ASAYİŞ - 10 Ocak 2025 Cuma 01:47

Üst geçidi göz ardı etti, kaza kaçınılmaz oldu: Otomobilin çarptığı yaya ağır yaralandı

A
A
A
Üst geçidi göz ardı etti, kaza kaçınılmaz oldu: Otomobilin çarptığı yaya ağır yaralandı

Kırıkkale’de 100 metre ilerideki üst geçit yerine karayolunu kullanan yayaya otomobil çarptı. Yaya, kazada ağır yaralandı.


Kırıkkale-Kayseri karayolunda, yolun karşısına geçmeye çalışan bir yayaya otomobil çarptı. Kaza, yaklaşık 100 metre ileride üst geçit bulunmasına rağmen, yayanın akan trafiğin olduğu karayolunu tercih etmesi sonucu meydana geldi.


Edinilen bilgiye göre, M.D. yönetimindeki 71 EF 769 plakalı Opel marka otomobil, yolun karşısına geçmek isteyen G.Y.’ye çarptı. İhbar üzerine olay yerine 112 Acil Çağrı Merkezi tarafından sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.


Çarpmanın etkisiyle ağır yaralanan G.Y., sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Yaralının sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.


Maddi hasarın oluştuğu otomobil, trafik ekipleri tarafından olay yerinde yapılan incelemenin ardından otoparka çekildi. Kazaya ilişkin soruşturma başlatıldı.



Üst geçidi göz ardı etti, kaza kaçınılmaz oldu: Otomobilin çarptığı yaya ağır yaralandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “İleri yaştaki hamileler günde 1 fincandan fazla kahve tüketmemeli” İleri yaşlarda gebelik risklerinin bazı tedbirlerle azaltılabileceğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Erkan Elçi, “35 yaş ve üzerinde hamile olanlar sistemik hastalıkları için düzenli doktor takibinde olmalılar. Beslenmelerine dikkat etmeli, kilo alımı dengeli olmalı, haftada en az 2 gün egzersiz yapmalılar, tansiyon takibi ve şekerlerine dikkat etmeliler. Günde 1 fincandan fazla kahve tüketmemeliler” dedi. İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa’dan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Erkan Elçi, ileri yaş gebelik hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Litaratürde ileri anne yaşının 35 yaş sonrası olarak belirlendiğini, çok ileri anne yaşının ise 40 veya 45 yaş üzeri olarak değerlendirildiğini ifade eden Doç. Dr. Elçi, “Bazı araştırmacılar 35 yaş üzeri anne yaşı ile tansiyon, gebelik şekeri, erken doğum gibi kötü perinatal sonuçlara sebep olduğunu yayınlanmıştır” diye konuştu. “35 yaş üzeri gebelere tavsiyeler” 35 yaş üzeri gebeliklerde nelere dikkat edilmesi gerekildiğini aktaran Doç. Dr. Elçi, “35 yaşın üzerinde gebe iseniz ya da hamile kalmayı düşünüyorsanız, hamilelik komplikasyonları riskinizi azaltmak için mevcut tıbbi bir hastalığınız olup olmadığını araştırın. Örneğin, diyabetiniz varsa kan şekerinizi aralıkta tutun. Gebelik döneminde düzenli egzersiz yapın ve stresi azaltın. Sigarayı ve tütün mamullerini kullanmayı bırakın. Alkol tüketimini bırakın. Bol miktarda meyve, sebze, yağsız et ve tam tahıl içeren sağlıklı bir diyet uygulayın. Gebelikte önerilen alınacak kilo aralığında (8-12 kg) kalın” dedi. “İleri yaşta anne olduğunda bazı riskler oluşabiliyor” Risk faktörlerini anlatan Doç. Dr. Elçi, şu bilgileri paylaştı: “Kadınların iş hayatına atılmasıyla birlikte evlilik yaşı artmaya başladı, bununla birlikte ülkelerin gelişmişlik durumu da artınca evlilik ve doğal olarak çocuk yapmak erteleniyor. Yardımcı üreme teknolojileri (tüp bebek veya IVF) gelişmesi, ileri yaşlarda gebe kalmaya