KÜLTÜR SANAT
Gazeteci-Yazar İhsan Tunçoğlu, Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis’e kitabını takdim etti 15 Kasım 2024 Cuma - 18:18:01 Gazeteci-Yazar İhsan Tunçoğlu, Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis’e kitabını takdim etti. Kütahya’da düzenlenen uluslararası etkinliklerde Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Viktor Matis, Gazeteci-Yazar ve Sosyal Yardım ve Kültür Vakfı Başkanı İhsan Tunçoğlu’ndan “Dünyada İlkler ve Sırlar Kenti: Kütahya” kitabını aldı. Macaristan-Türkiye ilişkilerini güçlendiren etkinliklerden biri olan DPÜ Rektörlüğü’nün düzenlediği Uluslararası 100. Yıldönümü Sempozyumu ve Avrupa Birliği büyükelçilerinin Kütahya ve Aizanoi gezisi sırasında gerçekleşen buluşmada Tunçoğlu, kitabını Büyükelçi Matis’e hediye etti. Tunçoğlu, kitabını takdim ederken Büyükelçi Matis’in Türk-Macar dostluğuna önemli katkılar sunduğunu belirterek, "Sayın Büyükelçi Viktor Matis, Türk-Macar dostluğuna unutulmaz destekler vermiştir. Kendisi, Büyükelçi olmadan önce Macaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu ve Ankara Büyükelçiliği’nde üst düzey diplomatik görevler üstlenmiştir. Uzun yıllardır tanışıyoruz. 2019 yılında genç yaşta Büyükelçi olarak atanmış ve o günden beri aktif bir diplomasi yürütmektedir. Ayrıca Türkçe’yi çok iyi bilmekte ve sosyal medyada, özellikle Twitter’da, en çok takip edilen büyükelçilerden biridir" dedi. Tunçoğlu, 3. baskısı yapılan kitabında Macaristan’a geniş bir yer ayırdığını ifade ederek, "Kitabımda Macaristan’la ilgili araştırmalar, yazılar, fotoğraflar ve belgeler bulunuyor. Ayrıca Macaristan Fahri Konsolosu İsmet Güral’ın Türk-Macar ilişkilerine yaptığı katkılara da geniş yer verdim" diye konuştu. Dünyada İlkler ve Sırlar Kenti: Kütahya kitabı, Kütahya’da bir yazar tarafından 3. baskısı yapılan ilk eser olma özelliğini taşıyor.
15 Kasım 2024 Cuma - 18:02 "Opera ve Bale Festivali" başladı: İlk durak Şırnak Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Anadolu’yu sanatla buluşturmak üzere 1.Anadolu Opera ve Bale Festivali’ni Şırnak’tan başlattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Devlet Opera ve Balesi’nin ilk kez temsil vereceği Şırnak’ta, 7 Aralık 2024 başlayacak festival, Türkiye’nin dört bir yanında kültürel zenginlikleri evrensel sanatlarla harmanlamayı hedefliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Anadolu’yu sanatın birleştirici gücüyle buluşturmak amacıyla 1. Anadolu Opera ve Bale Festivali’ni hayata geçiriyor. Aralık 2024’te Şırnak’ta açılışı yapılacak olan festival kapsamında aynı zamanda “Yetenek Her Yerde” sloganıyla her şehirde yetenek taramaları da gerçekleştirilecek. Anadolu Opera ve Bale Festivali, 2024 - 2025 sanat sezonunda 23 farklı şehirde ücretsiz olarak düzenlenecek ve operadan baleye, müzikalden modern dansa, çocuk oyunlarından konserlere geniş bir yelpazede temsiller sunacak. Festival, 2024 yılında 5 şehirde 14 temsil ve 2025 yılında 18 şehirde vereceği temsillerle sanatseverlerle bale, opera ve çok sesli müziği buluşturacak. İlk durak Şırnak ardından Erzincan, Kırklareli, Ardahan ve Hatay İlk olarak 7-8 Aralık 2024 tarihlerinde Şırnak’ta perdelerini açacak olan festival, sırasıyla Erzincan (8-10 Aralık), Kırklareli (12-13 Aralık), Ardahan (13-14 Aralık) ve Hatay’da (15-17 Aralık) düzenlenecek temsillerle izleyicilere ulaşacak. Bu kapsamda; bale, müzikal, modern dans, çocuk oyunları ve konserler dâhil toplam 13 eser 14 temsille sanatseverlerle buluşacak. “Yetenek Her Yerde" sloganıyla gençlerle buluşulacak Festival kapsamında "Yetenek Her Yerde" sloganıyla her şehirde yetenek taramaları gerçekleştirilecek. Çocuk ve genç yeteneklerin keşfedilmesi amacıyla düzenlenecek bu etkinlikler, genç sanatçılara eğitimler ve atölyeler sunarak, kariyerlerinde sağlam bir temel oluşturmalarına katkı sağlayacak. Bu bağlamda düzenlenecek eğitim sohbetleri ve çalışma atölyeleri, genç yeteneklerin sanatla iç içe büyümelerini amaçlıyor.
