MAGAZİN - 25 Ocak 2024 Perşembe 14:01

Kars’ta buz üstünde Kafkas dansı

A
A
A
Kars’ta buz üstünde Kafkas dansı

Kars’ta vatandaşlar, yüzeyi tamamen buz tutan Çıldır Gölü’nde Kafkas dansı yapıp halay çekerek gönüllerince oynadı.


Türkiye’nin dört bir yanından vatandaşlar Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a akın ediyor. Kars’a gelen vatandaşlar ise soluğu Çıldır Gölü’nde alıyor.


Kars son günlerde yerli turistlerin akınına uğradı. Kentin tarihi ve kültürel yerlerini görmek için aylar öncesinde Turistik Doğu Ekspresi’nden yerlerini ayırtan vatandaşlar, geldikleri Kars’ta soğuk hava ve kar yağışına aldırış etmeden Arpaçay’a bağlı Taşbaşı köyüne gelerek burada yüzeyi donan Çıldır Gölü’nün üzerine çıkıyor.



“Burası çok güzel tekrar gelmeyi çok isterim”


Kars’a Turistik Doğu Ekspresi ile Bursa’dan geldiklerini ifade eden Neşe Karçın, “Yıllardır istiyorduk Doğu Ekspresi ile buralara gelmek Kars’ı görmeyi, Çıldır Gölü’nü, Ani Ören Yeri’ni çok istiyorduk. Bu sene kısmet oldu. çok güzeldi, harikaydı. Trende çok güzel bir ortam vardı. Herkesle iç içe böyle kardeş gibi olduk. Çok güzel eğlendik. Bazı garlarda indik. Sonra Çıldır Gölü’ne geldik. Burası çok güzel, atlarla kaydık, ortam çok güzel, müzikler, çaylar, kahveler, burası muhteşem bir yer. Doğası harika, bayıldık. Tekrar gelmeyi çok isterim” dedi.


Çıldır Gölü’nde kıl çadır önünde toplanan vatandaşlar burada çalan müzikle adeta kendilerinden geçiyor.


Kafkas müziği eşliğinde Kafkas dansı yapan vatandaşlar, daha sonra halay çekip eğleniyor. Gönüllerince oynayan vatandaşlar daha sonra Çıldır Gölü’nden ayrılarak Kars’a dönüyor.