sebep oluyor. İleri yaşta anne olduğunuzda siz veya bebeğiniz için diğer gebelere göre biraz daha riskler artıyor. Anne için Down sendromu veya diğer genetik bozukluklar, gebelik zehirlenmesi, gebelik şekeri erken doğum, sezeryan ile doğum sıklığının artması gibi durumlar olabilir. Bu yaştaki annelerin bebekleri için anne karnında gelişme geriliği (IUGR), bebeklerin düşük doğum ağırlığı ile doğması ve yenidoğan yoğun bakımda yatma ihtimalinde artış olur. Ayrıca yine hiç istemediğimiz ölü doğumlarda artış olur.” “İleri yaş hamileliğinin riskleri” İleri yaşlarda hamileliğin neden riskli olduğuna değinen Doç. Dr. Elçi, “İleri anne yaşında yaş ile beraber yumurtalıklarda yaşlanır. Yaşlanmanız, zamanla yumurta kalitenizin düşeceği anlamına gelir. Daha yaşlı yumurtaların kromozomal anomalilere neden olma olasılığı daha yüksektir. Bu yaşlanma sadece yumurtalarda olmaz, damarlarda hormon salgılayan bezle de olur. Bu sistemlerin çalışmasında sorunlar ve kronik tıbbi rahatsızlık geliştirme olasılığı artar. Vücudunuz yaşlandıkça bu rahatsızlıklara farklı tepki verir” dedi. “Kilo alımı dengeli olmalı” İleri yaşlarda gebelik risklerinin nasıl önlenebileceğini anlatan Doç. Dr. Elçi, “Genetik hastalık için genetik risk önlenemez ama genetik tarama yapılabilir, sistemik hastalıklar için ise düzenli doktor takibine olunmalılar. Beslenmelerine dikkat etmeli, kilo alımı dengeli olmalı, haftada en az 2 gün egzersiz yapmalılar, tansiyon takibi ve şekerlerine dikkat etmeliler” açıklamasında bulundu. “Annelik çok ileri yaşlara bırakılmamalıdır” İleri yaşlarda gebelik planlayanların nelere dikkat etmesi gerektiğine değinen Doç. Dr. Elçi, “Öncelikle anneliği çok ileri yaşlara bırakmamalılar, bir jinekolojik muayene olmalılar ve erteleme planları oluştuysa yumurtalık rezervlerini ölçtürmeleri gerekiyor. Mevcut sistemik hastalıkları (şeker, tansiyon, romatizmal, nakil hastaları) olan kadınlar bunun için uzman doktorlardan tavsiye almalılar” dedi. “Beslenme önerileri” İleri yaşlardaki gebelere, tüm anne adaylarına olduğu gibi aynı beslenme alışkanlıklarının önerildiğini söyleyen Doç. Dr. Elçi, “Karbonhidrattan az, proteinden ve lifli gıdalardan zengin diyet, bol su ve koyu yeşil yapraklı bitkiler tükenmesi önerilir. Çiğ gıdalar, alkol ve sigara tüketilmesini önermiyoruz” şeklinde konuştu. “Uygulanan testler” İleri yaş gebelere uygulanabilen testlerden bahseden Doç. Dr. Elçi, “Genetik tarama testleri tüm gebelikler için önerilir ancak özellikle ileri anne yaşı olan kişiler kromozamal anomalilik riski daha fazla olduğu için önemlidir. Öncelikle anne kanından yapılan non invaziv test ile Fetal DNA yaptırmaları gerekmektedir. Problem olma olasılığında invaziv yöntemlerden anne karnından su alma (amniyosentez) ya da bebekten örnek alınan yöntemlerin yapılmasından (CVS, kordo sentez) kaçınmamaları gerekiyor” ifadelerini kullandı. “İleri yaş gebelere sağlıklı öneriler” Doç. Dr. Elçi, ileri yaşlarda gebelere sağlık önerilerde bulundu: “Doğum öncesi tüm randevularınıza katılın ve tarama testlerinizi yaptırın. Hamilelik döneminde sağlıklı miktarda kilo alın. Mevcut veya yeni oluşan gebelik durumlarınızı (tansiyon, şeker vb.) yönetin. Stres seviyenizi azaltın ve yeterince uyuyun. Düzenli egzersiz yapın ve sağlıklı beslenin. Bol su için tuz alımını azaltın. Alkol ve sigara tüketmeyin ve 1 fincandan fazla kahve tüketmeyin.”