15 Kasım 2024 Cuma - 17:17 Adım adım EİT 2025 Erzurum Turizm Başkenti’ne doğru Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) tarafından "2025 Turizm Başkenti" ilan edilen Erzurum’da hazırlıklar devam ediyor. Etkinlikler ocak ayında Palandöken’de yapılacak Kış Oyunları ile start alacak. EİT 2025 Erzurum Turizm Başkenti Koordinatörü Muharrem Çığlık, 16 yaş grubunda bir ilk olarak 11 branşta yaklaşık 350 sporcunun katılımıyla 6-12 Ocak’ta Kış Oyunları ile programların başlayacağını belirtti. Yapılan çalışmalar ve hazırlıklarla ilgili yapılan ‘EİT 2025 Erzurum Turizm Başkenti Bilgilendirme Toplantısı’na; Erzurum Vali Yardımcısı Mustafa Berk Çelik, EİT 2025 Erzurum Turizm Başkenti Koordinatörü Muharrem Çığlık, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı, Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Yer katıldı. İşte EİT 2025 Erzurum etkinlik takvimi Bir yıl boyunca EİT 2025 Erzurum Turizm Başkenti çerçevesinde yapılacak olan etkinlik ve programların dile getirildiği toplantıda; ocak ayı içinde yapılacak olan Kış Oyunları, Şubat ayı içinde yapılacak olan uluslararası katılımlı AFAD tatbikatı, mart ayı içinde yapılacak olan Avrupa Snowboard Kupası, 18 Nisan’da yapılacak olan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar kurulu üyeleri, EİT Turizm Bakanları ve davetlerin katılacağı açılış töreni ve Palandöken Ekonomik Forumu, Dizi Gala Ödül Töreni, Kariyer Fuarı, Solo Türk Gösterisi, Hatır Ormanı, Yuvarlak Masa Toplantısı, Yaz Oyunları, Uluslararası Bisiklet Turnuvası, Gastronomi Festivali, Erzurumlu gençler için kış oyunları gibi başlıklar ön plana çıktı. “Kış Oyunları geleneksel hale gelecek” Süreç içinde çok sayıda kamu kurumu, sivil toplum kuruluşu ve basın mensuplarıyla bir araya geldiklerini ifade eden EİT 2025 Erzurum Turizm Başkenti Koordinatörü Muharrem Çığlık, "4-5 aydır program üzerinde çalışmaktayız. Yoğun planlama aşaması geçirdik ve programların hepsi uluslararası düzeyde olduğu için takvim ve detaylar çok fazla oldu. 2025 Turizm Başkenti ilan edilen Erzurum’da yakın zamanda tanıtım ve reklam çalışmalarının başlayacağız. 9 başlıkta Erzurum merkezde programlar netleşti, ayrıca ilçelerde kaymakam ve belediye başkanlarından bu kapsamda yapabilecekleri programları istedik. Erzurum’da ilk programımız 6-12 Ocak’ta Kış Oyunları olacak. Erzurum’un Palandöken ile kış sporlarıyla, dünyaya iyi tanıtımı olmuştu ve bu anlamda hükümetimiz şehre büyük yatırımlar yaptı. Bu yatırımların canlanması, aktivitelerin fazla olması için 11 branşta yaklaşık 350 sporcunun katılımıyla 6-12 Ocak’ta Kış Oyunları yapacağız" şeklinde konuştu. Palandöken’de Ekonomik Forum Toplantısı Çığlık, "Şubat ayında Ekonomik İş Birliği ülkeleri ve yaklaşık 3 bin 500 kişinin katılımıyla Konaklı Kayak Merkezi’nde uluslararası kapsamda AFAD tatbikatı yapılacak. 1-3 Mart’ta Avrupa Snowboard Kupası düzenlenecek ve bu organizasyon 3 yıl boyunca Erzurum’da yapılacak. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın teşrifiyle resmi açılışı 18 Nisan’da yapacağız. Kortej yürüyüşleri ve ardından her ülke adına top atışları gerçekleştirilecek, solo Türk gösterileri olacak. Burada yapılacak toplantılarda bizden sonraki turizm başkenti seçilecek yer belli olacak" ifadelerini kullandı.
