örgütsel çağrılarda bahsedilen konu ve benzer konulara ilişkin her türlü kanuna aykırı eylem/etkinliklere katılım sağlanmasının önlenmesi amacıyla, kanuna aykırı eylem/etkinliklere katılması muhtemel şahıs/şahıslar/grup/grupların 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11. Maddesinin (c) fıkra hükümleri gereğince, ilimiz ve ilçelerimize girişleri, buralardan bireysel veya toplu olarak çıkışları 16 Kasım 2024 tarihi saat 00.01’den 17 Kasım 2024 tarihi saat 23.59’a kadar 2 gün süre ile yasaklanmıştır” denildi.