İzmir Aliağa’da açılan şirket sayısındaki yükseliş sürüyor Türkiye’de sanayisi ve ticareti en güçlü ilçelerden biri olan petrokimya, demir çelik, enerji, liman, lojistik ve gemi söküm gibi stratejik sektörlere ev sahipliği yapan Aliağa, açılan şirket sayısı bakımından 2024 yılını da oldukça hareketli geçirdi. 2024 yılında Aliağa’da açılan şirket sayılarında artış yaşanırken, kapanan şirket sayıları da azalış gösterdi. 2024 yılında kentte açılan firma sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,34 oranında artarken, kapanan firma sayısında ise 2024 yılında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,06 oranında azalma oldu. Aliağa Ticaret Odası (ALTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ertürk, hem global hem de ulusal anlamda enflasyonla mücadelenin öne çıktığı ve şirketler açısından zor bir yıl olan 2024 yılında, ALTO’ya 336 şirketin kayıt yaptırdığını, 95 firmanın ise kaydını kapattığını belirtti. Açılan şirket sayısı 336’ya yükseldi Aliağa iş dünyası olarak ekonomide yaşanan olumsuzlukların negatif etkilerine rağmen, ülke ve bölge ekonomisine değer katmaya sürdürdüklerini belirten Başkan Ertürk, “2024 yılında şehrimizde toplam 322 şirket kurulmuştu, 2024 yılında bu rakam yüzde 4,34 düzeyinde artarak 336’ya yükseldi. 2024’te kentte kapanan şirket sayısı ise 98’den 95’e geriledi. Böylece kapanan şirket sayısında düşüş oranı da yüzde 3,06 oldu. Yatırımcılarımız yaşanan bazı olumsuz şartlara rağmen üretim, yeni yatırım ve istihdam oluşturma motivasyonunu sürdürüyor” dedi. "Yeni açılan şirketlerimizle birlikte Aliağa’mızın ekonomideki başarısı sürecek" Türkiye’nin hedeflerine, Aliağa gibi üretim ve ticaret kentlerinin yatırım ortamlarının iyileştirilerek ortaya konulacak yoğun çalışmalarla ulaşacağını ifade eden Ertürk, “Aliağa iş dünyası, şartlar ne olursa olsun üretimden ve yatırımdan geri durmuyor. Yeni yılda da yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik stratejilerle şekillenmesini, işletmelerin büyümesi ve yeni istihdam alanları oluşturmasını destekleyecek finansal bir ortamın oluşturulmasını ve ülke ekonomisine her zaman değer katan sanayicilerimize, üreticilerimize, tüccarlarımıza gerekli desteğin artarak devam etmesini umut ediyoruz. 2025 yılında da yeni açılan şirketlerimizle birlikte Aliağa’mızın ekonomideki başarısı sürecek ve kentimizin yıldızı daha da parlayacaktır. Büyük bir özveriyle çalışan ve kentimizin geleceğine yatırım yapan girişimcilerimize ve iş dünyamızın tüm temsilcilerine teşekkürlerimi iletiyorum” diye konuştu.