Tokat’ta ailesinin geçmişini keşfeden moda tasarımcısı Dilek Hanif el sanatlarını dünyaya taşıyacak
07 Kasım 2024 Perşembe - 13:31 Tokat’ta ailesinin geçmişini keşfeden moda tasarımcısı Dilek Hanif el sanatlarını dünyaya taşıyacak Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (OKA) davetlisi olarak geldiği Tokat’ta ailesi ile ilgili yeni bilgiler öğrenen tasarımcı Dilek Hanif, el sanatlarından ilham aldığını ve bu motifleri İstanbul’daki tasarımlarına yansıtacağını belirtti. Zamanı aşan doku, desenlerdeki geleneksel dokumacılık ve yazmacılık sanatı sunumunu gerçekleştirmek üzere Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda faaliyet gösteren Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (OKA) davetlisi olarak kente gelen moda tasarımcısı Dilek Hanif, şehirde çeşitli ziyaretlerde bulundu. Halk Eğitim Merkezi ve Olgunlaşma Enstitüsü’nü de ziyaret eden ünlü modacı, Tokat’taki el sanatlarına ve ince işçiliklere hayran kaldı. Programın açılış konuşmasını yapan OKA Genel Sekreteri Mehlika Dicle, geleneksel el sanatlarının ticarileşmesi, farklı yorumlanması için yapılabilecek iş birlikleri ile ilgili program öncesinde Dilek Hanif ile Olgunlaşma Enstitüsünü ziyaret ettiklerini söyledi. “Yerel ürünleri hikayelerle görünür hale getirmek istiyoruz” Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü öncülüğünde uygulanan “Anadoludakiler” projesi ile ilgili de bilgi veren Dicle, “Anadolu’nun değerlerini bereket, birikim, beceri temaları ile yeniden keşfetmek, yerel ürünleri güçlü içerikler ve hikâyelerle görünür hale getirmek ve Anadolu’dan ilham alan tasarımcılar ve üretim yapan üreticileri buluşturmak hedefleniyor. Bizler de bu doğrultuda bölgenin geleneksel sanatlarının yeniden canlandırılması ve kültürel değerlerimizin gelecek nesillere aktarılması hedefiyle bu programı düzenliyoruz” dedi. “Hayatta hiçbir şey tesadüf değil” Konferansta kendi kariyer yolculuğundan bahseden moda tasarımcısı Dilek Hanif, “Yetenek denilen şeyle doğuyorsunuz ve onu zaman içinde geliştiriyorsunuz. Tabii bunun eğitimini alıp, belli bir noktaya getirme şansınız olursa daha güzel. Ben kendi tarzımla Dilek Hanif kadınını oluşturmak istedim. Kendi ismimle bir marka çıkardım ve yolculuğum böyle başladı. Buraya gelişimle öğrendim ki çok daha önceki yıllarda Tokat’ta daha annemler İstanbul’a gelmeden önce burada benim büyük halam Tokatlı kadınların kıyafetlerini dikiyormuş. Bugün Olgunlaşma Enstitüsü’nde o dönemden kalan bir kıyafetin replikasını gördüm. İnanılmaz üst düzey bir dikiş ve kalıp tekniği kullanılmış. Kullanılan kalıptaki detayları bugün dünyada ünlü markalarda görüyoruz. Çok şaşırdım hakikaten. Hayatta hiçbir şey tesadüf değil, bunu bugün burada görmüş oldum. Benim bu işin bu kadar peşinden koşmam, sevmem, bunu yapmak için mücadele vermem boşuna değilmiş. Büyük hayret ve mutluluk yaşadım. Çok teşekkür ederim böylesine önemli bir mirasa ulaşmama vesile olduğunuz için” dedi. “Tokat el sanatlarından ilham alacağım” Konferans sonrası İhlas Haber Ajansı’na özel açıklama yapan moda tasarımcısı Dilek Hanif, yıllar önce Tokat’ta yaşamış olan annesinin, halasının da bölgedeki kadınlar için kıyafetler tasarlayıp diktiğini öğrendiğini belirterek, bu bilgi sayesinde şehre olan bağının daha da kuvvetlendiğini dile getirdi. Modacı, Tokat’taki el sanatları çalışmalarını İstanbul’da kendi tasarımlarında kullanmak için ilham aldığını ve yeni projeler düşündüğünü söyledi. Tokat halkına misafirperverliklerinden ötürü teşekkür eden Hanif, ilerleyen süreçte Tokat’a yeniden gelmek istediğini belirtti.