Kars’ta buz üstünde Kafkas dansı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Doğuşlu akademisyenler “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesinde Stanford Üniversitesi’nin her yıl hazırladığı “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” 2024 listesine Doğuş Üniversitesi’nden iki öğretim üyesi, bilimsel çalışmalarıyla ilk yüzde 2’lik dilimde yer alarak uluslararası arenada büyük bir başarıya imza attı. Doğuş Üniversitesi, iki öğretim üyesinin Stanford Üniversitesi tarafından açıklanan “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları 2024” listesine girmesiyle bilim dünyasında önemli bir başarıya imza attı. Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Shahram Minaei ve Bilgisayar Mühendisliği ile Temel Bilimler Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kazem Azizi, prestijli listeye layık görüldü. İki kategoride değerlendirildiler Akademisyenlerin nitelikli yayın sayısı, yayınların yer aldığı derginin etkisi, patent sayısı, yapılan atıf sayısı, h-indeks, hm-indeks, makale sayısı, atıf alan makale sayısı ve yayınlandığı derginin etkisi gibi kriterler doğrultusunda hazırlanan liste, bilim insanlarını “kariyer boyu etki” ve “yıllık etki” olmak üzere iki kategoride değerlendiriyor. Prof. Dr. Shahram Minaei hem kariyer boyu hem de yıllık etki kategorisinde sıralamaya girerek, "Elektrik ve Elektronik Mühendisliği" alanında 119 bin 204 bilim insanı arasında 311’inci sırada yer aldı. Bu sıralama ile yüzde 0.26’lık dilimde yer alan Prof. Dr. Minaei, akademik alandaki başarısını bir kez daha kanıtladı. Prof. Dr. Kazem Azizi ise “Nükleer ve Parçacık Fiziği” alanında yıllık etki kategorisinde, 151 bin 105 bilim insanı arasında 1884’inci sırada yer alarak, yüzde 1.24’lük dilime girdi.
Sivas Sit lideri Sivas, 458 sit alanı bulunuyor Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin "Kültürel Miras İstatistikleri"ni açıkladı. Buna göre birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, bilinen 4 bin yıllık geçmişe sahip Sivas’ta 458 sit alanı bulunuyor. Sit alanlarının 453’ünü arkeolojik sit alanı, 3’ünü tarihi sit alanı, 1’ini kentsel sit alanı, 1’ini ise karma sit alanı oluşturuyor. Sivas Turizm Derneği Başkanı Hakan Bakar ise yaptığı açıklamada bu tür yerlerin bakımlarının tam anlamıyla yapılamadığını ifade ederek, “ Çevre düzenlemesi, restorasyon çalışmaları yapılıyor ama sonraki dönemlerde ne yazık ki mevsimsel olarak bu restorasyonlara çok sahip çıkamıyoruz” dedi. “Birçok tarihi eseri Sivas’ta barındırmaktayız” Sivas Turizm Derneği Başkanı Hakan Bakar, birçok tarihi eserin Sivas’ta bulunduğunu ifade ederek, “Şimdi bildiğiniz üzere Türkiye İstatistik Kurumu geçtiğimiz günlerde Türkiye genelindeki sit alanlarıyla ilgili çeşitli verileri paylaştı. Sivas’ta da 458 tane yanlış bilmiyorsam sit alanının olduğunu, 2023 yılına ait verileri paylaştı. Tabi 2019 yılında ise bu veriler 388 civarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. Demek oluyor ki bir ortalama 60-70 tane daha yeni sit alanları eklenmiş. Sivas bildiğiniz üzere geçmişi milattan önceye dayalı bir şehir. Birçok tarihi eseri Sivas’ta barındırmaktayız. Tabi burada yeraltı zenginliklerinin esas önemli olduğunu düşünmemiz lazım. Aslında her şey yerin altında. Araştırmaların daha yoğun yapılmasıyla yeni yeni sit alanları ortaya çıkıyor” dedi. Kaldırımdan kaldırıma tarih değişiyor Bakar, bir kaldırımdan diğer kaldırıma geçince tarihi yapının değiştiğini belirterek, “İnsanlar Sivas’a geldiğinde özellikle tarihi