Adana Adana’da mandalina hasadı sürüyor: ’Dalında fiyat 17-18 lira’ Adana’da mandalina hasadı devam ediyor. İklim değişikliği nedeniyle narenciye ürünlerinde rekolte geçen yıla oranla 3’te 1 oranında düşerken mandalinanın kilogramı bahçede 17-18 liradan alıcı buluyor. Türkiye’nin en önemli tarım üretim merkezlerinden Adana’da Ekim ayında başlayan mandalinada hasat devam ediyor. Şu anda kent genelinde W. Murcott cinsi mandalinanın hasadı yapılırken aşırı sıcaklar nedeniyle mandalinada rekolte düşük. 379 bin dönüm alanda üretimi yapılan mandalinayı bahçelere giren işçiler el emeğiyle toplanıp kamyon ve tırlara yüklüyor. İç ve dış pazara gönderilen erkenci mandalinalar bahçede 17-18 liradan alıcı buluyor. Geçen sene ortalama 1 milyon ton verim alınan mandalinadan şu anda bahçelerde dönüm başına ortalama 2 ton rekolte alınıyor. Bu sene ise mandalinadan ortama 500 bin ton rekolte bekleniyor. “Fiyatlar biraz daha yükselebilir” Hasat sırasında İhlas Haber Ajansı’na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, fiyatların 17-18 lira seviyesinde olmasına rağmen çiftçinin para kazanamadığını söyledi. Doğan, “Mandalina fiyatları şu anda 17-18 lira arasında değişmekte. İleriki günlerde meyve azaldığında fiyatlar biraz daha yukarıya doğru çıkacak” ifadelerini kullandı. “Girdi maliyetleri azaltılmalı” Mandalina ve narenciye ürünlerinin birçok ülkeye ihraç edildiğinden bahseden Doğan, “Ürünlerimizi şu anda başta Rusya olmak üzere Balkan ülkelerine, Avrupa’ya, Irak pazarına ve Orta Asya ülkelerine gönderiyoruz. Bu yıl narenciye az, girdi fiyatlarımız yüksek olmasına rağmen istediğimiz fiyatları veremiyoruz. Narenciye bizim Çukurova için çok önemli ürünlerden. Bizim bir meyveyi dalından hasat edip pazara gidene kadar kilogram fiyatı 15 liraya geliyor. Mısır, İspanya ve Fas ise kilogramı 10 liraya ürün ihraç ediyor. Biz ürün satmakta zorlanıyoruz, girdi fiyatlarımız ucuzlarsa hem uyguna ürün satacağız hem de tüketici uyguna ürün tüketecek” dedi. “Sıcak hava verimi düşürdü” İklim değişikliği nedeniyle ürünlerin zarar gördüğüne değinen Doğan, “Adana’da 9 ay narenciye hasadı devam ediyor. Mayıs ve Haziran ayında yaşanan aşırı sıcaklar ürünlere aşırı zarar verdi. Bu sene rekolte çok düşük ve fiyatlar yüksek. Geçen yıl Adana’da 3 milyon 200 bin ton narenciye rekoltesi vardı ancak bu sene sıcak havadan dolayı narenciye rekoltesi düştü. Meyve fiyatları yüksek ama çiftçi verim alamadığı için para kazanamamakta” dedi.
İstanbul Beyin pili teknolojisi ile depresyon son buluyor Parkinson gibi hareket kabiliyetini etkileyen nörolojik hastalıkların tedavisinde uygulanan beyin pili, artık depresyon tedavisi için de kullanılıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Doç. Dr. Mustafa Kılıç, beyin pili ile hastaların hayatının kolaylaştığını belirterek tedavi hakkında bilgiler verdi. Parkinson, epilepsi, distoni gibi nörolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan beyin pili, verdiği olumlu sonuçlarla hastaların günlük yaşantısını kolaylaştırıyor. BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi’nden Beyin ve Sinir Cerrahisi Doç. Dr. Mustafa Kılıç, beyin pili tedavisini anlatarak son gelişmeleri aktardı. Kılıç, “Beyin pili özellikle hareket bozukluğu hastalıklarında uygulanmakta. En çok uyguladığımız hasta grubu Parkinson hastaları. Bunun yanında esansiyel tremor (titreme hastalığı) ve daha genç yaşlarda gördüğümüz distoni (istemsiz kasılma) hastalarında da bu beyin pili tedavisini uygulamaktayız. Psikolojik hastalıklarda, majör depresyon, obsesif kompülsif