“En Büyük Haber” yeni sezonda ilk gösterimini yaptı
07 Kasım 2024 Perşembe - 13:03 “En Büyük Haber” yeni sezonda ilk gösterimini yaptı Kasım ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosunun sahnelediği “En Büyük Haber” yetişkin tiyatro gösterisi izleyici ile buluştu. Şehrin kültür sanat hayatına yön veren organizasyonlarla bu alanda fark oluşturan İnegöl Belediyesi, kış sezonu kültür sanat sezonunu geçtiğimiz hafta düzenlenen “Kurtuluşun Kadınları” tiyatro gösterisiyle açmıştı. Kasım ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında Çarşamba akşamı İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosu geçtiğimiz yıl sahneye taşınan oyunları “En Büyük Haber” ile sezonun ilk gösterimine çıktı. Vatandaşlardan yoğun ilgi Her geçen gün kendini geliştiren ve büyüyen İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Ahmet Mercan’ın yazdığı “En Büyük Haber” isimli oyunu Volkan Derman’ın yönetmenliğiyle sahneledi. Tek perdelik komedi oyununu Belediye Başkan Yardımcısı Emin Dündar da vatandaşlarla birlikte izledi. Bu oyun aynı zamanda 2011 yılında kurulan İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosunun bugüne kadar sahnelediği 15’inci oyun olma özelliğini taşırken, sezonun ilk gösteriminde ilçe halkı da Beşinci Mevsim Kültür Sanat Merkezindeki gösteriye yoğun ilgi gösterdi. İzleyicinin pür dikkat izlediği, kimi zaman gülüp kimi zaman düşündüğü oyun beğeni topladı. Oyunun konusu Oyunda, iflas etmiş bir fabrikatör olan Muhsin’in hikayesi izleyiciye aktarılıyor. Haciz ve davaların etkisinden uzaklaştırmak için kızı ve karısını memlekete yollayan Muhsin, kendisi de fakir bir semtte tek oda bir ofis tutup işlerine devam etmeye çalışır. Arkadaş bildikleri kişiler işleri bozulunca ondan uzaklaşır ve onu bir başına bırakırlar. Fabrika müdürü İlyas ve çaycı Hayri ise her şeye rağmen Muhsin’i yalnız bırakmazlar. Muhsin derin bunalımdan intihar ederek kurtulmayı planlar, tüm denemelere rağmen başaramaz. Bir gün Muhsin’in köylüsü olduklarını iddia eden Sefer ve Rasim ofisi ziyaret ederler. Ve Rasim ile Sefer gece ofiste bulunan kasayı soymak için harekete geçerler. Soygun esnasında etrafta bulunan kitaplara çarpan Rasim düşürdüğü Kur’an-ı Kerim’i okumaya başlar. Bu esnada Muhsin iki hırsızı ansızın yakalar. Rasim ve Sefer Kur’an-ı Kerim’in kendileriyle konuştuğunu söylerler. Bu üç adam Kur’an ile tanışma sürecine gider ve değişim başlar.
Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen mezar steli bulundu
07 Kasım 2024 Perşembe - 12:43 Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen mezar steli bulundu Sivas’ta 2019 yılında arkeolojik kazı çalışmalarının başladığı Sivas Kalesi, kentin geçmişine ışık tutuyor. Bölgedeki kazılarda yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen Roma dönemine ait mezar steli bulundu. Tarih boyunca Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin önemli kentlerinden biri olan Sivas’ın çeşitli noktalarında arkeolojik kazılar sürüyor. Kent merkezindeki Sivas Kalesi’nde 2019 yılında başlayan arkeolojik kazılar da devam ediyor. Kazıların başladığı günden bu yana birçok tarihi buluntunun elde edildiği alanda Roma dönemine ait mezar steli bulundu. Yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen stel, bulunduğu yerden çıkarılarak envantere kaydedildi. “Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var” Sivas Kalesi’ndeki kazılar hakkında bilgi veren Uzman Sanat Tarihçisi Onur Aydın, “Alan 3’üncü dereceden arkeolojik sit alanı. Uzun yıllardır burada kazı çalışmaları yapıyoruz. Bu sene Selçuklu dönemine ait yoğun buluntular gelmeye başladı. Artık Selçuklu dönemine ait mekanlar bulmaya başladık. Mekanların dışında duvarlar, zeminler, tandırlar çok yoğun bir şekilde geliyor. Bizi en çok mutlu eden detaylardan birisi de Selçuklu dönemine ait alçı buluntularımız. Bunların içerisinde hayvan, insan figürlü, bitkisel, geometrik bezemeli alçılarımız var. Bunlar da bize Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğunu göstermekte. Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemine ait buluntular gelmekte. Erken Tunç Dönemi’ne ait iki tane figür bulduk. Bunlar bu alan için önemli. Daha önce de çıkmıştı ama bu sene çıkanlar daha net bir şekilde o döneme ait olduğunu göstermekte. Ayrıca Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var. O da Roma dönemine ait bir mezar steli. Bir insan gövdesi var ama ne yazık ki baş kısmı tahrip olmuş. Kıyafetleri, eli ve gövdesi belli. Çalışmalar hava şartlarına göre bir ay daha devam edecek. Önümüzdeki yıl ise mart veya nisan ayı gibi çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. “Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” Erken Tunç Çağı’ndan itibaren dönemlere ait birçok parça bulduklarını ifade eden Uzman Sanat Tarihçisi Hüseyin Çil ise, “Buluntularımız az olmakla birlikte veri anlamında önem teşkil ediyor. Alanda genel olarak baktığımızda tam bir tabakalaşma göremiyoruz. Alan sürekli tahrip edilmiş. Alt ve üst tabaka birbiri ile yer değiştirmiş. Burada yoğun bir Bizans, Selçuklu ve Osmanlı buluntuları görüyoruz. Günümüze yakın olması hasebiyle Selçuklu ve Osmanlı dönemini daha net okuyabiliyoruz. Kazı çalışmalarımız ilerleyen noktada devam edecek. Mevsimsel şartlardan dolayı tam ilerleyemedik ancak önümüzdeki kazı sezonunda bu verileri tamamen açığa çıkararak, özellikle Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” diye konuştu. “Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor” Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğuna dikkat çeken Uzman Sanat Tarihçisi Buğrahan Karaman, “Küçük eserler ve diğer seramik kaplar olmak üzere birçok eserin varlığıyla karşılaştık. Benim de en çok dikkatimi çeken kandillerin varlığı. Kandiller, Antik Çağ’dan itibaren günümüze aydınlatma aracı olarak geliyor. Burada en çok karşılaştığımız kandil tipi yonca ağızlı kandil dediğimiz Selçukluya ait kandil tipi. Daha sonra Bizans dönemine ait kandil tipleri de bulunuyor. Onlar da değişik form ve tipolojilerde bulunuyor. Sırlı ve sırsız olmak üzere kandil tiplerimiz var. Sikkeler, haçlar ve Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor. İlerleyen dönemde bir bütünlük arz etmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu düşünülen stel bulundu
07 Kasım 2024 Perşembe - 12:33 Sivas’ta 2 bin yıllık olduğu düşünülen stel bulundu Sivas’ta 2019 yılında arkeoloji kazı çalışmalarına başlanan Sivas Kalesi, kentin geçmişine ışık tutuyor. Birçok medeniyeti ağırlayan Sivas’ta tarihi buluntular gün yüzüne çıkıyor. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Sivas’ın çeşitli noktalarında arkeolojik kazılar sürüyor. Kent merkezinde bulunan Sivas Kalesi’nde 2019 yılında başlayan arkeolojik kazılar devam ediyor. Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin önemli kentlerinden biri olan Sivas’ta birçok tarihi buluntuya rastlanıyor. Kazıların başladığı günden bu yana birçok tarihi buluntunun elde edildiği alanda Roma dönemine ait mezar stel’i bulundu. Yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen stel, bulunduğu yerden çıkarılarak envantere kaydedildi. “Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var” Sivas Kale kazısına ilişkin bilgiler veren Uzman Sanat Tarihçisi Onur Aydın, “Alan 3’üncü dereceden Arkeolojik Sit alanı. Uzun yıllardır burada kazı çalışmaları yapıyoruz. Bu sene Selçuklu dönemine ait yoğun buluntular gelmeye başladı. Artık Selçuklu dönemine ait mekanlar bulmaya başladık. Mekanların dışında duvarlar, zeminler, tandırlar çok yoğun bir şekilde geliyor. Bizi en çok mutlu eden detaylardan birisi de Selçuklu dönemine ait alçı buluntularımız. Bunların içerisinde hayvan, insan figürlü, bitkisel, geometrik bezemeli alçılarımız var. Bunlar da bize Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğunu göstermekte. Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemine ait buluntular gelmekte. Erken Tunç Dönemine ait iki tane figür bulduk. Bunlar bu alan için önemli. Daha önce de çıkmıştı ama bu sene çıkanlar daha net bir şekilde o döneme ait olduğunu göstermekte. Ayrıca Roma dönemine ait çok ciddi bir buluntumuz var. O da Roma dönemine ait bir mezar steli. Bir insan gövdesi var ama ne yazık ki baş kısmı tahrip olmuş. Kıyafetleri, eli ve gövdesi belli. Çalışmalar hava şartlarına göre bir ay daha devam edecek. Önümüzdeki yıl ise mart veya nisan ayı gibi çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. “Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” Erken Tunç Çağı’ndan itibaren birçok parça bulduklarını ifade eden Uzman Sanat Tarihçisi Hüseyin Çil, “Buluntularımız az olmakla birlikte veri anlamında önem teşkil ediyor. Alanda genel olarak