kent meydanı olarak nitelendirdiğimiz Cumhuriyet Meydanı’nda birçok eseri aynı anda görebiliyorlar. Bu da aslında böyle gezen ve gerçekten gittiği şehri bir an evvel her şey elimin altında olsun diyen bir gezginler için çok ideal bir fırsat. Neden? Çünkü çok fazla bir vasıta ihtiyacı olmadan her yeri rahatlıkla görebiliyorlar. Bu alanda Osmanlı eserleri, Selçuklu eserleri, Cumhuriyet Dönemi’ne ait eserler var. Hemen şöyle baktığımız zaman bir tarafımız Kongre binası hemen bu tarafımızda Kale Cami var. Aslında İnönü Bulvarı dediğimiz bu İstasyon Caddesi ile bu aradaki otuz kırk metrelik mesafe arasında tarihi yapıdan yaklaşık bir yedi yüz elli sekiz yüz yıl bir geçiş yapabiliyoruz. Sanki böyle kendimizi Cumhuriyet döneminden işte Selçuklu’ ya veya Osmanlı’ya ışınlama gibi bir söz konusu olabiliyor. Aslında bu da çok önemli bir fırsat. Bir kaldırımdan bir kaldırıma geçince tarihi bir yapının değiştiğini de fark edebiliyoruz. Bu da tabii ecdatlarımızın bize bırakmış olduğu bu şaheserler sayesinde” şeklinde konuştu. “Tabelalarımızda hala bir eksiklik var” Tanıtım tabelalarının eksik olduğunu söyleyen Bakar, “Peki biz bu eserlere düzgün bakabiliyor muyuz? Gerçekten önemli konulardan bir tanesi bu. Çevre düzenlemesi, restorasyon çalışmaları yapılıyor ama ne yazık ki bu restorasyonlara çok sahip çıkamıyoruz. Burada mısırcılar, mısır satmaya çalışıyorlar. Kimileri çocuklara burada araba sürdürüyorlar. Bunlar ilk etap çok güzelmiş gibi görünüyor ama gerçekten çok dağınık ve anlamsız bir şey ortaya çıkıyor. Benim yetkililerden ricam da şu en azından bu çevredeki ticaret veya iş yapan bu küçük büfelerin veya araç sürdüren kişilerin bu eserlerimizin arka tarafında bir boşluk var, o bölgeyi alarak en azından o bölgede hepsinin bir bütün halinde olmaları da bu şehre değer katacaktır. Tabelalarımızda hala bir eksiklik var. Bu varlıklarımızın, eserlerimizin ne anlama geldiği, hangi yıllardan bugüne geldiği yazıyor ama örneğin Buruciye Medresesinin içine giriyorsunuz yan tarafında. Tabelaların insanların sağlıklı görebileceği yerlere koyulması da çok önemli” diye konuştu. Tarihi eserler karanlıkta kalıyor Bazı tarihi eserlerin karanlıkta kaldığına değinen Bakar, “Bir de meydanı en azından tak yapılabilir. Onun altında bir Sivas’a hoş geldiniz. Sivas hatırası şeklinde bir fotoğraf çekileceği alanlar oluşturulması lazım. Geçtiğimiz yıllarda biliyorsunuz tarihi eserlerimizin ışıklandırılması konusunda çalışmalar yapıldı. Bununla ilgili çeşitli mimari ışıklandırma projeleri basınla paylaşıldı. Tabi burada yapılanlar var. Tarihi Jandarma binası, valilik binası ve Kongre binası bunlar ışıklandırıldı. Ama görüyoruz ki Kale Camii olsun hemen Çifte Minare ve Buruciye Medresesinde hala bu ışıklandırmalar gerçekleşmedi. Esas gerçekleşmesi gereken yerler de burası. Neden? Hem çukurda kalıyor hem de gece insanlar burada bir karanlık içerisinde kalıyor. Aydınlatma sayesinde bu bölge daha da kendini göstermiş olacak” ifadelerini kullandı.
Antalya Antalya’da 400 yıllık düğmeli evler ayağa kaldırılıyor Antalya’nın İbradı ilçesi Ormana ve Ürünlü mahallerinde turistlerin ilgi odağı olan tarihi "düğmeli evler" restore edilerek turizme kazandırılıyor. Mimari tarzından dolayı "düğmeli evler" olarak adlandırılan tarihi evlerin aslına uygun restore edilme çalışmaları sürüyor. Bu asırlık yapılar ustalar tarafından kanaviçe işler gibi işleniyor. Antalya’nın tarih dolu ilçesi İbradı merkez, Ormana ve Ürünlü Mahallesi’nde bulunan 300-400 yıllık düğmeli