bozukluklar gibi psikiyatrik hastalıklarda da yine beyin pili tedavisi uygulamaktayız” dedi. Semptomların neredeyse tamamı kontrol altına alınıyor Parkinson hastalığında, beyin pili sayesinde neredeyse tamamına yakın düzelme sağladıklarını belirten Kılıç, “Hareket kabiliyetlerini yüzde 90’ın üzerinde düzeltebiliyoruz. Sadece harekete başlama konusunda bazı hastalıklarda zorlanıyoruz fakat hastalarımızı pil ayarıyla düzeltebiliyoruz. Nöroloji, psikiyatri, psikolog ve beyin cerrahisinin olduğu konseyde değerlendirip ameliyata alıyoruz. Ameliyat sonrası da değerlendiriyoruz. Nöroloji uzmanımız, pil ayarıyla birlikte hastalarımızın ilaç düzenlemesini yapıyor ve bir şekilde semptomların tamamına yakınını kontrol altına almaya çalışıyoruz. Hastalarımızı da yıllık kontrole çağırarak herhangi bir pil ayarı gerekiyorsa yapıyoruz” diyerek tedavi sürecine değindi. Hangi yaş grupları ameliyat olabilir Genellikle 75 yaş üzerine beyin pili tedavisi yapılmasa da önemli olanın hastanın kondisyonu olduğunu belirten Doç. Dr. Mustafa Kılıç, “Parkinson hastalığı tanısı aldıktan sonraki ilk 4 yıl içerisinde zaten bu ameliyatı uygulamıyoruz, hastamızı önce takip ediyoruz. Parkinson’a benzeyen başka hastalıklar varsa onları elemek istiyoruz. 4’üncü yıldan sonra endikasyonu uygun hastalarımız varsa, yani ilaçla kontrol altına alınamıyorsa, beyin pili tedavisini uygulayabiliyoruz. 75 yaş sınır gibi gözükse de hastanın kondisyonu uygunsa 80 yaşında da yapılabilir. Genel durumu kötüyse 70 yaşında da olsa uygulayamayabiliriz” dedi. Beyin pilinin ömrü türüne göre değişiyor Şarjlı ve şarjsız iki tür beyin pili olduğunu belirten Kılıç, “Şarjsız piller ortama 5 yıl gidiyor. Şarjlı pillerin ise ortama 20-25 yıl ömrü var. Bunlar MR uyumlu, hastalarımız pil takıldıktan sonra da MR’a girebiliyorlar. Hastanın durumuna göre hangisine şarjlı hangisine şarjsız takılacağına karar veriyoruz” dedi. Beyin pili tedavisi sayesinde hastaya birçok yönden konfor sağlandığını belirten Kılıç, şu ifadeleri kullandı: “Aslında pil tedavisi, hastalığı ortadan kaldırmıyor. Parkinson hastalığı yavaş da olsa ilerlemeye devam ediyor. Diğer hareket bozuklukları için de buna benzer şeyler söz konusu. Bizim uyguladığımız bu tedavi hastamızın hayat kalitesini artırmaya yönelik. Amacımız hastamız günlük işlerini rahat yapabilsin, çıkıp rahat yürüyebilsin, hasta kendi kendine yetebilsin. Hastanın titremesi, hareket kabiliyetleri hareket koordinasyonları düzeliyor. Yürümesi daha iyi hale geliyor. Harekete başlayamayan hastaların harekete başlama kapasiteleri artıyor, yazı yazamayan, suyunu içemeyen hastalarımız rahatlıkla suyunu içebiliyor, yemeğini yiyebiliyor. Günlük yürüyüşlerini yapabiliyor.” Parkinson belirtileri varsa dikkat “Parkinson tanısı, özellikle de hareket bozukluğu tanısı alan hastalarımızın vakit kaybetmeden, hayat kaliteleri çok düşmeden muhakkak bir değerlendirme ve takibe girmeleri gerekiyor. Çünkü bu hastaların hayat kaliteleri hızlıca bozulabiliyor” diyen Doç. Dr. Kılıç, Parkinson’un belirtilerini şöyle sıraladı: “Özellikle harekette yavaşlama, tüm vücutta bir şekilde yavaşlama görülebilir. Bu hastalık, beynimizde dopamin denen bir kimyasalın azalmasıyla karakterize. Dopamin azaldığı zaman hareketlerimiz yavaşlıyor, kabızlık başlıyor, yürümeye başlayamıyoruz. Bir şekilde vücutta tamamen donmalarla, yavaşlamalarla gerçekleşen bir hastalık.” Kılıç, “Bu semptomlar ortaya çıkmaya başladıysa muhakkak bir nöroloji ya da beyin cerrahisi uzmanına giderek tetkik ve tedavi olunması gerekiyor” diyerek sözlerini noktaladı.