baktığımızda tam bir tabakalaşma göremiyoruz. Alan sürekli tahrip edilmiş. Alt ve üst tabaka birbiri ile yer değiştirilmiş. Burada yoğun bir Bizans, Selçuklu ve Osmanlı buluntuları görüyoruz. Günümüze yakın olması hasebiyle Selçuklu ve Osmanlı dönemini daha net okuyabiliyoruz. Kazı çalışmalarımız ilerleyen noktada devam edecek. Mevsimsel şartlardan dolayı tam ilerleyemedik ancak önümüzdeki kazı sezonunda bu verileri tamamen açığa çıkararak özellikle Selçuklu Sarayı’nın izlerini ortaya çıkarmayı planlıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor” Selçuklu yaşantısının bölgede yoğun olduğuna dikkat çeken Uzman Sanat Tarihçisi Buğrahan Karaman ise, “Küçük eserler ve diğer seramik kaplar olmak üzere birçok eserin varlığıyla karşılaştık. Benim de en çok dikkatimi çeken kandillerin varlığı. Kandiller, Antik çağdan itibaren günümüze aydınlatma aracı olarak geliyor. Burada en çok karşılaştığımız kandil tipi ‘Yonca Ağızlı Kandil’ dediğimiz Selçukluya ait kandil tipi. Daha sonra Bizans dönemine ait kandil tipleri de bulunuyor. Onlar da değişik form ve tipolojilerde bulunuyor. Sırlı ve sırsız olmak üzere kandil tiplerimiz var. Sikkeler, haçlar ve Selçuklu dönemine ait saray malzemeleri de varlığını sürdürüyor. İlerleyen dönemde bir bütünlük arz etmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Trendyol, Anadolu’daki gençleri sanatla buluşturacak
07 Kasım 2024 Perşembe - 11:28 Trendyol, Anadolu’daki gençleri sanatla buluşturacak E-ticaret platformu Trendyol, sanatı daha geniş kitlelere ulaştırmak ve herkes için erişilebilir kılmak amacıyla kurduğu Trendyol Sanat ile Anadolu’yu gezecek. Trendyol, sanata ve sanatçılara verdiği desteği büyütmeye devam ediyor. Genç ve bağımsız sanatçılara dijital dünyada alan açarak sanatçıları ve eserlerini milyonlarca sanatseverle buluşturan Trendyol Sanat projesi, bu kez yüz yüze buluşmalarla Anadolu’nun farklı şehirlerine taşınıyor. 12 farklı ilde gerçekleştirilecek ‘Trendyol Sanat Sohbetleri’, çağdaş sanatın önde gelen isimlerini başta güzel sanatlar öğrencisi gençler ve bağımsız sanatçılar olmak üzere bu illerde yaşayan sanatseverlerle buluşturacak. Sanat sohbetleri serisinin ilki, 5 Kasım Salı günü, Türkiye’nin önemli çağdaş sanat etkinliklerinden 9. Çanakkale Bienali kapsamında, Çanakkale’deki StudioMAHAL’de gerçekleştirildi. “Genç Sanatçılar ve Güncel Yapılar: Galeriler, Fuarlar ve Bienaller” başlıklı etkinlikte, Yeditepe Üniversitesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölüm Başkanı, Sanat Yazarı ve Küratör Prof. Dr. Marcus Graf moderatör olarak görev alırken; multidisipliner sanatçı Kaan Tarhan, Çanakkale Bienali Kurumsal Küratörü Deniz Erbaş ve Çanakkale Bienali Kurucu Direktörü, ÇOMÜ GSF Öğretim Üyesi Seyhan Boztepe konuşmacı olarak yer aldılar. Panelde sanatın güncel eğilimleri, sanat piyasasının bugünü ve geleceği gibi konular ele alındı. “Sanat sohbetleri, çağdaş sanatın görünür kılınmasına katkıda bulunuyor” Prof. Dr. Marcus Graf, Trendyol Sanat Sohbetleri’ni şu sözlerle değerlendirdi: “Trendyol Sanat platformu, genç sanatçılara dijitalde görünürlük kazandıran ve eserlerini daha geniş kitlelerle paylaşma fırsatı sunan benzersiz bir mecra. Sanat sohbetleri ise eğitim ve sanat paylaşımı açısından önemli bir girişim. Bu buluşmalar dizisi; sanatçıları, küratörleri, sanat tarihçilerini, sanat yazarlarını ve sanat yöneticilerini sanatseverlerle buluşturup çağdaş sanatın güncel estetik, formal ve kavramsal boyutlarını tartışarak, çağdaş sanatçının anlaşılmasına katkı sağlıyor. Günümüz sanatının önemli konuları üzerinde bir tartışma platformu oluşturuyor. Aynı zamanda, sanat dünyası ile halk arasında önemli bir köprü kurarak sanatın yaygınlaşmasına, görünür kılınmasına katkıda bulunuyor.” Bienal 11 Kasım’a kadar devam edecek Türkiye’nin önde gelen kültür ve sanat etkinliklerine desteğini sürdüren e-ticaret platformu, Çanakkale Bienali’nin de destekçileri arasında. "Zamana Bırakmak" başlığı altında sanatın farklı disiplinlerini Çanakkale’nin özgün kültürel ve tarihsel dokusuyla bir araya getiren 9. Çanakkale Bienali, 11 Kasım’a kadar devam edecek. Bu yıl ‘gençlik’ temasıyla dijital teknolojiler ve yeni medya sanatının öne çıktığı bir seçki sunan bienal kapsamında, Türkiye’den ve dünyadan 50’yi aşkın sanatçının eserleri Çanakkale’nin farklı mekanlarında sanatseverlerle buluşacak.