evler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Taşınmaz Kültür Varlıklarına Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik” kapsamında desteklediği proje kapsamında aslına uygun restore ediliyor. Bu yıl İbradı merkez, Ormana ve Ürünlü Mahallelerinde ikişer tane olmak üzere toplam 6 adet düğmeli ev restore edilecek. Bu evler için ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından toplam 7 milyon 400 bin lira hibe desteği verilecek. “Tarihi doku korunarak yapılıyor” Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün taşınmaz kültür varlıklarına yardım sağlanmasına dair yönetmelik kapsamında Antalya Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün denetiminde gerçekleşen hummalı çalışmalar, tarihi dokuyu koruyarak yapılan restorasyonları ortaya çıkarıyor. Bu projeler, sadece tarih severleri değil, aynı zamanda bölge turizmine de katkı sağlayacak şekilde tasarlanıyor. “Düğmeli evlerin özel konumu ve dünya mirası” Düğmeli evler, Antalya’nın İbradı ve Akseki ilçelerinde özel bir mimariye sahiptir. Sedir katran ağacından yapılan iskeletleri ve birbirine kenetlenen ahşaplarıyla düğmeli evler, dünyada sadece bu bölgede bulunuyor. “Bilimsel incelemeler Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden” Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin akademik çalışmalarına göre, düğmeli evlerin bu bölgede eşsiz olduğu tespit edilmiştir. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Akın Akyol, geleneksel düğmeli evlerin en önemli özelliğinin maharetli bir şekilde seçilmiş ve ustaca uygulanmış olan yapısal malzemeleri olduğunu söyledi. Akyol, “Bizim gördüğümüz yapılar taşlardan, harçlardan, kiremitlerden ve ihtişamlı ahşaplardan oluşuyorlar. İbradı’nın Ormana Mahallesi ve Akseki önemli bir kimliğe sahip. Literatürlerde “Düğmeli Evler” dediğiniz bir grup da bu yörelerde korunarak zamanımıza ulaşabilmiş durumda” dedi. “Literatürlerde görülmemiş. Dünyada düğmeli evler sadece bu bölgede” Düğmeli evlerin bu çerçevede ele alınması ve yapısal malzemelerinin detaylı bir şekilde incelenmesinin literatürlerde görülmediğine dikkat çeken Akyol, “Tüm dünyada düğmeli evlerin sadece Akseki ve İbradı bölgesinde bulunduğunu söyleyen Akyol, malzeme olarak araştırıldığında duvarlarda, tavanlarda, cumbalarda hangi ağaç seçimi tercih edildiğinin kendileri için önemli olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: "Düğmeli evlere baktığımız zaman onları gösteren ağaçlar. Fakat burada yapım sisteminde taşlar, ağaçların belli bir hatıl genişliği, yapının üç kata kadar ulaşan yapım sistemlerine ait bilgi ve tecrübeyi ustalar zamanında öğrenmişler biliyorlar ve uygulamışlar. Yapacağımız bilimsel çalışmalar ile düğmeli evlerin teknik yönden de tarihini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz” “Düğmeli evlere yeniden hayat veriyor” Bölgede restorasyon işi yapan Selami Bayram Bozkurt, restorasyon mesleğini çocuk yaşta babasından öğrendiğini ve 30 yıldır bu işi yaptığını, özellikle düğmeli evlerin restorasyon işini yatığını ve restorasyon mesleğinin babasından kalma olduğunu söyledi. Dedesi ve babasının restorasyon ustası olduğunu ve kendisinin 3. Kuşak usta olduğunu anlatan Bozkurt, “Kendim babadan kalma restorasyon ustasıyım. 3. Kuşak restorasyon ustasıyım. İşimiz eski evleri yeniye döndürebilmek, canlandırabilmek ve bir 200-300 yıl daha gidebilmesini sağlamaktır. Bu evler yaklaşık 200-300 yıllık evler. İbradı merkezde 29, Ormana mahallesinde bulunan 300 düğmeli evden 49 ve Ürünlü Mahellesinde ise 29 tane tescilli düğmeli evler bulunmaktadır. Buradaki düğmeli evlerin en düşüğü 200 yıl civarında olup, restorasyonu yapılan evler Kültür ve Turizm Bakanlığının hibe desteği ile yapılmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı evlerin durumuna ve metre karesine göre bir milyon 750 bin liradan başlayıp, 2 milyon 500 bin liraya kadar hibe desteği çıkıyor. Denetimlerini bire bir yapmaktadır. Oldukça hassas bir restorasyon yapılıyor” diye konuştu. “Kanaviçe işler gibi işliyoruz” Restorasyon çok zor bir iş olduğunu dikkat çeken Bozkurt, “Restorasyon gerçekten kolay bir iş değil. Çok ince detayları var. Yeri gelince bir yılda bitiyor, bezen iki yılı buluyor. Zaten eleman bulamıyoruz. Bu mesleklere heves eden de yok. Ben 3. Kuşağım. Dedemden babamdan gelen bir meslek. Ben sadece ağaç işlerini hassas bir şekilde restore ediyorum. Bunları yaparken huzurlu ve mutlu oluyorum. Bu Osmanlı mimarisi evleri hassas şekilde kanaviçe işler gibi işliyoruz. Kültür Bakanlığımızın bu yapmış olduğu hibe desteği çalışmalar ile tarihimiz kültürümüz ayakta kalıyor. Her yıl ayrılan bütçeler ile tarihimiz yeniden canlanıyor. Bizde mutlu oluyoruz” dedi. “En önemlisi çatı” Düğmeli evlerin çökmeye başlamasının en önemli nedeninin çatı olduğunu dikkat çeken restorasyon ustası Bozkurt, “Düğmeli evlerin çökmesinin en önemli sorununun başında çatı gelmektedir. Çatı evin temel direğidir. Çünkü çatısı sağlam olmazsa, kırılan kiremitlerin yerine yenisini koymazsan çatı su almaya başlar. Su alırsa çökmeye başlar. En önemli şey çatıdır. Çatıdan su almadığı müddet ev 300 değil 500 yıl ve daha fazla ayakta kalır” diye konuştu. “Ata mirası düğmeli evi restore ettiriyor” Ormana Mahallesinde babasından miras kalan düğmeli evininin restorasyonunu yaptıran İhsan Tolay, “Ormana mahallesinde rahmetli babamdan miras kalan düğmeli evin restorasyon işlerine Kültür ve Turizm Bakanlığının hibe desteği ile başladım. Buradan Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a çok teşekkür ediyorum. Köyümüzün düğmeli evleri ve kültürü ile çok yakından ilgileniyor. Şu an restorasyonuna başladığım babamdan kalan düğmeli ev rahmetli babam ihsan Tolay tarafından bizzat kendisi yaptırmış. Babam düğmeli ev ustasıydı. Ormana ’da bir çok düğmeli evin yapımını gerçekleştirmiştir. Marangozluk işlerine varıncaya kadar bir eve hayat veren kişilerden bir tanesiydi. Köyde babamın yapmış olduğu birçok evde el izleri vardır. Turizm Bakanlığından ev için 1 milyon 200 bin lira hibe desteği verildi. Bu süreç bir buçuk, 2 yıl kadar sürdü. Şu anda evin restorasyon işlemlerine çatıdan başlayarak hızlı bir şekilde devam ediyoruz. Yaklaşık 2, 2 buçuk ay içinde tamamlayacağız” dedi. “Düğmeli Evlerin yıkılmasının nedeni mirasçılar” Düğmeli evlerin yıkılmasının sebebinin mirasçılar arasında anlaşmazlıklar olduğunu dikkat çeken İhsan Tolay, “Ormana ‘da bulunan birçok düğmeli evlerin asıl sahipleri vefat etmiştir. Mirasçılar anlaşamadığı için düğmeli evlerin bazıları anlaşmazlıktan dolayı atıl durumda kalıyor. Bu evlerde çatıdan su almaya başladığında yıkılmaya mahkum ediliyor. Bun için atıl kalan evleri de ayağa kaldırmak için Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleri ile Ormana’da ciddi anlamda çaba sarf ediyoruz. Bunlardan öncülerinden bir tanesi benim. Burada Devletimizin, Kültür ve Turizm Bakanlığının bize vermiş olduğu desteklerinden dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır. Böylece asırlık tarihi düğmeli evlerimiz ayakta kalacak ve gelecek nesillere taşınacak” şeklinde konuştu.