Kiliseler definecilerin hedefinde
07 Kasım 2024 Perşembe - 10:43 Kiliseler definecilerin hedefinde Muğla’nın Yatağan ilçesinde mübadele öncesi Rum köyü olan kırsal Yayla mahallesinin farklı noktalarında bulunan iki kiliseden Değirmendere Kilisesinin içi ve çevresi define avcıları tarafından delik deşik edilirken, Mahalle içindeki kilise de bakımsızlıktan çökmek üzere. Mahalle içinde yer alan Yayla Kilisesi 1994 yılında İzmir 2 nolu kültür varlıklarını koruma kurulu tarafından tescil edilirken, Değirmendere Kilisesi de Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla 2011 yılında tescil edildi. Köklük ve Yayla Mahalleleri arasında yer alan Değirmendere Kilisesi, yol üzerinde vadiye bakan bir uçurum üzerine yapılmış. Define avcılarının hedefindeki Değirmendere kilesi bu defa bölgeye yapımı başlanan Yayla Barajının hemen üst bölümünde kalması nedeniyle toprak kayması tehdidi ile karşı karşıya. Yayla Mahallesi içinde yer alan anıtsal ebatlardaki 20 metreden uzun olan Rum Ortodoks Kilisesinin bugün kuzey cephesi tamamen yıkılmış durumda. Kilisenin içi tamamen ağaç ve otlarla kaplı olması ve bakımsızlık nedeniyle sağlam yapılar da tehdit altında bulunuyor. Issız ve yerleşim biriminin bulunmadığı, aynı zamanda hemen yol kenarında bulunan Değirmendere Kilisesinin hem içi, hem de çevresi define avcıları tarafından para, altın ve tarihi eser bulma umuduyla adeta delik deşik edilmiş durumda. Kilise içinde 2 metreye varan çukurlar kazılırken, kilise çevresinde de buna benzer çok sayıda çukur mevcut. Yatağan’ın kültür sanat elçisi ve araştırmacı yazar Tarcan Oğuz, mübadele öncesi Rumların yaşadığı Yayla köydeki kiliselerin koruma altında olmasına rağmen zaman zaman define avcıları tarafından tahrip edildiğini söyledi. Oğuz, “Burası Yatağan’a bağlı Yaylaköy. Osmanlı döneminde çok önemli Rum yerleşim yerlerinden birisi. Burada arkamdaki şapel, yani küçük kilise bulunuyor. Aynı zamanda köy içinde de büyük bir kilise bulunuyor. Bu iki kilise de tescillidir. Ama maalesef bakımsızlık nedeniyle bu hale gelmişler. Zamanında Rumlar burada muhtarlık kazanmışlar. Mübadele döneminde aile buradan gittikten sonra Atina’da şirket kurmuşlar. Şirketin adı da muhtar. Zaman zaman bu ailenin çocukları, torunları buraya gelip ziyaret ediyor. Bu görülen dere üzerinde, Değirmenderesi üzerinde baraj yapılıyor. Burada daha önce dere üzerinde 7 tane Rum değirmeni bulunuyordu. Çok geniş bir alandı burası. Özellikle Cumartesi günleri çok büyük Rum pazarı kuruluyordu. Mübadele sonrası burada kalan Rum yok. Sadece Rumların bıraktığı eserler bulunuyor. Mezarlar var ve aynı zamanda evler de var. Zaman zaman burada kaçak kazılar yapılıyor. Zaman zaman buraya gelip inceleme yapılmıştı. Ama maalesef şu an bakımsızlık nedeniyle kendi haline terk edilmiş durumda” dedi.
Güngören’de "Hikmet ve Direniş" tezhip sergisi açıldı
07 Kasım 2024 Perşembe - 10:04 Güngören’de "Hikmet ve Direniş" tezhip sergisi açıldı Güngören’de "Hikmet ve Diriliş" temalı tezhip sergisi sanatseverlerle buluştu. Gazzali Kültür Sanat Sezonu’nun açılışı gündemiyle "Hikmet ve Diriliş" temalı tezhip sergisi Güngören Gösteri Merkezi’nde açıldı. Sergide tezhip sanatçısı Özlem Gören’e öğrencileri Havva Temizer, Nurdagül Kırtay, Nuray Demir ve Ayşe Süheyla Ekici eserleriyle eşlik etti. Sergide sure-i celileler, ayet-i kerimeler, hadis-i şerifler, esma-i hüsnalar, hilye-i şerifeler ve şiirler, hüsn-i hat sanatı ustaları Ali Hüsrevoğlu, Tahsin Kurt, Prof. Dr. Süleyman Berk, Hadi Kayacı, Sevim Beyazıt (Şirikçi), Caner Özek, Fatma Zehra Ulusoy, Mahmud Kerküki, Kerzan Efendi, Emin Efendi, Ayşe Onat, Muhammed Yusuf, Cevdet Efendi ve Ayşe Süheyla Ekici eliyle sülüs, celi sülüs, sülüs-celi sülüs, sülüs-nesih, nesih, ta’lik, celi ta’lik, ta’lik-nesta’lik, ta’lik-celi ta’lik, divani, celi divani, kufi ve makıli yazı çeşitleri kullanıldı. Serginin küratörlüğünü ise Sanat Danışmanı İbrahim Ethem Gören üstlendi. Klasik tezhip tasarım ve uygulamalarının yer aldığı 50 eserden oluşan sergi, 10 Kasım Pazar gününe kadar açık kalacak. “Geleneksel sanatların asli unsuru ustadır” Tezhip sanatçısı Özlem Gören, “Geleneksel sanatlarımız yeni kuşaklara usta-çırak silsilesiyle ustaların rehberliğinde elden ele, dilden dile, gönülden gönüle bin bir himmet ve gayretlerle sarkaçlanıyor. Öz sanatlarımızın temel unsuru ustadır. Hüsn-i hatta, minyatürde, ebruda ve sair sanatlarımızda olduğu gibi tezhipte de ustasız sanatkar olunmaz. Tezhipçi hüdayinabit bir şekilde bezeme sanatını öğrenemez, kendi kendine tam ve mükemmel manada tezhipçi olunamaz. Bu durumdakiler her ne kadar tezhip yapıyor görünse de çalışmalara asliyet ve terkip şuuru bakımından pek çok eksik sirayet eder” ifadelerini kullandı.
Beyhan Eczacıbaşı İlkgençlik Edebiyatı Yılın Kadın Yazarı Ödülü, Meral Karamuk Uğurşan’ın oldu
07 Kasım 2024 Perşembe - 10:00 Beyhan Eczacıbaşı İlkgençlik Edebiyatı Yılın Kadın Yazarı Ödülü, Meral Karamuk Uğurşan’ın oldu Kadın yazarların ilkgençlik edebiyatı türündeki üretimlerini desteklemek ve edebiyatta fırsat eşitliğine katkıda bulunmak amacıyla, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı tarafından oluşturulan ve bu yıl ikincisi verilen ’Beyhan Eczacıbaşı İlkgençlik Edebiyatı Yılın Kadın Yazarı Ödülü’nün sahibi ’Köstebeğin Sırrı – Gizli İşler 2’ kitabıyla Meral Karamuk Uğurşan oldu. Beyhan Eczacıbaşı İlkgençlik Edebiyatı Yılın Kadın Yazarı Ödülü’nün 2024 yılı kazananı açıklandı. Ödülün sahibi, ’Köstebeğin Sırrı – Gizli İşler 2’ kitabıyla Meral Karamuk Uğurşan oldu. Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı tarafından, kadın yazarların ilkgençlik edebiyatı türündeki üretimlerine destek olmak ve edebiyat dünyasında fırsat eşitliğine katkıda bulunmak amacıyla başlatılan ödül programının bu yıl ikincisi gerçekleştirildi. Ödül programı, Eczacıbaşı Topluluğu’nun kurucusu Nejat Eczacıbaşı’nın eşi Beyhan Eczacıbaşı’nın, çocuklarına anlattığı masallardan ilhamla kaleme aldığı ’Kar Masalları’ adlı kitabına ithafen düzenleniyor. İstanbul Modern’de düzenlenen ödül töreninde konuşan Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, ilkgençlik edebiyatının gençlerin duygu dünyalarını keşfetmelerine, kimliklerini oluşturmalarına ve edebiyata daha da yakınlaşmalarına önemli katkı sunduğunun farklı araştırmalar tarafından ortaya konulduğunu belirtti. Eczacıbaşı, “Ülkemizde çeviri eserlerin hâkim olduğu bu alanda, gençlerimizin kendi tarihlerinden, kültürlerinden karakterlerle karşılaşmalarının kişisel gelişimlerinde olumlu etkisi olacağına inanıyorum. Edebiyatla iç içe olmanın aynı zamanda bu günlerde sıklıkla üzerine konuşulan 21. yüzyıl yetkinliklerinden eleştirel düşünme yetisi, empati kurma becerisi ile dil ve ifade yeteneğinin güçlenmesine sunduğu katkı ise hiç de yadsınamayacak ölçüde” diye konuştu. Seçici Kurul Başkanı Prof. Dr. Jale Parla ise ödülün çocuklukla gençlik arasında ilkgençlik diye adlandırılan uzun yılların (18-22) kişiliğin oluşmasındaki yadsınamaz rolünü teslim etmek amacıyla konulduğunu ifade ederek, “Seçici kurul olarak, ilkgençliğin sorgulamalarını, heyecanlarını, umutlarını özendirici ve kucaklayıcı biçimde yansıtan yapıtlara öncelik verdik. Elbette edebilik unsurlarını da göz ardı etmeyerek” dedi. Ödülü kazanan Meral Karamuk da “Bu ödül programında yılın kadın yazarı seçilmiş olmaktan onur duyuyorum. Bunun yalnızca bireysel bir başarı değil, aynı zamanda edebiyata emek veren tüm kadınların ortak başarısı olduğunu düşünüyorum. Gençlerin düş dünyasına dokunmak, onların çağdaş, ilerici ve üretken olabilmeleri için edebiyatın ışığıyla aydınlanmalarını sağlamak ayrıcalığını daima hissettim. Bu ayrıcalığı destekleyen ve kadın yazarlara ilham veren bu ödül için teşekkür ediyorum” diye konuştu. İlkgençlik edebiyatı türünde, roman, öykü ya da anlatı dallarında eser veren tüm kadın yazarlar ’Beyhan Eczacıbaşı İlkgençlik Edebiyatı Yılın Kadın Yazarı Ödülü’ne başvurabiliyor. Prof. Dr. Jale Parla başkanlığındaki Seçici Kurul’da, Prof. Dr. Nüket Esen, Prof. Dr. Sibel Irzık, Müge İplikçi ve Asuman Kafaoğlu-Büke görev alıyor. Seçici kurulun değerlendirmesi sonucu ödülü almaya hak kazanan kadın yazara, 60 bin TL para ödülü veriliyor.